18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CÜMHURİYET 6 HAZİRAN 1998 CUMARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLEİÎ Ulusal Güvenlik ve Dış Politika TANJU ERDEM Emekli Amiral U lusal güvenlik kavramı, bütünü kapsayan sistem anlayışıyla. İkınci Diin- >a Savaşı sonunda ABD'degeliştirildi.Da- ha önceleri de elbette devletlerin yaşamlannı sürdürmeleri ıçin güvenliklerinin sağlanması gerekiyor- du. Bu açıdan ulusal savunma örgütlen- mesıne, planlamasına gidıliyordu. Ulu- sal güvenlik ve ulusal savunma özdeş kav ram ve sistemler olarak görülüyordu. Bugün ulusal güvenliği, yanı bir ulu- şun güçlenerek yaşamını sürdürmesine olanak sağlayan koşullan, o ulusun iç ve dış politikasma, sosyo- kültürel poli- tikalanna, ekonomik ve teknolojik poli- tika v e güçlerine, savunma politikalan ve askeri gücüne bağlamak mümkün ol- maktadır. Ulusal güvenliğin sağlanmasında dış politika öncelikli bir araçtır. Bugün Tür- İciye. önemli birjeopolıtik ve jeostrate- jik konumdadır. Bu konumun görülebi- Jırözelligi. süreklidev inimleriçindebu- lunmasıdır. Bızatıhı Türkiye, kendısini çevreleyen komşu ülkelerle güvenilir, dost ilişkiler içinde degildir. Yunanis- tan'Ia Ege'de, Kıbns'ta sorunlan vardır. Rusya ile örîülü olarak Kafkaslar'da ve Avrasya Türk cumhunyetlerinde nüruz sağlama yanşması zaman zaman sorun- lara neden olmaktadır. Suriye ile PKK des- tegi. su kaynaklan paylaşımı. Iran'la kök- tendinci bir rejimin ıdeoloji ihracı giri- şimleri yüzünden ilişkilerimız soğuktur. Arap ülkeleri Türkiye'nin Israil'le iliş- kilerinin geliştirilmesinden rahatsız gö- rünüyorlar. Irak Körfez Savaşı sonrası ku- zeyde otonom Kürt bölgelerinin oluş- masından ve Irak'a uygulanan ambargo ve ABD'nin hasmane hareket tarzından zarar görüyor ve Türkiye'nin bu olu- şumda ABD'ye destek sağladığını duşü- nüyor. Balkanlarda Bosna'dan sonra Ko- sova'da yeni bir çatışma alanı olmaya aday. Türkiye. Balkan banşına önem ve- riyor. Kafkaslar "da Ermenistan - Azerbay- can çatışması heran sıcakbirsavaşadö- nüşebilır. Kafkas ve Avrasya doğal ener- ji kaynaklannın dünyaya aktanlmasında Türkiye, Doğu Akdeniz sahillerinin ter- mınal merkezi olması isteniyor. Bu ko- nuda Yunanistan Balkanlardan Batı Trak- ya Ege sahillenne uzanan bir hattın çe- kiciligini bazı uluslararası toplantılarda dile getiriyor. AB'ye girme çabalanmız olumsuz so- nuçlandı. Türkiye bu aşamada aday 14 ülke içine alınmadı. Bunun ekonomik. kültürel, nüfüssal. siyasal uyumsuzluk ne- denleri oldugu söylenıyor. Oysa gümrük birliğine üye olduk. Uyum ıçin gereklı mali desteği almaksızın gümrüklerimi- zi AB'ye açmış bulunuyoruz. Kıbns'ta yaşama hakkını savunan Türk toplumu, büyük güçlerin zorlamalarıyla azınlık statüsüne sürüklenmek isteniyor. Bu ko- nuda Türkiye ve KKTC, adeta aldatılmak isteniyor. Ödün bir kez verilirse sonunu görürsünüz. Bu büyük güçlerin tarihsel oyunudur. Yukandaki durum özetine bakarsak, Türkiye'nin ulusal güvenlıgi açısından dış tehdidin ve dış oluşumlann iç açıcı olmadıgı bellıdır. Bunun ıçin kötümser- lığe yer var mıdır? Kanımızea akılcı, cumhuriyetimizin kuruluşundan 1950'le- re kadar genelde uygulanan Atatiirkçü dış politika ilkeleri yanında ulusal gücün öbür ögelerini de geliştirerek Türkiye bulundugu coğrafi konumda güven du- yan ve güven duyulan bir bölge gücü konumuna gelebılir. Bu görüşlerin ışığında Türkiye önce- likle kendisini çevreleyen komşu ülke- lerle her türlü gerçegi bılerek ızleyerek dürüstçe. dostluk ilişkileri kurmaya ça- bagösteımelidir. Buhususözellıkle Yu- nanıstan'ın çevremizde bir düşmanlar ittifakı oluş,rurma gayretlerine karşı ve Rusya ile müşterek ekonomik ve güven- lik çıkarlanmız açısından çok önemlidir. Türkiye, tsrail'le iyi ilişkilerini sürdürür- ken Arap ülkeleri ile dostane ilişkilerini gelıştirmeli ve Israil ile Arap ülkeleri arasındaki diplomatiketkinliklerini den- gelemeli, Ortadoğu banşını arayan gü- venilir bir ülke konumunu kazanmalıdır. Bunun kanıtlan olarak Türkiye ve Suri- ye'yeçokyönliiyaklaşmalı.lrak'ınam- bargodan kurtanlmasmı ve bütünlügü- nü savTinmalıdır. Bunu yaparken büyük güçlerin etkisinden annmalı; kışilikli, akılcı ve dengeli politikalar uygulama- lıdır. Türkiye, iç politikasında şövenist ve Islamcı dış politikalardan soyutlanarak gerçekçı dış politikalar üretmeli. pan- türkıst, panıslamıst politikalann ulusal gü- ventiği zay ıflatıcı etkilerinden uzak kal- malıdır. Bugerçekçi politikalar bizı kom- şulanmıza yaklaştınr. Türkiye, Iran'la da komşuluk ilişkilerini dürüstçe sür- dürmelidir. Atatürk'ün "Türkiye'ningü- venliğini amaçlayan hiçbir millctin aley- iıinde olmavan bir banş istikameti bizim daimaprensibimizolacaktır" sözlendış politikaya rehber olmalıdır. Tüm bu po- litikalann oluşturulmasında ulusal ka- rar merkezlerininbağımsızdeğerlendir- me ve kararlan gerek şarttır. Türkiye. AB ilışkilerinden belirli bir süreçte gelişme saglanamazsa gümrük bır- liginden aynlmalı ve AB'nin özellikle li- der ülkeleriyle onlann aralanndaki çıkar çelişkilerinden de yararlanarak eşitliği da- yanan ikili ekonomik, politik, kültürel an- laşmalarla ilişkileri sürdürmelı. geliştır- melidir. Türkiye'nin bu süreçte özellik- le demokratik ve çağdaş uygarlık değer- leriyle Avrupa'nın standartlarına ulaş- ması hedef alınmalıdır. Türkiye. Kıbns'ta anlamlı hiçbirödün vermemelidir. Kıbns'ta 1974 askeri ha- rekâtından sonra banş saglanmıştır. Tür- kiye. AB'ye tam üye olarak katılmadık- ça Kuzey Kıbns'ın Kıbns Cumhuriyeti çatısı altında AB üyeliği sadece Kıbns davasmın kaybı anlamına gelmez. Bu,je- opolitik bir kuşatmadır Türkiye ıçin. Bu neden başta olmak üzere Türkiye. NA- TO ortak savunma paktında kalmalı ve orada dünya banşına aktif katkjda bulun- malıdır. NATO. uluslararası arenada Tür- kiye'nin sesıni duyurabilecegı uygun bir platformdur. Ancak NATO ve ABD iliş- kilerinde bugün bir merkez ülkesi duru- munda olan Türkıye'ye petrol çıkarlan içın ya da olası ABD-Rusya potansiyel çatışmasında kuşatıcı üs olarak asken görev venlmesi olasılıgına karşı uyanık olmalı, büyük güçlerin bölgede gönüllü bekçisi rolünü oynamamalıdır. Bugün uygulamada bu politikalann izlerini bir ölçüde görüyoruz. Dilegimiz, kararlılıkla, inançla ve hiçbir dış etki al- tında kalmaksızın ulusal güce. banşa. yurtseverlıge dayalı ulusal bir dış poli- tikanın bir bürün olarak ortaya konup uygulanmasıdır. ADD Seçimleri ve Ozden Prof. Dr. AHMET SALTIK DD'ler 19 Mayıs 1989'da M. Ke- mal'in Samsun'a ayak basışının 70. yılmda kuruldular. Toplumumu- zun. Cumhunyet'ın temel nitelik- lerinin karşı karşıya geldigi ciddi . tehlikeler karşısmda bir tür doğal savunma refleksı ıdı yurt topraklannda pıtrak gibi çoğalan ADD şubeleri.. sayılan 360 bini geçti. Tür- kiye ınsanının gen döndürülmek ıstenen aydınlan- ma uğraşmı omuzladılar ve milyonlarca insanımız ıçin güç kaynağı, kıvanç kaynagı ve umut oldular. Bu süreçte emeği geçen herkesi. tarih, ileride yerlı yerine oturtacak ve herhalde şükranla anılacaklar- dır. Ne var ki, özellikle 1997'de yoğunlaştıgı üzere bu dev demokratik kitle örgütünde kimi sorunlaryaşa- nıyor. Aynı yönetim kurulunda yeralan 11 insan ara- sındaki karşılıklı suçlamalar. mahkemeler akılal- maz boyutlara ulaştı. Hiç kuşku yok, bu kabul edi- lemez çekişmede en çok zarar gören ise ADD'nin toplumsal saygınlığı ve üretimı. Şubat 1998'deya- şanan olaganüstü genel kurul bu sorunlan çözeme- di;dondurduyadaerteledi.6-7 Haziran 1998'de An- kara'da 5. Olağan Kuruhay ve seçimlervar. Olduk- ça önemli bir süreçteyiz. Dag gibi sorunlar önü- müzde. 21. yy'da. Kemalist ilkeleri öncü alarak, çağdaş yorumlarla topluma ışık tutacak ve güçlü bir baskı grubu işlevini üstlenecek bir ADD'yi ye- nıden yaratmak Kurultay delegeleri için vazgeçil- mez bir tarihsel sorumluluk. Ne yapmah? Atatürkçü kişiligiyle anıtlaşmış bir insan, Sn. Yek- ta Güngör Özden öncülügünde bir kadro, ADD yö- netiminı dev ralmalıdır. Bu ekipte. şu andaki ve he- men öncesindeki yönetimde görev alanlar bulunma- malıdır. ADD cıddı yara almıştır ve bu yarayı yep- yeni, adlan yıpranmamış birekip sarabilir ancak. Sn. Özden ricalan kırmayarak görevı üstlenmiştir. Ah- met Taner Kışlalı, Şerafettin Turan,AtillaTacm, Çe- tin Ozoğul bu ekipte yer alacak saygın adlardandır. Başta Sn. Suphi Gürsoytrak olmak üzere 1996-98 döneminde görev alan tüm insanlarımıza hizmetle- ri için teşekkürümüz sonsuzdur. Ancak dernegin bugün geldigi, hiç de haketmedigi konumda şu ya da bu ölçüde sorumlu olduklan da tartışma dışıdrr. Türkiye gündemi agırdır. Yitirilecek zaman yoktur. Beklenen ve özlenen, Sn. Özden öncülügünde yep- yeni bir kadronun önünü açmaktır. Bu bir özveri ise ADD buna layıktır ve ilgiiilerden beklenmektedir. Sayın Özden' i ve başkalannı karşı karşıya getirmek onaylanacak birtutum degildir. ADD 5. Olağan Genel Kurultayf nm saygın ve so- rumlu delegeleri her şeyin farkındadır. Kurultayda ağırlığmı koyacak ve Sn. Özden öncülügünde bir kad- royu sancısız biçimde göreve getirecektir. ADD'nin geleceği büyük ölçüde bu sağduyulu ve köktenci ka- rara baghdır. ADD'yi önümüzdeki dönemde çok ağır görevler beklemektedır. Türkiye'nin en az 10 kat daha büyümüş bir ADD'ye gereksinimi vardır. Bunu yapacak olan da Sn. Özden öncülügündeki yep- yeni bir kadrodur. Bu onura başta Türkiye, sonra ADD, sonra Sn. Özden fazlasıyla değerdir. Kurultay delegelerinin her türlü polemikten, duygusal değerlendırmelerden sa- kınmalan zorunludur. 1996-98 dönemi yöneticile- rinin de bu çözümü sahiplenerek kolaylaştıncı dav - ranış içinde olmalan kendilerinden beklenmektedir. Sn. Özden'in bu çok özel ve kaçınılmaz restoras- yon döneminin ardmdan; herkes gönlünce. yöneti- me gene istekli olma hakkına sahiptir. Dolayısıyla Sn. Özden öncülügündeki yepyeni bir kadroyu yö- netime getirme çagnsı. tanhsel bir uzlaşma çağn- sıdır. Sn. Suphi Gürsoytark ve öbür arkadaşlanmız bu uzlaşma çağrısını içlerine sindirebilecek olgunluğa -hiç kuşkum yok- fazlasıyla sahiptirler. Sn. Özden öncülügündeki yeni bir kadro ile ADD'ye bir nefer gibi hizmet etmek. yöneticilikten daha az bir onur degiidir. 5. Olağan Kurultay böylesine tarihsei ve agır bir misyonla karşı karşıyadır. Saygıdeğerdelegeler. us- taca ve sancısız bir biçimde Sn. Özden öncülügün- de bir kadroyu. olduğu gibi yönetime getirecekler- dir. Kendilerinden istenen ve beklenen budur; çün- kü gerçekten ağır bir darboğazda bulunan Türkiye halkının umudu Atatürkçü Düşünce Demeği'nin şu anda daha akılcı bir başka seçenegi yoktur. Yüce Atatürk'ün Amasya Genelgesi'nde kullandığı dille söyleyelim: ADD bölünme ve parcalanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. ADD'yi, yalnızca delegelerinin azim ve kararlılıgı kurtarabilecektir. Buazim ve kararlılığm biricik belirme yolu; Sn. Özden öncülügündeki yep- yeni bir kadroyu, oldugu gibi, takım olarak yönetime getirmektir. ,.;• . , PENCERE Dugün, Türkiye'de 20 bini aşkın kişi, internete Superonline gücüyle bağlanmanın farkını yaşıyor. Fark, Superonline'ın büyük teknik gücünde, toplam 3.718 hat kapasitesinde, 13 mbps'lik yurtdışı internet erişim hı- zında, geniş hizmet desteğinde, uzman ekip güvencesinde ve ancak Superonline gücünün sağlayabileceği en uygun abonelik seçeneklerinde. Superonline, Yapı Kredi'nin internet kuruluşudur. Fark burada. Gelin, siz de Superonline'a abone olun, inter- nete Superonline gücüyle bağlanmanın farkını siz de yaşayın. İnternete bağlanmanız için gereken her şeyi içeren Superonline İnternet Box'ı, tüm Superonline yetkili satıcılarında bulabilirsiniz. Her Superonline abonesinin, üzerinde elek- tronik posta adresi yer ahn bir Superonline Elektronik Postacard'ı var. Intemetin en yaygın kullanılan servisi olan elektronik posta sayesinde, Superonline aboneleri, dünyanın dört bir yanındakı internet kulla- nıalanyla saniyeler içinde haberleşiyorlar. Superonline Hizmet Hattı: (0212) 284 04 44 http://www.superonline.net E-Posta: [email protected] Mîna Urgan'ın Kitabı Padişahlıktan 'Cumhurıyet'e geçiş, Türkiye'de bir 'yeni insan' yarattı. Kim o 'yeni insan'?.. Örnek mi: • - Mîna Urgan!.. 20'nd yüzyılın ilk çeyreğindeki Istanbul'da, Os- manlı imparatorluğu'nun çöküşünü konakla apart- man arastnda yaşadı; ama, bu seçkin çevrede saksı çiçeği gibi yetiştirilen nice insan Cumhuri- yetçi kişiliğini '7923 Devrimi'nöe buldu. Ya sonra?.. Saksı çiçeği, Anadolu toprağında kök salarak bozkırda benliğini bulabilecek miydi?.. Hem de nasıl... • Mîna Urgan, Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fa- kültesi'nde profesör, ingiliz edebiyatı üzerine uz- manlaşmış, bu yolda çok değerli yapıtları var; ama, kimlik belgesinde yazılı olanlar kişiliğınin an- laşılması için yeterlı değil... O biraydın.. Bir devrimci.. 20'nci yüzyılı baştan sona alı al moru mor ka- tettikten sonra, 82 yaşıyla 21 'inci yüzyılın kapısı- nı zorlayan taptaze bir ruh... Son kitabı: "Bir Dinozor'un Anıları". Sanırım 14'üncü baskısını da yaptı kitap, belki elinizdeki bu yazı yayımlanırken 15'inciyi de tamam- lamıştır. Hayat duyumsandığınca, yorumlandığınca, al- gılandığınca yaşanabilir. Mîna Urgan 'anı' kitabına 'geçmiş'\n\ değil 'ya- şam'ını koymuş... Kitap ölü kelebek değil.. Kanat çırpıyor. Ya ölümün soluğu?.. Ölümün soluğu şu güzelim şiirdeki 'hayat öpü- cüğü'nöe kesiliyor: Keder denizinin kıyısında Kara çakıltaşlan. Kara çakıltaşlarının üstünde Yitik bir kadın yatar. Keder denizi bir aynadır. Kalk, kadın, kalk. Al eline bir çakıltaşı Paramparça et o aynayı. • Mîna Urgan'ın "Bir Dinozor'un Anılan" adında- ki kitabı daha çok bir 'anlatı'... Yazarın çocuklu- ğu, gençliği, ailesi, tanıdıkları, çevresi yalnız ken- di ömrünün anlamını içermiyor; dünyanın en çar- pıcı devrimlerinden birini derinlemesine yaşayan Urgan, 20'nci yüzyıl Türkiyesi'ne 'tanıklık' edecek nice yaşantıyı duru bir Türkçeyle dile getirmiş; an- cak kitabın en önemli bölümü: "Yaslılık ve ölüm!.." Ya şiirleri?.. Mîna Urgan bu yanını sır gibi taşımak alçakgö- nüllülüğünü kaç yıl sürdürmüş?.. "Çıplak daidım senin derin denizine ,. tBkâhtapot sarıldı bana, , -,.... . •,, ... . • Girdibedenimin dokuz deliğine. Derınliklenne inmeden Can verdım kanlı sular da." • Her insanın suretınin ay- nada görünmez olacağı an gelecek, ama, kişinin kim- liği sonsuza dek yaşaya- cak. Mîna Urgan'ın kimli- ği de kitabında yontulaşı- yor. Iki kıtanın buluşma noktasında, iki zamanın birbirine geçtiği dönemde dünyaya gelen bu kadın, çağımızın insanıdır. Nasıl bir çağ bu?.. Kant'ın dediği gibi 'Ay- dınlanmış' değil, 'Aydın- lanmakta' olan bir çağ... Türkiye, aydınlığın meşa- lesini bir ömür boyu elin- den düşürmeyen Mîna Ur- gan gibi insanların yüzü suyu hürmetine yaşana- cak bir güzelim ülkedir. ILAN T.C. KOCAELİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ 1994 925 Esas. 1996118 Karar. Davacı Gülcin Dur- maz vekili tarafından davalılar Mehmet Yıl- dınm vs aleyhıne mah- kememize açılan karar ıptalı davasının yapılan açık yargılaması so- nunda verilen karar uyannca, Mahkememızın 1994'925 esas 1996 118 karar sayılı karan Mehmet Yıldı- rım vs. vekılı Av. llter Yılmaz tarafından 9.5.1997 tarıhinde temyız edilmış. karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 1998'1629-3072 sayılı ilamı ile 24.3.1998 ta- nhınde bozularak mah- kememıze gelmış ol- duğundan. tashıhı ka- rar yoluna gitmek isti- yorsanız 15 gün içeri- sınde mahkememize bildırmeniz. aksi tak- dirde yeni duruşma ve- rıleceğı davalı L'fuk Gürman'a tebligat ye- nne geçerlı olmak üze- re ılanen teblig olunur. 13.5.1998 Basın: 23648
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle