22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 NİSAN 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Nerede genç konser îzleyicisi?Artık klasik mûzik konserlerinde yaş ortalaması 60 dolaylarında. Geçen haf- ta üç ayn merkezde Istanbul konserle- rini izledim. Konserde neler çalındığı. hangi sanatçılann çaldığı bır yana, na- sıl bir dinleyicinin yer aldığı özellıkle dikkatimi çekti. Dinledığım ilk konser Cemal Reşit Rey Salonu'ndaki Cenev- re Solistleri idi. Bu salonda iki yıldır kurulan bir gençlik orkestrası ve genç- lik operası var. Onlann üyeleri nere- deydi? Aynca bildiğimiz kadanyla Ce- mal Reşit Rey Konser Salonu ginş ko- nusunda konservatuvarlann öğrenci ve ögretim elemanlanna büyük kolayhk- lar sağlıyor. Onlar neredeydi? Bir oda müziği, hele altılı, sekizli gibi gruplar, kolay kolay bulup dinlenecek topluluk- lar değildir. Üstelik her zaman karşı- mıza çıkmayan nitelikte. ciddi bir top- luluktu. Cenevre'de yaşayan iki Türk sanatçımızın (Ahmet Ediz ve Ferhan Grosgunn) da yer aldığı bu topluluk, önce Brahms'ın op. 36 Altılısı'nı ses- lendirdi. Bu ağırbaşlı yapıtın yorumun- da "kusursuz" u yakalamak doğal kı çok zordu. Mendelssohn'un op. 20 Se- kizlisi ise bestecının 16 yaş coşkusuy- la doluydu. Sanatçılar da daha parlak ve dengeli bir yorum sundular bu yapıtta. Milli Reasûrans Orkestrasrnı bu kez Rengim Gökmen yönetiyordu. Temel eğitimi, deneyimi ve çalışkanlığı ile yö- nettiği her yapıtta yeni tatlar bulup çı- kartan bir şefimiz Rengim Gökmen. Arensky'nin Çaykovski Teması Üzeri- ne Çeşitlemeleri'nde ve Şostakoviç'in op. 11 Sekizlisi'ninR.Barshsütarafin- dan Oda Senfonisi'ne uyarlanrruş şek- linde çok etkileyici yorumlar dinledik. Gerek başkemancı Cihat Aşkın. gerek- se birinci çellist Reyent Böîükbaşı çok başanlıydılar. Konserin ilk bölümün- deîci solist yıllardır Ingiltere'deki başa- nlanyla övündüğümüz \ iyola sanatçı- mız Ruşen Güneş idi. Telemann'ın iki viyola ve yaylı çalgılar için konçerto- sunda Çimen Karaömeroğullan ile so- listliği paylaştılar. Ardından Ruşen Gü- neş, J.S. Bach'ın viyola ve yaylı çalgı- lar için mi bemol majör konçertosunun M,,. illi Reasûrans Orkestrası'nı yöneten Rengim Gökmen, temel eğitimi, deneyimi ve çalışkanlığı ile yönettiği her yapıtta yeni tatlar bulup çıkaran bir şefimiz. Cenevre'de yaşayan iki Türk sanatçımızın da yer aldığı Cenevre Solistleri, Mendelssohn'un op.20 Sekizlisi'nde daha parlak ve dengeli bir yorum sundular. (yeni düzenleme) solıstı oldu. Belli ki sanatçının yorgun ve isteksiz bir gü- nüydü. Her zamankı güzel tonuna kar- şın ondan daha titiz bir yorum bekler- dik. Milli Reasürans'm dinleyicisi dave- tiye ile çağnlıyor. Aydın kişilerden olu- şuyor. Bu salonda da acaba yaş ortala- masmı gençleştirmek için bazı uygula- malar yapılamaz rru? lDSO'nun hafta sonu konserini ise deneyimli bir Amerikalı şef olan And- rew Greenwood yönetti. tlk bölümde Bilkent Gitar Üçlüsü ve Amerikalı ke- mancı Miehelle Makarski solist olarak yeraldı. Bayram tatıli nedeniyleolduk- ça boştu salon. Ancak gitar, gençliğin en sevdiği çalgı. Üstelik nicedir övgü- Ierini duyduğumuz Ankaralı Bilkent Gitar Üçlüsü'nün solistliği mutlaka da- ha çok genci getirmeliydi. Görebildiğ- miz kadanyla 12-13 genç ancak vardı. Ve bu üçlünün dengeli, filozof yoru- munu kaçırdılar gelmeyenler. MakarskTnin temiz yorumu Keman sanatçısı Makarski ise güzel tonu ve temiz yorumu ve sunduğu deği- şik yapıtlarla ardında güzel bir ız bırak- tı. Ancak cumartesi sabahı bis olarak çalmaya başladığı biryapıtı birden bıra- karak başka bir parçaya başlaması, üs- telik Bach gibi bir temel bestecinin ya- pıtını da kendine has değişik bir yorum- la sunması, Avrupa ve Amerika salonla- nnda eksi puan almasına neden olabilir- di. Ne de olsa bis parçası sanatçılann en özenle seçtiği, en güzel çalması gereken armağanıdıralkışlayanlara. Greenwood yönetimindeki orkestra, Hobt'un Geze- genler'ini çaldı ikinci bölümde. Holst, Dünya'yı katmadan. yedi gezegen için yazmış bu yapıtı. Henüz dokuzuncu ge- zegen, Pluton keşfedilmemiş o günler- de. İDSO gerekli kadınlar korosunu bu- lamadığından Neptün gezegeni, en gi- zemli bölüm de seslendirilemedi. Gus- tav Holst'un bestelediği Birinci Dünya Savaşı yıllannda henüz synthesizer da keşfedilmemiş. Ancak besteci arp, çe- lesta, dört flüt ve nice vurma çalgıyı da katarak imge gücünü genişleterek synthesizer sesleri yakalamış, uzayın de- rinliklerinde bir geziye çıkarabilmiş din- leyicisini. Greenwood canlı ve yaratıcı bir yorum getinnişti. Belki, biraz daha zarif bir yorum ve çalgı gruplannın sal- lanmaması için birkaç prova daha gere- kebilirdi. Klasik yapıtian değjştinnek~. Gençlerin ne çok öğrenecekleri şey vardı bütün bu konserlerden. Gençlere klasik müziğin ciddi ve son derece öz- verili bir uğraş olduğunu anlatmalıyız. Kendi içüıdeki kurallanyia yüzyıllar bo- yu güzelliğini koruduğunu öğretmeli- yiz. Dinleyiciye sevimli görünmek pa- hasına klasikleşmiş yapıtlan değiştire- rek yorurnlamaya hiç kimsenin hakkı ol- mamalı. Örneğin geçen haftalann tDSO programında Erol Erdinç'in caz havası- nı öne çıkartmaya çalıştığı Gershwin'in Rhapsody in Blue'su; Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası ile Fahrettin Keri- mov'un, Erkin'in Köçekçe'sinde vur- malı çalgılan öne çıkartarak oyun hava- sı özelliğini öne çıkartmaya çalışması, aslından uzaklaştınlmış yorumlardı. Klasik müzik ahşkanı olan dinleyici bu tür hafıfliklerle konser salonlanndan uzaklaşabilir. Kaldı ki yeni yetişen din- leyici de kolay anlaşılır, kendi bildiği tarzda seslenen yapıtlarla hiçbir şekiide eğitilip gerçek klasik müzik dinleyicisi olarak yetiştirilemez. tki hafıf parça ara- sına bir ağır yapıt serpiştirilen program- lar, sandviç yöntemi ile izleyiciyi kon- sere çekebilir. Ancak klasikleşmiş yapıt- lann hafifleştirilmesine başladığınız an- da gerisi çorap söküğü gibi gidecektir. O zaman ne icracılann daha ciddi çalış- masına, ne de dinleyicinin birazcık ol- sun kendini eğitme çabasına gerek ka- lacaktır. Bızim bu sütunlardaki konumuz mü- zik. Aslında ülkemizdeki derin bir soru- nun,.kültür aşınmasının sadece bir yö- nü. Mozart'tan 'Evita'nın bestecisi Weber'e AHMET SAY ANKARA - Son birkaç hafta içinde Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde iki "prömiyer" izle- dik: J. Strauss'un karamela ta- dında "Çingene Baron" opereti ile Adolphe Adam'ın ünlü " Gi- sefle" balesı... Bu iki yeni temsil üzerine neden yazmadım, neden görevden kaçtım, önce onun he- sabını vereyim: Opera ve bale gi- bi bireşimden oluşan yapımlar, müzik ve sahne sanatlannın çok yönlüözelliklenni sergiler; bire- şimi bir yazıda aktarabilmek için ögelerin her biri üzerinde dur- mak gerekir. Yazılanmdaki gibi bir "ara başhk" altında şıppadak işin içinden çıkmak olası değil- dir. Makyajsız Oysa konser yazısı yalın: Program, şef, solist, seslendirme ve bizlerden oluşan bir iletişım zincıridir aslolan. Halkalardan biri eksikse zincirin nereden ko- puk olduğunu belirtirsıniz; de- ğilse olan biteni tane tane, "ez- cümk" anlatırsınız. Makyajcı, şapka ve çiçek atölyesi yok bu iş- te. Geçen hafta CSO'nun progra- mı iki yapıttan oluşuyordu: Mo- zart'ın insanoğluyla "aort"ta buluşan, hele "Andante" bölme- Vlyolacı Ruşen Güneş, CSO'nun solistiydi Antonio Pirolli yönetimindeki CSO, A.LJyod VVeber'in 'Requiem'ini seslendirdl sıyle hüznü duyumsamaya bile kıyamayan "Senfoni Konçer- tant"ı; sonra da "Evfta" müzıka- linin bestecisi Andrew Lloyd Weber'in sürpriz yapıtı: "Requ- iem." Mozart ve Webber karşıt- lığını geçelım. popüler müziğe yatkın bir bestecinin yazdığı bin yıllık dinsel müzik karşıtlığına ne demelı? Bazı konser prog- ramlan aykın dalda çiçek açar; budaöylesi... Mozart'ın "keman, viyola ve orkestra için" inanılmaz duyar- lılıktaki yapıtının solistleri Aslı Ozsoy ve Ruşen Gûneş'ti. Viyo- lacımız Güneş, peynir ekmek yer gibi müzik yapıyor. Günde- lik yaşamda göründüğünden da- ha yumuşak. Ama ıkisinde de ödünsüz, ilkeli ve başanlı. Kemancı Aslı Özsoy. bızim için her şeyden önce tlhan Öz- soy'un (1925-84) kızıdır. Türki- ye'de u konzertmeisterkişiliği"nı llhan Özsoy kadar temsil edebil- miş kemancı az çıkmıştır. Aslı ise Ankara Konservaruvan'nı i- kı kez sınıf atlayarak koşar adım bitirdi. Şimdi Almanya'nın dü- zeyli bir konservtauvan olan Detmold'da öğrenimını sürdürü- yor. Pınl pınl bir Mozart müzi- ği çaldı bize. Ruşen Güneş'in özgüveni Aslı'yı da sarmış. Bu yorumu şöyle özetleyebilirim: tlhan Özsoy'un "ruhuşadoldu" VVebber'in yapıtına gelince... Requiem formu, benzetmek gi- bi olsun, bizım "MevBd"e pek benzer. Sözler Latince. o başka! Özü, sözü, amacı, "Moiid-i Şe- tW ile aynıdjr. A. Lloyd Webber, geleneksel "form"a. daha doğrusu dinsel mesajlardan oluşan bölümlere bağlı kalmış: öte yandan, son birkaç yüzyılda müziğin özgür- lüğünü esas alan çizgıyi iyice ge- liştirmiş. Öyle yapmayıp da yüz- yıllar öncesinin Katolik ayinle- rindeki gibi bir müzik yazsaydı, içimiz kararmadan biz oradan sı- vışırdık. tki şan solocu (soprano Feryal Türkoğlu ve tenor Şenol Talınlı), iki solo çocuk sesi (Sonat Serbest ve Can Erdoğan), 60 ki- şi1ik bir karma koro (Ahter Dön- mez yönetimindeki Devlet Çok- sesli Korosu) ile org, piyano ve bmbır çeşit vurmalı çalgıyla des- teklenmiş koskoca bir orkestra- nın (Antonio Pirolli yönetimin- deki CSO'nun) seslendirdiği böyle capcanlı, kendi içinde tu- tarlı, işlek ve renkli bir "Requ- iem"e can feda! Seslendiricileri- mızi kutluyorum. Akses unutulmamah Kaj kez yazılıp çızildi; özel- likle OnderKötahyab dostumuz vurguladı: "Necil Kâzmı Akses 90 Yaşuıda." Bizim "değerbilir" devlet senfoni orkestralarımız duysa bile oralı gözükmüyor. Necil Hocamız Türkiye'nin bes- tecisi olduğuna göre sözüm bü- tün orkestralanmıza, ama daha çok CSO'ya: Akıl almaz "prog- ram değişudikleri" göze alınır da Akses'nin bir orkestra yapıtını içeren "ek program" ya da olumlu bir "program değisikli- ği" neden akıl edilmez? Coşturan, heyecan veren bir kontrbasçı IZDSO'nun konserini Tadeusz Stnıgala yönetti. ÖNDERKÜTAHYALI tZMİR- Orkestra şefi olarak de\'let operalanmıza emeği geçen rahmetli dostum Orhan Tannkulu bır yazısın- da, kontrbasa "sersem çalgy* demiştı. Sevgilı dostum küçük bir şaka yapmış, kontrbasın dev cüssesıyle lirik müziğı arasındaki çelişkiyı yansıtmak iste- mişti. Geçen hafta izlediğımız ıkı din- letide, çalgının bu gerçeğini bütün he- yecanıyla yaşadık. Kontrbası sahneye getıren ilk dınle- ti, ttalyanoda orkestrası "I Soiisti Aqu- flani" oldu. Şefleri Vıttorio Antonelli yönetiminde 30 vıldır çalışmakta olan toplulukta virtüoz düzeyinde sanatçı- lar var. Seslendirdikleri zengin dağar, baroktan çağımıza uzanmakta, özel- likle ttalyan bestecileri yapıtlannı ve opera düzenlemelenni içermektedir. tzmir ttalyan Konsolosluğu'nun Ege Ünıversitesi ile işbirliği yaparak düzenledığı dinletide orkestra. G.Ros- sini'nin gençlik yapıtlanndan sol ma- jör no. 1 ve re majör no. 6 "Sonata a QuanD w lannı çaldı. Bestecinin bütün partilere yazdığı güç pasajlar, tek çal- gıyla seslendiriliyormuş gibiydi. Top- lulukta, gerçek bir Akdeniz sıcaklığı veduygusallığı seziliyordu. Birinci ke- manlardakı tutmayan sesler bile ko- layca bağışlanıyordu. Anılan sonatla- rın dışında, viyolonselcı Massimo Magri,G. Braga'nın "6 Trovatore Aru- lan"nı, başkemancı Ettore Pdiegrino ise N. Paganini'nin ünlü "Musa Fan- tx3ia"m seslendirdi. Bütün bu güzelliklere karşın dinle- tinin çekim noktası orkestranın kontr- basçısı Massimo Giorgi idi. Tatlı tonu ve sağlam teknığı ile dikkatı çeken sa- natçı, geçmişuı kontrbas virtüozlann- dan G. Bottesjni'nm "La Somnambu- la Temalan Czerine Fantezisi"nı ve topluluğun kemancılanndan Efizabeth Brunie ile bırlikte yine aynı bestecinin "Passioni Amorose"sini yorumladı. Giorgı, temiz ve güzel çalmakla birlik- te ttalyan duygusallığına özgü bir dav- ranışla güç pasajlardaki bazı sesleri yutturabiliyordu; ama geçen hafta IZDSO'nın konuğu olan ABD'nin ün- lü kontrbasçısı Garr>' Karr,olağanüs- • tü tekniği ve engin müzik anlayışıyla bize heyecan dolu bir akşam yaşattı. Unlû kontrbasçı Garry Karr Garry Karr'ın dünyadaki en büyük kontrbasçısı olduğu söylenmektedir. Yaşamını bu çalgı üzerinde uzmanlaş- maya adayan sanatçı, baroktan günü- müze dek bestelenen bütün kontrbas yapıtlannı seslendirmiştir. Başka bir ıddiası da viyolonsel dağannın önde gelen yapıtlannı, sözgelimi Dvorak'ın konçertosuyla Bach'ın süitlennı, vi- yolonselcilerden daha iyi çalmışoldu- ğudur ve iddiasını CD'lerle kanıtla- mıştır. Karr'ın kontrbasını dinlemek, coş- turucu ve heyecan verici bir müzik ola- yı. Sanatçının tonu dolgun ve sıcak, li- rik yerlerde şarkı güzelliğinde çalıyor. Kontrbası orkestrayla kolayca denge- lendinyor. Tekniği, en küçük aynntıyı bile gözardı etmeyecek ölçüde güven- li vegüç pasajlan saatkesinliğinde ça- lıyor. Pizzicato'larda bile yaptığı mü- zik tatlı, üstelik bazen yayla çaldığı yerlere kıyasıya daha etkıli olabiliyor. Dinletide orkestrayı dostumuz T.Stnı- gala yönetti ve ikinci yanda Rt. Çay- kovsid'nin Op. 38 Monfred Senfoni- si'ni seslendirdi; ancak bu göz doldu- rucu ve görkemli yorum, Karr'ın ya- ratüğı heyecan karşısında biraz unutul- du. Karr, önce 19'uncu yüzyıl başlan- nın ünlü kontrbasçısı Domenico Dra- gonetti'nin D. 290 Sol Majör Konçer- tosu'nu, çalgısının akordonu bırperde tizleştirerek la majörden çaldı. Ardın- dan S.Rahmaninorun Op. 34,14 "M)- calise r> ini ve N. Paganini'nin kemana yazdığı "Musa Fantezisi''ni seslendir- di. Alkışlar tükenmek bilmedi. Bunun üzerine sanatçı, tıpkı Pepe Roroe- ro'nun yaptığı gibi programına prova- larda hazırladığı küçük resitalini ekle- di. Önce Datıiei van Goeaz'in "Scher- zo Hollandaise"'ıni. orkestranın kontr- basçılanndan Eren Bflgen'le ardından Rossini'nın ikilı sonatmdan son bölü- mü viyolonselci Hakkı Çoban'la, son olarak da Paul Nero'nun "Pizzica- to"sunu başkemancı Sema Kolak'la birlıkte çaldı.Karr, hafıf parçalan gül- dürü dolu jestlerle süslüyor. Örneğin ayağını kaldınyor, boş tellerde yay çe- kerken sol eiini açıyor, içeriğe uygun olarak üzüntü ya da mutluluk belirten mimikleryapıyor, böylece ortaya koy- duğu güzel müziği daha da renJdendi- riyor. Cumartesi günkü dinletiyi, "Kon- ser Salonlanndan'' saatınde televiz- yondan veren TRT 2'de sık rastladıği- mız tanıtım yanlışlanndan kaynakla- nan küçük bir bayram şakası yaptı. Şöyle ki sunucu hanım, ilk yanda ça- lınacak yapıtian sıralarken, Dragonet- ti'nin adını "Dragetti'' olarak söyledi. Daha sonra geleneksel konçerto türün- deki üç bölümle Karr'ın seslendirece- ği üç yapıtın sağlamasuu yapt ve yak- laşık 15 dakika süren konçerto alkış- lanırken yöneticiye şunu sordu: "Bfa'e migeçiyor?'' Sabahattin Ali'yi Anma Gecesi • KültûrServisi- Sabahattin Ali, ölümünün 50. yıhnda, 18 Nisan Cumartesi günü saat20.30'da Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da anılacak. Anma gecesine; tsa Çelik dia gösterisi, Ataoj Behramoğlu 'Ölümünün 50. Yıhnda Sabahattin Ali', Zeliha Berksoy 'Sabahattin Ali Şiirleri', Doğan Hızlan 'Öyküleriyle Sabahattin Ali', Nüket Duru 'Sabahattin Ali Şarkılan', Konur Ertop 'Romanlanyla Sabahattin Ali', Müzehher VaNu- Rasih Nuri tleri 'Anılarda Sabahattin Ali', Turgut Kazan 'Sabahattin Ali Dosyası', Zafer Ergin 'Sabahattin Ali Şiirleri' ve Edip Akbayram 'Sabahattin Ali Şarkılan' ile Sabahattin Ali'yi anacaklar. HoRywood grevi sona eriyor • Kültür Servisi - Hollywood aktörleri ve yapımcılan aylarca sürecek TV ve fılm çekimlerini olumsuz yönde etkileyecek grevde geçici bir anlaşmaya vardılar. Üç yıl için geçerli olan anlaşmada temel sorunlar çözüme bağlanmıyor. Greve gidilmesinin başlıca nedenlerinden biri olan yurtdışına pazarlanan fılm ve şovlann telifleri konusu da geçici anlaşmada sonuca bağlanmadı. Şelrir rıyatpolaprndan 14. çocuk • Kültür Servia- Şehir Tiyatrolan'nda geleneksel hale gelen Çocuk Şenliği'nin ondördüncüsü 20-26 Nisan tarihleri arasında Şehir Tiyatrolan sahnelerinde ücretsız olarak gerçekleştirilecek. Şenliğe, Şehir Tiyatrolan'nın çocuk oyunlannın yanı sıra İstanbul içinden 4, tstanbul dışmdan 6 İconuk topluluk ve Azerbaycan-Bakû Kukla tiyatrosu katılacak. Şenlikte izlenebilecek olan ekipler ve oyunlan şöyle: Şehir Tiyatrolan 'Bisküvi Adam', 'Küçük Nasrettin', 'Ne Hepsi Ne Hiçbiri', 'Alaaddin'in Sihirli Lambası', 'Kral'a Oyun', 'Ah Karagöz Vah Karagöz', Ankara Masal Tiyatrosu, 'Benim Güzel Pabuçlanm', Mersin Üniversitesi Tiyatro Bölümü 'Örmanda Şenlik', Bakırköy Belediye Tiyatrosu 'Pollyanna', Ankara Sanat Tiyatrosu 'Elmadaki Banş', tDSO 'Çok Sesli Çocuk Korosu', Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfi Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu, 'Harikalar Mutfağı', Akbank-Çocuk Tiyatrosu 'Elma Dersem Çık', Ankara Çevre Tiyatrosu 'Şarlo Mutlu', Bakû Kukla Tiyatrosu 'Keloğlan'ın Düğünü', MSÜ 'Bale', Ankara Tiyatro Tempo 'Hokus Pokus Bir Öykü'. hgilizler Connery'nin s\v' olmasını istiyor • Külrür Senisi- Inglitere'de yapılan bir anket sonucunda lngiliz halkının yüzde altmıs sekizinin Sean Connery'ye 'Sir'lük unvanı verilmesi gerektiğini düşündüğü ortaya çıktı. Özellikle gençler 196O'lı yıllarda çevirdiği ilk Bond filmiyle gündeme gelen Connery'nin bu unvanı hak ettiğinı savunuyorlar. 67 yaşındaki sanatçıya tskoçya'nın bağımsızlığı konusunda verdiği mücadele nedeniyle unvan verilmediği savunulurken hükümet bu konuda bir açıklama yapmayacağını bildirdi. Şükran Aziz'in IMecazi Amlar'ı New York'ta • NEW YORK (AA) - Amerika'da yaşayan Türk sanatçısı Şükran Aziz'in 'Stephan Gang Galeri'de açtığı 'Mecazi Anılar' adlı interaktif intermedya sergisi sanatseverlerden ilgi görüyor. Sanatçı şimdiye kadar hiç denenmemiş bir yöntemle gerçeİdeştirdiği sergisinde video, ses ve metinleri bir arada kullanarak bunlara zaman ve uzay boyutlannı da katıyor. Şükran Aziz, uyguladığı teknik hakkında bılgi verirken geleneksel nesne, özne kavramlannı değiştırerek ızleyicınin gösteriye faal olarak katılmasına olanak tanıdığını belirtiyor. Mehüka Korol'un pesimleni • Kültür Servisi- Mehüka Korol'un resimleri 16 Nisan-11 Mayıs tarihleri arasında Prof. Dr. Mustafa N. Parlar Eğitim ve Araştırma Vakfi Sanat Galerisi'nde izleyicilerin beğenisine sunuluyor.1979 yıhnda Buca Eğitim Enstitüsü Resim bölümünü bitiren sanatçı, 1987 yıhnda 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. Sanatçı, tzmir Köprü Güzel Sanatlar Merkezi, Selçuk, Hikmet Gürçay Sanat Galerisi'nde kişisel ve birçok karma sergiye katıldı. Sivil haatsizfik ve Sivil Yaptmım' • Kültür Ser\isi - Yapı Kredi Külrür ve Sanat Yayıncılık tarafından düzenlenen salı toplantılan devam ediyor. Nisan ayının ilk toplantısında 'Sivil ttaatsizlik ve Sivil Yaptınm' konusu tartışılacak. Bu yılın toplantılan iki ana konuyu her hafta dönüşümlü olarak ele alacak: Hayat, Bilim ve Etik ile Hayat ve Aynnrı: 8 Fiil. Türkiye'de ve dünyada tnsan Haklan'ndan sağlık hizmetlerine, sivil haklardan ekonomi-etik tartışmalanna, hukuki söylemlerin bireysel hayata etkisine, gündelik hayatın etiğine kadar, 'modern devlet'in 'modern birey'le karşı karşıya gelmesinden doğan bütün sorunlar, hayat, bilim ve etik tartışmalanna konu olacak. Hayat ve Aynntı: 8 Fiil ana başhğını taşıyan toplantılar ise, her hafta ayn bir fîilden yola çıkarak, aynntıdaki hayatı, sanatı, felsefeyi, bilimi masaya yatıracak. Türkiye'nin önde gelen hukukçulan, bilim adamlan, sanatçılan, yazarlan. akademisyenleri her tartışmada ayn bir konu için Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi'nde buluşacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle