12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eski Şişli Belediyesi Başkanı Gülay Aslıtürk hakkında savcıhğa suç duyurusunda bulunuldu 'Ashtürk'ün pisliğiııi temizleyeceğiz'istanbulHaberServisi-Eski Şişli Be- lediyesi Başkanı Gülay Ashtürk ile be- lediye görevlilerinin de aralannda bu- lunduğu 15 kişi \e 2 şirket hakkında yolsuzluk yaptıklan gerekçesiyle sav- cılığa suç duyurusunda bulunuldu. ANAP Şişli ll'çe Başkanı Yiğit tkiz. "Gülay Hanım'ı götürdük, şimdi sıra- da onun işbiriikçileri var. Kendi pisligi- mizi temizleyeceğiz" dedi. Şişli Belediyesi Tüketim Maddelen ve Yapı Malzemeleri Üretim Pazarlama tşletme Dış Ticaret A.Ş. (ŞİPA) adına avukat Engin Çelik Kadıgil tarafından. 2 ayn olaya ilışkın olarak Şişli Cumhu- riyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyu- rusunda. Aslıtürk ve arkadaşlannın be- lediyeyi 273 milyar 651 milyon lira do- landırdıkları iddia edildi. Dilekçede. dönemin Şişli Belediye Başkanı ve Şt- PA'nın Yönetim Kurulu Başkanı Gülay Aslıtürk'ün. 10 Nisan 1997 tarihinde Şekerbank'tan alınan 650 milyar lira kredinin 90 milyarını ŞlPA'ya aktardı- gi. bu paranın da çeşitli tarihlerde ban- i3i Tic i Belediyesi Tüketim Maddeleri ve Yapı Malzemeleri Üretim Pazarlama Işletme Dış icaret A.Ş. adına avukat Engin Çelik Kadıgil tarafından. 2 ayn olaya ilişkin olarak Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda, Ashtürk ve arkadaşlannın belediyeyi 273 milyar 651 milyon lira dolandırdıkları iddia edildi. kadaki ŞlPA'nın hesabından sahte nü- fus cüzdanlan, sahte belge ve faturalar- la değişik şirket ve kişilerce çekildiği ileri sürüldü. Aynca 68 milyar 651 milyon liranın da yine ŞtPA'dan, Feriköy'de belediye- ye ait binanın yoksullar ve belediye per- soneli için sağlık ocağına çevrilmesine karar verildikten sonra, malzeme alın- mış gibi gösterilerek ATA şirketine naylon fatura ile geçirildiği belirtildi. Avukat Kadıgil tarafından savcılığa verilen ikinçi dilekçede de, belediye- den "paraçalmak" için kurulduğu ile- ri sürülen "Abaküs" adlı şirkete de, i- ki ayn tarihte 115 milyar liralık çek ve- rildiği ifade edildi. Dilekçede. çek ve para transferlerine onay veren döne- min Şişli Belediye Başkanı Gülay As- lıtürk. eski Başkan Yardımcısı Altan Demirel. eski Ayazaga Şube Müdürü OğuzÖngen, "Abaküs" şirketinin gö- rünen sahibi Burcu Gülen ile diğer be- lediye görevlileri ve üçüncü kişiler Elif Reşber, Mustafa Reşber. Yeter Yılmaz. Ali Yılmaz. AhmetAşık. Mesut Hayda- roğlu. Gökhan Şahin. Faruk Temel. YümazTemel. Nimet Bulut. "Hikmet Yaşar" ve "Sürmeli Bozkurt" sahte kimliğini kullanan kişi. Göktuğ Inşaat Tur adına Ragıp Bölükbaşı. adresi ve yetkilileri bilinmeyen E-D Mali Danış- manlık ile adresi Kadıköy'de bulunan Ata Tıbbi Malzemeler şirketininin yet- kilileri hakkında yasal işlem yapılma- sı istendi. Şavcılığa verilen suç duyurusu dilek- çesinde para transferlen. çek örnekleri de ek olarak sunulurken tüm sanıkların "teşekküP oluşturarak Şişli Belediye- si ve ona bağlı şirket ŞlPA'yı dolandır- dıklan ifade ediliyor. Şuç duyurusunda. samklar hakkında eylemlerine uyan. 3628 sayılı Mal Bil- diriminde Bulunulması Yasası'na mu- halefet. Rüşvet ve Yolsuzlukla Müca- dele Kanunu'na muhalefet. zimmete para geçirmek. sahte fatura düzenle- mek ve kullanmak. sahte nüfus kâğıdı düzenlemek ve kullanmak. ihaleye fe- sat kanştırmak \ e hizmet sebebi ile em- niyeti suiistimal suçlanndan kamu da- vası açılması isteniyor. Dilekçenin sonuç bölümünde, başta Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı Dünyanınen öneırdi biyolojik bölgelerinden 3'ü Türkiye'de ÖZLEM YÜZAK 36 yıl önce faaliyetine başlayan ve dün>anın en bü- yük bağımsız çevre kuruluş- lanndan biri olan Dünya Do- ğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Genel Müdürü Dr. Claudc Martin. çevre konu- sunda tek başına hareket et- me döneminin artık geride kaldığını: iş dünyası. hükü- .Endüstri atıklan toprağı zehirliyor BÜLENT ECEVtT ANTALYA- Erozyon- la tonlarca toprak yok olup giderken. endüstri- yel atık sulanyla da mil- yonlarca dönüm verimli alanm kullanılamaz hale dönüstüğü bildirildi. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nce ya- pılan araştırmada. en- düstriyel atık sulann Tür- kiye'deönemli bir*ldrle- tid kaynağT oluşturduğu vurgulandı. Araştırmada, endüstn atıklan ile birlik- te kanalizasyon sulannm akarsu ve göllere yüklen- mesi sonucu azot, fosfor, tuz, kolay aynşabilir or- ganik madde. iz element- ler ve kolay aynşabilir ağır metaller gibi kirleti- cilerin konsantrasyonun- da önem1i artışlar meyda- na geldiği belirtildi. Bu sulann bahçe ve tarla kül- tûründe kullanılmalan sonucunda topraklann besin dinamigi ve statü- sünün bozulduğu, top- raklann geçirgenliğinin azaldığı. deterjan gibi çe- şitli organik moleküller ile agır metallerin bitkiye ve toprak organizmalan- na zarar verecek düzeye çıktığı da belirlendi. Ya- pılan araştırmada, atık suiarla kirlenmiş akarsu- lardan yapılan sulamalar sonucu topraklarda yay- gm olarak yüksek düzey- de bor kirliliğine de rast- landı. Önemli düzeyde bor kirliliğine rastlanan yörelerde şöyle belirlen- di: "Afyon, Nigde, Aksa- ray. Bigadiç, Burdur, Ereğii-Koma._ Eskisehir, Germencik. Ömerbeyli, Iğdır. Karasaz-Kayseri, Yüksekova-HakkârL Sa- HhH- Taytan." Su kirliliği yoluyla endüstriyel top- rak kirliliğinin yant sıra, katı atıklar yoluyla mey- dana gelen toprak kirlili- ginin de büyük boyutlar- da olduğu vurgulanan araştırmada, hafif ve ağır endüstri tesisleri ile çeşit- li imalathanelerde açığa çıkan istenmeyen nitelik- teki katı madde çamurla- nn çevreye büyük zarar verdigi savunuldu. metler ve sivil toplum örgüt- lerinin bir arada çalışmaları gerektiğini söyledi. Vakfın Türkiye temsilcisi olan Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin (DHKD) yeni merkezinın açılışında bir ko- nuşma yapan Dr. Martin, WWF'nin belirlediği dünya- nın biyolojik çeşitlilik açı- sından önem taşıyan 200 bölgesinden 3'ünün Türki- ye'de bulunduğunu belirtti. Dr. Martin. bubölgeleri Kaf- kas ve Kuzeydoğu Anadolu ormanları, Akdeniz makıiik ve ormanlık alanlan ile Ak- deniz ve Ege Denizi olduğu- nu kaydetti. WWF Genel Müdürü, halen devam ettir- dikleri "Yaşayan Gezegen Kampanyasr çerçevesınde çeşitli ülkelenn devlet baş- kanlan tarafından önümüz- deki 15 yıl içinde iki milyon hektardan fazla ormanlık alanın. sulak alan ve kıyı şe- ridinin koruma altına alın- masının kararlaştırıldığını söyledi. Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) de neslı tükenmek üzere olan akde- nizfoklannın koruma altına almması için yeni bir kam- panya başlattı. Kampanya- nın adı "Bir Akdenizfoku Evlat Edin". Amaç. Türki- ye kıyılarında artık sadece 50 tanesinin yaşayabildiği bu canlı neslinin tükenmesi- ne engel olmak için gerekli kaynaklan yaratmak. Kam- panyaya katılmak isteyen ki- şi ve kuruluşlar evlat edin- dikleri fok başına ödeyecek- leri 1000 dolar karşıhğında bir sertifıka, biroyuncak fok ve bir yıl boyunca belli ara- hklarla DHKD tarafından koordine edilen Akdenizfo- ku Koruma Projeleri hakkın- da bilgi alacaklar. DHKD Genel Müdürü Nergis Yaz- gan, çe\Te konusunda hükü- metin önemli adtmlar atma- sı gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bir yıl önce Tür- kiye'nin 4 önemli sulak ala- nı olan Kızılırmak Deltası. Gediz Deltası, Akyatan Gö- lü ve Uluabat'ın. resmen ko- runma altına alınmasma iliş- kin verdiği sözün yerine ge- tirilmesini talep ettiklerini de belirtti. Gediz Deltasfna liman yapılacağını öğrendiklerini söyleyen Yazgan. yakında Izmir Körfezi \ e Aliaga var- ken bir sulak alanın daha yok edilmesine göz yummaya- caklannı kaydetti. DHKD"- nin hükümetten diğer istek- leri ise şöyle sıralanıyor: - Ormanlann koruma aJ- bndaki bolümünün yüzde 2'den. Doğu Karadeniz"in yaşlı ormanlanndan başla>a- rak >üzde 10'a yükseltilme- si. - Milli park sınırlannın da- raltılmasmı öngören ve mil- li parkları ticari sömürüye açacak planlann acilen dur- durulması. -Akyatan bölgesindeki de- niz %t? kıyı alanlannın deniz- kaplumbağalan için koruma alanı ilan edilmesi. Vaakko'dan yazamerhabaPazartesigünühalkaaçılacakolan Iürkiyenin tanmmış markalanndan Vakko, 1998 tlkbahar-Yaz koleksiyonunu önceki akşam Çırağan Kempinski Hotel-Balo Salonu'nda düzenlediği dcfilcyle tanıttı. "Uçan Bir Mevsim" admı taşıyan defilede aralannda Deniz Pulaş. Sinem Gü\en, Çağla Şikel ve Kanal D'nin düzenlediği \anşmada 1998 güzellik kraliçesi seçilen Buket Saygı'nın da bulunduğu 20'si yabancı 60 tnanken göre> aldı. 350 parça kostümün tanıtildığı defılenin ses ve ışık tasanmı da yabancı firnıalann desteğiyle \akko tarafından gerçekJeştirildi. Defıley i iş ve basın dümasından kaiabalık bir da%erli topluluğu iziedi. Moda gösterisinde "Tribal Jam" ve "Pasedenas RooPun yaptıklan canlı müzik ise ilgi topladı.(Fotoğraflar: AYKUT KÜÇÜKKAYA) Gülay Aslıtürk olmak üzere iddia edi- len suçlara kanşan kişiler hakkında Ce- za Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 104. maddesi gereğince tutuklama ka- rarı çıkanlması ve yurtdışına çıkışlan- nın yasaklanması isteniyor. Gülay Aslıtürk'ün basın danışmanı Çiler Turaman. bu konuda şimdilik açıklama yapmayacaklannı bildirirken ANAP Şişli llçe Başkanı Yiğjt Ikiz. Şiş- li Belediye Meclisi'nın Araştırma Ko- misyonu'nun hazırladığı rapor sonu- cunda Gülay Aslıtürk'ün Türkiye'ye dönemeyeceğini savunarak. "Gülay Hanım'ıgötürdük,şimdi sırada onun iş- biıiikçikri var. Kendi pisliğimizi temiz- leyeceğiz" dedi. lkiz, Araştırma Komisyonu'nun ça- lışması sonucu ortaya çıkan raporun, Gülay Aslıtürk dışında 10-15 kişiyi da- ha kapsadığını belirterek, bu kişilerin tümü hakkında Şişli Cumhuriyet Şav- cılıgı'na suç duyurusunda bulunulma- sına karar verildiğini belirtti. Gülay Aslıtürk'ün belediye başkan- lığından istifa edip siyase- ti bırakmasından sonra Şişli Belediyesi'ndeki yol- suzluk iddialannı araştıran komisyon raporunu ta- mamladı. Yazım çalışma- ları süren 55-60 sayfalık rapor. 26 Mart Perşembe günü Şişli Belediye Mecli- si'nde okunacak. ANAP Şişli llçe Başkanı Yiğit lkiz. geçmiş dönemde ya- pılan yasadışı işlerin hesa- bının sorulacağım vurgu- layarak "Araştırma Ko- misyonu'nun çauşması so- nucu ortaya çıkan büyük faturayı zor öderler" dedi. Raporun Şişli Belediye Meclisi'nde okunmasm- dan sonra Şişli Cumhuri- yet Başsavcılığı'na gönde- rileceğini ifade eden tkiz. aynı iddialarla ilgili olarak lçişleri Bakanlıgı'nın gö- revlendirdiği 2 müfettişin de rapor hazırladığını be- lirtti. Yiğit tkiz şöyle de- vam etti: "Kimsenin yaptığı yanı- na kâr kalmayacak. Temiz Türkive için Şişli bir ışık, kıvılcım, başkalanna ör- nek olsun istiyoruz. Biz Türk siyasi hayatında ken- di belediye başkamnı uçu- ran tek ilçeyiz. Zaten ken- disi istifa etmeseydi, biz ih- raç edecektik. Şişli Beledi- \e Meclisi'nin Araştırma Komisyonu'nun raporu sonucunda, göreceksiniz Gülay Hanım Türkiye'ye dönemeyecek. Zaten şu an- da dışanda." Yiğit tkiz, ANAP Şişli llçe Teşkilatı Yönetim Ku- rulu'nun. Araştırma Ko- misyonu'nun raporunda adı geçen ve suç işledikle- ri belgelerle ispat edilebi- lecek olan partiye kayıtlı kişilerin, kesin ihraç tale- biyle il yönetim kuruluna sevk edilmesine karar ver- diğini söyledi. ANAP Şişli tlçe Başka- nı lkiz, aynca Şişli Beledi- yesi'nde görevli, suçu sa- bit görülebilecek olan bü- rokratların da görevlerin- den alınmalan için Şişli Belediye Başkanlığı'na tavsiyede ve bu kişilerin tümü hakkında Şişli Cum- huriyet Şavcılığı'na suç duyurusunda bulunulma- sına karar verildiğini bil- dirdi. . Erkaya: Denize dökülen tehlikeli maddeyi toplayacak tek bir araç bile yok Boğazlar 2000'e kadar tehlikede CEM L'LUTAŞ tstanbul Haber Servisi - Başba- kanlık Başdanışmanı. Büyükelçi ve eski Deniz Ku\"vetleri Komutanı emekli Oramıral Güven Erka>a. De- niz Trafik Kontrol Sistemi'nin ta- mamlanacağı 2000 yılına kadar Bo- ğazlar'ın güvenlikte olmadığını söyledi. Bir kaza halinde mevcut sistemin ortaya çıkan tehlikelerı ön- leme veya gidermede vetersiz oldu- ğunu belirten Erka>a. "Boğaz'dade- nize dökülen tehlikeli maddeyi top- layacak tek bir araç bile yok" dedi. Gü\en Erkaya. Işık Lisesi Ayaza- ga Kampusu'nda "BoğazJar" konu- lu bir konferans verdi. Erkaya yap- tıgi konuşmada. Boğazlar'ı denet- leyen tnevcut sistemin yetersiz oldu- ğunu. Boğazlar"dan geçen gemilerin kontrol edilemediklerini söyledi. u Boğazlar'daki çok önemli olan akınhmn hızı ve yönü konusunda kı- la\uz kaptanlara ve gemi kaptanla- nna şu anda bilgi \ervmi\oruz" dı- yen Erkaya. 2000 yılına kadar bu sistemin kullanılacağına dikkat çek- ti. Tarihi bir perspektifle Boğazlar sorununu anlatan Güven Erkaya. Boğazlar dan gü\ enli geçış için Baş- bakan Mesut Yılmaz' ın talimatıyla getırıldiği görevı sırasında Deniz Trafik Kontrol Sıstemi hazırlandığı- /^aşbakanlık Başdanışmanı, Büyükelçi ve Deniz Kuvvetleri eski komutanı emekli Oramiral Güven Erkaya. Boğaz'da bir kaza olması durumunda mevcut sistemin ortaya çıkan tehlikelerı önleme \eya gidermede yetersiz olduğunu belirterek "Boğaz'da denize dökülen tehlikeli maddeyi toplayacak tek bir araç bile yok" dedi. nı anlattı. Bu sistemle ilgili projele- rin mayıs ayındaki Uluslararası De- nizcilik Örgütü'nün (IMO) toplan- tısına yetiştirileceğini belirten Erka- ya. gemi trafik kontrol sistemi. alı- nacak romorkör ve gemiler ile diger altyapı projelennin ihaleye çıkarı- lacagını söyledi. New York. Rotter- dam \e Oslo limanlarında incele- meler yapıldığını anlatan Erkaya. Boğazlar'da da gerekli sistemin 2000 yılında tamamlanmış olarak devlete teslim edileceğini belirtti. Erkaya başkanlığında kurulan 6 ça- Iışma grubunun hazırhğını yaptığı konular şöyle: Gemi trafik elektronik sistemi: iş- letmeyi sağlayacak personelin eği- timı: kaza yangın teşkilatı: römor- kör. kılavuz. deniz temizleme. deniz ambülansı araçlan: bütün gemi ve altyapı sısteminin bakım- onanmı; sistemin ulusal \e uluslararası huku- ka uygunluğunun denetlenmesi. Er- kaya. bu sistemin kurulabilmesi için Boğazlar'dan elde edilen yıllık 17 milyon dolarlık gelırin birkaç yıllık birikiminin yeterli olacağını söyle- di. Hazarpetrollerinin gündeme gel- mesiv le Boğazlar'daki petrol trafiği- nin ve kaza riskinin arttığını belir- ten Erkaya. bu petrolün taşmması için Karadeniz. Bakû-Ceyhan ve Bakû-Basra Körfezi alternatifleri- nin bulunduğunu anlattı. Erkaya. ekonomik olarak en uygun olanının. petrolü Novorrossisk Limanı'ndan Karadeniz yoluyla sıcak denizlere ulaştırmak olmasına rağmen. en gü- veniliryolun Bakû-Ceyhan hattı ol- duğunu belirtti. Erkaya, tran ile ABD arasındaki yakınlaşmanın bir nedeninin de pet- rol boru hatlan olduğunu, bu yüzden tran'ın bir değişim içine girdiğini belirterek. "Dünyada 2 de\letin dı- şında bütün ülkelerde petrol özelleş- tirilmiştir. Bu 2 doletten biri Libya. diğeri ise İran'dır. Batılı ülkeler \« ABD bunlann özelleşn'rilmesini isti- yor. Libya'ya uygulanan ambargo- nun tek nedeni budur" diye konuş- tu. Erkaya. Türkiye'nin Boğazlar'da söz sahibi olabilmesi için güçlü ol- ması ve "e>ödevlerini"yapması ge- rektiğini belirtti. Erkaya aynca. Bo- ğazlar'da deniz trafiğının yanı sıra Karadeniz'den gelen evsel \ e sanayi atıklannın yarattığı kirliliğin, sivil toplum örgütlerinin etkinlikleriyle gündemde tutulmasmın yararlı ola- cağını kaydetti. Bu görevi kabul etmesinin çıkar peşinde olmakla ilgili olmadığını belirten Erkaya, "Böylebirgörevee- limi sokmamın tek nedeni var: Biri tstanbul halkının gü\enliği, diğeri Türkiye'nin uluslararası prestijidir" dedi." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Ozgiir Rejim ve Faşizmin Ayak Sesleri Çok ünlü bir deyiş vardır. Bir ülkedeki özgürlükle- rin ölçüsü, özgürlüğü en çok kısıtlanmış insanın öz- gürlüğüdür. Yani ufak bir "mutlu azınlık" dünyanın en katı rejimlerinde bile özgürdür. Ancak onlara baka- rak, o ülkenin özgüriüğünün derecesini anlayamaz- sınız. Örneğin Httler Almanyasfnda Yahudiler inanılmaz bir zulüm attında imha edilirken. (en azından uzun- ca bir süre) zengin kimi Yahudiler, Nazi subaylarıyla kadehtokuşturabiliyorlardı.AynıbiçimdeTürkiye'de (bugün bile) kimi kitapların Türkçe çevirileri yasakla- nır ve çevirmen ve yayıncılannın hayatlan söndürü- lürken, aynı kitapların orijinallerini kitapçılarda bula- bilirdiniz, bulabilirsiniz. Banka hesapları dolgun olanlar her zaman koru- nurtar. Yasalann uygulanmasında insanı isyan ettiren bir çifte standart yaşanır. Örneğin "demokrasi ve la- iklik" adına 12 Eylül'ü gerçekleştiren cunta, Türki- ye'deki tüm dernek, sendıka ve bunlann birliklerini yasaklar ve bunlann dış bağlantılarını ararken, dış bağlantısı açık olan Rotary. Lions ve Mason dernek- lerine kimse ilişmemişti. Bunlar herhalde Kanarya- severler Derneği'nden çok daha politize idiler. Bir rejimin geçmişte ne kadar özgür ve özgürlük- çü olduğunu anlamak için. o rejımi "geçmişin koşul- lan içinde" değerlendirmek gerekir. Örneğin Ata- türk dönemi Türkiyesi'nin ne derece demokrat ve ne derece özgür olduğunu anlayabilmek için, o günle- rin koşullarına ve kavramların o gün için ne ifade et- tiklerine bakmak durumundayız. "Tekpartiyönetimi Türkiye'de demokrasinin ge- lişimine engel olmuştur" derseniz, büyük bir haksız- lık yapmış olursunuz. Evet. tek parti yönetimi bugü- nün dünyasında "otoriter" bir rejimin göstergesidir. Fakat 1920'lerde, 1930'larda. pekâlâ özgür bir reji- min çerçevesini de oluşturabilirdi. O günlerin dünyasında kırk küsur devlet vardı. Ve bu devletler arasında bir "özgürlük sıralaması" yap- saydınız, Türkiye'nin ilk beşte olmasa bile ilk onda yer alacağını görürdünüz. Kısmen Iskandinav ülke- leri, Benelüks ülkeleri. ingiltere ve çok özürlü olma- lanna karşın Fransa ve ABD... Türkiye bu ülkelerin pek de gerisinde değildi. Geri kalanlar ya totalrter yö- netimler altındaydılar, ya da sömürge durumunday- dılar. O günlerin ABD'sindeki demokrasi, bizim bugün- kü kısıtlı ve ayıplı demokrasimızden bile gerideydi. Pek çok eyalette, zenciler. bırakın eşit haklara sahip vatandaşlarolmayı, insan bile sayılmıyorlardı. Uygu- lanan içki yasağının amacı halkın sağlığı değil, siya- sal otoritenin halk üzerindeki gücünün göstergesi i- di. Günümüzün kimi sözde ve sevimsiz Atatürkçüle- ri, o günlerin uygulamalarını günümüze taşımaya uğ- raşıyortar. Olmaz öyle şey. Atatürk'ün uygulamalarını elbette her yerde ve haklı bir biçimde savunuruz, toz konduımayız. Ama o uygulamaları günümüze taşımak ıstersek hem Ata- türk'ün gerisine düşeriz, hem de çağın gerisine düş- müş oluruz. Yaşamlannın önemli bir bölümünde Atatürk'e ve devrimine sahip çıkma konusunda tek satır karala- mamış, en ufak bir çabası olmamış garip bir "taife" türedi. Atatürkçülük adına esip gürlüyorlar. Bir yan- dan silahlı kuvvetleri tahrik ediyortar, bir yandan ken- dilerine karşı çıkanlan, insanın midesini bulandıran biçimlerde karalamaya çalışıyorlar. Sanki Atatürk- çülüğe salt kendileri sahip çıkıyor. sanki laik cumhu- riyeti salt kendileri savunuyoriarmış gibi. Bunlan ba- zen kızarak, bazen utanarak okurken. hep aklıma ge- liyor: "Daha öncelen neredeydiniz?.." • • • Bugün günlerden 24 Mart Salı. Perşembe'nin ya- zısını biraz erken kaleme ahyorum. Bizim üniversite- de cumadan beri her öğlen. kelımenın tam anlamıy- la "faşist saldırı" yaşanıyor. Ellerinde taşlar ve sopa- laria "kendilerinden olmayan" öğrencilere saldınyor ve kıyasıya döverek kaçıyoriar. Eğer direnenler olur- sa, arkadan gelen polıs de onları tutukluyor Bu bir avuç haydutun amacı nedir acaba? "Du- rumdan vazife çıkartıyorlar" desem olmaz. Zaten bu kadanna akıllan ermez. Peki kim kullanıyor bunları? Ne yapmak istiyorlar? Polisin taraflı tutumu, yarın demokrat öğrenciler arasında bir "silahlanmaya" yol açarsa. bunun so- rumluluğunu kim üstlenebilir? Hele bu çocuklar üs- tüne nice senaryolar hazırlanırken... Daha önce defalarca izlediğimiz acımasız bir se- naryonun gene gündeme getirilmek istendiğini gö- rüyoruz. Polisin göz yummasıyla, öğrencilerin üze- rine defalarca gideceksiniz, daha sonra o öğrenci- ler kendi başlanna bakmanın çarelerini aramaya baş- ladıklannda provokasyonlara girişeceksiniz ve en sonunda ülkeyi "kardeş kavgasından" kurtaracak- sınız... Yetmedi mi bu çirkin senaryo? • • • Silahlı kuvvetlerimizde eskisine benzerbir "müda- hale arzusu" görmüyorum. Son bir yıldaki "müda- haleler" uyan biçiminde oluyor. Çözümü "sivillere" bırakmak istiyorlar. Fakat sivil siyasetçılerimizin ba- siret eksikliğini kullanmak isteyen "bırileri", askerie- ri doğrudan müdahaleye zorlamak ıstiyor. Ve bunun zeminini hazıriıyoriar. Son saldırılar, bu senaryonun parçası gibi. Umanm yanılıyor olayım. istenecek şey değil, a- ma umanm bunlar benim "paranoyak" endışelerim olsun. Bu fılmi bir kez daha izlemek istemiyorum. Yeter artık. Hasköy baskını Yargısız infaza tazminat cezası BERTAN AĞANOĞLL tstanbul 3. Bölge tdare Mahkemesi. Hasköy "de tstanbul Emniyet Müdür- lüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplen tarafından 1993'te bir eve düzenle- nen operasyonda öldürü- len lise 2. sınıf öğrencisi Sema Doğan'ın ailesine 500 milyon lira mane\ı. 23 milyon lira da maddı tazminat ödenmesine ka- rar verdi. Doğan ailesinin Be- yoğlu Hasköy'de bulunan evine. 26 Kasım 1993 gü- nü -DHKP-C hücre evi" olduğu ihbarı üzerine te- rörle mücadele ekipleri baskın düzenlemiş, Has- köv Lisesi 2. sınıf öğren- cısi Selma Doğan ve Erol Yalçm polis tarafından öl- dürülmüştü. TCY'nin 448 ve49"uncumaddele- nnden \ argılanan polisler beraat etmişlerdi. Selma Doğan'ın anne- si Sabiha Doğan'ın tçişle- rı Bakanlığı aleyhine ida- re mahkemesinde açtığı da\ada ise bakanlığın ai- le\e tazminat ödemesine karar \erildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle