13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART1998PAZAR HABERLER Pakistan'daki öğrencilerle ilgili raporun doğrudan kapatılan RP'nin genel başkanına gönderildiği belirlendi EHnci skandal Erbakan'a uzandıANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara DGM Başsavcılı- ğı'nın, Islami eğitim \eren üni- versitelere yasadışı yollarla öğ- renci gönderilmesi konusunda başlattığı soruşturma Necmettm Erbakan'a uzandı. Başsavcılık, köktendınc! eğitım için faaliyet gösteren Yüksek Öğrenim Yurt- dışı Mezunlan Gençlik ve Daya- nışma Vakfi (YUVA). Uluslarara- sı Müslüman Öğrencıler Birliği (IIFSO), Uluslararası Insanı Yar- dım Teşkilatı (IHH) ile kapatılan Refah Partisi arasındaki bağlantı- yı saptarken. Erbakan \e bazı ya- kınlan hakkında yeni soruşturma gündeme geldi. Ankara DGM Başsavcılığı'mn istemi üzerine. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şu- be Müdürlüğü'nce yürütülen ope- rasyonlar sûrüyor. Soruşturma çerçevesinde YUVA'da yapılan aramadan sonra gözaltına alınan Vakıf Başkanı Ömer Korkmaz. Başkan Yardımcısı Biilent Alan. Genel Sekreter Eyüp Sabri Öner ve Muhittin Hamdi Yıldınm"ın sorgulan sürüyor. Kpcaeli'nde önceki gün bir kışinin daha gö- zaltma almması sonucu emnıyet- tekilerin sayısı 5'e yükseldi. Vakıfve bağlantılanndan SUF- FE Kültür Merkezı Özel tlahiyat Fakültesi. bunlann parasal üişki- lerini düzenleyen Ekol Eğitim Ta- nıtım Ticaret ve Basın Yayın Li- mited Şirketi'nde ele geçirilen disketlerin deşifresi sürüyor. Diyanet müfettisinden uyarı. iran'a öğrenime gidenler maaşa bağlandı 'Din eğitimi yerine ideoloji veriliyor' ANKARA (Cumfauriyet Bürosu)-Diya- net tşleri Başkanlığı Başmüfettişi Dr. Âb- düikadir Sezgin. ılahiyat fakültelerinde Hı- ristiyanhk ve Caferihğin de öğretilmesi için Yüksek Öğrçom Kurumu'na (YÖK) baş- vurdu. Sezgin, Caferiliği öğrenmek üzeıe İran'a gidenîere ideoJojik eğitim veriidiği- ni ve bu kişilerden bazılannın maaşa bağ- landıklannı bildirdi. Dr. Abdülkadir Sezgin, 18 Şubat 1998 tarihinde YÖK'e sunduğu dilekçesinde, Türkiye'deki ilahiyat fakültelerinde diğer dinler ve mezheplerle ilgili bölümlerin bu- hınmamasuun sakıncalan oiduğunu belırt- ti. Caferilik eğitiminin yalnızca Iran'ın Kum kentinde verildiğini kaydeden Sezgin, birçok kişinin bueğitimi almak üzere tran'a gittüderini söyledi. Sezgin. lran"daki eğiti- min dini nitelikten çok siyasi ve ideolojik ağırhklı olduğunu belirterek, "Ulkemizde- ki İran rüzgânnda bu görevlilerin tesiri oJ- madığı iddia edilemez.Aynca bunlann ma- asiaruıın da İran tarafindan ödendiği tara- fımızdan bilinmektedir" dedi. Türkiye'de ilahiyat fakültesi dendiği za- man "İslamdiniileilgilieğitim vereo" okul- lann, İslam dini denince de halkın büyük çoğunluğunun Sünni oluşu nedeniyle yal- nızca Sünni mezhebinin anlaşıldığmı be- lirten Sezgin. "LlkemizdeŞü(Caferi)mez- hebi mensubu vatandaslanmızın oiduğu da gerçektir''dedi. Sezgin. Türkiye'deki Azer- baycan kökenli yurttaşlann Caferi mezhe- bine tnensup olduklannı belirterek, 25 ta- nesi İstanbul'da olmak üzere, Türkiye'de 300 camilerinin olduğunu söyledi. Sezgin, bu nedenle Caferilik eğitiminin Türkiye'de verilmesini istedi. Sezgin, batıdaki ilahiyat fakültelerinde Hıristiyanlık ve Yahudilik çalışmalan yapan bölümlerin yanı sıra, Is- lamoloji bölümleri ve Uzakdoğu dinlerinin de okutulduğuna dikkat çekti. EKOL Şırketi'nin bilgisayar dis- ketlerinin dökümünde Konya'da geçen yıl düzenlenen Uluslarara- sı Birinci Gençlik Şûrası'na katı- lan 1lahiyat Fakültesi öğrencileri- nın listesi, Suudi Arabistan'dabu- lunan Imam Muhammed Bin Su- ud İslam Üniversitesi ve Medine İslam Üniversitesı adres ve tele- fonlan, Fener Rum Patrikhane- si'nin teşkılatlanmasını anlatan belgeler bulundu. Disketlerde aynca, RP'nin yan kuruluşlanndan Milli Göriiş Teş- kilatı il başkanlannın adres ve te- lefonlan, IIFSO, SUFFE lslami llimler Akademisi ile ilgili çalış- ma programları, bu akademide ders verecek olan Tunus, Sudan, Suriye, Kenya gibi ülkelerden da- vet edilecek öğretim üyelerinin ısim ve telefonlanmn yer aldığı belirlendi. YUVA Vakfı'nın ve MGV teşkilatlannm yıllık gelir programlan, SUFFE lslami llim- ler Akademisi'nin "lluslararası tslanıi Üniversiteler Birliği'' üye- si olması için yapılan çalışmalar, öğrenci değişim protokolü imza- lanan yabancı tslam üniversitele- rinin listesi, Türkiye'de milli gö- riiş düşüncesini benimseyen kişi- Ierin isim, adres ve telefonları. Fas, Senegal, Türkiye, Malezya, Cezayir gibi ülkelerde bulunan cemaat başkanlannın ısım. tele- fon ve adresleri de disketteki bil- giler arasmda yer aldı. YUVA Vakfı'nın 1997-1998 eğitim döneminde yurtdışındaki lslami üniversitelere öğrenci gön- dermek için smav açtığı, bilgisa- yar kayıtlanndan belirlendi. Dis- ket çözümünde sınav sonuçlan- nın da yer aldığı bildirildi. YUVA Vakfi ve EKOL şirket- lerinde yapılan aramada ise Pa- kistan'ın Lahor şehrinde bulunan Islam Akademisi'nde okuyan Miliı Görüş öğrenci sorumlusu Alaattin Özdemir'in "Ömer Fa- ruk Yasir" kod adlı Ömer Kork- maz'a RP tarafindan bu okula gönderilecek öğrencilerle ilgili bir mektup ve Suriye Tel- Ma- ruf'ta medrese öğrenimi gören Milli Görüş öğrenci sorumlusu MehmetCündü/'ün Yasir'e gön- derdıği aynı içerikii mektuplar bulundu. Aramalarda aynca, Ömer Fa- ruk Yasir imzasıyla Ürdün, Pakis- tan, Malezya, Libya gibi ülkelere gönderilecek öğrencilerin müra- caatlanyla ilgili MGV il başkan- lıklanna yazdığı belgeler ele ge- çinldı. Ömer Faruk Yasir'in, Necmet- tin Erbakan'a "Muhterem Ho- cam" başhğıyla Pakistan'daki Milli Görüş mensubu öğrenciler hakkında yazdığı rapora polis ta- rafından el konuldu. "Müslüman Talebeler Birliği" adına Yusuf Müslüm Şimşek'in. Erbakan'a "Dünya İslam Birliği"ni koruma ve tanıtmaya yönelık yaptığı ça- lışmanın raporu da bulunan do- kümanlar arasında yer aldı. Alı- nan bilgiye göre Korkmaz. eski Devlet Bakanı Abdullah Giil'ün danışmanı oiduğu belirlenen SUFFE lslami llimler Akademi- si ile ilgili olarak, Milli Eğitim Bakanlığı'na. işlerinin yoğunlu- ğu nedeniyle başvuruda buluna- madığını söyledi. Korkmaz. İHH ile bir ılişkisı olmadığını iddıa ederken. U İHH Ankara Temsilci- si Ömer Faruk Yasir" yazılı kart- vizitler bulunduğu kaydedildi. Eski Çevre Bakanı Ziyattin To- kar'ın Özel Kalem Müdürü Bü- lent Alan da ifadesinde İHH'nin Keşmir Gözlemcisi olarak görev yaptığmı, İHH'nin Bosna'ya sa- vaş sırasında para ve sıhhi malze- me yardımında bulunduğunu kay- detti. Alan'ın evinde yapılan ara- mada Hollanda'da toplandığı id- dia edilen 12 milyar İiralık para- nın Istanbul'a havale edildiğine ilişkin iki adet banka dekontu bu- lundu. Anayasa hukuku uzmanları 'Başsavcı FP için acele etmeyecek' ALİER Anayasa hukuku uzmanlan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı- sı'nın, kapatılan RP'nin devamı oiduğu gerekçesiyle Fazilet Par- tisi (FP) hakkında dava açmak- ta acele etmeyeceğini, bu parti- nin program ve eylemlerini ız- ledikten sonra bir karara varaca- ğını belirttıler. Prof. Dr. İbra- him Ö. Kaboğlu, RP'nin AİHM'ye başvurması duru- munda. RP'nin kapatılmasına gerekçe yapılan eylemlerin In- san Haklan Avnıpa Sözleşme- si'nirTdemokrasiyi \ıkma>ı amaçla>an eyiem suçlannı" dü- zenleyen 17. maddesine göre değerlendirileceğini söyledi. Kapatılan RPmilletvekilIeri- nin topluca FP'ye geçmelerinin ardından. bu partınin RP'nin devamı oiduğu gerekçesiyle ka- patılması gerektiği yönündeki yorumlara anayasa hukuku uz- manlan açıklık getirdi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. îbrahim Ö. Kaboğlu. anayasa- nın siyasi partilerin uyacağı esaslan düzenleyen 69. madde- sinde 1995"te yapılan değişik- likle u kapatılan bir si>asi parti- nin üye çoğunluğunu teşkü ede- ceği yeni bir siyasi parti kurula- maz" ibaresı yerine. eylem ve söylemleriyle partinin temelli kapatılmasına neden olan yöne- tici ve üyeleri için siyasi faali- yet yasağı getırildiğini anımsat- tı. Bu değişiklikle sorumlulu- ğun üyelerden yöneticilere kay- dınldığını anlatan Prof. Kaboğ- lu. "Anayasa Mahkemesi, bu düzenleme>'e göre karar vere- cektir" dedi. AİHM'nin, kapa- tılan TBKP ile ilgili geçenlerde verdiği karan da anımsatan Ka- boğlu, şöyle de%am etti: "AİrBl, bu davada Türki- ye'yi, İnsan Haklan Avrupa Sözkşmesi'nin 11. maddesiniih- lal etmekten mahkûm etti. Mah- kemenin bu davadaki en önem- li itiraz noktası; TBKP'nin ey- lemlerine bakılmadan, sadece parti progranıı ve tüzüğii yo- rumlanarak kuruluşundan 10 gün sonra hakkında kapanlma davası açılmış olmasıdır. Sanı- run Başsavcılık bu karan da göz önüne alarak RP'likrin topluca bir parti)e geçmesini tek başma soruşturma konusu yapma\a- cak, eylemJerini izlejerek ek de- liller bulduktan sonra dava aç- ma yoluna gidecektir." Kaboğlu, RP'nın, AİHM'ye baş\"urması durumunda mahke- menin. davayı. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin örgüt- lenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesinin yanı sıra "de- mokrasiyi yıkmayı amaçlayan e>lem suçlannı" düzenleyen 17. maddeye göre de ele alacağını söyledi. Kaboğlu, Türkiye'nin de savunmasında, RP da\asının 17. maddeye göre değerlendı- nlmesini isteyeceğini kaydetti. Eski Anayasa Mahkemesi üyesi Doç. Dr. Yılmaz Aliefen- dioğlu da kapatılan siyasi parti- lerin devamı niteliğinde parti kurulamayacağını öngören ya- sal düzenlemelerin yoruma açık bulundugunu belirttı. FP'nin durumu ile ilgili farklı yorumlar yapılabileceğini ifadeeden Ali- efenidoğlu, FP'nin. üye çoğun- luğunun yanı sıra parti program ve tüzüğü ile eylemlerinin ince- lenmesinden sonra elde edile- cek bilgilerin birleştinlmesinin doğru olacağını kaydetti. MÜ Hukuk Fakültesi Anaya- sa Hukuku Anabilim Dalı, ka- patılan siyasi parti davalannı tüm boyutlanyla ele alan bir program hazırladı. Program kapsamında düzenlenen semi- nerde, kapatılan Türkiye Birle- şik Komünist Partisi(TBKP) da- vası incelendi. Eski Anayasa Mahkemesi üyesi ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu, parti hakkında açılan kapatma davasının iç hu- kuk hukuk sürecini, Marmara G'niversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. fbrahim Ö. Kaboğlu da Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin davay- la ilgili karannı anlattı. MÜ Hukuk Fakültesi'nde başlatılan program kapsamında. 25 Mart'ta HEP, 29 Nisan'da ise RP davalan masaya yatınlacak. Anayasa Mahkemesi üyelerinin davet edıldiği 15Mayıs'takitop- lantıda ise genel bir değerlen- dirme yapılacak Türbanı bahane ederek dev rim kamınJannı açıkça çiğneyenler, her nrsatta gerici eylemlerle seslerini duvıırmava çalışıvor. Sivil toplum örgütleri, herkesi türban genelgesine sahip çıkmaya çağırdı Genelgeyedestek, hükümete tepkiA1VKARA (CumhuriyetBüro- su) - Türban genelgesı konusun- da Istanbul Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığf nın tavn, sivil toplum örgütlerinin desteğini alırken hükümetin tutumuna tep- ki göstenldi. Cumhuriyet Kadınlan Derne- ği (CKD) ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD). laıklikten yana olan herkesi türban genelgesine sahip çıkmaya çağırdı. ADD Ge- nel Başkanı Suphi Gürsoytrak, hükümetin görev ınin. anayasaya aykırı davranışlan önlemek oldu- ğunu belirtti. Gürsoytrak açıkla- masında, eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve devrimlen doğ- rultusunda gerçekleştirilmesinın cumhuriyet hükümetinın temel görevı olduğunu belirtti. Gür- soytrak, hükümetin anayasada belirtilen ilkelerin sapılmasına göz yummaması gerektiğini bil- dirdi. CKD Başkanı Avukat Şenal Sanhan dün yaptığı yazılı açık- lamada. siyasi bir simge olarak kullanıldığı Anayasa Mahkeme- si'nce de belirtilen türbanın. ka- mu alanlannda ve okullarda ıs- rarla takılmaya devam edilmesı- nin, laiklik karşıtı ve şeriat düze- nini isteyen bir eylem olduğunu kaydetti. Tüm Öğretim Üyeleri Derneği 'nden (TUMÖD) yapılan açıklamada da. üniversite ögren- cilerinın siyasal çıkarlar için kul- lanıldığı kaydedildi. TÜMÖD Başkanı Tahir Hatipoğlu, 10 Rektörlüğü ve Milli Eğitim Ba- kanlığfnın, "devrim yasalannı" uyguladığını belirtti. Hatipoğlu. hükümetin bu konudaki politika- sını kınadıklannı kaydederek "Vapılmak istenen cehaletin yü- rüvüşe geçmesklir. Türkiye der- vişlert» ve meczuplara teslim edi- lemez" diyekonuştu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde toplantı yapıldı Özdemir, şeriatçı basmdan destek istedi İstanbul Haber Servisi - tstanbul Emniyet Mü- dürüHasanOzdemir, şeriatçı basının lemsilcılenn- den 'lahk-kıyafet' eylemlerinin sona ermesi konu- sunda destek istedi. Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Cadde- si'ndeki binasında yapılan toplantıya Selam, Za- man, Milli Gazete ve Türkiye gazetelen, Saman- yolu TV. Cihan Haber Ajansı (CHA), Üsküdar FM ile Mazlumder yetkilileri katıldı. Şeriat yanlısı ba- sının temsilcileriyle görüşen Özdemir, Beyazıt'm gösteri alanı halıne getirildiğini belirterek, "CMay- lann dnfinfi kesmemiz lazım. Sizlerden bu konuda destek isthtHTiz" dedi. Sağ basın yöneticileri ise ortada büyük bir tahrık bulundugunu öne sürerek "Bu tahrik kalkarsa olajlar da ortadan kalkar" görüşünü savımdu. NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar(& raksnet.com Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Ma- alouf'la geçen yıl TÜYAP Kitap Fuan'nda karşılaşmış ve Batı'dan Doğu'ya, Do- ğu'dan Batı'ya bakış üzerine ayaküstü bir sohbete girişmiştik. Maalouf tipik bir Or- tadoğulu. Onun, "Doğu'nun Umanlan" kitabında anlattığı Adana ve Beyrut, yüz- yılın başındaki Osmanhnın son günlerini çok güzel tasvir ediyor. Yüzyılın başındaki büyük Eımeni göçü- nün başlangıç noktalarından birisi de Adana'ydı. Adana'da Ermeni mahallesi- ne yönelik baskınlardan birisini de anne- annemden dinlemiştim. O yıllarda genç kızhğını yaşayan anneannem 0 acılı yılla- n hüzünle anlatmıştı. Maalouf'un, sohbetin ardından söyle- şisini de izlemiştim. Onunla birçok duy- guyu paylaştığırnızı anladım. Tarihe belki başka başka taraflardan bakıyorduk, a- ma temelde bir benzerliğimiz vardı. Beni asıl şaşırtan, Amin Maalouf'un, Telos Ya- yıncılık'tan çıkan son kitabı, "Beatri- ce 'den Sonra Birinci Yüzyıl"\a birlikte ya- yımlanan bildirisiydi. Romanı elime yeni aldım. Erkek egemen bir mantığın yol açabileceği yeni felaketler üzerine kurul- duğu belli oluyor. Romanı hemen aldım ve okumaya başladım. Sizlere kitaptan değil, ama Amin Maalouf'un Çağnsı Amin Maalouf'un bildirisinden söz etmek istiyorum. Onunla, aynı topraklann insa- nı olarak çok daha evrensel bir acıyı pay- laştığımızı anladım ve onu kendime daha yakın hissetmeye başladım. Maalouf'un, "Kadınlan katledenleri it- ham ediyomm" başlıklı bildirisini özetle- yerek aktanyorum: "Bu satırianyazdığım sırada, bu satıriann okunacağı sırada, kimsenin ya da hemen hemen kimsenin ifşa etmeye gerek duymadığı birkatliam sürüyor. Kurbanlann sayısı daha şimdi- den on milyonlan buldu, uluslararası ör- gütlerbunu biliyor, hükümetlerde, içimiz- den pek çoğu da, ama bakışlarımızı baş- ka yöne çevirmek âdet olmuş." "Kurbanlann hepsi, yaşama hakkı in- kâredilen kadınlar. Herşeyden önce, ai- lelere tek çocukyapma kuralı dayatıldı- ğından beri Çin köylerinde büyük ölçek- te uygulanan çocuk katliamı var; ilk ço- cuk kız olduğunda, kendini birden kuyu- nun dibinde buluyor. Fransızlann yaptığı birnüfus araştırmasına göre, 1995 yılın- da, Çin'in bütününde, 100kızçocuğuna karşı, 116 erkek çocuğun doğduğu bil- dirilmiş. Normal oran ise lOOkıza 105 er- kek; 'kayıpların' yılda 1 milyona vardığı tahmin ediliyor." "Bu dengesizliğin etkilerişımdiden du- yulmaya başlandı. Le Mondegazetesinin muhabiri, hak ettiğı ilgiyı çekmeyen bir makalesinde şunları anlatıyordu: Kimi eyaletlerde evlenecekkızJarokadarazal- mış ki, genç kadınları kaçınp sonra da zengin köylülere satmakta uzmanlaşmış çeteler türemiş." Maalouf açık mektubunda, kürtajm da kadın nesline yönelik bir katliama dönüş- tüğüne dikkat çekiyor: "Bazı ülkelerde, doğacak çocuğun cınsiyeti öğreniliröğ- renilmez oturup düşünme zahmetine bi- le katlanmıyohar. Eğererkekse bırakıyor- lar, kızsa eliyoriar. BBC, son derece ge- lişmişaletlerte Hintköylenni dolasan dok- torlar üzerinde bir belgesel gerçekleştir- di. Bu aletler, evlendikleh zaman gele- neklere göre ödenmesi gereken draho- ma yüzünden aileleri tarafindan dayanıl- maz biryük olarak görülen kızlann yen'ni saptayıp kurtulmaya yarıyor. UNICEF'in birraporuna göre, 'eksik olan' Hintli ka- dın sayısı 40 ile 50 milyon arasında." "(...) Ortadan yok olan bu milyonlarca kadının hiç ismiolmadı ve hiç olmayacak. Içlerindenhiçbinbirduyartılaştırma kam- panyasınınyıidızı olmayacak. Ama insan- lık ve onurun bir anlamı varsa, sonunda gözlerimizi açacağız." Amin Maalouf, bir büyük felakete ve katliama dikkat çekiyor. Bütün bunlann çağımızda yaşandığından söz ediyor. Bü- yük bir suçu, bir edebiyatçı duyarlılığıyla gözler önüne seriyor. Önceden tasarlaya- rak cinayete, ihmal yüzünden insan öl- dürmeye ve tehlikede olan birine yardım etmemeye kadar uzanan geniş bir suç yelpazesinin söz konusu olduğunu belir- tiyor. Erkek egemen dünyanın, geri ülkeler- de kadını doğarken ortadan kaldırmaya yönelik vahşeti, insanlığın ne büyük so- runlarla yüzyüze olduğunu gösteriyor. Çin, Hindistan bize belki uzak görüne- bilir, ama Fırat Nehri'ne boğularak atılan kız bizim topraklarımızda yaşıyor. Kadını yok etmekle, aşkı ve sevgiyi yok ettiğimi- zi unutmamalıyız. Batı'nın kadını cinsel bir obje olarak gören an\ayışı da bir baş- ka vahşetin altyapısını hazıriamıyor mu? Maalouf'un duyarlı ve haklı çağnsı, önemli bir insanlık dramına işaret ediyor. MİKRO DINÇ TAYANÇ Şeytan Aldatmacası Ben, doğarken yanmışımü! Anamın gebeliğinde, altında makas olan yastığa oturmasından "Zeyno" doğacağım anlaşıldıgından(!) hatun kjsmından akra- ba, dost kim varsa bebeliklerimi öyle bir "pembele- meye" girişiyor ki, bendeniz dünyayagelirken "ma- ws/z"liğime ağlıyorum... Ama, asıl benim doğarken yanmışlığım, mavisiz- liğimden değil; "deve bebek" ile aynı sıralarda doğ- muşluğumdan... Bendeniz ana sütüne "mama" derken; deve be- bek, anası TL'ye "yumuluyor"\ Hem de ne yumul- mak; 100 "kuruş" olan TL'yi bir anda280 kuruşa dü- şürmecesıne... Birlikte büyüyoruz deve bebekle... Ben dokuzu- ma geldiğimde, o da 9 "lira" oluyor... Onlan, yırmi- leri "kardeş kardeş" götürüyor ve birbirimize alışı- yoruz. Sonra, ne oluyor ise oluyor; ben "aritmetik büyü- me"üe saplanıp kalırken, deve bebek "geometrik büyüme"y\ yakalıyor!... Bendeniz yirmilerimde otluyorum, deve bebek al- mış başını 40'lar, 50'ler derken, 70'e gidiyor; bende- niz hâlâ Dinç, 0 artık "devalüasyon"\.. Aslında deva- lüasyon da "kodadı"; gerçekadının "enflasyon"ol- duğuna büyümesinin "sana/" olduğuyla birlikte uya- nıyorum(!). "Uyanıyorum" lafın gelişi; çünkü ben uyanıncaya(!) dek çoktan otuzlarımı buluyorum, o ise 70'leri falan boşlamış 10O'leri çoktan geride bırakmış, 1 .OOO'ler- den 10.000'leri kollayıp da 10O.OOO'lere göz kırpıyor! Bugün bendeniz hâlâ ellileri yakalayamadım; ama 0, TL'ye 230.000'i bulduruyor! • • • Yıllardır, her ayın başı geldiğinde, enflasyon açık- lanınca "büyüklerimizin" neleryumurtlayacağını ez- bere biliyorum. Kimi çıkıp "belini kırdık" diyor, kimi kalkıp "düştü" aldatmacasına girişiyor, kimi de "iki haneli rakamlara düşüreceğiz" yalanına sığınıyor... Gerçekten de(!) kimi aylaryüzde 8'i bulan enflasyon, kimi aylarda yüzde 4 falan çıkıyor ve de "düştüğü" ızlenimi "yaratılıyor"... Oysa "yalan, kuyruklu yalan, istatistik" mantığın- dan kurtulup, endekslemeye bakınca: falanca yılda 10O'ü "baz" almış endeksin asla düşmediğini körter bilegörüyor... Iş, hızı dakikada 10 kilometre artan bir aracın, sa- atte 100 kilometrelik hıza eriştikten sonra, dakika- dakı hız artışını 5 ya da 3'e düşürmesine benziyor. "Yavaşlama" değil, "hız düşürme" yaşanıyor. Bu yüzden de "Enf- lasyon düştü" açıklamalannı(!) duyduğumda içimden hep "Ya- vaşladıysa, atla- yın şu araçtan da görelim" diye ge- çiriyorum... Peki, hız düşür- me nasıl oluyor? DlE'den İTO'ya ne kadar "en- deks"varsa, ince- ' liyorüm. "Enflasyon ölçeği" olarak alınan kalemlerin arasından gaz lambası fitili, çalı süpürgesi, at araba- sı tekerleği (...) gibi öylesine "gerçekçi", "çağdaş"^) ve de "yaygın kullanımlıy.) göstergeye çarpıyorum ki "çarpılmamak" elde değil! Endeksleri bir yana fırlatıyor ve kendimi sokakla- ra, gözlerimi mağazalara, kafamı fiyat etiketlerine vuruyorum... Ayakkabının çrftr 7-8 milyondan başlayıp, 25-30 milyona tırmanıyor ki "indirimli" 4-5 milyonluklar, promosyonlu gazete(!) gibi, kapışagidiyor. Çorabın "markalı'st 4 milyon; pantolonlar 5 ten 20'lere, göm- Iekler2'den 15'lere. ceketler 15'ten 60'lara, takım- Iar25'ten 90'lara, kabanlar paltolar, "tutturabildiği" milyonlara alıcı bekliyor... Ustüne üstlük, bunlar "indirim"(l) fiyatlan! Giyimden geçip, gırtlak derdine düşüyoaım. "Top- tan" alışveriş yapılan ucuzluk merkezlerinde; hafta- lık yiyecek (hazır yiyeceklere "pistir" demecesine), içit (alkollüsünden "koruktur" diye uzaklaşmacası- na) ve aylık "malzeme" (sızma zeytinyağına "uma- cı" gözüyle bakmacasına), çok değil iki üç parça ek "gereksinim" ile birlikte 25 milyona patlıyor! Temiz- lik gereçleri, insana "imanı" unutturuyor; ilaç ve sağ- lık donanımı fiyatlan "çokyaşasın kocakan" dedirti- yor; minibüsün indi bindisi bile yürüme isteğini kö- rüklüyor; kiradan kiraya ev değiştirmek felaketine uğrayanlar, gecekondunun nimetlerini(!) kavrıyor; "özelleştirilmiş"elektrik "karanlığı", iletişim ise "bil- gilenmemeyi" özendirecek zamlılıkta... Satılık konutlann yüz binlerce dolara, yerti otola- nn mılyarlarca TL'ye ve cep telefonlanmn yüz mityon- lara fıriamasını ise düşünse düşünse "rantiyeler" ile "kara paracılar" düşünür herhalde... Veeee.. bütün bunlar; en az ücretin 34 milyon TL'ye (147 dolar 82 sent) çakıldığı 1998 Türkiyesi'nde, 1950'lerden bu yana "enflasyonu düşürmeye karar- lı" nice hükümetlerin "dirayetli" ve de "serbest pi- yasaya bağlı, liberal politikalan" sonucunda oluyor. Bugün 1 Mart, "aç/klamaya" iki gün kaldı... Hadi canım, onlar da!.. Ana fıkir: "Gübre koma kötü otlann önüne; bû- yürier!" (Shakespeare / Hamlet) Ana fikrin ana fikri: "Döner kebap IDönmez ol- sun... "(Arif Dino) ödül sözüyle aldatmaca MGV'den başardı gençlere çengel İstanbul Haber Servisi - Kapatılan Refah Parti- si"nin gençlik örgütü gibi çalışan Milli Gençlik Vak- fi (MGV). "ödül" vaadiy- le; başanlı öğrencileri vak- fa kazandırmaya çalışıv or. MGV, Istanbul'un çeşitlı bölgelerindedağıttığı ilan- larda "1997-1998 öğretim yılmda takdir alan tüm or- taokul ve lise öğrencüeri- ne" hediye \ ereceğini du- vurdu. MGV Sanyer Şube- si'nce Sanver'deki ilköğ- retim okullannda dağıtılan bildirilerde. takdir belgesi almış tüm öğrencilerin 21 Mart tarihine kadar vakfa gıderek kayıtyaptırmalan halinde 29 Mart pazar gü- nü saat 13.00'te yapılacak ödül töreninde hediye ala- caklan belirtildi. Vakfın adres ve telefonunun da yazılı oiduğu bildinde özetle şöyle denildi: -Basanntaödiillendiri- yoruz.Takdirbelgeni getir, sürpriz hediyemizi aL 1997-98 öğretim yüında takdir alan tüm ortaokul ve lise öğrencBerine hediye veriyoruz. Ne mi .vapacak- sınız? Takdir belgenizle en geç 21 Mart'a kadar biz- 2at vakfimıza gelerek kaj- dınızı yaptmp hediye töre- nimize katılacaksınız."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle