Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•8AYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 1996 SAU
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bağımsız Yargı Ulusal Onurdur - 2
YEKTA GUNGOR OZDEN
H
ukuksal karmaşanın ne-
denlen yalnızca kural-
ların yetersızliği. eskı-
mişlıği, yasama organı-
nin ılgisizliöı >adakimı
hukukçuların niteliksız-
liğı ve yanlılığı değil. aykinlıklara uygu-
lanacak yaptınmlann olmayışı ya da ge-
çersız sıyasal vaptınmlara baglı tutul-
maktır Sivasalsürecinnasılışledıği,do-
kunulmazlık sorunu başta, açıkça orta-
dadır. Sivasal \e süslü söylemlerlebağış-
ta bulunurcasına ödünler verilmektedir.
Ulusal kımliğını. bireysel değerini özüm-
sememiş insanlan kandırmak kolaydır
Demokrasıyı anıaç degil araç sayanlann
gülünecek demokratlıklan gibi. Terörle
Mücadele yasası'nın geçicı maddesiyle
2 No.lu Vatana thanet Yasası'nın yanın-
da kımı ılerıcilerın aymazlığı sonucu
inançlara karşı tek sözcük taşımayan,
inanç sömürüsü önlemeyi öngören 163.
fiiîıdde de yüriırlükten kaldınldı. Şenat
Ve'tarikat azgınlıklarının değişik boyut-
Farla kazandığı şıddetın, teröre döniiş-
mesinin başlıca nedeni budur. Her yeri
bozmak yetmiyormuş gibi yargıç. savcı
Öamalanyla üye seçımlennde yozlaş-
nsayı körükJeyen çabalanı ginşilmiş. ana-
yasa çığnenmişrir. Öte yandan anayasa-
g ç öngördüğü vasalar çıkarılmayarak
kısırdöngüoluşturulmuştur Temızinanç-
kbyoksul halkımızın çocuklarını şenat
dpv lctı ıçın yetıştıren 4500 \akıf. Nurcu-
lann 1500, Süleymancılann 800 yurdu,
i$.e\ dershane ve kurslar, pansiyonlar.
ev/ler. 5854 gencı eğıtım kurumu sıcak
ıjgilcr. sıyasal gülücüklerle ızlenmekte-
fflr Aynca 124 radyo. 41 telev ızyon. 5200
yjbVel gazete. dergi, yayınevı de şeriatçı-
Ja?in destekçisidir. 40 valı, 89 vali yar-
Hukukçu
dımcısı. 300'e yakın kaymakamın da
Cumhuriyet düşmanlarıyla dayanışma
içinde olduğu sa\ı ymelenmektedir(*).
Hepsı, asker- sıvıl yetkili bınmlenn ra-
porlanyla kanıtlandığina göre "Irticanın
variığı-yokluğu, sıralaması.tanınunın ya-
pılmasu merak edilnıemesi" tartışmala-
nnın arüaım nedir'1
Kımlerne duruma düş-
mektedir? Ulusu sersem ve kör sananla-
nn toplum katındakı yeri ne olabilır?
tçınde bulunduklannın ayırdında oima-
yanlar ya da öyle görünmeyı yeğleyen-
ler ödün vere vere bir gün verecek hıç-
bir şey bulamazlar Kimı kurallar göste-
ri ve bızı anlamak ıstemeyen Batı 'ya hoş
görünme çabasıyla getinlmekte, örgüt-
lü suçlarla savaşımı engelleyen kuralla-
ra dokunulamamaktadır. Anayasayı ve
yasalan değıştırıp sorunlan kökünden
çözmek yerine ikilemlı yaklaşımlarla ın-
san haklan ve özgürlukler konusunda
güven yitirilmekte, af yoluyla boşluklar
gidenlmeye çalı$ılırken adaletın etkınlı-
ği ve saygınlığı zavıflatılmaktadır Yar-
gıdan kaçanlann sonunun yıkım olduğu
gözetilmeden yargı denetımı dışında bı-
rakılan ayncalıklar korunmaktadır. Ana-
yasa değişıkliklennın özü. cumhurbaşka-
nının tek başına yapacağı ışlemler. Yük-
sek Askeri Şûra ile Hâkimler ve Sa\a-
lar Yüksek Kurulu kararları. olağanüstü
hallerle sıkıyönetım ve sa\aş durumla-
nnda çıkanlan kanun hükmünde karar-
nameler, TBMM'nin lçtüzük değişıkli-
gi niteliğinde olmayan kararlan, ulusla-
rarası antlaşmalar, anayasanın geçicı 15.
