12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1998 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Silahlı Kuvvetler ve Yürütme Erki BAHİR M. ERÜRETEN A nayasadakuvvetieraynh- ğı olarak yerini alan par- lamenter demokratik dev - let sistemlerinde. yasama v e vürütme erki. seçilmiş sivasetçiler tarafından temsil olunur. Yargı erkı ıse ulus adına ba- ğımsız mahkemelerce yürütülür. Yürütme erkıne bağlı olarak görev yap- mak üzere oluşturulan silahlı kuvvetler, yasalardaki tanımı ile Türk yurdunu, Tür- kiye Cumhuriyeti devletini iç ve dış düş- manlara karşı korumak ve kollamak ve iç güvenliği sağlamaklayükümlüdür. Eş an- latımla. ordunun. siyasal yürütme erkıne bağımlı olarak çalışması. onun. öncelik- le anayasa ve yasalardan aldığı yetki ve sorumluluklar çerçevesinde görevini sür- dürmesini hiçbir şekilde engelleyemez. Ordunun. günlük sıvasete. vani yönetımin "yönetme" yetkisine kanşması ne denli uygun değilse. yasalann kendisine verdi- ği görev lerin bilinci içinde. bu yasalardan aldığı vetkileri kullanırken bu bağlamda açıklamalarda bulunması, siyasete \e yö- netime müdahale anlamında algılanma- malıdır. Clkenin. zaman zaman siyasal iktıdarlar tarafından ıçıne düşürüldüğü bunalımlar karşısında. silahlı kuvvetler üst kademelerinin yasalar çerçevesinde yapmak zorunda kaldığı uyanlan. siya- sete kanşma ya da \ önetime müdahale ola- rak görmek ve göstermek (28 Şubafta olduğu gibi) keyfi yönetimlerin \e so- rumsuz sıyasetçılerin. orduyu yalnızca. mutlak buyruk altmda görmek eğilımle- rinin aymazca dışa vurumundan başka bir şey değildir. MGK, anayasal bir ku- rumdur. Görevini demokrasiye, laik Tür- kiye Cumhuriyeti "nin ilkelerine tam bir inanmışlık ve bağlılıkla sürdürmektedir. Bu rutumlan \ e gerçek demokrasiye bağ- lılıklan, genci. tutucu. ödüncü parrilerin. siyasetçilerin işine gelmedıği ıçin ilade bir silahlı kuvvetlen y ıpratıcı beyanlarda bu- lunuyorlar, darbe savlan ileri sürüyorlar. Şu anda demokrasiye içten inançlı tek ku- rumun silahlı kuvvetlerimiz. şanh ordu- muz olduğuna inanıyorum. Nitekim son günlerdeki darbe savlanna en güzel va- nıtı Genelkurmay şu sözlerle verdi: u îk- tidar ttderieri, ordu üzerinden demokra- si havariliği sergüiyor." Gencılığin ülke- mizı ne duruma düşürdüğü. siyasal başör- tüsü göstenlerivle her gün ibretle seyre- dilıyorken iktidarpartıleri durmadan ödün verivor. gencı muhalefet de bayram edi- yor. Güvencimız. Atatürkçü ordumuzadır. Kimilerin sandığı gibı Türk ordusu, yal- nızca. dıştan gelecek bir saldınya karşı. v urdu % e ulusu korumanın yanında. yur- tiçinde güvenlik ve esenliğin korunmasın- dan da birinci derecede sorumlu ve vüküm- lüdür. Bu yasalara kısa bir göz gezdir- mek, av mazlıklann ölçüsünü anımsatmak bakımından yararlı olacaktır kanısındayız. Anayasanın 117-122. maddelennde du- zenlenen ve silahlı kuvvetlerin yurtiçi gö- re\ lerinı \ e sorumluluklannı düzenleyen maddeler ile sair görev leri açık ve seçik olarak belirtilmiştir. 211 sayılı Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Yasası'nın 1. mad- desi. silahlı kuvvetlen şöyle tanımlıyor: "Türk Silahlı Kuvveöeri. kara,(jandarma dahil). deniz ve hava.. kuvvetlerinden ku- rulu silahlı de\let gücüdür." Silahlı ku\- vetler içinde yer alan ve onun aynlmaz bir parçası bulunan jandarma kuvvetlennin görev v e \ etki alanlan 2803 sayıh yasa ile belirlenmiştir. Yasanın 7. maddesine gö- re jandarma kuvvetlerinin görevleri şöy- le özetlenebilir: a) Mülkî (sivil) görevleri: Emniyet (gü- venlik) ve asayiş (düzen) ile kanun düze- nini sağlamak^ korumak ve kollamak, ka- çakçılığm men, takıp ve soruşturmastnı vapmak. suç işlenmesini önlemek için gereklı tedbirleri (önlemleri) almak ve uygulamak. Ceza infaz kanunlan ve tu- tukevlerının dış korunmasını vapmak. 9. maddeye göre; gerektığinde valı ya da kaymakam vekıli olarak görev yapmak. b) Adli görevleri: tşlenmiş suçlarla il- gili olarak kanunlarda belirtilen işleri yap- mak. Bunlara ilişkin adli hizmetleri yeri- ne getırmek. c) Askeri görevleri: Askeri kanun ve nı- zamlann gereğı görevlerle. Genelkurmay Başkanlığı'nca verılen diğer görevleri yapmak (terörle mücadele, eşkıya takibi ve iç düşmanla savaş gibi). ç) Yukanda belirtilen görevleri dışın- da kalan ve diğer kanun ve nizam hüküm- lerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve ka- rarlarla,jandarmaya v erilen görevleri yap- mak. Aynı yasanın 10. maddesi. jandarma- nın görev ve sorumluluk alanını şöyle ta- nımlamıştır: Polis görev sahasının dışın- da kalan. yani il ve ilçe belediye hudutla- rı dışında kalan. tüm yurt yüzeyinde em- nıyet ve asayişi sağlamak, suçlulan takıp \e soruşturmasını yürütmek, zorunluluk halinde de sivil emniyet örgütlerinin gö- rev alanı içinde. mülkî amirlerce verile- cek görevleri gerçekleştirmek. Açıkça görülüyor ki Türk Silahlı Kuv- vetleri içinde yer alan Jandarma Genel Komutanlığı'nın güvenlik, asayiş ve ad- lıye ile ilgili görevleri. sivil emniyet güç- lennın görev alanı dtşında. ülkenin dört- te üçünden fazla bir alan içinde yürütmek zorunda olduğu çok önemli hizmetlerdir. Bu askeri güç görevlerini gereği gibi ye- *?*• rine getirebilmek için elbette, çeşitli istih- barat (haber alma ve izleme) bırimlerini kendi içinde oluşturacaktır. Devletin öbür istihbarat binmlerinden bilgi alamadığı, güveninin sarsıldığı ortamlarda, kendi or- ganizasyonunu en üst düzeyde gerçek- leştırecektir. Bunca ağır görev ve sorum- luluklann, gereği gibi yapılabilmesi için istihbarat vebuna göre planlamanın ne de- rece yaşamsal önem taşıdığı yadsınabilir mi? Bunca ağır ve yaşamsal görevleri üst- lenen bir kurumun, gözü-kulağı kapalı çalışması beklenebilir mi? Sivil emniyet kurumunun kendi için- de. çok gelişmiş istihbarat (haber alma- izleme) birimlerini kurup çalıştırdığında eleştiri konusu yapmak kimsenin aklına gelmiyor da ordunun ve onun bağlı ku- rumlannın benzer eylemleri öylesine eleş- tiriliyor ki sanki bir suç ışlemişçesine yad- sınıyor. Bu birimlerin görevleriyle ilgili konularda, yasadışı işlemleri sabit olur- sa, elbette kovuşturma konusu yapılır. Bu durumda görev yargınındır. Gericiliğin kol gezdiği, yozlaşmaya yüz tutmuş birbozuk düzen içinde; biryan- dan Atatürkçü ve çağdaş kirnliğini korur- ken öte yandan. ülkeyi ve ulusu her tür sal- dınya karşı korumak ve kollamak göre- vini sürdürmeye çalışan silahlı kuvvetle- re uluorta saldınya yönelmek, aymazlık- lann en büyüğüdür. Özgürleştikçe Aydınlanıyor Dünya KEMAL YALÇIN A namla babam on iki yıl önce hac gö- rev lennı yenne getırdıler. 1994"te Al- manva'va davet ettim. Zor zahmet geldiler. Anne ne yaptınız hacda? de- dım. "Kadmlariakocalannısürüden koç ayınr gibi birbirinden ayırdılar! Gündüz gezip tozuvorsun, şejtan meytan taşlıvor- sun. Akşam olunca kadınlar bir jere, kocalan bir ye- re \atmava gidiyor!'" Epevce gülüştük. Babacazım daha sağdı. "Oğ- lum. insanlan Arabistan çöllerine dep, Almanya'ya, \\ rupa'va göndermelL. Gelip görmeli hacılar. dün- ya nevmiş. insanlık nevnıiş!.. Düşsen ezip geçiyorlar kâbe"nin etrafinda dönerken!" Anam devam ettı. "Oğlum'' dedı. -burada(.\lman- >a"da) kadınlar güp güp basıvor yere! Başlan dim- dik\ürii>orlar!'" Anam. Almanya'yı Türkiye ve Arabistan'la kar- şılaştırınca gördüğü başlıca fark kadınlann durumu. yaşama biçımı ıdı. Düşüncesini bir tümce ile özet- levnermı^tı "Burda kadınlar güp güp basıjor yere!" 12 yıl aradan sonra ılk kez Türkıve'ye. köyüme gıdince konu komşu. hısım akraba toplaştılar. Ozlem gıderdık. llkokulubırlıkteokuduğum bahçe komşu- muz Ne>in de gelmış. Üç kızı olmuş. Büyümüşler. Kendi boyunu aşmışlar. Nev ın mı küçülmüş. kızlar mı büyümüş, anlayamadım! >l KızNevin,neoldusa- na?" di>ebıldını. Kar gıbı be>az dastannı iki elıyle yellendirip venıden örttü başına, iki kenarını da ku- laklannın ardına sıkıştırdı. "İ len Kemal unuttun nıu buranın irezilliğini? Tar- la>a gidiyorum bi sıcak. bi sıcak! Eğilsem toprak >a- kı\or \ üzümü. dogmlsam güneş çarpıvor başunı. Ba- han görmeden \aamiz gelip geçti işte bö>le!" Sormaz olav dım. Toprak v e güneşın kavurduğu yü- zünü iki damla gözvaşı ıslattı. Alt dudağını ısınp das- tarınm ucuyla sıldi göz pınarlannı!.. • • • Kadınların yüzünün gülmesini isterim. Boynu bü- kük. >anıp kav rulmuş kadınlan. kızlan görünce "Ba- han görmeden >az geldi geçti!" sözü gelir bazan ak- lıma. Yalnızca kadınlar değil elbet. birçok erkek de baharı görmeden vazı geçınvenyor!.. Düşünürüm, 2 bin >ıl kadar önce kadının tannçalaştırıldığı Ana- dolu"da: Kıbele'nın. Efeslı Venüs'ün. Afrodıaslı Af- rodıt" ın yurdunda kadın çogunlukla neden hâlâ ayak- lannı çekıngen basar? Neden başını dık tutamaz: boynu bükük. dili suskundur? Tarihsel. kültürel kaynaklara göre. Türkler Ana- dolu'ya gelmeden önce kadının toplumdaki, aile ıçindekı yeri göreceli olarak daha ıyıydı. O halde ne değışti, ne oldu da Türklerde kadının konumu. erkege göre kötüleşti? Baharını görmeden yazı gelip geçer oldu? Toprak aynı toprak. hava av - nı hava. Kadının üretimde aldığı yer hemen hemen aynı. Öyleyse değişen neydı? Değişen. din'dı. Türkler Anadolu'ya gelmeden önce, Uzak Asya"da çeşitli doğa dinlerine inanıyor- du. Kimi Türk boyları Şamanizme ınanıyor: kimile- ri ateşe. aya. güneşe tapıyordu. Bu dinlerde kadın aşagılanmıyordu. Şaman duala- nnda kadm ve erkek yana yana Şaman babasmın ez- gılenni söylüyor. at sütünden vapılmış kımız şara- bını içiyordu. Tek eşli evlilik vardı. Kadının. göçe- be yaşam bıçımınde olsun. yerleşik toplum bıçımm- deolsun saygınlığı vardı. Hatun. hakanın yanında ver alıyor, devîet ve toplum yönetimınde sözü geçiyor- du. Hatta Bilge Hatun'un ordulann başına geçip, Hindıstan seferı yaptığını tarihler yazıvor. Türkler lslam dinıni. lslamıyetın ortaya çıkışından 2-3 yüzyıl sonra; Arap-lslam ordulan karşısında ye- nildikten sonra kılıç zoruyla kabul etti. Türk boyla- n farklı zamanlarda farklı biçimlerde Islamlaştınl- dı. Arap toplumunun doğal. kültürel. sos>al. dinsel koşullanna göre şekıllemnış lslam dıni; A ^ dağlanndan, yaylalarından, bozkınndan gele lere uymuyordu. ^ i En baş'ta Kur'an kâdını aşağılı>ordu. Çok kadın- la e\iiliği belli koşullarda normal görüyordu. Haz- reti Muhammedın on bir karısı vardı. Eski Türk dınlerinde kadın dövülmezdı. Oysa Kur'an'da; Nisâ Suresi. 34. Ayet'te Yüce Allah şövle buvuruyordu: "AJlah'ın insanlann bir kısmını diğerİerinden üs- rün kılması sebebiv le \e mallanndan harcama yap- tıklan için erkekler kadınlann vöneticisi ve koruvu- cusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. AUah'ın kendilerini korumasına karşılıkgizlivi (kinıscgörme- sede nanıuslannıl koruv ucudurlar. Baş kaldırnıasın- dan endişe ettiğiniz kadınlara ögüt \erin. onlan va- taklannda \ alnız bırakın >e (bunlaria >ola gelme/ler- se) dö\ ün. Eğer si/t itaatederlerse artik onlann alcv- hine başka bir>ol aramavın; çünkü Allah yücedir, bu- >üktür." (Kur'an-ı Kenm ve Açıklamalı Meâli; Tür- kiye Diyanet Vakfı Yayınları 86. sayfa: 83) Kur'an'a göre kadın-erkek ılışkilerinde kadın da- ıma ikinci sıradadır. Cinsel yaşamda ise kadın erke- ğınin zev k aracı gibidır. Allah şöv le buyuruyor: "Kadınlannız sizin için bir tarladır. farlanıza na- sıl dilerseniz övle vann. Kendiniz için önceden (uy- gun da\ ranışlarla) hazırtık \apın. Allah'tan korkun, biliniz ki si/ O'na ka\ıışacaksınız. (^a Muhammed!) müminleri müjdele!" (a.g.e. Bakara Sûresi. 223. Ayet) Kadınlara ilişkin çok ilgınç hadisler var. Buhâri \e Müslim'e göre Hazretı Muhammed'in "Benden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fit- ne bırakmadım" buyurduğu ris ayet olunmuştur. (Ri- vâzü's - Salihîn veTercemesi, 1. Cilt, sayfa: 327, Di- yanet İşleri Başkanlığı Yayınlan, Ankara 1995). AVTII kitabın 317. sayfasında kadınlann ve erkek- lenn haklan konusunda Tırmfaâ'nınrivayetettiğı bir hadiste şöyle dıyor Pev gamber: "Şunu bOiniz ki. kaduılar üzerinde haklanmz ol- duğu gibi kadınlann da sizin üzerinizde haklan var- dır. Onlann üzerindeki haklannız yatağınızı yaban- cılardan korumalan. müsaadenizoİmadıkça hoşlan- madığınız bir kimsenin c\ ini/e girip oturmasına mü- saade etmemeleridir. Onlann sizin üzerinizdeki hak- lan da givimlerinde ve yemelerinde onlara iyi bak- manızdır." Böyle örnekler çoğaltılabilir. Elbette Kur'an'da anneyi kutsayan ayetler de var. Ama "kadını dö\ün", "Kadın sizin tarlanızdır" buy- ruklannda kadın hem aşağılanıyor hem de erkeğe mut- lak tabi olması istenıyor.Etir kere din emretti mi, top- hımda öna uygun yaşafn biçimini oluşturur. Gelenefe- ler; kültürel değerler orta) a çıkar. Kültüreli - acı top- lumun ekonomik yapısını; ekonomik yâpî dakültü- rel. sosyal, dinsel yapıyı karşıhkh etkiler. Bu süreç içinde kadın-erkek ilişkileri kemikleşir. Artık Türk toplumunda yüzlerce yıl kadının adı bi- le yoktur! Kadının yeri haremdır. kafes arkasıdır! Ka- dının adı "kaşık düşmanı!". "eksik etek!" olmuştur. "Kannın sırtından sopavı. karnından sıpayı eksik et- me!" denmiştir erkeğın kulağına... "Kızını dövmejen dizini döver!" öğüdü atasözü ol- muştur. Ve dahası. Cumhunvet'in yasal yönden ka- dmı yükseltmesine, güvenceye almasma karşın ger- çek hayatta Kur' an'm buyruğu uygulanmaya devam etmiştır. Ale\ i-Bektaşi inancında ıse kadın Sünnili- ğe göre daha özgür. daha kişiliklı bir yere sahiptir. Hazreti Ali'nin ve Islamiyetin görüşlerini Anadolu insanının ınanç ve istemlerine göre değerlendirip, yo- rumlayıp yeni bir senteze varan Hacı Bektaş Veli, ka- dını aşağılayan, hor gören görüşlere kesin karşı çı- kar. Bir deyişinde şöyle der: "Erkek dişi sorulmaz. muhabberin dilinde. Hak'kın jararüğı. her şev \erö >erinde. Bizim nazanmızda. kadın erkek farkı yok. Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde-." (Okunacak En Büyük Kıtapînsandır, R.Y ürükoğ- lu. Alev Yayınlan, sayfa: 264) Bu iki mezhebin temel kaynaklannda, ibadet ve günlük yasamda kadına farklı bir yer verilmesi; bir- çok başka etmenle birleşerek kadının toplumdaki konumunu farklılaştırmıştır. Sünniliğe göre, Alevi- Bektaşi dünyasmda kadın daha özgür, daha kişilik- li, daha insanca bir yere sahiptir. Bu farklılık, bir ca- mi derneği ile bir Alevi-Bektaşi derneğine; ya da bir cami ile cemevine gidildiğinde çok açık bir şekilde görülebilmektedir. Anadolu insanlannın bağnnda biçimlenmiş bu olumlu-olumsuz anlayış ve davranışlar kadın ve er- keğin kurtuluşunda önemli tutamaklardan biri ola- bilir. • • • Kur'an gibi, Incil'de de kadın aleyhine hükürnler vardır. Avrupa'da da kadının yakıldığı. dövüidüğü za- manlar olmuştur. Henüz Avrupa devletlerinde de ka- dın haklan, kadın-erkek eşithği tam olarak sağlan- mış değil. Almanya'da kadın genellikle Türkiye'ye, Arap-lslam devletlerine göre 'yere sağlam basabil- mektedir.' Ama bu kolayca, kendiliğinden oluverme- di. Batılı ülkeler uzun yıllar, dinm dogmalannı ak- lın ve bılımın denek taşma koyjnuş; her şeyi, ama her şeyi aklırrve bîlimin eieştîfismöHrîiibgecîrîdHI yftt .çimyştir. Şu sürece yenidendofuş (rönesans)diyo- ruz, Aydınlanma çağı diyoruz. Aydınlanma hareke- ti iki yüz yıldan fazla sürdü. Henüz bitmiş değil, bit- meyecek de... Türkiye halkı gerçek bir aydmlanmayı, gerçek bir Yenidendoğuş'uyaşamadı. Hâlâ "kadınjdö> r ün"di- yen dinle hesaplaşılmadı. Bu hesaplaşma geciktik- çe, bu gecikmenin toplumsal, kültürel faturası daha da artıyor. Avrupa'nın göbeğinde kara böcekler gibi dolaş- mayı kurtuluş sayar ne yazık ki bazı kadınlanmız. Aynça aydınlanma sadece başın dışını açmak da de- ğil. Önemli olan, hem erkeğin hem de kadının kafa- sınm içini aydınlatabılmektir. Gözünün gerisindeki karanlığı aydınlatabihnektir. Kadın ve erkek aydınlandıkça özgürleşecek; öz- gürleştikçe insanlaşacaktır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hepimize kutlu ol- PENCERE Sivil SorunuL Türkiye'de bir 'asker' sorunu mu var?.. Yoksa bir 'sivil' sorunu mu?.. • Karayollan mezbaha değil mi!.. Demiryolla- rını defterden silip yük ve yolcu taşımacılığını yüzde 95 oranında karayollanna bağlayan kim?.. Asker mi?.. Ulaşım can pazarı!.. Çarpıklık Azrail'in ekme- ğineyağ sürüyor... Ekonominin yansı kayıt dışında tezgâhını kur- muş, devlet ha var, hayok... •• • ; Kim yaptı bu işi?.. Asker mi?.. Sivil yönetime diyorsun ki: - Vergial!.. - Alamam... - Neyaparsın?.. - Tefeci faiziyle rantiyeden borç alıp devleti yönetmeye çabalarım. - Enflasyon yimniyıldan beri halkın canına oku- yor, ahlakı bozuyor, toplumu çürütüyor, ortalık kokuşuyor, dinciliğin pazarlanması bu ortam- da kolaylaşıyor, bu gidişi durdur!.. - Durduramam!.. - Neden?.. - Enflasyon yapısallaşmış, toplum içinde da- yanaklannı bulmuş, enflasyon lobisi oluşmuş... - Kim bunlar... - Paradan para kazananlar, nam-ı diğer ran- tiyeciler, para babalan... - Peki, ne olacak?.. Ülkede servet-sefalet farkı derinleşti, uçurumlaştı... - Elimden bir şey gelmiyor... ,, - Cezaevinde fikir suçlulan yatıyor, gereklı yasayı çıkarıp bunları salıver... - SalmamL - Demokratikleşme için gereklı yasalan en kı- sa sürede hayata neden geçirmiyorsun?.. - Böyle gelmiş, böyle gider... -Hukuk devleti?.. - Boş ver!.. - Asker PKK'yizapturapta aldı, bölgede dü- zeni kurdu, Güneydoğu sivil girişimi bekliyor, ekonomik ve sosyal yatırımları hızlandır... - Elimden bir şey gelmez... - Faili meçhul cinayetlerin üzerineyürül.. Ge- reken önlemleri al, girişimleri yapl. - YapamamL - Bütçe borç bütçesü.. İç ve dış borçlann top- lamı dağlar gibi!.. Devlet faiz ödeme makine- sine dönüşmüş!.. Halk ne yapacağını şaşır- mış!.. Camiler siyasal parti şubesine dönüşmüş, siyasal partiler ağırlıklarını yitirmiş, çok partili rejim demokrasiden soyutlanmış, liderler sul- tasına dönüşmüş, bir şeyler yap!.. Halk de- mokrasiistiyor, güven istiyor!.. Devletiçineyu- valanmış çetelerin defterini dürüp hukuk dev- tetinin y o l u n u aç!.. ...; • ,.. ..^ | 'r^- Açamamî.. , -^,r. .«.•'i ' - Peki, senin derdin ne?.. ., " • - Asker!.. - Sivil politikacılar parlamentoda toplanıp demokrasiyi sağlayacak yasalan düzenlediler de karşılarına asker çıkıp dur mu dedi?.. - Yooo.. • Çok partili rejimden bu yana yanm yüzyıl geç- ti, siviller parlamentosundan demokrasi huku- kunu devletin altyapısına dönüştürecek kaç ya- sa çıktı?.. Sivil politikacı lâfta demokrat; ama Ziya Paşa lâfın hakkını çoktan vermiştir: "Ayinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz!.." Mİt Hem avantajlı fiyat, hem peşin fiyatına taksit, hem de Bosch. (Bugürüerde herkes Bosch bayisi olmak istiyor.) Bugünlerde, Bosch bayilerine uğrayan herkes, Bosch'un kıyaslanamayacakfiyatavantajlanndan yararlanıyor. Bosch kalitesine, en uygun fiyatlarla sahip oluyor. Bosch elektrikli süpürgelerinepeşin fiyatına 7 taksitle; kalan tüm Bosch ürünlerine ise, peşin fiyatına 5 taksitle sahip oluyor; dilerseniz, 14 aya varan çok uygun ödeme koşuUarından yararlamyorsunuz. Unutmayın; 30 Nisan'a kadar, Bosch kalitesine ulaşanlara hayatın kolaylığı peşin, Bosch ürünleri peşin fiyatına taksitle! BOSCHGBB Türtıye'nr en y*fgn servs •£ hakfcndı detıj* M p ednmek «e « s en y Soacfı bsfOTi t&vmek çn Boach S ^ Hıfr nı Tirtjye mn h«r f BOSCHEn doğru seçim BAĞCILAR SULH HUKUK MAHKEMESl'NDEN Sayı: 1997 96 Davacılar vekili Av. Nazmi Bınıcı tarafından davalılar Recep Tantu ve Halil Tılki aleyhine açı- lan tapu iptali ve hükmen tescil davasınm yapılan yargılaması sonunda ve- rilen ara kararı nyannca. Turgutreıs Mah. No: 51 3 Esenler adresinde davalı Recep Tantu ve Halil Tılki'nın tüm ara- malara rağmen buluna- madıklan, ayrıca zabıta- ca da adresleri tespit edi- lemedığınden dava dilek- çesinin ve duruşma gü- nünün ilanen tebliğıne karar \enlmış ûlup, adı geçen davalılann duruş- manın bırakıldıgı 19.3.1998 günü saat 09.30'da Bağcılar Sulh Hukuk Mahke-nesi'nde duruşma salonında hazır bulunmalan ve>a kendi- lennı bir vekiüe temsil ettirmeleri, duuşmaya gelmediklen vetendile- rinı bir \ekille temsil et- tırmedikleri takdirde yokluklarında kuar veri- leceğı hususu tebügat ye- rıne geçerlı olmak üzere ılan olunur. 6.3. 998 Basm: 10589 Dünya Sağlık "eşkilatı Kalp ve Damar Hastalıklannı "Dünyanın 1 Numarah İnsanhk Düşmam" ilan etti TÜRK KALP VAKFI WMayısCd.lh:8 Şışh/İSTANBJL Tel: (0212)2127 07 (pbx) 10 Ha Faks-(0212)2108 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle