Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmem Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordınatörü. HikmetÇe-
tinkava • Yazıı$leri Müdürü: İbrahim
Yüdız • Sonımlu Müdür Fikret İlkiz
0 Haber Merkezi Muduru. Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
D15 Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbarat Cengiz
Y ıldınm • Ekonomı Mehmet Saraç # Kültiır
Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yûcelman
0 Makaieler Sami Karaören 0 Duzeltme. Abdullah
YazıcıC Focogıaf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belge
Edibe Bıığra • Yun Haberlen Mehmet Faraç
>a\ın lCurulu İlhan Selçuk
iBaşkan). Orhan Erinç, Okta>
Kurtböke. Hikmet Çetinkaya,
Şükran Soner. Ergun Balcı.
tbrahinı Yıldız, Orhan Bursalı.
Mustafa Baibav. Hakan Kara.
AnkaraTemsilcısı Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No
125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel • 4195020 {7 hat). Faks-
4195027 • lzmır Temsilcısı: Serdar Kınk, H. Zıya
Blv. 1352 S. 2 3 Tel. 4411220. Faks. 4419117 »Adana
Temsilcısı Çetin Y iğenoğtu. tnönü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1,
Tel 363 12 11, Faks. 363 12 15
Müessese Müdıiru Cstün Akmen 9
Koordınator Ahmcl Korulsan 9
Vhıhasebe Büknt \ener#ldare Hüsevin
Gürer • lşletme Önder Çelik • Bılgı-
Hlem Nail Inal • Bılgısayar Sıstem
Mürö>et Çiler • Sanş Fidlet Kuza
MEDYA C: • Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran • Koordınator Reha
Işıtman # Genel Mudur YardımciM
SevdaÇoban Tel 514 07 53 -
5139580-513 8460-61,Faks 5138463
^ayımlayao ve Basan: Venı Gun Haber Ajansı. Basın \e Ya>ıncılık A Ş
Türkocagı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 lst PK 246 Istanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 han Faks (0 2121513 85 95
TEMMUZ 1998 İmsak: 3.27 Güneş: 5.28 Ögle: 13.15 tkindi: 17.13 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.40 www.cumhuriyet.com.tr
Yıldnlar, Nelson
katalogunda
• İstanbul Haber Servisi -
Dünyanın en güzel göğüslü
kadınlan arasında yer alan
Nelson mayonun modeli
lsviçreli Natacha Wenger,
dolgun göğüsleriyle mayo ve
iç çamaşın markalannın
tercih ettiği manken olma
özelliğini sürdürüyor.
Dünyanın en güzel göğüslü
10 kadını olarak bilinen
Sophia Loren, Bnğitte
Bardot, Samantha Fox,
Nastassia Kinsky. Ornella
Muti. Claudia Schıffer,
Capnce Bourret, Eva
Herzigova ve Helena
Cristiensen ile birlikte
göslerilen Natacha Wenger,
Nelson'un 1998
modellennin mankenliğini
yaptı.
Ormancılık
karnemiz
• İSTANBLL(AA)-
Türkiye, Dünya Doğayı
KorumaVakfı(WWF)ile
Doğal Hayatı Koruma
Derneği'nin(DHKD)
yaptıklan ortak çalışmaya
göre ormancılık alanında 15
Avrupa ülkesi arasında 100
üzerinden 53 puanla 6.
sıradayeraldı. DHK.D
Türkiye Ormancılık
Karnesi Sorumlusu Sedat
Kalem, bu sonucun 'iyi'
olmadığını. ancak
Avrupa'daki ormanlann
genel durumunun kötü
olması nedeniyle
Türkiye'nin puanmın
yüksek gibi göründüğünü
ıfade etti.
Felçlilere
umut ışığı
• LONDRA(AA)-
Israil'deki Weizman
Enstitüsü'nden Prof. Dr.
Mıchael Schvvartz ve ekibi,
fareler üzerinde yaptıklan
birçalışmanın ardından,
kazalar sonucu ortaya çıkan
'kalıcı felçler' konusunda
'ümit yakaladıklannı'
açıkladılar. Profesör
Schwartz ve ekibi, farenin
merkezi sinir sisteminden
aldıklan bağışıkiık
hücrelerini, omuriliğin zarar
gören sinir hücreleriyle
birleştirdıler. Yapılan
aşılama sonucu hayvanlarda
hareket gözlendi.
Lufthansa'dan
yatırım
• İstanbul Haber Servisi -
Alman havayolfan
Lufthansa'nın sahibi
bulunduğu Lufthansa
Service Holding AG (LSG)
Sancak şirketlerinden
Sancak Catering ile birlikte
Türk sivil havacıhğına 35
milyon dolar yatınm yaptı.
LSG'nin ve Sancak'm
Sancak Catering
kuruluşlannın yan yanya
ortak olduklan ikram
şirketi, Türkiye'deki 6
havaalaranda uçaklara
ikram hizmeti vermeye de
başladı.
Ozon tabakası
içîn önlem
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakanlık Dış
Ticaret Müsteşarlıgı, Ozon
Tabakasını Incelten
Maddelere (OTlM) Dair
Montreal Protokolü ve
Değişiklikleri çerçevesinde,
üretim ve tüketimlerinin
kontrol altına alınması
konusunda OTlM'lerin taraf
olmayan ülkelerden
ithalatını yasakladı. Taraf
ülkelerden yapılan ithalat
ise kademeli olarak
kaldınlacak.
119kütüphaneci
sınaviçin
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kültür Bakanlığı
Kütüphaneler Genel
Müdürlüğü taşra örgütüne
alınacak 119 memur için
sınav açıldı. Sınav 11
Temmuz 1998 Cumartesi
günü Milli Kütüphane'de
gerçekleştirilecek.
1999'dan itibaren Türkçe-Matematik puanıyla öğrenci kabul edilecek
Hukuk fakültelerine
giriş sistemi değîşiyorANKARA (Cumhunyet Büro-
su)- Yükseköğretim Kuru'lu (YÖK)
ziraat fakültelerinden sonra hukuk
fakültelerini de yeniden düzenli-
yor. YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile
görüşen hukuk fakültesi dekanlan-
nın istemiyle alınan karar doğrul-
tusunda, hukuk fakültesi öğrenci-
leri 1999 yılından itibaren Türkçe-
Matematik (TM) puan türüyle öğ-
renci kabul edecek. Hukuk fakül-
telerinin. matematik neti az olan
öğrencilerin meslekte başanlı ola-
maması nedeniyle sosyal (S) puan
türünden TM puan türüne geçmek
istediği öğrenildi.
YÖK, ziraat fakültelerinde işsiz-
ler ordusu yaratan bahçe bitkileri,
bitki koruma, su ürünleri, süt tek-
nolojısi, tanm ekonomısi. tanm ma-
kineleri, tanmsal yapılar ve sulama.
tarla bitkileri, zootekni. toprak ve
ev ekonomisi bölümlenni kapatma
• YÖK; hukuk fakültesi dekanlannın istemi
doğrultusunda, bu okullara giriş sistemini
değiştiriyor. Matematik bilgisinin hâkim ve savcılar
için önemli olduğu gerçeğinden hareketle, hukuk
fakülteleri, 1999 yılından itibaren Türkçe-Matematik
puan türüyle öğrenci kabul edecek.
kararı aldıktan sonra hukuk fakül- nnı bildirdi. Yazgan, Öğrenci Yer-
leştirme Sınavı'nda (ÖYS) tüm sos-
yal sorulannı yanıtlasa da matema-
tik neti çok düşük hukuk fakültesi
öğrencilerinin başansız olduğunu
söyledi. Özellikle hâkimlikte iyi
matematik bilgisinin gerektiğini
vurgulayan Yazgan. "Hukukfakül-
tesi öğrencileri S puanı ile gelme-
meli. Çünkii \ergi mahkemelerin-
de> a da arazi keşiflerinde matema-
telerinde de yeni düzenlemelere gi-
diyor. Buna göre hukuk fakültele-
ri 1999 yılından itibaren TM puan
türüyle öğrenci alacak. Hukuk fa-
kültesi dekanlan matematik bilme-
yen hâkim ve savcılann pek çok
sorunla karşılaştığına dikkat çekti.
Fakültelerin kararı
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ok-
tay Yazgan. 16 hukuk fakültesınin
aldığı karar doğrultusunda, artık
TM puan türüyle öğrenci alacakla-
tik bilgisi olmayan hukukçular. bir-
çok yanüşhk ve soruna neden olu-
yor" dedi. Yazgan, TM puanına üni-
versıte senatolannda alınan karar
doğrultusunageçileceğini bildirdi.
Oğretim üyesi yeterli sayıda olan
yerlerde hukuk fakültesi açılması ge-
rektiğini vurgulayan Yazgan, "Her
yere hukuk fakültesi açılmamau.
Özellikle taşra üniversitelerinde bü-
yük sorunlar var. Sivasi kararlaria
ünhçrsiteaçıimamairdedı. Yazgan,
adalet sıstemınin oturması için iyi
üniversitelerde yetişmiş iyi hukuİc-
çulara gereksinim olduğunu belirt-
ti. "Bir çırpıda 25 ünhershe açmak
sağkklı nu" diye soran Yazgan, ni-
telikli üniversitelere gereksinim ol-
duğunu kaydetti.
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi Dekanı Prof. Dr. Erhan Tür-
ker de iyi düşünme yetisine sahip
olmayan öğrencilerin hukuk fakül-
telerinde başanlı olamadığını anlat-
tı. Türker, kadrosu gelişmiş üniver-
sitelerde hukuk fakültesi açılması
gerektiğini kaydetti.
AIDS'in1997
bilançosu
30.6 milyon
kışi HIV vırusüyle yaşıyor
11.7 milyon
kışı hastalığın ortaya
çıktığı dönemden bu
yana yaşamını yttiMü.
5.8 milyon
Yenıvaka-1997yılında
2.3 milyon
kişı 1997'deyaşarmm
yıtırdi.
Avrupa'daki AIDS vakaları
Kadın ve çocuklar dahil olmak
üzere HIV virüsüyle yaşayanlann
sayısı (1997)
AIDS Afrika'yı ele geçiriyor
1987
HIV virüsü taşıyan
yetişkintertn oranı
ABD'de
rodeo
günleri
ABD'de yazla biriikte
geleneksel rodeo
yanşlan da sıklaşü.
Minnesota'daki
Brainerd şehrinde
gerçekleştirilen "High
Ball Ranch Rodeo"
gösterUeri de bu
yanşlardan biriydi.
Rodeo gösterUeri
sırasında düzenlenen
çocuklar arası koyuna
binme yarışması da
oldukça ilginç
görüntülere sahne
oldu. Yanşmaya
kaülanlardan kiiçük
Cheyanne Miles,
hayTanın boynuna
sıkıca sanlarak
düşmemek için biiyük
çaba gösterdi.
(Fotoğraf: AP)
9. ALAÇATI ULUSLARARASI ÇOCL K VE GENÇLÎK FESTÎVALİ
Alaçaü'da yer gök tiyatro
IŞILÖZGENTÜRK
Adını ister ala bir attan,
ister ala çadırlardan, ister
Şeyh Bedreddin müritlerin-
den Börklüce Mustafa'nın
ala saçlı torunlanndan alsın,
Alaçatı bugünlerde alev
alev.
Çünkü bugünlerde Ala-
çatı'da yer gök, çocuk ses-
leriyle, çocuk kahkahala-
nyla, çocuk çığlıklanyla
dolu. Çünkü bugünlerde ço-
cuklar Alaçatfda 'Çocuk
Cumhurrjeti'ni ilan etmiş-
ler. llk söz de onlann. son
söz de.
Nüftısu kışın 7 bın, yaz
aylanndaysa 30 bin olan bu
şirin Ege beldesinde. Ala-
çatı 'da, bugünlerde, taş ev-
lerin avlulannda, kaldınm
taşı döşeli dar sokaklarda.
karabiber ağaçlannın göl-
gesine sığınan kahvelerde
ve 4500 kişilik amfıtiyatro-
• Bugünlerde Alaçatı'da yer gök,
çocuk sesleriyle, çocuk kahkahalanyla,
çocuk çığlıklanyla dolu. Çünkü
bugünlerde çocuklar Alaçatı'da 'Çocuk
Cumhuriyeti'ni ilan etmişler.
da, çocuklar. kimi zaman bir yemek yanşmasında birin-
cilik kazanan büyükannesi-
ne ödül veriyor: onlara da-
ha çok ekmek yapsın diye,
birçuval un!
On beşinde bir kız çocu-
ğu milleti toplamış çevre-
sine. doğaçlama > aptınyor:
-Şimdi kendinizi biragaç gi-
bi hissedeceksiniz... l zanın.
gökyüzüne uzanın... Güne-
şe, a>a uzanın, KoUannız,
pardon dallannız yıldızlar-
İa kucaklaşırken, kökleri-
nizyeralünın binbirzengin-
liğuıe ulaşsın.^ Birağaçolun
şimdL şimdi bir kuş~ L ç un
özgürlüğe! Kanat çırpın_.
Kimse. kimseler sizi tutma-
suı... Kimseler!"
palyaçonun peşinde onun-
la birlikte mim yapıyorlar.
kimi zaman eski zaman gez-
ginleri gibi bulduklan her
yerde yeryüzü masallan an-
latan masalcılan dinliyorlar,
kimi zaman ay ışığının \e
Büyükayı 'nın aydınlık göl-
gesinde beyaz bir Çinge-
nenin yaşamöyküsüne ta-
nık oluyorlar. Kimi zaman
da sahneye çıkıp, beğen-
medikleri biroyunu. sil baş-
tan bildikleri. gönüllerinin
istediği gibi değiştiriyorlar.
Evet. bütün bunlann hep-
si Alaçatı'da oluyor. Daha-
sı var:
Küçük bir kız çocuğu.
Falez Otel Genel Müdürü Mahmut Veziroğlu
'Tıırizmde taşra
kültürü egemen'
LEYLA TAVŞANOĞLU
ANTALYA - Güneş, deniz. kum...
Güzel turist kızlar... Harika görüntüler...
Yaz aylannda nemli, inanılmaz sıcak
birhava... Her şeye karşın iziemekle do-
yulamayacak bir güzellik...
Ama... Bir de işin ama'sı var. Türki-
ye her sektörde olduğu gibi bugüzellik-
lerinden ve potansiyelinden de yararla-
namıyor. Neden mi? Anlatalım...
Burada bulunduğumuz süre içinde
kentin en güzel otellerinden Falez'de
kalıyoruz. Bu firsattan yararlamp Fa-
lez'in Genel Müdürü MahmutVeziroğ-
lu ile bir sabah vakti çaylı bir sohbette
buluşuyoruz. Öncelikle merak ettiği-
miz konu otelde kaç oda bulunduğu...
Falez'in 340 odası var. Şu anda da do-
luluk oranı yüzde 60. Genel Müdür bi-
ze anlatıyor: "Bugûn bu bölgede rurizm
açısından zafiyet var. Yüzde 60 doluluk
oranı bizûn için düşük. Bu zafi\ etin ne-
denleri bir değü, birden fazla."
Peki, bunlar neler?
"Öncelikle, bu yıla kadar bölgemize
en çok gelen turistler Alman>a'dandı.
Bugün ise PKK sonınu \e Alman kamu-
oyundakiTürk-Alman meseleleri nede-
niyle Alman turist artık pek gelmek is-
temiyor. Öte yandan tsfailli turist de
önemli ölçüde azaldı. Çünkü kumarha-
neler kapandı. Eskideo bizim otelde İs-
raiHi rurisfkr 100 oda rutuyuriarsa bu-
gün bu sa>ı 10'a düştü. Bunlara karşı-
lık Rusya v« L krayna'dan gekn turist sa-
yıa güngeçtikçe arüvor.Onlar güneş, de-
niz ve kunıa çok rağbet ediyorlar."
Antalya'da turizm kapasitesi temmuz
sonu ağustos aylannda optimumda.
Falez genel müdürü anlatmasını sür-
dürüyor: "12 ay turizmden söz ediliyor.
Ama kazın ayağı öyle değil. Hâlâ altyapı
>T)k. Biz turizmde bodüslama gidi>oruz.
Pazar araştırması bile yapılmıyor. İşler
taşra küttürüy le yürütülUyor.'*
Az ötede dokuz yaşlann-
da bir oğlan çocuğu, ola-
ğanüstü mozaiklerle döşe-
li bir cami a\lusunda, az
önce izledıği palyaçoyu tak-
lit ediyor. En iyi seyircisı,
soğan almak için çarşıya
çıkan. ama soğanı da ocak-
taki yemeği de unutup pal-
yaçonun hikâyesine dalıp
giden altmışlannda bir Boş-
nak kadını.
Dalıp gitmiş öyle. Belki
de bu topraklara geldiği ilk
günü. bu topraklarda yedi-
ği ilk yemeği düşünüyor.
Öylece durmuş.
Kumru gözde
Öte yanda 'kumru' ye-
meğe doyamayan 'Çocuk
Cumhurheti'nin yerli-ya-
bancı konuklan, birbirle-
rinden gizli dördüncü 'kum-
ru'lannı da ısmarlıyorlar.
'Kumru'. bilenler bilir,
Ege'de yapılan olağanüstü
güzel bir çeşit sandöviç.
Alaçatı'ya gelmeden önce
dostlanm "Mutlaka kum-
ru ye" diye sıkı sıkj tembih-
lediler. Ben de sözlerini din-
ledim. iyi yapmışım.
O da ne? Bir yerlerde bir
kumru ötüyor. Hayır, çok
uzakta değil. Orada terk
edilmiş taş bir evin pence-
re pervazında. Ötüp duru-
yor. Belli ki yalnız kalmış,
güzelim eşini çağınyor.
Dedim ya. bu 'Alaçatı
ÇocukCumhuriyeti'nde her
şey biraz garip. Sanki hep
birlikte bir düşün içinde-
yiz. Kumrular bile... Çün-
kü bugünlerde Alaçatı'da,
Alaçatı Belediyesi ve TO-
BAV'mişbirliğiyle 9. Ala-
çatı Uluslararası Çocuk ve
Gençlik Festivali yapılıyor.
Alaçatılı çocuklar. Rumen.
Alman, Kanadalı. Türk ço-
cuk ve tiyatro dostlarını
ağırlıyorlar. Birlikte Stanis-
lavsky1
metodunu konuşa-
rak. doğaçlama yaparak...
Ve benim içim bir kez
daha sev inçle doluyor.
Hadi bir doğaçlama ya-
palım. Kuş gibi uçmaya ça-
lışın. Mavi gökte bir nokta
olun... Uçun, uçun, uçun...
Alaçatı'ya konun.
AIDS bazı insanlarda
18 yılda ortaya çıkıyor
Haber Merkezi-Çağın vebası olarak bı-
linen AIDS'in, bazı insanlarda ancak 18
yıl sonra ortaya çıktığı belirlendi.
ABD'nın San Francisco kentindeki
AIDS araştırma merkezi uzmanlanndan Dr.
Susan Buchbinder. AIDS virüsü taşıyan
622 erkek üzennde yaptığı araştırmada. vi-
rüs taşıyan fakat CD 4 hücrelerinin fazla
olduğu insanlarda hastalığın geç ortaya
çıktığını belirledi. AIDS virüsü taşıyan
insanlann yüzde 1 l'inde, virüsü kaptıkla-
nnın 10'uncu yılında bile herhangi bir
hastalık belirtisi görülmediği. bunlann
yüzde 14'ünde ise hastalığın 18 yıldan
sonra tespit edildiği bildirildi.
Araştırmaya katılanlann yüzde 2'sinin.
HIV virüsü taşıdıklan halde AIDS hasta-
lığına yakalanmadıklan kaydedilirken, bu
grubun AIDS'e karşı olağanüstü bir bagı-
şıklık gösterdikleri belirtildi. Araştırma-
cılar, uzun süre AIDS hastahğı gösterme-
yen HlV'lilere, değişik kombinasyonda
ilaçlar verilmesıyle, virüse karşı bağışık-
lığın arttınlabileceğine işaret ettiler.
Bu arada tsviçre'nin Genevre kentınde
düzenlenen 12. Dünya AIDS Konferan-
sı'nda, yüzyılın vebası olarak nitelendiri-
ien salgınm birçok ülkede kontrolden çık-
tığı bildirildi.
BirleşmişMilletler(BM)AIDSprogra-
mını yöneten Peter Piot. konferansta yap-
tığı konuşmada. "Bu salgın. tam da artık
ne yapmanuz gerektiğini öğrendighniz bir
sırada kontrolden çıkü... Şu anda ne \ap-
mamızgerektiğinibilıyoruz" dedi. Bu yıl-
ki konferansın esas hedefini "Zenginveyok-
sul ülkelerde uygulanan AIDS tedavilerin-
deki büyük farklılığı ortadan kaldırmaya
çakşmak" olarak tanımlayan Pıot. "AIDS
konusundaki en büyük uçurum, bugün bu
konuda bildiklerimizle uygulamaya geçi-
rebildiklerimiz arasındaki uçurumdur"
diye sözlerini sürdürdü.
Salgının önüne geçilebileceği halde hâ-
lâ her gün 16 bin kişinin AIDS hastalığı-
na yol açan HIV virüsü kaptığını kayde-
den Piot, "Kusursuzbirstratejûkusursuz
bir aşı veya tek bir 'sihirli kurşun' keşfr-
dilmesini beklemektense elimizde olanı
kullanmanın zamanı geldi arbk" dedi.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
belki birazdan, güneş de çıkar!"
Size 'okuyucu' demeleri, hoşunuza gidiyor mu?
Benim gitrnez: 'o/cuyucu'nun, 'hânende' ya da
'muganniye'ye, daha yakıştığını düşünüyorum; Mu-
azzez Abacı, Inci Çayırlı vb. 'okuyucu' sayılabilir;
post/modem 'sosyete'onlara 'yorumcu'diyor: Hem
yanlış, hem komik; eskiden olsa, 'müfessir' denile-
cek, önce onlar gülerdi.
Hanidir 'okur' demeyi yeğliyorum; 'okuyucu'da,
belki bir miktar, başkasına okumak alt/anlamı sez-
diğim içindir, bu; 'okur' hiç olmazsa, 'dolaysız' (di-
rect), gazeteyi önüne çektin, işte okuyorsun, hep-
si o kadar! Eskiden 'kâri' derdik (a, uzun), gazeteci-
nin 'velinimeti'; 'muharrir'in başarısı, 'kâriinin has-
sasiyetini' etkilemesiyle ölçülüyor; bu etkinin ölçe-
ği de, 'kâri mektupları'; zaman zaman, M. Turhan
Tan'ın Vâlâ Nurettin'in, ya da 'Felek' Burhanettin
Bey'in 'fıkrası' altında, şöyle bir not çıkardı: "Suadi-
ye'den Vildan hanımefendi'ye: mültefit mektu-
bunuz bizi ihyâ eyledi, teveccühünüze müteşek-
kiriz efendim"; ya da, "Küçük Çamlıca'dan Şük-
rü Paşazade Hamdi Beyefendi'ye; işaret buyur-
duğunuz hususât bizim için de haiz-i ehemmi-
yettir efendim, bilahere mevzuubahiz edeceğiz."
... 'muharrir' başka, 'edip' başka!
f
azar', 'muharrir'\n yerini almaya çalışan keli-
me; benimseyemedim gitti, dahaçok 'kâtip'm
(Sekreter) yerine yakıştığı hissindeyim; halbuki, za-
manın 'matbuatı', gazetelerinde sadece 'muharri-
rânı' barındırmazdı, 'üdebâ'da yazıyor, yâni 'edip-
ler', onlar daha farklı, fark edebiyatla 'ülfetleri' ol-
masından ileri geliyor; yâni, çalakalem yazmıyoriar,
yalnız 'sâhib-i sütûn' değUdMer, aynı zamanda 'sa-
hib-i üslûb', hem de 'üslub-u şahsî'; edebiyat tari-
hine geçmiş, eserleri vardır.
Sözün gelişi, Akşam başmuharriri Necmettin
Sâdık, Tan başmuharriri M. Zekeriya Sertel, Va-
tan başmuharriri Ahmet Emin Yalman 'muharrir'd'v,
buna mukabil, Cumhuriyet ve Tasvir-i Efkâr'ın 'kö-
şeyazarı' Peyâmi Safa, Ulus başmuharrirlen Fâlih
Rrfkı ve Yâkup Kadri, 'edip' sonuncuların. 'kâriin
hassasiyetini' etkilemekte daha başarılı addedildi-
ği, 'mâlûm ve müsellem'!
Günümüzde, yazılı basındaki 'yazar' kalabalığın-
dan kaç 'edip'çıkarabilirsin, cevabı son derece müş-
kül birsoru; artık 'okurduyartığı' çanak çömlek da-
ğıtılarak, teievizyon vaadedilerek etkileniyor; olma-
dı mı, gelsin kabadayılık gösterileri, pomo imâları!
Doğrusu ya, 'Söyleşi'lere başlarken, 'okur duyartı-
ğını'ne derece etkileyebileceğimi kestiremiyordum;
dürüst ve samimi olmaktan başka bir silahım yok-
tu, öylece karşınıza çıktım; üst üste aktaracağım iki
mektup, 'etkileşimin' varlığına kanrt sayılabilir mi?
Karar sizin!
'İçimde beliren o kıpırtı!...'
mam olanaksızdı ama, benzerlerine çok rastla-
mıştım, ben de! Ikinci bölümde sözünü ettiğiniz
kişinin, kim olduğunu 'şıp diye' anlayıverdim.
Üçüncü bölüme geçmeden tüm ayrmtılarıyla,
bir yazar canlandı kafamda, sevdiğim bir yazar:
Orhan Kemal! En çok da 'Bereketli Topraklar
Üzerinde' adlı, o çok sevdiğim romanı; oradaki
ırgatlar, Iflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan
Ali; tüm ilkellikleri, saflıklan, haince kurnazlık-
lanyla, ne kadar sıcak, ne kadar gerçektir onlar;
ve yazar, nasıl bir sevecenlikle yaklaşır onlara,
iarafsız' diyemeyeceğim, taraflıdır1
, onlardan ya-
nadır; en güzeli, asla 'didaktik' olmadan, son
derece doğal, son derece 'kendi' olan bir anla-
tımla sevdirir okura onları; çünkü önce kendi
sever, içtenlikle sever..."
"... yazınızın son bölümüne gelince, benzeri ya-
zarlarla birlikte Orhan Kemal'in adının geçme-
si, sevindirdi beni; halkının içinden çıkmış bir
aydındı o, 'evropalarda' okumuş, 'alafranga' bir
aydın değifdi; onunfa birlikte, onun gibi düşünen,
yazan, insanı seven tüm yazarlar ve şairler bir
kez daha kafamdan geçti ve hepsini bir kez da-
ha sevdim; kısacası, sıkıntılı başlayan bu karan-
lık günde, yazınızı okuyunca, içimde beliren kı-
pırtıyta birşeyler değişivermişti birden. Belki bi-
razdan güneş de açar, kimbilir!..." (16 Mart 1998
tarihli mektubu).
Okurun 'duyarlığı', açık seçik, görülüyor mu, gö-
rülmüyor mu? Burada yazarın işlevi, o sihirli cümle-
de saklıdır: "... sıkıntılı başlayan bu karanlık gün-
de, yazınızı okuyunca, içimde beliren kıpırtıyla
birşeyler değişivermişti birden!"
İşte herşey, o 'kıpırtıya' bağlı!
'... bizâtihi' halk olan!...
Orhan Kemal, '40 Karanlığı'ndan yükselen ro-
mancı sıradağlannda, 'gayr-ı kaabil-i inkâr" bir
zirve! Onu Orhan Râşit adıyla tanımıştım, 'Yeni
Edebiyat' ve 'Ses'dekı şiirleri ve Beyrut hikâyele-
riyle (194O'lı yıllar) istrati ile Gorkiy arasında bir yer-
de yürüyordu; hikâyelerden, kısa romanlara ('Baba
Evi', 'Cemile' vb.), onlardan 'Anadolu'yu, 'o sar-
kık bıyıklan altından gülen halkımızı', iktisadi, sos-
yal ve beşeri düzeyde destanlaştıran büyük roman-
lara atladı ('Bereketli Topraklar Üzerinde', 'Vu-
kuat Var', 'Hanım'ın Çiftliği', 'Eskici ve Oğullan'
vb.).
Ustura vurmuş gibi, çabuk ve keskın 'tesbitlen',
halkın ağzına benzemeye çalışmayan, 'bizâtihi' halk
olan diyaloglan, kısa ve asabiyeti yüksek cümlele-
riyle, ne yaman, ne derinlemesine beşeri, ne kadar
kapsamlı bir 'dünyanın', ne mütevazı mimandıro!
Söyler misiniz, bir Orhan Kemal yapmak için,
acaba kaç post/modern romancıyı, üstüste koymak
lâzım.
• •
UIker Kozan (Antalya)"... 'Onlar ki Toprakta Ka-
nnca' yaztnızın ilk bölümündeki kişiyi tanı-
www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm