28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1998 CUMA HABERLER CHP'den özelleştirmeye tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHPGenel Sekreter Yardımcısı Birgen Keleş. Petrol Ofısi AŞ'nin özelleştirilmesinin anayasaya aykın olduğunu söyledi. Keleş, hükümetin bu konudaki tavnnı eleştirirken stratejik ve ülke savunmasını ilgilendiren bir kuruluşun özelleştirilmesinin yabancı tekellerin eline geçmesinin nasıl önleneceğini sordu. Ihaleye girecek şirketlere verilen özelleştirme belgesinin gizli olduğuna dikkat çeken Keleş. konuyu soru önergesiyle TBMM"nın gündemine taşıyacağını bildirdi. Keleş. dün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, genelde özelleştirme ile ilgili olarak öne sürülen "argümanlann" hiçbırinin POAŞ için geçerlı olmadığını vurguladı. DGM hâkimmin piişvet davası • ANKARA (AA) - Eskı tstanbul DGM hâkimlerinden emekli Albay Faik Secer Başaran'ın. İstanbul DGM"de görülen uyuşturucu kaçakçılığı davalannda. "menfaat karşılığı bazı sanıkları tahliye ettikleri" gerekçesiyle yargılanmasına devam edildi. Yargıtay 4. Ceza Dairesi'ndeki diinkü duruşmaya sanık Başaran katılmazken, avukatı Mehmet Kemal Aydın da trafık kazası geçirdiğıni bildirerek duruşmaya eelmedi. Tanıklardan istanbul DGM Hâkimi Nuri Önen'in yazılan talimat üzerine gelen ifadesinin okunduğu duruşma sonunda. istanbul DGM Hâkimi iken, görev yeri değiştirilen Uğur Çorumluoğlu'nun ifadesi için yeniden yazı yazılmasına karar verildi. Mert Çiller'in davası • YUSUFELİ (AA)- Artvin'in Yusufeli ilçesinde, hakkında. 13 Haziran 1997'de meskün mahalde silah kullandığı gerekçesiyle kamu davası açılan. DYP Genel Başkanı Tansu ÇiUer'in oğlu Mert Çiller'in yargılanmasına devam edildi. Yusufeli Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın üçüncü duruşmasında. Çiller'in korumalan Mustafa Topaloğlu. Oğuz Ayhan ve ÜzeyirTaş'ın kimlik tespitleri yapıldı. Daha sonra mahkeme başkanı, korumalann ifadelerinin ahnmasına karar vererek duruşmayı erteledi. Yunan adalarına teribot selepi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çanakkale ve Kuzey Ege'deki Yunan adalan arasında feribot seferleri yapılması istendi. Belediye Başkanı Ismail Özay, Midilli ve Limni adalanndan Çanakkale, Gökçeada ve Bozcaada'ya feribot seferleri düzenlenmesinin yore turizmine önemli katkı sağlayacağını söyledi. Tf Rıdvan Budak, halkın artık seyirci olmadan siyasete müdahale etmesi gerektiğini söyledi Emekçüer alanlardatSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet)-1 Mayıs İşçi Bay- ramı sendikalar, demokrarik kit- le örgütleri ve bazı siyasi parti- lerden oluşan 60 örgütün katılı- mıyla alanlarda kutlanacak. Türk-İş, DİSK. KESK ve Hak- İş tarafından oluşturulan "1 Ma- yıs'98 Düzenleme Kurulu"nun '1 Mayıs' metnınde. sermayenin saldınsına karşı emek güçleri birlik olmaya çağnlırken Türki- ye'nin sorunlannın küreselleş- me adıyla yürütülen "vahşi kapi- talist anlayışın dayatmalanyla daha da artttgı" kaydedildi. Ülke çapında kutlanacak 1 Mayıs'ın en kitleseli Türk-iş, DİSK. Hak-jş ve KESK'in ön- cülüğünde İstanbul Çağlayan • 1 Mayıs İşçi Bayramı sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri tarafından bugün yurdun çeşitli yerlerinde düzenlenen miting ve gösterilerle kutlanacak. Türk-İş, DlSK, KESK ve Hak-tş tarafından oluşturulan "1 Mayıs'98 Düzenleme Kurulu"'nun 1 Mayıs çağnsında ' Türkiye'nin sorunlannın küreselleşme adıyla yürütülen "vahşi kapitalizmin dayatmalanyla daha daarttığı" kaydedildi ve emek güçlerinin birliği istendi. Meydam'nda gerçekleştirilecek. tstanbul"daki kutlamalara bazı siyasi partiler. rneslek kuruluşla- n ve çok sayıda kitle örgütü ka- tılıyor. Çağlayan Meydam'ndaki kut- lamalar. 4 konfederasyon tem- silcisinin oluşturduğu 1 Ma- yıs'98 Düzenleme Kurulu'nun programı kapsamında gerçekleş- tirilecek. Programa göre. konfe- derasyon başkanlan. siyasi par- tiler ve siv il kuruluşlann temsil- cileri kutlamalann ilk etkinli&i için saat 08.30'da Türk-İş 1. Böl- ge Temsilciliği'nde bir araya ge- lecekler. Buradan yürüyerek Taksim'e gidecek temsilciler he- yeti, saat 09.30'da Kazancı yo- kuşuyla Atatürk Anıtına çelenk bırakacaklar. Kutlamalann yapı- lacağı Çağlayan Meydanı'na gi- nşler. I Mayıs Düzenleme Kuru- lu'nun belirlediğı şekilde iki ana yoldan gerçekleştirilecek. Dü- zenlemeye cöre Hak-İş. ÖDP. BP. DBP. sfr. Türk-İş. meslek odalan. CHP ve İP 1. giriş yolu olarak tanımlanan Şişli yürüyüş yolundan: KESK. DİSK. HA- DEP. EMEP. Halkevlen, demok- ratik kitle örgütleri. bazı dergiler Piyalepaşa yolundan Çağlayan Meydanı'na girecekler. 1 Mayıs" 98 kutlamalan açıhş, saygı duruşu ve konfederasyon başkanlan vetemsilcilerininko- nuşmalanyla devam edecek. Et- kinliklerde bir kadın \e erkek iş- çi tarafından demokrasi bildir- gesi okunacak. Müzik dinletisi- nin ardından katılımcılann gel- 1 Mayıs 1977 kıyımı için suç duyurusu • 1 Mayıs 1977 katliamına kanşanları yargı önüne çıkarmayan içişleri bakanlan, emniyet genel müdürleri ve İstanbul emniyet müdürleri hakkında suç duvurusunda bulunuldu. İstanbul Haber Servisi -Taksimde yaklaşık 500 bin kışinin katılımıyla gerçekleştirilen 1 Mayıs 1977kutlamalarısırasın- da "kimliği belirsiz kişi- lerin* açtığı ateş sonucu 37 kişinin katledilmesi olayına katılanları. 21 yıldır yargı önüne çıkar- mayan tüm yetkililer hakkında suç duvurusun- da bulunuldu. A\ukat Rasim Öz. Sultanahmet Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, katliamı. bu- günün Susurluk çetesinin ağabeylerinin gerçekleş- tirdiğini belirterek "Bu olayda failleri, 21 yıldır yargı önüne çıkarmavan içişleri bakanlan. emni- yet genel miidürleri \e İs- tanbul emniyet müdürle- rinin tümii suçludur" de- di. 1977 yılmdaki 1 Ma- yıs kutlamalan sırasında 5 ayrı yerden topluluğun üzerine ateş açılmış. 5 ki- şi kurşun, 32 kişi ise sal- dınnın yarattığı panikte ezilerek yaşamını yitir- mişti. Öldürülen DlSK Ge- nel Başkanı KemalTürk- ler'in eşi Sabahat Türk- ler, DİSK Yönetim Ku- rulu üyesi Hulıısi Karlı. DlSK Genel Sekreteri Murat Tokmak, avukat Rasim Öz ile Emekli- Sen, KESK ve Hak-İş sendikalan temsilcileri dün öğle saatlerinde Sul- tanahmet Adliyesi'ne ge- lerek suç duyurusunda bulundular. Grup. olayın faillerini. bugüne kadar yargı önüne çıkarmadık- lan ileri sürülen dönemin içişleri bakanlan. emni- yet genel müdürleri ve İs- tanbul emniyet müdürle- ri hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyuru- sunda bulundu. Avukat Rasim Öz. ad- liye önünde yaptığı açık- lamada, insanlık suçlan- nın "zamanaşımı" gibi gerekçelerle üzerinin ör- tülmemesi gerektiğine. bugün bile Nazi Alman- yası'nda suç işleyenlerin yargılanabildigine dikkat çekti. Rasim Öz. "*1 Ma- yıs'ta katliama kanşan ve onu tertipleyen caniler yargı önüne çıkanlmalı- dır" dedı. Yoğun gözaltı İstanbul Emniyet Mü- dürlüğü, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarında yasadışı gösteri yapacak- ları öne sürülen 86 kışi- nin gözaltına alındığını açıkladı. istanbul Valısi Kutlu Aktaş ise bu hafta içinde 400 kişinin gözal- tına alındığını bildirdi. Emniyet Müdürlöğü Terörle Mücadele Şube- si'ne bağlı ekipler. bugün yapılacak 1 Mayıs kutla- malannda yasadışı ey- lemler yapacakları istih- baratı alınan yasadışı DHKP-C. PKK. TKP <ML) DABK, MLKP. TİKB örgütlerine yöne- lik operasyonlar düzen- ledı. İstanbul Valisi Kut- lu Aktaş ise 1 Mayıs'la il- gili düzenlediği basın toplantısında bu hafta içinde yaklaşık 400 kişi- nin gözaltına alındığını açıkladı. Kitap'98 Fuarı'na yoğun ilgi Kitapseverlerin voğun ilgi gösterdiği Kitap "98 Fuan sürüvor. İstanbul Hilton Exhibition Center'da "Uluslararası Sanatsal. Kültürel. Bilimsel. Eğitsel. Akademik ve Giincel Kitaplar Fuan^nın Cumhuriyet Kitap RulübiTnün standında gerçekleştirilen imza gününde. önceki gün ga/etemiz ya/an Halit Deringör ve çizerimiy. İsmail Gülge<j, dün de yazanmız Raif Ertem ve Prof. Dr. Bülent Tanör, okurlanyla buluşru, kitaplannı imzaladı ve sövlesti. Fuar yann sona erecek. (Fotoğraf: KADERTUĞLA) 68'lilerinyürüyüşü bugün başhyor ANKARA / SAMSL'N (Cumhuri- yet) - Merkezi İstanbul"da bulunan 68'liler Birliği Vakfı tarafından dü- zenlenen ve 6 Ma> ıs'ta Ankara'da De- niz Gezmiş'ın mezarı başmda sona erecek "Anma yürüyüşü" bugün Samsun'dan başhyor. Deniz Gezmiş. Yusuf .\sJan\e Hüseyinİnan'ın ıdam cezalarının onaylanmasına ilişkin 1586 sayılı TBMM kararınm kaldınl- masını talep etmek ve bu yönde ka- muoyu oluşturmak amacıyla düzenle- nen yürüyüşe. yaklaşık 80 kişinin ka- tılacağı bildirildi. 68'liler Birliği Vakfı üyelerinden oluşan 40 kişilik bir grup. yürüyüşü başlatmak üzere dün Ankara Sıhhiye Köprüsü üzerinden otobüsle hareket etti. Yürüyüş Komitesi Başkanı Dr. Ruhi Koç," 1968'de Amerikanemper- yalizmine ve so>gun düzenine karşı bağımsıziık bayrağını yükselten De- niz Gezmiş anısına,30. yüdaonun baş- lattığı verden bağımsıziık bavrağını yükseltmek için eski arkadaşlan ola- rak yürüyeceğiz" dedi. Yürüyüşçüleri Samsun'a yolcu et- meye CHP millet\ekilleri Ali Dinçer. Algan Hacaloğlu \e Ahmet Güryüz Ketenci de geldi. Samsun'dan başla- yacak yürüyüş. Havza. Merzifon. Ço- rum. Sungurlu. Kınkkale. Elmadağ güzergâhı izlenerek 6 Mayıs'ta An- kara Karşıyaka Mezarhğı'nda. Deniz Gezmiş'in mezan başında son bula- cak. Samsun-Ankara yürüyüşü. ilk olarak bundan 30 yıl önce 30 Ekim 1968'de Deniz Gezmiş'in önderliğin- de. Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı, Devrimci Öğrenci Birliği, Fikir Ku- lüpleri Federasyonu. 27 Mayıs Milli Devrim Derneği gibi çeşitli öğTenci ve gençlik dernekleri tarafından "Tam Bağımsız Türkiye İçin Musta- fa Kemal Yürmüşü" adıyla gerçek- leştırilmek istenmiş. ancak yürüyü- şün 17. kilometresinde 24 öğrenci li- deri gözaltına alınmıştı. Bu arada CHP milletvekillerinin Meclis Başkanlığı'na sunduğu 1586 savılı "Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın Ölüm Cezalarının Yerine Geririlmesine Dair Yasa"nın yürürlükten kaldınlmasına ilişkin ya- saönerisine FP Milletvekili Abdullah Gül ve DYP Milletvekili Bahattin Yii- cel'in de imza atacaklan belirtildi. dikleri yürüyüş yoluna göre da- ğılmasıyla kutlamalar sona ere- cek. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. 1 Mayıs'ta Türkiye'nin dört bir yanında demokrasi ıste- miyle alanlarda olacaklannı be- lirtti. CHP İstanbul İl Başkanı Etem Cankurtaran. I Mayıs'ın ülkemizde de artık özüne uygun bir şekilde kutlanması ve yasal- laşması gerektiğini \urguladı. ÖDP, İP, HADEP, EMEP. Banş Partisi ve çok sayıda kitle örgü- tünden yapılan açıklamalarda "1 Mayıs'a kitlesel katılım çağrısı" yapıldı. İçişlen Bakanı Murat Başesgi- oğlu, 1 Mayıs önlemleriyle ilgi- li yaptığı açıklamada. "Yasadışı örgütlerin provokasyonla- nna karşı önlemler alındı. Yatandaşlar \e işçilerimiz sağduyulu bir şekilde etkin- liklere katılabilirler" dedi. Calışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Nami Çağan da 1 Mayıs'ın banş ve huzur içinde kutlanması için yurt- taşları duyarlı olmaya ça- ğırdı. tstanbul Valisi Kutlu Ak- taş. Emniyet Müdürü Ha- san Özdemir, İl Jandarma Alav Komutan Vekili Al- bay Hasan Bağsız. 1 Mayıs kutlamalan için alınan ön- lemlerle ilgili basın toplan- tısı düzenledi. Vali Aktaş. Abide-i Hürriyet Meydanı dışında bugün saat 10.00- 16.00 saatleri arasında hiç- bir yerde gösteri yapılama- yacağını belirtti. İstan- bul'da yapılan aramalarda yaklaşık 400 kişinin gözal- tına alındığını ifade eden Vali Aktaş, gözaltılann keyfi olmadığını savundu. Çağlayan Meydanı "nda bu- gün yapılacak 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalan nede- niyle bazı cadde. bulvar ve yollar araç trafiğine kapa- tıldı. Emniyet yetkilileri sü- rücülerin alternatif yolları kullanmasını ıstedi. Hasan Özdemir. Kenan Evren Eğitim Kültür ve Do- ğayı Koruma Vakfı'nm dü- zenlediği Cumhuriyet Ba- losu'nda gazetecilerin ken- di can güvenlikleriyle ilgi- li endişelerini dile getirme- leri üzerine "Siz büyütmez- seniz hiçbir şey olmaz. Polis konıyacak sizi. Kötü niyet- lilere diyecek bir şeyim >x»k" dedi. Ankara'da saat 11.00'de Tren Gan' nda top- lanılacak ve Selim Sırn Tarcan Spor Salonu. Opera Köprüsü, Ankara Radyosu yönü izlenerek Abdi İpek- çi Parkı'na yürüyüş gerçek- leştirilecek. Burada saat 12.00'de başlayacak olan mitinge, 82 ülkeden yakla- şık 200 milyon kişiyi tem- sil eden 350'nin üzerinde örgütün gerçekleştirdiği "Çocuk Emeğine Karşı Kü- rrâel Yürüyüş" kampanya- sı çerçevesinde 42 çocuk da katılacak. Türk-İş, DtSK, KESK ve Hak-İş tarafından oluşturulan "1 Mayıs'98 Düzenleme Kurulu"nun 1 Mayıs metninde. sermaye- nin saldınsına karşı emek güçleri birlikteliğe çağnlır- ken Türkiye'nin sorunlan- nın küreselleşme adıyla yü- rütülen "vahşi kapitalist an- layışın dayatmalanyla daha daarttığı" kaydedildi. Metinde. alanlarda 'eşit- lik, ö/gürlük. banş ve de- mokrasi' taleplerinin dile getirileceği belirtildi. UZ YAZI IORHAN BtRGÎT Halil Cin, bugün de Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü olsaydı ve bölge milletvekillerinden birisi kendisini tele- fonla arayarak öğrencileriyle ahlak dı- şı ilişkilere girdiği için, başka bir yere atanan bir görevli ile ilgili kararın geri alınmasını isteseydi ne yapardı? "Se- çilmiş bir milletvekiline karşı birbürok- rat olarak alttan almahyım. Yer değiş- tirdiğim kişinin madem ki arkasını da- yadığı bir dayısı var" diye düşünür ve öylesine mi davranırdı? Yoksa millet- vekiline atama kararınm nedenlerini kı- saca anlataraktelefonu kapatır mıydı? Ama ya o milletvekili, ısrarlı olur da kendisini yeniden arayarak üst perde- den konuşmasını sürdürürse, "Ben delegeniz değilim. Bu devletin me- muaıyum" yanrtını vererek son sözü- nü mü söylerdi? Mersin'deki siviltoplum örgütleri ile bazı siyasi parti örgütlerinin yer aldığı 22 kuruluşun bugünlerdeki gündemin- de ne erken seçim tartışmalan var, ne borsanın bu tartışmalar karşısında dal- galanışı... Onlar ve sözcülüğünü üstlendikleri binlerce içelli, Emniyet Müdürleri Tun- cay Yılmaz'ın ani bir emirle görevin- den alınmasından duydukları rahat- sızlığın vırüsü olarak gördüklen millet- vekilleri Halil Cin ile yatıyor, onunla kal- Hastalığm Nedenleri... kıyorlar. Çünkü, ağırbaşlı birbilim ada- mı olarak görmek istedikleri profesör unvanlı milletvekilteri, İçel Emniyet Müdürlüğü'nde Ahlak Masası'nda gö- revli polis memuru Yusuf Sayılgan'ı Gülnar ilçesine atamış. Atama tasar- rufunun arkasında, polis memurunun gözaltına alınan Nataşalarla ilişkiye girdiği yolunda iddialar varmış. Sabık rektör, eski bir öğretim üyesi milletvekili, iktidar partisinin üyesi ol- ma üstünlüğünü kullanarak harekete geçip, Emniyet Müdürü'nden atama emrini geri almasını istemiş. isterken de kendisini "amir" yerine koyan bir üslup seçtiği için olmalı ki, Tuncay Yıl- maz'dan, "Ben delegeniz değilim. Devletin memurvyum" cevabını almış. Ve Halil Bey'in cinleri soyadında durmamış, tepesine çıkmış. Bundan sonrası içişleri Bakanfnın ya da Emniyet Genel Müdürü'nün gö- rev sahasını ilgilendirmiş ve Içel'de bir buçuk yıldır görev yapan, örgütünde- ki olumsuzlukların üzerine gitmesi ile tanınan Emniyet Müdürü faks emriyle Ankara'ya atanmış. Hayır.. haberi okuyanların ilk anda acele ile yanlış bir kanıya kapıldıklan gibi, koskoca profesör milletvekilinin ahlak masasındaki Nataşasever polis memuruna arka çıkmasının nedeni, bu kişi ile zaman zaman aynı tür âlemler- de buluşmuş olmaları gibi bir ilgiden doğmuyor. - Çünkü Halil Cin de kendisini savu- nurken, Emniyet Müdürü'nün bu ata- manın arkasındaki gerçek nedeni ken- disine iletmeyişinden şikâyetçi. "Polis memurunun özel dunımunu söyle- seydi, bu isteğidile getirmezdim" di- yecek kadar da açık sözlü. işin nedenini bile öğrenmeden tele- fonu açıp Emniyet Müdürü'nden bir yer değiştirme işlevinden dolayı Ana- vatan milletvekilini harekete geçirten, partisinin "örgüt"ü. Yani il başkanı, il- çe başkanları ya da delegelerden bi- risi, birkaçı... Emin olun, onlara bu memurun "biz- den" olduğu mesajını ileten, bir iktidar değişiklığinde benzer atama olayları için başka kapıları aynı tür mesajlarla çalmaktan yüksünmeyecek güçler. Açık deyişi ile siyaset ahtapotluğu ile geçinen mafyalar... Yazık ki, içişleri Bakanı da, Emniyet Genel Müdürü de o mafyaların oyunu- na alet olmaktalar. Ama aynı hüküme- tin bir başka üyesi, tam karamsarlığa düşeceğimiz bir sırada, dünkü gaze- telerde çıkan bir başka haber ile "Böy- leleri de var ama" dedirtecek işler ya- pıyor. Bu üyenin adı Mustafa Yılmaz. Mustafa Yılmaz elh beşinci hükü- metin devlet bakanı olarak. "Köy Hiz- metleri Genel Müdürlüğü "nden so- rumlu. Genel müdürlükte tam 5 bin işçinin "geçici" ya da "mevsimlik" adı altın- da hiçbir iş yapmadan devletten ay- dan aya maaş aldığını saptamış. On yıldır süregelen ve bu zaman dilimi içe- risinde görev yapmış bakanlann torpil- lisi olarak kadroya alınan bu kimseler için haklı olarak "Bedavacılık ve asa- laklığı meşrulaştınyoriar" diyor Yılmaz. Devletin yakasını bu asalaklardan kurtarmanın çözümünü, onları sınav- la memur kadrosuna geçirme formü- lünde aramış. Her biri. sınav çağrısı üzerine direniyor, kimi kamu malını tahribe bile kalkıyormuş. Bağlı olmalan gereken Yol-iş Sendi- kası, Yılmaz'ı destekliyor. Kimi bir ara seçimde, kimi bir il kongresi öncesi iş- başı yaptırılan bu binlerce adam, ev- lerinde oturuyor, ücretlerini bankama- tikle alıyormuş. Ben Mustafa Yılmaz'ın adını, Çiller hükümetinde CHP kontenjanından Bayındırlık Bakanı iken duymuştum. Kimi parti büyüklerinin bakanlıkla iş yapan müteahhitlere, haksız destek vermek istemelerine isyan etmiş, ön- ce hükümet, sonra da parti üyeliğin- den ayrılmıştı. Kısa bir süre sonra DSP'ye girdi. 1995 seçimlerinden he- men sonra Meclis idare Amiri olarak son genel kurul salonu yolsuzluğunun ilk izlerini de o yakaladı. Siyasi yaşamımıza musallat olan "delege" ya da "bizim partilimiz" yak- laşımlan ile Mustafa Yılmaz tipindeki dürüst politikacıların savaşımı süre- cektir. Kabul edelim ki, bu savaşımda ege- men güç, var olan sistemin kendisidir. Yani "delege ağalığı" ile "lider sulta- s/"nı iç içe kenetleyen "örgüt yapısı". O yapı değil midir, yaklaşan kongre hesabı içindeki lidere, ülke gündemi- ne erken seçimi "7" numaralı sorun halinde getirtip, yeni bunalım heves- leri arkasında tutan. BİRBAKMA SERVER TANİLLt • • Güneş Altında Herkes Yerine. 1789'da açılmış devrimler çağı Napolon'un yenil- gisiyle kapanmaz. Tutuculuğun ve gericiliğin 1815'te diktiği duvara karşı uyarılar, 1820'li yıllardan başla- yarak kendini gösterir; 1830'da, sonra da 1848'de, hareketleniş kıta Avrupa'sının büyük bölümüne ya- yılır. 1848 devrimlerinin de 150. yılı bu yıl. Gazetelerin, dergilerin, kitapların baş konulann- dan biri de o. Aslında, toplumdaki sefalet -yıllardır- o boyutlar- dadır ki bir parça yürek taşıyan kim ki var. sıziatır. Ruh- ların dalgalanışı, yavaş yavaş insancıl gösteriye dö- nüşür; siyasal ve sosyal romantizm, daha adil bir dü- zen aranışı içinde. düşten düşe gezinir. Yenilikçi mez- hep ve tarikatlar karınca gibi kaynamaya başlar: ila- hıleri, emirleri, hatta tapınma usulleri vardır; Hıristi- yanlık adına hareket ettiklerini söylerler, ancak Tan- rı'yı yeryüzüne indirir ve İsa'yı da bir baldınçıplak, bir proleter olarak temsil edeıier; çünkü Müjde, yani in- cil, bir büyük olayın bekleyişi içinde yeniden haber venlmelidir. Şairler ve sanatçılar, göreve çağrıldıkla- rına inanırlar. Bildiriler bildirileri izler, çağnda bulunurlar. Bütün bunların içinde, daha sonra en büyük yan- kıyı yapacak olan, Manc'la Engels'in kaleme aldık- lan Komünist Parti Bildirisi'öv ve 1848'in başlarında gün ışığına çıkar: Tarihe bir başka yöntemle bakış, çağı bir başka çözümleme. sosyal güçlere bir baş- ka sesleniştir: "Ey bütün dünyanın işçileribirleşiniz!" diye biter. Siyasal ve sosyal romantizmin hayallerine yer yoktur artık... Liberalizmle gözleri büyülenen burjuvazi, sosyal reformlar özel mülkiyete saygılı olduğu, dahası onu sağlamlaştırdığı ölçüde. "reform akımı"r»n içine ge- lip girer. Orneğin köleliğin kaldınlması. zamanın en önemli önlemlerinden biridir ki, onun da 150. yılı kut- lanıyor şu sıralar. Ne var ki, emekçilerden korkusu vardır burjuvazi- nin. "Bindeki ve avucundakinı rahatça başkalanyla bö/üşenter"den, "Kızı//ar"dan korkudur bu! 1848 Şu- bat'ındaki ayaklanmanın arkasından, "Her şey kay- bedildi" diye düşünür Balzac. Haziranda ayaklanan- lardan biri. dönemin ünlü politikacılarından Arago'ya. "Hiç acıkmadınız Sayın Arago; sefalet denen şeyin ne oldugunu bilmiyorsunuz" der. Ve Mareşal Buge- aud da 1849'da Thiers'e şöyle diyecektir: "Ne hay- van ve vahşi insanlar! Anaların böylelehnı doğunna- larına nasıl da razı oluyor Tanrı? Ne Ruslar ve ne de Avusturyalılar, işte gerçek düşmanlar!" Nasıl da kin ve kararlılık kokan sözler! Yıllar geçer, işçi sınıfı. istemlerıni ileri sürüp haykı- racağı gösteriler için "1 May/s"ı seçmıştir. YüzyıUn sonlarına doğru şimşekli eylemler birbirini izler. İşte o sıralardadır ki. Jean-Baptiste Clement şu dızeie- ri yazar: O tepeden konuşan sermayeye Şudur dediğimiz bu uyanış gününde: Güneş altında herkes yerine, Gönençten herkes payını alsın! •;,,;..- : li'fîlıf" Bir dönem gelir, coşku çaptan düşer; sonraki yi. larda yükselir, alçalır. Bugün de bir durgunluğu yaşı- yor Avrupa. Niçin öyle oldugunu da açıklayabiliyo- ruz. Ama şu da gerçek: 1 Mayıs, "İşçinin ve emek- çinin bayramı "dır; serbestçe kutlar ve demokratik haklarını sereserpe kullanır çalışanlar. Belki tek istisnası bunun, Türkiye'dir. Türkiye'nin korkak burjuvazisi, hemen her şeyde olduğu gibi 1 Mayıs'ı da yasaklarla çevrelemiştir ve isterse izin verir, istemezse vermez. Sırtından geçin- diği bir sınıfın önüne yalnız yasaklar da değil. ne ka- dar sorun varsa getirip yığmıştır. işlerin nereye vardığını anlayabilmeniz için, alınız şu haberi: 20-23 Nisan 1998 tarihlerinde Ankara'da düzenlenen 3. Ulusal İşçi Sağlığı Kongresi'nde ko- nuşan Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Şuîe Necef, yeni üretim teknikleri süreci içinde, iş- verenlerin işçilerin emeklerinin yani sıra, ruhlannı da satın almak istediğini söyleyip ekliyor: İşveren, iş- çinin herşeyinin işe ait olmasını istiyor. Üretim ve ve- rimliliğin artması için rüyasında bile işyerini görme- sini arzuluyor" (Milliyet, 27 Nisan 1998). Tıpkı, ağa- babalan Taylor'un, yine üretim ve verimlilik adına, vaktiyle, işçilere dönüp "Suraya düşünmeye gelme- diniz!" demesi gibi. Hey gidi koca Türkiye işçi sınıfı, hey, demek bu da varmış yazgında; düşlerinde bile özgür değilsin. Bu- na bakıp "yaşasın liberalizm!" diye bağıranlar olacak- tır. Ama sen, bir şafak vakti, karanlığın kenanndan doğrulup "Güneş altında herkes yerine" diye son haykınşını yapacağın güne değin, bunu yaşayacak- sın. Bugünse 1 Mayıs, selam sana bu anlamlı günde!.. Not: Sayın Tanilli'nin geçen haftaki yazısında, "7982 Anayasası" iki yerde "7987 Anayasası" ola- rak çıkmıştır; sondan 7. satırda "kalamayacağınız" kelimesi de "kalamayacağımız" olacaktı. Düzeltir, özür dileriz. İzmir'de kuskulu ölüm Eroğhı olayı Meclis'e taşındı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ege Üniver- sitesi İletişim Fakültesi öğ- rencisi AB Serkan Eroğ- lu'nun kuşkulu ölümü TBMM gündemine taşın- dı. CHPÎzmir Milletveki- li Vieli Aksoy, olayın aydm- latılması için Adalet ve İçişleri Bakanlığf nın ya- nıtlaması istemiyle TB- MM Başkanlığı'na soru önergesi verdi. Aksoy, soru önergesin- de şu sorulart yönelttr. "Maktulün babası Ah- met Eroğlu'nun suç duyu- rusu. İzmirTabip Odası ve Iznıir Barosu'nun. konu ile ilgili basın açıklamalan doğrultusunda 23-24 Ara- lık 1997'de İzmir Emnivet Müdürlüğü Terörle Müca- dele Şubesi'nde görevli ve- ya nöbetçi kişiler saptan- nuş mıdır? Bu kişiler olav- la ilgili olarak sorgulannuş mıdır? Maktule ne şekilde klorofornı ve etanol \eril- diği araşbnlmış mıdır? Kloroform ve etanol veri- len bir kişinin kendini okııl ruvaletinde asarak ötdür- mesi mümkün müdür? Otopsi raporuna göre maktulün 188 cm. bovıın- da olduğu anlaşılmaktadır. Asılma olayının meydana geldiği İletişim Fakülte- si'nin 1. kat tuvaletinin bu eylemi gerçekleştirmeye uygun olup olmadığı sap- tanmış mıdır?Otopsi rapo- runa göre maktulün en er- ken 6 saat, en geç 24 saat önce oldüğü belirtildiğine göre. İletişim Fakültesi öğ- renci ruvaletinde olayın bu kadaruzun zaman süresin- ce niçin ortaya çıkmadığı araştınlmış mıdır? Bakan- lığınız. olav hakkındaki so- ruşturmayı genişlermeyi düşünmekte midir?"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle