Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 1998 PAZAI
HABERLERIN DEVAM
GUNCELcÜÎSEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Erteleme olasılığına, hatta eski dava arkadaşlan-
nı bir araya getiren DTP'den bu yönde gelen ısrar-
lı isteklere, "ciddiyetle bağdaşmaz" diye karşı çıkı-
yor.
Oysa Demırel yerel ve genel seçimlerin bir arada
yapılması durumunda (18 Ağustos-Sabah) müthiş
sakıncalar çıkacağını öne surüyor, altını çizerek
"öteden beri çifte seçime taraftarolmadığını" söy-
lüyor.
Cumhurbaşkanı vurgulayıcı, siyaseti yönlendir-
me amacını taşıyan demecinin üzerinden sadece 4
gün geçtikten sonra, çifte seçımin büyük sakınca-
lannı bir yana bırakıyor. Bu kez o savlan fazla cid-
diye almadığını sezdiren bir uslupla "bazı 'kompli-
kasyonlar' olacağından" söz ediyor. (22 Ağustos-
Milliyet)
Cumhurbaşkanı'nın ilk demecinde rejim açısın-
dan kimi kaygılan var. Erken seçımi düzlüğe çıkışın
işareti saymıyor. Tersıne "Meclis'te yine bugünkü-
nün aynı tablo oluşacağını ve yeni pariamentonun
da hükümet çıkaramayacağını" öne sürüyor.
Ya 4 gün sonra? istanbul'dakı evinde Demirel'i
dinleyen Derya Sazak şunları yazıyor:
"Ancak Demırel, '(seçimleri) Mayıs olmadı, son-
bahara bırakalım ya da 2000'e kadar böyle gidelim'
gibi görüşlerin hükümetin yanı sıra topyekûn par-
lamentoyu ve rejimı yıpratmaya başladığına inanı-
yor."
22 Ağustos demeciyle öyle konuşuyor ki Demi-
rel, 18 Nisan'ı adeta "dönüşü olmayan yol" diye ta-
nımlıyor.
Kuşkusuz bir gün çifte seçime karşı çıkan, 4 gün
sonra 18 Nisan'da mutlaka çifte seçim yapılacağı-
nı söyleyen Cumhurbaşkanı kımi sakıncalar çıkacak
olursa, eleştirilerin odak noktasında yer alacağını
herhalde biliyor.
Çifte seçimin sakıncaları sıyaset dünyasında tar-
tışılırken hemen her konuda sıyasete rehberlik me-
rakı ve konuşmalarıyla tanınan Demirel tek sözcük-
le bu konuda göruş bildırmıyor. Eleştirilen ilk nokta
ba
'Baba-kardeş' işbirliği
Bu tartışmaları yaşadığımız gunlerde Demirel, Yıl-
maz'ı birçok kez ya kabul ediyor ya da Başbakan'la
başka ortamlaraa buluşuyor.
Görünen o ki, çifte seçımin sakıncalarını "Baba"
ö^lubu ile Başbakan'a anımsatmıyor. Eleştirilerde
ikinci nokta.
Seçim Yasası Meclis'ten geçiyor. Demırel aynı
gün onayladığı yasayı 18 gün sonra eleştiri bom-
bardımanına tutuyor.
Bu garip gelişmeleri anımsayan Demirel son de-
mecinde "ama, seçim kararı bana gelmiyor ki" di-
yor. Bir çeşit yakını sergiliyor.
Savunu düzeyinde "bu kararı Meclis alıyor" di-
yor ve böylece seçim kararında Meclis'in yetkili ve
soaımlu olduğunu bir kez daha kabul etmiş oluyor.
Bu temel ilkelere karşın neden sonra çifte seçi-
me önce karşı çıkıp mılletvekılı seçımini erteletme
peşinde olanları heyecanlandıran destek içerikli de-
meci niçin veriyor? 4 gün sonra "ertelemenin cid-
diyetle bağdaşamayacağını" açıklamak zorunlulu-
ğunu neden duyuyor?
İlk demeciyle sonuncusu arasındaki kısa zaman
diliminde vurguladığı muthiş "sakıncalar" gidiyor,
yerini"baztkorrrplrkasyonlar"alıyor. "Baba"kürek-
leri okyanusa doğru değil, tersine çekiyormuş gibi
bir izlenim veriyor.'
Erken seçimin "derde deva olmayacağı" inancın-
daolan Demirel'in kuşku-
ÎSKI ihalesinde yolsuzhıkI Baştarafı 1. Sayfada
bir şebeke kurulduğu görülüyor"
dedi. Özlü, Eroğlu ve ISKrnin yö-
netim kurulu başkanlığını yapan
Fazilet Partili (FP) tstanbul Büyük-
şehir Belediye Başkanı RecepTay-
yip Erdoğan'ı istifaya çağırdı.
CHP İstanbul ll Başkanı Etem
Cankurtaran ve CHP istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Meclis üyesi
ve Grup Sekreteri Atafay Atilla da
FP'yi, ihaleleri yandaşlanna peş-
keş çekmekle suçladıJar.
İP tstanbul 11 Binası'ndadünbir
basın toplantısı düzenleyen Turan
Özlü. lSKl'nin 1 Temmuz 1997 ta-
rihinde kapalı zarf usulü gerçek-
leştirdiği düktil font boru ihalesin-
de Suudi şirketin kayınlarak hile
yapıldığını belirtti. Ihaleye Suudı
Şirket Amiantit'in de aralarında
bulunduğu 3 şirketin katıldığını
kaydeden Özlü, şirketin 1 milyon
444 bin 820 dolarla en düşük tek-
lifi vermesine karşın, şirketin tek-
lifinde taşıma ve sigorta maliyetı-
nin gösterilmediğine dikkat çekti.
Özlü şöyle devam etti:
"Böylece şirketin diğerlerine gö-
re daha ucuz teklif vermediği orta-
ya çıktı. Esas olan boruların İS-
Kİ'ye fstanbul'daki teslim fiyatıdır.
Açıkça ortadadır ki ihalede hile ya-
pıimıştır. Suudi şirketten topiam
642 kilomctrelik boru alındı \e 7
nıilyon 500 bin dolar para ödendi.
Önceleri başka bir firmadan met-
resi 74 Fransız Frangı'na mal edi-
len borular Amiantit'ten 158 fran-
ga mal edilmiştir. İSKİ zarara uğ-
ratılmıştır."
Şerh koydu, sürüldü
Turan Özlü, İSKI Ihale Komıs-
yonu üyelerinden Dış Satınalma
Müdürü Seniha Ersoy'un. ihalede-
ki söz konusu hileyı saptamasın-
dan sonra kurumun Jsfranca'daki
bınmine sürüldüğünü kaydetti. Öz-
lü. "Istranca ve Sarıgazi, İSKİ
mensuplarının sürgünler hapisha-
nesi, bir toplama kampıdır. Şeriat-
çılann adaleti de böyle oluyor" di-
ye konuştu.
Düktil font borunun çelik boru-
dan farklı olarak içme suyunu gü-
venli taşıdığına dikkat çeken Tu-
ran Özlü. ilk kez bir Suudi firma-
sına ihale\erildiğıni söyledi. Nisan
1998 tarihinde de aynı şirkete 1890
kilometrelik boru ıhalesinin veril-
digını belirten Özlü. "Ancak Hazi-
ne garantisi gerektirdiği için bu
aJınıgerçekleşmedi. İhaleyeHazüıe
onay vermemiştir" dedi.
İSKİ yönetim kurulunun boru
alımı için gerekli kredinin önemli
bir bölümünü de şeriatçı finans ku-
rumlanndan sağladığını ifadeeden
Özlü. Başbakanlık Dış Ticaret
MüsteşarlıgVnın genelgesi uyann-
ca taşımanın Türk bayraklı nakil
araçlanyla olması gerekirken, söz
konusu olayda taşımanın Arap bay-
raklı gemilerle yapıldı|ına dikkat
çekti. Borularda üretim kusuru ve-
ya nakliye esnasında yüzde 10-20
oranda kusurolmasma karşın, öde-
menin hiçbir kontrol yapılmadan
gerçekleştirildiğini vurgulayan Öz-
lü. "Bu olayda ilgili bölüm şefı de
Istranca'ya sürgiin edilme tehdi-
diyleödemeyapmayazorlandı" di-
ye konuştu. Özlü, Suudi şirketin
Türkiye temsılcisi Hamle Inşaat ile
İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğ-
lu'nun eşi HaticeEroğlu naait Va-
di Mühendislik şirketinin kuruluş
adreslerinin de aynı olduğuna dik-
kat çekti. Borunun aslında Eroğ-
lu'ndan alındığını belirten Özlü,
şöyfe devam etti:
"Vadi şirketinin diğer ortaklan
da İstanbul Büyükşehir Beiediyesi
Genel Sekreter Vardımcısı Adem
Baştürk'ün eşi Ayşe Baştürk, FP
Kadıköy İlçe Yöneticisi Dursun
Abdulselam Topacık'ın eşi Hatice
Topacik ve fzzet Öztürk'ün eşi
Meryem Öztürk. Tayyip Erdo-
ğan'ın başında bulunduğu şeriatçı
Fazilet yönetiminde İstanbul tarihi-
nin en büyük vurgunu vapılmakta-
dır. Belediye kaynaklan şeriatçı va-
kıflar ve şirketler aracıliğıyla yağ-
maianmaktadır. Adil diizen dedik-
leri tşte budur. İstanbul için çö/üm
vize değil, şeriatçı yağmanuı başın-
daki Erdoğan'dan kurtulmakttr."
Turan Özlü, yann gereklı yerle-
re başvurarak suç duyurusunda bu-
lunacaklannı da söyledi.
C u m n u r i
>
e t K i
t e p K u l ü b ü a g u s t o s ^ ı e t k i n -
| i k l e r i kApsammd. o^^ Kaürooghı da
okurianvla buhışfu. Yıllanru gazetecilik nıesJeğine adamış oian KaOrcıoğlu. okuriann yoğun sogi gösteri-
siyle karştiaştı ve söyleşti. Katırcıoğiu. çoğunluğunu gazetecfliğe meraklı gençlerin oluşrurduğu okuriaruıa
'Ohır Böyle Vakalar" adlı kitabını imzaJadı. CKK Taksim Sergi Saionu'nda bugün de Nurşen Aslan-Hak-
kı Çopuroğlu, "Çevrecilik Bir \ aşam-Ma\ i Düşler' başlıkiı bir dinJeti sunacak.
suz, başkanlık sıstemı
aklından hiç çıkmıyor.
Ne çare Demirel'in ilk
ve son demeçlerindeki
değişım; Cindoruk u
hayli şaşırtmış olmalı.
Zira çifte seçime karşı
"Baba-kardeş" öylesıne
uyum içınde siyaset ser-
gilediler ki; örneğin erken
seçim, bugünkü parla-
mentoya benzer ya da
hemen hemen aynısı bir
aritmetik getirirse... Fazi-
let birinci parti. Yedeğin-
dedeDYP olursa...
Bu olasılığa gönülden
katılan Demirel 28 Şubat
1997'de başlayıp sürege-
len bunalıma yine dikkat
çekiyor.
Cindoruk mu? Adı üs-
tünde demokrat bir parti-
nin genel başkanı ya. De-
mirel'le bu konuda aynı
kapıda buluşuyor.
"Faz;7yo/"un hükümet
olacağını söylüyor.
Birbirini tamamlıyorlar!
Mehmet
Barlas
• Baştarafı 1. Sayfada
renildi. Barlas'ıntransferi-
ni. Zaman Gazetesi Mu-
rahhas Üyesi \eCıhan Ha-
ber Ajansı Yönetmenı
M. Erdoğan Tiizün'ün ger-
çekleştirdıği, bu gelişme-
lerden haberi olmayan An-
kara temsılcisi ve köşe ya-
zan Fehmi Koru'nun da
tepki gösterdiği ileri sürü-
lüyor.
Selahattin Sadıkoğlu ile
birlıkte Zaman gazetesıne
geçen Mehmet Barlas"ın
haftada 6 yazı yazacağı ve
her gün yapılan yayııı ku-
rulu toplantısına katılacaSı
ileri sürüldü.
Sayısal Loto
• ANKARA(A4J-Mı!lı Pı-
yango Idaresi tarafından dü-
zenlenen Sayısal Loto'nun
bu haftaki çekılişi yapıldı.
Çekilişte kazanan numaralar
5, 17. 18.39,42 \e 46 ola-
rak behrlendi.
, Sayısal Loto'nun bu haf-
taki çekılışınde 6 bılen çık-
madı, 5 bılen 200 kışı 749
milyon475'erbın.4bilen 13
bin487kişı 5mıl>on635'er
bin,3bilen306bin761 kişi
ise485'er bin lira kazandı.
BARIŞ PARTISI'NDEN
KAMUOYUMUZA DUYURU
Kurucıı Başkanımız.
Sa\ ın ALİ HAYDAR VEZİROĞLU'nun
çağnsı iizerine
Genişletilmiş Örgiit Toplantısı yapılacak
ve
TÜRKİYE'MİZİN Dl N l , BICJÜNÜ VE "BARIŞIK" YARINI
DEĞERI.ENDİRİLECEKTİR.
Bu toplantıda diğer konuşmacıların yanısıra,
Sa\ın Veziroğlu da
görü^lerini açıklayacaktır.
Vatandaşlarımız. hilim adamları ve iş adamlarımız ile
sivil toplum orgutlerimiz. sendikalarımız,
değişik göriiş \e dii^iincelere sahip tüm siyasi partilerimiz
toplantımıza davetlidirler.
SaygılanmJa,
ABİDİN ÖZGÜNAY
Barış Partisi Genel Başkanı
IRTIBAT IÇIN
Ankara Tel
İstanbul Tel
(0.312)439 04 44
: (0.212) 296 83 29
Fax: (0.312) 440 01 18
Fax: (0.212) 296 77 26
LUTFI KIRDAR KONGRE SALONU
Harbiye - Taksim / İSTANBUL
29 Ağustos 1998, Cumartesi Saat: 10.00
Viagra'yı
• Baştarafı 1. Sayfada
Izmir'e deve kervanıyla
gelen lncirliovalılar, kent
sokakJannda davul ve zur-
nalarla dolaşarak festıvalle-
rini tanıttılar. Ellerinde In-
gılizce yazılı "Incir is Tur-
kish VTagra" (Türk Viagra-
sı incir), "lncir is the natu-
ral Vıagra" (Doğal Viagra
ıncir), "lncir is the bestaph-
rodisiac"(En iyi afrodızyak
incir), "lncir is the hoh fru-
it" (Kutsal meyve incir)
pankartlanyla yürüyen ln-
cirliovalılar, doğal enerjıyi
tncirliova'da yetişen incir-
de aramalan çağnsı yaptı-
lar. lncirliova Kaymakamı
Kamü Köken. inciri lzmir-
lilere tattırmak için geldik-
lerini, üç dinin de kutsal say-
dıgı meyveyı daha iyi tanıt-
mayı amaçladıklannı söyle-
di. Köken, suni maddelerin
insanlar üzerinde tedavisi
mümkün olmayan tahnbat-
lara yol açtığını belırterek,
"Doping maddeleri, viagra
fonksiyonlannın daha etküi-
si İncirliiA^'da mocut. Ege
Bölgesi'nde yetişen incirin
ne kadar etkili olduğunu
söylüyoruz. Gerçek anlam-
da güç ve enerji kaynağı in-
cirin yöremizde yetişmesin-
den muduyuz" dedi. Festi-
valin açılışına katılan tzmir
Ticaret Odası Başkanı Ek-
rem Demirtaş da incirin her
yıl kurutulduğunda Izmir'e
davuJ zurna eşliğınde geti-
rildığini belirterek, "İncirin
bugün 60-70 milvon dolar
ihracatı \apdıyor. Incirihra-
caünı artnrmak ve Londra,
Paris gibi Avnıpa'nın belli
başlı merkezlerine ulaştır-
mak İzmir Ticaret Oda-
sı'nın üstünde durduğu bir
konu"dedi.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBA1
M Baştarafı 1. Sayfada
Ne var ki masadaki hesap araziye uymadı. Si-
yanür dolu konteynırı taşıyan TIR, Issık Göl'ün gü-
neyinde Barskön yakınlarında kaza yaptı. Kontey-
nır nehre uçtu... Olay 5-6 saat kadar gizlenmek is-
tendi. Baktılar ki olacağı yok, açıkladılar, bölge hal-
kını uyardılar...
Balık, kuş, küçükbaş hayvan ölümleri fotoğraf-
lanmış, filme alınmış...
Turizmde en yogun mevsim ağustos olmasına
karşın gelip giden önceki yıllann çok altında...
Bölgede, anlattıkları kadarıyla, yöneticilerin tav-
n ise bana çok tanıdık geldi nedense. Siyanürün
hemen uçtuğu, kalıcı olmadığı, etkisinin kısa sü-
rede geçtiği anlatılmış. Bunu kanıtlamaktan kolay
ne var? Yöneticiler giymiş mayoyu, doğru göle...
Bence eksik kalmış; sudan bir bardak alıp içse-
lerdi. Sonra da halka dönüp şöyle deselerdi:
"Siyanüriü su daha tatlı, her derde de deva-
dır..."
Her neyse, olayın etkisinin süresi, miktan bilim
adamlarının işi. Ancak tedirginliğin sürdüğü de
gözle görülür bir gerçek.
Siyanürün yayıldığı güney bölgesinde hâlâ kont-
roller devam ediyor. Kuzey daha rahat...
Bişkek'ten yöre insanlannın en çok kullandığı,
otobüs-dolmuş arası 1950-1960 model biraraçla
Issık Göl'eaçılalım...
Issık kolay anlaşılabileceği gibi sıcak demek. Göl
bizim alıştığımız sıcaklıkta değil, hiç donmadığı
için bu adı almış. Çevredeki dağların ağustosta bi-
le kar ile kaplandığını görünce insan kışın gölün
donmamasının anlamını daha iyi kavrıyor. Suyun
zenginliğini uzun uzun anlatmayalım, ağırtığı 35 ki-
loya kadar varan balık tutuyorlarmış.
Uzun süre toprakla barışık bir nehrin kıyısında
yolculuk ettikten sonra Balıkçı kasabasına vardık.
Garajda bizi kurutulmuş balık satan çocuklar kar-
şıladı. Ipe dizmişler, 8-10'luk gruplar halinde satı-
yorlar. Yüzlerine bakılırsa işler pek iyi gitmiyor. Si-
yanür akla düştükten sonra balıkları tut tut, ipe diz,
kâretmiyor...
Yol boyunca, çevre dağlarda yaşayan kuşlann,
yaban keçilerinin heykellerini yapmışlar. Yeıîeşim
yerierinin brtiminden hemen sonra yeni biryapılaş-
ma başlıyor; mezarlar.
Kimileri küçük bir kale, kimileri ev görünümün-
de. Hemen hepsinin üzerinde ay var. Bazılan yıl-
dızlı... Balıkçı'dan sonra Toruaygır, Tamçi, Çolpan-
Ata, Bosteri, Korumda kasabalannı geçtik. Aksu
nehrinden sonra Çonörüktü, Kudurgu, Körmöntü...
Ardından Sanbulak.
'Iki kız bir cankız'
Son kasabanın öteki ve haritada kullanılan adı
Balbay. Haydi burada mola vereyim dedim. Yeşil,
içinden dere geçen küçük bir kasaba.
Bir dükkândan alışveriş yaptım. Türkiye'den ge-
len bisküvilerraflarda. Cikletten çıkan tbrahim Tat-
lıses, Sibel Turnagöl resimleri raflann kıyılanna
yapıştırılmış.
Dükkânın hemen yanında bir ev. Içerden sesler
geliyor. Gülüşüyorlar, bağınyoriar. Kapıyı çaldım...
Henüz 53'üne girmiş bir kadının doğum günü-
nü kutluyortarmış. Aralarına girip samimi olmarn
birkaç dakikadan fazla zamanımı aldı. "
Tanıştık:
"Çınara, Tugay, Hakkıbeg, Şaygül, Buked,
Almakan, Zurakan, Gülüy, Altınay, Kunduz
(Gündüz), Aysel, Dinara, Gulbara."
En hareketlileri Çınara... Her şeyi o çekip çeviri-
yor. 3 çocuğu varmış. Iki kız, bir "cankız". önce an-
lamadım... Erkek çocuğa cankız diyorlarmış.
Dolapta ne varsa önüme yığdılar. Çınara eti gös-
teriyor, Dinara kaymağı...
Sohbetin birinci saatinde Issık Göl kenarında
pikniğegittik. Hakkıbeg'in Lada'sına 10 kişi bindik,
çok kolay. Arkaya 4 kişi oturuyor. Her birinin kuca-
ğı bir koltuk daha.
Sazlıklartn kıyısında bir kumluğa yerieştik. Tür-
küler başladı. Herkes birer tane söyledi. Sıra ba-
na gelince Çınara bağırdı; "Örgese sende".
Orgese sıra demekmiş.
Dönüş yolunda Çınara'nın gölü okşayan türkü-
sü kulaklarımdan gitmedi:
"Issıkgoluuum, Issıkgoluuum, kuşlarrrbağııı..."
MÎT'te ekip savaşı ÇiDer'e uzanıyor
• Baştarafı 1. Sayfada
si'nın başma getırdi. Eymür. Ağar'ın genel
müdürdanışmanlığına getirdiği emekli yar-
bay eski MlT'çı KorkutEken'i de çok iyi ta-
nıyordu. Eski emniyet istihbaratçısı Hanefi
Avcı'nın anlatımlanyla "Yeşil" kod adlı
Mahmut Yıldınm. Eymür döneminde MtT
tarafından korunup kollandı.
Kulıslerde. Eymür ile asker kökenlı olan
Yavuz Ataç'm aynı ekip içınde yer aldığina
dikkat çekilirken, Ataç'ın ülkücü mai>a Iı-
deri Alaattin Çakjcı'yı koruyup kolladıgına,
ona ayncalıklar sağlayan bazı belgeleri sağ-
ladığına işaret ediliyor. Çakıcı'nın, Çin'e
sürgüne gönderilen Yavuz Ataç'ın MİT'te-
ki görevine iade edilmesı için Eyüp Aşık'ı
arayarak tehdit etmesinin ardından hüküme-
tin harekete geçtiği belirtiliyor.
Aralannda Abdullah Çatiı ve Oral Çe-
lik'in de bulunduğu ülkücü katillere, "ASA-
LA terör örgütüne karşı yürütülmesi öngö-
rülen mücadele için de" ayncalık sağlayan
pasaportlar venlmişti.
Dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Hi-
ram Abas'ın eşgüdümünde gerçekleştirilen
organizasyon sırasında, Çatlı ve çevresince
"Mete Ağabey" olarak bilinen eski MÎT
mensubu Metin Günyol'un da Çatlı ekibıy-
le bağlantı kurduğu dile getirilmişti.
TBMM Susurluk Komisyonu üyesi, CHP
Içel Millervekili Fıkri Saglar, Alaattin Ça-
kıcı 'ya verilen pasaportlara dikkat çekerken,
ASALA eylemlen ıçm görevlendirildiklen
öne sürülen Çatlı ve arkadaşlanna da ayn-
calık sağlandığının Susurluk tartışmalan sı-
rasında ortaya çıktığını söyledi.
Kırmızı pasaport ayncalığının yalnızca
Çakıcı'yla sınırlı olmadığını kaydeden Sağ-
lar, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldınm'ın
Metin Atmaca sahte kimliğiyle Beyrut'a gi-
derken, kırmızı pasaporta sahip olan 2 MİT
elemanıyla çıkış yaptıgını anımsattı. Kutlu
Savaş'ın hazırladığı Susurluk raporunda. Ye-
şil'le ilişkisi nedeniyle teşkilatm sorgulan-
ması gerektiği kaydedilirken bu konu şöyle
yeraldı: "~.4jıkara'dan9J.1996'da>eniden
pasaport verilmesinden sonra Metin Atma-
ca'nın ("S'eşil) gerçek kimliğini bilen Ankara
poüsinin bu dosyayı bir milyon dosya arasın-
da adeta kaybetmesinin sebebi de bellidir. Bu
pasaportu alan MİI "in hangi devlet proble-
mini çözdüğü de arasünlabilir. Daha sonra
23 Kasun 19%'da MITUn diplomatik pasa-
porttaşıyan Murat Tunç veGürcan Bora kod
adlı mensuplarının beraberinde Metin At-
maca ve Vahdet Özer'le TK 137 sefer sayilı
uçağında 3 ABC ve D numaralı koltuklarda
oturan. İstanbul'dan da TK 320 sefer sayılı
uçakla Beyrut'a giden ve VIP Başbakanlık
işaretiyle uçan 5 BCD ve 5 F koltuklannda
oturan 4 kişinin hangi devlet görevini ifa et-
tiği »orusu haklı ve yerinde bir suakür."
Savaş. "itlaf edilmesi gereken bir kişinin
V1Psalonundan devletgörevinegönderilme-
si" anlayışmı Susurluk olarak nıtelemışti.
Kutlu Savaş'ın raporundakı bu değerlendır-
meler, söz konusu 2 MİT elemanına da ve-
rilen pasaportlann geçerlilığıni gündeme ge-
tirdi. Yasaya göre. yalnızca devletin en üst
düzeyindeki görevlilerle. diplomatlara ven-
len pasaportlar. aynca heyetlerhalinde gide-
cek olanlara geçici ve sınırlı bir süre için ve-
riliyor.
Ferda Temel ve
5 adarra tutuklandı
• İstanbul HaberServisi-Çek
tahsilatı için bir işadamını ölûmle
tehdit ettikleri iddiasıyla yakalanan
eski polis memuru Ferda Temel ile
Eyüp Göpl. Halil Gedik, Kenan
Duransu, Abdullah Hakan Gül ve
Kadir Kadiroğlu Nöbetçi 2 No'lu
DGM tarafından tutuklanırken,
Bhjol Keskin, Yalçın Adıgüzel ve
Kadir Ancan serbest bırakıldı.
DrizaJtına
• ADAPAZARI - Doğu ve
Güneydögu Anadolu'dan gelen
tanm tşçüerinin çahşbğı Arifıye'ye
röportaj yapmaya giden ve isimleri
açıklanmayan biri Aydmlık
Gazetesi muhabiri, ikisi Işçi Partisi
Öncü Gençlik üyesi üç genç önceki
gün saat 11,00'de polis tarafından
gözaltma alındı.