Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15MART1998PAZAR
12 KULTUR
Tiyatro Stüdyosu Jean Genet'in başyapıtım mükemmel bir uyumla sahneliyor KOŞEBENT
Gerçek bir tiyatro zaferi: Balkon
AYDIS ENGİ1S
En iyisi bunlan "tiyatro çılgınlan"
diye tanımlamak. fiyatro Stüdyo-
su" ndan söz ediyoruz, Ahmet Leven-
doğlu, Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer
üçlüsünün kurduğu Tiyatro Stüdyo-
su"ndan.
Önce bir özel tiyatro kurmak gibi bir
çılgınlığa kalkıştılar. Çağdaş tiyatronun
en aykırı oyunlannı sahnelemek gibi
kararlılıklannı açıkladılar ve tiyatrola-
rının yerini Üsküdar'da seçtiler. Müslü-
man mahallesinde salyangoz satıcılığı-
na birkaç gün kala. harabe halinden alıp
gerçek bir kültür merkezine dönüştür-
dükleri Üsküdar Odeon Tiyatrosu yan-
dı. Çok kışi artık vazgeçeceklerini dü-
şündü. Odeon Tiyatrosu'nu yeniden
onanp inatlannı \e çılgınhklannı sür-
dürmeye kalkıştılar. Üsküdar Belediye-
si ile anlaşmazhğa düştüler. Üsküdar"ı
yeni bir ti>atro salonuna kavuşturma
düşleri mahkeme koridorlannda sürdü.
Bir tiyatro mevsimi daha böyle geçti..
derken. gene eğreti bınalarda yapılmış
provalarla Jean Genet'in "Balkon'unu
hazırladılar \e gene eğreti bir binada.
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi salonun-
da karşımıza çıktılar.
Sımdi bunlara "tiyatro çüguu" den-
mez de ne denir?
Ama biz oyuna, Jean Genet"in BaW
kon"una dönelim.
• • •
Oyun bir kerhanede geçer ya da ker-
haneleşmiş bir ülkede ya da kerhaneden
beter bir ülkenin bir kerhanesınde. Ya-
da kılise-ordu-yargı üçlemesindeki ge-
leneksel erk odaklanndan "polis devle-
ti" diye anılan bir düzene sıçramanın
eşiğindekı bir ülkede...
Jean Genet'in bir oyunu üstüne ya-
zarken "oyunun konusu" diye başlayan
bir cümle kurmak zaten olanaksız.
Soldan sağa: Haluk Bilginer. Zuhal Olcay. Derya Alabora. On bir 'en hiden'den üçii.
Gereklı de değıl. "Oyun bir kerhane-
de geçer, kerhaneden beter bir ülkenin
bir kerhanesinde" demek yeterlı. llle
de ısrar edenlere "bir polis devletinin
doğuşu"nun izleyicınin suratında tokat
gibi patlayan öyküsü denebılir belki.
Bundan ötesı ancak izlemekJe müm-
kün. Yeryüzünün hemen her ülkesinde
kafasını kaldınp bakanlar "Balkon~lar-
da ışıldayan de\let erkinin bileşenlen-
ni ve klasik bileşenlerin arasına katıl-
maya hazırlanan yeni bileşeni (polis
de\ letı demıştık değıl nııl gözleyebılir.
Jean Genet üstüne bu kadar.
Piç. öksüz, eşcinsel. hırsız. kaçakçı.
asker kaçağı. uyuşturucu bağımliM. sa-
bıkalı. kıdemli mahkûm. ıflah olmaz
sersen. düzenın bütün değerlerini "kıc,
silmeye \ara\an kâğıttan da değersiz"
diy e nıtelemekten çekinmeyecek bir be-
fil: Işte Jean Genet.
Bir dahı. sözcük )onklörü. düşünce-
nın sınırlannda. o çorak topraklarda
e\indeymış gibi dolanan bir edebıyat
şeytanı İ^te gene Jean Genet.
Balkon. Genet'in daha önce sahne-
lenmizde izlenmemış bir oyunu Kuş-
ku yok: En iyi oyunu. Birbaşyapıt Bok
çukurlarından ımbiklenmış bir 'iyatro
şıın. Düzen'eyönelenbırzehırlıhançer.
O yüzden yazılması da. seçılıp repertu-
ara alınması da. sahneye konma>ı da.
oynanması da gerçek bir "diizen SJIÇU"
Başar Sabuncu önce oyunu dürnize
çevırdi. Bu kadar hafif bir "suç"'a ye-
tınmedı. tııttu bir de sahneve ko\*lı. Su-
67yaşındaki Freddy Cole, asılyetiştiğiyerin sokaklar olduğiınıı belirtiyor
Golfsahasından üham alan besteci• Nat King Cole'un kardeşi
Freddy Cole. Ancak ağabeyinin
ufak kardeşi olarak tanınmak
istemiyor. 1991 tarihli ^ ^
albümünürı adıyla anlatıybr-
derdini: 'Ben benim, ağabeyim
değil." CRR'deki konseri. bir ön
görüşme olarak değerlendiriyor.
Asıl amacı dinleyicilerle sıcak
yaz günlerinde. caz festivalleri
kapsamında buluşmak.
GIL ERÇETİN
Kendı bestelerı dışında repertuvarında
Broad\vay'den Blues'a Jerome Kern. Co-
le Porter, George Gershwin ve Duke El-
lingtonın standartlarmdan Lionel Richie.
St^ie VNonder \e Kenny Rogers gibi sa-
natçılann çağdaş çalışmalanna yer veren
\e bu yapıtlan caz-blues tarzında yorum-
layan Fredd\ Cole. cuma akşamı Cemal
Reşıt Rey Konser Salonu'nda lstanbullu
müzıkseverlerle buluştu. Nat King Co-
le'un kardeşi Freddy Cole. Ancak ağabe-
v inın ufak kardeşi olarak tanınmak istemi-
yor. 1991 tarihh albümünün adıy la anlatı-
yorderdın ı. " Ben benim. ağabeyim değil."
Albümün ısminı şöyle açıkhyor Freddy
Cole: "Albümü alan insanlara Nat King
CoJedeğil. Freddv Cole albümü aldınız de-
mek istedim."
1931 yılında Protestan rahıp Edward
James Cole'un en küçük oğlu olarak dün-
ya> a gelen Freddy Cole. pıyano çalmaya
5-6 yaşlannda başlamış. Bütün çocukla-
nna müzik sevgisini aşılayan babasının
\erdiğı öğüt hep ışık tutmuş Cole'a yaşa-
tnı boyunca: "Her şişenin bir dibi vardır.
Sizde kendi dibiniz üzerindeoturmayı öğ-
renin."
Kadıfe sesinin kendisınden on iki yaş
küçük olduğu en ünlü ağabeyi Nat King
Cole benzemesi. müziğin kralıyla aynı tür
müziğe yönelmiş olmaları ve ağabeyinin
çok fazla ön plana çıkmış olması. Freddy
Cole'un kendi 'dibini'bulmasını birazzor-
laştırnıışaslında. Yıllarca 'Bebe Cole' ola-
rak anılmış. Daha sonra bilinmeyen Co-
le'e dönüşmüş ismi. lşte bu dönemde ken-
disini bulmakta zorlandığını belirtiyor
Freddy Cole: "Kendi isminizin olmaması
çok zor bir şey. Böyle bir durumda kendi-
Freddy Cole. cuma akşamı CRR konser salonundaydı. (Fotoğtaf: KADER TLGLA)
rai tanunam oldukça zor oldu. Ama önce
kendimi sonra da insanları sevmey i öğren-
dim."
Sürekli Nat King Cole ile karşılaştınl-
masına karşın tarz olarak FrankSinatra \ e
Billie Holidayin izinden gidiyor. Ağabe-
yiy le en büyük ortak özellıği hangi parça-
yı söylerse söylesın ona bir Freddy Cole
ımzası atarak bu parçayı kimin söylediğı-
nı ya da meşhurettiğini ıınutturması. Ln-
lü kişılerle özdeşleşmış parçaları se^len-
dırmekten çekınmeyen Cole'un bir başka
özellıği de Bette Midler'ın 'The Rose" ad-
lı parçası gıbı caz ıçin \eterincs ciddı bu-
lunmayacak parçalan ustaca \orumlaya-
rak kendisinin ve cazın bir parçası haline
getırmesı.
Fark edilmek için uzun süre beklemek
2orunda kaldı Freddy Cole. Bugün 67 ya-
ştnda. Ancak gerek sesi gerek performan-
sı adeta ınkâr ediyor sanatçının yaşını. Jul-
liard Müzık Akademisi \e New England
Konser\atun'nda müzık eğırmi alan sa-
natçı. asıl \etıştığı yerin sokaLar olduğu-
nubelırtnor. Bütün müzık ya^imı boyun-
ca da elit müzık kulüplerinde'i kalabahk
caz topluluklanna kadar çok çeşitli dinle-
yici kitlelerine seslenmiş Col; için ikisi-
nin bir farkı yok. Önemlı olar, iıüziği hıs-
setmek \e hissettiklenni aktarnak.
Jackson Beşlisi Değiliz
Yaklaşık 25 yıl önce New Vork'tan At-
lanta"yataşındı Fredd\ Cole. Başlangıçta
radyo \ e televizyonlar ıçın cıngıllan \ aza-
rak para kazandı. llk albüır.eri arasında
'TheJokesOnMe'.'CircfcofUfme'.AIlMy
Tomorrovvs' yer alı\or. Rendisi için özel
bir anlam taşıyan bir albüm dekardeşi Ike
ile birlikte doldurduklan '\\«- Remember
Naf(Nat'ıHatırlıyoruzladl. >apıt.Bugü-
ııe kadar bırhkteçalıştığısarutv-ılararasm-
da da Shirle> Basse\. \1 Hibber. Kenm
Burrel\eralıyor.
Bugün gençlerin caz müzığine göster-
dıklerı ılgiden de oldukça hoşnut. Genç sa-
natçıların >etişmesine en i\ı lalitelı mü-
zik üreterek şardımcı olabilecsğine inanı-
>or. Cole ailesınden pek çok TTıiizisyen ye-
ti>me^ine karşın bugün EdcLe Cole'dan
Nat KingCole'e. lkeCole"danNataüeCo-
le'a uzanan sesleri bir ara\ı topla\acak
projelere sıcak bakmıyor Fıeddv Cole.
"Jackson beşlisi değilizbiz" d;>or Ne fark-
lı tarzlann bırleşmesının çok ââ verimli bir
ürün orta\a koyacağına da urunmıyor.
Freddv Cole'un müzik kacar güçlü bir
başka tutkusu da golf oynarrak. Golf ve
cazın bırbırıne ters düştüğü göriişüne kar-
şı çıkışor. çünkü en ı>ı besteknnin ilha-
mı golt\ahalanndagelıvorsanatçıya. Ce-
mal Reşıt Rev dekı konseri Tlrkiyelı mü-
zikse\erlerle bir ön görüşme olarak de-
ğerlendinvor Cole. Asıl amı:ı dinleyici-
lerle sıcak şaz günlerinde. cız festivalleri
kapsamında buluşmak.
çunu pekiştirmek için benzersiz bir hü-
ner sergıledi. Bu yazıda Balkon'un sa-
dece sahnelenişi üstüne sayfalaryazıla-
bilir. Oyun başladıktan bitene kadar en
zor beğenir bir seyirci bile sahnede "bir
recisörlük marifeti" sergilendiğini ne
düşünebiliyor. ne duyumsayabilıyor.
Kendini tiyatronun özünde. tiyatro sa-
natmın doyulmaz labirentlerinde bulu-
yor. Aralıİcsız ve kesintısiz. Bir oyunu
yönetmek bundan öte ne olabilir ki?
.Ya oyuncular? Belki hiçbirinin adını
anmadan. uzun uzun yazmadan "Böy-
le oyunculartaçabşan biryönetmen,yaz-
dığı oyunu böyle oyunculann sunduğu
bir yazar olsa olsa kıskanıhr" deyip sö-
zü bağlamak en iyisi.
En iyi olma yanşı
Bir başka türlü sö>leyelim: Tiyatro
Stüdyosu'nun sunduğu Balkon'da. on
bir oyuncu arasında amansız bir yanş
var: "en hi olma" yanşı \ e tüm oyun bo-
yunca seyirci bunun farkında bile ol-
madan soluğunu tutup Balkon'u izli-
yor.
llle de "eşitler arasında bir birinci"
seçılecekse... Haydı gelin seçin baka-
lım. Kerhane maması \ekraliçeyi abar-
tısız aynmcıklarla (nüanslarla) birbirin-
den ayıran \ e birbirine kopmaz bağlar-
\a ilişkilendiren Zuhal Olcay mı deme-
li, yoksa depdenn karakterlerin dupdu-
ru bir oyunla nasıl sahne\e taşınabile-
ceğinın örneğinı sunan gencecik Derya
Alabora'dan mı söz etmelu yoksa her
ikisini de bırakıp. seyircinın "A bu kız,
Bir Demet Tiyatro'nun Müc\er Ablası
değil mi" gibi tı> atro dişı algılamalara
kendini kaptınnasına olanak bırakmak-
sızın, hırsız orospu-azize orospu-köle
orospu gibi üç ayn ve zorlu rolü sırtla-
nıp götüren Şebnem Dönmezı mı alkış-
lamalı? Yoksa kadın oyunculan bırakıp
örnegm Haluk Bilginer'ın polis müdü-
ründeki ınceliklennden söz mü
etmeli'
1
Yoksa Ahmet Leven-
doğlunun piskopostaki...
Yok hayır. vazgeçtim. On bir
oyuncuyu tek tek saymaya ve
anlatnıaya ne olanak var. ne
gerek. Tıpkı Duygu Sağıroğ-
lu'nun aynalar \e paçavTalarla
kurdugu. Genet kadar gerçe-
küstü. evlerimiz \e ve ülkele-
rimiz kadar gerçek dekorun-
dan. tıpkı Se\im Çavdar"ın ay-
nntılarda bile kuyumcu titizli-
ği ile çalışılmışhgı belli olan
. i&!)[ itı 'iııınııııiın, *ı^iin>ı* 11
kan'ın işlevsel müziğinden
uzun uzun söz etmeTiin gerek-
mediöı gibi.
• • •
Seyirci koltuğunda oturan
bir tiyatro adamı ıse, meslek-
tense eğer. bunun zorlukları
vardır. Hep kusur arar. hep ak-
sama gözler. Seyirci olmanın
tadını bir türlü duyamaz.
Oyunu izledigimiz gece Vü-
mazOnay da izleyicilerarasın-
daydı. Yılmaz Onay da bu ül-
kenin tiyatro sanatına emek
vermiş. yetisini. hünerini ka-
nıtlamış bir sanat adamıdır.
Oyun birti. önce ayağa kalktı
alkışladı. Ardından ağır ağır
salonu terk ederken döndü kı-
nk dökük bir cümle fısıldadı:
"Dört dörtlüktü be. tlk kez. >ıl-
lardan beri ilk kez, bir tiyatro-
cu olduğumu unuttum \e salt
seyirci oldum. Oyunun başın-
dan sonuna kadar... Bu arka-
daşlara tesekkür boçluyuz."
Bir kerhane avnasında...
Amerika 'unutturulan' kahramanmı keşfediyor
Kültür Servisi - Komünistlerle kur-
duğu bağlantılar nedeniyle kara lıste-
ye alınan \e ynrtdışına çıkmasına ızin
verilmeyen Amerikalı aktör ve şarkıcı
Paul Robeson. 1957 yılında Galler"de-
ki kömür ışçilen için telefonda konser
vermişti. Robeson'un bariton sesiyle
dört parça seslendirdiği bu konserin
kayıtları bu yıl içinde Amerika ve în-
giltere'de 'FreedomTrain'başlığı altın-
da yayımlanıyor. Ses niteliğı şaşırtıcı
derecede iyi olan kayıtlann dinleyici-
ye ulaştınlması. Amerika'nın anti ko-
münist dönemde gözardı ettiği Robe-
son'un anısını canlandırma çabaları-
nın bir bölümü sadece.
Bu yıl. 9 Nısan 1898'de dünyaya ge-
len Robeson'un 100. doğum yılina
denk düşüyor. Amerikan müzik en-
düstrisi, geçen haftalarda düzenlenen
Grammy ödülleri kapsamında. 1976'da
77 yaşındayken aramızdan aynlan sa-
natçı anısına yaşamboyu başan ödülü
vermişti. New York'tadüzenlenen Ro-
beson konferanslan kapsamında da sa-
natçıyla ilgili bir dizi etkinlik. sergi \e
konser düzenlenıyor. Kutlamalar kap-
samında Intemet'te bir Robeson sayfa-
sı açılıyor. Paul Robeson'un Galler'de-
ki madencilerle özel bir yakınlığı var.
Emekçilerin yaşammı konu alan 'The
Proud Valley' adlı propaganda filmin-
de, işçilere stoklann yerini göstererek
yardımcı olan bir stokçuyu canlandın-
yordu sanatçı. Robeson'un sol görüş-
le bağlantısı, Ispanya lç Savaşı'nın ol-
duğu günlerde A\rupa'dabiçimlenmiş-
ti.
1936 yapımı 'Showboaf filminde
seslendirdiği 'Old Man Rrv-er' parça-
sıyla özdeşleşmış olan sanatçı. fa^t
dönemin solcu bir aydını. sinema \ e ti-
yatro sanatçısı. şarkıcısı \e atletiydı.
Kaçak bir kölenin oğluydu Robeson
ÜnİNersitede okuduğu yıllarda futbol
takımının gözde oyuncusu olmasina
karşın takımdaki beyazlardan dayak
yiyordu sürekli. 1944'te Broadway \e
Ingiltere'de canlandırdığı Othello rolü
ile bu rolü üstlenen ilk siyah oyuncu ol-
du.
Chıcago'daki 'PaulRobeson'un 100.
Doğum Yılı Komitesi'nın başkanı
Mark Rogovin. amaçlarının, Robe-
son' u yirminci yüzy ıl tarihi içinde hak
ettiği değere kavuşturmak olduğunu
söylüyor. Sanatçmın anısının 100. do-
ğum yılında canlandınlmaması halin-
de önümüzdeki yüzyılda tamamen
unutulacaöından korkuluvor. Paul Robe«>n 1936 ulında oğlmla biriikte.
Tiyatro kolektif bir uğraş.
Tek tek hüner gösterileri. bel-
ki hüner sahibini ünlü kılar.
belki oyunun sonunda aldığı
alkışlan artınr ama çoğu kez
olan oyuna olur, tiyatro sanatı-
na olur. Keza çok uyumlu
oyuncular ve oyunla uyumlu
bir sahne düzeninde dekorda-
ki. ışıktaki. maky ajdaki birak-
sama her şeyi berbat edebilir.
Tiyatronun güzelliği ve zorlu-
ğu onun kolektif bir ürün olu-
şunda.
Tiyatro Stüdyosu. Jean Ge-
net'in Balkon'unda bu kolek-
tif yaratıcılığın alkışlanası bir
örneğini sunuyor. Herkes bir-
biriyle yanşıyor. Öne çıkmak
için değil.
Jean Genet'in Balkon'unu
öne çjkarmak, kerhaneden be-
ter bir ülkenin bir kerhanesi-
nin avnasında. sıyasal erkin
kirli yüzünü sergilemek için.
Herkes birbiriyle yanşıyor.
Sonunda kazanan tiyatro
sanatı oluyor.Tiyatro bir zafer
kazanıyor.
Son söz: Kendinize bir iyilik
yapın. 29 Mart'a kadar Kadı-
köy Halk Eğitim Merkezi'nde
sergilenen Balkon'a gidin.
Oyun daha sonra Ankara. Iz-
mir. Antalya. Mersin. Ada-
na'da rurneye çıkacak İstan-
bul'daki gösterileri kaçırırsa-
nız. iki bilet alın. Bıri gıdış dö-
nüş otobüs bıleti, öteki oyunun
bileti olsun. Göreceksiniz de-
ğecek. Kendinize gerçekten
iyilik etmiş olacaksınız. Şu
kerhaneden betere dönmüş gü-
zelimülkemızde. "İyugüzelve
cesur işler de yapüırmış" dıy e
sevıneceksiniz.
ENİS BATUR
Ernst von Salomon
Edebiyattarihıni kuşbakışıtaradığımızda, pek çok
yazann hayatının en ılgı çekicı yanının. hayatlarında
herhangi bir "ilginçliğe" rastlanmamasından kaynak-
landığını görürüz. Şüphesiz en düz. gurültüsüz, ınış-
siz çıkışsız yaşamöyküsünün içinde bile, büyüteç al-
tına ahndığında tuhaf. şaşırtıcı. sıradışt'sayılabilecek
öğelere rastlanabilir, rastlanır: En azından koyu, özel
bir sorun ya da dram bekler o durgun görunen ha-
yatlann çekirdeğinde. yaklaştıkça bunu fark ederiz.
Gene de karşı kutupta yer alan yazar portreleriyle
onları karşılaştıramayız kolay kolay: Hayatları inanıl-
ması güçbirserüvenlertoplamı ıçeren Rimbaud, Ar-
taud, Pound gibi şairierin. yazariarın bundan dola-
yı daha önemli. güçlü. kalıcı yazın adamlan sayılabi-
leceği görüşünün bir dayanağı yokiur: Yazar kalırsa,
kalacaksa yapıtıyla kalacaktır. sıradışı hayatıyla de-
ğil.
Yıllar önce, serüvenci yazarın dört dörtlük portre-
sini çizen Roger Stephane, iki büyük örneğin üze-
rinde derinlemesıne kalmayı seçmişti. Bunlardan bi-
rini Türk okuru yakından tanıyor: Andre Malraux.
Öbürü, ne yazık kı hâlâ bir.hayalet bızım ıçın: Ernst
von Salomon'un kitaplarından hiçbirı dilimize akta-
rılmadı bugüne dek.
Prusya soylusu bir ailenin çocuğu olarak 1902'de
Venedik'te doğan bu tuhaf adam, genç yaşta baba
mesleğinı seçerek askeri okula gitmış: Once Karls-
ruhe'de. sonra Berlin'de yatılı öğrencı olarak yetişir-
ken, 16'sında millıyetçi partiye üyelik kaydı yaptırmış.
20'sinde dönemin Dışışleri Bakanı Rathenau'nun
ölümüyle sonuçlanan suıkaste katılmış ve yakalana-
rak beş yıl hapse mahkûm edılmiş.
ilk romanı, ona hemen yaygın bir ün getıren "Yitip
Gidenler"\ hapısteyken y azmaya başlamış Ernst von
Salomon; 1928'de çıkan bu romanı, yaşamöyküsel
damarı belirgin bir ikincı romanı, "Kent" H931) izle-
miş. 1933'te üçuncü romanı. askeri okul atmosferi-
ni olağanüstü bir yoğunlukta aktardığı "Kadeler" ya-
yımlandığında Avrupa'ya karabasan çökmek üze-
reymış.
Ernst von Salomon'un karmaşık hayatının 1950'ye
dek olan bölümü sisler altında. Savaş boyunca. Na-
zilerin cephede çektırdiğı filmlerde onemlı teknik gö-
revler üstlendığı bıliniyor. Buna karşılık, Nazi rejimiy-
le daha baştan anlaşmazlığa düşmüş: Hitler rejimi-
nin demokrasinin bir sonucu olduğu göruşünde Sa-
lomon: Parti, pariamento. seçımler ışin içinde onagö-
re; demokrasıye hepten karşı zaten: çok özel koşul-
larda yetişmiş bir avuç seçkinın devletı ve ulkeyi hak
esasına göre yönetmesinin tek çıkar yol olduğuna
inanıyor: Faşıstler. Salomon'un gözündeküçük vesığ
insanlar, demokrasinin en zaaflı kesımıni oluşturuyor-
lar.
Bu curcunalı hayatın ortasında. yazarın ölüm-ka-
lım savaşı verdiğı uzun bir ara dönem duruyor. Yaz-
dığı her senaryo ile ölümü goze aldığını gösteren bu
eski teröristın nasıl paçayı sıyırdığı pek bilinmiyor.
Savaşın hemen ardından yazmaya başladığı, yayım-
landığı an (1951) yıkık dökük Almanya'nın en çok
okunan kitabı haline gelen "Soru Kâg/dı", kesinkes
başyapıtı. \
Arnerikalılann. kendi bolgelerindeki her Almanı ya-
nıtlamaya zorladıkları soru kâğıdından hareketle, el-
li yıllık Almanya tarihini dev bir romanla katetmeyi ba-
şaran von Salomon'u okumadan. "Almanya gerçe-
ği"rim karmaşasını kavramak guçtür. 1960'da ya-
yımladığı "A.D. 'nin Yazgısı" başlıklı romanını okuya-
madım; bir tür "otoportre" kurduğu anlaşılıyor o ki-
tabında. Ernest von Salomon. 1972'de ölmüştür.
Yüzyılın en çetrefil kimliklı yazarlarından biri oldu-
ğu tartışılamaz. sanıyorum. VVeimar Cumhuriyeti'nin
parçalanışına ve Nazı çağının başlamasına ısteme-
den önayak olanların arastndayer almış, yaşananfe-
laketlerin anatomisini en beklenmedık açılardan ak-
tarmayı seçmiş bu romancıda. modern dönemin pa-
ramparça ettiği bir Avrupalı bızi bekliyor.
Avusturya Kültür Ofisi'nde konser
I Kültür Servisi- Avusturya Kultur Ofisi \c 21.
Yüzyıl Eğitim N'akfı'nın ortaklaşa düzenledikleri ve
Se\ıl L'lucan (keman), Ay^en Ulucan ıkeman), Bora
Korkmaz (flütı. Hüseyin Evirgen'ın katılacaklan
konser. pazartesı günü saat |9.30'da A\u>turya
Kültür Ofisi'nde gerçekleştirılecek. Gecedc konser
verecek olan dörtlünün hepsi Istanbul Devlet
Konser\atu\arı öğrencisi.
ADT, Kuvayi Milliye ile Gaziantep'te
• ANK.\R.\(AA)-Ankara De\let Tıyatrosu
(ADTı. Nâzım Hikmet'ın Ku\ayi Mılhye
destanından uyarlanan "Ku\ayı Mılhye' adlı oyunu
Gazıantep Beledıyesi Kültür Merkczı Sahnesi'nde
sahneleyecek. Ergın Orbey'in uyarlayıp yönettiği
oyun 18-19 Mart tarıhlerınde Gaziantep'te
tiy atroseverlenn beğenisine sunulacak. Özgün
müziğinı Can Atılla"nın yaptığı oyunda: Kerim
Afşar. Rüştü Asyalı. Gülseren Gürtunca. Nurşen
Girgınkoç. Alpay İzbırak. Erol Kardesecı. Bozkurt
Kuruç. Cemil Özbayer rol alıyor.
TürkBank Çocuk Tıyatrosu'ndan
lösemili çocuklara destek
• Kültür Senisi - Çocuk tıyatro.su alanında 37
yıldır hıç ara \ermeden \e oyunlannı ücreisiz olarak
sahneleyen TürkBank Çocuk Tiyatrosu. son dört
yıldır. Lösemili Çocuklar Vakfı işbirlıği ile lösemili
çocuklar için yaptırılacak ünnersite \e haMane için
başlattığı yardım kampanyasını sürdürüyor
Selahattın Taşdöğen. Mert Asutay. Mılçın Avşar,
Sait Genay. Ali Ihsan Bozdemır, Erdoğan Sıcak,
Tamer Erkal. Onans Knanç. Erol Aydın, Harun
Yazıcı. tlter Genay. TürkBank Çocuk Tiyatrosu'nda
çahşmalarını ^ürdüren ^anatçılar. TürkBank Çocuk
Tiyatrosu. Eminönü Çemberlıtaş Fırat Kültür
Merkezi'nde her cumartesi saat 10 00 \e IZ.OO'de
"Küçük Hakan' adlı oyunu sahneliyor.
BUGUN
• ISTANBUL DE\ LET TUATROSU Taksım
Sahnesi'nde. saat 15.0ü"te 'Ayışığında Şaınata'. Oda
Tiyatrosu"nda saat 15.00'te Aiiss Nîargarıda
Yöntemi". Aziz Nesin Sahnesi'nde saat 14.XTte
'Robinson Dans Öğreniyor' \e AKM Büyük
Salon'da "Ku\ayı Milliye" adlı oyunlar izlenebilir.
(245 25 90)
• BAHÇE BAHÇE KÜLTl'REVİ'nde saat
16.00'da eğitımci-yazar Neşe Doster'ın sunacağı
"Kımsin Jak Samanon" başlıklı kitap tanıtırnı. anılar
ve aerçek y aşamö> külen izlenebilir. (449 IX H4)
• CEMAL REŞİT REV KONSER SALONU nda
saat 20.00'de "Golden Horn Ensemble Osmanlı
Harem Musıkısf konseri izlenebilir. (251 56 0(1)