24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı. Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü HikmetÇe- tinkaya • Yazıışlen Müdurii tbrahim VıJdız • Sorumiu Müdür Fikret İlkiz 0 Haber Merkezı Müdûrü: Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • lsohbaraı. Cengiz Yüdınnı 0 Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kültür Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yûceiman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Duzettmc Vbdullah Yaacı 0 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Beige Edibe Buğra 0 Yurt Haberlcn. Menmet Faraç Yavın Kurulu llfıan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç. Oktay Kıırtböke, Hikmet Çetiok»}*, Şükran Soner. Ergun Balcı, Ibrahim Yıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Balbaı, Hakan Kara. AnkaraTemsiIcısr Mustafa Balba* Atatürk Bulvan No I25,Kat:4.Bakanlıklar-.\nkaraTel 4195020(7hat), Faks- 4195027 • fzmir Temsıicısı Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S 2-3 Tel-4411220. Faks:44191170Adana Temsilcisi Çetin Yiğenogiu, inömiCd 1 !9S.Nol Kafl, Tel 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Mıidüni C stün Akmen • Koordınator \hmet Korulsan 0 Muhasebe Biüenl Yener#ldare HQse>in Gürer • lşletme Önder Çelik • Bılgı- Işlem Vail Inal A Bılgısavar Sıstem Mürihct Çilcr • Satiş Fazikt Kuza MEDVA C: • Yonelım Ku Başkanı - Genel Mudür Gü Erduran • Koordınator R Işıtman 0 Genel Mudur Yafd"1 ' SeıdaÇoban Tel 514 (T ; 51395N0-5138460-61.Faks 513$ Ya>ımla>an \e Basan: Yenı Gun Haber AıanM. Basın ve Yayıncılılc A ^ TurUnjgı C ııi W41 Cagaloğlu W 3 4 Ist Pk 246 klanbul Tel (0 :i2ı 512 05 05 (20 hal) Faks (0 212)513 85 95 17AĞUSTOS 1998 Imsak: 4.30 Güneş: 6.08 Öğle: 13.15 îkindi: 17.02 Akşam: 20.09 Yatsı: 21.40 www.cumhuriyet.com Kazılara başlandı • HAKKÂRİ (Cumhurivet)- Hakkân'nın Dağgö! mahallesınde bır tesadüf sonucu buiunan tarihi e.serlenn gün ışığına cıkanlması ıçın kazı çah^malan başladı. Van .Vld<;e>>ı ve istanbul ünıversıtesı arkeologlan tarafindan yürütülen kazı çalışmalanna vatandaslar da yogun ılgı gosteriyor. Şu ana kadar çıkarılan 10 civanndaki taşın üzerinde tanhı kalıntılar bulunduğu. ancak ait olduklan medeniyete ılışkın bilgilere rastlanılmadığı kaydedildi. Eserlerin tarih öncesi 4000-1600 yıllan arasına ait olduğu tahmin ediliyor. Çıkanlan eserler Hakkân'nin tanhi Meydan Medresesi'nde korumaya alındı Greenpeace Bodıuım'da • BODRUM (Cumhuriyet) - Greenpeace'in eylem gemisi 'Sirius', dün sabah saatlerinde Bodrum Kalesı'nin önündekı limana yanaştı. Gemide bugün. 1976 Barselona Konvansiyonu'yla bağlantılı, 'kirlilik karşıtı imza kampanyası' başlatılacak ve 3 gün boyunca 16.00-21.00 saatlerinde gemiyi ziyaret edeceklerden, kampanyaya katılmalan istenecek. Gemide aynca. denizlerin karşı karşiya kaldığı tehditlerle ilgı'Ii bir sergi de açılacak. Termik santrala tepki • KAHRAMANMARAŞ (AA) - Afşın-Elbistan Termik Santralı'ndan çevreye yayılan küllerin, santrala yakın yerle$im bırimlerinde oturanlan rahatsız ettıği bildirıldi. Afyn ilçesi Çogulhan kasabası Beledıye Başkanı Halit YıJdız, "Büyük bir kirlilik tehlikesi ile karsı karşıyayız. Sağlığımızdan endişelenıyoruz. Bölge halkı. geçım kaynaklan olan tarhana ve bulguru dahı açık alanlara seremez hale geldi. Yetkililenn, bu konuda gereklı tedbirlen almasını istiyonız" dedi. Çocuğunuzu fazla ovmeyin • ANKARA(ANKA)- Anne ve babasından sık sık ö\ gü alan çocuk için övgünün sıradanlaştığı, gereğinden fazla övgünün çocuğa zarar verebileceği bildirildi. Pedagog Ülker Yıldız. Bebek Dergisi'ne yaptığı açıklamada, "Evde ailesı tarafindan çok fazla ılgi gören çocuk, aynı ilgiyi dışanda da bekler. Dışandan aynı ilgiyi göremeyen çocuk hayal kınklığına uğrar" dedi. Yıldız. fazla övgü karsısında kendi gerçeklerinden uzaklaşan çocuğun kendini dâhi olarak görebileceği u>ansında bulundu. Antalya'da orman yangını • ANTALYA(AA)- Antalva'da. Çaltıcak piknik alanı Acısu mevkiinde dün sabah çıkan orman yangını, büyümeden söndürüldü. Orman Bölge Müdürlüğu yetkilılennden alınan bilgiye göre henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan vangın. Orman Bolge Müdürlügü'ne ait 1 yangın sondürme helikopten ve ekiplerin arıında müdahalesiyle hemen söndürüldü. Tuz Gökinün kurtarılması • A>KARA(UBA)- Çevre Bakanlığı uzrnanlannın '2010 yılında gclde hayat bıtecek' dediklen Tuz Gölü'nün kurtanlması için başlatılan proje çalışmalan îamamland). Çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Vüdürû Sami A£ırgün. projelerin 87.6 m:l>on dolara ooalolduğunu belirterek, "Tuz Gclü'nden yılda 200 nmlyon ton tuz çıkanlmakta ve burdaıı da 1.8 mılyon K>n tuz eide edilmektedir. Bunun cfcgeriise37 BuKon dolardır" dedi. Kimi tesisler atıklannı, müşterilerini yüzdürdükleri denizlere bırakmaktan sakınmıyor Âtddar <leııizi kokuttuSERDAR K1Z1K İZMlR-Temnıuzdak.1 "tmdat... Battık_ Kurtann" manîctlerıne bakılırsa tunzmdc vahırn bir tablo vardı ve sezondan umut ke- silmiştı. Turızm ışletmecılen karalar bağ- lıyor. ülketanıtımınagereklidesteğı venme- diğı gerekçebivle ıktıdar. özellikle de rurizm bakanı suçlanıyordu. Sonunda tunzmciler- le hükümet arasında görüşmelere başlandı. llk kalemde ışletmelerde yüzde 23 ve yüz- de 15 olarak uygulanan KDV oranlan tek- leştirildi. Artık her türlü girdı yüzde 15'le KDV'lendirilecekti. Aynca Başbakan Me- sutYılmaz, gelecek sezon için ışlermelerin istekleri doğrultusunda çeşitli önlemleralı- nacağı sözünü de verdi. Ömeğın KDV yüz- de 10'un altına düşecekti. Ağustos ayıyla birlikte manşetler de bir- den değişmeye başladı. Ne olduysa turizm önce 'dirildi' ardından 'coştu'. Doluluk oranlan Antalya, Bodrum. MarmanYte yüzde 90'lara ulaştı. Bazı tesıslerde yer kal- madı. Peki ne olmuştu? • Turizmciler de aslında kendi kendilerini vurdu. Yıllarca tesislerine antma sistemleri kurmadılar. Kuranlar da maliyet artışlannı gerekçe göstererek çalıştırmadı. Denizin altından 100-200 metre açığa uzattıklan borularla kanalizasyon sorununu çözmeye çahştılar. Turizm özellikle son 20 yılda dünyanın en önemli sektörlen arasına gınnce bu alan- da uluslarara>ı düzenın. ekonomının kural- ları belırle) ıci oldu. Ulusal politikalann önemı azaldı. Turizm pazarlaması yapan de\r tekellenn çıkarlan neyse onlar yapıl- maya başladı. Bu çerçevede sezonun ılk di- lımınde, Türkıye yenne Avrupa'ya her an- lamda daha yakın Yunanistan \e Ispanya pa- zarlan yeğlendi. Tekellerbirtaşla ikı değil. üç-dört kuş vurdu. Zaten ucuz turizm ülke- si Türkiye'de fiyatlar iyice aşağıya indi. Gelelim asıl konuya. Türkıye uluslarara- sı pazarda rekabet gücünü niçin yitiriyor? Bu sorunun yanıtını bulabilmek için tatil an- ketlerinde ortaya çıkan sonuçlardan hare- ket ermekte yarar var. Tunst temel olarak iki şey istiyor. Birincisı güvenlik; ikincısi temız, kirletilmemış, doğal çevre. Bundan sonra fiyatlar, hizmet sunulumda kalite, te- sislenn standartlan geliyor. Uluslararası sempozyumlarda da sık sık vurgulandığı gibi Akdeniz'in en temiz, en doğal kıyılanna sahiptik 80'li yıllann ba- şına kadar. Belki o günlerde değil, ama 2000'li yıllarda Türkiye, dünyanın en göz- de turizm ülkeleri arasına girecekti. Ancak olmadı. Talan ve yağma politikasıyla Tür- kiye rurizm zengini olacakken bu sezon or- taya çıktığı gibi pastadaki paymı yitirme teh- likesiyle yûz yüze kaldı. Bugünkû oJumsuz- luklar, temelleri 12 Eylül yönetimiyle atı- lan ve Turgut Özal'la sürdürülen politika- lardan ka>naklandı. En güzel koylara. kum- sallara, antik kentlerin üstüne 5 yıldızlı te- sisler. tatil kövlen konduruldu. Bu tesisler dış güzelliklerinin görkemiyle ortaya çı- karken atıklannı müsterılenni yüzdürdük- leri denizlere bırakmaktan ^akınnıadı. Or- manlar yagma edildi. Ikinci konut özlem- leri tahrik edilerek yılda bir-iki ay kullanı- labilen yazltklarla Bodrum, Kuşadası, Mar- maris, Çeşme talana ugradı. Turizmciler de aslında kendi kendilerini vurdu. Yıllarca tesislerine antma sistemle- ri kurmadılar. Kuranlar da maliyet artışla- nnı gerekçe göstererek çalıştırmadı. Deni- zin altından 100-200 metre açığa uzattık- lan borularla kanalizasyon sorununu çöz- meye çalıştılar. Bu yüzden ters rüzgâr ve akıntılarda kimi zaman banyolannda bı- raktıklan atıklanyla denizde yüz yüze gel- di insanlar. Kuşadası'nda, Ölüdeniz"de, Bodrum'da bazı 5 yıldızlı otellerin önünde deniz koktu, atıklar yüze vurdu. Her sezon öncesi, antma tesisleri olmayan işletmele- rin çalıştınlmayacağını duyuran, ama "ül- keninyüksekmenfaatteri uğruna" hiçbir te- sisi kapatmayan Muğla Valiliği'nideanım- samakta yarar var. Elvis mumlarla anüdı Efsanevi rock'n roll yildızı Elvis Presley,21. ölüm yildönömü nedenivle 15 Ağustos gecesi mezannın bulunduğu Mcmphis'te anıldı. Geleneksel hale gelen 20. mum törenine dünvanın dört bir yanından sekiz bin kadar Elvis ha> ranı kabldı. Her yaştan ha> ranın yer aldığı törende Elvis tişörtleri ve albümleri büyiik ilgitopladı. (Fotoğra'fiar RELTERS) 6ayda 35milyon litre nıkı içtik İSTAJVBUL(AA)-Rakı, alkollü içkiler arasında birin- ciliği kimseye kaptırmıyor. 1998 yılının ilk 6 ayında Türkiye'de 35 milyon 588 bin litre rakı tüketıldi. Tütün, Tütün Mamulle- ri, Tuz ve Alkol lşletmeleri Genel Müdürlüğü'nden (TEKEL) alınan bilgilere göre. Türkiye'de alkollü iç- kiler içinde en çok rakı tü- ketiliyor. TEKEL'in yurtiçi satışlanna göre, 1992 yılın- da 52 milyon 279 bin. 1993 yılında 63 milyon 994 bin, 1994 yılında 60 milyon 826 bin, 1995 yılında 68 milyon 722 bin, 1996 yılında 68 milyon 219 bin, 1997 yılın- da ise 64 milyon 825 bin lit- re rakı tüketimi gercekleşti. Rakı tüketimi 1998 yılının ilk 6 ayında ise, 35 milyon 588 bin litreye ulaştı. Aynı dönemde, 6 milyon 643 bin litre şarap, 5 milyon 824 bin litre bira, 4 milyon 663 bin lirre votka, 3 milyon 369 bin litre de diğer yüksek alkol- lü içkilerden tüketıldi. Bu dönemde, ithal içkilerin tü- ketimi ise sadece 226 bin litre olarak gercekleşti. İstanbul ilk sırada TEKEL tstanbul Başmü- dürlüğü içki satışlanna gö- re, lstanbul'da 1995 yılında 21 miiyon 839 bin, 1996 yı- lında 21 milyon 993 bin, ge- çen yıl da 20 milyon 223 bin litre içki tüketildi. Türkiye genelinde olduğu gibi, ts- tanbul'da da yine en çok ra- kı içiliyor. lstanbul'da 1995 yılında 15 milyon 336 bin, 1996 yı- lında 15 milyon 416 bin ve 1997 yılında 14 milyon 510 bin litre rakı tüketimi gercek- leşti. Gecen yıl tstanbul'da 1 milyon 913 bin litre vot- ka, 110 bin litre kanyak, 917 bin litre cin, 2 milyon 241 bin litre şarap, 13 bin litre Ankara viskisi, 481 bin lit- re likör, 38 bin litre de ver- mut içildi. Her yıl 2000 çalışan yaşamını yitiriyor, 3500'ü işgöremez hale geliyor kazaları öldürüyorADA\A(AA)-Türkiye'nin işka- zalannın sık ve öldünicü olduğu ül- keler arasında yer aldığı. çalısanla- nn tecrübesizliği ve önlemlerin ye- tersizliginin rjski artırdıgı bildirildi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakül- tesi Halk Sağlıgı Anabilim Dalı Öğ- retim Üyesi Doç. Dr. Elçin Yoldaş- can iş kazalan ve meslek hastalıkla- nyla ilgili verilerin yetersiz olması- nın, ülkemizdeki sorunun boyutunu tüm gerçekleriyle ortaya çıkarmayı önlediğini bildirdi. Doç. Dr. Yoldaşcan, SSK'nin ve- rilerine göre Türkiye'de 5 milyonun üzerinde sigortalı işçi çalıştığının, yılda lOObine yakın iş kazası. 1.500 civannda meslek hastalıgı olduğunun, 2 binin üzerinde ölüm ve 3.500 ci- vannda da 'işgöremezlik'1 olayının meydana geldiğinin belirlendiğini kaydetti. Verilerden, 50'den az işçi çalıştı- ran işyerlerinde kaza sıklığının yüz- de 75 düzeyinde belirlendiğini, tüm • SSK'nin verilerine göre, 50'den az işçi çalıştıran işyerlerinde kaza sıklığı yüzde 75 düzeyinde bulunuyor; tüm kazalann yüzde 40'ına yakın bölümünü hizmet süresi bir yıldan az olanlar yapıyor. kazalann yüzde 40'ına yakın bölü- münü de hizmet süresi bir yıldan az olanlann yaptığını belirten Yoldaş- can, "Tıimbunlar önlemlerin yeter- sizliğini, tecrübesizlik ve işyerine uyumsuzlugun riski arttırdığuu gös- termektedir" dedi. Türkiye'de iş kazalan sıkiığında azalma yönünde bir eğilim olduğu- nu belirten Yoldaşcan, "Ancak, ölüm sıkkğuıda aynı olumlu gelişmeyi gö- remryoruz. Bu da hâlâ yeterinee ko- nuya duyariı yaklaşılmadığını göste- riyor" diye konuşru. Doç. Dr. Yoldaşcan, iş kazalan- nın işkollanna göre dağılımında in- şaat sektörünün yüzde 18 ile ilk sı- rada yer aldığmı, bunu yüzde 11 ile metal eşya üretimi, yüzde 10 ile ma- kine sanayiinin, yüzde 7 ile de kö- mürmadenciliği vedokuma sanayii- nin izlediğini bildirdi. Meslek hastalıklannın önlenmesi konusunda en önemli görevin de iş- yeri hekimlerinedüştügıinü belirten Yoldaşcan, şöyle devam etti: "Ojsa,işyeri hekimliğine gereğin- ce önem verilmemektedir. Uzman personel açıgı bulunmaktadır. fşye- ri hekimleri genellikle özel egitimden geçirilmemiştir. İşyerlerinde revir, acU ve ilk yardım odalan yetersiz- dir." Doç. Dr. Yoldaşcan, işyeri hekim- liği konusunda gerekli yasal düzen- melerin sağlanması, 50'den az işçi ça- lıştıran yerlerde ortak sağlık birim- lerinin kurulması ve hekimlerin özel egitimden geçirilmesinin zorunlu ol- dugunu kaydetti. Peyzaj Mimarları Odası AOÇ talanı için yargıya başvurulacak • PMO Başkanı Betül Uyar, öncelikli ola- rak bir imza kampanyası başlatacaklannı be lirtti ve AOÇ'nin talanına karşı duranlan bu imza kampanyasına katılmaya çağırdı. e-posta: tan ('/ prizma. net tr MUTLUSERELİ ANKARA - TMMOB Peyzaj Mimarları Odası (PMO),hükümetin30Tem- muz 1998 tarihli Resmi Ga- zete'de yayımlayarak yürür- lüğe koyduğu ve Atatürk Or- man Çiftliği (AOÇ) arazısı- nin paylaştınlmasına olanak tanıyan yönetmeliğin iptal edilmesi için yargıya başv u- racak. PMO Başkanı A. Be- tûl U)ar, yönetmeliğin adli tatil döneminde çıkanldığı- na dikkat çekerek bunun ol- du-bittiye getirmek amacıy- la kasıtlı olarak yapıldığını söyledi. L'yar. "SajınCum- hurbaşkaıumız Köşk'ün bah- çesini bik sermaym açıvor. AOÇ neden olmasın" dedi. Uyar, AOÇ'nin yeşil alan olarak kentsel önemini de- ğerlendirirken hükümetm bu konudaki duyarsızlığını da eleştirdı. Uyar, öncelikli ola- rak bir imza kampanyası baş- latacaklannı belırttı \e AOÇ'nin talanına karşı du- ranlan bu imza kampanyası- na katılmaya çağırdı. Hükü- metin, AOÇ'nin ranttan uzak tutulmaması konusunda ka- rar birliğı içinde olduğunu belirten Uyar. "Bukararna- menin arkasında kim \a da kjmkrin olduğunu bilmek iv- tiyoruz" dedi. Hükümetin tüm bu uygu- lamalan çiftliğin özel kuru- luş yasasına karşın gerçekleş- tirdiğıne dikkat çeken L'yar. bunlann temelınde çiftlik ala- nmı özelleştirme çabasının yattığını vurguladı. Uyar ^un- lan soyledı: "Türkive'de hukuk zaafi- yeti vardır. Kuruluşvasaa b teçifttiği kurtaramamaktadı Sa> guun ıkfsindt' gelinen nok ta birilerinin bir şe>lere sığı nıp ranüara talanlaracanal tutmasıdır. AOÇ'nin zateı üçte biri kalmış durumda Bu üçte birini de kısa yoldar talan etmeyeçabsıyorlar. Bu nun ötesinde yönetim sorun- lannı yasnor çifttik şu anda. Orada büfe mafyalan \ar. kamıı kurumlannın işletme- leri geri bırakılmış dununda- lar. Piyasadakiierie rekabet mantığı ile bilinçii olarak çö- kertilmiş bir AOÇ var. Bun- lann hepsinin suçlusu. so- rumlusu de\1etve siyasi ikti- darlardır." AOÇ'nin kentin en geniş kamusal alanı olma özelli- ğini taşıdığını belirten Uyar, kent içinde herkesin eşit bi- çimde yararlanabileceğı bu kadar büyük bır başka ka- musal alan kalmadığını, AOÇ'nin bu nedenle özenfe korunması ve bır kullanım planlaması yapılması gerek- tiğini söyledi. L'yar, Tanm ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'ı eleş- tırirken Taşar'dan "Bundan önceki talanlan kabuJ edivor musunuz? Bu talanlann sür- memesi için radikal hangi ön- lemleriöngörüvorsunuz? Söz konusu >asanın talanlaraça- nak rutmakamaavla çıkanl- dığını ret mi ediyorsunuz" sorularına yanıt vermesini ıstedı. Uyar. imza kampan- yasına katılmak isteyenlerin 432 83 97 nolu telefon ve 431 79 58 nolu faks aracılı- gıyla kendilenne ulaşabile- feklerinı bildirdi. SÖYLEŞİ ATTll İLHAN 'İdeolojîk Dayatma!..' Yazı Müdürü (Yekta Râgıp bey mi?), gâyet cid- dî: "-... Fâlih bey, sizi görmek istiyor!" demiş; arkasından, manidâr bir tebessümle eklemişti: "- ...tefrika dolayısryfa..." "7efr7/(a"dediği, 'ZencilerBirbirineBenzemez', benim roman; Pariste bitirmiştim, lstanbul'da ya- yımlamak. istiyorum, mümkün değil! Meserret Kı- raathanesi'nde keyfiyeti öğrenen Orhan Kemal, beni alıp -koltuğumun altında dosya- Remzi Kita- bevi'negötürmüştü: onlar yayımlasın istiyor, yayım- lamadılari Bunun üzerine, Dünya gazetesini dene- dik, dosya hanidironlarda; şu anda Fâlih Rrfkj bey'in beni görmek arzusunu öğreniyorum: hay AJIah, aca- ba neden? Meraklısı bilir, o romanda -üstü örtülü olarak- "to- teliter" Stalin'ci komünistlik eleştirilmiştir; Fâlih bey, eski kurt, hemen fark etmiş; Cemalnadir Soka- ğı'ndaki o eski binada, odasında yalnızız; camlarda sümsük bir yağmur, hava serin; daha önce "Pazar konuşmalan"ndan âşinâ olduğumu sandığım gerçe- ği, düşünceli ve meyyus, yüzüme söylüyor "-...Mos- kova, Ankara'ya 'Bolşevik olunuz!' diye dayat- mıştr hem I. Oünya Savaşı'ndan sonra, hem II. Dünya Savaşı'ndan sonra; fakat ne Gâzi'ye ka- bul ettirebildi, ne Ismet Paşa'ya!" Ankara/Moskova ekseninin önce eğrilip, sonra kınlmasında, bu "Ideolojik dayatma" başrolü oyna- mamış mıdır? Düşününüz! Ankara, Istiklâl-i tam" diyerek yola çıkmıştı; "bolşevikliğin" nasıl bir "Rus Hegemonyası" olacağını; hiçbir şeyden kestireme- se, Galryefin ve Galiyefçilerin akıbetinden bilmi- yor muydu? Elbet reddedecekti. Kabul etseydi, ne ofacaktı? Benim kestirebildiğim, "ıdeolojik dayat- mayı" kabul etmiş olan Romanya'nın başına gelen- ler, Türkiye'nin de başına gelecekti: Önemli toprak kaybı, ekonomik sömürü; o kadar ki, Bükreş on yıl- dır belini bir türlü doğrultamıyor. Türkiye ise, hem Boğazlar'ın kontrolünü ve Doğu'daki üç ilini kaybe- decek, hem de, 'Soğuk Savaş'tan herfialde Azer- baycan düzeyinde çıkmış olacaktı: hangimiz, savaş ertesinde, Stalin/ Beria çetesinin, bu istekte bulun- duöunu unutmadık. 'Ideolojik Dayatma' budur, 'tam bağımsızlık' ilke- sine aykındır burası kesin! Enaylceblrçaba!.. UI deoloji", ne lâf? Insan neler hatııiıyor: 'Soğuk I Savaş'ta öyte kesif bir hamakat denizinde yü- zülmüştür ki, 141/142 davalannın birinde, savcınm biri, "Ideolojik yayın yapmak" deyimini, "Komünist yayın yapmak" anlamına kullanabiliyordu; "liberal ideoloji" olmaz, "liberal ıdeolojik yayın" yapılmaz- mış gibi!.. Fâlih Rıfkı, "Moskova Ankara'ya 'ide- olojik baskı' uygulamıştır" derken, haklıydı da; acaba VVashington'ın aynı şeyi, liberal düzeyde yapmakta olduğunu fark etmemiş miydi? Hadi şim- di, bu soruya cevap oluşturabilecek, iki alıntı yapa- lım. 1. Alıntı / Cumhurbaşkanı Celâl Bayar'a tevdi edilen (Haziran 1951) ilk Dünya Bankası Raporu, diyordu ki: "...Türkiye'de ekonomik bir dengesizlik vardı: bunun nedeni de, tanmı ihmal etme pahasına, endüstriye önem verilmesinden: devletçilik il- kesinin, kamu girişimleri dolayısıyla, hükümetin omuzlanna ağır bir yük yüklemesinden, özel te- şebbüsün cesaretinin kınlmasından dogmakta- dır..." Rapor'un, Türkiye'ye önerdiği 'çâre', nettir "...tanma dönüş, kamu kesiminin özelleştirilme- si, yabancı sermayeye serbestlik!.." 2. Alıntı/ 'Sistem'in en önemli yayın organlann- dan The Economist, 1978 Ağustosu'nda ne yazı- yordu dersiniz? Aynen şu satırlan: "...Türkiye gelişmekte olan ülkelere daha çok yanaşarak, Doğu Avrupa'nın, Rusya'nın, Kuzey Afrika'nın ve Ortadoğu'nun pazarına girmeyi ûmit etmektedir. (...) Türk plancılann otomobil, buzdolabı ihraç etme rüyalan, gerçek dışıdır. (...): fakat Türkiye, bölgesinin manavı, kasabı, çiftçi- si olarak kalırsa, ihracatı bundan çok yarariana- caktır..." Yalnız bu kadan bile, 'Sistem'in, 'karma ekonomi düzeni' içinde, 'kamu öncülüğünde htzlı birsanayi- leşmeyi' öngören Türkiye üzerine, 'liberal ıdeolojik bir dayatma'yaptığını göstermez mi? Göstermesi- ne gösterir, üstelik 40'lı yıllann ikinci yansından iti- baren, Türkiye'de 'sosyalistsol'un yiğit kalemlen' (Esat Adil, Mehmet Ali Aybar. vb); kamuoyunun dikka- tini, bu nokta üzerine çekmek istemişlerdir ama, acaba sonuç ne olmuştur? Sosyalistler, dürüstfüklerini ve cesaretlerini, işle- rinden atılmakla, mahkemelerde sürünmekle, ceza- evterinde çile doldurmakla ödedilen Türkiye'ye ge- lince, yanm yüzyıl içersinde, cumhuriyetin temel ya- pısını oluşturan ne varsa, hepsini, 'Sistem'in dayat- masına uygun bir şekle dönüştürebilmek gibi, 'ena- yice' bir çabaya girdi. Sorulacak soru şudur: "Moskova'nın 'ideolojik dayatması'na karşı işlemiş olan 'tam bağımsız- lık' ilkesi, VVashington'ın 'ideolojik dayatmastna'na karşı işlemiyor muydu? İşlemiyorduysa, neden?" Iki anlamı var ki!.. Yo hayır, 'ideolojikDayatma' 'Yeni Dünya Düze- ni' içinde geçerli deği/dir, diyemezsiniz; 'Soğuk Savaş' artığı, bazı 'devşirme' politikacılar, buna ınan- sa bile; açıkça görüldüğü üzere, Cihet-i Askeriye uyanmıştır HarpAkademilen Komutanlığı'ncayayım- lanan, Tuğgeneral (E) Servet Cömert'in hazıriadığı, 'Özelleştirme ve Türk Silahlı Kuvvetleri' başlıklı raporda, "Özelleştirme ve Yabancılaştırmanın, 'ideolojik birdayatma olduğu' sık sık yinelenmek- tedir. " (Milliyet, 29 Temmuz 1998) Bunun ikı anlamı var: 1/Cihet-i Askeriye, Kema- lizm'in tam bağımsızlık' ilkesini, her türlü 'ide- olojik dayatmaya' karşı savunmak zorunluluğu- nu idrak etmiş ve ona sahip çıkmıştır. 2/ Cihet-i Askeriye, 'etnik bölücülük', 'siyasi Islâm' konu- sunda olduğu gibi, 'özelleştirme' ve 'küreselleş- me' konusunda da, 'Soğuk Savaş' devşirmesi si- yasi kadrolardan, farklı -hatta karşıt- düşünce- dedir. Bu ne demektır, kestirebiliyor musunuz? http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgr/ay/yazar/ailhan.htlrn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle