25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 HAZİRAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 GÜRHAN YÜCEL'İN 'RES(ÎMLERÎM)' BAŞLIKLISERGİSİTEMSANAT GALERİSİ'NDE Sîlu vepush manzaı ESRA ALİÇAVUŞOGLU "Resim 'bakmak'la başlar. Kendimi dinliyorum, sessizim; bu bir süreç, inişi fazia çıkışı az. Zamana ihtiyacım var_ Pus- lu manzaralara geri dönüyorum_ Ressam kendine neyi göstermek ister? Mekân duygusunu elden bırakmıyorum, ya figürler?" Gürhan Yücel, 'Res(imlerim)'başlıklı sergisiyle 20 Haziran tanhine dek TEM Sanat Galerisi'ndeizleyicileriylebuluşu- yor. Yeni bir resim dili anyor sanatçı... Bu- nu da hem Doğu'nun hem de Batı'nın re- simsel öğelerini birleştirerek oluşturma- yı amaçlıyor. Resimlerinin görsellik ve düşünsellik arasında gidip geldiğini söy- leyen Yücel, izleyiciye de büyük roller yüklüyor. Kişisel tarihinin siluetlerini yan- sıttığı sergide sanatçı, bireyin öznel bütü- nü ile anlamh iz veya davTanış, işaret gı- bi kavramlann üzerinde duruyor. Gürhan Yücel ile sergi üzenne konuştuk. - Ük serginid 1993'te 'Zaman-Mekân- Insan" başlığında açtınız. Bu çalışmalar son serginize nasıl yansıdı? 1993 tekı sergide kâğıt üzerine kanşık teknikle yapılmış çalışmalar vardı. O gün- den bugüne beş yıl geçti ve bu süre için- de ağırlıklı olarak yağlıboya çalıştım. 1993 'te amacım resim yapılan yüzey i, her an her yerde rastlanabilir yüzey olmaktan çıkanp alt zeminden yeni bir zemin oluş- turabilmekti; bu yüzden de kâğıt kullan- mıştım. Bu resimleri, kâğıdı değişik işlemlerden geçirerek resmin kurallannı bir anlamda reddederek başka bir mantık çerçevesin- de, daha çok çizgi ağırlıklı bir yapıyla ye- niden biçimlendirmeye çalıştım. Bu çahş- malara aklın hantalan demıştim. Bugün de aslında bundan farklı bir şey yapmıyo- rum ama bu kez ıki boyutlu bir yüzeyi da- ha derinlikli bir yüzey olarak kavramak nı- (Fotoğraf: KADER TUGLA) yetındeyım. - Bu sergi hangi kavnunlar üzerindeyol abyor? Bu serginin genel olarak yaklaşımı, si- luetler ve puslu manzaralar... Puslu man- zaralararacılığıyla. özelde kendi kişisel ta- nhime bir yolculuk yapıyorum. Ama el- bette izleyicı de kendine ait çok şey bula- cak bu resimlerde. - Resimlerinizin başbkianndaki çift an- lamlılıkdikkatçekicL. Evet. Bu yüzden iki uçlu olarak tanım- nın imgelemelerinın nelere >o. jv jv^âı n ı bilemiyorum. Öncelikli olarak birresim- den başka bir boyuta atlamanın yollannı araştınyorum. Doğu ve Batı'nın kendine has, benim tarafımdan algilanan bu özel- liklerini resim düzeyinde nasıl birleştire- bilirim, nasıl üst üste kullanabilinm diye düşünüyorum. -Resimlerinizin hemen hepsinde herhan- gi bir alfabey e ait oimayan yaalar var. Bu yanlann kullanılmasının özel bir anlamı simlerle ilgili hoş bir açıklamada bulun- du; bunlann Runık biralfabe olduğunu söy- ledi. Runik alfabe; Orta Asya \e bazı Şa- man kültürlerinde büyü. tılsım gibi birta- kım doğaüstü güçlerin anlatımında kulla- nılan biralfabeymiş. Buradakı kullanımı okunmaktan çok, bizi iç yolculuğa götü- ren, oradan da genele