Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MART 1998 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Studio Oyunculan, teknoloji orucuyla tüm varoluşunu insan unsuruyla birleştiriyor
'Kolay başarı istemiyoraz'M R D A N CİHANŞÜMUL
Studio Oyunculan. >önetrr,enliğinı
ŞahikaTekand'ın yaptığı üç a\n oyun-
la seyircı karşısına çıkıyor. Samuel Bec-
kett"ın 'Beş Kısa Oyun' \e 'Oyun So-
nu' ıle Harold Pinter" in 'Git-Geİ Dolap'
ısimli oyunlannı sahneli} or. Oyunlann
sahne tasanmını ise EsatTekand yapı-
yor. Oyunlar. pazartesı. perşembe \e
cuma günlen saat 21 .OO'de dönüşümlü
olarak Studio Oyunculan"nın Nışanta-
şı'ndaki sahnesinde izlenebılır.
Samuel Beckett'in bugünedek dün-
ya sahnelerinde pek sık sahnelenme-
yen oyunlanndan biri olan 'Oyun So-
nu'. 44 \ ıl sonra ilk kez Türki\e'de sah-
nelenıyor. Oyunda. topluluğun daha
önceki oyunlannda olduğu gibi sıstem
vesısteminiçindeki insan tragedyasıy-
la birlikte sistem mekanizması d'a sor-
gulanıyor.
Son olarak 'Gergedanlaşma' isimli
oyunla seyirci karşısına çıkan Studio
Ovuncuları. 1992 şılından bu >ana
Beckett oyunculuğu üzerinde yoğunla-
şıp Beckett' in *Beş Kısa Oyunu'nu dört
sezon sonra yeniden yorumladı. Söz-
süz Oyun 1, Sözsüz O\un 2, Gel-Git,
O>un \e Nefes gıbi kısa oyun metınle-
rinden oluşan Beş Kısa Oyun'da özel-
likle teknolojık olana yaslanmaktan ka-
çınılıyor.
Git-Gel Dolap isimli kısa oyun ıse
topluluğun ılk Harold Pinterdenemesı
ve farklı bır yorumla sunuyorlar.
- Studio Oyunculan'nın 1992 yüın-
dan bu >ana Beckett üzerine yoğunlaş-
masının nedeni nedir?
ŞAHİKA TEKAND - En temel ne-
denlerden bıri sahnede olup bitene in-
sanlan inandınp orada bulunnıalannın
nedeni olabilmek. Sınema gerçeklik
duygusunu \eren yüksek teknıklere sa-
hip. Gerçek denılen şey bu kadar fark-
lı şeylerle ıfade edilebilır hale geldi-
ğinde. sahneye çıkıp da siz başka biriy-
mış gibi da\randığınızda doğal olarak
insanlar ınanmıyorlar. Biz geleneksel
tı>atro yaparken kendi yap-
tığımıza bile inanamaz hale
geldik. Sahnede olup bıten-
den de ze\k alamıyorduk.
Daha eğlendırici bir sürü
şey varken illüzyonun yete-
rınce sağlanamadığını. bu-
A
^T.kıldışı bizim yöntemimiz
haline geldi. Çok kolay
yapılabilecek bir şeyi
zorlaştırarak yapıyoruz.
Dünyaya söyleyecek bir
şeyleri olduğuna inanan bir
topluluğuz. Bilerek, isteyerek
tercih ettiğimiz bir şey, bu
teknoloji orucu. lnsanla
yapılan şey insan tarafından
seyredildiğinde performatif
sonuç daha başanlı oluyor.
Bizim isteğimiz o sürecin
gerçek olması.
bir oyun. Bütün o dengelerin. yollann
üstünde yürüyerek gitmek de ayn bir
zevk. Bu. zorluk dereçesi arttınlmış bir
oyunu oynamak gibi.
Doğrudan doğnıya oyunculuk
- Beş Kısa Oyun, dört sezon sonra
tekrar sahnelenhor. Daha önceki yo-
rumla şimdiki yorum arasında ne gibi
farklılıklar var?
Bu kez oynanma derecesini zorlaştır-
dık. Sahnede hangi oyun oynanırsa oy-
nansin sahneye getırdığımız \azar bi-
zim için oyun kuralları haline dönüşü-
yor. Sahnede bir oyunalanı yaratıyoruz.
Oyuncular da gerçekten bu anİamda
oyun oynuyor. Yaptığımız >e> aktörliik
değil doğrudan doğruya oyunculuk Bi-
zim elimizde metin. oyun kuralı haline
geliyor.
Oyuncu oyun süresi boyunca bu ku-
rallarla hareket etmek zorunda kalıyor.
Yazar ve rejisör kural getiren unsurlar
haline geliyor. Bu anlamda da Beş Kı-
,>j U\un o\nanma>ı zoı nale getirildi.
- Harold Pinter'ın 'Git Gel Dolap'ını
sahnekmeye nasıl karar verdiniz?
O>una özellikle Pinter merakıyla
vaklaşmadım. Ama Pinter'a ılk baktı-
gımda sanki performans merni olarak
Beckett gıbi bize yardımcı olacağını
düşünmüştüm Benim derdım bizim
yöntemimizle bir ovun sahnelemek.
Pinter bize bu anlamda yardım edecek
gibi görünse de iş sahnelemeye geldi-
ğınde aslında bize o kadar da yardımcı
Izmir 'de cazlıgünler süriiyornun tamamen seyırcının se-
yirci olma eğılımıyle tiyat-
roya geldiğinden kaynak-
landığını farkettık. Etrafı-
mız o kadar teknolojjfc mal-
zemeyle doluşmuştu ki, ti-
yatronun buna yetişebilme-
sı mümkün değıldı. Tiyatro.
televizyon ve sinemanın
karşısında bır alternatif
oluşturmaya çalıştığında da
kendi ölümünü hazırlıyor.
Halbukı tıyatroyu dün>ada-
kı dığer sanat etkınliklerin-
den farklı kılan performatif
oluşu. canlı oluşu. Tiyatro-
nun varlık nedeni bu. Buna
en çok uyan. gerçekten bu
tarz bir sahnelemenin ve
oyunculuğun metnini yaz-
mıştı Becken.
- 'Oyun Somf uzun bir
süreden sonra ilk kez Tiirki-
ye'de sahneleniyor. Oyunu
sahnelemeye nasıl karar ver-
diniz?
Oyun Sonu Beckett'ın en
zor oyunlanndan biri. Daha
önce bu oyun üzerinde ça-
lışmıştık ancak henüz tam
bır olgunluğa ermediğımız
için seyirci karşısına çıka-
madık. Ancak bu sene oyu-
nu sahnelemeyi becerebıl-
diğimı düşünü>orum. Ger-
çekten de Beckett'in en zor
oyunlanndan biri. Biryanlış
sahneleme ya da oyuncu-
lukla dramatik. geleneksel
bir oyun haline gelebılecek
IZMİR(Cumhuriyet EgeBürosu)- Izmir Kül-
tür Sanat ve Eğitim Vakfi (İKSEV) tarafından
düzenlenen "5. Avrupa Caz Günkri" tzmirlile-
rin yoğun îlgisiyle süriiyor. •
5 C G ü l l
1
',.5, A \ p y
«JÖokuz Eylül Cniversitesi Sabancı Kültür
Merkezi"nde sahne alan Isveçli grup "Bobo
Stenson Trio". izleyenler tarafından büyük be-
ğeni topladı. Piyano sanatçısı Bobo Stenson. mo-
dembasın en iyi yorumculanndan biri olarakbi-
linen Anders Jormin ve davul da Jon Christen-
sen'den kurulu Bobo Stenson Trio grubu, klasik
eserlere doğaçlama yaklasımlanyla ilgi çekti.
Caz günlerinin açılış konserinden önce fotoğ-
raf sanatçısı Aykutlslutekinin 'Caz Sanatçıla-
n' konulu fotoğraf sergisi de izlenime sunuldu.
Sergide caz dünyasının klasikleşmiş isimlerinin
sahne performanslannı yansıtan portreleri yer
alıyor. Sergi 21 Mart'a dek DEÜ Sabancı Kül-
tür MerkezTnde açık kalacak.
"5. Avrupa Caz Günkri" nde, Izmirliler ön-
ceki yıllarda olduğu gibi yine uluslararası üne sa-
hip caz sanatçılanyla buluştular. DEC Sabancı
Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen caz günle-
rinde, Isveçli Bobo Stenson Trio ve Fransız gi-
tarist Christian Escoude ve grubunun ardından
yann Alman "Martin SchrackÜçlüsü"nün kon-
seri gerçekleştiriliyor. Martin Schrack Üçlüsü,
piyanist Martin Schrack. basçı Thomas Krisch
ve davulcu Herbert VVachter"den kurulu. Üçlü-
nün, bireysel ses yapılan. kendi besteleri ve öz-
gün aranjmanlan müziklerinin karakteristik ya-
pısını oluşturuyor.
19 Mart Perşembe günü sahne alacak cazcı-
lar Avusturyalı. "Sigrid Tnımmer Ouartet", pi-
yanist Sigrid Trummer. gitarist Mario Nardelli.
batenst Eduard EibJ ve kontrbasçı Karun Mar-
tusewfcz'den oluşuyor. Grubun kurucusu Sigrid
Trummer yoğun olarak yeni müzik akımlan ile
ilgilenerek yeni eserlerin ilk seslendirilişini de
Giorgio Gasiini cuma günü, Sigrid Trummer Quartet perşembe günü konser verecekler.
gerçekleştiriyor.
'5. Avrupa Caz Günleri''nde cuma günü Ital-
yan Giorgio Gaslini'nın solo konseri yer alıyor
Milano'lu piyanist, besteci ve orkestra şefı. San-
ta Cecilia Müzik Akademisi ve Giuseppe Verdi
Müzik Akademisi'nde eğitim görerek müzik
eğitimini ünlü eğitmenlerle tamaınladı. Tiyatro
ve sinema için beste yapan sanatçının Mkhelan-
gefc» Antonkmi'nin "La Notte" filmı için yaptı-
gı beste en ünlü eseTİeri arasında. Giorgio Gas-
iini, 1997 yılında genç öğrencilere ve müzısyen-
lere yardım amacıyla Gasiini Vakfi"nı kurdu.
"5. Avrupa Caz Günleri'"nin son konserin-
de, 21 Mart Cumartesi günü, Türk grup "Tur-
kish Jazz Band" sahne alacak. Grup. Tuna Öte-
neL Imer Demirer, Önder Foçan. Can Kozlu. Fa-
tih Erkoç, Neşet Ruacan ve Kürşat And'dan ku-
rulu.
"'5. Avrupa Caz Günleri" nde aynca "Türki-
ye'de Caz Eğitimi" konulu bir de panel dûzen-
îenecek. 20 Mart Cuma günü Sabancı Kültür
Merkezi "nde, Hürya Tunçağ'm yöneteceği pane-
le konuşmaci olarak. Neşet Ruacan. Can Kozlu
ve İmer Demirer kahlacak.
olacak bir yazar olmadığını farkettik.
Ince çalışma başladığında yüzeysel gö-
rünen özelliklerin hiç de öyle olmadı-
ğını gördük. Hatta Beckett'le Pinter'ı
bir araya getiren araştırmalann çok da
doğru olmadığı, tiyatro incelemeleri-
nin daha çok tiyatro edebiyatı üzerine
yoğunlaştığı ortaya çıktı. Pinter, Bec-
kett'dan farklı bir dramaturjik örgü ku-
ruyor. Ancak bizim için iyi oldu ve ilk
kez bize yardımcı olmayan bir yazarla
vüzleştik.
Eğitim sorunu çözülemez
- Studio Oyunculan oyunlannda ne-
den teknolojik çözümlemelerden uzak
durmaya çalışıyor?
Studio Oyuncuları olarak tıyatronun
ancak kendisi olduğunda varolabilece-
ğine inanıyoruz ve teknolojik çözüm-
lemelerden uzak durarak tüm varoluşu-
muzu insan unsuruyla birleştiriyoruz.
Akıldışı bizim yöntemimiz haline gel-
di. Cok kolay yapılabilecek bir şeyi zor-
laştırarak yapıyoruz. Bu çok akıllıca
değil ama hayatta akıllıca diye yapılan
şeylerin insan hayatını nasıl yok ettiği-
ne tanık olduk ve bu konuda dünyaya
söyleyecek bir şeyleri olduğuna inanan
bir topluluğuz. Bilerek. isteyerek tercih
ettiğimiz bir şey, bu teknoloji orucu.
lnsanla yapılan şey insan tarafından
seyredildiğinde performatif sonuç da-
ha başanlı oluyor. Biz etki peşinden
koşmuyoruz, bizim isteğimiz o süreç
içinde paylaşılan şey. Tek yaptığımız
şey sürecin gerçek olması. Halbuki dı-
şardaki hayat bize hep sonuç için çahş-
mayı öneriyor. Sonuca giden her yol
mubah diye öğretiliyor. Biz de bu ama-
cın karşısında durabilmek için bir tür
nefis mücadelesi yapıyoruz. Vinç kul-
lanmak yerine üç kişinin kol gücünü
kullanmayı tercih ediyoruz ve bunu ser-
giliyoruz. Biz bu yolu tercih ederek.
kolay başan istemediğimizi. kolay ba-
şanyı reddettiğimizi gösteriyoruz.
- Türkive'dcki eğitim sistemini nasıl
değeıiendiriyorsunuz?
Türkiye'de genel olarak
eğitim sistemi yetersiz. Eği-
tim yetersiz demek yeterli
değil. Bu yalnızca oyuncu-
luk eğitimine ait değil. Ben-
ce Türkiye'deki sanat eğiti-
mi genel olarak yetersiz.
Sanat ortamı bu tartışmayı
gerektirecek şekilde hare-
ket etmiyor. Türkiye'deki
sanat alıcısı o kadar küçük
bir kalabalık ki. Konserva-
tuvarlarda elbette tüm dün-
yada olduğu gibi geleneksel
eğitim yapılmalı. Ancak
öğrencileri ünlü olmak için
ne yaparsan yap diye yetiş-
tirirseniz olmaz. Sanatı me-
rak ederek gelmiyor ki üni-
versite kapısına öğrenci.
Böyle gelmediğı zaman da
konservatuvarlarda yetişen
bir avuç insan kendi çaba-
sıyla bir şeyler yapmaya ça-
lışıyor. Bu temel olarak ha-
yata hazırlayacak nasıl bir
eğitim verdiğinize bağlı. Bu
iş büyük şehırlerden dışan
zor çıkar ve bir avuç insan-
la başanlması güç. Bu soru-
nun çözüleceğini sanmıyo-
rum. Türkiye'de sanat ihti-
yacı özellikle geriye itiliyor.
merak etme, soru sorma
azalıyor. Bunlar azaldığın-
da da sanat ihtiyacı ortadan
kalkar.
- Bundan sonraki projele-
riniz nder?
"Gergedanlaşma'ya ben-
zeyen bir performans metni
yazıyorum ve mayıs ayında
sahnelemeyi düşünüyoruz.
Önümüzdeki yıl ise 'Mutlu
Günler' isimli oyunu başka
bir oyuncuyla farklı bir
şekilde yorumlayacağız.
Baykam, sanat tarihçisi Peter Selz, 'Anadalganın Ötesinde' isimli kitabında
' Çok özgün sesi olan bir sanat'
Selz. 20. >üz>ıhn modern ve çağda*«n
ahnı değcriendiriyor.
Kültür Senisi - Ünlü Amerıkalı
sanat tarihçi Peter Selz. Cambridge
Universıty Press'te yeni yayımlanan
u
Be>«nd the Mainsrream" (Anadal-
gamn Ötesinde) isimli kitabında yir-
minci yüzyılın ana sanat akımlannın
dışında kalıp. anadalgalarıetkileyen
sanat hareketleri ve sanatçılar kıtabı-
na Türkiye'den de ressam Bedri Bay-
kam' ı dahil ettı.
Yirmınci yüzyılın modern ve çağ-
daş sanatı üzerinde toptan bır değer-
lendirme yapan yapıtında Peter Selz.
Ferdinand Hodler, Alman Sosyal
Gerçekliği, Ma.\ Beckmann. Eduar-
do Chillida, Kinetik Heykel. Sam
Francisgıbı yüzyıla yön veren önem-
li akım ve sanatçılan 25 ayn bölüm-
de toparlıyor ve Baykam'a da 25. ve
günümüz sanatına uzanan son bölü-
mü ayınyor. Paul Klee, Fernand Le-
ger, Umberto Boccioni. Marcel Duc-
hamp. GeorgeGrosz, Otto Dix. Diego
Riwra, EUs^orth Kell>. Sam Francis.
Andy Warhol, Rupert Garcia gibi
dünyaca ünlü sanatçılann resımleri-
nin görsel katkılanyla ya\ımlanan
kitap, Bedri Baykam'ın da "Efsane"
"The Myth" ve "Müthiş" (Avveso-
me) isimli yapıtlanna yer \en\or.
Kitabın giriş bölümünde yüzyılın
tümu listüne bır \orum getiren Peter
Selz. bu önsözü de Bedri Ba\kam"la
açıvor "Genellikle egemen kültür.
poliriksanat \e "etııık sanatçılan' is-
ter Chicago. ister Afrikalı-Amerika-
u. ister Türk olsunlar. marjinalLze et-
me>e de\am edhor »e onlann global
topografi ve pi\asa\a toptan girişle-
rini engelli>or. Bu Â\ rupa merkezcı'
küstahhk \e Amcrikan düşmanlığı
Bedri Ba\kam'ın San Francisco Mo-
dern Sanat Müzesi'ndeki Neni Dışa-
Mirumculuk üzerindeki panel-top-
lantı sırasında elime geçen Manifes-
tosu'nun >a7ilış nedenhdi. Çok \ ük-
sek bir kabiliveti \c bcrrak bir smle-
mi olan sanatçı içinden çıktığı kendi
Türk kültürünü ve kişisel dene>imle-
rini uluslararası sanat dilh le beraber
eritip ortaya çok özgün sesi olan bir
sanat çıkamor. Onun Batılı sanat
ze^ ki belirlej icilerinin hegemonyası-
na karşı > aptığı bu pn>testo\ u destek-
ledinı. Bu cümleleri >azarken de gö-
rüyorum ki 'çok küIrürlülük'e(Mul-
riculturalism) günümüzde du\ulan
da\anışma ha\ası, çoğu zaman öteki
denilen diğer kültürlere \ önelik kapi-
talist bir egemen ts\ nn ötesine hâlâ
gecemi>or. Aslında. periferi. merkezi
kitapta Bedri Ba> kam'ın 'The Myth' isimli yapıtı da yer alıyor.
bir çok yönden etkiliyor ve eskiden
marjinalLze edilen külrürler artık
merkezin ana dalga kültüriinden et-
kilenmcnin ötesinde bu merkez üs-
tünde bir varlık ve etki oluştunıyor-
lar."
Baykam'la ilgili bölümde Peter
Selz. sanatçının "Harika çocukluk"
döneminden günümüze kadar uza-
nan çizgisinin tümü üzerinde duru-
yor. Baykam'ın Yeni Dışavurumcu-
luk ve Grafitti akımlan "moda" ol-
madan çok önce kendi sanat tarzını
gelıştirdiğini belirten Selz, sanatçı-
nın birçok yapıtının detaylı analizi-
ne giriyor. Avrupa'nın en ünlü sanat
tarihçilerinden Edward Lucie Smirh
de iki yıl önce yayımlanan "Günü-
müz Sanatı" (Art Today) isimli
1960'tan günümüze uzanan dönem-
deki en önemli akım ve sanatçılan bir
araya getiren kapsamlı çalışmasında
Türkiye'den iki sanatçı seçmiş. Bed-
ri Baykam ve heykeltıraş Erdag Ak-
sel'e yer vermışti.
Baykam'ın Batı sanat tekellerine
karşı sürdürdüğü mücadele. dört sa-
nat kitabınm ikincisi Ingilizce ola-
rak yazılan %e 1994'te yayımlanan
"Maymunlann Resim Yapma Hak-
kı"nuı ana temasını oluşturuyor.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Godoryu Beklerken' ya da
Duyumsatmamn Çeşitliliği
Dürbünün ters tarafı kırk dört yıl öncesinin resim-
lerini yansrtıyor belleğime.
Vatan gazetesinin sanat sayfasında bir tiyatro ha-
beri:
"Godot'yu Beklerken Küçük Sahne'de"
Harbiye Asker Hapishanesi'nin kırk altı numaralı
hücresinden yeni çıkrnışım. Gazete okuma, koridor-
larda, avluda volta atma özgürlüğüne alışmaya baş-
ladığım günler. Istanbul'da. Türkiye'de, dünyada
olup bitenlerden haberli olmak az mutluluk değil, a-
ma yeterli mi...
Işte Muhsin Ertuğrul, Samuel Beckett'in sanat
dünyasındafırtınalar koparan oyununu sahneye ko-
yacak, bizler uzağında kalacağız.
"S/z/er"in arasında Ulvi Uraz gibi zirvedeki tiyat-
ro sanatçılan da var.
Izleme özgüriüğünden yoksun bırakıldığım için
kimleroynadı Godot'yu Küçük Sahne'de. bilemiyo-
rum. Cahit Irgat, Münir Özkul, Mücap Ofluoğlu,
Agâh Hün, Asuman Korad, Nuri Altınok, Şükran
Güngör, Kâmuran Yüce, Orhan Çubukçu nun
oluşturduğu kadronun hangi ustaları?
Kırk dört yıl sonra Harbiye Muhsin Ertuğrul Tıyat-
rosu'ndaki Orhan Alkaya ile Savaş Dinçel, Engin
Alkan, Taner Barlas, Burak Davutoğlu, Murat
Coşkuner ın yarattığı Godot göstenmınden eve dö-
nünce karşı konulmaz bır ağırtık altında buldum ken-
dimi.
Kuşkusuz oyunun içeriğinden gelen bır tedirgin-
lik ve savrulmaydı bu. Özümsemeyle yorumlama
hevesi arasında, sıkışıp kalma noktalannı berabe-
rinde getirmişti.
Yalnızlığıma vuran sahnedeki dört adamın sürüp
giden etkisi...
Sorular, sorular, sorular..
1953'te Paris'te ilk gösterildiği akşam tartışmala-
n kavgaya kadar götüren kimlerdi?
En çok "anlamsız", "saçma", "mutluluk-mutsuz-
luk", "umutsuzluk-umut" kavramları mı öne çıktı bu
tartışmalarda?
Soldaki sanatseveıierKafka'ya, J- Paul Sartre'a
duyduklan tepkileri mi yinelediler?
Biliyoruz bu kırk dört yıl nıce zorunlu değişmeler
yarattı dünyamızda. Anlamsızın gizindeki anlamı,
saçma görünenin derinliklerindeki uyum zengınlık-
lerini görmeyi başardık.
Sanat, kendimizi, çevremizi, dünya görüşumüzün
koşutunda sanılan eylemlerimizi sorgulamasanatı-
nı da öğretti bize. En önemlisi, yadsımacılığın, ufuk-
lan daraltmanın başka bir adı olduğunu öğretti.
Bir yanımızda kapitalizmın kurduğu tuzaklar.
Bir yanımızda solcu korsanların gitgide genişle-
yen etki alanlan...
Yüzeysellik salgını, tekdüzeliklere alışma.
Sonuç, başkaldıranların kitaplarına sansür.
Brecht gibi ustalara çelme. Nâzım Hikmet gıbi bir
sanatçının bile oyunlanna Moskova'da konan ya-
saklar.
•••
Samual Beckett türünden sanatçılann kurulu dü-
zen içindeki pislik düzenine tepkilerinde, bu kokuş-
muşluk öncesinin yarattığı belalı ortam ağır basıyor
olmalıydı.
Tepki, az önce andığım, tehlikeli salgından, tek-
düzelikten kurtulma çaresidir bu gibi sanatçılarda.
Başvurdukları yazınsal silah duyumsatma. ince
yergi öğeleriyle duyumsatma, alışılmışa ısyanla, sim-
gelerle, yeni söylem arayışlarıyla duyumsatma.
"Çağdaş Türk Edebiyatrnda Sait Faik'ın ılk dö-
nem yaratılarından Semaver öyküsündeki "Alı, se-
maveri, içinde ne ıstırap, ne grev, ne de kaza olan
bir fabrikaya benzetirdi. Kıymettar ellerı, salep fın-
canlannı kucaklayan burunları nezleli, kafaları grev-
li, ıstıraplı, pirinç birsemaver gibi tüten, sanşın ame-
leler..." satırlaıia örneklemeye çalışmıştım duyum-
satmayı.
Sart'in, emekçileri sendika, toplusözleşme, grev
haklanndan yoksun bırakılmış bir topluma şaırce
tepkisi bu imge zenginliğiyle veriliyordu.
"Godot'yu Beklerken"de duyumsatmanın yüzler-
ce görkemli örneği bırakmıyor yakamızı.
En çok da güldürü öğeleriyle...
Algılanmızın yorgun düşmesi, anlamla anlamsız
arasında, saçmayla saçmalığın tum karşıtları uyum
arasında düşünüp kalmamız bundan. Gülerken ağ-
layacak duruma gelmemiz de bundan.
"Samuel Beckett Tıyatrosu" adlı yapıtında,
1932'deyayımlanmış -Beckett'in de imzaladığı- bır
bildiriden de söz ediyor Ayşegül Yüksel.
Şu satırları okuyalım bu bildiriden:
"Hangi toplumsal sistem egemen olursa olsun,
yaratıcılığın gizemli gücünün yok edilmesinin engel-
lenmesi gerektiğine inanıyoruz." (sf. 16)
Öğrenmiştik. Önce kitapları yaktı Hitler'in Nazı
kabadayılan, sonra insanlan.
Okumuştuk, Stalin önce Dostoyevski'yı yasak-
lamaya kalkıştı, sonra parti içinde özeleştirı özgür-
• • •
Izleyin Godot'yu Beklerken'i.
Belki rahatınız kaçacak.
Kaçsın.
Böylesi yaprtlan yaratanlann rahatlan pek mi yerin-
deydi!
Dostluk ve Dayamşma' konseri
23 Marrta AKM'de
• Kültür Servisi - Türkı\e-Yunanistan Dostluk
Derneği ve kadın kuruluşlannın düzenledıği
'Dostluk ve Dayamşma' konseri 23 Mart Pazartesi
akşamı Atatürk Kültür Merkezi'nde
gerçekleştirilecek. Bosphorus Topluluğu'nca
sunulacak olan konserde. Osmanlı tmparatorluğu
döneminin Türk ve Rum müziğindekı en iyi
örneklerini yansıtan besteler yorumlanacak. Müzik
araştırmacısı ve orkestra şefi Nikiforos Meta\as
yönetimindeki topluluk. 1986 yılından bu yana
birlikte çalışıyor. İki bölümde gerçekleşecek olan
konsere, Vassiliki Papageorgiou solist olarak
katılacak.
Yapı Kredi'de Çocuk Atölyesi
• Kültür Servisi- "Haifi Harfi'ne Arşiv Sergisi'nin
etkinlikleri kapsamında yer alan Yapı Kredi Sernıet
Çifter Kütüphanesi'ndeki Çocuk Atölyesi bıra\dır
çalışmalannı sürdürüyor. tlkokul binnci sınıf
öğrencileri ile yürütüten bu atölyelerde. çocuklann
harflere bakışlan eksen olarak alınıyor. Çocuklann
pedagog Sonja Tannsever yönetiminde
sürdürdükleri çalışmaları ise yine bu serginin bır
parçası olarak düzenlenip. 23 Nisan Çocuk Bavramı
Haftası'ndaaçılacak. (252 01 15) .