11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR Devletten umudu kesen özel tiyatrolar parasal sorunlannı sponsorla aşmayı deniyor 13 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Tfyatroda başrol sponsorun Kültiir Servisi Salonsuzluk, de\le» desteğinin yetersizliği ya da ödemelerdeki gecikmeler. yasal engeller, mahkemeler...Bir yıl böyle geçti ve bir Dünya Tiyatrolar Günü daha geldi çattı. Özel tiyatrolar. Macit Koper'in bir söyleşide Don Kişotluk olarak nitelendirdiği serüveni artık sponsorlardan gördükleri destekle yürütebiliyorlar. Kültür Bakanlığı'nın ödeneksiz tiyatrolara yaptığı yardım. zamanında yerini bulmadığı için perdelerini geç açmak zorunda kalan \e sezonu ancak yansında yakalayabilen özel tiyatrolar. izleyicileriyle geç buluşmak zorunda kalıyor. Özel tiyatrolann. devlet yardımının keyfi. yetersiz ve zamansız olması nedeniyle perde açarken deviete bel bağlanamayacağını anlamalanyla sponsorluk kavramı Türkiye'de gelişmeye başladı. Özel tiyatrolaradestek vererek. izleyicileriyle buluşmasmı sağlayan Halk Sigorta 199798 sezonunda 'Bu Filmi Görmüştüm'. 'Maria CaDas'. 'Olacak Şey Değü', Nedret Güvenç'in 50. yılı sebebiyle 'Eskimeyen Oyun* ve •Çıplak Ayak' adlı oyunlara destek verdı. Genç tiyatro oyuncusu Çetin Etih'nin Maltepe'de yeni açıian Sanat Işliği Tiyatrosu'nun dekore edilmesine yardımda bulunan Halk Sigorta ayrıca. Akatlar Kültür Merkezi'ni 56 seans kiralayarak Masal Gerçek, Tiyatro Ti. Tiyatro Kübele ve Tekirdağ Kültür Merkezi gibi genç tiyatro gruplarının oyunlarını sergilemelen için ücretsiz tahsis edilmesini sağladı. Afıfe Ödülleri. geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Halk Sigorta'nm girişimiyle sahiplerini bulacak. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık .Tiyatro Stüdyosu'nun "Balkon" adlı oyununa katkıda bulundu. Efes Pilsen ıse 199798 sezonunda. tstanbul Devlet Tiyatrosu'nun 'Kozalar /Ölüler Konuşmak Isterler'. 'Kadınlardan Konuşalım'. 'Ben Feuerbadı', 'Ay Işığında Şamata'. 'Kuvayi Milliye'. 'Babaannem Yüz Yaşında'. 'Miss Margarida Yöntemi'. 'Sersem Kocanın Kumaz Kansı'. 'Ben Anadok»', .'Sersemler Evi'. 'Bir Casusa Ağıt'. 'Bir Anarşistin Kaza Sonucu Öliimii'. 'Orkestra'. 'Medea'. 'Kamyon'. Tiyatro Istanbul'un "Sanat'. 'Yeni Bastan'. ' Eskimeyen Oyun'. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun 'Akrep'. "Inadına Yaşamak'. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nun 'Eski Camlar Bardak OWu'. Gülriz Sururi 'nin 'Söyleyeceklerim Var'. Zeliha Berksoy'un 'Yosma'. Yeditepe Tiyatrosu'nun 'Küheylan'. 'Sen Ben'i Sevmiyorsun', Tiyatro Oyunevi'nın 'Antigone' adlı oyunlarına destekte buiundu. Sponsor ilişkileri giderek profesyonel bir boyuta vanrken tiyatroculanmız 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle devlet yardımlannın ne zaman, ne mıktarda ve nasıl yapılması gerektigini ve sponsor ilişkilerini değerlendirdi. YİLDIZ KENTER Eskiden Dünya Tiyatrolar Günü'nde ücretsiz olarak sahnelenen oyunlar dolup taşardı. oysa bugün çok az insan geliyor. Dünyanm hiç biryerinde insanlar televizyonun hakimiyetine kendilerini kaptırmıyorlar. Türkiye'de ise insanlar bütün gün t\ 'nin karşısında oturuyor. kitap bile okumuyor. Televizyon enflasyonu var Türkiye'de. Bu da tiyatroya yansıyor. Çok az izleyiciye ulaşabiliyoruz ve bununlabesîenmeye çalışıyoruz. Kültür Bakanlığı'nın özel tiyatrolara yaptıgı yardım çok yetersiz. Vaktinde ulaşmıyor. Bütün bunlann yeniden ele alınması gerekiyor. Demokrasinin olmayacağı tek yer sanattır. FERHAN ŞENSOY Türk tiyatrosunun yaşadığı en yeceğinı düşünüyorum açıkçası. Bu nedenle geç de olsa, az da olsa ödenen para önemli gelişme Türkiye'de. Öte yandan Kültür Yatınmlan konusunda çok büyük eksikler ve hatalar var yasada. Bu günlerde yatınm yapan kişilerden daha az vergi alınması gündemde. Ancak kültür yatınmlan bunun dışında tutuluyor. Bu tür bir vergi indirimi özendirici olacağından tiyatronun gelişimine de büyük katkıda bulunacaktır. GÜLRİZ SURURİ Sponsorluk ilişkilen ülkemizde geç de olsa ciddı bir şekilde başladı. Bu olayın tiyatro konusunda daha çok yoğunlaşması gerektigini savunuyorum. Tiyatro. izleyicinin eğitimi açısından öteki sanat dallanndan daha farklı bir yerde. Bu nedenle de desteğe ihtiyacı var. Ancak sponsor olmak da ciddi bir araştırma gerektiriyor. Başlangıçta cıddi yanlışlar yapıldı, pişmanlıklar yaşandı. Ancak artık işler yoluna giriyor.DevIet yardımı baştan beri sorun olmuştur. Yardımdan hangi tiyatrolann yararlanacağı konusunda oturmu^ bir ölçüt yok. Bu yardımlardan 100 kadar özel tiyatro yararlanı> or. Zaten kaç tane özel tiy atro var kj. Özgün işler yapan amatör tiyatroları da çıkanrsak geri kalan yardımlann kime gittiği belli dcgil. Sadece bu yardımdan yararlanmak için iki üç kez perde açan tiyatrolar var. Önce bu paranın yükseltilmesi daha sonra da bu dağıtımın bir komisyon tarafından özenle incelenmesi gerekiyor. MAHİRGÜNŞİRAY Parasal desteğin miktarı hep tartışma konusu olmuştur. Bu desteğin yetmedıgi ve adil olmadığı herkes tarafından bilinmekte. Bu, Kültür Bakanlığı'nı da aşan bir sorun. Tiyatrolan izleyen ya da izleme olanagı henüz bulamamış insanlann ortaya çıkıp. kendi seçtikleri meclise 'Tiyatro bizim ihtivacımtz. ona, bizden aldığıntz paralan hakkıyla geri vermezseniz biz de size o>' vermeyiz' demeleri gerekli. Bunun için tiyatro kendisine düşen görevt hakkıyla yerine getirmelidir. Tiyatromuza devlet desteği olarak verilen 950 milyonun. Kültür Bakanlığımız ve devletimiz için önemli bir miktar olduğunun bilincinde olarak bunu değerli bulmamıza karşm, bu miktann bir oyunun sadece sahne tasanmına yeteceğini de söylemeliyiz. Eğer, tüm tanıtım giderlerini karşılayarak tiyatromuza destek olan Efes Pilsen'in katkılan olmasa tiyatronun ektinligini duyurabilmek, tanıtabilmek mümkün değil. KEREM KURDOĞLU Dünyanın her yerinde ticari amaçları ön planda olmayan sanat etkinlıklen çeşitli dış desteklerle >aşayagelmekte. Bunun başka türlü olması mümkün olmadığı halde. saglıklı bir finans yolu olduğunu düşünmÜNorum. Sponsorluk. devlet desteği veya yerel yönetim desteği olsun her türlü finansal bağımlılığın çeşitli otosansürmekanizmalannı bazen sanatçının kendisinın bile fark etmediğı mekanizmalarla harekete geçirdiğinı düşünüyorum. Dolayısıyla bir sanat kuruluşu, her tür fmansal destek sağlamaya çalışırken hiçbirine bağımlı olmama durumunu çok önemsemeli. MÜŞFİK KENTER Tiyatroya ilgi her geçen gün azahyor. Devletin ödeneksiz tiyatrolara verdiği yardım. diğer yıllara oranla daha iyi formüle edildı; projeye göre para verihyor artık. Sponsorlar yavaş yavaş tiyatroyla ilgilenmeye başladılar. Buna karşın 1960'Iarda ne kadar izleyici varsa, bugün de o kadar izleyiciye sahibiz. Kampusta Açan Sevgi Çiçekleri "Bir bakıma, koklana koklana solmuş bir çiçek sevgi. Canlanması için gerçekten sevenlerin, seven sanatçılann, seven düşünürlerin, seven biimadamlannın, seven yazarlann yemyeşil katkılan gerekiyor. " Böyle diyor Prof. Dr. Nermi Uygur "BaşkaSevgisi" başlıklı kitabının ilk sayfalannda. Böylece sevgiyi yalnızca var sayıp sıradan kılmak yerine, ona hep bakım gerektiren bir çiçek gözüyle bakılmasını öneriyor. Doğrusu da elbet bu. "Nasılsa var" diye bakımsız bırakılan sevgiler, zaman içinde kuruyup gider. Geriye yalnızca bir zamanlar var oluş sevginin sıcaklıktan yoksun gölgesi kalır. Bir de o sevgiye özen göstermediklerini hiç düşünmeksizin. "artık ısıtmıyor" diyenlerin umarsız yakınmalan... Geçen cuma akşamı, Eskişehir Anadoiu Üniversitesi'nin Yunus Emre Kampusu'nda sevginin çiçekleri açtı. Ocak ayında görevine başlayan rektör Prof. Dr. Engin Ataç, üniversitenin 40. kuruluş yıldönümü etkinliklerinin resmi açılışı için verdiği kokteylde. kendisinden önce görev yapan tüm rektörlere birer teşekkür plaketi sundu. Üniversitenin bütün öğretim elemanlarıyla öğretim üyelerinin hazır bulundukları bir toplantıda yapılan bu jest, gerçekte sevginin en önemli temellerinden olan kadirbirliği dile getiren ve kampusun adını aldığı sevgi ozanının anısına çok yakışan bir davranıştı. Ölümsüz Goethe: "Sevgi, insanoğlunun yaşayabileceği tek iklimdir" der. Günümüzün gerçekçilikten geçilmeyen, ama bu arada sevgi gibi bir temel insan gerçekliğinin sıkça gözardı edildiği dünyasında Goethe'ninki, neredeyse unutulmuş bir ülke. Gelgetelim insanlık bu unutuluşu, bu önemsemeyişi neredeyse her gün birbirinden acı bedellerle ödüyor elbet bu bedellerin kaynağını hep sevgisizlikten başka her yerde arayarak! Prof. Ataç gibilerinin kadirbirlik köprüleriyle ulaştıklan sevgi iklimlerini işte bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Bir yönetim görevini ruhsuzluk atmosferiyle sararak değil, fakat sevginin çiçekleriyle süsleyerek işe başlamak. Eskiden aynı görevde bulunanlara teşekkür ederek, yaşamın öncesiz ve sonrasız akışını vurgulamak; ama bu akışı tek tek insan çabalannın güçlendirdiğini de asla unutmamak ve unutturmamaya çalışmak hangi kademede olursa olsun, görevieri asıl anlamlı kılan. atılan ımzalar ve sıradan toplantılar değil, fakat o görevleri sevginin zeminleriyle temellendiımeyi başarabilmektir. Geçen yıl lletişim Bilimleri Fakültesi'nin dıploma töreninde bir öğrencimiz şöyle demişti: "Artık buradan aynlıyorum, ama burası hep bende kalacak..." O genç insanın bu sözlerinde, buradaki ilk aşklan gizliydi; arkadaşlıklannın sıcaklıkları gizliydi: kimi hocalarına duyduğu, kimilerine de belki duymak istediği halde duyamadığı sevgileri gizliydi ama bir bütün olarak bakıldığında, hep sevgiyle bağlantılı bir şeyler gizliydi. Sevgi, hiç kuşkusuz insanoğlunun bütün etkinlik alanlan için önemlidir. Ama iş eğitime gelince, bu önem daha bir artar. Çünkü iosan bebekliğinden başlayarak ancak sevgi temelinde güvenebildiklerinden etkilenebilir ve bir şeyler öğrenebilir. Bu, daha sonra da hiçbir yaşta değişmez. Sevgiyle yürütülmeyen herhangi bir eğitim çabasının sonuçlarının kalıcı olabilmesi, düşünülemez. Öğrencilerine önce insan gözüyle bakmasını, onlarla önce insanca ilişki kurmayı başaramayan bir eğitim görevlisinin, hangi kademede olursa olsun. doyurucu bir başarıya ulaşabilmesi söz konusu değildir. Ben, Anadoiu Üniversitesi'nin kırk yıllık geçmişinin ancak son altı yılına katılabildim. Ama ben katıldığımda, sevgi geleneği de çoktan kurulmuştu. Üniversite kurumunda, Eskişehir'e gelmezden önce de görev yapmıştım. Ama bazı sevgileri ilk kez burada tattım. İnsanın bir üniversiteye nasıl âşık olabileceğini Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'den öğrendim. Burada, sanki ömürboyu varmışçasına, sımsıcak dostluklar kurdum. Böylesıne sevgiyle yoğrulmuş bir atmosferde, öğrencilerimi de bir başka sevdim. Zaman oldu, birinin y üzünün solgunluğu, benım için o günkü dersten daha büyük önem kazandı. Zaman oldu birinin babasının ölümünü kendi yakınlarımı yıtirmekle özdeşleştirdim. Ve sonunda anladım ki, bu kampusun toprakları, yılın dört mevsiminde orada açan çiçekler kadar. sevmeyi bilenler ya da öğrenmek isteyenler için de topraklann en verimlisidir. Prof. Ataç, geçen haftaki toplantıda yeni bir akademik geleneği başlatmak istediğini söyledi. Aslında "akademik" sözcüğü, başlatılanı tam olarak anlatmaya yeterli değildi, asıl önemlisı ortada sevgi geleneğini daha bir pekiştiren yeni bir jestin varlığıydı. Bu sevgi yazısını yine Nermi Uygur'la bitirelim: "Boş bir sözcük, akıl karıştıran bir kavram, sıkıcı bir safsata, oyalayıcı bir kuruntu olabilir sevgi. Kaldınp at, öyleyse. Attık diyelim. Onun yerine ne koyacağız peki?" 'Maria CaUas' Kent Ovunculan 'Balkon'Tivatro Stüdvosu. LÜltür Bakanlığı'nın ödeneksiz tiyatrolara yaptığı yardım, zamanında yerini bulmadığı için perdelerini geç açmak zorunda kalıyor ve sezonu ancak yansında yakalayabiliyor özel tiyatrolar, izleyicileriyle geç buluşmak zorunda kalıyor. Özel tiyatrolann, devlet yardımının keyfi, yetersiz ve zamansız olması nedeniyle perde açarken devlete bel bağlanayamayacağını anlamalanyla sponsorluk kavramı Türkiye'de gelişmeye başlach. 'Küheylan' Hadi Çaman Yeditepe Oyunculan 'Antigone'Tiyatro Oyunevi. 1998 Dünya Tiyatro Günü Bildirgesi 'ni Çetin Altan hazırladı 1977'den bu yana Uiuslararası Tiyatro Enstitüsü'ne üye ölkelerin kendi tiyatro ve sanat adamlarına hazırlatarak 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde sahnede okuttuklan Dünya Tiyatro Günü Bildirgesi. geçen yıl DinçerSümertarafından hazırlanmış. ancak dönemin RP'li Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın katıldığı IV. Murat'm galasında okufulmamıştı. Bildirge bu yıl Çetin Altan tarafından hazırlandı. Altan, bildirgenin bazı bölümlerinde şunlan söylüyor: "Iki bin yülık bir geçmişi oldugu söylenen insanoğlu, arz yuvarlağı üstünden gelip geçerken değişik düzeylerde ve değişik koşullanmalar içinde yaşadığı "hayat'ı; hem anlamaya, hem de anlatmaya çalıştı durdu. Bu tür uğraşların binlerce yıldan bu >ana en tepeye çekilmiş bayragıdır tiyatroNeden en tepeye çekilmiş bayrağıdır? Hem insanu hem de onun hayat ortamınu sahne iistünde ve ranıp ışıklan altında, beyinsel bir mimariıkla kendi istegiyle yeniden yapılandırdığı için... Sahnede yaşanan hayat. doğanın yahut Tann'nın yarattığı hayat yanında: salt bir görüntüden ibaret de olsa. bizzat insanın yoğunlaşabilir; çıplak hayatta rastlanma^arak değişikfantczüerüstünde de Geçmi^ zanvanı da izleyebiliriz tiyatroda. gelecek zamanı da.... 'Bunlann hepsi sinemada da var' diye diişünölebilir. Oysa tiyatro çok ayndır sinemadan. Tiyatro, gerekli gereksiz dış görüntülerle senaryolan payandalama kolaycılığına geçit tanımaz. Sinemanın cesaret edeme\eeegi iki kişilik. hatta tek kişilik o>unlar da unutulmaz'ıyakalayabilirtiyatroda. Aynca kurgusundaki özellikler nedeniyle sinemaya aktanlamayacak, yığınla tiyatro oyunu sardır. Tiyatro başka bir sanat dalında canlandırılamayacak. kendine özgii bir üsluba \e niteliğe sahiprir... Çağdaş uygariık dedi0miz. insanlığın giinümüzdekigelişmişlikdü/eyinden.tüm geçmişiyie tiyatro sanatını çıkardığımız zaman geriye ne kalır bilir misiniz ? İnsanlık dünyasından tiim aynalan çıkardığımız zaman geriye ne kalırsa o... Onun için de Dünya Tiyatro Günü. riyatronun 6 milyar nüfuslu dünyaya insandaki tılsınılı y aratıcılığı bir kez daha anımsattığı bir giin... Belki de evrensel niteükteki günlerin en kı\ançlısı..." 'Tiyatro, insanın yarattığı hayattır' Altan " Tiyatro. bazen tiyatro dışındaki hayartan çok daha çarpıa yansıtır öz gerçeğL." varattığı hayattır. Thatrnda insan iradesine uygun olarak gülünür. döv üşülür. konuşulur ve ölüniir... Bu açıdan bakıldığında doğa yahut Tann, insanı yaratmıştır; insan da tiyatroy u... Kaldı ki insanın yarattığı tiyatro. bazen tiyatro dışındaki hayattan çok daha çarptcı olarak yansıtır öz gerçeği... Tiyatro, izleykUerin düşsel katkılarıyla bütünleşecek so\ut alegoriler iistünde de büyük sorun lardan biri gazete ilanlan. Devlet yardımının proje şekline dönüştürülmesi bir şey değiştirmiyor. Bazı tiyatrolar aynı oyunlan sahnelemek için gazete ilanlan veriyorlar. De\letin bize verdiği para da üçdört haftalık gazete ilanını ancak karşılıyor ancak. Bütün tiyatro lar ilan parası ödemeyeçalışıyorlar. Salon sorunu falan yok. Türk tiyatrosunda en büyük sorun gazete ilanlandır. Bir hafta boyunca para topluyoruz ve ve cuma günü bunlan ilana veriyoruz. Bazı gazeteler hala sinemalan ve nöbetçi eczaneleri veriyor. Sadece tıyatrolardan kibrit kutusu kadar yere dünyanın pa rasını alıyorlar. De\ letin yardım mekanizmasının yanlış işleyışinden dola>ı. tiyatrolar ancak sezon sonuna doğru oyun çıkarabiliyorlar. Yapılan yardım proıeye yönelık olduğundan bizden haziran ya da temmuz ayında oyunda oynayacak ovuncularla yapılan sözleşmeleri. maaşlan. dekorun kaça çıktığnı söylememizi istiyorlar. Bizim gibi Kenterler gibi 12 ay boyunca salon kırası ödeyip lstanbul'da varlıksürdüren tiyatrolann dahafazla para alması gerekir. HAKAN ALTtNER Devletin özel tiyatrolara yaptı ğı yardım çok yetersiz. artık sponsorlar sayesinde bir şeyler yapılabiliyor. Sponsor desteği oidukça önemlı. Bugüne dek de\lete yardım için baş\ urmadık. Zaten dev letin yaptığı \ardım gazete ilanları ıçın bile veterlı değıl. HALDl^S DORMEN Öncelikle her şeyin devletten beklennıemesı gerektigini düşünüyorum. De\lete maddı açıdan yardımda bulunduğu için de çok teşekkürborçlıiN uz. ancak bu yardımlann gecıkmesi nedeniyle para çarçur oluyor. Yalnız bu paraya güvenıp perde açan tiyatrolar da \ar. Ödemenin gecikmesi bu tı yatrolan olumsuz yönde etkiliyor elbette. Bu yardımların mektuplaşmalarla. bürokratık işlemlerle zaman harcanmadan hemen verilmesi gerekiyor bence. Bugün artık tiyatro yapabilmenın tek çıkar >olu sponsor bulabilmek. Doımen Tiyatrosu olarak sponsor bulduktan sonra çok kolaylaştı ışlerimiz. HADt ÇAMAN Buyıl İstemihanTalay'ındagirişimleriyleödeneklersaşırtıcıderecede erken ödendi. Bu nedenle bir haksızlık yapmak istemiyorum. Genel bütçesinde kültüre ancak binde üçlük bir pay ayıran de\ letten de çok şey bekleneme 6 Türktiyatrosugününü kıırtarıyor' taki hızh değişime ayak uy duracak bir tiyatro yapdanması gerekiyor" diye konuşru. Ararat. yerinden yönetime dayalı birim tiyatro ilkesinden hareket eden bir politikanın. tiyatronun yurt çapında yaygmlaşmasmı sağlayacağını ve kaliteyi yükselteceğini vurguladı. "Devlet Tiyatrosu'nun bir sanat politikası yok" diyen Ararat, dilin zenginleşmesi, cumhuriyetın temel kazanımlannın korunması ve yüceltilmesi konuCiineyt Gökçer sunda tiyatroya büyük görev Tamer Levent düştüğünü anlattı. Ülke genelindeki sahpolitikasının üretilmesi gerektigini söylenelerde oynanacak oyunlann tüm öğeleri di. ve topluma katacağı değerlerin tiyatro miTOBAV Başkanı Tamer Levent. Türk timarisi ile incelenmesi gerektigini vurguyatrosunun 51 yıllık geçmişinde önemli layan Ararat, yerli yazarlann ulusal tiyatevreler geçirdiğini belirtirken. tiyatronun ronun oluşması için özendirilerek kültür bir meslek dalı olarak çalışma yasalarında halen yer almamasından yakındı. Oyuncunun ufkunun geniş olması gerektigini vurgulayan Levent şunları söyledi: "Mesleğini >apma\i öğrenen kişi. mesleğini sanatla yapmayı da öğrenir. Dünyada rejimler yıkılıyor ama. bu duyaıiılık eğitimi vermesi gereken oyunculuk eğitiminin içinde dünyaya ve konuya ilgili olmanın tekniği, yöntemi, disiplini verilmiyor. Bu eksiklerden örürü tiyatro, izleyici için vazgeçilmez bir unsur halini alamadı." Levent. tiyatro çalışanlannın meslek tanımlannın yapılması ve en kısa sürede yasaya dayanarak meslek birliklerinin kurulmasını istedi. Devlet Konservatuvarları Mezunlan Dayanışma Dernegi Başkanı Rahmi Dilügfl. her akşam açıian perde için harcanan çabayı kimsenin bilmediğini söylüyor. Siyasiler ve seyircilerin oyunlar hakkında sürekli "ankâm" kestiklerini belirten Dilligıl. "Ödeneldi tiyarro bir bölüm esnafu tutturmuş illa da \whiL > o yok seyirci yi<k ne gelmez. ^a di/ikrde oy nayan sanatçılan toplayıp yapsak tiyatro... Diğer özellere gelince bir bölümü küfür kıyamet. diğer tarafta da çeviri rezalet. Ne kaldı geri> e. amatör bir onur ve denemeci bakışLa saygın Türk tiyatrosu günü kurtanyor. Toparlanma zamanıdır" dedi. Bilkent Üniversitesi Tiyatro Anabilim Dalı Başkanı. devlet sanatçısı Cüneyt Gökçer de. tiyatronun yalnızca "büyük kentkrin süsü" olmaktan çıkanlarak ülke geneline yaygınlaştınlması yönündeki düşünce doğmltusunda DT'nin genişlemeye başladığını. ancak yasanın yeni durum karşısında yetersiz kaldıgını anlattı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde. sanatçılar tiyatroya ilişkin yasanın bir an önce çıkanlarak. Devlet Tiyatrolan'nın özerk bir yapıya kavuşturulması gerektiği görüşünde birleştiler. KültürSen Başkanı Izzet Polat Ararat, DT'nin bir sanat politıkası bulunmadığını belirtirken. oyunlann kalitesinın yükseltilmesi için yerinden yönetime dayalı birim tiyatro ilkesinin yaşama geçirilmesi gerektigini söyledi. Devlet Tiyatrolan Opera ve Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı (TOBAV) Başkanı Tamer Loent, DT'nin artık insanlan düşündürecek ve kendisiyle karşılastirabilecek nitelikte oyun sahneye koyamadığını savundu. DT'nin 1970'lerden sonra duraklama ve gerileme dönemine girdiğini savunan Ararat. merkezci yönetimi eleştirerek. "Bununla sağhkb bir kültürsanat potttikası uygulamak mümkün değil. Sosyal hayat • Kültür Servisi Ernst Jandl'ın seçme şiırlerinııı toplandığı 'Daha lyisi Saksofon'. Yapı Krcdi Yayınlan şiirdizisinden çıktı. 1925 yılında Viyana'da doğan. Alman ve Ingiliz dilı ve edebiyatı üzerine eğitim gören Jandl. ses şiirlerıyle ünlendı. Bu şiir çoğu kez seslerden oluşur ve sınırlan bizim dışımızda belirlenmiş olan dilin olanaklarını, biçimsel olarak da görülebilen inış \e çıkı^larla. yayılma ve indirgemelerle sonuna kadar zorlar. Bu. Jandl'ın dilin baskıcı dizgesine karşı takındığı eleştirel tutumdan kaynaklanır. ^'azınsal yaşamının bir döneminde Viyana grubu ve somut şiir akımlanna yakınlaşan. ancak kendi özgünlüğünü her zaman hissettiren şairin "Daha Ivisi Saksofon' adı altında bir araya getirilen seçme şiırlenni Türkçeye Tevfik turan kazandırdı. YKY'den Jandl'ın seçme şiirleri BUGUN • BORUSAIN'da 19.0021.00 arası Ali Akay 'ın katılacağı 'Neden Türkiye'de Rock?' başlıklı söyleşi izlenebilir. • AKSANAT'da saat 12.30'da laserdisc'ten 'Thelonious Monk* caz konseri. 18.30da Ali Borovalı'nın 'Gece Yansı Güneşinin Ülkesi: Norveç" başlıklı dia gösterisi ve 20.00de Sema'nın 'Beş Paralık ,\şk Şarkılan' başlıklı konseri canlı olarak izlenebilir. • CRR'de saat 20.00'de 'The Singphoniker' konseri izlenebilir. • 1. ULUSLARARASIİSTANBUL KİTAP FUARJ'nda saat 17.00'de Yusuf Çotuksöken. Hakkı Devrim. Zeynep Aliye ve Necati Mert'in katılıp Feyza Hepçilingirler'in yönettiği 'Alfabenin 70. Yılı veTürkçe' başlıklı panel izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle