17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 7 EYLUL 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 KUSBAKIŞI MEMET BAYDUR Oyunlann önemi üzerine (2) • Kimi yazarlar yazdıklannın virgülüne dokunulsun istemezler. Oyuncunun elini kolunu baglayan bir yaklaşımdır bu. Kimi yazarlar da yönetmene ve oyuncuya soluk alma alanlan bırakırlar, metin üstünde birlikte oynama alanlan açarlar. Yapı Kredi'nın üç aylık kültür ve sa- nat dergısi Sanat Dünyamız'ın son sa- yısında "Zorlu Bir Oyun: Türkiye'de Tiyatro r başlıklı ılgınç bırtartışma var. Ayşın Candan, Kenan Işık. Pelin Özer, Mahir Günşıray, Işü Kasapoğtu ve Se- lim Üeri tiyatromuz üstüne söyleşiyor- lar. tlginç bir tartışma dedim ama, Sa- yın fleri'nin dışında kalanlar tartışma- dan çok bir anlaşma, birbırlenni onay- lama havası içındeler. Geçen haftakı Kuşbakışı'nda oyun yazmakla şıir yazmak arasında yakın- İıklar. yapısal benzerükler oldugunu söylemiştim. Öte yandan tiyatronun (şi- ir'in tersine) tek başına değil, birlikte ko- tanlan bir ış olması gerektiğini savun- muştum. Bu önemlı bir meseledir tiyatromuz- da. Kimi yazarlar yazdıklannın virgü- lüne dokunulsun istemezler. Oyuncu- nun elını kolunu baglayan bir yaklaşım- dır bu. Kımı yazarlar da yönetmene ve oyuncuya soluk alma alanlan bırakırlar, metin üstünde birlikte oynama alanlan açarlar. lyi bir yönetmenle ıyi oyuncu- lann elınde bu yaklaşım çoğu zaman olumlu sonuçlar verir. Çoğu zaman. Son yıllarda yalnızca bızde değil dün- ya tiyatrosunda da oyun metnıni kendi katkılanyla zenginleştirmek. derinleş- tırmek, mükemmel kılmak, düzeltmek isteyen birçok yönetmen çıktı. Antik, klasik ti> atro yapıtlan punk, heavy me- tal konumlarataşındı. Rollerincinsiyet- leri yerdeğiştırdı. Zaman, mekân kav- ramlanvla özgürce oynandı, oynaşıldı. Gülünç - komik - orta halli - güzel - il- ginç - çok ilginç yorumlar seyrettik dün- ya sahnelerinde. Bütün bu alçak ya da 1) Meüh Cevdet Anday, 2) Anton Çehov, 3) Maksim Gorid, 4) Uhi Uraz. yüksek uçuşlann bir kuralı var: Çağdaş oyunlar bu "yaraücr yönetmenler elıy- le düzeltılmiyor çoğu zaman. "Vişne Bahçesi'nın ya da 'Mikado'nım Çöple- ri'nın postmodern ya da rock and roll'a yaslanmış sahnelenmeleri kotanlmadı henüz Şimdilık... Bu mesele üstünde durmamın nede- ni Sanat Dünyamız'daki ilginç tartış- mada Sav ın Mahır Günşıray 'ın soyledılf- leri. "Ben tabiiyıllardır yeni bir Türkya- zan anyorum, ama açıkçası bulamıyo- rum. Yazılanlar arasında ivi olanlan var; ama edebiyat olarak - yani ivi kurgulan- mış, çok güzel tiyatro eserleri. Yönet- men ya da oyuncu olarak baknğnnda, her şeyiyle bitmiş bir eser olarak gözükü- yor. Oysa benim onu yeniden yaratabü- memin bir yolu olması lazım, açık kapı- lar bırakması lazım. Bunu göremiyo- rum işte." Bö> le diyor Sayın Günşıray. Şimdi.. anlamaya çalışalım: Yazılan oyunlar arasında iyi kurgulanmış, çok güzel tiyatro eserleri varmış. Yönetmen ya da oyuncu gözüyle bakınca her şe- yıyle bitmış yapıtlar olarak gözüküyor- larmış. Sayın Günşıray bu kadannı ye- terli bulmuyor iyi tiyatro yapmak için. Oyunu yeniden yaratmak için yapırta bazı açık kapılar, boşluklar. yönetmenin - oyuncunun kendi sözünü edebileceği alanlarolması gerektiğini söylüyor. Oyun yazanna "ryi kurgulanmış,her şeyiyle bit- miş,çokgü/el tiyatro eseri >azma,bu ka- dar iyi kurgulama oyunu; sen bir şeyler yaz,gerisini ben düzeltir,ekler,sanatese- ri haline getiririm 1 " demek ıstiyor. Bize de yapacak ış bırakın! Bu yaklaşımla ne Çehov. ne Beckett, ne Meüh CevdetAnday, ne Gorld ne de •Sersem Kocanın Kurnaz Kansı'nı sah- nelemek mümkündür. Tartışmanın açılışını yapan eleştir- menımiz ise dehşet bir kesinlemeyle gi- riyorsöze: "TürktiyatrosusadeceTürk oyunlarını ya da klasiklerin güzel uyar- lamalaruuoynamah. Yani çağdaş Avru- pa,Amerika ya da Dünyayazınından (sk) çok ilginç oyunlar oynanabüir, ama gi- şede hasılatsorununu ortadan kaldırmış, garanrili Neil Simon filan türünden oyunlara yer vermeyin lütfen!" Böyle diyor Sayın Ayşın Candan. Bulvar. ka- bare, fars, vodvil olmasın sahnelerde demeye geliyor bu. Öte yandan klasik- lerin "güzel" uyarlamalan olabilır. Çir- kinieri olmaz! Sophokfes'i, Shakespeare'i filan alıp çapınıza göre istediğiniz y%re çekebilir, istediğiniz gibi "uyarlayabi- lirsiniz". İstediğiniz kadar "epik" tiyat- ro da yapabılirsiniz. Ama lütfen Neil Simon gibi ucuzluklara emek harcama- yın! • Geçen haflaki yazımda Ferhan Şen- soy'la Nejat Uygur'un adı geçiyordu önemli tiyatro insanlan olarak. Bu haf- ta onlara Haldun Taner'in Devekuşu Kabare'sini, UKi Uraz'ı ve Gazanfer Özcan'ı da ekleyelim. Bu insanlann Türk tiyatrosuna katkısı, bizim az ve dengesiz beslenmiş postmodern tiyatro- culanmızın katkısından yuzbin ton da- ha fazladır. Amerikalı yazarlardan In- giliz olan Noel Coward büyük bir usta- dır, birtiyatro ustası; Neil Simon da öy- ledir. modern ustalar olan David Mamet ya da Sam Shepard gibi Çağdaş İngi- liz tiyatrosunu Alan Bennett, David Ha- reya da Alan Aycbourne"un adlannı ge- çirmeden düşünemeyiz. Bütün bu yazar- lann yapıtlan iyi kurgulanmış, çok gü- zel tiyatro oyunlandır, tümüyle yapısal bir bütünlük arzederler sayfa üstünde ve de sahnede. Onlan yeniden yaratma- nın yoluysa yazar-yönetmen- oyuncu arasında kurulması gereken düşünce ve gönül birliğınden geçer. lyi tiyatro yap- manın başka yolu yoktur. Tiyatro konusuna haftaya devam ede- nz. Sanat Dünyamız'daki söyleşi/tartış- mayı okuyun. Seiim Üeri'nin yaklaşı- mını, üslubunu ve suskunluğunu sayfa üstünde görmek için bile değer o say- falan okumak. Modern çağda aşkınyeri GÖNÜL DÖNMEZrCOLİN MO1NTREAL- Fransa'nın en popü- ler yönetmenlerinden Claude Lelo- uch'un son filmi 'Rastlantılar ya da Çakışmalar' (Hassards ou Coinciden- ces)Montreal Dünya Film Festivali'nin kapanış filmiydı. Yönetmenin eşı Ales- sandra Martines'in Fransız sıneması için pek geçerlı olan mahzun kadın -se- \ ilmış, terk edilmiş. y ıkılmış- portresiy- le karşımıza çıktığı bu Fransa-Kanada ortak yapımı, Türk kökenli Fransız sev- gılı rolünü üstlenen ünlü Fransız oyun- cu Pierre Arditi'nin yanı sıraQuebec"ten de birçok oyuncu almış kadrosuna. John Huston'un 'Annie' filmınden anımsa- yacağımız Nevv Yorklu Geoflrey Holder ise filmin başı ile sonunu bırbirine bag- layıp katalızör ışlevi görüyor. Türki- ye'den katılan oyuncular arasında ise Mehmet Özkıhç, Menderes Samancı- lar\ar. Festival sırasında Montreal'de bulunan Lelouch, 'Rastlanblar ya da Çakışmalar 1 ile ilgili sorulan yanıtla- dı: 'Aşk, zaman ve coşku ister' - Film bir alay ülkede geçiyor: Ame- rika, Kanada. Meksika. ItaŞa. Türki- ye~ Böy le bir yol fîlmine mekân olan ül- keleri neye dayanarak seçtiniz? Yolculuk ka\xamı çok önemli bu film- de. Kahraman. kendi kendini avutabil- mek için yapıyor bu yolculukJan. Öte yandan seçtığım ülkelerle çocukluk düş- lenm arasında bir bağlantı var. Şimdı bile en çok sevdiğim. her fırsatta girmek istediğim ülkeler bunlar. Örneğin Ka- nada'mn Quebec eyaletine çok yakın- lık duyuyorum. Bir gün Fransa'dan ko- vulsam sanınm Quebec'e yerleşirim. Italya'nm da bana eşimi verdiği için başka bir yeri var gönlümde. - Fümin adını açıklar mısınız? "Rast- Claude Lelouch ve Kanadalı oyuncu Veronique Moreau Montreal Dünya Film Festivali basın toplandsında. (Fotograf: GÖNÜL DÖNMEZ-COLÎN) lantılar ya da Çakışmalar?" Fılmın ana konusu, çakışmalan ön- ceden hesaplayabileceginiz. Oysa rast- lantılar ise hiçbir zaman hesaplanamaz önceden. Yaşam denen oyun da budur gerçekte. Ve yaşamı ilginç yapan. tüm bu rastlantılardır. Sonra bu bir aşk öy- küsü. Aşk öyküleri de rastlantılara bağ- lıdır. Kariyerim boyunca çoğunluk aşk öyküleri üzennde çalıştım. Birçok in- san gibi beni de çok ilgilendiren bir ko- nu aşk. Çağımızın bir aşk knzi geçirdi- ğine ınanıyorum. Modern yaşam aşkı öldürüv or. Aşk zaman ister. coşku ister. sev ileni düşünüp dinlemek ister. Modern çağda zaman yok böyle şeylere. Bu filmde demek istediğim şu: Çağımız- da bile aşk yaşanabilir. ama kimi zaman bunun için ağır bir bedel ödenecektır. Sopra doğru ve yalan konusu var film- de. Sanınm bir gün kadmlar aşkın ne oldugunu anlatacaklar bize. - Bir fîlme nasıl başlarsınız? Sette do- Filmde Alessandra Martines, ^e>v York'ta Geoffrey Holder'in kabaresinde. ğaçiama söz konusu olur mu? Bir filmi yaparken gerçekte dört film vardır: Düşündügüm film. yazdığım film, çektiğim film ve kurguladıgım film. Başlangıçta her şey kâğıt üzerin- dedir. Ama yazar yazmaz bir kenara iterim senaryoyu. Filmi çekerken ge- tirmem sete. Daha çok belleğimde ka- lanlarl'a çahşınm. Oyunculann, mesle- ğin düzen dolaplanna başvurmadan ra- hat davranabilmesi için önemlidir bu. Gerçek yaşamda yann ne olacağını. ne zaman öbür dünyaya göçeceğimızi bil- mediğimize göre oyuncunun da üstlen- diği rolün nereye gideceğini bilmesine birgereksinım yoktur. Sıra kurguya ge- lince, birbirine benzeyen sahnelen ele- meye çahşınm. Nelerin çıkanlacağını. nelerin kalacagını öykü belirtir. Doğaç- lama hiçbir zaman söz konusu değildir. Yalnızca doğaçlama ile uzun konulu film yapılacagına inanmıyorum. Şunu da eklemek isterim: Beni en çok mutlu kılan, filmin kâğıda yazılan- dan çok daha başka sonuçlanmasıdır. Ya- şam da böyledir çünkü. Bir an sonra ne olacağını bilmedigımize göre filmde bu neden farklı olsun? Oyunculardan Ge- offrey Holder örneğin. Sete ve senaryo- ya o kadar çok şey getirdi ki onun için yazdığım bölümü oldukça değiştirdim. Böylece daha önceden tasarlamadığım bir boyut çıktı ortaya. Kocaman bir şen- lik gibidir set. Oyuncular gelir; kimi şampanya getirir. kimi şarap ve mutlu. umut dolu bir olayı paylaşır. -Oyuncuian denetfiyonnuşsunuz duy- gusuna kapılmaz mısınız sette? Bir bakıma evet. Ne de olsa denetle- me gücü benim elimdedir. Ama önem- li olan oyuncularla aramızdaki alışve- riştir. Eğer işler yolunda gitmiyorsa on- lan suçlamak yerine, belki ben bir yan- lış yaptım; ya oyuncudan fazla şeyler istedim ya da uygun bir senaryo verme- dim diye düşünürüm. Ama baktım ki oyuncu iyi bir oyuncu ve daha fazlasını verebilir. o zaman daha çok şeyler is- terim. : \ CSO Müdürü Tanrıkulu ne tartışma büyüyor Aykal, tazminat davası açacakANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra- sı (CSO) Şefi Gürer Aykal, kendisini "özel bir konseriçinCSO'nunadını kul- lanarak Tanıtma Fonu'ndan ödenek çıkartnıakla" suçlayan CSO Müdürü Nedim Tannkulu hakkında 10 mih/ar liralık tazminat davası açacak. "CSOYIa şef değil, ciddi bir müdür sorunu" ya- şandığını belırten Aykal, "Tannkulu kafasında yararnğı bir senaryoyu ger- çekmiş gibi açıklayarak kamuoyunda- ki itibanmın zedelenmesini hedefle- miştir. Bu ağırsuçlamasının bedeüni ba- ğımsız Türk yargısı önünde vereeektir" dedı. Gürer Aykal, bir açıklama yaparak CSO Müdürü Tannkulu'nun suçlama- lanna yanıt verdi. Tannkulu'nun ABDturnesinde kadrodan çıkanl- ması ve kızının CSO sınavlannı ka- zanamaması nedenıyle kendisini hedef seçtiğini öne süren Aykal. "Tannkulu, orkestra düzeyinde çalamadığı için teknik kurul tara- findan turneden çıkanlmışür. K> a da CSO sınavlannı başanh ola- madığı için kazanamadı" dedı. Aykal, CSO'nun kendisinden ve dığer teknik kurul üyelerinden gizlendiğinı belirttiği 1998 yılı programının yasa ve yönetmelik- İere aykın oldugunu kaydetti. Tan- nkulu'nun mayıs ayında Teknik Kurul'un yaptığı çalışmayı hiçe saydığını ve kendi başına şef ve so- listler seçerek hiçbir sanatseverin kabul edemeyeceği bir program çıkarmaya çalıştığını savxman Ay- kal, Teknik KuruFun feshedilme- si için gızli olarak yasa çalışma- lan yürütüldüğünü öne sürdü. Ay- kal, yılda yalnızca 2 aylık mesaisini CSO'ya ayırdığı yönündeki iddianın doğru olmadığını belirterek şu görüş- leri dile getirdi: "Tannkulu, orkestra şeflerinin bü- tün dünyada konser sezonunun aşağı yukan üçte birini yönettiklerini, kalan üçte ikisinin diğer şeflere verildiğini ve böylece zengin ve sağlıkh programlar sağlandığinı bilmemektedir. Bir orkest- ra şefînin her hafta konser vermesinin mümkün olabileceğini düşünebiliyor musunuz, böyle bir örnekdünyada var nu? Sezon içinde genelde 8-9 konseri- mi art arda verilmiş konserlergibi gös- terip, 2 ay içerisine sığdırarak 2 ay CSO'yu yönettiğim şeklinde bir tablo sergilemekte, aklı sıra da kurnazuk vapügını sanmaktadır." CSO'da bugüne kadar benzen olay- lar yaşanmadığına işaret eden Aykal, Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcı- sı Nurcan Tokar'ın da kaöldığı 7 Ey- lül günü yapılan Teknik Kurul toplan- tısında Tannkulu'nun "Biz Gürer Ay- kal ile uğraşmak için gektik" dediğini ileri sürdü. CSO müdürünün görevle- rinin yasa ve yönetmeliklerde açıkça belirtildiğini kaydeden Aykal, "Bun- lann dışında aramalara gitmek, kur- nazlıklara sapmak yasa ve yönetme- liklere uymamakür. Budurumda Tan- nkuhı CSO'da ciddi bir müdür soru- nu yaşanmasına neden olmaktadır" dedi. Tannkulu'nun, Karnaval Orkestra- sı konseri için Başbakanlık Tanıtma Fonu'ndan 60 milyar liralık ödenek alınmasında kendisinin aracılık yaptı- Aykal, İstifam söz konusu değil' diyor. ğı yönündeki iddiasıru da anımsatan Ay- kal, fona sunulan projelerin bakanlı- ğın ilgili birimlerinden geçmesi ge- rektiğine işaret etti. Tannkulu'nun söz- lerini "abesleiştigal" diye nitelendiren Aykal, şöyle konuştu: "Tannkuhı hiç ilgim olmadığı hal- de, hatta bakanbğın bizzat ve doğnı- dan ilgisi olan bir konuda. benim CSO'nun prestijini ve adını kullanarak parasal menfaat sağladığımı ima et- miştir. Tannkulu kafasında yaratnğı bir senaryoyu gerçekmiş gibi açıklaya- rak kamuoyundakiitibanmınzedelen- mesini hedefknüştir. Bu ağır suçlama- sının bedelini bağımsız Türk yargısı önünde verecektir." Tannkulu hakkın- da 10 milyar liralık manevi tazminat istemiyle dava açmaya hazırlanan Ay- kal, CSO'dan istifasının söz konusu olmadığını bildirdi. 1M Lou Reed Lorca için konser verecek • Beatles topluluğunun unutulmaz üyesi John Lennon'ın, şimdiye dek yayunlanmamış 94 şarkısı, CapitoL'EMI plak firması tarafindan 2 Kasun'da piyasaya sunulacak. 1980'de vurularak öldürülen sanatçının, 'Anthology' adı altında toplanacak yapıtlannın, Lennon'ın solo çalışmalan olduğu belirtildi. Albümde, Lennon'ın unutulmaz şarkısı 'Imagine'ın, sanatçının kendi stüdyosunda yaptığı, eşi Yoko Ono'nun piyano ile eşlik ettiği ilk kaydı da yer alıyor • Jlm Carrey yeni fihni 'Man on the . Moon'un (Aydaki Adam) setinde yer alan bir güreş sahnesinde hafifçe yaralandı. Carrey, Kaliforniya Hastanesi'nde tedavi altına alındı ve kısa süre sonra taburcu edildi. 'Man on the Moon' tehlikeli bir güreş sahnesini çekerken ölen bir komedyenin yaşamını anlatıyor. • Seflka Kutluer. geçen gece Viyana'da verdiği konserde büyük beğeni topladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. kuruluş yıldönümü etkinliklerinin birincisi olarak düzenlenen konserde, Devlet Sanatçısı Kutluer, Avusturya'nın ünlü oda orkestralanndan Philarmonia Wien eşliğinde sahneye çıktı. Sanatçı, Isveçli orkestra şefi Ola Rudner yönetimindeki Philarmonia Wien Orkestrası'yla Joseph Haydn ve Felix Mendelssohn'dan eserler içeren programlanndan sonra. çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu dinleyicilerin yoğun ilgisi üzerine Joseph Lamann'ın 'Osmanlılar' adlı parçasrnı sundu. • Krzysztof KleSlOWSki için Zbignievv Preisner bir Requiem besteledi. 1996yıhndakalp krizinden ölen Polonyalı yönetmen için yapılan Requiem, gelecek ay Varşova Operası tarafindan seslendirilecek. Konserin ilk bölümünde orkestraya Polonyalı soprano Elzbieta Tovvamicka eşlik edecek. Preisn,er, Kieslovvski'nin birçok filminin müziğine imza atmıştı. • LOU Reed gelecek ay Ispanyol şairi Federico Garcia Lorca'yı anmak amacıyla bir konser düzenleyecek. Eski Velvet Underground grubunun üyesi olan Reed, normal konser ücretinin yansını alacağını belirtti. Bu konserle, Franco taraftarlan tarafindan Ispanya lç Savaşı srrasında katledilen Garcia Lorca, ölümünün 100 y ılında anılacak. 2 Ekjm'de gerçekleşecek olan konserde aynca şaınn birkaç şiiri de Lou Reed tarafindan yorumlanacak • Elvis Presley ın siyah derı çeketini çalan ve bin dolara satmaya ,, çalışan bir hırsız, Dallas'ta vakalanarak f . hapse atıldı. 40 ,.. yaşındaki Robert Louis, Rodgers adlı hırsız, ,p Elvis'in çeketini. geçen,, ocak ayında, kralın :jl Memphis'teki eski evi j , "Graceland'ın ; ; karşısındaki Elv is -j Otomobil Müzesi"nden^y çalmakla suçlanıyor. ^ Rodgers ile Dallas iy j otelinde buluşan sivil -3 | polisin ceket için bin dolar önerdiği. ancak n\ hırsızın parayı alamadart- yakalandıgı kaydedildi.r, • Jeanne Dautun • takma adını kullanarak ;ı: Fransa eski ,>? Cumhurbaşkanı Françoisi' Mitterrand ile ilişkisini *• anlatan yazann kitabı ayj başında yayımlanıyor. ı<i 'BirZamanlann Dostu' jn başlıklı kitabında >azar, ;j Mitterrand'ın adını da i'ı kullanmıyor, ancak bu kişinin kimliği, eski —ı cumhurbaşkanına işaret • ediyor. Yayınevı yetkilisi, 'Kitap, \ Mitterrand ile Fransız J edebiyat dünyasının ; büyük bir kişisi arasında. ' 1966 kışı ile î%7yazi arasında, bugüne kadar hiç anlatılmavan aşk hırsını heyecanlı ve nostaljik bir şekilde anlatıyor" dedi. Takma ad kullanan yazann Françoise Giroud. Michele Cotta. Françoise Sagan, Christine Arnothy ya da Françoise Mallet-Joris olabileceği yolunda spekülasyon yapılıyor. • Jack Lang ve Gerard Depardieu Fransız yönermenlen bir araya getirecek bir kuruluş için çalışmalara başladılar. Kuruiuşun, Robert Redford'un Sundance Enstitüsü nitelığınde olacağı belirtiliyor. • David Lynch yem filmi 'The Straight Story'nin çekimlerine başlıyor. Iovsa ve VVisconsin'de geçen bu yol filminin yapımcıları. diğer birçok Lynch yapıtrnda da olduğu gibi. Alain Sarde ve Le Studıo Canal • Salman Riişdii son gelişmeler üzenne Ayetullah Humeyni'nin, hakkındaki 'ölüm fetvası'nın artık kalkmış gözüktüğünü söyledi. Iran Islam Cumhuriyeti 'nin kurucusu Ayetullah Humeyni, ölümünden az önce 1989'da fetvayı çıkannış. bu yüzden Iran'ın Batı ile ilişkileri dondunılmuştu. • Leone Pompuccî yeni filmi Don'un çekimlerine başlıyor Filmde başrollen Silvia Orlando ve Christian De "Sica paylaşıyorlar. • Nathalle Sarraute Pans'teki Colline Ulusal Tiyatrosu'nda sahnelenen oyununu tam üç kez ızledi. 98 yaşındaki Sarraute. 'Pou un oui pour un non' isimli oyunu 1982 yılında yazmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle