Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 MART 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Eski Şişli Belediyesi Başkanı Gülay Aslıtürk hakkında savcıhğa suç duyurusunda bulunuldu
'Ashtürk'ün pisliğiııi temizleyeceğiz'istanbulHaberServisi-Eski Şişli Be-
lediyesi Başkanı Gülay Ashtürk ile be-
lediye görevlilerinin de aralannda bu-
lunduğu 15 kişi \e 2 şirket hakkında
yolsuzluk yaptıklan gerekçesiyle sav-
cılığa suç duyurusunda bulunuldu.
ANAP Şişli ll'çe Başkanı Yiğit tkiz.
"Gülay Hanım'ı götürdük, şimdi sıra-
da onun işbiriikçileri var. Kendi pisligi-
mizi temizleyeceğiz" dedi.
Şişli Belediyesi Tüketim Maddelen
ve Yapı Malzemeleri Üretim Pazarlama
tşletme Dış Ticaret A.Ş. (ŞİPA) adına
avukat Engin Çelik Kadıgil tarafından.
2 ayn olaya ilışkın olarak Şişli Cumhu-
riyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyu-
rusunda. Aslıtürk ve arkadaşlannın be-
lediyeyi 273 milyar 651 milyon lira do-
landırdıkları iddia edildi. Dilekçede.
dönemin Şişli Belediye Başkanı ve Şt-
PA'nın Yönetim Kurulu Başkanı Gülay
Aslıtürk'ün. 10 Nisan 1997 tarihinde
Şekerbank'tan alınan 650 milyar lira
kredinin 90 milyarını ŞlPA'ya aktardı-
gi. bu paranın da çeşitli tarihlerde ban-
i3i
Tic
i Belediyesi Tüketim Maddeleri ve Yapı Malzemeleri Üretim Pazarlama Işletme Dış
icaret A.Ş. adına avukat Engin Çelik Kadıgil tarafından. 2 ayn olaya ilişkin olarak Şişli
Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda, Ashtürk ve arkadaşlannın
belediyeyi 273 milyar 651 milyon lira dolandırdıkları iddia edildi.
kadaki ŞlPA'nın hesabından sahte nü-
fus cüzdanlan, sahte belge ve faturalar-
la değişik şirket ve kişilerce çekildiği
ileri sürüldü.
Aynca 68 milyar 651 milyon liranın
da yine ŞtPA'dan, Feriköy'de belediye-
ye ait binanın yoksullar ve belediye per-
soneli için sağlık ocağına çevrilmesine
karar verildikten sonra, malzeme alın-
mış gibi gösterilerek ATA şirketine
naylon fatura ile geçirildiği belirtildi.
Avukat Kadıgil tarafından savcılığa
verilen ikinçi dilekçede de, belediye-
den "paraçalmak" için kurulduğu ile-
ri sürülen "Abaküs" adlı şirkete de, i-
ki ayn tarihte 115 milyar liralık çek ve-
rildiği ifade edildi. Dilekçede. çek ve
para transferlerine onay veren döne-
min Şişli Belediye Başkanı Gülay As-
lıtürk. eski Başkan Yardımcısı Altan
Demirel. eski Ayazaga Şube Müdürü
OğuzÖngen, "Abaküs" şirketinin gö-
rünen sahibi Burcu Gülen ile diğer be-
lediye görevlileri ve üçüncü kişiler Elif
Reşber, Mustafa Reşber. Yeter Yılmaz.
Ali Yılmaz. AhmetAşık. Mesut Hayda-
roğlu. Gökhan Şahin. Faruk Temel.
YümazTemel. Nimet Bulut. "Hikmet
Yaşar" ve "Sürmeli Bozkurt" sahte
kimliğini kullanan kişi. Göktuğ Inşaat
Tur adına Ragıp Bölükbaşı. adresi ve
yetkilileri bilinmeyen E-D Mali Danış-
manlık ile adresi Kadıköy'de bulunan
Ata Tıbbi Malzemeler şirketininin yet-
kilileri hakkında yasal işlem yapılma-
sı istendi.
Şavcılığa verilen suç duyurusu dilek-
çesinde para transferlen. çek örnekleri
de ek olarak sunulurken tüm sanıkların
"teşekküP oluşturarak Şişli Belediye-
si ve ona bağlı şirket ŞlPA'yı dolandır-
dıklan ifade ediliyor.
Şuç duyurusunda. samklar hakkında
eylemlerine uyan. 3628 sayılı Mal Bil-
diriminde Bulunulması Yasası'na mu-
halefet. Rüşvet ve Yolsuzlukla Müca-
dele Kanunu'na muhalefet. zimmete
para geçirmek. sahte fatura düzenle-
mek ve kullanmak. sahte nüfus kâğıdı
düzenlemek ve kullanmak. ihaleye fe-
sat kanştırmak \ e hizmet sebebi ile em-
niyeti suiistimal suçlanndan kamu da-
vası açılması isteniyor.
Dilekçenin sonuç bölümünde, başta
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı
Dünyanınen
öneırdi biyolojik
bölgelerinden
3'ü Türkiye'de
ÖZLEM YÜZAK
36 yıl önce faaliyetine
başlayan ve dün>anın en bü-
yük bağımsız çevre kuruluş-
lanndan biri olan Dünya Do-
ğal Hayatı Koruma Vakfı
(WWF) Genel Müdürü Dr.
Claudc Martin. çevre konu-
sunda tek başına hareket et-
me döneminin artık geride
kaldığını: iş dünyası. hükü-
.Endüstri
atıklan
toprağı
zehirliyor
BÜLENT ECEVtT
ANTALYA- Erozyon-
la tonlarca toprak yok
olup giderken. endüstri-
yel atık sulanyla da mil-
yonlarca dönüm verimli
alanm kullanılamaz hale
dönüstüğü bildirildi.
Akdeniz Üniversitesi
Ziraat Fakültesi'nce ya-
pılan araştırmada. en-
düstriyel atık sulann Tür-
kiye'deönemli bir*ldrle-
tid kaynağT oluşturduğu
vurgulandı. Araştırmada,
endüstn atıklan ile birlik-
te kanalizasyon sulannm
akarsu ve göllere yüklen-
mesi sonucu azot, fosfor,
tuz, kolay aynşabilir or-
ganik madde. iz element-
ler ve kolay aynşabilir
ağır metaller gibi kirleti-
cilerin konsantrasyonun-
da önem1i artışlar meyda-
na geldiği belirtildi. Bu
sulann bahçe ve tarla kül-
tûründe kullanılmalan
sonucunda topraklann
besin dinamigi ve statü-
sünün bozulduğu, top-
raklann geçirgenliğinin
azaldığı. deterjan gibi çe-
şitli organik moleküller
ile agır metallerin bitkiye
ve toprak organizmalan-
na zarar verecek düzeye
çıktığı da belirlendi. Ya-
pılan araştırmada, atık
suiarla kirlenmiş akarsu-
lardan yapılan sulamalar
sonucu topraklarda yay-
gm olarak yüksek düzey-
de bor kirliliğine de rast-
landı. Önemli düzeyde
bor kirliliğine rastlanan
yörelerde şöyle belirlen-
di:
"Afyon, Nigde, Aksa-
ray. Bigadiç, Burdur,
Ereğii-Koma._ Eskisehir,
Germencik. Ömerbeyli,
Iğdır. Karasaz-Kayseri,
Yüksekova-HakkârL Sa-
HhH- Taytan." Su kirliliği
yoluyla endüstriyel top-
rak kirliliğinin yant sıra,
katı atıklar yoluyla mey-
dana gelen toprak kirlili-
ginin de büyük boyutlar-
da olduğu vurgulanan
araştırmada, hafif ve ağır
endüstri tesisleri ile çeşit-
li imalathanelerde açığa
çıkan istenmeyen nitelik-
teki katı madde çamurla-
nn çevreye büyük zarar
verdigi savunuldu.
metler ve sivil toplum örgüt-
lerinin bir arada çalışmaları
gerektiğini söyledi.
Vakfın Türkiye temsilcisi
olan Doğal Hayatı Koruma
Derneği'nin (DHKD) yeni
merkezinın açılışında bir ko-
nuşma yapan Dr. Martin,
WWF'nin belirlediği dünya-
nın biyolojik çeşitlilik açı-
sından önem taşıyan 200
bölgesinden 3'ünün Türki-
ye'de bulunduğunu belirtti.
Dr. Martin. bubölgeleri Kaf-
kas ve Kuzeydoğu Anadolu
ormanları, Akdeniz makıiik
ve ormanlık alanlan ile Ak-
deniz ve Ege Denizi olduğu-
nu kaydetti. WWF Genel
Müdürü, halen devam ettir-
dikleri "Yaşayan Gezegen
Kampanyasr çerçevesınde
çeşitli ülkelenn devlet baş-
kanlan tarafından önümüz-
deki 15 yıl içinde iki milyon
hektardan fazla ormanlık
alanın. sulak alan ve kıyı şe-
ridinin koruma altına alın-
masının kararlaştırıldığını
söyledi.
Doğal Hayatı Koruma
Derneği (DHKD) de neslı
tükenmek üzere olan akde-
nizfoklannın koruma altına
almması için yeni bir kam-
panya başlattı. Kampanya-
nın adı "Bir Akdenizfoku
Evlat Edin". Amaç. Türki-
ye kıyılarında artık sadece
50 tanesinin yaşayabildiği
bu canlı neslinin tükenmesi-
ne engel olmak için gerekli
kaynaklan yaratmak. Kam-
panyaya katılmak isteyen ki-
şi ve kuruluşlar evlat edin-
dikleri fok başına ödeyecek-
leri 1000 dolar karşıhğında
bir sertifıka, biroyuncak fok
ve bir yıl boyunca belli ara-
hklarla DHKD tarafından
koordine edilen Akdenizfo-
ku Koruma Projeleri hakkın-
da bilgi alacaklar. DHKD
Genel Müdürü Nergis Yaz-
gan, çe\Te konusunda hükü-
metin önemli adtmlar atma-
sı gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in bir yıl önce Tür-
kiye'nin 4 önemli sulak ala-
nı olan Kızılırmak Deltası.
Gediz Deltası, Akyatan Gö-
lü ve Uluabat'ın. resmen ko-
runma altına alınmasma iliş-
kin verdiği sözün yerine ge-
tirilmesini talep ettiklerini de
belirtti.
Gediz Deltasfna liman
yapılacağını öğrendiklerini
söyleyen Yazgan. yakında
Izmir Körfezi \ e Aliaga var-
ken bir sulak alanın daha yok
edilmesine göz yummaya-
caklannı kaydetti. DHKD"-
nin hükümetten diğer istek-
leri ise şöyle sıralanıyor:
- Ormanlann koruma aJ-
bndaki bolümünün yüzde
2'den. Doğu Karadeniz"in
yaşlı ormanlanndan başla>a-
rak >üzde 10'a yükseltilme-
si.
- Milli park sınırlannın da-
raltılmasmı öngören ve mil-
li parkları ticari sömürüye
açacak planlann acilen dur-
durulması.
-Akyatan bölgesindeki de-
niz %t? kıyı alanlannın deniz-
kaplumbağalan için koruma
alanı ilan edilmesi.
Vaakko'dan
yazamerhabaPazartesigünühalkaaçılacakolan Iürkiyenin
tanmmış markalanndan Vakko, 1998 tlkbahar-Yaz
koleksiyonunu önceki akşam Çırağan Kempinski
Hotel-Balo Salonu'nda düzenlediği dcfilcyle tanıttı.
"Uçan Bir Mevsim" admı taşıyan defilede
aralannda Deniz Pulaş. Sinem Gü\en, Çağla Şikel
ve Kanal D'nin düzenlediği \anşmada 1998
güzellik kraliçesi seçilen Buket Saygı'nın da
bulunduğu 20'si yabancı 60 tnanken göre> aldı. 350
parça kostümün tanıtildığı defılenin ses ve ışık
tasanmı da yabancı firnıalann desteğiyle \akko
tarafından gerçekJeştirildi. Defıley i iş ve basın
dümasından kaiabalık bir da%erli topluluğu iziedi.
Moda gösterisinde "Tribal Jam" ve "Pasedenas
RooPun yaptıklan canlı müzik ise ilgi
topladı.(Fotoğraflar: AYKUT KÜÇÜKKAYA)
Gülay Aslıtürk olmak üzere iddia edi-
len suçlara kanşan kişiler hakkında Ce-
za Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun
104. maddesi gereğince tutuklama ka-
rarı çıkanlması ve yurtdışına çıkışlan-
nın yasaklanması isteniyor.
Gülay Aslıtürk'ün basın danışmanı
Çiler Turaman. bu konuda şimdilik
açıklama yapmayacaklannı bildirirken
ANAP Şişli llçe Başkanı Yiğjt Ikiz. Şiş-
li Belediye Meclisi'nın Araştırma Ko-
misyonu'nun hazırladığı rapor sonu-
cunda Gülay Aslıtürk'ün Türkiye'ye
dönemeyeceğini savunarak. "Gülay
Hanım'ıgötürdük,şimdi sırada onun iş-
biıiikçikri var. Kendi pisliğimizi temiz-
leyeceğiz" dedi.
lkiz, Araştırma Komisyonu'nun ça-
lışması sonucu ortaya çıkan raporun,
Gülay Aslıtürk dışında 10-15 kişiyi da-
ha kapsadığını belirterek, bu kişilerin
tümü hakkında Şişli Cumhuriyet Şav-
cılıgı'na suç duyurusunda bulunulma-
sına karar verildiğini belirtti.
Gülay Aslıtürk'ün belediye başkan-
lığından istifa edip siyase-
ti bırakmasından sonra
Şişli Belediyesi'ndeki yol-
suzluk iddialannı araştıran
komisyon raporunu ta-
mamladı. Yazım çalışma-
ları süren 55-60 sayfalık
rapor. 26 Mart Perşembe
günü Şişli Belediye Mecli-
si'nde okunacak. ANAP
Şişli llçe Başkanı Yiğit
lkiz. geçmiş dönemde ya-
pılan yasadışı işlerin hesa-
bının sorulacağım vurgu-
layarak "Araştırma Ko-
misyonu'nun çauşması so-
nucu ortaya çıkan büyük
faturayı zor öderler" dedi.
Raporun Şişli Belediye
Meclisi'nde okunmasm-
dan sonra Şişli Cumhuri-
yet Başsavcılığı'na gönde-
rileceğini ifade eden tkiz.
aynı iddialarla ilgili olarak
lçişleri Bakanlıgı'nın gö-
revlendirdiği 2 müfettişin
de rapor hazırladığını be-
lirtti. Yiğit tkiz şöyle de-
vam etti:
"Kimsenin yaptığı yanı-
na kâr kalmayacak. Temiz
Türkive için Şişli bir ışık,
kıvılcım, başkalanna ör-
nek olsun istiyoruz. Biz
Türk siyasi hayatında ken-
di belediye başkamnı uçu-
ran tek ilçeyiz. Zaten ken-
disi istifa etmeseydi, biz ih-
raç edecektik. Şişli Beledi-
\e Meclisi'nin Araştırma
Komisyonu'nun raporu
sonucunda, göreceksiniz
Gülay Hanım Türkiye'ye
dönemeyecek. Zaten şu an-
da dışanda."
Yiğit tkiz, ANAP Şişli
llçe Teşkilatı Yönetim Ku-
rulu'nun. Araştırma Ko-
misyonu'nun raporunda
adı geçen ve suç işledikle-
ri belgelerle ispat edilebi-
lecek olan partiye kayıtlı
kişilerin, kesin ihraç tale-
biyle il yönetim kuruluna
sevk edilmesine karar ver-
diğini söyledi.
ANAP Şişli tlçe Başka-
nı lkiz, aynca Şişli Beledi-
yesi'nde görevli, suçu sa-
bit görülebilecek olan bü-
rokratların da görevlerin-
den alınmalan için Şişli
Belediye Başkanlığı'na
tavsiyede ve bu kişilerin
tümü hakkında Şişli Cum-
huriyet Şavcılığı'na suç
duyurusunda bulunulma-
sına karar verildiğini bil-
dirdi. .
Erkaya: Denize dökülen tehlikeli maddeyi toplayacak tek bir araç bile yok
Boğazlar 2000'e kadar tehlikede
CEM L'LUTAŞ
tstanbul Haber Servisi - Başba-
kanlık Başdanışmanı. Büyükelçi ve
eski Deniz Ku\"vetleri Komutanı
emekli Oramıral Güven Erka>a. De-
niz Trafik Kontrol Sistemi'nin ta-
mamlanacağı 2000 yılına kadar Bo-
ğazlar'ın güvenlikte olmadığını
söyledi. Bir kaza halinde mevcut
sistemin ortaya çıkan tehlikelerı ön-
leme veya gidermede vetersiz oldu-
ğunu belirten Erka>a. "Boğaz'dade-
nize dökülen tehlikeli maddeyi top-
layacak tek bir araç bile yok" dedi.
Gü\en Erkaya. Işık Lisesi Ayaza-
ga Kampusu'nda "BoğazJar" konu-
lu bir konferans verdi. Erkaya yap-
tıgi konuşmada. Boğazlar'ı denet-
leyen tnevcut sistemin yetersiz oldu-
ğunu. Boğazlar"dan geçen gemilerin
kontrol edilemediklerini söyledi.
u
Boğazlar'daki çok önemli olan
akınhmn hızı ve yönü konusunda kı-
la\uz kaptanlara ve gemi kaptanla-
nna şu anda bilgi \ervmi\oruz" dı-
yen Erkaya. 2000 yılına kadar bu
sistemin kullanılacağına dikkat çek-
ti. Tarihi bir perspektifle Boğazlar
sorununu anlatan Güven Erkaya.
Boğazlar dan gü\ enli geçış için Baş-
bakan Mesut Yılmaz' ın talimatıyla
getırıldiği görevı sırasında Deniz
Trafik Kontrol Sıstemi hazırlandığı-
/^aşbakanlık Başdanışmanı,
Büyükelçi ve Deniz
Kuvvetleri eski komutanı
emekli Oramiral Güven
Erkaya. Boğaz'da bir kaza
olması durumunda mevcut
sistemin ortaya çıkan
tehlikelerı önleme \eya
gidermede yetersiz olduğunu
belirterek "Boğaz'da denize dökülen tehlikeli
maddeyi toplayacak tek bir araç bile yok" dedi.
nı anlattı. Bu sistemle ilgili projele-
rin mayıs ayındaki Uluslararası De-
nizcilik Örgütü'nün (IMO) toplan-
tısına yetiştirileceğini belirten Erka-
ya. gemi trafik kontrol sistemi. alı-
nacak romorkör ve gemiler ile diger
altyapı projelennin ihaleye çıkarı-
lacagını söyledi. New York. Rotter-
dam \e Oslo limanlarında incele-
meler yapıldığını anlatan Erkaya.
Boğazlar'da da gerekli sistemin
2000 yılında tamamlanmış olarak
devlete teslim edileceğini belirtti.
Erkaya başkanlığında kurulan 6 ça-
Iışma grubunun hazırhğını yaptığı
konular şöyle:
Gemi trafik elektronik sistemi: iş-
letmeyi sağlayacak personelin eği-
timı: kaza yangın teşkilatı: römor-
kör. kılavuz. deniz temizleme. deniz
ambülansı araçlan: bütün gemi ve
altyapı sısteminin bakım- onanmı;
sistemin ulusal \e uluslararası huku-
ka uygunluğunun denetlenmesi. Er-
kaya. bu sistemin kurulabilmesi için
Boğazlar'dan elde edilen yıllık 17
milyon dolarlık gelırin birkaç yıllık
birikiminin yeterli olacağını söyle-
di.
Hazarpetrollerinin gündeme gel-
mesiv le Boğazlar'daki petrol trafiği-
nin ve kaza riskinin arttığını belir-
ten Erkaya. bu petrolün taşmması
için Karadeniz. Bakû-Ceyhan ve
Bakû-Basra Körfezi alternatifleri-
nin bulunduğunu anlattı. Erkaya.
ekonomik olarak en uygun olanının.
petrolü Novorrossisk Limanı'ndan
Karadeniz yoluyla sıcak denizlere
ulaştırmak olmasına rağmen. en gü-
veniliryolun Bakû-Ceyhan hattı ol-
duğunu belirtti.
Erkaya, tran ile ABD arasındaki
yakınlaşmanın bir nedeninin de pet-
rol boru hatlan olduğunu, bu yüzden
tran'ın bir değişim içine girdiğini
belirterek. "Dünyada 2 de\letin dı-
şında bütün ülkelerde petrol özelleş-
tirilmiştir. Bu 2 doletten biri Libya.
diğeri ise İran'dır. Batılı ülkeler \«
ABD bunlann özelleşn'rilmesini isti-
yor. Libya'ya uygulanan ambargo-
nun tek nedeni budur" diye konuş-
tu. Erkaya. Türkiye'nin Boğazlar'da
söz sahibi olabilmesi için güçlü ol-
ması ve "e>ödevlerini"yapması ge-
rektiğini belirtti. Erkaya aynca. Bo-
ğazlar'da deniz trafiğının yanı sıra
Karadeniz'den gelen evsel \ e sanayi
atıklannın yarattığı kirliliğin, sivil
toplum örgütlerinin etkinlikleriyle
gündemde tutulmasmın yararlı ola-
cağını kaydetti.
Bu görevi kabul etmesinin çıkar
peşinde olmakla ilgili olmadığını
belirten Erkaya, "Böylebirgörevee-
limi sokmamın tek nedeni var: Biri
tstanbul halkının gü\enliği, diğeri
Türkiye'nin uluslararası prestijidir"
dedi."
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Ozgiir Rejim ve
Faşizmin Ayak Sesleri
Çok ünlü bir deyiş vardır. Bir ülkedeki özgürlükle-
rin ölçüsü, özgürlüğü en çok kısıtlanmış insanın öz-
gürlüğüdür. Yani ufak bir "mutlu azınlık" dünyanın en
katı rejimlerinde bile özgürdür. Ancak onlara baka-
rak, o ülkenin özgüriüğünün derecesini anlayamaz-
sınız.
Örneğin Httler Almanyasfnda Yahudiler inanılmaz
bir zulüm attında imha edilirken. (en azından uzun-
ca bir süre) zengin kimi Yahudiler, Nazi subaylarıyla
kadehtokuşturabiliyorlardı.AynıbiçimdeTürkiye'de
(bugün bile) kimi kitapların Türkçe çevirileri yasakla-
nır ve çevirmen ve yayıncılannın hayatlan söndürü-
lürken, aynı kitapların orijinallerini kitapçılarda bula-
bilirdiniz, bulabilirsiniz.
Banka hesapları dolgun olanlar her zaman koru-
nurtar. Yasalann uygulanmasında insanı isyan ettiren
bir çifte standart yaşanır. Örneğin "demokrasi ve la-
iklik" adına 12 Eylül'ü gerçekleştiren cunta, Türki-
ye'deki tüm dernek, sendıka ve bunlann birliklerini
yasaklar ve bunlann dış bağlantılarını ararken, dış
bağlantısı açık olan Rotary. Lions ve Mason dernek-
lerine kimse ilişmemişti. Bunlar herhalde Kanarya-
severler Derneği'nden çok daha politize idiler.
Bir rejimin geçmişte ne kadar özgür ve özgürlük-
çü olduğunu anlamak için. o rejımi "geçmişin koşul-
lan içinde" değerlendirmek gerekir. Örneğin Ata-
türk dönemi Türkiyesi'nin ne derece demokrat ve ne
derece özgür olduğunu anlayabilmek için, o günle-
rin koşullarına ve kavramların o gün için ne ifade et-
tiklerine bakmak durumundayız.
"Tekpartiyönetimi Türkiye'de demokrasinin ge-
lişimine engel olmuştur" derseniz, büyük bir haksız-
lık yapmış olursunuz. Evet. tek parti yönetimi bugü-
nün dünyasında "otoriter" bir rejimin göstergesidir.
Fakat 1920'lerde, 1930'larda. pekâlâ özgür bir reji-
min çerçevesini de oluşturabilirdi.
O günlerin dünyasında kırk küsur devlet vardı. Ve
bu devletler arasında bir "özgürlük sıralaması" yap-
saydınız, Türkiye'nin ilk beşte olmasa bile ilk onda
yer alacağını görürdünüz. Kısmen Iskandinav ülke-
leri, Benelüks ülkeleri. ingiltere ve çok özürlü olma-
lanna karşın Fransa ve ABD... Türkiye bu ülkelerin
pek de gerisinde değildi. Geri kalanlar ya totalrter yö-
netimler altındaydılar, ya da sömürge durumunday-
dılar.
O günlerin ABD'sindeki demokrasi, bizim bugün-
kü kısıtlı ve ayıplı demokrasimızden bile gerideydi.
Pek çok eyalette, zenciler. bırakın eşit haklara sahip
vatandaşlarolmayı, insan bile sayılmıyorlardı. Uygu-
lanan içki yasağının amacı halkın sağlığı değil, siya-
sal otoritenin halk üzerindeki gücünün göstergesi i-
di.
Günümüzün kimi sözde ve sevimsiz Atatürkçüle-
ri, o günlerin uygulamalarını günümüze taşımaya uğ-
raşıyortar. Olmaz öyle şey.
Atatürk'ün uygulamalarını elbette her yerde ve
haklı bir biçimde savunuruz, toz konduımayız. Ama
o uygulamaları günümüze taşımak ıstersek hem Ata-
türk'ün gerisine düşeriz, hem de çağın gerisine düş-
müş oluruz.
Yaşamlannın önemli bir bölümünde Atatürk'e ve
devrimine sahip çıkma konusunda tek satır karala-
mamış, en ufak bir çabası olmamış garip bir "taife"
türedi. Atatürkçülük adına esip gürlüyorlar. Bir yan-
dan silahlı kuvvetleri tahrik ediyortar, bir yandan ken-
dilerine karşı çıkanlan, insanın midesini bulandıran
biçimlerde karalamaya çalışıyorlar. Sanki Atatürk-
çülüğe salt kendileri sahip çıkıyor. sanki laik cumhu-
riyeti salt kendileri savunuyoriarmış gibi. Bunlan ba-
zen kızarak, bazen utanarak okurken. hep aklıma ge-
liyor: "Daha öncelen neredeydiniz?.."
• • •
Bugün günlerden 24 Mart Salı. Perşembe'nin ya-
zısını biraz erken kaleme ahyorum. Bizim üniversite-
de cumadan beri her öğlen. kelımenın tam anlamıy-
la "faşist saldırı" yaşanıyor. Ellerinde taşlar ve sopa-
laria "kendilerinden olmayan" öğrencilere saldınyor
ve kıyasıya döverek kaçıyoriar. Eğer direnenler olur-
sa, arkadan gelen polıs de onları tutukluyor
Bu bir avuç haydutun amacı nedir acaba? "Du-
rumdan vazife çıkartıyorlar" desem olmaz. Zaten bu
kadanna akıllan ermez. Peki kim kullanıyor bunları?
Ne yapmak istiyorlar?
Polisin taraflı tutumu, yarın demokrat öğrenciler
arasında bir "silahlanmaya" yol açarsa. bunun so-
rumluluğunu kim üstlenebilir? Hele bu çocuklar üs-
tüne nice senaryolar hazırlanırken...
Daha önce defalarca izlediğimiz acımasız bir se-
naryonun gene gündeme getirilmek istendiğini gö-
rüyoruz. Polisin göz yummasıyla, öğrencilerin üze-
rine defalarca gideceksiniz, daha sonra o öğrenci-
ler kendi başlanna bakmanın çarelerini aramaya baş-
ladıklannda provokasyonlara girişeceksiniz ve en
sonunda ülkeyi "kardeş kavgasından" kurtaracak-
sınız... Yetmedi mi bu çirkin senaryo?
• • •
Silahlı kuvvetlerimizde eskisine benzerbir "müda-
hale arzusu" görmüyorum. Son bir yıldaki "müda-
haleler" uyan biçiminde oluyor. Çözümü "sivillere"
bırakmak istiyorlar. Fakat sivil siyasetçılerimizin ba-
siret eksikliğini kullanmak isteyen "bırileri", askerie-
ri doğrudan müdahaleye zorlamak ıstiyor. Ve bunun
zeminini hazıriıyoriar. Son saldırılar, bu senaryonun
parçası gibi.
Umanm yanılıyor olayım. istenecek şey değil, a-
ma umanm bunlar benim "paranoyak" endışelerim
olsun.
Bu fılmi bir kez daha izlemek istemiyorum. Yeter
artık.
Hasköy baskını
Yargısız infaza
tazminat cezası
BERTAN AĞANOĞLL
tstanbul 3. Bölge tdare
Mahkemesi. Hasköy "de
tstanbul Emniyet Müdür-
lüğü Terörle Mücadele
Şubesi ekiplen tarafından
1993'te bir eve düzenle-
nen operasyonda öldürü-
len lise 2. sınıf öğrencisi
Sema Doğan'ın ailesine
500 milyon lira mane\ı.
23 milyon lira da maddı
tazminat ödenmesine ka-
rar verdi.
Doğan ailesinin Be-
yoğlu Hasköy'de bulunan
evine. 26 Kasım 1993 gü-
nü -DHKP-C hücre evi"
olduğu ihbarı üzerine te-
rörle mücadele ekipleri
baskın düzenlemiş, Has-
köv Lisesi 2. sınıf öğren-
cısi Selma Doğan ve Erol
Yalçm polis tarafından öl-
dürülmüştü. TCY'nin
448 ve49"uncumaddele-
nnden \ argılanan polisler
beraat etmişlerdi.
Selma Doğan'ın anne-
si Sabiha Doğan'ın tçişle-
rı Bakanlığı aleyhine ida-
re mahkemesinde açtığı
da\ada ise bakanlığın ai-
le\e tazminat ödemesine
karar \erildi.