23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1998 ÇARŞAMBA 12 KULTUR Pertev Naili Boratav, yanm yüzyıllık emeği arşivinin 'sahibine' dönmesini istiyordu Türk lıalld>iliıııiııiıı pıısulasıydıoksan yaşmdayım. Çeşitli araştırmalanmda, yayınlanmda bu arşiv malzemesinin sadece bir bölümünü kullanabildim. Arşivimin benden sonra yitip gitmemesi son yıllanmm ana sorunlanndan biri olmuştur. Sorun halk kültürümüzün tekrar ulaşılamayacak ürünlerinin heba olmasıdır. u arşivin, halen Fransa'da bulunmasının ana nedeni, neredeyse yanm yüzyıl önce beni Türkiye dışında çalışmaya zorlayan etkenlerdir; yani o dönemin devlet güçleridir. Belki de bugünün hükümetleri, arşivin tekrar Türkiye'ye kazandınlmasına katkı yaparak bir 'telafi' yükümlülüğü hissederler. KüJtürSenisi - "kuşağının aeı çektirilen gönül ve bilim adamı. bugün klasikleşmiş araştırmala- nyla Türk halkbiliminin pertav- SIH ve pusulası" Pertev Naili Bo- ratav. yaşamını. Anadolu halkı- nın kültürüne. bu kültürün araş- tınlmasına ve dünyav a tanıtılma- sına adadı. ABD \e Fransa'da Anadolu kültürünü tanıtan mu- dzzam bir arşıv oluşturdu. Tek partı döneminde Niyazi Berkes \e Behice Boran'la birlıkte yurt- dışında düşünmeye \ e çalışmaya zorlandığı halde ne halkına ne de halkının kültürüne sırt çe\irdi. Yurtdışına çıktığında ancak 7 yıl sonra yanına aldırtabildıği eşi Ha\riinisaBoratav veöğrencıle- rı aracılığıvla çalışmalarını sür- dürdü. Sıpanş ettığı alan araştır- malannı eşı ve öğrencılen yürüt- •tü. Kendısıne postayla ulaştınlan ham bulgular üzerinde çalıştı. jonlan derledi ve dünvanın baş- vuru kaynaklan arasına soktu. 190"7 \ ılında. bugün Bulgaristan sınırlannda kalan Darıdere'de dünvavagelir. Balkan Sa\aşı'mn çıkmasıv la da. daha o beş yaşın- 1 dayken Türkiye'ye göç eden aı- lesı. 1924'te Kumkapı Fransız Koleji'ndebaşladığıortaöğreni- mini 1927"de İstanbul Erkek Lı- sesi'nde tamamlar Halk külrü- . rüyle ılgılı çaiışmalan ta o gün- lere, lisc son sınıftayken babası- nın kaymakamlık vaptığı Mu- durnu'da halk türkülenni derle- meye başlamasına kadar uzanır. Aynı vıl İstanbul Üni\ersitesı Edebivat Fakültesi'ne gırerken masallarla. halk türküleriv le, ge- lenek göreneklerle olan ılişkisi- nı bir hobı olmanın ötesinde bir mesleğe. dahası bir vaşam biçi- mıne dönüştürme kararı vardır aklında. Üniversite bıtirme tezi Köroğtu Destanı bu alanda ya- pılmış ılk bılımsel araştırmadır. Dıplomasını aldıktan sonra 1932 yılına kadar hocası Fuad Köprii- lü'nün asıstanı olarak aynı ünı- \ersıteye bağlı Türkiyat Enstitü- sü'nde çalışır. Kara listeye alınması O sıralarda öğrencilerıyle bir- lıkte araştırma gezısi düzenle- mıştır. İstanbul 'dan gelen grup, Konya KızÖğretmenOkulu'nda kalacaktır. Okulun edebiyat öğ- rermenı Hayrinisa Hanım'la o ilk karşılaşma. bir ikı yıl sonra 193-Tü \935'e bağlayan yılbaşı gecesı son derece mütevazı bir evlılıklenoktalanır. Borata\"ın Niyazi Berkes ve Behice Boran gıbi polıtik ağırlık- lı felsefe derslen \ermemesine karşın kara listeye alınma öykü- sü ta öğrencilik yıllanna dayanı- yor FakültevızıyaretedenDahi- live Vekili'nin resmi tarih oluş- turma çabalannı eleştiren Zeki Velid-i Togan ıçin "Ben onun öf- rencisi olsaydım utanç duvar- dım" demesine tepkı gösteren öğrencıler arasında Borata\ da \ar. Dahılıye Vekılı'ne "Biz o- nun öğrencisi olmaktan gurur duvuvonız" dıyen Boratav "ın bozuk sicili Almanya vıllannda katmerlenıyor. Konva'vaedebıvatöğretmeni olarak sürülen Borata\. 4 vı! sü- ren bu görev ın ardından araştır- ma v apmak üzere devlet bursuy- \a Almanya'ya gıdiyor. Borata\. faşizmm güçlendıği bu yıllarda Berlın de Yahudı bir ailenın e\ ın- de kalıvor. Özel sohbetlerde Hit- Jer'i eleştiren Boratav Alman- >a'da nıüfettiş olarak göre\ ya- fan Reşat Şemsettin Sirer'e jur- nallenryor. Derhal bursu kesılen Borata\. I \ıl sonra Türkiye'ye geri çağrılıyor. ABD'de kütüphane f Almanya dönüşünde Ankara fclniversıtesi Dıl Tarih \ e Coğraf- ya Fakiiltesi'nde doçent olarak göreve başlıyor. Ancak Türki- Je'de faşıst hareket bu yıllarda ft5rnanı>a geçmıştir. Üniversite- üen \e Türime'den ayrılmava fâdar \aran öyküyü Havrünisa boratav an)atıyor:*Pertev.Ni>va- a Berkes ve Behice Boran'la bir- liKte'YurtveDünva' dergisiniçı- kiarmava başladı. Derslerinde ve araştırmalannda 'görevlerinı körüvekullandıklan'gerekçesiv- le üçü hakkında kovuşturma. iki yıl sonra dava açüdı. Dava bera- atle sonuçlandı. Bu arada 1948 yıiı bütçesi tartışılırken CHP'B \e DP'li milletvekiJleri aynı konu\ u Meclis'e getirdiler. üniversiteler- de 'kocakan masallanyla uğraş- mak ıçm para harcanmasınf ,a>- nca bu rür si\asal görüşleri olan kişilerin ünhersitderde banndı- nlmasını >e onlan sa\ unanlan da deştirdiler. Hukuk öğrencilerinin Ökulu basnıası sırasında dekan yere \atınlarak sırtında isrifası >azıldı ve kendisine imza ettirildi. 91 >aşında yitirdiğimiz Prof. Dr. Perte\ Naili Boratav; yaşamının 63 vılını pa> laştığı. biıiikte çalışüğı Havrünisa Boratav Ue. 'Bizesadece utancınıyaşamakdüşüyor' SALİM RIZA KIRKPINAR 60 senelık arkadaşımdı. Bırlikte çok iyı günlerımız geçtı. Asıl kayıp memleketi- mız içın. Lluslararası bir ilim adamını > i- tırdik. Pans'te uzun yıllar kaldık ikımiz de. Ogullannın ıkısı de babasının izinden yürü\or İLHAN CÜLEK Eşı Hayrünisa Hanım'la önceki gün gö- rüştüğümde Pertev NailiBev'in sağlığınm düzelmeye başladığını \e küçük bırame- lıyat ıçın bir klıniğe gönderdiklerini söy- lemıştı. Yalnız kaldığı ıçin üzüntü- lüydü. ancak Perte\ Nailı Bey'in lyileşeceğı umuduyla mutlu olmuş- tu. Türkiye Yazarlar Sendikasf yla ortaklaşa düzenledigımiz törenle ülkesinde son bir kez daha hatırlan- dığı ıçın Behice Boran. Niyazi Ber- kes gibi boynu bükük gıtmedi. Çok büjük bir ka> ıp ama yine de bö> le bir tören gerçekleştırmenin huzuru- nu yaşıyoruz. MEMET FUAT Türkıye'nın kendisini gerçekten seven çocuklanndan bırı daha gur- bette öldü. Başı sağ olsun... Bize sadece utancını yaşamak düşüyor... KORKUT BORATAV Babam folkloru. halk edebiyatı- nı bılım düzeyıne çıkaran ilk insan- lardan bırıydi. Bundan 50 yıl önce Halk Partisı iktıdan tarafından Be- hice Boran, Niyazi Berkes'le birlik- te üni\ersiteden ve ülkesinden uzaklaştınldı. çalışmalarını Fran- sa'da sürdürmek zorunda kaldı. Bu süre ıçınde ülkesinden de kopmadı. Son dönemdeortamın değişmesiy- le birlıkte Kültür Bakanlığı tarafın- dan onur ödülü verildı. ancak bu yapılan haksızlıkları unutturmadı. Ölümüne dek bu konuda çalıştı \e çalışmalarını Fransa'da sürdürdü. ATAOL BEHRAMOCLU Halkbiliminin büyük ustası, bılge ve yurtse\eraydın Pertev Naili Boratav'ı yi- tırmış olmanın üzüntüsü ıçındeyiz. Pertev Naılı Boratav "ı sonsuzluğa ugurlarken. ar- şı\ ının Türkiye'ye bir an önce getınlme- sı. değerli çalışmalannın öğrencılerince burada sürdürüİmesı. onun anısına saygı- nın hepımıze yükledığı görev dır. Boratav. önce yapıtlarıyla. sonra da Parıs'teki sür- gün yıllannda kişisel olarak tanımak ve dost olmak onuruna erdığım bir çağdaşı- mızdı. Pertev Hoca'nın yarım yüzyıldır çalışmalannı ülke dışında sürdürmek zo- runda bırakılışı ve Parıs'te ölümüyle Nâ- am Hikmet. ^ ılmaz Güney, Niyazi Ber- kes. Behice Boran. MuzaİTer Şerif gibi büyük bir çağdaşımız daha yurdundan uzakta yaşama v eda etti. Bu ölümler Tür- kiye"de sıyasal yönetimlerın de utancı sa- yılmalıdır. Pertev Naılı Boratav'lara ken- di ülkesinde yaşamak ve çalışmak olana- ğı sağlamayan yönetimlerın. bu ülkenin halkına da verebılecegi bir şey yoktur. MUHSINE HELİMOĞLU YAVUZ Pertev Naili Hoca'nın yurtdışına gidiş nedeni ve hâlâ bu koşullann sürüvorol- ması çok önemlı Hoca arşıvıni ülkesine göndermek istiyordu Bu çok soylu bir davranış. çünkü ülkesı onun yaşamasına olanaktanımadı. Pertev Naili Boratav adı- na düzenlenen gecede eşıyle birlıkte ken- dılerine yapılan haksizhğı bagışladıklan- nı belirttiler. Boratav Hoca'nın arşivinin ülkesine getirileceğınden endişeüyim. Pertev Naili Boratav gıbi çok değerli bir insana sahıp çıkamadık. Onun ekolünden gelen bir halkbılimcı olarak ölümünün bu- ruk üzüntüsü ıçindevim. SÜKRAN KURDAKUL Dünvaya çalışmak ıçın gelmiş izlenimi veren büyük sabır adamlanndan biriydi Pertev Naili Boratav. 70 yılı aşan bu uzun çalışma döneminden çağdaş kültürümüz çok önemli kazanımlar elde etmiştir. In- san, yurt ve dünya gibi çağdaş kültür ve edebiyatımıza ışık tutan. dergilerdeki ya- zılarından oluşan Folklor ve Edebiyat ki- tabı. anıt yapıtlardan bıridir. Halk şıinmi- zın eskımeyen değerlerının yaratılannı günışığma çıkaran Boratav. Dıl-Tarih Coğrafya Fakültesı'nde kısa süre öğretim üyeliğinde de kendisinden sonra gelen ku- şaklara araştırma, yöntem ve sabnnı var- lığıyla göstermıştır. Dönemin politikacı- larıkürsüsünükaldırıncaya kadar yetiştir- dığı tlhan Başgöz gibi bilim adamlan, es- ki kültürü günümüze bağlama geleneğı- nin sürdürücüsü oldular. Bızim değerinı nankörce yadsıdıgımız bu çalışma anıtına Batı'nın layık olduğu önemı vermesi. bugün de bizi düşündürme- lıdır. METİN TURAN Türk halk kültürünün bılimsel bir disiplin içerisinde ele alınmasının mıman. kuşkusuz Pertev Naılı Bora- tav 'dır. Onun DTCF'de kökleştirme- ye çalıştığı bilimsel anlayış. ne yazık kı Türkiye "deki nıuhafazakârdüşün- ce iklımıne göre değildi. Kendı ulu- sunun vetıştırdığı değerlerden; Yu- nus Emre'den. Nasreddin Hoca dan. Nesimi'den korkan; gerçeklik karşı- sında beynının çeperlen yıkılan ın- sanların Boratav veonungibılenan- laması da olası değildi. Bu bakım- dan. beyin tukaralığının yaşandığı bir ortamda. ufkunu çarptığı labi- rentlerle sınırlanmışlann Pertev Na- ili Boratav "ı da tıpkı Nasreddin Ho- ca. Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre gıbi anlamamaları doğaldır. Son günlennde bile, ömrünü adadı- ğı 'arşiv'ının, ülkesine getirilmesi volundaki duyarlığıyla. Pertev Hoca > urtseverliğın. memleketi sevme ül- Lüsünün nasıl bir erdem olduğunu orkese göstermiştir. MEHMET BAŞARAN tikemızın yetıştırdiği seçkin halkbilimcilerden birisiydi. Ülke- mizdeçalışması yasaklandı veyapıt- lanm yurtdış.ında vermek zorunda kaldı. Türk sanatı ve bilimi için bü- yük bir kayıp. 194O'lı yıllarda Hasanoğ- lan Yüksek Köy Enstitüsü'nde masal der- leme konusunda bırbildiri sunmuştu. ORHAN SİLİER Pertev Naili Boratav 'ı, büyük haksızlık- lara uğramasına karşılık. ülkesıyle bağla- rını, bilimsel çalışmalarının verimlilığıni kaybetmemeyi başaran bir büyük aydın olarak değerlendinyorum. Boratav'ın .Anadolu'nun zengınliklerini dar kalıpla- ra sokmadan bir kültür hazinesi olarak gö- zümüze sermekle gösterdiği başanyı yüz- lerce araştırmacı 2000'li yıllarda değer- lendirecekJerdir. Sonuçta Berkes, Boran \e Bora- tav'ın ünhersitevle ilişkisi kesil- di. Kürsüleri de lağvedildi. Dört jıl bovıınca açığa alınma maaşıy- İa geçinmek zorunda kaldık Çok sıkıntı çektik. Sonunda Pertev, Meclis'e bir dilekçe vererek memleketin herhangi bir verinde memuriyet istedi. Ancak bu di- lekçemize bugüne kadar bir va- nıt alamadık. Ama o boş durma- dı. ABD'deStanford İniversite- si Hoover Enstitüsü kitaplığının Türkçe bölümünün kuruluşunu vönetti. Türkive'ye ancak 1983 yılında Sedat Sımavı Ödülü'nü aimak üzere geldi." Dört yıl boyunca "hamallığı andıran" bir çalışma sonunda. bugün Stanford Cnıversitesi'nde Boratav'ın admı taşıyan bir Türk folklor araştırmalan kürüphane- si oluşur. O sırada bir Amerikalı meslektaşı onu Amerika'ya ça- ğırır. Ama vize alamaz. Eşınin önerisine uyarak Fransa'ya gi- der: vıze beklemek içın. Uzun bir bekleyişten sonra adının bir tür kara listede olduğunu öğrenir. Bu arada Fransa Bilimsel Araş- tırmalar Ulusal Merkezi onu bünyesıne kabul eder. Boratav emeklı oluncaya kadar Türk folklorunu dünyav a tanıtmak amacıyla Türkçe'nin yani sıra Fransızca. Almanca ve Macarca çok sayıda eser v enr. "Az Gittik L zGittik". "Zaman Zaman İçin- de". "Köroğlu Destanı". "Folklor ve Edebiyar. "Halk Hikayeleri ve Halk Hikaveciliği" (Adam Ya- vınlarıl. "100 SorudaTürkFolk- İoru" v e -100 soruda Türk Halk EdebiyatT (Gerçek Yayınevi) Türkçe"de yayımlanan kitaplan arasında yer alan Prof. Dr. Pertev Naili Boratav. yirminci ve en önemli çalışmastnı Nasreddin Hoca'ya ayırmıştı 42>ıllıkbir çabav la > azdığı, "60 viÛık ortak yaşam" bo> unca kendısıne hep destek ve yardımcı olmuş eşıne ıthafettığı "Nasreddin Hoca" ça- lışması önce Yapı Kredi Yayınla- n tarafından basıldı. Ancak bazı fıkralan "müstehcen" bulunarak dağıtımı durduruldu. Kitap. Ede- biyatçılar Derneğı tarafından ye- niden basıldı. Boratav. arşıvinin yeniden Türkıye'ye kazandınlması, tek- rar 'sahibine' dönebilmesi için yaptığı çağnda katkı ve destek istedi. Boratav iki gün önce ya- yımlanan son kitabı 'Üniversite- de Cadı Kazanı'nı ise gurbette ölen iki arkadaşı Behice Boran ve Niyazi Berkes'e adamıştı. Çağn Bu mektubu Türk halkbilimi ve halk edebiyatma ait zengin bir bil- gi hazinesinin yeniden Türkiye'ye kazandınlması için birçağn olarak kaleme aldım. Destekleyeceğinızi umuyorum. Neredeyse yetmiş beş yıl önce bir lise öğrenctsi iken halkbihmi ve halk edebiyatı malzemelerini doğ- rudan halktan derlemeye başladım. Sonraki yıllarbu çabaya ögrencile- rim, asistanlanm, eşim, çok sayıda gönüllüaraştıncı dakatıldılar. Hal- kımızın inançlan. gelenekleri. gö- renekleri. masallan, menkıbeleri. türküien, şiirleri, tekerlemeleri, oyunlan üzerinde Türkıye'nın çok çeşitli yörelerini ıçeren zengin bir arşiv oluşturdum. Elli yıl kadar ön- ce Türkiye üniversitelerinde kay- natılan bircadı kazanı sonunda. bir TBMM karan ile Ankara Cniver- sitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakül- tesi'ndeki görevünden uzaklaştınl- dım. Bilimsel çalışmalarımı Fran- sa'da CNRS'te sürdürmek zorunda kaldım. Arşivimi Fransa'ya taşı- dım. Fırsat buldukça Türkiye'ye gelerek Balkanlar'daki Türk toplu- luklanna, yurtdışındaki arşivlere ulaşarak halkbilimi ve halk edebi- yatı derlemelerimi sürdürdüm. Doksan yaşmdayım. Çeşitli araş- tırmalanmda. yay ımlanmda bu ar- şiv malzemesinin sadece bir bölü- münü kullanabildim. Arşivimin benden sonra yitip gitmemesi son yıllanmm ana sorunlanndan biri olmuştur. Sonraki bilimsel kuşak- lann ve kamuoyunun yararlanma- sını saglamak üzere bu malzemeyi sahiplenecek Türkiye'den hiçbir ki- şi veya kurum uzun yıllar ortaya çıkmadı. On yıl kadar önce Paris Nanterre Üniversitesı'nden Prof,. Dr. Altan Gökalp arşivımın kendj,,, üniversitesijıe emaneten verilmesi- ni önerdi. Üniversite yetkilileriyle "istek vukuunda arşiv malzenıesi- nin Türkiv e'ye kopvalanarak akta- nlmasına müsaadeetmeleri" koşu- luylaanlaştık. Eiımdekı dosyalann önemli bir bölümünü Nanterre Üniversitesi'ne devrettim. Türk halkbilimi ve halk edebi- yatı üzerindekı bu çok zengin bil- gi birikimi şu anda bir Fransız üni- versitesinin tasamıfu aitındadır. Cniversite ilgilenen araştırmacıla- ra arşivi açabilmekle birlikte. kay- nak kısıtlan nedeniyle malzemenin tümünün kataloglanmasını. bilgi- sayarortamına geçirilmesini sağla- yamamıştır. Buarşive şu anda Tür- kiye"deki araştıncılar. ilgililer fi- ilen ulaşamamaktadır. Önümüzde- ki yıllarda durumun düzeleceğine ait herhangi bir belirti de yoktur. Sözünü ettiğim bilgi hazinesini, de- ğişen ve modernleşen toplum ko- sullannda, çalışılan araştırmalar ile tekrarderlemek ve edinmek de im- kânsızlaşmıştır. Sorun, benim ya- nm yüzyılı aşan emeğimin heba ol- ması değıldir. Halk kültürümüzün tekrar ulaşılamayacak ürünlerinin heba olmasıdır. Yapılması gerekenler nelerdir? Birinci olarak Nanterre Üniversite- si'ndeki arşiv malzemesinin tümü- nün tercihan scanning, olmazsa fo- tokopi yoluyla Türkiye'ye aktanl- ması gereklidir. Ikirtci olarak mal- zemenin bilimsel normlara uygun bir biçim ve nitelikte sınıflanması ve kataioglanması: bunun için de uzmanların bulunması ve bu işe tahsisi gerekir. Öncü olarak arşiv bilgilerinin araştıncılann kullanı- mma imkân verecek kurumsal me- kânlarda ve koşullarda bulundurul- ması gereklidir. Ve sonuncu olarak da bu aşamalan üstlenebilecek, kı- sacası konuyu tümüyle sahiplene- cek bir kurumun veya kurumlann ortaya çıkması gereklidir. Tarih Vakfi'nın bu tür bir sahiplenmeye aday olmasmı memnuniyetle karşı- lıyorum. En azından bir üniversite ileyapılacak işbirliğinin de çok ya- rarlı olacağmı düşünüyorum. Sözü geçen aşamalann hepsi. farklı boyutlarda finansal kaynak gerektirrnektedir. Bu arşivin halen Fransa'da bulunmasının ana nede- ni, neredeyse yanm yüzyıl öncebe- ni Türkiye dışında çalışmaya zor- layan etkenlerdir; yani o dönemin de\ let güçleridir. Belki de bugünün hükümetleri. KültürBakanlığı ara- cıhğıyla, arşivin tekrar Türkiye'ye kazandırılmasma katkı yaparak bir 'telafr yükümlülüğü hissederler. Türkiye'ye. Türk halkına ait bir bilgi hazinesinin tekrar sahibine' dönebilmesi için katkılannızı. des- teklerinizi bekliyorum. Pertev Naili Boratav DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇt Balkon Jean Genet'nin Balkon oyunu, sahneleyenler için de izleyenler için de zor bir oyun. "Uyumsuz- luk Tiyatrosu" olarak da tanımlanan Genet tiyat- rosunun zorluğu daha yazann kimliğinden başlı- yor. Dünyada düzen adına ne varsa tümüne bayrak açmış bir yazar Genet. Mülkiyetten ahlaka, tüm toplumsal değerlere karşı çıkan bir anarşist. Yazarlığında da elbette alışılmış yapılarla yetin- mesi beklenilemezdi kendisinden. Balkon'u ya- zarken çıkış noktası olarak Ispanya Iç Savaşı'nı al- m»ş. Dışarıda iç savaşın sürdüğü bir ülkede, yöneti- ci sınıf temsilcilerinin isteklerine yanıt veren lüks bir genelevde geçiyor oyun. Birinci perdede sıra- sıyla din adamının, yargıcın ve generalin fantezi dünyalarını izliyoruz. BunuePin Gündüz Güzeli'nin genelev sahnelerini anımsatıyor bu yanıyla oyun. Bu sahnelerle gerçek hayattaki kişiliklerini tanıyo- ruz bu egemenlerin: ne denli aşağılık, zavallı olduk- ları ve ancak iktidarlarıyla kişilik bulabildiklerini... Ikincı perde ile birlikte oyunda bir tema açılma- sı oluyor. Pek çok yan tema sahnede yer buluyor. Dışandaki savaş genelevin kapısına dek yakla- şır. Ülkenin emniyet müdürü de içlerinde; konuk- larevde mahsur kalırlar. Sarayı bombalanan ülke- nin kraliçesi ortadan yok olmuştur. Diplomatlar, bir planla yerine genelevin patroniçesini kraliçe yaparlar. Genelev kızlarından biri ise devrimcilerin simge- si olur. Devrimci kahramanların hesaplaşmalannı, yıkmaya çalıştıkları düzenin değerlerine sahip ol- dukça nasıl çıkmazlar içinde kalacaklarını izleriz. Kendisine dev bir anıtmezar yaptırmayı düşle- yen emniyet müdürü. bu isteğini ancak genelev- de bir fantezi olarak gerçekleştirebilir vb... Bu denli zor bir oyunun sahnelenmesindeki güç- lükler, tiyatromuzda pek rastlanmadık ölçüde us- ta kadroların bir araya gelmesiyle aşılmış. Bütün rollerde tiyatro dünyamızın seçkin isimlerinin ya- nında, yönetmenden sahne ve gıysi tasarımına, müzikten oyun afişinin hazırlanmasına dek alan- larının ustaları karşımıza çıkıyor. İzleyenler açısından da oyunun iki güçlük içer- diği söylenebilir: Birincisi; tutucu yönleri olan bi- riyseniz, şaşırtıcı, hatta irkiltici sahnelerle dolu oyundan tedirgin olabilirsiniz. Ama oyunun yazılış amacının da bu olduğu unutulmamalı. Ikincisi; tam üç saat süren oyunun zaman za- man çetrefilleşen kurgusu. Dikkatli bir izleyici de- ğilseniz, özellikle ikincı perdede kimı ayrıntıları ka- çırabilirsiniz. Balkon 'da yüzyılımızın öncü tiyatrosunun öteki isimleri Samuel Beckett ve Eugene lonesco'nun oyunlarında da görülen karmaşık kimlik sorunla- nnın işlenmesi ise oyunun asıl izleyiciyi zorlayan yanını oluşturuyor. Oyun kahramanlarının ayna karşısına geçip, kendileriyle, daha doğrusu iç dün- yalanyla hesaplaştıkları bölümler, son derece ba- şarıyla sahnelenmiş olsalar da metinlerin izlene- bilmesi yine de kolay olmuyor. Tiyatro Stüdyosu, oyunu o denli görkemli bir sahnelemeyle sunuyor ki seyirci olarak bu görsel zenginlik karşısında koltuğunuzda büyülenip kal- maktan başka bir şey gelmiyor elinizden. Oyun bittiğinde ise yukarıda sıraladığım neden- lerle oyunu yeniden görme isteğiyle ayrılıyorsunuz salondan. Son olarak oyunun yazan Jean Genet üstüne daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler için Metis Ya- yınları'nın seçkiler dızisinden çıkan Açık Düşman (Yayına hazırlayan ve çeviren: Sosi Dolanoğlu) adlı yapttı öneririm. Ceyhun AtufKansu Şiir ÖdülüAhmet Uysal'ın ANKARA (Cumhuri- vetBürosu)-Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü bu yıl "Suyla Sınanmış Şiir- ler" adlı dosyası ile Ahmet Uysal kazandı. Gülten Akın, Müslim Çelik, Refık Durbaş. Şük- rü Erbaş, Salih Bolat Ba- har Gökler ve Emin Öz- demir'den oluşan Ceyhun AtufKansu ŞiirÖdülü Se- çici Kurulu. 31 yapıt üze- rinde yaptığı değerlendir- me sonucunda. ödülü Ah- met Uysal'ın yapıtına oy- çokluğu ile verdi. Uysal krnıdir? Kansu ödülünü kazanan Ahmet Uysal. 1938 Balı- kesir doğumlu. Emekli il- köğretim müfettışi olan Uysal, ilk şıırlerini Şaırler Yaprağı. Demet. Imece. Çaltı. Yelken. llgaz. Türk Sanatı, Varlık gibi dergi- lerde yayımlattı. Çok sayı- da çocuk kitabı bulunan Uysal'ın ilk şiir kitabı olan "Sularta" adlı yapıtı 1994 yılında yayımlandı. 1975'te 12. Antalya Film Festivalı öykü yanşmasın- damansiyon. 1992'deDa- mar dergisi ile Çankaya Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri çocuk şiir- leri yanşmasında ikincilik, Kırmızıfare çocuk dergisi öykü yanşmasında da ba- şan ödülü aldı. Damar. Kı - yı, Insan, Morca, Yeni Bi- çem. Çağdaş Türk Dili. Yaklaşım. Karşı, Dize, Pencere ve Düşlem gibi dergilerdevazmayı sürdü- rüyor. Uysal, önümüzdeki ay- larda Ankara "da düzenle- necek bir törenle ödülünü alacak. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K A M İ L M A S f b A R A C I r "'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle