Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23HAZİRAN1998SALI
12 KULTUR
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Ankara'da her okııl bir tiyafroHer ilk yaz sonunda, bir tek yazıyla da
olsa, gençlerin tiyatro etkinliklerini dile
getirmeyi gelenekleştirdigimi fark edin-
ce sevindim. Demek ki dönem boyunca
sözünü ettiğimiz profesyonel tiyatro olay-
lannın yanı başında yer alan, nicelikçe çok
daha baskın, gözardı edilemeyecek sürek-
li bir tiyatro eylemi söz konusu toplumu-
muzda.
Ankara'daki genç tiyatro etkinlikleri-
nin, ancak dört- beşini izleyebildim. Ama
biliyorum ki gençlerin ürettiği tiyatro yo-
luyla Ankara ili sınırlan içinde yaşayan,
bir tiyatro oyununa katılmış arkadaşı olan
her genç; çocuğu, torunu bir oyunda gö-
rev almış her erişkin ve yüzlerce öğret-
men, 1997-98 tiyatro döneminde en az bir
oyun seyretti. Universite, orta ve ilköğ-
retim kurumlannda gerçekJeştirilen oyun-
lar göz önüne alındığında göz kamaştın-
cı rakamlara ulaşılabiliyor: Yalnızca An-
kara 'da bin dolayında amatörtiyatrocu, üç
milyon dolayında izleyiciye oyun sun-
muş demek... Tiyatro ölüyor mu diye dü-
şûnenler kaygılanmasın...
Ankara Okullararası Hyatro
Şenligi
Ankara OkulJararası Tiyatro Şenli-
ği'nin son aşaması 9-19 Haziran tarihle-
ri arasında yeraldı. Ankara Valiliği, Mil-
li Eğitim Müdûrlüğü'nün sahiplendiği ve
AÜ DTCF Tiyatro Bölümü, Kültür Ba-
kanlığı (Devlet Tiyatrolan, Devlet Ope-
ra ve Balesi). TOBAV, ASSITEJ Türki-
ye Merkezi ile Ankara Deneme Sahne-
si'nin çeşitli yönlerdeki katkılanyla Cum-
huriyet'in 75. yılı kutlamalan bağlamın-
da düzenlenen şenlik aylar önce, adı ge-
çen ve geçmeyen birdolu kuruluşun des-
teğiyle yapılan seminerlerden, söyleşi-
lerden ve 11 -25 Mayıs sûrcsince 260 oyu-
nun sunulduğu Ankara llçe Tiyatro Şen-
likleri'nden damıtılarak yaşama geçiril-
di.
Son aşamayı oluşturan ll Tiyatro Şen-
liği 'ne 8 merkez, 18 çevre ilçeden 92 okul
92 oyunla katıldı. Devlet Tiyairolan'nın
kimi sahneleriyle belediyelerin kültür
merkezlerinde sunulan gösteriler, iki mil-
yon seyirciye ulaştı. Yansından çoğu yer-
li yapıtlardan oluşan, bu arada da yerli ol-
sun, yabancı olsun sahnelenmesi gerçek-
ten de zor oyunlann yer aldığı şenlikte en
çok Turgut Ozakman'ın oyunlannın, bu
oyunlar arasında da en çok Ozakman'ın
"Töre" oyununun seçildiği ve sahnelen-
diği görüldü.
Başkentin büyükşehir ve diğer beledi-
yelerinin işbirliğiyle yapılan düzenleme
sonucunda 92 oyun, İcentin çeşitli yerle-
rindeki on ayn salonda sunuldu. Başken-
tin merkezinden Polath'ya, Şereflikoç-
hisar'a uzanan bir coğrafyadan gelen se-
çilmiş oyunlan Anadolu liseleri, özel li-
seler, çeşitli meslek okullan, ilköğretim
okullan sundu. Bin dolayında öğrenciy-
le, yüzü aşkın öğretmenin bir yıllık coş-
kulu çabasının ürünü olan il tiyatro şen-
liği kültür/sanat'eğitim çizgisinde bir *ba-
şan"ya imza atmıştır.
Bu başanda, yüzlerce isimsiz "kahra-
marT öğretmen/öğrenci kadar, şenliğin
Hacettepe İJniversitesi Devlet konservatuvan'nın 'Marü'sı baştan sona gerçekçi oyunculuğa dayah bir yapım.
kurumsallaşması adına oluşturulan *Sa-
nat Danışma Kurulu"nun da payı var.
Şenlik, 11 Mılli Eğitim Müdürlüğü'nün ve
Kültür Bakanlığı'nın temsilcileri yanın-
da. Prof. Dr. Nurhan Karadağ, Doç. Dr.
SeMa ÖndüL Dr. Tiilin Sağiam, Tamer Le-
vent, Oguz Tunç, Şenol Tîryaki, Yılmaz
Özgün, Sıtkı Tekmen ve Devlet Tiyatro-
lan Basın-Yayın ve Halkla tlişkiler uzma-
nı AtiDaGürçay'ınoluşrurduğu kurulıın,
oyun repertuvarlannın hazırlanması. eği-
tim seminerlennin düzenlenmesi, ovun iz-
zi düşünelim. Ögrenci/öğretmea'tiyatro-
cu'aydın olarak ortaya konanıiconacak
özrverili çabalara değfnez mi?
Koca bir ders yılı süren çabalarla orta-
ya tiyatro ürünleri koyan yükseköğretim
kurumlan da mayıs başından bu yana ça-
lışmalanm sunuyorlar. Profesyonel sah-
nede kusursuzluk, amatör sahnede coş-
ku. zekâ, yaratıcılık aranz. Profesyonel
sanatçı olmak için eğitim gören tiyatro-
cu adaylannın çalışmalan karşısında ise
başka beklentilerimiz vardır. Oyun, öğ-
eğitim amaçlı bırçalışmayı yörüngesin-
den çıkarma tehlikesini taşıyor. "Profes-
yonei tiyatrolara taş çıkanr" bir gösteriy-
İe, seyirci karşısına çıkmayı kim istemez!
Ancak zamanın ve enerjinin "vitriıı" uğ-
runa harcandığı bir ders yıJı da geri gel-
meyecektir. Önemli olan, bir oyunun ça-
lışma süreci içinde öğrenilendir.
Tiyatro bölümlerinden ikisi Çehov'un
ünlü "MartTsını sahnelemeyi secmıştı bu
yıl. Önce Bilkent Üniversitesi yapımını
izledim. Gürcü yönetmen Zurah Südtt-
• Ankara Okullararası Tiyatro Şenliği'nin son aşamasına 8 merkez, 18 çevre ilçeden 92
okul 92 oyunla katıldı. Bin dolayında öğrenciyle, yüzü aşkın öğretmenin bir yıllık coşkulu
çalışmasının ürünü olan il tiyatro şenliği, bir 'başan'ya imza atmıştır.
leme kurullan üyelerinin eğitimi, ilçe ti-
yatro şenliklerinden il'c seçilecek oyun-
lann belirlenmesi. etkinliklerin tanıtıl-
ması ve duyurulması bağlamında yön-
lendirici ve düzenleyici bir işlev taşıma-
sıyla amacına ulaştı.
Herildeheryıl böylesinekapsaınlı bir
okullararası tiyatro şenliği düzenlendi-
ğini düşünelim. Milyonlarca insanımızın
yılda bir kez de olsa tiyatro coşkusunu ya-
şaması demektir bu.
Böylesi düzenlemelerle gençlerimizin
sanat duyarlığını nasıl geliştirebileceği-
mizi, onlan banşçıl bir yaşama biçimine.
işbirliğine, gönül birliğine. coşku birliğı-
ne nasıl da kolaylıkla yöneltebileceğimi-
rencilerin görmekte olduğu eğitimin dü-
zeyini yansıtıyor mu? Sahnede izlenen
çaîışmanın profesyonel tiyatrodan aynlan,
oyuna hazırlanma süreci içinde aynı za-
manda da öğrencileri eğiten bir özelliği
var mı? Dramaturgiye öğrencinin ne bo-
yutta katkisı olmuş? Öğrenci oynadığı
rol aracılığıyla ne öğreniyor? Ben bu yıl-
ki tiyatro bölümlerinin çalışmalannı bu
gözle izledim. Çünkü özellikle üniversi-
te yönetıcilerinm. tiyatro bölümlerinin
sunduğu yıllık gösterileri gitgide daha
yoğun biçimde "üniversitenin vttrini"
olarak değerlendirdiklerini düşünüyo-
rum.
"Vrtrm" ardayışına göre tiyatro yapmak.
nıBdze'nin sahnelediği oyunda 11 öğren-
ci yeralıyordu. Dekor, kostüm, ışık, efekt,
afiş, broşür ve fotoğraflar profesyonel
sanatçılann elinden çıkmıştı. Bilkent ay-
ncahğı kuşkusuz sahne/salon/fuaye ko-
şullannda da belirgindi.
Eğitim amacıyla sahnelendiğine göre
oyunculann gerçekçi oyun tarzında yete-
neklerini ve soluklannı sınamalan için
seçilmiş olan "MaıH"nın, yönetmenin
yorumunun gereğinden çok ön düzeye
geldigi. oyunculuğun yönetmenin yoru-
mu doğrultusunda gerçekçi biçemin dı-
şma çıktıgı biryapım olduğunu düşündüm.
Rejideki eklemeler nedeniyle fazlaca uza-
tıhnış olsa da "şık" bir yapımdı doğrusu.
' 1. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması' 4-9 Aralık tarihleri arasında Istanbul'da düzenlenecek
Cumhuriyet tarihi sinemadaKültür Servisi- Türidye Sine-
ma ve Audiovisuel Kültür Vakfi
(TÜRSAK) ile Türkiye Ekono-
mikveTophımsal Tarih \akfi. si-
nema \e tanh ılişkisıni günde-
me getirmek amacıyla *Ulusla-
rarası Sinema-Tarih Buluşma-
sı' başlıklı bir etkinlik düzenli-
yor. llki. Türkiye Cumhuriye-
ti'nin 75. yıldönümü onuruna
1998 yılında düzenlenecek olan
festivalin önümüzdeki yıllarda da
sürdûrülmesi hedefleniyor. 4-9
Aralık tarihlerinde fstanbul'da
düzenlenecek olan İ . Liuslara-
rası SİDema-Tarih Buluşması',
bir toplantıyla basına tanıtıldı.
Toplantıya TÜRSAK Genel Mü-
dürü Engn YîğrtgD, TÜRSAK
Genel Müdür Yardımcısı Sevinç
Baloğlu. TÜRSAK Yönetim Ku-
rulu Başkan Yardımcısı ve Fes-
tival Yönetmeni Vfecdi Sajar. Ta-
rih Vakfı Yönetim Kurulu Üye-
si ve 75. Yıl Genel Koordinatö-
rü Yiğit GüJöksüz, Tarih Vakfı
Üyesi ve 75. Yıl Proje Koordi-
natörü Yardımcısı Fatih Onat île
Tarih Vakfı Genel Müdür Yar-
dımcısı İUmmiıMtsırboğhı katıl-
dılar.
'L nuslararası Sinema-Tarih
Buluşması', çağımızın en etkili
kitle iletişim araçlanndan biri
oian sinema aracılığıyla, toplu-
mumuzda tarihsel bilincin yay-
gınlaştınlması ve tarih konusun-
da kamuoyu duyarlılıgınm art-
tınlması, nitelikli tarihsel ya-
pımların özendirilmesi ve bu
filmlerin seyirci potansiyelinin
arttınlması, bu doğrultuda kur-
maca yada belgesel tarihsel film-
lerin üretim ve gösterimi için
olanak yararalarak tartışma zemi-
ni oluşturulmasmı amaçlıyor.
Tarih Vakfı Yönetim Kurulu
Üyesı ve 75. Yıl Genel Koordi-
natörü Gülöksüz, TÜRSAK ile
işbirliği içinde gerçekleştirecek-
leri projenin amaçlannı 4 ana
madde altrnda topladı: "Cumhu-
rtvct'in kuruluşunu. etkili birdil
olan sinema ile anlarmak ve ta-
rihi belgelere da>anarak gençle-
• Tarih Vakfı Yönetim Kurulu
Üyesi ve 75. Yıl Genel Ll m
\ * " [ NN 7 i. H1I
Koordinatörü Yiğit Gülöksüz, P-* - I A R J H H l l l SVf \SI
TÜRSAK ile işbirliği içinde
gerçekleştirecekleri projenin
amaçlannı, "Cumhuriyet'in
kuruluşunu, etkili bir dil
olan sinema ile anlatmak ve tarihi
belgelere dayanarak gençleri bu
' konuda bilgilendirmek,
Cumhuriyet'in getirdiği
aydınlanma süreci ile dünyada
yaşanan diğer aydınlanma
süreçleri arasındaki ilişkiyi ortaya
• koymak, sinemayla tarih
arasındaki ilişkiyi güçlendirmek
ve tarih bilincini geliştirmek"
olarak açıkladı.
(Fotoğraf: KUBÎLAY TÜNTÜL)
ri bu konuda bilgilendirmek.
Cumhuriyet'in getirdiği aydınlan-
ma süreci iledümadayaşanan di-
ğer aydınlanma süreçleri arasın-
daki iuşkhi ortaya koymak sine-
mayla tarih arasındaki ilişkiyi
güçlendirmekvetarih bilincinige-
liştirmek.''
TÜRSAK Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Sayar da
'Liuslararası Sinema-Tarih Bu-
luşması'nın kendi aydınlanma
sürecimizin dünyaya tanıtılma-
sında ve dünyadaki aydınlanma
süreçlerinin Türk gencine tanı-
tılmasında önemli bir ışle\ üst-
leneceğini belirtti. Sayar. 'I. Ulus-
lararası Sinema-Tarih Buhışma-
sı' kapsamındayeralacakyanş-
malan ve Buluşma'nın son aya-
ğını oluşturan film festivalinin
henüz kesinleşmemiş programı-
nıda kısacatanıttı.
Ulusal düzeyde üç ayn yanş-
ma düzenlenecek. Bu yanşma-
lann ilki 'Uzun Metrajü Film
Öyküsü Yanşması". Yarışma,
Türkiye'deki değişim sürecini
konu alan yapıtlann üretılmesi-
ni hedefliyor. Tüm >azar!ara açık
olan yanşmaya 10 daktilo say-
fasını geçmeyen film öyküleri
katılabilecek. 1998'in Cumhu-
riyet'in 75. yılı. 1999'un ise Os-
manlı DevIerTnin kuruluşunun
700. yılı olması nedeniyle tema.
'Osrrianlfdan Cumhuriyet'e' ola-
rak belırlendi. Yanşmaya katılan
yapıtlan değerlendirecek seçici
kurul. Rutkay Am. İlhami 1VL-
sırboğlu, Mahmut Tali Öngören.
Giovanni Scognamillo, Fehmi
Vaşar, Engin Yighgil ve Tunca
Yönder'den oluşuyor. Birinciye
150 milyon. ikinciye 100 ve
üçüncüye 50 milyon ödül veri-
lecek. Son baş\uru tarihi 30 Ey-
lül 1998.
tkinci yanşma belgesel film
dalında. Teması 'BirÇagdaşlaş-
ma Projesi OlarakTürkiye Cum-
hurijeti'nin 75 \ ılı' olarak belır-
lenen yanşmaya son beş yıl için-
de üretilmiş, daha önce herhan-
gi bir yanşmaya katılmamış ve
süresi 60 dakikayı aşmayan bel-
gesel filmler katılacak. Seçici
kurulda Söha Ann, Nesli Çö^e-
çen, HUmi Etikan, Yusuf Kur-
çenli. Prof Dr. Stefan Yerasimos
gibi isimleryeralıyor. Yanşma-
da birinci yapıta 250, ikinciye
150. üçüncüye 100 milyon ruta-
nnda ödül verilecek. Son başvu-
ru tarihi 25 Eylül 1998.
Üçüncü yanşma ise 'Sinema
Öğrencileri Kısa Filmleri Des-
tek Programı Proje Yanşması'
adını taşıyor. Teması yine 'Bir
Çağdaşlaşma Projesi Olarak
Türkiye Cumhuriyeti'nin 75 \'t-
h' olarak belırlenen yanşma, tüm
üniversitelerin sinema-televiz-
yon bölümü öğrencilerine açık.
Yanşmaya tek ya da ekip olarak
başvurulabilecek. Seçici kurul
Doç Dr. Hale Künüçen, Prof.
Dr. Ünsal Oskay. Doç. Dr Ra-
gıpTaranç.RekiiıTeksoy ve Prof.
Dr. Mete Tunçay'dan oluşuyor.
Seçilecek 10proje>e 50'şer mil-
yon destek verilecek. Katılım
için son tarih 10 Eylül 1998...
' I. Lluslararası Sinema-Tarih
Buluşması'nm son aşamasını 4-
9 Aralık 1998 tarihleri arasında
Istanbul'da düzenlenecek film
festivali oluşturuyor. Festivalde,
'BirÇağdaşlaşma Projesi Oiarak
Türkiye Cumhuriyeti' ana te-
ması çerçevesindeCumhuriyet'in
kunıluş ve gelişme sürecinin çe-
şitli aşamalannı yansıtan sinema-
tografik filmlerin yer alacağı
'Cumhuriyet'in SinemasT baş-
lıklı bir bölümün yanı sıra, 'Ay-
dınlanma' sürecinin uluslarara-
sı boyutunu irdeleyen fılmler-
den oluşan bölümler de yer ala-
cak.
' I. UhıslararasıSinema-Tarih
Buluşması'nın ana bölümlerin-
den biri 'Uluslararası Yanşma'
olacak. Bu bölümde, son iki yıl-
da üretilmiş tarihsel temalı film-
ler yanşacak. 'Çağımızın Tam-
ğı Sinema' başlıklı bölümde ise
tarihsel belgeseller gösterilecek.
'Sinema'nın Tarihi' başlıklı
bölümde ise doğumunun 100.
yılı kutlanan Sergei M. Eisens-
tein'm yapıtlan gösterilecek.
'I. l luslararası Sinema-Tarih
Buluşması' çerçevesinde çeşitli
panel ve söyleşiler düzenlenecek.
'Sinemada Tarih Yorumlan' ve
'Belgesel Sinemaya Farklı Yak-
laşunlar' konulu panellerin ya-
nı sıra Cumhuriyet dönemini ko-
nu alan bir Türk filminin anali-
zi yapılacak, aynca konuk yönet-
menlerle söyleşiler düzenlene-
cek. Tarih Vakfı'nın 'Sözfö Ta-
rih' projesi ile eşgüdüm içeri-
sinde düzenlenecek 'Sozfö Tarih
Atölyesi' çerçevesinde kısa bel-
geseller gerçekleştirilecek.
Festival etkinlikleri Beyoğ-
lu'nda üç salonda gerçekleştiri-
lecek. Festivalin Düzenleme Ku-
rulu şu isimlerden oluşuyor: Se-
vinç Baloğlu, Belma Baş, tlha-
mi Mısırlıoğlu, ZiyaÖztan, Er-
sin Pertan, Samih Rrfat, Vecdi
Sa> ar. Orhan Sffier, Özkan Ta-
ner, Mete Tunçay, Hüh/a Uçan-
su, Stefanos Yerasimos, Engin
Yiğitgil. Festival Yürütme Ku-
rulu'nda ise Vecdi Sayar, Sevinç
Baloğlu, Fatih Onat ve Oray To-
sunyeralıyorlar.
Oğrenciler de soluk gcrektiren bir oyun-
da güçlerini deneme fırsatı bulmuşlardı.
Bir sorumu yanıtlayamadım. Oğrenciler,
Çehov'u gerçekçi biçemde yorumlama
aşamasuıı gectikleri için mi böyle "iögün"
bir yorum benimsenmişti.
HÜ Devlet Konservatuvan'nın
'Marfa'sı
Konservatuvar Tiyatro Bölümü'nün
*M«rü''sı ise Beşevler'deki binanın alçak-
gönüllü sahne koşullan içinde sahnelen-
mişti. Baştan sona gerçekçi oyunculuğa
dayalı bir yapım. Oyunu sahneleyen Ley-
la Barutçu. ögrencilerinin jesl, mimık
ve diksiyon kullanımının ön düzeyde ol-
masını öngören, alabildiğine yalın bir
sahneleme biçemiyle yetinmişti. 22 öğ-
rencinin dönüşümlü olarak rol aldığı oyu-
nun eğitim amaçlı olduğu kesindi. Oğren-
ciler zorlu bir sınavdan geçiyorlardı.
Ancak bu kez de öğrencilerin ağır rol-
lerinin üstesinden gelmelerini daha kolay-
laştıracak bir sahneleme yaklaşımı olma-
sı gerektiğini düşündüm. En azından tem-
poyu sürekli olarak ayakta tutma, oyun sü-
resınin uzamasını engelleme adına.
DTCF Tîyatro Bölümü'nden
'PeerGynf
DTCF Tiyatro Bölümü bu yıl büyük bir
projeyle geldi gündeme. Yaklaşık elli bö-
lüm elemanı ve öğrencinin katkısıyla ger-
çekleşen Henrik Ibsen in "PeerGynt"
oyunu uzun süredir tiyatro sahnelerimiz-
de yer almıyor. Bir romans yapısı içinde
birbirini izleyen episodlardan oluşan oyun,
çok sayıda ve her düzeyde öğrenciyle
eğitim amaçlı olarak çalışılabilmesi açı-
smdan iyi bir secim. Ancak DTCF'nin me-
kân olanaklannı ve sınırlı teknik dona-
nımmı zorlayan bir oyun. Işte bu kötü.
Yönetmen Gûlayşe Erkoc'un oyuncu-
ya hem olanak sağlayan hem de sahne de-
vinimini ayakta tutarak oyunculuk düz-
lemine destek olan bir sahneleme yakla-
şımı benimsediğini düşünüyorum. Ancak
teknik koşullann sınırlılığı rejiyi özel-
likle ikinci bölümde zorluyor. Oyunu bu-
güne ve tüm kültürlere ulaşörma adına zor-
lu bir dramaturgi çalışmasına girmiş olan
Sddaöodül'ün metninin uzunluğu oyun-
culan 3 saati aşkın bir sözel ve bedensel
maratonun içine atmış. Sonuç olarak da
başanlı giysilerden çevre tasanmına dek
tümüyle ögrenci-öğretmen üriinü olan, yo-
ğun emek ürünü, coşku verici bir ilk bö-
lümden sonra oyunculan da seyirciyi de
yoran bir ikinci bölüme geçiüyor. Oyun
uzadıkça da çevre tasanmı, hareket dü-
zeni, oyunculuk bağlamında zorlanmalar
ortaya çıkıyor.
ODTÜ oyunculanndan Taust'
Şenlik '98 adı altmda 2-10 Mayıs sü-
resince 20 dolayında universite tiyatro-
suna ev sahipliği yapan ODTÜ'de yine
coşkulu günler yaşandı. Birbirinden çok
farklı alanlarda eğitim gören öğrencile-
rin buluştuğu ODTÜ Oyunculan, bu yıl
da iddialı bir yapımla seyirci karşısına çık-
tı.
Goetiıe'nin "Ftust'u, tıpkı "Mart" ve
"PeerGynt" gibi tiyatro yazınının demir
leblebi ürünlerinden. AbduDah Cabahız
ve BakntDedeoğhı'nun sahnelediği "Fa-
ust Birinci Böhlm", amatör tiyatrocular-
dan beklenen enerji, kıvraklık, zekice ya-
kalanmış çözümler açısından, ODTÜ
Oyunculan'nın gelenekleşmeye başla-
yan hünerli/esprili tavnnı bir kez daha ba-
şanyla yansıtıyordu.
Evet, 2000 yılına iki kala, üstesinden
sevimli buluşlarla gelinmiş bir "Faust"
yapımı izlettirildi yüzlerce seyirciye. (Me-
raklılan kaçmrasın, oyun önümüzdeki bir-
kaç gün boyunca sergileniyor.) Sırası gel-
mişken ODTÜ Oyunculan'na küçük bir
uyan. Deri pantolon/ceketli delikanlıla-
nn, erotikgiyimli kızlann oluşturdugu mi-
zansenler -birkaç yıldır çokça yinelendi-
ğinden- çarpıcılığını yitirmek üzere. Eli
Mikrofonlu Şarkıcı imgesi de. Gelecek
oyunlann yorumunda yeni görsel zen-
ginükler gerekiyor...
Gençlerin tiyatrodaki çıkışlannı izle-
mek coşku verici. 1997-98 döneminde,
tiyatroyu kucaklamış bir dolu genç yete-
nek tanıdım. Yollan açık olsun.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Divan Edebiyatına Dair
Bizim bir 'Divan Edebiyatı' sorunumuz var. Yıl-
lardan beri sürüp gidiyor.
Daha adından başlayan tartışmalar söz konusu.
Gençlik yıllanmda bu adın Fuat Köprülü tarafın-
dan icat edildiğini ileri sürenleri dinlemiştim. Hop
oturup hop kalkıyortar; geçmiş şiirimizi Dtvan ve Halk
Edebiyatlan diye ikiye ayırmanın tehlikesinden ko-
nuşuyorlardı.
Hoş, bu tartışmalardan önce tanışmıştım Divan
Edebiyatı'yla. Lise son sınıfta galiba. Yoo, lise iki-
de. Öğretmenlerim Bakiye Ramazanoğlu ve Ra-
uf Mutluay aruz vezni bilmecesinin üstünde çok-
ça duran kişiler değıllerdi.
Yine de bir süre aruz vezni bilmecesini çözme-
ye uğraştık. Bir buhrandı bence. Aruz vezni bir da-
ha çok şükür karşıma çıkmadı.
Bugün neredeyse seçmeli derse indirgenmiş
Türk Dili ve Edebiyatı yine aruz vezninin peşinde
mi koşuyor? Koşsa ne olacak; anadilimizi sevdire-
cek öğretim gitgide kısıtlandıktan sonra...
Geçenlerdesöyleşi için Hoşgörü Hareketi'negit-
tim. Sayın MehmetTaşdiken'in çağnlısıydım. Ko-
numuz, 'okuma alışkanlığımız' üzerineydi. Söz dö-
nüp dolaşıp Divan Edebiyatı'nın günümüzde oku-
tulup okutulmaması gerektiğine geldi.
Hoşgörü Hareketi ama, dinleyici-konuşmacılar iki-
ye bölünüverdiler. Divan Edebiyatı'nın aşktan meşk-
ten söz açtığını öne sürenler oldu. Dilinin öğretil-
mesini isteyenler oldu. Söyleşi, taa 'göçeöe top-
lum' oluşumuza kadar açıldı.
Otuzlu yıllardan günümüze gelen müfredat, geç-
miş şiirimizi tanıtmak, sevdirmek yolunda bence yan-
lış bir rotayı izliyor.
Aruz vezninin cebir denklemine dönüştürülme-
si, geçmiş şiirimizin biçim özellikleriyle yetinilmesi,
'edebiyat' kavramını genç insanlara işe yaramaz bir
şey kılığında gösteriyor. Bu arada ciddi yanlışlara
da yol açılıyor.
Kendimden örnek vereyim: Divan Edebiyatı şiir
örneklerinin aşktan. meşkten söz açtığını sanan-
lardandım. (Gerçi aşktan niçin söz açılmasın?) Gü-
nün birinde Sabri Ulgener'in iktisadî hayatımızın
çöküşüne ilişkin unutulmaz eseriyle karşılaştım.
Ulgener, geçmiş şiirimizden mısra ve beyit örnek-
leri vererek, devrin şairlerinin sosyal endişelerini
eserine kaynak bilmişti.
Saray çevresinde saray için yazıldığını sandığım
bu şiir, böylece Sabri Ülgener'den gelen şaşırtıcı
örneklerie öteki yüzünü gösteriyordu bana. Şairle-
rin sıkıntılı söylenişleri sözkonusuydu. Toplumsal ve
iktisadî hayatın sorunlarından, durumun iyiye git-
mediğinden söz açışlan sözkonusuydu.
Divan Edebiyatı elbette okutulmalıdır. Ama bu-
günkü yöntemle değil. Sabri Ülgener imzalı kitap-
lar, dediğim gibi iktisat tarihimiz üzenne. Ama geç-
miş şiirimizin yelpazesini tanıtmak açısından çok
daha canlı, çok daha ilgi uyandıncı, bilgiyle dona-
tıcı.
Divan Edebiyatı'nı kültürümüzün birikimleri ara-
sında okutmak, edebiyatı sevdirmeye çalıştığımız
-ya da ben öyle umuyorum- genç insanı huzursuz
kılmayacak. Dahası, belli bilgi ediniminden sonra,
meraklısı geçmiş şiirin inceliklerine, biçimsel özel-
likterine, hatta aruz veznine nasıl olsa ulaşabilecek-
;
tir.
_ Abdülhak Şinasi Hisar'ın Aşk Imiş Her Ne Var
Âlemde antolojisı, geçmiş şiirimizi yalnızca 'aşk'çev-
resinde günümüze taşımayı dener Burada aşk bir-
denbire meşkten sıyrılır, insan acısının seslenişle-
rine dönüşür.
Hem yalnız 'aşk' da değil. Hatırlayış ve yâd ediş
bölümünde, Abdülhak Şinasi Şehzade Cem'in di-
zesini sunuyor:
"Hayfaki geçdi bilmedik ol zemân idi"...
Geçmişin şiir birikimini sevdirmek isteyenler ben-
ce şu dizeden yola çıkabilirler: Cem'in hüzünlü se-
rüveninden geçerek, tarihten bu billûrlaşmış dize-
ye adım adım yaklaşarak.
llhan Berk'in de çok güzel bir mısra-beyit anto-
lojisi vardır. Yeni basımı yapıldı mı, bilmiyorum. ll-
han Berk'ten istense, daha kapsamlısını hazıriamaz
mı? Elimizdeki imkânları yazık ki değerlendinniyo-
ruz.
Yaklaşık altmış yıldır geçmiş... Yahya Kemal'in
deyişiyle 'eski' şiirimiz aruz vezni bilmecesine in-
dirgenmiş, ders kitaplarında hayatsız duruyor. Onu
bu haliyle günümüz insanına sanınm benimsete-
mezsiniz.
Takvimde İz Bırakan:
"Bu mısralar, modası geçmiş bazı kelimelerine
rağmen, Türkçemızin ebedî hayatıyla beraberdir-
ler." Abdülhak Şinasi Hisar, Aşk Imiş Her Ne Var
Âlemde (önsözden), Doğan Kardeş Yayınlan, 1955.
Ravel Dörtlüsü
Aya İrini'de
• KühurServisi-1stan-
bul Kültür ve Sanat Vak-
fi'nın düzenlediği 26. Ulus-
lararası Istanbul Müzik Fes-
tivali. bu akşam Aya Irini
Müzesi'nde Fransa'dan Ra-
vel Dörtlüsü'nü konuk edi-
yor. Giovanni Battista Fab-
ris (keman). Reiko Kitaha-
ma (keman), Zoltan Toth
(viyola) ve Jean-Michel
Fonteneau'dan kurulu olan
Ravel Dörtlüsü saat
19.00'daki konserinde: De-
bussy'nin Dörtlü Sol Minör
Op. 10, Faure'nin Dörtlü Mi
Minör Op. 121 ve Ravel'in
Dörtlü Fa Majör yapıtları-
nı seslendirecek.
1986 yılında Lyon"da ku-
rulan topluluk kariyerine
1989 yılında katıld'ığı ve
Kültür Bakanlığı ile Torte-
lier Ödülü'nü kazandığı
Uluslararası Evian Yaylı
Çalgılar Dörtlü Yanşma-
sı 'yla başladı. Dörtlü, 1994
yılında ilki gerçekJeştirilen
'Victoires de la Musique
Classique' kutlamalarında
'En !yi Oda Müziği TopJu-
tağu' seçildi. Giovanni Bat-
tista Fabris. topluluğa 1995
yılında birinci keman ola-
rak katıldı.
Ravel Dörtlüsü reperru-
vanndaki eklektik anlayış
vemüzikal seçimleriyledik-
kat çekıyor. Belli bir müzik
türü üzerinde yoğunlaşma-
malan ve ortak çalışmala-
ra duydukları ilgi bugüne
dekpek çok müzisyenle or-
tak çalışmalar yapmalanna
olanak verdi. Bu çalışma-
lar arasında Laurent Ca-
basso, Serge Collot, Guy
Comenthal, James Dick,
Michael Levinas, Martin
Lovett, Maud Torteöer ile
gerçekleştirdikleri Brahms,
Faurc.Schumann ileyazı-
lı v e emprovize müziği bir-
leştirdikleri Louis Sclavis
programlan da bulunuyor.
Topluluk. 1995 yılında tü-
münü seslendirdikleri Bar-
tok Yaylı Çalgılar Dörtlü-
leri 'nin ardından halen üze-
rinde durduklan Beethovçn
dörtlülerinde, Ravel ve De-
bussy yapıtlanndaki yogun-
luklan. hassaslıklan. ente-
lektüel yaklaşımlan ve duy-
gulanımlanyla ön plana çı-
kıyor. Hollanda'da düzenli
olarak Amsterdam Con-
certgebouw konser salo-
nun'da izleyenleriyle bulu-
şan topluluk, Agence Fran-
çaıse d"Action Artistıque'le
ortak çalışmaları sonucu
dünyanm 5 kıtasmda kon-
serler verdi.