Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 TEMMUZ 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
ALLECRO EVtN tLYASOĞLU
Hüseyin Sermet'ten biraz şiirbiraz resimMaurice RaveL Birinci Dünya Sava-
şı' nda sağ kolunu yitiren piyanist arkada-
51 Paul VVIttgenstein için yazdığı "Sol El
İçin Konçerto"sunda piyanistten çok şey
bekler. "Piyanisti görmeyenler onun iki
eDeçaldığmı sanmabdır" der. Ben salonun
sag başında oturuyordum. Hüseyin Ser-
met'in ancak yüzünü görüyordum. Ve de
ara sıra. acaba sag elini de (çaktırmadan)
kullanıyor mu dıye düşünmeden edeme-
dim. Demek Ravel'in 1931 'de yazdığı bu
son yapıtı için amacı gerçekleşiyordu. Hü-
seyin Sermet. net artikülasyonu, piyano-
dan elde ettiği renk paleti, abartısız duyar-
lılığı ile gerçek bir virtüözliik örneği ser-
giledi. Bis olarak çaldığı "Hüzünlü Kuş"
ise özel bir başyapıt olarak uzun süre ku-
lağımızda kalacak. Cumartesi gecesi Pa-
ns Orkestrası eşliğinde çalan Hüseyin Ser-
met'ın tuşlannda müzik, biraz şiir biraz
da resimle bırleşip akıyordu.
Sermet"in. sayılan 20'ye varan CD'le-
ri Ernato, Valois, RCA ve Harmonia Mun-
di fırmalannca basılmış ve hemen her bi-
ri de bir ödül kazanmış. Sanatçının son yıl-
lardaki oda müziği çalışmalan da solistik
başansını beslemekte. Oda müziğinde
yaylı çalgılann tınısını daha iyi tanıması,
piyanodan daha zengin bir sonorite (ses
dolgunluğu) elde etmesine yol açmış. Pa-
ris Orkestrası ile bırlikte ilk kez çaldı ts-
tanbul'da Hüseyin Sermet. Hemen 3 Tem-
muz'da aynı orkestra ile bu programı Pa-
ns"te seslendırecek.
Rafael Friihbeck de Burgos yönetimin-
deki Paris Orkestrası Nejat Eczacıbaşı'nı
Anma Gecesi'nde yirminci yüzyıl başın-
dan bir kesit sundu. Hüseyin Sermet'e eş-
lik ettiği Ravel sol el konçertosunun yanı
sıraStravinskfnin ve Ravel'in iki bale ya-
pitınm süitini dinledik. Stravinski'nin
1910'da ortaya çıkan ilk balesi Ateş Ku-
şu'nda orkestranın (sololardaki tek tük
hatalara karşın) en küçük sesten en büyük
parlak seslere dek ulaşabilen yeteneğine
tanık olduk. Ravel'in I912'de yazdığı
Daphnis ve Chloe başhklı mitolojik bale-
sinde sığır çobanı Daphnis'in çimene,
Chloe'ye aşkını şiirsel bir yorumla dinle-
dik.
V^umartesi gecesi Paris Orkestrası eşliğinde çalan Hüseyin Sermet'in tuşlannda müzik,
biraz şiir biraz da resimle birleşip akıyordu. Sanatçı, net artikülasyonu, piyanodan elde ettiği
renk paleti, abartısız duyarlılığı ile gerçek bir virtüözlük örneği sergiledi. Sermet'in bis
olarak çaldığı 'Hüzünlü Kuş' ise özel bir başyapıt olarak uzun süre kulağımızda kalacak.
Paris Orkestrası. 1928'dekurulmuş,ça-
ğımızın büyük şefleriyle yönetilmiş. Ta-
rihçesini okuyunca belli bir kültür politi-
kasına dayandığını. sürekli kendini yeni-
lediğini. topluluğun içinden yenı toplu-
luklar ürettiğini görüyoruz. Korolarıyla.
çağdaş müzik uzantılanyla. yıllık festival
düzenlemeleriyle, turnelerinde çağdaş
Fransız müzığini tanıtmalarıyla, ayrıca
opera ile yaptığı işbirliği. "Gençler Dizi-
si" projesiyle bilinçli etkinlıkler içinde.
Bunlann çoğu parasal kaynaklara dayan-
sa da bilinçli bir politika oluşturmak her
şeyin başındageliyoranlaşılan. Bizim or-
kestra yöneticilerimizin de Paris Orkest-
rası'nm tarihçesine bir göz atmaları ne
kadar yararlı olur! Nejat Eczacıbaşı kon-
seri, çağın yeniliğıni sunan programı ve
nitelikli sanatçılarıyla Nejat Bey'e yakı-
şan bir anma gecesiydi. Program seçimın-
de konserin amacma uygunluğu da göze-
tilmeli.
Geçen hafta Cumhuriyet gazetesinin
Yunus Nadi Ödülleri gecesinde Saim Ak-
çıl yönetimınde Borusan Oda Orkestra-
sı'nın birdinletisi de yeraldı. Böylesı bir
kutlama gecesi için daha alımlı bir prog-
ram ve daha coşku dolu bir vorum bekle-
nirdı.
Marsüya balesindeki imge gûcû
Yine Fransız müziği gündemdeydi ge-
çen hafta. Marsilya Ulusal Balesi Roland
Petit'nın gösterisinde Debussy ve Bizet'nin
müzikleriyle beslenen danslarda ınanıl-
maz bir imge gücü sergileniyordu. De-
bussy'nin imajları ve Estamp'larından
oluşan izlenimci müzik, Monet, Degas ya
da VVhistier'in tablolannı andıran ışıklar-
la bezenmişti danslarda. Bizet'nin Car-
men'iiseyepyenıbiryaklaşımlagünümü-
zetaşmmış, belki hıç düşünmediğimizay-
nntıları öne çıkartılıp perde arkasında ka-
lan yönleri ortaya konmuştu.
Tuğçe TarTnın resitali
Geçen haftanm genç solistleri arasında
ancak bir kişiyi dinleyebildim: Piyanist
Tuğçe Tan. 1979 doğumlu bu sanatçının
adını unutmamak gerekir, çünkü gelece-
ğın önemli birpiyanisti olarak onu çok din-
leyeceğiz. Doğal ki bu isteği ve çalışma
temposunu korursa. J. S. Bach'ın Fransız
süitinde piyanodan dolgun sonorite elde
etti. Beethoven'in Ayışığı Sonatı'nda zen-
gin bir imge gücü olduğunu kanıtladı.
Ama her şeyin ötesinde Erkin'in Duyuş-
lan'nı öylesine kendisiyle özleştirmişti
ki, coşkuyla yepyeni renkler bulup çıkart-
tı bu güzelim parçalardan.
Sakpınar ve Toulouse Oda
Orkestrası
Aya trini'nin akustik ortamınaen yakı-
san topluluğu dinledik geçen hafta. On
bir kişilik Toulouse Oda Orkestrasf nın
yaylı çalgılan harika bir akustikte tınladı.
Nice kalabalık çalgıcı kadar zengin bir
ses yumağı oluşmuştu. Sesler birbirine
kanşmadan derin bir ortamda uzuyordu.
Ender Sakpınar, çağdaş bestecileri yönet-
mesinı iyi bilen ve içinde yetiştıği Fran-
sız müziğini özellikle iyi tanıyan bir şef.
Mozaik gibi bir programda çağ başından
nice Fransız yapıtını dinlettiler. Kımi bu
topluluk için başka ortamlardan uyarlan-
mış. Programı şef ve orkestra birlıkte oluş-
turmuşlar. Aynca v iyolonsel solisti Xavi-
er Phillips'ı F. Couperin'in konser parça-
lannda ve Jean Françaix'in çeşitlemele-
rinde dinlemek başka bir zevkti. Küçük
danslardan, serenadlardan ve noktürnler-
den örülmüş değişık bir programdı.
ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki konser salonunun açılışı 'müziksel' havaya büründü
Ânkara'da yeni bir müzik üssü kazandık
Salonun açüışında Gülsin Onay bir resital verdi.
AHMETSAV
ANKARA - Konser sezonunu arat-
mayan yoğun bir hafta geçirdik baş-
kentte. Özellikli; merakla beklediği-
miz ilginç etkinlikler...
Cumhurbaşkanının, bakanlann,
özetle "devletricalTninde katıldığı
ODTÜ Kültür ve Kongre Merke-
zi'ndeki konser salonunun açılışı. alı-
şageldigimiz konuşmalı "törensel"
havada degil, "müzikser biçimde
gerçekleştirildi. Müzikten âlâ tören
mi olur? Söyleyin lütfen: Müzikle ile-
tilen mesaj yerine, bir araba laf daha
mı etkilidir? ODTÜ'deki "açılış"ta
Gülsin Onay gibi uluslararası başarı-
lanyla övündügümüz birpiyanistin re-
sitali. işte bu aynmı tuşe renklerinin
şiirsel deyişiyle belirginleştırdi.
Entelektûel gelenek
Yeni salon, başkent için bir kaza-
nımdır. Şık. rahat bir salon... Yetkili-
ler bu mekânı "Büyük Konser Salo-
nu" olarak niteliyor. Oysa pek büyük
degil: 600 kişilik. Merkezde bir de
200 kışihk "küçük salon" bulundu-
ğu için böyle tanımlanıyor sanıyo-
• Gülsin Onay, o 'tam kuyruk' görünümlü, ama gerçekte 'yanm'
konser piyanosunun çıplak ve cılız tınısal özelliğınden nasıl
olağanüstü bir Beethoven, Schumann, Saygun ve Chopin yorumu
çıkarabildiyse şimdilik birçok yönüyle eksik görünen ODTU Konser
Salonu da gelecekte ulusal ve üniversitelerarası, giderek uluslararası
organizasyonlann başanlannı sergileyebilir.
rum.
Sıfatını bırakalım, "konser salo-
nu" olarak özellıklennebakalım. Bir
salon için önemli olan Tnü/ikal ser-
\is" özellikleridir: En başta söyle>e-
ceğimiz, akustik koşullann yeterli bu-
lunmayışı. Amabunuabartmayahm:
ODTÜ gibi birbilim ve sanat (mimar-
lık) odağında akustik sorunlara iliş-
kin sorunlarkolay çözümlenir. Asıl so-
run. "podyum" ya da "sahne" olarak
yapılmış alanın yetersızliğidir. Pod-
yum, senfonik bir orkestranın biraz zor
sığabileceği boyutlarda gözüküyor.
Çözümü nasıl olur. bilemeyiz. Kon-
ser salonunu planlayanlar, podyum un
çok yönlü işlevlerinin gereklerini aca-
ba sonradan mı düşünürler? Anlama-
dığun bu konu yerine, hemen yargı ve-
rebileceğımız "piyano" sorununa de-
ğineyim: "Katiyetle" söylüvorum, bu
salonun piyanosu "bu" değildir. OD-
TÜ "nün büyük konser salonuna ka-
litesiyle ün yapmış bir piyano yakı-
şır. Hatta iki piyano alınmalıdır: "Bü-
yük Konser Salonu" bir "piyano ild-
üs"ni de ağırlayabilmeli ve bu ikili,
orkestra eşliğinde konçerto yorum-
layabilmelidir...
Gelelim sadede: Müzikal sen'isin
önde gelen öğesi "işletmecilik"tir. lş-
letmeciliğin başanlı olmadığı bir sa-
lon isterse altınla kaplanmış olsun...
Şimdiden eleştirmeye hakkımız yok.
"Yannı konuşuyonız: İşletmecilik.
yetkin bir kav rayışla etkinlik planla-
maktan geçer. Sorun bu yönüvleOD-
1T için dahada önemlidir: Kurumun
kendi topluluklan olmadığına ve on-
larla düzenli etkinlikler yapılamaya-
cağına göre konserler geneide dışan-
dan sağlanacaktır. Nasıl?
Konuy la ılgili olumlubirörnek ve-
relim: BirzamanlarCemal ReşitRey
Herkesicoşturan RavelDörüüsü
ÖNDERKÜTAHYALI
İZAÜR- İZDSO'nun dinletile-
rini düzenli izleyen gençlerle ye-
tişkinler, kentimizdeki müzikse-
ver kitlesinin özüdür: ama bunla-
nn arasında Izmir Festivali'nin
düıletilerine gelenler azdır. Böy-
lece her festivalde, sık sık resim
çeken ve dinleti kapalı mekânda
yapüıyorsa dikdiği zaman dışa-
n çıkarak çe\Tedekileri tedirgin
eden yeni bir izleyici kitlesi oluş-
tu. Önceki yazımda ilgisizlikten
yakınmıştım. Sözünü ettiğim ye-
ni meraklılar geçen hafta Atatürk
Kültür Merkezi'ni ve St. Policarp
Kilisesi'ni doldurarak beni utan-
dırdılar. Buna razıyım; yeter ki
önümüzdeki mevsimin müzik
olaylannt da sürekli izlesinler.
Geçen haftanın ilk gösterisi es-
ki Yugoslavya'run ünlü piyanis-
ti Ivo Pogoreüch'in Atatürk Kül-
tür Merkezi'ndeki resitaliydi. Po-
gorelich, 1978'de Italya'da, Ter-
ni'de yapılan "l luslararası Cas-
sagrande Yanşmasrnda birinci
olmuş, ilk önemli resitalini
1981 "de Nevv York'un Carnegie
Hall'ünde vermiş ve ardından hız-
lı bir üne kavuşmuştu; ama sa-
natçı, tzmir'de müzik yönünden
epey asık suratlıydı. Şöyle ki prog-
ramda ara yoktu, ıçerik ile bıçim
arasında denge bulunmayan par-
çalar çoğunluktaydı. Sözgelimi
S. Rahmaninof un Moment mu-
sical'i(Op. 16 No. 1).
aslında beş dakika
sürmesi gereken on
dakikahk bir yapıttı
E. Granados'un "Üç
İspamoi Dansrndan
No. 12'deiseparçarun
birtiği izlenimini ve-
ren birkaç yer vardı.
Öte yandan S. Proko-
nyef'in "Romeo ile
Juliet"inden veda sah-
nesi başansız bir uyar-
lamaydı. Parçaların
çoğu, akış yönünden
durağandı. Resitalin
başındaki Chopin'in
24 prelüdü de bence
yanlışbirseçimdi. So-
nuçta, coşku yerine
uykulu bir hava her-
kesi sardı ve dinleyi-
ciler, rehavet içinde
salondan aynldı.
Aslına bakılırsa
Pogorelich. piyano-
yu güzel çalıyor. Zaman zaman arp
tınısındaki inceliklere ulaşıyor;
ama sol pedalı gereğinden daha
sık kullanıyor. S. Prokofiyef'in
Op. 28 la minör üçüncü sonatın-
da bile çok fazla sol pedal vardı.
"26. Uluslararası İstanbul Fes-
tivali"ne agırlığını koyan Fransız
müziği, Izmir'e de yansıdı ve sı-
kıntılı Pogorelich resitalinin ardın-
dan, St. Policarp Kilisesi'nde gü-
zelim Ravel Yaylı Çalgılar Dört-
Ravel Yav lı Çaigdar Dörtiüsü üstün bir miuikıeUiğe ulaştı.
lüsü'nü dinleyerek mutlu olduk.
Eski 78'liklerden tanıdığımız
Busch Dörtlüsü'nden Amadeus ve
Melos dörtlülerine değin bu alan-
da ün yapmış sayısız oda müziği
topluluğu var. Bana göre Ravel
Dörtlûsü, on iki yıllık kısa geç-
mişine karşın şimdiden böylesi
topluluklann arasınakatılmış sa-
yılabilir.
1986'de Lyon'da kurulan dört-
lü. 1989'da V'evian'da yapılan
"Uluslararası Yayh
Çalgılar Dörtlüleri
Festivali"nde Fran-
sız Kültür Bakanlı-
ğı veTortelierödül-
lerini alarak adını
dünyaya duyurdtı.
1994te "KlasikMü-
ziğin En Başanh Top-
luluklan" töreninde
kendilerine, "Enİyi
Oda Müziği Toplu-
luğu" ödülü verildi.
1995'te birinci ke-
mancı değiştirildi.
Dörtlü. şu üyelerden
oluşmaktadır; Gi-
ovanni Battista Fab-
ris (birinci keman),
Reico Kitahama
(ıkınci keman). Zol-
tanToth(viyola) \e
Jean- Michel Fonte-
neau(viyolonsel).
Topluluk. bir yan-
dan çağdaş besteci-
lerle işbirliği yapmakta, onlann ye-
ni yapıtlannı seslendirmekte. ya-
zılı ve doğaçlanmış müziğin bi-
reşimi gibi ileri noktalara bile
ulaşmakta, bir yandan da Brahms.
Schumann ve Chausson gıbı
19'uncu yüzyıl bestecilenni yo-
rumlamaktadır. 1995'te Bartok'un
dörflülerini seslendirmişler. Son
çalışmalan ise Beethoven'in dört-
lüleri üzerinde yoğunla^mış bu-
lunmaktadır.
Ravel Dörtiüsü ilk olarak Cla-
ude-Achile Debussy'nin Op. 10
sol mınör dörtlüsünü seslendirdi.
Bestecinin romantikliğe olan son
yaklaşımı, müziğe getirdiği Do-
ğu renkleri ve bir izlenimci ola-
rak yakın gelecekte ortaya koya-
cağı yeniliklerin ilk belirtileri ba-
şanyla yansıtıldı. Son olarak çal-
dıklan M. Ravel'in dörtlüsünde
ise üstün bir müzikselliğe ulaştı-
lar. Tını: resimsel. derinlikli, göz
alıcı ve sözcüklerle anlatılama-
yacak ölçüde güzeldi. Yaptıklan
müzik ise estirici ve coşturucuy-
du.
Ravel bu dörtlüyü yazdığında
konsen atuvar öğrencisiydi ve öğ-
retmeni Gabriel Faure, son bölü-
mü yetersiz bularak eleştirmişti.
Ravel Dörtiüsü, iki yapıt arasın-
da işte bu yaşlı bestecinin Op.
121 mi minör dörtlüsünü de çal-
dı. Ölümle buluşmaya hazırianan
Faure. dünyaya göndermeye ça-
lıştığı son selamında, polifon ya-
zı tekniğini akıllıca kullanmış,
her şeyi mantıklı bir kuruluşun
içine özenle yerleştirmişti; ama ne
yazık ki yapıtının içeriğine inan-
dırıcılık kazandıramamıştı. Ne
diyelım. Fransız müziğini temsil
eden saygın bir topluluk, böyle-
sine ünlü bir besteciyi de bize
dinletme gereğini pek haklı ola-
rak duymuş, Faure müziğinde de
kusursuzbiryorumdüzeyine ulaş-
mıştır.
Konser Salonu da "çıplak"tı. Süreç
içinde yetkin ellerdeki işletmecilik
başansıyla bugün dört uluslararası
festival düzenleniyor Cemal Reşit
Rey'de. Kendi korosu, senfoni orkest-
rası, operası da var salonun... "Ko-
ro"dan başlayarak ODTÜ'de bu adım-
lar neden atılamasın? Neden kendi
ölçeğinde ve kendi tanımını geliştiren
özgün. mesaj veren festivaller düzen-
lenemesın? Entelektûel geleneğiyle
ODTÜ. sanatsal ve düşünsel yaratı-
cılıklara şimdi daha çok gereksinim
duyuyor değil midir?
Gülsin Onay, o Tam kuyruk" gö-
rünümlü. ama gerçekte "yanm" kon-
ser piyanosunun çıplak ve cılız tını-
sal özelliğinden nasıl olağanüstü bir
Beethoven, Schumann, Saygun ve
Chopin yorumu çıkarabildiyse şim-
dilik birçok yönüyle eksik görünen
ODTÜ Konser Salonu da gelecekte
ulusal ve üniversitelerarası. giderek
uluslararası organizasyonlann başa-
nlannı sergileyebilir.
Dünya vatandaşı
Ankara Anadolu Güzel Sanatlar
Lisesi'nin dört yıldan beri düzenle-
diği "Uluslararası Müzik ve
DostiukFestivaB" kapsamın-
da CSO Konser Salonu'nda
sunulan konsere Roman-
ya'dan Bükreş Palatul Genç-
lik Korosu. Çek Cumhuriye-
ti'nden Jesenik Oda Orkest-
rası, Türkiye'den Anadolu
Selen Oda Korosu, Mızıka
Astsubay Hazırlama Okulu.
Big Band Grubu ile Ankara
Güzel Sanatlar Lisesi Koro-
su ve Oda Orkestrası katıldı.
Cumartesi akşamı ise yi-
ne CSO salonunda ".4ta Nok-
ta Körler Derneği" yaranna
ilginç bir müzik akşamı iz-
ledik: Iranlı şarkıcı Ahdiye
Pakravan, Türk, tran ve Is-
panyol halk şarkılanndan dü-
zenlenmiş renkli bir prog-
ram sundu.
Davetiyede Altı Nokta
Körler Derneği'nin adını gö-
rünce, ötesini okumadan kon-
sere koştum. Derneğin Se-
lim Atanokve Kerim Altmok
yönetimindeki görme özür-
lülerden oluşan derin duyar-
lıklı korosunu dınleyeceği-
mi sanıyordum. Dikkatsiz-
lik, hiç de hayal kınklığına
uğratmadı benı; Bayan Pak-
ravan, Türkçe, Farsça ve İs-
panyolca söylediği şarkılar-
la Doğu ve Ban dünyalannın
sanat armonisini sergiledi.
1976'da ülkesini terk ederek
İspanya'ya yerleşen sanatçı,
kendisini "dünya vatanda-
ş«" olarak görüyor ve kültü-
rel çeşitlilik içerisinde birli-
ğin sağlanacağı sevgi dolu
bir dünyaya içtenlikle inanı-
yor.
Ayrupa Konseyi'nden Türk
sinemasına destek
• STRASBOURG (AA) - Avrupa Konseyi
bünyesinde faaliyet gösteren Eurimages. iki Türk
film dağıtım şirketine maddi destek sağlamayı
kararlaştırdı. Avrupa filmlerini korumak amacıyla
oluşturulan Eurimages. TMC Film Müzik Üretim
Pazarlama şirketine, ltalyan yönetmen Francesco
Rosi'nin "LaTreufa" isimli filminin dağıtımını
Türkiye'de üstlendiği için maddi destek sağlayacak.
Eurimages, Avşar Film şirketine de tspanyol
yönetmen Saura Carlos'un Taxi adlı filminin
dağıtımını üstlendiği için destek verecek.
Uslutekin'in caz fotoğrafları The
Marmara'da sergilenecek
• Kültür Servisi - Caz fotoğrafçısı Aykut
Uslutekin'in 'Caz Fotoğraflan Sergisi" 3-23
Temmuz tarihleri arasında The Marmara İstanbul
Opera Koridoru'nda sergilsnecek. 5. Uluslararası
İstanbul Caz Festivali'nde The Marmara
tstanbul'da misafir edilecek dünyaca ünlü caz
sanatçılan da sergiyi ziyaret edecek.
Oğuz Abadan Güzel Sanatlar
Merkezi'nde yaz dönemi kursları
• Kültür Servisi -Besteci ve aranjör Oğuz
Abadan'ın Cem Idiz'le birlikte açtığı
Oğuz Abadan Güzel Sanatlar Merkezi, kış
döneminde katılma olanağı bulamayanlar için
hızlandırılmış yaz kurslarının yanı sıra 4-14 yaş
grubu ve konservatuvar. yüksekokulların müzik
bölümleri giriş sınavlanna hazırianan
gençlere yönelik yaz etkinlikleri ile sezonu açıyor.
Kurs ve eğitim programlan, 11 Eylül'e dek
üç ayn dönemde gerçekleştirilecek. (293 24 42)
Doğan Ergjn vefat etti
• Kültür Senisi - İstanbul Radyosu emekli ney
sanatçılanndan 58 yaşındaki Dogan Ergin
Çanakkale'de vefat etti. Radyodan emekli
olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi'nde
Türk musikisi öğretim üyeliği \e Türk
Tasavvuf Musikisi Devlet Korosu şefliği görevini
sürdüren sanatçı. tatil için gittiği Çanakkale'de
geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama gözlenni
yumdu.
George Harrison gırtlak
kanserini yendi
• Kültür Servisi -
Beatles'ın eski
üyelerinden George
Harrison'a geçen yıl
gırtlak kanseri tanısı
konmuştu. Sanatçının
kanseri yendiği. geçen
ay yapılan basın
açıklamasında belirtildi.
Ağustos ayında ameliyat
olan Harrison. iki hafta
süreyle kemoterapi
tedavisi görmüştü.
Harrison yaptığı açıklamada, "Şanslıyım, çünkü
tümör yayılmadı. Boğazımda yalnızca küçük
kırmızı bir leke var" dedi. .. . .
Botton'dan Aşk Ozerine'
• Kültür Servisi -Alain de Botton'un Aşk
Üzerine" adlı kitabı Y'apı Kredi Yayınlarf ndan Ahu
Antmen'in çevirisiyle çıktı. Edebiyat dünyasının
bu genç yeteneği: yüzyılımızı. aşklanmızı.
yenilgilerimizi, ihtiraslanmızı tam da ""Ah, ben de
öyle düşünmüştürrL'hissetmiştim yapmıştım"
dediğimiz yerden yakalıyor. İçinde yaşadığımız
dünyanın 'aşk" dıye adlandırdıgı şeyin. dogum
günü hediyelerinden. hafta sonu kaçamaklanndan,
yılbaşı partilerini beraber geçirmekten başka bir
şey olduğunu -hâlâ- düşünenler için yazılmış bir
kitap.
Guggenheim'da motosiklet sergisi
I Kültür Servisi - Nevv York Guggenheim
Müzesi bugünlerde ilginç bir sergiye ev sahipliği
yapıyor. 20 Eylül'e dek sürecek olan
'The Art Of The Motorcycle" adlı sergide bugüne
dek üretilen en güzel 100 motosiklet, izleyenlerin
beğenisine sunuluyor. Guggenheim'ın
yöneticisi ve serginin küratörü Thomas Krenz,
motosikletlerin 20. yüzyılda önemli olduğunu
vurgulayarak "motosikletin özgürlüğün.
tehlikejıin ve romantizmin simgesi olduğunu"
söylüyor. Sergiyi düzenleyen İspanya'daki
Guggenheim Müzesi'nin miman Frank Gehry.
sergide farklı şekil ve dizaynlardaki motosikletlerin
yer almasına özen göstermiş. Böylece sergiyi
izleyenler motosikletin gelişimini görebilecekler.
BUGUN
• GENÇ ETKİNLİK kapsamında TÜYAP'ta
10.30-19.30 arası 2 Yüz2 (12.00-12.30) adlı
performans. kısafilmler( 13.00-14.30), Yetmişx Bir
AitmışYSekiz (15.00-15.30), Bir Şişede Bir Mihon
İnsan (16.00-16.30) adlı gösten ve günboyu sürecek
olan workshop çalışmalan yer alıyor.
• YAPI KREDİ SANAT FESTİVALİ kapsamında
The Temptations saat 21.15'te Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda bir konser verecek.
• ENKA \AKF1 SADİ GÜLÇELİK SPOR
SİTESİ'nde saat 21.15'te Altan Erkekh'nin
oynadığı tnadına Yaşamak adlı oyun izlenebilir.
(276 2298)
12. ULUSLARARASI IZMffi FESTİVALİ
BUGUN
• .\ntik Efes Büyük Tiyatro'da saat 21.30'da Ingiliz
Academy of St Martin in the Fields korosu
müzikse\erlerle buluşacak.
YARIN
• DEÜ Sabancı KültürSarayı'nda saat 21 30da
Kazakistan Cumhuriyetı Dev let Klasik Dans
Topluluğu. Carmen ve Paquita balelerini
sahneleyecek.
26. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ
BUGUN
• Aya İrini Müzesi'nde saat 19.00'da Ensemble
Concordia dinlenebilir.
YARIN
• Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat
19.00'da Suisse Romande Orkestrası, şef Fabio Uuisi
yönetiminde bir konser verecek.