18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 8 HAZİRAN 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye'ye gelen turist sayısı ve döviz girdisi düştü; turizmciler 1998'in kayıp yıl olduğu görüşünde Turizmde dknıb büyüyorMERtHAK İZMİR - Türk turizmi bu yıl uygulanan hatah politikalar yü- zünden 'çöküş dönemine' girdi. Gelen turist sayısında büyük dü- şüş yaşayan Türkiye, geçen yılı 'mumla' anyor. Akdeniz Turis- tik Otelciler ve lşletmeciler Bir- ligi Genel Sekreteri Turgay Alp, 1998 yılını turizm için kaybedil- miş yıl olarak ilan etti ve "Eğer geçen senenin dotuluk oranlan- nı ve döviz girdisini \akalarsak bu Türkiye için büyük başan otecakür" dedi. 1998 yılını enflasyonla müca- dele yılı ilan eden ve bu aşama- da turizmden gelecek 10 milyar dolarhk girdiye büyük önem ve- ren Türkiye, turizmde 'hiç bek- ienmedik' gelişmelerle karşılaş- tı. Sezon başında Türkiye'nin rakibi olan iki ülke, Yunanistan •Yunanistan'la Ispanya'nın yeni politikalarla Avrupalı tur operatörlerine sağladığı kazanç ve Fransa'da düzenlenen Dünya Kupası, turizme büyük darbe vurdu. Turizmde 1998 hedeflerine ulaşılamayacağını belirten turizmciler, bu konuda gerekli önlemleri almayan hükümeti suçluyor. ile lspanya'da yaşanan gelişme- ler ve Fransa'daki Dünya Kupa- sı'nı yadsıyarak gerekli önlemı almayan Türkiye, bunun bedeli- ni de ağır ödemeye başladı. lspanya'da turizm sektörün- deki KDV oranmın yüzde 15 'ten 5'e düşürülmesi, bunun yüzde 10'unun direkt tur operatörünün kasasma girmesi: Yunanistan'da yüzde 14oranındadevalüasyon olması ve yine yabancı tur ope- ratörlerinin kasasma bu miktann girmesi, bu ülkeleri ön plana çı- kardı. Kontrolsüz büyüme Türkiye'de sektörde yaşanan diğer bir sorun ise kuşkusuz ya- tak kapasitesindeki kontrolsüz artış. Turizm Bakanlığı'nın, du- rumun çok kötü olmadığı yö- nündeki açıklamalan ve hatta döviz girdisinde geçen yıllara oranla artış olduğunu söyleme- si de rurizmcilerin sert tepkisine neden oluyor. Türk turizminin kalbi olan Akdeniz Bölgesi'ndeki geliş- meler Türk turizminin içinde bulunduğu krizin boyutlannı da gözler önüne seriyor. Geçen yıl- lara göre doluluk oranında bü- yük düşüş yaşayan bölgeye sa- dece dünya kupası yüzünden OECD ülkelerinden gelen turist- te yüzde 14'lük bir düşüş oldu- ğu belirtiliyor. Akdeniz Turistik Otelciler ve Işletmeler Birliği Genel Sekre- teri Turgay Alp, haziran ayının ortasından itibaren bölgeye ge- lecek Bağımsız DevletlerToplu- luğu ülkeleri turist gruplanyla doluluk oranında bir artış bekle- diklerini dile getirdi. 'Hedefler tutmaz' Hükümetin yıl başında ortaya koyduğu hedeflerin gerçekleş- mesinin söz konusu olmadığmı belirten Alp, son dönemlerde özellikle Almanya ile hüküme- tin girdiği siyasi kavganın da ge- len turistin azalmasında etken olduğunu savundu. "Turizm sektörü tarafından 1998, kaybe- dilmiş bir yıl olarak amlacakür" diyen Alp, eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel' in, "Turizm sek- törüne bir şey yapılmadı" açık- lamalannı da eleştirdi. Alp, "Kendisi de varken turizm sek- töründe bir şey yapümamıştır. Gazinolan kapatarak sektörün bir kolunu kesti. Şimdi çıkıp ko- nuşması yanlış" dedi. Turoperatörlerinin tspanya ve Yunanistan'da yapılan ekono- mik manevralar yüzünden bü- yük para kazandığını ve bu yüz- den ılk aşamada bu ülkeleri dol- durmayı amaçladıklannı belir- ten Alp şu görüşlen kaydetti: "1997'deki doluluk oranı ve döviz girdisini yakalarsak kay- bedilmiş olanın ü/üntüsü yarı yanya iner. Ne turist ne de döviz girdisinde artış var. Aynca yatak kapasitesindeki büyük artış da fiyatlan büyük oranda etkiledL Şu anda arz ve talep arasuıda bü- yük bir denge bozukluğu var. Dolulukoranlan bu yüzden düş- tü. Bu da hükümetlerin yanlış politikası. Canı sıkılan yatak ka- pasitesini artünyor." Alp'e göre turizmde ahnması gereken ön- lemler şöyle: - Casinolann yeniden açılma- sı ve sektöre taze kan gelişinin sağlanması. Bu. 1998 kış rurizmi- ni ve Türkhe için büyük potan- siyel oluşturan İsrail piyasasını canlandıracaktır. - Arz-talep dengesinın sağlan- ması açısından tahsisler 2005 yı- lına kadar dondurulmalıdır. - Tanıtım çalışmalan 12 ay sürmelidir. - Kongre, golf turizmi, eko tu- rizmi desteklenmeli ve tanıtıma alınmalıdır. - İnanç turizmi ön plana çıka- nlmalıdır. ARKEOLOjt Kazılarda hflimsel yaym sorunu ÖZGEN ACAR • Kültür Bakanı Istemihan Talay'ı geçen hafta ziyaret eden dokuz profesörden biri, Bakan'ı, "Yasa '... kazının bitiminden itibaren... beş yıl içinde yayımlamayan' diyor. Oysa, kazımız daha bitmedi ki yayım yapalım" gerekçesiyle ikna ettiklerini söyledi. Hayri Ertem (Ayaş-Anka- ra) ile restorasyon çalışma- lannda tahribat yaptığı sa- vıyla Aykut Çınaroğlu (Alacahöyük- Çorum). 2863 sayılı yasanın 43. maddesinde yayın konu- sunda şöyle deniliyor: ".. Kazının bitiminden itiba- ren, kazı dönemi çalışma- laruıa ah bilimsel raporla- nm en geç iki yü, nihai bi- Kmsel raporlanıu ise beş yıl içinde yayımlamayan kazı heyetlerinin kazı, sondaj ve araştırmalarda bulduklan kültür ve tabiat varlıklan üzerindeki her rürlü yayın hakkı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçer... Ba- kanhkça uygun görülecek mazeretler dışında, yuka- nda açıklanan süre içinde son raporiannı yayımla- mamış bulunan heyetve ki- şilere yeni bir kazı için ruh- satname verilmez." Talay' ı geçen hafta ziya- ret eden dokuz profesör- den biri. Bakan' ı, "Yasa'... kazının bitiminden itiba- ren... beş yıl içinde yayım- lamayan' diyor. Oysa, kazı- mız daha bitmedi ki yayım yapalım" gerekçesiyle ik- na ettiklerini söyledi. Buna karşıhk Varinlioğ- lu'nun on ay önce göreve getirilirken Bakan'a "Ya- sanın amir hükmü; yayın yapmak, yapmayanın kazı ruhsahnı yenilememektir. Örneğin Efes kazısı 100 yü- dan fazla sürüyor. Efes'in daha yüzde 25"i bile kazıl- madı. Yani Efes kazısını bu sayın profesörler yapsaydı bilimsel yayuüan için 405 yü mı beklememiz gereke- cekti" dediği öğrenildi. ANKARA - "Bilimsel yayın yapmayan ya da tah- ribata neden olan" 12 ar- keoloji profesörünün kazı izinlerinin (ruhsatname) yenilenmesi konusunda Kültür Bakanı tstemihan Talay ile anlaşmazhğa dü- şeq, Anıtlar ve, >lüze]er Genel Müdürü Prbf. Dr. Ender Varinlioğlu istifa et- ti. Türkiye'de kazı yapan yerli ve yabancı arkeolog- lann her yıl Bakanlar Ku- rulu'ndan kazı iznini yeni- lemeleri için bazı koşulla- n yerine getirmeleri, bu arada bilimsel yayın yap- malan gerekiyor. Genel Müdür Varinlioğlu'nun yayın yapmadıklan gerek- çesiyle şu arkeoloji profe- sörlerinin bu yılki kazılan- na izin verilmemesi öneri- sini Bakan Talay'ın bazı profesörlerle konuşmasın- dan sonra kabul etmediği öğrenildi: Tarüşılan kaalar Erksin Güleç (Çandır- Ankara), Güven Bakır (Klazomenai-lzmir), Coş- kun Ozgünd (Şmintheion- Çanakkale), Ümh Serda- roglu (Assos- Çanakkale). Cevdet Bayburtluoğlu (Arykanda-Muğla), Baki Oğün (Kaunos-Muğla), Ramazan Ozgan (Knidos- Muğla), Yusuf Boysal (Stratonikeia-Muğla), Ve- dat Idil (Nysa), M. Oluş Ank (Alanya Kalesi-An- talya), Rüçhan Ank (Ku- badabad-Konya) ve aynca yüzey araştırması yapan Başkaldırının «- süinmeyen izleriKültür Servisi - Açık Radyo tara- fından düzenlenen "Magnum'un Gözünden Dünyada 1968" konulu fotoğraf sergisi Beşiktaş, Dolma- bahçe Kültür Merkezi'nde açıldı. 1968'in 30. yılı nedeniyle Mag- num fotoğrafçılannın çalışmalann- dan düzenlenen sergi; Fransa, ttal- ya, Belçika, ABD, tspanya ve lstan- bul'dan sonra Prag, Barselona, Val- ladolid, Stockholm ve New York'ta da açılacak. Magnum Fotoğraf Ajansı, 1947'deRobertCapa,Hen- ri-Cartkr Bresson, George Rodger ve 'Chim'fDavid) Sevmour tarafın- dan kuruldu. 1968 sonrası kuşağı döneminin önemini, 20. yüzyıla vurduğu siya- si, kültürel ve sosyal imzayı hatırlat- mak amacıyla düzenlenen sergıde; Henri- Cartier Bresson, Marc Ribo- ud, Raymond Depardon, Joseph Koudelka, Eve AmokL Rene Burri, Bruno Barbey, Guy le Querec, Phfl- lipJones- GrirTıths, Ferdinando Sci- anna, Bruce Davidson, Martinie Franck, Abbas, Dennis Stock ve El- liot Ervvitt gibi dünyaca tanınmış isimlenn çalışmalan yer alıyor. _ Açık Radyo Genel Yönetmeni Ömer Madra bu tarih kesitini şöy- le değerlendiriyor: "Beş kıtada, aynı anda, tamamen kendiliğinden. örgütsüz. çoğu kez B- dersiz, saf, hatta naif insanlann ki- mi yerde kendi kuşakiannm kade- rine sahip çıkmak, kimi yerde yerle- şik davranış biçimlerine başkaldır- mak. kimi kez emperyalizme karşı durmak veya komünist diktatörlük- lere direnmek için peşinden koştuk- lan ütopyaıun ortak adıdır 1968. Ve bugün çevreciler, kadın hareketi üyeteri, "gay liberation' yandaşlan. 'temiz toplum' peşinde koşanlar, hayaön ve siyasetin "çeteler' olma- dan düriistçe akıp gitmesini isteyen türn insanlar, 1968'i yaşamış olsun- lar olmasınlar. variıklaruun temcli- ni haun savıur ölçüde '68 ruhu'na borçlular." Sergi 20 Temmuz'a dek görülebilir. tstanbul Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde açılan "Magnum'un Gö- zünden Dümada 1968" fotoğraf sergisi, "68 ruhunun" canlı bir tanığı. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI 'Askeri Demokrasi!' Bir haftada yaşanan üç olay ve ilginç bir "sonuç" var. isviçreli bir bayan milletvekıli, PKK sözcüsü gibi bir "Kürt raporv" hazırladı. Rapor, Avrupa Konse- yi'nde yumuşatıldı, ama "Korucuları kaldırın" iste- miyle kabul edildi... Ve "adı açıklanmayan bir kay- nak" kulaklara fısıldadı: - Ağustosta ordu komuta kademelerinde önem- li değişiklikler olacak. Sonuçta da askerler siyaset- ten ellerini çekecekler... Üç olay da iyice aydınlatılmalı. Aydınlatılmalı ki, kimse "yanlış hesap"yapmasın! • • • Konu, 1991 Körfez bunalımı sonrasında Kuzey I- rak'taki Kürtlerin durumu... Konu ile ilgili rapor iste- yen Avrupa Konseyi... Raporu hazırlayan İsviçreli Vermont-Mangold Peki nasıl olur da, iş dönüp dolaşıp PKK ağzıyla Türkiye'yi suçlamaya dönüşür? Olayın iki suçlusu var. Birisi Türkiye... Birisi de Isviçre... Türkiye'yi Avrupa Konseyi'nde temsil edenler suç- lular... Çünkü raporun varlığı ve içeriği aylar önce- sinden biliniyor. Ama raporun oylanma aşamasına kadar gerekenler yapılmamış. Isviçre adına Avrupa Konseyi'nde "arz-ı endam" eden Bayan suçlu... Çünkü kendi ülkesınin suçlu geçmişini unutturmanın en kolay yolu otarak Türki- ye'yi suçlamayı seçmiş. Uzun yıllar fsviçre'de görev yapmış olan sınıf ar- kadaşım Büyükelçi Gündüz Aktan bakın ne diyor: "Bütün dünyada insan haklannt ve Ermenı soykı- nmının tanınmasını güzel güzel savunurken, bu ül- kenin birdenbire Ikinci Dünya Savaşı sırasında Na- zi Almanyası'yla çok sıkı ilişkileri olduğu, Nazilerın, Yahudi soykınmıyla elde ettiklen altınları Isvıçre'de yıkadıklan (ki ülke bu işlevmi yeni yeni alanlarda sürdürüyor), Yahudilerin güvenerek Isviçre banka- lanna yatırdıklan paralann üstüne yattığı, savaşta sınınna dayanan Yahudileri ya geri çevirdıği ya da alıp kamplarda çalıştırdığı ortaya çıkmasın mı?" • • • Türkiye biraz canlanınca rapor kuşa dönüyor. A- ma Avrupa gene de işaret parmağını sallıyor: - Koruculuğu kaldınn! Bir şey Avrupa istediği için yanlış olmaz... Ama Av- rupa istediğı için doğru da olmaz! M. Ali Kışlalı, koruculuğun kaldırılmasını ıçte dış- ta isteyenlere geçenlerde beş soru soruyordu. "7- Sistem kaldırılsa, sayıları 70-80 bine ulaşan bu genç Kürt kökenli vatandaşlar ne olacak? 2- PKK 7-8 bin militanı ile 'Kürtler adına' müca- dele verdiğini iddia ederken, karşısına 70-80 bin Kürt kökenli korucunun çıkmasının anlamı nedir? 3- PKK niçin kendisine 1 numaralı hedef olarak köy koruculannı seçmektedir? 4- Koruculuk s/sfemı kaldınldığı takdirde, şimdi onlann bulunduğu köyler PKK baskısından nasıl ko- runacak? 5- Cezayir, Vıetnam, Malaya gıbı ülkelerde, ayak- lananlara karşı daima 'köy koruculan' türü güçlerin kullanılmış olmasını nasıl açıklarsınız?" ••• Üçüncü konu da, Türkiye'deki asker-siyaset ılış- kisiyle ilgili. Komutanlar değişince ordunun tutumu değişir mi? 12 Mart'ta reform isteyen askerler, nasıl oldu da bundan vazgeçtiler? 12 Mart'ta orduda "görüş birliği" yoktu. Reform istekleri, askerler açısından "yaşamsal" değildı. Ama iki konu var ki, cumhuriyetın kuruluşundan bu yana, ordu için hep "yaşamsal" sayılmıştır... Ve de ordu içinde her zaman "görüş birliği" oluşturmuş- tur. Birincisi... Ulusal bırlik ve ülkesel bütünlük. Ikincisi... Laiklik. Ne Kürtçülüğe karşı ne de dincıliğe karşı ordu içinde görüş ayrılığı vardır. Komutanların değişme- si bu özü hiçbir zaman değıştirmez... Sadece o öz- den yola çıkarak sergilenen tutumun "biçimini" de- ğiştirebilir. • • • PKK... Koruculuk... "Irtica"... Üç konuda da askerlerin "ileri düzeyde" sorum- luluk üstlendikleri doğru. MGK'nin anayasamızdaki konumunun... ve Ge- nelkurmay Başkanı'nın, Milli Savunma Bakanfnın önünde ve üzerinde olmasının, demokratik ülkeler- de pek alışılmış bir durum olmadığı da doğru. Avrupalılann, "Türkiye'deki asken demokrasidir" demelerinin arkasında bunlann bulunduğu da bili- niyor... Ama bilinen bir şey daha var. Halkın en güvendiği kurum ordu. En güvenmedi- ği de siyasetçiler. Eğer günün birinde, sıvil kadrolar da "güvenilırlik" kazanırtarsa, "sivil demokrasi"r\tn önündeki engel- ler de kalkmış olur. Antep baklayasuıa acı biüaştı IŞILÖZGENTÜRK ÎSOJ50(Jhoımsıl cora. e-posta: tan (n prizma. net. tr "Heykel yaklaştıkça, insan uzaklaştıkça büyür." Gaziantepli baklavacı Ibrahim Güllüoğlu 'nun dükkân tabelasından. Bugünlerde bir olay canımı iki misli sıkıyor. Birincisi. adaletin böylesine acımasız ve çifte standartlı olmasına canım sıkılıyor; ikincisi, Antepli olduğum için içim yanıyor. Nasıl yanmam, güzelim Antep baklavasına acı bulaştı. Gaziantep'te 1997 yılının sıcak bir Ağustos günü.. canlan, vitrini süsleyen 40 kat yufkadan ve halis tereyağından yapılmış içı cevizli baklavaları, antepfıstığından yapılmış ezmeleri çektiği için, ceplerinde para olmayan dört çocuk, ünlü baklavacı Güllüoğullan'na ait bir işyerinin kapısını kırarak ıçeri girdiler. Hava çok sıcaktı ve dört çocuğun canı ölesiye baklava istiyordu. Kapıyı kırdıktan sonra kocaman bir baklava sinisinin başma çöküp güzelim baklavalan oburca yedıler. Ardından antepfıstığından yapılmış ezmelere uzandılar. Baklavalar öylesme güzel, ezmeler öylesine baştan çıkancıydı ki, dört çocuk yaptıklannın hırsızlık olduğunu bile düşünemediler. Canlan baklava istemişti, ezme istemışti. tşte yalnızca bu nedenden Antep'te her sokakta çıfte çifte dizilı baklavacı dükkânlanndan bırinın kapısını kınp içeri girmışlerdi. Ceplerinde para yoktu. Para ısteyecekleri birileri de yoktu. Bu nedenden bir işyerinin kapısını kınp içeri girdiler ve yakalandılar. Artık kundaktaki bebelerin bile sadece ve sadece yoksullar için geçerli olduğunu öğrendiklen adalet, onlan kıskıvrak yakaladı. Mahkeme uzun sürdü, 18 yaşından kuçük üç çocuk 6"şar yıl, 18 yaşında olan tek çocuk da 9 yıl hapse mahkûm edildi. Tek suçlan vardı, canlan baklava yemek istemişti. Rüşvetçilere. dolandmcılara, hayali ihracatçılara. tarihi eser kaçakçılanna, mafya tetikçilerine ışlemeyen adalet, canı baklava isteyen bu dört çocuğa bir çırpıda işleyivennişti. Bu, Gaziantep Barosu . / Başkanı'nı bile isyan ettiren N/ bir adalet anlayışıydı. Şimdi bu dört çocuk, canlan yalnızca baklava istedi diye mahkûm olacaklar. Ihtimal sübyan koğuşlanna konulacaklar. Orada yaşamın her yüzünü FRANSA 98 Saaf 17.30 22.00 FRAMSA - PARAGUAY NİJERYA - DAHİMARKA öğrenecekler ve gerçek bir suçlu olmak için her türlü idmandan geçecekfer. Geriye acı bulaşmış Antep baklavası kalacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle