Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA^FA CUMHURİYET 1 TEMMU2 1998 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
Bahkesir'de şeriatçı gazeteci îsmail Yurdakök, yerel gazetesinden hakaret yağdınyor
Şeriatçının hedefî ordu
İşlencecj
alııdı
• IHERSİN(AA)-
Merıin'de, gözaltına alman
bir stsubay ıle bir uzman
çavışa işkence yaptıklan
iddiı edilen 4 polis
menuru, İçel Vaiiligi'nce
açıgı alındı. Gözaltına
alınaılann şikâyeti üzerine
yapnan inceleme sonucu
açı|& alınan polis
merurlannın Emniyet
Müûirlügü Nöbetçi
Müûirü Mümtaz Ceylan,
korrıser yardımcısı Kadir
ParnaksıziJe polis
merurlan Ibrahim Kural
ve ftehmet Şen olduklan
beli'endi.
Birfal'ın Itadesi
evnde aJınacak
• ANKARA(AA)-
Anlara 1 No'lu DGM,
"Dîaya Banş Günü"
dolaısıyla 1 Eylül 1996'da
Ankıra'da düzenlenen
mitiıgdeki konuşmasında
"haii sınıf, ıfk ve bölge
farkılığı gözeterek kın ve
düşnanlığa açıkça tahrik
ettiğ" gerekçesiyle
yarglandığı davada 1 yıl
hapî, 420 bin lira ağır para
cezaına çarptırılan ancak
bu czası Yargıtay 'ca
bozJduktan sonra yeniden
yarglanmasına başlanan
İHE Genel Başkanı Akın
Biral'm ifadesinin. evinde
alınnasına karar verdi.
Gürensizlik
oyiamasıvNKARA (AA) - DYP
Gru Başkamekili Turhan
Gü«n. "Yeşil kod adıyla
b>ilİKn Mahmut Yıldmm'tn
yerii bildiği ve bunu
yetlli mercilere
scyanediği" gerekçesiyle
Itakanda gensoru açılan
De\et Bakanı Eyiip Aşık
hukiinda verdikleri
güvnsizlik önergesinın
b>ugn yapılacak
ojylanasında. CHP'den
dkstk beklediklerini
söytdi. Güven,
""Tûkiye'de birtakım
yolszluklann, hükümet-
dkvrt-çete ilişkilerinin
ortaa çıkanlması ve
s-om;landınlması için
CH'nin bugüne kadar
*ergjedigj tutum ortadadır"
ded
/Keşif güce 6 ay
uzrtma
• AKARA (Cumhuriyet
Bûreu)-1991 yılında
Çek; Güç olarak faaliyete
başlyan ve geçen yıl adı
Kuzyden Keşif Harekâtı
olar;okuluslu asken
haraâtın görev süresi 6 ay
dahiuzatıldı.TBMM Genel
KurJu'nda dün
gerçkleştirilen görüşmeler
somsı yapılan oylamada
FP « CHPli mil'letvekıllen
aleyıteoy kullandılar.
I Snas şehitteri
ı aıtiyor
• kanbul Haber Servisi -
Sıva katliamında ölen
Asuı Bezirci ile Nesimi
Çinaı bugün mezarlan
başnia anılacaklar.
Halkvleri saat 12.30'da
Bezci'yi Zincirlikuyu'daki
mezn başında anacak. Pir
Sultn Abdal Kültür
Dereği de Bezirci 'nin
Zincrlikuyu, Çimen'in de
Karcaahmet
MezrlığYndaki mezarlan
başuJa semah
göstrileriyle anılacağını
açıkıdı.
COŞKUN YAMAN
BAL1KESİR - Türk Silahlı Kuvvetleri-
ni "aşağıladığı.onurunu kırdıgı" ve Genel-
kurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'e
hakaret eftiği iddiasıyla 2. asliye ceza mah-
kemelerinde iki ayn davadan yargılanan
Karesi TVnin sahibi Îsmail Yurdakök
kendisine ait Adalet gazetesinde yine kin
kustu. Adaiet gazetesinde Türk ordusuna
saldınlırken. Bir'i savunan 16 avukat he-
defgösterildi.
Bahkesir'de sahibi olduğu basın organ-
lannda şeriatçı yayın yapan ve her fırsatta
TSK'ye saldıran Yurdakök, hakkında açı-
lan davalara karşın saldınlannı sürdürüyor.
