Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordınatörü HikmetÇe-
tinka>a 0 Yazıışlen Mudüru İbrahim
Yıldız # Sorumlu Mudur Fikret tlkiz
0 Haber Merkezı Muduru. Hakan Kara
0 Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dıij Haberler Şinasi Danışoflu # İstıhbarat Cengiz
Yüdınm 9 Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kültür
Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücdman
0 Makatekr Sami Karaören 0 Duzetane Abdullah
>ancı0ho(ograf Erdoğan Köseoğlu •Bügı-Belge
Edibe Buğra 0 \'urt Haberlen Mehm«t Faraç
YayuıICunıhı DhanSelçııkfBaşkan).
Orhan Erinç. Ok(a> Kurtböke.
Hikmet Çetinka> a, Şükran Soner,
Ergun Balcı, Dinç Tayanç. tbrahim
Yıldız, Orhan Btırsalı, Mustafa
Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay Atatürk BuK an No.
125,Kat4.Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faks.
4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya
BK 1352 S 2 3Tel 4411220, Faks 44191170 Adana
TemsılcısrÇetin Yiğenoğtu, inonuCd 119 S No 1 Kat 1,
Tel. 363 12 11, Faks- 363 12 15
Müessese Vlüdünı tstün Akmen 0
Koordınatör \hmet Korulsan #
Muhasebe Bûknt Yencr»ldarc Hüsrvin
Gürer • lşktme Öndcr Çeük • Bılgı-
Ulem Nail tnal • Bılgı>a\ar Sıslem
Mürihet Çiler#Sanş FaziletKuza
MEDV \ C: • Yonetım KunıJu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran # Koordınatör Reha
Işıtman 0 Genel Mudur Yardımcıs!
Se>daÇoban Tel 514 (T 53 -
5139580-5118460-61.Faks 5138463
\ a>ımla>aıı ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncıhk A Ş
TurkocağıCad 39 41 Cagaloglu 34334 lst PK 246 Istanbul Tel (0 212ı 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 18ŞUBAT1998 İmsak: 5.22 Güneş: 6.48 Öğle: 12.25 İkindi: 15.19 Akşam: 17.48 Yatsı: 19.10
Gazeteci İnal ye
Önemli toprağa
verildi
• İstanbui Haber Senisi -
Yakalandıkları hastalık
sonucu vefat eden TGC
üyesi ve basın şeref kartı
sahibi gazeteci Fasih Inal
(77) ve Sami Önemli (74),
Istanbul'da toprağa verildi.
İnal, TGC önünde yapılan
törenin ardından Teşvikiye
Camii'nde kılınan öğle
namazından sonra
Zincirlikuyu Mezarhğı'nda;
Önemli ise Teşvikiye
Camii'nde kılınan cenaze
namazının ardından
Edirnekapı Mezarlığı'nda
toprağa verildi.
Belediye
habenleri
ödülleri
• Istanbul Haber Servisi -
Bahçelievler Belediyesi'nin
düzenledığı "fiasın '97
Belediye Haberleri
Ödülleri 'ni kazanan
gazeteciler açıklandı.
Gazetemiz muhabirlerinden
Ipek Yezdani ve Alper
Turgut'un da ödüle layık
görüldüğü tören, 4 Mart
Çarşamba günü saat
20.00'de Piramit restoranda
gerçekleştirilecek.
Beşikçi'den
odullere ret
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cezaevinde
bulunan düşünce suçlusu
yazar tsmail Beşikçi,
lspanya Haklar Derneği'nin
"1997 Uluslararası İnsan
Haklan Ödülü" ile Fransız
Komünist Partisi'nin
"Özgürlükler ve İnsan
Haklan Savunma
Komitesi" ödüllerini, bu
kuruluşlara gönderdiği
mektupla reddettiğini
bildirdi. Mektubunda ödüle
değer görüldüğü için
teşekkür eden Beşikçi,
"Batılı. Avrupalı insan
haklan kurumlannın görevi,
kendi hükümetlerinin, kendi
devletlerinin sistematik
devlet terörünü, politik,
ideolojik, ekonomik ve
asken yollardan
destekleyen tutumlannı
eleştiımek bu eleştrileri
sürekli kılmak olmahdır"
dedi.
Tıpta Uzmanbk
Sınavı
• ANKARA (AA) - Tıpta
Uzmanlık Eğitimi Sınavı'na
(TUS) başvurular, 20
Şubat'ta sona eriyor. Tıpta
uzmanlık eğitimi görmek
üzere Sağlık Bakanlığı
eğitim hastanelerine,
üniversitelerin tıp
fakültelerine ve Gülhane
Askeri Tıp Fakültesi'ne
alınacak adaylar için
yapılacak sınav ile ilgilı
kılavuz ve baş\aırma
belgeleri, Sağlık Bakanlığı
îlMüdürlükleri'nden500
bin lira karşılığı
alınabilecek.
MKdergisi
dağıtımda
• Haber Merkezi - tlk kez
iki yıl önce çıkan MK
(Mustafa Kemal) dergisi
yeniden genel dağıtımda.
Bir süredir Mustafa Kemal
Gençlik Vakfı (MKGV)
kuruluş çalışmalannın
ağırlık kazanması nedeniyle
kısıtlı sayıda basılan ve
dağıtılan dergi, Türkiye'nin
aydınlanndan oluşan yazar
kadrosu ve zengin içeriğiyle
yeniden okuyuculanyla
buluşuyor. Vakıf, gençlerin
sorgulayan, aydın,
varlıklannın Türkiye'yi
nasıl etkileyeceğinin
bilincinde insanlar olarak
>etişmelerini amaçlıyor.
Tarîhi camide
yangın
• tstanbul Haber Servisi -
Beyoğlu Galata Perşembe
Pazan'nda bulunan ve 715
yılında kaynaklarda
Mesleme bin Abdülmelik
tarafından yaptınldıgı
belirtilen tarihi Arap
Camii'nin (Camiikebir) .
minaresinde. dün saat 12.30
sıralannda yangın çıktı.
Elektrik kontağından çıktığı
bildirilen yangında Osman
Akyol ve müezzın Yavuz
Fenerli yaralandı. Patlama
sonucu yüz ve ellerinde
yanıklar oluşan Akyol ve
Fenerli, Taksim
Hastanesi'ne kaldınlarak
tedavi altına alındı.
Batı ülkeleri nükleer enerjiden hızla uzaklaşırken, santral yapan firmalar geri kalmış ülkelere yöneldi
Nüldeer atığa yeni çöpliik arayışı• Akkuyu'ya yapılması planlanan santral için ihaleye katılan
Siemens ve Framatome ortaklığı NPI'nin Başkanı Ulrich
Fischer, "Biz ille de Türkiye'ye nükleer santral yapalım
demiyoruz. Termik santral da yapanz, güneş santrah da. Ama
siz istiyorsunuz" diyor. Halkın tepkisi anımsatıldığında da
ekliyor: "Deneyimler gösteriyor ki halk istemezse olmaz..."
SERDAR KIZIK
Dünya büyüklerinın. risklennden
ötürii nükleer enerjiden uzaklaşıp el-
lerindekı atıklan ne yapacaklannı ka-
ra kara düşündükleri bir ortamda ülke-
miz nükleer santral dayatmasıyla kar-
şı karşıya.
Akkuyu'ya yapılması planlanan sant-
ral için ihaleye katılan Alman Siemens
ve Fransa Framatom gibı dünyanın ıkı
büyük devinin oluşturduğu NPI ortak-
lığı. yaklaşık 4 ay sonra açıklanacak so-
nuçlan bekliyor. NPI'nin karşısında
Kanadalı AECL ve ABD Japon ortak-
lığında Westinghouse-Mitsubishi var.
Bu dünya egemenleri, Türkiye'ye ku-
racaklan santral için kıyasıya çekışiyor.
Sıemens'in kamuoyu yararmak için
Almanya ve Fransa'ya götürdüğü Türk
gazeteci grubunun bir üyesi olarak yol-
culuktan önce araştırdık. Ortaya, dün-
ya gelişmişlerinin nükleerden kaçtık-
lannı gösteren bir tablo çıktı. Alman-
ya'da sosyal demokratlann yönetımde
olduğu eyaletlerden Wümgussen ile
Unstrop'taki iki santral kapatıldı. Ku-
zey'de Sovyet teknolojısiyle üretilen
santrallar da yakın bir gelecekte dur-
durulacak. ABD'de 1978 yıiından be-
n planlanan 116 nükleer santral ıptal
edildi. İsveç 2010 yılında nükleer sant-
rallann tümünü kapatma karan aldı.
Avusturya 1978'de kurduğu santralı
çalıştırmadı, söküyor. Eski Sovyetler 27
santrahn yapımını durdurdu.
Nükleer santrallann riskleri bir ya-
na, ülkemizin verilerine göre eğer ile-
timde yüzde 30'lan aşan kaçaklar ön-
lenebilirse ne nükleer ne de başka bir
santrala gereksinim duyulmadan ener-
ji sorunu çözülecek. Buradan hareket-
le Almanya'nın 19 nükleer santralın-
dan en gelişmişi Neckarvvestheim'in yö-
neticisi Dr. Werner Zaiss ile işletme
müdürü EberhardGrauf a soruyoruz:
"Nükleer santrallar \e aüklar tehlike-
li değilse niçin Almanya'daki iki sant-
ral kapaûldı?" "Arûk yeni enerji kay-
naklanna ihtiyacunız yok" cümlesıy-
le başlayan yanıt şöyle sürüyor:
"En ucuz enerji üreten, çevreyi kir-
ietmeyen nükleersantraiiara karşı biz-
ce anlamsız bir karamsarhk doğdu.
Sosvaldemokratevaletierde vönetkrüer
kamuoyunun baskısıyia bu santrallan
işletmedfler-"
Her iki yönetici de Almanya'nın
enerji gereksiniminin üçte bınnın nük-
leerden karşılandığını vurguluyorlar
bu arada. Peki bu enerji daha ucuz \e
tehlikesiz ıse niye diğerlennden vaz-
geçilip nükleere yönelinmiyor? Bu so-
runun yanıtı da doyurucu değil.
Bu kez Siemens'in merkez binasın-
da, şirketin nükleerenerji bölümü baş-
kanı WulfBürkle'den bilgilenıyor Türk
gazeteciler. Konuşmasına "Ben nükle-
er gücün. gelecek vüzyıHarda büyüyen
dünya nüfusunun artan enerji talebini
karşıla\abilmek için gelişmeye devam
edeceğine iknaoldum" sözleriyle baş-
lıyor. Ardından. dünyadaki 440 reak-
töriin ülkelere göre dağılımını ve inşa-
atı sürenlerle planlananlann grafiğini
gösteriyor. Bu grafiğe göre Avrupa'da
4, ABD'de 3 ayn reaktörün inşaatı sür-
dürülüvor. Bu v erilerin elimizdekı bil-
gılerle çeliştiğini belirtip soruyoruz:
"Bu 7 reaktörün adlannı ve nerek-
re yapıldığını söyler misiniz?"
Avrupa'dakilerin 4'ünün Fransa'da ol-
duğunu belırtiyor, ABD'dekilerden söz
bıle etmiyor. Oysa Fransa'da yapımı
süren reaktör yok. yenileştirmeler söz
konusu. Kaldı ki Fransa'da yeni yapı-
lan süper reaktör. tepkiler üzerine de\-
reye sokulmadı...
Fransa'nın derdi aüklar
Gezının ikıncı ayağı Fransa. Perrol
ve diğer enerji kaynaklanndan yok-
sun. bir yanıyla nükleer enerjiye
mahkûm olduğu savunulan yine de an-
ti- nükleercilerin giderek arttığı Fran-
sa'da en büyük sorun atıklar. Siemens
ve Framatome ortaklığının ürünü, Ak-
kuyununtaliplısı NPI'nin Başkanı Ul-
rich Fischerdaha açık bilgiler venyor:
"Biz ille de Türldye'ye nükleer sant-
ral yapalım demiyoruz. Birim birçok
alanda yaonmunız var. Termik santral
da yapanz, güneş santralı da. Ama siz
istiyorsunuz. TEAŞ'ın bize verdiği ra-
porlar, Türkiye'nin nükleer santraiia-
ra ihtiyacı olduğunu gösteriyor."
Halkın tepkisinı soruyoruz. Fis-
her'ın yarutı daha açık: -Deneyimlergös-
teriyor ki. halk istemezse olmaz... De-
diğun gibi bu ihaleyi biz açmadık, biz
kablıyonız. Risk konusuna geünce,ben
e\ imi Akkuyu'nun dibineyapanm. Hic
bir tehlikesi yok "
Başbakan Mesut Yümaz \e diger
yöneticilenmız ıstiyor, halk karşı çıkı-
yor. İhaleye katılanlar da doğallıkla
müşteri olarak ülkeyi yönetenlen gö-
rüyor. Anlaşılan Gökova'nın göbeğine
termik santral kuran, radyasyonlu çay-
lan afiyetle içen, Cumhur Ersümer
gibi "Bize bu nükleer santrah yapa-
mazsmızdiyorlarsa biz bu nükleersant-
rah yapanz" ınadını sergıleyen yöne-
ticıler iyi müşten oluyor.
r
Izmir Kuşcenneti de 'milli' olacak
lzmir Kuşcenneti'nin. Manyas'tan sonra Türkiye'nin ikinci Kuşcen-
neti Milli Parkı olacağı bildirildi. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Tabi-
at Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Sıku İzmir Kuşcen-
neti'nin "milli park" ilan edilmesi için 6 bakanhğın oiumlu görüş bil-
dirdiğinL Tanm ve Köyişleri Bakanhğf nın da incelemesini 1 ay içinde
bitireceğini belirtti. Sıkı. "İzmir Kuşcenneti milli parka dönüştürülür-
se, burayı daha iyi sa\unacağız" dedi. Sıkı. Türkiye'de Manyas. Gök-
su Deltası. Burdur, Seyfe Gölü \e Sultan Sazlığı'nın Ramsar Sö/Jeşme-
si kapsamında yer aldığını. İzmir Kuşcenneti'nin de önümüzdeki ay-
larda"A\rupazırhına" bürüneceğini vurguladL (Fotoğraf: AA)
GREENPEACE4\ BAŞKAM DR. THILO BODE
'Hükümet nükleer cahilT
İstanbui Haber Senisi- Dünya-
nın 30 ülkesınde bürosu ve on bin-
lerce üyesi bulunan Uluslararası
Greenpeace Örgütü'nün Başkanı
Dr. Thilo Bode. bu yıl Akkuyu'da
yapılması planlanan nükleer sant-
ralı. örgütün uluslararası öncelikli
gündemi olarak belirlediklerinı
açıkladı. Önceki gün Enerji ve Ta-
bıı Kaynaklar Bakanı Cumhur Er-
sümer ile görüşen Bode. bakanın
nükleer santrahn atıklan ve diğer teknık ay-
nntılar konusunda biIgisiz olduğunu görerek
"şoke" olduğunu söyledi.
Uluslararası Greenpeace Örgütü Başka-
nı Thılo Bode. dün Elektrik Mühendislen
Odası Istanbul Şubesi'nde bir basın toplan-
tısı düzenledı. Nükleer teknolojiyi "dinozor"'
olarak nıteleyen Dr. Bode, Enerji Bakanı Er-
sümer ile yaptığı görüşme sonunda, nükle-
er santrahn Türkıye ıçın bılımsel değıl. tica-
rı baskılarla şekillenen, akılcı olmayan po-
litik bir tercih olduğu izlenimi edındiğıni
söyledi. Nükleer santrallarla ilgilı Avrupa
Birliği ülkeleri ve Kuzey .Amerika'daki ge-
lışmeler göz önüne ahndığında Türkiye'de bir
Dr. Thilo Bode
nükleer santral kurma girişimini
kabul edılemez olarak değerlendi-
ren Dr. Bode. "İsveç ve İtalya nük-
leer programını durdurdu. Alman-
ya"da yeni yaürun yapılmıyor. Ener-
jisinin yüzde 70'ini nükleer reak-
töıierden sağlayan Fransa'da bile
nükleer enerjisiz bir gelecek tarb-
şıhyor" dedi.
Nükleer santralların ne ekono-
mik ne de ekolojık olarak sürdürü-
lebılir bir enerjı kaynağı olduğunu belırten
Dr. Bode, üretım sonunda çıkan radyoaktif
atık sorununun dünyanın hıçbır yennde çö-
zümlenemediğini vurguladı. "Türk yetkili-
ler geleceğin teknolojisini aldıklannı sanırken
geçmişin teknolojisini aldıklannın farkında
defiller" diye konuşan Dr. Bode, nükleer
santral ıhalesinde Siemens ortaklı konsorsi-
yumun öne çıkmasıyla ılgili gelişmeyi "iğ-
renç" olarak niteledi. Alman-Fransız ortak-
lığıyla satılan bu nükleer teknolojınin çok es-
kı olduğu uyansında bulunan Dr. Bode. nük-
leer santral yapacak firmaların atıklann so-
rumluluğunu TEAŞ'a yüklemesinin kabul edi-
lemez olduğunu bildirdi.
' K O Ç VAKFI İ > t V E R S İ T E S t ORMANI K O R I Y A C A K '
HaynettinKamca sonılam/a://ı
İstanbui Haber Senisi -
Sanyer'deki orrnanhk alan-
da Koç Vakfı Üniversite-
si'ne tahsis edilen yerler-
le ilgili sorular TEMA
Vakfı Başkanı Hayrettin
Karaca'yı kızdırdı. Kara-
ca. "Koç, kuzu ya da inek
beni ilgilendirmez. San-
yer'e gidin görün. İşte si-
ze ihbar ediyorum. Ca-
untry ler. gecekondular sar-
mış her tarafı. Neden yal-
nızca Koç ÜnKersitesi üze-
rinde duruyorsunuz" de-
di. TEMA Vakfi Başkanı
Hayrettin Karaca, TEMA
Genel Müdürü ÜmhGür-
ses ve TEMA Yönetim
Kurulu üyesi turizmci Ba-
şaran Ulıisoy ile Richmond
Otel'de dün bir basın top-
lantısı düzenledi. Toplan-
tı sırasında bilimsel bir for-
masyonunun olmadığı
anımsatılan Karaca, "Bu
doğru. Orman özeüiğini
yitiren yerlerin orman dı-
şma çıkanlmasını öngören
anayasanın 169. maddesi-
ni de bilim adamlan hazır-
ladı. Hay ben böyle bili-
min içine." diyerek tepki
gösterdı. Hiçbir holdin-
gin ya da politikacının bas-
İusı altında olmadığını be-
lirten Karaca, bunun kanı-
tının da Sabancf nın To-
yotasa Otomobil Fabrika-
sı'na ve Cumhurbaşkanı
Sükyman DemireTin "pa-
tates yerineotomobil" söz-
lerine gösterdiği tepki ol-
duğunu söyledi.
TEMA Başkan Yardım-
cısı ve Tekfen Holding'in
sahibi Nihat Gökyıfifin
nükleer santral ihalesine
giren konsorsiyumda yer
almasıyla ilgili eleştirile-
n de yanıtlayan Karaca,
nükleer santrallar konu-
sunda taraflan dinlediğin-
de hayretler içinde kaldı-
ğını söyledi. Altematif ola-
rak gösterilen baraj gölle-
rinin de flora ve faunayı
yok ettiğini belirten Ka-
raca, "Ashnda ben hidro-
elektrik santrallarına da
karşıyım" diye konuştu.
Karaca, Bakanlar Kurulu
karanyla 8'i İstanbul'da
olmak üzere 19 ormanlık
bölgenin turizm alanı ilan
edilmesi kararının geri
TMA
TURKİYEÇÖLOLMASINJ!
Hayrettin Karaca, baan toplantısında eteştirileri
alınmasını da kamuoyu-
nun gücü olarak niteledi.
Koç Vakfı Üniversite-
si'nin Sanyer'deki çarpık
gecekondulaşmayı önle-
diğini savunan Karaca,
"Bi/ iki tarafı da dinledik.
Helikopterle Sarıyer'in
üzerinden inceledik. İstan-
bul'un koşullan dolayısıy-
la, yapılan bu tahsisin or-
manı koruy acağına kana-
at ettik" dedi. lddia edil-
diği gibi 2 bin ağacm ke-
silmediğini, 822 adet ağa-
cın kökünden sökülerek
başka bir yere nakledildi-
ğini anlatan Karaca, ge-
cekondulaşmanın vakıf
ünrversitesine tahsis edilen
alanın sınırlannda durdu-
ğunu savundu. Karaca, ay-
nca Koç Üniversitesi'nin
hükümet tarafından tahsis
edilen 22 bin alandan yal-
nızca biri olduğunu belir-
terek Danıştay'da 1997 Ey-
lülü'nde açtıklan davayla
orman rejimi dışına çıka-
nlan 400 bin hektarlık ala-
nı geri kazanmaya çahştık-
lannı anlattı.
LUM V1£5fL ALft
EUYİ.E TfttftKt p
Bakan İbrahim Cürdal
^Turizm alanları
gözden geçirîlecek'
e-posta : tan (â prizma.net tr
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-Bakanlar Ku-
rulu, büyük bölümünde
StT alanları park, bahçe
ve yeşil alan bulunmasına
karşın turizm merkezi ilan
edilen tstanbul'daki 8 böl-
geden 4'ünü kararname-
den çıkartmayı kararlaş-
tırdı.
Turizm Bakanı İbrahim
GürdaL 3 büyük dinın bu-
luştuğu kent olan tstan-
bul'un şu ankı yatak ka-
pasıtesının 2000 yılında
artması beklenen turist sa-
yısma yetmeyeceğini söy-
ledi. Turizm merkezlenn-
de gereksinimi karşılama-
ya yönelik tesisler yapıla-
cağını anlatan Gürdal, ka-
muoyunda turizm merke-
zi ilanlannm "SİTalanla-
n ve doğal çevrenin katle-
dilmesi" olarak algılanma-
sından yakındı. Gürdal, tu-
nzm merkez alanlannı ye-
niden gözden geçirerek.
tstanbul Beşiktaş Kuruçeş-
me, Serencebey Yokuşu,
Sanyer Mavramoloz tu-
rizm merkezi ilanlan ile
Sanyer Istinye turizm mer-
kezinin genişletilmesi yö-
nündeki karan iptal ettik-
lerini bildirdi. Gürdal, Be-
şiktaş Atik Ali Paşa Yalı-
sı, Şişli Bomonti turizm
merkezleri ile Ataköy'ün
ve Istinye merkezlerinin
genişletilmesi yönündekı
kararın da. bölgelerdeki
StT alanlan park, bahçe
\ e doğal çevrenin noktala-
ma dışına çıkartılarak Ba-
kanlar Kurulu'na sunula-
cağını kaydettı.
CHPhderiDenizBaykal
da. partisınin grup toplan-
tısında yaptığı konuşma-
da, turizm merkezlerinin
ıptal edilmesi karannın Tu-
rizm TeşvikYasası'na bağ-
lı olarak alınacak kararla-
nn uygun olacağı anlamı-
na gelmediğini \ urguladı.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
Ne 'Alaturka', Ne 'Alafranga'L
Ogenç kız, ne kadar da 'havalı!' Nasıl olmasın ca-
nım, 'alafrangalık' standartlanmıza göre, neresın-
den baksanız, 'kusursuz' yetiştirilmış: kolejı de, fakül-
teyi de, 'ingilizce'ckumuştur, Londra'da New-York'da
(bir teşehhüt miktan da olsa) bulunmuş; halen ünlü
birAmerikan dergisinin, Türkçe 'kopyasını 'çıkanyor;
Houston'da (Texas), Türk asıllı Amerikan bir de 'sev-
gilisi' var. İyi de, niye mutsuz?
Ne vakrt iki satır konuşacak olsak, yakınır: şikâyet-
leri uzun, özetlersek, sanınm şunu demeye getiriyor:
"...biz, ne yeteneksiz bir halkız, bir türlü posf
modem çağın gereklerine uyamryoruz!" Bir akşam,
mahzun sonbahar, uzak yıldızlardan gızli ışık tozlan
üstümüze başımıza dökülüyor; yakın evlerden birin-
den, dokunaklı bir piyano, galiba Chopin; o Bo-
ğaz'da, lâcivert yaldızlı karanîığın içinden, süzülerek
Marmara'ya geçen, dev bir tankere dalarak demiş-
ti ki: "...daha ryisi, onlar yapryorsa, biz de onlar gi-
bi yapmalıyız!"
İyi de, sizce bu, 'ulusal kimlik' iddiası bizim neyi-
mize, kimin borusu ötüyorsa, onun davuluna oyna-
yalım, anlamına gelmez mi?
O genç adam, başka bir 'havadan' çafıyor: kişiliği-
ni, 'alaturka' standartlanmıza uygun geliştirmiş; şöy-
le bakıyorsun, konfeksiyon sanayiimizin 'batılı' kılık-
lan içinde, ama üzerinden 'kırsallık' akmaktadır; bı-
yıklannı, 'sünnet-i şerif üzere kırkmış; kravatı, kravat
değil panayır; ağzını açmasın, iki lafının birisi, ya 'ham-
dolsun!' ya da 'Allahın nzası!' Müslümanlığından ge-
çilmiyor, burası doğru. Namazını niyâzını yerine ge-
tirdiği belli, Müslümanlığın XX. yüzyıl dini olacağına
inancı tam, gel gör ki, Müslümanlann bu işi ancak yer-
yüzüne egemen tek 'süper güç'ün 'nzasıyla', yapa-
bileceğini savunur; ona karşı çıkılarak 'muvaffakiyet'
mümkün olabilirmiymiş? Dümen suyundan gidilirse,
bundan Türklük de kârlı çıkarmış, Müslümanlık da!
İyi de, sizce bu, bizim 'ulusal' bir dini bir 'kimliği-
miz' yoktur, kim nasıl isterse dini hüviyetimizi ona
göre değiştiririz, anlamına gelmez mi?
Media'nın hergünkü curcunası içinde, karşılık-
lı dudak büküp, burun kıvırarak birbirine atıp tu-
tan, bu sözde 'karşrt' iki tipin ikisi de, cumnuri-
yette birliktetasfıye ettiğimizi sandığımız, 'komp-
rador1
, dolayısıyla 'teslimiyetçi' Meşrutiyet aydı-
nı, tipinin ta kendisidir; yâni aynı kumaşın, tersi
ve yüzü! Birisini 'alafranga' diye, 'ilerici'; ötekisi-
ni 'alaturka' diye 'gerici' saymak kadar, vahim bir
yanlış olamaz!
Tezylf sath-ı mâilinde ...
l A /afranga'ketimesini, tezyrfsath-ı mâilinde' kul-
f\ landığım doğrudur. Alafranga, bildiğiniz üzere
Italyanca (alla franca/ frenk usülü), Osmanlı'nın yan-
lış ve karanlık yıllarından kalma bir deyim, aslında
'komprador batıcılığını' ifade ediyor: yânı hem 'ma-
son' hem 'bektâşî', -ya da 'halvetî'- devlet 'ricâlini';
'halife' olmalanna rağmen, 'hristiyan' tebaaya 'ayn-
calıklar' tanıyan, 'padişahlan' filan!
Devlet-i Aliyye yi, bunlar batırmıştır: Abdülhamid
dahil (tamburî Cemil bey'den nefret ediyor, buna
mukabil, sarayında La Tosca ya da La Traviata din-
lemeyi marifet sayıyordu) bütün o 'alafranga' padi-
şahlar; 'Koca' Reşit Paşa, Mithat Paşa, dahil, 'alaf-
ranga' Tanzimat sadrazamalan; Talât Paşa, Enver
Paşa dahil, 'terakkiperver' Meşrutiyet paşalan ve ben-
zerieri!
'Alaturka' kelimesini de, 'tezyifsath-ı mâilinde' kul-
lanıyorum; bildiğiniz üzere aslı italyancadır (alla tur-
ca/ Türk usülü), o da Osmanlı'nın yanlış ve karanlık
yıllarından kalma bir deyim; zira ifade ettiği, gerçek
anlamda Türklük ya da onun temsil ettiği kimlik de-
ğil, Devlet-i Aliyye'nin 'gızli' -ya da yan- sömürge dö-
nemindeki 'komprador' Şarklılığı!
Devlet-i Aliyye'yi bu 'alaturkalar' batırmıştır: çün-
kü, Dın-Î mübin'e, Şeriat'a ve Hilâfet'e ağırlık vermiş
görünür; ham sofuluğu kimselere vermez, mahalle-
de hovarda basar; ama öbür taraftan ekonomisi,
hukuku, ahlâkı ve kültürüyle, koskoca Selçuk-
lu/Osmanlı Sentezi'ni 'gâvura' peşkeş çekeıier;
tek ama okkalı bir örnek vereceğim: Mütareke yılla-
rında. Mehmet Vahdertin, 'halifeliğinin bütün Is-
lâm âlemi üzerinde 'manevi nüfuzunu' kabul et-
mesi şartıyla, Ingiltere Devlet-i fehimesine, Os-
manlı 'mülkünü', on beş yıl müddetle müstemle-
ke olarak vermeyi' teklif etmıştir! Maliye, iktisat, ta-
mamıyle onlara teslim edilecekti; 'manevi nüfuzun'
ne olduğu da, meçhul! (Sinâ Akşin, 'Istanbul Hükü-
metleri ve Milli Mücadele, s. 234, Cem Yayınevi,
1976)
Peki, bu hengâmede, 'Kemalist' nerededir?
çağdaş
1
ve ulusal' bir sentez!
f zmir'in 'istirdadını' müteâkip, Uşakizâde Muam-
I mer bey'in Göztepe dekı köşkünde, Lâtrfe Hanım
bir 'kurtuluş' daveti verir; o davette, Gazi Mustafa
Kemal Paşa, 'harmandalı zeybeği' oynamıştır, hem
de güzel oynamıştır! Falih Rıfkı bey, diyor ki:
"...iyi vals ettiğini sonralan gördüm. O akşam
zeybek oynadı. Oyunu efekâri ve kibardı. Bazı
jestleri hiç yapmazdı. Bu bir 'alafranga' değil bir
'garplı', bir 'alaturka' değil bir 'Türk' idi." (Çanka-
ya, 1. cilt, s. 210. Dünya Yayınlan, 1960)
Bakar mısınız, ne diyor? 'Garplı' ve 'Türk', bu Os-
manlı'nın mezcetmeyi asla düşünemediği iki ke-
limedir ki, başka türlü söylenirse, 'çağdaş' ve
'ulusal' anlamına gelir. Cumhuriyetin 'Kemalist' ay-
dını, sonradan bir kısım şaşkınların sandığı gibi, 'alaf-
ranga' değıldi; asla, olmadı, çünkü 'alafranga'olmak,
'Koca' Reşit Paşa, değilse, Keçecizade Fuat Pa-
şa, değilse 'Damat' Ferid Paşa olmaktı! Oysa 'Ke-
malizm', 'çağdaş' bir ulusallık' sentezidir, Levanten
'alafrangalığına' özenmek değil! Bunu bir kenara ya-
zınız.
Bir de şunu: Inönü Cumhuriyeti'nden itibaren, ay-
dınlarımızın önemli bir kısmı, Cumhuriyet modem-
liğini 'alafrangalık' sanmışlardır ne vahim birya-
nılgı! Bu yanılgı, tepki olarak, o dönemin 'alaturkalı-
ğını' hortlatacaktı: üç çeyrek yüzyıl sonra, Türkiye
Cumhuriyeti, yeniden 'komprador', alafrangalığı
ile 'tanzimat' alaturkalığı arasına sıkıştınlmıştın
çünkü -dikkat isterım- ne 'lâiklik' diye kıçını yırtan
'alafrangamız', 'çağdaş bir ulusal sentez' peşinde-
dir, ne de 'şeriat' diye yırtınan. 'muhafazakânmız';
baksanıza, kavgalarıyla sadece birbirleriyle, iki taraf
da, Düvel-i Muazzama'nın ('Sistem'in) kuyruğuna
takılmış, 'karşılıklı' bağımlı, 'özelleştirilmiş' dolayı-
sıyla 'küreselleştirilmiş' 'gizli' sömürge bir 'Türki-
ye'den rahatsızlık duymuyorlar.
Oysa, başlangıçta o vardı, 'Hürriyet ve Istiklâl
benim karakterim' demişti: 'hür ve müstakil' bir
kimlik, 'alafrangalığa' ya da 'alaturkalığa' sığar mı?
http:// www. prizma.net. tr/ AILHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm