Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 MART 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Onu yeniden düşünmek, tartışmak, doğru ve yanlışlanyla yeniden anlamak gerekir
Brecht'e yabancılaşabilmek...ESEN ÇAMÜRDAN
Yapıtını düşünsel birtemele oturtma-
ya özen göstermiş bir yazara. sanatçıya
yapılacak en büyük kötülük. sanırım
onu simgeleştirmek olur. Hele. bu kişı-
nin belirgin özelliği "devinen bir ger-
çekliği gösteren diyalektik tiyatro" yap-
maksa. kimi gerçekliklen alıp bunlan,
yine ona bağlı kalmak adına. birtakım
kalıplann içine olur olmaz sıkıştırmak,
söz konusu kişiye sadık olma adına va-
pılan önemli bir yanlıştır.
Brecht'in yüzüncü doğum yıldönü-
münün, dünyada olduğu gibi ülkemız-
de de kutlandığı şu günlerde. nicedir
yaşadığım ya da tanık olduğum çelışki-
ler, aklıma takilan sorular yeniden can-
Iandi: Brecht"e yaklaşım günümüzde
nasıl olmahdır? "Yabancüaşma" etme-
ninden, "epik tiyatnTdan ne anlamak-
tayız? Doğru kavrayabilmiş miyiz bun-
lan? Yoksa Brecht'in güncelliğini vur-
gulamak adına onu dondurmuş. bir
resme mi dönüştürmüşüz?..
Konuyu bıraz daha açacak olursak:
epik tiyatro yapmak. hâlâ ses etmenle-
rini sahnedekı oyuncular aracılığı>la
gerçekleştirmek, oyunculan rollennin
dışına çıkartıp onlan -başka bir oyun-
cunun, rolün gereksinim duydugu akse-
suvan sahnede bulup vermek gibi- baş-
ka "teknik" görevlerle donatmak ya da
sahneye çıkış sırasını kulis yerine sah-
nede bekletmek benzeri bildik "epik
numaralar" yapmak mıdır > a da Brecht
şarkılannı kırk yıl önceki "gestus" ve
tonlamaya öykünerek söylemek gıbı ül-
kemizde hemen hemen her Brecht ça-
lışmasında tanık olduğumuz yollara
başvurmak mıdır?..
Brecht'in yüz yaşma bastığı günü-
müzde. ona başka türlü yaklaşmanın
zorunluluğuna inanıyorum ben Söv le-
diklerinin. ancak bir ölçüye kadar doğ-
ru olduğunu açıklayabilen. dogmatık-
likten özenle kaçınmava çalışan yazan
sahnelerken belirli klişelere başvurmak.
onu bir bakıma mumyalaştırmak. olur
ki buna da ilk karşı çıkacak olan yine
yazann kendisıdir. Brecht'ı yeniden dü-
şünmek. tartışmak, doğru ve yanlışla-
nyla onu yeniden anlamak gerekir. Aca-
ba biz onu şimdiye dek gerçekten dü-
şündük. tartıştık, anladık mı'
1
...
Önce bir düşünce sistemidir
Türkiye'dekı uygulamalann çoğuna
bakılacak olursa sorunun tam da bu
noktadan kaynaklandığı görülür: Daha
önceki birkaç çalışmayı saymazsak. ül-
kemiz epik tiyatroyla 1970'li yıllann
başında tanışır. Yaşanılan dönemin de
etkisiyle hemen kabul görür ve "uygu-
lamalara" geçilir. Yanı okuma ve dü-
şünme. düşünce üretme alışkanlığı pek
olmayan toplumumuzda epik tiyatro-
nun da ideolojik. felsefı, eleştirel teme-
lı yeterince araştınlmaz, sorgulanmaz.
Epik tıyatro özümsenmeden benimse-
nir. Oysa Brecht, her şeyden önce bir
düşünce sistemidir, yapıtının sacayağı-
nı oluşturan bu üç ana öğe, (ideoloji, fel-
sefe. eleştiri) doğru olarak kavranma-
dan anlaşılamaz. oyunlan daha baştan
yanlış sahnelenir. Ve ülkemizde seyret-
tiğimiz birçok gösteride izlendigi gibi
çalışmalarkendini ve seyirciyi kandır-
macadan öteye gidemez; epik tiyatro
kavramı kalıplaşmış bir Brecht anlayı-
şına dönüşür, kendi kendinin amacı
olur.
Günümüzde Brecht sahnelemek dün-
künden farklı olmalı, dünden kopya çe-
kilmemelidir. Çünkü tiyatro oyunu da
zaman içinde devinir, dönüşür, yorum-
lama bıçiminin dönüştüğü gibi. Kanım-
ca bunun en sağlıklı yohı Brecht'in ken-
vJFünümüzde
Brecht
sahnelemek
dünkünden farklı
olmalı, dünden
kopya
çekilmemelidir.
Bunun en sağlıklı
yolu Brecht'in
kendisine de
'yabancılaşarak'
bakabilmek.
çağcıl bir bakış
açısıyla
geliştirebilmek,
sınırlannı
zorlamaktır.
disine de "yabancüaşarak" bakabil-
mek. onu daha da ileriye götürmeye ça-
lışmak. çağcıl bir bakış açısıyla gelişti-
rebilmek, sınırlannı zorlamaktır. Kapi-
talist düzenin işleyişi açısından yaza-
nnkiyle bizim yaşadığımız dönem ara-
sında temelde pek değişen bır şey olma-
makla birlikte. olay ve olgulara yakla-
şımlar. değerlendirmeler, anlamlandır-
malar değişime uğramıştır; durum böy-
le olunca, sanatsal biçimlemenin de de-
ğişmesi kaçınılmaz olur.
Kapsamlı ve doğru bilgi gerek
Sorun galiba Brecht'i yınelemeden
sahnelemek ya da onu bir düşünsel sis-
tem olarak ele almakta ve bunu yalnız-
ca Brecht oyunlan için değil. tüm çalış-
malarda bir bakış açısına dönüştürmek-
te yatıyor. Ama kimi zaman da şu sinsi
soru takılıyor akla: Brecht bugün etki-
sini sürdürüyor mu hâlâ? Onun sanat-
sal ve estetik gücünden hâlâ söz edebi-
lir miyiz? Yoksa tiyatro tarihinde önem-
li bir döneme imza atmış ve artık geç-
mişte kalmış bir sanat adamı mı olmuş-
tur? Ya da 1980'lerden bu yana Avru-
pa'da tartışılan bir başka soru: Brecht
müzelik mı klasik mi?..
Tüm bu sorulara yanıt arayabilme-
miz. yapıcı bir tartışmaya girebilme-
miz. düşünce üretebılmemiz ıçın her
şeyden önce Brecht'le ilgılı kapsamlı
ve doğru bilgi sahibi olmamız gerekir.
Hele yazann oyunlannı sahneleme ko-
nusunda ısrarlıysak tüm koşullanmış-
lıklanmızdan annarak onu yeniden keş-
fetmeyi deneme yolunu seçmeliyız. Ar-
dından on binlerce sayfalık >apıt bıra-
kan Brecht'ten dilimize aktanlanlann
nitelik ve niceliği, "kitapsız kühiir"
edinme alışkanlığımızın boyutlarını bir
kez daha gözler önüne sermektedir. Mi-
tos-Boyut Yayınlan'nın, yazann tüm
oyunlannı yayımlamaya başlaması in-
sana umut veren, alkışlanası bir gırişım.
Ne ki bununla yetinmemeli, yazann
güncelerinin ve tiyatro üstüne yazdık-
lanrun -eksiksiz olarak- tümü, yapıtla-
nyla ilgili olumlu olumsuz yazılmış bü-
tün incelemeler, araştırmalar çevrilme-
lidir. Ancak bunlan okuduğumuzda, ya-
şadığımız yüzyılı '•bilgi çağT olarak ni-
telendirerek günümüzde bilgınin öne-
mini vurgulayan ve çalışmalanna, işle-
yeceği konuyla ilgili kapsamlı araştır-
malar yapmadan başlamayan yazarla
daha yakın ve doğrudan ilişki kurar. onu
gerçekten tanımaya. düşünmeye, tartış-
maya başlanz.
... Ve gün gelır. bakarsınız. Peter Bro-
ok'a kulak vennz:
"Artaud'ya göre tiyatro bir ateştir,
Beckett'e göre açığa çıkanlan bir ışık-
tır, Stanislavskı için ise insanlıkür tiyat-
ro. Neden bunlardan yalnızca birini seç-
memiz gereksin ki?_"
17-27 Mart tarihleri arasında Beyoğlu 'nda Frankofoni Günleri gerçekleştirilecek
Bir özlem çoğalacak, bir özlem anlatdacakKültür Servisi -17-2 7 Mart ta-
rihleri arasında Beyoğlu'nda ki-
tapçı vıtrinlerinde Frankofon ya-
zarlann Türkçede ve Fransızca-
daki kitaplan sergilenecek. Plak-
çılardan Frankofon şarkıcıların
müzikleri yükselecek. Düzenle-
necek toplantılar ve açıkoturum-
larda ünlü polisiye yazan Geor-
ges Simenon ve şarkıcı Jacques
Brel üzerine konuşulacak. Fran-
kofon yazarlaıin portrelerinden
oluşan fotoğraf sergisi açılacak.
Açık Radyo'da Beckett.Ionesco
ve Brel üzerine programlar yapı-
lacak. 10 gün boyunca gerçek-
leştinlecek birçok etkınlik. Be-
yoğlu'nda geçmişin izini bır kez
daha sürdürecek, Frankofoni
Günleri"nin mekânla kurdugu
ilişki de en az ıçenğı kadar kay-
da değer. Frankofon bir kültürün
etkisiyle geçmişte her yönden bi-
çimlenmiş olan ve bu özgün geç-
mişinden hâlâ ızler taşıyan Be-
yoğlu tstiklal Caddesi, Franko-
foni Günleri ile yeniden canlana-
cak.
Frankofoni Günü 21 Mart
Frankofoni Günleri "nin yoğun
ve renkli programı 17 Mart Salı
günü Doimabahçe Kültür Mer-
kezi'nde açılacak olan Uçan Ha-
lı ve Konya KarapınarYöresi Tü-
lüHalılansergısiylebaşlıyor. 19
Mart günü Taksim Andromeda
Dısko'da Rai tarzının
küçük prensi Faudel'ın
konseri var. Aynı gün
ıçınde Afa Sanat Ca-
fe'de Atilla Demircioğ-
lu'nun Fransız şarkıla-
rından oluşan küçük
dinletısi izlenebılır. Yi-
ne a>inı gün RadioCon-
tact'ta (91.1) oyunlar.
yanşmalar ve çeşitlı
Fransız müzikleri yer
alacak.
20 Mart Cuma günü
1. Uluslararası Istanbul
Kıtap Fuan'nın Yeşıl-
köy Dünya Ticaret Fu-
an'nda (CNR) açılma-
sıyla Le Nouvel Obser-
vatueur dergisi yazan
\ e tarihçı Jacques Jıılli-
ard'ın 1968 Mayıs
olay lan üzenne yapaca-
ğı konuşma Frankofoni
Günleri'nin önemli et-
kinliklerinden birısını
oluşturacak Aynı gün
içinde Romain Go-
upilın '30 Yaşında Öl-
mek" adlı filmi yine fuar progra-
mı içinde ızlenebilecek.
Her \ıl uluslararası planda
Dünya Frankofoni Günü olarak
kutlanan 21 Mart günü ıse Fran-
kofoni Günleri etkinliklerinin
doruk noktaya çıktıgı gün olarak
saptandı. 21 Mart Cumartesi gü-
Jacques Brel (iistte) ve
Simenon, Beckett,
Ionesco üzerine
toplantılar
düzenlenecek. Rai'nin
küçük prensi Faudel
(yanda) konser verecek.
nü MarioLevi'nın Beyoğlu Dul-
cınea Cafe'de şarkılarda 'biröz-
lemi çoğalbp, bir öztemi anlatan'
Jacques Brel ve Don Kişot müzi-
kali üzerine yapacağı ilginç ko-
nuşmanın ardından Galatasaray
Üniversıtesi Rektör Yardımcısı
Pierre Dumont "Le Français par
la Chanson" adlı kitabinı imza-
layacak. Aynı saatlerde Lionel
Bansard Beyoğlu Tatı Mağaza-
sı'nda Fransızca şarkılardan olu-
şan ilginç birdinleti sunacak. Ay-
nı günün akşamı DostlarTiyatro-
su'nda (Muammer Karaca Tiyat-
rosu) Artıhaber dergisinın işbir-
liğiyle Jacques Juiliard
\e İ'mur Talu'nun ko-
fluşmacı olarak katıla-
cağı 'Fransa'daveTör-
kiye'de Basın" konulu
bir oturum düzenlene-
cek. Bu oturumla aynı
saatlerde Engin Altan,
Igur Ün ve Orhan Al-
kayanın katıldıkları
'Beckett' konulu söyle-
şi Afa Sanat Cafe'de
gerçekleşecek.
22 Mart Pazar günü
Robinson Crusoe Kita-
bevi'nde Nisan Yayın-
lan'nın düzenlediği Si-
menon üzerine toplan-
tıya. konuşmacı olarak
Uğur Kökden, Mehmet
Güreli ve Erhan Beıter
katılacaklar.
Açık Radyo (94.9)
haftaiçıhergün 18.00-
20.00 saatleri arasında
yer verdiği Açık Dergi
programında 23-27
Mart tarihleri arasında
Beckett. Ionesco ve Jac-
ques Brel'e yer verecek. Beckett
için Ahmet Smsal: Ionesco ıçın
Fransız La Fronde Tiyatrosu
oyuncusu Jean Marie Sırgue ve
Brel için ise Mario Levi konuş-
macı olarak katılacak.
25 Mart akşamı Atatürk Kül-
tür Merkezı'nde Fransız La Fron-
de Tiyatrosu oyuncusu Jean Ma-
rie Sirgue. Ionesco' nun 'Gerge-
dan' adlı oyununu sahneleyecek.
27 Mart ğ*ünü öğfeden sonra
Fransız Sarayı'nda yapılacak fı-
nalde Fransa'da yapılacak olan
Dünya Futbol Kupası'na gıdecek
yanşmacılar belirlenecek.
Aynı günün akşamı Fransa Bü-
yükelçisi Daniel Lequertier'nin
vereceği resepsıyonla Frankofo-
ni Günleri"nın resmi kapanışı
gerçekleştirilecek.
" 1998 yılı Frankofoni Günle-
ri'ne tstiklal Caddesi üzenndeki
kitabevleri. plakevleri ve mağa-
zalarda vitrin ve müzik çalışma-
larıyla katılıyor. Varlık dergisi
mart sayısında 'Çok Dillilik.Çok
Kültürlülük ve Frankofoni' adlı
özel bır bölümle frankofoniye
yer verdi. Nisan dergisi Simenon
özel sayısı hazırladı. Frankofoni
Günleri kapsamında Taksim "de-
ki Atatürk Kitaplığı'nda LaFon-
taine sergisi. Be>oğlu Afa Sanat
Cafe'de Beckett ve Ionesco afiş
sergisi. yine Beyoğlu'ndaki Ca-
fe Caffinet ve Deep Resta-
urant'da Frankofon yazarlar afiş
sergisi sergilenecek. Pandora.
Robinson Crusoe, Afa kitabevle-
ri, Tatı Magazası'nın vitrinleri-
nin yanı sıra katılımcı olarak Me-
gavizyon. Karakedi, Sel, Kitap-
bank, Metropol ve Mephisto da
yer alacak.
Yves Montand'ın mezan ölümünün 7. yılında babalık davası nedeniyle açıldı
DNA testi ahlaki tartışına yaratbKültür Servisi- Ünlü aktör-
sarkıcı Yves Montand. yeni
uluslararası gösterisinin hazır-
lıkları ıçın Marsilya'ya gelir.
Gençlığini yaşadığı bu kent.
Yves Montand hayranlarıyla
doludur. Bunlardan biri de bir
parfumeride tezgâhtar olarak
çalışan ve sahne ışıklarından
başka bir şey düşünmeyen genç
Marion'dur. Montand, gösteri-
sine hazırlanırken genç bir
adamken sev diği, geride bırak-
tığı Mylene'i düşünmektedir.
Sahnede, kulıslerde ve Eski Li-
man'da yaşananlar arasında ka-
der. Yves Montand'i geçmışin-
den bir gerçekle yüzleştirir:
Kendisine delicesine tutkun,
adeta âşık olan ha>Tanı Marion,
kendi kızıdır.
Bu aşk ve melodram kanşımı
filmde. şarkıya. dansa, sevgiye,
yaşama ve ışıklar kentine yapı-
lan bu parlak v e gösterişlı yol-
culuk Edith Piafı, Nİaıîlyn
Monroe'yu ve Simone Signo-
ret'vı anımsatır bize. Mon-
tand'ın sahnede meslek yaşamı-
nın ilk yıllannı anlatan şarkılar
ve gösterılerin >anı sıra yönet-
men Jacques Demy'nin ünlü sa-
natçı için yazdığı 'kurmaca' ya-
şamöyküsü de aktarılır '26'sı
İçin Üç Yer' adlı filme. Montand
ise senaryoyu tümüyle onaylar.
"O zaman hiçbirşe> bümediğim
halde. belki de gerçekten vaşa-
nan şeyleri yakalamışım" der
Jacques Demy.
Yves Montand'ın 1988 yılın-
da oynadığı '26'sı İçin Üç Yer'
adlı filmi, kurmaca bir >aşa-
möyküsünü yansıtıyordu ve es-
ki bir aşkından kızının olduğu-
nu öğreniyordu yıllar sonra. Ya-
şam; bu kez kurmaca yaşamöy-
küsüne dayanan fılm gibi olma-
dı, ölümünden sonra bile acı-
masız da\Tandı Montand'a.
9 Kasım 1991 yılında ölen
Yves Montand'ın kızı olduğunu
iddia eden AuroreDrossart yıl-
lar süren mücadeleden sonra
DNA testi yapılmasını kabul et-
tirdi. Mahkeme. Montand ailesi
karşı çıksa da testin yapılması-
na karar verdı. Pere Lachaise
Mezarlığı'nda eski eşi Simone
Signoret ile birlikte yattığı me-
zardan çıkanldı Montand. Me-
zar kapandıktan sonra saat
19.00'da mezann etrafı resmi ve
sivil polislerle korunarak büyük
Davayı açan .4urore Drossart
bir çadır kuruldu. Mezann açı-
lışı sırasında Aurore Drossart ve
anne Drossart. avukatları Gil-
bert Collard ve Montand ailesi
de vardı. Montand'ın cesedin-
den arta kalanlar zırhlı bir kam-
yonetle Paris Institut Medico-
Legal'a götürülerek test edildik-
ten sonra yine aynı koruma yön-
temleriyle mezarına kondu.
Drossart ve annesi AnneGiiber-
te Drossart" ın da kan ve hücre
testi yapıldıktan sonra 30 Hazi-
ran'a dek test sonuçlan açıkla-
nacak. Araştırmacılar testin
yüzde 99.9 güvenilir olduğunu
belirterek Montand'ın ölümün-
den yedi yıl geçtığinı ve bu yüz-
den yalnızca kemik ve dışlenn-
den alınacak ömeklenn kullanı-
labileceğıni bildirdi. Test sonuç-
lan olumlu olursa. Aurore Dros-
sart. Montand'ın resmi mırasçı-
sı olmaya hak kazanacak.
Asıl adı Ivo Livi olan Yves
Montand. oyuncu Simone Sig-
noret ile evliydı. Signoret'nin
1985'te ölümünden sonra Caro-
leAmiel ile evlenen Montand'ın
1989'da Yalentin I\i isimlı bir
oğlu oldu. Signoret"den de üvey
kızı Catherine .\llegret vardı.
Anne Gilberte Drossart, Mon-
tand'la 1974'te bir film setinde
taruşıp. iki > ıl flört ettiğini iddia
ederek 1980 ve 1991 jılında
hakkmda babalık davası açmış.
ancak Montand'ın ölümü üzeri-
ne dava ertelenmişti. Montand
sağlığında Gilberte ile olan iliş-
kisini kabul etmiş. ancak DNA
testi yapılmasına karşı çıkmıştı.
Montand ailesinin avukatı
Dominique Pi«nica ıse yaptığı
açıklamada bunun büyük bir
terbiyesizlik olduğunu söyledi.
Aurore Drossart ıse son yaptığı
açıklamalardan bınnde "Annem
bana yalan söv lemiş olamazve o-
nun kızı olduğumdan eminim"
dedi. Fransa Sağlık Bakanı Ber-
nard Koucher de bunun bir araş-
tırmadan çok, para ve miras için
yapıldığını belirtti. Karara Mon-
tand'ın yakın çevresi ve ailesi
büyük tepki gösterdi. Catherine
Allegret 'Zavallı vaşlı bir ada-
mın mezanndan çıkanlarak vü-
cudunda otopsi yapılmasını kor-
kunç buluvorum' dedı.
Ülusal Ahlak Danışmanlık
Komitesi (CCNE) üyesi ve ge-
netik uzmanı Axel Kahn ise
mahkemenin isteğini 'anormal'
olarak nitelendirmişti: " Bir in-
sanın yaşarken karşı çıktıgı bir
olavın. ölümünden sonra gerçek-
leştirilecek olmasını. sanatçının
sözlerini önemsemeyip, onun
sav gıniığına karşı gelmekolarak
görü.vorum." Fransa'da bu karar
yenı bir ahlakı tartışma yarattı.
Buna karşı çıkanlar. kararın
1994 yılında çıkanlan ve DNA
testi için kişinin olumlu yanıt
vermesı gerektiğini bildiren ka-
nuna karşı olduğunu söylüyor.
Fransızlann yüzde 38'i ise ço-
cuğun ebeveyninin kim olduğu-
nu öğrenmeye hakkı olduğunu
savunuyor.
'Pavarotti devrini
tamamladı'
• Luciano
Pavarotti nin
sahnelerden ayrılması
gerektiğı bir kez daha
dile getirildi. Italya'nın
II Quatidiano di Lecce
gazetesinın sorulannı
yanıtlayan, dünyanın
en ıyi sopranolanndan
Joan Sutherland.
Pavarottı'nin. devrini
tamamladığını ve
kendinı daha fazla güç
duruma düşürmeden
sahneden ayrılması
gerektiğini söyledi.
Sutherland. 43 yıllık
kariyerinden sonra
1990 yılında sahneden
aynlmıştı. Başta 'La
Trav iata' olmak üzere
birçok operada
Pavarotti ile birlikte yer
almış olan Sutherland,
"Artık gerçekten
sahneyi bırakması
gerekli. Eskisi gibi
şarkı söyleyemiyor.
Aıda ve Othello gibi
saçma sapan
operalarda yer alı>or.
Devrini tamamladığını
anlaması gerek" dedi.
En son Venezuela'da
sahneye çıkan Pav arotti
ise eski arkadaşının
sözlerine "Ne zaman
kötü şarkı söylemeye
başlarsam. o zaman
sahneyi bırakınm"
yanıtını verdi.
Sanatçının Venezuela
konserinde
eleştirmenler. hem
olumlu hem olumsuz
yorumlar yapmışlardı.
• LİV Tyler, Yevgeni
Onyegın isimli yapıttan
sinemaya uyarlanan
filmde Ralph Fiennes
ile birlfkte oynuyor. St.
Petersburg'da çekilen
filmin yönetmenliğini
ise Ralph Fiennes'in
kardeşi Martha Fiennes
yapıyor. Daha önce
reklam ve vıdeo klip
çeken Martha
Fiennes'in ilk uzun
metrajlı filmi bu.
• Thomas
Hampson
önümüzdeki hafta
içinde Paris
Operası'nda
Çaykovski'nin
'Yevgeni Onyegin"
isimli yapıtında rol
alacak. Hampson'a
lngılız soprano Susan
Chilcott. Rus tenor
Sergei Larin eşlik
edecek. German Willy
Decker'ın yönettıği
'Yevgeni Onyegin"in
orkestra şefliğini ise
Gary Bertini
üstleniyor. Amerikalı
bariton Hampson
aynca önümüzdeki ay
Paris'te Cite de La
Musique'te Gustav
Mahler'in bir yapıtını
seslendırecek ve
temmuz ayında da
Saint-Denis
Festıvalı'ne katılacak.
• Roman
POİanski. Fransız
Güzel Sanatlar
Akademisı'ne seçildi.
1933 yılında Fransa'da
doğan Polanski:
'Repulsıon'.
'Chinatovvn', 'Death
and Maıden" gibi
filmlerçektıve 1980
yılında 'Tess' isimli
filmle Altın Küre
ödülünü aldı. Bugüne
dek birçok ünlü
oyuncuyla çalışan
Polanski. 1978yıhnda
13 yaşında bir kız
çocuğuna cinsel
tacizde bulunduğu
iddialanyla
Amerika'dan aynlarak
Fransa'ya gitmişti.
Fransız yönetmen
Gerard Dury de Fransız
Güzel Sanatlar
Akademisi'ne seçildi.
• Ceorge
Cershwin n 1933
yılında yazdığı bir
piyano valsi bulundu.
El yazısı metnin 31
Mart'ta Sotheby's'de
düzenlenecek
müzayedede 10 bin
pounda satılması
bekleniyor. Bestecinin,
bu valsi 'Pardon My
English' isimli müzikal
için yazdığı, ancak
daha sonra
kullanılmadığı
bildirildi.
• James
Cameron. Titanic
filmi ile Amerikan
Sinema Yönetmenleri
Sendikası tarafından
yılın en iyi yönetmeni
seçildi.
• Sean connery.
Antoine Fuqua'nın
yönettiği 'Entrapment'
isimli duygusal komedi
filminde rol alıyor.
Sony ile bu da dahil
olmak üzere dört film
anlaşması yapan
Connery'nin
anlaşmasında
oyunculuk ve
yönetmenlik de yer
alıyor.
• Steven Seagal.
Cengız Han'ın
otobiyografısinin
anlatıldığı bir filmin
hem yapımcılığını hem
de başrol
oyunculuğunu
üstleniyor. Seagal,
1155-1257 yıllan
arasında yaşamış olan
Moğol hükümdan
Cengız Han ile ilgili
yaptığı açıklamada
"Cengiz Han çok
büyük katliamlar
yapmış olsa da
stratejiyi en iyi bilen
komutanlardan bin"
dedi.
• Sylvie vartan
Bulgar vatandaşlığına
geçmek ve Vartanyan
soyadını almak için
başvuruda bulundu.
1952 yılında,
8 yaşında iken ailesiyle
birlikte Fransa'ya
gidince soyadını
değiştirmişti.
Sofya doğumlu olan
sanatçı, şu sıralar ikinci
eşi Tony Scottı ile
birlikte Amerika'da
yaşıyor.
• Arnold
Schoenberg m
arşivi, Amerika'dan
ülkesi Avusturya'ya
getirildi.
Sanatçının arşivi ve
dığer eşyalan
bugün Viyana'da
açılacak olan Arnold
Schoenberg
Merkezi'nde
sergilenecek.
Schoenberg, 1933
yılında Hitler'in
yayılması sonucu
Amerika'ya gıderek
yaşamının sonuna dek
orada kalmıştı.
• Michael Bolton
v e VVhıtnev Houston
bır müzikal fîlmde bir
araya geliyor. Franco
Zeffirelli'nın
yönettıği filmin
süpervizörlüğünü ise
Ouincy Jones yapıyor.