Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 AĞUSTOS 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Şerbest piyasa formülü tutmadı. Ülke ekonomileri çöküyor. Yoksa ufukta küresel bir depresyon mu var?
Küreselleşme Rıısya'ya çarptıABD Hazine Bakanhğı - Wall Street Bankerleri çıktı. O zamandan beri ayakta kalmaya çalışırken
önderliğinde, IMF-Dünya Bankası tarafından züccaciye dükkânına girmiş bir inek gibi etrafını kırıp
desîeklenen uluslararası mali sermayesinin istimlak döküyordu. Bu tren geçen hafta Rusya da duvara çarptı
ettiği ulusal ekonomilerin üzerinden geçerek tam istim ve durdu. Küreselleşme Rusya duvarım da yıkarak
ilerleyen küreselleşme süreci geçen sene Asya 'da raydan yoluna devam edebilecek mi?
ERGİNYILDIZOĞLl
Rusyalideri Yeltsin, IMF'Mn progranuna devam edüeceğini açıklack Ancak Rusya'da halk tnygin ve aç...
LONDRA - Bundan yaklaşık on se-
ne önce 'bambaşka' bir dünya vardı.
1990'lara nasıl gırdığımızi hatırlıyor
musunuz? Yeni bir banş, demokrasi dö-
nemi, yeni bir dünya düzeni başlıyordu.
i 980'lerde olağan üstü bir hareket ser-
bestliği kazanan uluslararası mali ser-
maye 1980'lerin sonundaki borsa krizi-
nın sarsıntısını atlatmıştı \e 'gelişmekte
olan piyasalan' küreselleşme sürecinin
içine çekıjordu. Bu piyasalarda ucuz ve
bol yabancı krediyle gözleri kamasanla-
nn denetimindeki medya v e üniversite-
lerin özel çabasıyla, 'kalkınmakiçin kü-
reseUesmesürecinetam uyum sağjamak
gerekir' inancı yaygınlaşırken, sürecin
tehlikelerine dikkat çekenler için, milli-
yetçi, popülist, cahil ve tutucu anlamları-
nı hepsıni bırden kapsamak üzere
'Üçüncü Dünya solcusu' sıfatı layık gö-
rülüyordu.
ABD'de, sıfir enflasyon. istikrarlı bü-
yüme 'sürekli boga piyasalan' ve direnç-
siz bir işçi sınıfı üzerinde gelişen bir 'ye-
ni ekonomi'oiuşmuştu. 'Asya Kaplanla-
n' kükreyerek gelecek yüzyıla hazırla-
nıyorlardı. SSCB çökmüş. serbest piya-
saya geçiş reformlan süreci tüm hızıyla
uygulanmaya konmuştu. Bu manzaraya
uymayan tek örnek Japonya'daki krizdi.
Ama eğer Japonya da Amerikan tarzı bir
serbest piyasa sisteminı kabul ederse o-
nun da sorunlan çözülebılirdı. Üslelik,
dünya ekonomısı yeni bir teknolojik
devrim yaşıyor. 'bilğiçağı', hatta 'yepye-
niüretimilişküeri'oluşuyordu. Küresel-
leşme ve bilgı çağı ıkı 'buzz word' ol-
muştu ve her ekonomık siyasi konu bun-
lara atıfla tartışılmak zorundaydı. Habır
de, tüm bu karmaşık süreci en iyı bir şe-
kilde düzenleyeceğine. krize düşmesinı
engelleyeceğine inanılan 'serbest piyasa'
ekonomisi ve onun gizlı elı vardı...
Küreselleşme ve kriz
Küreselleşme sürecinin bugün duva-
ra çarpmasının nedenlerini bulmak için
küreselleşme ile kriz arasındaki ilişkiyi,
küreselleşme denen sürecin aslında, ma-
li sermayenin, parazit sermayenm özel
bir var,oluş biçimi olduğu görmek gere-
Küreselleşmenin
îflası
RUSYA
Mayıs1998:
Bofsanın cöküsü
GÜNEY KORE
Kasım 97: Para birimi VVon'un
değer kaybı, IMF'nin planı.
"' 198: Sosyal kriz
VENEZUELA
1994: Banker
knzi
MEKSİKA
Aralık 94:
Peso'nun
değer kaybı
MALEZYA
Temmuz 97:
Para birimi
Ringgit'in
değer kaybı.
Krizriski
TAYLAND
Temmuz 97: Baht'ın devalue
edilmesı, IMF'ın planı.
Kasım 97: Hükümet değişıkliğı
JAPONYA
Kasım 97:
Finansal
sıstemın kriz
yaşaması.
Nisan98:
Japon
Yeni'nin
duşuşünün
hızlanması
HONG KONG
Ekım 97:
Borsanın
çöküşü.
Mayıs 98:
Durgunluk
FİLİPİNLER
Temmuz 97:
Peso'nun
değer kaybı,
ENDONEZYA ' ™f
'™ **"
Ağustos 97: Rubye'nın değer kaybı, IMF'in planı.
Ocak-Şubat 97: Ulkedekı Çınlı azınlığa yönelik saldınlar.
Mayıs 98: Suharto rejımının sona ermesi.
kiyor. Küreselleşmenin kökleri aslında,
1970'lerdekı esnek döviz sistemine ge-
çiş, petrol dolarlannın kredi olarak az-
gelişmiş ülkelere yatınlması, çokuluslu
şırketlerin hızla yaygınlaşmasına kadar
gider. Ancak esas olarak 1980'lerdeki
gelişmeler, bugünkü manzaranın arka
planını oluşfurdu. Bu gün bir fetiş hali-
ne getinlen 'serbestpiyasa bütûn sorun-
lan çözer tezi' 1980'lerde yenı-sağın
yükselişıyle, Thatcher, Reagan hükü-
metlen döneminde ve az gelişmiş ülke-
lerdeki borç krizinin etkileri altında ege-
men oldu.
ABD ve İngiltere'de muhafazakâr hü-
kümetler, ellerindeki tüm kaynaklan ser-
mayenin krize uyum sağlama sürecinin
hizmetine verdiler; sermayenin üzerin-
deki vergiler azaitıldı, devlet işletmele-
ri yok pahasına satıldı, sermaye üzerin-
deki denetimlen kaldınldı, sendika! hak-
lar sınırlandı.
Bunlar olurken IMF ve Dünya Banka-
sı 'YapısaJ Uyum Programlannı' devre-
ye soktu. Borç knzini aşmak, ekonomi-
lerinı işletebilmek için yeni borçlara u-
laşmak, yabancı sermaye yatınmlannı
çekmek isteyen ülkeler, bu programlar.
çerçevesinde ellerindeki tüm kaynakia-
n öncelikle borç odemeye ayıracaklardı.
Bu yapısal uyum esas olarak, dışa açıl-
ma, serbestleşme ve özelleştirmeden
oluşan bir paketti. Bu programı benim-
seyen ülkeler, ihracatın teşvik edilme-
si.yabancı sermaye giriş ve çıkışı üzerin-
deki kontrollerin, koruyucu gürnrük ver-
gilerinin kaldınlması yoluyla uluslarara-
sı sermayenin kullammına tümüyle açı-
lıyor, aslında merkez ülkelerdeki serma-
yenin yeniden yapılanma sürecine uyum
sağlamış oluyordu. Bu uyum program-
ları kriz içinde olan ülkelenn borç yükü-
nü azaltmadı, aksıne attırdı. Diğer taraf-
tan, bu programlar merkez ülkelere ye-
ni ihracat pazarlan, ucuz ithalat olasılı-
ğı, mali sermayeye, borç verebilecekle-
ri yeni müşteriler, döviz ve sermaye pi-
yasalanndaki kısa dönemli spekülatif
sermayenin kolayca girip çıkabileceği
alanlaraçtı; küreselleşmeyi hızlandırdı.
1980'in başında, borç krizinden dola-
yı daralan borç piyasalanndan çekilen
sermayenin büyük kısmı yeni olumlu or-
tamdan, yatınm ve spekülasyon koşul-
lanndan faydalanmak üzere merkez ül-
kelere yöneldi. Bu yönelişin teşvik etti-
ği borsa tırmanışı I987'de bir çöküşe
yol açınca da bu sermayenin önemli bir
kısmı. bu sefer artık altyapısı da IMF ta-
rafından hazırlanmış olan kimi geliş-
mekte olan ülkelere yöneldi. 1990'lann
başında 'yûkselen piyasalar' kavramı
sözlüğümüzegirdi. Bu yûkselen piyasa-
lar kısa dönemli spekülatif sermaye ha-
reketlerini at oynattıgı bir alan haline
geldi.
Küreselleşme, mali sermayenin geniş- •
lemesi ve yaygınlaşması için bizzat
ABD-lngiltere ve IMF eliyle, 1970'ler-
de baslayan krize bir müdahale tarzı ola-,
rak uygulanmaya konan bir süreç.
KüreseJJeşmenin krizle bağlantısuıı,
ise 1970'lerde merkez ülkelerde kendi-
ni gösteren kârlılık ve üretkenlik krizin-
de,butemelde 1990'lardagiderekderin-,
leşen ve küresel çapta yaygmlaşan bir
üretim fazlası sorununda aramak gere-,
kir. Bu süreç içmde üretken yatınm alan-
lanndaki sorunlar sermayeyi spekülatif
alanlara zorlamış, 1800'lerin sonundaki
gibi, ama bu sefer uluslararası düzlem-
de bir mali sermaye oluşmasına yol aç-
mıştır.
Gittikçe güçlenen, esas olarak da
ABD kaynaklı bir mali sermaye özellik-
le 1980'lerin sonundan bu yana kendi
gündemini dayatır bir konuma yüksel-
miştir. Küreselleşme, esas olarak işte bu
mali sermayenin çıkarlanna hizmet e-
den bir süreçtir.
Şirket birleşmeleri ve özelleştirmeler milyonlarca çalışan için önemli bir tehdit unsuru
İşçi hareketleri yeniden canlandıEkonomiServisi- Küreselleşmenin getirdi-
ği ıki olgu; özelleştirme ve büyük çaplı şirket
birleşmeleri 21. yüzyıla doğru işçi hareketle-
rinin de 1980'lerdeki durgunluğundan sıynhp
yeni boyutlar kazanarak yeniden canlanması-
na yol açtı.
Birleşmeler, dev şirketlere, pazar paylannı
yükseltmek; halka açık hisselerin değer artı-
şından elde edilen rant gelirini arttırmak; yö-
netim, üretim ve araştırma-geliştirme mali-
yetlerinden tasarruf sağlamak ve rekabet gü-
cünü geliştırmek gibi tartışılmaz avantajlar
sağlarken çalışanlann da yeni korkusu olma-
ya başladı.
Dünyada şirket birleşmelerinin parasal de-
ğeri geçen yıl 1 trilyon dolara ulaşırken çalı-
şanlann işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya
olduğu sektörlerin başında otomotiv sektörü
gelıyor. Örneğin geçen aylarda otomotiv ala-
nındaki en büyük şirketlerden Chrysler ve
Mercedes'in birleşmesi, özellikle Chrysler'in
ABD'deki fabnkalanm kapatma ve dolayısıy-
la binlerce işçinin işinden olma olasılığını
gündeme getirdi.
Otomotiv sektöründeki bu yoğun rekabet,
birleşmeseler dahi şırketlenn işçiler üzerin-
deki baskılannı arttırmalanna yol açıyor. Ge-
neral Motors'un Flint kentindeki gre\, bunun
bir sonucu olarak ortaya çıktı. Şirketin NAF-
TA anlaşması çerçevesinde fabnkalanm, u-
cuz emek kullanabileceği Meksika'ya taşıma
karannın arkasından Birleşik Otomotiv tşçı-
leri Sendikası'na (UAW) bağlı 9 bin 200 işçi
grev karan aldı.
Kuzey Amerika'da örgütlü UAW üç büyük
otomobil üreticisi firma içinde (Ford,
Chrysler, GM) etkinliğini arttırmaya çalışı-
yor. Grevler sonucunda 2.2 miiyar dolar zara-
ra uğrayan GM, geçici çözümlerle grev lerin
sona ermesinı sagladı. Aynca, geçen günler-
de biten ve binlerce işçinin işten atılma kara-
n üzerine çıkılan Güney Kore'deki Hyundai
fabrikalanndaki grev de baska tür bir örnek
oluşturdu. Hyundai'deki grev ise yine kapita-
lizmin gelişmekte olan ülkelerde yaratüğı eko-
nomik bunalımlar sonucu ortaya çıkan işçi ey-
lemlerine bir ömek oluşturdu.
Hyundai işçilerinin eylemi görünürde işten
çıkanlmalara karşı olmakla birlikte, yine ka-
pitalizmin ortaya çıkardığı Asya'daki genel
krizin yarattığı bir sonuca karşı idi. Hyundai
fabrikasında işverenin 8 bin 189 işçiyi kapsa-
yan lokavt karan sert bir işçi direnişi ve grev-
le karşılaşınca işten çıkanlacak işçi sayısı
277'ye kadar indi. Küreselleşmeye karşı bir
diğer işçi eylemliliği ise özelieştirmelere ve o-
nun yarattığı sonuçiara karşı başlatılan hare-
ketlerdi. Bunun en geniş çaplı örneklerinden
biri de temmuz aymda dünyanın bir diğer
ucunda, Güney Amerika'da yaşandı. Brezilya
Telekom kuruluşu Telebras, 29 Temmuz 1998
tarihinde Ispanyol Telefonica of Spain, Porte-
kiz Portugal Telecom ve Amerikan MCI gibi
telekom devlerinin içinde yer aldığı konsorsi-
yuma satılması ile 80 bin olan telekom çalı-
şanından 16 bininin işsiz kalması tehlikesi
doğdu. Bu nedenle bu satışın pazarlıklan sü-
rerken, 10 binden fazla işçi, öğrenci ile mu-
halefet partileri üyeleri sokaklan doldurarak
söz konusu özelleştirmeyi protesto ettiler.
Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Prof. Tobin'in önerisi yine gündemde
Spekiilatörlere vergi dizgini
ÖZLEM YÜZAK
• Uluslararası sermaye hareketlerinin vergilendirilmesi
sonucu, para piyasalannda dakikalık dalgalanmalardan
ötürü büyük kazançlar elde eden spekülatörler
frenlenmiş olacak.
malanndaki spekülasyonlann ön-
lenmesi planlanıyor.
Bu vergi oranı küçük olduğu için
uzun vadeli yatınmlar üzerinde
olumsuz bir etki göstermeyecek.
ancak para piyasalanndaki dakika-
lık dalgalanmalardan ötürü büyük
kazançlar elde eden spekülatörleri
frenlemiş olacak.
Bu vergi neden önemli?
Günümüzde kontrolsüz finans
piyasalannda günde 1.5 trilyon do-
larlık işlemyapılıyor. Bu işlemlerin
yalnızca yüzde 5'i mal ve hizmet ti-
careti. Geriye kalan yüzde 95'lik
büyük meblağ, uluslararası faiz
oranlanndaki değişimler ve kurdal-
galanmalan sonucunda yapılan
spekülatif işlemler.
Bu tür finansal spekülasyonlar
son dönemlerde Güney Asya ülke-
leri ve Rusya'da yaşanan örnekler-
de olduğu gibi ulusal bütçelere, ül-
kelenn ekonomi planlanna \e gelir
kaynaklanmn dağılımma büyük za-
rarlar veriyor.
Küresel ekonomiye yararı
Uluslararası sermaye hareketle-
nnin vergilendirilmesinin global
ekonomi üzerindeki en büyük etki-
si sermaye piyasalannın hükümet-
ler üzerindeki gücünü azaltacak ol-
ması. Spekülatif dalgalanmalardiz-
ginlenmiş olduğu için hükümetler
1994 - 1995 Meksika krizinin
ardından 1997'deGüneydoğu Asya
krizibaşgösterdi. 1998 Nisanfndan
sonra Japon Yeni dolar karşısmda
sûrekli değer kaybetmeye başladı.
Ve sonunda Rusya'da ekonomi bü-
yük bir çöküş yaşadı.
Serbest piyasa ekonomisinin öy-
le iddia edildiği kadar başanlı olma-
dığı anlaşıldı. Artık bir dönüm nok-
tasında olan dünya ekonomisi yeni
radikal kararlar bekliyor. IMF ve
Dünya Bankasf nın planlan doğrul-
tusunda liberal ekonomiyi daha da
"Kberal" hale getirmek mi yoksa
ekonomistJames Tobin'in 1978 yı-
lından beri savundugu gibi serma-
ye hareketlerini vergilendirerek bi-
raz dizgınlemek mi? Nobel Ekono-
mi Ödülü sahibi Profesör James To-
bin senelerden beri tüm sermaye ha-
reketlerinden vergi alınmasını öner-
di durdu. Asya krizi ile başlayan
Rusya'da ekonominin çöküşü ile
süregelen durum Tobin'in haklılığı-
nı gösterdi.
Tobin'in önerisi uluslararası ser-
maye hareketlerinin vergilendiril-
mesi ve ve bunun tüm büyük ülke-
ler tarafından aynı şekilde uygulan-
ması. Tüm uluslararası sermaye ve
para hareketleri üzerinden binde
5'in altında küçük bir oranda vergi
alınması sayesinde döviz dalgalan-
kendi ekonomi ve para polıtikalan-
nı daha net bir şekilde oluşturabile-
cekler. Bu vergi sayesinde merkez
bankalannın kapasiteleri ve yetki-
leri daha da ku\"vetlendırilmiş ola-
cak.
Vergi geliri küçümsenecek
miktardegü
Uluslararası sermaye hareketle-
rinin vergilendirilmesinde büyük
bir gelir elde edilebilecek. Örnegin
yılda 57 trilyon dolar tutanndaki
sermaye hareketlerinden alınan bin-
de 2 oranında vergi, yılda 150 mil-
yar dolar gelir anlamına geliyor. To-
bin'in önerisi ise bu gelirin ulusla-
rarası ortak bir fonda toplanarak kü-
resel eşitsızliğin giderilmesine kat-
kıda bulunulması.
Ortak tavır gerekli
Ancak uluslann aym vergi oranı
üzerinde anlaşmalan gerekiyor. Ve
bunun da öyle kolay olmadığı bili-
niyor. Ancak dünya ekonomisınde-
ki son gelişmeler, hem sanayileş-
miş ülkeleri hem de gelişmekte olan
ülkeleri "ortak bir tavır alma" ko-
nusunda harekete geçirmeye başla-
dı.
Avaıstralya ve Fransa sermaye ha-
reketlerinin vergilendinlmesine
olumlu baktıklanru belirtirken Ma-
lezya Başbakanı bu konuda derhal
harekete geçilmesini önerdi.
Kanada hükümetinde ve APEC
ülkelerinde de Tobin'in vergilendir-
me önerisi tartışılmaya başlandı.
Uluslararası finans sektörünün tüm
gücüyle muhalefet edeceği ise bili-
nen gerçek.
Ekonomisi bozguna uğrayan Rusya'da işsizlerin sayısı her gün biraz daha arOyor.
Bunlar daha önce de oldu
Serbest piyasa ekonomisinin en
büyük deney alanı, zaferinin
simgesi olduğu için olsa gerek,
Rusya'daki knz, 'gMel'
mitolojisini toptan yıktı. Asya
krizi, IMF yapısal uyum
politikalanna yönelik eleştirileri
güçlendirmişti, Rusya krizi
eleştinlere daha bir haklılık
kazandırdı. Şimdi. sermaye
hareketlerinin sınırlandınlması,
ekonomiye devlet eliyle
genişletici müdahale, döviz
fiyatlannın kontrolü gibi anti-
monetarist, 'Veni Keynesçi'
politikalar gündeme geliyor.
Rusya knzıyle birlikte, küresel
resesyon, genel çöküş,
senaryolan kapitalizmin en
iyimser köşelerinde bile
konuşulmaya başlandı. Artık
serbest piyasanın ekonomik
dengeleri kendiliğinden
kuracağını hâlâ savunmaya
devam etmek mümkün değil.
Çünkü piyasa ekonomisinin
evrensel kabulü, küreselleşme ve
teknolojik devrim, daha önce de
yaşanmıştı. 1890'lardaki
küreselleşme, serbest piyasa
ekonomisinin 1900'lann
basındaki krizi. önce 1. Dünya
Savaşı'na, Rus devrimine,
1929'da bir borsa çöküşüne,
ardından küresel bir depresyona,
faşızme, II. Dünya Savaşı'na
Doğu Bloku'nun ve Çin'in
Batı'nın ekonomik kullammına
kapanmasına yol açmıştı.
Küreselleşme süreci kendi
ağırlığı altında çökmüştü. Diğer
taraftan, bugün durumun
vahametini kavramak için,
1930'larda, benzer bir kriz
içinde, hem de serbest piyasa
ekonomisinden uzaklaşılmaya
başlandığı bir dönemde
Keynes'in yaptığı uyanyı
hatırlamak gerekiyor: "Şimdi
deflasyonist baskılan hafifletecek
bir süreç işletilmeye
başlanmışür." Ancak, "acaba
mali kurumlar ve uluslararası
kredi sisremi bu sürecin sonuçlan
aiuıana kadar ayakta kalabttir
mi?" Dün Kenyes bu soruya
olumlu bir cevap veremiyordu.
Bugün, henüz, deflasyonist
baskılan hafifletecek
politikalann uygulanmaya
konduğunu henüz söylemek bile
mümkün değil. Şimdi iktisatçılar
yine bu tedbirlere geri dönmek
istiyorlar. Ne var ki "serbest
piyasaa dinozorlar" yüzünden
işleri çok zor.
Küresel bir köy
Yenidünya
düzenimi?
SSCB çöktükten sonra, kutuplaşma
kalktıktan sonra, ulusal sınırlan orta-
dan kaldıran, '•küresel bir köy" oluş-
turan ekonomik, teknolojik gelişme-
lerle bir banş, huzur ve refah dönemi
başlayacaktı. Ancak böyle olmadı.
Körfez'de, eski SSCB, Yugoslavya
ve Afrika'da etnik ve yerel savaşlar ya-
şandı ve yaşanıyor. Ortadoğu'da, Kıb-
ns'ta, Kuzey Irak'takronik istücrarsız-
lık var; Önce Uzakdogu'da şimdi de
Rusya'da siyasal çalkantılar ve top-
lumsal kargaşa tehlikesi artıyor. Kök-
tendinci akımlargiderekgüçlendi, ba-
tı bloku iç istikrannı kaybetti, bölge-
sel ulusal çıkarlar derinleşti, küresel
bir liderlik krizi ortaya çıktı.
Devletle mafyanın iç içe geçmesi
yaygın bir olgu haline geldi. Giderek
artan sayıda bölge "Balkan''laşırken
devletler de mafyalaştı, ekonomi ka-
yıtdışılaştı. Sadece devlet işletmeleri,
emeklilik ve sağlık sistemleri değil,
güvenlik sistemleri, hapishaneler gi-
derek özelleştirmeye birer sermaye
değerlenme alam olmaya başladı.
Yoksul ve zengin ülkeler, yoksul ve
zengin sınıflar arasındaki, en düşük
ücretle en yüksek ücret arasındaki fark
başdöndürücü bir hızla arttı.
Avrupa Birliği
Ortakpara
birimiteMkede
Gelecek sene Avrupa, bir ortak pa-
ra birimine geçmeye başlayacak. Bu-
nun gerçekleşmesi için Avrupa Birliği
ülkelerinin bütçe açıklan ve kamu
borçlannın belli sınırlar içinde tutul-
ması gerekiyor.
Bu sene, ortak pazar birimine gider-
ken Avrupa Para Birliği ülkelerinin pa-
ralan arasmda oransal bir bağlantı sap-
tandı. Bu bağlantının da korunması ge-
rekiyor.
Önce Asya şimdi de Rusya krizi ve
küresel bir resesyon olasılığı bu senar^
yolann üzerine kara bir gölge düşürdü.
Bu krizlerin etkisiyle Avrupa ülkele-
rinde ihracatyavaşlar, ekonomik büyü-1
me geriler ve işsizlik tekrar artmaya
başlarseı, kamu harcamalannı sınırla-
mak zorlaşır. Aynı zamanda ekonomik
durgunluk kârlan etkilediği için vergi
gelirleri düşer ve bütçe gelirleri olum-
suz etkilenir.
Ortak bir parasal yönetim sağlaya-
bilmek, tek bir faiz oranı uygulayabil-
mek için Avrupa ülkelerinin ekonomik
ritimlerinin birbirine benzemesi gere-
kiyor.