Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 1998 PA2ARTES
HABERLER
Setzedelere
banka kredisi
• Haber Merkezi - Dev let
Bakanı Hüsamettin Özkan.
yaptığı yazılı açıklamada. 21
Mayıs'ta meydana gelen sel
felaketi ile 2^ Haziran'da
Adana ıli \eçevresinde
meydana gelen deprem
nedeniyle, işverleri zarar
görenlere. Türkive Halk
Bankası'ndankredi
açılmasına başlandığını
bildîrdi. Özkan, kredilerin,
yüzde 20 faızli, iîk yıl
anapara ve faız ödemesiz
olmak üzere 3 yıl \adeli
işletme kredisi ve 5 yıl
vadeli tesis kredisi olarak
kullandırılacağını kaydetti.
'Tüpban siyasi
bir araç'
• TRABZON (AA) - De\ lei
Bakanı Hikmet Sami Türk.
başörtüsünün bazı kesimler
tarafından "türban" adı
verilerek. siyasi bır
mücadelenın aracı haline
getirilmek ıstendiğini
söyledi. Hikmet Sami Türk.
Trabzon'da yaym yapan
Akça TV'de yayımlanan bir
programda yaptığı
açıklamada. başörtüsü
yasağının sadece kamu
kurum ve kuruluşlan ile
yükseköğretım
kurumlanndaki kuralların
gereği bulunduğunu
hatırlatarak "Bunu herkes
biliyor. Ancak sorun. bu
konuyıı dini bir ideoloji
haline getırmeye kalkanlann
tahriklennden
kaynaklanıyor" dedı. Bakan.
bir siyasi parti ile bazı vakıf
ve derneklerin sorunu
sürekli körüklediklenne
dikkati çektı
ATO'dan IVIucize
Şehir' albümü
• ANKARA (AA) - Ankara
Ticaret Odası(ATO).
Çurhhuriyet ve Oda"nın 75.
yı'fı nedeniyle Ankara ve
Ajıkara ticaret hayatının
dünü ve bugününü yansıtan
ve "Mucıze Şehır'" adını
taşıyan bir albüm hazırladı.
ATÖ Genel Sekreter
Yardımcısı Iskender Elverdi
tarafından hazırlanan
albümde, Ankara'nın ticari
tarihi. Cumhurivetin ilk
yıllanndan bugûne kadar
ticaretin gelişme süreci gibi
bölümler veralıvor. Ilk
mesleki örgütlerden Ankara
Ticaret Odası'na uzanan yol,
Anadolu'daki ilk
örgütlenmeler. dünya ve
Türkive'de ilk kurulan
odalar, albümün en ilgi
çekicı bölümlerini
oluşturuyor. Kendı alanında
bir ilk olma özeliiğı taşıyan
albüm. Ankara ticaret
hayatına ilişkin bir belge
niteliğinde.
FP'de Savaş
carkı
I ANKARA (ANKA)-
Kapatılan RP'nin Genel
Başkanı Necmettın Erbakan
ve 11 arkadaşının
"Sahtekârlar çetesı"
sözlerine karşı Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Vural Sa\aş hakkında
açacakları lO'armilyarlık
tazminat davası. parti
içindeki görüş a>nlıklan
nedenivle beklemeye alındı.
FP Genel Başkan Yardımcısı
Aydın Menderes'in
uyanstnın ardından
hukukçulann da Vural Sa\aş
hakkında açılacak bir
davadan sonuç alınmasının
"çok zor" olduğu görüşünü
yönetime ılertiklen
bildirildi.
Pankart davası
• ANKARA (ANKA) -
Üniversite harçlanna
yapılan zamlan protesto
etmek amacıyla TBMM
dinleyici localannda
"Harçlara hayır" pankartı
açtıklan gerekçesiyle
yargılanan öğrencilerin de
aralarında bulunduğu 12
sanıklı da\ada Ankara DGM
karannı açıkJayacak. İlk
yargılamada Ankara 2 No'lu
DGM: Ahmet Aşkın Doğan.
Bülent Karakaş. Özgür
Tüfekçi. Metin Murat
Kalyoncugü'e "örgüt
üyeliği" suçundan 18 yıl
20'şergün ağır hapis ve 1 'er
milyon lira da ağır para
Cezası verdi. Mahmut
Yılmaz'a ise "örgüt üyeliği
vemolotofatmak"
suçlanndan 12.5 yıl hapis
cezası veren DGM: Deniz
Kartal. Elıf Kahyaoğlu.
Nurdan Bayşahan'a da
TCK'nın 169. maddesi
uyannca örgüte yardım ve
yataklık suçundan 3 yıl 9"ar
ay hapis cezası vermiş.
Kahyaoğlu tahlıye edilmişti.
Geriye kalan 7 sanık da
beraat etmişti. Ancak
Yargıtay, 8 öğrenciye verilen
cezalan bozmuştu.
Türkiye'den geldiniz
bizinismen misiniz?- y ^ işkek'te Manas Havaalanı'ndan
m 3 kent merkezine giderken Ahıs-
M \ ka Türklerinden Bekir. Türki-
-X_-^ ye'den geldiğimi söyledikten
hemen sonra sordu:
- Bizinismen misin?
Almatı'da Ipek Yolu Caddesi'ndetanış-
tığım Kazak genç. ben daha "Türkive"
sözcüğünün sonunu getirmeden seslendi:
- Sen bızınizmensin he mi?
Taşkent'te meyvelerin, "otların". kuru
gıdalann ayn böiümlerde satıldığı de\
açık pazarda bana iile de bir şey satmak
isteyen genç kız. "Türkiye'denim" dev in-
ce gülümseyip sordu:
- Bizinizmensiniz siz'1
Geçen onyıllarda "işadamı" veya ben-
zeri sözcük yerel dilde olmadığı için iş
yapmak için gelen herkese. "bizinismen"
di\orlar...
Türkiye'den gelen herkese ilk sorulan
bu olmalı ki. benzer durumda belki on kez
karşılaştım.
Bazılanna anlatmam güç oldu. "Gaze-
teciyim, buralan görmeye geldim" deyın-
ce kimileri sorusuna devaın etti:
- Anladııım... Ne satmava geldin?
Görünümün fazla yoruma gereksinimi
yok. Bağımsızlık ilanıvla birlikte Türki-
ye'den bölgeye öyle bir akın olmuş ki. ka-
saba pazanna yeşil soğan satmava gider
gibi...
Dinlediğim onlarca
öykünün "ana fikri" ay-
nı:
"Kapılar açıldı dedi-
ler, geldik..."
Sohbetin devamı ça-
tallanıyor:
"Bu ne biçim kardeş-
lik? Varımızı yoğumuzu
kaptırdtk. Önce beş bin
dolanm gitti. Kurtar-
mak için \cni işyapayım
dedim. onu da kaybet-
tim..."
- Paranın yansı rüş\ e-
te gidiyor. Sınınnı bilse-
ler i\ i. ama kim ne kadar
isteyeceğini bilmiyor.
De\let dairesindeyiz...
Yüz bin dolarlık bir iş
için formalitelertamam-
lanacak. Imza atacak
memur, bu paranın yan-
sını bana verirseniz hal-
lederim. dedi. Anlattık.
dinlemiyor. Üç gün uğ-
raştık. Rü^\etin ne kadar
olabileceğını anlatmaya
çalıştık. Sonunda 500
dolara razı oldu. Aslında
rüşvetin tariresi olsa çok
rahatiayacağız. Kime ne
kadar \ ermemiz gerektı-
ğini bılinz. Olur biter...
"Beş, iş denedim. FH
rın, lokanta, biskü\i
imalatu tekstü. otomobil
ticarefi_ Sadecefirıntut-
tu. Onunla idare edivo-
ruz."'
- Aslında Türkne'den
gelenler ışi pek bilmi-
vorlar. Burada. mafyay-
la ortaklık kuracaksın.
isj bitireceksın. O zaman
kılına dokunan olmadığı
gibi. itibarın da yükse-
lir...
"Ben Türkhe'den ge-
lenler ne yaptu ne yapa-
madı anlanıam. Benim
işinı ravında. Lçiincü iş-
\erini açı\orum. De\let
dairesine gidince de beni
tanırlar. "Yusufun işıni
halledin' derler~"
"Türkije'de işlerim
kötü\e gitti, havdi bura-
da deneyeyün dedim. Tuttu. Buradan or-
taklar bulduk. İşi genişlettik. Şimdi mer-
kez burası. Türİdye'de şube düşünüjo-
ruz..."
- Türkiye mallarının kötü şöhreti ol-
muş. Çareyi Ingilizce etiketlerde bulduk.
Türk malı devince alan yok. Ama. Avru-
pa diyoruz. kapışılıyor.
Hem ağlarım hem kalırım'
Orta Asya'da iş yapanlar arasında mut-
suzlann sayısı mutlulardan fazla. Bulun-
duğu ülkeye ağza alınmayacak sözler e-
den bir Türk'e sordum:
- Peki neden terk etmiyorsun0
"Anlamadım...**
- Madem burada iş yapmak bu kadar
kötü. ya Türkiye'ye dön ya da başka bir
ülkeyi dene...
••Birkaç bağlantımız daha var. Bakaiım
onlardan ne çıkacak..."
Siyasi alanda olduğu gibi ekonomide de
ilk zamanlarda "duygusallık" belırleyici
olmuş. "Kardeşiz" sözü senedin önüne
geçmiş. Ancak zamanla yaşanan olum-
suzluklar. "Kardeşlik bu mu" sorusunu
gündeme getirmiş. Ekonomık ilışkilerde
bugün kardeşiiğin. yerini akılcılığa bırak-
maya başladığını söylevebiliriz.
Bunun başlıca belirtileri arasında. işa-
damlannın ortak dernekler kurrnası \ar.
.Azerba>can'dan Kırgızistan'a kadar tüm
ülkeferde Türkiye ile ilgili ülke işadamla-
rı derneği kurulmuş. Anlatıldığına göre.
bu derneklerin ağırlıgı fenadeğil. De\let
başkanı düze>inde kabul görüyor.
Türkiye'den giden ürünlerin "kalitesiz-
lîği" konusuna farklı yaklaşımlar var. Ki-
mi Türkler özeleştiriyle kanşık şunu söy-
lüyor:
"Ben öyle biskihi markalan gördiim ki,
Türkije'de yok. Alıp tadına baktım. Göz-
lerinizi kapatıp yeseniz ne olduğunu anla-
mazsuuz. Bunu \apmanıalı\dık."
Buna şöyle bir karşı çıkış geliyor:
"Haklısuı, ama ilkzamaniar bu ülke in-
sanları o kadar fakirdi ki, giyimden gıda-
ya kadar temel tüketûn maddelerine a\ı-
rabilecekleri para çok azdı. Buraya Yak-
ko getirseydik kime satacaktık? Biz de bu-
radaki fiyatlara göre ürünler getirdik.
Aramızda kapkaççılar vardı. Ne \urur-
sak kârdır, deyip geldiler, sattılar gittiler.
Peki neden hem Türkive hem buradaki
devletler bir dcnerim getirmedi? Eğer bir
standart olsaydı bunlar vaşanmazdı."
Orta Asya cumhuriyetlerindeki 50 bi-
ne yakjn küçük-orta halli girişimcinin ge-
nel yelpazesi böyle...
Büyük girişimcilerden ileriye dönük
önemli adımlar atanlar var. Bunlar ikiye
aynlıyor:
- Herhangi bir uluslararası ürünün Tür-
kiye temsilcisi olup Orta Asya'da yatınm
yapanlar.
- Türkiye'de kendini kanıtlayıp aynı et-
kiyi Orta Asya "da yapma\ a hazırlananlar.
Firma, şirket adı gereksiz. Türkiye'nin
önde gelen her büyük kuruluşunun bölge-
de denemelen var. Ortaklıklan şöyle özet-
levebiliriz:
Türkive'yi temsil eden velpaze böyle.
Hangısinin baskın olduğunu net olarak
söylemek güç. Din-dil >akınlığının çok
büyük bir avantaj olduğunu söylemeye
gerek yok. Ancak bu iki unsurun kullanı-
mı çok önemli:
- Amaç mı araç mı?
Amaç olunca ülke yönetimlerinin Tür-
kive')e bakışı birden değişiyor. Bu iki
zenginliğı ilişkilerin mükernmelleşmesin-
de "araç*" olarak kullanmak daha sağlık-
lı bir amaç...
Konuyu biraz açmak gerekırse. "yanlış
anlamaJann" pek çok örneği \ar. Ülke
>önetımleri deyim yerindeyse artık "yeni
ağabey" istemiyor.
Cülen'in okulları
Gezi ağustosta olduğu için bütün okul-
lar kapalıydı. Bu yüzden gerek kamu-
oyunda "Fethullah Gülen'in ükullan" ola-
rak bilinen "Türk kolejleri**nde gerek
Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullanndaki
öğrencilerle. öğretmenlerle görüşme ola-
nağı olmadı. Ancak bazı okullann ülke-
deki temsilcileriyle, büyükelçiliklerimiz-
deki ilgililerlevedolaştığımülkelerinko-
nuyla ilgili yetkilileriyle sohbet ettim.
Anlatılanlar "çok yeni" şeyler değil.
Ancak bunlan bir bütün olarak alt alta ko-
yunca şu kanı büyük ölçüde kesinleşiyor:
MOLLA NASRETTİN - Bölge ülkelerinin kültür kökeni iç içe. Dede Korkut, Köroğlu. Nasrettin Hoca herkesin.
Nasrettin Hoca'yla hemen her yerde karşılaşmak olası. Buhara'da Labi Havuz'un hemen yanında güzel bir Nas-
reddin Hoca he\keli var. Eşeğin üzerinde sevimli sevimli gülümsüyor. Bir eli kulağında nanik yapar gibi. Çevresin-
de çocuklar kıpır kıpır... Buradaki adı, Nasreddin Efendi. A/erba>can'daki adı ise Molla Nasreddin...
Yüzde 49 kardeşlik. yüzde 51 akılcı-
hk...
Orta Asya cumhuriyetlerini ilk tanıyan
ülke Türkiye oldu. Bu ayncalık Türki-
ye'ye "Bir numaralı büyükelçilik" un\a-
nı veriyor. Tüm ülkelerde bir numaralı ya-
bancı temsilci Türkiye büyükelçisi.
Aynı ayncalık genel olarak büyükelçi-
lik binalanmıza da yansımış. Ozbekis-
tan'daki büyükelçiliğimiz SSCB döne-
minde Özbekistan Dışişleri Bakanlığı bi-
nasıymjş. Resimli duvarlar. geniş merdi-
venlerle alımlı birgörüntüsü var. Kırgızis-
tan, tüm büyükelçilikleri Manas Bulva-
n'na taşıyor. Manas Bulvan'nın ucu Dev-
let Başkanı Akayev'in konutuna çıkıyor.
Bulvann ön cephesinde iki büyükelçilik
olacak. ötekiler içerideki caddelerde sıra-
lanacak. O iki büyükelçilikten biri Türki-
ye. öteki ABD...
ABD inşaata başlamış bile. Inşaat sıra-
sında bizım arsanın bir kısmını aimışlar.
1998 Ağustosu'nda sorun çözülmemişti.
İnşaatı ise Türk firması vapıyor. ABD.
Türk firmasına daha önce bir-iki resto-
rasyon yaptırmış. memnun kalmış.. büyü-
kelçiliği de yapın demiş.
Elçiliklere atanan değişik alanlardakı
temsiicilerimizegelince... Dördeavırabi-
liriz:
1- Profesyonelce görevini yerine geti-
renler.
2- Buraya atanmayı sürgün olarak de-
ğerlendirip küsenler.
3- Yabancı dil bilmeyip, ancak bu ülke-
lere atanabiliriz. diye düşünen \e sevinç-
le gelenler.
4- Bölgeye yönelik ideolojisini sürekli
diri tutanlar. Her şeye bu pencereden ba-
kanlar.
~Bu okullar Türkiye Cumhuriyeti dev-
letinin garanti belgesh le büyüyor."
Yukarıda sözünü ettiğim ilgili kişilerin
değerlendirmelerini yorum yapmaksızın
alt alta aktaralım:
- Büyükelçilik olarak devlet büyükleri-
nin ziyaretlerini düzenliyoruz. Diyelim
ki, buraya üç günlük birziyaret söz konu-
su. Anİcara'dan programa mutlaka bu
okullardan biri de konuyor. Üç gün içine
rahatça sığdınyoruz. Sonra yeni düzenle-
meleroluyor. Diyelim ki gezi birgüne ini-
yor. Pek çok şeyi iptal ediyoruz. Anka-
ra'dan uyanyorlar, "Sakınokulgezisini ip-
tal etmeyin" diye. Biz de ona göre düzen-
leme yapı>oruz.
- Burada iş yapmak isteyen kişilere, ku-
rumlara olabildiğince vardım ediyoruz.
Mevzuat çoksıkdeğişiyor. Bunlan izlivo-
ruz. Ama bu kişiler okul açmak için gel-
diğinde. doğrudan de\let başkanıyla gö-
rüşüvorlar. Eğer ilk kez geliyorlarsa. elle-
rinde bizim Cumhurbaşkanı '11111 mektubu
oluyor. Düşünün. Türkı>e Cumhuriyeti
Cumhurbaşkam'nın mektubuylagelen bir
kişi. burada nasıl karşılanır? Tabii bütün
kapılar açılıyor.
- Benım çocuğum da bu okullardan bi-
rinde. Ders programını dikkatle incele-
dim. Laiklik karşıtı herhangi birgirişime
rastlamadım. Ama şu dikkati çekiyor:
Haftada 8 saat Türkçe. 25 saat İngilizce.
Bucoğrafyada Rusçanın hâlâ ağırlıgı \ar.
Bunun kınlması için bu okullar önemli
bir halka. Kanıtla derseniz bunun belgesi
falan olmaz, ama bu okulların ABD'nin
kontrolünde olduğunu düşünüyorum.
ABD. kendisi olağanüstü çaba harcama-
dan külrürünün yerleşmesini sağhyor. Bu-
nu kim istemez?
- Arkadaş ben onu bunu bilmem. bu
okullarda hersabah bizim Istiklal Marşı-
mız söyleniyormu? Söyleniyor. Bayrağı-
mız göndere çekiliyor mu? Çekiliyor. Be-
ni bu ilgilendiriyor. Bilmediğimiz başka
bir gündemleri varsa zaten dev letimiz ica-
bınabakar...
- Milli Eğitim Bakanlığı "nın okullanna
gönderilen öğretmenler ne yazık ki iste-
nileni vermiyor. Çoğu torpilli geldiği için.
yöneticiler onlara söz de geçiremiyor. Gü-
len'in okullanna gelen öğretmenlerde ise
misyoner tavn var. Adlan herhangi bir
olumsuzluğa kanşmıyor.
- Gülen'in okullannın ülke temsilcili-
ğinın bulunduğu bir binaya gittim. 6-7
katlı bir bina. Katlann çoğunda uluslara-
rası şirketler var. Birinde de IMF'nin bü-
rosu. Bana ilginç geldi!
- Özbekistan "da Zaman gazetesinin bü-
roları kapatılınca okullarla ilgili birduru-
mun da gündeme gelebileceğıni düşün-
dük. Bir süre sonra okullann da kapatıl-
rnası gündeme geldi. Ancak araya Türki-
ye'den çok önemli sosyal demokrat bir
yetkili girdi. Kerimovdüzeyindegirdi. Ve
okullar devam etti.
- Taşkent'te biz de Atatürkçü Grup adı
altında örgütlenelim, dedik. Çünkü. Gü-
len'in adamlan dışanya karşı çok iyi gö-
rünüyor, ama kendi aralannda ayn biriliş-
kileri var. O ilişkilere dışa-
ndan kimseyi sokmuyorlar.
Düşüncemiz olgunlaşırken
arkadaşlar "Özbekler,
Türkler ikiye bölündü der.
Bunu yapmayalım" dedi ler.
- Buradaki yönetimler la-
iklik konusunda çok hassas.
O yüzden bu okullar konu-
sunda Türkiye için kaygıla-
nacak bir şey yok. Alma-
tı'da iki Amerikan okulun-
da Hıristiyanlık propagan-
dası yapıldığı saptandı.
Okullan hemen kapattılar.
Gülen'in okullan da çok sı-
kı takipte.
Türkiyede
okuyanlar
Orta Asya cumhuriyet-
leı iOdeıı Türkiye'ye yöne-
lik akın ise daha çok öğ-
renim düzeyinde olmuştu.
Türkiye çıtayı çok yüksek-
te rutmuş, on bin öğrenci al-
mayı kararlaştırmıştı.
Gezi boyunca yer yer
Türkiye'de eğitim görmüş
ya da görmekte olan öğren-
cilerle karşılaştım. Yaztatili
olduğu için memleketlerine
dönmüşler. Olumlu göz-
lemleri de var. Ama olum-
suz olanlann bir an önce
çözümlenmesi gerekiyor.
Bunlar satır başlanyla şöy-
leydi:
- Türkiye'ye giderken
ailelerimiz çok para ala-
cağımızı düşünmüş ol-
malılar ki. "Verilen paranın
tiimünü harcamayın, birik-
tirin*" diye gönderdiler. A-
ma verilen burs günlük
gereksinmemizi bile kar-
şılamıyordu.
- Muhatap bulmakta çok
güçlük çektik. Üniversite
yöneticileri sanki biz zorla
başlanna bela edilmişız gibi
dav ranıyordu.
- Uyum sorunlanmız ol-
du. Keşke, bir ön hazırlık
programı yapılmış olsaydı.
Bir diplomatımız on bin
öğrenci aimamızı eleştirdi.
Şu yaklaşımı getirdi:
"Amerika 100 öğrenci alıyor. Bunlann
90'ını çok iyi yetiştiriyor. Ülkelerine dön-
düklerinde yansının iyi yerlereyerleşmesi
için çaba harcıyor. Biz on bin aldık. ancak
binde biri memnun olacak."
Annem benl yetiştirdi'
Doğası gereği kamuoyu gündeminde
fazla yer almayan bir başka işbirliği daha
derinden ve sağlam gidiyor. Türkiye'nin.
Orta Asya cumhuriyetlerinin tümüyle as-
keri işbirliği anlaşması var. Bu anlaşmalar
gereği, bölge ülkelerinden askerler Tür-
kiye'ye geliyor. Eğitim görüyor.
Azerbaycan'la ise daha ileri bir ilişki
\ar. Türk Silahlı Kuv-vetleri (TSK) tarafın-
dan kurulan askeri okulda Türkiye "deki
eğitim programı büyük ölçüde aynen uy-
gulanıyor.
Azerbaycan askerleri geçen bağımsız-
lık gününde Bakû sokaklannda şu marş-
la yürümüşler:
"Annem beni yetiştirdi, bu ellereyolladı,
boş oturma çalış dedi, hi/mct eyle
vatana~"
Taşkent'te ise daha farklı bir diyalog
dinledim. Türkiye'de eğitim gören bir Öz-
bek teğmen dönüşte. bir sohbet toplan-
tısında şunu söylemiş:
"Özbekistan'ı seviyorum, Tûrkiye'ji
çok seviyorum."
Neden divesormuşlar. Yanıtı şu olmuş:
"Vatanı sevme duygusunu Türkiye'de
öğrendim."
Yarın: Orta Asya kentleri-
Rusya için iç hatlar
BÎZBİZE..,
ERDAL ATABEK
Okul Korkusu...
Okulların açılmasıyla birlikte birçok sorun da orta-
ya çıktı. Bunlann önemli birisi de çocuklarda görülen
"okul korkusu "dur. ilkokula yeni başlayan çocuklar
okula gitmekten korkarlar, bu gidişi engellemek için
de çeşitli tepkiler gösterirîer. Kimi anne de hem ço-
cuğunun korkusunu bastırmak hem de kendi duy-
gularının itkisiyle çocuğundan aynlamaz, sınıfa kadar
girer. oturur, çıkmak istemez. Bu durumun nedenle-
ri nelerdir?
Çocuklarda görülen "okul korkusu "nun en önem-
li nedeni, çocuğun anneye karşı geliştirmiş otduğu
aşırı bağımlılıktır. (Prof. Dr. Kayıhan Aydoğmuş, Doç.
Dr. Ulviye Etaner -Psikiyatrı- ist. Üni. Ist. Tıp Fak. Ya-
yını). Bu bağımlılık nedeniyle çocuk anneden aynlma-
sı gereken her durumda huzursuzluk, tedirginlik duy-
makta, annesinin hep yanında olmasını istemekte-
dir. Bu nedenle özgüveni yetersiz kalmakta, sosyal
gelişmesi sağlanamamaktadır.
Peki, "anne bağımlılığı"nın nedeni nedir? Önemli
konu budur ve anneye bağımlı çocukların anneleri-
nin büyük bölümü de çocuklanna bağımlıdır. Böyle
durumlarda bağımlılık karşılıklıdır, aslında çocuğa ve-
rilen bağımlılık, annenin çocuğa olan bağımlılığıdır.
Annelerin çocuklanna neden bağımlılık geliştirdiğine
gelince, bunun arkasında bütün bir kültürü buluruz.
Anne, kendi gelişiminde birey olamadığı için, güyen-
siz kaldığı için, duygusal doyumu yeterince sağlana-
madığı için, bütün bu yetersizliklerı çocuğuyla karşı-
lıklı bağımlılık geliştirerek gidermeye çalışmaktadır
(telafi "kornpensasyon" davranışı). Bu sosyal meka-
nizma annelerin, elbette babaların da annelerinde
aynı biçimde işlediği için de "anne-çocuk bağımlılı-
ğı", kültürümüz içınde karşılıklı sevgi olarak benim-
senmekte, ödüllendirilmektedir. Sevgisini bağımlılık
biçiminde olmadan gösteren anneler "sosyal onay"
dışında bırakılmakta, "sevgisiz anne" olarak nitelen-
mektedir.
"Anne bağımlılığı", sadece ilkokul çocuklarında
değil, çocuğun ileri dönemlerinde de sürmektedir.
Anneler bağımlılıklan nedeniyle (onlar buna sevgi de-
mektedir), babalar da çocuklanyla gurur duymak is-
tedikleri için (aile şerefi) çocukların her güçlüğü aile
tarafından çözümlenmekte. bu da çocukta sorum-
luluk duygusunun, sorun çözme yetisinin, özgüven
kazanımının önünde buyük bir engel oluşturmakta-
dır. Aslında bu durumdaki gençler göründüğünden
çok daha güvensizdır ve ciddi olaylar karşısında ken-
dilerinden beklenmedik panik reaksıyonları göster-
mektedirler. Sorun çözme yetileri gelişmediği için her
güçlükte yakınlanna başvurmakta. kendileri çözmek
durumunda kaldıklarında da hata yapmaktan kurtu-
lamamaktadırlar.
Bütün bu sorunlann kaynağı "Aile kültürûmüzün
bağımlılıktan ve bireyyetıştirememekten kurtulama-
mış olmasıdır". En çağdaş sayılan, en kültüriü sayı-
lan (kimi zaman da olan) aileler bile bu geleneksel
davranış kalıplanndan kurtulamamaktadırtar. Burada,
asıl sorunun, gerçekte geleneksel davranış kalıplan-
nın sürüp gitmesi olduğunu görebilmek gerekiyor.
Sorun, ilkokula başlayan çocukiarın "okul korkusu"
gibi görünüyorsa da arkadakı fonun çözümlenrnesi,
yaşanan başka.sorunlar olduğunu ortaya koyuypr, >
Annelerin böyle bir bağımlılık geliştirmesirMn arka
planmda da, kız çocuklarının geleneksel korkulaıia
yetiştirilmesi yatmaktadır. Bu korkularneâeniyle "kâ-
dın olma kimliği"n kazanamayan, özgüveni pekiş-
meyen, hep bir otoriteye (önce baba, sonra koca) ba-
ğımlı olarak davranması istenen genç kızlar, güven
eksikliklerini "anne-çocuk bağımlılığrnı geliştirerek
aşmayı denemektedirler. Bu durumun da çözüm ol-
madığını gördükleri ve anladıklan zaman da bu ba-
ğımlılıktan kurtulmak zorlaşmış olmaktadır.
Bu olgunun gerisinde de "otoriter toplumsalyapı"
vardır, bu yapıya özgü iletişim kodları vardır.
Bu durumun Türkiye'de demokrasinin neden ge-
lişemediği sorusuyla yakın bağlantısı bulunmaktadır.
Toplumumuzun en güçlü sosyal kurumu olan "aile"
içinde "otokratik ilişkilerağı" sürüp gittiği için, bütün
aile bireyleri bu ağın içinde belirgin bir sosyal rol sa-
hibi olmaktadır. Bu sosyal roller günümüzde de çok
değişmemiştir. Bütün demokratik, eşitlikçi görünüme
karşın erkekler gene otoriter bir rolü benimsemekte,
kadınların kendileri tarafından korunmasını bekle-
mektedirler. Kendini korunmaya muhtaç kadın duru-
mundan kurtarmış kadın da erkekleri bu sosyal rol-
leri nedeniyle rahatsız etmektedir. Kadınlar da hem
eziklikten kurtulmak hem de erkeklerle geçinebilmek
için kendilenne başka güven dayanakları aramakta-
dırlar ki, çocuklanyla bağımlılık geliştirmek bunlann
birisidir.
Işte. "yetişkineğitimi", bunlan tartışmak için zoaın-
ludur.
FP Cenel Başkanı Kutan
6
Hükünıet, çetelerle
soygunla baş edemez'
ANK4RA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Fazilet Parti-
"si(FP)Genel Başkanı Re-
cai Kutan. 15 aydır "cek-
caklarla konuşan" Başba-
kan Mesut \*ılmaz'ın çe-
telerle. volsuzluklarla ve
soygunlarla baş edemeye-
ceğini savundu. "Başba-
kan'da bir hastalık araz
oldu" di\en Kutan. başör-
tüsü konusunda olduğu
gibi sorunlan "yetkisi ol-
madığı için" çözemediğı-
ni sövleven \'ılmaz"ın
milli iradeyi de tehdit et-
tiğini kavdetti. Kutan. ırtı-
cayı "hajali tehlike" ola-
rak değerlendirdi.
Partisinin Genel İdare
Kurul (GİK) önce^ınde
konuşan Kutan. hüküme-
te ağır eleştiriler yönelttı.
Konuşması sırasında dilı
iki kez sürçen Kutan.
1990'hyıllardaANAP'ın
önce SHP sonra DYP ile
koalisyon kurduğunu sö> -
leyerek. büviik bir pot kır-
dı".
Kutan. "RP'nin en çok
oyu alsa bile iktidar ola-
mayacağını belirten \ıl-
maz. milli iradevi tehdit
ediyor" cümlesıv le FP ye-
rine RP deyince de ikinci
kezgafyaptı. Kutan. Yıl-
maz'ın çeteler \e organi-
ze suç örgütlerine ilişkin
yürütülen mücadeleyi an-
lattığı basın toplantısını,
"karakol amirinin açıkla-
malanna" benzetti.
Kutan, Uğur Mumcu
cinayetinin ardından da
tim kurulacağı yönünde
açıklamalar olduğunu. an-
cak bu suikastın hâlâ çö-
zülemediğini vurguladı.
"Susuriuk hadisesinde
ne ortaya çıkanldı? Buda-
peşte'de Yılmaz'a yapılan
yumruk saldınsı çözüldü
nıü? YUmaz. Budapeş-
te'ye niye gitmişti? Yıl-
maz, ktndisini yumrukla-
\anlar için neden af yetki-
sûıi kullandı. Alaattin Ça-.
kıcı ola\ ında nereyegeUn-
di? Neden kimse tahkjka-
tın selanıeti açısından gö-
revinden alınmadı?" diye
soran Kutan. "Başba-
kan'da bir hastalık araz
oldu" yorumunu yaptı.
Dün yapılan genel ida-
re kurulu toplantısının
ardından yayımlanan bil-
diride. FPnin Vergi Ka-
nununun bazı maddele-
rinin iptali için Anayasa
Mahkemesi'ne başvuru-
da bulunacağı bildirildi.
Hükümetin uyguladığı
yanlış dış politikalar ne-
deniyle Türkiye'nin yal-
nızlığa itildiğine dikkat
çekildi.