Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 1998 ÇARŞAN
12 KULTUR
Alto saksofoncu Kenny Garrett ve gitarcı John McLaughlin gruplanyla İstanbul'da
Açıkhava'da ild yaraücı yonımcu
OMSLJUMMSİ'
İSTANBUL
C « FESTİIMli
• Efsaneleri birinci elden keşfetmeye alışık olan Kenny
Garrett, artık kendi efsanesini oluşturuyor. John McLaughlin,
akustik ve elektrik caz arasında evirip çevirdiği yaşamında her
zaman uyumlu bileşimlerin peşinde. Kategorilere ve
bölünmelere hiç fırsat vermeyecek kadar hızla deniyor herşeyi.
LALE KUYUCU
Bugün Açıkhava Tivatrosu yi-
ne önemli konserlere sahne ola-
cak. 1989'da Miles Davis'in alto
saksofoncusu olarak izlediğimiz
Kenny Garrett bu kez kendi dört-
lüsü>le tstanbul'a konukolacak.
Garrett'inmüzikle haşırneşirol-
ması. neredeyse dogduğu yıl olan
I960'ta başladı. llk önce baba-
sının tenor saksofonuv la. sonra-
da Chartie Parker'la \e müziği-
ni \ önlendiren John Colrrane'ın
albümleriyletanıştı. Kenny Gar-
rett cazın ustalanna duydugu say-
gı ve sevgiyle hem saglam bir
köprii oliüjturdu: hem de cazın de-
gışımınde önemli görev ler üstlen-
di Mel Lewis Orkestrası'y la ve
Danny Richmond Beşlisi'yle ça-
lıştıktan sonra AıtBJakey'nm iki
albümünde yer aldı. Garrett'ın
alto saksofondaki farklı anlatım-
cılığı. \Voody Shaw ve Freddie
Hubbard'ın 80lerin sonundaya-
yımlanan albümlerinde de du-
yuldu. Bu önemli duraklardan
sonra Miles Davis"in Türkiye'yi
de içeren konserlerine katıldı.
Davis'le gerçek bir usta-çırak
ilişkisi geliştiren Garrett. Amand-
la. Dingo, Live Around the \Vorld
;ve Miles Davis and Quiney Jones:
Live at Montreu* albümlerinde
yer aldı. Bunlardan Live Around
the VVorld, 89-90 konserlerinin
canlı kayıtlannı içeriyor. Davis-
Jones ortaklıgında yayımlanan
Live at Montreux ise Miles Da-
vis'in göçmeden önceki son kay-
dı olarak önemli.
Efsaneleri birinci elden keş-
fetmeye alışık olan Kenny Gar-
rett. artık kendi efsanesini oluş-
turuyor. Kendi albümlerinin dı-
şında bugüne degin yüzden faz-
la albümde izi var. Önceleri tem-
kinli ilerliyordu: adımlan gitgi-
de hızlandı. 70'lerden beri alto
saksofon sahnesinin en parlak
yıldızı olan Phil VVoods'u kuzey
yıldızı gibi karşısına koymuş,
doludizgin ilerliyor. Geçen yıl,
"Pursuance: The Music of John
Coltrane" ve "Songbook" al-
bümleriyle alto saksofona getir-
diği yaratıcı yorumunu belgele-
di. Bu gece davulcu Christop-
her Dave,piyanist Shedrick Mitc-
hell ve uzun bir süredir birlikte
oldufu basçı NathanieJ Reeves'le
birlikte sahnede olacak. Hiç kuş-
kusuz Kenny Garrett'ın yaratıcı
müzisyenliginin ve alabildiğine
zengin ifadesinin canlı tanığı ol-
mayı bekleyen çok izleyicisi var.
Deneysel ve araştırmacı
Gecenin ikinci konseri de her
daim parlak caz yıldızlanndan
biri olan gitarcı John McLaugh-
lin. Yaptıklanyla 7O'lı yıllann
caztanımlannı koyan McLaugh-
lin'in blues'dan bebop'a, özgür
cazdan fusion'a herdalda önem-
li çalışmalan var. En önemlisi
de akustik cazla elektrik caz ara-
sındaki sınırlan kaldıran, birbi-
rine zıt kabul edilen her iki bö-
lünmenin de baş müzisy enlerın-
den biri olması.
1942'de Yorkshire'da başlay an
McLaughlin. ılk kez Georgine
Fame'in Blues Flames adlı gru-
buyla dikkatleri topladı. Sonra
Graham Bond v e BrianAuger gı-
bi isımlerle birlikte oldu. John
McLaughlin 'inyaşamı. 1969'da
Tony Williamsın önerisı üzen-
ne Miles Davis'in efsanevi caz-
rock grubunda yeralmasıyla yön
degiştirdi. Miles Davis. budönü-
şümden önce de McLaughlin için
Django Rteinhardt, John Colt-
rane ve Tal Farlow'la birlikte
önemli etki kaynaklanndan biriy-
di. Davis'ten aynldığında diğer
yönelimlerininyanında fusion'm
demirbaşlanndan biri oldu. 70'li
yıllarda Mahavishnu'yudegişik
bileşımlerde bir araya getirdi.
197 l'de Sri Chimnoy ve meditas-
yonla ^ekillenen yaşamında Shak-
ti'li günler başladı. Akustik mü-
ziğe yogunlaşan Shaktide. McLa-
ughlin özel yapılmış Gibson gi-
tarlardan birini çalıyordu. Bu gi-
tann yükseltilmiş perdeleri sa-
yesinde sitara yakın bir ton ya-
kalamıştı. Mahavishnuve Shak-
ti 'yle eş zamanlı yürüttügü mü-
zikal birliktelikleri arasında Chick
Corea. Paco de Lucia, Al Di Me-
ola. Larry Coryell v e hayat arka-
daşı Katia Labeque'le yaptıgı
çalışmalar da öne cıktı.
John McLaughlin, akustik ve
elektrik caz arasında evirip çevir-
diği yaşamında her zaman uyum-
lu bileşimlerin peşindeydi. Kimi
kez flamenconun ateşinde, kimi
kez Bill Evans'aadadığı bir akus-
tik aibümde, kimi kez TrüokGur-
tu ve Zakir Hussain'le akustik (ve
bazen elektrik) müzigin derin-
liklerinde dinledigimiz McLa-
ughlin. kategorilere ve bölünme-
lere hiç fırsat vermeyecek kadar
hızh deniyor her şeyi. Çok deney-
sel ve çok araştırmacı. Sahnede
Mahavishnu adına yakışır par-
lak bir beyaz ışık altında, kendi
aurasında hep çok dinlenen ve iz-
lenen bir müzisyen.
John McLaughlin'in başka bir
önemli özelligi de elektrik mü-
zigin melodik yanına çok önem
vermesi. Pat Metheny'le birlik-
te elektrik gitann devrimci port-
relerinden birinin sahibi olması
da bu yüzden. McLaughlin "ftı-
sion"ın birleşme oldugunu ve
öncelikle içsel olarak başanlma-
sı gerektigini müzigiyie de orta-
ya koyuyor.
Bu konserinde John McLa-
ughlin'le birlikte davulda Dennis
Chambers'ı. piyanoda Jim Be-
ard'ı, saksofonda Gary Tho-
mas'ı. basta da Matthevv Garri-
son'ı izleyecegiz. McLaughJin, bu
kez de The Heart of Things al-
bümünde de yer alan bu müzis-
yenlerle birlikte kusursuzluk ara-
yışını sahnede canlandıracak. In-
celikli bir fusion tınısının egemen
olduğu bu albüm, McLaughlin'in
kahramanlanndan Bill Evans'm
fıkir babası oldugu iç içelik ve
kanşıklılık merkezinde gelişi-
yor. Küçük konser sürprizleriy-
le bu arayışa bir kez daha tanık
olacagız.
Medeski, Martin ve Wood cazseverlerle CRR de buluşacak
Festivaldecaz, hip hop ve neopunk
Eric Mouquetve Michael Sanchez.(Fotoğraf: UĞUR DEMlR)
'Her sesin farklı
bir duygusu var'
Kültür Servisi - Afrika'dan
Doğu Avrupa'ya, Pigmelerden
göçebelere kadar tüm insani
duyguları ve ufuklan birleşti-
ren Deep Forest. 5. Uluslarara-
sı Istanbul Caz FestKali'nin bu
v ılki büyük sürprızlerinden bi-
riydi. Turnelerine Japonya'dan
başlayan grup. A\Tupa'daki ilk
konserini İstanbul'da dün akşam
Cemil Topuzlu Açıkhava Tı-
yatrosu'nda verdı.
Ezandan etkilenmişler
Deep Forest ikilisi Eric Mo-
uquet v e Michael Sanchez, mü-
ziklerinde kendi seslerini kui-
lanmıyorlar. ama dünyanın her
yerinden etnik sesleri müzikle-
rinde biraraya getiriyorlar. Mo-
uquet \e Sanchez. ilahi duy-
gulan. öfke çığlıkiannı ve du-
alan albümlerinde kullanıyor-
lar. 1993 \ilinda piyasaya çücar-
dıklan ilk albümleri Deep Fo-
rest ile Orta Afrika ve Zaire'de-
ki yagmurormanlan Pigmele-
rinin etnik müziklerini bizlere
ulaştıran grup. 1995'te ikinci al-
bümîeri Boheme'in ardından.
Comparsa adlı son albümlerin-
de Meksika, Küba. Madagas-
kar gibi ülkelerden etkileşim-
ler taşıyorlar dinleyicilere.
Küba dilinde ortaklar anla-
mına gelen Comparsa adı, bu
albüme birçok ülkeden müzis-
yenin katılması nedeniyle ko-
nulmuş. Deep Forest. geçen
gün düzenledıkleri basın top-
lantısmda. yaptıkları müziği
enstrümantal \ e ne\v age ola-
rak tanımladı. Deep Forest adı.
1991 yılında albüm için stüd-
yoja girdiklerinde ortaya çık-
mış. Dünyanın dört bir yanın-
dan aldıklan sample sesleri kul-
landıklan 'Deep Forest'parça-
sını yapımcılara dinleten grup.
müzik piyasasında bu isimle
tanınmaya başlamış.
tlk albümlerini yaparken
özellikle Afrika'dan bırtakım
sesler kullanan grup, bu sesie-
ri kendi koleksiyonlanndan kul-
landıklarını söylüyor. "Ük al-
bümde Afrika seslerini kullan-
dıktan sonra giderek Afrika
kühürününiçinegirdik \e &rk-
lısesler.farklı duygular oldugu-
nu keşfettik. Müziklerimtzde
de bunlan kullanma>a başladık.
Her sesin farklı bir duygusu,
atmosferi var. Özellikle Com-
parsa albümii için Madagas-
kartı bir sanatçının sesini kul-
landık Bu albümedestek\eren
birçoksanatçıvar.Afrikalı Wes,
Surijefi Abed Azire, İspanyoJ
Ana Troja ve Weather Re-
port'un kurucusu Joez Zawi-
nul-."
Seyahat ettikleri her ülkenin
sesini ve kültüriinü müzikleri-
ne yansıtmak istiyor Deep Fo-
rest. Bu yüzden gezdikleri ül-
kelerde farklı insanlarla tanışıp
onlarla görüş alışverişinde bu-
lunuyor. Grup bunu yaparken
özellikle de profesyonel sesler
aramıyor.
"GittiğJmiz yer, köy ya da
dağ kasabası olabilir. Buralar-
da yerel yeteneklerini ortaya çı-
karma>a çahşıyoruz. İnsanlar-
la bağlanüya giriyoruz. sesleri
sample ahyoruz. Daha sonra
Fransa"dakistüd>ümuzdao ül-
kenin bizde >arattğı duygula-
rı müziğimize aktarmaya çab-
şıyoruz."
Sample'ın günümüzde bu
kadar sıkça kullanılmasını. ar-
tık bunun bir enstrüman olma-
sıyla açıklıyor Eric Mouquet.
"Bunu ilk kez 3(M0 >ıl önce
Beades başlatn. Ama o zaman
daha iJkeldi. Sampleing maki-
nesinin ortaya çıkmasıyla bir-
likte bunu yapmak çok daha
kotay oldu arük. Pop ve rock
dünyasından pek çok grup bu
makineyi kuUamyor."
Her tür müzikten etkilendik-
lerini söyleyen grup, 'Bohem'
albümünde BalkanJar'daki Slav
müzigini yansıtmak istemiş.
Yeni albümlerinde ise belki
Anadolu müzigine yer verebi-
leceklerini söylüyor Deep Fo-
rest. lstanbul'un çeşitli yerle-
rinde yaptıklan gezilerde, özel-
likle ezan sesinden çok etkile-
nen grup. dine saygılı olmak ko-
şuluyla ezanı yeni albümlerin-
de kullanmak istiyor.
Kültür Servisi-5. Uluslararası Caz
Festivali, bu akşam Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda saat 19.00'da John
Medeski, BiUy Martin ve Chris Uood u
agırlayacak. Uçlünün müzigi. dinleyenlere
soul caz tutkunlannı tatmin edecek
yogunlukta bir swing \e James Bnmn'un
şimdiye kadar yaptığı tüm kayıtlara sahip
olanlan etkileyecek canlılıkta bir
entelektüel 'groove' sunacak.
Festival kitapçıgında üçlüyle ilgili olarak şu
alıntıya yer veriliyor: "John Medeski, Bilh
Martin ve Chris Wood'un birlikte ortaya
koyduklan müzikte insani ürküten bir
şeyler var. Başka gruplann birleştirdikleri
caz, hip hop ve neo-punk öğeleri çogu
zaman yağ ve su gibi birbirinden aynlırken
bu üçlü bir araya geldiklerinde adeta yağ ve
ateşe dönüştüriiyorlar ellerindeki
müzikleri."
Florida'da düyaya gelen piyanist orgcu
John Medeski müzik egitimine beş yaşında
başladı. Lise yıllannda Jaco Pastorius ve
Mark Murphj ile çalışırken yerel ve ulusal
pek çok toplulukta düzenli olarak
çalıyordu. 1983 yılında New England
Konservatuan'nda Ran Blake, Leonard
Shure ve Bob Moses'ten ders aldı. Seksenli
yıllann ortalannda ise resmi müzik
egitiminin yanı sıra Devvey Redman, BUly
Higgins, Rob Mintzer ve Âlan Dawson gibi
sanatçılarla çalarak çok değerli deneyimler
kazandı.
New England'ın blues efsanesi Mr.
Jellybelly'nin yüreklendirmesiyle. B-3
orgunun karmaşıklıgını ve mucizelerini
keşfetti. Bu dönemde aynca
Either Orchestra. Mandala Oclet ve Chris
Hollyday Dörtlüsü gibi caz gruplanyla bir
araya geldi. 1991 yılında New York'a
yerleştikten sonra 'domıtovvn'
müzisyenleriyle bir araya gelmeye başladı.
John Lurie'nin Lounge Lizards'ıyla, John
Üçlünün müziği 'swing' ve 'groove" hayranlannı tatmin edecek.
Zorn'un Masada grubuyla birlikte çaldı ve
David Byrne'ün 1994'te kendi adıyla çıkan
albümünde kayıtlara girdi.
Davulcu perküsyoncu Billy Martin New
York'ta dünyaya geldi. Babası Ne\v York
City Balesi ve Operası için viyola
çalıyordu. Chris Wood henüz küçük bir
çocukken Joe Morello Michael Canin ve
Latin asıllı perküsyon ustası Frankie
Malabe'den davul dersleri almaya başladı.
Sanatçının vurmalılardaki ılgisi 1984-85
yıllanndan sonra Karayip. Latin ve diger
Afrika kökenli ritmler etrafında yogunlaştı.
Nevv York'un Brezilya müzik sahnesine
adımını ilk attıgında. Ned Rothenberg
Double Band'i. John Luire'nin Lounge
Lizards'ı. John Zorn'un Masada grubu \e
John Luire National Orchestra ile çalma
ayncalıgına sahip oldu. 'Blue in the Face'
filminde Harvev Keitel'ın tütüncü
dükkânının dışında Cahin VVeston ve John
Luire ile birlikte çalıyordu sanatçı.
Basçı Chris Wood'un müzige benzersiz
yaklaşımı. degişkenligi ve büyük etkileri
onu Ned Rothenberg Jazz Passengers,
Marc Ribot'un Shrek'i ile çalan ve turneye
çıkan ve Ned Rothenberg'in Double
Band'iyle kayıt yapan, 'dowTitown' müzik
sahnesinin aranan bir müzisyeni haline
getirdi. Kolarado'da yetiştigi dönemde caz,
klasik bas ve kompozisyon dersleri aldı.
1989 yılında Boston'da Nevv England
Konservatuvan'na giderek Dave Holland,
Geri Allen ve Bob Mosses ile çahştı. Bu
dönemde okul dışında da George Russei,
Steve Kuhn, Joanne Brackeen ve Randy
VVeston gibi ustalarla birlikte çalıyordu
sanatçı. 1991 yılında Nevv York'a dönerek
'downtow' müzigin önde gelen
isimlerinden biri oldu.
Cyrius ve Septeto Turquino'yla tarihin, dostluğun birlikteliği
Fransız kültürü ile Küba müzigi
Kültür Servisi - 'Saba'
şarkılannın ünlü yorumcu-
su CyriusMartinez v e Sep-
teto Tunjuino 5. Uluslara-
rası lstanbul Caz Festivali
kapsammda Esma Sultan
Yalısı'nda bir konser ver-
diler. Konser boyunca Kü-
ba halk şarkılan İstanbul
semalarında gezindi.
Cyrius, tspanyol asıllı bir
Fransız. Cezayir'de dogmuş
ve çocukluk yıllannın bir
bolümünü burada geçirmiş.
Çocuklugunda Royan Ka-
tedrali korosunda dini şar-
kılar söyleyerek başlamış
müzik yaşamına. Arian
Mnouchkine ve Peter Bro-
ok ile müzikal tiyatro ça-
lışmalan yapmış. Philip Ei-
del ve Vıncent Bruk'nin al-
bümJerinekortuk olan Cyri-
us, Costa Gavras ve Qa-
ude Berrv'nin bazi fılmle-
rinde şarkı söylemiş.
Şarkı yazan. besteci ve
şarkıcı Cyrius. Septeto Tur-
quino ile birlikte tarihin ve
dostluğun müzigini yaptığı-
nı söylüyor. Sanatçı. İspan-
yol tarzını ve Cezayir renk-
liligini kattığı Küba halk
şarkılannı kısa süre önce
bir albümde topladı. 'La
Banda". Cyrius"un ilk al-
bümü.
La Banda'nın öyküsü
Küba'da başlıyor. Bir yıl-
dan uzun süre Küba'da ka-
lan sanatçı, salsanın yaratı-
cısı ustalarla tanışarak bu
müziğin içine giriyor. La
Banda, orijinal Küba beste-
lerinin yanı sıra adaptas-
yonlan da içeren bir albüm.
Cyrius'a albümde eşlik
eden müzisyenlerin arasın-
da Septeto Turquino da var.
Cyrius. Istanbul'daki konse-
rinde Septeto Turquino ile
birlikte sahneye çıkmaktan
büyük mutluluk duydugu-
nu belirtiyor. Genelde dün-
ya müzikleri festivallerıne
katılan Cyrius. bir caz fes-
tivalinde yer almış olmanın
kendisi için de farklı bir de-
neyim oldugunu söylüyor
veeklıvor: "Bu konser biz-
lereAsya ile Avrupa kültür-
leri arasında bir köprü kur-
ma olanağı sunması açısın-
dan da önemli."
Küba müzigine açılması-
nı ise şöyle açıklıyor Cyri-
us: "Avrupa arük Küba mü-
ziğinin zenginliğinin fark>-
na varnuş durumda. Ama
en çok dinlenen yine de sal-
sa. Ben salsa yapmıvorunı.
İnsanlara geleneksel Küba
nıii/jğinin renklerini tanıt-
mak icin uğraşıyorum. İs-
panyol asıllı bir Fransızım
ben. Bir Fransız için Küba
müzigini yorumlamak hiç
de kolay değil. Ben Fransu
kültürü ile Küba müziği ara-
sında bir bağ kurmaya ça-
lışıyorum." Albümde ve
konserde kendine eşlik eden
Septeto Turquino'yu. mo-
dern ezgilerden de yararla-
nan, ancak geleneksel Kü-
ba müziğinin çizgisinden
şaşmayan genç birgrup ola-
rak tanımlıyor Cyrius. Al-
bümün direktörü Rolando
Ferrer ile 2 yıl önce tanış-
tıklannda Septeto Turquino
ile kendi müzigini birleş-
rirmek için çalışmaya baş-
ladıklannı belirtiyor. Cyri-
us ve Septeto Turquino, ka-
yıt süreçlerini yansıtan 52
dakikalık 'Bizûn Serenadı-
mız' isimli bir film çalış-
ması dagerçekleştirmişler.
Cyrius, Cezayir'de çok
kısa bir süre kalmış olma-
sına karşın, buradan aldığı
etkilerin de taşıdıgı Ispan-
yol kanı ve Fransız yanıy-
la birleşerek müzigine yan-
sıdıgını belirtiyor. Albümün
direktörü Ferrer de, etnik
kimliklerin müziklerini yüz-
de yüz etkiledigi kanısın-
da.
DEFNE GOLGES
TURGAY FtŞEKÇt
Şair Rıfat llgaz
Rıfat llgaz'ın admı taşıyan Cide Kültür ve 5
nat Festivali'nin çağnsını alınca içimi sıcak bir dı
gu sardı. Bir kentimiz yetiştirdiği şairiyle gurur c
yuyordu.
Şairin beni böyle duygulandırması ilk değıl.
irteri bir yana, 12 Eylüf sonrasında artık yetmişi
gelmiş, gençliğinden beri ciğerlerinden rahat:
Rıfaz llgaz'ın 29 Mayıs 1981 günü gözaltına al
dığını gazetelerde okuduğumda içimi burkan
sızıyla sarsılmıştım. o yaşta. o ciğerlerle nasıl d
yanabilir cezaevi koşullanna diye... Üç gün b
yunca gözleri bağlı tutuldu.
Ama dayandı.. 4O'lı yıllardan 80'lere akla gelm
dik türlü baskı ve sindirme eylemlerine dayandı
gibi...
1944 'te çıkan Sınıfadlı şiir kitabı yalnızca adı n
deniyle sıkıyönetimce toplatıldı, şairi tutuklanc
altı ay hapse hüküm giydi, öğretmenlikten atık
vereme yakalandı.
1948'de yayımlanan Yaşadıkça da Bakanlar Kı
rulu kararıyla toplatıldı.
Türfü geçim zorlukları, mahkeme-sanatoryun
cezaevi arasında geçen yıllardan sonra 1953'te ç
kan Devam adlı şiir kitabı da toplatıldı ve hakkır
da komünistlik ve müstehcenlik savıylı dava açı
dı.
Görüldüğü gibi şair olarak yaşamastna izin VE
rilmeyen Rıfat llgaz yaşam alanı olarak mizah ya
zarlığını buldu kendine. Hababam Sınıfı onun va
rolma savaşında kazandığı utkusu oldu. Bu yapı
tıyla ünlenince yeniden kendi admı kullanmay.
başlayabildi. Şiir ise giderek çekilen bir yeraltı su
yu gibi uzaklaştı şairin hayatından.
Şiirimizde 40 Kuşağt Toplumcu Şairteri" diyı
bir genel tanımlamanın içinde anılır Rıfaz llgaz
Bütün genellemelergibi pek çok haksızlık içerir bı
sınıflama da. Hele şiir gibi bireysel özelliklerin sor
derece öne çıktığı bir sanat dalında, on beş-yirm
şairi "40 Kuşağı" diye birleştirivermek ne kolay!
Her biri için ayn ayn konuşulmalı, şiirleri irdelen
meli elbet.
Rıfat llgaz'ın şiiri bu kuşak içinde bir yandar
40'lann karanlığı, öte yandan Hababam Sınıfı gül
dürüsünün arasında solup gitmiştir.
Oysa Rıfaz llgaz'ın şiiri, çağdaş şiirimiz içinde ben
zersiz deneylerden biri olmasıyla, en az Orhar
Veli denli ilgi çekicidir bence.
Nedenlerini sıralamaya çalışalım:
Öteki 40 Kuşağı şairleri gibi Nâzım Hikmet'ir
açtığı yolda toplumcu anlayışla şiir yazmasına kar
şın, şairfiği Orrıan Veli anlayışına daha yakındır. Şa
iraneliğe yüz vermeyen, söz sanatlarına ve gele
neğe sırt çeviren, şiirin kurallarına kapılmayan
böylelikle de yeni ve kendine özgü bir şiir yarata
bilen.
Bu özelliğinı daha ilk kitabı Yarenlik yayımlandı
ğında Sabahattin AJi de saptamış: "Şairbüyükmev
zulara, palavralı şeylere hiçyanaşmamış. Basit, gün
delik hadiselerden, apartman kapıcılarından, kol
culuktan yetişme bir memur olan babasından, sa
natoryum arkadaşlanndan, mahalle komşulahn
dan bahsediyor. Hemen bütün şiirterinin mevzuu
kendi küçük dertleh, arzuları. Ama hayret! Bunla
nn hiçbiri sadece Rıfat llgaz 'ın dertleri değil. Hep
si, hepsi geniş bir kitlenin, bir insanlığın dertleri.
Rıfat llgaz, şiirimizde, dili, konulan, mizah dozuy
la kendinden önce olunmadık denli bir yerlilik ya
ratmıştır. Bu yönüyle sanki Hüseyîn Rahmi'niı
şiirdeki karşılığı gibidir. Günlük dilde bol bol kulla
nılan deyimler, söyleyiş özellikleri onun şiirinin ge
reci olur. Şiirferinden gündelik dilin sıcaklık ve bu
ğusu yükselir.
Şiire soktuğu trajikomik boyutlarda görülen mi
zah dozuyla da bir öncüdür Rıfaz llgaz.
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol!
Bunca deneyimden şairin çıkardığı sonuç: "Şi
ir uçucu bir şey, kolay yakalanmıyor. Insanın ya
şamı şiire yetmiyor."
Hohrooktan 'Aşkm Okunmaz Kıyılan
• Kültür Servisi - Victoria R. Holbrook'un Aşkm
Okunmaz Kıyılan-Türk Modernitesı ve Mistik
Romans başlıklı araştırma-inceleme türündeki kitabı
îletişim Yayınlan'ndan çıktı. 1952 yılında dünyaya
gelen Holbrook, yüksekögrenimini Harvard
Universitesi'nde tamamladı. 1979yılında Princeton
Üniversitesi'nden Fars dili ve edebiyatı alanında
master derecesi aldıktan sonra aynı üniversitede
'Osmanlı edebiyatı' üzerine doktora yaptı. 1985
yılında Orhan Pamuk'un Beyaz Kale adlı kitabını
Ingilizceye çeviren yazann Türkçe ve lngilizce pek ço
makalesi var. Şimdilerde modern Türk şiiri üzerine
çalışmalar yapan Holbrook. 1993 yılından beri Ohio
Eyalet Universitesi'nde doçent olarak görev yapıyor vı
Osmanlı ve modern Türk dili. edebiyatı ve kültürü
konusunda ders veriyor.
BUGUN
• BORUSAN KÜLTÜR VT SANAT
MERKEZt'nde saat 17.30da Frank Sinatra,
Vaşamı ve Dönemi adlı belgeselin 2. Bölümü
Ingilizce orijinal haliyie şösterilecek.
• NAZEV1KÜLTÜREVT nde saat 17 OO'de 'Haydi
Çocuklar' adlı film izlenebilir.
• İDİL KÜLTÜR MERKEZt nde saat 19 00 da O
da Bir Ana adlı film gösterilecek.
5. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ
BUGUN
• AÇIKHAVA TfYATROSU saat 21 OO'de Kenny
Garrett Dörtlüsü'nü agırlayacak.
• CRR KONSER SALONU'nda saat 19.00'da
Medeski, Martin & VVood konseri gerçekleşecek.
• ROXY'de saat 23.30'da Red Snapper izlenebilir.
• GRAMOFON'da saat 23 00te Ajlan & sb
Duyarlar & N. Yeşilnil & D. Dündar izleyicilerle
buluşacak.
YARIN
• AÇIKRAVA TtVATROSL nda saat 21 00 de
Cubanismo ve Mc Co\ Tyner & Latin .All Star Ban«
konseri aerçekleşecek.
• CRR KONSER SALONU saat 19.00 da Michael
Nyman Band'i agırlayacak.
ROXY'de saat 23.30'da Red Snapper izleyicilerle
buluşacak.
• GRAMOFON'da saat 23.00'te Tahsin Ünüvar
Dörtlüsü yer alıyor.