27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NAY1S1998 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERtN DEVAM 17 TÜRKIYE Istanbul Edrne Kocaeli Ça*akkale Izmr Maiısa Aycın Dernzlı PB PB PB PB A A A A 19 24 23 20 24 24 23 24 Sinop PB 14 Adana A 20 Samsun Y 14 Mersın A 25 Trabzon Y 17 Diyarbakır PB 20 Gıresun Ankara _Y 14 Şanlıurfa PB 25 Y 19 Mardin PB 18 Eskişehir PB 21 Siirt Konya PB 20 PB 22 Hakkâri Y 16 Sıvas Y 16 Van Y 15 Zorguldak PB 14 Antalya A 24 Kars Y 15 Yurdun kuzeydoğu kesımlen çok bulutlu, Orta ve Doğu Karade- nız, Iç Anadolu'nun kuzeydoğusu ile Doğu Anadolu'nun kuzey ve doğusu yağmur yer yer sağanak yağışlı, diğer yerter az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı batıda bıraz artacak doğuda de- ğişmeyecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y PB PB Y Y Y Y Y 13 10 21 16 19 21 16 20 Münih Y 16 Zürih Beriin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB Y Y PB PB Y PB 24 20 19 18 25 21 20 21 Y 17 Şam Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bışkek Tıflıs Kahıre B Y Y Y Y Y Y A 1b 23 10 21 20 20 21 34 A 26 Parçalı bulutkj i Stslı Bulutlu kÇokbuluttu Yağımtfu Karlı Sulukar , 3ok gunJtülu GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Rastlantıya şaşıracaksınız, ama gerçek:' Bölük pörçük Türk solunun iki partisi; CHP ve DSP genel başkanlan TV'lerden bakın, sorulan nasıl yanıtlıyor- lar: Ecevrt, Baykal'a "Bunalım ustası" diye yükleni- yor Baykal, elbette eski lıderinden aşağı kalmayacak değerde bir tanımlamayla Ecevit'e sesleniyor. "Bunalım kışkırtıcısı"'. Bu ikiliden "halkın sosyal ve ekonomik haklarını savunan birprogram" çıkarmaya çahşıyoruz. Ya da birsöylediğini ertesi günü değiştiren veya seçimi ki- şiselleştıren sağ parttlerie siyasal yaşamı düzene koyacağımızı sanıyoruz. Olanaklı mı? Kuşkusuz dikkatinizi çekiyor; erken seçim ve se- çim hükümeti tartışmalan o hale girdi ki Ecevit "düş- manına" inat hükümeti savunuyor. Baykal ise öne sürdüğü kimi koşullan Başbakan'a onaylatarak dolayiı yoldan Ecevit'i pes ettirmeye çabalıyor. Başbakan Yılmaz da zikzaklanyla tam anlamıyla Allahhk! Baykal'ın yerel ve genel seçimi aynı güne sığdı- ran açıklamalanna Yılmaz, -Ecevit'le ağız birliği ya- parak- bir iki gün örtce karşı çıkıyor. ANAP grubu da aynı görüşü destekleyen bir bil- din yayımlıyor. Hatta ANAP grubu erken seçimi tümüyle defter- den sildiğıni açıklıyor. Bu gelişmeler üzerine Baykal'ın sinirleri geriliyor. Yılmaz'a ve hükümete "hayatta başanlar" diyecek kadar sertleşiyor. Şimdi son gelişmelerin ışığında daha önceki söy- lemlere bir göz atalım: Zirve sözcüğünün anlam yitirdiği koalisyon ortak- lan toplantılanndan sonuncusu 29 Nisan gecesi Başbakanlık Konutu'nda yapıldı. Önce Ecevit, Baykal'ı canevinden vuracağını var- saydığı kararı açıkladı, seçim hükümetine "soğuk baktıklanm" söyteyip geçti. Hemen arkasından yorgun argın, yüz çizgileri düş- müş görüntü veren Başbakanımız Yılmaz; gazete- cilere ortaklarıyla aldıklan iki önemli karan duyurdu: Anayasa yerel ve genel seçimleri biriikte yapma- ya zorluyordu. 28 Mart bayram ise, seçimler 1999 yılının nisan ayına sarkabilirdi. Nereden bakarsan bak! Hukümetin bin sol, ötekı sağ iki partisi önceki günler iki seçimin aynı gün yapılmasma karşı çıkı- yordu ama.. bu saptamanın üzerinden 48 saat geç- meden tam tersi bir karara varmakta beis görmü- yorjardı... Üstelik, bu açıklamaya göre, genel seçim erkene alınınca o yıl yapılacak yerel seçimle birleştirilmesi gereğini ifade eden anayasa hükmünü günler son- ra farketmişterdi. Ne ki, ortaya seçim hükümetiyle ilgili bir başka gerçek çıktı. 23 Nisan "mutabakatrnda 1 Ekim'de hukümetin istifasıyla bir bağımsızın başkanlığında seçim hükü- meti kurulması "karara bağlanmamış"t\. Yılmaz, seçim hükümetindeki bir başka sakınca- yı Baykal'a duyurdu. Çankaya'nın bağımsız başba- kanlığında bir seçim hükümetine onay ve olanak vermediğini açıklamayı da ihmal etmedi. Gerçi, TGRT'de Baykal da kabul etti: Başbakan'la konuşmalannda ekım ayında "bir seçim hükümeti- nin olabılirliği üzerinde eğilim saptamaları yaptıkla- rını" irdeleyen söylemlercle bulundu. Son siyasal olaylar değişık cephelerden renkli çiz- giler de yansrtıyor. örneğin, taaa ikinci vatanı ABD'nin Boston ken- tinden Şaibe Hanım'ın sesi duyuluyor. Son siyasal kargaşadan bağımsız yargıdan kur- tuluş yolunu açacak bir sonuç çıkanma umuduyla, Boston Dünya Sorunlan Konseyi'nce düzenlenen toplantıda kişisel sorununa değiniyor. Bakın ne diyor "Benim için tek çözüm yeni birse- çimdir. Ümidim, seçimin 1998'deolmasıdır". Böylece yazageldiğimiz varsayımları doğruluyor ve Boston'dan itirafla bulunuyor. 1998'de yapılacak erken seçimin, "kurtuluşu ola- cağını" kabul ediyor. Zira, biliyor ki, 1998 sonbaha- nnda olası seçim ne soruşturma komısyonu bırakır ortada, ne de şaibeli malvariığının yargıya gıtmesi gerçekleşir. "Demokrasi kahramanı" kesilen Şaibe'nin erken seçim istemindeki kişisel gerçeği ve bu türden lider- lerle... ... Ne hallerdeyiz, görüyor musunuz? Sayıştay seçinıine tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mehmet Kamil Muthıer'in, yaş haddinden emekliye aynlmasma yakla- şık 2 yıl bulunmasma karşın parlamentoda ANAP, DYP ve FP'nin ittifakıyla Sayış- tay Başkanlığı'na getirilme- si tartışmalara neden oldu. Denetım Elemanlan Der- neğı Genel Başkanı Hüseyin Bölükbaşı İlnan. mevcut adaylar içinde yapılan seçi- min "ehvenişer'" niteliğinde olduğunu belirterek "Bu tür uygulamalar sadece Sayış- tay'a özgü değU. Birçok ku- rumda, bu şekilde, kisa süre sonra görevden ayrdacak in- sanlar göreve getiriliyor. Sık sık bu görevlere kendi adam- lannı getirmelerinin yolu bu" dedi.. Adaylann belirlenmesi aşamasında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ortak hareket eden ANAP ve DSP. genel kuruldaki seçimler sı- rasında farklı ittifaklar için- de yer aldılar. ANAP mıllet- vekilleri FP ve DYP'hlerle biriikte hareket ederken CHP ile ittifak oluşturan D- SP istediği adaylan seçtir- meyi başaramadı. TBMM Genel Kuru- lu'ndaki seçimlerde ANAP. FP ve DYP milletvekilleri- ninoylanyla Sayıştay 1. Baş- kanlığı'na seçilen Mutlu- er'in yaş haddi nedeniyle 6 yıl görev yapamayacağı ve iki yıl sonra başkanlıktan ay- nlmak zorunda kalacağı bil- dirildi.TBMM'de 15 Sayış- tay üyeliği için yapılan se- çimlerde de sağ ve sol parti- ler hazırlanan anahtar liste- ler doğrultusunda oy kullan- dılar. tlk turda yeterli oyu alarak seçilen 10 üyeden yal- nızca 3'ünün DSP ve CHP'nın desteklediği aday- lar olduğu öğrenildi. Jnssm Hakları da/ga dalga geliyorL Mavıs'ı beklevin.. Siyasi vakıflara yasak geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hukümetin "irti- caylamücadete" paketi ıçin- de yer alan ve vakıflara de- netim getiren yasa tasansı. TBMM Adalet Komisyo- nu'nda kabul edildi. Türk Medeni Kanu- nu'nda değişiklik öngören tasarıya muhalefet eden ANAP'lı Erkan Mumcu ise komisyon üyeliğinden istıfa etti. Istifasmın altında "DYP ve FP ile biriikte hareket ct- mesi nedeniyle. parti yöneti* minin baskısınııT yattıği savlanan Mumcu, iddialan. "Ben istifamı 20 gün önce verdim, Başkanlık Divanı üyeliğim nedeniyle toplann- lara doğru düriist katılamH yordum. C\eliği de yerime birisi bulununca avnlmak üzere kabul etmıştim" diye- rek yalanladı. ANAP Genel Sekreteri de olan Mum- cu'nun istıfası üzerine ko- misyon üyeliğine seçilen Afyon Milletvekili Nuri Ya- buz'un ılk kez katıldığı top- lantıda "cemaatteri destek- leyTci" ya da "siyasi amaçh" vakıf kurulamayacağını ön- gören tasan kabul edildi. Komısyonun dünkü top- lantısında ANAP'lı Mum- cu'nun desteğiyle tasannın 1. maddesi üzennde bir ön- ceki toplantıda kabul edilen önerge ile ilgili tekrir-i mü- zakere (yeniden görüşme) yapıldı. Görüşmeler sonunda CHP ve ıktidar partili üyele- rin oylanyla, tasannın "cumhuriyetin anayasa ile belirtenen nitelikleriy le. ana- yasada öngörülen temel hak \e hürriyetlere veya hukuka. ahlaka, milli birliğe ve milli menfaatk-re ay kın veya belli bir ırk ya da cemaat mensup- lannı destekleykri vvva siyasi niteukte amaç güden vakıf kunılamaz" hükmünün ta- sandaki biçimiyle kalması kabul edildi. Tasan üzerinde söz alan Dev let Bakanı Me- tin Gürdere. birçok kamu kuruluşunun "zorla" bağış aldığına dikkat çekerek "Ba- ğtşı vçrmedifinizde hizmeti vermiyor. Aynca birçok ka- mu kuruluşunda üst diizey gorevliler vakıf kunıyor. ömür boyu başında kalıyor. Bir kamu kunıluşu vakfina 2^ trihon lira bağış yapmış, bunlan önlemeye calışıyo- nız" dedı. Eski Devlet Bakanı Halil Şıvgını da isim vermeden eleştıren Gürdere, "Bir ba- kan bakanken vakıf kurmuş, bakanlık görevinden aynl- mış, ama hâlâ o vakftn ba- şında. Antalya'da bir beledi- ye başkanı vakıf kurmuş, adamın 2 kansı var. her biri- nin altında bir Vtercedes var. Bunlardoğru değir diye ko- nuştu. Tasan üzerinde FP'li Bü- lent Annç'ın verdıği öner- gevle, mahkemelerin vakıf- lann tescili için aranacak ko- şullar içinde yer alan "gû- venlik kuruluşlanndan görüş alınması" hükmü kal- dınldı. Türban ve şeriatçı kadrolara • Baştarafı I. Sayfada tıkleri bilgiler çerçevesinde gerek- li önlemlerin alınması konusunda görüş birliğıne vardı. MGK bir yandan Gürüz'e irtica- ya karşı yürüttüğü mücadele sıra- sında desteğıni yınelerken, üniversi- telerdeki irticaı kadrolar. şeriatçı ög- renci yapılann tasfıyesi ile irticai gelişmeleri besleyen altyapı koşul- lannın iyileştinlmesi konusunda ge- rekli çalışmalann yapılması için il- gilileri uyarmayı kararlaştırdı. YÖK Genel Kurulu'nda oybirli- ği ile alman karar doğrultusunda kı- lık kıyafet mevzuatı ÖYS kılavuz- lannın açıklama bölümüne alındı. Kılavuzda, ögrencilerin başörtülü resimlerle kayıt yaptıramayacagı ve diploma alamayacağı vurgulandı. Genelkurmay yetkililerı toplantı- da, üniversitelerdeki irticai akımlar. özellikle tarikatçı yapılanmalar ko- nusunda kurul üyelerine aynntılı bir rapor sundular. Raporda. irticai ha- reketlerin yoğun olarak yaşandığı ünıversıteler ve etkin olan şenatçı gruplar şöyle sıralandı: Viimar Sinan: Nurcular etkin ol- maya çalışıyor. S. Demirel: İrticai unsurlann etki- si artıyor. Selçuk: Nakşibendileröğrenciler arasında hâkim güç.. Akdeniz: Fethullahçılar ile Süley- mancı gruplar etkili. IÜ: Nakşibendiler en kalabalık Is- lamcı grup. 100. Yü: Fethullahçılar etkili. 9EylülveEge: Nakşıbendiler. Is- kenderpaşa dergâhı ve Fethullahçı- lar. Gazi: Nakşi ve Nurcu ağırlıklı. Harran: Irticanın en yoğun oldu- ğu üniversite. Inönü: Fethullahçılar. Aczmendi- lerve Nakşıler etkili. İTÜ: Nakşibendiler etkinlik ka- zanmaya çalışıyor. Atatürk: Irticanın en etkin oldu- ğu ünivereiteler arasmda yer alıyor. Fırat: Aczmendiler ve Nakşiler ağırlıkta. Anadolu: Nurcular etkinlik ka- zanmaya çalışıyor. Marmara: Nakşi ve Nurcular et- kinlik mücadelesı yürütüyor. lludağ: Fethullahçılar etkin. Cumhuriyet: Nakşibendi ve Fet- hullahçılar etkin. Boğazici: Islamcı gruplardan Nakşiler ve Süleymancılar güçlen- meye çalışıyor. Sötçü İmam: İrticai faaliyetlerin en güçlü olduğu üniversiteler ara- sında ver alıvor. Başbakan Mesut Yılmaz dan uyarı 'Atina düşmanca tavırdan vazgeçmeli' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan IVIesut Yılmaz, Türkı- ye'ye düşmanlık beslemek, kalkın- masını engellemeye çalışmak ve P- KK'yi desteklemekle suçladığı Yu- nanistan'ı "gerginligisördünneter- cihindetı vazgeçmesi" konusunda uyardı. Başbakan Yılmaz dün yaptığı ya- zılı açıklamada. Yunanistan hükü- metinin gerek Türkiye-AB ilişkile- riyle, gerek Ege ve gerekse Türki- ye'nin içişleri kapsamına giren ko- nularla ilgili olarak hız verdiği gıri- şimlerine dikkat çekti. Yunanistan nükümetınin Türkiye'ye karşı bir düşmanlık yörüngesinde düşünce ve eylemde bulunduğunu belirten Yılmaz, bu ülkenin stratejik amacı- nın Türkiye'nin çok yönlü kalkınma hamlelerinı engellemek. Batı'yla ilişkılerini zedelemek olduğunu vurguladı. Başbakan Mesut Yılmaz, Ati- na 1 nın yöntemlerini PKK desteğiy- le Ege sorunlannın getirdigi gergin ortamın canlılığını korumak olarak açıkladı. Yılmaz açıklamasına şöy- le dev am etti: "Atina hükümetinin Türkiye'ye karşı izlemeye devam etmekte ka- rariı göründüğü düşmanca zihniyet ve hasmane politikanın herkesce tahmin edilcbilecek tehlikelerine işa- ret etmek. Vunanistan'ı muhtemel olumsu/ gelişmelerin ağır sorumlu- luğundan u/nk durması hususunda uyarmak bizim hem komşuluk hak- kımız hem de banşcı dış politika ge- k'negimizin doğal bir geregidir." Atina'nın tepkisi Öte yandan Yunanistan hüküme- ti, Başbakan Yılmaz'ın yaptığı açık- lamalan "kabul edilemez bir tah- rik" olarak nitelendırdi. Hükümet sözcüsû Dimitris Reppas. dün ak- şam yaptığı açıklamada. Yılmaz'ın açıklamalannın, 'bir kez daha Tür- kiye'nin uluslararası yasal düzene uyma kabiliyetsizliğini gösterdiğini' öne sürdü. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada cilere bir karton gösterdi. Üzerinde alışık olmadı- ğımız iki sembol vardı: Artı ve eşit... Anlamını açıkladı: Daha çok üretim ve eşit paylaşım... Özünde genel bir özlem. Yeryüzünde üretimin daha çok olmasmı, paylaşımın daha eşit gerçek- leşmesini kim istemez? CHP'nin geçen salı günü yapılan grup toplantı- sında da sözünü ettiğimiz sembolün kitabı dağı- tıldı. Kitabın kapağında şunlar yazılı: "Yeni bir dünya için yeni bir sosyal demokrasi. Küresel gelişme. Cumhuriyet Halk Partisi." Kitabı elime, Türkiye'yi 2000'li yıllara taşımaya aday olduğunu açıklayan bir partinin önüne koy- duğu hedefleri görme heyecanıyla aldım. 62 say- falık kitapta yer alan düşünceler ve bunlann dile getirildiği kentler sırasıyla şöyle: ispanyol Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Feli- pe Gonzales ın 10 Ekim 1997'de Şili'nin başken- ti Santıago'da yaptığı, "Ekonomik Büyüme ve Sosyal Eşitlik" başlıklı konuşma. Gonzales 22 sayfalık konuşmasında sermaye hareketliliğınin baş döndürücü boyutlara ulaştığı- nı vurguluyor, bunu; hükümetlerin manevra alanı- nı da etkileyen bir gelişme olarak yorumluyor. Sırada Baykal'ın, 9 Eylül 1996'da New York'ta Sosyalist Enternasyonal (SE) Kongresi'nde yaptı- ğı üç sayfalık konuşma var. Baykal, büyümenin ya- yılmanın önemınden söz ediyor. Son paragrafı şöy- le: "Artık siyasal bir Rönesans başlatmanın zama- nı gelmiştir. Bireyin, toplumun, dayanışmanın, ko- lektif sorumluluğun ve siyasetın önemini yeniden vurgulamak, öne çıkarmak zorundayız." Tümce son derece anlamlı. Ama Rönesans de- yince, "Abi esans mı dedın, esans yok ama hacı yağı verelim" de diyebilecek bir toplum yapısıyla karşı karşıya olduğumuzu düşününce... Ardından Baykal'ın Roma'da SE Konsey Top- lantısı'nda yaptığı konuşma geliyor. Dünyanın ge- nel gidişini anlatıyor, Kıbns sorununun çözüm yol- lartnı açıklıyor. Baykal'a ayrtlan son bolüm, 12 Nisan 1997'de Amsterdam'daki Hollanda Işçi Partisi'nin konfe- ransında yaptığı konuşma. Baykal satın alma gü- cündeki artışı vurguluyor, AB'ye üye olmamızdan duyulan kaygıların gereksizliğinı açıklıyor. Sonra, SE Başkan Yardımcısı Gro Harlem Brundtland'ın Madrid konuşması, Avrupa Sosya- list Partisi Başkan Yardımcısı Raimon Obiols'un Costa Rica konuşması, Kanada eski Yeni Demok- ratik Parti lideri Audrey McLanghlin'in Madrid , konuşması, Yeni Zelanda Işçi Partisi lideri Hellen' Clark'ın Madrid konuşması yer alıyor. Ve kitap bi- tıyor... Roma var, Soma yok Yeniden altını çızelım; CHP'nin tartışma zemini yaratabilecek bir politika hazırlığı ıçine girmesi ger- çekten güzel. Ama Roma'dan yazı var, Soma'dan yok... Sermaye dolaşımındaki baş döndürücü hızın gündeme getirdigi sorunların sosyal demokrat pencereden bakış açısı var, tencereden bakış açı- sı yok... Kitap genel olarak şu izlenimi veriyor: Sosyal demokrat hareket küreselleşmeyi vazge- çilmez bir olgu olarak kabul eder. Bunun, topluma yansımalan konusunda yeni politikalar üretmeye girişir. Diyelim ki CHP bu değerlendirme zemininden hareket edecek, o zaman şu soru akla geliyor: CHP'nin Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunla- ra ilişkin çözüm önenleri neler? Bunlar için de kimi hazıriıklar yapıldığı, komis- yonlar kurulduğu belirtiliyor. Dileriz o komısyonlar, dünyadaki gelişmelerin yanı sıra Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu durumu da dikkate alır. Geçen cumartesi günü CHP'nin durumunu de- ğerlendirirken, atılan adımların parti gemisinin yel- kenini büyüttüğünü söyleyip vurgulamıştık: Ama geminin yürümesi için sadece yelken bü- yütmek yetmez, rüzgâr da gerekir. Rüzgâr esmezse büyüyen yelken, gemiye yol al- dıran güç değil, su aldıran yük de olabilir... CHP toplumsal yaşamda, artı-eşitle daha çok üretim, daha eşit paylaşımı öneriyor. Biz de bunun parti içinden başlamasını öneriyoruz... Tarih ıızaydan gözlenecek H Baştarafı I. Sayfada nlacak. Projelerin çalışma süresi de tüm yıla yayıldı. Devlet Tiyatrolan yurt- dışı turnelerine aynlan kaynak 136 milyardan 30 milyar liraya düşürüldü. Y'urtiçi turnelerine 15 mıl- yar lira verilirken turne et- kinlikleri içinde yapılacak konser ve gösterilerin büt- çesi 100 milyardan 15 mil- yar liraya: Opera ve Bale Günleri içindeki konser ve gösterilerin bütçesi de 75 milyardan 6 milyar liraya ındirildi. Karadeniz Yoku Gemi- si'nin 29.4 milyar liralık bütçesi de 10 milyar liraya düşürülürken bazı projele- rin bütçeleri şöyle belirlen- di: "75. Yü Türkiyesi Konu- lu Prestij Kitapları (14^ milyar), 75. Yılda Türk Müzeciligi Konukı CD- Rom (7.5 milyar). 1998 Al- manya Hoşgörü İçin Dans Festivali'ne MDT'nin •Post' eseriilekatılması(15 milyar), Atatürk Evle- ri/Müzeleri Kataloğu (7.5 milyar), Atatürk ve Cum- huriyet Konulu Yanşmalar (18 milyar), Mudanya Mü- tareke Evi Müzesi (2Ü mil- yar), Müzeler Kataloğu (7.5 milyar), 75. Yıl GAP Kültür Cezisi (2^ milyar), 75. Yü Opera ve Bale Eser- leri Beste Siparişi (30 mil- yar), Roma Atatürk Mey- danı'na Atatürk Anıtı (3 milyar),Türkmenistan Aş- kabat Atatürk Anıtı (3Ü mih/ar)."' SİT alanlan Koruma Kültürünü Ge- lıştirme Etkinlikleri Proje- si için 60 milyar liralık kay- nak ayıran Kültür Bakanlı- ğı, Doğal Anıtlann ve Do- ğal StT Alanlannın Tanıtı- mı projesinin bütçesini de 40 milyar lira olarak belir- ledi. Ülke genelinde bulunan SİT alanlannın uydu ara- cılığıyla haritasının çıkanl- ması amacını taşıyan Tür- kiye Kıyılan Koruma Mas- ter Planı Envanter Proje- si'ne de 150 milyar lira kaynak aktarılacak. Pro- jeyle toprağın 30-50 santi- metre altındaki külKir var- lıklan ortaya çıkanlabile- cek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle