Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 MART1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Gelir vergisi
beyannamesi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Beyannamelerde optik
okuma dönemine geçen
maliye, mayıs ayından
itibaren vergi kaçıranlarla
beyanname vetmeyenlere
takip başlatacak. Beyan
kapsamındaki gelir vergisi
mükellefleri, yanndan
başlayarak bir ay boyunca
beyanname verecek.
Kapatılma
kitapoldu
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Gazeteci Serkan Oral'ın,
RP'nin kapatılma sürecini
anlattığı "Kargatulumba
Refah" adlı kitabı Bilgi
Yaytnevi'nden piyasaya
çıktı. Kitap suçlamalar,
savunmalar ve kapatma
karannın gerekçesini
özetliyor.
Tarımda prim
sistemi hanrlığı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Tanm ve Köyişleri Bakanı
Mustafa Taşar, tanmsal
desteklemede prim
sistemine geçişe yönelik
hazırlıklann son aşamaya
.geldiğini bildirdi. Haşhaş
ekim alanlannın
genişletileceğini kaydeden
Taşar, Mera Yasası'nın
çıkmasmın, son yıllarda
büyük gerileme görülen
hayvancılığın
geliştirilmesinde önemli
rol oynayacağtnı
vurguladı.
Küresel kart
uygulaması
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türk Telekom Genel
Müdürlüğü, jeton, para ya
da kartsız kullanıcılann
evde, sokakta, büroda ve
ışyerinde erişebildikleri
herhangi bir telefonla
dünyanın her yanına
ulaşmalanna olanak
tanıyan "küresel kat"
sistemine geçiyor. Küresel
kart sahibi jeton, telefon
beıtı ya da bulundugu
ülkenin parasını yanında
taşiımak zorunda
kalmayacak.
Kadınlardan
HADEP'e destek
• İstanbul Haber Servisi -
Istanbul Barosu"nun
önünde HADEP'e yönelik
baskılan kınamak için bir
araya gelen kadınlar,
"Çeteler Meclis'te,
HADEP'liler hapiste" ve
"HADEPe siyaset hakkı"
sloganlannı attı. Üzerinde
"Takvim Bahane" yazılı
HADEP'in 1998
takvimini taşıyan kadınlar,
hiçbir örgütlenmeyle
ilişkilerinin bulunmadığını
belirttiler.
Türkiye'de tütün
ve içki tüketimi
H İstanbul haber servisi -
Türkiye Yeşilay Cemiyeti
Başkanı Selahaddin
Kaptanağası, geçen yıl
Türkiye'de 370 trilyonluk
tütün ve içki tüketildiğini
bildirdi. Kaptanağası, içki
ve tütün kullanımında
dünya genelinde ilk dört
sırada yer alan Türkiye'de,
sigaradan her yıl 200 bin
kişinin öldüğünü ve
işlenen suçlann yansından
fazlasının alkol kökenli
oldugunu belirtti.
Ülkemizde alkol
tüketıminin her yıl yüzde
50'den fazla arttığına
dikkat çeken Kaptanağası
cinayet, trafik kazalan,
boşanma ve aile içi şiddet
gibi olaylann nedenleri
• arasında alkolün baş sırayı
'. aldığını ve her 16 kişiden
birinin "alkolik"
oldugunu söyledi.
Emeklilerin
intibak sorunu
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
SSK Gene'l Müdürii
Kemal Kılıçdaroğlu, işçi
emeklilerinin tabi
olduklan gösterge
tablolannın tek tip hale
getirilmesine yönelik
çalışmalann
sürdürüldüğünü belirterek,
henüz taraflann üzerinde
anlaştığı bir tablonun
ortaya çıkmadığını
söyledi. Kılıçdaroğlu,
emekli intibak gösterge
tablolannın tek tip hale
dönüştürülmesinin her ay
en az 2 trilyon lira ek yük
getireceğini bildirdi.
Doğan Beyazıt, Körfez Savaşı sırasmdaki gerginliğin bilinmeyen yönlerini açıkladı
4
OzaPm hayali MusuL'chı'AYŞEYILDIRrM
Eski MGK Genel Sekreteri Do-
ğan Beyazıt, 1991 yılında Türki-
ye'nin Körfez Savası'na girmesi-
ni engelleyen Necip Torumtay'ın
ödüllendirilmesi gerektiğini söy-
ledi. Torumtay'ın istifasına neden
olan dönemin hükümeti tarafindan
Genelkurmay"a verilen yazılı di-
rektifin "savunma amaa taşıma-
dığuu"belirten Beyazıt, "Türkiye,
savaşa girmediyse bu. Sayın To-
rumtay'm istifasıyla gerçekleşmiş-
tir. Bu vüzden Savın Torumtay
ödültendirilmeBdir" dedi.
1991 Körfez Savaşı sırasında
Genelkurmay Harekât Dairesi
Başkanlığı yapan Beyazıt, kendi-
lerine önce bir taarruz planı hazır-
latıldığmı anlattı. Beyazıt, "Bize
emir geldi. planı hazırladık. Sonuç-
ta çok büyük bir malrvetin ortaya
çıktığını gördük. Daha sonra pla-
nın rafa kaldınldığı söytendi" de-
di. _
Ozal'ın Musul ve Kerkük'e gir-
mek hayali oldugunu ifade eden
Beyazıt, Genelkurmay Başkanı
Necip Torumtay'ın istifasına ne-
den olan "yazılı direktifle' ilgili
şunlan söyledi:
"Hükümetin. Genelkurma>'a
verdiği yazılı direktifı biz hazırla-
dık. Bu. hükümetin yetersizliğin-
den değildir. bütün düm ada böyle
uygulanıyor. Shil otoritede bunu
yazacak bir makanı bulunmadı-
ğından bize verilen bilgiler doğrul-
tusunda bu dircktif metni ortaya
çıktL Ancak, bizinı hazırladığımız
direktif savunma amaçlı oldu.
Müttefik kuvvetlere yapılacak in-
sani yardınu. savunma vesaire ko-
nulannı kapsıyordu. Daha sonra
bu direktif hükümctcverildL Erte-
si gün direktif bize geri geldiğinde
çokşaşırdık. Tamamıyla değişmiş-
ti. Savunma amacından çıkmışn.
t'stelik direktif im/alanmamıştı.
Sadece Başbakanlık Müsteşa-
n'nın imzası vardı_. Zaten ardın-
dan da Torumtay Paşa istifa etti. Şu
gerçek bilinmelidir, Türkiye o za-
man savaşa girmediyse bu,Torum-
tay Paşa'nın sayesinde olmuştur.
Bence Torumtay Paşa ödüllendi-
rilmeüdir."
ABD ile Irak arasında yaşanan
krizin görünen kısmını kımyasal
Konuşan istihbaratçıya en az 15 yıl hapis istemi
Avcı: Susmam için gözdağı veriyorlar
BEYPAZARI/ANKARA (Cumhuriyet) -
Ankara DGM Başsavcılığı, eski istihbarat-
çı Hanefi Avcı hakkmda "devtetin pzö belge-
terini açıkladıgr gerekçesiyle 15 yıl ağır ha-
pis cezası istemiyle dava açtı.Ankara DGM
Savcısı, Hâkim Albay Nuh Çetinkaya tara-
findan haztrlanan4 sayfahk iddianamede, so-
rusfurmanın, MÎTin 2 Eylül 1997 tarihli ih-
bar yazısının ardından başlatıldığı anımsatıl-
4 .
Avcı'nın suçladığı isimlerden eski MfT yö-
neticisi MehmetEymür'ün tazminat istemiy-
le açtığı davaya eski polis şefinin gönderdiği
savunma dilekçesinde 6 telefon numarası
açıkladığı kaydedilen iddianamede, müste-
şarlığın verdiği bilgiye göre 3 telefonun
önemli ve gizli operasyonel faaliyetlerde kul-
lanıldığı ve masraflannın teşkilat tarafindan
karşılandığı kaydedildi.
Deşifre edilen telefonlann Avcı tarafindan
kişisel amaçlarla ve yasadışı yollardan elde
edilerek dinlendığı savunulan iddianamede,
bu telefonlarla devletin güvenlik ve uluslara-
rası çıkarlan gereği gizli kalması gereken bil-
gi akışının sağlandığı belirtildi.
iddianamede, Avcı'nın istihbarat görevi sı-
rasında bu telefon numaralannı öğrendiği,
bunlan öğrenmenin zor olmadığı yolundaki
savunmasına yer verilirken, sanığın MİT te-
lefonlannı "yasal oimayan yollardan, kişisel
çabalanyla elde ettiğp ileri sürüldü.
Hanefi Avcı "susturulması için gözdağı ve-
rildiğini" ileri sürdü. Avcı. çeşitli kunımlara
verdiği ifadelerinde işaret ettiği noktalann
üzerine gidilmesi durumunda "gerisinin ço-
rap söküğfi gibi geleceğini" söyledi.
'Askerimin düğmesidevletin onımukır'
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dün İstanbul'da bir dizi
temcl atma ve açıhş törenine katıldı. DemireL, progranuna Be-
şiktaş'taki Gazi Mustafa Kemal tlköğretim Okulu'nun temel
atma töreni ile başladı. GönüUü kuruluşlann desteğiyle üJkc-
de geçen yıl bin okul ve 20 bin derslik yapüdığını betirten De-
mirel, bu yıl daha başanh olunacağını söyledi. Cumhurbaşka-
nı daha sonra İstanbul TiearetOdası'nca yaptınlan üköğretim
okulunun açıhş törenine katıldı. Önceki gün teröristlerin bom-
bah ve silahlı saldınsına uğray an Küçükköy Jandarma Kara-
kolu'nu, TBM.M Başkanı Hikmet Çetin ve Jandarma Genel
Komutam Orgeneral Fikret Özden Boztepe ile birtikte ziyaret
ederek incelemelerde bulunan Demirel, saldınyı çılgınlık ola-
rak niteledi. Saldırganlann Türkiye düşmanı oldugunu betir-
ten Demirel, devletin kamu düzenine musallat olmak isteyen-
lerin, en büyük engel olarak devlet kuvvetlerini gördüğünü
söyledi. Demirel, "Türkiye ( umhuriyeti öyle güçlüdür ki bun-
lan kimsenin yanına bırakmaz. Eğer benim askerimin bir düğ-
mesi koparsa. devletin onuruyla oynanmış sayanm*' dedi. De-
mirel öğJeden sonra da Türk-îsveç Kardeşlik İlköğretim Oku-
lu, Abdurrahman Bilimli Anadolu Teknik Lisesi, Atarürk K E
Talebe Yurdu ve Türk Böbrek Vakli Diyaliz Merkezi açüış tö-
renlerine katıldı. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
'Gazi halkı bir kez daha katledildT
AHMETŞEFtK
TRABZON - Gazi davasmın müdahil avukat-
lan, davanın İstanbul'un çok uzağında görülme-
sinden dolayı can güvenliklerinin olmadığını
açıkladılar ve yeni bir katliamın olabileceği uya-
nsında bulundular.
Avukatlar. Gazi olaylannın başından sonuna
kadar bir provokasyon oldugunu, olaylarda kast
ve tasarlama unsurunun ağırlıklı olarak bulun-
dugunu öne sürdüler.Müdahil avukatlardan
RemziKaznıaz,delillertoplanmadan, geçen du-
ruşmada iki sanığın tahliye edilmesini eleştir-
di. Bütün Türkiye ve dünyanın gözünün bu da-
vada oldugunu belirten avukat Remzi Kazmaz
"Türldye bir hukuk devk-odir. Bu ola>, Türki-
ye'nin hukuk tarihinde yerini aJacaknr. Şu an-
ki baa güçler bu davayı et kilemeyeçalışıyor." de-
di.Kazmaz, iddianame hazırlanırken Gazi hal-
kının bir kez daha katledildiğini savundu ve ola-
yın zaruret halinin aşılması olarak nitelenmesi-
nin çok yanlış oldugunu belirtti.
Müdahil avukatlardan GülizarTuncerde po-
lislerin yargılandığı bütün davalann sürgün edil-
diğini. Gazi da\asının da Istanbul'un çok uza-
ğında bulunan Trabzon'a gönderılmesinin aynı
yaklaşımın ürünü oldugunu savundu.
silahlann oluşturduğunu, ancak
bir de bunun görünmeyen tarafinın
oldugunu belirten Beyazıt, şöyle
konuştu:
"Avrupa şimdi birtakım siyasi
oluşum içerisüıde. Bu oluşumda
Amerika"yı dışüyor. Avrupa bu
oluşumla kendisini birazdaha ay>
nyor. Amerika, Avrupa'nm yeni
oluşumunda daha önemli roDer
üstienmek istiyor. Bu nedenle Or-
tadoğu petroUerine el atmak isti-
yor. Taarruzun nedeni budur ka-
nımca. Yoksa künyasal khie tahrip
silahlarının bulundugu yerler
Amerika'nın çok uzağında,
oraya ulaşacak gibi degil.~
ABD desteksiz'
İlgili devletlerin bugün
ABD'nin Irak'a yönelik ha-
rekâtını zaten desteklemedi-
ğini anlatan Beyazıt, BM
Genel Sekreteri'nin Irak'ta-
ki temaslan ile ilgili olarak
şunlan söyledi:
"Amerika. BM Genel
Sekreteri'nin Irak'la yapnğı
anlasmayı birtakım koşul-
larla kabul edeceğini açıkla-
dL Şimdi bu koşuflar ne ola-
bilir? Bazı koşullar konula-
cak ise bu mutlaka Ameri-
ka'nın lehine knnulacaknr.
Öbür taraf bunu kabul ede-
cek mi? Bu. işin karanlık ta-
rafi. Zannediyorum her iki
taraf da şimdi kendi kamu-
oyuna ve kendi angajmanına
gerekçe bulmak üzere birta-
kun siyasi mane\ralar yap-
maktadır. Dünya kamuoyu
bu harekâtı desteklememek-
tedir. Banşcı yollaıia konu-
nun çözümünü istemekte-
dirier. Demin söylediğim ha-
kiki nedeni saklı kalmak
kaydıyla ben kişisel olarak
bu işin şu an için savaşsız so-
nuçlanacağını zannediyo-
rum. Bu anlaşma> la tarafla-
nn azami kazancı sağiaya-
cak şekilde sonuca ulaşması
için çaba sarf ediyorlar.
Obür taraftan da Saddam
bu harekâtın hakiki nedeni-
ne kendi açısından ulaşmış
dunımda ve zafer ilan etmiş
durumda. Şimdi artık coş-
kulu günler geçirhor."
ABD'nin bağımsız bir
Kürfde\1eti kurma senaryö-
lanna deginen Beyazıt, go-
ruşlerini şöyle açıkladı:
"Herkes, 'O petrol bölge-
si böyle çılgm biryönetimin
elinde kaiacağına orada kü-
çük bir devlet oluşturayım,
bana tabi olsun. Onun nzkı-
nı ben vereyim ve o petrol
bölgesine konuşlanayım'
arzusu içindedir. Bunu hiç
kimse arzulamaz. dememe-
li. Ama bu, durum \e şartla-
ra göre tahakkuk edecek bir
olaydır. Amerika ile Türki-
ye'nin siyasi hedefkri çok pa-
raleüik arz eder. Gerek Or-
tadoğu'daki hedefleri, gerek
dünya sathındaki hedefleri
paralellik arz eder. Bu ne-
denk Amerika'nın şu anda
Türkiye'ye ragmen bö> le bir
şey yapması mümkün değil-
dir. Zaten kendisi de deklare
ediyor. Aynca buna sadece
Türkiye değil Suriye de kar-
şı çıkar, Irak da karşı çıkar.
Varsayahm 'Ben süper gü-
cüm. benim dediğim olur'
derse, kurabiür. buna kim-
senin gücü yetntez. Ama o ül-
ke onun başına bela olur.
Çünkü oradaki kirlenüı hiç-
bir devlet tecrübesi >oktur.
hiçbir devlet hiyerarşisi, hiç-
bir sistematiği oluşmamıştır.
denizc açık yeri voktur, ka-
palı bir alandadır ve ekono-
misini zor büyütecektir. Bu
nedenleAmerika'nın başına
dert olur."
IRMIKI AYDIN ENGİN
"Üniversite öğrencileri tür-
ban, sarık, sakal, kot pantolon,
Vyakalı bluzla okullanna girebi-
lirier mi giremezler mi" gibi çok
önemli(!) tartışmaları geride bı-
rakıp Batı Avrupa'nın göbeğine
indiğimizde, kendimizi gerçek-
ten çok yaşamsal bir tartışma-
nın içinde bulduk: Doğum san-
cıları çeken Avrupa, Avrupa Bir-
liği'nden bir sonraki aşamaya
geçebilecek mi? Tek para siste-
mine geçipAvrupa Birieşik Dev-
letleri'ne giden yoldaki önemli
adımı atabilecek mi?
Tarttşma, toplumun hemen
her kesimini ilgilendiriyor, he-
men her kesiminde de tartışılı-
yor. "Maastricht Anlaşması",
tek para sistemine geçiş için
belli ölçütler benimsemiştir. Ulu-
sal ekonomik verilerin, bu ölçüt-
lere ulaşıp ulaşamamaları ise
tek para sistemine geçişin hem
takvimini, hem de geleceğini
belirleyecektir. Tek para sistemi
ise Avrupa Birieşik Devletleri'ne
giden yolda aşılması gereken
belki de en önemli basamak.
Batı Avrupa'da tartışmanın
bugünlerdeki odağı da işte bu
sorunun yanıtı.
Şaşacaksınız. Almanya'da
Maastricht, Maastricht Duy SesimiziL
cumartesi günü oynanan maç-
larda, tribünlerde kimse "Ma-
astricht, Maastricht duy sesimi-
zi! Duyduğun Almanlann ayak
sesleri!" filan diye bağırmıyor-
du...
Bol kanallı TV'deki hızlı zap-
ping turunda, italya, Avusturya,
ıspanya, Portekiz, Irianda'yı do-
laşırken de stadyumlarda, TV
açıkoturumlannda, gazete baş-
lıklarında Maastricht koşulları-
nın ağırlığı yüzünden, kimsele-
rin "Bu Haçlı zihniyetidir. Avru-
pa 'nın zengin ülkeleri bizi dışla-
mak için bin dereden su getiri-
yor" filan diyenlere rastlamadık.
Tartışma, sayıların acımasız
diliyle ve "Şimdi ne yaparsak ne
olur, neyapmazsakbaşımıza ne
gelir" gibi çok can sıkıcı sorular-
la şürüp gidiyor.
Örneğin Almanlar dün, böyle
bağırıp çağırmadan, övünme-
den, yeri gogü birbırine katma-
dan ilan ettiler: "Alman ekono-
rnisi Maastricht Anlaşması'nda
öngörülen hedefleri tutturmuş-
tur. Kabul edilen takvimde ve
öngörülen kurallar içinde tek
para sistemine hazırız."
Maastricht Anlaşması, Avru-
pa Biriiği üyelerinin 1997 yılı büt-
çe açıklannın, o ülkenin gayrisa-
fı milli hasılasının (GSMH) yüz-
de 3'ünü aşmamasını öngörü-
yordu. Bu sının aşan ülkelerin
tek para sistemine geçmesi
mümkün olmayacaktı. Bu ise
kuruluş aşamasındaki Avrupa
Birieşik Devletleri içinde yer al-
mayı ciddi ölçüde zorlaştıracak,
geciktirecek bir etkendi.
Alman Maliye Bakanı VVaigel,
1997 yılı bütçe açığınm,
GSMH'nin yüzde 2.9'undan da-
ha az oldugunu açıkladı.
Kıskandım.
Ardından 1997 hesaplannı ta-
mamlayıp bilançolarını yapan
öteki Avrupa Biriiği ülkelerinden
de yanıtlar gelmeye başladı:
italya, Avusturya, Ispanya, Por-
tekiz, İrianda da bütçe açıklan-
nı yüzde 3 sınırının altında tut-
mayı başarmışlar. Ön hesaplar
Fransa, Lüksemburg ve Finlan-
diya'nın da aynı ölçütleri tuttur-
duklannı gösteriyor.
iyiden iyiye kıskandım.
BirAlman tanıdık, "Türkiye'de
durum nedir Herr Engin ?" diye
sorma münasebetsizliğinde bu-
lundu. Ters ters baktım. "Siz
Haçlı zihniyeti ile Türkiye 'yi dış-
lıyorsunuz. Sizin niyetiniz de-
mokrasi, insan haklan filan de-
ğıl, Avrupa'da birHıristiyan ku-
lübü kurmak. Oyüzden bizi Av-
rupa Biriiği kapısından çevirdi-
niz" filan mı desem diye düşün-
düm. "Şunun şurasında adamın
konuğuyuz, ayıp olur" deyip
vazgeçtim.
O ise kot pantolonu, V yakalı
kazağı, sakalı ile karşımda dikil-
miş, sorusunun yanıtını bekliyor.
Önce, "Almanlar da katrilyona,
katrilyon mu diyoriardı" gibisin-
den dilbilgimi yokladım. Sonra
da yanıtladım:
- Benim bildiğim bizim bütçe
açığı 12-13 katrilyon.
Herif, katrilyonun 12 mi, yok-
sa 15 sıfıria mı yazıldığına tak-
madan adamı çıldırtan o Batı
Avrupalı sükûnetiyle sorusunu
yineledi:
- Yani gayrisafi milli hasılanı-
zın yüzde kaçı?
• • •
Sahi yüzde kaçı?
Gün boyu, kenttrafiğinde kır-
mızı ışıkta duran, sarıda hare-
kete hazırianan, yeşilde de ha-
reket eden yaya geçitlerinde,
kaldınmdaki bir yaya "adımını
atacağını belli eden birhareket-
te bulundugu anda" frene ba-
san sürücülere bakarken; gece
vardiyasında çalışan bir işçinin,
mahallesindekı kilise çanının sa-
bahın erken saatlerinde çalma-
sından rahatsız olduğu için Al-
man idari Mahkemesi'ne baş-
vurduğuna ilişkin gazete haber-
lerini okurken; sonbahardaki
genel seçimler için başbakan
adaylannı belirleyecek olan Al-
man sosyal demokratlarının,
adaylardan Gerhard Schrö-
der'in önerdiği 'Tony Blair
Sosyal Demokrasisi")\e öteki a-
day Oscar Lafontaine'in sa-
vunduğu klasik sosyal demok-
rasiye daha yakın çizgi arasın-
da tercihlerini belirlemek için
yaptıklan tartışmalan filan din-
lerken hep bu sorunun yanıtını
düşündüm:
- Sahi bizim bütçe açığı
GSMH'nin yüzde kaçı ve ne-
den?
POIİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Aşka Vuran Güneş
Haydi bana çocukluğunu anlat!..
Düşlerini turtsak kılmadan, yalnızlığa hiç aldırma-
dan sevginin adını koy bu sabah...
Bafa Gölü'nde uyanan yıldızlan konuşturduğun
günlere dön istersenL
Gözlerinin içi gülsün, çocuğum, nazlı kızım, kü-
çüğüm, birtanem!..
Savur saçlarını rüzgârda, ne olur hiç öfkelen-
me!..
Miyop gözlerini kısma, çıldırma!
Tüm çiçekleri topladım dün sabah senin için...
Büyük kentin yalnızlığı içinde sana gelmeyi dü-
şündüm. Hepiniz bir uzak kentte kendi düşleriniz
içindeydiniz...
Dağları anyorsun gövdemde, ormana gömül-
müş güneşini...
Octavio Paz'dan esinleniyorum ormanda yitip
giden sevginin arkasından...
Ayaklann benim ayaklarımda...
Geceden bile büyüksün uyurken...
Yum gözlerini, yitir kendini karanlıkta, gözka-
paklann kırmızı yapraklann altında...
Sevdan yarım kalmış bir şiir olmasın, yaz bunu
birkenara...
Ne demiş Oktay Rifat:
"Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar I Buruk
tatlar vardır, ağızda sürüp giden; I Bir aşka vuran
güneş kolayca batmıyor..."
Unutma, pembe düşler zamanıdır bu mevsim:
ellerinin maviyle buluştuğu, özlemlerin çoğaldığı
gündür...
Izin ver de bugün düş yorgunu olayım birazcık,
eski fotoğraflan yeniden asayım başucuma...
Bana yazdığın şiirleri, öyküleri oku...
Bir eski yazı duruyor önümde...
1990 yılından kalmış...
Güneş, yağmur ve şarap...
Kırmızı ve görkemli halılarda kalmış uyumalar...
Özgürlük âşığı genç kızların ve delikanlıların
avuçlarında saklanan unutulmuş sevdalar...
Sırılsıklam bir gecenin içinde tarifsiz yalnızlıkla-
rı yaşayan kent...
Ay ışığı vuruyor muydu odana?
Baknarçiçeğim, menekşem, kirazım, bebegim,
çocuğum, küçüğüm!..
Bak Oktay Rifat'ın trenleri yalınayak geçiyor, kör
bir uykunun kapağı açılıp tüm güvercinler özgür-
lüğe kanat çırpıyor...
Hüzünler ise japonfenerleri arasında...
• • •
Haydi bana çocukluğunu anlat!..
Güneşi gökyüzünü yak, bir ak bulut yakala; açıl-
mayan kilidi, çiçeğe vuran badem ağacını göster
bu sabah...
Küçük bir bahçede susar gibi bakan bir yaprak
çocuksu yüzünle gülümsesin ne olur!..
Bulutlann kokusu dolsun genzime!..
Açmış yaban çiçeklerine koştur, denizi iç, evren-
de çoğal sevecenliğinle...
Miguel Hernandez'le buluş birakşamüstü, Ca-
hit Sıtkı'yla yeşillik balkonundan el salla, Ramon
Jimenez'le yıldızın kaygısını, gözyaş/nın ışığını
gör, Cemal Süreya'yla ağzının şafağında volkan
güllerinin kokusuyla sarhoş ol...
Wilfiam Carlos'u iyi tanı...
Bak sevdanın lekesi yayılmış yeryüzüne!
San, san, san...
Yapraklan kemiriyor, safrana buluyor, mavi bir
göğeyaslanıyor...
Bir yıldız ve bir damla gözyaşım!..
Birbirlerine değiyorlar birden, bir tek damla olu-
yortar...
Tek bir yıldız!..
Dingin kalk yatağından, çiçekleri sula, üzme hiç
kimseyi...
Miyop gözlerini kısma, çıldırma!..
Inatçı olma, sevgiyi küçümseme!..
Dinle Antonio Machado'yıı..
"Rüzgâr getirdi bana
adını sabah alacasında;
dağ tekraıiıyor
ayak seslerinin yankısını...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!"
• • •
Haydi bana çocukluğunu anlat!..
Aşka vuran güneşin, dağılan bulutlann, havala-
nan kuşlann, yitip giden sevdalann resmini çiz!..
Çocuğum, bebeğim, küçüğüm, nazlı çiçeğim!..
Doğan güneşle birlikte gözlerini yumuyorsun!..
Yumma gözlerini uyan!..
Kuytu çan kulelerinde alabildiğine çalıyor çan!
Anımsar mısın donmuş güneşi?..
Titreyen bir sevdanın sesini duyuyor musun?
Üşüyen çiçeklere dokunabiliyor musun?
Gözlerini aç, uyuma!..
Yalnız aşkta yaşanır o seçkin nokta...
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (q raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Ürdün'den su
toplantısı önerisi
SERKAN DEMİRTAŞ
AMMAN - Crdün yö-
netimi. Dışişleri Bakanı
İsmail Cem aracılığıyla
Türkiye'ye "Suriye Öe su
sorununu bölge ülkelerini
de içeren birtoplanbylaaş-
mar
önerisinde bulundu.
Öneriye olumlu yanıt ver-
meyen Cem. Suriye'ye
yıllardır su konusunda di-
yalog çağnsında bulun-
duklannı ve bu kapsamda
üç aşamalı bir plan bulun-
duğunuanımsattı.
Cem. Ortadoğu'daki
olumsuz önyargılan sil-
mek üzere 21-22 Mart'ta
Mısır'a gidecek.
Dışişleri Bakanı
Cem'in Komşuluk Foru-
mu'nun Ortadoğu'da ku-
rutaıasına ilişkin temasla-
n kapsamında ziyaret etti-
ği Ürdün'de Türkıye-Su-
riye ilişkileri de gündeme
geldi. Türkiye'nın Şam'a
büyükelçisini gönderme-
sini memnuniyetle karşı-
layan Ürdün yönetimi, iki
ülke arasındaki su sorunu-
nun çözümü için devreye
girmek istedi.
Cem başkanlığındaki
Türk heyeti ise Ürdün "ûn
önerisine olumlu yaklaş-
madı. Türkiye-Suriye iliş-
kilerindeki sorunların su
ile sınırlı kalmadığına işa-
ret eden Türk heyeti, "te-
röre destek veren Şam yö-
netiminin dikkari başka
yöne çekmekiçin su konu-
sunu uluslararası platfor-
ma özellikle de Arap Bir-
liği'ne getirdiğini'' bildir-
di...
Crdün'ün söz konusu
öneriyi getirmesi ve Arap
basınının Türkiye-lsrail
ilişkileri ile Kuzey Irak'a
yapılan smır ötesi operas-
yonlar konusunda ikna ol-
mamış görünmeleri, Tür-
kiye'nin Ortadoğu'daki
olumsuz önyargılan yıka-
madığını da gösterdi.