Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 AĞUSTOS 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM /cumek(gturk.net 11
KOBİ teşvikinde
İstanbul Hder
• AJVKARA(ANKA)-
Küçük ve orta boy
işletmelerin (KOBl)
toplam 12.3 triJyon iiralık
yatınmı bu yılın ilk yedi
ayında teşvik belgesine
bağlandı. İstanbul KOBt
teşviklerinde lider oldu.
Hazine Müsteşarlığı'nın
verilerine göre, ocak-
terrunuz döneminde
KOBl'lerin toplam 823
yatınmı teşvik kapsarruna
alındı. Tümü de imalat
sanayi sektörüne yönelik
olarak gerçekleştirilecek
olan teşvik kapsamına
alman KOBİ
yatınmlannın toplam
tutannın 12 trilyon 275.3
milyar lira olduğu
belirlendi. Bölgesel olarak
en fazla teşvik belgesi
Marmara Bölgesi'nde
yapılacak olan yatınmlara
verildi.
Ankara terminali
üialesi
• AIVKARA(AA)-
Mülkiyeti Ankara
Büyükşehir Belediyesi'ne
ait olan eski Ankara
Şehirlerarası Terminal
Işletmesi (AŞOT), 18
Ağustos Salı günü 6. kez
satışa çıkanlıyor.
Büyükşehir Belediyesi
yetkililerinden alınan
bilgiye göre istasyon
mevkiinde bulunan 34 bin
950 metrekare tam hisseli
eski AŞOT binası,
tesisleriyle birlikte
satılacak. 5 trilyon lira
muhammen bedel
üzerinden satışa sunulan
binanın, geçici teminatı da
150 milyar lira olarak
belirlendi.
GAP'taki
yatpımlar
• ŞANLRJRFA(AA)-
Türkiye'nin ekonomik
kalkınmasına önemli katkı
sağlayacak Güneydoğu
Anadolu Projesi'ndeki
(GAP) yatınmlann,
Türkiye içindeki payı
giderek düşüyor. 1990
yılında GAP'ın yüzde 8.1
olan Türkiye içindeki r ^
yaünm payı, 1988 yıIiMB
yüzde 6.6'ya düşerken bu
yıl sonuna kadar GAP'ta
169 trilyon İiralık yatınm
gerçekleştirilecek. GAP
Bölge Kalkınma
ldaresi'nden alınan bilgiye
göre 1990 yılında
GAP'taki kamu yatınm
tahsisleri oranının Türkiye
içindeki payı 162 trilyon
293 milyar lira ile yüzde
8.1 olurkenbu yılki 168
trilyon 563 milyar İiralık
yatınmla Türkiye içindeki
payı yüzde 6.6'ya düştü.
Sahte fatuna
operasyonu
• İSTANBUL (AA)-
Komisyon karşılığı
piyasaya 6 trilyon İiralık
sahte fatura sattığı
belirlenen bir işadanu
yakalandı. istanbul Mali
Şube Müdürlüğü'nden
yapılan açıklamaya göre,
Bayrampaşa Demirciler
Sitesi'nde demir-çelik ve
sac üzerine iki ayn şirketi
bulunan Turgut Erdemir'in,
piyasaya komisyon
karşılığı sahte fatura sattığı
belirlendi. Erdemir,
işyerine düzenlenen bir
operasyonla yakalanırken,
yüzde 4 komisyonla
piyasaya sürüldüğü
belirlenen 6 trilyonluk
sahte fatura koçanlan ve
sevk irsaliyeleri ele
geçirildi.
ffym son ihalesi
• A.NKARA (AA) -
-iazme, ağustos ayının son
halesini yann
»erçekleştiriyor. Yapılacak
halede, 1 yıl vadeli devlet
ahvili satışa sunulacak.
hraç tarihi 19 Ağustos
ılarak belirlenen
ahvillerin geri ödemesi
se 18 Ağustos 1999
ırihinde
erçekJeştirilecek. Bu
rada Hazine'nin 19
ığustos'ta 573 trilyon
18.6 milyar lira, 26
Lfustos'ta 35 trilyon 977
ıilyar lira, 31 Ağustos'ta
.e 2 trilyon 180.9 milyar
ralık iç borç geri ödemesi
ulunuyor.
mdık alım fiyatı
I ANKARA (AA) - Sanayi
: Ticaret Bakanı Yahm
rez, 19 Ağustos
ırşamba günü
iresun'da. fındıkta yeni
ım döneminin ilk fiyatını
ıklayacak.
Rekabet Kurulu Başkanı Ayaydın ilk kararlann bir ay içinde almacağını açıkladı
4
Kararlar yanla uyandıracak'MEHMETSARAÇ
Çeşitli siyasi ve ekonomik ne-
denlerle kuruluşu uzun yıllar alan
ve adı özellikle özelleştirme uy-
gulamalanndaki müdahaleleriyle
kamuoyuna yansıyan Rekabet Ku-
rumu ilk kararlannı vermek üze-
re. Rekabet Kurulu Başkanı Ay-
dın Ayaydın "Kararlanmız peş pe-
şe gelecek. Bir ay sonra her hafta
bir karar yayımlanacak ve çok
yankı uyandıracak" dedi.
Rekabet Kurulu'nun adı son
günlerde özellikle POAŞ'm özel-
leştirilmesiyle gündeme geldi.
Ancak kurul yaklaşık bir buçuk
yıllık çalışmasında çimento sek-
töründe bölgesel pazar paylaşı-
mından ekmeğe, kârve zam tartış-
malanndan. temizlik ve gıda dev-
lerıne "rekabet soruşturmasrna
kadar birçok konuda ön soruştur-
ma, soruşturma yaptı. Kurulun
şimdiye kadar kesinleşmiş herhan-
gi bir karan yok. Rekabet Kurulu
Başkanı Aydın Ayaydın. Cumhu-
riyet'in, kurulun çalışmalan hak-
kındaki çeşitli sorulan yanıtladı.
-Sayın Ayaydm, Rekabet Kuru-
mu, başlangıcında siyasi nedenler-
le geç kuruldu ve kunıluşunun iis-
tünden de bir buçuk yıl geçti. Bize
kunımun çalışmalannı değerlen-
dirir misiniz?
- Türkiye'de Rekabet Yasası'nın
çıkması çok gecikti. Bütiin geliş-
miş ülkelerde, hatta Türkiye"den
çok daha geri kalmış ülkelerde da-
hi rekabet yasalan uzun süreler-
den beri var ve rekabet kurullan
x \ ekabet Kurulu'nun çok
önemli bir misyon
üstlendiğini belirten Başkan
Ayaydın, "Bizim yaptığımız
çalışmalar, soruşturmalar ve
birleşme, devralma
çalışmalanmız ekonomik
hayatı ciddi bir biçimde
etkileyecektir. Türkiye'de
maalesef, rekabet kültürü tam
olarak oturmuş değil" dedi.
görev başında ama Türkiye"de ne-
dense rekabet yasası bir türlü ger-
çekleşemedi. Yasa, 7 Aralık 1994
tarihinde TBMM'de kabul edildi.
O günlerde koalisyon hükümetle-
ri vardı. Bir türlü Rekabet Yasa-
sı'nı Türkiye'de uygulayacak olan
Rekabet Kurulu'nun üyelerini ve
başkanını atama konusunda bir
anlaşmaya varamadıklan için ata-
ma yapılamadı. Görünürdeki yü-
zü bu. Atama yapılamasının arka-
sında başka nedenler var mı yok
mu çeşitli spekülasyonlarvardıra-
ma benim bu konuda fazla bir bil-
gim yok. 5 Mart'ta yemin ederek
göreve başladık. ama sadece 11 ki-
şi. Ne bir binamız ne de fiziki ça-
lışma ortamımız, elemanlanmız,
uzmanlanmız vardı. Yasa çıkttk-
tan 2.5 yıl sonra biz atandığımız
için 1 yıllık süreyi geçmiş olduk ve
dolayısıyla uzman alamadık.
- Siyasi engelleri ne olarak yo-
rumhıyorsunuz. Siyasilerin tavn
niye böyle?
- Türkiye, özellikle tekelleşme
ve kartelleşmenin birçok sektörde
yoğun olduğu bir ülke. Bir an ön-
ce bu yasanın yürürlüğe girmesi,
ekonomik istikrann sağlanması
için çok önemlidir.
'Rekabet kültürü yok'
- Daha önceki engellenıeler, bu
sözünü etâğiniz çevrelerin etkisiy-
le olabilir mi sizce? Somut bir şey-
le karşjJaşOnız mı şimdiye kadar?
- Çeşitli söylentiler var tabii bu
konuda. Yasayı biz çıkarmayaca-
ğız, TBMM çıkaracak. Eğer, bu
çevrelerin girişimleri varsa o giri-
şimler TBMM'deki güçlere doğru
odaklanmışlardır. Tabii insanın
aklına çeşitli şeyler geliyor.
- Ekonomik faaliyet içinde olan
bütün kuruluşlar kunımun sınır-
lan içinde. Ancak belü bir ekono-
mik disipluıden yoksun ekonomi-
miz. Nasıl bir yapıyla mücadele
edivorsunuz. Ya da mücadele ede-
bilecek misiniz diyeliın? Ekonomi
diinvamtz Rekabet Kurumu hak-
kında yeterli bilgiye sahip mi?
- Türkiye'de ekonomik istikra-
nn sağlanmasında. Rekabet Kuru-
lu çok önemli bir misyon üstlen-
miştir. Bizim yaptığımız çalışma-
lar soruşturmalar ve birleşme,
devralma çalışmalarımız ekono-
mik hayatı ciddi bir biçimde etki-
leyecektir. Türkiye'de maalesef,
rekabet kültürü tam olarak otur-
muş değildir. Bu konuda, basın ve
medyada şu ana kadar tam anla-
mıyla bir destek sağlamış değiliz.
Onlara bu konuda birtakım görev-
ler düşmektedir. Biz Kurul olarak
üzerimize düşeni yapıyoruz.
- Sanınm sizden öncelikk her-
kes karar beküyor. Şimdiyi kadar
kuruldan karar çıkmadı. Kamu-
oyu sonuç bekliyor. Örneğin POAŞ
sizi günlerce gündemde tuttu.
- Bizim aslında POAŞ'tan çok
daha önemli kararlanmız oldu.
Toplumun bütün kesimlerini ilgi-
lendiren konularda. Kanun tarif et-
miş. Ön araştırma bir ay, soruştur-
ma karan aldığınızda 6 ay sürer.
Bu süreleri öne çekme şansınız
yok. Dolayısıyla, bizim kararlan-
mız peşpeşe gelecektir. Bir ay son-
ra her hafta birkarar yayımlanacak
ve çok yankı uyandıracak.
Istanbul'daki seminerlerimize iş
âleminden kimse gelmedi. Türk
toplumu cezayı görünce aklı başı-
na geliyor. Rekabet Kurulu cezacı
bir kurul olmamalı. Ben şunu gö-
rüyorum, bu kurul birkaç kişiye ce-
zayı verecek, sonra insanlar kuru-
lun varlığinı kavrayacaklar.
- Siyasikrie aranız nasıl?
- Rekabet Kurulu eğer siyasi
otoriteden etkilenir duruma gelir-
se, büyük yanhşlar olacaktır.
- Rekabet Yas&sı'uıda, haksc re-
kabetk ilgili dûzenlemelerin olma-
dığı yönünde eleştiriler var. Haksız
rekabetnedir? Kurul haksız reks-
betle ne kadar ilgileniyor?
- Kamuoyunda çok yanlış biran-
laşılma var. Rekabet Yasası ve hak-
sız rekabet farklı kavramlar. Bizim
yasa kapsamında haksız rekabet
yoktur. Haksız rekabet iki ticari iş-
İetme arasında olur. Bu, Türk Ti-
caret Kanunu hükümlerine giriyor.
Bizim konumuz rekabet ihlalleri.
DÜNYA EKONOMMNE BAKIŞ ERGIN YILDIZOĞLU/ LONDRA
Afrika'nın üçüncü büyük, potansiyel an-
lamda belki de en zengin ülkesi, 45 mil-
yon nüfuslu Kongo Demokratik Cumhu-
riyeti (eski Zaire) bir yıl sonra ikınci bir iç
savaşla felç olmuş durumda. Washington
Post yazarianndan Zartman'ın ifadesini
kullanırsak "Kongo; komşulannın, ulusla-
rarası holdinglerin, kiralık askerterin, soy-
gunculann başına üşüştüğü bir leşe ben-
ziyor" (13/08/98).
Kongo'da yaşananlann adı iç savaş a-
ma, "isyancılar" esas olarak Ruanda ve
Uganda askerterinden oluşuyorfar Hatta
söylentilere göre Angola kaynaklı UNITA
güçleri de bu furyaya katılmış durumda. A-
ma tüm bu kargaşanın arkasında çok da-
ha büyük bir oyun, Afrika'nın ABD dene-
timi altına alınması çabası yatıyor Gerek
geçen yıl mayıs ayındaki, gerekse de şim-
diki isyancılann liderleri, komutanlan ve
hatta büyük bir kısmı, ABD Özel Harekât
Dairesi tarafından eğitilmiş ve silahlandı-
nlmış askerlerden oluşuyordu.
Devirenlerin devrilmesi
1994, yaklaşık 800.000 ıla 1 milyon in-
sanın hayatına mal olan katliamlara şahit
olan iç savaştan sonra, ABD ve Ruanda
arasındakı ilişkiler hızla gelişti. ABD iç sa-
vaştan sonra iktıdara gelen General Paul
Kegame'yi siyasi ve askeri olarak des-
tekledi ve güçlerini eğitti. Daha sonra Ke-
game, Ruanda'dan kaçarakZaire'yesığı-
nan Hutu'lann kamplannı yok etmek, Mo-
butu'yu devrimek amacıyla, bir başka
ABDdostu Ugandadiktatörü Musevni'yle
işbirliği içinde Zaire'ye sal-
dırclı. Bu operasyona Ango-
la ve Zambia'nın yanı sıra,
bir dizi başka Afrika ülkesi
de asker ve silah desteği
sağladılar. (VVashington
Post 14/08/98). Bu operas-
yon Ekim 1996'da Kega-
me'nin VVashington ziyare-
tinden birkaç hafta sonra
başladı ve başına da o güne
kadar kimsenin ismini bilme-
diği eski "Marksist", yeni
"demokrat" ve becerikli işa-
damı Laurent Kabila geti-
rilmişti. Le Figaro ve Le
Monde'a bakılırsa, ABD'nın
ilişkisi askeri eğitimden, çok
daha ileri boyutlardaydı. İs-
yancılar doğrudan ABD as-
keri danışmanlan tarafından
yönetilıyorlardı. Bu danış-
manları sağlayan Virginia
kayıtlı Askeri Profesyonel
Kaynaklar isımli şirket bün-
yesinde çalısan dört yıldız-
lıgenerallerin sayısıysa Pen-
tagon'dakilerden fazlaydı"
(S. Telegraph 15/01/96).
Kabila, iktidara yürürken
Mobutu'nun yapmarnak için
direndiği özelleştirmeleri,
daha savaş sırasında ger-
çekleştirmeye, ele geçirdiği
bölgelerde büyük şirketlere
imtiyaz dağıtmaya başladı
(Association of Mining An-
alysts - London, 10/04/97).
Batı'da basın, Mobutu'nun
yolsuzluklarını, Kabila'nın
getirmesi beklenen yenilik-
leri konuşuyordu. Kabila ik-
tidara gelır gelmez üikenin
adını da Demokratik Kon-
go Cumhuriyeti olarak de-
ğiştirdi.
Ancak aradan bir sene
geçtikten sonra benzer bir
film, üstelik çok daha büyük
bir hızla tekrar sahneye ko-
nuyor Kongo'da. Yine aynı
güçler; Ruanda, Uganda işin
içinde, hedef ise Kabila. Ne
ki bu sefer isyancılann ne li-
deri belli, ne bir programları,
ne belirgin biryapısı var. (The
Economist 15/08). Oyun bu
sefer daha açık oynanıyor.
Neden bir yıl önce, kendi-
sine büyük umutlar bağla-
nan Kabila şimdi devrilmeye
çalışılıyor? Bu sorunun ce-
h Kqbila'yı iktidara geti-
Afrika'da Leş Kargalarımn Savaşı
Kongo gibi Afrika'nın da her tarafındâ savaş ve ekonomik kriz var.
ren mantıkta gizli. Mobutu, IMF uyum
programına, özelleştirme isteklerine, özel-
likle dünyanın en zengin kobalt rnadenle-
rinden Gecamine ın özelleştirilmesinedi-
reniyor, bu yüzden Zaire 14 milyar dolan
geçen dış borçlannı ödeyemiyordu. Kabi-
la'nın görevi, ekonomiyi uluslararası şir-
ketlere açmak, Gecamine'i özelleştirmek
vesiyasi istikrarsağlamaktı.Kabila da Mo-
butu gibi, kendisini ve ailesinin ceplerini
doldurmaktan ekonomiyle ilgilenmedi; 14
milyar dolarlık dış borcun bir önceki rejı-
me ait olduğunu söyledi ve reddetti. Ulus-
lararası şirketlere verdiği sözleri tutmadı,
istedikleri siyasi ekonomik ortamı sağla-
yamadı. (The Economist). Kabila daha
da öteye giderek Ruanda güçlerini ülke-
den çıkarmaya kalktı. Adeta Kabila kendi
kendıni ciddiye almaya başlamtştı, bir
kukla olduğunu unutarak. İki hafta önce,
tam da bir öncekinin başladığı noktada
patlak veren "ayaklanma" inanılmaz bir
hızla 1500 km'lık mesafeyı aşarak baş-
kent Kinşasa'nın kapısına dayanmış du-
rumda. Bu kez daha çok kan akacağa
benzer. Gelen haberlere göre Kabila, Mo-
butu'nun aksine savaşmaya niyetli.
Afrika'nın 'pariak' liderieri
1994'te Ruanda'da ABD yanlısı Tutsi
rejimi kurulduktan, 1997'deZaire'de Mo-
butu devrildikten sonra, Afrika'daki ABD-
Fransa nüfus mücadelesi,ABD'den yana
çözümlenmiş gibi görünüyordu. ABD kay-
naklannda büyük bir iyimserfik vardı. Bir
Afrika Rönesansı'ndan söz açılıvordu. Ni-
Çocuğunuzun
yarınlarını düşünürken
keyfinizi kaçırmayın!
Diploma Hesabı
Diploma Hesabı, çocuğunuzun
eğitim harcamalarını güvenceye alıyor.
Şimdiden.
Diploma Hesabı, Iktisat Bankası'nın özel sorunlara getirdığı
özel çûzumlerden sadece bın. Geltn konuşa/ım.
Sıze en uygun çözümü sunalım
İKTİSAT
Memnuniyetle
• Nakıt Ahşverış • Nakıt Ev • Nakıt Ihtıyaç • Nakıt Otomobıl • Nakıt Tatil • Nakı! Çek • Nakıt Hesap • Otomatik Ödeme
san 1998'de Foreign Affaires dergisinde
"Afrika'nın Yeni Bloku" başlığıyla yayım-
lanan bir makale, Ruanda, Demokratik
Kongo Cumhuriyeti, Uganda, Etiyopyave
Erttre'de yeni bir kuşak liderin iktidar ol-
duğunu vurguluyor, bunların bir blok oluş-
turarak bölge sorunlannı kendi ellerine al-
dıklannı anîatıyordu. Bu ülkelerde Fran-
sa'nın etkisi gerilemiş. ABD'nin etkisi art-
mıştı. Gerçi, bu liderlerin hiçbiri demokrat
sayılmazdı, ama bunlar pragmatist, ser-
best piyasa yanlısıydılar, sıntf aynmını
reddediyor ve yolsuzluklara karşı savaş
açmaya nıyetl'ı görünüyorlardı. Işte bölge-
dekı gelişmelerin rtıci gücünü bu blokun li-
derleri oluşturuyordu. Mobutu'dan sonra
bu btok şimdi de Sudan'daki rejimi devir-
meyi hedeflıyor. Çad, Orta Afrika Cum-
huriyeti'ni ve Somali'yi düzene sokmaya
çalışıyordu.
Bugün durum oldukça farklı. Kongo'da
yeni bir ayaklanma, Eritre ve Etiyopya
arasında savaş var; Sierra Leone'de ka-
os egemen.. Angola da yeni bir savaşın
eşiğinde. Kenya ve Tanzanya'da ABD
konsolosluklanna atılan iki bombada
200'den fazla ölü, 5000'den fazla yaralı
var. Her tarafta savaş, ekonomik kriz, yol-
suzluk, seçimlerde hile.. ve Rnancial Ti-
mes hafta sonunda soruyor: "Afrika Rö-
nesansı'na ne oldu?) fRnancial Times
16/08/98).
Madalyonun öbür yüzü
Busoruyacevap vermek, "rönesans"ın
arkasındaki iticı gücü görmek için madal-
yonun öbüryüzüne bak-
mak gerekiyor. Afri-
ka'daki durumun bu ka-
dar "karmaşıklanması-
nıparkasında", birWas-
hington Post makalesi-
negöre "askeriilişkilerin
-özellikle de siyasi otori-
te tarafından denetlen-
mesi neredeyse imkân-
sız olan Pentagon özel
harekât kuvvetlerinin-
ABDpolitikasının birindl
enstrümanı haline gel-
miş olmasıyatıyor." Ma-
kaleye göre "1999'lann
başından bu yana özel
hareket kuvvetleri Afri-
ka 'da giderek dahayay-
gın birbiçimde kullanılı-
yoriar... Buetkinliklerise
sivil ve kongresel dene-
tim araçlannın dışında
gerçekleşiyor."
(14/07/98).
Forth Bragg'da üst-
lenmiş 3. Özel Hareket
Kuvvetleri'nin (Yeşü
Bereliler) örgütlenme ve
lojistik, hafif piyade tak-
tikleri, ufak birlikler ope-
rasyonlan, kamuflaj tak-
tikleri, dağcılık, biriikyö-
netimi, silah bakımı, ge-
ce ve gündüz yön bul-
ma, mayın temizleme
konulannda eğitim ver-
diği ülkeler şunlar Be-
nin, Botsvvana, Kame-
ron, Kongo, Gana, Gu-
inea-Bisseau, Eritre,
Etiyopya, Fildişi Kıyısı,
Kenya, Malavi, Mali,
Moritanya, Mozambik,
Namibya, Ruanda, Se-
negal, Sierra Leone,
Togo, Uganda, Zambia,
Zimbabve.
Makalenin aktardığı-
na göre. Ruanda, Za-
ire'ye saldırdığında;
ABD, Ruanda'ya "siyasi
yardım sağladı". Savaş
boyunca Ruanda'da
ABD askeri eğitimi ke-
sintisiz devam etti, Bu
arada Ruanda güçleri
Hutu nüfusu katlediyor;
Batılı bir diplomatın ak-
tardığına göre "erkek
nüfusu sistematik olarak
azaltma" politikası izli-
yordu.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEFENEK
Para Depremi
"Uzakdoğu'nun yüks^len pazarlannda yaklaşık on
bir ay önce başlayan 'borsa bunalımı", sonunda
Türkiye'ye de uğradı. rjepremin öbür büyük yansı-
maları, bugünlerde Rusya ve Çin'de görülüyor Sar-
sıntı daha zayıf bir biçinde, Avrupa para piyasalan-
na, giderek bu işin beyii sayılan Nevvyork'a uzanı-
yor.
Bu gelişmenin olası etkileri nelerdir? Sorunun bi-
reysel yanıtı, "para ticaretiile uğraş" derecesine bağ-
lıdır; burada konunun bu yönü değil, ekonominin tü-
mü üzerindeki olası etkılerine değinilecektir.
Parasal sarsıntılar, uzadığı ölçüde yalnız para pi-
yasalannı vurmakla kaimıyor, vücudun aşın yükse-
len ateşinin yarattığı yan etkiler gibi ekonominin ger-
çek dünyasında da zarariı oluyor. Başta uluslarara-
sı ticaret, yani mal ve hizmet akımı yavaşlıyor; bu ge-
lişme üretim düşüşlerine ve işsizliğe neden oluyor;
bu olgu da talebin zayıflarnasına, üretilenin satımın-
da güçlüklere yol açıyor ve birbirini besleyen bir
olumsuzluklarzinciri, ekonomik yapılan sarsıyor. Bu
nedenle hükümetler, borsa gelişmelerine duyariı dav-
ranmayı, olası bunalımlara karşı önlemler almayı,
ekonomi politikasının temeli sayıyor.
Bu genel doğruların Türkiye ekonomisine yansı-
ması, ekonomik ve siyasal yönleriyle ayn bir içerik
kazanıyor.
Türkiye ekonomisi son yıllarda, özellikle imalat sa-
nayii üretiminin artışı ve özellikle de kimi hizmet sek-
törlerinin gelişmesi sonucu, hükümetlerin yıllık prog-
ramlarda öngördüğünün neredeyse iki katına yakın,
yüzde 7-8 dolayında bir büyüme oranı sergiliyordu.
Geçen yıl tanm sektörü üretiminde görülen durgun-
luk da bu durumu değiştirmedi. Böyle bir ortamda
gelen borsa bunalımı, büyük ölçüde imalat sanayii
ürünlerine dayalı olan Türkiye dışsatımmı olumsuz
yönde etkileyebilir. Bunun sonucu olarak üretim dü-
şüşleri, hizmet sektörlerinde durgunluk ve işsizliğin
daha da artması gündeme gelebilir. Bu tür bir süreç,
Türkiye ekonomisinin son aylarda yeniden kazan-
makta olduğu uluslararası olumlu konumu sarsabi-
lir ve dış borçlanmada güçlüklerle karşılaşılabilir. Tür-
kiye'nin ekonomi politikasını yürütenler, öncelikle bu
olası olumsuzlukları "karşı önlemlerie "azaltmayı, gi-
derek ortadan kaldırmayı görev bilmelidir. Daha doğ-
rusu onlann görevi budur. Kısaca sorunun çözümü,
siyasal düzlemde, ekonominin yönetiminde düğüm-
lenmektedir.
Siyasal ekonomi düzleminde durum ne?
Hükümetlerin koalisyonlar nedeniyle güçsüz kal-
ması ve seçim ortamına girilmesi, genel olarak eko-
nominin yönetimini etkisizleştiriyordu.
Ancak geçen hafta borsa sarsıntısı sırasında hü-
kümetin "kendi içinde "ekonominin yönetimi konu-
sunda tam bir kargaşa, giderek çelişki ve çatışma ya-
sandığı su yüzüne çıktı. Örneğin ekonomiden sorum-
lu devlet bakanlanndan biri, borsa bunalımının dış et-
kenlerini unutuyor; bunalımı, tarımsal ürün destek-
lemelerine, kimi maaş ve ödenek artışlarına ve çok
daha ilginç bir biçimde Vergi Yasası'nın 6. madde-
sinde yer alan stopaj düzenlemesine bağlıyor ve ek-
tiyor: "Utangaçpopülizminsonuçtan.'Afmgön,ay-
nı yerde yine ekonomiden sorumlu öbür devlet ba-
kanı ise "Vergi Yasası, stopaj konusu altı aydır TB-
MM'de tartışıldı.. vereceği vergi, toplam yüzde bir-
dir" diyor. (Milliyet, 12 Ağustos, s. 9).
Ekonomi politikası açısından "asılsakıncalı veyan-
lış olan" bu görüntüdür; sözlerin içeriğinden çok hü-
kümetin üstelik aynı partiden, ANAP kanadından ge-
len iki bakanı arasındaki büyük görüş aynlıklandır.
Hükümet, kamuoyunun karşısına kendi içindeki gö-
rüş aynlıklannı törpüleyerek çıkmalıydı, ekonomide
güven ortamı yaratmanın "birincil önkoşulu" budur.
Kaldı ki Vergi Yasası yeni çıkanldı, uygulaması ve
sonuçlannın görülmesi yıllar alacaktır. Para serma-
ye ile uğraşanlann karşı çıkışlannın borsa bunalımı
sırasında hükümetin bir bakanı tarafından ileri sürül-
mesi en azından yersizdir. Yine de bu sermaye yan-
lısı çıkışlar sonuç vermiş olmalı ki mevduat faizi üze-
rinden alınan stopaj, yarı yanya a2altılarak yüzde
6.6'ya düşürüldü. Fındığa 150, buğdaya 300 trilyon
lira destekleme ve memur maaşı için 120, öğretmen-
lere 150 ve Köy Hizmetleri'ne 20 trilyon lira ek öde-
nek aynlması ise popülizm suçlamasıyla geçiştirile-
meyecek kadar önemlidir. Bu paranın nereden bu-
lunacağı kuşkusuz tartışılmalıdır. Ancak "var olan
bunalıma gidiş ortammda" asıl bakılması gereken,
bu ek harcamaların yaratacağı sonuçlardır. Bu ek
destekleme ve Ödenekler, parasal depremin olum-
suz sonuçlanna karşı alınacak önlemlerin bir parça-
sı olarak da değerlendirilebilir. Eğer ekonomi politi-
kasını yönetenler, bu ek talep artışını, "enflasyona
yolaçmadan, üretimiarttıncı biçimde" kullanabilir-
lerse, parasal depremin ekonomide yaratacağı üre-
tim düşüşleri ve buna bağlı olumsuzluklar, bir ölçü-
de de olsa giderilebilir.
Sorun, dönüp dolaşıp yine ekonominin bütünsel
yönetiminde düğümleniyor. Siyasal sorumluluk, hü-
kümet içinde kavgayı değil, parasal sarsıntı karşısın-
da gerekli önlemlerin düzenli bir biçimde alınmasını
zorunlu kılıyor.
Narenciyede dış
pazar sıkmtısıADANA (Cumhuıiyet
Günej İBeri Bürosu) - ç u .
kurova'da her yıl daha da
genişleyen alanlarda na-
renciye üretimi yapıldiğını
ve buna bağlı olarak fcajj_
tede de önemli gelişmcıer
sağlandığmı belirten Ada-
na Çiftçiler Birliği Ba^a .
ni CumaK Doğru. "Aı»cak
mevcutsıkınülarçözüJıne_
den me> dana gelen üretim
artışı, sorunlan daha (ja
ağırlaşOrmtşnr.Girdifi\a
(_
lannın yüksek olması jh_
racatçılanrekabetedeiî)ez
ve dış pazarlarda alıcı ı^.
lumaz duruma getirn,^
tir"dedi. ^
Doğru. 1990yılIar,nm
başında 1.5 milyon ton na_
renciye üretilirken bue,jn
.
kü üretimin 2 milyon t-,nu
bulduğuna dikkat çek<re]c
"Girdi fıyaüannın yük^v
dış pazarfiyatlannın,JQ_
şük olması, biâ rakip i^j^
lerierekabetedemezduru-
ma getirdi" dedi. Doğru
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun bugün için bir
tek yolu var.Oda ihracann
rakip ülkeler seviyesinde
desteklenmesidir. AB üye-
si üretici ülkelerde narenci-
ye>e uygulanmakta olan
gerek destekleme gerekse
navlun primi. Doğu pazar-
lannda risk primi adı al-
önda vcrilmektedir. Bu da,
rekabet şansımızı giderek
azaltmaktadır. Bu dönem
başından itibaren üretici-
nûze asgari olarak ton ba-
şına 150dolardestek veril-
mesi gerekir."
Doğru, daha önce Dış
Ticaretten Sorumlu Devlet
Bakanı Işın Çelebi ve Ta-
nm Bakanı Mustafa Ta-
şar'dan üreticiye ve dış sa-
tımcıya kredı ve prim des-
teğinin sürdürüleceği sö-
zünü aldıklannı açıkladı.