Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
Milli egitim
müdüpünün evi
kurşunlandı
• KAY SERİ
(Cumhuriyet) - Tomarza
Ilçe Milli Eğitım Müdürü
Mevlüt Kurt'unevi
bilinmeyen kışı \eva
kişilerce kurşunlandı.
Polis. kurşunlama olayıyla
ilgisi olduğu iddia edilen
Abidin Patat adlı bır \ekil
öğretmeni gözaltına aldı.
Kun. kılık kıvafet
genelgesini uygulamaya
başladığı günden beri
zaman zaman çeşitli
tehditlerle karşılaştığını
belirtti. Patafın. Kun
tarafından vekıl öğretmen
olarak göre\ v aparken
göre\den alındığı ve
kurşunlama ola\ ının bu
nedenle gerçekleştırilmiş
olabileceği üzerinde
duruluyor.
RSF Göktepe
duruşmasına
katılacak
• Haber Merkezi - Sınır
Tanımav an Gazeiecikr
(RSF) fürkiye Temsilciliği
tarafından > apılan bır
açıklamada. perşembe
günü gerçekleştirilecek
Metin Göktepe da\asının
karar duru^rnjsma. Gene!
Sekreter Robert Menard ve
Paris Bürosu Sorunılusu
Chantal de Casabianca ile
Fransa'nın dünvaca ünlü
foto muhabin Marc
Riboud'un da katılacağı
bildirildi.
Özfatura-Yaşar
Kemal davası
• İZMİR(AA)-İzmir
Büyükşehir Beledive
Başkanı Burhan Özfatura,
Eşber Yağmurdereli ve
Yaşar Kemal hakkında
söylediğı sözlerin "şov"
amacı taşımadığını
belirterek. "Türkıye'de
birtakım baskılara rağnien.
birtakım insanlann
gerçekleri dıle
getirmesinde yarar var'
dedi. Burhan Özfatura \e
Yaşar Kemal davasına.
Karşıyaka 2. Sulh Ceza
Mahkemesı'nde devam
edildi. Duruşma çıkişında
konuşan Özfatura. dün bir
gazetede. hakkında tçişleri
Bakanlıgı tarafından
tahkikata başlandıgı
şeklınde bir haber yer
aldıgına işaret ederek bu
haberin gerçegi
yansıtmadığını söyiedı.
Çath'mn kardeşi
konuştu
• NEVŞEHİR
(Cumhurryet) - Susurluk
kazasında ölen Abdullah
Çath'nın kardeşi Zekı
Çatlı. "Abdullah Çatlı'ya
dil uzatanlar.
tükenmışlikleri ile
mücadele edıyorlar" dedi.
Çatlı ile ilgili gündeme
gelen iddıalara da değinen
Çatlı. "7TlP"linın
öldürülmesi olayıyla
ağabeyımin hıçbır ilgisi
yok. Bağımsız yargı
organlarınca bu delillerı ile
ortaya konulacaktır.
Abdullah Çatlı gibi
idealist. Türkıye se\dalısı
birine yakıştırılan çete
mensubu. uyuşturucu
kaçakçısı iddialannı cevap
vermeye bile değmeyen
iddialar olarak görüyoruz.
Ağabevım havatta olsaydı.
bu suçlamalan yapanlann
suratına gerçegi bir şamar
gibi indirirdf" dedi.
YeniAdana
gazetesine ödül
• ANKARA (AA) - Dev let
Bakanı Gas it Ka\ak,
Başbakanlık Basın-Ya\m
ve Enformasvon Genel
Müdürlüğü'nün bir projesi
kapsamında Yenı Adana
gazetesine layık görülen \e
Tanıtma Fonu'ndan
sağlanan 5 mılyar liralık
"istisnaıödül" çekini.
gazetenin sahibi Remzi
Yüreğır'e verdi.
Başbakanlık binasında
düzenlenen ödül töreninde
konuşan Ka\ak. gazetenin.
Milli Mücadele'nın
başlangıcından bu vana
ilkelerinden ödün
vermeden yayınını
sürdürdüğünü belirtti.
Yüreğir de. devlet
katındaki bu fark
edilmenin, kendileri gibi
görevını yapmava çalışan
ve herhangi bir teş\ ıkten
yararlanamayan bütün
Anadolu gazetelerinın de
hatırlanması anlamını
taşıması gerektiğini
söyledi.
Gülen'in Vatikan seferi
TJL uı
ürk kamuoyu, Bay Gülen'i oldukça
tanıyor. Bu nedenle bu görüşmede
bulunanlardan Türk yanının kim
olduğunu az çok biliyoruz. Buna
karşılık, kamuoyunun Papalık'a ve Bay
Gülen'e kucak açan bugünkü Papa'ya
ilişkin pek bir bilgi sahibi olduğu
söylenemez.
Fethullah
Gülen
Dosyası
Prof. Dr. ÇETİN VETKİN
E
ki vaiz Bay Fethullah Gülen'in
ta Vatikan'a kadar Papa'nın
ayagına giderek onunîa
görüşmüş olması bazı
çevrelerce övülür \e Türkiye
Cumhuriyeti için büyük bir başan imiş
gibi gösterilirken. Atatürkçü, laik ve
ulusçu çevrelerin tepkilerine yol açtı.
Adı üzerinde çeşitli açılardan kuşkular
ortaya atılan ve vapıp ettikleri
eleştirilere konu olmakta bulunan Bay
Gülen"in bir de Papa ile yaptığı bu
göriişme. kuşkulan ve
eleştirileri arttırdı. Türk
kamuoyu. Bay Gülen'i
oldukça tanıyor. Bu
nedenle bu görüşmede
bulunanlardan Türk
vanının kim olduğunu az
çok biliyoruz. Buna
karşılık. kamuoyunun
Papalık'a ve Bay
Gülen'e kucak açan
bugünkü Papa'ya ilişkin
pek bir bilgi sahibi
olduğu söylenemez.
Kuşkusuz. çoğu kişi.
Mehmet Ali Ağca'nın ve
suç ortaklarının öldürme
girişiminde bulundukları
Papa'nın Bay Gülen'in
gidip görüştüğü Papa
olduğunu biliyordur ama
daha başkaca bir bilgilen
olduğu da pek ilen
sürülemez. Papalığın,
Hıristiyan evreninin
Katolik kesiminin dinsel
Önderi olduğunu da
herkes bilir ama
papalığın eylemli olarak
neyle uğraştığı sorusunu
da yanıtlayabilecek çok
kişi çıkabıleceğini
sanmıyorum.
Bu nedenle. Bay
Gülen'in adı çevresinde
yapılan tartışmalara bir
katkı olması amacı ile.
Papalık ve Papa'ya
ilişkin bir iki tarihsel ve
güncel gerçeği anmak
istiyorum. Bay Gülen'ın
de bu gerçekleri
bilmediğinden kuşkum
yok. Bilseydi. şimdi
göreceğimiz gerçekler karşısında, bu
görüşme ile övünmek şöyle dursun,
oralara kadar gidıp Papa ile hiç
görüşmezdi. Ne kı. bunlan bilse de
bilmese de. bir kere görüşmüş olduğu
için. bu açıdan da kendisine bazı
eleştiriler yöneltilebilecektir.
Papaların özelliklert
Önce şunu belirteyim ki, genelde
papalar bizim düşündüğümüz türden
din adamlan değillerdi. Bugün de
degildir.
Halkımız. din adamı denince, saygın,
ahlaklı. erdemli. insancıl. sevecen bir
kışiyi düşünür. Ne var ki papalar,
genelde hiç de bu türden kişiler
olmamışlardır. Bay Gülen'in görüştüğü
bugünkü Papa üzerinde aşağıda aynca
duracağım. Bu nedenle burada önce bu
açıdan ve papalığın Haçlı Seferleri'ni
nasıl kışkırtıp örgütlediğini bir yana
bırakarak kısaca papalık tarihinden
birkaç sayfaya bir göz atahm.
Sözgelimi. XV yüzyılın ünlü papası VI.
Alexander'ın. tarihin yazdığma göre.
birçok metresi vardı. Öteki
metreslerinden üç çocuğu olmuştu ama
en ünlü metresi Vanozza Catanei'den
olan iki çocuğu, daha o günlerden
başlayarak kıtaplara konu olmuş.
çağımızda ise onlann yaşamlan sinema
fümlerine de yansımış bulunmaktadır.
Bu çocuklanndan kız olanının adı,
aşklan ve sapık cinsel eğilimleriv, le ün
yapan Lucrezia Borgia idi. Erkek
olanına gelince; onun adı da Cesare
Borgia!..
Gesare Borgia. yalnız Papa VI.
Alexander'ın metreslerinden birinden
doğmuş ve o da kız kardeşi gibi
ispatlamak istedi. Bu sebeple elverişli ilk
firsatı yakaladı. bir sabah Ramiro'yu
kıbçla ikiye biçtirdi. \ ücudunun
parçalannı da. vanında kanlı bir
hançerle biriikte, bir ka/ık üstünde
Cesene meydanına diktirdi. Bu kanlı
manzara, bir taraftan ruhlan tatmin
ederken öte >andan onları hem
ha> retten hem de dehşetten dondurdu."
(2İ
İşte. Gesare Borgia, bu insanlık dışı
davranışı Papa adına ve onun kutsal
ordulannın başkomutanı olarak
yapmıştı!..
Fethullah Gülen ile Papa Jean Paul bir süre önce Vatikan'da bir arava gelmişti.
olağandışı cinsel eğilimlere sahip
olmakla kalmamıştı. Gesare Borgia,
Papa VI. Alexander'ın kutsal
ordulannın da başkomutanı idi. Gesare
Borgia. tarihte asıl acımasızlığı, hainliği
ve kötülüğü ile ün salmış bulunuyor. Bu
nedenle de. MachiaveUi onu öve öve
bitiremez. Machiavelli'nin adını ve
Makyavelizmin ne anlama geldiğini
hemen hemen herkes bilir. Ben şunu
anımsatmakla yetineyim ki.
Machiavelli'nin "Hükümdar"kitabını,
Mussolini, yatağının başucunda
bulundururmuş. Kaldı ki. Mussolini.
"MachiavellTye Giriş" adh bir kitap da
yazmış ve bunda Machiavelli'nin
görüşleri ile kendi görüşlerini
kanıtlamaya çalışmıştır (1).
Şimdi gelin. Machiavelli'nin Gesare
Borgia'nın pek begenip övdüğü
davranışlarından birini bu
"Hükümdar" adlı kitabmdan
okuyalım:
"...halkın gözünde her çeşit sitemden
temizlenmek ve sevgisini kazanmak
amacı ile, yapılan zulmü kendisine değil
de temsikisinin yırtKi yaradıhşına
vermek zonında olduklannı onlara
Öte yandan, insanlık tarihinin kapkara
sayfalannı oluşturan Engizisyon, Papa
IX. Gregorius tarafından 1233 vılında
özel bir yargı kurulunun oluşturulması
ile kesin olarak bıçimlenmıştı. 1557-
1560 yılları arasında iki kez Venedik
engizisyonu başkanlığında bulunan ve
1585 > ılında V. Sixtus adı ile papa olan
Felice Peretti isc engizisyonu yeniden
örgütleyecektir. Engizisvon. 1481'den
başlayan dönemde 340.000 kişıyi
cezalandırmış. bunlardan 32.000'ı din
diri yakılmıştır. Suçlu sayılan kişileri
ölüm bile engizisyonun elinden
kurtaramıyor. bu kişilerin cesetleri
mezardan çıkanlarak yakıhyor ve
geride kalmış olan mallanna da, bunlar
çocuklarına bırakılmayarak. el
konuluyordu.
Engizisyon
Engizisyonun kimleri suçlu saydığına
gelince. bunun en iyi göstergesi Ispanya
ve Portekiz'de. önce Yahudilere,
arkasından da Araplara yapılanlardır.
Din değiştirmeye zorlanan Yahudiler,
bunu kabul etmezlerse. duruma göre ya
öldürülüyorlar ya da yerlerini yurtlannı
bırakıp başka ülkelere göçmeye
zorlanıyorlardı. Bilindiği gibi, bu
Yahudilerin büyük bir bölümü Osmanlı
devleti topraklanna sığınmışlar ve
Türkler de onları bağırlarına
basmışlardır.
Engizisyonun Araplara karşı tutumu,
Yahudilere karşı olanından daha
acımasız olmuştur. Çünkü, 1502 yılının
Şubat ayından Nisan ayı sonuna değin
tüm Müslümanların ülkeden çıkıp
gitmeleri bildirilmiş, ancak bunlann
İslam ülkelenne gidemeyecekleri
belirtilmişti.
Oy sa Yahudilerin. diledikleri ülkeye
gitmelerine olanak tanınmış
bulunuyordu.
1572-1585 yılları arasında papalık
yapan XIII. Gregorius ise tarihin
yazdığı en acımasız insanlardan biriydi.
Onun döneminde toplam olarak tam •
15.000 kişi Engizisyon aracılıgı ile
öldürülmüştür. Bu Papa'nın insanlık
dışı tutumlarının başında da 24 Ağustos
1572'de Paris'te başlayan Aziz
Bartolomeus kıyımında Protestanların
öldürülmelerini onaylamakla
kalmaması, aynca bir de bu kıyımı
Roma'da düzenlediği
dinsel bir törenle
kutsaması gelır.
Engizisyonun pek de
uzun sayılamayacak bir
süre ile sınırlı kaldığı da
sanılmamalıdır. Çünkü.
Engizisyon 1781 yılına
değin ölüm cezalan
vermeyi sürdürmüş
olduğu gibi. lspanya'da
ancak 4 Arahk 1898'de
Napoleon tarafından
kaldınlabilmiş. onun
yenilgisi üzerine 1814"te
yeniden kuruimuştur.
Kesin olarak kaldınlması
1834 yılına rastlar.
Bu arada, şunu da
belirtmek yerinde olacak
ki, 1555yılındaIV.Paul,
papa olunca Ankona'daki
Yahudilerin
malvarlıklanna el
konulmasını ve
tutuklanmalannı
buyurmuştu. Eğer, bunlar
Katolik olurlarsa
özgürlüklerine
kavuşacaklardı. İlk
aşamada Papa'nın bu
isteğini geri çeviren 28
erkek veDona Mayora
: :
adlı bir kadın 1556
yılının Temmuz ayında
diri diri yakılacaklardır.
Ancak, rutuklanan
Yahudiler arasında
Osmanlı devleti
uyruğuna girmiş ya da
öyle gözükenler vardı.
Kanuni. Papa'dan
Osmanlı uyruğundaki
Yahudilerin salıverilerek
mallannın da kendilerine
geri verilmesini istemiş ve bu istek
yerine getirilmeyecek olursa Osmanlı
devletinin misillemede bulunacağını da
bildirmiştir. Papa, bu Yahudileri bu sert
uyan v e istek karşısında bırakmak
zorunda kalmış. ama öteki Yahudiler
kendilerini bekleyen korkunç yazgıdan
kurtulamamışlardır. (3).
SÜRECEK
(1) George Catlin: "A Histoıy of
Political Philosophers ", George Allen
and Unvvın Limited, Londra, 1950, s.
719.
(2) Mak>avel: "Hükümdar", Çeviren:
Vahdi Hatay. Remzi Kitabevi, Istanbul,
(tarihsiz). s. 36
(3) M. Franco: "Essai sur L'Histoire
des Israelites de L'Empire Ortoman
depuis les origines jusqu'a a nos
jours." Çentre d' etudes Don Isaac
Abravanel. Paris. 1980. 56-57;
Kanuni'nin Papa'ya yazdığı yazının
metni için bkz. Ahraham Calante:
"Documents Officiels Turc concernant
lesJuifsde Tıırc/uie." îstanbul, 1931.
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
oral.calislar(â raksnet.com
Askeri darbe mi irtica mı da-
ha tehlikeli diye tartışıladursun,
asıl tehlike ortaya çıktı: Düşün-
ce özgürlüğü. insan Haklann-
dan Sorumlu Devlet Bakanı
Hikmet Sami Türk, hazıriayıp
Meclis Komisyonlanna yolladı-
ğı "Düşünce Özgürlüğü Yasa
Tasansı "nın kayıp olduğunu
açıkladı.
Kayıp haberini duyar duy-
maz. iki yankesicinin birgariba-
nı çarpma tuzağı aklıma geldi.
İki yankesici, gözlerine kestir-
dikleri avlarını karşılanna çıkın-
ca, sıkı bir kavgaya tutuşur, bu
arada parası çarpılacak av, in-
sanlık olsun diye kavgayı arala-
maya çalışır ve müdahale eder,,
yankesiciler işte tam bu ayırma
sahnesinde mesleklerini icra
ederler. Ellerini kendilerine yar-
dım için gelen yurttaşın cebine
atarlar ve paraları yürutürler.
Darbe mi irtica mı tartışmala-
nnı izleyen biz yurttaşlar da tam
kavga aralayan avın durumuna
düştük. Ağzımıza sürdükleri bir
parmak özgürlük balını da orta-
• •
Düşünce Özgürlüğü Tasansıdan "kaybediverdiler." Deniz
Baykal, "ara rejim "tezlerini or-
taya attığında DTP lideri Hüsa-
mettin Cindoruk, önemli ve
doğru bir çıkış yapmıştı ve de-
mişti ki "Ara rejim olur mu ol-
maz mı diye tartışmak yerine,
şu andaki ara rejim yasalannı
kaldırmayı ele alsak daha ha-
yırtı bir iş yapanz."
Günlerdir, ara rejim ve irtica
tartışmalannı izliyoruz, tartış-
manın taraflarının, demokrasi
diye bir dertleri olduğuna ilişkin
bir ipucu ne yazık ki elde ede-
medik. Milli Güvenlik Kurulu
üyeleri, şimdiye kadar bir gün
bile, devlet içindeki çeteleri
gündemine almadı. Bunu gün-
demine almadığı için ne asker
üyeler sivillere kızdı, ne de sivil-
ler askerlere. Bu konuda arala-
rında tam bir uyum olduğu an-
laşılıyor.
Süleyman Demirel, Deniz
Baykal'ın ara rejimden söz et-
mesine kızdı ve "Türkiye dar-
belerülkesi gibigösteriliyor" di-
yerek ülkemizin uluslararası
imajının bozulduğunu öne sür-
dü. Yıllardır kendi aydınına ezi-
yet eden, düşünen, yazan, çi-
zen insanlannı hapishanedeçü-
rüten, çetelerin bir kanser gibi
bütün ülkeyi sarmasına göz yu-
man, devlet görevlisi katillerso-
kakta dolaşırken gencecik ço-
cuklan işkencelerle, ağır hapis
cezalanyla cezaevlerine tıkan
bu devletin, Türkiye'nin itibarı-
nı zedelediğini Sayın Cumhur-
başkanfndan hiç işıtmedik. De-
mirel, kırk yıla yakın bir süredir
bu ülkede en üst düzeyde so-
rumluluklar üstlendi, hiç onun
çetelerden, aydınlann cezaevi-
ne atılmasından dolayı bir şikâ-
yeti olduğunu duydunuz mu?
Meclis'teki, "Düşünce Öz-
güriüğü Yasa Tasansı "nın kay-
bolmasından Süleyman Demi-
rel'in. askerierin, hükümetin ve-
ya muhalefetin rahatsızlık du-
yacağını sanıyor musunuz?
Böyle bir konu gündeme bile
gelmeyecek. hiç şüpheniz ol-
masın. Zaten o yasa tasansını
da Avrupa'ya, yemin billah ede-
rek verdikleri söz nedeniyle ka-
leme almışlardı, gürültü patırtı
içinde kaybedildi. Kimsenin de
umurunda değil.
Bu arada ülkenin aydınlan
hapishanelerde çürüyecekmiş,
çeteler ellerini kollannı sallaya-
rak dolaşacakmış, devlet gö-
revlileri üîkücü katilleri cezaev-
lerinde ziyaret edecekmiş, ne
gam! Bu konular Milli Güvenlik
Kurulu'nun gündemine bir gün
bile gelmeyecek, artık buna ke-
sinlikle inandım.
Mesut Yılmaz hükümeti iş-
başına geldiğinden bu yana de-
mokratikleşme konusunda bir
tek adım bile atmadı. Hükümet
programında belirtilen değişik-
liklerin hiçbiri yerine getirilmedi,
hatta bu arada hazırlanan tasa-
nlar bile ortadan yok olup, bu-
hariaştı. Askerlerin irtica adını
verdikleri siyasi İslam işte hep
bu kafalann yönetiminde büyü-
yüp gelişti. Sola ve özgürlüğe
düşman kafalar ırkçılığı ve dini
sömürdüler ve büyüttüler.
Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekretertiği bir kez de işin bu
yanını araştırma ihtiyacını his-
setti mi? Bundan böyle. bu tür
bir çalışma içine gireceği ihti-
mali var mı? O Batı Çalışma Gu-
ruplan, Demokrasi Çalışma
Gruplan hiç böyle bir rahatsız-
lığı dile getirdiler mi?
Solcu ve demokrat yurttaş-
lann hakkındaki MİT raporlan
yüz sene geçse bile peşlerin-
den gelir. Devletimiz, bu konu-
da çok duyaıiı. Peki ya dincilik,
darbecilik, ırkçılık, siyasi cina-
yetler? Bunların ise sürekli dos-
yalan kaybolur, tıpkı "düşünce
özgürlüğüyasa tasansı "nda ol-
duğu gibi. Siz darbeye karşı ol-
sanız ne yazar? Irticaya karşı ol-
sanız ne yazar?
GLOBALPOLİTtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
150 Yıldır ListeBaşı
150 yıl önce geçen ay, 1848 devrimlerindense yal-
nızca iki hafta önce yayımlanan Komünist Manifes-
to, o günden beri dünyada en çok satan kitaplar lis-
tesinden hiç çıkmadı. Komünist Manifesto, daha
1917 devrimi gerçekleşmeden, 30 dilde (üç Japon-
ca, bir de Çince dahil) yüzlerce baskı yapmıştı. Ame-
rikan Komünist Partisi ile Ingiliz Komünist Partisi,
1932'de Manifesto'yu biriikte yayımladıklarında yüz
binlerce adet bastırdılar. Manifesto 'nun bu 1932 bas-
kısı. hâlâ ingilizcede bir defada yapılan en büyük kit-
lesel basım olmaya devam ediyor. Manifesto'nun
150. yılı nedeniyle dünyanın en önemli gazete ve der-
gilerinde özel yazılar yayımlandı. bu 23 sayfalık kü-
çük kitapçığın güncelliği tekrar tekrar tartışıldı. Bu
konuda bır sempozyum düzenleyen Los Angetes
Times gazetesinin editörüne göre, "Komünist Ma-
nifesto ile Charies Darv/ın 'in Tüherin Kökeni 19. yüz-
yılın hiç şüphesiz en önemli iki kitabıydı"... ''Manifes-
to 'daki düşünceler ise hiç tartışmasız birşekildeyüz-
yılımızı biçimlendirmişti." Tarihçi Hosbavvm'a göre,
"incil'den sonra en etkili kitaptı" (The Guardian).
Komünizmin öldüğü söylenirken, "tarihin sonunun
geldiği" savunulurken. artık kapitalizm sonrası top-
luma geçildiğini ciddi ciddi ileri sürenlere rastlanırken,
150 yıllık bir broşüre gösterilen bu ilginin nedeni ne?
Acaba "burjuvazinin dini olan serbest ticaretin" yı-
kıcı ellerinde "sabit olan her şeyin, kemikleşmiş iliş-
kilenn darmadağın olduğu"... "katı olan herşeyin ha-
vada eriyip gıttiği, kutsal olan her şeyin ayaklar altı-
na alındığı..." satırlarıyla Manifesto'da çizilen resmin
günümüz dünyasına korkutucu şekilde benzemesin-
den mi?
Yoksa Manifesto'daki "Burjuvazi dünya pazarını
kullanarak her ülkedeki üretim ve tüketime uluslara-
rası birkarakter vermıştir"... saptamasını, muazzam
üretici güçleri harekete geçiren burjuvazinin bunlan
kontrol edemeyeceğine, bu süreçte üretim ilişkileri-
nin yarattıkları toplumsal zengınliklerle uyumsuzluğa
düşeceğine ilişkin analizleri, günümüz dünyasına hiç
değiştirmeye gerek kalmadan uygulayabileceğimizi
bilmemizden mi? Yoksa Manifesto'nun tespit ettiği
gibiulusal, "hükümetlenn, gözlenmizin önündegide-
rek uluslararası sermayenin bürokratlanna dönüş-
meye başlamış olmasından"; Çok Taraflı Yatınm An-
/aşması'nın amaçladığı gibi ellerinde kalan son ulu-
sal egemenlik yetkilerınin de alınmak üzere olmasın-
dan rrw?
Belki de bu itginin, bir diğer nedeni de özellikle As-
ya krizini izlediğimız sıralarda şu olabilir: Manifesto
burjuva toplumunun, çok büyük dönüştürücü dina-
miğe sahip olmasına karşın, temelde istikrarlı ve ebe-
di olmadığını saptar. Bu istikrarsızlığın içinde, kendi-
ni aşın üretim krizleri biçiminde açığa vuran genel
krizlerinin neredeyse düzenli aralıklarla ve engellene-
mez bir şekilde gelip kapıya dayandığına işaret ed-
er. Yalnız annelerden oluşan ailelenn sayısının, boşan-
malann, sokakta yaşayan çocuklann, cinsellik tica-
retinin hızla yükseldiğı günümüz açısından da Mani-
festo'da ilginç tespitler var: Sermaye birikimi süreci
aileyi parçalar. kadını ve çocukları yaşlanna bakma-
dan kitleler halinde üretime çeker... Manifesto yazıl-
<Jığı sifada dünyanın çok ufak bir kesiminde gerçely-
-tefi'kapitalist ilişkiler egemendi; dünya nüfusunün
• yüzde 95'i köy cemaatlerinin prekapitalist ilişkilefi
içinde yaşıyorlardı. Bugün kapitalizm dünyanın he-
men her köşesine nüfuz etmiş durumda, işçi sınıfry-
sa, diğer bir deyişle üretim aracına sahip olmadığın-
dan yaşayabilmek için işgücünü satan insanlar, dün-
ya nüfusunün çok büyük bir kısmını oluşturuyor. Bu
tarifi ücretlıler olarak genişletirsek, Manifesto'da işa-
ret edilen, toplum sayıları giderek azalan işverenler-
le, sayıları giderek artan işçiler arasındaki kutuplaş-
ma sürecinin sürmekte olduğunu söyleyebiliriz. Ma-
nifesto başka iki kutuplaşmaya daha değinir. Burju-
vazinin karşısındaki sınıflar arasında en devrimci (di-
ğer bir deyişle en radikal değişiklikleri yapabilecek)
sınrf, işçi sınıfıdır. lkincisı, gelecekte toplumun önün-
de iki yol vardır: Sosyalizm ya da barbarlık.
150 yıldır Manifesto tekrar tekrar tartışılıyor, bitip
tükenmek bilmeyen sert eleştirilere uğruyor, öngörü-
leri yüzlerce defa "çürütüldükten" sonra yeniden çü-
rütülmek üzere "son bir kez" daha tekrar masaya ya-
tınlıyor. Bir türlü sonu gelmeyen bu çabalann arka-
sında; belki de derinden derine Manifesto'da yapılan
tespitlerin, gerçeği tümüyle yansrtmasa bile, içinde
yaşadığımız toplumun temel özelliklerine, dinamikle-
rine en yakın resmi bize sunuyor ve bunun da "res-
mi teorı ve ıdeolofıyi" rahatsız ediyor olması yatıyor.
Tabii kendısinden önce ve sonra yazılan tüm diğer
siyasi manifestolann unutulupgitmesinerağmen Ko-
münist Manifesto'nun hâlâ ilgi çekmesınin bir diğer
nedeni de tarihçi, yazar (1963 Buchner Ödülü) Hans
Magnus Enzensberger'ın dedığı gibi en yuksek so-
yutlamalara dayanan propagandayı, en somut aji-
tasyonla birleştirmeyi beceren bir edebiyat şaheseri
olmasıdır. Manifesto, "Katı olan her şey erıyor" söz-
cüklerini taşıyan paragraflyla, modern zamanların en
temel özelliğıni, tüm modemist akımı harekete geçi-
recek "baş dönmesını", hatta olumsuzlamanın diya-
lektiğini yakalayan ilk metindir. Engels'le biriikte bu
satırları yazan Kari Marx ise VValter Benjamin'in
sözleriyle, hâlâ en büyük "L'artiste demolisseur" (yer-
leşik biçimleri ve tarzları yıkan sanatçı) olmaya devam
ediyor...
îstanbul üniversitesi
Oğrenciye faşist
saldırıya protesto
tstanbul Haber Servis-
İstanbul Üniversitesi
(İÜ) Merkez Kampusu
önünde 16 Mart 1978
günü 7 kişinin
katledilmesi. 41'ınin de
yaralanmasıyla
sonuçlanan faşist
saldın, bir grup öğrenci
tarafından protesto
edildi. Eczacılık
Fakültesi önünde dün
>apılan açıklamada.
öğrencilerin afiş
astıklan sırada
saldınya uğradıklan
belirtildi. Ölaylar
sırasında yüzünden
yaralanan Özlem
Özkan adlı öğrenci,
saldınya uğradıklan
halde polisin 8
kişiyi gözaltına
aldığını söyledi.
"Çeteler Meclis "te
öğrencilerhapiste"
sloganını
atan grup. çevreye
afiş astıktan sonra
sessizce dağıldı.
DÎNOZOR
HER EVİN
ACİL İHTİYACI
C I K T I