Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 TEMMUZ 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
ALLECRO EVÎNİLYASOĞLU
Fazıl Say New York nınPiyanist Fazü Say dün gece ve bu ge-
e iki konserle çagımızın en iinlü şef-
erinden birinin, Kurt Masur'un yöne-
imınde, Nevv York Philarmonic Or-
estrası ile çalmakta. Ilk kez birmüzik-
imizin böylesi bir orkestranın solisti ol-
nası kıvanç verici. "Lincoln Center
•estivaJi" çerçevesinde yer alan dinle-
ilerle birlikte Avrupa'da büyük ses ge-
iren Mozart CD'si de Ertegün'ün des-
eği ile Amerikan piyasasına sunulu-
or.
]994'te Avrupa. 1995'tedünya "Yo-
ıngArtist" birincisi olan Fazj] Say, bu-
;ünün nice iinlü sanatçısı gibi bu ödül-
m'n sağladığı olanaklaria doruğa tırman-
naya başladı. Unutmamak gerek Young
Vrtist birinciligini kazananlararasında
zhakPerimangibi nice ünlü var. Fazıl
iay; Amerika, Kanada, Japonya, Mek-
ika ve Avrupa'nın birçok ülkesinde
ılda 60 kadar konser ve resital ver-
nekte. Sanatçı, kendi bestelerinde pi-
ano solistligini de üstleniyor. Buyılün-
iimüzikçilerinkatıldığı Mermozgemi-
ı ile sonbaharda Istanbul'a ve Efes'e
le gelerek konserler verecek.
Ancak Türk basınında kendisi hak-
ında çıkan tartışmalardan sonra önü-
nüzdeki yıl Türkiye ile baglantılı tüm
nlaşmalannı iptal ettigini öğrendik.
)nu bir süre dinleyemeyecegimiz için
zgünüz. Yeniden buluştugumuzda ye-
i besteler yazmış. geniş bir dağarcık
dinmiş ve mutlaka daha olgunlaşmış
'irdünya sanatçısı olarak selamlayaca-
ız Fazıl Say'ı.
!6. Müzik FestivalTnin ardından
26. Istanbul Müzik Festi\ali'nde bu
ıl, sanatsal boyutunun yanı sıra siya-
al bir başan da elde edi ldi. Fransızlar-
ı siyasal alandaki gerginlige karşın on-
a Fransız besteci ve onca Fransız yo-
umcu Türk dinleyicisine seslendi, Türk
anatçılarıyla kaynaştı.
P
Hüseyin Sermet \e Faal Say Paris Büyiikelçiliğinde, Şubat 1998.
Ikinci önemli nokta bu yılki festiv ai-
le çagdaş müzigin sesi kulaklanmıza yer-
leşti. Sona ermekte olan 20. yüzyılın mü-
zigi çok az çalınır. çok az programda yer
alır. Aynı zamanda çagdaş müzigin baş-
kentlerinden birisi Paris olduğundan.
Parisli oda müziği toplulukları da bıze
Fransızlar kadar diğerAvrupahçağdaş-
lan sundular. Örnegin PierreBouIezgi-
bi, Ligeti v e Berio'yu da Fransızlardan
dinleme fırsatını bulduk. Böylecebizim
çagdaş bestecilerimize de artık yaban-
cı olma\acak, konser izleyicilerimiz.
Ne de olsa vımıinci yüzyıl müziginın
dinlenmesi de >orumu da diğerçagla-
ra göre biraz daha zor. Belki dinJeyici-
miz de yorumcumuz da bu festivalden
sonra alışkanlık kazanmaya özen gös-
terecektir.
Gelecek festivallerde çağdaş Türk
bestecilerinin yapıtlan da yabancı top-
luluklara ısmarlanabilir. EnderSakpı-
nar yönetimindeki Toulouse Oda Orkest-
rası'yla Fransız bestecileri dinledigi-
mız gibi birkaç Türk besteciyi de aynı
topluluktan dinleyebiliriz.
Izleyebıldıgim etkinlikler arasında
en çok etkilendiğim ola> Fabio Luisi
yönetimindeki Suisse Romande Orkest-
rası ve viyola sanatçısı Kim Kashkas-
hian'ın konseri idi. Bartok ve Honeg-
ger'in Türk dinleyicisı için az tanınan
yapıtlannda harikalar yarattılar. Yine
izieyebildiklerim arasında Kim Kash-
kashian'ı festivalin en başanh solisti
olarak tanımlayabilirim.
Aslında dünyanın en ünlü şan sanat-
çılanndan Kathleen Battle'ın resitali de
ıyanıst
Fazıl Say dün
gece ve bu
gece iki
konserle şef
Kurt
Masur'un
yönetiminde,
Nevv York
Philarmonic
Orkestrası ile
çalmakta. İlk
kez bir
müzikçimizin
böylesi bir
orkestranın
solisti olması
kıvanç verici.
çok etkileyici idi; ama CD'lerinden ta-
nıdıgımız yorumuna göre, umdugumuz
kadar çarpıcı değildi Istanbul resitalin-
de.
Kirov Operası, yani Marinski Tiyat-
rosıı solistleri, korosu \e orkestrasının
Berlioz'un dramatik senfonisi Romeo ve
Jülyet'teki yorumu ise gerçekten çarpı-
cıvdı. Şef ValeryGergiev'i izlemek baş-
lı başına bir olaydı.
Paris Orkestrası'nın ikinci konseri
Nejat Eczacıbaşı anısına adanmıştı. Ger-
çekten de Nejat Bey'in ileriye dönük,
çagdaş ve özenli olma ilkeleriyle bag-
daşan bir konserdi. Ayrıca bu orkestra-
nın Daniel Barenboim yönetimindeki
Bizet'nin yapıtlarından seçilmiş bir
CD'si de davetlilere Nejat Bey'in anısı
olarak sunuldu. Paris Orkestrası'nın
Rafael Früchbeck deBurgos şefiiginde-
ki konserinin solisti degerli piyanistimiz
Hüseyin Sermet idi. Fransız izlenimci-
liginden seçilmiş programla orkestranın
en küçük sesten en büyük sese ulaşan
kapasitesini izlerken. Hüseyin Sermet'in
tuşların derinindeki hünerine bir kez
daha tanık olduk.
Marsilya Ulusal Balesi ise imge gü-
cümüzü genişletmek için izlemeye de-
gerdi. Fransız müziginden Debussy'nin
izlenimciliğı kadar Bizet'nin Carmen'in-
deki gerçekçilik sahneye ve danslara
yansımıştı.
Tekniği çok güçlü, çaigısını peynir ek-
mek yer gibi çalan iki solistin yorumu
biraz düşündürücüydü: Birincisi gide-
rek ünlenen genç kemancı Julian Raeh-
lin ki. pıyanisti Itamar Golan ile dört
dörtlük biranlaşma içindeydi ve alışa-
geldigimiz başyapıtlann tempo ve di-
namiklerini birlikte değiştırmelerini ya-
dırgadık. Digeri ise yıllann birikimiy-
le deneyim kazanmış. uzun süre doruk-
ta kalmayı başarmış bir piyanist And-
rea \Vatts idi. Piyanonun tuşlanna hâ-
kimijeti ve dogasında var olan çalma
koJaylığı ile şaşırtıcı idi. Ancak Schu-
bertve Chopin'in yapıtlanndan oluşan
programında bestecilerin özüne ne ka-
dar baglı kaldıgı tartışılır.
Genç kuşak sanatçılanndan yalnız
TuğçeTan')i dinleyebildim. Yannlar-
da adından söz ettırecek düşlem dolu bir
piyanistı tanımış oldum.
Festivalin bu yıl yeterince yogun ol-
madigından yakındılar. Oysa yine de
yetişemedigim. içimde kalan ne çok
konser vardı! Örnegin Giirer Aykal yö-
netimindeki Cumhurbaşkanlıgı Senfo-
ni Orkestrası. Cem Mansur yönetimin-
deki Bilkent Senfoni \e CihatAşkın'ın
solistligindeki Lozan Oda Orkestra-
sı'yla Ravel Dörtlüsü.gençkemancımız
Felin Halkaeı ve genç piyanistimiz Öz-
gür Aydın'ın resitalleri gibi.
lO.Yıl Marşı'nın adı, 75.yıl için 'Cumhuriyet Marşı' olarak değiştirilmek isteniyor
Yaz bize bir 'Köşeyi Dönme Marşı
9
!
tHMETSAY
ANKARA-Cumhuriyetin ku-
uluş döneminde uiusal coşku-
u yansıtan, hepsi de övünç ve
evinç dolu yüzlerce marş ya-
ılmıştı. Okula yeni başlayan ço-
uklardan tutun, üniversiteli
ençlere değin. her fırsatta söy-
:nirdi bu marşlar. Türkiye, ye-
i kuşaklann oluşturdugu "do-
al korolar ülkesi~ydı Böylece
aygınlaşan ve gelişen marş da-
arcığı, anne ve babalardan baş-
tyarak önceki kuşakları da et-
ilerdi. Savaş acıları içınden ge-
;n yaşlı kuşaklar, sev incin, umu-
un ve güvencin tadını almaya
aşlamıştı. Ulusal coşku müzik-
: dile getirilir ve müzik halkla
ürünleşirdi.
Eroica'
Nereden nereye geldik? Size
iripucu: u
10.YdMarşı"nınadı.
Cumhuriyet Marşı" olarak de-
ıştirilmek isteniyor. Çünkü cum-
uriyetimizin 75. yılı için beste-
nmiş bir marş yok.
Geçen hafta Çankaya Köş-
kü'nde yapılan "Cumhuriyet
hurbaşkanı Sa> ın Demirel. bu
işe pek şaştı: "Aradan 65 yıl geç-
ti, yeni bir marşyazıianuyor mu.
nasd olur" diye sordu. Kutlama
komitesinin üyeleri ise önüne
baktı.
Komite üyeleri ne yapsın? Otu-
rup kendileri mi marş yazsın?
Demokrasilerde çare tükenme-
yeceginegöre. 10. Yıl Marşı'nın
adını degiştirip 75. >ıla hoplat-
mayı düşünmüşlerdi. "Çıktık
açık alınla jetmiş beş > ılda her
savaştan"... Hece sayısı arttıgı
için *prozodi*'nin bozulması hiç
önemli degil. Asıl önenılisi. an-
lamın tepetaklak edilmesi: "10.
Yıl Marşı". kuruluş dönemin-
deki "çağdaşlaşma savaşı"nın
övüncünü taşı>ordu. Şimdi ne-
yin övüncü dile getirilecek'.' Kö>
Enstitülerinin. halkev lerinin ka-
patılması övüncü mü? İrticanın
\e enflasvonun tırmandınlma-
sını m\
r>
"Demokrasi" adı altın-
da şeriatçılığın örgütlenmesine
seyirci kalınmasının ını?
Yaz besteci. vaz bize bir "Kö-
Şef Hikmet Şimşek Bursa Senfoni Orkestrası'nı yönetecek.
şe>i Dönme Marşı**.'
Besteciierimiz yazamı>or.
Çünkü bir müzik yapıtı. içten
gelerek bestelenir. Hangi beste-
cimiz "köşedönme'"nin vanın-
dadır ki içinden böyle bir marş
yazmak gelsın?
Gördüğünüzgibi. "bestecinin
tanınu"na uzandı söz. Bu tanım.
Beethoven'ın kişıliğinde doru-
ğa çıkar: Özgürlügü her şeyin
üzerinde sev mek. hatta taht ve taç
önünde bileolsa gerçeğe asla hı-
yanet etmemek. Beethoven'la
tanıştıktan sonra Goethe şö\ie
demiştir: "Şimdiyedekiçtenliği-
ni onun gibi enerjisiyle birleşti-
rebilmiş başka bir sanatçıgörme-
dim. Dünyanın karşısında onun
nasıl dikiüp durtluğunu şimdi
daha iji anljvorum" (19 Tem-
muz 1812).
Aydınlanma Çagı'nın yetiş-
tirdiği ve Fransız Devrimi'nin
eşitlik. özgürlük, kardeşlik ilke-
leriyle beslenen Beethoven bile
geçici biraldanışyaşadı: NapoJ-
'eon ordulannın de\ rim ilkeleri-
ni A\ rupa'>a yaymak amacı güt-
tüğünüdüşünerek 3. Senfoni si-
ni (Eroica) Napoleon'a adadı.
Ama onun "istilacı imparator"
kimlıgini görünce senfoninin ilk
sayfasındaki "ithaf** cümleleri-
ni hışımla ve öfke>le çizdi. Bu
belgeningünümüzdeki fotograf-
lan. çizme sıra.smda kâğıdın na-
sıl hırpalandığını açık seçik gös-
terir.
Şimşek'in öncülüğünde
İstanbulda festivaller ulusla-
rarası renklerin bütün canlılığıv -
la birbinni izlerken başkent ses-
sizliğegömüldü. \!otorhomur-
tıılan bile azaldı. Diyecek yok:
"Ses" kadar "sessiziik** de bir
müzikal degerdir; oysa liuslar-
arası BursaFesthali'nin u
kapa-
nış koaseri" bana daha çekici'
geldi. Şef Hikmet Şimşek yöne-
timindeki Bursa Senfoni Orkest-
rası. degerli solistimiz bariton
Mesut tktu'ya eşlik ediyor. Ge-
lecek hafta size bu konseri an-
lafmak isterim.
Bursa Senfoni'nin başanlan-
nı v urgulamak görevdir. Bu gö-
re\i. orkestranın "devlet senfo-
ni"ye dönüşmesinden sonra da
birkaç ay sürdürmeyi ve Bursa-
Iı müzik eleştinnenlerine dev-
retmeyi düşünüyorum. Beetho-
ven senfonilerini seslendiren ge-
lişkin bir orkestranın bulundugu
aydınlık bir ortam. "eleştir-
men**ini de yetiştırir.
Hikmet Şimşek hocamızın
saglıgına kav uşmasından sonra
sanı>orum bu ilk konseri ola-
cak. Sadece bu mutlulugu yaşa-
mak için bile Bursa'yagitmeye
degmez mi?
Buorkestramızın "dolctsen-
foni**yedönüşmesi >olunda şim-
dı dahagüçlüyüz: Hikmet Şim-
şek gibi öncü bir savaşçımız var
şimdi...
Codo, çok ilginç ritim birleşimleriyle heyecanlandırıyor
Davulun sesi, barışın sesi
NDER KUTAHYALI
İZIVIİR - Davıılu her gece durnıaz döver-
la güneşkr doğana dek dönerler
rtunlara gelin gıden Çin prensesi, babası-
yazdığı şiirli mektubunda ışte böjle diyor-
Gerçekten de davul. Türk halkbiliminin
:mli bir ögesidir; deyimlerimizde. türkü-
mizde sürekli jer alır. Bu bakımdan, Ja-
ılann "Kodo*" adını v erdiği ve sadece da-
lardan oluşan topluluk. 12. "nuslararası
ıir FestivalTnde ilgiyle karşılandı.
Codo'nun çekirdeğini, Japon Denizi'nde-
>ado adasında yaşayan halkın kullandıgı
ıiko" denilen davulun araştınlmast oluş-
nuştur. 1981 'de kurulan topluluk. bu araş-
ıadan yola çıkarak bir yandan gelenekle-
arumayı. bir yandan da yaşayan yerel sa-
türlerini yeni amaçlara yöneltmeyi amaç-
ıştır. Kodo'yu kuranlann başka birgörü-
e şudur:
Bütünritimlerinana kaynağı kalpvurma-
iır. Bü.vük Taiko da> uJundan çıkan sesin,
rahminde çocuğun du\duğu kalp a&şla-
andırdığına inanılır." Bu durumda davul,
t ritim kalıplanyla çalınmalıdır; ancak
üzelikten veni birleşimler yaratılmalı.
laş sanat anlayışına uygun gelen \ e diin-
ısanına seslenebilen yorumlara ulaşılma-
ıpluluk. dav ul tekniklerini bütün incelik-
le kullanıyor; dev bo>utlu davullardan.
ann en küçük boyutta olanlanna ve zil-
izanan geniş tını kaynagı ile ilginç gür-
r de elde ediyor. Gürlük tayfinın alanı.
ikle işitilen Pianissimo'dan, kulaklan sa-
• Davul tekniklerini bütün
incelikleriyle kullanan .
Kodo'nun ezici tını
yoğunluğundan sonra İtalyan
soprano Cecilia Casdia'nın
yumuşak yorumuyla yeniden
evrensel müziğe döndük.
ğır edecek nitelikteki Fortissimo'ya dek ge-
nişletilnıış. Çok ilginç ritim birleşımleri dın-
leyeni he>ecanlandınyor. Çalınan parçalar,
biçim açısından da tutarlı ve mantıkh.
Kodo topluluğu. 1981 'den bu v ana gerçek-
leştirdiği dinleti gezilerine "Tek Diima Tu-
ru" adını vermiş; çünkü boyuna kirlenen ve
çirkinleşen dünyamızın sorunlanna dev let
adamiarı çözüm getirememiştir. Sanat. onla-
nn vapamadiğını. insanlar arasında köpru ku-
rarak başarabilir.
Kodo'nun ezıci tını yoğunluğundan sonra
Efes Büyük Tıyatro'da izlediğimiz İtalyan
soprano Cecilia Casdia'nın yumuşak voru-
muyla veniden evrensel müziğe döndük. Sa-
natçı>a piyanoda Paola Ballarin eşlik etti.
Gluck'tan ve Handel'den aryalarla başlayan
program. ünlü İtalyan operalanndan seçilmiş
aryalan ve sevilen şarkılan ıçeriyordu.
Cecilia Casdia. 1980de Maria Callas'a
saygı amacıyladüzenlenen "Yenisesler"ope-
ra yanşmasmda birınci oldu; ama asıl başa-
nsına. la Scala'da Donizetti'nin "Anna Bole-
na" operasındaki başrolü. son dakikada Mon-
serrat CabaUe'nın yerine oynayarak ulaştı.
Bu olayın ardından dünyanın önde gelen sah-
nelerinde başrollere çıktı. Casdia. sesini us-
taca kullanan bir sanatçı. Çevik birtekniği \ar
ve temiz söylüyor; gürlükleri de derinlikli ve
etkilı; ancak Efes Tıvatrosu'nun koşulları.
müzik üzerinde yoğunlaşmasına pek uygun
değıldı. Dinletinin kapalı salonda yapılması
daha iyi olurdu.
Bu yazı çıktığında. "ChickCorea .-Vnd Ori-
guı"in dinletisi gerçekJeşmiş ve Erol Erdinç'm
yönettıği St. Petersburg Senfoni Orkestra-
sı'nın dinletisiyle İzmir Festivali sona ermış
olacaktır. Sağlık nedenlerivle bir süre tzmır
dışında dinlenmek zorunda olduğumdan bu
iki sanat olayına ilişkin haber ve yorum ya-
zamayacagım için üzgünüm.
Geride bıraktığımız 12. festıvalde. sürekli
savunduğumuz iki önemli beklentinin ger-
çekleşmeye başlaması mutluluk vericidir:
1- Festivallerde lzmir'e agırlık verilmesi-
ni, Efes Tiyatrosu'ndan sadece tarihsel konu-
mu bakımından yararlanılması gerektiğini
vurgulamıştık. Gerçekten de izlediğimiz 13
gösteriden altı tanesi Jzmir'in kapalı mekân-
lannda yapıldı. Bu uygulamanın sürdürül-
mesi. kentimize çok yönlü sanat merkezinin
yaşama geçirilmesini hızlandırabilir.
2- Sık sık halkın ilgisizliğinden yakınmış-
tık. Bu yıl. ilk iki gösteri dışında yerler he-
men hemen doluydu,
Son dileğimiz ise önümüzdeki yıliarda fes-
tival ayının daha fazla göstenyle doldurulma-
sı. halkımıza daha çok sanat sunulmasıdir.
Bu duygularla. L'luslararası İzmir Festivalle-
ri'nı düzenleven "İzmir Kültür veSanat Vak-
fi"(lK-SE\)yöneticilenne, sanatseverleradı-
na teşekkürlerimi sunar, başarılarının sür-
mesinı dilerim. Kodo, 12.1 luslararası İzmir Festivali'nde de ilgiyle karşılandı.
Halis Karakurfun sergisi İMKB'de
• Kültür Senisi - İMKB, sanat etkınlıklennı bu ay
da Halis Karakurt'un resim sergisiyle sürdürüyor.
Yann başlayacak olan sergı 4 Agustos a dek açık
kalacak. 1957yılında dogan Karakurt, Istanbul
Devlet Güzel Sanatlar Akademısı Yüksek Resım
Bölümü'nde ögrenim gördü. Neşet Günal ve Neşe
Erdok atölyelerinden mezun oldu. Bugüne dek
birçok kişisel sergi açan Karakurt, akademi sonrası
ılk dönem resimlerinde anlatım yolunu figür ile
seçmiştir. Sanatçı bu dönemde sağlam birdesene
bagh gözlemlerini orantıh deformasyon, yapay ışık-
gölge ilişkilerini ağırbaşlı renk uyumlanyla anlatti.
Kentsel yaşama girdiginde ise kentin üzüntülerini.
özlemlerini. neşesini yansıttı. Sanatçının araştırmacı
mizacı, yeni resimleri'nde birbinnden aynlmayan iki
parçaya. figür ve mekân ilişkisine dönüştü.
Anlat Şehrazat, Bursa'da
• Kültür Servisi-Mehmet ve Atilla Birkıye'nın Binbır
Gece Masallan'ndan uyarladıklan "Anlat Şehrazat'
müzikali 21 Temmuz'da Bursa Açıkhava Tiyatrosu'nda
izlenebilecek. Müzikalde kansı tarafından aldatıldıgını
ögrenen Şah Şehriyar'm. ülkesindeki bütün kızlarla
ev lenip sabah onlan öldürmesinı engellemek isteyen
Şehrazafm. Şah'a Abriza Ece ve Şarkan'ın aşkını
anlattıgı masal sahneleniyor. Mehmet Birki>enın
yönettiği 2 perdeîik müzikalin; koreografisi Manna
Gökçe, dekorlan Nurullah Tuncer, kostümleri Hakan
Dündar tarafından hazırlandı. Müzikalin sanat
danışmanı ise Malcolm Keith Kay.
Leonard di Caprio'nun yeni filmi
• Kültür Servisi -
Hollyvvood'un yeni
gözdesi Leonard di
Caprio, İngiltere'nin en
başanh yapımlan
arasında yer alan
'Trainspotting' \e
•Mezannı Denn Kaz"
adlı filmlerinin
muhteşem üçlüsüyle bir
araya gelecek bu kez.
Titanic'ten sonra tam
anlamıyla uluslararası
bir isim haline gelen
genç yıldız, yönetmen
Danny Boyle, yapımcı
Andrevv McDonald ve
senarist John Hodge'un
yeni projesi "The Beach'te rol alacak. Alex Garland'm
a>Tiı adlı romanından yola çıkılan filmin çekimleri ocak
^ında başlayacak. Filmde Güneydoğu Asya'da
kendilerine bircennet arayan bir gnıp maceraperest
gencin öyküsü konu alınıyor. Yapımcı ekip Di
Caprio'nun film için 22 milyon dolar istemesine karşm
gişe başansını garantilediginı düşünüyor. Di Caprio öte
yandan evlenmeyi düşündügü kız arkadaşı Kristen
Zang'dan yanıt bekliyor.
BİLYAY Vakfı etkinlikleri
• KühürServisi- BİLYAY Vakfı ücretsiz konferans
etkinliklerini temmuz ayında da sürdürüyor.
Etkinlikler kapsamında 21 Temmuz günü Ayhan
Tolaybenk'in 'Kaotik Gelişim' başlıklı söyleşisi, 28
Temmuz Salı günüde Aznif Atasev'in "Felsefede
Ruhçuluk' başlıklı konferanslan gerçekleşecek.
Konferanslarsaat 19.30'da başlayıp birer saat
sürecek. (243 18 14)
Çin ve Japon el sanatları sergisi
• ESKİŞEHİR(AA)- Eskişehir Porsuk Lions
Kulübü "Çin ve Japon Lzakdogu El Sanatlan
Sergisi' düzenledi. Sergide bulunan ürünler satışa
sunulurken elde edilen gelır "Kadın Egitımi konusu
için kullanılacak. Sergi 19 Temmuz'a^iek
göriilebilir.
Avignon'da Tayvan günlerî
• Kültür Servisi - Bir grup Tay\anlj sanatçı.
önümüzdeki pazar gününden itibaren Fransa'nın
Avignon Festivalı'ne Ta>Tan sanatını taşıyacak. Bu
yıl elli ikincisi gerçekleşecek olan festivale yaklaşık
200 Tayvanlı oyuncu, dansçı ve müzisyen katılacak.
Tayvanlılar. festivali kukla şovlanyla da
renklendirecekler. Asya'ya Özlem başlığı altında
gerçekleşecek etkinlikler kapsamında 12 de Tayvan
filmi gösterilecek.
Aydın Teker'den dans gösterisi
• Kültür Servisi - Koreograf Aydın Teker. perşembe
ve cuma günü Boğaziçi Üniversitesi, Günev
Kampusu'nda iki bölümden oluşan bir dans
gösterisi gerçekleştırecek. Saat 21.00'de başla>acak
olan bu projede Teker, mekân olarak merdiven
kullanacak. Teker'in, I996'da Avrupa kültür
başkenti Kopenhag'da bir su sarnıcında
gerçekleştirdigi 'Egık Düzlem' adlı parçası ile Eyiül
1997'de Performans Günleri kapsamında
Darphane'de buhar kazanlannın olduğu bölümde
gerçekleştirdigi Sıkı-ş (tır)mak' adlı parçası
sergilenmişti.
Kültür ve sanat turları
• Kültür Senisi - Hobby Mate Seyahat Acentesi,
temmuz a>ı boyunca çeşitli kültür ve sanat turlan'
düzenliyor. Arkeolog bölge uzmanlan ile
gerçeldeştirilecek turlar şöyle: 18-19 Temmuz
Ayvalık-Cunda-Bergama. 18-22 Temmuz Likya
yayla ve kıyılannda kültür ve doğa yürüyüşü. 25-26
Temmuz Gökçeada ve Geiibolu Yanmadası, 25-31
Temmuz Van ve çevresi. Aynntılı bilgi almak
isteyenler. 0212 283 94 32 numaralı telefona
başvurabilirler.
Mel Gibson'dan Avustralyab
sagcılara destek
• Kültür Servisi - Oscarh yönetmen ve Hollyvvood'un
gözde yıldızı Mel Gibson, Avustral>a'daki sağcı One
Nation (Tek Millet) partisinin destek teklifini geri
çevirmedi. Pauline Hanson'ın başkanliğını vaptığı
parti. Asya karşıtı politıkalanyla Avustralya'ya yönelik
göçlerle mücadele ederken Abonjin kökenli kişilere
mali kaynak sağlanmasını da engeüemeye çalışıyor.
Parti yetkilileri. politikalannm Mel Gibson tarafından
benimsendiğini açıkladılar. Nevv York'ta dünyaya gelen
Gibson, 12 yaşındayken Avustralya'ya yerleşmışti.