Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 MART 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Van-Et artık
borsada
• Ekonomi Servisi - Van-
Et'in halka açılış
törenine katılan
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, şirketin Doğu
Anadolu bölgesinde
kendisini ispatlamış
ekonomik bir proje
olduğunu ve acımasız
piyasa koşullanna karşın
kendisini kabul ettirdiğini
söyledi. TKB ıle Van ll
Özel Idaresi ortakhğı olan
şirket, toplam 300 milyar
ödenmiş sermayesinin
yüzde 25'ini
halka arz edecek.
4500 lira sabit fiyat ile
halka arz edilecek
olan 75 milyon adet
hissenin 11 milyon 250 bin
adedi kurumsal
yatınmcılara. 63 milyon
750 bin adedi ise
bireysel yatınmcılara
tahsis edilecek.
Vergi tasarısı
yetersiz
• İZMİR(AA)-Merkez
Bankası Denetleme Kurulu
üyesi ve Yeminli Mali
mûşavir Saim Uysal.
"Maliye Bakanlığı'nm
hazırladığı Vergi Reform
Tasansı Türkiye için önemlı.
fakat yeterli değil" dedi.
Uysal, "Gerçek reform
yapılmak isteniyorsa belli
oraru aşan mal ve hızmet
alımlan için nakit değil,
kıymetli evrakla ödeme
yapılmalı" diye konuştu.
Hazine'nin proje
finansmanı
• ANKARA (AA) - Bu yıl 3-
3.5 milyar dolarlık kamu
yatınmına dış kaynak
sağlamayı programlayan
Hazine. kaynak arama
konusunda çalışmalannı
hızlandırdı. Dış kaynak
sağlanacak projeler arasında
ihale tutan 700 milyon dolar
olan Karadeniz Otoyolu
projesi de bulunuyor.
ÇiftçUerin sosyal
güveniik hakiarı
* ANKARA (M)"
ve Sosyal Güveniik
Bakanhğı tarafından
hazırlanan yasa taslağıyla.
2926 sayılı Yasa'ya tabi
çalışan tanm sıgortalılannın
sosyal güveniik haklan. esnaf
ve sanatkârlara tanınan
haklar düzeyine çıkanlıyor.
Taslak ile tanm
sigortalılanna sağlık
yardımı yapılması
öngörülüyor. Sigortahlann
ödeyecekleri primler
ile aylıklann
hesaplanmasında 24
basamaklı gösterge sistemi
benimsenivor.
Dünyanın en büyük şirketlerinin yaklaşık yansını oluşturan ABD firmalan her ülkede boy gösteriyor
Sam Amca'nın sîrkederiMUTLU DEMİRKAN
Son olarak Türkiye'nin de soluk
soluğa izlediği Körfez krizi ile tek
süper güç olduğunu bir kez daha
anımsatan Amerika Birleşik Dev-
letleri ekonomik olarak da dünya-
nın en baskın ülkesi durumunda. Bu-
gün dünyanın çeşitli ülkelerinde fa-
aliyet gösteren en büyük 500 çoku-
luslu şirketin 222'si ABD kökenli.
Avrupalı şirketler toplamda bile
(145 şirketle) bu sayının çok geri-
sinde kalıyor.
Bu 500 büyük şirketin dış kay-
naklı yatınmlann yüzde 80'ini.dün-
ya ticaretinin >-üzde 70'ini ellerin-
de ruttukları, ayrıca toplam dünya
Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası'nın
(GSYİH) yüzde 30'una sahip olduk-
«S3L
• Dünyanın en büyük 500 çokuluslu
şirketinin 222'si ABD kökenli.
Sam Amca'nın şirketleri ülkelerini terk
ederek emeğin daha ucuz olduğu ve daha
yüksek kâr elde ettikleri 3. Dünya
ülkelerine yerleşiyorlar.
lan hesaba katılınca ve söz konu-
su şirketin yansına yakınının ABD
sermayeli olduğu düşünülünce Sam
Amca'nın ekonomik gücünün bo-
yutlan da ortaya çıkıyor.
Dünya çapında büyük gûce sa-
hip Amerikan sermayesi kânnı da-
ha da artırabilmek için son çeyrek
yüzyılda giderek artan bir hızla üc-
retlerin düşük, sendikal haklann ve
çevre koruma etkinliginin zayıf,
vergilerin düşük olduğu ülkelere
doğru kayıyor. ABD tekellerinin
dışyaunmlannın 1985'ten 1990"a
kadar yüzde 84 arttığı biliniyor. En
belirgin artış ise G.Kore. Tayvan,
Singapur gibi işgücünün ucuz ol-
duğu ülkelerde gerçekleşmiş.
Bugün pek çok Amerikan şirke-
ti üretim sürecini tamamen ülke dı-
şına taşımış durumda. Amerikan
tekellerinin Uçüncü Dünya'daki kâr
oranlannın kalkınmış ülkelerdeki-
ne oranla yüzde 50 daha fazla ol-
duğu kaydediliyor.
Nike 1977 yılında ABD'de üre-
time tamamen son verip Uzakdo-
ğuya kaydıran çokuluslu şirketler-
den biri. 1997 yılında dünyanın en
büyük şirketlen sıralamasında 248.
durumda olan Nike'ın üretim süre-
cini emeğin ucuz olduğu Uzakdo-
ğu ülkelerine taşıması>la birlikte
borsadaki hisse senetlerinin de de-
ğeri yüzde 600 artmış.
Nike örneği
Nike'ın 1994 yılmda reklamkar-
şılığı MichealJordan'a verdiği üc-
ret. 25 bin 550 Endonezyalı ayak-
kabı işçisinin yülık gelirine denk ge-
liyor. Nike fırması kendisi ya da
taşeronlanna 7 dolara mal olan
ayakkabılan ABD'de en az 130 do-
lara satıyor.
ABD üniversitelerinde yıllarca
görev yaprruş birögretim üyesi olan
Mkhael Parenti, çokuluslu şirket-
lerin başka bir ülkede elde ettikJe-
n kârlan ABD'ye getirmedikçe ver-
gi ödemek zorunda olmadıklannı
belirtiyor. Parenti, bazı şirketlerin
kâr göstergeleri ile oynayarak ken-
di ülkelerinde yılda en az 20 mil-
yar dolar vergi ödemekten kaçabil-
diklerini iddiasında.
Dünyanın en büyük çokuluslu
şirketi General Electric'in sermaye-
si Türkiye'nin 1998 bütçesinin yak-
laşık 4 katı. Türkiye'de de çeşitli
yatınm alanlarında (enerji santral-
lan. ortaklık yoluyla özelleştirüen
sigara fabrikalan gibi) ABD şirket-
lerinin adlannı görmek mümkün.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOGLU LONDRA
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi
Annan ve Irak Başbakan Yardımcısı Tank
Aziz'in 23 Şubat'ta imzaladıklan anlaşma,
tüm bölgeyi ateşe verecek yeni bir Körfez
savaşını önledi. Şimdi BM silah müfettiş-
leri, Irak'ta, Saddam'ın sakladığı ileri sürü-
len kitle silahlarını arama çalışmalarına ye-
niden başlıyorlar. Müfettişler bir zaman sı-
nırlamasına bağlı kalmadan Saddam'ın
başkanlık saraylannı da arama alanlanna
dahil edebılecekler.
"Dünyanın jandarması ABD, yine istedi-
ğinielde etti" denebilir. Ancak, ABD yöne-
timinde zafer şarkıları söyleyenlere pek
rastlanmıyor. Senatoçoğunlukgrubu lide-
ri Senatör Trent Lott'un "Clinton dış po-
litikayı taşerona devretti" (International
Herald Tribune, 28/2/98), "Anlaşma tef-
tiş sürecinın dağılmaya başlaması anlamı-
na geliyor" (Wall Street Journal, 27/2/98)
ifadelerine bakılırsa, durum ilk anda gö-
ründüğünden daha karmaşık.
ABD hegemonyasının
fay kınkları
Hatırlanırsa bu son kriz Irak tarafından,
15 Aralık'ta Tank Aziz'in UNSCOM (BM
Irak Özel Komisyonu) müfettışlerini baş-
kanlık saraylarına sokmayacaklannı açık-
lamasıyla başladı. Kriz yine Irak'ın isteği
yönünde BM'nin devreye girmesiyle "son
anda" ABD'ye bir askerı müdahale olana-
ğı vermeden sona erdirildı. Bu krizde de ABD
inisiyatıfi kazanamadı ve kriz. Irak'ın diplo-
matik manevralanna tabı olarak yaşandı. The
Economist dergisınin bu hafta "Kim Ka-
zanıyor" başlığıyla çıkmış olması da bu
durumun, kriz boyunca ABD'nın tek ka-
rarlı müttefiki plmayı beceren Ingiltere'de
' de kabul edildiğihîgöstenyordu.Th* Eco-
nomist, "İlk önce Saddam geri bastı" di-
yerekdurumu kurtarmaya çalışsa da Sad-
dam'ın hâlâ iktidarda olduğunu ve sorun
yaratmaya devam edeceğini. ABD'nin, Iran
ve Irak'a yönelik "ikili tecrit" politikasının iş-
levsızleştığıni, müttefıkleri arasında biraz
daha yalnızlaştığını teslim etmek zorunda
kalıyordu.
Gerçekten de krize ve arkasından ger-
çekleşen anlaşmaya yönelik olarak Le
Monde'un. ön sayfadan "ABD'nin küstah-
hğı" başlığı ıle verilen başmakalesinin de gös-
terdiğı gibi Avrupa'dakı hava ABD'den çok
farkhydı(26/02/98). LeMonde agöreAv-
rupa'da anlaşma "aklın zafen" olarak yo-
rumlanırken aynı anlaşma ABD'ye göre
"tam birtra/ediydi"; "Avrvpa Iraklı diktatör-
le, Irak halkını aynı kaba koymamayı" ba-
Savaş Tamtamlan Susmadı!
şaımıştı. Iki gün sonra konuya geri dönen
Le Monde bu sefer, adeta Ortadoğu halk-
lannın, ruh halini yansıtacaktı. Israil'in 1967,
1973 ve 1978 yıllannda BM Güveniik Kon-
seyi kararlannı ihlal ettiğini hatırlatan Le
Monde, "Şimdi, ABD, 30 senedir BM ka-
rarlannı ihlal eden Israil üzerinde baskılan
arttracak mı" diye sordu, sonra da "Ara-
fat ve müttefiklerinin bu soruya olumlu bir
cevap almak konusunda umutlu olmadı-
ğını" aktararak cevabını da kendisi verdi.
Diğer taraftan, bu kriz vesilesiyle bölge-
ye iki uçak gemisi, 250 Cruise füzesi, 300
savaş uçağı, 30.000 asker daha getiren ve
halen de yığınak yapmaya devam eder-
ken bölgede süresiz kalacağını açıklayan
ABD'nin durumu giderek zorlaşıyor. örne-
ğin Mısır'da yayımlanan haftalık Al Osbu
dergisinineditörü Mustafa Barkiyegöre
"ABD'ye karşı, Ortadoğu'dabirnefretdal-
gası yükseliyor" Ürdün ve Mısır hükü-
metleri toplumsaj desteklerini kaybetme-
mek için sokak gösterilerini engellememe-
yi tercih edıyorlar. Kuveyt'ten başka hiç-
bir Körfez ülkesi, ABD politikasını destek-
lemiyor. Bu siyasi atmosfer, Israil'ın Ma'ariv
gazetesi yorumcusu Hami Shalev'in vur-
guladığı gibi "ABD'nin bölgede durumu
zotiaştıkça, bölge halklarının ABD'yi
'çifte standart' uygulamakla eleştirme-
sinin sonucu olarak Israil üzerine bir
baskı olarak yansıyablecek" (IKİT 28/2/98)
Böyiece ABD-israil ilişkileri de yeniden ta-
rif edilmeye zorianacak.
Kriz boyunca Fransa ve Rusya arasın-
da savaşı önlemeye yönelik görüşmelerin
hız kazanması. Almanya'nın desteğının
askeri destege kadar genişlememesi, Çin'in
kesin olarak müdahaleye karşı çıkması,
ABD'nin uluslararası platformda da deste-
ğinin çok zayıflamış olduğunu ortaya koy-
du. Bu hafta sonu BM Güveniik Konse-
yi'nden, Irak anlaşmaya uymadığı takdir-
de, "uyansız müdahale yetkisi" almaya ça-
lışan ABD'nin, Rusya, Çin ve Fransa gibi
veto yetkisi olan ülkelerin yanı sıra, "bağ-
lantılar bloku" nun ve bunların sözcüsü
Brezilya nın itirazlannın çarpması da (Was-
hington Post 28/2/98) zaman ilerledikçe,
bu yalnızlaşmanın derinleşeceğini düşün-
dürdü.
Savaş tamtamlan
ABD'de birçok gözlemci, anlaşmanın
Clirrton'ı hazır olmadığı bir savaşa girmek-
ten son anda kurtardığını, ABD'nin Kofi
Annan'ın eline Bağdat'a gitmeden önce bir
anlaşma metni verdiğini anlatarak aslında
intsiyatifin hâlâ ABD elinde olduğunu vur-
guluyor. Ancak Albright'ın şimdi "anlaşma-
nın deliklerini tıkamak İçin çalışacaklan-
n/"söylemesi (WSJ 28/2/98) alınan sonuç
üzerinde kuşku bulutlannı kalınlaştırdı. Bu
yüzden, başka gözlemciler anlaşmanın,
teftiş sürecine diplomatları da katmasının,
"geçmışte Rus diplomatlann Irak tarafına
bilgi sızdırdığına ilişkin raporlar olduğu-
nu". şimdi sürpriz unsurunun ortadan kalk-
tığını. Irak'ın silahları daha kolay saklaya-
bıleceğini savunarak inisiyatrfjn yine ABD'nin
elinden kaçtığını ileri sürüyoriar.
ABD cephesindeki bu belirsizlik ise ka-
çınılmaz olarak bir kanşıklığa hatta bir öz-
güven sorununa. buradan da bir hırçınlığa
yol açıyor. Bu kanşılık ortamında, dünya-
nın tek hegemonik gücü olma iddiasında
olan ABD'de savaş tamtamlannın sesi gi-
derek yükseliyor; yeni bir savaşın kaçınıl-
maz olduğundan söz edenlerin sayısı artı-
yor. Bush yönetıminin Devlet Bakanı Ja-
mes Baker International Heral Thbune'e
verdiği yazısında, "anlaşmanın birsonraki
savaşa hazırlanmak için bir fırsat olarak
değenendihlmesini" savundu. BirWall Stre-
et Joumal başmakalesiyse (24/02/98) Sad-
dam'dan kurtulmanın planlannı tartışma-
ya başladı. Bu planlar. Saddam'ı savaş
suçlusu ilan etmek, Saddam hükümetini
BM'den kovmak, dondurulmuş Irak fonla-
nnın yeni alternatıf bir hükümet kurmak için
kullanılmak, Kuzey ve Güney Irak'ı askeri
uçaklar ve kara taşrtlan için girilmez bölge
ilan etmek, bu arada bazı beürienmiş he-
deflerın bombalanması gibi seçenekleri
içeriyor.
Ancak, ABD yönetiminin savaş çığlıkla-
n, ülke ıçinde giderek artan bir muhalefet-
le karşılaşıyor. Bu muhalefet, önce kriz sı-
rasında birçok eyalette düzenlenen çok
sayıda savaş aleyhtan gösteriyle kendini açı-
ğa vurdu. Daha sonra Ohio Üniversitesi
Kampusu'nöa, Dısişleri Bakanı Albright, sa-
vunma Bakanı Cohen ve Ulusal Güveniik
Danışmanı Berger'in katıldığı ve CNN'den
"de" nakien venlen btr tartışma. savaş kar-
şıtlarının sorulanyla tam bir fiyaskoya dö-
nüştü. Minneapolisteyapılan bir başka top-
lantıda BM Ambasadoru Richardson yu-
halanarak kürsüden inmeyezorlandı.
SanFransiscoveAlmeda belediyemec-
lislerı Körfez'e yapılan silah yığınağını
mahkûm eden, Irak'a uygulanan ambargo-
nun kalkmasını ısteyen ve 28 Şubat'ta ya-
pılması planlanan savaş aleyhtan gösteri-
leri destekleyen kararlar geçirdiler.
Görünen o ki ABD'nin Körfez bölgesini
istediğı gibi şekillendirme çabalan gittikçe
daha büyük engellere çarpacak. Ancak ta-
rih, hegemonyacı güçlenn, tam da böyleor-
tamlarda inisıyatifi ele almak umuduyla bir
hamle daha yaparak tehlikeh maceralara
giriştiğini gösteren örneklerle dolu.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
(kili Sıkıştırma
ikili sıkıştırma spor deyimidir. Topa sahip olan biroyun-
cunun karşı takımın iki oyuncusu tarafından sıkıştınlma-
sı anlamına gelir.
Topa sahip oyuncu yerine Türkiye toplumunu alalım.
Türkiye toplumu yıllardır ikili sıkıştırma altında yaşıyor.
Aslında buna ikili değil, çoklu sıkıştırma demek gere-
kir. Çünkü toplumu bunaltan etkenlerin sayısı ikiden çok
fazla.
• • •
Sıkıştırma noktalanndan birincisi ekonom'M\x. Ülke-
nin yöneticileri ekonominin düzelmesi için gereken po-
litikalan oluşturmuyor ve uygulamıyor. Bunun en somut
ömeği son vergiyasası tasansında yaşanıyor. Siyasal ye-
tersizlik, ücretli ve maaşlılann desteğinden yoksunluk ne-
deniyle, vergiler konusunda, ekonominin geleceği için
kesin zorunluluk sayılan düzenlemeler bir türlü yapıla-
mıyor.
Bu yetmiyormuş gibi her gün birbiriyle çelişkili açık-
lamalar yapıyor ve ekonomik ortamı belirsizliğin sisleri-
nin içine sürüklüyor. Böyle olunca da hükümetin karar-
sızlığı doğal sonucunu veriyor; ekonominin karar alıcı-
lan, üreticiler, tüketiciler ve bunlann arasında yeralan ke-
simler ne yapacağını bilememenin şaşkınlıgını yaşıyor.
Ekonomiye yapılabilecek en büyük kötülük işte bu be-
lirsizlik ortamıdır.
Böyle bir ortamda üretim için yatınm yapılmaz. Ser-
maye üretimden kaçar. Bu kaçış bihkimlidir; halk lira-
dan kaçıyor; yabancı paralann egemenliği artıyor. Ken-
di parasından kaçtş, enflasyonu körükJüyor. Sonuçta olan
topluma oluyor, yıllardır, dünya rekorlan kıran düzeyde
yüksek enflasyon. bozulan gelir bölüşümü ve işsizlık
toplumun belini büküyor. Kendi maaşlannı arttırmanın
ve yakınlanna iş bulmanın ya da devlet olanaklanndan
çıkar sağlamanın ötesine geçemeyen siyasetçiler, ülke
yöneticileri, ekonomiyi batınyor. ,: \
• • •
Ikinci sıkıştırma alanı s/yasa/dır. Türkiye'yi yönetenler
toplumun siyasal açılım yapmasını sağlayamıyor.
Siyasal eksiklik, parti kurulması konusunda değil. Bir
parti kapatılıyor, anında onun yerine bir yenisi kurulabi-
liyor. Parti kurma özgürlüğü, tam anlamıyla var. Var ol-
mayan, kamu yönetiminin toplumsal sorumluluk anla-
yışıdır.
Ülkeyi yöneten seçilmişler ile onlann atadıklan, çok
büyük çoğunlukla, devletin çarkının halkın hizmetinde
olmasını engelliyor. Örneğin, işkence ve insan öldürme-
lerin de yolsuzluk ve rüşvetin de sorgulanması ve yar-
gılanmasına, özenle ve bilinçle, izin vermiyor.
Yetmiyor, bu konularda açıklama yapanlar susturulu-
yor. Duyarsızlık ve sorumsuzluk. baskıya ve engelleme-
ye dönüşüyor.
Bunun, en yeni somut örneği Hanefi Avcı'nın tutuk-
lanmasıyla yaşandı. Üst düzey bir güveniik görevlisinin,
üstelik bilgi toplamaktan sorumlu birimin en üst yöne-
ticisinin, bildiklerinin bir bölümünü açıklamasına bile
katlanılamıyor, ülkeyi yönetenler çok olumsuz bir tu-
tumla, açıklıktan korkuyor. Oysa yapılması gereken Ha-
nefi Avcı'nın söylediklerinin derinlemesine araştınlmaa
ve kendisinin bu uygar tutumu nedeniyle ödüllendiril-
mesi olmalıydı.
Avcı, doğru söylediği için mi susturulmak isteniyor?
Doğruluktan, dürüstlükten ve açıklıktan kaçarak mı de-
mokrasi, demokrasi rayına oturtulacaktır? Bunun ola-
naklı olmadığını son on yıllann deneyimi kanıtlıyor. Kal-
dı ki Osmanlı, aslında, doğru söyleyenlehn kejlesini ko-
pardığı, onlan susturduğu için tarihe kanştı. Ülkeyi yö-
netenlerin tarih sevgisinin nedeni bu susturucu yöne-
tim anlayışı olmalı.
özette, devlet yapısının saydamlaşması, yıllardır, ıs-
rarla ve özenle engelleniyor. Bu konuda toplum kesim-
lerinden yükselen, özellikle de Susuriuk sonrasında yo-
ğunlaşan yoğun istemler, giderek çığlıklar, inadına sü-
rekli gözardı ediliyor.
İkili sıkıştırma, yarattığı yıkımla, iki yaşamsal alanda,
ekonomide vepolitikada yeni açılımlann oluşmasını en-
gelliyor. Hiçbir, evet hiçbir toplumsal sorunaçözüm bu-
lunamıyor.
Kamu çaltşanlannın büyük çoğunluğu, bu nedenle, tam
bir iç rahathğıyla, görevini savsaklayabiliyor; bununla da
yetinmiyor; rüşvet almayı en doğal hak sayıyor, hırsızlı-
ğı olağan kılıyor.
Böyle bir ortam, toplumu daha da sıkıştınyon ikili sı-
kıştırmanın yerini çoklu sıkıştırma almış bulunuyor. Yine
de doğrulann ısrarla vurgulanması gerekiyor. Toplumun
ikili sıkıştırmadan kurtuluşu bir dırencin gösterilmesın-
den geçiyor.
Biz sorduk, onfar cevaplandırdn
"IMF mi, o da ne?"
• "Akıllıca kullanılırsa SSK müthiş
bir potansiyel"
pyenilikl
örsektörü
ri ite
500 trilyonluk
girişimci bekliyor
Para
yön veren TREND
HER PAZAR BAYİNİZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ
KARS KADASTRO >L4HKE!VIESt'NDEN
1993 1129Fsas
Davacı Necmettin AJdım'ın davalı hazine vemumBaba Yorulmaz mirasçılan aleyhine açnuş
olduğu Kars Merkez Eşmeyazı K.öyii Ada: 106. Parsel: 35'le kayıtlı bulunan taşınmaz hakkında-
ki tespitin ıptali ve tescil davasımn yapılan yargılaması sırasinda \erilen ara karan gereğınce;
aşağıda kimlikleri yazılı bulunan da\alılara tüm aramalaıa ragmen dava dilekçesi tebliğ edi-
lemediğinden ılanen tebliğine karar venlmış olup adı geçen ^ahıslann duruşma günü olan 14<5
1998 günü saat 09.00'da duruşmada hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirme-
leri duruşmaya gelmedikleri ve kendilerini vekille temsil ettirmedikleri takdirde yargılamaya
yoklufunuzda de\ am edılorek karar \ erileceği ilanen tebliğ oiunur Basın: 7164
CumhurryeÇ
kitap kulübü
TAKSİM Sergi Salonu
MART AYI ETKİNLİKLERİ
SÖYLEŞİLİ İMZAGÜNÜ
4 Mart Çarşamba Saat: 17.00-19.00
ATAOL BEHRAMOĞLU
okurianyla söyleşecek ve kitaplannı imzalayacak
Adres: IstikJaJ Cad. (Aksanat Karşısı) Taksim Tel:252 36 81/82
ANKARA 6. ASÜYE HUKLTC MAHKEMESİ'NDEN
Esas W 5 5 O
Davacı Ortadoğu Teknik Ünıversıtesi Rektörlüğû vekılı Av. 1. Ergun An-
lı tarafından davalılar Kudret Demırlı ve Nfehmet Kılıç ale>hme mahkeme-
mize açılan alacak davasımn yapılan açık dunışması sonunda venlen ara ka-
ran geregince, Davacı vekılı: Davalı Kadret Demirlf nın ûnıversıte mühen-
dislik fakûltesi endûstnraûh.bölûmûnde arastıraıa görevlısı olarak çalışmak-
ta iken 1.9.1988-1.9.1993 tarihleri arasmda burslu ızinı alarak ™rtdışına gıt-
tiğı, davalınm yurtdışına gitmeden önce 14 8.1988 tanhınde düzenleme $ek-
linde taahhütname ve kefaletnameyı müteselsıl kefıllen ıle birlikte ımzaladı-
gını Sözkomısu taahhütname ve kefalemame ıle da\alı Mehraet Kılıç taah-
hütnameyı ımzalayan davalı Kudret Demırlı'nın taahhüaame hûkiunlennden
binsinı ihlal etmesı halınde kendisinden istenecek meblaŞdan
200.000 000.TL. kadar kısmımn tedıyesmı müsterek borçlu ve müteselsıl ke-
fil sıfatıyla yasal faızı ıle birlikte kiyıtsu \e şartsız kabul ettiğini. 326 350.000
TL.+ 110.750.- Ş^ 99.992.- Canada dolan tutannda zorunlu hizmet borcun-
dan kaynaklanan üraversıte alaca|ının görevıne son venldıgı 1.9.1993 tan-
hındetı itibaren %5 faizı, yarglama gıderlen ve vekalet ucreti ile birlikte asıl
borçlu ve davalıdan ve kefalet nedeniyle borçlu olan daulıdan jükûmlülüğü
ölçüsûnde mûştereken ve müteselsılen tahsılme karar lenlmesmi ıstemıştır.
Mahkemece yapılan tüm araştırmalara ragmen davalı Mehmet Kılıç'ın adre-
sı tesbıt edılemedıgmden dava dilekçesi ve dunışma günü ılanen teblıfıne ka-
rar verilmış olup da\anın duruş.ması olan 02 06.1998 gûnü saat 09 05'e bıra-
kılmış olup bu güne kadar davalı Mehmet Kılıç'ın duruşmaya gelmedığı ve
kendisini bir vekille temsil emrmedigı takdirde HL'MK.nun 213.. 317 mad-
desı uyannca yargılamaya yokluklannda de\am edilıp karar venlecegı Iüzu-
mu ve dava dilekçesi ve duruşmaya davet yerme kaıra olmak üzere ılanen du-
yunılur. 11.02.1998 Basın: 7967
resı Şubot Basım Yayım 5an ve Ttc Dd $ti
19 Moyıs AAah. Operotör Roif Bey Sok
No 30/15$ışlı-!stanbul
Tel 0212 230 89 82
Ezza sSyledik,
beni beklemeyin!Yukandaki cümleji. bitirilmesi gereken her ış için hiç çekin-
meden söyieyebilecek kadar pizzasevw, en az üç yıl "bizirn de
bildiğimiz" ajanslarda çahşmış, iyi derecede İngilizce bilen
Müşteri Temsilcileri
Sıfir hata" dkesiyle çalışan, denejimli,
aıanstakı diğerlen kadar "pızzasever"
Düzeltmen
Başnıruıçın
0 212. 29389^8'den
Sadi\«Hannn
PeraTanıtım
FRITERM
TERMlK CIHAZLAR SANAYt VE TİC.AŞ
ELEMANLAR ARIYOR
Soğutma ve klima ekipmanlar üreten fırmamızın
Tuzla'daki merkez ofis ve fabrikasında
görevlendirilmek üzere
MAKİNE
MÜHENDtSLERİ
FRİTERM ürünleri için teknik pazarlamada
çalışacak, temsilcisi olduğumuz GRAM-
Danimarka Dondurma Makineleri satış sorumlu-
luğunu üstlenecek İngilizce bilen, askerlikle
ilişkisi olmayan (erkek adaylar için), ehliyeti olan
TEKNİSYENLER
Üretim bölümünde çalışmak üzere teknik lise,
endüsrri meslek lisesi bölümü veya lise mezunu
(bay ve bayan)
Servis için adaylann Anadolu yakasında
oturması gereklidir.
Ilgilenen adaylann 0 216 394 12 82 / 4 hat
telefondan randevu almalan veya 0 216 394 12
87 no'lu faksa özgeçmişlerini göndermeleri
gerekir.
Son müracaat: 06.03.1998'dir.
ÇEKÜL
GENÇÜK BİRİMİ
Tarihsel ve Kültürel Gelişimi Içinde
"ANADOLU SEMİNERLERİ"14
Prof. Dr. Mehmet Özdoğan
"Kazı Yerlerinin Korunma ve Tanıtımına
Yeni Bir Yaklaşım"
Kırklareli Höyüğü Katılımcı Müze Denemesi
3 Mart '98 Salı
lTÜTaşkışla109
18.30
Çevre ve Kültür Oeğerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı
0 212 251 54 44 pbx