Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MART1998PAZAR
HABERLER
Pakistan'daki öğrencilerle ilgili raporun doğrudan kapatılan RP'nin genel başkanına gönderildiği belirlendi
EHnci skandal Erbakan'a uzandıANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Ankara DGM Başsavcılı-
ğı'nın, Islami eğitim \eren üni-
versitelere yasadışı yollarla öğ-
renci gönderilmesi konusunda
başlattığı soruşturma Necmettm
Erbakan'a uzandı. Başsavcılık,
köktendınc! eğitım için faaliyet
gösteren Yüksek Öğrenim Yurt-
dışı Mezunlan Gençlik ve Daya-
nışma Vakfi (YUVA). Uluslarara-
sı Müslüman Öğrencıler Birliği
(IIFSO), Uluslararası Insanı Yar-
dım Teşkilatı (IHH) ile kapatılan
Refah Partisi arasındaki bağlantı-
yı saptarken. Erbakan \e bazı ya-
kınlan hakkında yeni soruşturma
gündeme geldi.
Ankara DGM Başsavcılığı'mn
istemi üzerine. Ankara Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele Şu-
be Müdürlüğü'nce yürütülen ope-
rasyonlar sûrüyor. Soruşturma
çerçevesinde YUVA'da yapılan
aramadan sonra gözaltına alınan
Vakıf Başkanı Ömer Korkmaz.
Başkan Yardımcısı Biilent Alan.
Genel Sekreter Eyüp Sabri Öner
ve Muhittin Hamdi Yıldınm"ın
sorgulan sürüyor. Kpcaeli'nde
önceki gün bir kışinin daha gö-
zaltma almması sonucu emnıyet-
tekilerin sayısı 5'e yükseldi.
Vakıfve bağlantılanndan SUF-
FE Kültür Merkezı Özel tlahiyat
Fakültesi. bunlann parasal üişki-
lerini düzenleyen Ekol Eğitim Ta-
nıtım Ticaret ve Basın Yayın Li-
mited Şirketi'nde ele geçirilen
disketlerin deşifresi sürüyor.
Diyanet müfettisinden uyarı. iran'a öğrenime gidenler maaşa bağlandı
'Din eğitimi yerine ideoloji veriliyor'
ANKARA (Cumfauriyet Bürosu)-Diya-
net tşleri Başkanlığı Başmüfettişi Dr. Âb-
düikadir Sezgin. ılahiyat fakültelerinde Hı-
ristiyanhk ve Caferihğin de öğretilmesi için
Yüksek Öğrçom Kurumu'na (YÖK) baş-
vurdu. Sezgin, Caferiliği öğrenmek üzeıe
İran'a gidenîere ideoJojik eğitim veriidiği-
ni ve bu kişilerden bazılannın maaşa bağ-
landıklannı bildirdi.
Dr. Abdülkadir Sezgin, 18 Şubat 1998
tarihinde YÖK'e sunduğu dilekçesinde,
Türkiye'deki ilahiyat fakültelerinde diğer
dinler ve mezheplerle ilgili bölümlerin bu-
hınmamasuun sakıncalan oiduğunu belırt-
ti. Caferilik eğitiminin yalnızca Iran'ın
Kum kentinde verildiğini kaydeden Sezgin,
birçok kişinin bueğitimi almak üzere tran'a
gittüderini söyledi. Sezgin. lran"daki eğiti-
min dini nitelikten çok siyasi ve ideolojik
ağırhklı olduğunu belirterek, "Ulkemizde-
ki İran rüzgânnda bu görevlilerin tesiri oJ-
madığı iddia edilemez.Aynca bunlann ma-
asiaruıın da İran tarafindan ödendiği tara-
fımızdan bilinmektedir" dedi.
Türkiye'de ilahiyat fakültesi dendiği za-
man "İslamdiniileilgilieğitim vereo" okul-
lann, İslam dini denince de halkın büyük
çoğunluğunun Sünni oluşu nedeniyle yal-
nızca Sünni mezhebinin anlaşıldığmı be-
lirten Sezgin. "LlkemizdeŞü(Caferi)mez-
hebi mensubu vatandaslanmızın oiduğu da
gerçektir''dedi. Sezgin. Türkiye'deki Azer-
baycan kökenli yurttaşlann Caferi mezhe-
bine tnensup olduklannı belirterek, 25 ta-
nesi İstanbul'da olmak üzere, Türkiye'de
300 camilerinin olduğunu söyledi. Sezgin,
bu nedenle Caferilik eğitiminin Türkiye'de
verilmesini istedi. Sezgin, batıdaki ilahiyat
fakültelerinde Hıristiyanlık ve Yahudilik
çalışmalan yapan bölümlerin yanı sıra, Is-
lamoloji bölümleri ve Uzakdoğu dinlerinin
de okutulduğuna dikkat çekti.
EKOL Şırketi'nin bilgisayar dis-
ketlerinin dökümünde Konya'da
geçen yıl düzenlenen Uluslarara-
sı Birinci Gençlik Şûrası'na katı-
lan 1lahiyat Fakültesi öğrencileri-
nın listesi, Suudi Arabistan'dabu-
lunan Imam Muhammed Bin Su-
ud İslam Üniversitesi ve Medine
İslam Üniversitesı adres ve tele-
fonlan, Fener Rum Patrikhane-
si'nin teşkılatlanmasını anlatan
belgeler bulundu.
Disketlerde aynca, RP'nin yan
kuruluşlanndan Milli Göriiş Teş-
kilatı il başkanlannın adres ve te-
lefonlan, IIFSO, SUFFE lslami
llimler Akademisi ile ilgili çalış-
ma programları, bu akademide
ders verecek olan Tunus, Sudan,
Suriye, Kenya gibi ülkelerden da-
vet edilecek öğretim üyelerinin
ısim ve telefonlanmn yer aldığı
belirlendi. YUVA Vakfı'nın ve
MGV teşkilatlannm yıllık gelir
programlan, SUFFE lslami llim-
ler Akademisi'nin "lluslararası
tslanıi Üniversiteler Birliği'' üye-
si olması için yapılan çalışmalar,
öğrenci değişim protokolü imza-
lanan yabancı tslam üniversitele-
rinin listesi, Türkiye'de milli gö-
riiş düşüncesini benimseyen kişi-
Ierin isim, adres ve telefonları.
Fas, Senegal, Türkiye, Malezya,
Cezayir gibi ülkelerde bulunan
cemaat başkanlannın ısım. tele-
fon ve adresleri de disketteki bil-
giler arasmda yer aldı.
YUVA Vakfı'nın 1997-1998
eğitim döneminde yurtdışındaki
lslami üniversitelere öğrenci gön-
dermek için smav açtığı, bilgisa-
yar kayıtlanndan belirlendi. Dis-
ket çözümünde sınav sonuçlan-
nın da yer aldığı bildirildi.
YUVA Vakfi ve EKOL şirket-
lerinde yapılan aramada ise Pa-
kistan'ın Lahor şehrinde bulunan
Islam Akademisi'nde okuyan
Miliı Görüş öğrenci sorumlusu
Alaattin Özdemir'in "Ömer Fa-
ruk Yasir" kod adlı Ömer Kork-
maz'a RP tarafindan bu okula
gönderilecek öğrencilerle ilgili
bir mektup ve Suriye Tel- Ma-
ruf'ta medrese öğrenimi gören
Milli Görüş öğrenci sorumlusu
MehmetCündü/'ün Yasir'e gön-
derdıği aynı içerikii mektuplar
bulundu.
Aramalarda aynca, Ömer Fa-
ruk Yasir imzasıyla Ürdün, Pakis-
tan, Malezya, Libya gibi ülkelere
gönderilecek öğrencilerin müra-
caatlanyla ilgili MGV il başkan-
lıklanna yazdığı belgeler ele ge-
çinldı.
Ömer Faruk Yasir'in, Necmet-
tin Erbakan'a "Muhterem Ho-
cam" başhğıyla Pakistan'daki
Milli Görüş mensubu öğrenciler
hakkında yazdığı rapora polis ta-
rafından el konuldu. "Müslüman
Talebeler Birliği" adına Yusuf
Müslüm Şimşek'in. Erbakan'a
"Dünya İslam Birliği"ni koruma
ve tanıtmaya yönelık yaptığı ça-
lışmanın raporu da bulunan do-
kümanlar arasında yer aldı. Alı-
nan bilgiye göre Korkmaz. eski
Devlet Bakanı Abdullah Giil'ün
danışmanı oiduğu belirlenen
SUFFE lslami llimler Akademi-
si ile ilgili olarak, Milli Eğitim
Bakanlığı'na. işlerinin yoğunlu-
ğu nedeniyle başvuruda buluna-
madığını söyledi. Korkmaz. İHH
ile bir ılişkisı olmadığını iddıa
ederken. U
İHH Ankara Temsilci-
si Ömer Faruk Yasir" yazılı kart-
vizitler bulunduğu kaydedildi.
Eski Çevre Bakanı Ziyattin To-
kar'ın Özel Kalem Müdürü Bü-
lent Alan da ifadesinde İHH'nin
Keşmir Gözlemcisi olarak görev
yaptığmı, İHH'nin Bosna'ya sa-
vaş sırasında para ve sıhhi malze-
me yardımında bulunduğunu kay-
detti. Alan'ın evinde yapılan ara-
mada Hollanda'da toplandığı id-
dia edilen 12 milyar İiralık para-
nın Istanbul'a havale edildiğine
ilişkin iki adet banka dekontu bu-
lundu.
Anayasa hukuku uzmanları
'Başsavcı FP
için acele
etmeyecek'
ALİER
Anayasa hukuku uzmanlan,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı-
sı'nın, kapatılan RP'nin devamı
oiduğu gerekçesiyle Fazilet Par-
tisi (FP) hakkında dava açmak-
ta acele etmeyeceğini, bu parti-
nin program ve eylemlerini ız-
ledikten sonra bir karara varaca-
ğını belirttıler. Prof. Dr. İbra-
him Ö. Kaboğlu, RP'nin
AİHM'ye başvurması duru-
munda. RP'nin kapatılmasına
gerekçe yapılan eylemlerin In-
san Haklan Avnıpa Sözleşme-
si'nirTdemokrasiyi \ıkma>ı
amaçla>an eyiem suçlannı" dü-
zenleyen 17. maddesine göre
değerlendirileceğini söyledi.
Kapatılan RPmilletvekilIeri-
nin topluca FP'ye geçmelerinin
ardından. bu partınin RP'nin
devamı oiduğu gerekçesiyle ka-
patılması gerektiği yönündeki
yorumlara anayasa hukuku uz-
manlan açıklık getirdi.
Marmara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Anayasa Hukuku
Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
îbrahim Ö. Kaboğlu. anayasa-
nın siyasi partilerin uyacağı
esaslan düzenleyen 69. madde-
sinde 1995"te yapılan değişik-
likle
u
kapatılan bir si>asi parti-
nin üye çoğunluğunu teşkü ede-
ceği yeni bir siyasi parti kurula-
maz" ibaresı yerine. eylem ve
söylemleriyle partinin temelli
kapatılmasına neden olan yöne-
tici ve üyeleri için siyasi faali-
yet yasağı getırildiğini anımsat-
tı. Bu değişiklikle sorumlulu-
ğun üyelerden yöneticilere kay-
dınldığını anlatan Prof. Kaboğ-
lu. "Anayasa Mahkemesi, bu
düzenleme>'e göre karar vere-
cektir" dedi. AİHM'nin, kapa-
tılan TBKP ile ilgili geçenlerde
verdiği karan da anımsatan Ka-
boğlu, şöyle de%am etti:
"AİrBl, bu davada Türki-
ye'yi, İnsan Haklan Avrupa
Sözkşmesi'nin 11. maddesiniih-
lal etmekten mahkûm etti. Mah-
kemenin bu davadaki en önem-
li itiraz noktası; TBKP'nin ey-
lemlerine bakılmadan, sadece
parti progranıı ve tüzüğii yo-
rumlanarak kuruluşundan 10
gün sonra hakkında kapanlma
davası açılmış olmasıdır. Sanı-
run Başsavcılık bu karan da göz
önüne alarak RP'likrin topluca
bir parti)e geçmesini tek başma
soruşturma konusu yapma\a-
cak, eylemJerini izlejerek ek de-
liller bulduktan sonra dava aç-
ma yoluna gidecektir."
Kaboğlu, RP'nın, AİHM'ye
baş\"urması durumunda mahke-
menin. davayı. Avrupa İnsan
Haklan Sözleşmesi'nin örgüt-
lenme özgürlüğünü düzenleyen
11. maddesinin yanı sıra "de-
mokrasiyi yıkmayı amaçlayan
e>lem suçlannı" düzenleyen 17.
maddeye göre de ele alacağını
söyledi. Kaboğlu, Türkiye'nin
de savunmasında, RP da\asının
17. maddeye göre değerlendı-
nlmesini isteyeceğini kaydetti.
Eski Anayasa Mahkemesi
üyesi Doç. Dr. Yılmaz Aliefen-
dioğlu da kapatılan siyasi parti-
lerin devamı niteliğinde parti
kurulamayacağını öngören ya-
sal düzenlemelerin yoruma açık
bulundugunu belirttı. FP'nin
durumu ile ilgili farklı yorumlar
yapılabileceğini ifadeeden Ali-
efenidoğlu, FP'nin. üye çoğun-
luğunun yanı sıra parti program
ve tüzüğü ile eylemlerinin ince-
lenmesinden sonra elde edile-
cek bilgilerin birleştinlmesinin
doğru olacağını kaydetti.
MÜ Hukuk Fakültesi Anaya-
sa Hukuku Anabilim Dalı, ka-
patılan siyasi parti davalannı
tüm boyutlanyla ele alan bir
program hazırladı. Program
kapsamında düzenlenen semi-
nerde, kapatılan Türkiye Birle-
şik Komünist Partisi(TBKP) da-
vası incelendi. Eski Anayasa
Mahkemesi üyesi ve Marmara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi
öğretim üyesi Doç. Dr. Yılmaz
Aliefendioğlu, parti hakkında
açılan kapatma davasının iç hu-
kuk hukuk sürecini, Marmara
G'niversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim üyesi Prof. Dr. fbrahim
Ö. Kaboğlu da Avrupa Insan
Haklan Mahkemesi'nin davay-
la ilgili karannı anlattı.
MÜ Hukuk Fakültesi'nde
başlatılan program kapsamında.
25 Mart'ta HEP, 29 Nisan'da ise
RP davalan masaya yatınlacak.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin
davet edıldiği 15Mayıs'takitop-
lantıda ise genel bir değerlen-
dirme yapılacak
Türbanı bahane ederek dev rim kamınJannı açıkça çiğneyenler, her nrsatta gerici eylemlerle seslerini duvıırmava çalışıvor.
Sivil toplum örgütleri, herkesi türban genelgesine sahip çıkmaya çağırdı
Genelgeyedestek, hükümete tepkiA1VKARA (CumhuriyetBüro-
su) - Türban genelgesı konusun-
da Istanbul Üniversitesi ve Milli
Eğitim Bakanlığf nın tavn, sivil
toplum örgütlerinin desteğini
alırken hükümetin tutumuna tep-
ki göstenldi.
Cumhuriyet Kadınlan Derne-
ği (CKD) ve Atatürkçü Düşünce
Derneği (ADD). laıklikten yana
olan herkesi türban genelgesine
sahip çıkmaya çağırdı. ADD Ge-
nel Başkanı Suphi Gürsoytrak,
hükümetin görev ınin. anayasaya
aykırı davranışlan önlemek oldu-
ğunu belirtti. Gürsoytrak açıkla-
masında, eğitim ve öğretimin
Atatürk ilke ve devrimlen doğ-
rultusunda gerçekleştirilmesinın
cumhuriyet hükümetinın temel
görevı olduğunu belirtti. Gür-
soytrak, hükümetin anayasada
belirtilen ilkelerin sapılmasına
göz yummaması gerektiğini bil-
dirdi.
CKD Başkanı Avukat Şenal
Sanhan dün yaptığı yazılı açık-
lamada. siyasi bir simge olarak
kullanıldığı Anayasa Mahkeme-
si'nce de belirtilen türbanın. ka-
mu alanlannda ve okullarda ıs-
rarla takılmaya devam edilmesı-
nin, laiklik karşıtı ve şeriat düze-
nini isteyen bir eylem olduğunu
kaydetti. Tüm Öğretim Üyeleri
Derneği 'nden (TUMÖD) yapılan
açıklamada da. üniversite ögren-
cilerinın siyasal çıkarlar için kul-
lanıldığı kaydedildi. TÜMÖD
Başkanı Tahir Hatipoğlu, 10
Rektörlüğü ve Milli Eğitim Ba-
kanlığfnın, "devrim yasalannı"
uyguladığını belirtti. Hatipoğlu.
hükümetin bu konudaki politika-
sını kınadıklannı kaydederek
"Vapılmak istenen cehaletin yü-
rüvüşe geçmesklir. Türkiye der-
vişlert» ve meczuplara teslim edi-
lemez" diyekonuştu.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde toplantı yapıldı
Özdemir, şeriatçı basmdan destek istedi
İstanbul Haber Servisi - tstanbul Emniyet Mü-
dürüHasanOzdemir, şeriatçı basının lemsilcılenn-
den 'lahk-kıyafet' eylemlerinin sona ermesi konu-
sunda destek istedi.
Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Cadde-
si'ndeki binasında yapılan toplantıya Selam, Za-
man, Milli Gazete ve Türkiye gazetelen, Saman-
yolu TV. Cihan Haber Ajansı (CHA), Üsküdar FM
ile Mazlumder yetkilileri katıldı. Şeriat yanlısı ba-
sının temsilcileriyle görüşen Özdemir, Beyazıt'm
gösteri alanı halıne getirildiğini belirterek, "CMay-
lann dnfinfi kesmemiz lazım. Sizlerden bu konuda
destek isthtHTiz" dedi. Sağ basın yöneticileri ise
ortada büyük bir tahrık bulundugunu öne sürerek
"Bu tahrik kalkarsa olajlar da ortadan kalkar"
görüşünü savımdu.
NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar(& raksnet.com
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Ma-
alouf'la geçen yıl TÜYAP Kitap Fuan'nda
karşılaşmış ve Batı'dan Doğu'ya, Do-
ğu'dan Batı'ya bakış üzerine ayaküstü bir
sohbete girişmiştik. Maalouf tipik bir Or-
tadoğulu. Onun, "Doğu'nun Umanlan"
kitabında anlattığı Adana ve Beyrut, yüz-
yılın başındaki Osmanhnın son günlerini
çok güzel tasvir ediyor.
Yüzyılın başındaki büyük Eımeni göçü-
nün başlangıç noktalarından birisi de
Adana'ydı. Adana'da Ermeni mahallesi-
ne yönelik baskınlardan birisini de anne-
annemden dinlemiştim. O yıllarda genç
kızhğını yaşayan anneannem 0 acılı yılla-
n hüzünle anlatmıştı.
Maalouf'un, sohbetin ardından söyle-
şisini de izlemiştim. Onunla birçok duy-
guyu paylaştığırnızı anladım. Tarihe belki
başka başka taraflardan bakıyorduk, a-
ma temelde bir benzerliğimiz vardı. Beni
asıl şaşırtan, Amin Maalouf'un, Telos Ya-
yıncılık'tan çıkan son kitabı, "Beatri-
ce 'den Sonra Birinci Yüzyıl"\a birlikte ya-
yımlanan bildirisiydi. Romanı elime yeni
aldım. Erkek egemen bir mantığın yol
açabileceği yeni felaketler üzerine kurul-
duğu belli oluyor.
Romanı hemen aldım ve okumaya
başladım. Sizlere kitaptan değil, ama
Amin Maalouf'un Çağnsı
Amin Maalouf'un bildirisinden söz etmek
istiyorum. Onunla, aynı topraklann insa-
nı olarak çok daha evrensel bir acıyı pay-
laştığımızı anladım ve onu kendime daha
yakın hissetmeye başladım.
Maalouf'un, "Kadınlan katledenleri it-
ham ediyomm" başlıklı bildirisini özetle-
yerek aktanyorum: "Bu satırianyazdığım
sırada, bu satıriann okunacağı sırada,
kimsenin ya da hemen hemen kimsenin
ifşa etmeye gerek duymadığı birkatliam
sürüyor. Kurbanlann sayısı daha şimdi-
den on milyonlan buldu, uluslararası ör-
gütlerbunu biliyor, hükümetlerde, içimiz-
den pek çoğu da, ama bakışlarımızı baş-
ka yöne çevirmek âdet olmuş."
"Kurbanlann hepsi, yaşama hakkı in-
kâredilen kadınlar. Herşeyden önce, ai-
lelere tek çocukyapma kuralı dayatıldı-
ğından beri Çin köylerinde büyük ölçek-
te uygulanan çocuk katliamı var; ilk ço-
cuk kız olduğunda, kendini birden kuyu-
nun dibinde buluyor. Fransızlann yaptığı
birnüfus araştırmasına göre, 1995 yılın-
da, Çin'in bütününde, 100kızçocuğuna
karşı, 116 erkek çocuğun doğduğu bil-
dirilmiş. Normal oran ise lOOkıza 105 er-
kek; 'kayıpların' yılda 1 milyona vardığı
tahmin ediliyor."
"Bu dengesizliğin etkilerişımdiden du-
yulmaya başlandı. Le Mondegazetesinin
muhabiri, hak ettiğı ilgiyı çekmeyen bir
makalesinde şunları anlatıyordu: Kimi
eyaletlerde evlenecekkızJarokadarazal-
mış ki, genç kadınları kaçınp sonra da
zengin köylülere satmakta uzmanlaşmış
çeteler türemiş."
Maalouf açık mektubunda, kürtajm da
kadın nesline yönelik bir katliama dönüş-
tüğüne dikkat çekiyor: "Bazı ülkelerde,
doğacak çocuğun cınsiyeti öğreniliröğ-
renilmez oturup düşünme zahmetine bi-
le katlanmıyohar. Eğererkekse bırakıyor-
lar, kızsa eliyoriar. BBC, son derece ge-
lişmişaletlerte Hintköylenni dolasan dok-
torlar üzerinde bir belgesel gerçekleştir-
di. Bu aletler, evlendikleh zaman gele-
neklere göre ödenmesi gereken draho-
ma yüzünden aileleri tarafindan dayanıl-
maz biryük olarak görülen kızlann yen'ni
saptayıp kurtulmaya yarıyor. UNICEF'in
birraporuna göre, 'eksik olan' Hintli ka-
dın sayısı 40 ile 50 milyon arasında."
"(...) Ortadan yok olan bu milyonlarca
kadının hiç ismiolmadı ve hiç olmayacak.
Içlerindenhiçbinbirduyartılaştırma kam-
panyasınınyıidızı olmayacak. Ama insan-
lık ve onurun bir anlamı varsa, sonunda
gözlerimizi açacağız."
Amin Maalouf, bir büyük felakete ve
katliama dikkat çekiyor. Bütün bunlann
çağımızda yaşandığından söz ediyor. Bü-
yük bir suçu, bir edebiyatçı duyarlılığıyla
gözler önüne seriyor. Önceden tasarlaya-
rak cinayete, ihmal yüzünden insan öl-
dürmeye ve tehlikede olan birine yardım
etmemeye kadar uzanan geniş bir suç
yelpazesinin söz konusu olduğunu belir-
tiyor.
Erkek egemen dünyanın, geri ülkeler-
de kadını doğarken ortadan kaldırmaya
yönelik vahşeti, insanlığın ne büyük so-
runlarla yüzyüze olduğunu gösteriyor.
Çin, Hindistan bize belki uzak görüne-
bilir, ama Fırat Nehri'ne boğularak atılan
kız bizim topraklarımızda yaşıyor. Kadını
yok etmekle, aşkı ve sevgiyi yok ettiğimi-
zi unutmamalıyız. Batı'nın kadını cinsel
bir obje olarak gören an\ayışı da bir baş-
ka vahşetin altyapısını hazıriamıyor mu?
Maalouf'un duyarlı ve haklı çağnsı,
önemli bir insanlık dramına işaret ediyor.
MİKRO
DINÇ TAYANÇ
Şeytan Aldatmacası
Ben, doğarken yanmışımü! Anamın gebeliğinde,
altında makas olan yastığa oturmasından "Zeyno"
doğacağım anlaşıldıgından(!) hatun kjsmından akra-
ba, dost kim varsa bebeliklerimi öyle bir "pembele-
meye" girişiyor ki, bendeniz dünyayagelirken "ma-
ws/z"liğime ağlıyorum...
Ama, asıl benim doğarken yanmışlığım, mavisiz-
liğimden değil; "deve bebek" ile aynı sıralarda doğ-
muşluğumdan...
Bendeniz ana sütüne "mama" derken; deve be-
bek, anası TL'ye "yumuluyor"\ Hem de ne yumul-
mak; 100 "kuruş" olan TL'yi bir anda280 kuruşa dü-
şürmecesıne...
Birlikte büyüyoruz deve bebekle... Ben dokuzu-
ma geldiğimde, o da 9 "lira" oluyor... Onlan, yırmi-
leri "kardeş kardeş" götürüyor ve birbirimize alışı-
yoruz.
Sonra, ne oluyor ise oluyor; ben "aritmetik büyü-
me"üe saplanıp kalırken, deve bebek "geometrik
büyüme"y\ yakalıyor!...
Bendeniz yirmilerimde otluyorum, deve bebek al-
mış başını 40'lar, 50'ler derken, 70'e gidiyor; bende-
niz hâlâ Dinç, 0 artık "devalüasyon"\.. Aslında deva-
lüasyon da "kodadı"; gerçekadının "enflasyon"ol-
duğuna büyümesinin "sana/" olduğuyla birlikte uya-
nıyorum(!).
"Uyanıyorum" lafın gelişi; çünkü ben uyanıncaya(!)
dek çoktan otuzlarımı buluyorum, o ise 70'leri falan
boşlamış 10O'leri çoktan geride bırakmış, 1 .OOO'ler-
den 10.000'leri kollayıp da 10O.OOO'lere göz kırpıyor!
Bugün bendeniz hâlâ ellileri yakalayamadım; ama 0,
TL'ye 230.000'i bulduruyor!
• • •
Yıllardır, her ayın başı geldiğinde, enflasyon açık-
lanınca "büyüklerimizin" neleryumurtlayacağını ez-
bere biliyorum. Kimi çıkıp "belini kırdık" diyor, kimi
kalkıp "düştü" aldatmacasına girişiyor, kimi de "iki
haneli rakamlara düşüreceğiz" yalanına sığınıyor...
Gerçekten de(!) kimi aylaryüzde 8'i bulan enflasyon,
kimi aylarda yüzde 4 falan çıkıyor ve de "düştüğü"
ızlenimi "yaratılıyor"...
Oysa "yalan, kuyruklu yalan, istatistik" mantığın-
dan kurtulup, endekslemeye bakınca: falanca yılda
10O'ü "baz" almış endeksin asla düşmediğini körter
bilegörüyor...
Iş, hızı dakikada 10 kilometre artan bir aracın, sa-
atte 100 kilometrelik hıza eriştikten sonra, dakika-
dakı hız artışını 5 ya da 3'e düşürmesine benziyor.
"Yavaşlama" değil, "hız düşürme" yaşanıyor. Bu
yüzden de "Enf-
lasyon düştü"
açıklamalannı(!)
duyduğumda
içimden hep "Ya-
vaşladıysa, atla-
yın şu araçtan da
görelim" diye ge-
çiriyorum...
Peki, hız düşür-
me nasıl oluyor?
DlE'den İTO'ya
ne kadar "en-
deks"varsa, ince-
' liyorüm. "Enflasyon ölçeği" olarak alınan kalemlerin
arasından gaz lambası fitili, çalı süpürgesi, at araba-
sı tekerleği (...) gibi öylesine "gerçekçi", "çağdaş"^)
ve de "yaygın kullanımlıy.) göstergeye çarpıyorum
ki "çarpılmamak" elde değil!
Endeksleri bir yana fırlatıyor ve kendimi sokakla-
ra, gözlerimi mağazalara, kafamı fiyat etiketlerine
vuruyorum...
Ayakkabının çrftr 7-8 milyondan başlayıp, 25-30
milyona tırmanıyor ki "indirimli" 4-5 milyonluklar,
promosyonlu gazete(!) gibi, kapışagidiyor. Çorabın
"markalı'st 4 milyon; pantolonlar 5 ten 20'lere, göm-
Iekler2'den 15'lere. ceketler 15'ten 60'lara, takım-
Iar25'ten 90'lara, kabanlar paltolar, "tutturabildiği"
milyonlara alıcı bekliyor...
Ustüne üstlük, bunlar "indirim"(l) fiyatlan!
Giyimden geçip, gırtlak derdine düşüyoaım. "Top-
tan" alışveriş yapılan ucuzluk merkezlerinde; hafta-
lık yiyecek (hazır yiyeceklere "pistir" demecesine),
içit (alkollüsünden "koruktur" diye uzaklaşmacası-
na) ve aylık "malzeme" (sızma zeytinyağına "uma-
cı" gözüyle bakmacasına), çok değil iki üç parça ek
"gereksinim" ile birlikte 25 milyona patlıyor! Temiz-
lik gereçleri, insana "imanı" unutturuyor; ilaç ve sağ-
lık donanımı fiyatlan "çokyaşasın kocakan" dedirti-
yor; minibüsün indi bindisi bile yürüme isteğini kö-
rüklüyor; kiradan kiraya ev değiştirmek felaketine
uğrayanlar, gecekondunun nimetlerini(!) kavrıyor;
"özelleştirilmiş"elektrik "karanlığı", iletişim ise "bil-
gilenmemeyi" özendirecek zamlılıkta...
Satılık konutlann yüz binlerce dolara, yerti otola-
nn mılyarlarca TL'ye ve cep telefonlanmn yüz mityon-
lara fıriamasını ise düşünse düşünse "rantiyeler" ile
"kara paracılar" düşünür herhalde...
Veeee.. bütün bunlar; en az ücretin 34 milyon TL'ye
(147 dolar 82 sent) çakıldığı 1998 Türkiyesi'nde,
1950'lerden bu yana "enflasyonu düşürmeye karar-
lı" nice hükümetlerin "dirayetli" ve de "serbest pi-
yasaya bağlı, liberal politikalan" sonucunda oluyor.
Bugün 1 Mart, "aç/klamaya" iki gün kaldı... Hadi
canım, onlar da!..
Ana fıkir: "Gübre koma kötü otlann önüne; bû-
yürier!"
(Shakespeare / Hamlet)
Ana fikrin ana fikri: "Döner kebap IDönmez ol-
sun... "(Arif Dino)
ödül sözüyle aldatmaca
MGV'den başardı
gençlere çengel
İstanbul Haber Servisi -
Kapatılan Refah Parti-
si"nin gençlik örgütü gibi
çalışan Milli Gençlik Vak-
fi (MGV). "ödül" vaadiy-
le; başanlı öğrencileri vak-
fa kazandırmaya çalışıv or.
MGV, Istanbul'un çeşitlı
bölgelerindedağıttığı ilan-
larda "1997-1998 öğretim
yılmda takdir alan tüm or-
taokul ve lise öğrencüeri-
ne" hediye \ ereceğini du-
vurdu.
MGV Sanyer Şube-
si'nce Sanver'deki ilköğ-
retim okullannda dağıtılan
bildirilerde. takdir belgesi
almış tüm öğrencilerin 21
Mart tarihine kadar vakfa
gıderek kayıtyaptırmalan
halinde 29 Mart pazar gü-
nü saat 13.00'te yapılacak
ödül töreninde hediye ala-
caklan belirtildi. Vakfın
adres ve telefonunun da
yazılı oiduğu bildinde
özetle şöyle denildi:
-Basanntaödiillendiri-
yoruz.Takdirbelgeni getir,
sürpriz hediyemizi aL
1997-98 öğretim yüında
takdir alan tüm ortaokul
ve lise öğrencBerine hediye
veriyoruz. Ne mi .vapacak-
sınız? Takdir belgenizle en
geç 21 Mart'a kadar biz-
2at vakfimıza gelerek kaj-
dınızı yaptmp hediye töre-
nimize katılacaksınız."