12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1998 ÇARŞAMBA HABERLER Milli egitim müdüpünün evi kurşunlandı • KAY SERİ (Cumhuriyet) - Tomarza Ilçe Milli Eğitım Müdürü Mevlüt Kurt'unevi bilinmeyen kışı \eva kişilerce kurşunlandı. Polis. kurşunlama olayıyla ilgisi olduğu iddia edilen Abidin Patat adlı bır \ekil öğretmeni gözaltına aldı. Kun. kılık kıvafet genelgesini uygulamaya başladığı günden beri zaman zaman çeşitli tehditlerle karşılaştığını belirtti. Patafın. Kun tarafından vekıl öğretmen olarak göre\ v aparken göre\den alındığı ve kurşunlama ola\ ının bu nedenle gerçekleştırilmiş olabileceği üzerinde duruluyor. RSF Göktepe duruşmasına katılacak • Haber Merkezi - Sınır Tanımav an Gazeiecikr (RSF) fürkiye Temsilciliği tarafından > apılan bır açıklamada. perşembe günü gerçekleştirilecek Metin Göktepe da\asının karar duru^rnjsma. Gene! Sekreter Robert Menard ve Paris Bürosu Sorunılusu Chantal de Casabianca ile Fransa'nın dünvaca ünlü foto muhabin Marc Riboud'un da katılacağı bildirildi. Özfatura-Yaşar Kemal davası • İZMİR(AA)-İzmir Büyükşehir Beledive Başkanı Burhan Özfatura, Eşber Yağmurdereli ve Yaşar Kemal hakkında söylediğı sözlerin "şov" amacı taşımadığını belirterek. "Türkıye'de birtakım baskılara rağnien. birtakım insanlann gerçekleri dıle getirmesinde yarar var' dedi. Burhan Özfatura \e Yaşar Kemal davasına. Karşıyaka 2. Sulh Ceza Mahkemesı'nde devam edildi. Duruşma çıkişında konuşan Özfatura. dün bir gazetede. hakkında tçişleri Bakanlıgı tarafından tahkikata başlandıgı şeklınde bir haber yer aldıgına işaret ederek bu haberin gerçegi yansıtmadığını söyiedı. Çath'mn kardeşi konuştu • NEVŞEHİR (Cumhurryet) - Susurluk kazasında ölen Abdullah Çath'nın kardeşi Zekı Çatlı. "Abdullah Çatlı'ya dil uzatanlar. tükenmışlikleri ile mücadele edıyorlar" dedi. Çatlı ile ilgili gündeme gelen iddıalara da değinen Çatlı. "7TlP"linın öldürülmesi olayıyla ağabeyımin hıçbır ilgisi yok. Bağımsız yargı organlarınca bu delillerı ile ortaya konulacaktır. Abdullah Çatlı gibi idealist. Türkıye se\dalısı birine yakıştırılan çete mensubu. uyuşturucu kaçakçısı iddialannı cevap vermeye bile değmeyen iddialar olarak görüyoruz. Ağabevım havatta olsaydı. bu suçlamalan yapanlann suratına gerçegi bir şamar gibi indirirdf" dedi. YeniAdana gazetesine ödül • ANKARA (AA) - Dev let Bakanı Gas it Ka\ak, Başbakanlık Basın-Ya\m ve Enformasvon Genel Müdürlüğü'nün bir projesi kapsamında Yenı Adana gazetesine layık görülen \e Tanıtma Fonu'ndan sağlanan 5 mılyar liralık "istisnaıödül" çekini. gazetenin sahibi Remzi Yüreğır'e verdi. Başbakanlık binasında düzenlenen ödül töreninde konuşan Ka\ak. gazetenin. Milli Mücadele'nın başlangıcından bu vana ilkelerinden ödün vermeden yayınını sürdürdüğünü belirtti. Yüreğir de. devlet katındaki bu fark edilmenin, kendileri gibi görevını yapmava çalışan ve herhangi bir teş\ ıkten yararlanamayan bütün Anadolu gazetelerinın de hatırlanması anlamını taşıması gerektiğini söyledi. Gülen'in Vatikan seferi TJL uı ürk kamuoyu, Bay Gülen'i oldukça tanıyor. Bu nedenle bu görüşmede bulunanlardan Türk yanının kim olduğunu az çok biliyoruz. Buna karşılık, kamuoyunun Papalık'a ve Bay Gülen'e kucak açan bugünkü Papa'ya ilişkin pek bir bilgi sahibi olduğu söylenemez. Fethullah Gülen Dosyası Prof. Dr. ÇETİN VETKİN E ki vaiz Bay Fethullah Gülen'in ta Vatikan'a kadar Papa'nın ayagına giderek onunîa görüşmüş olması bazı çevrelerce övülür \e Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir başan imiş gibi gösterilirken. Atatürkçü, laik ve ulusçu çevrelerin tepkilerine yol açtı. Adı üzerinde çeşitli açılardan kuşkular ortaya atılan ve vapıp ettikleri eleştirilere konu olmakta bulunan Bay Gülen"in bir de Papa ile yaptığı bu göriişme. kuşkulan ve eleştirileri arttırdı. Türk kamuoyu. Bay Gülen'i oldukça tanıyor. Bu nedenle bu görüşmede bulunanlardan Türk vanının kim olduğunu az çok biliyoruz. Buna karşılık. kamuoyunun Papalık'a ve Bay Gülen'e kucak açan bugünkü Papa'ya ilişkin pek bir bilgi sahibi olduğu söylenemez. Kuşkusuz. çoğu kişi. Mehmet Ali Ağca'nın ve suç ortaklarının öldürme girişiminde bulundukları Papa'nın Bay Gülen'in gidip görüştüğü Papa olduğunu biliyordur ama daha başkaca bir bilgilen olduğu da pek ilen sürülemez. Papalığın, Hıristiyan evreninin Katolik kesiminin dinsel Önderi olduğunu da herkes bilir ama papalığın eylemli olarak neyle uğraştığı sorusunu da yanıtlayabilecek çok kişi çıkabıleceğini sanmıyorum. Bu nedenle. Bay Gülen'in adı çevresinde yapılan tartışmalara bir katkı olması amacı ile. Papalık ve Papa'ya ilişkin bir iki tarihsel ve güncel gerçeği anmak istiyorum. Bay Gülen'ın de bu gerçekleri bilmediğinden kuşkum yok. Bilseydi. şimdi göreceğimiz gerçekler karşısında, bu görüşme ile övünmek şöyle dursun, oralara kadar gidıp Papa ile hiç görüşmezdi. Ne kı. bunlan bilse de bilmese de. bir kere görüşmüş olduğu için. bu açıdan da kendisine bazı eleştiriler yöneltilebilecektir. Papaların özelliklert Önce şunu belirteyim ki, genelde papalar bizim düşündüğümüz türden din adamlan değillerdi. Bugün de degildir. Halkımız. din adamı denince, saygın, ahlaklı. erdemli. insancıl. sevecen bir kışiyi düşünür. Ne var ki papalar, genelde hiç de bu türden kişiler olmamışlardır. Bay Gülen'in görüştüğü bugünkü Papa üzerinde aşağıda aynca duracağım. Bu nedenle burada önce bu açıdan ve papalığın Haçlı Seferleri'ni nasıl kışkırtıp örgütlediğini bir yana bırakarak kısaca papalık tarihinden birkaç sayfaya bir göz atahm. Sözgelimi. XV yüzyılın ünlü papası VI. Alexander'ın. tarihin yazdığma göre. birçok metresi vardı. Öteki metreslerinden üç çocuğu olmuştu ama en ünlü metresi Vanozza Catanei'den olan iki çocuğu, daha o günlerden başlayarak kıtaplara konu olmuş. çağımızda ise onlann yaşamlan sinema fümlerine de yansımış bulunmaktadır. Bu çocuklanndan kız olanının adı, aşklan ve sapık cinsel eğilimleriv, le ün yapan Lucrezia Borgia idi. Erkek olanına gelince; onun adı da Cesare Borgia!.. Gesare Borgia. yalnız Papa VI. Alexander'ın metreslerinden birinden doğmuş ve o da kız kardeşi gibi ispatlamak istedi. Bu sebeple elverişli ilk firsatı yakaladı. bir sabah Ramiro'yu kıbçla ikiye biçtirdi. \ ücudunun parçalannı da. vanında kanlı bir hançerle biriikte, bir ka/ık üstünde Cesene meydanına diktirdi. Bu kanlı manzara, bir taraftan ruhlan tatmin ederken öte >andan onları hem ha> retten hem de dehşetten dondurdu." (2İ İşte. Gesare Borgia, bu insanlık dışı davranışı Papa adına ve onun kutsal ordulannın başkomutanı olarak yapmıştı!.. Fethullah Gülen ile Papa Jean Paul bir süre önce Vatikan'da bir arava gelmişti. olağandışı cinsel eğilimlere sahip olmakla kalmamıştı. Gesare Borgia, Papa VI. Alexander'ın kutsal ordulannın da başkomutanı idi. Gesare Borgia. tarihte asıl acımasızlığı, hainliği ve kötülüğü ile ün salmış bulunuyor. Bu nedenle de. MachiaveUi onu öve öve bitiremez. Machiavelli'nin adını ve Makyavelizmin ne anlama geldiğini hemen hemen herkes bilir. Ben şunu anımsatmakla yetineyim ki. Machiavelli'nin "Hükümdar"kitabını, Mussolini, yatağının başucunda bulundururmuş. Kaldı ki. Mussolini. "MachiavellTye Giriş" adh bir kitap da yazmış ve bunda Machiavelli'nin görüşleri ile kendi görüşlerini kanıtlamaya çalışmıştır (1). Şimdi gelin. Machiavelli'nin Gesare Borgia'nın pek begenip övdüğü davranışlarından birini bu "Hükümdar" adlı kitabmdan okuyalım: "...halkın gözünde her çeşit sitemden temizlenmek ve sevgisini kazanmak amacı ile, yapılan zulmü kendisine değil de temsikisinin yırtKi yaradıhşına vermek zonında olduklannı onlara Öte yandan, insanlık tarihinin kapkara sayfalannı oluşturan Engizisyon, Papa IX. Gregorius tarafından 1233 vılında özel bir yargı kurulunun oluşturulması ile kesin olarak bıçimlenmıştı. 1557- 1560 yılları arasında iki kez Venedik engizisyonu başkanlığında bulunan ve 1585 > ılında V. Sixtus adı ile papa olan Felice Peretti isc engizisyonu yeniden örgütleyecektir. Engizisvon. 1481'den başlayan dönemde 340.000 kişıyi cezalandırmış. bunlardan 32.000'ı din diri yakılmıştır. Suçlu sayılan kişileri ölüm bile engizisyonun elinden kurtaramıyor. bu kişilerin cesetleri mezardan çıkanlarak yakıhyor ve geride kalmış olan mallanna da, bunlar çocuklarına bırakılmayarak. el konuluyordu. Engizisyon Engizisyonun kimleri suçlu saydığına gelince. bunun en iyi göstergesi Ispanya ve Portekiz'de. önce Yahudilere, arkasından da Araplara yapılanlardır. Din değiştirmeye zorlanan Yahudiler, bunu kabul etmezlerse. duruma göre ya öldürülüyorlar ya da yerlerini yurtlannı bırakıp başka ülkelere göçmeye zorlanıyorlardı. Bilindiği gibi, bu Yahudilerin büyük bir bölümü Osmanlı devleti topraklanna sığınmışlar ve Türkler de onları bağırlarına basmışlardır. Engizisyonun Araplara karşı tutumu, Yahudilere karşı olanından daha acımasız olmuştur. Çünkü, 1502 yılının Şubat ayından Nisan ayı sonuna değin tüm Müslümanların ülkeden çıkıp gitmeleri bildirilmiş, ancak bunlann İslam ülkelenne gidemeyecekleri belirtilmişti. Oy sa Yahudilerin. diledikleri ülkeye gitmelerine olanak tanınmış bulunuyordu. 1572-1585 yılları arasında papalık yapan XIII. Gregorius ise tarihin yazdığı en acımasız insanlardan biriydi. Onun döneminde toplam olarak tam • 15.000 kişi Engizisyon aracılıgı ile öldürülmüştür. Bu Papa'nın insanlık dışı tutumlarının başında da 24 Ağustos 1572'de Paris'te başlayan Aziz Bartolomeus kıyımında Protestanların öldürülmelerini onaylamakla kalmaması, aynca bir de bu kıyımı Roma'da düzenlediği dinsel bir törenle kutsaması gelır. Engizisyonun pek de uzun sayılamayacak bir süre ile sınırlı kaldığı da sanılmamalıdır. Çünkü. Engizisyon 1781 yılına değin ölüm cezalan vermeyi sürdürmüş olduğu gibi. lspanya'da ancak 4 Arahk 1898'de Napoleon tarafından kaldınlabilmiş. onun yenilgisi üzerine 1814"te yeniden kuruimuştur. Kesin olarak kaldınlması 1834 yılına rastlar. Bu arada, şunu da belirtmek yerinde olacak ki, 1555yılındaIV.Paul, papa olunca Ankona'daki Yahudilerin malvarlıklanna el konulmasını ve tutuklanmalannı buyurmuştu. Eğer, bunlar Katolik olurlarsa özgürlüklerine kavuşacaklardı. İlk aşamada Papa'nın bu isteğini geri çeviren 28 erkek veDona Mayora : : adlı bir kadın 1556 yılının Temmuz ayında diri diri yakılacaklardır. Ancak, rutuklanan Yahudiler arasında Osmanlı devleti uyruğuna girmiş ya da öyle gözükenler vardı. Kanuni. Papa'dan Osmanlı uyruğundaki Yahudilerin salıverilerek mallannın da kendilerine geri verilmesini istemiş ve bu istek yerine getirilmeyecek olursa Osmanlı devletinin misillemede bulunacağını da bildirmiştir. Papa, bu Yahudileri bu sert uyan v e istek karşısında bırakmak zorunda kalmış. ama öteki Yahudiler kendilerini bekleyen korkunç yazgıdan kurtulamamışlardır. (3). SÜRECEK (1) George Catlin: "A Histoıy of Political Philosophers ", George Allen and Unvvın Limited, Londra, 1950, s. 719. (2) Mak>avel: "Hükümdar", Çeviren: Vahdi Hatay. Remzi Kitabevi, Istanbul, (tarihsiz). s. 36 (3) M. Franco: "Essai sur L'Histoire des Israelites de L'Empire Ortoman depuis les origines jusqu'a a nos jours." Çentre d' etudes Don Isaac Abravanel. Paris. 1980. 56-57; Kanuni'nin Papa'ya yazdığı yazının metni için bkz. Ahraham Calante: "Documents Officiels Turc concernant lesJuifsde Tıırc/uie." îstanbul, 1931. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(â raksnet.com Askeri darbe mi irtica mı da- ha tehlikeli diye tartışıladursun, asıl tehlike ortaya çıktı: Düşün- ce özgürlüğü. insan Haklann- dan Sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, hazıriayıp Meclis Komisyonlanna yolladı- ğı "Düşünce Özgürlüğü Yasa Tasansı "nın kayıp olduğunu açıkladı. Kayıp haberini duyar duy- maz. iki yankesicinin birgariba- nı çarpma tuzağı aklıma geldi. İki yankesici, gözlerine kestir- dikleri avlarını karşılanna çıkın- ca, sıkı bir kavgaya tutuşur, bu arada parası çarpılacak av, in- sanlık olsun diye kavgayı arala- maya çalışır ve müdahale eder,, yankesiciler işte tam bu ayırma sahnesinde mesleklerini icra ederler. Ellerini kendilerine yar- dım için gelen yurttaşın cebine atarlar ve paraları yürutürler. Darbe mi irtica mı tartışmala- nnı izleyen biz yurttaşlar da tam kavga aralayan avın durumuna düştük. Ağzımıza sürdükleri bir parmak özgürlük balını da orta- • • Düşünce Özgürlüğü Tasansıdan "kaybediverdiler." Deniz Baykal, "ara rejim "tezlerini or- taya attığında DTP lideri Hüsa- mettin Cindoruk, önemli ve doğru bir çıkış yapmıştı ve de- mişti ki "Ara rejim olur mu ol- maz mı diye tartışmak yerine, şu andaki ara rejim yasalannı kaldırmayı ele alsak daha ha- yırtı bir iş yapanz." Günlerdir, ara rejim ve irtica tartışmalannı izliyoruz, tartış- manın taraflarının, demokrasi diye bir dertleri olduğuna ilişkin bir ipucu ne yazık ki elde ede- medik. Milli Güvenlik Kurulu üyeleri, şimdiye kadar bir gün bile, devlet içindeki çeteleri gündemine almadı. Bunu gün- demine almadığı için ne asker üyeler sivillere kızdı, ne de sivil- ler askerlere. Bu konuda arala- rında tam bir uyum olduğu an- laşılıyor. Süleyman Demirel, Deniz Baykal'ın ara rejimden söz et- mesine kızdı ve "Türkiye dar- belerülkesi gibigösteriliyor" di- yerek ülkemizin uluslararası imajının bozulduğunu öne sür- dü. Yıllardır kendi aydınına ezi- yet eden, düşünen, yazan, çi- zen insanlannı hapishanedeçü- rüten, çetelerin bir kanser gibi bütün ülkeyi sarmasına göz yu- man, devlet görevlisi katillerso- kakta dolaşırken gencecik ço- cuklan işkencelerle, ağır hapis cezalanyla cezaevlerine tıkan bu devletin, Türkiye'nin itibarı- nı zedelediğini Sayın Cumhur- başkanfndan hiç işıtmedik. De- mirel, kırk yıla yakın bir süredir bu ülkede en üst düzeyde so- rumluluklar üstlendi, hiç onun çetelerden, aydınlann cezaevi- ne atılmasından dolayı bir şikâ- yeti olduğunu duydunuz mu? Meclis'teki, "Düşünce Öz- güriüğü Yasa Tasansı "nın kay- bolmasından Süleyman Demi- rel'in. askerierin, hükümetin ve- ya muhalefetin rahatsızlık du- yacağını sanıyor musunuz? Böyle bir konu gündeme bile gelmeyecek. hiç şüpheniz ol- masın. Zaten o yasa tasansını da Avrupa'ya, yemin billah ede- rek verdikleri söz nedeniyle ka- leme almışlardı, gürültü patırtı içinde kaybedildi. Kimsenin de umurunda değil. Bu arada ülkenin aydınlan hapishanelerde çürüyecekmiş, çeteler ellerini kollannı sallaya- rak dolaşacakmış, devlet gö- revlileri üîkücü katilleri cezaev- lerinde ziyaret edecekmiş, ne gam! Bu konular Milli Güvenlik Kurulu'nun gündemine bir gün bile gelmeyecek, artık buna ke- sinlikle inandım. Mesut Yılmaz hükümeti iş- başına geldiğinden bu yana de- mokratikleşme konusunda bir tek adım bile atmadı. Hükümet programında belirtilen değişik- liklerin hiçbiri yerine getirilmedi, hatta bu arada hazırlanan tasa- nlar bile ortadan yok olup, bu- hariaştı. Askerlerin irtica adını verdikleri siyasi İslam işte hep bu kafalann yönetiminde büyü- yüp gelişti. Sola ve özgürlüğe düşman kafalar ırkçılığı ve dini sömürdüler ve büyüttüler. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekretertiği bir kez de işin bu yanını araştırma ihtiyacını his- setti mi? Bundan böyle. bu tür bir çalışma içine gireceği ihti- mali var mı? O Batı Çalışma Gu- ruplan, Demokrasi Çalışma Gruplan hiç böyle bir rahatsız- lığı dile getirdiler mi? Solcu ve demokrat yurttaş- lann hakkındaki MİT raporlan yüz sene geçse bile peşlerin- den gelir. Devletimiz, bu konu- da çok duyaıiı. Peki ya dincilik, darbecilik, ırkçılık, siyasi cina- yetler? Bunların ise sürekli dos- yalan kaybolur, tıpkı "düşünce özgürlüğüyasa tasansı "nda ol- duğu gibi. Siz darbeye karşı ol- sanız ne yazar? Irticaya karşı ol- sanız ne yazar? GLOBALPOLİTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU 150 Yıldır ListeBaşı 150 yıl önce geçen ay, 1848 devrimlerindense yal- nızca iki hafta önce yayımlanan Komünist Manifes- to, o günden beri dünyada en çok satan kitaplar lis- tesinden hiç çıkmadı. Komünist Manifesto, daha 1917 devrimi gerçekleşmeden, 30 dilde (üç Japon- ca, bir de Çince dahil) yüzlerce baskı yapmıştı. Ame- rikan Komünist Partisi ile Ingiliz Komünist Partisi, 1932'de Manifesto'yu biriikte yayımladıklarında yüz binlerce adet bastırdılar. Manifesto 'nun bu 1932 bas- kısı. hâlâ ingilizcede bir defada yapılan en büyük kit- lesel basım olmaya devam ediyor. Manifesto'nun 150. yılı nedeniyle dünyanın en önemli gazete ve der- gilerinde özel yazılar yayımlandı. bu 23 sayfalık kü- çük kitapçığın güncelliği tekrar tekrar tartışıldı. Bu konuda bır sempozyum düzenleyen Los Angetes Times gazetesinin editörüne göre, "Komünist Ma- nifesto ile Charies Darv/ın 'in Tüherin Kökeni 19. yüz- yılın hiç şüphesiz en önemli iki kitabıydı"... ''Manifes- to 'daki düşünceler ise hiç tartışmasız birşekildeyüz- yılımızı biçimlendirmişti." Tarihçi Hosbavvm'a göre, "incil'den sonra en etkili kitaptı" (The Guardian). Komünizmin öldüğü söylenirken, "tarihin sonunun geldiği" savunulurken. artık kapitalizm sonrası top- luma geçildiğini ciddi ciddi ileri sürenlere rastlanırken, 150 yıllık bir broşüre gösterilen bu ilginin nedeni ne? Acaba "burjuvazinin dini olan serbest ticaretin" yı- kıcı ellerinde "sabit olan her şeyin, kemikleşmiş iliş- kilenn darmadağın olduğu"... "katı olan herşeyin ha- vada eriyip gıttiği, kutsal olan her şeyin ayaklar altı- na alındığı..." satırlarıyla Manifesto'da çizilen resmin günümüz dünyasına korkutucu şekilde benzemesin- den mi? Yoksa Manifesto'daki "Burjuvazi dünya pazarını kullanarak her ülkedeki üretim ve tüketime uluslara- rası birkarakter vermıştir"... saptamasını, muazzam üretici güçleri harekete geçiren burjuvazinin bunlan kontrol edemeyeceğine, bu süreçte üretim ilişkileri- nin yarattıkları toplumsal zengınliklerle uyumsuzluğa düşeceğine ilişkin analizleri, günümüz dünyasına hiç değiştirmeye gerek kalmadan uygulayabileceğimizi bilmemizden mi? Yoksa Manifesto'nun tespit ettiği gibiulusal, "hükümetlenn, gözlenmizin önündegide- rek uluslararası sermayenin bürokratlanna dönüş- meye başlamış olmasından"; Çok Taraflı Yatınm An- /aşması'nın amaçladığı gibi ellerinde kalan son ulu- sal egemenlik yetkilerınin de alınmak üzere olmasın- dan rrw? Belki de bu itginin, bir diğer nedeni de özellikle As- ya krizini izlediğimız sıralarda şu olabilir: Manifesto burjuva toplumunun, çok büyük dönüştürücü dina- miğe sahip olmasına karşın, temelde istikrarlı ve ebe- di olmadığını saptar. Bu istikrarsızlığın içinde, kendi- ni aşın üretim krizleri biçiminde açığa vuran genel krizlerinin neredeyse düzenli aralıklarla ve engellene- mez bir şekilde gelip kapıya dayandığına işaret ed- er. Yalnız annelerden oluşan ailelenn sayısının, boşan- malann, sokakta yaşayan çocuklann, cinsellik tica- retinin hızla yükseldiğı günümüz açısından da Mani- festo'da ilginç tespitler var: Sermaye birikimi süreci aileyi parçalar. kadını ve çocukları yaşlanna bakma- dan kitleler halinde üretime çeker... Manifesto yazıl- <Jığı sifada dünyanın çok ufak bir kesiminde gerçely- -tefi'kapitalist ilişkiler egemendi; dünya nüfusunün • yüzde 95'i köy cemaatlerinin prekapitalist ilişkilefi içinde yaşıyorlardı. Bugün kapitalizm dünyanın he- men her köşesine nüfuz etmiş durumda, işçi sınıfry- sa, diğer bir deyişle üretim aracına sahip olmadığın- dan yaşayabilmek için işgücünü satan insanlar, dün- ya nüfusunün çok büyük bir kısmını oluşturuyor. Bu tarifi ücretlıler olarak genişletirsek, Manifesto'da işa- ret edilen, toplum sayıları giderek azalan işverenler- le, sayıları giderek artan işçiler arasındaki kutuplaş- ma sürecinin sürmekte olduğunu söyleyebiliriz. Ma- nifesto başka iki kutuplaşmaya daha değinir. Burju- vazinin karşısındaki sınıflar arasında en devrimci (di- ğer bir deyişle en radikal değişiklikleri yapabilecek) sınrf, işçi sınıfıdır. lkincisı, gelecekte toplumun önün- de iki yol vardır: Sosyalizm ya da barbarlık. 150 yıldır Manifesto tekrar tekrar tartışılıyor, bitip tükenmek bilmeyen sert eleştirilere uğruyor, öngörü- leri yüzlerce defa "çürütüldükten" sonra yeniden çü- rütülmek üzere "son bir kez" daha tekrar masaya ya- tınlıyor. Bir türlü sonu gelmeyen bu çabalann arka- sında; belki de derinden derine Manifesto'da yapılan tespitlerin, gerçeği tümüyle yansrtmasa bile, içinde yaşadığımız toplumun temel özelliklerine, dinamikle- rine en yakın resmi bize sunuyor ve bunun da "res- mi teorı ve ıdeolofıyi" rahatsız ediyor olması yatıyor. Tabii kendısinden önce ve sonra yazılan tüm diğer siyasi manifestolann unutulupgitmesinerağmen Ko- münist Manifesto'nun hâlâ ilgi çekmesınin bir diğer nedeni de tarihçi, yazar (1963 Buchner Ödülü) Hans Magnus Enzensberger'ın dedığı gibi en yuksek so- yutlamalara dayanan propagandayı, en somut aji- tasyonla birleştirmeyi beceren bir edebiyat şaheseri olmasıdır. Manifesto, "Katı olan her şey erıyor" söz- cüklerini taşıyan paragraflyla, modern zamanların en temel özelliğıni, tüm modemist akımı harekete geçi- recek "baş dönmesını", hatta olumsuzlamanın diya- lektiğini yakalayan ilk metindir. Engels'le biriikte bu satırları yazan Kari Marx ise VValter Benjamin'in sözleriyle, hâlâ en büyük "L'artiste demolisseur" (yer- leşik biçimleri ve tarzları yıkan sanatçı) olmaya devam ediyor... îstanbul üniversitesi Oğrenciye faşist saldırıya protesto tstanbul Haber Servis- İstanbul Üniversitesi (İÜ) Merkez Kampusu önünde 16 Mart 1978 günü 7 kişinin katledilmesi. 41'ınin de yaralanmasıyla sonuçlanan faşist saldın, bir grup öğrenci tarafından protesto edildi. Eczacılık Fakültesi önünde dün >apılan açıklamada. öğrencilerin afiş astıklan sırada saldınya uğradıklan belirtildi. Ölaylar sırasında yüzünden yaralanan Özlem Özkan adlı öğrenci, saldınya uğradıklan halde polisin 8 kişiyi gözaltına aldığını söyledi. "Çeteler Meclis "te öğrencilerhapiste" sloganını atan grup. çevreye afiş astıktan sonra sessizce dağıldı. DÎNOZOR HER EVİN ACİL İHTİYACI C I K T I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle