27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 TEMMUZ 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Hüseyin Sermet'ten biraz şiirbiraz resimMaurice RaveL Birinci Dünya Sava- şı' nda sağ kolunu yitiren piyanist arkada- 51 Paul VVIttgenstein için yazdığı "Sol El İçin Konçerto"sunda piyanistten çok şey bekler. "Piyanisti görmeyenler onun iki eDeçaldığmı sanmabdır" der. Ben salonun sag başında oturuyordum. Hüseyin Ser- met'in ancak yüzünü görüyordum. Ve de ara sıra. acaba sag elini de (çaktırmadan) kullanıyor mu dıye düşünmeden edeme- dim. Demek Ravel'in 1931 'de yazdığı bu son yapıtı için amacı gerçekleşiyordu. Hü- seyin Sermet. net artikülasyonu, piyano- dan elde ettiği renk paleti, abartısız duyar- lılığı ile gerçek bir virtüözliik örneği ser- giledi. Bis olarak çaldığı "Hüzünlü Kuş" ise özel bir başyapıt olarak uzun süre ku- lağımızda kalacak. Cumartesi gecesi Pa- ns Orkestrası eşliğinde çalan Hüseyin Ser- met'ın tuşlannda müzik, biraz şiir biraz da resimle bırleşip akıyordu. Sermet"in. sayılan 20'ye varan CD'le- ri Ernato, Valois, RCA ve Harmonia Mun- di fırmalannca basılmış ve hemen her bi- ri de bir ödül kazanmış. Sanatçının son yıl- lardaki oda müziği çalışmalan da solistik başansını beslemekte. Oda müziğinde yaylı çalgılann tınısını daha iyi tanıması, piyanodan daha zengin bir sonorite (ses dolgunluğu) elde etmesine yol açmış. Pa- ris Orkestrası ile bırlikte ilk kez çaldı ts- tanbul'da Hüseyin Sermet. Hemen 3 Tem- muz'da aynı orkestra ile bu programı Pa- ns"te seslendırecek. Rafael Friihbeck de Burgos yönetimin- deki Paris Orkestrası Nejat Eczacıbaşı'nı Anma Gecesi'nde yirminci yüzyıl başın- dan bir kesit sundu. Hüseyin Sermet'e eş- lik ettiği Ravel sol el konçertosunun yanı sıraStravinskfnin ve Ravel'in iki bale ya- pitınm süitini dinledik. Stravinski'nin 1910'da ortaya çıkan ilk balesi Ateş Ku- şu'nda orkestranın (sololardaki tek tük hatalara karşın) en küçük sesten en büyük parlak seslere dek ulaşabilen yeteneğine tanık olduk. Ravel'in I912'de yazdığı Daphnis ve Chloe başhklı mitolojik bale- sinde sığır çobanı Daphnis'in çimene, Chloe'ye aşkını şiirsel bir yorumla dinle- dik. V^umartesi gecesi Paris Orkestrası eşliğinde çalan Hüseyin Sermet'in tuşlannda müzik, biraz şiir biraz da resimle birleşip akıyordu. Sanatçı, net artikülasyonu, piyanodan elde ettiği renk paleti, abartısız duyarlılığı ile gerçek bir virtüözlük örneği sergiledi. Sermet'in bis olarak çaldığı 'Hüzünlü Kuş' ise özel bir başyapıt olarak uzun süre kulağımızda kalacak. Paris Orkestrası. 1928'dekurulmuş,ça- ğımızın büyük şefleriyle yönetilmiş. Ta- rihçesini okuyunca belli bir kültür politi- kasına dayandığını. sürekli kendini yeni- lediğini. topluluğun içinden yenı toplu- luklar ürettiğini görüyoruz. Korolarıyla. çağdaş müzik uzantılanyla. yıllık festival düzenlemeleriyle, turnelerinde çağdaş Fransız müzığini tanıtmalarıyla, ayrıca opera ile yaptığı işbirliği. "Gençler Dizi- si" projesiyle bilinçli etkinlıkler içinde. Bunlann çoğu parasal kaynaklara dayan- sa da bilinçli bir politika oluşturmak her şeyin başındageliyoranlaşılan. Bizim or- kestra yöneticilerimizin de Paris Orkest- rası'nm tarihçesine bir göz atmaları ne kadar yararlı olur! Nejat Eczacıbaşı kon- seri, çağın yeniliğıni sunan programı ve nitelikli sanatçılarıyla Nejat Bey'e yakı- şan bir anma gecesiydi. Program seçimın- de konserin amacma uygunluğu da göze- tilmeli. Geçen hafta Cumhuriyet gazetesinin Yunus Nadi Ödülleri gecesinde Saim Ak- çıl yönetimınde Borusan Oda Orkestra- sı'nın birdinletisi de yeraldı. Böylesı bir kutlama gecesi için daha alımlı bir prog- ram ve daha coşku dolu bir vorum bekle- nirdı. Marsüya balesindeki imge gûcû Yine Fransız müziği gündemdeydi ge- çen hafta. Marsilya Ulusal Balesi Roland Petit'nın gösterisinde Debussy ve Bizet'nin müzikleriyle beslenen danslarda ınanıl- maz bir imge gücü sergileniyordu. De- bussy'nin imajları ve Estamp'larından oluşan izlenimci müzik, Monet, Degas ya da VVhistier'in tablolannı andıran ışıklar- la bezenmişti danslarda. Bizet'nin Car- men'iiseyepyenıbiryaklaşımlagünümü- zetaşmmış, belki hıç düşünmediğimizay- nntıları öne çıkartılıp perde arkasında ka- lan yönleri ortaya konmuştu. Tuğçe TarTnın resitali Geçen haftanm genç solistleri arasında ancak bir kişiyi dinleyebildim: Piyanist Tuğçe Tan. 1979 doğumlu bu sanatçının adını unutmamak gerekir, çünkü gelece- ğın önemli birpiyanisti olarak onu çok din- leyeceğiz. Doğal ki bu isteği ve çalışma temposunu korursa. J. S. Bach'ın Fransız süitinde piyanodan dolgun sonorite elde etti. Beethoven'in Ayışığı Sonatı'nda zen- gin bir imge gücü olduğunu kanıtladı. Ama her şeyin ötesinde Erkin'in Duyuş- lan'nı öylesine kendisiyle özleştirmişti ki, coşkuyla yepyeni renkler bulup çıkart- tı bu güzelim parçalardan. Sakpınar ve Toulouse Oda Orkestrası Aya trini'nin akustik ortamınaen yakı- san topluluğu dinledik geçen hafta. On bir kişilik Toulouse Oda Orkestrasf nın yaylı çalgılan harika bir akustikte tınladı. Nice kalabalık çalgıcı kadar zengin bir ses yumağı oluşmuştu. Sesler birbirine kanşmadan derin bir ortamda uzuyordu. Ender Sakpınar, çağdaş bestecileri yönet- mesinı iyi bilen ve içinde yetiştıği Fran- sız müziğini özellikle iyi tanıyan bir şef. Mozaik gibi bir programda çağ başından nice Fransız yapıtını dinlettiler. Kımi bu topluluk için başka ortamlardan uyarlan- mış. Programı şef ve orkestra birlıkte oluş- turmuşlar. Aynca v iyolonsel solisti Xavi- er Phillips'ı F. Couperin'in konser parça- lannda ve Jean Françaix'in çeşitlemele- rinde dinlemek başka bir zevkti. Küçük danslardan, serenadlardan ve noktürnler- den örülmüş değişık bir programdı. ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki konser salonunun açılışı 'müziksel' havaya büründü Ânkara'da yeni bir müzik üssü kazandık Salonun açüışında Gülsin Onay bir resital verdi. AHMETSAV ANKARA - Konser sezonunu arat- mayan yoğun bir hafta geçirdik baş- kentte. Özellikli; merakla beklediği- miz ilginç etkinlikler... Cumhurbaşkanının, bakanlann, özetle "devletricalTninde katıldığı ODTÜ Kültür ve Kongre Merke- zi'ndeki konser salonunun açılışı. alı- şageldigimiz konuşmalı "törensel" havada degil, "müzikser biçimde gerçekleştirildi. Müzikten âlâ tören mi olur? Söyleyin lütfen: Müzikle ile- tilen mesaj yerine, bir araba laf daha mı etkilidir? ODTÜ'deki "açılış"ta Gülsin Onay gibi uluslararası başarı- lanyla övündügümüz birpiyanistin re- sitali. işte bu aynmı tuşe renklerinin şiirsel deyişiyle belirginleştırdi. Entelektûel gelenek Yeni salon, başkent için bir kaza- nımdır. Şık. rahat bir salon... Yetkili- ler bu mekânı "Büyük Konser Salo- nu" olarak niteliyor. Oysa pek büyük degil: 600 kişilik. Merkezde bir de 200 kışihk "küçük salon" bulundu- ğu için böyle tanımlanıyor sanıyo- • Gülsin Onay, o 'tam kuyruk' görünümlü, ama gerçekte 'yanm' konser piyanosunun çıplak ve cılız tınısal özelliğınden nasıl olağanüstü bir Beethoven, Schumann, Saygun ve Chopin yorumu çıkarabildiyse şimdilik birçok yönüyle eksik görünen ODTU Konser Salonu da gelecekte ulusal ve üniversitelerarası, giderek uluslararası organizasyonlann başanlannı sergileyebilir. rum. Sıfatını bırakalım, "konser salo- nu" olarak özellıklennebakalım. Bir salon için önemli olan Tnü/ikal ser- \is" özellikleridir: En başta söyle>e- ceğimiz, akustik koşullann yeterli bu- lunmayışı. Amabunuabartmayahm: ODTÜ gibi birbilim ve sanat (mimar- lık) odağında akustik sorunlara iliş- kin sorunlarkolay çözümlenir. Asıl so- run. "podyum" ya da "sahne" olarak yapılmış alanın yetersızliğidir. Pod- yum, senfonik bir orkestranın biraz zor sığabileceği boyutlarda gözüküyor. Çözümü nasıl olur. bilemeyiz. Kon- ser salonunu planlayanlar, podyum un çok yönlü işlevlerinin gereklerini aca- ba sonradan mı düşünürler? Anlama- dığun bu konu yerine, hemen yargı ve- rebileceğımız "piyano" sorununa de- ğineyim: "Katiyetle" söylüvorum, bu salonun piyanosu "bu" değildir. OD- TÜ "nün büyük konser salonuna ka- litesiyle ün yapmış bir piyano yakı- şır. Hatta iki piyano alınmalıdır: "Bü- yük Konser Salonu" bir "piyano ild- üs"ni de ağırlayabilmeli ve bu ikili, orkestra eşliğinde konçerto yorum- layabilmelidir... Gelelim sadede: Müzikal sen'isin önde gelen öğesi "işletmecilik"tir. lş- letmeciliğin başanlı olmadığı bir sa- lon isterse altınla kaplanmış olsun... Şimdiden eleştirmeye hakkımız yok. "Yannı konuşuyonız: İşletmecilik. yetkin bir kav rayışla etkinlik planla- maktan geçer. Sorun bu yönüvleOD- 1T için dahada önemlidir: Kurumun kendi topluluklan olmadığına ve on- larla düzenli etkinlikler yapılamaya- cağına göre konserler geneide dışan- dan sağlanacaktır. Nasıl? Konuy la ılgili olumlubirörnek ve- relim: BirzamanlarCemal ReşitRey Herkesicoşturan RavelDörüüsü ÖNDERKÜTAHYALI İZAÜR- İZDSO'nun dinletile- rini düzenli izleyen gençlerle ye- tişkinler, kentimizdeki müzikse- ver kitlesinin özüdür: ama bunla- nn arasında Izmir Festivali'nin düıletilerine gelenler azdır. Böy- lece her festivalde, sık sık resim çeken ve dinleti kapalı mekânda yapüıyorsa dikdiği zaman dışa- n çıkarak çe\Tedekileri tedirgin eden yeni bir izleyici kitlesi oluş- tu. Önceki yazımda ilgisizlikten yakınmıştım. Sözünü ettiğim ye- ni meraklılar geçen hafta Atatürk Kültür Merkezi'ni ve St. Policarp Kilisesi'ni doldurarak beni utan- dırdılar. Buna razıyım; yeter ki önümüzdeki mevsimin müzik olaylannt da sürekli izlesinler. Geçen haftanın ilk gösterisi es- ki Yugoslavya'run ünlü piyanis- ti Ivo Pogoreüch'in Atatürk Kül- tür Merkezi'ndeki resitaliydi. Po- gorelich, 1978'de Italya'da, Ter- ni'de yapılan "l luslararası Cas- sagrande Yanşmasrnda birinci olmuş, ilk önemli resitalini 1981 "de Nevv York'un Carnegie Hall'ünde vermiş ve ardından hız- lı bir üne kavuşmuştu; ama sa- natçı, tzmir'de müzik yönünden epey asık suratlıydı. Şöyle ki prog- ramda ara yoktu, ıçerik ile bıçim arasında denge bulunmayan par- çalar çoğunluktaydı. Sözgelimi S. Rahmaninof un Moment mu- sical'i(Op. 16 No. 1). aslında beş dakika sürmesi gereken on dakikahk bir yapıttı E. Granados'un "Üç İspamoi Dansrndan No. 12'deiseparçarun birtiği izlenimini ve- ren birkaç yer vardı. Öte yandan S. Proko- nyef'in "Romeo ile Juliet"inden veda sah- nesi başansız bir uyar- lamaydı. Parçaların çoğu, akış yönünden durağandı. Resitalin başındaki Chopin'in 24 prelüdü de bence yanlışbirseçimdi. So- nuçta, coşku yerine uykulu bir hava her- kesi sardı ve dinleyi- ciler, rehavet içinde salondan aynldı. Aslına bakılırsa Pogorelich. piyano- yu güzel çalıyor. Zaman zaman arp tınısındaki inceliklere ulaşıyor; ama sol pedalı gereğinden daha sık kullanıyor. S. Prokofiyef'in Op. 28 la minör üçüncü sonatın- da bile çok fazla sol pedal vardı. "26. Uluslararası İstanbul Fes- tivali"ne agırlığını koyan Fransız müziği, Izmir'e de yansıdı ve sı- kıntılı Pogorelich resitalinin ardın- dan, St. Policarp Kilisesi'nde gü- zelim Ravel Yaylı Çalgılar Dört- Ravel Yav lı Çaigdar Dörtiüsü üstün bir miuikıeUiğe ulaştı. lüsü'nü dinleyerek mutlu olduk. Eski 78'liklerden tanıdığımız Busch Dörtlüsü'nden Amadeus ve Melos dörtlülerine değin bu alan- da ün yapmış sayısız oda müziği topluluğu var. Bana göre Ravel Dörtlûsü, on iki yıllık kısa geç- mişine karşın şimdiden böylesi topluluklann arasınakatılmış sa- yılabilir. 1986'de Lyon'da kurulan dört- lü. 1989'da V'evian'da yapılan "Uluslararası Yayh Çalgılar Dörtlüleri Festivali"nde Fran- sız Kültür Bakanlı- ğı veTortelierödül- lerini alarak adını dünyaya duyurdtı. 1994te "KlasikMü- ziğin En Başanh Top- luluklan" töreninde kendilerine, "Enİyi Oda Müziği Toplu- luğu" ödülü verildi. 1995'te birinci ke- mancı değiştirildi. Dörtlü. şu üyelerden oluşmaktadır; Gi- ovanni Battista Fab- ris (birinci keman), Reico Kitahama (ıkınci keman). Zol- tanToth(viyola) \e Jean- Michel Fonte- neau(viyolonsel). Topluluk. bir yan- dan çağdaş besteci- lerle işbirliği yapmakta, onlann ye- ni yapıtlannı seslendirmekte. ya- zılı ve doğaçlanmış müziğin bi- reşimi gibi ileri noktalara bile ulaşmakta, bir yandan da Brahms. Schumann ve Chausson gıbı 19'uncu yüzyıl bestecilenni yo- rumlamaktadır. 1995'te Bartok'un dörflülerini seslendirmişler. Son çalışmalan ise Beethoven'in dört- lüleri üzerinde yoğunla^mış bu- lunmaktadır. Ravel Dörtiüsü ilk olarak Cla- ude-Achile Debussy'nin Op. 10 sol mınör dörtlüsünü seslendirdi. Bestecinin romantikliğe olan son yaklaşımı, müziğe getirdiği Do- ğu renkleri ve bir izlenimci ola- rak yakın gelecekte ortaya koya- cağı yeniliklerin ilk belirtileri ba- şanyla yansıtıldı. Son olarak çal- dıklan M. Ravel'in dörtlüsünde ise üstün bir müzikselliğe ulaştı- lar. Tını: resimsel. derinlikli, göz alıcı ve sözcüklerle anlatılama- yacak ölçüde güzeldi. Yaptıklan müzik ise estirici ve coşturucuy- du. Ravel bu dörtlüyü yazdığında konsen atuvar öğrencisiydi ve öğ- retmeni Gabriel Faure, son bölü- mü yetersiz bularak eleştirmişti. Ravel Dörtiüsü, iki yapıt arasın- da işte bu yaşlı bestecinin Op. 121 mi minör dörtlüsünü de çal- dı. Ölümle buluşmaya hazırianan Faure. dünyaya göndermeye ça- lıştığı son selamında, polifon ya- zı tekniğini akıllıca kullanmış, her şeyi mantıklı bir kuruluşun içine özenle yerleştirmişti; ama ne yazık ki yapıtının içeriğine inan- dırıcılık kazandıramamıştı. Ne diyelım. Fransız müziğini temsil eden saygın bir topluluk, böyle- sine ünlü bir besteciyi de bize dinletme gereğini pek haklı ola- rak duymuş, Faure müziğinde de kusursuzbiryorumdüzeyine ulaş- mıştır. Konser Salonu da "çıplak"tı. Süreç içinde yetkin ellerdeki işletmecilik başansıyla bugün dört uluslararası festival düzenleniyor Cemal Reşit Rey'de. Kendi korosu, senfoni orkest- rası, operası da var salonun... "Ko- ro"dan başlayarak ODTÜ'de bu adım- lar neden atılamasın? Neden kendi ölçeğinde ve kendi tanımını geliştiren özgün. mesaj veren festivaller düzen- lenemesın? Entelektûel geleneğiyle ODTÜ. sanatsal ve düşünsel yaratı- cılıklara şimdi daha çok gereksinim duyuyor değil midir? Gülsin Onay, o Tam kuyruk" gö- rünümlü. ama gerçekte "yanm" kon- ser piyanosunun çıplak ve cılız tını- sal özelliğinden nasıl olağanüstü bir Beethoven, Schumann, Saygun ve Chopin yorumu çıkarabildiyse şim- dilik birçok yönüyle eksik görünen ODTÜ Konser Salonu da gelecekte ulusal ve üniversitelerarası. giderek uluslararası organizasyonlann başa- nlannı sergileyebilir. Dünya vatandaşı Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nin dört yıldan beri düzenle- diği "Uluslararası Müzik ve DostiukFestivaB" kapsamın- da CSO Konser Salonu'nda sunulan konsere Roman- ya'dan Bükreş Palatul Genç- lik Korosu. Çek Cumhuriye- ti'nden Jesenik Oda Orkest- rası, Türkiye'den Anadolu Selen Oda Korosu, Mızıka Astsubay Hazırlama Okulu. Big Band Grubu ile Ankara Güzel Sanatlar Lisesi Koro- su ve Oda Orkestrası katıldı. Cumartesi akşamı ise yi- ne CSO salonunda ".4ta Nok- ta Körler Derneği" yaranna ilginç bir müzik akşamı iz- ledik: Iranlı şarkıcı Ahdiye Pakravan, Türk, tran ve Is- panyol halk şarkılanndan dü- zenlenmiş renkli bir prog- ram sundu. Davetiyede Altı Nokta Körler Derneği'nin adını gö- rünce, ötesini okumadan kon- sere koştum. Derneğin Se- lim Atanokve Kerim Altmok yönetimindeki görme özür- lülerden oluşan derin duyar- lıklı korosunu dınleyeceği- mi sanıyordum. Dikkatsiz- lik, hiç de hayal kınklığına uğratmadı benı; Bayan Pak- ravan, Türkçe, Farsça ve İs- panyolca söylediği şarkılar- la Doğu ve Ban dünyalannın sanat armonisini sergiledi. 1976'da ülkesini terk ederek İspanya'ya yerleşen sanatçı, kendisini "dünya vatanda- ş«" olarak görüyor ve kültü- rel çeşitlilik içerisinde birli- ğin sağlanacağı sevgi dolu bir dünyaya içtenlikle inanı- yor. Ayrupa Konseyi'nden Türk sinemasına destek • STRASBOURG (AA) - Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren Eurimages. iki Türk film dağıtım şirketine maddi destek sağlamayı kararlaştırdı. Avrupa filmlerini korumak amacıyla oluşturulan Eurimages. TMC Film Müzik Üretim Pazarlama şirketine, ltalyan yönetmen Francesco Rosi'nin "LaTreufa" isimli filminin dağıtımını Türkiye'de üstlendiği için maddi destek sağlayacak. Eurimages, Avşar Film şirketine de tspanyol yönetmen Saura Carlos'un Taxi adlı filminin dağıtımını üstlendiği için destek verecek. Uslutekin'in caz fotoğrafları The Marmara'da sergilenecek • Kültür Servisi - Caz fotoğrafçısı Aykut Uslutekin'in 'Caz Fotoğraflan Sergisi" 3-23 Temmuz tarihleri arasında The Marmara İstanbul Opera Koridoru'nda sergilsnecek. 5. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nde The Marmara tstanbul'da misafir edilecek dünyaca ünlü caz sanatçılan da sergiyi ziyaret edecek. Oğuz Abadan Güzel Sanatlar Merkezi'nde yaz dönemi kursları • Kültür Servisi -Besteci ve aranjör Oğuz Abadan'ın Cem Idiz'le birlikte açtığı Oğuz Abadan Güzel Sanatlar Merkezi, kış döneminde katılma olanağı bulamayanlar için hızlandırılmış yaz kurslarının yanı sıra 4-14 yaş grubu ve konservatuvar. yüksekokulların müzik bölümleri giriş sınavlanna hazırianan gençlere yönelik yaz etkinlikleri ile sezonu açıyor. Kurs ve eğitim programlan, 11 Eylül'e dek üç ayn dönemde gerçekleştirilecek. (293 24 42) Doğan Ergjn vefat etti • Kültür Senisi - İstanbul Radyosu emekli ney sanatçılanndan 58 yaşındaki Dogan Ergin Çanakkale'de vefat etti. Radyodan emekli olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Türk musikisi öğretim üyeliği \e Türk Tasavvuf Musikisi Devlet Korosu şefliği görevini sürdüren sanatçı. tatil için gittiği Çanakkale'de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama gözlenni yumdu. George Harrison gırtlak kanserini yendi • Kültür Servisi - Beatles'ın eski üyelerinden George Harrison'a geçen yıl gırtlak kanseri tanısı konmuştu. Sanatçının kanseri yendiği. geçen ay yapılan basın açıklamasında belirtildi. Ağustos ayında ameliyat olan Harrison. iki hafta süreyle kemoterapi tedavisi görmüştü. Harrison yaptığı açıklamada, "Şanslıyım, çünkü tümör yayılmadı. Boğazımda yalnızca küçük kırmızı bir leke var" dedi. .. . . Botton'dan Aşk Ozerine' • Kültür Servisi -Alain de Botton'un Aşk Üzerine" adlı kitabı Y'apı Kredi Yayınlarf ndan Ahu Antmen'in çevirisiyle çıktı. Edebiyat dünyasının bu genç yeteneği: yüzyılımızı. aşklanmızı. yenilgilerimizi, ihtiraslanmızı tam da ""Ah, ben de öyle düşünmüştürrL'hissetmiştim yapmıştım" dediğimiz yerden yakalıyor. İçinde yaşadığımız dünyanın 'aşk" dıye adlandırdıgı şeyin. dogum günü hediyelerinden. hafta sonu kaçamaklanndan, yılbaşı partilerini beraber geçirmekten başka bir şey olduğunu -hâlâ- düşünenler için yazılmış bir kitap. Guggenheim'da motosiklet sergisi I Kültür Servisi - Nevv York Guggenheim Müzesi bugünlerde ilginç bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 20 Eylül'e dek sürecek olan 'The Art Of The Motorcycle" adlı sergide bugüne dek üretilen en güzel 100 motosiklet, izleyenlerin beğenisine sunuluyor. Guggenheim'ın yöneticisi ve serginin küratörü Thomas Krenz, motosikletlerin 20. yüzyılda önemli olduğunu vurgulayarak "motosikletin özgürlüğün. tehlikejıin ve romantizmin simgesi olduğunu" söylüyor. Sergiyi düzenleyen İspanya'daki Guggenheim Müzesi'nin miman Frank Gehry. sergide farklı şekil ve dizaynlardaki motosikletlerin yer almasına özen göstermiş. Böylece sergiyi izleyenler motosikletin gelişimini görebilecekler. BUGUN • GENÇ ETKİNLİK kapsamında TÜYAP'ta 10.30-19.30 arası 2 Yüz2 (12.00-12.30) adlı performans. kısafilmler( 13.00-14.30), Yetmişx Bir AitmışYSekiz (15.00-15.30), Bir Şişede Bir Mihon İnsan (16.00-16.30) adlı gösten ve günboyu sürecek olan workshop çalışmalan yer alıyor. • YAPI KREDİ SANAT FESTİVALİ kapsamında The Temptations saat 21.15'te Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda bir konser verecek. • ENKA \AKF1 SADİ GÜLÇELİK SPOR SİTESİ'nde saat 21.15'te Altan Erkekh'nin oynadığı tnadına Yaşamak adlı oyun izlenebilir. (276 2298) 12. ULUSLARARASI IZMffi FESTİVALİ BUGUN • .\ntik Efes Büyük Tiyatro'da saat 21.30'da Ingiliz Academy of St Martin in the Fields korosu müzikse\erlerle buluşacak. YARIN • DEÜ Sabancı KültürSarayı'nda saat 21 30da Kazakistan Cumhuriyetı Dev let Klasik Dans Topluluğu. Carmen ve Paquita balelerini sahneleyecek. 26. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ BUGUN • Aya İrini Müzesi'nde saat 19.00'da Ensemble Concordia dinlenebilir. YARIN • Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat 19.00'da Suisse Romande Orkestrası, şef Fabio Uuisi yönetiminde bir konser verecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle