23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•8AYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 1996 SAU OLAYLAR VE GORUŞLER Bağımsız Yargı Ulusal Onurdur - 2 YEKTA GUNGOR OZDEN H ukuksal karmaşanın ne- denlen yalnızca kural- ların yetersızliği. eskı- mişlıği, yasama organı- nin ılgisizliöı >adakimı hukukçuların niteliksız- liğı ve yanlılığı değil. aykinlıklara uygu- lanacak yaptınmlann olmayışı ya da ge- çersız sıyasal vaptınmlara baglı tutul- maktır Sivasalsürecinnasılışledıği,do- kunulmazlık sorunu başta, açıkça orta- dadır. Sivasal \e süslü söylemlerlebağış- ta bulunurcasına ödünler verilmektedir. Ulusal kımliğını. bireysel değerini özüm- sememiş insanlan kandırmak kolaydır Demokrasıyı anıaç degil araç sayanlann gülünecek demokratlıklan gibi. Terörle Mücadele yasası'nın geçicı maddesiyle 2 No.lu Vatana thanet Yasası'nın yanın- da kımı ılerıcilerın aymazlığı sonucu inançlara karşı tek sözcük taşımayan, inanç sömürüsü önlemeyi öngören 163. fiiîıdde de yüriırlükten kaldınldı. Şenat Ve'tarikat azgınlıklarının değişik boyut- Farla kazandığı şıddetın, teröre döniiş- mesinin başlıca nedeni budur. Her yeri bozmak yetmiyormuş gibi yargıç. savcı Öamalanyla üye seçımlennde yozlaş- nsayı körükJeyen çabalanı ginşilmiş. ana- yasa çığnenmişrir. Öte yandan anayasa- g ç öngördüğü vasalar çıkarılmayarak kısırdöngüoluşturulmuştur Temızinanç- kbyoksul halkımızın çocuklarını şenat dpv lctı ıçın yetıştıren 4500 \akıf. Nurcu- lann 1500, Süleymancılann 800 yurdu, i$.e\ dershane ve kurslar, pansiyonlar. ev/ler. 5854 gencı eğıtım kurumu sıcak ıjgilcr. sıyasal gülücüklerle ızlenmekte- fflr Aynca 124 radyo. 41 telev ızyon. 5200 yjbVel gazete. dergi, yayınevı de şeriatçı- Ja?in destekçisidir. 40 valı, 89 vali yar- Hukukçu dımcısı. 300'e yakın kaymakamın da Cumhuriyet düşmanlarıyla dayanışma içinde olduğu sa\ı ymelenmektedir(*). Hepsı, asker- sıvıl yetkili bınmlenn ra- porlanyla kanıtlandığina göre "Irticanın variığı-yokluğu, sıralaması.tanınunın ya- pılmasu merak edilnıemesi" tartışmala- nnın arüaım nedir'1 Kımlerne duruma düş- mektedir? Ulusu sersem ve kör sananla- nn toplum katındakı yeri ne olabilır? tçınde bulunduklannın ayırdında oima- yanlar ya da öyle görünmeyı yeğleyen- ler ödün vere vere bir gün verecek hıç- bir şey bulamazlar Kimı kurallar göste- ri ve bızı anlamak ıstemeyen Batı 'ya hoş görünme çabasıyla getinlmekte, örgüt- lü suçlarla savaşımı engelleyen kuralla- ra dokunulamamaktadır. Anayasayı ve yasalan değıştırıp sorunlan kökünden çözmek yerine ikilemlı yaklaşımlarla ın- san haklan ve özgürlukler konusunda güven yitirilmekte, af yoluyla boşluklar gidenlmeye çalı$ılırken adaletın etkınlı- ği ve saygınlığı zavıflatılmaktadır Yar- gıdan kaçanlann sonunun yıkım olduğu gözetilmeden yargı denetımı dışında bı- rakılan ayncalıklar korunmaktadır. Ana- yasa değişıkliklennın özü. cumhurbaşka- nının tek başına yapacağı ışlemler. Yük- sek Askeri Şûra ile Hâkimler ve Sa\a- lar Yüksek Kurulu kararları. olağanüstü hallerle sıkıyönetım ve sa\aş durumla- nnda çıkanlan kanun hükmünde karar- nameler, TBMM'nin lçtüzük değişıkli- gi niteliğinde olmayan kararlan, ulusla- rarası antlaşmalar, anayasanın geçicı 15. maddesinin korumasına baölanan 12.9.1980'den 6.12.1983'e kadar"yürür- lüğe konulan yasalar yargı denetımı dı- şındadır. Kimı nedenlerle yürütmenın durdurulması karan verilmesınin yasay- la sınırlandırılabileceğıne ılışkın anaya- sa kuralı da bulunmaktadır. Bunlar ada- lete getirilmiş sınırlamalardır. Iptal kararlanna karşın Anayasa Mahkemesi'nın ıptal karan- na karşın yenıden 2. ve 6. kez çıkanlan yasalar, verilen süreye karşın 35 yıldırçı- kanlmayan kurallar, dava açma yetkisi olanlann bilerek ya da bilmeyerek açma- dığı, aynca süresini geçirdiği davalar, si- yasal partilerin anlaşarak açmadığı da- valar (bu durumda cumhurbaşkanlan da- va açarak kimi aykınlıklann düzeltilme- sıni sağlamışlardır) yanında Anayasa Mahkemesi'ne getinlmeyen eski kural- lar vardır. Bu durumda davalann yanla- nna. cumhuriyet savcılanna. yargıçlara ve yargı kurullarına büyük sorumluluk- lar düşmektedir. Anayasanın 174. mad- desiyle güvenceye alınan Devnm Yasa- lan korunmadığı gibi Kanun Hükmün- de Kararnameler, yıllar geçmesine kar- şın, yasama organı komısyonlannda ve genel kurulunda görüşülmemekte, ölüm cezalanna ilişkın dosyalar bekletilmek- te, özellıkle seçımler yaklaşınca orman, kıyı, arazi yağmalanyla özellıştirme ko- laylıklan artmakta, cezaevi olaylan kimi sakıncalı ayncalıklarla sünnekte, işken- ce. suçlusu yakalanamayan öldürmeler, kaçakçılıkvekaçma olaylan sorumlula- nn sorumsuzluğu yüzünden devlete yük- lenmektedir. Hukuksuzluk, herkese yö- nelık en büyük, en ağır haksızhk olarak algılanmadıkça düzelme beklemek boşu- nadır DGM'lerindurumu. gericiörgüt- lenme - kadrolaşma, vakıf - dernek - be- lediye karargâhlanyla tekke - türbe - der- gâh tezgâhlan gerçekçi ve etkin biçim- de ele alınmazsa. kimi yargı ilgililerinin ılgisızlığı ve duyarsızlığı kınlmazsaya- nnlarda yakınmalar toplumsal tepkilere dönüşebilir. trticanın, kendini ihmal ve inkâredenlen imhaedeceği asiaunutul- mamalıdır. Siyasal nedenlerle yükseko- kul ve fakülte açmarun, öğrenci aflany- la bılimin niteliğini ve amacını bozma- nın hukuka uygunluğu savunulamaz. Oy ve iktidar için etnik ve dinsel her ödüne, her oyuna girenler inandıncı olamazlar. Vurgun, soygun, yağma, talan söylenti- leri sürdükçe sosyal hukuk devleti tartı- şılır. Rüşvet ve torpil kanseri toplumu kemirdikçe adalete ve demokrasiye gü- ven kalmaz. Trafik kjyımını, orman yan- gınlannı önleyebiliyor muyuz? Yurttaşlarmrastladığı çarpıklık, çeliş- ki, geri çevrilme, partizanlık, haksızhk, ayncalık, kayırma, azariama, dövülme, işkence, oyalama-geciktirme-savsakla- ma, hasıraltı. amaçlı-amaçsız yanlış iş- lem, yöntemsizlik, olumsuz uygulama, yıkım, yanıt vermeme, rüşvet, bilgi ver- mekten ve gerekçe bildirmekten kaçın- ma, iki yanlı anlaşmalarda tek yanlı da- yatma türü durumlar hukuk devletine gü- veni sarsan kimi aykınlıklardır. Duruş- malann uzun aralıklarla ertelenmesi, ka- rarlann geç yazılması, çözümün bilirki- şilere bırakılması, kimi yandaşlıklar da eklenince görünüm ağırlaşmaktadır. Mah- kemenin kendinin olduğu ya da kendine kaldığim sanan, cuma namazlannda ön sırada görünmeye çalışan, önyargılı, ko- şullanmış, yanlı, bilgisiz, tembel ve ge- rici yargıçlar-savcılar gibi öbür çalışan- lar da başansızlık nedenidir. Özellikle siyasal eğilimlerine kapılanlar yargının yüzkarasıdır. Yargıya gereksiz eleşriri- ler yönelterek, gerçek dışı yakıştınna- larla karalayarak karşı çıkanlann verdi- ği zarar toplumadır. Yargıç güvencesi, gerçekte halkın yargı güvencesidir. Ki- mi kararlann doyurucu olmayan gerek- çeleri, formül kararlar, kimi itiraz ve tem- yiz durumlanyla düzeltme istemlerinin evTeleri ve sonuçlan da gündemdedir. Güvenlik güçlerinin yansızlığı yargının etkinliğinde büyük yertutmaktadır. Ver- gi, teşvik-kredi, bağış-yardım gibi ko- nulardaki haksızlıklar, atama. yer değiş- rirme, yükseltme, görevden çıkarma uy- gulamalanndakı kimi bozukluklar hu- kuk devletinin saygınlığıyla bagdaşma- maktadır. tlgililerini düş kınklığına, kır- gınlığa ve değişik karşıtlığa, umulmadık tepkilere iten, yakınlannı ağlatan olay- lar, işlemler geçilemez. Adalet aranılan yerde aydınlık, esenlık ve mutluluğun yerini karanlık ve kargaşa alır, zulüm ve yıkım alır. Anayasası göz ardı edilen bir devletinhukuksallığı savunulamaz. Yar- gının, yasama bir yana, yüriitmenin et- kısinde olduğu bir ülkede hukukun üs- tünlüğüne inamlamaz, yargıya güvenile- mez. Hacı-bacı, baba-dayı alışkanhği ku- rumsallaşırsa en büyük tehlike doğar. AtatürkçiUüğe, cumhuriyete, laiklığe sal- dıran sapkınlann yanına, toplumsal ba- nşı bozan aykınlıklan "taşla-camiçatıs- ması" göstermeye çalışan ne idüğü be- lirsizlerkatılır. TurkiyeCumhuriyeh, bir Atatürk devletidir. Bu onurlu yapınm hu- kuktan uzaklaştınlarak bozulması, Tür- kiye, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlan- nın yönetimine geçmesı, felaket, hatta rezalettir. Anayasadan, Siyasal Partiler ve Seçim Yasalanyla temel yasalardan baş- layarak, önceliği anlayışa vererek, hu- kuk devletini gerçek kılmamız, bunun içinde çok çalışmamız gerekmektedir. Ya- pılacak çok iş var. Bağımsız yargı, bağım- sız devlet, birbirinden asla aynlamaz. Aynntılı anlatım ayn bir yazı konusu- dur. (*)DursunAkçam, Tanlana, 13.8.1998. Cumhuriyet i Dünya'dan Yeni Izlenimler flr. COŞKUN ÖZDEMİR •esleksel öğrenım ve çalışma amacıyla iki Avrupa ülkesinde uzunca bir süre kaldıktan bır- kaç yıl sonra ünıversiteden izin alarak Amerika'ya gıtmıştim. .Boston'da Harvard'ın ünlü bir hastanesinde, Massachusetts General Hospital'da (MGH) çalışmaya başladım. llk dıkkahmi çeken şey- leVden bin, dünyaca ünlü bilım adamlannın profe- sdrlük unvanlannı hiçbır yerde kullanmamalan ol- rıluştu. Ne kapılannda ne muayene odalannda ne ystzışmalannda. Kimsenin onlan profesör filanca dive takdım.ettiftnede tan?k' olrâadıfn. Gerşfekteft- ^lîlerine yakışır._yaraşır ınsanlar, arasındact,aşıdı- ğHn ve tızdej>ek wfc,ku]lanılan uBvanımdan biraz ıttanmış ve hıç sözünü etmemıştım. Zaten bunu merak eden de yoktu. Önemli olan ne yapabildi- ğjm, neyı becerebildığımdı. Benim için çarpıcı ikincı gözlemim insanlar ara- sı ilişkiler olmuştur Bizdeki yaranma ve yağcılık ğösterilerinden eser yoktu bu ortamda. Klinığin şefı toplantı odasına gınyoı ve bir köşeye sessizce ilrşivenyordu Abartmalı hiçbır saygı gösterisine, gerdan kırma. el ovusturma davranışlanna tamk rfmadım Nörolojinın başmdaki o gerçekten büyük bilim adamı için bırakmız abartmavı. fazlası ile yakışır olduğu övgülerin yapıldığı hıçbir duruma da rastlamadım yıllarboyunca. Hoca, asıstan ve öğ- rencilerbannamav ıp Avrupa'ya gelen ve orada ça- lışan bir arkadaşımla bunlan konuştuğumuzda ba- na "Coşkun, orası ne de olsa Yeni Dünya" demiş- ti. Şımdi yasama veda etmiş o arkadaşımın anısı- na bu yazıya Yeni Dünya başlıgını koydum. Baş- langıçta geçirdiğim yıllardan sonra Yeni Dünya'yı birçok kez ziyaret ettim. Şunu belirtmelıyim ki, benim çalıştığım ve sözünü ettiğim hastane MGH. dünyanın en önde gelen bilim ve tıp merkezlerin- den bındır. Amerika'nın dünyada oynadıgı rol Türkiyenin neolıberalleşme. globalleşme salgınından yakası- nı kurtarabilmiş okur-yazarlannca iyı bilinir. Sov- yetler'ın yıkılışından sonra dünyanın tek süper gü- cü ve az gelişmiş ülkelenn ekonomısıyle bırlıkte kültürünü ve sosyal yapılanmasını ipotek altına alan globalleşmenin yeni dünya düzeninin mima- n. sermaye imparatorlugunun egemen gücüdür ABD. tlginç birgerçektirkı ortalama Amerikalı po- litika ile ve dünya ile pek ilgıli değildir. Bu neden- le dünyada olup bitenlerin farkında da değildir. Kahvesini.kokajçolasını.birasını.viskisiniiçerOıer yerde ellerindeBardaklarla görürsünüz onlan) beyz- bolu. Amejikan fu^olunu izler. işme ve evıne dö- nük bir yaşam sürdürür. Çalışma, oldukça ağır re- kabet koşullan altındadır. Pahalı arabalar almaya, iyi evlerde orurmaya meraklıdırlar Amerikalılar. Iş- lerini iyi yapmalan zorunludur. Yukarda da belirt- tiğim yaşam süresi boyunca bizim gibi her an po- litıkaya bulaşmış değildırler. Bu büyük çoğunluğun, yönetımlerce oluşturulmuş dünya egemenliğinde doğrudan bir rolü. bırpayı olmadığı kanısındayım. Onun isteğı ve ıstencının (ıradesının) gereğı değil- dir bu egemenlik. Hatta şaşılacak biçımde bırçoğu dünvanın ötekı uluslan ıçın özverilere katlandığı- na ınanır CIA tarafından oluşturulan Yeşil Kuşak (Green Belt) kuramını (teonsini) ve tüm az gelış- mişleri denetim altında tutnıayı amaçlayan benzer- lerinı bilen Amerikalıya yıllar boyu rastlamadım. Işte bu ülkeye yakın birtarihte yaptığım son ge- zinin bazı ızlenimlerinı aktarmak ıstiyorum. Bir kez bu adamlar cep telefonu de\Tİmi''nin hâlâ far- kında değıller. Sokakta. salonda. volda, trende. oto- büste. kaldmmda (her yerde) cep telefonu taşıyan yok. Olur şey değil. Yüksek teknoloji olanaklann- dan ne kadar uzak kalmış bu Amerikalılar dıye dü- şünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Boston'da, yaya dolasıyoruz çok kez. Eşimle yü- rürken sık sık yaya geçitlerine geliyoruz, ürküyo- ruz biraz arabalardan, doğal olanı üzerimize üze- nmize gelmeleri değil midir Allahaşkına? Ama o ne? şofor bizi görünce biraz uzakta duraklıyor ve yaya geçidinin uzağında durarak geçişimizi bekli- yor. kaç kez yinelendi bu. Arkadaşlann arabasın- dayız, kırmızı ışıkta duruyoruz, san yanaryanmaz arkadaki arabalann şiddetli koma uyanlannı bek- lıyoruz. ama hayır bir ses veren yok. Sağa ya da so- la dönerken bazı kurallar varmış ona uyuyorlar. Fırsat varken öne fırlamıyorlar, sizi sıkışhrmıyor- lar. Bu şoförlerin de hepsi gelip bizim ülkede ara- ba sürmeyi, arabalannı silah gibi kullanmanın avan- tajlannı, üstünlüğünü öğrenmeliler! Hastane girişi bizi çok etkiliyor. Lobide önlerin- de bilgisayarlar, en az 4 kişi hastaneye başvuran- lara yol gösteriyorlar, bilgi veriyorlar. lstedikleri- ne ulaşmalan için yardımcı oluyorlar. Hemen her geçenekte (koridorda) bir danışma masası yer alı- yor. Hastanede yaşı ilerlemiş Amerikalı eski dostla- n meslektaşlan görüyorum ve bu sefer ilk kez çok sayıda genç Türk doktoruna rastlıyorum. Hakan, Hacettepe'den, ciddi ve çalışkanlığı her halinden bel- lı bir genç hekim. Burak,genç bir kardiyolog, de- nn düşünüyor, Türkiye'ye dönse mi acaba? Şeri- atçılann gücü ne ola ki? Gerçekten Cumhuriyeti yı- kabılirler mi? Burada öğrendiği yürekbilimini (kar- diyolojiyi) orada kullanabılecek mi? Yoksa Murat Tuzcu gıbı. Dr. Ubeydullah Deligönül, gibi ABD'ye geri dönme zonmda mı kalacak? Bir sevgili öğren- cim Diler de Harvard'ın Brigham Women Hasta- nesi'nde nörolog olarak çahşıyor. Bostonlu olmuş artık. Onun evinde ve artık Amerikan vatandaşlı- ğına geçmiş olan Türklerin evlerinde Türkiye'de ln- gilizce eğitim veren Anglosakson kolejlerinden mezun olmuş ve Amerika'ya göç etmiş çok sayı- da genç insan tanıdım. Bugün kolejlerde okuyan bir çoğunun da aynı eğilimde olduğunu kestirmek güç değil. Amerikan üniversitelerinde çalışan öğretim üye- leri saat 12.00'de çıkıp bir özel hastaneye gitmeyi beceremiyorlar. Fakülteleri onlan olduklan yerde tutuyor, başka bir kurumla paylaşmıyor. Peki bu memlekette üniversite hastanelerini hiç olmazsa görünüşleri, gösterişleri ve otelcilik hizmetleriyle geride bırakacak havalı özel hastaneler kurup has- talarla birlikte öğretim üyeleri oraya çekilemez mi? Bizde olduğu gibi üniversite hastanelerini alet, do- natım, personel, hasta bakımı, yönetim, işletme yönünden zayıf düşürüp bu özel hastaneler destek- lenemez mi Kapıtalizmın ağababası bu memleket- te? Benim bildiğim özelleştirme böyle yapılır!.. Bu yazıyı Yunan asıllı, Rum asıllı Amerikalıla- n anarak bitireceğim. Atatürk fîlmine şiddetli ve yoğun bir kampanya ile karşı çıkarak ve bu büyük devrimcinin rolünü üstlenen Antonio Banderas'a binlerce mektup göndererek onu bu projeden vaz- geçmeye zorlayan bunu başaran Yunan kökenli Amerikalılan. MGH'deki Intemational Departma- nında Ayşe TaciroğhTnun şefı Giritli Rum hanım Atatürk için "O, dünya tarihinin en büyük insan- lanndan biriydi" diyerek Kurtuluş Savasımızın bir sayfasını anlatıyor. Türk ordusunun zaferinden son- ra Izmir'de ayaklannın altına serilen Yunan Bayra- ğı'nı öfkeyle yerden kaldırtmış ve errafındakilere "o bir miUetin onurudur, sembolüdür, biz bir mil- lete bir halka karşı değil, onu yönetenlereve emper- yalizme karşı savaşıyoruz" demiştir. Böyle bir jes- ti o dönemde ondan başka kimse yapamazdı. Bü- yük devlet adamı VenizelosO'nu övgü ile anmış ve Yunanistan'a davet ermiştir. Görüyor musunuz? Yunan asıllı Amerikalının böylesi de var. Bakalım bu ülkede yasayan Türk asıl- lı Amerikalılar Atatürk'e karşı sürdürülen bu kam- panyaya nasıl yanıt verecekler!.. PENCERE Anadolu Müslümanlığı "Türk Müslümanlığı" olur mu?.. Olmaz mı?.. Son günlerde bu tartışma dallanıp budaklanı- yor; bağnazlar hop oturup hop kalkıyorlar. Neden?.. Çünkü kafaca bir ümmetin kulluğuna talim eden kişi için "kavmiyetçilik" kötüdür, bölücülüktür. Ancak dinlerin çeşitli coğrafyalarda çeşitli renk- lere büründüğü de bir gerçek... Iran'da Müslümanlığın adı ne?.. Şiilik!.. • "Türk Müslümanlığı" olmaz.. Peki, ne Müslümanlığı olur?.. Sünni Müslümanlığı olur. Hanefı Müslümanlığı olur. Şii Müslümanlığı olur. Nakşibendi Müslümanlığı olur. Süleymancı Müslümanlığı olur. Nurcu Müslümanlığı olur. Alevi Müslümanlığı olur mu?.. Olmaz!.. Laik Cumhuriyeti Sünni diktasına dayanan din- ci devlete dönüştürmek isteyen yobaz kafasının mezhepler ve tarikatlar kılavuzu kendine özgü- dür. • Müslümanlıkcoğrafyası, mağnptan maşnkadek dünyaya serpilmiş... Kimisi beş vakit namaz kılıyor. Kimisi üç vakit. Afganistan'da Müslümanlık kaç vakit?.. Birbiri- ni boğazlamaya kalkışanlann hangisi daha Müs- lüman?.. Hangisi daha az Müslüman?.. Taleban Türkiye'ye gelse, türbanla üniversite kapılarında eylem yapmaya kalkışan kızları meydan dayağın- dan geçirip çuvala sokar, evlerine hapsedip tümü- ne okumayı yasaklardı; çünkü türban yüzü açık- ta bırakıyor Peki, Âfgan Müslümanlığı olur mu?.. Oluyor... Afgan Müslümanlığında televizyon izlemek bi- leyasak değil mi!.. Iranneyapıyor?.. Devlet zoruyla kadını çarşafa sokan Iran'da Müslümanlık Şiilik demek... Ama Iran, Afganistan Müslümanlığına yan göz- le bakmaya başladı; sınıra yığınak yapıyor; Aye- tullah, Irak'tan sonra bir de Afgan Müslümanıyla çatışır mı?.. • Islamın kutsal kitabı KuranL Ne var ki Müslümanlık, yayıldığı ülkelenn top- lumsal ve tarihsel doğasına göre biçimlenmiş, renklenmiş, uyum sağlamış, içerik kazanmış... Kutuplara dek yayılmamış Islam, yoksa 'rama- zan'\ ilan etmek için Müslüman yeni Ay'ın doğu- şunu boşuna bekleyecek, oruç açmak isteyen mümin iftar topuna kulak verirken günler geçecek- ti; hiç kuşkusuz kutuplardaki islam, Arap çöllerin- den çok daha değişik bıçimlere bürünecekti. Peki, Müslümanlıktan önoş Türk'ün töresi, 90- reneği, geteneği yok muydu?,, Anadolu'daki Müs- lümanlığın Arap çöllerinden değişik olması, doğa yasasından kaynaklanan birzorunluluk... • Anadolu'nun Sünnisi de Alevisi de Arap şeriat- çılığına uyum sağlayamaz; Anadolu Müslümanlı- ğı ülkemizin gerçeğidir; yobazlığa geçit vermeye- cek bir inanç yapısının bu coğrafyada benimsen- mesi, Türkiye'nin güzelliâidir Vatanseverler, insanlar, doğaseveıier, toprak erozyonu size sevebileceğiniz hiçbır şey bırakmıyor. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85 Bugun olagan bir gun. Olağanüstü olan Bosch m kampanyası Eski beyaz eşyanızı 17.500.000 TL ve savıvor. sizi bir Bosch sahibi vapıvoruz. Bosch'ta olağanüstü günler başladı' Bugünlerde. eskı buzdolabınızı. çamaşır makınenizı. bulaşık makınenizi ya da fırınınızı tam 1 7,5 mılyona değıştıriyor. yopyenı bir Bosch sahibi oluyorsunuz. Üstelık. eski beyaz eşyanızı. dılersemz Bosch buzdolapları. bulaşık makineleri. çamaşır makinelerı ya da fırınlarından herhangı bırıyle değiştirebılıyorsunuz. Hem de. ücretsız montaj ve eve teslim avanta|larıyla birlikte' Bugünlerde Bosch bayılerıne uğrayanlar, olağanüstü bıı Kanıpanyayla karşılaşıyor. Siz olsanız. Bosch sahibi olmayı başka bir şeye değişır mıydınız' BOSCH En doğru seçim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle