23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Onu yeniden düşünmek, tartışmak, doğru ve yanlışlanyla yeniden anlamak gerekir Brecht'e yabancılaşabilmek...ESEN ÇAMÜRDAN Yapıtını düşünsel birtemele oturtma- ya özen göstermiş bir yazara. sanatçıya yapılacak en büyük kötülük. sanırım onu simgeleştirmek olur. Hele. bu kişı- nin belirgin özelliği "devinen bir ger- çekliği gösteren diyalektik tiyatro" yap- maksa. kimi gerçekliklen alıp bunlan, yine ona bağlı kalmak adına. birtakım kalıplann içine olur olmaz sıkıştırmak, söz konusu kişiye sadık olma adına va- pılan önemli bir yanlıştır. Brecht'in yüzüncü doğum yıldönü- münün, dünyada olduğu gibi ülkemız- de de kutlandığı şu günlerde. nicedir yaşadığım ya da tanık olduğum çelışki- ler, aklıma takilan sorular yeniden can- Iandi: Brecht"e yaklaşım günümüzde nasıl olmahdır? "Yabancüaşma" etme- ninden, "epik tiyatnTdan ne anlamak- tayız? Doğru kavrayabilmiş miyiz bun- lan? Yoksa Brecht'in güncelliğini vur- gulamak adına onu dondurmuş. bir resme mi dönüştürmüşüz?.. Konuyu bıraz daha açacak olursak: epik tiyatro yapmak. hâlâ ses etmenle- rini sahnedekı oyuncular aracılığı>la gerçekleştirmek, oyunculan rollennin dışına çıkartıp onlan -başka bir oyun- cunun, rolün gereksinim duydugu akse- suvan sahnede bulup vermek gibi- baş- ka "teknik" görevlerle donatmak ya da sahneye çıkış sırasını kulis yerine sah- nede bekletmek benzeri bildik "epik numaralar" yapmak mıdır > a da Brecht şarkılannı kırk yıl önceki "gestus" ve tonlamaya öykünerek söylemek gıbı ül- kemizde hemen hemen her Brecht ça- lışmasında tanık olduğumuz yollara başvurmak mıdır?.. Brecht'in yüz yaşma bastığı günü- müzde. ona başka türlü yaklaşmanın zorunluluğuna inanıyorum ben Söv le- diklerinin. ancak bir ölçüye kadar doğ- ru olduğunu açıklayabilen. dogmatık- likten özenle kaçınmava çalışan yazan sahnelerken belirli klişelere başvurmak. onu bir bakıma mumyalaştırmak. olur ki buna da ilk karşı çıkacak olan yine yazann kendisıdir. Brecht'ı yeniden dü- şünmek. tartışmak, doğru ve yanlışla- nyla onu yeniden anlamak gerekir. Aca- ba biz onu şimdiye dek gerçekten dü- şündük. tartıştık, anladık mı' 1 ... Önce bir düşünce sistemidir Türkiye'dekı uygulamalann çoğuna bakılacak olursa sorunun tam da bu noktadan kaynaklandığı görülür: Daha önceki birkaç çalışmayı saymazsak. ül- kemiz epik tiyatroyla 1970'li yıllann başında tanışır. Yaşanılan dönemin de etkisiyle hemen kabul görür ve "uygu- lamalara" geçilir. Yanı okuma ve dü- şünme. düşünce üretme alışkanlığı pek olmayan toplumumuzda epik tiyatro- nun da ideolojik. felsefı, eleştirel teme- lı yeterince araştınlmaz, sorgulanmaz. Epik tıyatro özümsenmeden benimse- nir. Oysa Brecht, her şeyden önce bir düşünce sistemidir, yapıtının sacayağı- nı oluşturan bu üç ana öğe, (ideoloji, fel- sefe. eleştiri) doğru olarak kavranma- dan anlaşılamaz. oyunlan daha baştan yanlış sahnelenir. Ve ülkemizde seyret- tiğimiz birçok gösteride izlendigi gibi çalışmalarkendini ve seyirciyi kandır- macadan öteye gidemez; epik tiyatro kavramı kalıplaşmış bir Brecht anlayı- şına dönüşür, kendi kendinin amacı olur. Günümüzde Brecht sahnelemek dün- künden farklı olmalı, dünden kopya çe- kilmemelidir. Çünkü tiyatro oyunu da zaman içinde devinir, dönüşür, yorum- lama bıçiminin dönüştüğü gibi. Kanım- ca bunun en sağlıklı yohı Brecht'in ken- vJFünümüzde Brecht sahnelemek dünkünden farklı olmalı, dünden kopya çekilmemelidir. Bunun en sağlıklı yolu Brecht'in kendisine de 'yabancılaşarak' bakabilmek. çağcıl bir bakış açısıyla geliştirebilmek, sınırlannı zorlamaktır. disine de "yabancüaşarak" bakabil- mek. onu daha da ileriye götürmeye ça- lışmak. çağcıl bir bakış açısıyla gelişti- rebilmek, sınırlannı zorlamaktır. Kapi- talist düzenin işleyişi açısından yaza- nnkiyle bizim yaşadığımız dönem ara- sında temelde pek değişen bır şey olma- makla birlikte. olay ve olgulara yakla- şımlar. değerlendirmeler, anlamlandır- malar değişime uğramıştır; durum böy- le olunca, sanatsal biçimlemenin de de- ğişmesi kaçınılmaz olur. Kapsamlı ve doğru bilgi gerek Sorun galiba Brecht'i yınelemeden sahnelemek ya da onu bir düşünsel sis- tem olarak ele almakta ve bunu yalnız- ca Brecht oyunlan için değil. tüm çalış- malarda bir bakış açısına dönüştürmek- te yatıyor. Ama kimi zaman da şu sinsi soru takılıyor akla: Brecht bugün etki- sini sürdürüyor mu hâlâ? Onun sanat- sal ve estetik gücünden hâlâ söz edebi- lir miyiz? Yoksa tiyatro tarihinde önem- li bir döneme imza atmış ve artık geç- mişte kalmış bir sanat adamı mı olmuş- tur? Ya da 1980'lerden bu yana Avru- pa'da tartışılan bir başka soru: Brecht müzelik mı klasik mi?.. Tüm bu sorulara yanıt arayabilme- miz. yapıcı bir tartışmaya girebilme- miz. düşünce üretebılmemiz ıçın her şeyden önce Brecht'le ilgılı kapsamlı ve doğru bilgi sahibi olmamız gerekir. Hele yazann oyunlannı sahneleme ko- nusunda ısrarlıysak tüm koşullanmış- lıklanmızdan annarak onu yeniden keş- fetmeyi deneme yolunu seçmeliyız. Ar- dından on binlerce sayfalık >apıt bıra- kan Brecht'ten dilimize aktanlanlann nitelik ve niceliği, "kitapsız kühiir" edinme alışkanlığımızın boyutlarını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Mi- tos-Boyut Yayınlan'nın, yazann tüm oyunlannı yayımlamaya başlaması in- sana umut veren, alkışlanası bir gırişım. Ne ki bununla yetinmemeli, yazann güncelerinin ve tiyatro üstüne yazdık- lanrun -eksiksiz olarak- tümü, yapıtla- nyla ilgili olumlu olumsuz yazılmış bü- tün incelemeler, araştırmalar çevrilme- lidir. Ancak bunlan okuduğumuzda, ya- şadığımız yüzyılı '•bilgi çağT olarak ni- telendirerek günümüzde bilgınin öne- mini vurgulayan ve çalışmalanna, işle- yeceği konuyla ilgili kapsamlı araştır- malar yapmadan başlamayan yazarla daha yakın ve doğrudan ilişki kurar. onu gerçekten tanımaya. düşünmeye, tartış- maya başlanz. ... Ve gün gelır. bakarsınız. Peter Bro- ok'a kulak vennz: "Artaud'ya göre tiyatro bir ateştir, Beckett'e göre açığa çıkanlan bir ışık- tır, Stanislavskı için ise insanlıkür tiyat- ro. Neden bunlardan yalnızca birini seç- memiz gereksin ki?_" 17-27 Mart tarihleri arasında Beyoğlu 'nda Frankofoni Günleri gerçekleştirilecek Bir özlem çoğalacak, bir özlem anlatdacakKültür Servisi -17-2 7 Mart ta- rihleri arasında Beyoğlu'nda ki- tapçı vıtrinlerinde Frankofon ya- zarlann Türkçede ve Fransızca- daki kitaplan sergilenecek. Plak- çılardan Frankofon şarkıcıların müzikleri yükselecek. Düzenle- necek toplantılar ve açıkoturum- larda ünlü polisiye yazan Geor- ges Simenon ve şarkıcı Jacques Brel üzerine konuşulacak. Fran- kofon yazarlaıin portrelerinden oluşan fotoğraf sergisi açılacak. Açık Radyo'da Beckett.Ionesco ve Brel üzerine programlar yapı- lacak. 10 gün boyunca gerçek- leştinlecek birçok etkınlik. Be- yoğlu'nda geçmişin izini bır kez daha sürdürecek, Frankofoni Günleri"nin mekânla kurdugu ilişki de en az ıçenğı kadar kay- da değer. Frankofon bir kültürün etkisiyle geçmişte her yönden bi- çimlenmiş olan ve bu özgün geç- mişinden hâlâ ızler taşıyan Be- yoğlu tstiklal Caddesi, Franko- foni Günleri ile yeniden canlana- cak. Frankofoni Günü 21 Mart Frankofoni Günleri "nin yoğun ve renkli programı 17 Mart Salı günü Doimabahçe Kültür Mer- kezi'nde açılacak olan Uçan Ha- lı ve Konya KarapınarYöresi Tü- lüHalılansergısiylebaşlıyor. 19 Mart günü Taksim Andromeda Dısko'da Rai tarzının küçük prensi Faudel'ın konseri var. Aynı gün ıçınde Afa Sanat Ca- fe'de Atilla Demircioğ- lu'nun Fransız şarkıla- rından oluşan küçük dinletısi izlenebılır. Yi- ne a>inı gün RadioCon- tact'ta (91.1) oyunlar. yanşmalar ve çeşitlı Fransız müzikleri yer alacak. 20 Mart Cuma günü 1. Uluslararası Istanbul Kıtap Fuan'nın Yeşıl- köy Dünya Ticaret Fu- an'nda (CNR) açılma- sıyla Le Nouvel Obser- vatueur dergisi yazan \ e tarihçı Jacques Jıılli- ard'ın 1968 Mayıs olay lan üzenne yapaca- ğı konuşma Frankofoni Günleri'nin önemli et- kinliklerinden birısını oluşturacak Aynı gün içinde Romain Go- upilın '30 Yaşında Öl- mek" adlı filmi yine fuar progra- mı içinde ızlenebilecek. Her \ıl uluslararası planda Dünya Frankofoni Günü olarak kutlanan 21 Mart günü ıse Fran- kofoni Günleri etkinliklerinin doruk noktaya çıktıgı gün olarak saptandı. 21 Mart Cumartesi gü- Jacques Brel (iistte) ve Simenon, Beckett, Ionesco üzerine toplantılar düzenlenecek. Rai'nin küçük prensi Faudel (yanda) konser verecek. nü MarioLevi'nın Beyoğlu Dul- cınea Cafe'de şarkılarda 'biröz- lemi çoğalbp, bir öztemi anlatan' Jacques Brel ve Don Kişot müzi- kali üzerine yapacağı ilginç ko- nuşmanın ardından Galatasaray Üniversıtesi Rektör Yardımcısı Pierre Dumont "Le Français par la Chanson" adlı kitabinı imza- layacak. Aynı saatlerde Lionel Bansard Beyoğlu Tatı Mağaza- sı'nda Fransızca şarkılardan olu- şan ilginç birdinleti sunacak. Ay- nı günün akşamı DostlarTiyatro- su'nda (Muammer Karaca Tiyat- rosu) Artıhaber dergisinın işbir- liğiyle Jacques Juiliard \e İ'mur Talu'nun ko- fluşmacı olarak katıla- cağı 'Fransa'daveTör- kiye'de Basın" konulu bir oturum düzenlene- cek. Bu oturumla aynı saatlerde Engin Altan, Igur Ün ve Orhan Al- kayanın katıldıkları 'Beckett' konulu söyle- şi Afa Sanat Cafe'de gerçekleşecek. 22 Mart Pazar günü Robinson Crusoe Kita- bevi'nde Nisan Yayın- lan'nın düzenlediği Si- menon üzerine toplan- tıya. konuşmacı olarak Uğur Kökden, Mehmet Güreli ve Erhan Beıter katılacaklar. Açık Radyo (94.9) haftaiçıhergün 18.00- 20.00 saatleri arasında yer verdiği Açık Dergi programında 23-27 Mart tarihleri arasında Beckett. Ionesco ve Jac- ques Brel'e yer verecek. Beckett için Ahmet Smsal: Ionesco ıçın Fransız La Fronde Tiyatrosu oyuncusu Jean Marie Sırgue ve Brel için ise Mario Levi konuş- macı olarak katılacak. 25 Mart akşamı Atatürk Kül- tür Merkezı'nde Fransız La Fron- de Tiyatrosu oyuncusu Jean Ma- rie Sirgue. Ionesco' nun 'Gerge- dan' adlı oyununu sahneleyecek. 27 Mart ğ*ünü öğfeden sonra Fransız Sarayı'nda yapılacak fı- nalde Fransa'da yapılacak olan Dünya Futbol Kupası'na gıdecek yanşmacılar belirlenecek. Aynı günün akşamı Fransa Bü- yükelçisi Daniel Lequertier'nin vereceği resepsıyonla Frankofo- ni Günleri"nın resmi kapanışı gerçekleştirilecek. " 1998 yılı Frankofoni Günle- ri'ne tstiklal Caddesi üzenndeki kitabevleri. plakevleri ve mağa- zalarda vitrin ve müzik çalışma- larıyla katılıyor. Varlık dergisi mart sayısında 'Çok Dillilik.Çok Kültürlülük ve Frankofoni' adlı özel bır bölümle frankofoniye yer verdi. Nisan dergisi Simenon özel sayısı hazırladı. Frankofoni Günleri kapsamında Taksim "de- ki Atatürk Kitaplığı'nda LaFon- taine sergisi. Be>oğlu Afa Sanat Cafe'de Beckett ve Ionesco afiş sergisi. yine Beyoğlu'ndaki Ca- fe Caffinet ve Deep Resta- urant'da Frankofon yazarlar afiş sergisi sergilenecek. Pandora. Robinson Crusoe, Afa kitabevle- ri, Tatı Magazası'nın vitrinleri- nin yanı sıra katılımcı olarak Me- gavizyon. Karakedi, Sel, Kitap- bank, Metropol ve Mephisto da yer alacak. Yves Montand'ın mezan ölümünün 7. yılında babalık davası nedeniyle açıldı DNA testi ahlaki tartışına yaratbKültür Servisi- Ünlü aktör- sarkıcı Yves Montand. yeni uluslararası gösterisinin hazır- lıkları ıçın Marsilya'ya gelir. Gençlığini yaşadığı bu kent. Yves Montand hayranlarıyla doludur. Bunlardan biri de bir parfumeride tezgâhtar olarak çalışan ve sahne ışıklarından başka bir şey düşünmeyen genç Marion'dur. Montand, gösteri- sine hazırlanırken genç bir adamken sev diği, geride bırak- tığı Mylene'i düşünmektedir. Sahnede, kulıslerde ve Eski Li- man'da yaşananlar arasında ka- der. Yves Montand'i geçmışin- den bir gerçekle yüzleştirir: Kendisine delicesine tutkun, adeta âşık olan ha>Tanı Marion, kendi kızıdır. Bu aşk ve melodram kanşımı filmde. şarkıya. dansa, sevgiye, yaşama ve ışıklar kentine yapı- lan bu parlak v e gösterişlı yol- culuk Edith Piafı, Nİaıîlyn Monroe'yu ve Simone Signo- ret'vı anımsatır bize. Mon- tand'ın sahnede meslek yaşamı- nın ilk yıllannı anlatan şarkılar ve gösterılerin >anı sıra yönet- men Jacques Demy'nin ünlü sa- natçı için yazdığı 'kurmaca' ya- şamöyküsü de aktarılır '26'sı İçin Üç Yer' adlı filme. Montand ise senaryoyu tümüyle onaylar. "O zaman hiçbirşe> bümediğim halde. belki de gerçekten vaşa- nan şeyleri yakalamışım" der Jacques Demy. Yves Montand'ın 1988 yılın- da oynadığı '26'sı İçin Üç Yer' adlı filmi, kurmaca bir >aşa- möyküsünü yansıtıyordu ve es- ki bir aşkından kızının olduğu- nu öğreniyordu yıllar sonra. Ya- şam; bu kez kurmaca yaşamöy- küsüne dayanan fılm gibi olma- dı, ölümünden sonra bile acı- masız da\Tandı Montand'a. 9 Kasım 1991 yılında ölen Yves Montand'ın kızı olduğunu iddia eden AuroreDrossart yıl- lar süren mücadeleden sonra DNA testi yapılmasını kabul et- tirdi. Mahkeme. Montand ailesi karşı çıksa da testin yapılması- na karar verdı. Pere Lachaise Mezarlığı'nda eski eşi Simone Signoret ile birlikte yattığı me- zardan çıkanldı Montand. Me- zar kapandıktan sonra saat 19.00'da mezann etrafı resmi ve sivil polislerle korunarak büyük Davayı açan .4urore Drossart bir çadır kuruldu. Mezann açı- lışı sırasında Aurore Drossart ve anne Drossart. avukatları Gil- bert Collard ve Montand ailesi de vardı. Montand'ın cesedin- den arta kalanlar zırhlı bir kam- yonetle Paris Institut Medico- Legal'a götürülerek test edildik- ten sonra yine aynı koruma yön- temleriyle mezarına kondu. Drossart ve annesi AnneGiiber- te Drossart" ın da kan ve hücre testi yapıldıktan sonra 30 Hazi- ran'a dek test sonuçlan açıkla- nacak. Araştırmacılar testin yüzde 99.9 güvenilir olduğunu belirterek Montand'ın ölümün- den yedi yıl geçtığinı ve bu yüz- den yalnızca kemik ve dışlenn- den alınacak ömeklenn kullanı- labileceğıni bildirdi. Test sonuç- lan olumlu olursa. Aurore Dros- sart. Montand'ın resmi mırasçı- sı olmaya hak kazanacak. Asıl adı Ivo Livi olan Yves Montand. oyuncu Simone Sig- noret ile evliydı. Signoret'nin 1985'te ölümünden sonra Caro- leAmiel ile evlenen Montand'ın 1989'da Yalentin I\i isimlı bir oğlu oldu. Signoret"den de üvey kızı Catherine .\llegret vardı. Anne Gilberte Drossart, Mon- tand'la 1974'te bir film setinde taruşıp. iki > ıl flört ettiğini iddia ederek 1980 ve 1991 jılında hakkmda babalık davası açmış. ancak Montand'ın ölümü üzeri- ne dava ertelenmişti. Montand sağlığında Gilberte ile olan iliş- kisini kabul etmiş. ancak DNA testi yapılmasına karşı çıkmıştı. Montand ailesinin avukatı Dominique Pi«nica ıse yaptığı açıklamada bunun büyük bir terbiyesizlik olduğunu söyledi. Aurore Drossart ıse son yaptığı açıklamalardan bınnde "Annem bana yalan söv lemiş olamazve o- nun kızı olduğumdan eminim" dedi. Fransa Sağlık Bakanı Ber- nard Koucher de bunun bir araş- tırmadan çok, para ve miras için yapıldığını belirtti. Karara Mon- tand'ın yakın çevresi ve ailesi büyük tepki gösterdi. Catherine Allegret 'Zavallı vaşlı bir ada- mın mezanndan çıkanlarak vü- cudunda otopsi yapılmasını kor- kunç buluvorum' dedı. Ülusal Ahlak Danışmanlık Komitesi (CCNE) üyesi ve ge- netik uzmanı Axel Kahn ise mahkemenin isteğini 'anormal' olarak nitelendirmişti: " Bir in- sanın yaşarken karşı çıktıgı bir olavın. ölümünden sonra gerçek- leştirilecek olmasını. sanatçının sözlerini önemsemeyip, onun sav gıniığına karşı gelmekolarak görü.vorum." Fransa'da bu karar yenı bir ahlakı tartışma yarattı. Buna karşı çıkanlar. kararın 1994 yılında çıkanlan ve DNA testi için kişinin olumlu yanıt vermesı gerektiğini bildiren ka- nuna karşı olduğunu söylüyor. Fransızlann yüzde 38'i ise ço- cuğun ebeveyninin kim olduğu- nu öğrenmeye hakkı olduğunu savunuyor. 'Pavarotti devrini tamamladı' • Luciano Pavarotti nin sahnelerden ayrılması gerektiğı bir kez daha dile getirildi. Italya'nın II Quatidiano di Lecce gazetesinın sorulannı yanıtlayan, dünyanın en ıyi sopranolanndan Joan Sutherland. Pavarottı'nin. devrini tamamladığını ve kendinı daha fazla güç duruma düşürmeden sahneden ayrılması gerektiğini söyledi. Sutherland. 43 yıllık kariyerinden sonra 1990 yılında sahneden aynlmıştı. Başta 'La Trav iata' olmak üzere birçok operada Pavarotti ile birlikte yer almış olan Sutherland, "Artık gerçekten sahneyi bırakması gerekli. Eskisi gibi şarkı söyleyemiyor. Aıda ve Othello gibi saçma sapan operalarda yer alı>or. Devrini tamamladığını anlaması gerek" dedi. En son Venezuela'da sahneye çıkan Pav arotti ise eski arkadaşının sözlerine "Ne zaman kötü şarkı söylemeye başlarsam. o zaman sahneyi bırakınm" yanıtını verdi. Sanatçının Venezuela konserinde eleştirmenler. hem olumlu hem olumsuz yorumlar yapmışlardı. • LİV Tyler, Yevgeni Onyegın isimli yapıttan sinemaya uyarlanan filmde Ralph Fiennes ile birlfkte oynuyor. St. Petersburg'da çekilen filmin yönetmenliğini ise Ralph Fiennes'in kardeşi Martha Fiennes yapıyor. Daha önce reklam ve vıdeo klip çeken Martha Fiennes'in ilk uzun metrajlı filmi bu. • Thomas Hampson önümüzdeki hafta içinde Paris Operası'nda Çaykovski'nin 'Yevgeni Onyegin" isimli yapıtında rol alacak. Hampson'a lngılız soprano Susan Chilcott. Rus tenor Sergei Larin eşlik edecek. German Willy Decker'ın yönettıği 'Yevgeni Onyegin"in orkestra şefliğini ise Gary Bertini üstleniyor. Amerikalı bariton Hampson aynca önümüzdeki ay Paris'te Cite de La Musique'te Gustav Mahler'in bir yapıtını seslendırecek ve temmuz ayında da Saint-Denis Festıvalı'ne katılacak. • Roman POİanski. Fransız Güzel Sanatlar Akademisı'ne seçildi. 1933 yılında Fransa'da doğan Polanski: 'Repulsıon'. 'Chinatovvn', 'Death and Maıden" gibi filmlerçektıve 1980 yılında 'Tess' isimli filmle Altın Küre ödülünü aldı. Bugüne dek birçok ünlü oyuncuyla çalışan Polanski. 1978yıhnda 13 yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu iddialanyla Amerika'dan aynlarak Fransa'ya gitmişti. Fransız yönetmen Gerard Dury de Fransız Güzel Sanatlar Akademisi'ne seçildi. • Ceorge Cershwin n 1933 yılında yazdığı bir piyano valsi bulundu. El yazısı metnin 31 Mart'ta Sotheby's'de düzenlenecek müzayedede 10 bin pounda satılması bekleniyor. Bestecinin, bu valsi 'Pardon My English' isimli müzikal için yazdığı, ancak daha sonra kullanılmadığı bildirildi. • James Cameron. Titanic filmi ile Amerikan Sinema Yönetmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yönetmeni seçildi. • Sean connery. Antoine Fuqua'nın yönettiği 'Entrapment' isimli duygusal komedi filminde rol alıyor. Sony ile bu da dahil olmak üzere dört film anlaşması yapan Connery'nin anlaşmasında oyunculuk ve yönetmenlik de yer alıyor. • Steven Seagal. Cengız Han'ın otobiyografısinin anlatıldığı bir filmin hem yapımcılığını hem de başrol oyunculuğunu üstleniyor. Seagal, 1155-1257 yıllan arasında yaşamış olan Moğol hükümdan Cengız Han ile ilgili yaptığı açıklamada "Cengiz Han çok büyük katliamlar yapmış olsa da stratejiyi en iyi bilen komutanlardan bin" dedi. • Sylvie vartan Bulgar vatandaşlığına geçmek ve Vartanyan soyadını almak için başvuruda bulundu. 1952 yılında, 8 yaşında iken ailesiyle birlikte Fransa'ya gidince soyadını değiştirmişti. Sofya doğumlu olan sanatçı, şu sıralar ikinci eşi Tony Scottı ile birlikte Amerika'da yaşıyor. • Arnold Schoenberg m arşivi, Amerika'dan ülkesi Avusturya'ya getirildi. Sanatçının arşivi ve dığer eşyalan bugün Viyana'da açılacak olan Arnold Schoenberg Merkezi'nde sergilenecek. Schoenberg, 1933 yılında Hitler'in yayılması sonucu Amerika'ya gıderek yaşamının sonuna dek orada kalmıştı. • Michael Bolton v e VVhıtnev Houston bır müzikal fîlmde bir araya geliyor. Franco Zeffirelli'nın yönettıği filmin süpervizörlüğünü ise Ouincy Jones yapıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle