Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
MŞ yorumu
• ANKARA (Cumhuriyet
Jürosu) - Ismet Sezgin,
füksek Asken Şûra'nın
YAŞ) terfi ve tayinleri
;örüşeceği olağan ağustos
oplantısından önce 16
Jaziran Salı günü
"lağanüstü toplanması
.onusunda "Bazı karariann
imdi alınmasında yarar
ar" değerlendırmesmi
;aptı. Sezgin, "TSK,
<aşayan canlı bir
(rganızma. Her gün bir
neseleyle, yepyeni olayla
larşı karşıya kalıyor.
Birtakım gereksinimleri
duyor. Kararalmayı
jerektıren olaylar meydana
geliyor" dedı.
Asgari ücretin
durunıu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Mesut
^Imaz üe CHP lideri Denız
Baykal arasında vanlan
uzlaşmanın yaşama
geçirilmesi durumunda, 55.
hikümetin istifa etmeden
önceki son icraatı yeni
asgan ücretı belirlemek
olacak. Briit 35 milyon 437
bın lıra olan asgari ücret, 10
a) lık enflasyon karşısmda,
hûkümetm ışbaşına
geldiğınde yaptjğı yüzde
107'lik artışın yüzde 83'ünü
yıtirdi. Asgari Ücret Tespit
Komisyonu'nun geçen yıl
yaptığı toplantı
sonucundakı belirlemesine
göre, asgari ücret Ağustos
1998'den itibaren 47 milyon
839 bin 500 lira olarak
yürürlüge gırecek.
Dokunulmazlık
dosyaları
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Anayasa
ve Adalet Karma
Komisyonu tarafından
dokunulmazlıklannın
kaldınlması dönem sonuna
bıraklan 22 milletvekiline
ilişkin rapor dün Meclis
Genel Kurulu'nun bılgisine
sunuldu. DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller,
Ulaştırma Bakanı Necdet
Menzir ve Devlet Bakanı
Mehmet Batallı ve diğer
milletvekelilennın . ,.
dokunulmazlıklannını
kaldınlması dönem sonuna
bırakıldı.
Türkiye-IMF
• ANK4RA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Mesut
Yılmaz, IMF ıle temmuz
ayında anlaşma
yapabileceklerini belirterek
"Bu anlaş,ma stand-by
anlaşması olmayacak" dedi.
Yılmaz, partisinin grup
toplantısında ekonomik
göstergelerin ıyi olduğunu
bildirdi. IMF yetkililerinin
de son görüşmelerde
Türkiye'de uygulanan
ekonomik politikanın
başanlı olduğunu kabul
ertiğini belirten Yılmaz,
"IMF yetkilileri, 'Bizim
önerilenmizi
uygulamamakla doğru
yaptınız. Ancak, sizi bir
konuda uyarahm. Yalnızca
bütçe disiplinini sağlamakla
başan sağladınız. Ancak,
vergi ve sosyal güvenlik
reformunu yapamazsanız bu
başannız kalıcı olmaz"
dediler" dedi.
Ziraat Bankası'na
çalışan tepkisi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Ziraat Bankası
Genel Müdürlüğü'nün
şubelerde öğle ızinJerini
kaldırmasına, çalışanlar
tepki gösterdi. Banka
çalışanlan, fazla mesai
ücretlerinin
ödenmemesinden ve
dinlenme saatlerinin
kaldınlmasından yakındılar.
Kurulu'nda
• CENEVRE(AA)-
ILO'nun 86. Çalışma
Konferansı Genel
Kurulu'nda dün bir
konuşma yapan Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Nami Çağan, Türkiye ve
bölgedeki Türkçe konuşan
devletler ile Uluslararası
Çalışma Örgûtü (ILO)
arasında çalışma
mevzuatına ilişkin
sürdürûlen teknik
işbirliğinin, daha da
gelıştirilmesmı istediklerini
söyledi. Çağan, örgütün son
yıllardaki etkili ve sürekli
çabalan sayesinde gelecekte
uluslararası toplumun
beklentilerini
karşılayabilecek duruma
geleceğini kaydetti.
Adalet Bakanlığı, cezaevi müdürlerinin büyük bölümünün yerlerini değiştirecek
Cezae\ierinde operasyonANKARA / EDİRNE (Cum-
huriyet) - Adalet Bakanlığı Ceza
ve Tutukevleri Genel Müdürlü-
ğü, sanatçı Muazzez Ersoy'un
Edime Tanm Cezaevi'nde bu-
lunması gereken hükümlüler ta-
rafindan silahlı saldınya ugrama-
sıyla yaşanan skandaldan sonra,
cezaevi müdürleri ile ilgili tayin
kararnamesi hazırladı. Cumhuri-
yet Savcısı Yavuz Özeren, Edir-
ne Tanm Açık Cezaev i'nde kalan
mahkûmlar konusunda, "Mah-
kûmlarm dışanda çaiışmalannin
çeşhü sakıncalan olduğu gerekçe-
siyle2.5 sayfalık bir raporu, Edir-
ne Cumhuriyet Başsavcısı Vahap
Güneş'e vermistMn" dedı.
Cumhunyet Savcısı Ali Sami
• Adalet Bakanlığı Ceza ve Tutukevleri Genel Müdürlüğü, sanatçı
Muazzez Ersoy'un, Edirne Tanm Cezaevi'nde bulunması gereken
hükümlüler tarafından silahlı saldınya uğramasıyla yaşanan skandaldan
sonra, cezaevi müdürleri ile ilgili tayin kararnamesi hazırladı.
Arlı'nın Kastamonu Cumhuriyet
Savcılığı'na atanmasından son-
ra, 18 Mart 1998 tarihinde, Edir-
ne cezaevlerine bakmaya başla-
dığını belirten cezaevinden so-
rumlu Savcı Özeren, Edirne'de
değişik işkollannda 54 mahkûm
çalıştığını bildirdi. Mahkûmlann
dışanda çalışmalannı sakıncalı
bulduğu için söz konusu yazıyı
yazdığını ve başsavcının daha
sonra kendisine, 22 Mayıs 1998
tarihinde durumu Adalet Bakan-
hgı'na bir yazı ile bildirdiğini
söylediğini anlatan Özeren. "dı-
şanda çalışan mahkûmlann, ça-
lıştıklan işverlerinde denetimle-
rinin sağlıklı olmadığını \e sürek-
li olarak bunlann dışanda çalış-
mamalan yönünde muhalefet
yapüğını" vurguladı. Cumhun-
yet Savcısı Yavıız Özeren şunla-
n söyledi: "Birtemizükşirketin-
de çalışan mahkûmu işyerine sor-
duğunuzda, size 'Bir yere ışe
gönderdik' diyecevap veriyorlar.
Veya bir marketteçalışan mahkû-
mu soruyorsunuz; "Depoya gön-
derdik' \anıtı \eriyorlar. Bu şe-
kilde denetim sağlıklı olmuyor.
Kontrol için, bunlann çalıştıklan
işyerlerine çoğu kez kendi ara-
cımla girrim."
Tanm Açık Cezaevi "nde kalan
mahkûmlann. Türkiye'de sadece
Edirne'de cezaevi dışındaki deği-
şik işkollannda çalıştıklannı, bu-
nun da uygulamanın başladığı
Ekim 1997 tarihinden bu yana sı-
kıntılar yarattığını kaydeden
Cumhuriyet Savcısı Özeren,
Adalet Bakanlığı müfettişlerinin
olayla ilgili soruşturmalannı sür-
dürdüğünü, açığa alınan herhan-
gı bir görev li bulunmadığını bil-
dirdi.
Edime'de yaşanan olaydan
sonra Adalet Bakanlığı'nın ha-
zırladığı yaklaşık 150 birinci ve
ikinci müdürü kapsayan kararna-
menin ise önümüzdeki günlerde
yayımlanacağı öğrenildi. Hakla-
n nda "çetebağlantısı ve rüşvet aK
maya eğilimli olduğu'" yolunda
iddialar bulunan cezaev ı müdür-
lerinin, taşra cezaevlerinde pasif
görevlere tayin edileceği bildiril-
di.
ANAP-FPfarh 4 'e çıktı
Cemil Çiçek
FP'ye katıldı
Cemil Çiçek
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Ankara mil-
İetvekili Cemil Çiçek
FP'ye katıldı. Milletveki-
li sayısı 144'e yükselen
FP ile ANAP arasındaki
fark 4'e çıktı.
ANAP'tan ihracı gün-
demdeyken istifa ederek
bağımsız kalan Cemil Çi-
çek, dün FP grubunda,
geçmişle ilgili eleştiriler-
de ve üstü kapalı uyan-
larda bulundu. "Bizünişi-
miz şov vapmak değil, iş
yapmakür" diyen Çiçek,
son iki yıldır hata yapma-
yan kurum ve makam
kalmadığını savunarak
"İstediğini söyieyen iste-
mediğini işitir. Kendi işi-
ni de ülkeyi de zora sokar.
Sonra da adamı tükür-
düğü testiden su içmek
mecburi>etinde bırakır"
dedi.
Parlamentodaki son
sandalye dağılımı şöyle:
«FP 144, ANAP 140,
DYP93,DSP62,CHP56,
DTP 21, BBP 8, MHP 3,
DP1, DEPAR1, bağımsız
12,boş9."
55. hükümetın istifası
durumunda Cumhurbaş-
kanlığı'nın yapacağı gö-
revtendirme açısından
parlamentodaki "birinci-
lik" sıralaması önem ta-
şıyor. ANAP'ın, Mec-
lis'te en fazla sandalyeye
sahip parti olmak için 5
mılletvekili transfer et-
mesi gerekiyor.
Kızday 'da eylem ve makyaj
Kızılay Ankara'nm gözde e>lem merkezi. Özellikle
Güven Park her hafta işçi-memur-oğrenci eylemcilerin
buluşma noktası. \ ine bir e> lem günü polislerin barikat
oluşturduğu kalabalığın diğer tarafinda belki de biraz-
dan arkadaşlanyla buluşacak olan iki genç kız, makyaj
lannın son rötuşlarını vapıvor. (Fotoğraf: A A)
~rrrr
Akşener, Başbakan'ın malvarlığıyla ilgili olarak oluşturulan komisyoriâ 9 dosya sundu
'Yılmaz'ın servetinin kaynağı meçhuP
ANKARA (Cumhurhet
Bürosu) - Eski Içişleri Bakanı ve
DYP Istanbul Milletvekili
Meral Akşener, dün Başbakan
Mesut Yılmazın malvarlığıyla
ilgili olarak oluşturulan
soruşturma komisyonuna bilgi
verdi. Yılmaz ve ailesinin
servetinin "kaynağının meçhul
oiduğunu" söyieyen Akşener'in,
"Yılmaz döneminde 36
kumarbane açıkk" sözleri
ANAP'hlann tepkilerine yol
açtı. Yılmaz hakkında
soruşturma önergesi veren
Akşener, dün komısyona
çağnldı. Edinilen bılgiye göre
Akşener, Yılmaz'ın
Finansbank'taki hisseleri,
kardeşiyle birlikte
Tekstilbank'ın gerçek sahibi
olduklan ve Almanya'daki
Transalkim şirketi ile ilgili
savlan yineledi. Akşener,
"Yılmaz döneminde 36
kumarhane açıldı" dcyince
ANAP'lı komisyon üyelen
"Hayır 2 tane" diye ıtiraz ettiler.
Akşener de "Bana ö>le
söylediler, araştınlsın" dedı.
Akşener. sav lanyla ilgili 9
dosyayı da komisyona sundu.
ANAP'lı üyeler, savlannı
savunmakta zorlandığı belirtilen
Akşener'i "Siz bu önergeyi
kendiniz mi hazırladınız, birileri
mi hazırlattı? Bu konuda bir ön
araştırmanız var mı" diye
sıkıştırdılar. ANAP'lı Nejat
Arseven'in "Siyasi etiğe u>gun
değil bu yaptığınız. Daha önce
maharlığı komis>onunda bunlar
araşünldı'' sözleri üzerine,
DYP'li Mustafa Kemal
Aykurt'un "Arseven sa\cı gibi
hâreket edhor. Bö>le konuşmaya
hakkı yok. Sanki Meral Hanım
önerge sahibi değil, suçluymuş
gibi davranıyor" dedıği
bıldırildi. Komisyonda
Yılmaz'ın Meclis'e verdiği mal
beyanı da okundu. Yılmaz'ın
malvarlığında artış olmadığı
belirtilirken 1996yılında
kardeşı Turgut Yümaz'a olan 2
milyar 850 milyon liralık
borcunu 1997'deödediği,
Suzuki marka arabayı da
Tempra otomobille değiştirdiği
belırlendi.
Beş çocuğa îşkence iddhısı
İ
İHD üyeleriinfazedildV
IstanbulHaberServjsi -Yaşlan 6 ile 9
arasmda değişen 5 çocuğa Gayrette-
pe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'nde iş-
kenceyapıldıfı iddıa edildi. 'U2serleri»e
işenen'. 'dnsel tacize ugrajan' ve 'suyla
boğulmak istenen" 9 yaşındaki LÇ^ 8 ya-
şmdaki Y.T., S.T^ 6 yaşındaki M.T. ve 7
yaşmdaki A.Y.'ye doktor muayenesi so-
nucu 7'şer gün rapor verildi. tHD Istan-
bul Şubesi, işkence olayına kanşan po-
lislerin görevden alınması ve yargılan-
ması için Beyoğlu Cumhuriyet Savcıh-
ğıvelstanbul Valiliği'nebaşvurdu.lHD
fstanbuî Şubesi*ne aileleriyle biriikte ge-
len işkence mağduru 4 çocuk. Asayiş
Şube Müdürlüğü 3. Kısım"a bağlı Baş-
komiser EyüpPmarbaşı ve soyadı belir-
ienemeyen komiser yardımcısı Müs-
lüm'ün kendilerine işkence yaptıklarını
ağlayarak anlattılar. Çocuklar, "Prffater
biziçırdçıplaksoyarak üzerimize işedikr.
Yapma bir cinsel organia cinsel tatizde
buhındular. Hortumla dövüp, su\ la boğ-
maya çahsdlar" diye konuştular.
Istanbul Haber Servisi - tHD Bursa
Şubesi saymanı TacettinAşçıve Ahmet
Aydm'ın. polis işbirlikçileri olduklan
gerekçesiyle yasadışi MLKPörgücüta-
rafından öldürüldükleri öne sûrüldü. 13
Mayıs günü kaçınlan A^çı ve Aydın'ın
kayıp olduğu belirtilmişti.
İHD İstanbul Şube Başkanı Ercan
Kanar, yaptığı açıklamada, yakJaşık bir
aydır kendilerinden haber alınamayan
İHD Bursa Şubesi yöneticilerinden Ta-
cettin Aşçı ve Ahmet Aydın'makıbetiy-
le ilgili geçen ctımartesi günü MLKP
imzalı bir faks aldıklarını belirterek
"Faksta, polis işbirlikçisi olduklan ge-
rekçesiyle Aşçı ve Aydın'ın sorgulamü-
ğı vesuçlannı kabul ettikten sonra ceza-
landınidıklan yazüıjdı" dedi. Kamu
vicdanının denetiminden ve aleniyetin-
den yoksun hiçbir yargılamanın adil bir
yargılama olamayacağını vurgulayan
Kanar. "Yaşam hakkınayöneliksaldın-
lar nereden gdirse geisin karşıyTz" diye
konuştu.
IFIB,NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR
Türk Ceza Yasası'nda yapıl-
ması planlanan küçük değişik-
lik, bir hükümet tasarısı olarak
komisyonlardan geçti ve Mec-
lis'in gündemine geldi. Gel gör
ki hükümet kendi hazırladığı ta-
sanya sahip çıkamıyor. Bu de-
ğişikliğin bir kez daha ne oldu-
ğunu hatırlamakta yarar olduğu
inancındayım.
Hükümet tasarısı, Terörle
Mücadele Yasası, infaz Yasası,
TCK'nin 159. ve 312. madde-
lerirlbe iyileştirme öngörüyor.
Tasarı, düşünceleri nedeniyle
yargılanan ve hüküm giyen ki-
şilerin çok az bir kesimine ra-
hatlama getiriyor. Işte bu iyileş-
tirme bile Meclis'in gündemine
takıldı kaldı.
Neden takılıp kaldığının öy-
küsü de içinde yaşadığımız ruh
halini ve yasa çıkarma anlayışı-
nı yansıtıyor. Bu tasan DSP'Iİ
insan haklarından sorumlu
Devlet Bakanı Hikmet Sami
Türk tarafından hazırlanmıştı.
Amacı, bazı aydınların uzun yıl-
lar hapiste kalmasına neden
olacak kararları yumuşatmaktı.
Ûrneğin Eşber Yağmurdereli,
aldığı 12 aylık ceza nedeniyle
Bir Gün Size de Lazım Olur
yeniden 23 yıl yatacaktı. Bu
izah edilebilir bir durum değil-
di. Terörle Mücadele Yasa-
sı'nda, 312. maddeden, 159.
maddeden birçok aydın ve ya-
zar hüküm giymişti. Bu konuda,
en azından hemen yapılması
gereken değişiklikler vardı.
Hükümet, tasarıyı hazırladı
ve komisyonlara gönderdi. Fa-
zilet Partililer, çok demokrat (!)
olduklan için bu tasanya sıcak
bakmadılar.
Komisyonlarda oyaladılar, t>u
yüzden şimdiye kadar çoktan
çıkabilecek bu tasarı, FP lilerin
ayak sürümesi sonucu Mec-
lis'in gündemine gecikerek gel-
di. Tam bu sırada, bu tasarıda-
ki bir maddenin FP'lilere de ge-
rekli olduğu ortaya çıktı. Ftefah-
lı Kayseri Belediye Başkanı
Şükrü Karatepe ve Istanbul
Belediye Başkanı Recep Tay-
yip Erdoğan, 312. maddeden
mahkûm olmuşlardı. FP'lilerbu
değişikliği geç de olsa fark et-
tiler.
Artık bu değişiklik onlara da
gerekti. Ama yalnızca 312.
maddeydi önemli olan. Fazilet
Partililer ve islamcı medya, o
andan itibaren 312. maddeyle
yatıp kalkmaya başladı. Recai
Kutan'ın Meclis Başkanı'nı zi-
yareti sırasında söyledikleci
sözler unutulur gibi değildi:
"TCK'nin 312. maddesi düşün-
ce özgürlüğünü hedef alıyor.
Böyle bir madde Türkiye için
bir ayıptır." Türk Ceza Yasa-
sı'nın 311. ve 312. maddeleri
dün yürürlüge girmemişti ki.
Ben bildim bileli bu maddeler
işliyordu. Birçok solcu ve de-
mokrat, onlarca yıldır bu mad-
delerden mahkûm oluyorlar.
Sayın Recai Kutan da yıllardır
bu pariamentoda görev yapı-
yor, bu maddenin varlığından
haberdar olması için kendi ar-
kadaşlarının bu maddelerden
mahkûm olması mı gerekiyor-
du?
Fazilet Partililer bu vesileyie
312. maddeyi öğrenmış oldular.
umarım Terörle Mücadele Ya-
sası'nı, TCK'nin 159. maddesi-
ni ve infaz Yasası'nı da öğrenir-
ler. Ayrıca düşüncenin önünde-
ki diğer maddelerin varlığından
da haberdar olurlar. Bu mad-
deleri öğrenmeleri için ille de bu
maddelerden başlarının derde
girmemesini dilerim.
Gelelim CHP lideri sayın De-
niz Baykal'a! Kendileri, şimdi-
ye kadar düşünce özgürlüğü ve
insan haklan konusunda en kü-
çük bir girişimde bulunmak ih-
tiyacını hissetmediler. Sanırım,
defterlerinde öyle bir sayfa yok.
Haydi diyelim ki kendilerinin
böyle bir çabalan olmadı, en
azından hükümetin bu konuda-
ki girişimlerini destekleyebilir-
lerdi. Mesut Yılmaz ile Baykal
arasındaki mutabakatta, ceza
yasalarıyla ilgili değişiklikler
gündeme gelmemiş. DSP'liler
ise bu değişiklik konusunda ıs-
rarlı olduklarını söylüyorlar. Ga-
rip ama gerçek, iktidar partileri
bu değişiklikler konusunda,
CHP'den daha istekli.
Baykal'ın harekete geçmesı
için de tıpkı Fazilet Partililer gi-
bi başına bir şey mi gelmesi ge-
rekiyor? Örneğin bir CHP'li ya-
kını veya kendisi 159. veya 312.
maddeden hüküm giyince mi
bu maddelerin düşünce önün-
de bir engel oluşturduğunu
kavrayacak?
Bu değişikliğin, şimdi FP'lile-
re de yarayacağı, Karatepe ve
Erdoğan'ın bu yolla hapis yat-
mayacağı öne sürülerek engel-
lendiği söyleniyor. Bu madde-
ler onlarca yıldır solcuları hedef
alıyordu.
Hâlâ hapislerde ve mahke-
me kapılarında bu maddeler-
den yargılanan ve hapis yatan-
ların tamamına yakını solcular.
Aynca Terörle Mücadele Yasa-
sı ve infaz Yasası'ndaki deği-
şikliklerin tümü solcu ve de-
mokratları ilgilendiriyor.
Kafasında bir demokrasi bi-
linci olmayan siyasetçiler, kar-
şısmdakini hedef alan yasağı
yasak saymıyor. Kim olursa ol-
sun, düşünceleri yüzünden ha-
pislere girmesin diyecek olgun-
luğa gelmedikçe, bu ülkeye de-
mokrasi falan uğramaz. Ne ya-
zık ki özgürlüğü kaybedince
gerek duyanların ülkesindeyiz.
GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLL
Pax Americana (!?)
ABD hegemonyasının geleceğı üzenne tartışma-
larakademik çalışmalardan, giderek günlük basına
doğru yayılmaya başladı. Ozellıkle mayısta yaşa-
nanlar, bu tartışmalara "ABD dış politikasının sorun-
ları", "ABDliderlığının etkısizleşmesi"gibi başlıklar
altında, özel bir ivme kazandırdı. Tartışmalara tari-
hin büyüteci altında bakınca, ABD liderliğinin özel
bir momente doğru ilerlemekte olduğunu söylemek
mümkün.
Bu köşede daha önce tartıştığımız gibi mayıs çok
ilginç bir ay oldu. Hındistan Pakistan ilişkisinden
Ortadoğu barışına, Japonya'nın ekonomi politika-
sından Kosova'ya, Çin'den Kıbrıs sorununa kadar
ABD'nin olayları yönlendırme becerisi tek tek sı-
nandı ve sınıfta kaldt.
VVashington Post'tan Jim Hogland, küçük dev-
letlerin ABD'ye kafa tutmasından; The Observer'in
başyazısı, "KüreselPolisin Hasta Olduğundan'; In-
ternational Herald Tribune'de Ted Szule, ABD'nin
birbiri ardına gelen krizlerde "artık sadece diğer ü/r
kelerie bihikte rol oynadığından, liderlik yapamadı-
ğından" yakındılar. American Enterprise Institu-
te'den Michael Leden, "Altı yıl önce dünyanın tek
süper gücüydük. Soğuk Savaş sonrası dönemın
kurallarını koymamız için herkes b'ıze bakıyordu.
Şimdi tam bırfıyasko" dıyor. ABD Dış llişkiler Kon-
seyi'nden Walter Russel Mead, 'ABD'nin dışpo-
litikası dünyanın heryerinde rayından çıkmıştır" tes-
pitini yaptı.
Bu aslında, hiç de beklenmedik bir gelişme de-
ğil. Tarih, Roma Imparatorluğu'ndan II. Dünya Sa-
vaşı'na kadar hemen bütün ittrfaklar ve hegemon-
ya ilişkileri üzerine iki şey söylüyor. Bırıncisi, savaş
biter bitmez ittifaklar dağılıyor, dünün bağlaşıklan
birbirine kuşkuyla bakmaya başlıyorlar. Hatta II.
Dünya Savaşı'nın hemen ardından, ABD-SSCB iliş-
kilerinde olduğu gibi birbirlerinin can düşmanı ke-
silebilıyorlar. Ikincisi, hegemonyacı bir savaşın ar-
dından, ittifak bozulur bozulmaz, lider/ hegemonık
ulkeye karşı gruplaşmalar, yenı hegemonya odak-
iarı şekillenmeye başlıyor, bu süreç zamanla, siya-
si bir hegemonya krizine dönüşüyor.
ABD'nin durumuna dönersek, beklenen bu iki ge-
lişmeden birincisi, Soğuk Savaş bittikten, ABD'nin
nükleer şemsiyesi önemini yıtırdikten sonra ortaya
çıktı. Esas ilginç olanı bu değil. İlginç olan, hatta bir
paradoks oluşturan, ikinci gelişmenin gerçekleş-
memiş olmasıdır. Süddeutsche Zeitung editörlerin-
den, Harvvard Olin Institute for Strategic Studi-
es üyesi Josef Joffe'nin Foreign Affaires'm 75'in-
ci yıldönümü sayısındaki (Ekim 1997) yazısında sor-
duğu gibi "Neden hâlâ ABD'nin karşısına, rakip bir
hegemonya odağı çıkmamıştır?"
Joffe, çalışmasında üç hegemonya deneyimine
bakıyor Ingiltere, Bismarck Almanyası ve Roma
imparatorluğu. Roma Imparatorluğu, zamanında,
dünya sısteminin sınırtarıyla örtüştüğü için kendisi
çökene kadar hiçbir alternatif hegemonyacı güçle
karşılaşmadan varolabildi. ingiltere; hegemonyası-
nı, Âvrupa'daki ittifaklann ve çekişmelerin dışında
kalarak çatışmalara son anda, bir taraftan yana ve
tüm gücüyle yüklenip, sonucu belirleyen etken ol-
maya devam ederek sürdürdtı, Bismarck ise her-
kesie, herkese karşı ittifak yaparak rakıplerini sürek-
li dağınık tutmaya çalışarak hegemonya kurmaya
çalıştı. Ancak, Bismarck modelı, bir coğrafi zorun-
luluktan doğmakla birlikte, ulkenin tüm enerjisinin
diplomasi ve savaşlarda harcanmasına yol açabıli-
yor. Joffe'ye göre ABD, bugün hem Ingıltere gibi de-
niz aşırı ve dengeleyıci olmak hem de Bismarck gi-
bi herkesle ittifak yapmak ve her sorunda liderlik
üstlenmek zorunda.
Joffe, ABD'nin Ingıltere gibi tercih edılen bağla-
şık olduğu müddetçe, hegemonyasını koruyabile-
ceğini düşünüyor. Ek olarak geçen sene Çin ile Rus-
ya arasında yapılan stratejık ittifaka değinerek bu tip
ittifakların, bugün ABD'ye karşı bir tehdıt oluştur-
maktan uzak olduğunu, çünkü amaçlarının biçim-
lenmediğini tespit ediyor.
Joffe'nin birinci tespiti, ABD dış politikasına bir ışık
tutmak açısından ilginç. Ikincisi ise şımdilik doğru.
Ancak burada anahtar kelime şimdilik!
Mayıs ayında yaşanan gelişmeler, dünyanın birin-
ci tespitin gereklerini yerine getirmeyi, giderek zor-
laştıran bir yönde hızla ilerlediğini gösterdi. İkinci
tespitte değinilen durum ise zamanla ortadan kal-
kacak gibi. Roma Imparatorluğu deneyimine döner-
sek, bugün ABD'nin küreselleşme süreciyle birebir
çakışan birdinamiği var. Dünya mali sistemi. ABD'li
büyük bankalar ve mali sermaye tarafından,
ABD'yle özdeşleşmiş bir ilişkiler içinde ("VVashing-
ton concensus", "Serbestpiyasa ekonomisi"), dü-
zenleniyor, bu düzenleme sistemi gerek IMF, DTÖ
ve uluslararası bankalarla doğrudan, gerekse de
mali piyasalaryoluyla dolaylı olarak denetleniyor; iş-
lemesi için gerekli kaynaklar sağlanıyor. Ekonomik
olarak sıkışan ülkeler, ABD kapısına gelmek zorun-
da. Ancak bu denklem, Pax Americana'nın devam
edebilmesi için uluslararası mali sistemin de istik-
rannı koruması gerektiğini de bize gösteriyor.
Ne ki küreselleşme giderek istikrarsızlaşıyor.
ABD'nin denetlediği mali kaynaklara ulaşmanın
ekonomik, siyasi maliyeti, Asya krizinde olduğu gi-
bi tek tek ülkeler için giderek artıyor. ABD karşıtı it-
tifakların olası amaçlanan ilişkin dinamikler (Japon-
ya'nın, Asya ülkelerine yardım etmek için IMF dışın-
da bir fon kurma girişiminin, ABD tarafından büyük
tepkiyle karşılanmasının gösterdiği gibi) işte bu
süreçte mayalanıyor.
CHP grubunda
tartışnıa çıkü
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal.
grubunun basına kapalı
bölümünde seçim uzlaş-
masıyla ilgili ka>gılannı
dile getıren ve gnıpta genel
görüşme açılmasını iste-
yen Aydın Güven Gürkan,
Ercan Karakaş. Seyfi Ok-
taj ve Fîkri Sağlar'a \ anıt
verdi.
Baykal'ın genel görüş-
me önergesindeki göriişle-
re madde madde yanıt \ er-
mesı üzerine. Karakaş'ın
"Isul hatası yapılıyor.
Önerge hcnüz burada
okunmadı" diye itıraz etti-
ği öğrenildi. Gürkan. Ka-
rakaş ve Sağlar'ın söz ala-
rak iki seçimin bir arada
yapılması, seçım hiiküme-
ti \e Cumhurbaşkanı Sü-
lejman Demirere düşen
rolle ilgili kaygılannı dile
getirdiklen bildirildi. Grup
başkanvekıli ÖnderSav. 4
millervekilinın genel gö-
rüşme önergesıyle ilgili ön
görüşmenin gelecek hafta
>apılacağını söyledi. Mu-
halif milletvekilleri. bu
tavn "Geçen hafta nasüsa
görüştük di>e reddettire-
cekler" diye şorumladı.
Bursa millenekili Yah-
ya Şimşek ıle Bahkesır
millenekili Önder Kır-
lı'nın RTÜK yasa tasarısı
ıle ilgili olarak CHP'nin iz-
lediği tavn eleştiren görüş-
lerinı yineleyerek.
u
Bu ko-
nuda genel görüşme öner-
gemiz var. İşleme knnsun"
dedi.