Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 NİSAN 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
ALLECRO EVtN tLYASOĞLU
Nerede genç konser îzleyicisi?Artık klasik mûzik konserlerinde yaş
ortalaması 60 dolaylarında. Geçen haf-
ta üç ayn merkezde Istanbul konserle-
rini izledim. Konserde neler çalındığı.
hangi sanatçılann çaldığı bır yana, na-
sıl bir dinleyicinin yer aldığı özellıkle
dikkatimi çekti. Dinledığım ilk konser
Cemal Reşit Rey Salonu'ndaki Cenev-
re Solistleri idi. Bu salonda iki yıldır
kurulan bir gençlik orkestrası ve genç-
lik operası var. Onlann üyeleri nere-
deydi? Aynca bildiğimiz kadanyla Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu ginş ko-
nusunda konservatuvarlann öğrenci ve
ögretim elemanlanna büyük kolayhk-
lar sağlıyor. Onlar neredeydi? Bir oda
müziği, hele altılı, sekizli gibi gruplar,
kolay kolay bulup dinlenecek topluluk-
lar değildir. Üstelik her zaman karşı-
mıza çıkmayan nitelikte. ciddi bir top-
luluktu. Cenevre'de yaşayan iki Türk
sanatçımızın (Ahmet Ediz ve Ferhan
Grosgunn) da yer aldığı bu topluluk,
önce Brahms'ın op. 36 Altılısı'nı ses-
lendirdi. Bu ağırbaşlı yapıtın yorumun-
da "kusursuz" u yakalamak doğal kı
çok zordu. Mendelssohn'un op. 20 Se-
kizlisi ise bestecının 16 yaş coşkusuy-
la doluydu. Sanatçılar da daha parlak ve
dengeli bir yorum sundular bu yapıtta.
Milli Reasûrans Orkestrasrnı bu kez
Rengim Gökmen yönetiyordu. Temel
eğitimi, deneyimi ve çalışkanlığı ile yö-
nettiği her yapıtta yeni tatlar bulup çı-
kartan bir şefimiz Rengim Gökmen.
Arensky'nin Çaykovski Teması Üzeri-
ne Çeşitlemeleri'nde ve Şostakoviç'in
op. 11 Sekizlisi'ninR.Barshsütarafin-
dan Oda Senfonisi'ne uyarlanrruş şek-
linde çok etkileyici yorumlar dinledik.
Gerek başkemancı Cihat Aşkın. gerek-
se birinci çellist Reyent Böîükbaşı çok
başanlıydılar. Konserin ilk bölümün-
deîci solist yıllardır Ingiltere'deki başa-
nlanyla övündüğümüz \ iyola sanatçı-
mız Ruşen Güneş idi. Telemann'ın iki
viyola ve yaylı çalgılar için konçerto-
sunda Çimen Karaömeroğullan ile so-
listliği paylaştılar. Ardından Ruşen Gü-
neş, J.S. Bach'ın viyola ve yaylı çalgı-
lar için mi bemol majör konçertosunun
M,,. illi Reasûrans Orkestrası'nı
yöneten Rengim Gökmen, temel
eğitimi, deneyimi ve çalışkanlığı
ile yönettiği her yapıtta yeni tatlar
bulup çıkaran bir şefimiz.
Cenevre'de yaşayan iki Türk
sanatçımızın da yer aldığı Cenevre
Solistleri, Mendelssohn'un op.20
Sekizlisi'nde daha parlak ve
dengeli bir yorum sundular.
(yeni düzenleme) solıstı oldu. Belli ki
sanatçının yorgun ve isteksiz bir gü-
nüydü. Her zamankı güzel tonuna kar-
şın ondan daha titiz bir yorum bekler-
dik.
Milli Reasürans'm dinleyicisi dave-
tiye ile çağnlıyor. Aydın kişilerden olu-
şuyor. Bu salonda da acaba yaş ortala-
masmı gençleştirmek için bazı uygula-
malar yapılamaz rru?
lDSO'nun hafta sonu konserini ise
deneyimli bir Amerikalı şef olan And-
rew Greenwood yönetti. tlk bölümde
Bilkent Gitar Üçlüsü ve Amerikalı ke-
mancı Miehelle Makarski solist olarak
yeraldı. Bayram tatıli nedeniyleolduk-
ça boştu salon. Ancak gitar, gençliğin
en sevdiği çalgı. Üstelik nicedir övgü-
Ierini duyduğumuz Ankaralı Bilkent
Gitar Üçlüsü'nün solistliği mutlaka da-
ha çok genci getirmeliydi. Görebildiğ-
miz kadanyla 12-13 genç ancak vardı.
Ve bu üçlünün dengeli, filozof yoru-
munu kaçırdılar gelmeyenler.
MakarskTnin temiz yorumu
Keman sanatçısı Makarski ise güzel
tonu ve temiz yorumu ve sunduğu deği-
şik yapıtlarla ardında güzel bir ız bırak-
tı. Ancak cumartesi sabahı bis olarak
çalmaya başladığı biryapıtı birden bıra-
karak başka bir parçaya başlaması, üs-
telik Bach gibi bir temel bestecinin ya-
pıtını da kendine has değişik bir yorum-
la sunması, Avrupa ve Amerika salonla-
nnda eksi puan almasına neden olabilir-
di. Ne de olsa bis parçası sanatçılann en
özenle seçtiği, en güzel çalması gereken
armağanıdıralkışlayanlara. Greenwood
yönetimindeki orkestra, Hobt'un Geze-
genler'ini çaldı ikinci bölümde. Holst,
Dünya'yı katmadan. yedi gezegen için
yazmış bu yapıtı. Henüz dokuzuncu ge-
zegen, Pluton keşfedilmemiş o günler-
de. İDSO gerekli kadınlar korosunu bu-
lamadığından Neptün gezegeni, en gi-
zemli bölüm de seslendirilemedi. Gus-
tav Holst'un bestelediği Birinci Dünya
Savaşı yıllannda henüz synthesizer da
keşfedilmemiş. Ancak besteci arp, çe-
lesta, dört flüt ve nice vurma çalgıyı da
katarak imge gücünü genişleterek
synthesizer sesleri yakalamış, uzayın de-
rinliklerinde bir geziye çıkarabilmiş din-
leyicisini. Greenwood canlı ve yaratıcı
bir yorum getinnişti. Belki, biraz daha
zarif bir yorum ve çalgı gruplannın sal-
lanmaması için birkaç prova daha gere-
kebilirdi.
Klasik yapıtian değjştinnek~.
Gençlerin ne çok öğrenecekleri şey
vardı bütün bu konserlerden. Gençlere
klasik müziğin ciddi ve son derece öz-
verili bir uğraş olduğunu anlatmalıyız.
Kendi içüıdeki kurallanyia yüzyıllar bo-
yu güzelliğini koruduğunu öğretmeli-
yiz. Dinleyiciye sevimli görünmek pa-
hasına klasikleşmiş yapıtlan değiştire-
rek yorurnlamaya hiç kimsenin hakkı ol-
mamalı. Örneğin geçen haftalann tDSO
programında Erol Erdinç'in caz havası-
nı öne çıkartmaya çalıştığı Gershwin'in
Rhapsody in Blue'su; Cemal Reşit Rey
Senfoni Orkestrası ile Fahrettin Keri-
mov'un, Erkin'in Köçekçe'sinde vur-
malı çalgılan öne çıkartarak oyun hava-
sı özelliğini öne çıkartmaya çalışması,
aslından uzaklaştınlmış yorumlardı.
Klasik müzik ahşkanı olan dinleyici
bu tür hafıfliklerle konser salonlanndan
uzaklaşabilir. Kaldı ki yeni yetişen din-
leyici de kolay anlaşılır, kendi bildiği
tarzda seslenen yapıtlarla hiçbir şekiide
eğitilip gerçek klasik müzik dinleyicisi
olarak yetiştirilemez. tki hafıf parça ara-
sına bir ağır yapıt serpiştirilen program-
lar, sandviç yöntemi ile izleyiciyi kon-
sere çekebilir. Ancak klasikleşmiş yapıt-
lann hafifleştirilmesine başladığınız an-
da gerisi çorap söküğü gibi gidecektir.
O zaman ne icracılann daha ciddi çalış-
masına, ne de dinleyicinin birazcık ol-
sun kendini eğitme çabasına gerek ka-
lacaktır.
Bızim bu sütunlardaki konumuz mü-
zik. Aslında ülkemizdeki derin bir soru-
nun,.kültür aşınmasının sadece bir yö-
nü.
Mozart'tan 'Evita'nın bestecisi Weber'e
AHMET SAY
ANKARA - Son birkaç hafta
içinde Ankara Devlet Opera ve
Balesi'nde iki "prömiyer" izle-
dik: J. Strauss'un karamela ta-
dında "Çingene Baron" opereti
ile Adolphe Adam'ın ünlü " Gi-
sefle" balesı... Bu iki yeni temsil
üzerine neden yazmadım, neden
görevden kaçtım, önce onun he-
sabını vereyim: Opera ve bale gi-
bi bireşimden oluşan yapımlar,
müzik ve sahne sanatlannın çok
yönlüözelliklenni sergiler; bire-
şimi bir yazıda aktarabilmek için
ögelerin her biri üzerinde dur-
mak gerekir. Yazılanmdaki gibi
bir "ara başhk" altında şıppadak
işin içinden çıkmak olası değil-
dir.
Makyajsız
Oysa konser yazısı yalın:
Program, şef, solist, seslendirme
ve bizlerden oluşan bir iletişım
zincıridir aslolan. Halkalardan
biri eksikse zincirin nereden ko-
puk olduğunu belirtirsıniz; de-
ğilse olan biteni tane tane, "ez-
cümk" anlatırsınız. Makyajcı,
şapka ve çiçek atölyesi yok bu iş-
te.
Geçen hafta CSO'nun progra-
mı iki yapıttan oluşuyordu: Mo-
zart'ın insanoğluyla "aort"ta
buluşan, hele "Andante" bölme-
Vlyolacı Ruşen Güneş, CSO'nun solistiydi Antonio Pirolli yönetimindeki CSO, A.LJyod VVeber'in 'Requiem'ini seslendirdl
sıyle hüznü duyumsamaya bile
kıyamayan "Senfoni Konçer-
tant"ı; sonra da "Evfta" müzıka-
linin bestecisi Andrew Lloyd
Weber'in sürpriz yapıtı: "Requ-
iem." Mozart ve Webber karşıt-
lığını geçelım. popüler müziğe
yatkın bir bestecinin yazdığı bin
yıllık dinsel müzik karşıtlığına
ne demelı? Bazı konser prog-
ramlan aykın dalda çiçek açar;
budaöylesi...
Mozart'ın "keman, viyola ve
orkestra için" inanılmaz duyar-
lılıktaki yapıtının solistleri Aslı
Ozsoy ve Ruşen Gûneş'ti. Viyo-
lacımız Güneş, peynir ekmek
yer gibi müzik yapıyor. Günde-
lik yaşamda göründüğünden da-
ha yumuşak. Ama ıkisinde de
ödünsüz, ilkeli ve başanlı.
Kemancı Aslı Özsoy. bızim
için her şeyden önce tlhan Öz-
soy'un (1925-84) kızıdır. Türki-
ye'de
u
konzertmeisterkişiliği"nı
llhan Özsoy kadar temsil edebil-
miş kemancı az çıkmıştır. Aslı
ise Ankara Konservaruvan'nı i-
kı kez sınıf atlayarak koşar adım
bitirdi. Şimdi Almanya'nın dü-
zeyli bir konservtauvan olan
Detmold'da öğrenimını sürdürü-
yor. Pınl pınl bir Mozart müzi-
ği çaldı bize. Ruşen Güneş'in
özgüveni Aslı'yı da sarmış. Bu
yorumu şöyle özetleyebilirim:
tlhan Özsoy'un "ruhuşadoldu"
VVebber'in yapıtına gelince...
Requiem formu, benzetmek gi-
bi olsun, bizım "MevBd"e pek
benzer. Sözler Latince. o başka!
Özü, sözü, amacı, "Moiid-i Şe-
tW ile aynıdjr.
A. Lloyd Webber, geleneksel
"form"a. daha doğrusu dinsel
mesajlardan oluşan bölümlere
bağlı kalmış: öte yandan, son
birkaç yüzyılda müziğin özgür-
lüğünü esas alan çizgıyi iyice ge-
liştirmiş. Öyle yapmayıp da yüz-
yıllar öncesinin Katolik ayinle-
rindeki gibi bir müzik yazsaydı,
içimiz kararmadan biz oradan sı-
vışırdık. tki şan solocu (soprano
Feryal Türkoğlu ve tenor Şenol
Talınlı), iki solo çocuk sesi (Sonat
Serbest ve Can Erdoğan), 60 ki-
şi1ik bir karma koro (Ahter Dön-
mez yönetimindeki Devlet Çok-
sesli Korosu) ile org, piyano ve
bmbır çeşit vurmalı çalgıyla des-
teklenmiş koskoca bir orkestra-
nın (Antonio Pirolli yönetimin-
deki CSO'nun) seslendirdiği
böyle capcanlı, kendi içinde tu-
tarlı, işlek ve renkli bir "Requ-
iem"e can feda! Seslendiricileri-
mızi kutluyorum.
Akses unutulmamah
Kaj kez yazılıp çızildi; özel-
likle OnderKötahyab dostumuz
vurguladı: "Necil Kâzmı Akses
90 Yaşuıda." Bizim "değerbilir"
devlet senfoni orkestralarımız
duysa bile oralı gözükmüyor.
Necil Hocamız Türkiye'nin bes-
tecisi olduğuna göre sözüm bü-
tün orkestralanmıza, ama daha
çok CSO'ya: Akıl almaz "prog-
ram değişudikleri" göze alınır da
Akses'nin bir orkestra yapıtını
içeren "ek program" ya da
olumlu bir "program değisikli-
ği" neden akıl edilmez?
Coşturan, heyecan veren bir kontrbasçı
IZDSO'nun konserini Tadeusz Stnıgala yönetti.
ÖNDERKÜTAHYALI
tZMİR- Orkestra şefi olarak de\'let
operalanmıza emeği geçen rahmetli
dostum Orhan Tannkulu bır yazısın-
da, kontrbasa "sersem çalgy* demiştı.
Sevgilı dostum küçük bir şaka yapmış,
kontrbasın dev cüssesıyle lirik müziğı
arasındaki çelişkiyı yansıtmak iste-
mişti. Geçen hafta izlediğımız ıkı din-
letide, çalgının bu gerçeğini bütün he-
yecanıyla yaşadık.
Kontrbası sahneye getıren ilk dınle-
ti, ttalyanoda orkestrası "I Soiisti Aqu-
flani" oldu. Şefleri Vıttorio Antonelli
yönetiminde 30 vıldır çalışmakta olan
toplulukta virtüoz düzeyinde sanatçı-
lar var. Seslendirdikleri zengin dağar,
baroktan çağımıza uzanmakta, özel-
likle ttalyan bestecileri yapıtlannı ve
opera düzenlemelenni içermektedir.
tzmir ttalyan Konsolosluğu'nun
Ege Ünıversitesi ile işbirliği yaparak
düzenledığı dinletide orkestra. G.Ros-
sini'nin gençlik yapıtlanndan sol ma-
jör no. 1 ve re majör no. 6 "Sonata a
QuanD
w
lannı çaldı. Bestecinin bütün
partilere yazdığı güç pasajlar, tek çal-
gıyla seslendiriliyormuş gibiydi. Top-
lulukta, gerçek bir Akdeniz sıcaklığı
veduygusallığı seziliyordu. Birinci ke-
manlardakı tutmayan sesler bile ko-
layca bağışlanıyordu. Anılan sonatla-
rın dışında, viyolonselcı Massimo
Magri,G. Braga'nın "6 Trovatore Aru-
lan"nı, başkemancı Ettore Pdiegrino
ise N. Paganini'nin ünlü "Musa Fan-
tx3ia"m seslendirdi.
Bütün bu güzelliklere karşın dinle-
tinin çekim noktası orkestranın kontr-
basçısı Massimo Giorgi idi. Tatlı tonu
ve sağlam teknığı ile dikkatı çeken sa-
natçı, geçmişuı kontrbas virtüozlann-
dan G. Bottesjni'nm "La Somnambu-
la Temalan Czerine Fantezisi"nı ve
topluluğun kemancılanndan Efizabeth
Brunie ile bırlikte yine aynı bestecinin
"Passioni Amorose"sini yorumladı.
Giorgı, temiz ve güzel çalmakla birlik-
te ttalyan duygusallığına özgü bir dav-
ranışla güç pasajlardaki bazı sesleri
yutturabiliyordu; ama geçen hafta
IZDSO'nın konuğu olan ABD'nin ün-
lü kontrbasçısı Garr>' Karr,olağanüs- •
tü tekniği ve engin müzik anlayışıyla
bize heyecan dolu bir akşam yaşattı.
Unlû kontrbasçı Garry Karr
Garry Karr'ın dünyadaki en büyük
kontrbasçısı olduğu söylenmektedir.
Yaşamını bu çalgı üzerinde uzmanlaş-
maya adayan sanatçı, baroktan günü-
müze dek bestelenen bütün kontrbas
yapıtlannı seslendirmiştir. Başka bir
ıddiası da viyolonsel dağannın önde
gelen yapıtlannı, sözgelimi Dvorak'ın
konçertosuyla Bach'ın süitlennı, vi-
yolonselcilerden daha iyi çalmışoldu-
ğudur ve iddiasını CD'lerle kanıtla-
mıştır.
Karr'ın kontrbasını dinlemek, coş-
turucu ve heyecan verici bir müzik ola-
yı. Sanatçının tonu dolgun ve sıcak, li-
rik yerlerde şarkı güzelliğinde çalıyor.
Kontrbası orkestrayla kolayca denge-
lendinyor. Tekniği, en küçük aynntıyı
bile gözardı etmeyecek ölçüde güven-
li vegüç pasajlan saatkesinliğinde ça-
lıyor. Pizzicato'larda bile yaptığı mü-
zik tatlı, üstelik bazen yayla çaldığı
yerlere kıyasıya daha etkıli olabiliyor.
Dinletide orkestrayı dostumuz T.Stnı-
gala yönetti ve ikinci yanda Rt. Çay-
kovsid'nin Op. 38 Monfred Senfoni-
si'ni seslendirdi; ancak bu göz doldu-
rucu ve görkemli yorum, Karr'ın ya-
ratüğı heyecan karşısında biraz unutul-
du. Karr, önce 19'uncu yüzyıl başlan-
nın ünlü kontrbasçısı Domenico Dra-
gonetti'nin D. 290 Sol Majör Konçer-
tosu'nu, çalgısının akordonu bırperde
tizleştirerek la majörden çaldı. Ardın-
dan S.Rahmaninorun Op. 34,14 "M)-
calise
r>
ini ve N. Paganini'nin kemana
yazdığı "Musa Fantezisi''ni seslendir-
di. Alkışlar tükenmek bilmedi. Bunun
üzerine sanatçı, tıpkı Pepe Roroe-
ro'nun yaptığı gibi programına prova-
larda hazırladığı küçük resitalini ekle-
di. Önce Datıiei van Goeaz'in "Scher-
zo Hollandaise"'ıni. orkestranın kontr-
basçılanndan Eren Bflgen'le ardından
Rossini'nın ikilı sonatmdan son bölü-
mü viyolonselci Hakkı Çoban'la, son
olarak da Paul Nero'nun "Pizzica-
to"sunu başkemancı Sema Kolak'la
birlıkte çaldı.Karr, hafıf parçalan gül-
dürü dolu jestlerle süslüyor. Örneğin
ayağını kaldınyor, boş tellerde yay çe-
kerken sol eiini açıyor, içeriğe uygun
olarak üzüntü ya da mutluluk belirten
mimikleryapıyor, böylece ortaya koy-
duğu güzel müziği daha da renJdendi-
riyor.
Cumartesi günkü dinletiyi, "Kon-
ser Salonlanndan'' saatınde televiz-
yondan veren TRT 2'de sık rastladıği-
mız tanıtım yanlışlanndan kaynakla-
nan küçük bir bayram şakası yaptı.
Şöyle ki sunucu hanım, ilk yanda ça-
lınacak yapıtian sıralarken, Dragonet-
ti'nin adını "Dragetti'' olarak söyledi.
Daha sonra geleneksel konçerto türün-
deki üç bölümle Karr'ın seslendirece-
ği üç yapıtın sağlamasuu yapt ve yak-
laşık 15 dakika süren konçerto alkış-
lanırken yöneticiye şunu sordu: "Bfa'e
migeçiyor?''
Sabahattin Ali'yi Anma Gecesi
• KültûrServisi-
Sabahattin Ali,
ölümünün 50. yıhnda, 18
Nisan Cumartesi günü
saat20.30'da Atatürk
Kültür Merkezi Büyük
Salon'da anılacak. Anma
gecesine; tsa Çelik dia
gösterisi, Ataoj
Behramoğlu 'Ölümünün
50. Yıhnda Sabahattin
Ali', Zeliha Berksoy
'Sabahattin Ali Şiirleri',
Doğan Hızlan 'Öyküleriyle Sabahattin Ali', Nüket
Duru 'Sabahattin Ali Şarkılan', Konur Ertop
'Romanlanyla Sabahattin Ali', Müzehher VaNu-
Rasih Nuri tleri 'Anılarda Sabahattin Ali', Turgut
Kazan 'Sabahattin Ali Dosyası', Zafer Ergin
'Sabahattin Ali Şiirleri' ve Edip Akbayram
'Sabahattin Ali Şarkılan' ile Sabahattin Ali'yi
anacaklar.
HoRywood grevi sona eriyor
• Kültür Servisi - Hollywood aktörleri ve
yapımcılan aylarca sürecek TV ve fılm
çekimlerini olumsuz yönde etkileyecek grevde
geçici bir anlaşmaya vardılar. Üç yıl için geçerli
olan anlaşmada temel sorunlar çözüme
bağlanmıyor. Greve gidilmesinin başlıca
nedenlerinden biri olan yurtdışına pazarlanan fılm
ve şovlann telifleri konusu da geçici anlaşmada
sonuca bağlanmadı.
Şelrir rıyatpolaprndan 14.
çocuk
• Kültür Servia- Şehir Tiyatrolan'nda geleneksel
hale gelen Çocuk Şenliği'nin ondördüncüsü 20-26
Nisan tarihleri arasında Şehir Tiyatrolan
sahnelerinde ücretsız olarak gerçekleştirilecek.
Şenliğe, Şehir Tiyatrolan'nın çocuk oyunlannın
yanı sıra İstanbul içinden 4, tstanbul dışmdan 6
İconuk topluluk ve Azerbaycan-Bakû Kukla
tiyatrosu katılacak. Şenlikte izlenebilecek olan
ekipler ve oyunlan şöyle: Şehir Tiyatrolan
'Bisküvi Adam', 'Küçük Nasrettin', 'Ne Hepsi Ne
Hiçbiri', 'Alaaddin'in Sihirli Lambası', 'Kral'a
Oyun', 'Ah Karagöz Vah Karagöz', Ankara Masal
Tiyatrosu, 'Benim Güzel Pabuçlanm', Mersin
Üniversitesi Tiyatro Bölümü 'Örmanda Şenlik',
Bakırköy Belediye Tiyatrosu 'Pollyanna', Ankara
Sanat Tiyatrosu 'Elmadaki Banş', tDSO 'Çok Sesli
Çocuk Korosu', Bursa Kültür Sanat ve
Turizm Vakfi Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu,
'Harikalar Mutfağı', Akbank-Çocuk Tiyatrosu
'Elma Dersem Çık', Ankara Çevre Tiyatrosu 'Şarlo
Mutlu', Bakû Kukla Tiyatrosu 'Keloğlan'ın
Düğünü', MSÜ 'Bale', Ankara Tiyatro Tempo
'Hokus Pokus Bir Öykü'.
hgilizler Connery'nin s\v'
olmasını istiyor
• Külrür Senisi-
Inglitere'de yapılan bir
anket sonucunda lngiliz
halkının yüzde altmıs
sekizinin Sean
Connery'ye 'Sir'lük
unvanı verilmesi
gerektiğini düşündüğü
ortaya çıktı. Özellikle
gençler 196O'lı yıllarda
çevirdiği ilk Bond
filmiyle gündeme gelen
Connery'nin bu unvanı hak ettiğinı savunuyorlar. 67
yaşındaki sanatçıya tskoçya'nın bağımsızlığı
konusunda verdiği mücadele nedeniyle unvan
verilmediği savunulurken hükümet bu konuda bir
açıklama yapmayacağını bildirdi.
Şükran Aziz'in IMecazi Amlar'ı
New York'ta
• NEW YORK (AA) - Amerika'da yaşayan Türk
sanatçısı Şükran Aziz'in 'Stephan Gang Galeri'de
açtığı 'Mecazi Anılar' adlı interaktif intermedya
sergisi sanatseverlerden ilgi görüyor. Sanatçı
şimdiye kadar hiç denenmemiş bir yöntemle
gerçeİdeştirdiği sergisinde video, ses ve metinleri
bir arada kullanarak bunlara zaman ve uzay
boyutlannı da katıyor. Şükran Aziz, uyguladığı
teknik hakkında bılgi verirken geleneksel nesne,
özne kavramlannı değiştırerek ızleyicınin gösteriye
faal olarak katılmasına olanak tanıdığını belirtiyor.
Mehüka Korol'un pesimleni
• Kültür Servisi-
Mehüka Korol'un
resimleri 16
Nisan-11 Mayıs
tarihleri arasında
Prof. Dr. Mustafa
N. Parlar Eğitim
ve Araştırma
Vakfi Sanat
Galerisi'nde
izleyicilerin
beğenisine
sunuluyor.1979
yıhnda Buca
Eğitim Enstitüsü Resim bölümünü bitiren sanatçı,
1987 yıhnda 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim
Fakültesi Resim Bölümü'nde lisans eğitimini
tamamladı. Sanatçı, tzmir Köprü Güzel Sanatlar
Merkezi, Selçuk, Hikmet Gürçay Sanat
Galerisi'nde kişisel ve birçok karma
sergiye katıldı.
Sivil haatsizfik ve Sivil Yaptmım'
• Kültür Ser\isi - Yapı Kredi Külrür ve Sanat
Yayıncılık tarafından düzenlenen salı toplantılan
devam ediyor. Nisan ayının ilk toplantısında 'Sivil
ttaatsizlik ve Sivil Yaptınm' konusu tartışılacak.
Bu yılın toplantılan iki ana konuyu her hafta
dönüşümlü olarak ele alacak: Hayat, Bilim ve Etik
ile Hayat ve Aynnrı: 8 Fiil. Türkiye'de ve dünyada
tnsan Haklan'ndan sağlık hizmetlerine, sivil
haklardan ekonomi-etik tartışmalanna, hukuki
söylemlerin bireysel hayata etkisine, gündelik
hayatın etiğine kadar, 'modern devlet'in
'modern birey'le karşı karşıya gelmesinden doğan
bütün sorunlar, hayat, bilim ve etik tartışmalanna
konu olacak. Hayat ve Aynntı: 8 Fiil ana başhğını
taşıyan toplantılar ise, her hafta ayn bir
fîilden yola çıkarak, aynntıdaki hayatı, sanatı,
felsefeyi, bilimi masaya yatıracak.
Türkiye'nin önde gelen hukukçulan, bilim
adamlan, sanatçılan, yazarlan.
akademisyenleri her tartışmada ayn bir konu için
Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi'nde
buluşacaklar.