Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1998 PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Petrole kan
kanşıyorWashington'da yüksek binalara izin
verilmiyor. Ama kentin resmi
sınırlannın ötesinde bu kural geçerli
olmadığından, ufukta gökdelenler
mantar gibi bitivermiş. Kimisi
apartman. ama ağırlık şirketlerde.
Ozellikle ulusal ve uluslararası
arenalarda 'büyük' oynayan firmalar.
bu binalan seviyorlar. Çift camlı
kulelerinin burçlanndan olsa olsa beş
kilometre ötedeki 'dünyabaşkenti'
kannca tepeciği gibi göründüğüne
göre dünyanın geri kalanı iyiden iyiye
mikroskopik boyutlara indirgeniyor
olmalı. çahşanlann bilinçaltinda.
tşim gereği birçok firmayla kısa süreli
ilişkim oluyor; ara sıra bu modern
kudret katedrallerine de düşüyor
yolum. Gittiğim yerin cinsini seçmeye
çalışıyorum. ama zaman zaman
kendimi hiç hoşlanmadığım
kuruluşlann bünyesinde bulduğum
oluyor. Bunlardan birindeki ikinci
günümde firmanm takvimi gözüme
çarpınca ünü dünyayı tutmuş yolcu
uçaklanndan başka hangi ürünlerini
gururla dünyaya sunduklannı
algılayıverdim. Fotoğraftaki askeri
helikopter, kollannın altına iki fıçı
sıkıştırmış bir ızbanduta benziyordu.
Açık kapaklı fıçılann içinden de bana
doğru bakan, liifer
VVASHINGTONiriliğinde
mermiler.
Bunlardan
birisinin insan
vücuduna neler
yapabileceğine
dair yüksek sesle
düşündüğümde
karşılaştığım
kolektif omuz silkme eylemi bana
yıllar önce Belçika'da tartıştığım bir
silah fabrikasi yöneticisini anımsattı.
"Ürettiğnûz mallann ne olduğu sizi
hiç rahatsız etmiyor mu" diye
sormuştum. "Bumı hiç düşünmeyiz"
diye cevap vermişti beyaz saçlı adam.
nazik gülümsemesini bozmadan.
"Mühendis göziiyk bir tank, bir top,
namlusu. mekanizması. müthiş bir
imalat harikasıdır. Siz de
mühendissiniz, anlamanız gerek." Ne
o zaman anlayabilmiştim ne şimdi
anlayabiliyorum. Hele hem şirketlerin
hem müştensi olan ülkelerin
kullandığı "savunma" mazereti,
bugüne kadar o kadar çok kötüye
kullanıldı. kırletıldı ki. inandıncilıgı -
artık benim gözümde "Ögretmenim,
elektrikler kesikti. çalışamadım" ile
eş dûzeyde.
Bir haftanın sonunda pılımı pırtımı
toplayıp dev binayı son kez terk
ederken çalışma bütün yoğunluğuyla
sürüvordu. "Prezentasvon"lar
hazırlanacak, toplantılar
düzenlenecek, ihale analizleri
yapılacak. kahve fincanlan yıkanıp.
çöp tenekeleri boşaltilacak, çark
dönmeye devam edecekti gece
gündüz. Gerçekte ne yaptıkJannı
durup düşünmeye vakitleri olmasın
diye kıyasıya çalışıyordu insanlar.
Odada arkadaşım yakaya rozet gibi
iliştirilebilecek ufaklıkta bir jet uçağı
biblosu hediye etti aynlırken "Bizi
haürlayasın" diye. Evde çalışma
masama koydum; onun umduğunu
degil başka şeyleri unutmayayim diye.
Bu yazıyı yazarken başka bir şirketin
maceralan kulağıma çalındı. Petrol
rezervlerinin iştah kabartıcılığına
hayır diyemeyen fiıma. iç savaşın
getirdiği riskleri göze alarak bir
Afrika ülkesinde operasyonunu
kurmuştu. Dışanda cesetler yığılırken
onlar beton bir kalenin içinde
faaliyetlerini sürdürüyorlardı.
Çıkardıklan petrolün ülkenin payına
düşen miktannın tümünün diktatöre
ve yakınlanna gittiğinin
bilincindeydiler. Bu göz yumma.
ortada dönen para arttıkça aktif
yardıma dönüştü. Petrolün akışını
kesmemek için köy mü
bombalanacak, isyancılar mı asılacak.
onun faturası da artık
şirket tarafından
ödeniyordu. Derken
muhalefet acımasız bir
liderin elinde birleşti.
Şirket artık ona da haraç
ödüyor. gerillalann
cinayetlerine de ortak
^ _ _ _ ^ _ imzasını atmış oluyordu.
Ne şirket, ne de altın
kafeste birkaç ay hapsolma karşılığı
büyük paralar alan mühendisler
bunlan uzun süreli düşünmeye
tahammül edebiliyor anladığım
kadanyla. Aksi halde geceleri
uyumak zor çünkü, duvarlann
ötesinden gelen silah sesleri de
cabası.
Derken uygarlığa geri dönünce
"safari"nin yorgunluğu burada
barlarda atıhyor. ancak o zaman diller
çözülüyor.
VVashington'u çe\Teleyen gözcü
kulelerinin üst katlannın birdiğer
işlev i de davetlere ortam oluşturmak.
Ben hiç katılmadım, ama bilenlerin
dediğine göre gün batarken . .~-?f .
manzaranın tadına doyum -r*!»»•-»
olmuyormuş. Bir gün fırsatını
düşürüp gitmek istiyorum, kendi
gözümle görmek için, grubun
görüntüsü binalann içinde ve dışında
olan biteni (ve hepimizin günbegün
yaptığımız seçimleri. sonuçlannı)
unutturmaya yetiyor mu diye.
AZİZ
GÖKDEMİR
Umutlar
dikîatör
kansında!
Fılipinleri 20 yıl demir
yumrukla yöneten
diktatör Ferdinand
Marcos'uneşi Imtlda
Marcos halkın gözüne
girmek için elinden geleni
yapı>or. Devlet Başkanbğı
seçimlerine ikinci kez
adayhğını koyan Imdda.
kadmlann desteğini
toplamak için bir gün
modem kadınlarla birlikte
spor yaparken ertesi gün
camiye gidip
muhafazakâr kadınlarla
namaz lolıyor. Halkı
yoksulluk çekerken
kendisine binlerce çift
ayakkabı alan Imelda
Marcos'un adı pek çok
yokuzluğa kanşmıştı.
Mahkeme tarafından 18
yıl hapse mahkum edilen
Imelda Marcos her şeye
karşın ikinci kez Devlet
Başkanhğı seçimlerine
adayhğmı koydu.
Bir Isveçli pazar günü ne yapar?
Sizi bilmem, ama ben pazar
günlerini hiç sevmem. Sizin yine
Cumhuriyet'iniz var; mis gibi
mürekkep kokan dergisi, bu
sayfayı paylaştığım arkadaşlanmın
her renkten ve sesten satırlan.
Oysa bana pazar günkü gazetem,
en iyimser halde
çarşamba gelir. Ee, tutup
çarşambayı
pazar ilan edemem ya?
Eski ve yeni dostlann uzaklığını,
en çok pazar günleri hissederim.
Hele hava iyiyse, çıkıp birisine
uğrayamamak, birlikte
dolaşmamak efkârlandınr beni.
Yaş ilerledikçe dostluklar, daha
çok ortak ilgi üzerine kuruluyor,
pekiştiriliyor. Kitaplığına süs
olarak kalın, cıltlı kitaplar koyan
bir dosta ugramaktansaotoma,
öğrenme zevkini paylajhgım
yepyeni bir dostla birlikte olmak,
bana daha çekici geliyor. Ben
bunlan düşünürken lsveçliler pazar
günlerini böyle şeylere kafa
yormadan geçiriyorlar. "Kötü hava
yoktur, kötü kılık vardır" diyen
kuzeyliler. sabah kalkınca derhal
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
havaya bakarlar. Hava açıksa, fazla
oyalanmazlar evlerinde. Kış ise,
kar varsa, gözler ve hatta deniz
donduysa, 7'den 70'e değil. 2'den
72'ye buz pateni yaparlar. kayak
kayarlar. Yazsa, en yakın plajda su
sıcaklığı şöyle bir 17-18 dereceyi
bulduysa, doğru oralara giderler.
bol bol güneşlenirler.
Hava kötüyse, kapalıysa,
akşamdan kalma olanlar. bunu
banane edip yatakta öglene dek
oyalanırlar. Küçük çocuklu aileler,
ya da yalnız anne-babalar. doğru
müzelere giderler. Isveç'te müze
yaşamı çok devingendir; galeri
gibi içerik ve program
değiştirenleri çoktur. Müzenin ilgi
sahasına göre sabit olan bölümler
yanında, birkaç aylığma gezgin
bölümler yer alır. Gazetelerin boş
zaman değerlendirme sayfalannda,
müzeler bölümü de bulunur. Açar
bakarlar gazeteye ve o pazar hangi
müzeyi gezeceklerine karar
verirler.
Son yıllarda büyük mağazalann
ve butiklerin pazarlan da açık
olması "indirimB saüş" peşinde
koşanlara pazar günleri iyi bir
fırsat doğurur. Küçük çocuğuyla
annesini en yakın süper markete
bırakan baba. solugu semt
pizzacısında alır ve öğle birasıyla
çiviye çivi söktürür, geceden
kalma başağnsından kurtulmaya
çalışır. Kansı bir süre sonra elinde
kâğıt torbalarla ve sızlanan
çocukla geldiğinde kocası, içmekte
olduğu biranın ilk birası olduğuna
yemin eder.
Çok inandıncı olursa, torbalar bir
köşeye yığilır, çocuk sussun diye
eline çubuklu bir dondurma
tutuşturulur ve kocanın
önerisiyle,kadın mutfaktan
kurtulsun diye, birer pizza
söylenir. sonra birer bira
daha.Pazann sonu gözükmüştür.
CtHANBEYLİ İCRA DAİRESİ
DosşaNo: 1997 833 Esas
Kambıyo senetleri (çek. pohçe ve emre muharrer se-
net) üzerinde hacız yolu ıle yapılacak takip taleplerinde
ödeme emri
1- Alacaklı ve ve-
kilinin adı. soyadı:
2- Borçlu ve varsa
kanunı temsilcisinin
adı, soyadı ve ikamet-
gâhı: .
3- Alacagın Türk
parasıyla tutarı. faiz
miktan ve ışlemeye
başladıgı gün:
4- Senet ve tarihı:
5- Bir terekeye
karşı yapılan takipler-
de mirasçılann adlan,
soyadları ve ikamet-
Mahmut Koyuncu \ekili Av. Ömer
Sarı. Hükümet Me>danı. Özğen Iş-
hanı Kat 3 Cihanbeyli-IConya
Derviş Korkmaz. Korkmazlar Köy
Cihanbeyli
134 000 000 - TL alacagın aslı
2.400.000.- TL işlemiş faiz
3 500.000.- TL iht. vek. ücr.
1.212.000.- TLiht. harcı
804.000.- TL damga pulu
141.916.000- TL"nin faiz (65)
masraf. \ekalet ücreti ile birlikte
ödeme emridir.
Müstenit: 01 09.1997 \ adelı bono
gâhlan:
Yukanda yazılı borç ve masraflan işbu ödeme emri-
nin teblig tarihinden itibaren on gün içinde ödemenız, ta-
kip dayanagı senet kambiyo senedi niteligini haiz degil-
se, keza takip dayanagı senet altındakı imza size ait ol-
madıgı iddiasında iseniz (20) gün içinde açıkça bir di-
lekçe ile Tetkik Merciı Hâkimliği'ne bildirmeniz. aksi
takdirde kambiyo senedindeki imzanın sizden sadır ol-
muş sayılacagı. ımzanızı haksız yere inkâr ederseniz se-
nede dayanan takip konusu alacagın %10'u oranında pa-
ra cezasına mahk0um edılecegıniz. borçlu olmadıgınız
veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacagın zama-
naşımına ugradıgı hakkında veya yetki ıtırazınız varsa
bunu sebeplen ıle birlikte (20) gün içinde Tetkik Mercii
Hâkımlıgı'ne bir dılekçe ıle bıldirerek tetkik merciinden
itirazınızın kabulüne dair bir karar getırmediginiz takdir-
de cebri icraya devam olunacagı. itiraz edilmedıgi ve
borç ödenmedığı takdirde 25 gün içinde 74. madde ge-
regince mal beyanında bulunmanız. bulunmazsanız ha-
pis ile tazyik olunacagmız. hiç mal beyanında bulunmaz
veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapis ıle ce-
zalandınlacağınız ihtar olunur.
Yönetmelik örnek no: 10 Basm: 11021
CÎHANBEYLt İCRA DAİRESİ
DosyaNo: 1997 830 Esas
Kambiyo senetleri (çek. poliçe ve emre muharrer se-
net) üzennde haciz yolu ile yapılacak takip taleplerinde
ödeme emri
. Yusuf Kerpıç \ekıli Av. Ömer Sa-
n. Hükümet Meydanı. Özğen Işhanı
Kat. 3 Cihanbeylı-Konya
Demş Korkmaz. Korkmazlar Köy.
Cihanbeyli.
220.000.000.- TL alacagın aslı
12.000.000.- TL işlemis faiz
3.5OO.OOO.-TLıht. vek. ücr.
1.212.000-TLiht. harcı
1 320.000- TL damga pulu
238.032.000.- TL'nin faiz (65)
masraf. vekâlet ücreti ıle birlikte
ödeme emridir.
Müstenit: 15.08.1997 vadelı bono
1- Alacaklı ve ve-
kilinin adı, soyadı
2- Borçlu ve varsa
kanunı temsilcisinin
adı, soyadı ve ika-
metgâhı:
3- Alacagın Türk
parasıyla tutan, faiz
mıktan ve işlemeye
başladıgı gün:
4- Senet ve tarihi:
5- Bir terekeye
karşı yapılan takip-
lerde mırasçılann ad-
lan. soyadlan ve ika-
metgâhları:
Yukanda yazılı borç ve masraflan ışbu ödeme emri-
nın teblig tarihinden itibaren on gün içinde ödemeniz. ta-
kip dayanagı senet kambiyo senedi niteligini haız degil-
se. keza takip dayanagı senet altındaki imza size aıt ol-
madıgı iddiasında iseniz (20) gün içinde açıkça bir di-
lekçe ile Tetkik Mercii Hâkimligi'ne bildirmeniz, aksi
takdirde kambiyo senedindeki imzanın sizden sadır ol-
muş sayılacagı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz se-
nede dayanan takip konusu alacagın % 10"u oranında pa-
ra cezasına mahkÖum edilecegınız, borçlu olmadıgınız
veya borcun itfa veya imhal edıldigi veya alacagın zama-
naşımına ugradıgı hakkında veya yetki ıtırazınız varsa
bunu sebepleri ıle birlikte (20) gün içinde Tetkik Mercii
Hâkimliği'ne bir dilekçe ile bildirerek tetkik merciinden
itırazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğıniz takdir-
de cebri icraya devam olunacagı. itiraz edilmedıgi ve
borç ödenmedigi takdirde 25 gün içinde 74. madde ge-
regince mal beyanında bulunmanız. bulunmazsanız ha-
pis ile tazyik olunacagmız, hiç mal beyanında bulunmaz
veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis ile ce-
zalandınlacağınız ihtar olunur.
Yönetmelik örnek no: 10 Basın: 11038
Her kalp kendi
türküsünü söyler
Eylül 1845'te, Demokrat
Arkadaşlar adlı kuruluş
tarafından Londra'da,
Fransız İhtilali'nin
yıldönümünü kutlamak
amacıyla bir gece
düzenlenir. Geceye
Londra'da yaşayan dünyaca
ünlü politik şahsiyetlerin
hemen hemen çogu katılır.
Fransız, Alman.
Italyan devrimcilerinin yanı
sıra Marks Londra'da adlı
kitabın verdıği bilgiye göre
"bir Türk demokrati da"
katılanlar arasındadır.
Londra'da yaşamasına
rağmen lngiltere dışında
olduğu için Marks'm
bulunmadığı gecede. büyük
bir ihtimalle Engels de
vardır. Dünyayı sarsan bir
olayın yıldönümünde bir
araya gelen bu insanlar, gece
boyunca tartışırlar,
eğîenirler. Herkes kendi
dilinin
LONDRAşıınnı.
öyküsünü
okur ya da
anlatır.
Bizim Türk
demokrati da
gecede,
Anadolu'nun
kimbilir hangi yöresinden
alınma bir türkü söyler.
O tarihlerde Londra'da
politik çalışmalar yapan çok
sayıda Osmanlı aydını vardır
ama bu kutlama gecesine
katılan demokrat Türk'ün
kimliği bilinmemektedir.
British Library'ye gidip
dönemin gazete ve
dergilerini tarayıp, aynı
zaman dilimınde yaşamış
aydınlanmızın adlanyla
karşılaştınp kim olduğunu
bulabilmek mümkün. Fakat
arkadaşım Kağan Güner söz
konusu vatandaşımızın kim
olduğundan çok, gecede
hangi türkümüzü
okuduğuyla ilgili.
"Bulacaksak adamın değil
türkiinün adını bulalım"
diyor.
Kağan Güner, plastik
sanatçısı, ressam, aynı
zamanda da gazeteci.
trmCEFin Türkîye'den
seçtiği iki sanatçıdan birisi.
Yaptığı resimler UNICEF
tarafından bastmhp
dünyanın her yerinde
satılıyor. Bir sanatçı olarak.
gecede söylenenin hangi
türkü olduğunu merak
etmesi belki de bu
MUSTAFA
KEMAL
ERDEMOL
İlkbahar, Jirinovski ve azgın kediler
BANDIRMA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
1997.'5807
Müdürlüğümüzün 1997 5807 sayilı takip dosyası ile alacaklı Akbank TAŞ Bandırma Şubesi vekili Av. Halil Özhuy-Av.
Yusuf Kara'ya kredi taahhütname sözleşmesine istinaden toplam 3.707.212.502- TL. (% 220 tem. faizi. faizin % 5 BSM. ic-
ra masraflan ve vekâlet ücreti ile birlikte) kadar borçlu bulunan Hasan Kuşçu ve Tuncay Kusçu hakkında yapılan icra takibi
sırasında ödeme emri borçlulara rüm aramalara ragmen adresı semti meçhulde bulunduğundan yapılamadıgından adına ilanen
tebligat >apılmasına karar verilmiş olmakla, adı geçen borçlular ışbu ilanın yaym tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğin >a-
pıldığı sayılarak teblig tarihinden itibaren borcu ve masraflan 7 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına \e-
>a alacaklının takibat icrası hakkına dair bir ıtırazınız varsa, senet altındaki imza size ait degilse yine bu 7 gün içinde aynca \e
açıkça bildirmeniz. aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacagı, imzayı reddettıginiz takdirde merci
önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız. buna uymazsamz vaki itirazınızın muvakkaten kaldınlacagı. senet veya bor-
ca itirazınızı yazılı olarak veya sözlü olarak 7 gün içinde icra müdürlügüne bildirmedığiniz takdirde aynı müddet içinde 74.
madde gereğince mal beyanında bulunmamız. aksi takdirde hapisle tazyik olunacagmız, hiç mal beyanında bulunmaz veya
hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız. borç ödenmez veya itiraz edilmez ise cebri icraya devam
edileceği hususu ödeme emrı yerıne kaim olmak üzere borçlu adına ilanen ihtar ve teblig olunur. 27.2.1998 Basm: 11037
"Bahar geldi. gül açıldı. Ruhuma
neşe saçıldı. Ma\i gözlü sanşın kjz.
gel gidelim ada>a biz." Keyifli bir
şarkımız böyle başlar. Ve
devamında ilkbahann insanda
nasıl bir canlanma yarattığını. ne
tür istekler doğurduğunu anlatır.
Gerçekten de ışıldayan güneş.
kısalan etekler. kış uykusundan
uyanan duygular, insanlan yavaş
yavaş kamçılamaya başlar marttan
itibaren. Aslında yalnızca
insanlarda değil, doğada da
enerjik bir diriliş gözlenir
baharda. Kedi milleti işin
ölçüsünü kaçıranlardandır. Yalnız
kediler değil ama.
Martın başından bu yana Rusya
Parlamentosu Duma'da gürültülü
bir "bahar şenliği'" sürüyor.
Hemen her oturumda kavga
çıkıyor, hakaretler ediliyor,
birilerinın söz hakkı iptal ediliyor
ve birileri protesto amacıyla
oturumu terk ediyor. Geçen gün
Duma'ya gittiğimde saygıdeğer
millervekilleriyle birlikte
bindiğim asansörde duyduğum
küfurleri burada bir anlatsam,
kamu ahlakına aykırı yayından
dolayı Cumhuriyet kapanabılir.
"Şenliğin başkahramanı" tanıdık
bir isim: Milliyetçi lider Vladimir
Jirinovski. Esiyor. gürlüyor, ateş
saçıyor.
Önce sağa sola sözlü sataşmalarla
başladı Jirinovski. Sağcı bir
millervekilini aşağıladı; kendini
eleştiren komünist bir
milletvekiline doktora
görünmesini önerdi; hakaretleri
karşısında hukuki ışlem
yapılabileceğinı hatırlatanlara
"Cehenneme kadar yolunuz >ar"
gibisinden latifeler sundu: sözünü
kesen Duma Başkanf na "Sen
ilkokulda sınıf öğretmeni misin?"
diye bağırdı. Bu da yetmedi.
Duma Başkanlığf nı işgal etti.
Kürsüye oturdu ve
"Kalkmayacağun işte,
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
kalkmavacağım'
1
tekerlemesiyle
dakikalar geçirdi. Oturum zorunlu
olarak tatil edilince kürsünün
önünden geçenlere sataşmaya
başladı. Bu da kesmedi. Önünden
geçen "düşman" milletvekillerine
su atmaya başladı; önce masadaki
maden suyunu bardağa döküp
sulama işlemini bardaktan
yürüttü: sonra daha çabuk
davranmak adına şişeden suladı;
ara sıra karşıtlannı sularken
yakında kendi adamlannı fark
edince "Ivan. oraja su aOyorum,
sen kenara kaç!" gibisinden
dostane uyanlarda bulundu.
Sonunda milletvekili
dokunulmazlığı tehlikeye girer
gibi olunca hafiften özür diledi,
ama kimseyi samimiyetine
inandıramadı.
Aslında bu su atma işinde pek
yeni sayılmaz Jirinovski. Geçen
yıl bir televizyon tartışmasında
şimdiki başbakan yardımcısı
Boris Nemtsov'un yüzüne meyve
suyu dökmüştü. Rusya Devlet
Başkanı adayının başka vukuatlan
da var. Örneğin, bir keresinde
kendisine "saçma" sorularsoran
genç bir gazeteci kızı karga
tulumba arabasına bindirerek
oradan uzaklaştırmıştı. Bir başka
sefer de Duma'da kavga sırasında
siyasal çizgisini begenmediği bir
kadın milletvekilini saçından
sürümüş ve boğazını sıkmıştı. Bu
ve başka tutumlan nedeniyle
Jirinovski'nin başına hiçbir şey
gelmedi bugüne kadar. Ne bir
yasal soruşturma, ne ciddi bir
yalıtlama veya protesto. Insanm
aklına ister istemez "Bu adam
devlet başkanı olursa kimbilir
neler yapar" sorusu geliyor.
Geçmişı de renkli Jirinovski'nin.
Haberalma örgütünden geldiği. bir
ara lzmir Fuan'nda çevirmenlik
yaparken (Allah için,
Jirinovski'nin Türkçesi bizim bazı
politikacılardan daha kötü değil)
casusluk kuşkusuyla Türk
polisinin eline düştüğüne çok
içerlediği söyleniyor. Şovenist
söyleminde Yahudilere de çatan
aşın sağcı liderin - tesadüf bu ya -
babası da Yahudi. Bir söyleşide
anne ve babasının ulusu
sorulduğunda verdiği yanıt
unutulmaz bir anekdota
dönüşmüştü: "Annem Rus, babam
hukukçu." Bir de çeşitli
ülkelerden porno yıldızlanyla
ilişkisi olduğu, Almanya'da
seks âlemleri yaptığı ve
Irak'tan maddi yardım
aldığı söylentileri var. Ne o
yalanlamak için mahkemeye
başvuruyor, ne iddia edenler
kanıtlamak amacıyla benzeri bir
adım atıyor. Burası Rusya. Herkes
konuşuyor ve hayat eskisi gibi
sürüp gidiyor.
En taze skandallan pek çoğu
"Bahar geldi; Jirinovski'nin
duygulan kabardı; kimbilir belki
olmadık özel sonınlan vardır da
acısını Duma'dan çıkanyordur"
türü tahminlerle geçiştirdiler.
Son sulama operasyonunun
ardından Moskova'da hava
bozdu. Jirinovski "Tamam
tamam. bir daha yaramazlık
yapmayız işte" gibi bir
şeyler geveledi. Ama yakında
havalar yine ısınacak.
Bahar bir daha ve gerçekten
gelecek. Doğa yeşerecek. Etekler
kısalacak. Ve azgın kediler bir
daha ortaya dökülüp gürültüler
koparacaklar. Ah, şu bahar yok
mu? Bazılannı böyle havalar
mahveder işte!
özelliklerinden
kaynaklanıyor. Böyle bir
gecede bulunsaydı, hangi
türküyü söyleyeceğini
biliyor ve kimliği belirsiz o
Türk demokratıyla belki de
aynı türküyü seçmiş
olabileceğini düşünüyor.
Yurtdışında, ülke özlemiyle
yaşayan insanlann türküleri.
farklı zaman dilimlerinde
yaşamış da olsalar. birbirine
yakındır elbette. Böyle bir
gecede Kağan'ın ve benim
hangi türküleri
söyieyebileceğimizi ben de
tahmin edebiliyorum. 1991
yılındaki ilk Körfez krizinde,
ABD'nin Irak'ı vurmasından
önceki günlerde Londra'da,
yüzlerce sosyalist ve savaş
karşıtının katıldığı, Trafalgar
Meydanı'ndaki gösterilerde,
bir avuç Türkiyeli solcu ve
banş yanlılan olarak hangi
türküyü söylemiştik biliyor
musunuz?
Anadolu
halkının dünya
folkloruna
armağan ettiği,
dünyanın en
güzel ve en
^ _ ^ — savaş karşıtı
türküsü olan
Yemen Türküsü'nü. Soran
yabancı dostlanmıza
öyküsünü de anlatarak
üstelik. Sa\aşın ne kadar
kötü bir şey olduğunu, çıkan
bir isyanı bastırmak için
gittikleri Yemen
topraklannda düşüp
ölenlerin geri gelmeyişleri
üzerine. onlann dönüşünü
bekleyenlerin "Giden
gelmiyor / Acep ne iştir?"
diye sormaktan başka
ellerinden bir şey
gelmeyişini bu türküyle ne
kadar iyi anlattıklannı
söyledik merakla
dinleyenlere.Bizim Türk
demokratının o gece hangi
türküyü söylediğini merak
edişimiz, biraz da bu
yüzden. O, Yemen
Türküsü'nü söylememiştir
herhalde. Yanlış
hatırlamıyorsam. türkülere
konu olan Yemen İsyanı
1870 "de başladı ğına
göre, bu güzel
türküden haberi olamazdı.
Kanuni dönemine
ait olduğu söylenen ve "en
eski halk türkülerimizden
biri olduğu" sanılan şu
türküyü söylemiş olabilir mi
acaba
u
Bir iken beş oo
eyledim derdimi /
Yaradandan istemişem
yardımı / Terkeyledim
zeminimi yurdumu /
Ne>le>e>ira yenemezüm
gönlümü."
Eğer bir sürgünse o da,
sürgün acısını bu türkü gibi
dile getiren başka türküler de
söylemiş olabilir.
Araştınp öğrenmeye
çalışacağız. Belki hangi
türkü olduğunu hiç
bulamayabiliriz de. Bunun
belki bir önemi de yoktur.
Maksim Gorki, Ana
romanındaki
kahramanlanndan Andrey'e
boşu boşuna mı söyletti şu
sözleri sanki: Heryûrek
kendi türküsünü sövler.
tone
Show
Cemi
13.00
upunlct Rodc
On Sundoy
Gülnaz
17.00
fuji Sunday
met
20.00
Buddha Bar
C
22.00
Bütün göstergeleriyle ekonomi haberleri, "bilgi kanah"nda. NTrv