bağlayan düşünsel katman için bir araç olarak kullanılması. tzleyici bunu sembolık bir araç olarak kavrayabileceği gibi ikı boyutlu bir nes- ne olarak da algılayabilir. Bunun içinde bır- • "Iki uçlu olarak tanımlanabilir resimler. Çalışmalar, kişisel tarihin göstergelerine gidebildiği gibi örneğin siluetleşen insanlara bakarak Türkiye'nin genel coğrafyası dahilinde bir ülkenin üstüne inen puslu manzara olarak da adlandınlabilir." lanabilir resimler. Çalışmalar, kişisel ta- nhın göstergelerine gidebildiği gibi örne- ğin siluetleşen insanlara bakarak Türki- ye'nin genel coğrafyası dahilinde bir ül- kenın üstüne ınen puslu manzara olarak da adlandınlabilir. Buradaresimlerimi be- lirlemek gibi bir niyetim yok, sadece bir- takım resimsel araçlarla bir düşünce dün- yasına sıçrama yapmak, bunu da izleyici- nin kavradıklanyla çakıştırmayı amaçlı- yorum. Resimlere; görüntüleri bir iç yol- culuğun göstergeleri demek daha doğru. •Hem ıçe, hem dışa doğru bir gidiş var re- simlerde. Bakışın iki yanlılığı... Izleyici- Bu resimlerde birden fazla katman var. Bu katmanlar aracılığıyla birtakım ipuç- lan ortaya çıkanlıyor. Sergide genel ola- rak tensel renkler ağırlıkta ama tene ait hiç- bir şey gösterilmiyor. Yazılara gelince... Bunlan salt yazı olarak algılamadım. Bu yazılarokunmak için yazılmış bir alfabe- nin ürünleri değil. Daha çok çizgi ağırlık- lı, çizgi aracılığıyla ortaya çıkmış özel bir alfabenin ürünleri. - Bunun biçime hizmet ettiğini söyleye- bilir miyiz? Biçime hizmet etrniyor. Ben bunun is- mini koyamamıştım ama Cüven Turan. re- den fazla anlam var. Bu, sözgelimı Batı'nın ışık ve gölgesi olduğu kadar Doğu'nun iç yolculuğu ya da yazı imi olarak da düşü- nülebilir. Güven Turan şöyle betimliyor: "Derinlik değil, dibe doğru giden katman- lar duvgusu \eri>or. Buradaki Runik al- fabe resimleriçin büyüsel birefckt kabyorf Yazının çızgısel olarak benım dünyam- da ya da benim yaptığım katmanlar ara- sında önemli bir yeri var. Doğu'nun ken- dine has kaiıplan içinde de değerlendir- meye çalışıyorum yazıları. - Doğu'ya özgü dediğiniz zaman, min- yatiirü açıklamak için kullanılan yazının modern Türk resmine uygulanıp iyice so- yudanmış hali olaraktanımlayabifir mhiz? Evet çok doğru. Ben edebivatçı deği- lim. Öncelikle resim aracılığıyla, birta- kım göriintülerle sunduğunı tezi benim anlamam ve bunu anlatmam gerekiyor. Bu resimlerde Batı resminin kendine has resimsel değerlerinden örnekler bulabı- leceğınız gibi Doğu resminin sizın dedi- ğiniz gibi minyatürün detaycı dünya gö- rüşünün ızlerinı de bulabiliriz. Yeni resim dili nasıl olmalıdır dıye araştıran biriyim. Bunu yaparken akademik resim tarzını ve dilini dışanda bırakmayı ilkesel olarak tercih edıyorum. - Grank eğitimi aldınız. resimsel arayı- şımz ise taşbaskı ve gra\ürle basladı. Re- sünlerinizde bunlar ne ölçüde etkıli oldu? Gravür ve taş baskının özellıkle işçilik anlamında ve benım çızgı gelışımimde yardımı oldu. Gravür, bildiğiniz gibi çiz- giler aracılığıyla çizgınin çeşıtli yorumla- nyla ve dokulanyla orta> a çıkanlıyor. Her akademik eğitimin sonucunda olduğu gi- bi teknik olarak bir şeyi çözmek her şey demek olmuyor. O zaman ben bu anlam- da gravür ve taşbaskıyı anılarda bıraktım. Bu sergi derin ve büyük ıddıalar üzen- ne kurulmadı. Tam tersine tartışılsın is- tiyorum resımlenm. Resim; görsellıkle düşûnsellik arasmda gidip geliyor. ben ikisini de kullanmaya çalışıyorum. Çocuk tiyatrosunun efsanevi ismi Volker Ludwig: Çocııldar önendî eleştirmeıılerinıiz • Çocuk tiyatrosunun dünyadaki en önemli temsilcilerinden Grips Tiyatrosu'nun kurucusu Volker Ludwig, " 1. Uluslararası lstanbul Çocuk Tiyatrosu Festivali ve Eğitim Programf'nın konuğuydu. Kültür Servisi - "Çocuk tiyatrosu, masallardan iba- ret olmamabdır. Tam tersi- ne. yaşamı gerçek olan yön- leriyle aktaran bir türdür çocuktiyatrosu.Çocuklara, masal anlatmak yerine, on- lara cesaret aşılamalıyız. Dünyayı değistirebiiecekİeri- ni kavramalıİar." Bu sözle- rin sahibi. çocuk tiyatrosu- nun dünyadaki sayılı 'okuTlanndan biri olan Grips Tiyatrosu'nun kurucusu ve sanat yönetmeni VbBaer Lud- wig. Tiyatro... Tiyatro... der- gisi tarafından Kültür Ba- kanlığı'nm desteğiyle dü- zenlenen 'l.Lluslararası ls- tanbulÇocukTiyatrosu Fes- tivaE veEğitim Progrann'nın konuğu olan \'olker Lud- wıg, ŞehirTiyatrolan Tiyat- ro Araştırma Laboratuva- n'nda(TAL)13Nisan-23 Mayıs tarihleri arasında ger- çekleştirilen atölye çalışma- lannm 'sertifika dağıbm tö- reni'ne de katıldı ve semi- nerlere katılan 'tiyatro miB- tanlan'naplaketlerini verdi. Ludvvig, bundan 28 yıl önce Almanya'da kurulan Grips Tiyatrosu'nun 'çocuk- lar için gerçekçi tiyatro' ya- pan, devrimci ilkeleri olan bir topluluk olduğunu be- Urtiyor. '68 devrimi'nin ço- cuk tiyatrosundaki uzantısı olan Grips Tiyatrosu, ço- cukiara içinde bulundukla- n sosyal çe\Teyi ve bu çev- rede yaşananlan 'gerçekçi' birdille aktarmayı ilke edin- miş. Kendisi de bir '68 'li olan Ludwig, çocuk tiyatro- sunda büyük bir devrim ya- ratan Grips'inbugün dünya- nın pek çok yerindeki tiyat- ro topluluklan tarafından ömek ahndığını belirtiyor. Peki Grips Tiyatrosu'nu bu denli 'devrimd' kılan ne? Öncelikle Grips Tiyatrosu bir oyun üzenne çalışırken çocuklann ne düşündüğü- ne önem veriyor. Oyun ya- zarlan, çocuklann fikirleri- ni alıyor, onlarla tartışıyor- lar. Grips Tiyatrosu, tiyatro pedagojisi uzmanlan ile de çalışıyor ve çocukiara ken- di dünyalanna nasıl sahip çıkacaklarının ipuçlarını göstenyor. Ludwig. bütün bu nedenlerle çocuk tıyatro- sunu 'poütikbirtiyatro'ola- rak nitelendırivor: "Çocuk- lar.gerçekçi tiyatro karsısn- da. sahnedeid karakterle öz- deşleşiyor \e kendi sorunla- nna bö> leliklesahipçıkıvor- lar. Bizim en önemli eleştir- menlerinüz onlar." Almanya'nın en eski ve önemli tiyatro toplulukla- nndan Grips Tiyatrosu'nun 28 yıldır sanat yönetmenli- ğini üstlenen Ludvvig, Al- man fılolojisi ve sanat tari- hi öğrenımi görmüş. Tiyat- ro anlamında, akadernik ola- rak herhangi bir eğitim al- mamış olsa da Grips'i dün- ya çapında üne kavuşturan pek çok oyuna imzasıru atan Volker Ludvvig, Türkiye'de çocuk tiyatrosu yapmak is- teyenlere şöyle seslenıyor: "Sakuı cesarednLri vitirme- yin; çocuk ti\atrwu için i>i bir şeyler yapmaya çauşuı. Çocuktiyatrosu da en azye- tişkin tiyatrosu kadarönem- lidir ve i> i bir çocuk tiyatro- sunu oluşturmanın ilk ko- şuiu. neden çocuk tiyatrosu yaptığım bilmektir." Çocuk tiyatrosu alanın- da Türkiye'de gerçekleşti- rilen bu ilk uzun soluklu et- kinlik ise atölye çalışmala- n ve 1. Türkiye Çocuk Ti- yatrosu Kurultayf nın ardın- dan şimdi de dünyanın dört bir yanından oyunlann yer alacağı festıvale kucağını açıyor. Ludvvig, bu çabala- n çok sevindirici buluyor ve çocuktiyatrosunagönül ve- ren herkesin bu etkinliği sü- rekli kılmak doğrultusun- da, elinden geleni yapması gerektiğinı söylüyor. Grips Tiyatrosu'nun kurucusu Volker Ludvvig. Lennon kardeşlerin müzik mirası kavgası Kültür Servisi -John Lennon'un ikı oğlu Julian ve Sean arasındaki rekabet müzik alanında da sürüyor. Julian Len- non babasının sesini ve bakışlarını al- mış, ufak kardeşi Sean ise yaratıcılığı- nı. tki kardeş babalannın müzik deha- sını kim aldı konusundaki yanşı aynı dö- nemde çıkardıkJan albümlerle başlattı- lar. Albüm satışlan ve listeler Cynthia Lennon'ın oğlu olan 35 yaşındaki Julian Lennon'm YokoOno'nun 22 yaşındaki oğlu Sean'ı geçtiğini gösteriyor. 'Yetenek'lakabıyla anılan Sean'ın al- bümü eleştirmenlerden olumlu tepkiler alıyor. The Sunday Times'ın yazarla- nndan Andrew SmMh iki kardeşin albüm- lennı karşılaştınrken Sean'ın albümü için "daha taze, a\dınlık ve özgün" di- yor. Julian'ın da destekçileri var. Mojo dergisinin yayın yönetmeni iki kardeşi şöyle değerlendiriyor: "Julian piyano çalarken babasının etkisinden hâlâ kur- tulamamış olmasına karşın albümü ol- dukçaiyi. Sean'ın sesi ise ne yazık ki an- nesine benayor." Herkesin hemfikir olduğu nokta ise iki kardeşin albümlerini aynı anda çıka- rarak kamuoyunu tercih yapmaya zor- ladıklan. Geçen yıllarda müzik piyasa- sında Oasis ve Blur arasında da benzer bir rekabet yaratılmıştı. İkı kardeş ara- sındaki sorunlar Sean'ın albümü piya- saya çıkarmadan kısa bir süre önce ba- basının aykırı görüşleri nedeniyle dev- let tarafından öldürüldüğünü açıklama- • Beatles grubunun solisti John Lennon'un iki eşinden olan oğullan Julian ve Sean arasındaki rekabet müzik alanında daha da alevlendi. İki kardeş babasının izinden yürüme yanşını aynı dönemde çıkardıklan iki albümle başlattılar. Albüm satışlan Julian'ın, Yoko Ono'nun oğlu Sean'ı geçtiğini gösteriyor. sıyla daha da gergin hale geldi. Julian. Sean'ın açıklamasına yanıt olarak hiç kimsenin bu gibi konularda elinde ka- nıt olmadan iddialarda bulunmaması gerektiğini söyledi. Kardeşler birbirle- riyle didişedursunlar kesin olan bir şey var. o da her ikisinin de 1980 aralığın- da vurularak öldürülen babalannın göl- gesınden kurtulamayacakları. Efsanevi sanatçınm eserlerinin son olarak top- landığı 'Lennon Legend' adlı albüm bu- güne dek altı yüz bin adet sattı. Sean albümünde babasının çocukla- n için yazdığı 'Beautiful Boy' adlı şar- kıya yer verirken, Juilan için yazılan 'Goodnight' adlı parça yok albümde. Babasının anı eşyalannı satın alarak ona daha çok yaklaşmaya çalışan Julian. Se- an ile iletişim kurmaya çalıştığını ancak olumlu yanıt alamadığını söylüyor. 22 yaşındaki Sean ise özel yaşamıyla da ba- basının izinden gidiyor. Bugünlerdeonu en çok ilgilendiren konu 37 yaşındaki Japon avant-garde müzisyen sevgilisı Yuka Honda. Lennon'ın her ikı oğlu da daha küçük yaşlardan müzikle ılgılenmeye başla- dılar. Julian Paul Mc Cartney'den gitar dersi almıştı uzun süre. Mc Cartney an- nesiyle babası aynlırken Julian için 'Hey Jude' adlı parçayı bestelemişti. Ancak Julian annesiyle Kuzey Galler'e yerle- şince koptular. Sesini babasına benzet- mekle suçlanmasma karşın 1990'daki ilk albümü "Valotte" ile büyük çıkış yaptı Julian. Bunun ardından birdönem uyuşturucuyla mücadele ermek zorun- da kaldı. Daha sonra çıkarttığı üç al- büm birincisi kadar başanlı olamadı. Sean ise oldukça renkli bir çocukluk geçırdi. Annesi Yoko onu çok sıkı bir ko- ruma altına alırken. MkrhadJackson.Da- vid Bowie ve Lenny Kravitz gıbı sanat- çılarla irtibat kurmasını sağlıyordu. İlk müzik deneyimi dokuz yaşındayken çı- karttığı rap single ıdi. Babasının "Give Peace a Chance" adlı parçasını Körfez Krizi döneminde yeniden yorumladı. Peki Lennon kardeşlerin birlikte bir konser vermesi mümkün mü? Müzik çevresinin ünlüleri böyle bir konserin ye- ni kuşak Lennonlann arasını düzeltece- ğını savunurken YokoOnocephesi: "Bu, meraklı insanlann toplanacağı saçma sapan biretkinükten başka birşe>'oiamaz. Hiç kimse aklına bile getirmesin" yorumunu yapıyor. Boğaziçi Universitesi'nden 40. Yıl Etkinlikleri KültürServisi-Boğaziçi Üniversitesi Ik- tisadi ve ldari Bilimler Fakültesi 40. Yıl Etkinlikleri, bugün ve yarın Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampusu'nda gerçek- leştirilecek. Etkinliklerbugün saat 10.00'da Boğaziçi Üniverstesi Rektörü Üstün Ergüder, Baş- bakan Mesut Y ılmaz ve itBF Dekanı Gü- ven Alpay'ın katılacağı açıiış töreniyle başlayacak. Ardından Pensilvanya Üni- versitesi Ekonomi Bölümü'nden Prof. Mark R Rosenz>veig 'eghiın' ve Prof. Tay- yeb Shabbir 'finansal krizler' konulu ko- nuşmalanyla etkinliklere konuk olacaklar. Etkinliklerin birinci günü, saat 16.00'da \Vharton School of Business'tan Prof. Ro- bert House'ın yapacağı konuşmayla devam edecek. Etkinliklerin ıkinci gününün ilk konu- ğu, Chicago Universitesi'nden Prof.Mer- ton H. Miller. Miller'in saat 10.00'da ya- pacağı 'Türkiye ve Avrupa Para Biriiği' ko- nulu konuşmadan sonra saat 11.45'te BÜ ve IİB Fakültesi'nintanıtıldığıbirdiagös- tenmi gerçekleştirilecek. Etkinliklere katılan son könuşmacı ise Harvard Universitesi'nden Prof. Sevb Ben- habib. Benhabıb konuşmasında 'demok- rasi, kimlik ve yuzv ılın sonunda sosyal ha- reketter' gibi konulara değinecek. Etkinlikler yann akşam saat 21.00'de Fahir Atakoğlu'nun vereceği konserle so- na erecek. Konser, BÜ Güney Kampus Yeşil Alan'da, konuşmalar ise BTS-Albert Long Hall'da gerçekleştirilecek. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Yahya Kemal'in Anlattığı Ali Kemal llhan Selçuk'un siyasal edebiyatımıza armağan et- tiği ikı sözcüğü kimi zamane düşünürlerinin suratla- nna vurmadaki biçem zarafeti dikkatinizi çekmiştir. "Ali Kemalist", "Ali Kemalistler". Ulusal kültür birikiminin esinlediği bu ikı sözcüğü, yalnız Kemalizm karşıtlığını duyumsatmak için kul- lanmıyor llhan bence. Yakın tarihimizde Kemalizme karşı olduğu bilinen çok sayıda düşün, politika ve sanat adamı arasında "Ali Kemalist" oimayan niceleri var çünkü. Örneğin Mehmet Akif... Kurtuluş Savaşımızın emperyalızme karşı yapıldı • ğı gerçeğinı bılerek var gucuyle destekleyen Akıf'ı, Kemalist olmadığı için "Ali Kemalist" olarak nitele- yebilir miyiz? Ya savaş yıllarının Meclis'inde II. Grup arasında yer alan pek çok milletvekilini?.. Gençler için yazıyorum. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra ışgal ordulannın komutanlarıyla işbirliğı yapan Damat Ferid hükümetınde dahıliye nazırıyken, Ulusal Kur- tuluş Hareketi'nı önlemek isteyenlerın başında gelı- yordu Ali Kemal. Halifelik kurumunun geleneksel ağıriığını kullan- mak istedi bu amaçla. Bu amaçla Ingiliz altını ile sa- tın alınan, kimliğinde "Osmanlı Islam" olduğu yazılı paralı askerleri kullandı. Yetmedi. Ne kalmışsa, dev- letin gücünü, şeyhülislamın fetvasını ve yazarlığını kullandı. Yetmedi. Işbirlikçide vatan sevgısı mi olur. Nedirteslim olan- lara özgü yıkılışın son aşaması? Vatan hainliği... . . • • • Masamda Yahya Kemal'in -ölümünden sonra- yayımlanan kıtaplarından bırı, "Sıyası ve Edebı Port- reler" (I. bas. 1968) var. Şairımiz on dokuz sayfa bo- yunca, bence, korkulu bir düş görmüş gibi anlatıyor Ali Kemal'i. Ama kendisınden beklenmeyecek kadar da korkusuzca yargılar vermekten çekinmemiş. Okurlanma yazının amacıyla ilgili kimi bölümleri vermek istiyorum: • Samsun'açıkan Mustafa Kemal Paşa'nın meş- hur Havza nutkundan haberdar olduğu zaman kabı- na sığamadı, hiddetinden adeta çıldırdı, sağına so- luna küfür savurmaya başladı. • 16 Mart baskınını (Istanbul'un işgalinı) Ali Kemal hararetli bir sevinçle karşıladı. • Halife ordulannın teşekkül ettiği günlerde milli harekete saldıran ihanet kuvvetınin hem kumanda- nı, hem de erkân-ı harbıye reisı gıbı bir vazıyet ald*. • Halk, ecnebı ceberutunu lstanbul sokaklarında her gün görüyor, Marmara'nın Anadolu sahillerınde- ki katliamın haberterini alıyor ve Ali Kemal'in bunla- ra sustuğuna, yalnız Ankara'ya bağırdığına dikljat ediyor ve hükmünü veriyordu. »;* Yahya Kemal'in vurguladığı "hükmün" son aşama*- sını Nâzım Hikmet "Memleketımden insan Manza- ralan"nda okuyacağımız dızelerle anlatmıştı: ..^ "Birden ahalı başladı bağırmaya: . -;,• Kahrol Artın Kemal! ., . . , <• Durdu. Arkasınabakt, _ . , ^ â , ;ı : ( t / 1 konağın kapısından tarafa, • • " r , jı belki de geri dönüp içeri girmek için Fakat yüzüne karşı kapıyı ağır ağır kapadılar. Yürûdü sallanarak on adım kadar. Ahali boyuna bağınyor. Bir taş geldi arkadan başına çarptı. Bir taş daha bu sefer yüzüne. Kınldı gözlüklen, ,. bıyıklarına doğru kanın aktığmı gordüm." Dönem yeni işbirlıkçiler ürettikçe "Ali Kemalist" nitelemesinin güncelleşeceğini sanıyorum. Günü- müz gençliği değişen toplum koşullarına karşın, Ulu- sal Kurtuluş Savaşı gençliğinden daha az bılinçli ve vatansever değil çünkü. Yaymcılar bandrol yasası'na farkh bakıyor Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı tarafından kitap- lara bandrol zorunluluğu getirilmesinın ardından ya- yın dünyasındaki tartışma büyüyor. Kültür Bakanı Is- temihan Talay. Türki- ye'nın önde gelen yazarla- rıyla birlikte bugün saat 11.00'de Atatürk Kültür MerkezTnde bandrolun ge- leceğini belirleyecek. Top- lantıva. Ahmet.\ltan,Ata- oi Behramoğlu. Duy gu .Ase- na, Yaşar Kemal, Orhan Panıuk. Latife Tekia, Meh- met Altan, Alpav Kabaca- lıve Mustafa Şerif Onaran gibi isimlenn katılması bek- leniyor. Öte yandan yayıncılar. Kültür Bakanlığı'nca 1 Temmuz Çarşamba günü yürürlüğe girmesi planla- nan. her kitaba ayrı bir bandrol ya da hologram ya- pıştınlmasını öngören 'Fi- kirveSanatEserlerinin İşa- retienmesine İlişkin Yönet- metik' konusunda farklı gö- rüşlersavunuyorlar. Türki- ye Yaymcılar Biriiği Başka- nı Atîl Ant ise uygulama- yı 'sansür' olarak nıtele- mişti. Bunun üzerine Türkiye YazarlarSendikası Edebı- yatçılar Derneğı ve PEN Yazarlar Derneği yönetici- leri bir araya gelerek Kül- tür Bakanlığf nın bandrol uygulamasına bir an önce geçmesi gerektiğini belirt- tiler. PEN Yazarlar Derne- ği düzenlediği basın top- lantısında. üniversite öğre- tim üyelerinin bağlı bulun- duklan kuruluşlarla da iliş- kı kurularak 'Edebiyat ve Bilim Eseri Sahipleri Mes- lek Biriiği' kurulmasını ka- rarlaştırdılar. Toplantıda. bırlığın, Fıkır \ e Sanat Eser- len Kanunu'nun 42. mad- desı çerçevesinde üveleri- nin ortak çıkarlarını koru- mak ve haklarını ızlemek üzere kurulacağı da v urgu- landı. Toplantıda ayrıca Kültür Bakanı Istemıhan Talay 'a da bırmektup gön- denlerek kıtaplarda band- rol uygulamasına bir an ön- ce geçılmesı ve meslek bır- lıklen tüzüğünün acil ola- rak çıkarılması için çaba harcanması gerektığı de be- lırtildı tzmırKıtapveKır- tasiyecıler Odası ise kor- san yayıncılık sorununu ele alarak. kültür kıtaplannın yanı sıra ders kitaplannda da korsan basıma başlandı- ğnı açıkladı. AdamÖyküDergisinin Genel Yayın Yönetmeni Se- mihGümüşde kitapdün- yasım denetım altına alacak olan bandrol yasasının uy- gulamaya sokulamayaca- ğını savunarak. "Yajincıla- nn. elbirliği ile bandrol ya- sasını uygulamamasını di- liyorum'" dedı. Aynntı Ya- yınları Genel Yayın Yönet- meni Ömer Fanıkıse "Dü- şünce özgürlüğünü kısıtla- yacak,de\1etsansürünüço- ğaltacak bandrol yasasını uygulamayacağız" dedı Fa- ruk, bugün yazılı kültüradı- na yapılan her şeyın. sınır- sız zorluklarla: yayıncılann. yazarlann v e çe\ irmenlenn özvensıyle gerçekleştığıni belirtirken, Kültür Bakan- lığı'nın sorun çıkartmak- tan başka 'yazdı kültür'e hiçbir katkısı olmadığım da sözlerine ekledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle