23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLUL 1998 PA2 OLAYLAR VE GORUŞLER Türk İslamı ORHAN OZACLN Hukukçu S on günlerde "Cuma Namaa Evlemlerrnden. "TürbanGös- terflerTnden \e bunlan destek- le\en]enn demokrasi zırhına bürünerek düzenledikleri top- lantılardan sonra "Türk İsla- mTnın gündeme gelişi bir tesadüften çok bir tepkinin dile getirilişıdir. Türbanı dillerine dolayarak demokrasi ha\arisi kesilen. ama bir yandan da cihat çağnfarı yapanlann di]lerindeki "Milli Ni- zain", "Mflli Selaroet". MVlilli Görüf gi- bi sloganlara bakarak bunlann aynı za- manda *.VIiffici"'olduklannı düşünmek saf- dillilik olur. Tüm bu sloganların arkasın- da gizJenmış. şimdilik kimüği beiirsiz bir "Islami Düzen" ısteği vatmaktadır. Ancak inkâretmedıklen tsrail düşmanlığına. dü- zenledikleri Kudüs gecelerine ve miting- lerine, hac sırasında Arap prensleri tarafın- dan ağırlanmalanna ve dışandaki birta- kım Arap kuruluşlanndan para yardımı al- malanna bakılırsa bu şimdılik gizlenen "tslami DüzeıTın .Arap rengine bürünmüş bir düzen olduğu anlaşılmaktadır. İsiamın Ardındaki Arap MüliyetçiHği: İs- famın ortaya çıkışına kadar asken deyim- je "krymet-i harbiye"leri olmayan Araplar. jslam'dan sonra cihat gayretiyle ülkeler fcthetmişler ve bu ülkelerdeki insanlan Is- lam dinine sokmuşlardır. Bu lslamlaştır- jna süreci içindepalazlanan Arap milliyet- £İliği, daima îslama bürünmüş bir şekilde ioplumlann karşısına çıkmış ve zaman f içinde Araplıkla ilgili olma>an kendileri- ne özgü kültür \e uygarhklara sahip Suri- ye, Irak. Filistin. Mısır. Libya, Fas. Tunus, 'Çezayir, Sudan. Habeşistan gibi ülkelerde yaşayan topluluklan çoğu kez kılıç zoruy- la kimliklerini. dillerinı. gelenek \e göre- neklerini de ortadan kaldırmak suretiyle Araplaştırmıştır. Araplar. Emevilerzamanında aynı yön- temı uygulayarak yüz binlerce Türk'ü kes- mek suretiyie Orta Asyayı kan gölüne çe- virdikleri halde başanlı olamamışlardır. Türk kültürü. kendisinden daha aşağt kül- türe sahip zorbalara karşı ödün vermeden kendinı koruyabılmiştir. Aradan iki yüzyıl geçtikten ve Arap ege- menliği Orta Asya'da silindikten sonra Türklerkendi kültürleri ile tslamiyeti kay- naşhrarak Türk İslamı"nı gerçekJeştirmış- lerdir. Araplar, Arabistan'dan kalkrp Anado- lu"yu defalarca geçerek tstanbul'u 7 kez kuşattıklan halde Anadolu'da hiçbir \z bı- rakmamışlardır. KüJtürce daha üstün Ana- dolu insanı da .Araplar'dan etkilenmemiş- tir. Anadolu, tslamlaşmak için Türkleri beklemiştir. 1071 Malazgirt Savaşfnın ga- libi Alpaslan. atlanna su içirtmek için bi- le batıya. Anadolu içlerinegitmezken Mar- mara Bölgesı hariç tüm Anadolu 25 yıl denecek kadarkısa birzaman içüıde tama- mıyla Türkleşmiş ve lslamlaşrruştır. Ât Sıründaki Tûrk Dervişleri: Bu tansı- ğı (mucizeyi), Bizansın yenilgisinden son- ra meydana gelen yetke (otorite) boşluğu sırasında at sırtmda Anadolu'ya gelen ve Ahmet Yesevi'nin ortaya koyduğu Türk kimüği ile uyumlu Islam" anlayışına sahip Türk dervişleri başarmışlardır. Bu derviş- ler. sözleri ve özleriyle Anadolu insaruna kendilerini sevdirmişler, kabul ettirmiş- lerdir. Yüzyıllarca Roma ve Bizansegemen- liğinde dinin hep siyasi entrikalara bir alet olarak kullanıldığını gören ve Tann ile kendisi arasındaki ruhban sırufından Tan- n'dan (Allah'tan) korkmadığı kadar kor- kan .Anadolu insanı. bu yeni gelenleri bağ- rına basmıştır. Anadolu'nun Türldeşmesi ve îslamlaşması sırasında bu Türk derviş- lerinin yerli halkın malına ve ırzına iliştik- lerini ve ibadetlerine kanştıklanru göste- ren birtek belge yoktur. Anadol u"nun 1071 yılından sonraki tarihinde Avrupa'daki "Sa- int Bartelım" katliamına benzer bir kın- ma da rastlanmamıştır. Anadolu'da Türk- Iüğe ve tslamıyete geçiş "kendiüğinden'' ve "sevffl7 " ile olmuştur. Türk Islamı'nın.AnadoluVaryanü: Ana- dolu'dakı tüm kültür ve uygarlıkiann bi- leşkesi üzerine oturtulmuştur. Anadoludaki tüm kültür ve uygarlık- lar. Türkleringetirdiği islamJıkta İcendile- rinden parçalar bulduklan gibi Türk kim- liği aJtında İsiamlığa. onu zenginleşrirecek katkılarda bulunmuşlardır. Osmanlılann silahlı kuvvetlerinin çekirdeğini oluşturan daimi ordusuyeniçenlerin Türk büyüğü Ha- cı Bektaş Veli'den "el" ve "dua" aldıkla- rına ilişkin söylentilerin tarihsel gerçekii- ği olmasa da Hıristiyanlıktan Müslüman- lığa geçişte tümüyle Türk tarikatı olan Bektaşiliğin işlevini göstermesi bakımın- dan anlamlıdır. Gerçekten de Osmanlı yö- nerimi. padişahı vede\ leti koruyacak Has- saordusunun "Türk KimlikJi ıslam" an- layışına sahip olmasını uygun görmüştür. Onun için ıleride yeniçeri olacak "Accmi Oglanlan" yetiştirihnek üzere Türk aile- lerine teslım edilmişlerdir. Osmanlı sultan- lan sadrazamlık \e vezirlik gibi üst düzey yöneticiliklerini birçok kez Türk olmayan öğelere (unsurlara) verdikleri halde ken- dilerinin vekUisıfatıyla ve Türk diliyle fet- va veren Şeyhülislamlan daima Türkler- den seçmişlerdir. Osmanlı medreselerinde tefsir, hadis. kelâm \e fikıh, Arapça ve Türkçe olarak öğretilmiş, ancak bu medreselerde konuş- ma dili olarak Arapçaya izin verilmemiş- tir. Camilerde \aazlar vehurbeler hep Türk- çe okunmuştur. İslamlıktan ve Anadolu'nun Türkleş- mesinden sonra Arabistan'dan Anadolu'ya yerleşmek için gelen Araplar .Anadolu hal- kınca hemen benimsenmemiştir. Anado- lu insanı onlan peygamberin tonınlan di- ye başının üstünde gezdirmemiş ve arka- lannda hemen namaza durmamıştır. Ken- dileri gibi giyinınceye. yiyip-içinceye ve Türkçeyi ögreninceye. Türk gelenek ve göreneklerinı benimseyinceye yani ken- dilerinden biri oluncaya kadar beldemiş ve ancak ondan sonra kendinden saymış- tır. Namaz \akitlerinin dışındaki zaman- da Islam hakkında bilgilenmek ve İslamı yaşamak için kurulmuş olan tarikatlardan "Nakşibendilik'*, "Bektaşflik"\e "Mevle- viHk" zaten Türk kökenli tarikatlardır. Türk kökenli olmayan öbür tarikatlardan "Rü- faöik", "Kadirffik", "BedeviKk". "Hahe- tilik" gibi tarikatlar bile Anadolu'ya gel- dikten sonra Türk kimliğine bürünmüş ve tarikat geleneğinde yer alan kutsal emanet- lerin hepsi. bulunduklan yerlerden örne- ğin Arabistan'dan. Iran'dan. Afrika'dan. Orta Asya'dan .Anadolu'ya taşınmıştır. Bu tarikat uiulannın yazdıklan dıvaniar Türk- çedir. Günümüzde söylenen Türkçe ilahi- lerin binlercesi hep bu tekkelerde bestelen- miştir. SüJevman Çelebi'nin Mevlüd'ü san- ki dün yazılmış ve bestelenmişçesine 600 yıldan beri Anadolu'nun her köşesinde okunmaktadır. Osmanlı yönetimi, Arabistan'daki yer- leşım bölgelerine, Mekke, Medıne ve Mı- sır'a bile o yöredeki .Araplardan değıl. mer- kezden Türk asıllı kadılar eöndermiştir. Kısacası Osmanlı Türklen "Islam kimlik- B Arap"a yüz vermemişlerdir. Atatûrkçü DüşüoceveTürkİslamı: Türk islamı, Atatûrkçü Düşünce'nin karşısında değil, tersine daima yanındadır. Kurtuluş Savaşı sırasında Atarürk vearkadaşlannı dine ve devlete karşı geldikleri gerekçesiy- lehain ve kâfir ilan eden fetvaya karşı mu- kabil fetva ile Kurtuluş Savaşı'm kutsal bir savaş olarak ilan eden. TBMM'de sul- tanakarşı Atatüıic'ten yana tavıralan veKur- tuluş Savaşfndan sonradaAtatürk'ü \« de%- rimlerini destekleyen sanklılann hapsi Türk Islamı'nın birer temsilcisiydiler. Atatürk tarafmdan Anadolu'daki kültür ve uygarlıkJann hepsini kucakJayan bir la- iklik anlayışı üzerine kurulan Türkiye Cum- huriyeti'nde inanç aynmı yapılmaksızın Islam da dahil olmak üzere tüm inançlar; "kişisel vicdan" kavramı içinde kabul edi- lerek yasalara. bu yasalann oluşturduğu ku- rallara aykın olmamak gereğiyle serbest bı- rakılmışlardir. Bununanlamı hiçkimsenin Atatürk'ün kurduğuCumhuriyet Esaslan'nı, inançlan doğrultusunda zorlayamayacağı ve değiştirmeye yeltenemeyeceğidir. Sorun. Anadolu'nun bin yıllık Türk im- bifinden geçmiş Islam anlayışından nasi- bi olmayan ve bizi bızden uzaklaştırmak isteyen süper güçlerin güdümündekı bu zavallılara boyun eğip eğrneyeceğimLzde toplanmaktadır. Islamın giderek "amaç" oimaktan çok, "araç" olarak kulianıldığı- nı görenlerin sayısının artması, sorunun çözümü için iyi bir başlangıç olacaktır. Otoyollar, Köprüler, Çevre ve Deniz METİN KONCAYÂR C « İnşaan ve Gemi Makineleri Mühendisi. 'Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi son günlerde yeniden alevlenen köprü \e tüp geçit tartışmala- n. ulaştırma konusunda ülke- mizin bulundugu yeri iyi anla- mamız \ e doğru değerlendire- _ bilmemız açısından a>Ti bir •önem taşımaktadır. Gündeme yerleşen Iz- mit körfez geçişi yanında Istanbul 3. Bo- ğaz Köprüsü. Istanbul raylı rüp geçidi \e Çanakkale köprüsü salt belirli bir su yolu- çu aşma konusu olmayıp bir bölgenin ya da kentin ulaştırma konusudur. Ulaştırma Jconusu bir bütün olup günü kurtarmak için öngörülen siyasal. yeterince teknık ince- lemeden geçmemiş. plansız-programsız 'önerilerle cözülemez. Bayındırlık ve ls- kân Bakanlığı'na bağlı Karayollan Genel -Müdürlüğü'nün Istanbul'a karayoiu köp- -rii geçişi dayatması ve asli görevı ulaştır- ma isi olan Llaştırma Bakaniıgrmn raylı tüp geçit projesine karşı tavırlan kaygı ile izlenmektedir. Geçecek araç sayısının azlığından dola- yı yeterince çekici bulunmayan ve tarihsel, kültürel çevreye \erecegı zararlan orîada olan Çanakkale köprüsünü sadece özendir- mek için Istanbul 3. Boğaz köprüsü işi ile paket haline getırip tekrar ihaleye çıkarmak ne anlam taşımaktadır? Öncelıkle unutulmaması gereken hu- sus, biiimsel gerçeklerle kanıtlandıgı ve tüm dünyadaki uygulamalann gösterdiği şekilde en ucuz ve güvenli taşımacılıgın de- nizvolu taşunacıbğı oldugudur. Birim yü- kü belirli mesafede taşımada denizyolu ile yapılan taşıma ile kıyaslandığında. demir- yolu yaklaşık 2 kat. karayoiu ise 10 kat fazla eneıji sarfiyatı gerektirmektedir. Ü1- kemiz toplam enerji sarfiyatının yüzde 25'i ulaşıma harcanmaktaohip özellikJe ka- rayoiu taşımacıiıgında kullanılan petrol ta- mamen ithal edilmektedir. Yıllık petrol it- halatımızın bedeli 4 rnilyar dolar mertebe- sindedir. Denizyolu ulaşımı az enerji sarfiyatı ya- nında temiz ve sağlıklı ulaşım yöntemidir. Karayoiu ulaşımında özellikJe trafık sıkı- şıklıklannda yakıt ve zaman kaybı yanın- da, ınsan saflığına zararlı zehirli egzoz gazlan yayımı. gürültü kirliliği ve sinir sıs- temı zararlan artık tüm insanlanmızca bi- liamektedir. Birinsanın^ saatte gereksj- nimi olan miktarda havayı bir tek otomo- bil. 15dakikalıkçalışmadasolunamayacak duruma dönüsrürmektedir. Aynca motor- lu araçlann asbestli fren balatalan ve par- tikül madde emisyonu yaratan lastikleri de insan sağhğına zarar vermektedir. Ekonomi ve çe\Te bo>utu ile ilgili ola- rak ülkemizde kurulu elektrik santrallan ile Istanbul'daki taşıt sayısı arasında ilginç bir karşılaştırma yapabiliriz. Ülkemizdeki elektrik santrallannın toplam gücü 22.000 megavattır veözellikJefosiljakıtyîikan sant- rallannçevresel kirliliklerinden duyulan ra- hatsızJıidar ortadadır. Sabah ve akşam, tra- fığin yoğun oldu|u saatlerde 2 saat sürek- li çalışarak trafikte bekleyen araçlann sa- yısı 300.000 olarak alınsa (şehirdeki top- lam araç sayısı yaklaşık 1.000.000) orta- ya çıkan ve kullanılamadıği için ekonomik değeri bulunmayan, ancak hava kirliliği yaratan termik güç, yaklaşık 3000 mega- vat olarak ülkemizdeki fuel-oilh santral kapasitesmin 2 katına ulaşabilmektedir. Karayollan, Trakya bölgesi örneğinde- ki gibi çarpık, verimli tanm alanlannı yok edici ve çevreyi kirletici sanayi >erleşimi yaratmış, köprüler ve yeni otoyollar, yeşil alanJann ve ormanlann yağrnasına ve su kaynaklannı tehditeden yapılaşmalara yol açmıştır. Deniz ulaşımındaarazi ihtiyacı so- runu yok denecek kadar az iken otoyol in- şaatlan. ömeğin demiryoluna kıyasla 3 kat daha fazla arazi kullammı gerektinnekte- dir. Yeni projelenn }5jp-i^et-de>Tetmodeli of- ması, halkın cebmden çıkacak ulaşım be- delini degişnrrnernektedir. Bu bakımdan her yeni proje. mühendislik bilimi açısından \e maJiyet, zaman. emniyet sağlık ve çevre öl- çütlerine (kriterlerine) uygtın planlanma- lı, ilgili biİim çevTelerinin ve meslek oda- lannın görüşleri alınmalıdır. Her konuda olması gerektiği gibi ulaşım sistemlerin- dede toplumsa) maliyetJergöz önüne alın- malıdır. Kilometre başına yakJaşık 2 milyon do- lardan başlayan otoyol inşa maliyetleri, vi- yadüklü kesimlerde 11 milyon dolara çı- kabilmektedir. Ortalama 200 kilometrelik bir otoyol 600 milyon dolara çıkmaktadır. Bunakarşm 1100 konteyner(yanı 1100TIR yükü) taşıyan bir geminin maliyeti sadece 20 milyon dolardır. Ülkemizdeki kamyon sayısının, tüm AB ülkeleri toplamından fazla oluşu, çok övü- nülecek bir durum değildir. Devletimizin en üst makamınca sarf edilmiş "Otojoflar demokrasidir. demirvoUan k/>münizmdir" sözlenndekı yanılsama ile geldiğimız yer gözier önündedir. Karayollan ulaşımı ile her yıl 7.000 ölü, 100.000 yaralı, 12.000 sakat. trilyonlarca lira kayıp vennekteyiz. Trafik canavan olarak adlandınlan beiir- siz şey. bu politikalann ürünüdür. Istanbul 3. Bofaz köprüsünün maliye- ti, arazi kamulaştırma bedelleri ile birlik- te 1.2 milyar dolar. Çanakkale köprüsü 400 milyon dolar. tzmit körfez geçişi ise 1.8 milyar dolarolarak öngörülmektedir ve inşaat süreleri 3-4 yıldır. Kent içi ulaşım- da kullanılabilecek \e yerli olanaklanmız- la tershanelerimizde inşaedilecek yolcuge- milerinin maliveti. büyüküğüne göre 4-8 milyon dolar mertebesinde olupinşa süre- leri 1-2 yıldır. Görüldüğü üzere bir köprü bedeline. yüzlerceyeni gemi inşaedilebil- mektedir. Boğaz Köprüsü'nden geçen yol- cu sayısının 2 kat arttığı dönemde. araç sa- yısı 12 kat artmıştır, Boğaz köprüleri in- san değil. (yüzde 85 oranı ile) özel otomo- bil taşımaktadır. Üstünde bu kadar patırtı kopartılan Boğaz köprülerinin Istanbul kent içi ulaşımındaki payı sadece yüzde 11 'dir. En 'baba' kampanya Bellona'da!• Peşin fiyatına 1 + 4 • 11 ay taksit • Eve teslim • Zengin koleksiyon Şimdi, birbirinden seçkin Kapasitesi 10 köprü geçişine yakın. be- deli l .2 milyar dolara çıkacak olan Istan- bul raylı tüp geçişi saatte 100.000 yolcu ta- şıyacağından kent içi toplu ulaşımına ra- hatlık sağlayacaktır. Yapımı yıllardırsüren önemh toplu ulaşım urikânı Istanbul met- rosu ağır aksak ilerleyişinden kurtanlma- lı veacilen bitinimelidir. Istanbul halkmın köprü, tüp geçit gibi uzun süreli ve paha- lı yatınmJan 4-5 yıl daha bekleyecek sab- n kalmamıştır. Önerilecek ulaşım sistem- lerinde Istanbullulann gelir düzeyi de ön- celikli olarak göz önüne ahnmalıdır. Kentimiz iç ulaşımında yüzde 88 kara- yoiu, yüzde 8 demiryolu ve yüzde 4 deniz- yolu kullanılmaktadır. Istanbul kentiçi de- nizyolu ulaşımındaki payı yüzde 6 olan deniz otobüslerindeki kısmi artışa rağmen, payı yüzde 85 olan şehirhatlanna 1989'dan beri yeni yolcu gemisi yapılmamıştır. Yüksek süratli deniz otobüslerinin kısa hatlarda verimli ve ekonomik olrnamala- nndan dolayı yerli tershanelerimizde ucuz bedelJe inşa edilecek uygun kapasite ve süratte yeni şehirhattı gemileri tez elden uy- gulamaya konulmaladır. Türkiye Denizcilik lşletmeleri gerekli ya- tınmlannı yaparak yeniden kent içi yolcu toplu ulaşımındaki asli görev ve sorumJu- luğunu yerine getirmelidir. Yolcular tara- findan, basında dahi yıllardır şikâyet edi- len bakımsız pis gemiler ve girilemeyen tu- valetlergibi basit işletme sorunlan, bu ku- ruluşlan ne koşulla olursa olsun tarzı özel- leştirme ruzağına itilmeye neden teşkil et- tirilmemelidir. Dünya yuk taşımacılığının ^ d e 85'ten fazlası deniz- yolu ile yapılmakta iken, ül- kemiz yurtiçi yük taşımacılı- ğının yüzde 87'si karayoiu. yüzde 5'i demiryolu, yüzde 5'i denizyolu ile yolcu taşı- macılığının ise yüzde 95'i ka- rayoiu, yüzde 3 'ü demiryolu ve ancak yüzde 0.3'ü deniz- yolu ile gerçekleştirilmekte- dir. Aynı yanhş taşımacılık po- litikalan sonucunda ülkemi- zin yıllık 100 milyon ton ci- van dışaJım ve dışsatım ürün- lerinin sadeceyüzde4O'ı Türk bayraklı gemilerle taşınabil- mektedir. Denizlerimize, akarsu ve göllerimize sırtımızı dönüp onJan çöplük ya da kanali- zasyon gibi kuJlanmaktan bir an önce vazgeçmeliyiz. Tüm dünyarun yaptığı gibi su yol- lanndan ekonomik olarak en yüksek oranda yararlanma- lıyız. DenizciJik sektörünün ulaşurma, gemi inşaan ve ta- miri, yan sanayii. liman ve marina. turizm. sigortacılık ve balıkçılık gibi geniş bir çalışma alanına sahip olarak ülkemiz için çok önemli olan istihdam sorununa katkısını da göz ardı edemeyiz. Bellonalar, benzersiz kampanya avantajlarıyla. Sakın kaçırmayın! «mpony. IC Saaf U*t m 15 »51»M a* » U d b f c i k h n * %Udı iw* Urfa» «*«• îrt» n Xk I lııı.t ııı lııhıl J I . j " II :««<r*m»«••««» UTOİLİ OU Ücnraz TûfccOd Hjttı ,0800 361 8986 'A^vw.beüona. com.tr BELLONA PENCERE Doğu, Çete, PKK... Istanbul, hafta sonu tatiline güzel bir eylül s bahıyla başladı. Ortalık yemyeşil!.. Hazan rengi daha doğa; yansımadı; evi kuşatan erik, incir, iğde, kav; ağaçlannın yapraklarında ne solma var, ne a rarma!.. Yalnız koca çınarfireveriyor. Ağaçlara bakarken akıp giden zamanı düşür düm; Perinçek'i anımsadım; Doğu için bu kc şede ilk yazı 1960'!/ yıllarda yayımlanmıştı; de\ rimcilik yüzünden yine başı belaya mı girmişti? Aradan kaç yıl geçti?.. İP lideri hafta sonunu içerde mi geçirecek?. • Bir PKK ftirafçısının ihban üzerine, İP Genel Baş kanı Perinçek ile partinin Genel Sekreteri Meh met Bedri Gültekin, Ankara DGM Savcısı Nul Mete Yüksel'in talimatıyla gözaltına alındılar. Ne olmuş?.. Perinçek PKK'ye yataklık ve yardım etmiş... Haydi canım sen de.'.. Nuh Bey'in dünyadan haberi yok!.. Kirr PKK'den yana, kim PKK'ye karşı? Kim PKK'nir emperyalizmin güdümündeki konumunu sosya- list kuram kapsamında açıklıyor?.. Savcı Bey bu işleri biraz izleyip öğrenseydi, Perinçek ile Gül- tekin'i gözaltına almak vebalini üstlenmezdi. Hem gözaltına ne gerek var?.. Işçi Partisi liderinin ve sekreterinin yerleri yurt- lan belli... Nuh Bey ikisini de savcılığa çağınp soramıyor mu?.. • Insan düşünüyor... Top/umun çivisi çıkmış, mafya babaları üst düzeydeki politikacılarla al takke ver külâh!.. Ba- kanlarla telefonculuk oynuyorlar. Çetenin koda- manları ellerini kollarını sallayarak dışarda ge- zerlerken Işçi Partisi lideriyle Genel Sekreteri gözaltına alınıyor... Perinçek'in fikirferini beğenmeyebilirsiniz... Ama Perinçek ne hırsız, ne rüşvetçi, ne katil, ne devlet bakanıyken Amerika'ya yatınm yap- mış, ne vergi kaçırmış, ne mafya ile işbirliği yap- mış, ne kirli ihale işlerine bulaşmış, ne devlet ha- zinesini soymuş, ne holding babalarına yalaka- lık yaparak köşeyi dönmüş, ne banka batırıp para babası olmuş, ne kamu mallannı yağma- lamış... Devletin içine yuvalanmış çeteyle savaşımda ön sırada yerini almış... Yoksa suçu bu mu?.. • Türkiye'de bir terslik var. Terslik nerede?.. Avrupa'da merkez sağ, bir ülkenin 'istikrar'ı de- mektir. Uzun süreçte kuşaktan kuşağa oluşan burjuva sınıfı, toplum yönetimindeki tarihsel iş- levini üstlenir. Bizde durum ne?.. Yarım yüzyıllık çok partili rejimde merkez sa- ğı simgeleyecek bir sınıf ortaya çıkamadı; yeri- ne mafiozi toplum katmanları türedi... Sağcı politikacılar çeteyle neden sarmaş do- laş?.. Merkez sağ partiler hangi sınrf ve katman- lar hesabına devlet mallannı yağmalamaya gi- rişiyorlar?.. Çetenin elebaşılan neden sağ kesim- de saygı görüyorlar?.. Sağ, çeteye yakın.. Sol, uzak!.. • Doğu Perinçek bu satırlar yazılana değin sa- lıverilmedi; hafta sonu tatilini içeride mi geçire- cek?.. Çete dışarda.. Doğu içerde.. Olur mu canım!.. Çeteyle Doğu yer değiştir- diği gün Türkiye kurtulur... Yelda SİNAN ve Bülent TANİLLİ evlendik, mutluyuz. Kadıköy, 26 Eylül 1998 Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAK4NXIĞI AĞAÇLAİNDIRMA VT EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ n i l h çimento sanayii a.ş.'den KAMUOYUNA ÖNEMLİ DUYURU İlgilileri hakkında cezai takibat başlatmış olduğumuz. Ankara 35.Noterliği'nin gerçek olmayan 45982 yevmiye numarasını taşıyan 26.12.1997 tarihlı NUH ÇİMENTO SANAYİİ A.Ş.'ne ait görünümü verı/mış SAHTE İMZA SİRKÜLERİ ve bu sirkülerde kendisine temsil yetkisi verilmiş gibi gösterilen ÖNOER KOÇAK ile; Ayrıca, Adana Ticaret Sicil Memurluğu'nca 18.09.1998 tarihinde 36572 sicil numarası ile tescil edilmiş olan, NUH ÇİMENTO SANAYİ ve TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ile; I Hiçbir ilgimiz bulunmadığını, ünvanımızın taklidi olan bu girişim ve şirket iinvanına karşı ilgili yasal işlemleri de başlatmış olduğumuzu kamuoyuna önemle duyururuz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle