Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 1998 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Kıbrıs işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'le Kıbrıs sorununu konuştuk
'AB Kıbns konusundabaşına işaçtı'SUNUŞ Kıbns'ta son iki aydır yeniden hareketlenme var. KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, adada iki toplum arasındaki çıkmazı kırmak
amacıyla "'garantiler saklı kalmak koşuluyla konfederasyon"' kurulmasını
önerdi. Bunu önermesiyle birlikte de Rum tarafı ve Yunanistan'ın yine kızgınlık
şimşeklerine hedef oldu. Ardından Denktaş, serbest mal-mülk değişimi de
önerdi. Besbelli, Kıbns sorununda altüst olan parametrelerin yerine yenilerinin
konması gereği giderek güç kazanıyordu. Bütün bunlann bilinci içinde, biz de
Kıbns İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'i makamında ziyaret
ettik ve aklımızda çengellenen Kıbns sorunuyla ilgili pek çok soruya yanıt
aramaya çahştık. Ancak görünen oydu ki Kıbns'ta bir uzlaşma umudu, daha çok
uzaklardaydı.
SÖYLEŞİ LEYLATAVŞANOĞLU
Batı, son yıllarda Kıbrıs 'taki gelişme-
lere, Türk tarafının 1960 ve 1970'liyıllarda
Rumların yaptığı hataları tekrarladığı biçimin-
de yaklaşıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsu-
nuz
- 1960'ta Kıbns Cumhuriyeti kurulduğunda
geleceğe ilişkin umutlar korunabilseydi bugün
Kıbns'ta durum farklı olurdu. 1960 çözümü,
uluslararası bir çözümdü. Yani iki halkın birlik-
te oluşturduklan. ama uluslararası alanda Kıb-
ns'la doğrudan ilgili taraflarca da oluşturulan
bir çözümdü.
Kıbns tarihine baktığmızda maaksef ne bir
Kıbns ulusunun ortaya çıkışı ne de bir ortak Kıb-
nslılık bilıncinin doğması söz konusu. Ben Kıb-
ns tarihiyle ilgili çahşmalanmda en önemli so-
nuç olarak şunu görüyorum:
Başlangıçta. iki halkın birlikte katıldıklan an-
ti-kolonyalist bir mücadele başlatılabılmış ve so-
nunda da başanya ulaştınlabilmiş olsaydı Kıb-
ns'ın ondan sonraki gelişimi ve tarihi farklı ola-
bilirdi. Ama, Kıbns'ta daha güçlü unsur ve sayı-
ca çoğunlukta olan Kıbnslı Rumlar böyle bir
mücadeleyi seçmediler. Tam tersıne. başka bir
bağımlılık seçeneği peşinde koştular. Bu da Yu-
nanistan'la birleşme ya da Enosis'ti. Tabii ki bu
da Kıbns Türk halkına kabul edilebilecek bir se-
çenek olarak görünmemiştir.
• • • • Peki '50 'liyıllar ve öncesinde Rumlar
Enosis isterken Türktarafında "Taksim "bilin-
ci var mıydı?
- Aslında Enosis isteği çok eskilere, adada da-
ha Ingiliz yönetimi yeni oluşturulurkenki döne-
me dayanıyor. Bunu isteyenler de başta Rum Or-
todoks Kilisesi olmak üzere Kıbnslı Rumlann si-
yasal lıderleriydi. 1878'den itibaren Kıbns Türk
toplumunun lıderliğine sunulan seçenek tngiliz-
Iere karşı ortak bir anti-kolonyalist mücadele so-
nunda bağımsızlık seçeneği değil.
Tam tersine. Rum Ortodoks Kilisesi'nin ön-
derliğinde Yunanistan'a bağlanma seçeneği su-
nuldu. Böyle bir seçeneği tabiı kı Kıbns Türk
toplumu reddetti. Dolayısıyla 1950'lerin ofta-
sında artık Ingiltere'nin egemenliğıni koruya-
mayacağı ortaya çıkınca Kıbnslı Rumlar Enosis
isteklerinı daha güçlü ve bir silahlı mücadeleyle
ortaya koydular. Amabu silahlı mücadelenin he-
defi sadece Ingilız sömürge yönetimi değil. ay-
nı zamanda Kıbns Türk toplumuydu.
Hatta kendi toplumlannda dahı hedef aldıkla-
n insanlar, gnıplar vardı. Dolayısıyla bu bir ulu-
sal kurtuluş mücadelesi gibi değil, bir terörist
eylem stratejisi olarak ortaya çıktı. Bunu da Gri-
vas önderliğindeki EOKA yaptı.
Dolayısıyla, bütün bunlann sonunda. 1960'ta
oluşturulan bir ortaklık cumhuriyeti var. Bu. as-
lında işlevsel bir federasyondu. Ama bu işlevsel
federasyonun yürütülebılmesi, bunu yürütme ni-
yetine iki tarafın da sahip olmasınabağlıydı. Da-
ha işin başında Kıbns Rum toplumu lideri Ma-
karios ve arkadaşlan buna kerhen razı oldukla-
nnı belli ettiler. 1963 ortalanndan itibaren de bu-
nu değiştirmeyı amaçladıklannı açıklayarak bu
yönde siyaset yaptılar.
• • ^ ^ Atina'danda Yunanistanhükümetibu
tür davranışlara ve siyasete karşı Makarios ve
yandaşlarını uyarmıyor muydu?
- Evet, o dönemde ö\leydi. Rumlar sonunda
bu işlevsel federasyonu bozmayı başardılar. Bi-
liyorsunuz. bırtakım şeyleri bozmak. yapmaktan
daha kolaydır. Ama sonuçlan çok daha kötüdür.
Kıbns Rumlannın yaptığı büyük yanlış. böy-
le bir yapıya razı olmak ve bunu iki halkın yara-
rına yürütmek yerine Kıbnslı Türkleri azınlık
konumuna düşürüp tüm Kıbns'ı kendi egemen-
liklerine alma egıliminı sonuna kadar göstermiş
olmalandır. Oysa 1960'tan itibaren Kıbns'ta tu-
rizm, ticaret geliri yükselmeye başlamıştı. Ve bü-
yüyen bir gelir pastası oluşmuştur. Kıbns Rum
tarafı bu pastadan Türk tarafına bir pay vermeyi
düşünmemıştir. Hatta. 1964'ten 1974'e kadar
Kıbns Türkleri adanın yüzde 3'üne eşit olan get-
tolarda yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Köy-
lerinden sürülmüşlerdir: bazı karma kö\lerde
Türkler yaşamaya devam etmişler, ama çoğu Lef-
koşa'nın Türk kesimine sığınmışlardır. O dö-
nemde Kıbns Türklerine acımasız da bir ambar-
go uygulanmıştır.
En temel ihtiyaçlan bile .ellermden alınmış.
dünyadan yalıtılmışlardır. Ve aslında ada 1974"te
değil. 1964'te bölünmüştür. Bugün uluslararası
alanda yanlış olarak bilinen bir klişe var. 1974'e
kadar her şey yolunda gidiyordu da 1974"te ge-
lişen olaylarla Türkiye adaya müdahale etti ve
ikıye böldü, gibi...
Bu doğru değil. Kıbns zaten 1963 sonundan
itibaren fiilen ikiye bölünmüştü. Ama bu bölün-
müşlük 1974'te coğrafi bir zemine oturmuştur.
lyi ki de böyle olmuştur. Çünkü ancak o zaman
Kıbns Türk halkı kendini güven içinde hissetme-
ye başlamıştır.
Şımdi de işlen geriye çevirmek, yaşananlan
tümüyle unutmak. var olan gerçekleri inkâr et-
mek mümkün olmadığına göre artık yapılacak iş,
adadaki gerçeklere uygun, herkesin içine sinebi-
lecek bir son noktanın bulunmasıdır.
• • • • İki ay kadar önce KKTC Cumhurbaş-
kanı Rauf Denktaş, Kıbrıs 'ta, garantiler saklı
kalmak koşuluyla bir konfederasyon kurulma-
sını önerdi. Ama bu açıklama, Rumlarca he-
men reddedileceği bilinmesine rağmen neden
yapıldı? Ayrıca, açıklama için neden tam o za-
man seçildi?
- Sayın Denktaş'ın bu sonul, nihai önerisi bü-
yük ölçüde gelinen noktayı herkese anlatmak
ıçın yapılmıştır. Bizim. hem Türkiye Cumhuri-
yeti olarak hem de Sayın Denktaş ve KKTC hü-
kümeti olarak şimdiye kadar özellikle AB'nin
Kıbrıs'la ilgili izlediği son tutumdan bu yana
söylediklerimizle çelişmeyen bir öneridir. Yani
AB burada yanlış bir iş yapmıştır. Bana sorarsa-
nız AB toplumlararası görüşmeleri berhava etti.
Biryandan BM Genel Sekreteri'nin gözetimi
altmda toplumlararası görüşmelere çözüm bu-
lunmaya sözde çaba gösterilirken AB. Kıbns
Rum yönetimine. "Ben seni üyeliğe alacağım.
Bunu Kıbnslı Türkleri temsil ettigini düşünerek
japacağım" dedi.
Böylece Kıbnslı Türkleri AB içinde eritiver-
ŞUKRU SİNA
GÜREL
1950, Izmir doğumlu. Ortaöğrenimini Izmir
Maarif Koleji, Istanbul Robert Kolej ve
American Field Service (AFS) öğrenci
değişim programıyla gittiği ABD'de,
yükseköğrenimini AÜ Siyasal Bilgiler
Fakültesi'nde tamamladı. Uluslararası ilişkiler
dalında doktorasını yaptıktan sonra Ege
Üniversitesi'ne asistan olarak girdi. 1976'da
AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde asistan
oldu. 1970'li yıllann sonlannda Kıbns'la ilgili
çahşmalar yapmaya başladı. 1979'da
lngiltere'ye gitti. Kent Universitesi ve
Londra'daki tngiliz Arşivi'nde çalıştı. Bu
çalışmasından iki ciltlik 'Kıbns Tarihi' kitabı
çıktı. 'Türk-Yunan tlişkileri' konulu bir kitap
yazdı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Bülent
Ecevit'in 'Arayış' dergisinin yazı kurulunda
görev aldı. 1991 genel seçimlerinde
milletvekili adayı oldu. ama seçilemedi. 1995
seçimlerinde DSP'den milletvekili seçildi.
ANAP-DSP-DTP koalisyon hükümeti
kurulunca Kıbns İşlerinden Sorumlu Devlet
Bakanlığf na getirildi. Yurtiçi ve yurtdışında
olmak üzere çeşitli üniversitelerde ders verdi.
rakamazdık.
Kuzey Kıbns'ta kurulan devleti de tanıyonız.
Kıbns Türk halkınuı kendi kendisine örgütlen-
me, kendi kendisini yönetme konusundaki yeti-
sinden de şüphemiz yok. Orada kurulan devlet
bir gerçek. Aslında dünya için de öyle, ama dün-
ya daha bu gerçeği kabullenemiyor. Dolayısıy-
la. bizim entegrasyon, büfünleşme ya da ilişki-
leri derinleştirme. projemiz bu kaygılardan kay-
naklanan bir projedir. Biz Kıbns Türk halkının
yaşam standardmı hem toplumsal, hem ekono-
mik olarak yükseltmek için KKTC ve Türkiye
arasında bir ortak ekonomik alan yaratmak ama-
cıyla şimdiye kadar gerekli bütün adımlan artık.
Bunu kınamaya hiç kimsenin hakkı yok. Bir
tarafta Kıbns Rum tarafı AB'yle bütünleşmek
için adımlar atacak, bu durum alkışlanacak öte
yandan biz aynı şeyi KKTC'yle yaptığımız za-
man bu kınanacak. Bunu yapmaya hiç kimsenin
hakkı yok.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi iki
buçukyıl kadar önce bir Ortak Savunma Dokt-
rini imzaladılar. Bunun gerekçesi Kuzey Kıb-
rıs 'ta TürkSilahlı Kuvvetleri 'nin vatiığı ve Tür-
kiye'nin Ege'deki "yayılmacı" emelleriydi. Öte
yandan Türkiye ise KKTC 'yle hiçbir biçimde bir
ortak savunma doktrini imzalamaya yanaşma-
dL Buna ek olarak KKTC'ye her zaman yardım
etmesine karşın elle tutulacak hiçbir yatırım
yapmadu Yapılan birkaç yatırım atıl kapasite
olarak duruyor. Sizce Türkiye neden KKTC'ye
bugüne kadar böyle davrandı?
- Biz Kıbns'la ilgili bakış açımızı daha hükü-
metimizin kurulduğu ilk gün açıkladık. "Şimdi-
ye kadar yalnızca KKTC için Türkiye Cumhuri-
yeti'nin bir garanti oluşturduğunu herkes görii-
yor ve kabul ediyordu. Bu, bundan sonra da ger-
çek olmaya devam edecek. Aynı zamanda KK-
TC'nin Kıbns'taki varlığı da Türkiye'nin güven-
liği. esenliği açısından yaşamsal öneme sahiptir"
dedik ve buna uygun davranıyoruz.
Ben bu soruya böyle cevap vermiş olayım.
M M M Ama bir de Türkiye Cumhuriyeti dev-
letinin bir Kıbrıs politikası var...
- Evet, bir devlet politikamız var. Devlet poli-
tikamızda Kıbns her zaman önemli bir unsur ol-
muştur. Ama bu konuda tabii ki siyasal bakış
açılan çeşitli dönemlerde farldı nüanslar göste-
rebilir.
Geçmişte Türkiye'nin Kıbns'la ilgili olarak
mek. Kıbns konusunu da yine AB içine alıp hal-
letmek ve bir gecede adayı Türkiye'den uzakJaş-
tınvermek mümkün olacak diye bir tasan yapı-
lacak. Öte yandan. BM gözetiminde eşitlik için-
de yürütülmesı gereken toplumlararası görüşme-
ler rayıyla çözüm balma tasansıyla AB içinde
Kıbnslı Türkleri azınhk konumuna getirip Tür-
kıye'den uzaklaştırma tasansı arasında tabii ki
Rumlann asıl beğeneceği AB tasansı olacaktı.
Ve bu da böyle oldu.
Böyle olunca da toplumlararası görüşmeler
her ne kadar yürütülüyor gibi olsa da önemini yi-
tirdi.
• • • • Kimin için önemi kalmadı?
- Bizim için değil. Rumlar için önemi kalma-
dı. Dolayısıyla. oyunu böyle sürdürmenın de bir
anlamı kalmadı. Ve Sayın Denktaş. "Toplumla-
rarası görüşmeler artık >okrur" dedi. Sonra biz
de. "Artık bu konu iki devlet esası üzerinde çözii-
lebiür. Eski parametreler, eski esaslar ortadan
kalkmıştır. Anlaşma noktalarıru da AB ortadan
kaldırmışür. Dolayısıyla iki devlet esası üzerinde
yürütülürr dedik.
•••••• Ama orada Sayın Denktaş, bir para-
metreyi daha ortadan kaldırmadı mı? Bir dönem
Türkiye 'yle entegrasyondan söz etti. Sonra onu
bir tarafa itti...
- Biz de entegrasyondan net bir şekilde söz et-
tik. Hâlâ da ediyoruz. Belki bunu "bütünleşme"
olarak telaffuz ediyoruz. Çünkü "bütünleşme"
sözcüğü yanlış anlaşıldı. Sanki Türkiye, KK-
TC'yi ilhak etmek istiyormuş gibi bir ızlenim
uyandı. Oysa bu çok yanlış.
Türkiye, Kıbns'ın bir kısmını ya da bütününü
kendine katmak isteseydi bunu 1974'te yapardı.
Böyle bir niyetimiz olrnadığı için de entegrasyon
ya da bütünleşmeyi biz yine kendi anlayışırruz
içinde bir süreç olarak sürdürüyoruz. Ama her se-
ferinde bunu söylemeden yapıyoruz. Bu siyase-
ti yürütenlerden birisi olarak bunu böylece açık-
lamış olayım.
Bizim, bütünleşmeden ya da ilişkilerimizi de-
rinleştirmekten anladığımız şu:
KKTC ya da Kuzey Kıbns Türk halkı yaşamı-
nı sürdürmek zonında bırakılıyor. Bu, tüm dün-
yanuı günahı, yanlışı olarak ortada duruyor. Bi-
zim buna seyirci kalmamız da mümkün değil. Bir
yanda Kıbns Rum halkı adaya verilen bütün dış
yardımlardan yararlanacak, ticaretini yürütebile-
cek, uluslararası ilişkilerin bütün olanaklanndan
yararlanıp herkesle ilişki kurabilecek. Öte yan-
dan Kıbns Türk halkı AB'nin de kendisine uy-
guladığı ambargolara rağmen, bütün dünyadan
tecrit edilmiş olarak. kendi yağıyla da gittikçe da-
ha çok kavrularak yaşamını sürdürmeye çalışa-
cak. Yinehyonım: Bizim buna seyirci kalmamız
mümkün değildi ve Kıbns Türk halkını yalnız bı-
Kıbns'ın kendisinden uzaklaştmhverilmesine
izin verebileceği gibi başkalanna yanlış izlenim-
ler de verildi. Ama bunlar sadece verilmiş olan
yanlış izlenimlerdir. Türkiye buna hiçbir zaman
izin veremezdi. Bundan sonra da vermeyecektir.
^ • l ^ B Siz demin, Kıbrıslı Türkler dünyadan
yalıtılmış durumdalar, dediniz. Bir deyaşanan
bir gerçek var. Bu insanlar dış dünyayla yeni-
den bağlantı kurabilmek için eski Kıbrıs Cum-
huriyeti pasaportlannı kullanma yoluna gidi-
yorlar. Siz bunu nasıl karşdtyorsunuz?
- Kaç kişi bu pasaportlan kullandı, kaç kişi
bundan yararlandı? Bu konuda aynntıh bir bil-
gim yok. Ama bence bu son derece sakıncalı ve
yanlış bir iş. Ama şunu da göz önünde tutmak la-
zım: Kıbns Türk halkı bugünlere kadar bazı ge-
leceğe ilişkin güvencelerden tam anlamıyla ha-
berdar olarak yaşamadı.
Artık Kıbns Türk halkı şunu söylüyor:
Ben buradayım. Bu topraklarda köküm var.
Bu kökü de hiç kimsenin sarsmasma izin verme-
yeceğim. Türkıye Cumhuriyeti de bana bu gü-
venceyi sağlamakta kararlı. O yüzden geleceği-
me güvenle bakıp kendime ve gelecek kuşakla-
ra gelişme olanağı sağlama umudumu en üst nok-
taya çıkarmış bulunuyorum.
Hükümet politikamızla biz bu duyguyu vere-
bildiysek en büyük başandır. Hem Türkiye hem
de Kıbns Türk halkının geleceğe güvenle bak-
masını sağlayabiliyorsak bu da büyük başandır.
Bu güvence olmazsa o zaman bu insanlara birey-
sel çıkış yollan arama ihtiyacı gelebilir. O açı-
dan bazı yanlış davranışlan da hoş karşılamak ge-
rekir, kanısmdayım.
• • • • Sizce S-İOOfüzeleri Kıbrıs 'a gelir mi?
- Bunlann gelip gelmeyeceği konusunda prob-
lemi olan Kıbns Rum Yönetimi ve Yunanis-
tan'dır. Daha önce ben bu durumu bir örnekle
açıklamaya çalıştım:
Bir karanhk sokakta yürürken sokak kadar ka-
ranlık birisiyle karşılaşıyorsunuz. Size, "Bende
tabanca \-ar. Çekip şakağınıza dayanm. Onon
için bana cüzdanınızı verin" diyor. Siz de, "Ben
sanaotabancayı çektirmem" diyorsunuz. Bunun
üzerine o, "Ben bu tabancayı çekmeyeyim, ama
sen bana cüzdanını ver" diyor.
Böyle pazarlık olmaz tabii. Biz de böyle pa-
zarlık yapmayacağımızı herkese gösterdik. O si-
lahın sadece Türkiye ve KKTC için değil, bütün
bölge banş ve istikran açısından tehlikeli olaca-
ğını herkese iyice anlattık. Şimdi o silahlann ora-
ya yerleştirilip yerleştirilmeyeceği konusu bizim
sorunumuz değil.
••••1 Herhalde en büyük sorun da Rus-
ya'nın. Çünkü bufüzelerden Rusya epeycepa-
ra kazanacak...
- Bunu onlara çok kez izah etmeye çahştık. Bu-
na sadece bir ticari konu olarak bakmanın yan-
Uşlığını anlatmaya çahştık.
••^^™ Sizce Rusya buna sadece ticari konu
olarak mı bakıyor?
-Ticari konu olarak baktıklannı söylediler. A-
ma herhalde Rusya federasyonu gibi çok engin
devlet deneyimi olan bir yönetim konunun baş-
ka açılannı da görmüş olmalıdır.
^••^H Sizce su projesi bütün adaya barış ya
da uzlaşma getirir mi?
- Bence su sizin belirttiğiniz açıdan da çok
önemli. Adada su kaynaklan tükenmek üzere. Bu
sadece KKTC için değil Güney Kıbns için de ge-
çerli. Deniz suyundan tatlı su elde etmek de
mümkün ama bu çok pahalı bir iş. Hem de sula-
maya, tanm alanında kullanıma yetecek miktar-
larda da yapılamıyor. Dolayısıyla bizim yüriiyen
projemizin ilk aşaması çok önemli. Içme suyu
açığını balonla su taşıyarak kapatıyoruz. Daha
sonra da adaya boruyla su götürerek KKTC'nin
bütün tanmsal üretiıri yapısını değiştirme olana-
ğına da kavuşacağız. Bizim boruyla götüreceği-
miz su miktan yaklaşık 75 milyon metreküp. Bu,
KKTC'nin su ihtiyacının tümünü de aşan bir
miktar. Dolayısıyla biz bu suyu KKTC'ye sağ-
ladıktan sonra ilgilenenler de olursa KKTC'yle
otururlar, konuşurlar ve bu suyun bir miktanmn
kendileri tarafından kullanılmasmı sağlayabilir-
ler. Kendi sorunlannı da böylece çözerler. Tabii
biz suyu ortaya atarken bunu hiçbir şekilde halk-
lan birbinnden ayıran. Kıbns adasmm bölün-
müşlüğünü daha da kesinleştiren bir unsur ola-
rak sunmadık. Tam tersine ciddi, kalıcı, gelecek
kuşaklara da taşınabilecek uluslararası bir işbir-
liğı projesi olarak ortaya koyduk. 1lerde bundan
iyi niyetle yararlanmak isteyenler olursa bu bizi
ancak memnun eder.
Rum tarafının AB üyeliği süreci işle-
meyebaşladu Ancak bu konuda bazıgörüşler de
var. Deniyor ki: AB yaptığı yanlışın farkında.
Bünyesinde iki tane sorunlu ülke istemez. O ne-
denle de Rum tarafının üyelik sürecini elinden
geldiğince uzatacaktır. Siz bu konuda ne düşü-
nüyorsunuz?
- AB, Kıbns konusunda attığı yanlış adımlar-
la kendi başına çok büyük dertler açtı. Yalnız
Kıbns'la ilgili olarak değil, kendi büyüme süre-
ciyle ilgili olarak da başına çok ciddi dertler aç-
mış bulunuyor. Biryandan, " Kıbns'ta çözüm ol-
madan bu üyelikolmaz" diyeceksiniz, öbür yan-
dan Yunanistan gibi bir üyeniz olacak. O üyeniz
diyecekki:
Eğer Kıbns konusundaki görüşmeler sonuç-
landınlma aşamasına getirilmezse ben bütün bü-
yüme sürecini durdururum.
Ve o yetkiye de sahip olacak. AB, genişleme
süreci içinde çok ciddi sonınlarla karşı karşıya.
Bu, yalnızca Kıbns'la bağlantıh değil. Aynı za-
manda kendi içindeki üyeler ve Yunanistan'ın tu-
tumlannın işaret ettiği şekilde bundan sonra bü-
yüme süreci gerçekleştiği zaman da karar alma
sürecinin nasıl işleyeceği konusunda kaygılan
var. "Birtakım üyeler topluluk içinde acaba her
şeyi blokeedebilir mi?" diye ciddi kaygılar uyan-
dı. Bu kaygılan giderebilmenin yollannı da ken-
dileri bulmalan lazım. Ama bu konuda Yunanis-
tan şimdiye kadar hiç de iyi bir örnek oluşturma-
mıştır. Biz AB'yle ilişkilerimizi olması gerekti-
ği gibi sürdüremiyoruz. Çünkü AB bize karşı
olan yükümlülüklerini yerine getiremiyor. Bunun
da nedeni bir üyenin bu yükürnlülüklerin yerine
getirilmesini engellemesi. Ama bizim o AB üye-
sini yatıştınp. onu tatmin edip. onun istediği gi-
bi davTanıp AB'nin yükümlülüklerini yerine ge-
tirmesini sağlamak gibi üstümüze düşen bir gö-
rev olduğuna da inanmıyorum. AB kendi başına
ciddi sorunlar açtı.
Yeni Sınav Sistemine Uygun
A* TAMAMI RENKLİ
1 0 kitaptan oluşan
INDIRIMLI KAMPANYA FERDI ABONE FORMU
ŞlN ODEME
i TAKSİTLİ ÖDEME
I ( Peşın 9 OOO.OOO.-TL,
lYılhkAboneÛcreti
lYıllık Abone Ucretı
1 Ay Sonra 8.000.000.-TL,
22.000 OOO.-TL )
25.000.000.-TL)
2 Ay Sonra 8.000.000.-TL)
Adı-Soyadı..
Adresı
Şehır
Abone Ücretini Yatırdığınız Banka..
Banka Şubesı Şehir
ABC Üniversileye Hazırlık Dergisi'ne abone olmak ıçın ABC Matbaacılık - Yaymcılık Ltd. Şti'nın
T İş Bankası Ostım Şubesı - Antera 146156 No'lu hesabma yatırdığınız Abone Ucreti Dekontunun
Fotokopısını yukanaakı Abone Formunun Fotokopısıne ekleyerek "ABC Test Uretım Merkezi ve
Yaymcılık Bağdat Caddesı (Atısan KarsısıJ Adalararası Sokak No 6 06370 Ostim Ankara"
Acfresıne göndermenız veya (0312) 385 52 75 numaraya fax çekmenız yetertı olacaktır.