Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CumhuriyeC
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı. Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordınatörü HikmetÇe-
tinkaya • Yazıışlen Müdurii tbrahim
VıJdız • Sorumiu Müdür Fikret İlkiz
0 Haber Merkezı Müdûrü: Hakan Kara
0 Görsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • lsohbaraı. Cengiz
Yüdınnı 0 Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kültür
Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yûceiman
0 Makaleler Sami Karaören 0 Duzettmc Vbdullah
Yaacı 0 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Beige
Edibe Buğra 0 Yurt Haberlcn. Menmet Faraç
Yavın Kurulu llfıan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç. Oktay
Kıırtböke, Hikmet Çetiok»}*,
Şükran Soner. Ergun Balcı,
Ibrahim Yıldız. Orhan Bursalı.
Mustafa Balbaı, Hakan Kara.
AnkaraTemsiIcısr Mustafa Balba* Atatürk Bulvan No
I25,Kat:4.Bakanlıklar-.\nkaraTel 4195020(7hat), Faks-
4195027 • fzmir Temsıicısı Serdar Kızık, H. Ziya
Blv. 1352 S 2-3 Tel-4411220. Faks:44191170Adana
Temsilcisi Çetin Yiğenogiu, inömiCd 1 !9S.Nol Kafl,
Tel 363 12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Mıidüni C stün Akmen •
Koordınator \hmet Korulsan 0
Muhasebe Biüenl Yener#ldare HQse>in
Gürer • lşletme Önder Çelik • Bılgı-
Işlem Vail Inal A Bılgısavar Sıstem
Mürihct Çilcr • Satiş Fazikt Kuza
MEDVA C: • Yonelım Ku
Başkanı - Genel Mudür Gü
Erduran • Koordınator R
Işıtman 0 Genel Mudur Yafd"1
'
SeıdaÇoban Tel 514 (T ;
51395N0-5138460-61.Faks 513$
Ya>ımla>an \e Basan: Yenı Gun Haber AıanM. Basın ve Yayıncılılc A ^
TurUnjgı C ııi W41 Cagaloğlu W 3 4 Ist Pk 246 klanbul Tel (0 :i2ı 512 05 05 (20 hal) Faks (0 212)513 85 95 17AĞUSTOS 1998 Imsak: 4.30 Güneş: 6.08 Öğle: 13.15 îkindi: 17.02 Akşam: 20.09 Yatsı: 21.40 www.cumhuriyet.com
Kazılara
başlandı
• HAKKÂRİ
(Cumhurivet)-
Hakkân'nın Dağgö!
mahallesınde bır tesadüf
sonucu buiunan tarihi
e.serlenn gün ışığına
cıkanlması ıçın kazı
çah^malan başladı. Van
.Vld<;e>>ı ve istanbul
ünıversıtesı arkeologlan
tarafindan yürütülen kazı
çalışmalanna vatandaslar
da yogun ılgı gosteriyor. Şu
ana kadar çıkarılan 10
civanndaki taşın üzerinde
tanhı kalıntılar bulunduğu.
ancak ait olduklan
medeniyete ılışkın bilgilere
rastlanılmadığı kaydedildi.
Eserlerin tarih öncesi
4000-1600 yıllan arasına
ait olduğu tahmin ediliyor.
Çıkanlan eserler
Hakkân'nin tanhi Meydan
Medresesi'nde korumaya
alındı
Greenpeace
Bodıuım'da
• BODRUM
(Cumhuriyet) -
Greenpeace'in eylem
gemisi 'Sirius', dün sabah
saatlerinde Bodrum
Kalesı'nin önündekı
limana yanaştı. Gemide
bugün. 1976 Barselona
Konvansiyonu'yla
bağlantılı, 'kirlilik karşıtı
imza kampanyası'
başlatılacak ve 3 gün
boyunca 16.00-21.00
saatlerinde gemiyi ziyaret
edeceklerden, kampanyaya
katılmalan istenecek.
Gemide aynca. denizlerin
karşı karşiya kaldığı
tehditlerle ilgı'Ii bir sergi de
açılacak.
Termik santrala
tepki
• KAHRAMANMARAŞ
(AA) - Afşın-Elbistan
Termik Santralı'ndan
çevreye yayılan küllerin,
santrala yakın yerle$im
bırimlerinde oturanlan
rahatsız ettıği bildirıldi.
Afyn ilçesi Çogulhan
kasabası Beledıye Başkanı
Halit YıJdız, "Büyük bir
kirlilik tehlikesi ile karsı
karşıyayız. Sağlığımızdan
endişelenıyoruz. Bölge
halkı. geçım kaynaklan
olan tarhana ve bulguru
dahı açık alanlara seremez
hale geldi. Yetkililenn, bu
konuda gereklı tedbirlen
almasını istiyonız" dedi.
Çocuğunuzu fazla
ovmeyin
• ANKARA(ANKA)-
Anne ve babasından sık sık
ö\ gü alan çocuk için
övgünün sıradanlaştığı,
gereğinden fazla övgünün
çocuğa zarar verebileceği
bildirildi. Pedagog Ülker
Yıldız. Bebek Dergisi'ne
yaptığı açıklamada, "Evde
ailesı tarafindan çok fazla
ılgi gören çocuk, aynı ilgiyi
dışanda da bekler.
Dışandan aynı ilgiyi
göremeyen çocuk hayal
kınklığına uğrar" dedi.
Yıldız. fazla övgü
karsısında kendi
gerçeklerinden uzaklaşan
çocuğun kendini dâhi
olarak görebileceği
u>ansında bulundu.
Antalya'da
orman yangını
• ANTALYA(AA)-
Antalva'da. Çaltıcak piknik
alanı Acısu mevkiinde dün
sabah çıkan orman yangını,
büyümeden söndürüldü.
Orman Bölge Müdürlüğu
yetkilılennden alınan
bilgiye göre henüz
belirlenemeyen bir nedenle
çıkan vangın. Orman
Bolge Müdürlügü'ne ait 1
yangın sondürme
helikopten ve ekiplerin
arıında müdahalesiyle
hemen söndürüldü.
Tuz Gökinün
kurtarılması
• A>KARA(UBA)-
Çevre Bakanlığı
uzrnanlannın '2010 yılında
gclde hayat bıtecek'
dediklen Tuz Gölü'nün
kurtanlması için başlatılan
proje çalışmalan
îamamland). Çevre
Bakanlığı Çevre Koruma
Genel Vüdürû Sami
A£ırgün. projelerin 87.6
m:l>on dolara
ooalolduğunu belirterek,
"Tuz Gclü'nden yılda 200
nmlyon ton tuz çıkanlmakta
ve burdaıı da 1.8 mılyon
K>n tuz eide edilmektedir.
Bunun cfcgeriise37
BuKon dolardır" dedi.
Kimi tesisler atıklannı, müşterilerini yüzdürdükleri denizlere bırakmaktan sakınmıyor
Âtddar <leııizi kokuttuSERDAR K1Z1K
İZMlR-Temnıuzdak.1 "tmdat... Battık_
Kurtann" manîctlerıne bakılırsa tunzmdc
vahırn bir tablo vardı ve sezondan umut ke-
silmiştı. Turızm ışletmecılen karalar bağ-
lıyor. ülketanıtımınagereklidesteğı venme-
diğı gerekçebivle ıktıdar. özellikle de rurizm
bakanı suçlanıyordu. Sonunda tunzmciler-
le hükümet arasında görüşmelere başlandı.
llk kalemde ışletmelerde yüzde 23 ve yüz-
de 15 olarak uygulanan KDV oranlan tek-
leştirildi. Artık her türlü girdı yüzde 15'le
KDV'lendirilecekti. Aynca Başbakan Me-
sutYılmaz, gelecek sezon için ışlermelerin
istekleri doğrultusunda çeşitli önlemleralı-
nacağı sözünü de verdi. Ömeğın KDV yüz-
de 10'un altına düşecekti.
Ağustos ayıyla birlikte manşetler de bir-
den değişmeye başladı. Ne olduysa turizm
önce 'dirildi' ardından 'coştu'. Doluluk
oranlan Antalya, Bodrum. MarmanYte
yüzde 90'lara ulaştı. Bazı tesıslerde yer kal-
madı. Peki ne olmuştu?
• Turizmciler de aslında kendi kendilerini vurdu. Yıllarca tesislerine
antma sistemleri kurmadılar. Kuranlar da maliyet artışlannı gerekçe
göstererek çalıştırmadı. Denizin altından 100-200 metre açığa
uzattıklan borularla kanalizasyon sorununu çözmeye çahştılar.
Turizm özellikle son 20 yılda dünyanın
en önemli sektörlen arasına gınnce bu alan-
da uluslarara>ı düzenın. ekonomının kural-
ları belırle) ıci oldu. Ulusal politikalann
önemı azaldı. Turizm pazarlaması yapan
de\r
tekellenn çıkarlan neyse onlar yapıl-
maya başladı. Bu çerçevede sezonun ılk di-
lımınde, Türkıye yenne Avrupa'ya her an-
lamda daha yakın Yunanistan \e Ispanya pa-
zarlan yeğlendi. Tekellerbirtaşla ikı değil.
üç-dört kuş vurdu. Zaten ucuz turizm ülke-
si Türkiye'de fiyatlar iyice aşağıya indi.
Gelelim asıl konuya. Türkıye uluslarara-
sı pazarda rekabet gücünü niçin yitiriyor?
Bu sorunun yanıtını bulabilmek için tatil an-
ketlerinde ortaya çıkan sonuçlardan hare-
ket ermekte yarar var. Tunst temel olarak
iki şey istiyor. Birincisı güvenlik; ikincısi
temız, kirletilmemış, doğal çevre. Bundan
sonra fiyatlar, hizmet sunulumda kalite, te-
sislenn standartlan geliyor.
Uluslararası sempozyumlarda da sık sık
vurgulandığı gibi Akdeniz'in en temiz, en
doğal kıyılanna sahiptik 80'li yıllann ba-
şına kadar. Belki o günlerde değil, ama
2000'li yıllarda Türkiye, dünyanın en göz-
de turizm ülkeleri arasına girecekti. Ancak
olmadı. Talan ve yağma politikasıyla Tür-
kiye rurizm zengini olacakken bu sezon or-
taya çıktığı gibi pastadaki paymı yitirme teh-
likesiyle yûz yüze kaldı. Bugünkû oJumsuz-
luklar, temelleri 12 Eylül yönetimiyle atı-
lan ve Turgut Özal'la sürdürülen politika-
lardan ka>naklandı. En güzel koylara. kum-
sallara, antik kentlerin üstüne 5 yıldızlı te-
sisler. tatil kövlen konduruldu. Bu tesisler
dış güzelliklerinin görkemiyle ortaya çı-
karken atıklannı müsterılenni yüzdürdük-
leri denizlere bırakmaktan ^akınnıadı. Or-
manlar yagma edildi. Ikinci konut özlem-
leri tahrik edilerek yılda bir-iki ay kullanı-
labilen yazltklarla Bodrum, Kuşadası, Mar-
maris, Çeşme talana ugradı.
Turizmciler de aslında kendi kendilerini
vurdu. Yıllarca tesislerine antma sistemle-
ri kurmadılar. Kuranlar da maliyet artışla-
nnı gerekçe göstererek çalıştırmadı. Deni-
zin altından 100-200 metre açığa uzattık-
lan borularla kanalizasyon sorununu çöz-
meye çalıştılar. Bu yüzden ters rüzgâr ve
akıntılarda kimi zaman banyolannda bı-
raktıklan atıklanyla denizde yüz yüze gel-
di insanlar. Kuşadası'nda, Ölüdeniz"de,
Bodrum'da bazı 5 yıldızlı otellerin önünde
deniz koktu, atıklar yüze vurdu. Her sezon
öncesi, antma tesisleri olmayan işletmele-
rin çalıştınlmayacağını duyuran, ama "ül-
keninyüksekmenfaatteri uğruna" hiçbir te-
sisi kapatmayan Muğla Valiliği'nideanım-
samakta yarar var.
Elvis mumlarla anüdı
Efsanevi rock'n roll yildızı Elvis Presley,21. ölüm yildönömü nedenivle 15
Ağustos gecesi mezannın bulunduğu Mcmphis'te anıldı. Geleneksel hale
gelen 20. mum törenine dünvanın dört bir yanından sekiz bin kadar Elvis
ha> ranı kabldı. Her yaştan ha> ranın yer aldığı törende Elvis tişörtleri ve
albümleri büyiik ilgitopladı. (Fotoğra'fiar RELTERS)
6ayda
35milyon
litre nıkı
içtik
İSTAJVBUL(AA)-Rakı,
alkollü içkiler arasında birin-
ciliği kimseye kaptırmıyor.
1998 yılının ilk 6 ayında
Türkiye'de 35 milyon 588
bin litre rakı tüketıldi.
Tütün, Tütün Mamulle-
ri, Tuz ve Alkol lşletmeleri
Genel Müdürlüğü'nden
(TEKEL) alınan bilgilere
göre. Türkiye'de alkollü iç-
kiler içinde en çok rakı tü-
ketiliyor. TEKEL'in yurtiçi
satışlanna göre, 1992 yılın-
da 52 milyon 279 bin. 1993
yılında 63 milyon 994 bin,
1994 yılında 60 milyon 826
bin, 1995 yılında 68 milyon
722 bin, 1996 yılında 68
milyon 219 bin, 1997 yılın-
da ise 64 milyon 825 bin lit-
re rakı tüketimi gercekleşti.
Rakı tüketimi 1998 yılının
ilk 6 ayında ise, 35 milyon
588 bin litreye ulaştı. Aynı
dönemde, 6 milyon 643 bin
litre şarap, 5 milyon 824 bin
litre bira, 4 milyon 663 bin
lirre votka, 3 milyon 369 bin
litre de diğer yüksek alkol-
lü içkilerden tüketıldi. Bu
dönemde, ithal içkilerin tü-
ketimi ise sadece 226 bin
litre olarak gercekleşti.
İstanbul ilk sırada
TEKEL tstanbul Başmü-
dürlüğü içki satışlanna gö-
re, lstanbul'da 1995 yılında
21 miiyon 839 bin, 1996 yı-
lında 21 milyon 993 bin, ge-
çen yıl da 20 milyon 223 bin
litre içki tüketildi. Türkiye
genelinde olduğu gibi, ts-
tanbul'da da yine en çok ra-
kı içiliyor.
lstanbul'da 1995 yılında
15 milyon 336 bin, 1996 yı-
lında 15 milyon 416 bin ve
1997 yılında 14 milyon 510
bin litre rakı tüketimi gercek-
leşti. Gecen yıl tstanbul'da
1 milyon 913 bin litre vot-
ka, 110 bin litre kanyak, 917
bin litre cin, 2 milyon 241
bin litre şarap, 13 bin litre
Ankara viskisi, 481 bin lit-
re likör, 38 bin litre de ver-
mut içildi.
Her yıl 2000 çalışan yaşamını yitiriyor, 3500'ü işgöremez hale geliyor
kazaları öldürüyorADA\A(AA)-Türkiye'nin işka-
zalannın sık ve öldünicü olduğu ül-
keler arasında yer aldığı. çalısanla-
nn tecrübesizliği ve önlemlerin ye-
tersizliginin rjski artırdıgı bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi Halk Sağlıgı Anabilim Dalı Öğ-
retim Üyesi Doç. Dr. Elçin Yoldaş-
can iş kazalan ve meslek hastalıkla-
nyla ilgili verilerin yetersiz olması-
nın, ülkemizdeki sorunun boyutunu
tüm gerçekleriyle ortaya çıkarmayı
önlediğini bildirdi.
Doç. Dr. Yoldaşcan, SSK'nin ve-
rilerine göre Türkiye'de 5 milyonun
üzerinde sigortalı işçi çalıştığının,
yılda lOObine yakın iş kazası. 1.500
civannda meslek hastalıgı olduğunun,
2 binin üzerinde ölüm ve 3.500 ci-
vannda da 'işgöremezlik'1
olayının
meydana geldiğinin belirlendiğini
kaydetti.
Verilerden, 50'den az işçi çalıştı-
ran işyerlerinde kaza sıklığının yüz-
de 75 düzeyinde belirlendiğini, tüm
• SSK'nin verilerine göre,
50'den az işçi çalıştıran
işyerlerinde kaza sıklığı
yüzde 75 düzeyinde
bulunuyor; tüm kazalann
yüzde 40'ına yakın
bölümünü hizmet süresi bir
yıldan az olanlar yapıyor.
kazalann yüzde 40'ına yakın bölü-
münü de hizmet süresi bir yıldan az
olanlann yaptığını belirten Yoldaş-
can, "Tıimbunlar önlemlerin yeter-
sizliğini, tecrübesizlik ve işyerine
uyumsuzlugun riski arttırdığuu gös-
termektedir" dedi.
Türkiye'de iş kazalan sıkiığında
azalma yönünde bir eğilim olduğu-
nu belirten Yoldaşcan, "Ancak, ölüm
sıkkğuıda aynı olumlu gelişmeyi gö-
remryoruz. Bu da hâlâ yeterinee ko-
nuya duyariı yaklaşılmadığını göste-
riyor" diye konuşru.
Doç. Dr. Yoldaşcan, iş kazalan-
nın işkollanna göre dağılımında in-
şaat sektörünün yüzde 18 ile ilk sı-
rada yer aldığmı, bunu yüzde 11 ile
metal eşya üretimi, yüzde 10 ile ma-
kine sanayiinin, yüzde 7 ile de kö-
mürmadenciliği vedokuma sanayii-
nin izlediğini bildirdi.
Meslek hastalıklannın önlenmesi
konusunda en önemli görevin de iş-
yeri hekimlerinedüştügıinü belirten
Yoldaşcan, şöyle devam etti:
"Ojsa,işyeri hekimliğine gereğin-
ce önem verilmemektedir. Uzman
personel açıgı bulunmaktadır. fşye-
ri hekimleri genellikle özel egitimden
geçirilmemiştir. İşyerlerinde revir,
acU ve ilk yardım odalan yetersiz-
dir."
Doç. Dr. Yoldaşcan, işyeri hekim-
liği konusunda gerekli yasal düzen-
melerin sağlanması, 50'den az işçi ça-
lıştıran yerlerde ortak sağlık birim-
lerinin kurulması ve hekimlerin özel
egitimden geçirilmesinin zorunlu ol-
dugunu kaydetti.
Peyzaj Mimarları Odası
AOÇ talanı
için yargıya
başvurulacak
• PMO Başkanı Betül Uyar, öncelikli ola-
rak bir imza kampanyası başlatacaklannı be
lirtti ve AOÇ'nin talanına karşı duranlan bu
imza kampanyasına katılmaya çağırdı.
e-posta: tan ('/ prizma. net tr
MUTLUSERELİ
ANKARA - TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
(PMO),hükümetin30Tem-
muz 1998 tarihli Resmi Ga-
zete'de yayımlayarak yürür-
lüğe koyduğu ve Atatürk Or-
man Çiftliği (AOÇ) arazısı-
nin paylaştınlmasına olanak
tanıyan yönetmeliğin iptal
edilmesi için yargıya başv u-
racak. PMO Başkanı A. Be-
tûl U)ar, yönetmeliğin adli
tatil döneminde çıkanldığı-
na dikkat çekerek bunun ol-
du-bittiye getirmek amacıy-
la kasıtlı olarak yapıldığını
söyledi. L'yar. "SajınCum-
hurbaşkaıumız Köşk'ün bah-
çesini bik sermaym açıvor.
AOÇ neden olmasın" dedi.
Uyar, AOÇ'nin yeşil alan
olarak kentsel önemini de-
ğerlendirirken hükümetm bu
konudaki duyarsızlığını da
eleştirdı. Uyar, öncelikli ola-
rak bir imza kampanyası baş-
latacaklannı belırttı \e
AOÇ'nin talanına karşı du-
ranlan bu imza kampanyası-
na katılmaya çağırdı. Hükü-
metin, AOÇ'nin ranttan uzak
tutulmaması konusunda ka-
rar birliğı içinde olduğunu
belirten Uyar. "Bukararna-
menin arkasında kim \a da
kjmkrin olduğunu bilmek iv-
tiyoruz" dedi.
Hükümetin tüm bu uygu-
lamalan çiftliğin özel kuru-
luş yasasına karşın gerçekleş-
tirdiğıne dikkat çeken L'yar.
bunlann temelınde çiftlik ala-
nmı özelleştirme çabasının
yattığını vurguladı. Uyar ^un-
lan soyledı:
"Türkive'de hukuk zaafi-
yeti vardır. Kuruluşvasaa b
teçifttiği kurtaramamaktadı
Sa> guun ıkfsindt' gelinen nok
ta birilerinin bir şe>lere sığı
nıp ranüara talanlaracanal
tutmasıdır. AOÇ'nin zateı
üçte biri kalmış durumda
Bu üçte birini de kısa yoldar
talan etmeyeçabsıyorlar. Bu
nun ötesinde yönetim sorun-
lannı yasnor çifttik şu anda.
Orada büfe mafyalan \ar.
kamıı kurumlannın işletme-
leri geri bırakılmış dununda-
lar. Piyasadakiierie rekabet
mantığı ile bilinçii olarak çö-
kertilmiş bir AOÇ var. Bun-
lann hepsinin suçlusu. so-
rumlusu de\1etve siyasi ikti-
darlardır."
AOÇ'nin kentin en geniş
kamusal alanı olma özelli-
ğini taşıdığını belirten Uyar,
kent içinde herkesin eşit bi-
çimde yararlanabileceğı bu
kadar büyük bır başka ka-
musal alan kalmadığını,
AOÇ'nin bu nedenle özenfe
korunması ve bır kullanım
planlaması yapılması gerek-
tiğini söyledi.
L'yar, Tanm ve Köyişleri
Bakanı Mustafa Taşar'ı eleş-
tırirken Taşar'dan "Bundan
önceki talanlan kabuJ edivor
musunuz? Bu talanlann sür-
memesi için radikal hangi ön-
lemleriöngörüvorsunuz? Söz
konusu >asanın talanlaraça-
nak rutmakamaavla çıkanl-
dığını ret mi ediyorsunuz"
sorularına yanıt vermesini
ıstedı. Uyar. imza kampan-
yasına katılmak isteyenlerin
432 83 97 nolu telefon ve
431 79 58 nolu faks aracılı-
gıyla kendilenne ulaşabile-
feklerinı bildirdi.
SÖYLEŞİ ATTll İLHAN
'İdeolojîk Dayatma!..'
Yazı Müdürü (Yekta Râgıp bey mi?), gâyet cid-
dî: "-... Fâlih bey, sizi görmek istiyor!" demiş;
arkasından, manidâr bir tebessümle eklemişti: "-
...tefrika dolayısryfa..."
"7efr7/(a"dediği, 'ZencilerBirbirineBenzemez',
benim roman; Pariste bitirmiştim, lstanbul'da ya-
yımlamak. istiyorum, mümkün değil! Meserret Kı-
raathanesi'nde keyfiyeti öğrenen Orhan Kemal,
beni alıp -koltuğumun altında dosya- Remzi Kita-
bevi'negötürmüştü: onlar yayımlasın istiyor, yayım-
lamadılari Bunun üzerine, Dünya gazetesini dene-
dik, dosya hanidironlarda; şu anda Fâlih Rrfkj bey'in
beni görmek arzusunu öğreniyorum: hay AJIah, aca-
ba neden?
Meraklısı bilir, o romanda -üstü örtülü olarak- "to-
teliter" Stalin'ci komünistlik eleştirilmiştir; Fâlih bey,
eski kurt, hemen fark etmiş; Cemalnadir Soka-
ğı'ndaki o eski binada, odasında yalnızız; camlarda
sümsük bir yağmur, hava serin; daha önce "Pazar
konuşmalan"ndan âşinâ olduğumu sandığım gerçe-
ği, düşünceli ve meyyus, yüzüme söylüyor "-...Mos-
kova, Ankara'ya 'Bolşevik olunuz!' diye dayat-
mıştr hem I. Oünya Savaşı'ndan sonra, hem II.
Dünya Savaşı'ndan sonra; fakat ne Gâzi'ye ka-
bul ettirebildi, ne Ismet Paşa'ya!"
Ankara/Moskova ekseninin önce eğrilip, sonra
kınlmasında, bu "Ideolojik dayatma" başrolü oyna-
mamış mıdır? Düşününüz! Ankara, Istiklâl-i tam"
diyerek yola çıkmıştı; "bolşevikliğin" nasıl bir "Rus
Hegemonyası" olacağını; hiçbir şeyden kestireme-
se, Galryefin ve Galiyefçilerin akıbetinden bilmi-
yor muydu? Elbet reddedecekti. Kabul etseydi, ne
ofacaktı? Benim kestirebildiğim, "ıdeolojik dayat-
mayı" kabul etmiş olan Romanya'nın başına gelen-
ler, Türkiye'nin de başına gelecekti: Önemli toprak
kaybı, ekonomik sömürü; o kadar ki, Bükreş on yıl-
dır belini bir türlü doğrultamıyor. Türkiye ise, hem
Boğazlar'ın kontrolünü ve Doğu'daki üç ilini kaybe-
decek, hem de, 'Soğuk Savaş'tan herfialde Azer-
baycan düzeyinde çıkmış olacaktı: hangimiz, savaş
ertesinde, Stalin/ Beria çetesinin, bu istekte bulun-
duöunu unutmadık.
'Ideolojik Dayatma' budur, 'tam bağımsızlık' ilke-
sine aykındır burası kesin!
Enaylceblrçaba!..
UI deoloji", ne lâf? Insan neler hatııiıyor: 'Soğuk
I Savaş'ta öyte kesif bir hamakat denizinde yü-
zülmüştür ki, 141/142 davalannın birinde, savcınm
biri, "Ideolojik yayın yapmak" deyimini, "Komünist
yayın yapmak" anlamına kullanabiliyordu; "liberal
ideoloji" olmaz, "liberal ıdeolojik yayın" yapılmaz-
mış gibi!.. Fâlih Rıfkı, "Moskova Ankara'ya 'ide-
olojik baskı' uygulamıştır" derken, haklıydı da;
acaba VVashington'ın aynı şeyi, liberal düzeyde
yapmakta olduğunu fark etmemiş miydi? Hadi şim-
di, bu soruya cevap oluşturabilecek, iki alıntı yapa-
lım.
1. Alıntı / Cumhurbaşkanı Celâl Bayar'a tevdi
edilen (Haziran 1951) ilk Dünya Bankası Raporu,
diyordu ki:
"...Türkiye'de ekonomik bir dengesizlik vardı:
bunun nedeni de, tanmı ihmal etme pahasına,
endüstriye önem verilmesinden: devletçilik il-
kesinin, kamu girişimleri dolayısıyla, hükümetin
omuzlanna ağır bir yük yüklemesinden, özel te-
şebbüsün cesaretinin kınlmasından dogmakta-
dır..."
Rapor'un, Türkiye'ye önerdiği 'çâre', nettir
"...tanma dönüş, kamu kesiminin özelleştirilme-
si, yabancı sermayeye serbestlik!.."
2. Alıntı/ 'Sistem'in en önemli yayın organlann-
dan The Economist, 1978 Ağustosu'nda ne yazı-
yordu dersiniz? Aynen şu satırlan:
"...Türkiye gelişmekte olan ülkelere daha çok
yanaşarak, Doğu Avrupa'nın, Rusya'nın, Kuzey
Afrika'nın ve Ortadoğu'nun pazarına girmeyi
ûmit etmektedir. (...) Türk plancılann otomobil,
buzdolabı ihraç etme rüyalan, gerçek dışıdır. (...):
fakat Türkiye, bölgesinin manavı, kasabı, çiftçi-
si olarak kalırsa, ihracatı bundan çok yarariana-
caktır..."
Yalnız bu kadan bile, 'Sistem'in, 'karma ekonomi
düzeni' içinde, 'kamu öncülüğünde htzlı birsanayi-
leşmeyi' öngören Türkiye üzerine, 'liberal ıdeolojik
bir dayatma'yaptığını göstermez mi? Göstermesi-
ne gösterir, üstelik 40'lı yıllann ikinci yansından iti-
baren, Türkiye'de 'sosyalistsol'un yiğit kalemlen' (Esat
Adil, Mehmet Ali Aybar. vb); kamuoyunun dikka-
tini, bu nokta üzerine çekmek istemişlerdir ama,
acaba sonuç ne olmuştur?
Sosyalistler, dürüstfüklerini ve cesaretlerini, işle-
rinden atılmakla, mahkemelerde sürünmekle, ceza-
evterinde çile doldurmakla ödedilen Türkiye'ye ge-
lince, yanm yüzyıl içersinde, cumhuriyetin temel ya-
pısını oluşturan ne varsa, hepsini, 'Sistem'in dayat-
masına uygun bir şekle dönüştürebilmek gibi, 'ena-
yice' bir çabaya girdi.
Sorulacak soru şudur: "Moskova'nın 'ideolojik
dayatması'na karşı işlemiş olan 'tam bağımsız-
lık' ilkesi, VVashington'ın 'ideolojik dayatmastna'na
karşı işlemiyor muydu? İşlemiyorduysa, neden?"
Iki anlamı var ki!..
Yo hayır, 'ideolojikDayatma' 'Yeni Dünya Düze-
ni' içinde geçerli deği/dir, diyemezsiniz; 'Soğuk
Savaş' artığı, bazı 'devşirme' politikacılar, buna ınan-
sa bile; açıkça görüldüğü üzere, Cihet-i Askeriye
uyanmıştır HarpAkademilen Komutanlığı'ncayayım-
lanan, Tuğgeneral (E) Servet Cömert'in hazıriadığı,
'Özelleştirme ve Türk Silahlı Kuvvetleri' başlıklı
raporda, "Özelleştirme ve Yabancılaştırmanın,
'ideolojik birdayatma olduğu' sık sık yinelenmek-
tedir. " (Milliyet, 29 Temmuz 1998)
Bunun ikı anlamı var: 1/Cihet-i Askeriye, Kema-
lizm'in tam bağımsızlık' ilkesini, her türlü 'ide-
olojik dayatmaya' karşı savunmak zorunluluğu-
nu idrak etmiş ve ona sahip çıkmıştır. 2/ Cihet-i
Askeriye, 'etnik bölücülük', 'siyasi Islâm' konu-
sunda olduğu gibi, 'özelleştirme' ve 'küreselleş-
me' konusunda da, 'Soğuk Savaş' devşirmesi si-
yasi kadrolardan, farklı -hatta karşıt- düşünce-
dedir.
Bu ne demektır, kestirebiliyor musunuz?
http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgr/ay/yazar/ailhan.htlrn