maddesinin korumasına baölanan
12.9.1980'den 6.12.1983'e kadar"yürür-
lüğe konulan yasalar yargı denetımı dı-
şındadır. Kimı nedenlerle yürütmenın
durdurulması karan verilmesınin yasay-
la sınırlandırılabileceğıne ılışkın anaya-
sa kuralı da bulunmaktadır. Bunlar ada-
lete getirilmiş sınırlamalardır.
Iptal kararlanna karşın
Anayasa Mahkemesi'nın ıptal karan-
na karşın yenıden 2. ve 6. kez çıkanlan
yasalar, verilen süreye karşın 35 yıldırçı-
kanlmayan kurallar, dava açma yetkisi
olanlann bilerek ya da bilmeyerek açma-
dığı, aynca süresini geçirdiği davalar, si-
yasal partilerin anlaşarak açmadığı da-
valar (bu durumda cumhurbaşkanlan da-
va açarak kimi aykınlıklann düzeltilme-
sıni sağlamışlardır) yanında Anayasa
Mahkemesi'ne getinlmeyen eski kural-
lar vardır. Bu durumda davalann yanla-
nna. cumhuriyet savcılanna. yargıçlara
ve yargı kurullarına büyük sorumluluk-
lar düşmektedir. Anayasanın 174. mad-
desiyle güvenceye alınan Devnm Yasa-
lan korunmadığı gibi Kanun Hükmün-
de Kararnameler, yıllar geçmesine kar-
şın, yasama organı komısyonlannda ve
genel kurulunda görüşülmemekte, ölüm
cezalanna ilişkın dosyalar bekletilmek-
te, özellıkle seçımler yaklaşınca orman,
kıyı, arazi yağmalanyla özellıştirme ko-
laylıklan artmakta, cezaevi olaylan kimi
sakıncalı ayncalıklarla sünnekte, işken-
ce. suçlusu yakalanamayan öldürmeler,
kaçakçılıkvekaçma olaylan sorumlula-
nn sorumsuzluğu yüzünden devlete yük-
lenmektedir. Hukuksuzluk, herkese yö-
nelık en büyük, en ağır haksızhk olarak
algılanmadıkça düzelme beklemek boşu-
nadır DGM'lerindurumu. gericiörgüt-
lenme - kadrolaşma, vakıf - dernek - be-
lediye karargâhlanyla tekke - türbe - der-
gâh tezgâhlan gerçekçi ve etkin biçim-
de ele alınmazsa. kimi yargı ilgililerinin
ılgisızlığı ve duyarsızlığı kınlmazsaya-
nnlarda yakınmalar toplumsal tepkilere
dönüşebilir. trticanın, kendini ihmal ve
inkâredenlen imhaedeceği asiaunutul-
mamalıdır. Siyasal nedenlerle yükseko-
kul ve fakülte açmarun, öğrenci aflany-
la bılimin niteliğini ve amacını bozma-
nın hukuka uygunluğu savunulamaz. Oy
ve iktidar için etnik ve dinsel her ödüne,
her oyuna girenler inandıncı olamazlar.
Vurgun, soygun, yağma, talan söylenti-
leri sürdükçe sosyal hukuk devleti tartı-
şılır. Rüşvet ve torpil kanseri toplumu
kemirdikçe adalete ve demokrasiye gü-
ven kalmaz. Trafik kjyımını, orman yan-
gınlannı önleyebiliyor muyuz?
Yurttaşlarmrastladığı çarpıklık, çeliş-
ki, geri çevrilme, partizanlık, haksızhk,
ayncalık, kayırma, azariama, dövülme,
işkence, oyalama-geciktirme-savsakla-
ma, hasıraltı. amaçlı-amaçsız yanlış iş-
lem, yöntemsizlik, olumsuz uygulama,
yıkım, yanıt vermeme, rüşvet, bilgi ver-
mekten ve gerekçe bildirmekten kaçın-
ma, iki yanlı anlaşmalarda tek yanlı da-
yatma türü durumlar hukuk devletine gü-
veni sarsan kimi aykınlıklardır. Duruş-
malann uzun aralıklarla ertelenmesi, ka-
rarlann geç yazılması, çözümün bilirki-
şilere bırakılması, kimi yandaşlıklar da
eklenince görünüm ağırlaşmaktadır. Mah-
kemenin kendinin olduğu ya da kendine
kaldığim sanan, cuma namazlannda ön
sırada görünmeye çalışan, önyargılı, ko-
şullanmış, yanlı, bilgisiz, tembel ve ge-
rici yargıçlar-savcılar gibi öbür çalışan-
lar da başansızlık nedenidir. Özellikle
siyasal eğilimlerine kapılanlar yargının
yüzkarasıdır. Yargıya gereksiz eleşriri-
ler yönelterek, gerçek dışı yakıştınna-
larla karalayarak karşı çıkanlann verdi-
ği zarar toplumadır. Yargıç güvencesi,
gerçekte halkın yargı güvencesidir. Ki-
mi kararlann doyurucu olmayan gerek-
çeleri, formül kararlar, kimi itiraz ve tem-
yiz durumlanyla düzeltme istemlerinin
evTeleri ve sonuçlan da gündemdedir.
Güvenlik güçlerinin yansızlığı yargının
etkinliğinde büyük yertutmaktadır. Ver-
gi, teşvik-kredi, bağış-yardım gibi ko-
nulardaki haksızlıklar, atama. yer değiş-
rirme, yükseltme, görevden çıkarma uy-
gulamalanndakı kimi bozukluklar hu-
kuk devletinin saygınlığıyla bagdaşma-
maktadır. tlgililerini düş kınklığına, kır-
gınlığa ve değişik karşıtlığa, umulmadık
tepkilere iten, yakınlannı ağlatan olay-
lar, işlemler geçilemez. Adalet aranılan
yerde aydınlık, esenlık ve mutluluğun
yerini karanlık ve kargaşa alır, zulüm ve
yıkım alır. Anayasası göz ardı edilen bir
devletinhukuksallığı savunulamaz. Yar-
gının, yasama bir yana, yüriitmenin et-
kısinde olduğu bir ülkede hukukun üs-
tünlüğüne inamlamaz, yargıya güvenile-
mez. Hacı-bacı, baba-dayı alışkanhği ku-
rumsallaşırsa en büyük tehlike doğar.
AtatürkçiUüğe, cumhuriyete, laiklığe sal-
dıran sapkınlann yanına, toplumsal ba-
nşı bozan aykınlıklan "taşla-camiçatıs-
ması" göstermeye çalışan ne idüğü be-
lirsizlerkatılır. TurkiyeCumhuriyeh, bir
Atatürk devletidir. Bu onurlu yapınm hu-
kuktan uzaklaştınlarak bozulması, Tür-
kiye, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlan-
nın yönetimine geçmesı, felaket, hatta
rezalettir. Anayasadan, Siyasal Partiler ve
Seçim Yasalanyla temel yasalardan baş-
layarak, önceliği anlayışa vererek, hu-
kuk devletini gerçek kılmamız, bunun
içinde çok çalışmamız gerekmektedir. Ya-
pılacak çok iş var. Bağımsız yargı, bağım-
sız devlet, birbirinden asla aynlamaz.
Aynntılı anlatım ayn bir yazı konusu-
dur.
(*)DursunAkçam, Tanlana, 13.8.1998.
Cumhuriyet
i Dünya'dan Yeni Izlenimler
flr. COŞKUN ÖZDEMİR
•esleksel öğrenım ve çalışma
amacıyla iki Avrupa ülkesinde
uzunca bir süre kaldıktan bır-
kaç yıl sonra ünıversiteden izin
alarak Amerika'ya gıtmıştim.
.Boston'da Harvard'ın ünlü bir
hastanesinde, Massachusetts General Hospital'da
(MGH) çalışmaya başladım. llk dıkkahmi çeken şey-
leVden bin, dünyaca ünlü bilım adamlannın profe-
sdrlük unvanlannı hiçbır yerde kullanmamalan ol-
rıluştu. Ne kapılannda ne muayene odalannda ne
ystzışmalannda. Kimsenin onlan profesör filanca
dive takdım.ettiftnede tan?k' olrâadıfn. Gerşfekteft-
^lîlerine yakışır._yaraşır ınsanlar, arasındact,aşıdı-
ğHn ve tızdej>ek wfc,ku]lanılan uBvanımdan biraz
ıttanmış ve hıç sözünü etmemıştım. Zaten bunu
merak eden de yoktu. Önemli olan ne yapabildi-
ğjm, neyı becerebildığımdı.
Benim için çarpıcı ikincı gözlemim insanlar ara-
sı ilişkiler olmuştur Bizdeki yaranma ve yağcılık
ğösterilerinden eser yoktu bu ortamda. Klinığin
şefı toplantı odasına gınyoı ve bir köşeye sessizce
ilrşivenyordu Abartmalı hiçbır saygı gösterisine,
gerdan kırma. el ovusturma davranışlanna tamk
rfmadım Nörolojinın başmdaki o gerçekten büyük
bilim adamı için bırakmız abartmavı. fazlası ile
yakışır olduğu övgülerin yapıldığı hıçbir duruma
da rastlamadım yıllarboyunca. Hoca, asıstan ve öğ-
rencilerbannamav ıp Avrupa'ya gelen ve orada ça-
lışan bir arkadaşımla bunlan konuştuğumuzda ba-
na "Coşkun, orası ne de olsa Yeni Dünya" demiş-
ti. Şımdi yasama veda etmiş o arkadaşımın anısı-
na bu yazıya Yeni Dünya başlıgını koydum. Baş-
langıçta geçirdiğim yıllardan sonra Yeni Dünya'yı
birçok kez ziyaret ettim. Şunu belirtmelıyim ki,
benim çalıştığım ve sözünü ettiğim hastane MGH.
dünyanın en önde gelen bilim ve tıp merkezlerin-
den bındır.
Amerika'nın dünyada oynadıgı rol Türkiyenin
neolıberalleşme. globalleşme salgınından yakası-
nı kurtarabilmiş okur-yazarlannca iyı bilinir. Sov-
yetler'ın yıkılışından sonra dünyanın tek süper gü-
cü ve az gelişmiş ülkelenn ekonomısıyle bırlıkte
kültürünü ve sosyal yapılanmasını ipotek altına
alan globalleşmenin yeni dünya düzeninin mima-
n. sermaye imparatorlugunun egemen gücüdür
ABD. tlginç birgerçektirkı ortalama Amerikalı po-
litika ile ve dünya ile pek ilgıli değildir. Bu neden-
le dünyada olup bitenlerin farkında da değildir.
Kahvesini.kokajçolasını.birasını.viskisiniiçerOıer
yerde ellerindeBardaklarla görürsünüz onlan) beyz-
bolu. Amejikan fu^olunu izler. işme ve evıne dö-
nük bir yaşam sürdürür. Çalışma, oldukça ağır re-
kabet koşullan altındadır. Pahalı arabalar almaya,
iyi evlerde orurmaya meraklıdırlar Amerikalılar. Iş-
lerini iyi yapmalan zorunludur. Yukarda da belirt-
tiğim yaşam süresi boyunca bizim gibi her an po-
litıkaya bulaşmış değildırler. Bu büyük çoğunluğun,
yönetımlerce oluşturulmuş dünya egemenliğinde
doğrudan bir rolü. bırpayı olmadığı kanısındayım.
Onun isteğı ve ıstencının (ıradesının) gereğı değil-
dir bu egemenlik. Hatta şaşılacak biçımde bırçoğu
dünvanın ötekı uluslan ıçın özverilere katlandığı-
na ınanır CIA tarafından oluşturulan Yeşil Kuşak
(Green Belt) kuramını (teonsini) ve tüm az gelış-
mişleri denetim altında tutnıayı amaçlayan benzer-
lerinı bilen Amerikalıya yıllar boyu rastlamadım.
Işte bu ülkeye yakın birtarihte yaptığım son ge-
zinin bazı ızlenimlerinı aktarmak ıstiyorum. Bir
kez bu adamlar cep telefonu de\Tİmi''nin hâlâ far-
kında değıller. Sokakta. salonda. volda, trende. oto-
büste. kaldmmda (her yerde) cep telefonu taşıyan
yok. Olur şey değil. Yüksek teknoloji olanaklann-
dan ne kadar uzak kalmış bu Amerikalılar dıye dü-
şünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Boston'da, yaya dolasıyoruz çok kez. Eşimle yü-
rürken sık sık yaya geçitlerine geliyoruz, ürküyo-
ruz biraz arabalardan, doğal olanı üzerimize üze-
nmize gelmeleri değil midir Allahaşkına? Ama o
ne? şofor bizi görünce biraz uzakta duraklıyor ve
yaya geçidinin uzağında durarak geçişimizi bekli-
yor. kaç kez yinelendi bu. Arkadaşlann arabasın-
dayız, kırmızı ışıkta duruyoruz, san yanaryanmaz
arkadaki arabalann şiddetli koma uyanlannı bek-
lıyoruz. ama hayır bir ses veren yok. Sağa ya da so-
la dönerken bazı kurallar varmış ona uyuyorlar.
Fırsat varken öne fırlamıyorlar, sizi sıkışhrmıyor-
lar. Bu şoförlerin de hepsi gelip bizim ülkede ara-
ba sürmeyi, arabalannı silah gibi kullanmanın avan-
tajlannı, üstünlüğünü öğrenmeliler!
Hastane girişi bizi çok etkiliyor. Lobide önlerin-
de bilgisayarlar, en az 4 kişi hastaneye başvuran-
lara yol gösteriyorlar, bilgi veriyorlar. lstedikleri-
ne ulaşmalan için yardımcı oluyorlar. Hemen her
geçenekte (koridorda) bir danışma masası yer alı-
yor.
Hastanede yaşı ilerlemiş Amerikalı eski dostla-
n meslektaşlan görüyorum ve bu sefer ilk kez çok
sayıda genç Türk doktoruna rastlıyorum. Hakan,
Hacettepe'den, ciddi ve çalışkanlığı her halinden bel-
lı bir genç hekim. Burak,genç bir kardiyolog, de-
nn düşünüyor, Türkiye'ye dönse mi acaba? Şeri-
atçılann gücü ne ola ki? Gerçekten Cumhuriyeti yı-
kabılirler mi? Burada öğrendiği yürekbilimini (kar-
diyolojiyi) orada kullanabılecek mi? Yoksa Murat
Tuzcu gıbı. Dr. Ubeydullah Deligönül, gibi ABD'ye
geri dönme zonmda mı kalacak? Bir sevgili öğren-
cim Diler de Harvard'ın Brigham Women Hasta-
nesi'nde nörolog olarak çahşıyor. Bostonlu olmuş
artık. Onun evinde ve artık Amerikan vatandaşlı-
ğına geçmiş olan Türklerin evlerinde Türkiye'de ln-
gilizce eğitim veren Anglosakson kolejlerinden
mezun olmuş ve Amerika'ya göç etmiş çok sayı-
da genç insan tanıdım. Bugün kolejlerde okuyan
bir çoğunun da aynı eğilimde olduğunu kestirmek
güç değil.
Amerikan üniversitelerinde çalışan öğretim üye-
leri saat 12.00'de çıkıp bir özel hastaneye gitmeyi
beceremiyorlar. Fakülteleri onlan olduklan yerde
tutuyor, başka bir kurumla paylaşmıyor. Peki bu
memlekette üniversite hastanelerini hiç olmazsa
görünüşleri, gösterişleri ve otelcilik hizmetleriyle
geride bırakacak havalı özel hastaneler kurup has-
talarla birlikte öğretim üyeleri oraya çekilemez mi?
Bizde olduğu gibi üniversite hastanelerini alet, do-
natım, personel, hasta bakımı, yönetim, işletme
yönünden zayıf düşürüp bu özel hastaneler destek-
lenemez mi Kapıtalizmın ağababası bu memleket-
te? Benim bildiğim özelleştirme böyle yapılır!..
Bu yazıyı Yunan asıllı, Rum asıllı Amerikalıla-
n anarak bitireceğim. Atatürk fîlmine şiddetli ve
yoğun bir kampanya ile karşı çıkarak ve bu büyük
devrimcinin rolünü üstlenen Antonio Banderas'a
binlerce mektup göndererek onu bu projeden vaz-
geçmeye zorlayan bunu başaran Yunan kökenli
Amerikalılan. MGH'deki Intemational Departma-
nında Ayşe TaciroğhTnun şefı Giritli Rum hanım
Atatürk için "O, dünya tarihinin en büyük insan-
lanndan biriydi" diyerek Kurtuluş Savasımızın bir
sayfasını anlatıyor. Türk ordusunun zaferinden son-
ra Izmir'de ayaklannın altına serilen Yunan Bayra-
ğı'nı öfkeyle yerden kaldırtmış ve errafındakilere
"o bir miUetin onurudur, sembolüdür, biz bir mil-
lete bir halka karşı değil, onu yönetenlereve emper-
yalizme karşı savaşıyoruz" demiştir. Böyle bir jes-
ti o dönemde ondan başka kimse yapamazdı. Bü-
yük devlet adamı VenizelosO'nu övgü ile anmış ve
Yunanistan'a davet ermiştir.
Görüyor musunuz? Yunan asıllı Amerikalının
böylesi de var. Bakalım bu ülkede yasayan Türk asıl-
lı Amerikalılar Atatürk'e karşı sürdürülen bu kam-
panyaya nasıl yanıt verecekler!..
PENCERE
Anadolu Müslümanlığı
"Türk Müslümanlığı" olur mu?..
Olmaz mı?..
Son günlerde bu tartışma dallanıp budaklanı-
yor; bağnazlar hop oturup hop kalkıyorlar.
Neden?..
Çünkü kafaca bir ümmetin kulluğuna talim eden
kişi için "kavmiyetçilik" kötüdür, bölücülüktür.
Ancak dinlerin çeşitli coğrafyalarda çeşitli renk-
lere büründüğü de bir gerçek...
Iran'da Müslümanlığın adı ne?..
Şiilik!..
•
"Türk Müslümanlığı" olmaz..
Peki, ne Müslümanlığı olur?..
Sünni Müslümanlığı olur.
Hanefı Müslümanlığı olur.
Şii Müslümanlığı olur.
Nakşibendi Müslümanlığı olur.
Süleymancı Müslümanlığı olur.
Nurcu Müslümanlığı olur.
Alevi Müslümanlığı olur mu?..
Olmaz!..
Laik Cumhuriyeti Sünni diktasına dayanan din-
ci devlete dönüştürmek isteyen yobaz kafasının
mezhepler ve tarikatlar kılavuzu kendine özgü-
dür.
•
Müslümanlıkcoğrafyası, mağnptan maşnkadek
dünyaya serpilmiş...
Kimisi beş vakit namaz kılıyor.
Kimisi üç vakit.
Afganistan'da Müslümanlık kaç vakit?.. Birbiri-
ni boğazlamaya kalkışanlann hangisi daha Müs-
lüman?.. Hangisi daha az Müslüman?.. Taleban
Türkiye'ye gelse, türbanla üniversite kapılarında
eylem yapmaya kalkışan kızları meydan dayağın-
dan geçirip çuvala sokar, evlerine hapsedip tümü-
ne okumayı yasaklardı; çünkü türban yüzü açık-
ta bırakıyor
Peki, Âfgan Müslümanlığı olur mu?..
Oluyor...
Afgan Müslümanlığında televizyon izlemek bi-
leyasak değil mi!..
Iranneyapıyor?..
Devlet zoruyla kadını çarşafa sokan Iran'da
Müslümanlık Şiilik demek...
Ama Iran, Afganistan Müslümanlığına yan göz-
le bakmaya başladı; sınıra yığınak yapıyor; Aye-
tullah, Irak'tan sonra bir de Afgan Müslümanıyla
çatışır mı?..
•
Islamın kutsal kitabı KuranL
Ne var ki Müslümanlık, yayıldığı ülkelenn top-
lumsal ve tarihsel doğasına göre biçimlenmiş,
renklenmiş, uyum sağlamış, içerik kazanmış...
Kutuplara dek yayılmamış Islam, yoksa 'rama-
zan'\ ilan etmek için Müslüman yeni Ay'ın doğu-
şunu boşuna bekleyecek, oruç açmak isteyen
mümin iftar topuna kulak verirken günler geçecek-
ti; hiç kuşkusuz kutuplardaki islam, Arap çöllerin-
den çok daha değişik bıçimlere bürünecekti.
Peki, Müslümanlıktan önoş Türk'ün töresi, 90-
reneği, geteneği yok muydu?,, Anadolu'daki Müs-
lümanlığın Arap çöllerinden değişik olması, doğa
yasasından kaynaklanan birzorunluluk...
•
Anadolu'nun Sünnisi de Alevisi de Arap şeriat-
çılığına uyum sağlayamaz; Anadolu Müslümanlı-
ğı ülkemizin gerçeğidir; yobazlığa geçit vermeye-
cek bir inanç yapısının bu coğrafyada benimsen-
mesi, Türkiye'nin güzelliâidir
Vatanseverler, insanlar, doğaseveıier, toprak
erozyonu size sevebileceğiniz hiçbır şey
bırakmıyor.
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve
Doğal Varlıklan Koruma Vakfı
Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85
Bugun olagan bir gun.
Olağanüstü olan
Bosch m
kampanyası
Eski beyaz eşyanızı 17.500.000 TL ve savıvor.
sizi bir Bosch sahibi vapıvoruz.
Bosch'ta olağanüstü günler başladı'
Bugünlerde. eskı buzdolabınızı. çamaşır makınenizı. bulaşık makınenizi ya da fırınınızı tam 1 7,5 mılyona değıştıriyor.
yopyenı bir Bosch sahibi oluyorsunuz. Üstelık. eski beyaz eşyanızı. dılersemz Bosch buzdolapları.
bulaşık makineleri. çamaşır makinelerı ya da fırınlarından herhangı bırıyle değiştirebılıyorsunuz.
Hem de. ücretsız montaj ve eve teslim avanta|larıyla birlikte'
Bugünlerde Bosch bayılerıne uğrayanlar, olağanüstü bıı Kanıpanyayla karşılaşıyor.
Siz olsanız. Bosch sahibi olmayı başka bir şeye değişır mıydınız'
BOSCH
En doğru seçim