28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23AĞUSTOS1998PAZ) 10 PAZAR KONUGU Mimarlıktarihi uzmamProf.Dr. Afife Batur 'la son günlerdegündeme gelen koruma kurullannı konuştuk 'Bakanlık rantçevrelerininbaskısı altında'A3 LJlı LJŞ Türkiye bir garip ülke. Arazi yağmacılan ve rantçılara olmadık primler verilirken kentleri, kültür ve doğa varlıİclannı korumak için mücadele edenlerin de başlanna olmadık işler açılıyor. Başı bir türlü dertten kurtulmayan bu korumacılardan birisi de Prof. Dr. Afife Batur. Mimarlık tarihi uzmanı olan Prof. Batur'un koruma kurullanndaki görevine ANAYOL ve REFAHYOL dönemlerinde son verilmişti. Prof. Batur açtığı davayı kazanınca bu kez şimdiki Kültür Bakanı Istemihan Talay döneminde kuruldaki görevine döndü. Ancak yeniden görevden alındı. Prof. Batur yeniden dava açtı. Gördüğünüz gibi tam anlamıyla kurullardaki görevınden alınma şampiyonu olup çıkrmştı. Bu arada Istanbul'daki mimarlar da Prof. Batur'u meslek odalannuı başkanlığına seçtiler. Bütün bunlar olurken söz birliği etmişçesine Yeni Yüzyıl ve Hürriyet gazeteleri önceki hafta Prof. Batur hakkında Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın da açıklamalannın yer aldığı bazı haberler yayımladılar. Bu haberler üzerine, tartışma farklı bir boyuta çekilmiş oldu. Biz de Prof. Afife Batur'dan bu iddialan yanıtlamasını istedik. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU ••• Siz birkaç kez koruma kurullanndaki görevlerinizden altndınız. Kültür Bakanlığı sizigörevden altrken bunungerekçelerinibil- diriyor mu? Ve hangi konularda bakanltğın ilkelerine uymadığınız yönünde size bakan- lıktan uyarı geliyor ? BATUR - Hayır, böyle bir şey hiçbir zaman olmadı. Bu benim üçüncii kez görevden alını- şım olduğu için oldukça deneyimli sayılınm. Ilk kez görevımden alınmam Sayin Agâh Oktay Güner'in dönemiydi. Hükümet daha güvenoyu almadan benim ve kuruldaki diğer üye arkadaşlarımın koruma kurulundaki gö- revimize son verdi. Hiçbir gerekçe gösterme- di. •İM Görevden alındığınızı bîldiren yazı na- sıl kaleme alınmıştı? BATUR - Mizah konusu olabilecek biçim- de... Yazının başında bütün resmi yazılarda olduğu gibi "İlgi" yazılı bir bölüm var. O bö- lümde bana teşekkür ediliyordu. Cümle şöy- leydi: "Size şimdive kadarki hizmetleriniziçin çok teşekkür ederiz. Görevden alındınız." Yani yazıda sadece kuruldaki görevinize son venldiği size bildiriliyor. Başka hiçbir şey yok. WKKMGerekçeyiöğrenmek için neyapmakge- rekiyor? BATUR-Gerekçeyi öğrenmek için mahke- meye başvurmanız gerekiyormuş. Ben, dene- yimlerımle bunu öğrendim. Birinci kez gö- revden alındıktan sonra yaphğ^ım başvuruda çok sayıda gerekçe gösterilmişti. Bunlar ara- sında StT kararlannı alırken kurulda bulun- ması gereken kurumların tam olarak temsil edilmediğı yönünde bir suçlama vardı. Oysa üst mahkemede de gerekli kurumlann çağrıl- dıkları konusunda cevabımızı vermiştik. İkıncisi, yetkim olmadığı halde SİT karar- lannı açıklamak için basın toplantısı düzenle- mem büyük bir suçlama olarak karşıma gel- di. Doğrusu bu konuda yetkim olmadığını bil- miyordum. Ben, bir kurulun başkanı olarak basına açıklamada bulunmayı doğal karşıla- mıştım. Ama yetkim olmadığını bilseydim de bu açıklamayı yapardım. ••• Peki, bakanlık kurullarm şeffafolma- larını istemiyor mu? BATUR - Herhalde istemiyor. Biz SlT ka- rarlannı kamuoyuna hemen duyurmayı şun- dan istedik: Bu tür SlT kararlannı içeren yazılar bakan- lıktan hemen açıklanmaz. Ve bakanlığmpoli- tikasına bağlı olarak bunlar hemen kamuoyu- na açıklanmayabilir. Bunun ömekleri de var. Doğrusunu söylemek gerekirse, Sayın Fîk- ri Sağlar (eski Kültür Bakanı) bu konuda bi- ze bir şey söylememiştir. Biz bu kararlann bir an önce kamuoyuna du- yurulması gerektiği inancı içinde açıklamayı yaptık. Siz şeffaflık sözcüğünü kullandınız. Ben kurula gırmemden itibaren, hatta ondan çok daha önce bu kararlann açıklanması ve ya- yımlanması konusunda ısrarlıydım. Çünkü da- ha önce bazı yolsuzluk ya da yanlış karar alın- dığı söylentileri çıkmıştı. Bunları önlemenin yegâne çaresi de bu ka- rarlann açıklanması ve kamuoyunun deneti- mıne açılmasıdır. Meclis"te alınan kararlar Resmı Gazete'de açıklanır da kurul kararlan neden açıklanmaz? Ben bunu anlayabilmiş de- ğilim. Oysa. kurul üzerindeki her türlü şaibe- nin ortadan kalkmasını sağlayacak en güçlü mekanızma açıklama yapmaktır. Dolayısıyla basın toplantısı yapmayı ve ka- muoyuna açıklamada buiunmayı çok doğal gördüm. Bunun gizlenecek bir yanı yoktuki... Bir kusur yapmamıştık ki... Bir başka suçlama da çalışmalan çabuklaş- tırma konusundaki beceriksizliğimdi. İMH Yani kararlann bir an önce çıkanlması mi isteniyordu? BATUR - Evet. Bakın, beş kişilik bir kurul \e bir kurul müdürü var. Bu kurulun önünde de y ığılmış dosyalar bulunuyor. Biz bütün ça- balanmıza karşın bu dosyalan hızlı bir biçim- de eritemedik. Belkı de ince eleyip sık dokuduğumuz dü- şüncesiyle işleri ağırlaştırdığımız yönünde suçlama yapılmıştı. Oysa biz tek tek dosyalar ve kararlar bazında çalışıyorduk, ama ağırlı- ğımızı daha çok önemli SlT kararlannın içi- nın doldurulmasına veriyorduk. ••• Bir örnek verir misiniz? BATUR - Örneğin, Çamlıca SlT alanı üze- rine çok çalıştık, ya da Deykoz ve Sanyer SlT kararlannı elde edebilmek için çok yoğun ça- lışmalar yaptık. Bunlar yüzünden dosyalar belki bir mıktar beklemiştir. Bu da şikâyetle- re yol açmış olabilir. Bu da görevden alınmam için bir suçlama olarak getirildi. Bir de henüz o zaman Cumhurbaşkanlığı 'na ait olduğu bilinmeyen Huber Köşkü'nün pro- jesinin kuruldan geçiş biçimı bir suçlama ola- rak getirildi. ^•H Bu suçlamada haklılık payı var mıydı? BATUR - Huber Köşkü'nün Cumhurbaş- kanlığı'na ait olduğu bakanlık hukuk danış- manları ya da avukatlannca bilinmiyordu ki, gelen suçlama bu konuda hiçbir açıklık içer- miyordu. Ben orada söz konusu edilen proje- nin Cumhurbaşkanlığı projesi olduğunu ilk kez kendim söyledım. Böyle bir projeden çı- karsağlamanın mümkün olamayacağını ifade ettım. Ama şunu belirtmem gerekir ki, orada be- nim gerçekten bir hatam oldu. Bunu mahke- mede de ifade ettim.Cumhurbaşkanlığf na ait Prof. Dr. AFİFE BATUR Adana doğumlu. Ortaöğrenimini Bursa Türk Eğitim Derneği Lisesi nde. \ükseköğrenimini İTV Mimarlık Fakültesi nde tamamladı, Aynı üniversitenın Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Kürsüsü 'ne asislan olarak girdı. Italya 'da restorasvon ve koruma konusunda staj vaptı. Halen İTV Mimarlık Tarihi öğretim ü'yesi. Ta rıh Vakjı nın kurucıı üvelerınden. HABİTAT II konferansı sırasmda Darphane'deaçılan Istanbul Sergısı nin koordinatörlüğünü vaptı. Kültür Bakanlığı nın koruma kurullannda görev vaptı. Üç ke: görevden alındı. Son olarak da Mimarlar Odası Istanbul Şubesi Başkanhğı 'na seçildi. renmemiştim. Nitekım hemen sonra avukatım Derviş ParJak beni aradı ve davayı kazandığı- mı, herhalde kurula geri döneceğimi söyledi. Kurula döneceğimi de yine çevrede doJaşan haberlerden öğrendim. Bu bana hemen bir şeyi düşündürdü: Ben bu olayın muhatabı kişi olarak bu ha- berleri almadan müteahhit çevreleri bu haber- leri alıyorlardı. Bu çok anlamlı değil mi? BATUR-Çok anlamlı. Bunun üzerine, o sı- rada bakanlık danışmanı olan Osman Tekin'in Oral Çaüşlar'ın arkadaşı olduğunu öğrenmiş- tim. O güne kadar Oral Çalışlar'la hiçbir ah- baplığım yoktu. Kendisine telefon ettim ve "Siz bakana ve arkadaşınıza yardım ermek is- tiyorsanız, bakın bakanlık nasıl bir tür kişiler tarafindan kuşatılmış. Bu konuda kendileriıü uyarsanız" dedım. Bana "Size telefon numarasını vereyim, ken- dinizkonuşun"dedi. Bunun üzerine daha son- ra bakanlık müsteşarı olan Osman Tekin'e te- lefon ettim. "Siz ve bakanla görüşmek istiyo- rum. Size işin perde arkasını anlatmayı amaç- lıyoruz" dedim. Osman Tekin bize bir süre sonra randevu verdi ve ben. Nuran Zeren ve Hakkı Önen, Ankara'ya gittik. Bizim gıttiğimiz gün Osman Tekin müsteşar olmuştu. Kendisiyle dört bu- çuk saat göriis.tük. Nasıl görevden alındığımı- zı, sonraki gelişmeleri, olanca aynntısıyla ken- disine naklettik. Kendisi bana. "Bir ay müsaade edin, Ho- cam. Her şey düzelecek" dedi. I Bu ne zaman oldu? BATUR - Herhalde Sayın Istemihan Ta- lay'ın bakan olmasından on beş-yırmi gün sonradır. I Demek ki Kültür Bakanlığı 'nın bir ayı Huber Köşkü projesi daha ben kurul üyesi ol- mamdan çok önce, sadece D'Aronco(Art No- uveau mimarisi uzmanı, halyan mimar) üze- rine uzman olmamdan ötürü bana teklif edil- di. Çünkü Huber Köşkü'nün mıman D'Aron- co'ydu... Bu teklif yapılınca ben, üniversitede görev- li olduğumu, böyle bir projeye ancak danış- manlık yapabileceğimi belirttım. Cumhurbaş- kanlığı Başdanışmanı, kızımın bir mimarlık bürosu olduğunu biliyordu. Bunun üzerine kı- zımın işi üstlenmesi projesinin formülü bulun- du. •İH Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı kim- di? BATUR - Coşkun Karadeniz. Bu konu ken- disine sorulup öğrenilebilir. Cumhurbaşkanlı- ğı'nın herhangi bir görevlisini ben kendi so- runuma kanştırmak istemiyordum. Ama ge- rekirse oradan soruşturulabilir. Coşkun Kara- deniz kızımın restoratör mimar olduğunu da biliyordu. "Biz bu işi Ayşe'ye verelim. O yap- sın. Siz de başında durup denetleyin" dediler. • • • Yani siz bu işi Cumhurbaşkanlığı 'nın isteği üzerineyaptınız? BATUR - Tabii. Ama bu sadece benim de- ğil, üniversiteden dört tane daha hocanın da- nışmanlığı altında proje yürütüldü. Bu bir prestij projesiydi ve bizim için gerçek anlam- da bilimsel ve akademikti. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Sayın Ka- radeniz bu konuda gerçekten yardımcı oldu. Projenin bilimsel gerçeklerden uzaklaşması- na yol açacak bir acelecilikte bulunmadı. O ne- denle de kendisine gerçekten minnettanm. Bi- ze süre tanıdı. Uzun araştırmalar yaptık. Hat- ta ben gidip ltalya'dan belgeler aldım. Böylece proje hazıriandı, kurula geldi. Ku- rulda Oktay Ekinci, Ayla Ödekan, Hakkı Önel, Nuran Zeren vardı. Ben kuruldan çıkmak is- tedim. Bunun üzerine, "Ama siz bu projenin danışmanısınız. Sorulanmızolacağı zaman bi- ze yanıt vermeniz gerekir" dedıler. Böylece bana yöneltilen sorulara yanıt verdim, karar- ları onlaraldılar. Arkadaşlarım bana, "Biz bu tür çalışmalan teşvik etmek için bir teşekkür ibaresi de koya- hm" dediler. O projeye, projeye gösterilen özen ve projenin içerdiği bilimsel kaliteden ötürü "Kendisine teşekkür edilmesine..." den- di. Kurullar, bu tür çok karar almışlardır, doğ- ruyu da özendırmek ıçın... Bu. benim bilimsel hayatımın lekelenmesi için kullanılan en önemli argüman oldu. ^ • H O sırada kurul başkanı kimdi? BATUR - Bendim. Bakın, kurul toplantıla- rında alınan kararlar önce müsvedde olarak yazılır. Daha sonra bilgisayara geçirilir ve er- tesi hafta biz oturur bu kararları ımzalarız. Ben o toplantı sırasında yanlışlıkla bu karan da ımzaladım. Sonra farkına vanldı. Bunu ku- rul müdürüne söyledik. Kurul müdürü de "Ho- cam, bu, Cumhurbaşkanlığı projesi. İmzala- mış olmanı/ önemli değil" dedi. • M Bunu söyleyen kurul müdürü kimdi? BATUR - Yıldız Toker. Yıldız Tokerin ve benim hatamız budur. •••I Seden hata diyorsunuz? BATUR-Çünkü o projeye ben danışmanhk ettim, kızım da projeyi yaptı. Bu benim hatam. Ben bunu mahkemede de aynen bu açıkhkla ifade ettim. O mahkemede böyle bir iddia ciddi bulun- madığı gıbı incelenmedi de. Böylece ben da- vayı kazandım. Böylece de kurula geri dön- düm. Ama aynı konudaki suçlamalar devam etti. Ve Sayın Istemihan Talay tarafindan tek- rar görevden alındım. Defalarca söylediğim gibi Sayın Istemihan Talay'ın göreve gelmesi sırasında çok umut- lanmıştım. Arada geçen REFAHYOL hükü- meti dönemı çok tatsızdı. Koruma ilkelerinin uygulanıp uygulanmadığının güç bela denet- lenebildiği, kurullarda kalan arkadaşlanmızın çok sıkıntıyla çalıştıklan bir dönemdi. Sayın Istemihan Talay'ın bakanlığaatanma- sını mutlu birdurum olarak karşılamıştım. • • • Yani daha sonra düş kınklığına uğra- dığıntzı mı söylemek istiyorsunuz? BATUR- E\ et. düş kınklığına uğradım. Ba- kın, ben davayı kazandığımı ve kurula yeni- den atanacağımı bir mimar arkadaşımın büro- suna gelen bir haberden öğrendim. O sırada davayı kazandığımı avukatımdan henüz öğ- yaptık. Ben bakana orada daha önce de anlattı- ğım gibi içtenlikle teşekkür ettim. 27 Temmuz günü Yeni Yüzyıl gazetesinde bakan birdenbi- re yeniden benim kızımla ilgili iddialannı gün- deme getirdi. ueme Peki, neden tam o tarihi seçti? BATUR - Hiç bilemiyorum. Gerçekten anla- yabilmiş değilım. Böylece yeniden bir yıprat- ma kampanyası başlatıldı. Bu tabii, koruma so- rununu çok kişiselleştirmekti. Sayın bakan be- ni dinleme fırsatını bulabilmiş olsaydı ben şim- di size açıkladığım gibi ona da kusurlanmı, a- ma ciddi bir koruma ideolojısine sahip olduğu- mu açjklama fırsatını bulurdum. Kendisini inandırabileceğıme de eminim, çünkü beni suçlamak için kurulduğu söylenen komisyonun ne tür raporlar verdiğini hiç bilmi- yorum. Bana hiçbir soru sorulmadı. Bakan o ko- nuşmasında, "Elimde müfettiş raporlan var" diyor. Böyle bir soruşturma açıldığı zaman bu müfettiş raporlannın benim savnnmam da alı- narak bakanlığa sunulması gerekir. Ama hiç böyle bir şey olmadı. Herkes, bırta- kım insanlann gerçeklen kamufle edip bunlan gerçeğin ta kendisiymışçesine sunmalannı ka- bul edip tam bir yargısız infazda bulunuyorlar. Işte, böyle bir karalama kampanyası başlatıldı. Ve ben böyle bir kampanyada daha fazla yara- Ianmamak için Idare Mahkemesı'ndeki davamı kazansam da artık kurullarda görev almayaca- ğım. Bu işlerde hiçbir suçu bulunmayan kızımın da meslek hayatının karartılmasına hakkım oldu- ğunu sanmıyorum. tarihi de ça bayağı uzun bir süreymiş, öyle değil mi? BATUR-O bir ayın on beşinci gûnü ben ye- niden görevden alındım. Işte o zaman gerçek bir düş kınklığı hissettim. Hiç beklemediğim bir şeydi. Ve ben ilk kez o zaman koruma kar- şıtı olan gruplann gücünü fark ettım. Aslında daha önce fark etmiştim, ama bu denli her du- rumda etkıli olabileceklerini düşünmemiştim. Etkilerini, Sanyer ve Beykoz'u SlT alanı i- lan etmemizin hemen ardından ortaya çıkan gelişmelerle anlamıştık. Agâh Oktay Gü- ner'in, daha güvenoyu almadan koruma kurul- larında müthiş bir operasyon yapması ve SlT karan alan bütün üyeleri görevden alması önemli bir göstergeydi. Bizim kurulda üç ki- şiyle birlikte kurul müdüriinün de görevine son verdi. Başka kurullarda da aynı şeyleri yaptı. Bu gerçek bir operasyondu ve SİT karan alan 1. ve 3. kurullarda bu tür kıyımlar yapıl- dı. Ama ben bu sefer bir başka açıdan Sayın Istemihan Talay tarafindan görevden alınaca- ğımı doğrusu hiç düşünmemiştim. ••• Demek kifazla duyarlı değilmiş... BATUR - Ben hâlâ onun o dönemde konu- lan yeterince kavrayamadığı ya da konulann kendisine yeterince aktanlmadığını düşünmek durumundaydım. Bugün bu kanımı doğrusu hâlâ muhafaza etmek isterdim. Hâlâ da yanıl- tıldığına inanmak istiyorum. Ve son olayın nasıl patlak verdiğini de ger- çekten anlayabilmiş değilim. Yıldız Dış Karakol Binası'nın kazanılmış mahkeme karannı temyiz etmeden Mimarlar Odası'na vermesi dolayısıyla ona olan teşek- kür borcumu bu temmuz ayı başında yaptığı- mız açılışta olanca içtenliğimle dile getirdim. Ben açılışı Sayın Bakan'la birlikte yapıp, her- kesin önünde ona bir kez daha teşekkür etmek istedim. Özel kalemine telefon edip "Bakan için açıhş konusunda hangi tarih uygunsa ba- na gün verebiür misiniz?" dedim. Defalarca te- lefon etmemize rağmen sonunda, "Biz öyle bir gün veremeyiz. Siz kendi tarihinizi tespit edin" dediler. • • • Acaba bakan, Mimarlar Odası'nınya- nında görünmek istemedi mi? BATUR - Olabilir. Açılışı 7 Temmuz günü Mimarlar Odası İstanbul ve Türkiye 'de tarihi ve doğal çevrenin korunmasında en ön- de çaba gösteren bir kurum olarak tanınıyor. Sizinle ilgilispekülasyonlar, İstanbul'da başka- nı olduğunuz Mimarlar Odası 'nın tutumlann- dan rahatsız olan çevrelerin etkisiylegündeme gelmiş olabilir mi? BATUR - Aynen öyle düşünüyoruz. Doğru- dan Mimarlar Odası'na yapılabilecek bır suçla- ma yeterince inandıncı görünmeyebilir. Kişi- selleştirme yoluyla hiç kımsenin aynntılannı bilmediği, tahrifedilmiş gerçeklerle yapılabile- cek bir suçlama kampanyasıdır. Bizim koruma- cılık politikamızın inandıncılığını yıpratmak amacını da güdüyor. Mimarlar Odası olarak bi- zim sürekli ve uzun erimli hedeflenmızin birin- cisinin korumayla ilgili olduğunu size göstere- bilirim. O da şöyle: "Cenelde Türkiye'nin sorunu olmakla birlik- te en ağır biçimde İstanbul ve çevresinde egemen olan kent topraklannın rant amaçlı kullanımı- na, örgütlenmiş kentsel >ağma>a, plansız kent- leşme ve kaçak yapı üretimine karşı mücadeie kuşkusuz Mimarlar Odası'nın terk etmeyecegi bir alandır. Bu konuda hukuk olanaklannın ve yasal haklann kullanımı, sivil inisiyatifin des- teklenmesi, kamuovu baskısı oluşturma kan> panyalannuz eksiksiz olarak sürecektir." Rantlar bu kadaryüksekken siz bu olay- ların üstesinden nasıl gelmeyi düşünüyorsu- nuz? BATUR-Mimarlar Odası'nın tek başına, yel- değirmenlerine saldıran Don Kişot gibi olma- smı savunmuyorum. Biz hayali yeldeğirmenle- rine karşı değil. gerçek olaylara karşı savaşıyo- ruz. Bunu nasıl başaracağız? Bunu. dediğim gi- bi tabii ki tek başımıza yapmayacağız. Bunu mutlaka sivil toplum kuruluşlanyla, koruma ko- nusunda duyarlı bir kamuoyunu yanımıza çeke- rek yapacağız. Size şu anda belki tuhaf gelebilır, ama Kül- tür Bakanhğf nın bile desteğini almamız gerek- tiğinin bilincinde olarak bunu başaracağımızı düşünüyorum. Kültür Bakanlığı ile bizim amaçlanmız yasal platformda da özünde de aynıdır. Kültür Ba- kanlığı'nın, bu çabalanmızda bize destek olma- sının kaçınılmazolacağma inanıyorum. Bu, bu- gün değilse, yann olacak. Aynı amaca doğru yürümesi gereken iki kurum bu kadar birbirine karşı olamaz. Sayın bakanın da bu aynma dik- kat etmesini dıliyorum. Ben sadece, bakanlı- ğın, rant çevrelerinin baskısı altında olduğunu söyledim. Bakanlığın o çevrelerin baskısı altın- da bir söylem geliştirmemesi gerektiğini düşü- nüyorum. Bakanlığın söylemi bizim söylemimiz olma- hdır. Bu gazete yazılannın yayımlanmasıyla birlik- te pek çok sivil toplum kuruluşu odamıza gele- rek, faks çekerek ya da telefon ederek böyle bir kampanyanın karşısında olduklannı. bizi des- teklediklerini bildirdiler. Hatta bunlann içinde adını vermek istemediğim bazı siyasi partiler de var. Biz yalnız değiliz. Ama en önemlisi Kültür Bakanlığı'nın bizim çabalanmızın doğruluğu konusunda ikna edilmesidir. Ben kişisel olarak bütün bu iftiralara karşı ya- sal hakkımı arayacağım. Mahkemede her türlü bilgiyi aynntılı olarak sunacağım. Yasal hakla- nmı sonuna kadar kovalayacağım, çünkü ben iyi bir yurttaşım. 39 yıllık akademik bir geçmişim var. Akade- mik kariyerime, bilimsel iffetime. kendi kendi- me saygı göstererek bugüne kadar geldim. Bir bakanın bunu, dedikodu düzeyinde bir beyanla lekelemesinden utanç duyuyorum. Tabii ki Mu- rat Bardakçrnın o çok aşağılayıcı üslubunu da kabul etmem mümkün değil. Eline verilen bel- gelerin kendisine hangi amaçla iletildiğini ve o belgelen çarpıtanlann gerçek amaçlannın ne olduğunu hiç merak etmemiş olması ise gaze- tecilik adına çok üzücü... Kaldı ki, mimarlık mesleğinin çok daha yük- sek bir düzeyde tartışılabileceği alanlar var. Ger- çekten bir sofistikasyonu var. Ben mesleğin bu yanlannı da odaya taşımaya ve üyelerimizi bu incelikle odamızda buluşturmaya kararlı olarak geldim. Ama ne yazık ki koruma konusundaki kısır bir alana bizi hapsedıp başka iş yapamaz hale getiriyorlar. Bütün enerjimizi böyle harcı- yoruz. Bu bir negatif enerjıdir. Mesleki enerji- mizi daha geniş alanlara yaymamıza engel olan bir baskıdır. Bunu da reddediyorum...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle