Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 HAZİRAN 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
15
Unutulan
Tunceli
Unutulan Tunceli
yazısı üzerine DYP
Tunceli Milletvekili
Kamer Genç ve eski
milletvekillerinden
CHP Genel Sekreter
Yardımcısı Sinan
Yeriikaya aradı. Genç,
ayda bir kez
Tunceli'ye gittiğini ve
ilin sorunlannı
Ankara'da dile
getirdiğini söyleyip
"Tek çözüm
terörün
bitmesi.
Terörü de
halk
bitirebilir" dedi.
Yeriikaya ise bir
haftadır Tunceli'de
olduğunu belirterek
sorunlara ilişkin geniş
kapsamlı bir çalışma
yaptığını ve yakında
kamuoyunun
gündemine
getireceğini söyledi.
Yeriikaya, "Tunceli,
kimsesiz günlerini
yaşıyor. Kimse,
Tunceli ile
ilgilenmiyor" dedi. Bu
arada Tunceli'nin
öteki milletvekili
CHP'li Osman Veli
Ytldınm'dan bir ses
çıkmadı.
D EN İ Z SO M
Bektronk posta: sofn9posta.cumhuiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Tuhzmde çöküş
yaşanıyormuş...
"Patlata patlata
cökerttik!"
Mehmet Sağlam, Bener Cordan, Hikmet Uluğbay, Ali Karlık
R
efahyol hükümeti düşmüş, Mehmet Sağlam
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gitmiş, DSP'Iİ Hik-
met Uluğbay ANASOL-D hükümetinde Mil-
li Eğıtım Bakanı olmuş, Cumhuriyet'e ziyare-
te gelmiş... Uluğbay yanında, yılların Milii Eğitim Müs-
teşarı Bener Cordan la birlikte Nadir Nadi'nin odasın-
da anlatıyor. llhan Selçuk, Orhan Erinç, Hikmet Çe-
tinkaya dinliyoruz.
Söz bir ara, şeriatçıların görevden aldığı Ali Karlık öğ-
retmene geliyor. Uluğbay, Denızli'nin Kale ilçesine bağ-
lı Kayabaşı köyünden Konya'nın bir köyüne gönderi-
len Ali Karlık'ın tekrar eski görevine iade edileceğini
söylüyor. Köyde gazete çıkarttığı ve tek derslikli oku-
lun yerine çok derslikli okul inşaatı başlattığı için şeri-
atçıların hedefi haline gelen Ali Karlık'a çiçeği burnun-
daki Milli Eğitim Bakanı sahip çıkıyor.
Ali Karlık öğretmen, köylülerin rjavul zurnalı karşıta-
masıyla Kayabaşı'na dönüyor. Sekiz yıllık temel eğiti-
me göre üç katlı, 13 derslikli ilköğretim okulunun inşa-
atına başlıyor. Cumhuriyet okuru Cihat Murathanoğ-
lu'nun girişimiyle çağdaş birTürkiye'den yana olan in-
sanlar inşaata destek veriyor ve kısa zamanda beş mil-
yarı malzeme olmak üzere 18 milyar liralık yardım top-
lanıyor. Okul inşaatının kabası bitiyor, okul bu eğitim yı-
lında açılacak duruma geliyor.
Unutulur gibi değil... Uluğbay'ın Cumhuriyet'i ziya-
reti sırasında Milli Eğitim'in dallanıp budaklanmış müs-
teşarı Bener Cordan da Ali Karlık'ı sahiplenmiş görü-
nüyor; çiçeği burnundaki bakanından geri kalmıyor.
Yenilir yutulur gibi değil...Nadir Nadi'nin odasındaAJi
Karlık'a sahip çikan Bener Cordan, kendi makamına geç-
tiğinde "bakan adına" daha facklı davranıyor. Cordan,
25.7.1997 tarih ve 451.42/2083 sayılı yazısında, Hik-
met Uluğbay'ın adına görüş bildirirken Ali Karlık'ın köy-
de ayrımcılık yaptığını, köyün huzurunu bozduğunu ve
köyden uzaklaştırılması gerektiğini söylüyor.
Ve geçenlerde Ali Karlık, yine Konya'nın bir köyüne
gönderilmek üzere Kayabaşı'ndan kopartılıyor.
Milli Eğitim'de ikili bir oyun oynanıyor...
Oyunun şimdilik son perdesinde, Milli Eğitim'i sanp
sarmalayan şeriatçılar sahnenin önüne çıkıyor.
Mısır'daki şeriat üniversitesi mezunlannı öğretmen ya-
pan Mehmet Sağlam, Ali Karlık görevden almınca Be-
ner Cordan vasıtasıyla Hikmet Uluğbay'a en derin say-
gılarını ve sevgilerini gönderiyor!
PALAS PANDIRAS
j Bakmaym siz IMF'ye;
ekonomideki yegâne
şeffaflık, Güneş Bey'in
gözlük camlarıdır
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKVRTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Tath dil YILLARI deliğinden çıkarır.
Geleceğin milletvekili Sezai Onder
CHP Samsun ll Örgütü'nce kuru-
lan dört kişilik araştırma komisyo-
nunun, Ondokuz Mayıs Üniversite-
si'ndeki ırkçı ve şeriatçı uygulama-
lara ilişkin rapor hazırladığı bası-
na sızınca, Rektör Osman Ça-
kır, Anadolu Ajansı'nı kullanıp
olayları yalanlama yoluna gitmiş-
ti.
Bu arada CHP Samsun ll Başka-
nı Avukat Sezai Önder de yazılı
açıklama yaparak raporun henüz
tamamlanmadığını, belgeler ekle-
nerek bir dosya haline getirileceği-
ni söylemişti ki hemen ardından
Rektör Çakır'ı ziyarete gitti.
CHP'li Başkan, ziyareti sırasında
rektöre, basına sızdırılan raporun
örgütü bağlamayacağını, bunun bi-
reysel bir çalışma olduğunu anlatıp
olup bitenden duyduğu üzüntüyü
dile getirdi.
Belgeler tamamlanarak dosya ha-
line getirileceğini söylediği ko-
misyon çalışmasını, bir anda ör-
gütü bağlamayan bireysel bir iş-
güzarlığa çevirdi CHP ll Başka-
nı...
Tabii ki, belgeler tamamlanıp dos-
ya haline getirilemeyen çalışma, so-
nunda "faili meçhul"e gitti...
Yakında, araştırma komisyonun-
da görev alan dört partili hakkında
disiplin soruşturması açılırsa şaş-
mamak gerek...
Ne de olsa, Sezai Önder ilk seçim-
de CHP'nin Samsun'daki milletve-
kili adayı olacak!
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Iznik, Bodrum, İskenderun...
Bu hafta ÇED köşemizı yurdun
üç ayn bölgesindeki "güncel du-
yarsızlıldara" ayınyorum...
Iznik'te bir Amerikalı
ABD kökenli "Cargill" firma-
sı, Iznik Gölü su toplama havza-
sında "nişasta fabrikası" kurma-
ya hazırlanıyor. Üstelik, Yüksek
- Planlama Kurulu'nun (YPK) ver-
diği izne dayah olarak "imar pla-
nını" da Bursa Valiliğı onaylamış
durumda. Oysa ki hem YPK izni.
" hem de valınin onayladıgı plan, kı-
yı, çevre, koruma ve su ürünleri
s
ile ilgilı 6 yasaya aykın olduğu gi-
- bi, yine valilik onayı da bulunan
î "Çevre Düzeni" ve "Bursa 2020"
master planlanyla da açıkça çeli-
' şiyor. Dahası, fabrika kunılması
öngörülen arazi, Gemiç ve Gürle
" gibi bölgenin kültür ve doğa zen-
•" gini köylerine ait tarım alanlanna
bereket getirecek "DSİ I. Bölge
II. Merhale Sulama Projesi"nin
;bile içinde kalıyor...
Peki, bu denli bir yasadışı fabri-
• ka izni nasil verilebiliyor?
- ABD'liCargıll'ınruhsat işlem-
„•*, lerini "takip eden" siyasiler. hıç
ı kuşkusuz bu soruya "Gayet ba-
sit" diye yanıt veriyorlardır. Çün-
kü YPK. adı "planlama"(!) ol-
" masına rağmen ashnda bir "siya-
Avcı'nın saptamalanna göre kona-
cık ve Gümbet de yoğun bir yapı-
laşmayla "beton kent" halme ge-
tirilirken. antık Pedesa kentıne doğ-
ru yayılan "kaçak inşaatlar" da
yine aynı planla yasallaştınlıyor...
Belediye Başkanı Tuğrul Acar,
örneğin son turizm merkezlerine
karşı göstetdiği duyarhlığı acaba bu
planlar için de neden sürdürmü-
yor? Aslında Bodrum"u seven her-
kesin hiç vakit > itirmeden "yardı-
ma koşraasr ve böv lesi bir "plan-
lı katliamı" durdurabılmek için
yine Bodrum"daki dırenişe destek
vermeleri gerekiyor...
îskenderun'da^gerilinT
Bu güzel liman kentımizin başı-
na gelen "imar duyarsızlığı" ıse
sadece çe\re değerlerini tahnp et-
mekle kalmıyor. Iskenderun'akar-
şı duyarh ve sorumlu kişi \ e kurum-
lar arasında da yıpratıcı bir "geri-
lime" yol açıyor.
Çünkü yıllar önce "•kültür mi-
rası" olarak tescil edılmiş tarihi
Yunan ve îngıliz konsoloslukbina-
larının "koruma alanlarT içeri-
sınde yükselen "kaçak" ınşaat, ne
yazık ki bir "orduevi" binası.
Bu yasadışı inşaatm bir "işada-
mı" tarafından ve geçen yıl satın
aldığı başka bir arazi üzenndeki
•' Bodrum'dan bir "imar planr klasiği...
; sücr" kurulu. Hele "Başbakanük"
, da bu ruhsattan yanaysa, yasalar
ve planlarkolaylıkla bir kenara iti-
lebiliyor.
Şimdi köylüler, meslek kuruluş-
lan ve duyarh herkes, bu "şıma-
- rık yatınmı" durdurabilmek için
1
eylemleryaparken,MimarlarOda-
sı da valiliğin onayladıgı plana kar-
,, şı iptal davası açtı. Sorun, aslında
tüm Türkiye'nin sorunu. Cargill
firması. böylesi görülmemiş bir
ayncahğı acaba "kimlere'* borç-
' lu dersiniz?..
Bodrum
1
u 'bitirecekler'...
Belediyece hazırlanan ve "Met-
'! roplan Ltd." adlı bir şehircilik bü-
, rosunun yaptığı "tadilatlarla" bir-
likte Baymdırhk Bakanlığı'nca da
1
onaylanarak Belediye Meclisi'ne
getirilen "revizyon" imar planla-
n, Bodrum'un geriye kalan doğal
ve kültürel koruma alanlannı da
^ "bitirmeye" niyetli.
., Örneğin, Bitez'deki bugüne ka-
-. dar işgal edilememiş son "manda-
•3 lin bahçeleri" bile bu planda in-
~\ şaat alanına çevriliyor. Torba'dan
.; Yalıkavak'akadaryol güzergâhın-
-1 daki yeşili tümüyle yok etmek üze-
re depo, atelye ve işyeri siteleri
planlanıyor. Arkadaşımız Zeynep
"askcri amaçlı imar yasağının
kaldırılmasf" sözü karşıhğında
"bağış" olarak finanse edildiği ha-
berleri ıse lskenderun'un güzelli-
ğiyle birlikte orduev ini kullana-
caklann "saygınlığına'* da gölge
düşürüyor.
Işte bu "çok yönlü tahribatı"
durdurmak için \oğun çaba göste-
ren Mimarlar Ödası Temsilcili-
ği'nin belediyeden aldığı yanıt ise
teşekkür yenne "tehdit". Mimar-
lan "siyasete bulaşmakla" suçla-
yan Belediye Başkanı Mete As-
İan, oda ile belediye arasındaki or-
tak proje denetimi protokolünü de
iptal ederek kente karşı sorumlu-
luğu adeta cezalandınyor. Dahası.
kaçak inşaatı durduracağına. yine
oda yönetimindeki mimarlann in-
şaatlannı sudan bahanelerle mü-
hürleyip ceza yağdınyor. Oysa ki
bütün bu hukuk dışı ve "sorumsuz"
davranışlar sonucunda asıl ceza-
landınlan, kimliğinı yitiren İsken-
derun ile "kentli hakları gaspedi-
len" İskenderun halkı oluyor...
• • •
Işte size. "her şeyin iyhe gitti-
ği" söylenen bir dönemde. üç gün-
cel örnek...
Bakalım. "yetkililer" neler di-
yecekler?..
HAYVANLAR İSMAİL GVLGEÇ
.1M KlMk UIJM UUMA
•
,i
V
BEW/C Ak behicakı turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASAR.ACI
HARBİ SEMİH POROY
r\\
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAS 28 Haziran
HINT OKYANUSU'NDA BİR MfNfKÛLKB..
A BUGÛAJ, SeYÇEL APALARt BAĞlM£rZl*2tMA /OAVUŞTU. HlfJT CVt-
YAKJUSU'AJM ÇOK. KJÛÇÛK AMLARpAU OLUÇAN ÜUİE AA&
TOPLAAA 4 O 9 K t L O M E m E K A e e Z i İ R . İ L K K E Z f S ^
48. YÜZYfLDA, ÖA/CS ,
DA /A/6İL7E-&£'MAJ KOCDUİSİ
OLMUŞTU-
BKi/ATOeA YAK/AJ S//e KÛMUMPA SU-
LUNMASfNA /eA/effıV, eÜHEYOOĞU Tt-
CARBT RÜZGÂeLAfSlM ALprĞt fÇİH ÜC-
İ KÇA /İ.//C Bl& f'/CCİMf VAS-
PÜNYA ÇAPINOA TTiMrMAM POĞAL
İ f JeDBMIYLB, S£Y?£l-
ADALAISJ TURjZMDBfJ SÛYÛK
ELPE e
HİMTOfOMNUSU
f
PANO
DEINtZ KAVUKÇUOGLU
Bir Dostun Anısına
Bayan Manziuk, benim yurtdışındaki ılk dostla-
rımdan biriydi. Almanya'nın Kara Ormanlar Bölge-
si'nin kıyıcığında, şirin bir üniversite kenti olan Tü-
bingen'in biraz dışında bir köyde üç katlı, bahçeli
bir evin sahibiydi. Aradan otuz beş yıl geçmiş... O
sabah sinekkaydı tıraş olmuş, giyinmiş kuşanmış,
Derendingen'in yolunu tutmuştum. Çok heyecan-
lıydım. Bugün olduğu gibi o yıllarda da "baş soka-
cak" bir oda bulmak öğrenciler için, üstelik bir de
yabancıysa, büyük sorundu.
Bayan Manziuk beni bahçe kapısının önünde
karşılamıştı. Bir gün önce telefonda duyduğum o
genç sesin sahibinin yaşlı bir kadın olduğunu gö-
rünce ürkmüş, "Bu iş olmayacak!" diye düşünmüş-
tüm. Elini sıktıktan sonra, "Oda için geldim" deyip
söze başladığımda, Bedia Muvahhit'inkileri andı-
ran kırmızı boyalı ince dudakları hafıfçe aralanmış,
"önce birbirimizi tanıyalım!" diyerek sözümü kes-
mişti. Sonra birlikte, onun ikinci kattaki salonunaçık-
mıştık. Bana saatlerce, evet, saatlerce yaşamını
anlatmıştı. Bu yüzyılın başlarında Polonya'dan gö-
çe zorlanan ailesinin 1. Dünya Savaşı öncesinde ve
savaş sırasında yaşadığı zorlukları, babasının ön-
ce Ruhr Havzası'ndaki kömür madenlerinde, daha
sonra Stuttgart yakınlanndaki bir tuğla fabrikasın-'
da "boğaz tokluğuna çalıştınlan bir tutsak işçi" ola-
rak verdıği yaşam kavgasını kendi çocukluğunu, genç
kızlığını tüm ayrıntılanyla anlatmıştı.
O gün birlikte koyu kahveler içmiş, kendi elleriy-
le hazırladığı bol tarçınlı elma pastasından yemiş,
şimdi sayısını anımsayamayacağım kadar çok ar-
mut rakısı "yuvartamıştık". Yüzü, elleri buruş buruş,
kırış kırıştı. Yüzündeki ve ellerindeki binlerce çizgi
ona gizemli bir güzellik veriyordu. Uzun parmakla-
n ojeli, ince dudakları kıpkırmızı, gözleri siyah bo-
yalı bu kadından çok etkilenmiştim. 1920'lerden
kalmış, yakası krem renginde dantel, sırtı düğme-
li, uzun koyu nefti kadife elbisesi içinde mağrur bir
Habsburg soylusunu andınyordu. Sonra bana mü-
zik sevip sevmediğimi sormuş, ama, -kendısine
güvenen tüm kadınlar gibi-, yanıtımı beklemeden
pikaba o yıllann ünlü bir şarkıcısı olan Freddy'nin,
"Delikanlı, bir an önce geri dön!" adlı plağını koy-
muştu. O günü izleyen haftalarda, aylarda gündüz-
leri ve geceleri Bayan Manziuk'un bu plagı yüzler-
ce, binlerce kez dinlediğine tanık olacak, her din-
leyişinde gözlerinin yaşlandığmı bilip, hüzünlenecek-
tim. Üst kattaki odamda, onu otuz sekiz yıl önce,
bir akşam üzeri "terkedip giden" hayırsız Ingo'ya
küfürlersavuracaktım. Bayan Manziuk en korkunç
ihanetler, en büyük aldatışlar. en derin acılar karşı-
sında bile düşmanını incitmeyecek kadar zarıf; öf-
kesini hiç kimseye ortak etmeyecek kadar gururlu
bir kadındı.
Sayısını gerçekten bilemiyorum... Onca armut
rakısından sonra bana "ilkelerini" anlatmıştı. Kafa-
sından, "onun kiracısı olmayı" geçiren herkesin uy-
maya zorunlu olduğu, insanın evindeki günlük ya-
şamının tüm kesitlerini belli kurallara bağlayan "//-
keler"d\ bunlar!.. Ağzımdan çıkacak "evet!" sözüy-
le birlikte evime kimlerin gelip gideceğinı, akşam-
lan saat kaçtan sonra duş alıp alamayacağımı, han-
gi yemekleri pişirip pişiremeyeceğimi, sevgilileri-
me kadar her şeyimi "O" belirleyecekti.
Sokakta kalınm kaygısıyla, "evet!" dediğimde
duyduğu sevinç yüzüne yansımıştı. Şaşırdığımı gö-
rünce, "Siz benim ilkkinacım olacaksınız" demiş, şaş-
kınlığım daha da artmıştı. Ne dıyeceğimi bilememiş,
"Tüm bunlarbenim için mi?" gibisinden bir soru çık-
mıştı ağzımdan. Evet, ben onun otuz yıldır boş du-
ran evinin ilk kiracısı olacaktım. Bayan Manziuk'un
kimbilir ne zamandır, sözcük sözcük, tümce tüm-
ce bir oya gibi işlediği "ilkeler" ilk kez bana uygu-
lanacaktı!
Yetmiş yaşındaki bir kadının, yirmi yaşında bir
gencin haylazlıklanyla başa çıkamayacağını o gün-
den biliyordum. Bayan Manziuk'un "ilkeleri"n\ ki-
racılığımın daha ilk haftasında çiğnemeye başladım.
Hiç ses çıkartmadı. Aradan geçen zaman içinde ara-
mızda güzel bir dostluk gelişti. Dostluğumuz hiç bo-
zulmadı.
Bir şişe "De/deshe/mer Hergottsacker" şarabty-
la ana oğul gibi başbaşa kutladığımız 70. yaşgünü-
nün ertesinde hastaneye yartı. Bançesı her zaman
bakımlı, tahta merdivenleri her zaman cilalı, pırılpı-
nlevine birdaha dönemedi. Tübingen Üniversite Has-
tanesi'nde her gün onu ziyarete gittim. Bir keresin-
de elimi tuttu, "Senin, düşündüğüm gibi bir kiracı
olamayacağını daha ilk günden anlamıştım" dedi.
"Ama sen bana düşünemeyeceğ/m kadar yakın bir
dost oldun!" Birbirimize sanldık, ağladık. Yanakla-
nnı öptüm. Dudak boyalan yanağıma bulaştı. Sil-
medim. Bayan Manziuk ertesi gün öldü. Yaşasay-
dı bugün 105 yaşında olacaktı.
(Faks:0216-418 8410)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
1
2 3 4 5
i
6 7 8
1 1
1
9
—
1 2 3 4 5 6
SOLDAN SAĞA:
1/ Çok yırtıcı
birköpekbalıgı
cinsi.2/Kanşık
renkli... Zevke
ve bılime susa-
dığı ıçın ruhu-
nu kendısine
yirmi dort yıl
hizmet etmesı
karşılığında
şeytana satan,
bu olay nede-
niyle bırçok
edebiyat\emü-
zik yapıtma da
konu olan efsane kahra-
manı. 3/ "'Hayır" anla-
mında kullanılan söz...
Kumadacı|ı...Uzaklık 2
anlatmakta kullanılan 3
söz. 4/ Bır tür geçırim-
siz toprak... En kalın er-
keksesi.5/Maksat... In- 5
giltere'de XVII. yüzyı- 6
lın sonundan XIX. yüz- 7
yıl başına kadar monar- „
şi ve Anglikan gelene-
ğini savunan partı. 61
Birine dokunsun diye stylenen söz... İlişkin. değgın. II
Adlan sıfatyapmaktakuüanılanbıryapım ekı... Eski dil-
de göz... hayvanlara vurulan damga. 8/ Görünüşe göre
olacağı sanılan... Düşünce. 9/ Kütahya ihnde zengin lin-
yıt yatakları bulunan biryer
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hiçbirdevletle uyrukluk
bağı olmayan kişi. 2/ Telefon sözü... Sulannı bir denıze
ya da göle gönderen bölge. 3/ Eski Mısır'da güneş tan-
nsı... Eyenn ön ve arkasmdakı çıkmtılı bölüm... Bir za-
man birimi. 4/ Yoz beğeni... tsyankâr. 5/ Yeryuvarlağı-
nın yıl içinde Güneş'e en uzak olduğu nokta.l Akdeniz
yöresınde yetişenbir agaççık. 6/ Demiryolu... Ruh. II Yu-
goslavya'nın plaka işatetı... Küçük ge'mi... lşaret. 8/ Sı-
va ya da boyadan önce\y r u
la
n kat... Büyük erkek kar-
deş. 9/ Bir çeşit polis \aifesi görmek üzere bir lımanın
ağzında demirlemiş du^n savaş gemisi.