Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 1 EYLÛL 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / cumek(g turk.net 11
Dünya
Baıtkası'mn
sağlığa katkısı
• ANKARA (AA) - Dün> a
Bankasf r.ın Türkiye'dekı
sağlık projelerine katkılan
239.5 mılyon dolara ulaştı.
Halen uygulamada olan 3
projeye Tiirkiye'nin katkısı
ise 126 mılyon 470 bin
dolan buluyor.
L'ygulamasına başlanan
toplam 18.5 milyon dolar
tutanrıdaki Temel Sağlık
Hizmetleri Projesi'nin ise
2000 >ıhna kadar
tamamlanması öngörülüyor.
Rusya piyasasma
Doğu çıkarması
• Ekonomi Ser\isi -
Ekonomik kriz nedeniyle
Rus pazarlannı terk eden
Batı mallanndan kalan
boşluğu. yedı yıldır yatınm
yapılmayan yerli sanayi
yerine. Asya mallan
doldurmaya başladı. AFP'ye
göre; piyasada gıda
maddeleri. tekstil ve tekel
ürünlerinde yüksek kalitede
ve pahalı Batı mallannm
yerini, ucuz Asya kökenlı
mallar almaya başladı.
2020'de dünya
ekonomisi
• ANKARA (AA)-
Türkiye'nın de üyesi
bulunduğu Ekonomik
lşbirligı ve Kalkınma
Teşkilatı (OECD) üyesi
ülkeler. 2020 yılına kadar,
yıllık ortalama yüzde 3
oranında büyüyecek. Kararlı
politik yaklaşımlar sürerse.
OECD üyesi olmayan
ülkelerin yıllık büyüme oranı
da 2020'de yüzde 6.7'ye
ulaşabilecek.
Çukobirlik: Pnim
sistemi yararlı
• ADANA (Cumhuriyet
Güney tUeri Bürosu) -
Çukobirlik Yönetim Kurulu
Başkanı Fevzi Şen.
hükümetin yeniden başlattığı
pamukta prim sisteminin, dış
alımda ise "fon kesintisı"nin
üreticiler ile ülke ekonomisi
için yararlı olacağım belirtti.
Şen. "'Geçen dönemlerde
-altyapı uygun değil"
denilerek yaşama oza zn\c.
geçirilmeyen bu
uygulamanın üretici.
dolayısıyla ülke çıkarlan içın
ne kadar yararlı olacağım
hep birlikte görecegiz" dedi.
Toptancı Haller
Yasası
• ANKARA (AA) - Yaş
sebze-meyve ticaretinde
kayıt dışını önlemek için
çıkanlan Toptancı Haller
Yasası'nın uygulanmasına
ilişkin mevzuatm
tamamlanmasına karşın
teknik ve eleman
eksikliğinden kaynaklanan
sorunlar giderilemedi.
Toptancı hallerle ilgili
yasanın uygulanmasına
ilişkin olarak öngörülen tüm
yönetmelikler çıkanldı.
JATA Türkiye'de
toplandı
• Ekonomi Servisi - Her yıl
yönetim kurulu toplantısını
farklı bir ülkede
gerçekleştiren Japon Seyahat
Acenteieri Bırliği (JATA), bu
yıl Türkiye'de toplandı.
Turizm Bakanlığı Müsteşan
Fermani Uygun'un da
katıldığı toplantıda. ikı ülke
arasında turizmin
geliştirilmesi karan alındı.
Otomotivcilep
direniyor
• ANKARA (AA) -
Otomotiv Sanayi Derneği
Genel Sekreteri Ercan
Tezler. 2000'li yıllarda bu
sektörün 4-5 milyar dolarlık
bir ihracat noktasını
yakalayacağını belirtti.
Tezler. iç pazardaki bütün
olumsuzluklara rağmen
sektörün direndiğini ve
ihracatla ilgili yatınmlara
devam ettiğinı \-urguladi.
Sheraton'da grev
• ANTALYA(AA)-
Antalya'da 5 yıldızlı
Sheraton Oteh'nde çalışan
DİSK'e bağh OLEYÎS üyesi
yaklaşık 230 işçi bugün
greve başhyor. Otel
yönetiminin müşterilerini
başka otellere kaydırdığı ve
rezervasyon kabul etmediği
bildirildi.
Fndığa destek
• ANKARA (AA) -
Bakanlar Kurulu. fındıgın
fijat değişimlerinden
korunması amacıyla
Destekleme ve Fiyat Istikrar
Fonu"ndan (DlFlF) Ziraat
Baıkası'na 150 trilyon lira
kaynak aktanlmasım
kararlaştırdı.
Yaşlan 55'in üzerinde Avrupalılarm gelişi, turizmcilerin yüzlerini güldürdü
Güneyi6
eski çınarlar' doldııruyor
NİLÜFERŞENSÖZ
Avrupalı emeklilerin yazın son günlerin-
de güney sahillerini doldurmaya başlama-
sı. zor geçen sezon ertesınde tunzmcilerin
yüzlerini güldürüyor.
Tehlike sinyalleri \eren ve ertesinde son
dakikasatışlarınıngelmesiyle "turizm pat-
ladT haberlenyle bir sezonu tamamlamak
üzere olan sektör. vaşlan 55'in üzerindeki
3. yaş grubu olarak adlandınlan turistlerle
umutlanıyor.
Sektör temsilcıleri geçen yıla göre gelen
turist sayısında azalış yaşanmasına rağmen
temmuz ayından itibaren sezonun iyi geç-
tiğini belirtiyorlar. Türkıye'ye en çok turis-
tingeldiği Avrupa'da. yaşlı nüfusun ağırlık
kazanmasının turizm endüstnsini etkıledi-
ği ifade edilıyor. Turizm Yatınmcılan Der-
neği Genel Sekreten Sunuk Pasiner. özel-
• Avrupalı emekliler, sonbahar ve kış aylannı ülkelerindeki
normal geçinme masrafından çok daha ucuza kalabildikleri güney
sahillerinde geçirmeyi tercih ediyor. Eski çınarlann bu tercihi
sezon sonunda turizmcilerin de yüzlerini güldürüyor.
likle emeklilerin güney sahillerini doldur-
maya başladığını dıle getirerek "Birkısmı
uzun süre konaklıyoriar. Hatta bütün kışı
güneydegeçirenlervar. Kış sezonunda kış fi-
yatianyla AntaKa'da kalrnak Almanya'da
kalmaktan çok daha ekonomik" dıye konu-
şuyor.
Almanya \e Avusturya başta olmak
üzere Kuzey Avrupa ülkelerinden emek-
lilerin talep gösterdiğinı belirten Pasiner,
"Tur operatörleri \e tesisler 3. yaş grubu-
nun ihtiyaçlannı göz önünde bulunduru-
yor" diyor.
Kemer'deki Simena Tatil Kövü Genel
Müdürü Adil Gürkan da Aimanya'dan Tür-
kiye've yıllık ortalama 1.5 milyon turistin
geldiğine ve bunun 500-600 bin kadannın
da 3. yaş grubunun oluşturduğuna dikkat
çekiyor. Gürkan, seyahat programlannın ve
tesislerin ağırlıklı olarak 55 yaş üzeri insan-
lann hayatını kolaylaştıracak şekilde dü-
zenlendigini belirtiyor.
Belek Cesars Otel Müdürü Serdar Baş
ise 1000 marka kalınabilecektesislerde kış
sezonunda 299 marka kalınabileceğine dik-
kat çekerek "Avusturya'da bir emeklinin ay-
lık nıasrafı yaklaşık olarak 1500 mark. An-
taha'da 15 giin kaldığında 450-500 mark
ödüyor" diyerek. sözlerini şöyle sürdürü-
yor: " 3. yaş grubu turistlerin geldiği turlar
daha çok ahşveriş ttırlan olarak adlandın-
hyor. Turistlerin ahşveriş ertikkri mağaza-
lar, seyahatacentelerinisübvanseediyor. Fi-
yatlann düşük olması karşısında seyahat
acentelerinin zarannı mağazalar karşüıyor."
Side Seven Seas Resort Hotel Genel Mü-
dürü Nail Şahoğlu da fıyatlann düşüşüne
paralel olarak 3. yaş grubu turistlerin Tür-
kiye'ye geldiğini söyieyerek "îklim koşul-
lannın da etkisi var. Bu aylardan sonra da-
ha az sıcak oluyor. Aynca tesislerin tenha-
laşması bu grubun en bü>iik beklentisi olan
dinlenmek için bire bir" diye konuşuyor.
2000 yılında Avrupa nüfusunun üçte bi-
rinin 3. yaş grubu denilen 55 yaş üstü kişi-
lerden oluşacağı tahmin edilirken bu de-
mografik yapıdaki değişiküğin seyahat en-
düstrisini şekillendireceği belirtiliyor.
D U N Y A E K O N O M I S I N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA (ergin(aergin demon.co.uk.)
Cuma günü, 2000 Ha-
mas mılitanının yaptığı pro-
testo göstenlenne Israii as-
kerten ateş açtı. 100 Rlıstın-
liyaralandı. "Intikam", "In-
tikam" sloganlarıyla yürü-
yen gösterıcıler, öncekı haf-
ta Israii komandolan tara-
fından evlerınde öldürülen
ikı Hamas lidennın ceset-
lerinın iade edılmesinı talep
ederlerken, bırABDtemsıl-
cisi, Ortadoğu zıyaretınin 9.
günüde Arafat'la görüşü-
yor, banş sürecıni canlan-
dırmaya çabalıyordu. (In-
ternational Herald Tribu-
ne). Ne kı banş sürecı, uzun
bir süredir ölümcül bir ko-
mada.
1994 Oslo Anlaşması'yla
başlayan Israil-Filistin ba-
nş süreci, Netanyahu
1996'da başbakan olduk-
tan sonra gıderek tıkandı.
son aylarda da komaya gir-
dı. Netanyahunun iktıdara
gelmesinde köktendlncı
hareketin 1990'larda Isra-
il'deki yükselişı belırleyıcı rol
oynadı. Ironık olan şu kı. bu
gün, banş sürecinın Netan-
yahu tarafından güvenlık
gerekçeleriyle çıkmaza so-
kulması. Arafat ve El Fe-
tih'in sıyası otontesının za-
yıflamasına, Oslo Anlaş-
ması'nın lyımser ortamında
etkisi zayıflayan Hamas'ın
tekrar yükselmesıne yol
çy
1977 seçımlerinde Likud
ilk defa İşçi Partisi'ni yene-
rek hükümet olduğundan
bu yana Israil'de siyasi coğ-
rafyanın, kabaca, ıki taraflı
bir kamplaşmaya dayandı-
gı görülür. Bir tarafta Isak
Rabin ve Şimon Perez li-
derlığınde İşçi Partısı, Isra-
ıl'in güvenliğıni sağlamak
için Filıstin'le, toprak verme
tamelinde bir uzlaşmadan
yanadır. Diğer tarafta, 1967
Altı Gün Savaşı'ndan sonra
gıderek güçlenen "sağ
blok" ve bunun Menahem
Begin ve Isak Şamir lıder-
liğindeki en büyük partisi,
Likud, Batı Şeria ve Gazze
Şeridi'nde Israii yerleşim
merkezlennın yaygınlaşma-
sını, bölgenin tümüyle ilhak
edilmesini savunur
İşçi Partisi bloku ulusal-
cı ve laıktır. Likud blokunun
da genel karakten ulusalcı
ve laik olmakla birlikte, için-
de çoğu güçlü köktendinci
öğeler de vardır. Bu ikı par-
tiye ek olarak. sagda Mole-
ted, Tsomet, Ulusal Dinci
Parti, yerleşımcılenn ana
temsılcısı Guş Eminum ve
Arap düşmanlığı üzerine
kurulu Kaç gibı daha ufak
partı ve gruplaşmalar soz
konusudur. Prof. Sprin-
zak'ın da tespıt ettigi gıbi
bu radıkal sağ, ükud'a gö-
re çok daha militandır ve
parlamento dışı etkinlıkiere
hatta şiddete eğtlımlidtr.
Güçleri hemen hemen br-
Zıtların Birliği
Filistinli göstericiler Amerikan bayrağı yaktılar.
bmne eşit olan bu ikı partı lı-
derliğindeki ıki kanattan bi-
rının ıktidara gelmesi ise
hep köktendinci kesimin
oluşturduğu ufak bir blokun
seçimlerden sonra meclıs-
te yaptığı tercıhe bağlı ba-
ğımlı olmuş. Son seçımler-
de, "sağ" bu bloku oluştu-
ran partı ve akımların. tum
aralarındakı farklara rağ-
men laısızm, sol ve Arap
düşmanlığı temelınde önce
birbirlenne yakınlaşmalan,
sonra da Arapların işbırlık-
çısı olarak gördükleri solun
iktidara gelmesinı engelle-
mek içın Likud'u destekle-
meye karar vermeleri yatı-
yor. (Ehud Sprinzak, "Ate-
tanyahu's Safety Belt". Fo-
reign Affaires, Temmuz
Ağustos, 1998).
Köktendinci blok
Bu köktendinci blok,
1980'ler boyunca. Israii hal-
kının dıni yaşamı üzerinde
soz sahibı olma tekelint elin-
de tutmaya devâm ettiği,
dini eğitim kurumları için
(Tevrat öğrenme/okuma
kurslan, Yeşivalann, vakıf-
lar vb.) yardım almaya de-
vam ettiği sürece, sistema-
tik olarak hep seçimlerde
en yüksek oyu alan partiyi
destekledi. Böylece hem
herzaman iktidann yakının-
da kalmaya, nimetlerinden
faydalanmaya hem de bü-
yümeye devam etti. Üstelik
din eğitimi görmek istediği
için askere gitmek isteme-
yen (ya da askere gitmek-
ten kurtulmak için din eğiti-
mi görmeyi tercih eden)
gençlerin sayısı arttıkça Ye-
şivalann öğrenci sayısı da
özellikle son yıllarda hızla
arttı.
1997 sonunda yapılan bir
kamuoyu yoklaması Israii
nüfusunun yüzde 17'sinin
geçen 6 yıl içinde dine yak-
laştığını, diöer bir deyışle
13.000 laik îsraillinın hare-
dim'ler (inananlar) safına
katıldığını, 24.000'inın dini
icaplara uymaya başladığı-
nı, 130.000'ınin geleneksel-
ci olduğunu gösterıyor. Ka-
muoyu yoklamasına göre,
ankete katılanların yüzde
55ı ise hazara batşivayı
(inanca dönüş hareketi) ge-
nelde çok olumlu bir geliş-
me olarak görüyor. (Le
Monde Diplomatiuque,
Şubat 1998). Gözlemciler
bu haredim harekettnin ar-
kasındakı önemli denenler-
de BUGUN
i Bölümleriyle Ekranknmzda...
Yönetmen: Tülip Karamanbey
Oyuncular
Üstün Asutay, Neriman Köksal,
llhan Daner, Neslihan Acar,
Osman Yağmurdereli,
Nilgün Belgün, Bilge Zobu,
A.Ihsan Bozdemir, Mert Asutay,
Sibel Yörükoğlu, Tuvana Coşkun,
Hikmet Taşdemir, Koray Özdemir
Bizim Mahalle'de
günlük hayat,
mutlulukla, sıkıntıyla,
acı ve sevinç dolu
olaylarla sürüyor...
TRT
h\aLitcii hczcLcr tçtn hotfru ekranbaşınLZ
den birinin, yönetici Eska-
nazi elitine karşı son yılar-
da gelişen Safardik tepki
olduğunu, bunun arkasın-
da da esasen şehirlerdeki
yeni yoksullann, bu nüfus-
tan kaynaklanan yerieşim-
cilerin ve gecekondu nüfu-
sunun tepkisinin yattığını
tespit ediyoriar.
'Gerçek
Yahudi kim?'
Diğer taraftan köktendin-
ci yükseliş, Israil'in ulusal ve
kültürel yaşamında büyük
bir istikrarsızlık yarattı. Tür-
kiye'deki "gerçek Müslü-
man kim" tartışmasına ben-
zeyen birtartışmayı Israii de
toplumun gündemıne getir-
di. Böyle bir tartışmanın ne
kadar patlayıcı olabileceği-
ni görebilmek için Israil'in,
dini, kültürel yapısına bak-
mak yeterli. Batı'dan gelen
ve devleti kuran Eskenazi
(laik siyonist) Israilliler; Or-
tadoğu'lu, genellikle Fas
kökenlı Safardik Israilliler;
SSCB'den gelmiş olanlar,
Mısır kökenliler ve nihayet
Etiyopya'dan getirilen Ya-
hudiler... Bu dini yeJpazeyi
bir arada tutmak ise devle-
tin kurduğu bir çerçevede
etkinlik gösteren Büyük
Hahamlık Konseyi'nin gö-
revi.
Bu Büyük Hahamlık ku-
rumunun başında biri Es-
kanazi diğeri Safardik ıki
haham oturuyor ve sırayla
konseyın başkanlığını üst-
leniyor. Bu konsey halaka
alanında (tüm dini ve dinle il-
gili sivıl konularda) mutlak
otorite olarak kabul ediliyor.
Konseyin devlet işleri ala-
nında da özel bir etkisi ve
prestıji var.
Şimdi köktendinci ha-
hamlar, "Yahudikimedenir"
konusunda tek karar orga-
nı olmak istiyorlar ve bunlar
güçlendikçe de Israil'de bir
kültür-kimlik krizi de derin-
leşiyor. Diğer taraftan bu
"Yahudi kimdir" sorusunun
cevabı. salt dini alanlarla sı-
nırlı değil. Bu köktendinci
hahamlar Israil'i salt bir
"Yahudi devleti" olaraktarif
etme eğiliminde oldukları
için kimlik saptama yetkile-
ri hem bir taraftan Israii top-
raklan üzerinde yaşayanla-
nn sosyal, ekonomik, hatta
genel olarak vatandaşlık
haklannı belirleyecek, hem
de evlilikleri daha önce bu
koşullara göre yapılmamış
olanlan, bunlann çocuklan-
nı, Yahudiliği daha sonra ka-
bul etmiş olanlan, Mısır ve
Etiyopya'dan gelmiş olan-
lan, ABD kökenli liberal Ya-
hudileri çok olumsuz bir ko-
numa itecek (Le Monde
Diplomatique).
Köktenciler "Yahudi kim-
dir" sorusuna kendi cevap-
lannı egemen kılmak için si-
yasi, dini ve kültürel örgüt-
lenmelerini geliştirmeye de-
vam ediyor. Oruç ve bay-
ram günlerinde, dükkânlan
kapanmaya, domuz satışı-
nı fiilen yasaklamaya zoriu-
yor, yoldan gelipgeçenlere,
polise, araba sürücülerine
vb. taş atarak çalışmayı ve
alet kullanmayı engelleme-
ye çalışıyor; kendi yaşam
biçimlerini şiddet yoluyla
dayatmaya çabalıyorlar.
Halbuki ısraii toplumunun
çoğunluğu henüz hâlâ ulu-
salcı laik Siyonizmi benim-
siyortar. Bu din devleti kur-
mayı amçlayan köktendin-
ci azınlığın etkisi, hüküme-
tin de desteğiyle arttıkça is-
rail'in toplumsal dokusun-
daki çatlaklarderinleşmeye
devam ediyor.
Natenyahu'yu iktidara
getiren ve banş sürecinde-
ki tutumunu büyük ölçüde
belirleyen etken, Araplara,
laisizme ve solculara düş-
man köktendinci blokun tu-
tum değıştirmesıydi. Bu
blok toplumda azınlığı oluş-
turmakla birlikte, sağın si-
yasi iktidan açısından anah-
tar bir role sahip. Sağı ikti-
darda tutmanın fiyatını ise
bizzat Israii toplumu bir
kimlik kriziyle; tüm Ortado-
ğu halklan da yenı bir böl-
gesel siyasi krize sürükle-
nerek ödeyecek gibi görü-
nüyorlar.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Doktor Diyor ki...
Küresel ekonomik bunalımın giderek yaygınlaş-
ması ve derinleşmesi ilginç tartışmalara neden olu-
yor. Olgular ve tartışmalar bir noktayı doğruluyor:
Yeni Dünya Düzeni henüz biçimlenmiş değildir.
Son yıllarda, Doğu, Güneydoğu Asya ülkelerinin
gelişme merdiveninin üst basamaklarına doğru hız-
la tırmandığı görülmekteydi. Bunlara Asya kaplan-
lan denilmesi de ekonomik gelişmedeki bu sıçra-
ma başanlarına dayanıyordu. Gerçekten de bu ül-
keler, dünya büyüme hızı ortalamasının iki-üç katı
bir oranda ekonomik büyüme sağlıyordu. Çünkü,
ulusal gelirierinin yüzde otuzdan fazlasını, yeniden
üretim amacıyla ayırmaktaydılar. Enflasyon, yok de-
necek düzeydeydi; bütçe açığı sorun değildi; hızla
artan dış ticaret, döviz sıkıntısından uzak bir ortam
yaratıyordu. Ekonomikbüyüklüklerin bu çok uygun
özelliklerine karşın, bu ülkelerde tam bir yıl önce
başlayan bunalım, sona ereceği yerde dünyayı sa-
nyor, daha doğrusu sarsıyor. Buradan kimi ilk ders-
ler çıkarılıyor.
Önce, 1980'lerden sonra giderek yaygınlaşan ve
1990'larda en aşın uçlanna götürülen para serma-
yenin dolaşımında tam serbestlik sağlanmalıdır gö-
rüşü artık bir kaçınılmaz zorunluluk sayılmıyor; gi-
derek temelinden sarsılıyor. Oysa, sermayenin ser-
best dolaşımına ulus devletlerin kanşmaması gerek-
tiği bunun kutsal piyasanın bir emri olduğu görü-
şü, yıllarca, IMF'nin azgelişmiş/gelişmekte olan ül-
kelere bir dayatmasıydı. Yalnız ve ancak sermaye-
ye kayıtsız-koşulsuz dolaşım serbestliği sağlayan;
faizleri yüksek, döviz kurunu da istikrarlı tutan ül-
ke, dışardan borçlanabilirdi. IMF'nin, para spekü-
latörlerinin ve özellikle de gelişmekte olan ülkelerin
alacaklılarının çıkarlarını korumayı amaçlayan bu
yaklaşımı, bunalıma çözüm olmadığı gerekçesiyle
bir yana bırakılıyor.
Sonra, buna bağlı olarak, düzenli işleyen, istikrar-
lı bir dünya ekonomik düzeninin, var olan uluslara-
rası kuruluşlann, özellikle de IMF ve Dünya Banka-
sı'nın geleneksel politikalarıyla sağlanamayacağı,
bunlann yerine yeni kurumsal^ düzenlemelere gidil-
mesi gerektiği vurgulanıyor. Örneğin, geçen hafta
Ingiltere'de yayımlanan haftalık Economist dergi-
sine küresel kapitalizm konusunda çağn üzerine
yazı yazan Jeffrey Sachs, yeni kurumlaşmanın al-
tını çiziyor. Dünyayı, Washington'ın çıkar gözlüğü ile
yöneten gelişmiş ülkeler, bilindiği gibi G7 ya da G8
olarak bir grup oluşturuyor. Sachs, önde gelen ge-
lişmekte olan ülkelerin de katılımıyla, G8'lerin sayı-
sının 16'ya çıkarılmasını savunuyor. Uluslararası
borçlanma ve kredi akımının bu yeni üst kurulca
düzenlenmesini istiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan
ülkelerin borç yükünün azaltılması için yeni düzen-
leme gereğini gündeme getiriyor. Bunlaria da yetin-
miyor, ulus devletlerin, özellikle sıcak para da de-
nilen kısa dönemli para sermayenin dolaşımında
denetim yapabilmelerini öneriyor. Şili'nin bu sıcak
para akışını vergilendirdiğini sergiliyor.
Sachs yalnız değil, küresel kapitalizmi veri alan
pek çok iktisatçı benzeri öneriler yapıyor. Özetle, en
hızlı küreselleşme savunucuları ya da bunlann en
önde gelen sözcüleri düzenin yeniden yapılanma-
sı gerektiğini özenle vurguluyor. Düzenin kendi so-
rumlu doktortan, hastanın şimdiye dek verilen ilaç-
larla iyileşmeyeceğini yüksek sesle belirtiyor.
•••
Böyle bir ortamda Türkiye ne yapmalı? Türkiye,
öncelikle uluslararası düzeyde çok borçlu ülkelerle
birlikte davranmalı; yeni biçimlenişleri kendi çıkan-
na nasıl kullanabıleceğini tartışmalı; o düzlemde et-
kin yer almanın yol ve yöntemi oluşturulmalıydı. Bu
yapılmıyor. Anlaşılan IMF'nin verdiği komutlar ile
aşın parasal serbestliğe ta on yıl öncesinden geç-
tikten ve yıllardır bu işleme alıştıktan sonra, hükü-
met edenlerin böyle birçok sınırlı yarı bağımsızlık
adımını atmalan bile kolayolmuyor. Bağımlılık, alış-
kanlık yapmış bulunuyor.
Hükümet, ağlayan para sermaye kesimlerine ver-
gi kolaylıkları sağlayan günlük yöntemlere başvu-
ruyor; banka ve borsa gelirlerini kolluyor ve de işin
kolayına kaçıyor. Paradan para kazanımı vergilen-
mezse, bunalımdan uzak kalınır sanıyor ve yanılı-
yor. Ek olarak, bu uygulamanın yeniden kanıtladığı
gibf bunalımın yükü, enflasyon ve alım gücü kay-
bıyla, yine ücretli ve maaşlılara yükleniyor.
Örgütlere birlik çağrısı
Tarmısal sorunlar
çözüm bekliyor
.\NK\RA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Tarım-Iş
Sendikası ile Türkiye Zi-
raatçılar Derneği, Türk ta-
nmının önemli sorunlarla
karşı karşıya olduğuna
dikkat çekerek tarımsal
alanda faaliyet gösteren
tüm kitle örgütlerine "bir-
Ukte hareket etme" çağn-
sında bulundu.
Türkiye Ziraatçılar
Derneği Genel Başkanı
İbrahim Yetkin ve Tanm-
İş Sendikası Genel Sekre-
teri Baki Başdemir. dün
düzenledikleri ortak basm
toplantısında, tanm kesi-
minin sorunlanrıa dikkat
çektiler. Tanm ürünlerinin
taban fıyatlannın belirlen-
mesi ve destekleme alımı
konusunda bilgi \eren
Yetkin. "Üreticiye ve tan-
ma yapılan desteğe bazı
kesimler karşı. Bu bilerek
yapılıyor" dedi.
Dünyanın hiçbir yerin-
de maliyetin altında taban
fiyatı verilmediğini belir-
ten Yetkin. "Taban fiyan
maliyet Ozerinden yüzde
20-25 kâr marjı hesaba ka-
tılarak ayarlanmalıdır"
diye konuştu. Yetkin ve
Başdemir, tanmsal alanda
karşılaşılan sorunları şöy-
le sıraladılar:
- Altyapının ucuzluğu.
önemli yol güzergâhları-
na ve kentlere yakınlığı
nedeni ile belli başlı tanm
alanlan sanayi kuruluşla-
rının tehdidi altındadır.
Çukurova başta olmak
üzere Bursa, Adapazarı,
Turgutlu ve Trakya bölge-
lerindeki tanm arazileri,
sanayi kuruluşlannın za-
rarlı atıklanyla verimsiz-
leşmektedir.
- Çevre kirliliği sorunu-
nu çözmeden tanmsal fa-
aliyetlerde başanya ulaşı-
lamaz. büyük şehirleri-
mizde evsel \e endüstri-
yel atıklar bilimsel bir şe-
kilde işlenmemekte, yok
edilmemektedır.
- Kaliteli tohumluk ve
damızlık üretmek amacıy-
ia kurulan TİGEM ve di-
ğer tanmsal kamu kuru-
luşlannın. sahip olduğu
arazıler ve pazar paylan-
nm yüksek olması sebe-
bivle çokuluslu şirketlerin
iştahını kabartmakta ve
bunlann özelleştirilmesi
için çaba gösterilmektedir.
Poşetli ekmek uygula-
masını sonuna kadar des-
teklediklerini belirten Yet-
kin. bazı çev relerin naylo-
nu bahane ederek amba-
lajsız ekmek sattnak iste-
diğinı belirterek "Eğer
naylon sağhğa zararlıysa
farkh bir maddeyle amba-
lajlanabilir" dedi.
Ekmeğin ambalajlan-
masının israfı önleyeceği-
ni söyleyen Yetkin. amba-
lajlarda dönüşümlü mad-
de kullanımı ve prim sis-
temi ile çevre kirliliginin
engellenebileceğini kay-
detti.