Adalet gazetesinde "Sözün Özü" adlı
köşesınde "Başörtü ordunun işi mi" başlık-
lı bir yazı yazan Yurdakök. ordunun başör-
tüsüne kanşamayacağını savunurken, Ba-
lıkesir'i 2.5 yıl işgal altında tutan Yunanlı-
lann bile Balıkesirli hanımlann başörtüsü-
ne el uzatmadığını vurguladı.
Yurdakök. "20 Haziran 1920'de Balıke-
sir'i işgal eden, Türk Bayrağı'nı indiren, bir
çok Müslümanı ve Türk'ü öldüren. kadın-
lann ırana geçen Yunanlı asker ve subay-
lann başöıtüsüne dokunmadığını" vurgu-
ladı. Yazısında Yunan askerlerini öven.
Türk askerini ise kötüleyen Yurdakök, 20
Haziran tarihinde yayımlanan köşe yazısın-
da şu görüşlere yer verdi:
"FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın bu
hafta içüıde yapbğı bir açıklamada, ordu
yöneticileri, başörtüsüne karşı değiliz diye
açıklama yapsınlar' demesini çok garip
karşıladım. Başörtünün orduy la ne alaka-
sı var? Ordu yöneticileri bu işe ne kanşır?
Başörtüsü Allah'ın emridir. Ve Müslüman
hanımlar başlannı örterken. hiçbir otorite-
ye, örteyim mi, örtmeyeyim mi, şöyle mi ör-
teyim, böyle mi örteyim diye sormazlar. Da-
ha doğrusu tarib boyunca Müslüman ha-
nımlar bu konuda hiç kimseye danışma ih-
tiyaeı hissetmediler.
.„ 1920, 20 Haziranj'ndan, 1922 Eylü-
lü'ne kadar Balıkesir iki buçuk yıla yakın
Yunan işgalinde kaldı. Fakat hiç bir Yunan-
lı asker vahut subay Balıkesirti hanımlann
başörtüsüne el uzatmadı..."
Yurdakök'ün gazetesi, Orgeneral Çevik
Bir'in avukatlığını üstlenen 16 kişiye de
saldırdı. Gazete ilk gün "Çevik Bir'i savu-
nan avukatlarartıyor" manşetini kullanır-
ken, önce 7 avukatın daha sonra tüm avu-
katlann ismini "Dikkat" başlığı altında ya-
yımlayarak hedef gösterdi.
Bu yayıniann ardından Bir'i savunan
avukatlann tehdit telefonlan almaya başla-
dığı bildirildi.
Bu arada Adalet gazetesinden bir muha-
birin davayla ilgili sorulannı yanıtlayan
Yurdakök'ün "açıklamalarT da gazetede
yer aldı.
Yurdakök, muhabirin Bir'i savunan avu-
katlann fazlalığını sorması üzerine, "16 da
olsa, 160 da olsa fark etmez" yanıtını ver-
di. Haberde, "İsmail Yurdakök Hoca'nın
konuyla ilgili soylcdiği sözleri ise sorumiu
yazıişleri müdürümüz Şükrü Amca'ya ye-
ni bir dava konusu olmasın diyerek yazmı-
voruz"denildi.
Şemdin Sakık ve Arif Sakık'm yargılanmalanna Diyarbakır DGM'de başlandı
DGM savcısı idam istediMAHMUT ORAL
DİYARBAKIR -PKJC-
nin üst düzey komutanla-
nndan "Parmaksız Zeki"
kod adiı Şemdin Sakık \e
kardeşi Arif Sakık'ın yar-
gılanmalanna Diyarbakır
1 No'lu Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde (DGM)
başlandı.
Iddianamesini okuyan
DGM Savcısı, aralannda 2
günlük bebeğin de bulun-
duğu 113 vatandaşınöldü-
rülmesi ve 125 güvenlik
görevlisinin şehit edilme-
sinden sorumiu olduğunu
belirttigi her iki sanık için
de idam cezası istedi. Sav -
cı. örgüte. Suriye. lran. Yu-
nanistan. Rusya Federas-
yonu, Almanya, Libya ve
Irak'ın silah yardımında
bulunduğunu ifade etti.
Duruşma, Sakık kardeşle-
rin sorgulannın yapılabil-
mesi için 3 Eylül'e erte-
lendi.
Dün sabah çok erken sa-
atlerde Diyarbakır
DGM'ye getirilen Sakık
kardeşler için yoğun gü-
venlik önlemleri alındı. 60
kadar gazeteci, Diyarbakır
Barosu yöneticileri ile Sa-
kık kardeşlerin Muş'tan 23** kişinin ölümünden sorumiu rutulan Şemdin Sakık (solda) ve kardeşi Arif Sakık adalet önünde hesap veriyor.
gelen yakınlannın da izledigi du- Satak'ör" diye yanlışhgı düzelt- dianamede;PKK'nin, uyuşturucu tusunda. bölücü terör örgütüne
nışma saat 09.15'te başladı. Mah-
keme salonuna Sakık kardeşler-
den sonra gazeteciler. üç ayn ara-
ma noktasından geçirildikten
sonra alındılar. Salonda geniş gü-
venlik önlemlerinin alındıgı dik-
kati çekerken, Sakık kardeşlerin
tıraşlı. takım elbiseli olduklan
gözlendi.
Foto muhabirleri ve kamera-
manlann dışan çıkantmasından
sonra kimlik tespiti yapıldı. Muş
Nüfus Müdürlügü'nden gelen ya-
zılı bildirimde, Şemdin Sakık
için, "Sabıkasız", meslegi hane-
sine ise "İşçi" notu düşülmesi
dikkat çekti.
Kardeşi Arif Sakık'ın nüfus
kütüğü bildiriminde ise mesleği,
"İşsiz" olarak bildirilirken, sabı-
ka kaydında, "Terör örgütüne
yardım veyataklık y apmaktan sa-
bıkalı" diye bilgi yer aldı.
Kimlik tespitinde bir ilginç o-
lay da şu oldu: Yine nüfus mü-
dürlügünden talımatla istenen
kimlik tespit bildiriminde Sa-
kık'ın soyadı "•Saldk" diye yazı-
lınca. Şemdin Sakık "Doğrusu
meyeçalıştı.
Sakık kardeşler hakkında ha-
zırlanan 34 sayfalık iddianameyi
okuyan DGM Savcısı YavuzŞen-
türk. PKK'nin, Doğu ve Güney-
dogu Anadolu bölgelerindeki
toprakJann büyük bir bölümünü
devlet idaresinden ayınp yerine
Marksist-Leninist düzene dayalı
bagımsız bir Kürt devleti oluştur-
mak amacıyla kuruldugunu be-
lirttive 1980 yılından sonra özel-
likle Almanya, Hollanda. Belçika
gibi Avrupa ülkelerinde sosyal ve
kültürel amaçlı dernekler görü-
nümünde etkili bir şekilde örgüt-
lenmeye başladıgını bildirdi.
Jddianamede, örgüt lideri Ab-
dullahOcalan'ın Suriye'nin bas-
kenti Şam'a gittigi, Suriyeli dev-
let yetkililerinin örgütü, ülkeleri-
nin çıkarlan doğrultusunda yö-
nermeye başladıklan kaydedildi.
Örgütün 1984 yılında Şam'da
yaptıği ikinci kongrede, devlete
ait kurum ve kuruluşlara yönelik
silahlı saldında bulunmak ama-
cıyla silahlı güç oluşturulmasına
karar verdiğinin ifade edildigi id-
madde ticareti. destekçisi olan
işadamlannın bagışlan. yurtiçin-
de bölge halkından. yurdışında
ise dogu \e güneydoğu kökenli
vatandaşlardan 'vergi' adı altında
toplanan paralar, yayımlanan ga-
zete ve dergi satışlanndan elde
edilen gelirler. Suriye ve Yuna-
nistan gibi ülkelerden saglanan
maddi destekle faaliyetlerini sür-
dürdügübelirtildi.
Destek veren ülkeler
Iddianamede, PKK'nin Türki-
ye'ye komşu ve diger ülkeler ta-
rafından desteklendiğinin. Şem-
din Sakık'ın yaptıgı anlatımlarla
somut olarak belirlendiğine de
yer veren sa\cı. örgütün yabancı
ülkelerle ilişkilerini de şöyle an-
lattı:
Suriye: Öcalan'a, Şam'da evler
tahsis ederek oturmasına izin ve-
riyor.
İran: Tahran, Makü ve Urumi-
ye kentlerinde büro. örgüt e\i ve
kamplan bulundurmaktadır.
Yunanistan: Türkiye'ye karşı
ezeli düşmaniık politikası doğrul-
kucak açmış bir ülkedir. Stinger
füzelerini örgüte verdigi. füzenin
Kuzey Irak'ta Türk uçaklanna ve
helikopterlerine karşı kullanıldı-
gı, Şemdin ve Arif Sakık'ın anla-
tımlanyia ortaya çıkmıştır.
Rusya Federasyonu: Örgütün
1994-1"998 yıllan arasında bu ül-
ke ile ilişkileri. özellikle Rusya
parlamentosu ve üst düzey yöne-
ticileri düzeyinde önemli gelış-
meler göstermiştir.
Almanya: Bu ülke. çıkarlan
doğrultusunda 1993 yılına kadar,
bölücü örgütün ülkesindeki faali-
yetlerine ses çıkarmamıştır.
Savcı. teröristlerin Hollanda.
Belçika, Romanya ve Azerbay-
can'da da propaganda çalışmala-
nna agırlık vererek taraftar ka-
zanma faaliyetleri yürüttüklerini
de bildirdi.
191 eylem
DGM Savcısı. Şemdin Sa-
kık'ın, Elazığ-Bingöl karayolun-
da. 33 erin şehit edilmesi. 31 öğ-
retmen, 6 vatandaşın öldürülme-
si. Bingöl'ün Solhan ilçesi kamu
lojmanlanna baskın düzen-
lenerek. Kaymakam, Cum-
huriyet Savcısı. Orman Böl-
ge Şefi ile korumalannın
öldürülmeleri, Elazıg Ferro
Krom Tesisleri'nin basıla-
rak 9 mühendis ile memu-
run öldürülmesi. Siirt'in
Şirvan ilçesi Belediye Baş-
kanı ile oglu ve 2 günlük bir
bebeğin de aralannda bu-
lundugu 113 vatandaşın öl-
dürülmesi. 15'i subay 125
askerin şehit edilmesi olay-
larının da bulundugu top-
lam 191 eyleme bizzat ka-
tıldıgı veya talimat verdiği-
nin, bazı sanık anlatımlany-
la da belirlendiğini kaydet-
ti.
Iddianamede. Arif Sa-
kık'ın agabeyi Şemdin Sa-
kık'ın propagandalan sonu-
cu örgüte katıldığı belirtildi.'
Arif Sakık'ın da çeşitli öl-
dürme ve yaralama eylem-
lerine katıldıgını belinen
DGM Savcısı, 2 sanığın da
TCK'nin 125. maddesi ge-
reğince idamla cezalandınl-
malan isteminde bulundu.
Duruşmada söz alan avu-
katlar Doğan Zengin. Dilek
İncesu v e Sabahattin Kork-
maz, Şemdin Sakık'ın avu-
katlığını yapmak üzere de-
' ' falarca görüşme talebinde
bulunduklannı. ancak görüşeme-
dikJerini belirterek, "Son olarak
Adalet Bakanhğı'na başvurduk
ve dün bir saat göriişebildik. Bu
nedenle ek süre verilmesini istiyo-
ruz" dediler.
Şemdin Sakık da. iddianameyi
alarak okuduğunu, ancak iddiana-
meye göre gerekli incelemeyi ya-
pıp savunmasını henüz hazırlaya-
madığını belirterek, ''Avukatla-
nmla ancak dün görüşme imkânı
buldum. İddianameyi inceleyip.
savunmamı hazırlamam için ek
süre verilmesini istiyorum" dedi.
Bu arada. Sıtkı Zilan adlı avukat
da duruşmaya müdahil avukat
olarak katılmak istediğini belir-
ten dilekçeyi mahkeme heyetine
verdi.
Zilan dilekçesinde. Orhan
Korkmaz adlı bir öğretmenin öl-
dürülmesi olayıyla ilgili olarak
müdahil avukat olmak istediğini
belirtti.
Mahkeme heyeti, sanık Şem-
din Sakık ve Arif Sakık'ın ek sü-
re ile ilgili istemlerinin yerinde
görüldüğünü belirterek duruşma-
yı 3 Eylül 1998 tarihine erteledi.
YAZI I ORHAN BİRGÎT
Otar kenditerini kısaca "Akut" diye
tanınlıyorlar. Acil'in "A"sı, kurtarmanın
ilkikharfi ve timin "f"si. Birisi tıp dok-
tofu oteki dağcılık sporunda uluslara-
rası ın kazanmış iki yurttaşımızın ön-
cüluü ile kurulmuş 200 kişilik bir der-
neğn adı, bu sözcükte sakh. Bir der-
nek snflasyonu içerisinde olan ülke-
mize, sessiz ve gösterişten uzak ola-
rak 996 yılından bu yana nerede fe-
lakeolmuşsa, kendi olanaklan ile ko-
şan Dir hızır ekibine sahip olmanın
övürcü, son depremde bir kez daha
ortaaçıktı.
Çcken enkaz arasından, 3 aylık
Emrcan Erdoğan'ı, 11 yaşındaki
Sertan Güvener'i ve 48 yaşındaki
emedi öğretmen Hatice Eker'i canh
olarK kurtarmayı başaran bizim in-
sanknmızın öyküsünü parça parça
gazeelerden okurken Amerikalılann o
ünKİ "kurtarma dizi"s\n\ simgeleyen
911'e ilgili bir senaryonun sayfalarını
çevidiğim sanısına kapıldım.
Geçen nafta cumartesi akşamı, te-
levizonlardan depremle ilgili ilk ha-
bertei alır almaz, önce insan olmanın
bilinc ile yanlanna ünlü köpekleri Kon-
tes'ıde alan on dört kişilik bir ekip,
Adara'ya uçmuşlar. O geceden beri
aralıısız çalıştıklarını, çalışmaları sıra-
sındttüm yorgunluklarına karşın çev-
releme ve kurtarmaya çalıştıkları kim-
Acil Kurtarma Timi...
selere sadece moral aşıladıklannı öğ-
reniyoruz.
Kimsenin "/ıayc///Ac/ana'ya"deme-
diği. uçak biletlerini almayı, giderlerini
karşılamayı önermediği bu on dört in-
sanın her birisi. ya belirli bir meslek sa-
hibi ya da üniversite öğrencisi. Aslın-
da onlan. Bolu ve Kağıthane'deki sel
felaketlerinden, Ölüdeniz'de kayalara
çakılan dağ paraşütçüsünü kurtarma
girişimlerinden de anımsamış olmalı-
yız.
Onlaria uzaktan tanışmamız, 1996
yılının başında Onno Tunç ve Hasan
Kınık'ın yaşamlannı yrtirdikleri uçak
kazasında cesetleri dağdan indirme-
leri sırasında başladı. Aynı kazada, o-
lay yerine giden bir televizyon ekibini
kurtarmalan ile pekleşti. Demeç ver-
mediler, söyleşiler yapmadılar. Ama
zortu bir kazanın olduğunu duydukla-
nnda, "geliyorvz" dediler ve geldiler.
Çoğu kez de başanya ulaştılar.
Türkiye, günlerden beri Nasuh
Mahruki ve arkadaşlarının öykülerini
izliyor. Bazen gözlerimiz nemlenerek
bazen bunca facianın bir karabasan
gibi kapladığı yüzlerimizde "böyle in-
sanlanmız da olduğu için sevinmeli-
yiz" dedirten gülümseme belirtileri ile...
•••
Keşke tüm insanlanmız, bu çoğu-
nun adını bile bilmediğimiz "Akuf'çu-
lar gibi özverili, birbirlerine yardıma ko-
şan bir karakter yapısına sahip olsa-
lardı.
Ama son felaket gösterdi ki o birer
enkaz yığını ha/ine dönerek aftlannda
yüzü aşkın ölüye mezar olan binalan
yapan ve yaptıranlar da bizden.
O tür yapılara ruhsat verilmesi için
araya giren baskı gruplan da keza öy-
le...
Önceki gün TFiT 1 'in sabah yayını-
natelefon bağlantısı ile katılan Ceyhan
Belediye Başkanı, işgal ettiği maka-
mın bu tür ruhsat verme işlerinde han-
gitürden baskılar altında kaldığını, dert
yanarak anlatıyordu. Dün de "Hürri-
yet" gazetesinde, depremde karton
gibi çöken apartman dairesini iki yıl
önce 140 milyon liraya aldığını nakle-
den Ceyhanlı Mustafa Çetin, şunlan
söylüyordu: "Biz buranın eksik malze-
meyle yapıldığını belirtip, Bayındır-
lık'tan müfettiş istedik. Ancakmüteah-
hit Hasan Mirzaoğlu 'nun akrabası
Süleyman Mirzaoğlu ANAP'tan mil-
letvekiliadayadayıydı. Müfettişleren-
gellendi."
Bir aday adayının bile o sınırlı pro-
paganda dönemi sırasında. bürokrasi
üzerinde nasıl bir baskı gücü olabildi-
ğini görebilmek için üla 120 insanın öl-
mesi. binden faziasının yaralanması
ve milyariarca liralık mal kaybının oldu-
ğunu mu görmek gerekiyor?
Tabii, bu deprem de anılanmızda gi-
derek grileşen çizgilerle kalacak ve
Tanrı korusun ama yeni felaketlerle
karşılaşıldığında, 98 Adana depremi
ile ilgili facia bilançolan, o yeni olaylar
için birer arşiv malzemesi olarak kul-
lanılacak.
• • •
Erdal Sağlam, Hürriyet'in Tokyo
muhabiri. Dün gazetesinin birinci say-
fasına manşet olan haberinde, Dünya
Bankası kredisi ile Toplu Konut idare-
si'nin Japon uzmanlara yaptırdığı a-
ma sonuçlarını gizlediği bir raporu gün
ışığına çıkanyordu.
Haksız bir suçlama yüzünden göre-
vinden istifa eden Tokyo Büyükelçi-
miz Gündüz Aktan zamanında bu ra-
porTürkiye'deki fay hattı üzerinde bu-
lunan 22 ilin valisine de belediye baş-
kanına da gönderilmiş.
Adana'daki gibi 6.5 şiddetinde bir
deprem, istanbul'da olsa kent adeta
yerle bir olacak kadar hasar görecek
ve binlerce insan ölecekmiş.
Valiler, belediye başkanlan ve elbet-
te başkentteki birinci derecedeki ilgi-
liler, bu raporu sumenaltı yapmış ol-
malılar ki kimseden ses çıkmamış.
Tann korusun. Bu söylenilen kentler-
de öylesine şiddetli bir deprem olsa da
Erdal'ın belirttigi gibi bir felaket bilan-
çosu ile karşılaşılsa, zamanında ge-
rekli önlemleri almayanlar için o gün
mü hesap sorulmaya kalkışılacak?
BunaTürkçemizde "kim öle, kim ka-
la" özdeyişi ile yanıt vermiş atalanmız.
Felaketlerden ders çıkarmasını bir
gün öğrenebilen bir toplum olacak-
sak, bir yandan gerekli yasa degişik-
liklerini hızla yapmak zorundayız. O
değişikliklerle yapıların ruhsat alımı sı-
rasında özel sigortalarla ilişki kurma-
lan zonjnlu hale getirilmelidir yolunda-
ki öneriler, bence hak payı güçlü bir
önlemdir.
Ve tabii, kurtarma olayını da "Akut"
gönüllüleri gibi en az iki bin profesyo-
nel uzmanın altında toplanacağı bir
resmi örgüt haline getirmeliyiz.
Sivil Savunma, belki o zaman daha
bilinçli ve yaygın bir kurum haline
gelecektir.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Çok Şükür IMF...
"IMF'den para almıyoruz. IMF'nin bize empoze et-
tiği bir reçete yok." Peki, neden IMF kapısındayız?
Neden anlaşma bu kadar gecikti? Bu sorulann ceva-
bı, hükümetinlMF'yesunduğu "PolitikaMektubu"nun
içeriğinde, hükümetin "Biz zaten IMF'nin programı-
na uyuyorduk" sözlerinde ve " 18 ay süreli Yakın Izle-
meProgram/'ndayatıyorolsagerek. Şimdilik, IMF'nin
bizim için "yeşilışıkyaktığı", bundan memnun olma-
mız gerektiği söylenıyor. o kadar... Umanm bu anlaş-
manın ne anlama geldiğini, bu "an/am"gerçekleşme-
den önce öğrenebiliriz. Asya krizinden bunalmış, ya-
tırım yapacak yer arayan uluslararası bankalar ve fon
yöneticileri açısından durum daha açık: Türkiye piya-
sası en az 18 ay süreyle kullanılabilir.
Küresel mali sermayenin önde gelen iki yayın orga-
nı Financial Times ve Wall Street Journal, geçen haf-
ta, daha IMF anlaşması gerçekleşmeden bu konuya
eğildiler, uluslararası yatınmcılann dikkatini Türkiye'ye
çektiler. Wall Street Journal'a göre Türkiye borsası,
"kafese kapatılmış birboğa" gibiydi. Yatırım bankası
Solomon Smith Barney de Türkiye'nin Asya krizinden
ve Rusya piyasalarındaki dalgalanmalardan çok az et-
kilendiğini, bu yüzden, şimdi, son günlerde kendisi-
ne sığınacak bir yer arayan yatınmcılann ilgisini çek-
meye başladıgını düşünüyordu. Financial Times da
"Türkiye hâlâ göreli olarak yeni yatırımlan emecek
kadarboş birpiyasa" diyerek yatırımcılan, geç kalma-
malan için uyardı.
Üstelik, Türkiye'nin Merkez Bankası rezervi 26.5
milyar dolar, özel bankalann rezervleri de 10 milyar do-
lardı (bir kriz anında, "short-seliing" dalgasında, en
azından bunları alırgıdersiniz!). Hükümet, enflasyonu
faizlen düşürmeye devam ediyordu (ve devam ede-
ceğine söz vermiş görünüyordu). dolayısıyla bu piya-
sa, nasıl olsa ekim gibi yükselmeye başlayacaktı
(WSJ), şimdi girmenin zamanıydı. IMF anlaşmasının
yeşil ışığı sanırım, işte bu yabancı yatınmcılann bilgi-
sayar ekramlarında yanıyor: "Go! Go! Go!"
Onümüzdeki aylarda, bu sermaye Türkiye'ye gelir-
se, borsada oynayanlar bir süre için kâğıtlannın hızla
değerlendiğini görecekler. Ancak Türkiye piyasasının
altına gireceği, işler ters gittiğinde, bir resesyon yo-
luyla, halktan çıkacak olan kısa dönemli yükümlülük-
ler hızla artacaktır.
•••
IMF'nin daha bu yeşil ışığı yakmadan önce Türki-
ye ekonomisi üzerine övgüleryağdırması, Türkiye'de
çalışan birçok ekonomistin dikkatini çekti, şüpheci
tepkilerine yol açtı. "Ekonomigerçekten iyiyegidiyor
mu" sorusu tekrar tekrar gündeme geldi. Ama neti-
cede, "IMF'nin bir bildiği olsa gerektı, değil mi?" De-
ğil!
IMF'nin portföyü boşa çıkmış övgülerle dolu... Uy-
gulamalannın sonucu da işini bildiğini göstermiyor.
Gösterdiği yerde de bu "işin" borçlu ülkelerin hayn-
na olduğunu söylemek zor.
IMF'nin, dünya ekonomisinin primadonnası oima-
sı, 1980'li yıllarda. borç krizine "yapisal uyum prog-
ramlanyla " müdahalesiyle gerçekleşti. Ne kı bu süreç
boyunca, IMF müdahalesıne rağmen, belki de bu yüz-
den, gelişmekte olan ülkelerin borçlan 1980'de 600
milyar dolardan, 1998'de 2.2 trilyon dolara yükseldi.
(Guardian 11/05/98) Bu arada sermaye hareketleri-
nin serbestleştirilmesinin de yardımıyla, Morgan Gu-
arantee Trust'up hesaplanna göre, azgelişmış ülkele-
re verilen kredilerin 198 milyar dolan kayboldu, en
azından 31 milyar doları gelişmiş ülkelerdeki gizli he-
saplara kaydırıldı. (Guardian 15/05)
Chomsky'nin vurguladığı gibi, borcu alanlar değil,
geniş halk kitleleri ödüyordu sonunda. Örneğin
IMF'nin Endonezya'ya verdiği yardım paketi, Suhar-
to ailesinin servetine eşitti. Endonezya'nın toplam
borcunun yüzde 95'i, gerçekte 50 bireye aitti, Halbu-
kı resesyonu, ekonomik sıkıntıyı 200 milyon insan çe-
kiyordu. (Guardian 12/05)
IMF ve Dünya Bankası'Tiın başansının bir bilanço-
su işte böyle. Bu ikili 1970'lerde "oorç ödeme süre-
cinde birsorun yoktur" (Dünya Bankası 1978), "Mek-
sika'da daha fazla borç almasına olanak sağlayacak
üretken kapasiteyi arttırma potensiyeli hâlâ vardır"
(IMF -1982- Borç krizinden birkaç hafta önce) türün-
den raporlarla borçlanmayı teşvik ettiler. Bu ikili,
1997'de Kore, Malezya, Tayland, Endonezya, Filipin-
ler'i bölgenin en dinamik "yükselen piyasalan" ilan et-
ti; Güney Kore ve Tayland'ı "sağlıkli makroekonomik
politikalanndan", "kıskanılacakmaliyapılanndan do-
layı" dolayı kutladılar. (Guardian 12/05)
IMF ve Dünya Bankası geçmişte hem büyük ban-
kalann borçlannın tahsildarlığını yaptı, hem de adeta
kendilerine iş yaratmak için, bu bankalara verimli ya-
tırım alanlan buldular, uygun koşullar hazııiadılar. An-
cak, 1970'lerin başında yatınmlann yüzde 9O'ı gerçek
ekonomiye yapılırken, IMF devreye girdikten sonra,
1995 yılında yapılan bir hesaplama. uluslararası kre-
di işlemlerinın yüzde 95'inin spekülatif, yüzde 80'inin
de bir haftalık kısa dönemli hareketlerden oluştuğu-
nu saptadı.
"Çok şükür IMF ile anlaştık" diyenler, umalım ki bu
sözlerinden dolayı gelecekte pişman olmazlar. Onlar
nasıl olsa olmazlar! Ancak korkanm, bu günkü mem-
nuniyetlerin fiyatını gelecekte yine biz ödeyeceğiz.
Ecevit. çevik Bir'i yanıtladı
'İrticanın ötesinde
çokfada sorun var
9
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecevit
irticanın öncelikli tehdit
değerlendirmesinde ilk
sıradaki yerini koruduğu-
nu belirten Genelkurmay
2. Başkanı Çevik Bir'e,
"İrticanın ötesinde çok
fazla sorun var" karşılığı-
nı verdi.
Ecevit, dün gazetecile-
rin sorulan üzerine,
Bir'in sözlerini duymadı-
ğını, ancak irticanın uzun
yıllardan beri süregeldi-
ğini belirterek. "Zaten ir-
ticanın ötesinde çok fazla
sorun var" dedi. Ecevit.
irtica konusunun Milli
Güvenlik Kurulu'nda
(MGK) dile getırilmedi-
ğini de belirtti.
Bir, önceki gün Banş
İçin Ortaklık Eğitim
Merkezi'nin açılışında
gazetecilerin sorularını
yanıtlarken, Türkiye'de
irticanın hâlâ birinci teh-
like olduğunu kaydede-
rek. 28 Şubat sürecinin
bunun bir göstergesi ol-
duğunu, irticanın "kad-
rolaşma". "ırticaya des-
tek veren sermaye" ve
"eğitim" olmak üzere 3
boyutunun olduğunu
söylemişti.
Bir, 8 yıllık zorunlu te-
mel eğitime ilişkin yasal
düzenlemenin gerçekleş-
tirildiğini ve uygulama-
nın yürürlüğe girdiğini
anımsatarak, diğer iki bo-
yutla mücadele için TB-
MM'de bekleyen yasala-
nn çıkmasının şart oldu-
ğunu vurgulamıştı.
Bir. KKTC parlamento
heyetine Genelkurmay
Başkanlığı'nda verilen
brifing sonrasında, ba-
sında kendisine atfen yer
alan TSK'nin yaptırdığı
ankette FP'nin birinci
parti göründüğü haberle-
riyle ilgili birsoru üzeri-
ne, "Doğrudur. Böyle bir
bilgi konuk heyete verfl-
miştir" dedi.
\