22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZtRAN 1998 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Çevreyi Korumada Toplum Yaran Prof. Dr. CEVAT GERAY Ç evre sorunlannın odağını. dogal kaynaklann kullanı- mında bireysel çıkarkarşı- sında toplum yarannın sağ- lanması sorunsah oluştur- maktadır. Daha geniş bir yaklaşımla, doğal, ekinsel, tarihsel çev- re bir bütündür. Her türden ulusal kay- naklara zenginliklere toplumun ortak malı gözüyle değil, aşın gelir dürtü- süyle bir metaolarak bakılması. bu ko- nuda çagımızın en büyük yanlişlığını yansıtmaktadır. Insan yapısı olmayan do- ğal çevre insanın günlük yaşama, üret- me, dinlenme etkinliklerini gerçekleş- tirdiği bir bütünleşmiş dizge oluşturmak- tadır. Her türlü özellikleriyle toprak. hava, su, iklim, bitki örtüsü, hayvan topluluğu gibi fıziksel varlıklann. do- ğal olgulann birbirine bağlı olduğu bu öğeler, toplumun yarattığı uygulayım- bilimsel teknolojik öğelerle karşılıkh et- kileşim içindedir. Bunlardan birindeki değişme. öbürlerinde de değişiklikler yaratmakta; hem doğal çevre, hem de insanın ekonomik ve öbür etkinlikleri üzerindekimi sorunlardoğunnaktadır. İnsanın var olması ıçin kaçınılmaz or- tamı sağlayan doğal çevre, insanın ya- şamsal etkinlik sürecinde yararlanılan özdeksel (maddi) öğelerin. enerjinin kaynağını oluşturmaktadır. Tarihin her döneminde, her aşamasında (ilkel, fe- odal, anamalcı, toplumcu düzenlerde) toplumun var olması, gelişmesi için doğal çevreyi sömürme gereksinimi duyumsanmaktadır. Zamanla, dünya nüfusunun hızh artmasıyla gereksin- meler arttıkça özdeksel ekin (maddi kültür) geliştikçe insanın doğadan al- dıkları. yok ettiklen hem nicel hem de nitel bireşim olarak genişlemiştir. Kul- landığı enerji ve hammeddeye karşılık insanlık doğal çevreye çöpleri, atıkla- n geri vermektedir. Bugün, özdeğin (maddenin) enerji ile ilişkisi büyük öl- çeklere ulaşmıştır. Bunun sonucunda, insanın üretim etkinliklerinin etkileri je- olojik. kozmik güçlerin etkisine göre da- ha baskın gelmektedir. Doğal dengenin bozulmasında başlıca etmen budur. Kentsel gelişme ve tanm topraklan: 21. yüzyıla girerken Türkiye nüfusunun dörtte üçü kentlerde yaşamaya başla- yacaktır. Bu 2000 yılına değin yakla- şık 25 milyon insanın kentlere yerleş- tirilmesini, konutlandınlmasını, işlen- dirilmesini gerektirecektir. Yalnızca ko- nut gereksinmesini karşılamak için, her yıl 25 bin hektarlık tanm toprağının kentsel kullanıma açılması gerekmek- tedir, yalnız konut için önümüzdeki on yıl içinde 250 bin hektar tanm topra- ğının kentsel arsaya dönüştürülmesi söz konusudur. Türkiye'de, çok verim- li tanm topraklan, toprak vurguncula- rının eliyle acımasızca kentsel kullanı- ma geçirümektedir. Geçmişten dersat- mak. gidenek azalan verimli tanm top- raklannı korumak zonındayız. Tanm topraklannın bilimsel yöntemlerle ko- runması, geliştirilmesi konusunda bir kamusal yetke (otorite) yoktur. Önce- leri Tanm ve Toprak Reformu Müste- şarlığı'nın bu konudaki kimi olumlu girişimlerini anımsıyoruz. Konjyamadığımız kıyılarunız: "Kı- yı, kıyı kuşagı (şeridi)" toprak rantına konmak isteyen çeşitli kesimlerin çıkar- lannın çatıştığı biralandır. Kıyüanmız, çokuluslulara. yabancı holdingiere on- lann yerli işbirtikçilerine peşkeş çekil- mekte. yağmalanmaya. betonlaşmaya kurban gitmektedir. Yaşayan kuşakla- nn geçici çıkarian, gelecek kuşaklann, ulusun uzun soluklu yararianna yeğlen- mektedir. Başka bir anlatımla, çıkar ca- tışması aynı zamanda kuşaklararası bir boyut kazanmıştır. Bütün bu çıkar ça- tışmalannın sona erdirilmesinde tek önlem "toplum yaranna kullanım"ı sağlamaktır. 1982 Anayasası (madde-43) kıyıla- nn devletin egenimi, kullanımı altında olduğunu belirttikten sonra kıyılarda. deniz ve göllerin kıyılannı çevreleyen kıyı kuşağından yararlanmada önce- likle "kamu yaran"nın gözetılmesini öngörmektedir. Kişilerin bu yerlerden yararlanma olanak ve koşullannın ya- sayla düzenleneceği anayasada belirtil- miştir. Ormanlarda yağma: Anayasa, 169. maddesiyle, devlet ormanlannın iyeli- ğinin (mülkiyetinin) özel gerçek ve tü- zel kişileredevredilmeyeceğini, zaman aşımından yararlanılarak iyeliğe geçi- rilmeyeceğini. bu ormanlann devletçe yönetilip işletileceğini öngürmüştür. Anayasa, "Kamu yaran" dışında orman- lann kullanma, yararlanma (irtifak) hakkına da konu olamayacağı ilkesini getirmiştir. Turizmin özendirilmesine ilişkin 2634 sayılı yasa ile turizm alan- lannda, özeklerinde kamu taşınmazla- nnın, onnanlann turizme aynlması ön- görülmüş, yabancılann taşınmaz edin- melerine olanak sağlanmıştır. 6831 sa- yılı Orman Yasası'nda 1987 yılındaya- pılan bir değişiklikle turizm alanlany- la özekjerinde "kamu yaranna7 * olan her türlü yapılar. tesisler için gerçek ve tü- zel kişilere devlet ormanlannda 49 yı- la değin uzun süreli kira yoluyla izin ve- rilmesi öngörülmüştür. Birtesisin bun- dan yararlanabilmesi için en az 100 ya- taklı olması ölçütüyleyetinilmiştir. Kı- yı içeren ormanlanmızın durumu bu açıdan ilgi çekicidir. Burada hem kıyı hem de orman birlikte yağmalanmak- ta, doğa yok edilmektedir. Yabancıla- nn turizm tesisi yapmasına izin veril- dikten sonra, bu alanlar öze! koruma böl- gesine alınarak yerli yatınmcılara. gi- rişimcilere yasaklanmış, böylece ya- bancılara, onlann işbirlikçilerine ayn bir tekel olanağı sağlanmıştır. Böylece hem kıyının hem de ormanın, daha doğru- sudoğanınyabancılarcayokedilmesi- ne yol açılmıştır. Arap şeyhleri Boğaziçi'nde: Köy ve Tapulama yasalarıyla yabancılann kı- yılarda, kırsal bölgelerde ve Boğazi- çi'nde tasmmaz satın almalanna olanak sağlayan, kamuoyunca "Yabancıfara Mülk Yasası" adıyla bilinen yasanın iki kez Anayasa Mahkemesi'nce ana- yasaya aykınlığı gerekçesiyle iptal edil- mesi de, o günün iktidannın bu konu- daki tutumunun ne denli ciddilikten uzak olduğunun açık bir kanıtıdır. Arap şeyhlerinin olup bittiye getirilerek bu yasadan yararlandınldığı kamuoyunu iz- leyenlerce biliniyor. Bilindiği gibi, Bo- ğaziçi yalnızca ülkemizin değil, tüm insanlığın sahip çıkması gereken ulu- sal, evrense! bir doğal zenginlik. güzel- lik anıtıdır. 1983'te çıkarılan 2960 sayılı Özel Yasa'yla bogazın korunması. ulusal, toplumsal yararlara uygun bir kullamm sağlamak amacıyla çeşitli önlemler getirilmişti. 1984'te çıkanlan lmar ve Gecekondu bağışlamalanna ilişkin yasa hem kıyılarda hem de Boğaziçi'nde kaçak yapılan bağışlama dışında tutul- muştu. Sonradan çıkanlan 3194 sayılı lmar Yasasf yla kıyılar bağışlama kap- samına alınırken. Boğaziçi öngörünüm bölgelerinde de konuta izin verildi. lmar Yasası'nın buna ilişkin maddeleri Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. Kamuoyuna açıklanmasma karşın, karar Resmi Gazete'de yayımlanıncaya değin pek çok villaya beledıyece izin verildiği, Devlet Denetleme Kurulu'nca da sap- tanmıştı. Çevre koruma amacı yanında çev- reye zarar vermeden kıyılann toplum yaranna kullanımını sağlamak gerekir. Bu da imar planlaması, karar. uygulama ve denetimleriyle sağlanır. Türkiye'nin bütün kıyıları, doğal zenginlikleri bir bütün olarak topluca özel koruma böl- gesi niteliğindedir. Bö> le parçacı, yap- tınmı olmayan düzenlemelerle doğal çevre korunamaz. toplumun yararlan- masına açılamaz. Halkm katılımını özendirip çevre bilincini kazandırmadık- ça. bu amaçla yerel yönetimlerin itici gücünü harekete geçirmedikçe doğa! kaynaklann, zenginliklerin korunması, geliştirilmesi, toplumun yararlanmasına açılması söz konusu olamaz. Bireysel dinlence yerine kitlesel, toplumsal turiz- min özendirilmesi yeğlenmelidir. TARTIŞMA Vergi Tasansına Neden Karşılar • • lkemize çok • "•"pahalıya mal • I olan bir I I bunalımdan I I geçmekteyiz. ^ ^ ^ ^ Yetersiz üretim, yüksek fiyat artışlan, paranın sürekli değer yitirmesi, artan iç-dış borçlar ve yozlaşıp çürüyen toplumsal ilişkiler olarak özetlenebilecek bu bunalımın bir de tamamlayıcısı vardır: "Vergi- kaçırma-cenneti" olmak. Bu olumsuzluga karşı kördügüm olmuş sorunlan çözmek yönündeki çabalann sürdüğü de doğru. Bu didinmeleri etkisiz kılmak isteyenler de boş durmuyorlar. Daha örgütlü ve ekonomik güce sahip oldukları için sesleri gür çıkıyor. Bundandır ki rantiye emekçiden, vergi kaçıran ödeyenden, çalan çalmayandan daha baskın görünüyor. Bir vergi yasası kotanlıyor. Maliye Bakanı TV kanallannda, gazetecilerin, finans kuruluşlan temsilcilerinin önünde. vergi vermeyenleri vergilendirecek tasanyı savunmak uğruna gece yanlanna değin ter dökerken; işçilerin, memurlann, öğrencilerin, işsizlerin -o büyük, sessiz çoğunluğun- desteğini sağlamakla birlikte; gûçlennı aşılmaz bir dağ gibi ârkasında duyamıyor! Yalnızlık. Türkiye'de halkın çıkarian için savaşım veren çogu insanın tanıdığı bir duygudur ne yazık ki. Anılan durumu değiştirmek yolunda küçük bir adım olmasını dileyerek 3 Haziran 1998 günlü Cumhuriyet'teki (2. sayfa) "Vergi Tasansında Aldatmacalar" başlıklı yazının yersiz ve haksızlığını belirtmek: Fahri Hesap uzmanı bu Sn. yazar, Meclis'te görüşülmeyi bekleyen vergi yasa tasansında "getirin tanımlanması" ve "vergi tabanının genişletilmesine" ilişkin olarak kamuoyunun "aldaüldığmı" ilen sürmektedir. Yazıda, "kaynağı n« ohtı-sa oİMtıı her türlü başka kazanç ve iratiar" tanımıyla "verginin konusunu belirİeme yetkisinin kamu yönetimine bırakıldıgı ve bunun anayasaya aykınolduğu" vurgulanmaktadır! Kaynağı açıklanmayan tasarruf ve harcamalann safi gelir sayılmasının ise yerel vergi denetçilerine- daha önce sahip olmadıklan servet inceleme yetkisinin örtülü biçimde verilmesi anlamına geldiği savunulmaktadır. Verginin konusunu belirlemede kamu yönetimine yetki devrinin anayasaya aykın olduğunu ileri sürmeden önce; 1989 yılında çıkarılan 3668 sayılı yasa ile "devletin denetim yetkisinin -dünyada eşi gorülmedik biçimde- ço£unluğumı Maüyc Bakanhğı merkez vergi denetçüerinin oluşturduğu yeminli maii müşavirlere devredilmesini" eleştirmek gerekir kanısındayız. Bununla da yetinilmeyerek; Türkiye'deki vergi incelemelerinin yüzde doksanını gerçekleştiren vergi denetmenlerine, salt YMM hakkını da kazandıracağı için; bu görevlilerin meslekte iyi yetişmelerini sağlayacak "yeterlik sınavT uygulamasının nasıl engellendiği de açıklanmalıdır! Yine, 1994 yılında Vergi Usul Yasası'na (30/7), madde ile eklenen "servet sorgulama yetkisinin vergi denetmenlerine verilmemesi için TBMM plan ve Bütçc Komtsyonumu'iKİa neler yapıldığı da anlatılmalıdır. Ycri gelmişken söz konusu yetkinin bugüne değin kullamlmamasının (30/7, madde kapsamında inceleme yapılmamasının) gerekçekri de beiirtilmelidir. En dikenli soru ise şu olmalıdır herhalde; "Türkiye gibi kayıt dışı ekonominin korkunç boyutlara ulaştığı bir ülkede; vergi nicelemelerinin yüzde doksanını gerçekleştiren en büyük, etkin ve yaygın denetim birimi konumundaki yerel vergi denetçilerine (vergi denetmenlerine) ka>nağı açıklanamayan tasarruf ve harcamalann sorgulanma yetkisinin verilmesinden rahatsızlık duymak nedendir n ve bu denetçilere "yeminli" bir dirençle karşı koymak hangi çıkarlann "müşa\iriiğinin" zorunlu kıldığı bir ödevdir? K.AHMETORAK Fahri Vergi Denetmeni Rl'Hİ SU KÜLTİR VE SANAT ViKFI RUHİSISANATGECESİ Ruhi Su'dan "Merhaba Ruhi Su Belgeseli "Ezmli Yürek" Yön.:0zran Ana MUSA EROĞLU "Fırat'a AJıt" Koreografi- Merih Çimenciler Müzik: Gcleneksel Türk MOziğı w Erkan OJur'un seslendirrfigi Fırat'a Agıt turkûsü Dansçılar ktanbul Drvlet Opeıa ve Balesi b ^ dansçılan Hülya Aksular. Oktay Keresteci AŞ1K MAHZUNİ ŞERÎF RUHİ SU DOSTLAR KOROSU Sunan: GÜLSEN TUNCER Davrtıydcr AKM vc Ruiu Su KûJlür Mcrkezındöi alırtabilir Ayhan (şık 5o 34Q Beyoğlu. Istanbul Tel (212j 245 40 32 - 245 38 96 \nkartf ı-c Istatthuitı 2.r* \tıat nn\ttlttİf OTEL • • • SOVJ Tatil ve Seminer organizasyonlanmz için en yakın eviniz Karadenize sıfir konumda Kapalı ve Açık Y&zmt Havuzu; Manzaraya hakim Sauna, Jakuzi ve Fitness Center; Bilardo, Masa Tenisi ve Oyun salonlan, Toplantı Salonlan; Tüm odalarda TV, Minibar, Saç kurutma.. Her hafta sonu Restaurant ve Taşbar'da Canlı muzık.. Cuma-Pazar2 gece 15.000.000 1 Hafta 7 gece 38.000.000 T.C.M.E.B. DOGAN CANKU ÖZEL ETÜT MÜZİK ECITIM MERKEZİ HIZLANDIRILMIŞ YAZ KURSU GtTAR-PlYANO- NOTA 327 59 36 / 37 KOŞUYOLU İSTANBUL1. ŞULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1998/63 VasıTayını Hastalıklan sebebıyle mahkememizce vesayet altına alınan Nore Yevsûkof ile Dımitn Yevsükof a Nispeıiye Caddesi. Belediye Sitesi, Leylak 1, No: 6. Etiler-lstanbul adresinde ikamet eden oğullan Jorj Yevsükof un vesayetı altına konulmasına, 28.5.1998 lanhınde karar verildi. llan olunur. Basın: 26461 JHOTELCLIIBEN Tikkbûkü sakinlıgmde. TÜRKBÜKL-BODRUM Bodrum'unhareketlıyaşantısına 20dakikauzaldıkta; Haziran'da ueuz tatil imkânı; yûzrae havuzu, çocuk havuzu; Dün>a Kupası'nı uydudan izleme imkânı; Duşlu. tuvaletli, sıcak sulu ve klımalı odalar. Sabah kahvaltsı ve akşam yemeği açık büfe: Cuma-Pazar 2 gece 3 gün 9.500.000 TL/Tcişi 7 gece 8 gün 25.000.000 TL/kişi Rezervasyon (0252) 377 50 73 Faks: (0252) 377 50 80 Bir yürek de sizirt katkınızla çarpsın! TÜRKKALPVAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişlı/ISTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 ipbx) 10 Hat Faks:(0212)212 6835 TjmT CumhurİYet L^^ kitap kulübü Taksim Sergi Salonu HAZİRAN AYİ ETKİNLİKLERİ SOYLEŞİLİ İMZA GUNÜ 73 Haziran Cumartesi Saat:17 00-19.00 EDIP AKBAYRAM Son CD'sı "Dün ve Bugün" ile dığer CD ve kasetlerini imzalayacak ve dinleyicileriyle söyleşecek. ' istiklai Cad. (Ansanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 PENCERE Ali Kemalistlerin Gözii Aydın... Fransız Meclisi 29 Mayıs günlü sözde Ermeni soy- kınmına ilişkin karannda yalnız değil, daha önce şu devietler de benzeri karariar almışlar: Rusya UNisan 1995.. Kanada 23 Nisan 1996.. Yunanistan 26 Nisan 1996.. Avustralya 17 Nisan 1997.. Belçika 8 Ekim 1997.. Peki, birdenbire bu yöndeki eğilimin hızlanması ne anlam taşıyor?.. • Rusya Federasyonu'nun 14 Nisan 1995'te Du- ma'da aldığı karar ilginç boyutlar taşıyor "Devlet Duma 'sı, 1915-1922 tarihlerinde Ermeni- lehn Batı Ermenistan'da yok edilmesini ortaya ko- yan şüphe götürmez tarihsel bilgilere dayanarak, Türk imparatoriuğunun 1915 yılında Ermeni halkına karşı giriştiği hareketlerin Avrupa devletlerince insan- lığa karşı bir suç olarak değerlendinldiğini hatıriata- rak, kardeş Ermeni halkının tarihsel anayurdunda fi- ziki olarak yok edilmesinin Rusya'yı tahrio etmek şartlannı oluşturmak amacıyla yapıldığını ifade ede- rek, 1915-1922 yıllannda Ermenilerin yok edilmesi- ni organize edenlerikınamakta, Ermenihalkına üzün- tüsünü bildirmekte ve 24 Nisan tarihini Soykınm Kur- banlannı anma günü olarak değeriendirmektedir." • Özetleyerek yukanya aldığım karar, Sovyetler Bir- liği ile Rusya Federasyonu arasındaki köklü tarihsel değişimi de vurguluyor. 1915, Çarlık Rusyası'nın Dogu Anadolu'ya saldırı yılıdır; Ermenilerle Ruslar birlik olup Türklere karşı bi- linen savaşı yürütmüşlerdi. 1917'de Bolşevik Devri- mi, durumu değiştirdi; Moskova ile Ankara, empef- yalizme karşı birleştiler; Ermeni olaylan ve Kaflosya'da- ki Ermenistan sorunu Mustafa Kemal ile Lenin ara- sında çözümlendi; 1920'li yıllarda Ankara ile Mosko- va arasında su sızmıyordu. 1917'den 1991 'e dek süregelen dönemde, Rusya tarihe 14 Nisan günlü Duma karannda açıklanan bi- çimde bakmıyordu; şimdi temelinden bir dönüşüm izleniyor. • Peki, Fransız Meclisi'nde alınan 29 Mayıs tarihli karann Senato'da yokuşa sürülmesi ne anlam taşı- yor?.. Oyalama mı?.. Takvim ilginç bir gelişmeyi vurguluyor, son üç yıl- da altı ülke birbiri ardına sözde soykınm üzerine bir- birine benzer karariar almışlar. Hangi ülkeler?.. "Ermeni Diasporası "nın coğrafyasında yer alan devletlerde ortak bir eylem izleniyor; Yunanistan gi- bi yeminli bir Türkiye düşmanı, bu oluşumda doğal müttefiktir. Türkiye'nin başına çorap örmek için or- taklaşa çalışma takvimi sürüyor. • Olup bitenlere bakarsanız, lâmı cimi yok, defteri- mizi dürecekler... öyle ya eloğluna göre biz Anadolu'ya daha sonra geldik; Bizans Rumlan, Ermeniler, Kürtler ve daha ni- celeri bu toprakların asıl sahibi degiller mi!.. 1919'da Türkleri kovmak için zaten Batı'da karar verilmişti; Mustafa Kemal olmasaydı, Anadolu "Do- ğu Yunanistan, Kuzey Kürdistan, Batı Ermenistan" haritasına dönüşmeyecek miydi?.. Neyapalım?.. Vallarıi Türkler zaten "akılsız, yetersiz, barbarbirırk" değil mi!.. En iyisi Lozan'ı yırtıp "halklara özgürlük ve- ren Sevr"\ yeniden canlandırmak... Şimdi bizim entel kesiminde moda bu!.. K O N F E R A N S Avrupa Komisyonu MEDA Programlan Çerçevesinde TÜM AVRUPALILAR İÇİN ORTAK BİR HUKUK" ve "STRASBOURG İÇTİHADLARININ YÖNLENDİRİCİİLKELERİ" Avupa Insan Hakları Komisyonu Genel Sekreteri Michele de Salvia Komisyon Genel Sekreterliği'nden Avukat Civan Turmangil'in katılımlarıyla... Tarih: 12-13 Haziran 1998, Saat 10.30-13.00 Yer Galatasaray Ûniversitesj Kemal Oğuzman Konferans Salonu Çeyrek yüzyıldan bu yana uyguladığı başarılı eğitim ve öğretimi ile ülkeye YARATICI, ARAŞTIRICI, ÇAĞDAŞ, BARIŞA İNANAN, ATATÜRKÇÜ gençler yetiştirmeyi amaç edinmiş olan Doğuş Okullar Grubu, Anaokulundan Üniversiteye uzanan eğitim zincirinin son halkası olan OOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ'rıi 1997'de faaliyete geçirmiş olmanın onur ve gururunu yaşamaktadır. BOLUMLERIMIZ 1TI FEN - EDEBİYAT FAKÜLTESİ İngiliz Dili ve Edebiyatı İKTİSADİ ye İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İşletme (Türkçe) İşletme (İngilizce) Uluslararası İlişkiler (İngilizce) MÜHENDİSÜK FAKÜLTESİ Bilgisayar Mühendisliği (İngilizce) Endüstri Mühendisliği (İngilizce) MESLEK YÜKSEKOKULU (İKİ YILLIK) Bilgisayar Teknolojisi ve Prog. (İngilizce) Dış Ticaret (İngilizce) Turizm İşletmeciliği (İngilizce) • Doğuş Üniversitesi'nin bölümleri ile ilgili koşul ve açıklamaları 1998 ÖYS kılavuzunda sayfa 22 (Önlisans) ve sayfa 45 (Lisans) de bulabilirsiniz. İŞLETME YÜKSEK LİSANS (MBA) * Yönetim mesleğinde kariyer sahibi olmayı hedefleyen üniversite mezunlarına yönelik İŞLETME YÜKSEK LİSANS (MBA) programı Eyliil 1998 de eğitim - ögretime başlıyor. * Derslerin haftada 4 gün yapılacağı Doğuş MBA programı full-time öğrenciler için 1, part-time öğrenciler için 2 yıl sürelidir. * Doğuş MBA biri İngilizce diğeri Türkçe olmak üzere paralel iki program halinde yürütülecektir. * Lisans öğrenimlerini işletme ve yakın dallarından biri dışında yapmış olan mezunlar 4 hafta süreli bilimsel hazırhk dönemine kayıt olmak zorundadır. * Doğuş MBA öğrencileri Uluslararası İşletmecilik, Finans, Pazarlama alanlarından birinde uzmanlaşabilirler. İşletme Yüksek Lisans (MBA) adayları 15 Haziran tarihinden itibaren ön kayıt için başvurabilirler. Detaylı Bilgi İçin: DOĞUŞ ÜNIVERSİTESİ Tel: (0216) 327 11 04 - 327 11 06 - 326 84 49 - 326 97 38 Fax: (0216) 327 96 31 ACIBADEM , ZEAMET SK. N: 21 81010 KADIKÖY - İSTANBUL 4281 sayılı kanun ile kurulmuş bulunan DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ bir DOĞUŞ OKULLAR GRUBU kuruluşudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle