27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1998 CUMA 12 KULTUR 10. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde sergiler ve açıkoturumlar da gerçekleşecek Festival PasoKnTyle başhyorANKARA (CuınhuriyetBürosu)- Diin- yaKıtle İletişim Vakfi'nın. çok sayıdares- mi \e özel kuruluşun katkısıyla düzenle- diği 10. Ankara Uluslararası Film Festi- vali. içerdiği ünlü yapıtlarla sınemasever- lere 10 günlük bir ziyafet sunacak. Festi- val boyunca çeşitli sergi. açıkoturum ve törenler de düzenlenecek. Uluslararası Film Festıvali 1 Mayıs gü- nü saat 20.00"de Kjzılırmak Sıneması'nda gerçekleştırilecek törenle başlayacak. Açılışta Pasolini'nın "Hindistan l'stüne Bir Füm İçin Noüar" ile "Buluriar \e- dir" adlı fılmlen gösterilecek. AzizNesin Ernek Ödülleri Necdet Mahfı Ayral ve M- SÜ Sinema Televizyon Merkezi'ne. Kit- le Jletişım Ödüllen "de TRT Ankara Rad- yosu ve Cumhunyet gazetesine verilecek. 1 Mayıs günü acılıştan önce Krzvsztof KiestowsJd'nın "DekaJog-1" ve "Dekalog- 2" adlı fılmlen Kızılırmak Sineması'nda sanatseverlenn beğenısine sunulacak. Ay- nı gün Kavaklıdere Sineması'nda "Sine- ma_ İsviçre'den" başlığı altmda yer alan Leopold Lindtberg'in "Son Şans" adlı fil- mi ile Alain Tanner'ın "Charles Ölü Ve- ya Diri?" fılmi ve "İnce Seçimler" göste- rilecek. Büyülü Fener Sinemasf nda da "Neon İndl", "Yeni Dünya", "Kasaba" ve Fatih Arslan'ın yönettiğı "İnsan Kurdu" izlenebılecek Festival bünyesinde düzen- lenen Ulusal Lzun Film Yanşması'na ka- tılan filmler ve yönetmenleri şöyle: "Masumiyet (Zekı Demirkubuz). Ku- şatma Altında Aşk (Ersin Pertan). Kasa- ba (Nuri Bilge Ceylan), Çökertme (Tun- ca Yönder), Hamam (Ferzan Özpetek), Solgun Bir San Gül (Canan Evcimen lçöz), tnsan Kurdu (Fatih Arslan), Yankş Saksının Çiçeği (Fide Motan). Usta Beni Öldürsene(Barış Pırhasan)." Yanşmada, en iyı film. seçicıler kuru- lu özel ödülü, en iyı yönetmen. kadın oyuncu. erkek oyuncu, yardımcı kadın ovuncu. vardımcı erkek ovuncu. Onat /CieLİeslowski. Gothar ve Pasolini toplu gösterilerinin yer alacağı festivalde 350'ye yakın film gösterilecek. Bu akşam düzenlenecek törende Aziz Nesin Emek Ödülleri. Needet Mahfi Ayral ve MSÜ Sinema Televizyon Merkezi'ne; Kitle İletişim Ödülleri de TRT Ankara Radyosu ve Cumhuriyet gazetesine verilecek. KurJaren iyi senaryo ödülü. en iyi görün- tü yönetmenı. ışık, sanat yönetmeni. öz- gün müzık ve kurgu ödülleri venlecek. Yanşmaya ilk fılmleri ile katılmış olan sa- natçılar da umut veren yeni yönetmen. ka- dın oyuncu, erkek oyuncu ve görüntü yö- netmenı dallannda Ödüllendırilecekler. 9 yılın en iyi filmleri gösterilecek Ulusal Film bölümünün yanşma dışı bölümlerinde Ali Özgentürk'ün "Mek- rop"veRehaErdemın "AAy"adlı film- leri gösterilecek. Aynca 9 yılın en i\ ı film- leri de göstenme sunulacak. Ulusal Kısa Film Yanşması'na bu yıl. deneysel dalda 14. kurmaca dalında 47 ve canlandırma dalında 12 olmak üzere 73 film başvurdu. Uluslararası Canlandırma Yarışmasi'nda da Almanya. Avusturya, Belçika. Çek Cumhurıyeti. Danimarka. Fransa, Hırvatistan. lngıltere. İsviçre ve ltalyadan eserleryeralacak. Festival bün- yesinde düzenlenecek Ulusal Belgesel Fılm Yanşması'yla birlikte toplam 28 ödül dağıtılacak. Ulusal Kısa Film Yanş- ması Canlandırma Dalı sonuçlan 3 Ma- yıs günü. Llusal Kısa Film Yanşması Kur- maca ve Deneysel Dalı. Ulusal Belgesel Film Yanşması. Uluslararası Kısa Can- landırma Filmleri Yarışması ile Ulusal Uzun Film Yanşması sonuçlan da 6 Ma- yıs günü açıklanacak. Festival süresınce Büyülü Fener Sine- ması'nda "10. Vılın Afişleri". «.ızılırmak Sineması'nda "Pasolini Retrospektifî". Kavaklıdere Sineması'ndada "SemihPo- roy KarikatürSergisr düzenlenecek. tb- rahinı Demirel'ın "Sinemayı Yazanlar" başlıklı sergısı ile "Afiş Yanşması Sergi- si" Çıftlık Caddesı 35 1 numarada bulu- nan Galeri Sanatyapım'da izlenebılecek. Pasolini Filmleri Galası 2 Mayıs günü Kızılırmak Sineması'nda "Mamma Ro- ma" filmi ile gerçekleştirilecek. İsviçre Filmlen Galası da 6 Mayıs günü "Pesta- lozzis'in Dağı" filminin gösterimiyle ay- nı sınemada yapılacak. TOBAV Başkanı Tamer l^venf in yö- neteceği. sanatvılarCiineytGökcer,Sezer Sezin, Lale Oraloğlu, Hülya Koçyiğit v e CüneytTürel'ın konuşmacı olarak katıla- cağı "Sinema ve Tiyatroda Oyunculuk" başlıklı açıkoturum 2 Mayıs günü saat 14.00'te Class Hotel'de düzenlenecek. "Pasolini" konulu açıkoturum da sinema tarihçisi Eduarda Bruno. sinema yazan VValterSiti. araştırmagörev lisi SerhatGü- navdın ile Ali Karabayram'ın katılımı ile 3 Mayıs günü aynı yerde saat 17.00'de gerçekleştirilecek. "Sinemada TelifHaklan" konulu panel Fransız Kültür Merkezi'nde 5 Mayıs gü- nü saat 17.00'de izlenebilecek. Prof. Dr. Şafak Erel'ın yöneteceği panele. tiyatro sanatçısı ve gazetemiz yazan MüjdatGe- zen. SESAM Başkanı Kadri Yurdatap. a\ ukatlar İhsan Tellioğlu ve Ünsal Piroğ- lu. Avrupa Film Yönetmenlen Federas- yonu Genel Sekreteri yönetmen Joanno Correa ve Kültür Bakanlığı Müsteşar Yar- dımcısı Abdullah Dörtlemez konuşmacı olarak katılacaklar. Alman Kültür Mer- kezi'nde 7 Mayıs günü saat 16.00'da ger- çekleştirilecek "Sinemada Kadın Imge- si" konulu açıkoturumda sinema yazan Vera Suranyi. yönetmen Stella Belessi, Anadolu Ünıversitesi iletişim Fakültesi öğretım üyesi Prof. Dr. Seçil Büker. An- kara Cniversitesi İletişim Fakültesi öğre- tim üyesi Prof. Dr. EserKöker. Uluslara- rası Canlandırma Jünsi üyesi Gönül Dön- mez Coün konuşacak. Dünya Kıtle tletişım Vakfı ve Film Fes- tivali Komıtesı Başkanı MahmutTaliÖn- gören'in yöneteceği "Tetevizyon Karşı- sında Sinema" konulu açıkotuaım 7 Ma- yıs günü saat 17.00'de Fransız Kültür Merkezi'nde yapılacak. Açıkoturuma. yönetmenler Yusuf Kurçenli ve Tomris Giritlioğlu. CTV Genel Müdürü Ceyhan Baytur. atv Genel Yayın Yönetmenı Ek- remÇatay. UNESCO Sinema TV ve Gör- sel Işıtsel İletişim Uluslararası Konseyı Genel Koordınatörü Pierpaolo Saporito ile sinema ve tiyatro oyuncusu CanGfir- zap katılacak. Çeşitli ülkelerdenfestivale katılan yönetmenler maddi yetersizliklerden yakındılar Sinemayeterince desteldenmiyor' jTKuHuğ Ataman'ın 'semiha b. unphıgged'ı Alman Kültür Merkezi'nde. Her şeye yanarak âşık olan bir divaKöhür Servisi - Türkiye'nin di- vası: Semiha Berksoy. 88 yıla çok şey sığdırmış bir isim o. Platonik .aşka. kısaca her şeye âşık. En son aşkı onu tekrar gûndeme getiren Kutiuğ Ataman ve sağlıgını borç- lu oiduğu doktoru. Onun aşklann- da birîeşme yok. sadece 'y-anmak' var. Sesi ise en büyük varhgı... "Ço- cuk vaştan beri sesim var, sesli doğ- muşum ben. Operanın bir numara- lı dranıatik sopranosuyum. Ses sa- yesinde bütün emsaBerimi geçtim. Süksem sesten oWu. Baştasesim ge- liyor, sonra resim vapıyorum. son- ratiyatrogeliv'or. Küçük sürrcalist öyküler de yazıyorum. Bunlann hepsi doğuştan. Sesimden dolayı çok kazandım ama giizeffiğim vok." Karşımıza kendi kreasyonundan bir elbiseyle çıkıyor, bir genç kız kadarheyecanlı. Hayatını yeni baş- tan anlatiyon özellikle de Cenud'le, Nâzıın'la yaşadığı 'platonik' aşk- lan. Bir genç kız edasıyla soruyor Kutluğ Ataman'a; "Kıimıcum, iki üç sene daha yaşar mmm?" Kutluğ Ataman'ın ilk olarak 5. Uluslararası tstanbul Bienali çer- çevesinde gösterilen 'Semiha b. unplugged' belgeseli 17. Uluslara- rası Istanbul Film Festıvab' kapsa- mında iki gün süreyle göstenme gi- recek. 'Semiha b. unplugged', 1 Mayıs Çarşamba günü saat 11.00'de Teotonia-AJman Küttür Merkezi'nde gösterilecek. Kültür Servisi - |7 Uluslararası Fılm Festivali kapsamında vönetmen Ckrnens Klopfenstein (tsviçre-ftalya). Haris Papa- dopoutosf Yunanistan). Andrej Kosak(Slo- venya). Gerrit Messiaen (Belçika) ve Nic- • hbias Barker'ın (ABD-lngiltere) katıldık- lan. AtiOaDorsay'ınbaşkanlığını üstlendi- ğı bir oturum gerçekleştinldi. Bu yıl festivale "Paul Cox'la Vokruluk" adlı filmiyiekatılan Gernt Messıanen. bel- geselin. Co\'un zihmsel ve sanatsal serü- v eninı anlatan manev ı bir yolculuk olduf u- nu dile getıriyor Bugüne dek 500'ü aşkın reklam. müzik vıdeosu ve T\' şovu yöne- ten Slovenyalı yönetmen Andrej Kosak. festivale ilk konulu uzun metrajlı filmi 'Ya- bancı'yla katılıyor.Yapımı 400 bın marka mal olan filmin bütçesinin vüzde 90'ını Slovenya televizyonu. yüzde 10'unu da devletkarşılamış. Kosak. Sloven>a'da sine- ma sektörünün henüz çok küçük boyutlar- da olduğunu belirtiyor. Üç kısa film ve çok sayıda TV belgese- li yöneten Haris Papadopoulos. Yunanıs- tan'ın önde gelen yönetmenlerivle (Ange- k>poıık)s. \ rettakos. Papatakis, Panousso- poulos.Licouressis) birlikte çalıştı. 'Özgür- lüğe Dogru' yönetmenin ilk konulu uzun metrajiı filmi. Uzun pian çekimleriyle ta- Oturuma Klopfenstein, Papadopoulos. Kosak. Messiaen, Barkerve Dorsav karüdılar. nınan Angelopoulos'a 5 filminde asistan- lık yapan yönetmen. onunla çalışmanın kendısıne çok büyük bir deneyim kazandır- dığını belirtiyor. Yunan sinemaseverlerin kendi ülkelerindeki filmlere gıttıkçe daha fazla ilgi gösterdıklennı. televizyonun es- kısı kadarrağbet görmedığını dıle getiriyor. Bu bağlamda da Yunan sinemasının şu sı- rada yaşadığı değışım. Türk sınemasında- kij le de bir noktada bağdaşıyor. Bütçe ve varatıcılık açılanndan oldukça katı bir mınimalıst gönişe sahıp olan festi- valdeki 'Erkeklerin Sesidiği' adlı filmin yönetmenı Clemens Klopfenstein. çoğun- lukla kendi el kamerasıylayalnızçalışıyor. Bir ressam olarak başladığı sanat yaşamı- nı fotoğrafçılıkla sürdüren Klopfenstein. filmlerinin senaryolannı da kendi yazıyor. Genç yönetmen Nicholas Barker de festi- vale, ilk konulu uzun metrajlı filmi 'Dağı- nık Yataklar'la katılıyor. Bugüne dek üç dizı çeken, Live Aid'm konserinın yayım- lanmasına yaptığı katkıdan dolayı BAFTA ödülünü alan Barker. yaşamının 5 yılıru In- gilizlenn kaygılarını ve önyargılannı içe- ren filmlere harcadığını, bırdeğişıklık ya- parak bû filminde Amerikalılann kaygıla- nnı göstermeye karar verdiğıni dile getiri- yor. Her yönetmenin dile getirdiği deği- şımler ve sorunlar sonucu ortaya yine a>Tiı tablo çıkıyor: Maddi yetersizlıklervesine- manın yeterince desteklenmemesi. Sekiz ayblv 6 eve dönüş' öyküsü 17. ULUSLARARASI İSTANBÜL FİIM FESTİUALİ * I îngUizEdebiyatında Yer ve Yerinden Olma'incelenecek Kültür Servisi - The British Council ve Türkiye üniversiteleri işbırliğı ile düzenlenen İngilız Edebıyatı seminer- lennin 19'uncusu bu yıl The British Council ve Boğaziçi Üniversıtesi tara- fından düzenlıyor. 29-30 Nisan ve 1 Mav ıs tarihleri arasında gerçekleştiri- lecek olan semınerde 'Sense of Place anda Displacement in English Litera- ture' (tngılız Edebiyatında Yer ve Ye- rinden Olma) konusu incelenecek. Boğaziçi Cniversitesi Fen Edebıyat Fakültesi tngılız Dılı ve Edebıyatı Bö- lümü'nün ev sahiplıği vapacağı semı- nere 18 ünıversıteden 95 öğretım ele- manı katılıyor. Seminerin konuk ko- nuşmacılan ise İngilız şaır Anthonv Thwatie ve Sheffield Hallam Üniver- sitesi'nden Prof. Sara MiDs. Toplam 20 bildirinin sunulacağı seminerbirpanel ile son bulacak. 1930 yılında doğan Anthony Thvva- tie. savaş döneminde dört yıl Ameri- ka'da yaşamış. Savaş sonunda İngılte- re'ye dönen Thvvatıe. Tokyo'da İngı- lizce öğretmenlıği, BBC radyosunda yapımcılık. The Listener'a edebivat editörlüğü. Libya Üniversıtesi'nde asistan profesörlük. \evv Statementt ve Encounter'a edıtörlük yapmış. Ha- len Londra'da bir yav ınev inın direktör- lüğünü sürdüren Thvvatie. eleştiri yazı- ları yazmaya devam ediyor. 1957 yılın- dan bu yana şiır kitaplan yayımlanan Thvvatie'nin toplam 23 kitabı bulunu- yor. Prof. Sara Mills ise Sheffield Hal- lam Karşılaştırmalı Edebiyat ve Kül- türler Bölümü öğretım üyesi. Kitap- larının çoğu kadın çalışmalan, colo- nialism. din ve cinsi>et üzerine olan Mills, semınerde 'Gezi Edebiyatı. MekânveYer'. 'CinsivetManzaralan' konulu iki konuşma yapacak. CL?MHl'R CA.NBAZOĞLU Francesco Rosi'nın. Primo Le- vi'nın 1963'te yazdığı romanını beyazperdeye aktardığı son filmi "Ateşkes" (Tregua-1996). Ausch- witz kampmda ölümle saktambaç oynadıktan sonra Rus askerleri ta- rafından özgürlüklenne kavuşan bir grup İtalyanın kendi toprakla- nna yaptıklan uzun yolculuğun öyküsünü anlatıyor. Ön planaJohnibrturro'nun can- landırdığı ünlü İtalyan yazar Lev ı'yi yerleş- tiren Rosi. toplama kampındaki derin dramdan sonra yaşama. özgürlüğe. doğa- va, kitaplara, u>garlığa, dostluklara doğru 27 Ocak 1945"te başlayan yolculuğu Po- lonya. Ukrayna, Romanva. Macaristan. Avusturya'dan geçirterek İ 9 Ekim'de Tori- no'da bitirivor. Yolda başına gelmedık kal- mayan Lev i. sıkı bir "hayat dersi" alarak evine dönmeyi başanyor... "Krnnıa Pazartesi" v e "Dimenticare Pa- lermo"nun (Palermo'yu Unutmak) gişe ba- şansızhğından altı yıl sonra kemaranın ar- dına geçen Rosi. Eurimages desteğıy le çek- tiği "AvTupalı film" "Ateşkes"te "o an"ı değil sonrasının dramını perdeye getıriyor. Tarihı film yapmak tabu kı çok zor. ama bir de anılar çok tazeyse. konu ancak yanm yüzyıl ötesıne kadar gıdiyorsa yönetmenin işi daha da zor. Bu nedenle 75 vaşındaki Rosi böyle büyük bir vapımın altına elıni sokarak ıddiaya girıyor rafine sınemase- verle... İddıa bizce tam olarak kazanılamamış. Eve dönüşün mutluluğu ile kamp dışında- ki yaşamın gerçeklerıne dönüşün hüznünü anlatan Rosi çarpıcı, dramatik ve tansiyon- Polomalı Jerz> Stuhr'un ikinci filmi "AşkÖvküleri". lu sahnelenyle başy apıt sunarken, karakter tasvırlerinde tempoyu düşürerek konuyu yer yer yapay hale getiriyor. Oyuncıılar John Turturro. MassimoGhi- ni, Stefano Dionisi ve "Yağmurdan Ön- ce"nın Rode Serbedzja'sı iyi: ama bızce ekibin en başanlı ismi çekimler sırasında yaşama veda eden görüntü yönetmeni Pas- qualino De Santis (Ukrayna'daki çekimler- de yerinı MarcoPontecorvoalmış). Bu tür filmler içın bir karara v armak zor: çünkü ahlaksal değerler. beklentıler, mesaj- lar her zaman sinema teknığınin önüne çı- kıyor ve iki kutuptan eleştiri geliyor yapı- ta. Örnek mı: ltalya'da bazı eleştırmenler 11 Nisan 1987'de ıntıhar eden Pnmo Levi gibi büyük bir yazan yeniden gündeme ge- tirdiği için Rosi'ye müteşekkır. Olumsuz eleştınlerdeıseRosı'nınonavakışmayacak derecede melodrama pnm verdıği. bırçok sahnede komediyı abartarak John Turtur- ro'yu "Şario"va benzettıği, aynca Turtur- ro'nun Pnmo Levi'den çok uzak bırtip ol- duğu üzenne. ABD'de bugünlerde göste- rimegiren filmi Amerikalılann çok beğen- diğıni de ekleyelim: Nevv York Post şunla- rı yazdı: "Rosi, seyirchi etkile>r en duvgulu ve derin bir dram varatmış. Az fals<>su ulan film. izleveni kafasını kullanmava ve ucuz duygusallıktan u/aklaşmava davet edİTOr." Kieslovvski'nin öğrencisinden Biraz Kafka. bıraz Kieskjvvski sti- lı "laik ahlak"la Katolık öğretinın çatışması ve cıddi, ağır bir konuyu komediyle verebılmeyetisi... Kies- lowskı">le 1979'da "10. Deka- log"da senarist olarak çalışmış, "Üç Renk: Beyaz"da oyunculuk yap- mış. onun anlatımmdaki geometri- yi iyi kavramış Jerz> Stuhr. bu ikin- ci yönetmenlik denemesi "AşkÖy- küleri"nde aşkla ilgili dört ayn bo- lümde oyuncu olarak dört ayn er- kek tipini canlandınyor. Polonya adına Oscar'a aday gösterilen fılmde, aynı bınada yaşayan, öğrencisinden "Seni Seviyorum" yazılı kâğıt alan bir üni- versite doçenti. bir kızı olduğunu öğrenen rahip, eski aşkıyla yıllar sonra karşılaşan al- bay, kansıyla geçinemeyen bir eroin satı- cısı bu erkekler. Bu dört tıpi en ınce aynn- tısma kadar yorumlayan Stuhr çok başan- h. "Sanatfflmi" kalıplannda olmasına kar- şın kolayca akıp gıden. eğlendincı bir dih var u AşkÖyküİeri"nin. Dekaloglan andır- sa da özgün dili yakalayabilmiş. olanakh oiduğu ölçüde ahlaksal ikilemi gösterme- ye çalışmış bu küçük fılm "büyiik muci- ze"... Özellikle doksanlarda baş aşağı giden ve Amenkanlaşan Polonya sıneması için Jerzy Stuhr umut kaynağı. Ustaiarda onun- la beraber. Bir söyleşıde Stuhr ile Agniesz- ka Holland'ın sinemasını öven Andrej VVajda dığerlen içın şöyle bir saptamada bulunmuştu: "Elli yıl süren komünist bas- kısı bizi Sovyedeştiremedi ama Amerikan- laşmamız için artı yıl vetti de arttı. Yönet- mcnlere fılmlcrini tngilizce çekmelerini önerivonım. Belki bu yolla Anıerikalılarsa- tın alır ve belki Polonya'da göstenme so- kar." YAZI ODASI SELİM İLERİ Tülây Tura'mn Sengisi Tüiây Tura Börtecene'nin yeni resimleri Tuğray Sanat Galerisi'nde sergileniyor. 15 Mayıs'a kadar sü- recek sergi. Sergilere büsbütün gitmez değilim. Ama o gün, Be- bek'te Tuğray Galerisi'ni aranırken, birçok galeriden habersiz yaşayıp durduğumu ayırt ettim. Bir şey daha ayırt ettım: Epeydır uğramamışım Be- bek'e. Bebek son yıllarda adamakıllı değişti. Boğaziçi'nin önde gelen lüks semtlerinden biri oldu. Bir zamanlar Nazmi diye bir meyhane vardı. Yazlık bölümü ağaç- lar altında, kışlığı bir cam köşk. Fiyatlan keseye uy- gun olduğundan, Bebek'e sık giderdik. Işte bunlar geçiyordu aklımdan. Sonra Tülây Tu- ra'yla dostluğumuzu düşünmeye koyuldum. Nice yıl- lann dostluğu; Ahmet Oktay ve Tülây Tura çok sev- diğim kişiler. Insan sevdiğı kişilen askerdeyken daha iyi kavnyor: Tülay'la Ahmet Oktay'a Tokat'tan telefon edişlerimı hatıriadım, seslerini işitmek ıstiyordum... Tülây Tura'mn resımlerini yakından izleme fırsatı buldum hep; resimlerini derken, o resimlerin yapılış- lanna tanıklığımı söylemek istiyorum. Sanatçının hangi koşullarda çalıştığını, hangi dar olanaklan kınp geçtiğini. resme bağlılığını ve saygısı- rtı hiçbirzaman yrtirmediğinı zaman içinde yakaladım. Yirmi üçüncü kişisel sergi. Kırk yıla çok yaklaşmış bir sanat çabası. Bu kez, sergiyi gezerken. Tülây Tu- ra'da resim tutkusunun nasıl başladığı sorusu takıldı aklıma. Onca söyleşimiz içinde bir kez olsun sorma- mışım, Tülây da kendiliğinden anlatmamış, anlatma- yı gereksinmemiş. Ama zaten Tülây Tura'mn kişiliği böyle: Ön planda durmamayı yeğliyor, resmini hayatla bitiştirdiğinden, ressamlığını 'odak noktası' yapmaya gönül indirmi- yor. Ancak has sanatçılarda rastlayabileceğimiz o al- çakgönüllülükle yaşıyor, belki öyte mutlu olabiliyor. Öncekı resimlerinde, özellikle ilk döneminde soyut resim dolaylannda gezinen ressam, resimseverler ha- tjrtayacak, bir ara 'yüz'lerte bağ kurmuştu. Klasik port- re verimlerinin çok dışındakı bu 'yi/zier bende derin iz bırakmıştır. Dediğim gibı, çalışmalannın tanığıydım. Tuvaldeki yüzlerin Tülây'a nerede. ne zaman, nasıl 'göründük- lenni' merak edip dururdum. Art arda belıriyorlardı. Kasvetli fondan bize yansıyorlar, bize bakıyorlar, he- men hep bir kederi söylüyoıiardı. Duvanmda asılı duran, Tülây Tura'mn olağanüstü anmağanı yaşlı kadına ikide birde dalıp giderım. Niçin bunca üzgün, neler yaşadı, hayatı nasıl geçip gitti?.. Bir de Vırginia VVoolf'um var Tülây imzalı. En uzak- lara dalmış bir Vırginia VVoolf. Ola ki intihardan sonra yaşantısına bakıyor... Ressam yeni sergisinde figürü bile isteyerek geri- de tutmuş. Gerçi fıgür çağnşımlı dalgalanışlar söz ko- nusu ama, bana öyle geldi kı, Tülây Tura renkler ara- sı bir ustalık sergılemiş. Renklerden bir nöbet, bir humma dıyebilırım. Asıl o renk fırtrnasına dalıp gıdiyorsunuz. Koyu, bo- ğunçlu renkler ortasında bazan küçücük bir yumuşak renk, bazan canlı bir ışıldayış, küçücük umutlann bi- zi yeniden yaşamaya bağlayışı gibi. Kimileyin de huzurlu, ıç açıcı renkler burgaçlanış- larla kasvete sürükleniyor. Renklerle toplumsal bir dünya yansıtılabilir mi? Evet kimileyin, Tülây Tura'da oiduğu gibi, yansıtılabiliyor ve yaşadığımız karanlık belirgin figürlere, nesnelere, öznelere ve simgelere başvurulmamışken karşımıza çıkıyor. Bilmem yanılıyor muyum, ötelerden bir 'uzay çağı' tadı da aldım ben bu sergiden. Ne var ki, günün mo- dası uzay çağı tasanmlanyla pek uyuşmak ıstememiş bir emek, tutum: Gökyüzüne bakakaldığımız duru yaz geceleri var- dır. Önce kıpırdaşan yıldızlar sonra irileşir, göz yakar, sankı bazılan, yıldızlar, güneşler, nebulalar Tülây Tu- ra'mn tuvalinden bize gökyüzleri, evrenler çıkagetiri- yor. Sergiden aynlırken yine dostum Tülây'ı düşünü- yordum. Sanatı konusundaki sadeliğini, her türlü afır tafırdan uzaklığını, kendinden hiç mı hiç söz açmayı- şını. Sanatın bir 'bilgiçlık' değil, bir 'hayatı güzelleştir- me işi' olduğuna inanan Tülây Tura iyi ki var, iyi ki o- nun resimlerini tanıdım, yaşadım. Takvimde Iz Bırakan: "Gündüzler kimi yerde gecedir artık. I Bakışım kumdan şimdi I önce yaşlı ışınlar, sonra sonra karan- lık/Avuçlanmı yüzüme kapatıyorum I Ben kapatır ka- patmaz I Evet, bilıyorum, iki kere karanlık." Edip Can- sever, "Kırda Karanlık." Stockholm'de genç kültür • STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Bu yıl Avrupa'nın 'Kültür Başkenti" olan Stockholm'de kültürel etkinlikler bütün hızıyla sürüyor. "ArtGenda' adı verilen ve 'genç kültür'ün temsilcilerini içeren program çerçevesinde Avrupa'nın 10 ülkesındeki 16 büyük kentten 382 genç sanatçı Stockholm'de bir araya geldi. Yalnızca 30 yaştan küçük olan sanatçılar. plastik sanatlar, tiyatro. dans, müzik. fotoğraf, moda. dizayn ve film dallannda becerilerini özgürce gösteriyorlar. 1996'da Kopenhag'da başlatılan ArtGenda, Stockholm'den sonra 2000 yılında Avrupa'nın kültür başkentliğini devralacak olan Helsinki'de de sürecek. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K  M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle