Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18AĞUSTOS1998S»
12 KULTUR
PORTAL DİKMENGÜRÜN
Sancttayatınma \wgiindirimiGelir Vergisi Yasası 'nayapılan eklemelerle sponsorların teşvik edilmesiyolunda önemli bir adım atıldı
Sanat dünyasından ınsanlar bir araya
geldiklerinde sanatsal sohbetlerin yanı sıra
yaşanmakta olan maddı sorunlar,
çözümlere \onelik öneriler, diger
üikelerdekj uvgulamalar bir noktada
devTeye girer. Estetık değerler \e maddi
kaygılar ister ıstemez aynı noktada
buluşuverirler. Bu, salt bize özgü bir
durum olmasa gerek, ama burada sorunun
boyutlan çok daha geniş. Tiyatroyu ele
alacak olursak; yıllardır yönetmelikJerie
dönen devlet desteğı çarİu hem saglam bir
alryapısı olmadığı, hem de dev letin kültür
ve sanata ayırdığı pay çok düşük olduğu
için yetersiz. Kaldi ki bu pa\ giderek de
azalmakta. "1998 Kültür Bakanhğı bütçesi
Gencay Gürün
Sanat canlanacak
henüz kesinleşmemekle birükte genel
bütçeden aldığı pa> bir önceki yıla »ranla
yüzde 23 oranında azalmıştır." Kültür
Bakanlığı payının 5 yıl öncesı bınde 7'den
bu yıl binde 33'e düşmesinin kültür ve
sanat yaşamını olumsuz yönde etkilemesi
kaçırulmaz. Düşüş gösteren bir grafık
Kültür Bakanlığı 'nın sanatsal anlamda
temel amaçlanndan biri olan yatay gelişimi
nicelik olduğu kadar nıtelik açısından da
zorlayacakör, zorlamaktadır. Ote yandan.
1990'lar, özel sektörün kültür \e sanat
alanında yaptığı parasal katkılarla varlık
göstermeye başladığı yıllardır. Yeterli ya da
yetersiz pek çok ticari kuruluş yüzünü
yavaş yavaş kültür ve sanat dünyasına
çe\ ırmektedir. Temmuz ayı içinde yapılan
vergi reformu çalışmalan sonucunda Vergi
Yasası'nın 46. maddesı bağlammda Gelır
Vergisi Yasası'nm 40. maddesıne yapılan
eklemelerle kültür ve sanat alanında
sponsorlar tarafindan yapılacak
yatınmlann teşvik edilmesi. desteklenmesi
yolunda önemli birkararalınmıştır. Yenı
düzenlemeye göre soz konusu değışıklikle
sinema, tiyatro, opera, bale. konser, Idasik
müzik \e klasik Tûrk mü/iğu resim ve
plastik sanaüar alanındaki üretim ve
etkinliklere maddi destek veren ve aynı
şekilde kütüphane, müze, sanat galerisi,
kültür merkeri ve sinema,tiyatro,opera,
bale ve sanatsal etkinliklerin sağlandığı
tesislere veya bu tesislerin inşası için ügiK
kuruluşlara ber rürlü hağış \e yardımda
bulunan ö/el >e rüzelkişilerin bu
harcamalan safi kurum kazancınm
tespitinde 0der olarak indirilecek.
İndirilecek miktar kurum kazancmın
yüzde S'ini (kalkınmada öncefikli iOerde
ı üzde 10) asamayacaknr. Kültür Bakanlığı
tarafindan desteklenen ııluslararası
sanatsal organizasvonlara sponsor olarak
yapılan yardımlar da kapsam içine atınıyor.
Sanatın pek önemsenmedığı ve özellikle
son yıllarda bu alanda ınanılmaz kavram
karrnaşalannın yaşandığı bir ortamda
böyle bıryasa maddesının Meclis'ten, hem
de bütün partilerin onayıyla geçmesi
memnuniyet verici. Tasannın yasalaşması
için bılfiil çalışan başta Gencay Gürün
olmak üzere, Ercan Karakaş, Atiia Sav ve
Ydmaz Karakoyunlu'nun yanı sıra Bülent
Akarcah. Bülent Tanla, Hakan Tartan,
Necmettin Dede, Saflet Ankan Bedük
değışikhk önergesinde imzası olan ısimler.
Bu yasa değişikliği umalım kı çeşitli
sanatsal etkinliklerde adını duyuran
kuruluşlara yenilerinin eklenmesi için
kapılan biraz daha aralasın. Ve yine
umalım ki bu tür girişimler giderek her
anlamda daha yerieşsin, otursun, sistemli
yaklaşımlann ürünleri olsun ve bu çizgide,
yaygmlaşarak kültür/sanat dünyamıza yeni
bir soluk kazandırsın.
Son yıllarda ülkemizin sa-
natsal hayatında meydana
gelen erozyon bu konularla
ilgili olanlann dikkatini çe-
kiyordu. Bu erozyonu önle-
menin en etkili yolu tabii
milli eğıtım sistemindeydi.
Öğrencilerde bir sanat ve
kültürgereksinimı yaratmak
gerekliydi.
Bunun için hem ciddi bir
siyasi ırade hem de uzun yıl-
lar gerekiyordu. Başbakan,
sanatçılan kabul ettiği gün
bunu çok güzel dıle getir-
miş; "Ben yıllardır Anado-
lıı'yu dolaşryorum, halk ben-
den yoL, su. fabrika istiyor,
t- «na daha sanat ve kultürie
Dgili bir istekle karşılaşma-
dım" demıştı.
Can alıcı noktaaslında bu-
dur. Ama, maddı
sıkmtılardan ne-
fessiz kalmış bir
sanata canlılık
kazandırmanın
bir başka yolu da
vergi muafîyfetin-
den geçer.
ABD'de sade-
ce şirketlerin sa-
nala katkısı sanı-
nm 1 milyar do-
lar civanndadır.
Biz de bu konu-
yu yıllardır gün-
deme getirmeye çalışıyor-
duk. Meclis'te uzun zaman-
dır üzerinde çalışıyorduk.
Yeni Vergi Yasası bize bu fir-
satı verdi Sanata gerek pro-
düksivon gerek bina olarak
yardım yapan şirket ve kişi-
ler yıllrk kazançlannın yüz-
de 5'ini geçmeyen bir mik-
tan gider olarak gösterebıle-
cekler. Kalkınmada öncelik-
lı yöreierde bu miktar yüz-
de 10'açıkıyor.
Şimdi, kendi ili veya ilçe-
sinde ismini kalıcı kılmak
isteyenler çok amaçh salon
yaptırabilecekler. Bu salon-
İar çoğaldıkça hem yerel sa-
natsal etkınliklerbaşlayacak
hem de büyük şehırlerden o
il ve ilçelere tiyatro, opera.
bale, konser turnelen >apı-
labilecek. Bu. o yörelere ye-
ni pencereler açacağı gibi
sanat sektörüne bir canlılık
ve vergi olarak devlete döne-
cek bir para akışı sağlaya-
cak. Sinema salonu bile ol-
mayan illerimizin sayısı dü-
şünülürse bunun önemi da-
ha iyi anlaşılır. Büyük kent-
lerimizde dahi hem salon sı-
kıntısı hem gittikçe artan pro-
düksiyon masraflan yüzün-
den pek çok sanat ürünü dog-
madan ölüyor. Bu kanunun
önümüzdeki on yıl içinde
gittikçe artan bir biçimde sa-
nat hayatımızı canlandıraca-
ğına inanıyorum. Bu kanu-
nun çıkmasındayardımı olan
herkese teşekkür borçluyuz.
Sanatçılanmız işlerini bıra-
kıp Ankara'ya geldiler.
Başta Sayın Başbakan Me-
sut Vılmaz.
Başbakan Yar-
dımcısı Bülent
Ecevit, CHP
Genel Başka-
nı Deniz Bay-
kal, DTP Ge-
nel Başkanı
Hüsamettin
Cindoruk,
DYP Genei
Başkan Yar-
dımcısı SarTet
Ankan Bedük
sanatçıian çok
içten karşıladılar ve gerçek
destek verdiler. Meclis'te ka-
nun değişikliği önergemizin
geçmesi için FP'den Sayın
Salih Kapusuz kendi öner-
gesinı gen çekmeyi kabul
etti ve önümüzü açtı.
Meclis'te yardım istediği-
miztüm arkadaşlar bize des-
tek oldu. Ercan Karakaş,
Yılmaz Karakoyunlu ve
Atila Sav bilfıil çalıştılar ve
bızi en mutlu eden şey ilk
defa tüm partiler bu madde
için birlikte el kaldırdı. Sa-
nat en uzlaşmaz gruplan bi-
le bir araya getirmeyi başar-
mıştı. Meclis'te bayram ha-
vası estı. Bu kanunun canlan-
dıracağı sanat etkinlikleri-
nin de ülkemiz içinde bir-
leştirici ve mutlandıncı biret-
kisi olacağına inanıyorum.
Yıldız Kenter
Yardımı teşvik etmiyor
Sponsor kuruluşlara vergi indi-
rimi uygulanacağı haberine her-
kes gibi ben de önce çok sevin-
dim, heyecanlandım, ama sonra.
yasayı inceleyince heyecanım ha-
yal kınkJığına dönüştü. Burada söz
konusuolan sanata destek veren ku-
ruluşa kurum kazancınm yüzde 5 'i
gibi bir indirimdir. Bu, bence yar-
dım edeni teşvik eden bir rakam de-
ğil. Daha kapsamh, sponsorlan daha rahatlatıcı bir bek-
lenti içindeydim. Sanata yapılan yatınmlarda vergi indi-
rimlerimn çok geniş tutulması, bu tür yatınmlann hiç ver-
gi kapsarnına alınmaması lazim.
Atila sav
Göksel Kortay
Sanatm önü açılacak
Atarürk'ün sanata, sanat-
çıya verdiği önem ve ülke-
mizde Türk sanatını yücelt-
mek için yaptıklan hepimiz-
ce bilinmektedir. Onun kur-
duğu cumhuriyetın 75. yıl-
dönümünü kutladığımız bu
yıl, Mesut Yılmaz hüküme-
tinin ve TBMM'-
nin aldığı bir ka-
rarla Türk sanatı-
na tanınan olanak-
larsanatçılaraade-
tabir75.yılarma-
ğanı olmuştur. Ye-
ni düzenlenen ya-
saya göre tiyatro,
sinema, opera, ba-
le, klasik müzik.
plastik sanatlar gibi sanat
dallannın gelişimıni sağla-
mak üzere katkıda bulunan
kurum vekişilerkazançlan-
nın yüzde 5'ini buyoldakul-
lanabilecekler.
Bir sanat kurumuna ya da
ürününe verdikleri bu pay
vergiden muafkılınacak. Ül-
kemizde belli sanat dallan-
na katkıda bulunan büyük
kuruluşlar zaten vardı. An-
cak inanıyorum ki bu yasay-
la bu tür kuruluşlann sayıla-
n artacak ve 2000'li yıllara
girerken Türk sanatmın önü
açılmış olacak. Elbette ki
devletten, hükü-
metten sanat adı-
na istediğimiz çe-
şitli düzenleme-
ler var. Ancak, bu
yasa ile çok
olumlu bir adım
atılmıştır. Deva-
mı gelir diyedü-
şünüyorum. Ti-
yatro Oyuncuia-
n Derneği (TODER) Baş-
kanı, 56 sanat kurumunu içe-
ren Ulusal Sanat Kurumu
Gırişım Kurulu Başkanı ve
bu ülkenin tiyatro sanatına35
yılını vermış birsanatçı ola-
rak bu yasada emeği geçen
herkese teşekkürü oorç bilı-
yorum.
Melih Fereli
Doğru yönde bir adım
Yeni düzenlemenin yeterli oimamakJa birlikte ülke-
mizde sanata desteğin özendirilmesi açısından doğru yön-
de atılmış çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.
Rutkay Azîz
Dayanışma gerekli
Öncelikle Gelir Vergisi Yasası'ndakı
yeni düzenlemeyi ülkemiz adına sanat
ve kültür alanında atılmış olumlu bir
adım olarak nitelendiriyorum. Başta
Gencay Gürün olmak üzere tüm destek
verenlere teşekkür ederim. Bu hususta
bazı endişelerimi de belirtmek isterim:
Dilerim olanaklar doğru ellerde ve doğ-
ru olarak kullanılır. Kimi zaman spon-
sorlarla girişilen çalışmalar hüzünlü ve
olumsuz çabalar doğurmuştur. Bu nedenle, bu alanda ilkeli
ve düzgün yaklaşımlann gereğine inanıyorum. Doğru bir te-
melde bir dayanışma kurulamazsa ürkeklik doğabilir. Böy-
le bir ürkeklik. karşı taraf açısından özendirici olmak yeri-
ne kaçıncı olabilir.
Haldun Dormen
Yeni bir boyut
(İstanbul Müzik ve Caz Festivalleri programlanndaki Brookiyıı Funk Essentials l)ve
KathJen Batle(2) konserleri. evlülde Istanbul'da sahnelenecek olan Red Gisele adlı bale
(3X Avcı adlı fi!m(4) \e Balkon adlı oyun (5) sponsor destekli etkinlikler arasmda j er alıyor.
Böyle bir yasanm çıkma-
sı Türk kültür ve sanat yaşa-
mına yepyeni boyutlar geti-
recek ve olağanüstü bir can-
lılık kazandıra-
caktır. Bugüne
dek, çoğunlukla
hatır gönül için
yerine getirilen
"sponsor"luk
kavramı kendine
olumlu bir çıkış
yolu bulacak ve
beklenmedikpat-
lamalara neden olacaktır.
Böylelikle bundan sonra
sponsorluk yapmaya kalkan
kuruluşlar maddi olarak faz-
la bir fedakârlığa girmeden,
hem büyük prestij kazana-
caklarhem de Türk sanatya-
şamına gerekli yardımı yap-
mış olacaklardır.
Bu yasa her iki ta-
raf için de yararlı
hem de çok yarar-
lı son uçlardoğura-
caktır.
Başta Gencay
Gürün olmak üze-
re bu yasanm çık-
ması için uğraşan
ve çıkmasma yardım eden
tüm sanatçılara ve politika-
cılara ne kadar teşekkür et-
sek azdır.
Çağdaş ülkelerde
öteden beri uygulanıyor
Devletın tiyatroya destek ol-
masını, tiyatrolan örgütleyerek
. bir sanat etkinliğini yürütmesi-
^nı onun anayasal görevi sayanm.
'' Sosyal devlet olmak curnhuri-
iyetin nitehklennden biridir. Dev-
let; eğınra sağlık hizmetleri ver-
digi gibi sanatsal ve kültürel
alanlarda da görev yapmakla
yûkümlüdür. Bu itibarla devle-
tin Devlet Tiyatrolan'nı kur-
muş oiması çok yarariı ve verim-
.lısonuçlaıdoğurmuştur. Bu ku-
.irumun iş!eyişinde tartışılacak
!;noktalarclabilir, ama temelde devletin kamu hiz-
rneti verroesi açısından yapılan iş doğrudur. Ana-
yasanın 64. maddesinde de devlet sanat faaliyet-
lerini ve sanatçıvı korur. Bu da o tedbirlerden bi-
ridir. Sosyal devlet, kültür ve sanat ala-
nında hizmet veren kuruluşlan dolay lı yol-
dan da destekleyebilir. Yerel yönetimler
tarafindan açılan tiyatrolar bu anlayışın
bir parçasıdır. Vergi indirimleri de bir
başka yöntemdir.
Özel tiyatrolara çeşitli yollardan des-
tek verilmesı fikrine her zaman olumlu
bakmışımdır. Şimdi de sponsor kuruluş-
lardan belli oranda vergi alınmaması, ya-
ni sanatsal etkinliklere yapılan parasal yar-
dımlann gider olarak gösterilmesi Ver-
gi Yasasf nın 46. maddesiyle Gelir Ver-
gisi Yasası'nda yapılan bir değişiklikle
mümkün oldu. Gelişmiş demokrasilerde. çağdaş-
Iıgı yakalamış ülkelerde devlet, sanat ve kültürü
hep desteklemiştır. Bu ülkelerde bu tür vergi in-
dirimleri öteden beri uygulanan bir sistemdir.
Hadi Caman Ülke için büyük
katkı ve yarar sağlayacakSon çıkan Vergi Yasası bence TC ta-
rihinin en önemli çalışmalanndan biri.
Yıllardır söylenildiği halde bir türlü
gerçekleştınlemeyen şey. bu hüküme-
te kısmet oldu. Umanm ülke için bü-
yük katkılar. yararlar sağlar. Bu yasa-
nın bir sanat toplumunu ilgilendirenen
önemli yanı 46. maddesıne eklenen bö-
lümü. Bu maddeyle, her kuruluş, yıllık
kazancınm yüzde 5 oranını bir sanatsal
eylemeayırabilme olanağına \ebu tu-
tan gider olarak gösterebilme hakkına kavuştu. Böy-
lece genel bütçesinin binde 3"ünü kültüre ayıra-
bilen ülkemiz. bu alanda önemli bir kaynağa ka-
vuştu. Her şeyi devletten beklemek gibi birhas-
talığa yakalanmış ülkemiz ınsanına güzel bir ör-
nek sunulmuş oldu. Sanat gıbı, bir ulusu ulus ya-
pan, onu yannlara taşıyacak olan bir yolun, ışık-
lanmasına, önünü görmesine, daha ile-
riye koşmasına olanak sağlamak çok
sevindirici.
Aynca, bu işe önderlik eden, par-
makla sayılacak sanatsever milletve-
killerinin bu çabasına, inanılmaz ve
beklenmedik şekilde sahip çıkan
TBMM'deki tüm partilere teşekkür
ederiz. Artık top, bu işe gönül vere-
cek, sanata, sanatçıya sahip çıkacak
kişi ya da kuruluşlarda. Ve de bu ola-
naklan en iyi, en düzeyli şekilde kullanması ge-
reken biz sanatçılarda. Bu olayda en çok emeği ge-
çen insanın (Gencay Gürün) içimizden biri olma-
sı da birgerçeği vurguluyor bence. biz sanatçıla-
nn politikaya soyunmamız ve hem ülkemize hem
de kendimize bizzat sahip çıkmamız gerektiği ger-
çeğini.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Ataç'ın Bir Yazısı
Nurullah Ataç'ın Karalama Defteri'm yenide
okudum.
Karalama Defteri Ataç'ın ölümünden (1957) sor
ra yayımlanmış (1962). Kitabı yayımlayan Hür Yayır
lar bugün yok. Karalama Defteri de yok hemalde
Belki yeni basımj yapıldı, ben göremedim.
Değerli bir eser Karalama Defteri. Ataç'ın eskidı
ğini, görüşlerinin yıprandığını ileri sürenleri dinlemi
şimdir; Karalama Defteri o kişilerin yanıldıklannı bi
kez daha kanrtlıyor.
Ataç, Karalama Defteri'ndeki yazılannın ilkinde: "Ki
şileri roman okumayı sevenlerle roman okumay
sevmeyenler diye ikiye ayırabiliriz" diyor.
Ellili yıllann sonunda roman okumayı sevenlersö;
konusu. Bugün de söz konusu, ama acaba kaç ki-
şi? Yetmiş milyona varan nüfusuyla Türkiye, en po-
püler bir romanı yirmi beş otuz bin adet basımla 'is-
raf edebiliyor.
Dahası, Ataç'ın ikiye ayırdığı kişilere, bugün bir üçün-
cü öbek eklemek gerekir: Hiç roman okumayanlar.
Ekinsel ve maddi olanaklan el vermediğinden ro-
man okuyamayanlan ise bambaşka bir öbekte de-
ğerlendirmek zorundayız. Gelgelelim olanaklan el ver-
mesine karşın roman okumayan, hayatında bir kez
olsun roman okumamış o kadar çok kişi var ki! Bir
şiir, bir öykü okumamış... Denemenin yanından geç-
memiş...
Ataç roman okumayanlardan hoşlanmadığını söy-
lüyor. "Kendilerinden çıkamaz, kendilerini başka
kimsenin yerine koyamazlar. Bir tek yaşayışlan var-
dır, ömürterine binbir kişininyaşayışını sıkıştıramaz-
lar."
Roman, yaşamı kavramak açısından yazınsal ve-
rimlerin belki de en geniş yelpazelisi. Doğrusu, ro-
mansız yaşamayı düşünemem. Bütün yaşam bilgi-
mi romanlara, bugüne kadar okuyabildiğim roman-
lara borçluyum desem yeridir.
Ataç roman okuma, romanı sevme konusunu de-
şerken, roman sanatmın duygular çözümleyicisi,
duygular aşılayıcısı olduğunu ileri sürüyor. özellik-
le acımaduygusu üzerinde duruyor. Roman okuma-
yı sevmeyenlerin acıma duygusunu bir türlü yete-
rince hissedemeyeceklerini vurguluyor:
"Acıdıkları olur, ama acımak da iki türtüdür. Biri
üstünlûkten gelen acıma ki gururla, bir çeşit baya-
ğı sevinçle kanşıktır; öteki ise karşımızdaki kimse-
nin acısını kendimizde imiş gibi duyarak acımak.
"Roman okumayı sevmeyenlerde işte bu duygu,
karşılanndakinin acılarını paylaşma gücü yoktur.
Onların acımalannda bile bir türlü kurtulamayacak-
lan bir sertlik sezilir. Bir suçu bağışlayabilirler; ama
sevgisizce, anlayışsızca bağışlaıiar; suçunu bağış-
ladıkları kimseye yukandan baktıklannı, o suçu kö-
tü gördüklerini sezdirmemek ellerinden gelmez."
Acıma duygusunu toptan bir üstünlük, başkala-
nnı küçümseyiş olarak yorumlayanlardan değilim.
Acıma duygusuna hepimizin ihtiyacı olduğuna ina-
nıyorum.
Gramofon Hâlâ Çalıyor'üa anlatmaya çalıştığım
bir kimlikti 'Alafranga Selma Hanım'. Gerçeklikten
aşırmıştım onu. Evliyken genç bir deniz subayını
seviyor; çevresince aşağılanıyordu. Çocukluğumun
o günlerinde Alafranga Selma Hanım'ı aşağılama-
yan, aşkını saygıyla karşılayan kimseler de vardı. Ataç'ı
haklı çıkanyoriar: Roman okumuş kimselerdi hep-
si.
Anna Karenina'yı okumuşlar mıydı bilmiyorum, ama
ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrûkesi'ni okudukla-
nnı açık seçik hatırtıyorum.
Roman sanatmın gerçeğin çok yüzlülüğünü gös-
terdiğine de inanabilir miyiz? Yazıdan iz sürelim:
"Roman okumayı sevmeyenlergerçeğe bakmak-
tan kaçınırlar demeyeceğim; çoğu ancak gerçeğe
ilgi gösterdikleri için romanlan sevmediklerini söy-
leher. Ancak onların ilgi gösterdikleri gerçek yalnız
kendi gerçekleridir, yalnız kendileridir.
"Onlariçin gerçeğin, doğrunun tekbiryüzû var-
dır, onu görmek, onu bilmek yeter onlara. Gerçe-
ğin daha birçok yüzleri olabileceğini düşünmek bi-
le akıllanndan geçmez."
Roman okumayanlar, bir bakıma hayata yalınkat
bakmaya, hayatlannda sığ kalmaya yargılı kişilerdir,
diyebilir miyiz? Bizi sanp sarmalayan o, akıllara dur-
gunluk verici sığlığa bakıldığında, gönül rahatlığıy-
ladiyebiliriz...
Takvimde İz Bırakan:
"Her sonbaharda birbiri üzerine dökülen ağaç
yapraklan gibi insanlarda birbiherinin ardından top-
rağa yatarak yok oluyorlar. Bu değiştirilemeyen,
umumîbirkanun.. Neden tasalanmalı? Şu dünya-
da erilen başka ne var?" Hüseyin Rahmi Gürpı-
nar (Zahir Güvemli sadeleştirmesi). Kuyruklu Yıl-
dızAltında BirEvlenme (1910), Atlas Kitabevi, 1965.
StPindberg'in oyunu kilisede
sahneye konuluyor
• STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Her yıl
sonbaharda düzenlenen geleneksel Strindberg
Festivali bu yıl ilginç bir sahnede başlıyor.
Stockholm'ün en görkemli kiliselerinden
Storkyrka'da yazann ünlü yapıtı Master Olof (Olof
Usta) Mathias Lofolies tarafindan yeni bir yorumla
sahneye konuluyor. Oyun, 21 Ağustos-15 Eylül
tarihleri arasında izlenebilecek.
Oa Vinci'nin ilk resmi bulundu
• Kültür Senisi- Londra Ulusal Galerisi'nde
bulunan ve Andrea del Verrocchio'ya ithafen
yapıldığı bilinen 'Tobias ve Melek' (Tobias and the
Angel) isimli tablonun, Verrocchio'nun en ünlü
öğrencisi Leonardo Da Vinci'ye ait olduğu
açıklandı. The Times gazetesinde yer alan haberde,
Washington Ulusal Galerisi'nin ftalyan Rönesansı
Resimleri Küratörü Dawid Brovvn, tablonun Da
Vinci'ye ait olduğu konusunda otoritelerle hemfikir
olduklannı belirtti. Brovvn. Tobias ve Melek'in. Da
Vinci'nin ilk tablosu olduğunu da sözlerine ekledi.
Da Vinci, henüz 14 yaşındayken ilk yapıtlanm
Verrocchio'nun yanında gerçekleştirmiştı. Tablonun
1867 yılında Milano'dan alınıp Londra'ya
götürüldüğü biliniyor.
Edinburg Festivairnde iki Türk
• Kültür Servisi - Bu yıl 52 'ncisi düzenlenen
Edinburg Sanat Festıvalf nde ülkemizi iki yönetmen
temsil etti. 'The Busker' (Dilenci Müzisyen)adlı kısa
fılmin yönetmeni Mehmet Yılmaz ve 'Durgun
Hayat' adlı oyunun yönetmeni Mehmet Ergen,
Edinburg Sanat Festivali'nde yer aldı. 9 dakikalık
kısa metrajlı 'Dilenci Müzisyen'. Yılmaz'ın iki
şiirinden esinlenerek gerçekleştirilmiş. Mehmet
Ergen'in tek kişilik oyunu 'Durgun Hayat' ise
Polonyalı yazar Danussia Ivvaszako tarafindan
kaleme alınmış.