Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1998 PAZAR
8 PAZAR YAZTLARI
Almanya'yı
dinliyorum
STUTTCART
George OnveU'in, 1956'da
fılmi de çekilen ünlü '1984'
romaıu politik-hiciv bir
bilimkurgudur. 'Big Brotber'
gizli kameralar ve mikrofonlar
aracılığı ile tüm toplumu izler,
bireyin kendi başına buyruk
yaşamasını ve düşünmesini
engeller.
Almanya'da polisiye olaylar
hızla artıyor. Sınırlarda
kontrollerin azalması, kimi
kapılarda toptan kalkması,
özellüde Doğu Avrupalı için
ülkeyi ilginçleştirdi! Polisiye
olaylann çeşidi çoğaldı, her
şeyin mafyası oluştu. Olay,
uluslararası konuma girdi.
Sanayi casuslugundan
otomobil kaçakçılığına, insan
ticaretinden uyuşturucu ve
silah işine. Vurguncular, vergi
kaçıranlar, kara para
aklayanlar da cabası.
Yasaklardaki kimi
boşluklardan 'yararlanan'
kapağı Almanya'ya atmış.
Takkiye yapmasını iyi beceren
'güleryûzlü' köktendinci bile
sırtını Alman
Anayasasası'ndaki 'din
hürriyeti'
maddesine
dayanuş.
Türkiye'dekinden
de daha rahat
yüıütüyor
gemisini. Herkes
bvırada. Küçük
hırsızhklan,
yankesicilikleri ~~"^™"*~
bile sınır ötesinden gelenler
yapıyor. Tüm bunlar
yetmezmiş gibi Alman
ordusundaki yabancı düşmam
olaylar da hükümeti sıkıntıya
düşürdü. Ardından Anayasayı
Koruma Örgütü'nün "Ülkede
Neo Nazilerin sayısı hızla
arüyor, giderek orduya da
sızmaktalar" açıklaması çoğu
politikacıyı rahatsız etti. Ve
geçen hafta dogu Almanya'da
Neo Nazi bomba yapım
kampfannın ortaya çıkanlması
her şeyin üstüne tuz biber ekti.
Kısacası, toplum yapısı hızla
değişen Almanya'da nereye
ı baksanız, suç görüyorsunuz.
Artan polisiye olaylann
kontrolünden çıkmasmdan
ürken Bonn koalisyon
hükümeti çıkar yolu,
anayasanın 13. maddesini
değiştirmekte buldu.
Muhalefetin de geniş desteği
arkasında. Bu madde,
vatandaşın doloınulmazlığını,
yaşam hürriyetini bir yere
kadar garanti ediyordu. Yasa
değişikliğinden sonra ise
Almanya'da her insan daha iyi
'iztenebikcek.' Sıradan
vatandaştan mafya şefine,
doktordan, avukattan,
rahiplere, ebelere, gazetecilere
kadar. Anlayacağınız, her
birey, mesleği gereği elindeki
kimi belgeleri savcıya
vermekle, açıklamakla
yükümlü olmayan avukat ve
gazeteciler. hastası üzerine
bildiklerinı üçüncü bir kişiye
iletmeyen doktorlar da şüphe
üzerine yargıç karan ile
dinlenebilecek. Meclis'teki
kimi sosyal demokratlar
henüz dayatıyor olsa da,
anayasanın 13. maddesi
yakında değişecek. bireyin
hürriyeti kısıtlanacak. Eli
kulağında.
Yönetenlerin gerekçesi
toplumun güvenliği ve hızla
artan polisiye olaylann önüne
birtürlü geçilememesi. Yıllar
boyu ülkenin bu duruma
düşmesini toplumsal önlemler
ve yasalarla engelleyemediler.
Şimdi ise vatandaşın
telefonunu dinleyerek. yatak
odasına kadar evinin tüm
odalanna gizli mikrofonlar
yerleştirerek çözmeye
çalışacaklar. Kısacası. bireyin
haklanna çelme atarak.
Gerçek suçlular, mafyalar ve
çeteler, günümüzün modern
tekniğinde kendilerini
korumayı yine
becerecektir.
Kurunun
yanında yaşı da
yakacaklar.
Yapılan
açıklamalara
göre her yıl
daha çok kişınin
telefonu zaten
AHMET
ARPAD
dinlenmekte. Sadece geçen yıl
yedi bin telefon, yargıç karan
ile dinlenmiş. Alman Anayasa
Mahkemesi'nin 1987'de aldığı
"Gazetecinin topladığı
bilgüere el konabilir"
karanndan sonra da gazete
idare binalanna ve basın
mensuplannın evlerine her yıl
daha çok baskın arama
yapılmakta. Demokratik
değerlerin yitirilmesinden
korkan elliye yakın düşünür
ve yazar geçenlerde
yayımladıklan ortak bildiride
"Almanya arbk başka bir ülke
olacak" açıklamasmda
bulundu. Yönetenler gelecek
için yatınm mı yapıyor? Bu
bir başlangıç, artan polisiye
olaylar bir bahane mi?
Anayasalann, iktidardakilere
topluma hükmetme olanağı
verdiğini unutanlar var gibi.
Alman insanı telefonlann
dinlenmesine, evlere gizli
mikrofonlar yerleştirilmesine
pek karşı çıkrnıyor. Toplum
güvenliği uğruna demokrasi
darbe yese de kontrolü
kabulleniyor. Son bir
kamuoyu yoklaması,
toplumun çoğunluğunun
anayasadaki 13. maddenın
değişiklık geçirmesinden yana
olduğunu ortaya çıkardı.
îlginç.
'inufaktefek zaaflanBoris Yeltsin adını ilk duyduğum
günleri hatırlıyorum. Galiba bundan
12 yıl kadar önceydi. Sovyetler
Bırliği Komünist Partisi
politbürosunun genç sayılabilecek
aday üyesi, halktan yana,
bürokrasiye ve ayncalıklara karşı
sert konuşmalanyla dikkat
çekiyordu. Moskova parti örgütünün
başına getirilmesine karşın sokakta
halk arasında dolaşıyor, sıradan
dükkânlarda alışveriş ediyor, hatta
troleybüslere biniyordu. O zamanlar
çok daha zayıf ve enerjikti. En çok
üzerinde durduğu konu, parti
yöneticilerinin gizli lüksleri, yani
özel alışveriş merkezleri. özel
dinlenme evleri, özel arabalan vs.
idi. Bu söylem tuttu ve halk Yeltsin'i
baştacı etti.
Geçen gün eski komünist lideri
eleştiri yağmuruna rutan yeni
komünist liderlerden biri. Yeltsin'in
6-7 yerde olağanüstü pahalı
dinlenme evleri olduğunu. sık sık
çıktığı tatillerin bütçeye pahalıya
patladığmı uzun uzun anlattı.
Nereden nereye!
Halk artık Yeltsin" i adalet timsali
olarak görmüyor. Hatta ona
isteyerek oy verenler parmakla
sayılacak kadar az. Başkan'ı
destekleyenler "komünıstlere
karşı", "sağın başkaca güçlü bir
adayı olmadığı için". "istikrar
bozulup tehlikeli bir durumla
karşılaşılmaması amacıyla",
açıkçası "mecburen" Yeltsin'in
liderliğini savunuyor.
Kendisi de bu durumun farkında.
Epeyce yaşlanmış ve ciddi sağlık
sorunlanyla karşılaşmış olmasına
karşın yine de kurnaz bir keyifle
iktidannın tadını çıkanyor. Yerine
geçebilecek adaylan zaman zaman
paylayarak kimsenin sivrilmesine
fırsat vermiyor. Arada sırada çıkıp
çelişkili demeçler venyor: Bir gün
"2000 yılında aday olmam mümkün
değil; zaten bu, anayasaya da
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
aykm" diyor. Birkaç gün sonra
gülücükler dağıtarak "Hiç belli
olmaz. bakarsınız aday oluveririm"
buyuruyor. Milleti
heyecanlandırmaktan "haince" bir
zevk duyuyor.
Aslında bu bir alışkanlık Yeltsin
için. Örneğin, son haftalarda
"'Hükümetten l-2bakanı
harcayacagım: bilin bakalım
hangileri?" türü aşın siyasal bir
espriyı diline doladı; geçen günkü
hükümet denetiminde de aynı
kurnaz gülüşle "Şu an aramızda
bulunan 3 bakan yakında koltuğunu
kaybedecek; ama kim olduklannı
şimdi açıklamayacağım" dedi. Ne
kadar güzel, değil mi? Bilmece
bildirmece, el üstünde kaydırmaca.
Varsın herkes hop otursun, hop
kalksın.
Saltanattan pek farkı kalmayan
iktidann keyfi işte burada olsa
gerek: tstediğın oyunu oynuyorsun,
istediğin kişinin kadenni
değiştiriyorsun, istediğin konuşmayı
yapıyorsun. Bir şey olmuyor. Artık
"Nerede o eski Yeltsin" diyenler
pek kalmadı. "Yahu sen eski
komünist değil miydin?" diye soran
çıkmıyor. "1993 sonbahannda
parlamentoyu yakan sen değil
miydin?" türünden bir hatırlatma da
yok. Hafızalar acmacak kadar kısa.
Bırakın birkaç yıl öncesini, birkaç
ay öncesini bile gündeme getiren
yok: "Hani hükümetin ekonomi
politikasmın teslim edildiği
Başbakan Yardımcısı Anatoliy
Çubays (en az) 90 bin dolar riişvet
almıştı; bu konuda hâlâ önlem
alınmayacak mı" sorusu bile
eskiyiverdi. Ne demişti o zamanlar
Yeltsin: "Çubays ahlaki olarak
büyük hata yaptı; ama araştırdım,
yasalar açısından sorun yok.
Görevini sürdürecek. Ona
dokundurmam." Bu kadar basit!
Ahlaki hatalar önemli değil,
yasalarca köşeye sıkıştınlmadıysa
mesele yok. Ya Yeltsin'in eski
kadrolanndan, rüşvet suçuyla
aranan eski danışmanı Stankiyeviç,
yolsuzluklar nedeniyle iki yıl içerde
yatıp geçenlerde salıverilen eski
başsavcısı îlyuşenko, bir zamanlar
orduyu arkasına almasını büyük
ölçüde borçlu olduğu şimdiki ünlü
sanıklardan General Kobets ve daha
pek çoğu?
Neyse, fazla devam etmeyelim.
Bütün bunlar Yeltsin'in ufak tefek
zaaflan. Üstelik sorunlar da
Rusya'nın sorunlan; eleştirmek bize
mi düşer? Biz kendi memleketimize
bakalım! Değil mi efendim?
boks SeVCr Avustralya'nın smgesi se\1mli kangurular güreşme\e \e boks
yapmaya bayıhr. Almanya'mn Münih keııtindeki hayvanat bah-
çesinde doğan bu kangurular da günün büyük bir bölümünü birbirleriyle hoplaya zıplaya boks yapmakla
geçiriyor. Münih Hayvanat Bahçesi'nde yaşayan alü kanguru, sevimlilikleri ve oyuncuİuklanyla ziyaretçile-
rin büyük ilgisini çekiyor.
500 bin dolarlık
kartpostalın öyküsü
STOCKHOLM
Stockholm'deki Ulusal Müze,
görülmeye çok değer yerler
arasında; Alman mimar August
Stüler'in mimarisiyle bu
görkemli yapı adını hak
edercesine gerçekten ulusal bir
değeT oluşturuyor. 1845"te böyle
bir müzenin yapılmasına karar
verilmiş ve inşaata
1849'da
başlanmış. Bitiş
ve açılış tarihi
1866.
Bu kısa tarih
dersinden sonra,
işin ilginç yanına
gelelim. Değişik
ölçülerle değişik ~ ~ ~ " ~ ~ "
ve yüksek değerler biçilen bu
müzenin bir kartpostal sayesinde
500 bin dolar kazanacağı hiç
kuşkusuz kimsenin aklına
gelmezdi.
Hem de müzeye adımını
atmamış, hatta Isveç'in
civanndan bile geçmemiş bir
Amerikah yüzünden.
Amerika'nm Buffalo şehrinde
ya$amakta olan marangoz Donald
Rockman, brr rastlantı eseri
Stockholm'deki Ulusal Müze'nin
dış görünüşünü gösteren bir
kartpostal görmüş. Adam binaya
bayılmış. 26 yıl elinde kartpostal
dolaşmış, eşe dosta ve komşulara
binanın güzelliğini övmüş. Yolu
Isveç'e düşmemiş, ama bu
müzeyle ilgili epey bilgi edinmiş.
Aynı zamanda, Isveç'in bloksuz
bir ülke olması da hoşuna gitmiş.
Bu arada, başından olaylı bir
boşanma geçmiş. İki yaşındaki
oğlu eski eşinde kalmış; eski eşi
de hemencecik yeniden
evlenince, oğlundan tümüyle
kopmuş. Parasını oldukça
GÜRHAN
UÇKAN
tutumlu harcayan marangoz
Rockman, öldükten sonra eski
eşine zırnık para bırakmamak için
gerekli bütün önlemleri almış.
Sonunda eceliyle ölmüş ve
vasiyemame açılmış: lsveç Ulusal
Müzesi'ne 500 bin dolar, öz
oğluna da 10 dolar bırakmış!
Adamın oğlu
derhal mahkemeye
başvurmuş. New
York
Mahkemesi'nde
birkaç yıl süren
mahkemede
müzeyi lsveç
Dışişleri
•""•""""•^ Bakanlığı'nın
avukatlan temsil etmiş. Sonunda
marangozun oğluna bir miktar
para daha verilmiş, avukatlar
hisselerini almışlar ve müzeye
yaklaşık 400 bin dolar kalmış.
tsveç'teki resmi müzelerden
sorumlu makamdan Karin
Craftman, karardan duydugu
sevinci şöyle dile gerirryör
1
." '*
"Biziın için bu karar büyük bir
sürpriz oldu. Aynca duygulandık
da." Vasiyetoamede paranın
müzenin onanmı ve bakımı için
kullanılması koşulu bulunuyor.
Hemen öyle de yapıldı. Müzenin
girişi restore edilerek daha geniş
ve ferah hale getirildi. Içeride de
bazı değişmeler yapıldı. Biz bu
haberi Dagens Nyheter
gazetesinden aldık. Hani "Olmaz
obnaz deme" derler ya öyle.
tnsanoğlunun aklına neyi neden
takacağı belli mi? Yalnız haberde
bir eksiklik var: Acaba
marangozun eski kansı
vasiyemame açıldıktan sonra ne
dedi? Bir de bunu öğrenseydik
çok iyi olacaktı.
Barcelona hepimizin yakından
bildiği şu meşhur tspanya kenti.
Hatta Ispanya'nın ikinci büyük
kenti. öyle değil mi? Hayır
yanlış. Barcelona bir Ispanya
kenti değil, o Katalonya'nın
başkenti. O bir Katalan kenti.
Barcelona'da Ispanya'dan söz
etmek yasak ya da yasak değil de
öyle bir ülke yokmuş gibi
davranıyor sokaktaki vatandaş.
Çünkü onlar Katalan. Asla
lspanyol değiller.
Zaten Katalan ahalisi daha
önceden düşlediğiniz "lspanyol
insanı" beklentisini karşılamıyor.
Siz hızlı hızlı konuşan hatta çok
konuşan, biraz esmer, şen şakrak
Ispanyollarla karşılaşmayı
beklerken yanıldığınızı
anlıyorsunuz. Etrafınız Katalan
dolu. Orta halli. Mütevazı.
Çıtı çıkmayan sanşm, yeşil gözlü
insanlar(özellikle genç) işlerine,
okullanna metroyla gidip geliyor
tanımayan aykırıva da ahsveristen metrovla FPnWVWPMHBH Katalan
yüya da ahşverişten metroyla
dönüyor. Yerin altı onlarla üstü ise
turistlerle dolu.
Katalonya iktidann hep başbelası
olmuş bir lspanyol bölgesi.
Karlist dönemden Franko
dönemine kadar sürekli
ayaklanmalar yaşamış. Bu
ayaklanmalar sırasında
Katalonya'da kan gövdeyi
götürmüş. Buna karşın Katalonya
rönesansmın çok kısa zamanda
gerçekleştirdiği endüstriyel,
sosyo-ekonomik ve kültürel
devrim, Barcelona'yı Ispanya'nın
en önemli kenti durumuna
getirmiş. Katolikliğin ve
bölgeciliğin en şiddetli olaylannın
yaşandığı, çağdaş sanatın
Katalonya'daki kalesi Barcelona
Dali, Picasso, Gaudi, JujoL
Fakjues, Cadafalch, Montaner,
Pujols gibi sanatçı ve fılozoflar
yetiştirmış.
Ancak yalnız bunlardan biri
BARCELONA
MEHMET
SAJRAÇ
kente damgasını vurmuş.
Barcelona'da yalnız onu
hissediyorsunuz. onu
yaşıyorsunuz. Onun adını şöyle
dillendiriyor konunun uzmanlan:
"Hem Akdeniz duyariuığı, hem
İslam külrürü, hem Cotik gelenek,
hem Hıristiyan nıistiği ile
beslenen, Idmilerince 'art-
nouveau'nun ustası, kimilerince
gerçeküsrücülüğün pe>gamberi-
babası, kimilerince çağdaş Barok
anlayışının kurucusu, sonuna
kadar Katalan, sonuna kadar
özgün ve cesur, sınıflandırüması
güç, lspanyolca'da Antonio,
Katalanca'da Antoni Caudi y
CornetT Ona hem bıtmez
tükenmez eleştiriler yöneltilmiş
hem imgeleminin zenginliği
üstüne övgüler düzülmüş. Ona
"Kitsch'in öncüsü" ile "dahi"
arasında gidip gelen bir dolu sıfat
yakıştınlmış.
Derler ki:
"Her kentin kendine özgü,
dillere destan biraz da göstermelik
niyetine kullanılan yapılan
vardır." Onun için Katalan yaşam
biçiminin coşkulu, sevecen ve
ritmik atmosferini yansıtan,
iklimi ve 'diyagonal' caddeleriyle
tipik bir Akdeniz liman kenti olan
Barcelona'yı, muhteşem, hiçbir
kaba sığmayan, günümüzde bile
alışılagelmişin dışında izler
taşıyan gizemli yapılanyla
bezediği için 'Gaudi'nin kenti'
diye nitelendirmek yanlış olmaz.
Barcelona'daysanız Katalanlar'ın
size ilk olarak önerecekleri
Gaudi'nin yapıtlan olacaktır:
"Renk renk ışıklar saçan. kıvnla
kıvnla yükseien, boğumlanarak
tekrar toprağa yönelen, girintin
çıkıntüi, hiçbir kural ve sınır
tanımayan. çok katiı bir pastayı ya
da oyuncağı andıran yapılar."
Gaudi'nin yapıtlan. Vicens Evi,
Güell Parkı, Sagrada Familia
Kilisesi, Episkopal Sarayı,
Botines, Belesguard ve Calvet
Evi.
Tannyla baş başa kalmaya
yarayan küçük bir tapınak, soylu
bir yaşamın belki hâlâ
sürdürüldüğü bir konak, bir
apartman, büyülü bir park, ille de
Sagrada Familia.
Gaudi'nin ününü Ispanya'mn
dışına taşıyan, mimarlıkta
uluslararası boyutlarda bir
şaşkınlık yaratan Sagrada Familia
Kilisesi ünlü mimann 1884-1926
yıllan arasındaki çalışmalannın
ürünü. Konuyu bilenler Sagrada
Familia için "Bu yapıt belki de
yüzyüınuz mimarhğuıın kuraUara,
kahplara en büyük saldınsı, en
büyük meydan okuyuşudur.
Burada Gaudi. klasik
dönemlerden beri geçerüliğini
koruyan, mimarinin temel
kurallanndan birini, 'duvaıiar ve
sütunlar taşır. damlar, kuleler,
kubbeler taşınır' kuralım yok
saydı" diyor.
Antoni Gaudi y Cornet, oldum
olası dikdörtgenlerden nefret
etmiş. Düşüncesini
gerçekleştirebilmek için
o güne kadar dik inen
yüzeyleri parçalanmış
seramikle kaplamış, kıvırmış,
bükmüş, yuvarlamış girintiler
çıkıntılar oluşrurmuş. Tavanlan
duvarlann bir devamı haline
getirmiş.
Gaudi, Barcelona'da o güne kadar
yapılmamış olanlan yapmış.
Mimarlığı tekdüzelikten
değişmezlikten kurtarmış.
7 Haziran 1926 Pazartesi günü
Los Cortes Catalunes Sokağı'nda
bir adam tramvay altında kalır.
Onu kaldınmın üstüne taşıyanlar,
patlak pabucunun içinden çıkan
çıplak ayaklanna, çengelli iğne ile
tutturulmuş, iplerle bağlanmış
ceplerinin dibindeki birkaç findık,
bir lncil ile katlanmış kağıt
parçasına bakarak, onu fakirlerin
gittiği Santa Cruz Hastanesi'ne
taşırlar. Adam hastanede 10
haziran günü ölür. Cebinden
çıkan kağıtta Sagrada
Familia'nın(Kutsal Aile) ölüm
cephesinin bir eskizi vardır.
Adam çağımızın en büyük
mimarlanndan Antoni Gaudi y
Cornet'dir.
Günahkârlann paralanyla
yapılan Sagrada Familia hâlâ
bitirilmiş değil. Inşaatı yine
günahkârlann varlığı biraz da
bağışlarla devam ediyor.
TÜRKtYE GAZETECİLER CEMİYETt
GENEL KURUL ÇAĞRISI
Cemiyetraıizın Olağan Genel Kunüu 19 Mart 1998 Perşembe ve 20
Mart 1998 Cuma gûnlen saat 10 00'da Ca|aloglu Tûfkocağı Cadde-
sı'ndekı Basın Sarayı Burhan Felek Konfeıans Salonu'nda aşagıdakı
gündemı gorüşmek ûzere toplanacaktır
Toplantıda gerekli çoğunluk sagtanamadığı takdırde ikinci topUntı 26
Mart 1998 Perşembe günü saat 10 00'da çoğunluk aranmaksızın başla-
yacak, 27 Mart 1998 Cuma gunü aynı yerde devam edecekör
Seçımler toplanünın ikinci gûnü yapılacak ve sandık 10 00 - 17 00 sa-
atlennde açık tutulacaktır
Cyelenroızm bılgılenne sunar. katılmalaruıı nca edenz
YÖNETtM K I J R U L U
GÜNDEM:
1 Açılış, Başkanlık Dıvanı seçımı ve saygı dunışu,
2 Ceımyet BaşkanTnm açı; konuşması.
3. Oy Ayınmı Kunılu'nun seçımı ve 2. gün yapılacak seçimler hak-
kında bilgılendirme.
4 Yönetım FCurulu çalışma ve hesap raporlan ile Denetieme Kunıhı
raponınun okunması, görûşûbnesı ve dilekler,
5. KuruUann ıbrası.
6. 1998-1999 bütçe usanlannın uıcelenmesı ve kabulü,
7 Yönetim Kurulu, Denetieme. Onur Kurulu ve Balotaj KunUu'nun
seçımleri (toplantının 2 günü yapılır),
8 Kapanış
SUSURLUK TUTANAKLARI
Meclis Araştırması Komisyonu'nda
anlatılanlann tümü aynen bu tutanaklarda...
Yasa dışı olaylar hakkında yetkililerin verdiği
tüm bilgiler olduğu gibi bu tutanaklarda...
Birdönemin ibretverici belgeseli...
Pazartesi gününden itibaren
'de
Bayiterde bulamayanlara abone için:
Tel: 0212-511 08 75
ANADOLU LtSELERl VE KOLEJLERE H.AZIRLIK
KURSLARINDA BAŞAR1YA GİDEN YOLDA
"SEÇENEKLERİN EN İYİSİ"
İSTANBUL ERKEK LİSESİ
HAZİRAN 1998'de yapılacak olan Anadolu Li-
seleri, Kolej, Fen Liseİeri Merkezi Giriş Sınavı için
(Ilköğretim 8. Sınıf) Hazırlık Kurslarımıza
KAYITLARIMIZ DEVAM ETMEKTEDtR.
İSTANBUL LİSESİ KORUMA DERNEĞİ
İSTANBUL LİSESİ TÜRKOCAGl CADDESİ NO. 4
CAĞALOĞLU 3444O''İSTANBUL
TELEFON. (0 212) 527 01 52, 514 15 70 4 Hat
İNGİLİZCE'DEN TÜRKÇE'YE
Yayınevimizin, oluşturulan yeni departmanında yer alacak,
kitap çevirisinde deneyimli,
tam zamanlı - yanm zamanlı çevirmenler aranıyor.
ROTA YAYINLARI
Ortaklar Cad. No: 29 Mecidiyeköy - ISTAVBUL
Tel: (0212) 212 89 68 (3 hat) Faks: (0212) 212 52 30.
ÇATALCA SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1996/661
Davacı Resıde Kurtan tarafindan mahkememıze açılan veraset davasının yapılan açık yargılaması sırasmda venlen ara karan gerefjnce; Murısı olan ölü Ahmet ve ölü Fatma o|iu 1298 do-
gumlu Recep Onat'm vanslennı göstenr bir kıta \eraset ılamı çıkartılmasına talep ve davaetmekle: Munsın varislerinden Hatıce oğlu Cemıl eşı Hanıfe Evcen üe Hance oğlu Mustafe eşı Mü-
şeiîef Evcen'ın yapılan ıntıfa veya mûlkıvet tercıhı hususunda tebhgatlann bıla tebliğ geldiğı ve da\acı tarafça da adı geçen sağ eşlerin açık adreslen tespıt edılemedığınden ılan j-oluna gıdıl-
miş olup, ölû Cemıl eşı. Ismail ve Emme kırı 1944 doğumlu Hanıfe E%cen ile ölü Mustafa eşı Mevlüt ve Havva kıa 1950 doğumlu MûşerTef Evcen'ın eşlennden haklanna düşen mulkıyet ve-
ya ıntıfe hususlannda hangısını tercıh ettıgını sorulmak üzere duruşmauin aülı bulundugu 13.3.1998 günü saat 10.00'da Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesı'ne mahsus salonda haaıbuJunrnala-
n veya kendılenm bir vekılle temsil etürrneiennı. aksı takdırde M K 'nun rnüteakıp maddelen geregınce mülkiyeo tercıh etmiş sayüacaklan ılanen tebliğ olunut. Basn: 7220