Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZtRAN 1998 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Çevreyi Korumada Toplum Yaran
Prof. Dr. CEVAT GERAY
Ç
evre sorunlannın odağını.
dogal kaynaklann kullanı-
mında bireysel çıkarkarşı-
sında toplum yarannın sağ-
lanması sorunsah oluştur-
maktadır. Daha geniş bir
yaklaşımla, doğal, ekinsel, tarihsel çev-
re bir bütündür. Her türden ulusal kay-
naklara zenginliklere toplumun ortak
malı gözüyle değil, aşın gelir dürtü-
süyle bir metaolarak bakılması. bu ko-
nuda çagımızın en büyük yanlişlığını
yansıtmaktadır. Insan yapısı olmayan do-
ğal çevre insanın günlük yaşama, üret-
me, dinlenme etkinliklerini gerçekleş-
tirdiği bir bütünleşmiş dizge oluşturmak-
tadır. Her türlü özellikleriyle toprak.
hava, su, iklim, bitki örtüsü, hayvan
topluluğu gibi fıziksel varlıklann. do-
ğal olgulann birbirine bağlı olduğu bu
öğeler, toplumun yarattığı uygulayım-
bilimsel teknolojik öğelerle karşılıkh et-
kileşim içindedir. Bunlardan birindeki
değişme. öbürlerinde de değişiklikler
yaratmakta; hem doğal çevre, hem de
insanın ekonomik ve öbür etkinlikleri
üzerindekimi sorunlardoğunnaktadır.
İnsanın var olması ıçin kaçınılmaz or-
tamı sağlayan doğal çevre, insanın ya-
şamsal etkinlik sürecinde yararlanılan
özdeksel (maddi) öğelerin. enerjinin
kaynağını oluşturmaktadır. Tarihin her
döneminde, her aşamasında (ilkel, fe-
odal, anamalcı, toplumcu düzenlerde)
toplumun var olması, gelişmesi için
doğal çevreyi sömürme gereksinimi
duyumsanmaktadır. Zamanla, dünya
nüfusunun hızh artmasıyla gereksin-
meler arttıkça özdeksel ekin (maddi
kültür) geliştikçe insanın doğadan al-
dıkları. yok ettiklen hem nicel hem de
nitel bireşim olarak genişlemiştir. Kul-
landığı enerji ve hammeddeye karşılık
insanlık doğal çevreye çöpleri, atıkla-
n geri vermektedir. Bugün, özdeğin
(maddenin) enerji ile ilişkisi büyük öl-
çeklere ulaşmıştır. Bunun sonucunda,
insanın üretim etkinliklerinin etkileri je-
olojik. kozmik güçlerin etkisine göre da-
ha baskın gelmektedir. Doğal dengenin
bozulmasında başlıca etmen budur.
Kentsel gelişme ve tanm topraklan:
21. yüzyıla girerken Türkiye nüfusunun
dörtte üçü kentlerde yaşamaya başla-
yacaktır. Bu 2000 yılına değin yakla-
şık 25 milyon insanın kentlere yerleş-
tirilmesini, konutlandınlmasını, işlen-
dirilmesini gerektirecektir. Yalnızca ko-
nut gereksinmesini karşılamak için, her
yıl 25 bin hektarlık tanm toprağının
kentsel kullanıma açılması gerekmek-
tedir, yalnız konut için önümüzdeki on
yıl içinde 250 bin hektar tanm topra-
ğının kentsel arsaya dönüştürülmesi
söz konusudur. Türkiye'de, çok verim-
li tanm topraklan, toprak vurguncula-
rının eliyle acımasızca kentsel kullanı-
ma geçirümektedir. Geçmişten dersat-
mak. gidenek azalan verimli tanm top-
raklannı korumak zonındayız. Tanm
topraklannın bilimsel yöntemlerle ko-
runması, geliştirilmesi konusunda bir
kamusal yetke (otorite) yoktur. Önce-
leri Tanm ve Toprak Reformu Müste-
şarlığı'nın bu konudaki kimi olumlu
girişimlerini anımsıyoruz.
Konjyamadığımız kıyılarunız: "Kı-
yı, kıyı kuşagı (şeridi)" toprak rantına
konmak isteyen çeşitli kesimlerin çıkar-
lannın çatıştığı biralandır. Kıyüanmız,
çokuluslulara. yabancı holdingiere on-
lann yerli işbirtikçilerine peşkeş çekil-
mekte. yağmalanmaya. betonlaşmaya
kurban gitmektedir. Yaşayan kuşakla-
nn geçici çıkarian, gelecek kuşaklann,
ulusun uzun soluklu yararianna yeğlen-
mektedir. Başka bir anlatımla, çıkar ca-
tışması aynı zamanda kuşaklararası bir
boyut kazanmıştır. Bütün bu çıkar ça-
tışmalannın sona erdirilmesinde tek
önlem "toplum yaranna kullanım"ı
sağlamaktır.
1982 Anayasası (madde-43) kıyıla-
nn devletin egenimi, kullanımı altında
olduğunu belirttikten sonra kıyılarda.
deniz ve göllerin kıyılannı çevreleyen
kıyı kuşağından yararlanmada önce-
likle "kamu yaran"nın gözetılmesini
öngörmektedir. Kişilerin bu yerlerden
yararlanma olanak ve koşullannın ya-
sayla düzenleneceği anayasada belirtil-
miştir.
Ormanlarda yağma: Anayasa, 169.
maddesiyle, devlet ormanlannın iyeli-
ğinin (mülkiyetinin) özel gerçek ve tü-
zel kişileredevredilmeyeceğini, zaman
aşımından yararlanılarak iyeliğe geçi-
rilmeyeceğini. bu ormanlann devletçe
yönetilip işletileceğini öngürmüştür.
Anayasa, "Kamu yaran" dışında orman-
lann kullanma, yararlanma (irtifak)
hakkına da konu olamayacağı ilkesini
getirmiştir. Turizmin özendirilmesine
ilişkin 2634 sayılı yasa ile turizm alan-
lannda, özeklerinde kamu taşınmazla-
nnın, onnanlann turizme aynlması ön-
görülmüş, yabancılann taşınmaz edin-
melerine olanak sağlanmıştır. 6831 sa-
yılı Orman Yasası'nda 1987 yılındaya-
pılan bir değişiklikle turizm alanlany-
la özekjerinde "kamu yaranna7
* olan her
türlü yapılar. tesisler için gerçek ve tü-
zel kişilere devlet ormanlannda 49 yı-
la değin uzun süreli kira yoluyla izin ve-
rilmesi öngörülmüştür. Birtesisin bun-
dan yararlanabilmesi için en az 100 ya-
taklı olması ölçütüyleyetinilmiştir. Kı-
yı içeren ormanlanmızın durumu bu
açıdan ilgi çekicidir. Burada hem kıyı
hem de orman birlikte yağmalanmak-
ta, doğa yok edilmektedir. Yabancıla-
nn turizm tesisi yapmasına izin veril-
dikten sonra, bu alanlar öze! koruma böl-
gesine alınarak yerli yatınmcılara. gi-
rişimcilere yasaklanmış, böylece ya-
bancılara, onlann işbirlikçilerine ayn bir
tekel olanağı sağlanmıştır. Böylece hem
kıyının hem de ormanın, daha doğru-
sudoğanınyabancılarcayokedilmesi-
ne yol açılmıştır.
Arap şeyhleri Boğaziçi'nde: Köy ve
Tapulama yasalarıyla yabancılann kı-
yılarda, kırsal bölgelerde ve Boğazi-
çi'nde tasmmaz satın almalanna olanak
sağlayan, kamuoyunca "Yabancıfara
Mülk Yasası" adıyla bilinen yasanın
iki kez Anayasa Mahkemesi'nce ana-
yasaya aykınlığı gerekçesiyle iptal edil-
mesi de, o günün iktidannın bu konu-
daki tutumunun ne denli ciddilikten
uzak olduğunun açık bir kanıtıdır. Arap
şeyhlerinin olup bittiye getirilerek bu
yasadan yararlandınldığı kamuoyunu iz-
leyenlerce biliniyor. Bilindiği gibi, Bo-
ğaziçi yalnızca ülkemizin değil, tüm
insanlığın sahip çıkması gereken ulu-
sal, evrense! bir doğal zenginlik. güzel-
lik anıtıdır.
1983'te çıkarılan 2960 sayılı Özel
Yasa'yla bogazın korunması. ulusal,
toplumsal yararlara uygun bir kullamm
sağlamak amacıyla çeşitli önlemler
getirilmişti. 1984'te çıkanlan lmar ve
Gecekondu bağışlamalanna ilişkin yasa
hem kıyılarda hem de Boğaziçi'nde
kaçak yapılan bağışlama dışında tutul-
muştu. Sonradan çıkanlan 3194 sayılı
lmar Yasasf yla kıyılar bağışlama kap-
samına alınırken. Boğaziçi öngörünüm
bölgelerinde de konuta izin verildi. lmar
Yasası'nın buna ilişkin maddeleri
Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi.
Kamuoyuna açıklanmasma karşın, karar
Resmi Gazete'de yayımlanıncaya değin
pek çok villaya beledıyece izin verildiği,
Devlet Denetleme Kurulu'nca da sap-
tanmıştı.
Çevre koruma amacı yanında çev-
reye zarar vermeden kıyılann toplum
yaranna kullanımını sağlamak gerekir.
Bu da imar planlaması, karar. uygulama
ve denetimleriyle sağlanır. Türkiye'nin
bütün kıyıları, doğal zenginlikleri bir
bütün olarak topluca özel koruma böl-
gesi niteliğindedir. Bö> le parçacı, yap-
tınmı olmayan düzenlemelerle doğal
çevre korunamaz. toplumun yararlan-
masına açılamaz. Halkm katılımını
özendirip çevre bilincini kazandırmadık-
ça. bu amaçla yerel yönetimlerin itici
gücünü harekete geçirmedikçe doğa!
kaynaklann, zenginliklerin korunması,
geliştirilmesi, toplumun yararlanmasına
açılması söz konusu olamaz. Bireysel
dinlence yerine kitlesel, toplumsal turiz-
min özendirilmesi yeğlenmelidir.
TARTIŞMA
Vergi Tasansına Neden Karşılar
• • lkemize çok
• "•"pahalıya mal
• I olan bir
I I bunalımdan
I I geçmekteyiz.
^ ^ ^ ^ Yetersiz üretim,
yüksek fiyat artışlan, paranın
sürekli değer yitirmesi, artan
iç-dış borçlar ve yozlaşıp
çürüyen toplumsal ilişkiler
olarak özetlenebilecek bu
bunalımın bir de
tamamlayıcısı vardır: "Vergi-
kaçırma-cenneti" olmak. Bu
olumsuzluga karşı kördügüm
olmuş sorunlan çözmek
yönündeki çabalann sürdüğü
de doğru. Bu didinmeleri
etkisiz kılmak isteyenler de
boş durmuyorlar. Daha örgütlü
ve ekonomik güce sahip
oldukları için sesleri gür
çıkıyor. Bundandır ki rantiye
emekçiden, vergi kaçıran
ödeyenden, çalan çalmayandan
daha baskın görünüyor. Bir
vergi yasası kotanlıyor. Maliye
Bakanı TV kanallannda,
gazetecilerin, finans
kuruluşlan temsilcilerinin
önünde. vergi vermeyenleri
vergilendirecek tasanyı
savunmak uğruna gece
yanlanna değin ter dökerken;
işçilerin, memurlann,
öğrencilerin, işsizlerin -o
büyük, sessiz çoğunluğun-
desteğini sağlamakla birlikte;
gûçlennı aşılmaz bir dağ gibi
ârkasında duyamıyor!
Yalnızlık. Türkiye'de halkın
çıkarian için savaşım veren
çogu insanın tanıdığı bir
duygudur ne yazık ki. Anılan
durumu değiştirmek yolunda
küçük bir adım olmasını
dileyerek 3 Haziran 1998
günlü Cumhuriyet'teki (2.
sayfa) "Vergi Tasansında
Aldatmacalar" başlıklı yazının
yersiz ve haksızlığını
belirtmek:
Fahri Hesap uzmanı bu
Sn. yazar, Meclis'te
görüşülmeyi bekleyen vergi
yasa tasansında "getirin
tanımlanması" ve "vergi
tabanının genişletilmesine"
ilişkin olarak kamuoyunun
"aldaüldığmı" ilen
sürmektedir. Yazıda, "kaynağı
n« ohtı-sa oİMtıı her türlü başka
kazanç ve iratiar" tanımıyla
"verginin konusunu belirİeme
yetkisinin kamu yönetimine
bırakıldıgı ve bunun anayasaya
aykınolduğu"
vurgulanmaktadır! Kaynağı
açıklanmayan tasarruf ve
harcamalann safi gelir
sayılmasının ise yerel vergi
denetçilerine- daha önce sahip
olmadıklan servet inceleme
yetkisinin örtülü biçimde
verilmesi anlamına geldiği
savunulmaktadır.
Verginin konusunu
belirlemede kamu yönetimine
yetki devrinin anayasaya aykın
olduğunu ileri sürmeden önce;
1989 yılında çıkarılan 3668
sayılı yasa ile "devletin
denetim yetkisinin -dünyada
eşi gorülmedik biçimde-
ço£unluğumı Maüyc Bakanhğı
merkez vergi denetçüerinin
oluşturduğu yeminli maii
müşavirlere devredilmesini"
eleştirmek gerekir
kanısındayız.
Bununla da yetinilmeyerek;
Türkiye'deki vergi
incelemelerinin yüzde
doksanını gerçekleştiren vergi
denetmenlerine, salt YMM
hakkını da kazandıracağı için;
bu görevlilerin meslekte iyi
yetişmelerini sağlayacak
"yeterlik sınavT
uygulamasının nasıl
engellendiği de
açıklanmalıdır!
Yine, 1994 yılında Vergi Usul
Yasası'na (30/7), madde ile
eklenen "servet sorgulama
yetkisinin vergi denetmenlerine
verilmemesi için TBMM plan
ve Bütçc Komtsyonumu'iKİa
neler yapıldığı da
anlatılmalıdır.
Ycri gelmişken söz konusu
yetkinin bugüne değin
kullamlmamasının (30/7,
madde kapsamında inceleme
yapılmamasının) gerekçekri de
beiirtilmelidir.
En dikenli soru ise şu
olmalıdır herhalde; "Türkiye
gibi kayıt dışı ekonominin
korkunç boyutlara ulaştığı bir
ülkede; vergi nicelemelerinin
yüzde doksanını gerçekleştiren
en büyük, etkin ve yaygın
denetim birimi konumundaki
yerel vergi denetçilerine (vergi
denetmenlerine) ka>nağı
açıklanamayan tasarruf ve
harcamalann sorgulanma
yetkisinin verilmesinden
rahatsızlık duymak
nedendir
n
ve bu denetçilere
"yeminli" bir dirençle karşı
koymak hangi çıkarlann
"müşa\iriiğinin" zorunlu
kıldığı bir ödevdir?
K.AHMETORAK
Fahri Vergi Denetmeni
Rl'Hİ SU KÜLTİR VE SANAT ViKFI
RUHİSISANATGECESİ
Ruhi Su'dan "Merhaba
Ruhi Su Belgeseli "Ezmli Yürek"
Yön.:0zran Ana
MUSA EROĞLU
"Fırat'a AJıt"
Koreografi- Merih Çimenciler
Müzik: Gcleneksel Türk MOziğı w Erkan OJur'un
seslendirrfigi Fırat'a Agıt turkûsü
Dansçılar ktanbul Drvlet Opeıa ve Balesi b ^ dansçılan
Hülya Aksular. Oktay Keresteci
AŞ1K MAHZUNİ ŞERÎF
RUHİ SU DOSTLAR KOROSU
Sunan: GÜLSEN TUNCER
Davrtıydcr AKM vc
Ruiu Su KûJlür Mcrkezındöi
alırtabilir
Ayhan (şık 5o 34Q Beyoğlu. Istanbul
Tel (212j 245 40 32 - 245 38 96
\nkartf ı-c Istatthuitı 2.r* \tıat nn\ttlttİf
OTEL
• • •
SOVJ
Tatil ve Seminer
organizasyonlanmz
için en yakın
eviniz
Karadenize sıfir konumda Kapalı ve Açık Y&zmt Havuzu;
Manzaraya hakim Sauna, Jakuzi ve Fitness Center;
Bilardo, Masa Tenisi ve Oyun salonlan, Toplantı Salonlan;
Tüm odalarda TV, Minibar, Saç kurutma..
Her hafta sonu Restaurant ve Taşbar'da Canlı muzık..
Cuma-Pazar2 gece 15.000.000
1 Hafta 7 gece 38.000.000
T.C.M.E.B.
DOGAN CANKU
ÖZEL ETÜT
MÜZİK ECITIM
MERKEZİ
HIZLANDIRILMIŞ
YAZ KURSU
GtTAR-PlYANO-
NOTA
327 59 36 / 37
KOŞUYOLU
İSTANBUL1. ŞULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1998/63 VasıTayını
Hastalıklan sebebıyle mahkememizce vesayet altına alınan Nore
Yevsûkof ile Dımitn Yevsükof a Nispeıiye Caddesi. Belediye Sitesi,
Leylak 1, No: 6. Etiler-lstanbul adresinde ikamet eden oğullan Jorj
Yevsükof un vesayetı altına konulmasına, 28.5.1998 lanhınde karar
verildi. llan olunur. Basın: 26461
JHOTELCLIIBEN Tikkbûkü sakinlıgmde.
TÜRKBÜKL-BODRUM Bodrum'unhareketlıyaşantısına
20dakikauzaldıkta;
Haziran'da ueuz tatil imkânı; yûzrae havuzu, çocuk havuzu;
Dün>a Kupası'nı uydudan izleme imkânı;
Duşlu. tuvaletli, sıcak sulu ve klımalı odalar.
Sabah kahvaltsı ve akşam yemeği açık büfe:
Cuma-Pazar 2 gece 3 gün 9.500.000 TL/Tcişi
7 gece 8 gün 25.000.000 TL/kişi
Rezervasyon (0252) 377 50 73 Faks: (0252) 377 50 80
Bir yürek de
sizirt katkınızla
çarpsın!
TÜRKKALPVAKFI
19 Mayıs Cd. No: 8
Şişlı/ISTANBUL
Tel: (0212) 212 07 07
ipbx) 10 Hat
Faks:(0212)212 6835
TjmT CumhurİYet
L^^ kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
HAZİRAN AYİ ETKİNLİKLERİ
SOYLEŞİLİ İMZA GUNÜ
73 Haziran Cumartesi Saat:17 00-19.00
EDIP AKBAYRAM
Son CD'sı "Dün ve Bugün" ile dığer CD ve kasetlerini
imzalayacak ve dinleyicileriyle söyleşecek. '
istiklai Cad. (Ansanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82
PENCERE
Ali Kemalistlerin
Gözii Aydın...
Fransız Meclisi 29 Mayıs günlü sözde Ermeni soy-
kınmına ilişkin karannda yalnız değil, daha önce şu
devietler de benzeri karariar almışlar:
Rusya UNisan 1995..
Kanada 23 Nisan 1996..
Yunanistan 26 Nisan 1996..
Avustralya 17 Nisan 1997..
Belçika 8 Ekim 1997..
Peki, birdenbire bu yöndeki eğilimin hızlanması ne
anlam taşıyor?..
•
Rusya Federasyonu'nun 14 Nisan 1995'te Du-
ma'da aldığı karar ilginç boyutlar taşıyor
"Devlet Duma 'sı, 1915-1922 tarihlerinde Ermeni-
lehn Batı Ermenistan'da yok edilmesini ortaya ko-
yan şüphe götürmez tarihsel bilgilere dayanarak,
Türk imparatoriuğunun 1915 yılında Ermeni halkına
karşı giriştiği hareketlerin Avrupa devletlerince insan-
lığa karşı bir suç olarak değerlendinldiğini hatıriata-
rak, kardeş Ermeni halkının tarihsel anayurdunda fi-
ziki olarak yok edilmesinin Rusya'yı tahrio etmek
şartlannı oluşturmak amacıyla yapıldığını ifade ede-
rek, 1915-1922 yıllannda Ermenilerin yok edilmesi-
ni organize edenlerikınamakta, Ermenihalkına üzün-
tüsünü bildirmekte ve 24 Nisan tarihini Soykınm Kur-
banlannı anma günü olarak değeriendirmektedir."
•
Özetleyerek yukanya aldığım karar, Sovyetler Bir-
liği ile Rusya Federasyonu arasındaki köklü tarihsel
değişimi de vurguluyor.
1915, Çarlık Rusyası'nın Dogu Anadolu'ya saldırı
yılıdır; Ermenilerle Ruslar birlik olup Türklere karşı bi-
linen savaşı yürütmüşlerdi. 1917'de Bolşevik Devri-
mi, durumu değiştirdi; Moskova ile Ankara, empef-
yalizme karşı birleştiler; Ermeni olaylan ve Kaflosya'da-
ki Ermenistan sorunu Mustafa Kemal ile Lenin ara-
sında çözümlendi; 1920'li yıllarda Ankara ile Mosko-
va arasında su sızmıyordu.
1917'den 1991 'e dek süregelen dönemde, Rusya
tarihe 14 Nisan günlü Duma karannda açıklanan bi-
çimde bakmıyordu; şimdi temelinden bir dönüşüm
izleniyor.
•
Peki, Fransız Meclisi'nde alınan 29 Mayıs tarihli
karann Senato'da yokuşa sürülmesi ne anlam taşı-
yor?..
Oyalama mı?..
Takvim ilginç bir gelişmeyi vurguluyor, son üç yıl-
da altı ülke birbiri ardına sözde soykınm üzerine bir-
birine benzer karariar almışlar.
Hangi ülkeler?..
"Ermeni Diasporası "nın coğrafyasında yer alan
devletlerde ortak bir eylem izleniyor; Yunanistan gi-
bi yeminli bir Türkiye düşmanı, bu oluşumda doğal
müttefiktir. Türkiye'nin başına çorap örmek için or-
taklaşa çalışma takvimi sürüyor.
•
Olup bitenlere bakarsanız, lâmı cimi yok, defteri-
mizi dürecekler...
öyle ya eloğluna göre biz Anadolu'ya daha sonra
geldik; Bizans Rumlan, Ermeniler, Kürtler ve daha ni-
celeri bu toprakların asıl sahibi degiller mi!..
1919'da Türkleri kovmak için zaten Batı'da karar
verilmişti; Mustafa Kemal olmasaydı, Anadolu "Do-
ğu Yunanistan, Kuzey Kürdistan, Batı Ermenistan"
haritasına dönüşmeyecek miydi?..
Neyapalım?..
Vallarıi Türkler zaten "akılsız, yetersiz, barbarbirırk"
değil mi!.. En iyisi Lozan'ı yırtıp "halklara özgürlük ve-
ren Sevr"\ yeniden canlandırmak...
Şimdi bizim entel kesiminde moda bu!..
K O N F E R A N S
Avrupa Komisyonu
MEDA Programlan Çerçevesinde
TÜM AVRUPALILAR İÇİN
ORTAK BİR HUKUK"
ve
"STRASBOURG İÇTİHADLARININ
YÖNLENDİRİCİİLKELERİ"
Avupa Insan Hakları Komisyonu
Genel Sekreteri
Michele de Salvia
Komisyon Genel Sekreterliği'nden
Avukat Civan Turmangil'in
katılımlarıyla...
Tarih: 12-13 Haziran 1998, Saat 10.30-13.00
Yer Galatasaray Ûniversitesj
Kemal Oğuzman Konferans Salonu
Çeyrek yüzyıldan bu yana uyguladığı başarılı eğitim ve öğretimi ile ülkeye
YARATICI, ARAŞTIRICI, ÇAĞDAŞ, BARIŞA İNANAN, ATATÜRKÇÜ gençler yetiştirmeyi amaç edinmiş olan
Doğuş Okullar Grubu, Anaokulundan Üniversiteye uzanan eğitim zincirinin son halkası olan
OOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ'rıi 1997'de faaliyete geçirmiş olmanın onur ve gururunu yaşamaktadır.
BOLUMLERIMIZ
1TI
FEN - EDEBİYAT FAKÜLTESİ
İngiliz Dili ve Edebiyatı
İKTİSADİ ye
İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
İşletme (Türkçe)
İşletme (İngilizce)
Uluslararası İlişkiler (İngilizce)
MÜHENDİSÜK FAKÜLTESİ
Bilgisayar Mühendisliği (İngilizce)
Endüstri Mühendisliği (İngilizce)
MESLEK YÜKSEKOKULU (İKİ YILLIK)
Bilgisayar Teknolojisi ve Prog. (İngilizce)
Dış Ticaret (İngilizce)
Turizm İşletmeciliği (İngilizce)
• Doğuş Üniversitesi'nin bölümleri ile ilgili koşul ve açıklamaları
1998 ÖYS kılavuzunda sayfa 22 (Önlisans) ve sayfa 45 (Lisans) de bulabilirsiniz.
İŞLETME YÜKSEK LİSANS (MBA)
* Yönetim mesleğinde kariyer sahibi olmayı hedefleyen üniversite mezunlarına yönelik
İŞLETME YÜKSEK LİSANS (MBA) programı Eyliil 1998 de eğitim - ögretime başlıyor.
* Derslerin haftada 4 gün yapılacağı Doğuş MBA programı full-time öğrenciler için 1,
part-time öğrenciler için 2 yıl sürelidir.
* Doğuş MBA biri İngilizce diğeri Türkçe olmak üzere paralel iki program halinde yürütülecektir.
* Lisans öğrenimlerini işletme ve yakın dallarından biri dışında yapmış olan mezunlar
4 hafta süreli bilimsel hazırhk dönemine kayıt olmak zorundadır.
* Doğuş MBA öğrencileri Uluslararası İşletmecilik, Finans,
Pazarlama alanlarından birinde uzmanlaşabilirler.
İşletme Yüksek Lisans (MBA) adayları 15 Haziran tarihinden itibaren ön kayıt için başvurabilirler.
Detaylı Bilgi İçin: DOĞUŞ ÜNIVERSİTESİ Tel: (0216) 327 11 04 - 327 11 06 - 326 84 49 - 326 97 38 Fax: (0216) 327 96 31 ACIBADEM , ZEAMET SK. N: 21 81010 KADIKÖY - İSTANBUL
4281 sayılı kanun ile kurulmuş bulunan DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ bir DOĞUŞ OKULLAR GRUBU kuruluşudur.