Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 ŞUBAT 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Başbakanlık Takip Kurulu, askerlerin karşı çıkması üzerine kararmdan vazgeçti
Kıırban derileri THK'deEMtNE KAPLAN
ANKARA - Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK.)
28 Şubat kararlannı uygulamak için kuralan Başba-
kanlık Takip Kurulu (BTK), askerlerin karşı çıkma-
sı üzerine kurban derilerini toplama yetidsinin Türk
Hava Kurumu'ndan (THK) alınarak Kızılay ya da Dı-
yanet Vakfı'na \enlmesi yönündeki planından vaz-
geçti. BTK'nin toplantısında yetkinin THK/de kalma-
sınakarar\erildi.
Başbakanlık Müsteşan Yaşar Yazıcıoğlu'nun baş-
kanlığında kurulan ve kısaca BTK olarak adlandın-
lan " Başbakanlık 28 Şubat Kararlannı Takip ve
Koordinasyon Kurulu". öncekı gün 3. toplantısını
yaptı. Kararlann yaşama geçirilmesı için yapılan ça-
lışmalann değerlendirildiğı toplantının ağırhklı gün-
dem maddesini kurban derileri oluşturdu. THK Baş-
kanı Atilla Taçoy un da bılgi verdiği toplantıda, kur-
ban densı toplama yetkisınin Kızılay ya da Dıyanet
Vakfı'na verilmesi yönündeki görüşe kurulun asker
kanadınınkarşı çıktığı ögrenildı. Emnı>et Genel Mü-
dürü Necati Bilican'ın. yetkinin THK'den alınmasın-
da ısrar ettiği öğrenilirken yapılan değerlendirmede
yetkinin THK'de kalması benımsendi.
BTK'nin karannda Genelkurmay Başkanlığf nın
tüm birlik ve garnizonlara gönderdiği emrm etkili
olduğu belirtildi. Genelkurmay 2. Başkanı Orgene-
ral Çevik Bir'ın imzasıyla birliklere göndenlen emır-
de. Kurban ba>Tamında deri, fıtre \e zekâtlann THK'ye
verilmesi istenirken bayram süresince mesleği ka-
saplık olan er ve erbaşlann THK tarafından açılan ke-
sim merkezlennde görevlendinleceğı belırtilmişti.
2860 sayılı Yardım Toplama Yasası uyannca THK'nın
kurban derisi, fitre ve zekâttan elde ettığı gelirin yüz-
de 25'i sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflan-
na, yüzde 15'i Kızılay'a, yüzde 15'ı Sosya Hizmet-
ler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na. yüzde 5'i Diya-
net Vakfı'na aktanlıyor.
Kurban densinde yaşanan ılk tartışmalar, Turgut
Özal'ın başbakanlığı döneminde vakıfların da kur-
ban derisi toplamasına izin verilmestyle başladı .1986-
1992 yıllan arasında şeriatçı vakıf, dernek. Kuran
kursu ve yurtlar ıle PKK ve Hızbullah bu alanda fa-
aliyet gösterirken kurban derisi \ urgunu uluslarara-
sı boyutlara ulaştı. Yurtdışındaki Avrupa Milli Genç-
lik Teşkilatı (AMGT) ve uluslararası yardım kuruluş-
lan. vekâletle kurban kesebileceklerini duyurarak he-
sap numarası verdiler \e para topladılar.
URFA'DAKİ 4 KİLİSEDEN 3'Ü CAMİ. BİRİ DE ATOLYE OLDU
oşgörünün smın nerede?
MEHMET FARAÇ
Fethullah Gülen-Pa-
pa 2. Jean Paul görüşme-
sinde "hoşgörü adına"
ortaya atılan "Dinlerin
merkezi Harran'a ca-
mi, kilise ve havradan
oluşan bir ibadet mer-
kezi kurma" projesi,
dikkatlen dinlere ait çe-
şıtlı kültürlerin erozyo-
na uğratıldığı Şanlıur-
fa'ya çevirdı. Ermeni ve
Süryanilere ait 4 kilise-
den üçünün camiye biri-
nın de halı atölyesıne çev-
rildiği Şanlıurfa. Gülen
cemaatıne yakınlıgı ile
bilinen valilerin kültür
katliamına da sahne ol-
du.
Fethullahçılann "dev-
let desteğiyle'
1
tırmanı-
şa geçtiği Şanlıurfa, geç-
mişten bu yana Nurcu-
lann gözde kentı. Said
Nursi'nin. "Medreset-
ul Zehra"sının >aşama
geçirilmeye çalışıldığı
Harran Üniversitesi "soj-
culara yaşam hakkı ta-
nınma\an bir hoşgörü-
süzlüğün yaşandığı kur-
kaynakianyla Hz. İsa'nın kutsadığı, "dinlerin merkezi" Şanlıurfa, kültür erozyonu yaratan hoşgörüsüzlüğe vargücüyle direniyor.
tarikatların açıkça desteklendiği Şan-
lıurfa'da. eski vali Ziyaettin Akbulut,
8 bin metrekarelik bir vakıf arazisini
özel kolej için Fethullahçılann tpek
Vakfı'na, kendı adını taşıyan Özel lda-
re lşhanf nın üç katını da Feza Ders-
haneleri'ne kiraladı. Görevdeki Vali
Şehabettin Harput, hoşgörü adına (!)
Hılvan'da Sosyal Yardımlaşma ve Da-
yanışma Vakfı'nca yoksul çocuklar
için yaptınlan lOOyataklı erkekögren-
ci yurdu binasını Fethullahçılann kur-
duğu Özyurt Vakfı'na kiraladı Urfa'da
Fethullahçılar devlet desteğiyle geç-
tikleri tırmanışta bayrağı şimdı de.
"hoşgörü adına" Harran'da yapma-
yı düşündükleri ibadet merkezine dik-
me>e hazırlanıyorlar
Dinlerin merkezi Şanlıurfa'da, bu
hoşgörü diğer dınler için de uygulan-
dı mı?... Bu soruya 1170'te Nurettin
Zengi dönemınden başlayarak yanıt
vermek gerekıyor. MÖ 435'te vapılmış
ve Hazreti İsa'nın da mendilini attığı
Kızıl Kilise, Ulu Cami'ye dönüştürül-
dü. Kentin Büyükyol semtinde 18. yüz-
yıl yapılanndan Meryem Ana Kilise-
si 1950'lerde hapishane olarak kulla-
nıldı. Çatısındakı Rüzgâr Gülü nede-
niyle "Fırfırlı Kilise" olarak da anı-
lan bina daha sonra cami yapıldı.
Ayni bölgede Hz. Ibrahim'in ma-
kamına çok yakın olan Hıristiyan âle-
minin en önemli ibadet merkezlerin-
den St. John Kılısesi ise vali Ziyaettin
Akbulut doneminde Selahattin Eyyu-
bi Camii'ne dönüşüverdi. Tanhi çanı
da Urfa Müzesi'nin karanlık deposun-
da. Şanlıurfa'da kamu yöneticileri cu-
ma-namazlannı şimdi bu kilisede kı-
lıyorlar.
Hoşgörünün kenti Urfa'da amacı dı-
şında kullanılan son kilise ise 19. yüz-
yılın başlannda Elisekiz Meydanf na
inşa edilen Paul Petros Süryani Kili-
sesi. Bir dönem tütün fabrıkası oldu-
ğu ıçın "Reji Kilisesi" olarak da ad-
landırılan yapı. Şanlıurfa Valilığı'nce
geçen aylarda halı atölyesi-
ne dönüştürüldü.
Elisekiz Meydanı, zama-
nında " hoşgörü "nün tam
anlamıyla uygulandığı bir
mekân. Nimetullah Camii
ile Reji Kilisesi'nin 50, ki-
lise ile Şeyh Saffet Tekke-
si'nin 30, tekkenin de Os-
manh'mn Kurtuluş Mekte-
bi'ne 25 metre mesafede ol-
duğu Süryani mahallesi Eli-
sekiz Meydanı'nda, hoşgö-
rü, yerini halı tezgâhlannın
tıkırtısma bıraktı.
4 bin yıllık Süryani kül-
türünün egemen olduğu Ur-
fa'nın Büyükyol'undaki ev-
lerde, artık Osmanlıca yazıt-
lar var. Bölgede yapılan ka-
zılar "Put çıktığı için" giz-
lenirken, Hıristiyan kültü-
rünün üzerine de otopark
inşa edıldi.
Fethullah Gülen'in Papa
ile birlikte ilahiyat fakülte-
si kurmak istediği Harran
Üniversitesi ise geçmişte
Mısır'dan. Yunanistan'dan
kaçan Sabiıler ve Hıristi-
yanlar ile Müslümanlann
müşterek bilim yaptıklan
bir ünrversıte. Cabir Bin
Hayyan, El Bartani ve A4ı-
met Bin Yunus kardeşler
gibi bilim adamlannın ye-
tiştiği, Yunanca eserlerin
Arapçaya çevrildiği üniver-
site. Emevilerden sonra 8.,
9. ve 10. yüzyıllarda Abba-
sı Hükümdan Harun Reşit
doneminde en parlak yıllannı yaşadı.
Üniversite, Mogol saldınsında yıkı-
lınca işlevini yitirdi. Bütün dinlerin
babası sayılan Hz. İbrahim'in vatanı
Harran'da, Mogollann yıktığı, tarikat-
lara yakın valilerin erozyona uğrattığı
hoşgörü, yine devlet desteğiyle yükse-
len tarikatlann avuçlannda dinsel ve si-
yasal rant uğruna canlandınlmaya ça-
lışılıyor.
Dinlerin merkezi Urfa'da. "gerçek
hoşgörü" kendını arıvor.
EMEKLİLİK YAŞINDA DSP'Yİ İKNA EDEMEYEN ANAP, SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNU AĞIRDAN ALIYOR
Sosyal güvenlik reformu askıda
BANU SALMA1N
ANKARA - Uluslararası Para Fonu'yla (IMF)
görüşmelerinkesilmesini "emeklilikyaşuıa" bağlayan
hükümetin ANAP kanadı, emeklılik yaşının 50- 55'in
üzerinde arttınlması konusunda DSP'yi iknaedemediğı
için "sosyal güvenlik reformunu" ağırdan alıyor.
Bu yıl seçim olacağı beklentısi. işveren yejşçı
kesımlerinde sosyal güvenlik reformunun bu hükümet
doneminde de gerçekleştirilemeyeceğı kaygılanna
neden oldu.
Yüksek Planlama Kurulu'nda (YPK), emeklilik
yaşının liderlerdüzeyındegörüşülmesıkararlaştınldı.
ANAP \e ekonomıden sorumlu de\ let bakanlan Güneş
Taner ıle Işın Çelebi, IMF'yle görüşmelerin ardından
emeklilik \ aşınm 58-60'a çıkanlması konusunuyenıden
gündeme getırdıler. Çelebı'nın. "50-55 emeklilik
>aşı" üzerinde prensip kararına vardığı açıklanan
Bakanlar Kurulu'na sunduğu raporda, IMF \ e Hazıne
Müsteşarlıgı gibı emeklilik >aşının 58-60 olması. prim
ödeme gun sayılannın da 7 bin 200 ıle 9 bıne çıkanlması
istendı
Raporda. emekliligine 5 yıl kalanlann. yani 15 yıl
ve üzerinde sigortalılık süresi bulunan kadınlar ile 20
yıl ve üzerinde sigortalılık süresi bulunan erkeklerin
yeni yaş u> gulamasından "muaf" olması öngörüldü.
Geçiş dönemine ilişkin düzenlemede. kadınlardan
sigortalılık süresi 12-14olanlann47.9-l 1 yılolanlann
49.6-8 yıl olanlann 51.5 yıl ve daha az süre sigortalı
olanlann da 54 yaşmda emeklı olmalan öngörüldü.
Erkeklerden, 15-19 yıllık sigortalı olanların 51.10-
14 yıldır sigortalı olanların 53. 6-9 yıllık sigortalı
olanlann 55. 5 yıl ve altında bir zaman dilımınde
sıgortalılıgı bulunanlann da 57 yaşında emekli olmalan
planlandı. Ancak raporda pnm ödeme gün sayısının
arttınlmasında 5 yıllık muafiyet kaldınlarak sigortalılık
süresıne göre kademeli artış düzenlemesı yapıldı.
Hazine Müsteşarlıgı ve Çelebi'nın raporunda,
TBMM'dekı tasandan farklı olarak prime esas tavan
Emirgân Mezarlığında toprağa verilecek
İlk öğretmenlerden
Melahat Togar öldü
ücretin asgari ücretin 3 katı degil. 5 katı olması yönünde
ıstemleryeralırkenısağlıkyardımmdanyararlanmada
öngörülen staj süresının de yükseltilmesı gerektiği
savunuluyor.
lşçı kesimı. IMF, Hazine % e ANAP'ın ısranna karşı
çıkıyor. Türk-İş, sıyası uygulamalarla kaynakları
entılen SSK'nin ıçınde bulundugu durumun faturasının
emeklilik yaşı ve pnm ödeme gün sa\ ısı yükseltilerek
çalışanlann üzenne yıkılmayacağını belırtıliyor. Türk-
Iş. kayıtlı 4.5 mılyon ışçı kadar kayıtsız çalışan
bulunduguna dıkkat çekerek bu kişılenn asgan ücret
düzeyınden sigortalı yapılması durumunda bıle kuruma
690 trilyon lıralık kaynak geleceğini belirtiyor.
Rİ7İ
İsta'nbul Haber Servisi - Cum-
hurıyetin ilk öğretmenlerınden
olan \e Almancadan Türkçe>e
yaptığı çe\ ırılerle tanınan Mela-
hat Togar. beyın kanaması sonu-
cu gırdığı komadan çıkamadı. To-
gar dün yaşamını yitırdı.
1909 yıhnda doğan Melahat To-
gar. ılkokulu üçüncülükle bıtır-
dikten sonra Çapa Öğretmen Lisesı'ne kay-
doldu 1928 \ılında, okulun son sınıfınciay-
ken Avrupa sınavını kazanarak Almanyada-
ki bir okula gönderilen ve bu ülkede dör. yıl
öğrenım gören Togar, altı yılı Haydarpasa
Erkek Lısesi. altı yılı da Erenköy İCız L'.se-
sı olmak üzere 12 yıl boyunca ortaögretım-
de öğretmenlik yaptı.
Eşinin görevı nedeniyle bir süre ABP de
yaşayan Melahat Togar'ın, döndükten scnra
başladıgı lstanbul Teknık Üniversitesi'rde-
kı öğretmenlik yaşamı 21 yıl bo> unca sütdü.
Togar, yaptığımız bir söyleşide öğretrren-
lık yaşamıyla ilgili olarak şunla-
n anlatmıştı:
"Çok sert bir öğretmendim
ama öğrencilerim beni çok se-
veıierdi çünkü hiç haksızlık >ap-
mazdım. İyi smıflarımda öğren-
cilerime, 'edebıyatyapalım ıster-
mısınız
0
' diye sordum ve ders-
lerin son 15-20 dakikasını ede-
biyataa\ırma>abaşladını.Öğrcncilerime
Alman şairleri. >azaıiarı tanıttım. Bu hem
beni tatmin edhordu hem de öğrencilerin
çok hoşuna gidi\ordu."
Melahat Togar. öğrehnenliği sırasmda çe-
vırı yapmaya da başladı Almanya'daki oku-
la gıderken yolda tanıştığı Sabahattin Ali'nin
isteğiv le başladıgı çevirmenüğı ölümünedek
sürdüren Togar. tıtız % e özenli çalışmasıyla pek
çok Alman yapıtını dilimize kazandırdı. Togar,
bugün ögle saatlennde Emirgân Camıi'nde
kılınacak cenazc namazından sonra Emirgân
Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
SozveMuatMuhttsAkarsu
Bağlamalar Arif Sağ, Muhlrs Akanu,
Yavuz Top
SbzveMûzit.MuhlisAkarsu
BaÇlamalar Arif Sağ, Muhlıs Akarsu,
Yavuz Top
Anonim-Bağlama ve kaval: Arif Saj
Anonim-Oerleyen: Aşık YoksuD .-"
Bağlama: Osman Bayşu
OYANADÖNDER Anontm-Clektro Bağlama: Arif Sa§
Anorim-Elektro Baijlama: Arif
UTANUTAN
BUNDAN SONRA
MADENDAĞI
BERİGELHALO
•iJRKULERlMiZ 3
KARAOGLAN
MAOEN İŞÇİLERİ
GEZ, GÖZ, ARPAOK §«r Enver GökçMJeste: Sdda
Şiir Nacı Gelenöost
Beste: Selda Bagcan
Dikenleme: Timur Setçuk
GARDAŞIMHASSOİestefSeldaBaâcanT
Çalanlar Mopar
AOYIBALEYLEDİK
VURULDUK HALKIMŞıır Z. Livaneli Beste; S.
. Anonım (Hakkâri Törkûsû)
HASANKAIESİ Derleyen: Setda Baöcan
,- . ^^. Düzenleme: Timur Selçuk
ARAYIS
TOKTAMIŞ ATEŞ
Devlet SmrıDerslerimde ve katıldığım toplantılarda. son za-
manlarda bana en çok sorulan soru, "Devletin sırn
olup olamayacağı" sorusu oluyor.
Insanın, şöyle arkasına yaslanıp, hafif titrettiği bir
sesle, "Efendim, demokratik bir devlette esas olan
şeffaflıktır. Demokratik bir devletin vatandaşının bil-
gilenme hakkı vardır. Devletin sım falan olamaz,." de-
mesi, mutlaka çok keyif verıci bir şey. Fakat bu fo-
toğraf, maalesef gerçekçi bir fotoğraf değil.
Bu fotoğraf gerçekçi bir fotoğraf değıl. zira dev-
letlerin sırları vardır ve devletlerin sırları olmak zo-
rundadır. Örneğin siyaset, ekonomi vb alanlarda
devlet casus kullanır ya da kullanması beklenir. Fa-
kat elbette bu alanda açıklama yapmaz.
Sovyetler Birliği, iktidarının ilk yıllarında, yani dev-
let yönetme deneyimlerinin olmadığı dönemde, Çar-
lık Rusyası'nın yaptığı tüm gızli antlaşmaları açıkla-
mıştı. Fakat çok kısa bir süre sonra; Moskova da giz-
li antlaşmaların altına imza atmaya başladı. Hele iç
politikada uyguladığı "gizlıliğin" derecesi, değil ken-
dine sosyalist sıfatını layık gören bir devletin siya-
sal ahlakıyla, o günlerin çağdaş devlet anlayışıyla
bile bağdaşmazdı.
Türkiye'de. kimi arşiv belgelerinin araştırmacıla-
nn istifadesine sunulmamış olması çok eleştirilir.
Tüm yaşamları boyunca bir tek arşivin kapısından
içeri girmemiş ve bir tek arşiv belgesi talep etme-
miş olan kimi "süperzekâlılar" yeri geldikçe, "Dev-
let arşiv belgelerini vermiyor" diye sızlanırlar.
Dünya üzerinde; her canı ısteyenın, canının iste-
diği gibi belgelerı karıştırabileceği hiçbir arşiv yok-
tur. Herhangi bir araştırmacı, herhangi bir konuda
araştırma yapacağı zaman; dünyanın her yerinde,
arşive başvurur ve bir dizi belge doldurduktan son-
ra yapacağı araştırmayı ve istediği belgelerı belirte-
rek dilekçe verir. Bu başvurusu ya kabul edilir ya red-
dedilir. Dünyanın her yerindeki arşivlerin reddetme
"bahanesi" aynıdır. Ya "temizlik var" derler, ya "fas-
nif yapılıyor" derler ve istenen belgeyi vermezler.
Peki devlet suç işleyebilir mi, suç işletebilir mi?
örneğin; bizde olduğu gibi birtakım katilleri ve uyuş-
turucu kaçakçılarını kullanarak iç ve dış politika he-
deflerine ulaşmak ısteyebilir mi?
Hayır, asla.
Devlet asla suç işlemez ve suç işletmez. Suç iş-
lese de "işlemez", suç işletse de "işletmez."
örneğin 2. Dünya Savaşı'nda, ABD Kara Kuvvet-
leri, Sicilya'ya çıkarma yaptıkları zaman. çok boca-
lamışlardı. Gerek coğrafi yapısı ve gerekse ulaşım
olanaklannın kısıtlılığı nedeniyle, ABD taburları, tam
anlamıyla düğüm olmuşlardı. ABD hapishanelerin-
deki kimi "mafya" lıderleri ve üyeleri, özgürlükleri kar-
şılığında bunlara yardım ettıler. Ama ne mafyacılar,
"biz vatanseveriz" diye ortaya çıkıp böbürlendiler,
ne ABD yönetimi bu uygulamayı yaptığını kabul et-
ti.
Tarihte ve günümüzde buna benzer örnekleri ço-
ğaltabiliriz. Ve bunların hepsindeki ortak nokta; su-
çu işleyenle, suçu işletenin, yani devletin, birbirini
"tanımamasıdır."
Peki bunlan dile getırdiğime göre 1990 şonrası ki-
mi uygulamalan tasvip ediyor muyum? Örneğin bir
Behçet Cantürk'ün, bir Savaş Buldan'ın vb, dev-
let tarafından öldürtülmesinı, "olabllir." biçiminde
değerlendirebilir miyim?
Asla. Bunu tüm varlığımla reddederim.
Devletin bu tür "kirli" ilişkılerini, ancak dış politi-
ka alanında "anlayışla" karşılayabilirim. Ama bu
alanda bile, kesinlikle reddederek...
Bu türden "kirliişlere" sokulan "kirliellerte"yapı-
lan pazarlıkların ilk maddesi, "Sizi tanımıyoruz ve ke-
sinlikle tanımayız"d\r. Bu kural, bu kirli oyunun ilk ve
temel kuralıdır.
Eğer bir kamu görevlisi, bu pislik ortaya çtktıktan
sonra bunları savunursa, hele bunların "şerefli" ol-
duğunu ilan etmekten çekinmezse, ortada daha ile-
ri boyutlarda pislikler var demektir. Hele bunu bir baş-
bakan yaparsa, işlerin iyıce çığrından çıktığını an-
lanz.
Zira bir kamu görevlisinin bunlara sahip çıkması-
nın tek nedeni olabilir. Bu neden de bu kirli işleri ya-
panlann "ötebileceğinden". yani istenmeyen bazı şey-
ieri açıklamasından korkulmasıdır. Ve açıklanabile-
cek "şey"leri. bu işin gizli "amacının" da ötesine
geçmiş olmasıdır.
Örneğin bu işlere bulaşan insanlar, kamu görev-
lisiyle bir parasal çıkar ilişkısı kurmuş olabilirler. Ya
da yapılan "çırkinlikler", ülke çıkarları doğrultusun-
da değil, o konularda emir verenlerın çıkarlarının
doğrultusunda olabilir. işte bu gıbı durumlarda, bu
çirkin ilişkıleri kuranlar, bu çirkın işleri yapanlara sa-
hip çıkma zorunluluğu duyarlar.
Türk devletinin de elbette sırları olacaktır. Ama bu
devleti yönetenler öyle şeylere bulaşmışlar ki; "dev-
let sım" kavramını da kirletiyorlar ve savunulamaz
bir konuma sokuyorlar.
Ve ister ıstemez, "devletin sırn olmamalı" demek
zorunda kalınıyor. Aksini düşünsek bile...
Yılmaz cezaevinden
uğurlanır gibi firar etti
GÜLÇtN İLCt
BURDUR - Çeşıth suç-
lardan hükümlü bulundugu
Burdur Cezaev ı'nden önce-
ki gün. arkadaşı Ali O>-
mak ile birlikte uzman ça-
vuş Numan Güvenir'm var-
dımıyla fırar eden •'ülkücii
baba" Kürşat Yılmaz ka-
yıplara kanştı.
Burdur Cumhuriyet Sav-
cısı Mehmet Demir \e ce-
zaevi müdürü tbrahim Bül-
bül ıle sık sık makam oda-
lannda özel görüşmeler yap-
tığı öne sürülen Yılmaz'ın,
cezaev ınden istediği zaman
çıkarak bazı düğünlere de
katıldığı iddia ediliyor.
Fırar öncesi Burdur'age-
len ve Kürşat Yılmaz'm ce-
zaevinde ayncalıklı muame-
le gördüğü gerekçesıyle ın-
celeme yapan Adalet Ba-
kanlığı müfettışı soruştur-
mayı dennleştırdı. Bakan-
Iık müfettışınin Burdur
Cumhuriyet Savcılığı ve ce-
zaevi yönetımınm Yılmaz'a
tanıdığı avncalıklı tutum ve
uygulamalar üzerinde de
durduğu bıldırildı. Bütün
cezaevi yönetimi ve görev-
li jandarmalar hakkında so-
ruşturma yürütüldüğü. so-
rumlular hakkında kısa za-
manda kamu da\ası açıla-
cağı belirtildi. Sa\cı Mehmet
Demır. Kürşat Yılmaz'la
makam odasındakı görüş-
melenyle ilgili olarak "Bu
adamın çok sauda davası
\ar. ben makam odamda
ifadesini aldım" diyerek
hazırlık soruşturmasının sür-
düğünü. açıklamavapama-
vacağını söyledı.
Yılmaz'm Ali Oymak ve
uzman çavuşla birlikte ceza-
e\ınden firannın ardından,
çeşitlı ıddialar da gündeme
geldi. "Zaten cezaevinden
çok dışardavdı" "Dün
kaçtığı nereden belli. Da-
ha önceden de gitmiş ola-
bilir" şeklındetartışmalann
yaşandığı Burdur"da, iki ül-
kücünün kaçışına yardım
eden "Mercedesli çavuş"
Numan Gü\enır'ın sı\ası
kımlığı de tartışılıyor. Yıl-
mazın Burdur Cezaevı'ne
gelmesınden sonra kentte
ortaya çıkan çeteleşme ha-
reketlen. artan rüşvet ve ha-
raç toplama olaylan da dik-
kat çekiyor. Burdur'daki es-
naf bu yüzden Kürşat Yıl-
maz'm kaçarak da olsa şe-
hırden uzaklaşmasına sevın-
dı.