15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA^FA CUMHURİYET 1 TEMMU2 1998 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Bahkesir'de şeriatçı gazeteci îsmail Yurdakök, yerel gazetesinden hakaret yağdınyor Şeriatçının hedefî ordu İşlencecj alııdı • IHERSİN(AA)- Merıin'de, gözaltına alman bir stsubay ıle bir uzman çavışa işkence yaptıklan iddiı edilen 4 polis menuru, İçel Vaiiligi'nce açıgı alındı. Gözaltına alınaılann şikâyeti üzerine yapnan inceleme sonucu açı|& alınan polis merurlannın Emniyet Müûirlügü Nöbetçi Müûirü Mümtaz Ceylan, korrıser yardımcısı Kadir ParnaksıziJe polis merurlan Ibrahim Kural ve ftehmet Şen olduklan beli'endi. Birfal'ın Itadesi evnde aJınacak • ANKARA(AA)- Anlara 1 No'lu DGM, "Dîaya Banş Günü" dolaısıyla 1 Eylül 1996'da Ankıra'da düzenlenen mitiıgdeki konuşmasında "haii sınıf, ıfk ve bölge farkılığı gözeterek kın ve düşnanlığa açıkça tahrik ettiğ" gerekçesiyle yarglandığı davada 1 yıl hapî, 420 bin lira ağır para cezaına çarptırılan ancak bu czası Yargıtay 'ca bozJduktan sonra yeniden yarglanmasına başlanan İHE Genel Başkanı Akın Biral'm ifadesinin. evinde alınnasına karar verdi. Gürensizlik oyiamasıvNKARA (AA) - DYP Gru Başkamekili Turhan Gü«n. "Yeşil kod adıyla b>ilİKn Mahmut Yıldmm'tn yerii bildiği ve bunu yetlli mercilere scyanediği" gerekçesiyle Itakanda gensoru açılan De\et Bakanı Eyiip Aşık hukiinda verdikleri güvnsizlik önergesinın b>ugn yapılacak ojylanasında. CHP'den dkstk beklediklerini söytdi. Güven, ""Tûkiye'de birtakım yolszluklann, hükümet- dkvrt-çete ilişkilerinin ortaa çıkanlması ve s-om;landınlması için CH'nin bugüne kadar *ergjedigj tutum ortadadır" ded /Keşif güce 6 ay uzrtma • AKARA (Cumhuriyet Bûreu)-1991 yılında Çek; Güç olarak faaliyete başlyan ve geçen yıl adı Kuzyden Keşif Harekâtı olar;okuluslu asken haraâtın görev süresi 6 ay dahiuzatıldı.TBMM Genel KurJu'nda dün gerçkleştirilen görüşmeler somsı yapılan oylamada FP « CHPli mil'letvekıllen aleyıteoy kullandılar. I Snas şehitteri ı aıtiyor • kanbul Haber Servisi - Sıva katliamında ölen Asuı Bezirci ile Nesimi Çinaı bugün mezarlan başnia anılacaklar. Halkvleri saat 12.30'da Bezci'yi Zincirlikuyu'daki mezn başında anacak. Pir Sultn Abdal Kültür Dereği de Bezirci 'nin Zincrlikuyu, Çimen'in de Karcaahmet MezrlığYndaki mezarlan başuJa semah göstrileriyle anılacağını açıkıdı. COŞKUN YAMAN BAL1KESİR - Türk Silahlı Kuvvetleri- ni "aşağıladığı.onurunu kırdıgı" ve Genel- kurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'e hakaret eftiği iddiasıyla 2. asliye ceza mah- kemelerinde iki ayn davadan yargılanan Karesi TVnin sahibi Îsmail Yurdakök kendisine ait Adalet gazetesinde yine kin kustu. Adaiet gazetesinde Türk ordusuna saldınlırken. Bir'i savunan 16 avukat he- defgösterildi. Bahkesir'de sahibi olduğu basın organ- lannda şeriatçı yayın yapan ve her fırsatta TSK'ye saldıran Yurdakök, hakkında açı- lan davalara karşın saldınlannı sürdürüyor. Adalet gazetesinde "Sözün Özü" adlı köşesınde "Başörtü ordunun işi mi" başlık- lı bir yazı yazan Yurdakök. ordunun başör- tüsüne kanşamayacağını savunurken, Ba- lıkesir'i 2.5 yıl işgal altında tutan Yunanlı- lann bile Balıkesirli hanımlann başörtüsü- ne el uzatmadığını vurguladı. Yurdakök. "20 Haziran 1920'de Balıke- sir'i işgal eden, Türk Bayrağı'nı indiren, bir çok Müslümanı ve Türk'ü öldüren. kadın- lann ırana geçen Yunanlı asker ve subay- lann başöıtüsüne dokunmadığını" vurgu- ladı. Yazısında Yunan askerlerini öven. Türk askerini ise kötüleyen Yurdakök, 20 Haziran tarihinde yayımlanan köşe yazısın- da şu görüşlere yer verdi: "FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın bu hafta içüıde yapbğı bir açıklamada, ordu yöneticileri, başörtüsüne karşı değiliz diye açıklama yapsınlar' demesini çok garip karşıladım. Başörtünün orduy la ne alaka- sı var? Ordu yöneticileri bu işe ne kanşır? Başörtüsü Allah'ın emridir. Ve Müslüman hanımlar başlannı örterken. hiçbir otorite- ye, örteyim mi, örtmeyeyim mi, şöyle mi ör- teyim, böyle mi örteyim diye sormazlar. Da- ha doğrusu tarib boyunca Müslüman ha- nımlar bu konuda hiç kimseye danışma ih- tiyaeı hissetmediler. .„ 1920, 20 Haziranj'ndan, 1922 Eylü- lü'ne kadar Balıkesir iki buçuk yıla yakın Yunan işgalinde kaldı. Fakat hiç bir Yunan- lı asker vahut subay Balıkesirti hanımlann başörtüsüne el uzatmadı..." Yurdakök'ün gazetesi, Orgeneral Çevik Bir'in avukatlığını üstlenen 16 kişiye de saldırdı. Gazete ilk gün "Çevik Bir'i savu- nan avukatlarartıyor" manşetini kullanır- ken, önce 7 avukatın daha sonra tüm avu- katlann ismini "Dikkat" başlığı altında ya- yımlayarak hedef gösterdi. Bu yayıniann ardından Bir'i savunan avukatlann tehdit telefonlan almaya başla- dığı bildirildi. Bu arada Adalet gazetesinden bir muha- birin davayla ilgili sorulannı yanıtlayan Yurdakök'ün "açıklamalarT da gazetede yer aldı. Yurdakök, muhabirin Bir'i savunan avu- katlann fazlalığını sorması üzerine, "16 da olsa, 160 da olsa fark etmez" yanıtını ver- di. Haberde, "İsmail Yurdakök Hoca'nın konuyla ilgili soylcdiği sözleri ise sorumiu yazıişleri müdürümüz Şükrü Amca'ya ye- ni bir dava konusu olmasın diyerek yazmı- voruz"denildi. Şemdin Sakık ve Arif Sakık'm yargılanmalanna Diyarbakır DGM'de başlandı DGM savcısı idam istediMAHMUT ORAL DİYARBAKIR -PKJC- nin üst düzey komutanla- nndan "Parmaksız Zeki" kod adiı Şemdin Sakık \e kardeşi Arif Sakık'ın yar- gılanmalanna Diyarbakır 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) başlandı. Iddianamesini okuyan DGM Savcısı, aralannda 2 günlük bebeğin de bulun- duğu 113 vatandaşınöldü- rülmesi ve 125 güvenlik görevlisinin şehit edilme- sinden sorumiu olduğunu belirttigi her iki sanık için de idam cezası istedi. Sav - cı. örgüte. Suriye. lran. Yu- nanistan. Rusya Federas- yonu, Almanya, Libya ve Irak'ın silah yardımında bulunduğunu ifade etti. Duruşma, Sakık kardeşle- rin sorgulannın yapılabil- mesi için 3 Eylül'e erte- lendi. Dün sabah çok erken sa- atlerde Diyarbakır DGM'ye getirilen Sakık kardeşler için yoğun gü- venlik önlemleri alındı. 60 kadar gazeteci, Diyarbakır Barosu yöneticileri ile Sa- kık kardeşlerin Muş'tan 23** kişinin ölümünden sorumiu rutulan Şemdin Sakık (solda) ve kardeşi Arif Sakık adalet önünde hesap veriyor. gelen yakınlannın da izledigi du- Satak'ör" diye yanlışhgı düzelt- dianamede;PKK'nin, uyuşturucu tusunda. bölücü terör örgütüne nışma saat 09.15'te başladı. Mah- keme salonuna Sakık kardeşler- den sonra gazeteciler. üç ayn ara- ma noktasından geçirildikten sonra alındılar. Salonda geniş gü- venlik önlemlerinin alındıgı dik- kati çekerken, Sakık kardeşlerin tıraşlı. takım elbiseli olduklan gözlendi. Foto muhabirleri ve kamera- manlann dışan çıkantmasından sonra kimlik tespiti yapıldı. Muş Nüfus Müdürlügü'nden gelen ya- zılı bildirimde, Şemdin Sakık için, "Sabıkasız", meslegi hane- sine ise "İşçi" notu düşülmesi dikkat çekti. Kardeşi Arif Sakık'ın nüfus kütüğü bildiriminde ise mesleği, "İşsiz" olarak bildirilirken, sabı- ka kaydında, "Terör örgütüne yardım veyataklık y apmaktan sa- bıkalı" diye bilgi yer aldı. Kimlik tespitinde bir ilginç o- lay da şu oldu: Yine nüfus mü- dürlügünden talımatla istenen kimlik tespit bildiriminde Sa- kık'ın soyadı "•Saldk" diye yazı- lınca. Şemdin Sakık "Doğrusu meyeçalıştı. Sakık kardeşler hakkında ha- zırlanan 34 sayfalık iddianameyi okuyan DGM Savcısı YavuzŞen- türk. PKK'nin, Doğu ve Güney- dogu Anadolu bölgelerindeki toprakJann büyük bir bölümünü devlet idaresinden ayınp yerine Marksist-Leninist düzene dayalı bagımsız bir Kürt devleti oluştur- mak amacıyla kuruldugunu be- lirttive 1980 yılından sonra özel- likle Almanya, Hollanda. Belçika gibi Avrupa ülkelerinde sosyal ve kültürel amaçlı dernekler görü- nümünde etkili bir şekilde örgüt- lenmeye başladıgını bildirdi. Jddianamede, örgüt lideri Ab- dullahOcalan'ın Suriye'nin bas- kenti Şam'a gittigi, Suriyeli dev- let yetkililerinin örgütü, ülkeleri- nin çıkarlan doğrultusunda yö- nermeye başladıklan kaydedildi. Örgütün 1984 yılında Şam'da yaptıği ikinci kongrede, devlete ait kurum ve kuruluşlara yönelik silahlı saldında bulunmak ama- cıyla silahlı güç oluşturulmasına karar verdiğinin ifade edildigi id- madde ticareti. destekçisi olan işadamlannın bagışlan. yurtiçin- de bölge halkından. yurdışında ise dogu \e güneydoğu kökenli vatandaşlardan 'vergi' adı altında toplanan paralar, yayımlanan ga- zete ve dergi satışlanndan elde edilen gelirler. Suriye ve Yuna- nistan gibi ülkelerden saglanan maddi destekle faaliyetlerini sür- dürdügübelirtildi. Destek veren ülkeler Iddianamede, PKK'nin Türki- ye'ye komşu ve diger ülkeler ta- rafından desteklendiğinin. Şem- din Sakık'ın yaptıgı anlatımlarla somut olarak belirlendiğine de yer veren sa\cı. örgütün yabancı ülkelerle ilişkilerini de şöyle an- lattı: Suriye: Öcalan'a, Şam'da evler tahsis ederek oturmasına izin ve- riyor. İran: Tahran, Makü ve Urumi- ye kentlerinde büro. örgüt e\i ve kamplan bulundurmaktadır. Yunanistan: Türkiye'ye karşı ezeli düşmaniık politikası doğrul- kucak açmış bir ülkedir. Stinger füzelerini örgüte verdigi. füzenin Kuzey Irak'ta Türk uçaklanna ve helikopterlerine karşı kullanıldı- gı, Şemdin ve Arif Sakık'ın anla- tımlanyia ortaya çıkmıştır. Rusya Federasyonu: Örgütün 1994-1"998 yıllan arasında bu ül- ke ile ilişkileri. özellikle Rusya parlamentosu ve üst düzey yöne- ticileri düzeyinde önemli gelış- meler göstermiştir. Almanya: Bu ülke. çıkarlan doğrultusunda 1993 yılına kadar, bölücü örgütün ülkesindeki faali- yetlerine ses çıkarmamıştır. Savcı. teröristlerin Hollanda. Belçika, Romanya ve Azerbay- can'da da propaganda çalışmala- nna agırlık vererek taraftar ka- zanma faaliyetleri yürüttüklerini de bildirdi. 191 eylem DGM Savcısı. Şemdin Sa- kık'ın, Elazığ-Bingöl karayolun- da. 33 erin şehit edilmesi. 31 öğ- retmen, 6 vatandaşın öldürülme- si. Bingöl'ün Solhan ilçesi kamu lojmanlanna baskın düzen- lenerek. Kaymakam, Cum- huriyet Savcısı. Orman Böl- ge Şefi ile korumalannın öldürülmeleri, Elazıg Ferro Krom Tesisleri'nin basıla- rak 9 mühendis ile memu- run öldürülmesi. Siirt'in Şirvan ilçesi Belediye Baş- kanı ile oglu ve 2 günlük bir bebeğin de aralannda bu- lundugu 113 vatandaşın öl- dürülmesi. 15'i subay 125 askerin şehit edilmesi olay- larının da bulundugu top- lam 191 eyleme bizzat ka- tıldıgı veya talimat verdiği- nin, bazı sanık anlatımlany- la da belirlendiğini kaydet- ti. Iddianamede. Arif Sa- kık'ın agabeyi Şemdin Sa- kık'ın propagandalan sonu- cu örgüte katıldığı belirtildi.' Arif Sakık'ın da çeşitli öl- dürme ve yaralama eylem- lerine katıldıgını belinen DGM Savcısı, 2 sanığın da TCK'nin 125. maddesi ge- reğince idamla cezalandınl- malan isteminde bulundu. Duruşmada söz alan avu- katlar Doğan Zengin. Dilek İncesu v e Sabahattin Kork- maz, Şemdin Sakık'ın avu- katlığını yapmak üzere de- ' ' falarca görüşme talebinde bulunduklannı. ancak görüşeme- dikJerini belirterek, "Son olarak Adalet Bakanhğı'na başvurduk ve dün bir saat göriişebildik. Bu nedenle ek süre verilmesini istiyo- ruz" dediler. Şemdin Sakık da. iddianameyi alarak okuduğunu, ancak iddiana- meye göre gerekli incelemeyi ya- pıp savunmasını henüz hazırlaya- madığını belirterek, ''Avukatla- nmla ancak dün görüşme imkânı buldum. İddianameyi inceleyip. savunmamı hazırlamam için ek süre verilmesini istiyorum" dedi. Bu arada. Sıtkı Zilan adlı avukat da duruşmaya müdahil avukat olarak katılmak istediğini belir- ten dilekçeyi mahkeme heyetine verdi. Zilan dilekçesinde. Orhan Korkmaz adlı bir öğretmenin öl- dürülmesi olayıyla ilgili olarak müdahil avukat olmak istediğini belirtti. Mahkeme heyeti, sanık Şem- din Sakık ve Arif Sakık'ın ek sü- re ile ilgili istemlerinin yerinde görüldüğünü belirterek duruşma- yı 3 Eylül 1998 tarihine erteledi. YAZI I ORHAN BİRGÎT Otar kenditerini kısaca "Akut" diye tanınlıyorlar. Acil'in "A"sı, kurtarmanın ilkikharfi ve timin "f"si. Birisi tıp dok- tofu oteki dağcılık sporunda uluslara- rası ın kazanmış iki yurttaşımızın ön- cüluü ile kurulmuş 200 kişilik bir der- neğn adı, bu sözcükte sakh. Bir der- nek snflasyonu içerisinde olan ülke- mize, sessiz ve gösterişten uzak ola- rak 996 yılından bu yana nerede fe- lakeolmuşsa, kendi olanaklan ile ko- şan Dir hızır ekibine sahip olmanın övürcü, son depremde bir kez daha ortaaçıktı. Çcken enkaz arasından, 3 aylık Emrcan Erdoğan'ı, 11 yaşındaki Sertan Güvener'i ve 48 yaşındaki emedi öğretmen Hatice Eker'i canh olarK kurtarmayı başaran bizim in- sanknmızın öyküsünü parça parça gazeelerden okurken Amerikalılann o ünKİ "kurtarma dizi"s\n\ simgeleyen 911'e ilgili bir senaryonun sayfalarını çevidiğim sanısına kapıldım. Geçen nafta cumartesi akşamı, te- levizonlardan depremle ilgili ilk ha- bertei alır almaz, önce insan olmanın bilinc ile yanlanna ünlü köpekleri Kon- tes'ıde alan on dört kişilik bir ekip, Adara'ya uçmuşlar. O geceden beri aralıısız çalıştıklarını, çalışmaları sıra- sındttüm yorgunluklarına karşın çev- releme ve kurtarmaya çalıştıkları kim- Acil Kurtarma Timi... selere sadece moral aşıladıklannı öğ- reniyoruz. Kimsenin "/ıayc///Ac/ana'ya"deme- diği. uçak biletlerini almayı, giderlerini karşılamayı önermediği bu on dört in- sanın her birisi. ya belirli bir meslek sa- hibi ya da üniversite öğrencisi. Aslın- da onlan. Bolu ve Kağıthane'deki sel felaketlerinden, Ölüdeniz'de kayalara çakılan dağ paraşütçüsünü kurtarma girişimlerinden de anımsamış olmalı- yız. Onlaria uzaktan tanışmamız, 1996 yılının başında Onno Tunç ve Hasan Kınık'ın yaşamlannı yrtirdikleri uçak kazasında cesetleri dağdan indirme- leri sırasında başladı. Aynı kazada, o- lay yerine giden bir televizyon ekibini kurtarmalan ile pekleşti. Demeç ver- mediler, söyleşiler yapmadılar. Ama zortu bir kazanın olduğunu duydukla- nnda, "geliyorvz" dediler ve geldiler. Çoğu kez de başanya ulaştılar. Türkiye, günlerden beri Nasuh Mahruki ve arkadaşlarının öykülerini izliyor. Bazen gözlerimiz nemlenerek bazen bunca facianın bir karabasan gibi kapladığı yüzlerimizde "böyle in- sanlanmız da olduğu için sevinmeli- yiz" dedirten gülümseme belirtileri ile... ••• Keşke tüm insanlanmız, bu çoğu- nun adını bile bilmediğimiz "Akuf'çu- lar gibi özverili, birbirlerine yardıma ko- şan bir karakter yapısına sahip olsa- lardı. Ama son felaket gösterdi ki o birer enkaz yığını ha/ine dönerek aftlannda yüzü aşkın ölüye mezar olan binalan yapan ve yaptıranlar da bizden. O tür yapılara ruhsat verilmesi için araya giren baskı gruplan da keza öy- le... Önceki gün TFiT 1 'in sabah yayını- natelefon bağlantısı ile katılan Ceyhan Belediye Başkanı, işgal ettiği maka- mın bu tür ruhsat verme işlerinde han- gitürden baskılar altında kaldığını, dert yanarak anlatıyordu. Dün de "Hürri- yet" gazetesinde, depremde karton gibi çöken apartman dairesini iki yıl önce 140 milyon liraya aldığını nakle- den Ceyhanlı Mustafa Çetin, şunlan söylüyordu: "Biz buranın eksik malze- meyle yapıldığını belirtip, Bayındır- lık'tan müfettiş istedik. Ancakmüteah- hit Hasan Mirzaoğlu 'nun akrabası Süleyman Mirzaoğlu ANAP'tan mil- letvekiliadayadayıydı. Müfettişleren- gellendi." Bir aday adayının bile o sınırlı pro- paganda dönemi sırasında. bürokrasi üzerinde nasıl bir baskı gücü olabildi- ğini görebilmek için üla 120 insanın öl- mesi. binden faziasının yaralanması ve milyariarca liralık mal kaybının oldu- ğunu mu görmek gerekiyor? Tabii, bu deprem de anılanmızda gi- derek grileşen çizgilerle kalacak ve Tanrı korusun ama yeni felaketlerle karşılaşıldığında, 98 Adana depremi ile ilgili facia bilançolan, o yeni olaylar için birer arşiv malzemesi olarak kul- lanılacak. • • • Erdal Sağlam, Hürriyet'in Tokyo muhabiri. Dün gazetesinin birinci say- fasına manşet olan haberinde, Dünya Bankası kredisi ile Toplu Konut idare- si'nin Japon uzmanlara yaptırdığı a- ma sonuçlarını gizlediği bir raporu gün ışığına çıkanyordu. Haksız bir suçlama yüzünden göre- vinden istifa eden Tokyo Büyükelçi- miz Gündüz Aktan zamanında bu ra- porTürkiye'deki fay hattı üzerinde bu- lunan 22 ilin valisine de belediye baş- kanına da gönderilmiş. Adana'daki gibi 6.5 şiddetinde bir deprem, istanbul'da olsa kent adeta yerle bir olacak kadar hasar görecek ve binlerce insan ölecekmiş. Valiler, belediye başkanlan ve elbet- te başkentteki birinci derecedeki ilgi- liler, bu raporu sumenaltı yapmış ol- malılar ki kimseden ses çıkmamış. Tann korusun. Bu söylenilen kentler- de öylesine şiddetli bir deprem olsa da Erdal'ın belirttigi gibi bir felaket bilan- çosu ile karşılaşılsa, zamanında ge- rekli önlemleri almayanlar için o gün mü hesap sorulmaya kalkışılacak? BunaTürkçemizde "kim öle, kim ka- la" özdeyişi ile yanıt vermiş atalanmız. Felaketlerden ders çıkarmasını bir gün öğrenebilen bir toplum olacak- sak, bir yandan gerekli yasa degişik- liklerini hızla yapmak zorundayız. O değişikliklerle yapıların ruhsat alımı sı- rasında özel sigortalarla ilişki kurma- lan zonjnlu hale getirilmelidir yolunda- ki öneriler, bence hak payı güçlü bir önlemdir. Ve tabii, kurtarma olayını da "Akut" gönüllüleri gibi en az iki bin profesyo- nel uzmanın altında toplanacağı bir resmi örgüt haline getirmeliyiz. Sivil Savunma, belki o zaman daha bilinçli ve yaygın bir kurum haline gelecektir. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Çok Şükür IMF... "IMF'den para almıyoruz. IMF'nin bize empoze et- tiği bir reçete yok." Peki, neden IMF kapısındayız? Neden anlaşma bu kadar gecikti? Bu sorulann ceva- bı, hükümetinlMF'yesunduğu "PolitikaMektubu"nun içeriğinde, hükümetin "Biz zaten IMF'nin programı- na uyuyorduk" sözlerinde ve " 18 ay süreli Yakın Izle- meProgram/'ndayatıyorolsagerek. Şimdilik, IMF'nin bizim için "yeşilışıkyaktığı", bundan memnun olma- mız gerektiği söylenıyor. o kadar... Umanm bu anlaş- manın ne anlama geldiğini, bu "an/am"gerçekleşme- den önce öğrenebiliriz. Asya krizinden bunalmış, ya- tırım yapacak yer arayan uluslararası bankalar ve fon yöneticileri açısından durum daha açık: Türkiye piya- sası en az 18 ay süreyle kullanılabilir. Küresel mali sermayenin önde gelen iki yayın orga- nı Financial Times ve Wall Street Journal, geçen haf- ta, daha IMF anlaşması gerçekleşmeden bu konuya eğildiler, uluslararası yatınmcılann dikkatini Türkiye'ye çektiler. Wall Street Journal'a göre Türkiye borsası, "kafese kapatılmış birboğa" gibiydi. Yatırım bankası Solomon Smith Barney de Türkiye'nin Asya krizinden ve Rusya piyasalarındaki dalgalanmalardan çok az et- kilendiğini, bu yüzden, şimdi, son günlerde kendisi- ne sığınacak bir yer arayan yatınmcılann ilgisini çek- meye başladıgını düşünüyordu. Financial Times da "Türkiye hâlâ göreli olarak yeni yatırımlan emecek kadarboş birpiyasa" diyerek yatırımcılan, geç kalma- malan için uyardı. Üstelik, Türkiye'nin Merkez Bankası rezervi 26.5 milyar dolar, özel bankalann rezervleri de 10 milyar do- lardı (bir kriz anında, "short-seliing" dalgasında, en azından bunları alırgıdersiniz!). Hükümet, enflasyonu faizlen düşürmeye devam ediyordu (ve devam ede- ceğine söz vermiş görünüyordu). dolayısıyla bu piya- sa, nasıl olsa ekim gibi yükselmeye başlayacaktı (WSJ), şimdi girmenin zamanıydı. IMF anlaşmasının yeşil ışığı sanırım, işte bu yabancı yatınmcılann bilgi- sayar ekramlarında yanıyor: "Go! Go! Go!" Onümüzdeki aylarda, bu sermaye Türkiye'ye gelir- se, borsada oynayanlar bir süre için kâğıtlannın hızla değerlendiğini görecekler. Ancak Türkiye piyasasının altına gireceği, işler ters gittiğinde, bir resesyon yo- luyla, halktan çıkacak olan kısa dönemli yükümlülük- ler hızla artacaktır. ••• IMF'nin daha bu yeşil ışığı yakmadan önce Türki- ye ekonomisi üzerine övgüleryağdırması, Türkiye'de çalışan birçok ekonomistin dikkatini çekti, şüpheci tepkilerine yol açtı. "Ekonomigerçekten iyiyegidiyor mu" sorusu tekrar tekrar gündeme geldi. Ama neti- cede, "IMF'nin bir bildiği olsa gerektı, değil mi?" De- ğil! IMF'nin portföyü boşa çıkmış övgülerle dolu... Uy- gulamalannın sonucu da işini bildiğini göstermiyor. Gösterdiği yerde de bu "işin" borçlu ülkelerin hayn- na olduğunu söylemek zor. IMF'nin, dünya ekonomisinin primadonnası oima- sı, 1980'li yıllarda. borç krizine "yapisal uyum prog- ramlanyla " müdahalesiyle gerçekleşti. Ne kı bu süreç boyunca, IMF müdahalesıne rağmen, belki de bu yüz- den, gelişmekte olan ülkelerin borçlan 1980'de 600 milyar dolardan, 1998'de 2.2 trilyon dolara yükseldi. (Guardian 11/05/98) Bu arada sermaye hareketleri- nin serbestleştirilmesinin de yardımıyla, Morgan Gu- arantee Trust'up hesaplanna göre, azgelişmış ülkele- re verilen kredilerin 198 milyar dolan kayboldu, en azından 31 milyar doları gelişmiş ülkelerdeki gizli he- saplara kaydırıldı. (Guardian 15/05) Chomsky'nin vurguladığı gibi, borcu alanlar değil, geniş halk kitleleri ödüyordu sonunda. Örneğin IMF'nin Endonezya'ya verdiği yardım paketi, Suhar- to ailesinin servetine eşitti. Endonezya'nın toplam borcunun yüzde 95'i, gerçekte 50 bireye aitti, Halbu- kı resesyonu, ekonomik sıkıntıyı 200 milyon insan çe- kiyordu. (Guardian 12/05) IMF ve Dünya Bankası'Tiın başansının bir bilanço- su işte böyle. Bu ikili 1970'lerde "oorç ödeme süre- cinde birsorun yoktur" (Dünya Bankası 1978), "Mek- sika'da daha fazla borç almasına olanak sağlayacak üretken kapasiteyi arttırma potensiyeli hâlâ vardır" (IMF -1982- Borç krizinden birkaç hafta önce) türün- den raporlarla borçlanmayı teşvik ettiler. Bu ikili, 1997'de Kore, Malezya, Tayland, Endonezya, Filipin- ler'i bölgenin en dinamik "yükselen piyasalan" ilan et- ti; Güney Kore ve Tayland'ı "sağlıkli makroekonomik politikalanndan", "kıskanılacakmaliyapılanndan do- layı" dolayı kutladılar. (Guardian 12/05) IMF ve Dünya Bankası geçmişte hem büyük ban- kalann borçlannın tahsildarlığını yaptı, hem de adeta kendilerine iş yaratmak için, bu bankalara verimli ya- tırım alanlan buldular, uygun koşullar hazııiadılar. An- cak, 1970'lerin başında yatınmlann yüzde 9O'ı gerçek ekonomiye yapılırken, IMF devreye girdikten sonra, 1995 yılında yapılan bir hesaplama. uluslararası kre- di işlemlerinın yüzde 95'inin spekülatif, yüzde 80'inin de bir haftalık kısa dönemli hareketlerden oluştuğu- nu saptadı. "Çok şükür IMF ile anlaştık" diyenler, umalım ki bu sözlerinden dolayı gelecekte pişman olmazlar. Onlar nasıl olsa olmazlar! Ancak korkanm, bu günkü mem- nuniyetlerin fiyatını gelecekte yine biz ödeyeceğiz. Ecevit. çevik Bir'i yanıtladı 'İrticanın ötesinde çokfada sorun var 9 ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit irticanın öncelikli tehdit değerlendirmesinde ilk sıradaki yerini koruduğu- nu belirten Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'e, "İrticanın ötesinde çok fazla sorun var" karşılığı- nı verdi. Ecevit, dün gazetecile- rin sorulan üzerine, Bir'in sözlerini duymadı- ğını, ancak irticanın uzun yıllardan beri süregeldi- ğini belirterek. "Zaten ir- ticanın ötesinde çok fazla sorun var" dedi. Ecevit. irtica konusunun Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) dile getırilmedi- ğini de belirtti. Bir, önceki gün Banş İçin Ortaklık Eğitim Merkezi'nin açılışında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Türkiye'de irticanın hâlâ birinci teh- like olduğunu kaydede- rek. 28 Şubat sürecinin bunun bir göstergesi ol- duğunu, irticanın "kad- rolaşma". "ırticaya des- tek veren sermaye" ve "eğitim" olmak üzere 3 boyutunun olduğunu söylemişti. Bir, 8 yıllık zorunlu te- mel eğitime ilişkin yasal düzenlemenin gerçekleş- tirildiğini ve uygulama- nın yürürlüğe girdiğini anımsatarak, diğer iki bo- yutla mücadele için TB- MM'de bekleyen yasala- nn çıkmasının şart oldu- ğunu vurgulamıştı. Bir. KKTC parlamento heyetine Genelkurmay Başkanlığı'nda verilen brifing sonrasında, ba- sında kendisine atfen yer alan TSK'nin yaptırdığı ankette FP'nin birinci parti göründüğü haberle- riyle ilgili birsoru üzeri- ne, "Doğrudur. Böyle bir bilgi konuk heyete verfl- miştir" dedi. \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle