19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü HikmetÇe- tinka>a 0 Yazıışlen Mudüru İbrahim Yıldız # Sorumlu Mudur Fikret tlkiz 0 Haber Merkezı Muduru. Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen. Fikret Eser Dıij Haberler Şinasi Danışoflu # İstıhbarat Cengiz Yüdınm 9 Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kültür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücdman 0 Makatekr Sami Karaören 0 Duzetane Abdullah >ancı0ho(ograf Erdoğan Köseoğlu •Bügı-Belge Edibe Buğra 0 \'urt Haberlen Mehm«t Faraç YayuıICunıhı DhanSelçııkfBaşkan). Orhan Erinç. Ok(a> Kurtböke. Hikmet Çetinka> a, Şükran Soner, Ergun Balcı, Dinç Tayanç. tbrahim Yıldız, Orhan Btırsalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay Atatürk BuK an No. 125,Kat4.Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faks. 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya BK 1352 S 2 3Tel 4411220, Faks 44191170 Adana TemsılcısrÇetin Yiğenoğtu, inonuCd 119 S No 1 Kat 1, Tel. 363 12 11, Faks- 363 12 15 Müessese Vlüdünı tstün Akmen 0 Koordınatör \hmet Korulsan # Muhasebe Bûknt Yencr»ldarc Hüsrvin Gürer • lşktme Öndcr Çeük • Bılgı- Ulem Nail tnal • Bılgı>a\ar Sıslem Mürihet Çiler#Sanş FaziletKuza MEDV \ C: • Yonetım KunıJu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # Koordınatör Reha Işıtman 0 Genel Mudur Yardımcıs! Se>daÇoban Tel 514 (T 53 - 5139580-5118460-61.Faks 5138463 \ a>ımla>aıı ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncıhk A Ş TurkocağıCad 39 41 Cagaloglu 34334 lst PK 246 Istanbul Tel (0 212ı 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 18ŞUBAT1998 İmsak: 5.22 Güneş: 6.48 Öğle: 12.25 İkindi: 15.19 Akşam: 17.48 Yatsı: 19.10 Gazeteci İnal ye Önemli toprağa verildi • İstanbui Haber Senisi - Yakalandıkları hastalık sonucu vefat eden TGC üyesi ve basın şeref kartı sahibi gazeteci Fasih Inal (77) ve Sami Önemli (74), Istanbul'da toprağa verildi. İnal, TGC önünde yapılan törenin ardından Teşvikiye Camii'nde kılınan öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarhğı'nda; Önemli ise Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı'nda toprağa verildi. Belediye habenleri ödülleri • Istanbul Haber Servisi - Bahçelievler Belediyesi'nin düzenledığı "fiasın '97 Belediye Haberleri Ödülleri 'ni kazanan gazeteciler açıklandı. Gazetemiz muhabirlerinden Ipek Yezdani ve Alper Turgut'un da ödüle layık görüldüğü tören, 4 Mart Çarşamba günü saat 20.00'de Piramit restoranda gerçekleştirilecek. Beşikçi'den odullere ret • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cezaevinde bulunan düşünce suçlusu yazar tsmail Beşikçi, lspanya Haklar Derneği'nin "1997 Uluslararası İnsan Haklan Ödülü" ile Fransız Komünist Partisi'nin "Özgürlükler ve İnsan Haklan Savunma Komitesi" ödüllerini, bu kuruluşlara gönderdiği mektupla reddettiğini bildirdi. Mektubunda ödüle değer görüldüğü için teşekkür eden Beşikçi, "Batılı. Avrupalı insan haklan kurumlannın görevi, kendi hükümetlerinin, kendi devletlerinin sistematik devlet terörünü, politik, ideolojik, ekonomik ve asken yollardan destekleyen tutumlannı eleştiımek bu eleştrileri sürekli kılmak olmahdır" dedi. Tıpta Uzmanbk Sınavı • ANKARA (AA) - Tıpta Uzmanlık Eğitimi Sınavı'na (TUS) başvurular, 20 Şubat'ta sona eriyor. Tıpta uzmanlık eğitimi görmek üzere Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerine, üniversitelerin tıp fakültelerine ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi'ne alınacak adaylar için yapılacak sınav ile ilgilı kılavuz ve baş\aırma belgeleri, Sağlık Bakanlığı îlMüdürlükleri'nden500 bin lira karşılığı alınabilecek. MKdergisi dağıtımda • Haber Merkezi - tlk kez iki yıl önce çıkan MK (Mustafa Kemal) dergisi yeniden genel dağıtımda. Bir süredir Mustafa Kemal Gençlik Vakfı (MKGV) kuruluş çalışmalannın ağırlık kazanması nedeniyle kısıtlı sayıda basılan ve dağıtılan dergi, Türkiye'nin aydınlanndan oluşan yazar kadrosu ve zengin içeriğiyle yeniden okuyuculanyla buluşuyor. Vakıf, gençlerin sorgulayan, aydın, varlıklannın Türkiye'yi nasıl etkileyeceğinin bilincinde insanlar olarak >etişmelerini amaçlıyor. Tarîhi camide yangın • tstanbul Haber Servisi - Beyoğlu Galata Perşembe Pazan'nda bulunan ve 715 yılında kaynaklarda Mesleme bin Abdülmelik tarafından yaptınldıgı belirtilen tarihi Arap Camii'nin (Camiikebir) . minaresinde. dün saat 12.30 sıralannda yangın çıktı. Elektrik kontağından çıktığı bildirilen yangında Osman Akyol ve müezzın Yavuz Fenerli yaralandı. Patlama sonucu yüz ve ellerinde yanıklar oluşan Akyol ve Fenerli, Taksim Hastanesi'ne kaldınlarak tedavi altına alındı. Batı ülkeleri nükleer enerjiden hızla uzaklaşırken, santral yapan firmalar geri kalmış ülkelere yöneldi Nüldeer atığa yeni çöpliik arayışı• Akkuyu'ya yapılması planlanan santral için ihaleye katılan Siemens ve Framatome ortaklığı NPI'nin Başkanı Ulrich Fischer, "Biz ille de Türkiye'ye nükleer santral yapalım demiyoruz. Termik santral da yapanz, güneş santrah da. Ama siz istiyorsunuz" diyor. Halkın tepkisi anımsatıldığında da ekliyor: "Deneyimler gösteriyor ki halk istemezse olmaz..." SERDAR KIZIK Dünya büyüklerinın. risklennden ötürii nükleer enerjiden uzaklaşıp el- lerindekı atıklan ne yapacaklannı ka- ra kara düşündükleri bir ortamda ülke- miz nükleer santral dayatmasıyla kar- şı karşıya. Akkuyu'ya yapılması planlanan sant- ral için ihaleye katılan Alman Siemens ve Fransa Framatom gibı dünyanın ıkı büyük devinin oluşturduğu NPI ortak- lığı. yaklaşık 4 ay sonra açıklanacak so- nuçlan bekliyor. NPI'nin karşısında Kanadalı AECL ve ABD Japon ortak- lığında Westinghouse-Mitsubishi var. Bu dünya egemenleri, Türkiye'ye ku- racaklan santral için kıyasıya çekışiyor. Sıemens'in kamuoyu yararmak için Almanya ve Fransa'ya götürdüğü Türk gazeteci grubunun bir üyesi olarak yol- culuktan önce araştırdık. Ortaya, dün- ya gelişmişlerinin nükleerden kaçtık- lannı gösteren bir tablo çıktı. Alman- ya'da sosyal demokratlann yönetımde olduğu eyaletlerden Wümgussen ile Unstrop'taki iki santral kapatıldı. Ku- zey'de Sovyet teknolojısiyle üretilen santrallar da yakın bir gelecekte dur- durulacak. ABD'de 1978 yıiından be- n planlanan 116 nükleer santral ıptal edildi. İsveç 2010 yılında nükleer sant- rallann tümünü kapatma karan aldı. Avusturya 1978'de kurduğu santralı çalıştırmadı, söküyor. Eski Sovyetler 27 santrahn yapımını durdurdu. Nükleer santrallann riskleri bir ya- na, ülkemizin verilerine göre eğer ile- timde yüzde 30'lan aşan kaçaklar ön- lenebilirse ne nükleer ne de başka bir santrala gereksinim duyulmadan ener- ji sorunu çözülecek. Buradan hareket- le Almanya'nın 19 nükleer santralın- dan en gelişmişi Neckarvvestheim'in yö- neticisi Dr. Werner Zaiss ile işletme müdürü EberhardGrauf a soruyoruz: "Nükleer santrallar \e aüklar tehlike- li değilse niçin Almanya'daki iki sant- ral kapaûldı?" "Arûk yeni enerji kay- naklanna ihtiyacunız yok" cümlesıy- le başlayan yanıt şöyle sürüyor: "En ucuz enerji üreten, çevreyi kir- ietmeyen nükleersantraiiara karşı biz- ce anlamsız bir karamsarhk doğdu. Sosvaldemokratevaletierde vönetkrüer kamuoyunun baskısıyia bu santrallan işletmedfler-" Her iki yönetici de Almanya'nın enerji gereksiniminin üçte bınnın nük- leerden karşılandığını vurguluyorlar bu arada. Peki bu enerji daha ucuz \e tehlikesiz ıse niye diğerlennden vaz- geçilip nükleere yönelinmiyor? Bu so- runun yanıtı da doyurucu değil. Bu kez Siemens'in merkez binasın- da, şirketin nükleerenerji bölümü baş- kanı WulfBürkle'den bilgilenıyor Türk gazeteciler. Konuşmasına "Ben nükle- er gücün. gelecek vüzyıHarda büyüyen dünya nüfusunun artan enerji talebini karşıla\abilmek için gelişmeye devam edeceğine iknaoldum" sözleriyle baş- lıyor. Ardından. dünyadaki 440 reak- töriin ülkelere göre dağılımını ve inşa- atı sürenlerle planlananlann grafiğini gösteriyor. Bu grafiğe göre Avrupa'da 4, ABD'de 3 ayn reaktörün inşaatı sür- dürülüvor. Bu v erilerin elimizdekı bil- gılerle çeliştiğini belirtip soruyoruz: "Bu 7 reaktörün adlannı ve nerek- re yapıldığını söyler misiniz?" Avrupa'dakilerin 4'ünün Fransa'da ol- duğunu belırtiyor, ABD'dekilerden söz bıle etmiyor. Oysa Fransa'da yapımı süren reaktör yok. yenileştirmeler söz konusu. Kaldı ki Fransa'da yeni yapı- lan süper reaktör. tepkiler üzerine de\- reye sokulmadı... Fransa'nın derdi aüklar Gezının ikıncı ayağı Fransa. Perrol ve diğer enerji kaynaklanndan yok- sun. bir yanıyla nükleer enerjiye mahkûm olduğu savunulan yine de an- ti- nükleercilerin giderek arttığı Fran- sa'da en büyük sorun atıklar. Siemens ve Framatome ortaklığının ürünü, Ak- kuyununtaliplısı NPI'nin Başkanı Ul- rich Fischerdaha açık bilgiler venyor: "Biz ille de Türldye'ye nükleer sant- ral yapalım demiyoruz. Birim birçok alanda yaonmunız var. Termik santral da yapanz, güneş santralı da. Ama siz istiyorsunuz. TEAŞ'ın bize verdiği ra- porlar, Türkiye'nin nükleer santraiia- ra ihtiyacı olduğunu gösteriyor." Halkın tepkisinı soruyoruz. Fis- her'ın yarutı daha açık: -Deneyimlergös- teriyor ki. halk istemezse olmaz... De- diğun gibi bu ihaleyi biz açmadık, biz kablıyonız. Risk konusuna geünce,ben e\ imi Akkuyu'nun dibineyapanm. Hic bir tehlikesi yok " Başbakan Mesut Yümaz \e diger yöneticilenmız ıstiyor, halk karşı çıkı- yor. İhaleye katılanlar da doğallıkla müşteri olarak ülkeyi yönetenlen gö- rüyor. Anlaşılan Gökova'nın göbeğine termik santral kuran, radyasyonlu çay- lan afiyetle içen, Cumhur Ersümer gibi "Bize bu nükleer santrah yapa- mazsmızdiyorlarsa biz bu nükleersant- rah yapanz" ınadını sergıleyen yöne- ticıler iyi müşten oluyor. r Izmir Kuşcenneti de 'milli' olacak lzmir Kuşcenneti'nin. Manyas'tan sonra Türkiye'nin ikinci Kuşcen- neti Milli Parkı olacağı bildirildi. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Tabi- at Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Sıku İzmir Kuşcen- neti'nin "milli park" ilan edilmesi için 6 bakanhğın oiumlu görüş bil- dirdiğinL Tanm ve Köyişleri Bakanhğf nın da incelemesini 1 ay içinde bitireceğini belirtti. Sıkı. "İzmir Kuşcenneti milli parka dönüştürülür- se, burayı daha iyi sa\unacağız" dedi. Sıkı. Türkiye'de Manyas. Gök- su Deltası. Burdur, Seyfe Gölü \e Sultan Sazlığı'nın Ramsar Sö/Jeşme- si kapsamında yer aldığını. İzmir Kuşcenneti'nin de önümüzdeki ay- larda"A\rupazırhına" bürüneceğini vurguladL (Fotoğraf: AA) GREENPEACE4\ BAŞKAM DR. THILO BODE 'Hükümet nükleer cahilT İstanbui Haber Senisi- Dünya- nın 30 ülkesınde bürosu ve on bin- lerce üyesi bulunan Uluslararası Greenpeace Örgütü'nün Başkanı Dr. Thilo Bode. bu yıl Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer sant- ralı. örgütün uluslararası öncelikli gündemi olarak belirlediklerinı açıkladı. Önceki gün Enerji ve Ta- bıı Kaynaklar Bakanı Cumhur Er- sümer ile görüşen Bode. bakanın nükleer santrahn atıklan ve diğer teknık ay- nntılar konusunda biIgisiz olduğunu görerek "şoke" olduğunu söyledi. Uluslararası Greenpeace Örgütü Başka- nı Thılo Bode. dün Elektrik Mühendislen Odası Istanbul Şubesi'nde bir basın toplan- tısı düzenledı. Nükleer teknolojiyi "dinozor"' olarak nıteleyen Dr. Bode, Enerji Bakanı Er- sümer ile yaptığı görüşme sonunda, nükle- er santrahn Türkıye ıçın bılımsel değıl. tica- rı baskılarla şekillenen, akılcı olmayan po- litik bir tercih olduğu izlenimi edındiğıni söyledi. Nükleer santrallarla ilgilı Avrupa Birliği ülkeleri ve Kuzey .Amerika'daki ge- lışmeler göz önüne ahndığında Türkiye'de bir Dr. Thilo Bode nükleer santral kurma girişimini kabul edılemez olarak değerlendi- ren Dr. Bode. "İsveç ve İtalya nük- leer programını durdurdu. Alman- ya"da yeni yaürun yapılmıyor. Ener- jisinin yüzde 70'ini nükleer reak- töıierden sağlayan Fransa'da bile nükleer enerjisiz bir gelecek tarb- şıhyor" dedi. Nükleer santralların ne ekono- mik ne de ekolojık olarak sürdürü- lebılir bir enerjı kaynağı olduğunu belırten Dr. Bode, üretım sonunda çıkan radyoaktif atık sorununun dünyanın hıçbır yennde çö- zümlenemediğini vurguladı. "Türk yetkili- ler geleceğin teknolojisini aldıklannı sanırken geçmişin teknolojisini aldıklannın farkında defiller" diye konuşan Dr. Bode, nükleer santral ıhalesinde Siemens ortaklı konsorsi- yumun öne çıkmasıyla ılgili gelişmeyi "iğ- renç" olarak niteledi. Alman-Fransız ortak- lığıyla satılan bu nükleer teknolojınin çok es- kı olduğu uyansında bulunan Dr. Bode. nük- leer santral yapacak firmaların atıklann so- rumluluğunu TEAŞ'a yüklemesinin kabul edi- lemez olduğunu bildirdi. ' K O Ç VAKFI İ > t V E R S İ T E S t ORMANI K O R I Y A C A K ' HaynettinKamca sonılam/a://ı İstanbui Haber Senisi - Sanyer'deki orrnanhk alan- da Koç Vakfı Üniversite- si'ne tahsis edilen yerler- le ilgili sorular TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca'yı kızdırdı. Kara- ca. "Koç, kuzu ya da inek beni ilgilendirmez. San- yer'e gidin görün. İşte si- ze ihbar ediyorum. Ca- untry ler. gecekondular sar- mış her tarafı. Neden yal- nızca Koç ÜnKersitesi üze- rinde duruyorsunuz" de- di. TEMA Vakfi Başkanı Hayrettin Karaca, TEMA Genel Müdürü ÜmhGür- ses ve TEMA Yönetim Kurulu üyesi turizmci Ba- şaran Ulıisoy ile Richmond Otel'de dün bir basın top- lantısı düzenledi. Toplan- tı sırasında bilimsel bir for- masyonunun olmadığı anımsatılan Karaca, "Bu doğru. Orman özeüiğini yitiren yerlerin orman dı- şma çıkanlmasını öngören anayasanın 169. maddesi- ni de bilim adamlan hazır- ladı. Hay ben böyle bili- min içine." diyerek tepki gösterdı. Hiçbir holdin- gin ya da politikacının bas- İusı altında olmadığını be- lirten Karaca, bunun kanı- tının da Sabancf nın To- yotasa Otomobil Fabrika- sı'na ve Cumhurbaşkanı Sükyman DemireTin "pa- tates yerineotomobil" söz- lerine gösterdiği tepki ol- duğunu söyledi. TEMA Başkan Yardım- cısı ve Tekfen Holding'in sahibi Nihat Gökyıfifin nükleer santral ihalesine giren konsorsiyumda yer almasıyla ilgili eleştirile- n de yanıtlayan Karaca, nükleer santrallar konu- sunda taraflan dinlediğin- de hayretler içinde kaldı- ğını söyledi. Altematif ola- rak gösterilen baraj gölle- rinin de flora ve faunayı yok ettiğini belirten Ka- raca, "Ashnda ben hidro- elektrik santrallarına da karşıyım" diye konuştu. Karaca, Bakanlar Kurulu karanyla 8'i İstanbul'da olmak üzere 19 ormanlık bölgenin turizm alanı ilan edilmesi kararının geri TMA TURKİYEÇÖLOLMASINJ! Hayrettin Karaca, baan toplantısında eteştirileri alınmasını da kamuoyu- nun gücü olarak niteledi. Koç Vakfı Üniversite- si'nin Sanyer'deki çarpık gecekondulaşmayı önle- diğini savunan Karaca, "Bi/ iki tarafı da dinledik. Helikopterle Sarıyer'in üzerinden inceledik. İstan- bul'un koşullan dolayısıy- la, yapılan bu tahsisin or- manı koruy acağına kana- at ettik" dedi. lddia edil- diği gibi 2 bin ağacm ke- silmediğini, 822 adet ağa- cın kökünden sökülerek başka bir yere nakledildi- ğini anlatan Karaca, ge- cekondulaşmanın vakıf ünrversitesine tahsis edilen alanın sınırlannda durdu- ğunu savundu. Karaca, ay- nca Koç Üniversitesi'nin hükümet tarafından tahsis edilen 22 bin alandan yal- nızca biri olduğunu belir- terek Danıştay'da 1997 Ey- lülü'nde açtıklan davayla orman rejimi dışına çıka- nlan 400 bin hektarlık ala- nı geri kazanmaya çahştık- lannı anlattı. LUM V1£5fL ALft EUYİ.E TfttftKt p Bakan İbrahim Cürdal ^Turizm alanları gözden geçirîlecek' e-posta : tan (â prizma.net tr ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-Bakanlar Ku- rulu, büyük bölümünde StT alanları park, bahçe ve yeşil alan bulunmasına karşın turizm merkezi ilan edilen tstanbul'daki 8 böl- geden 4'ünü kararname- den çıkartmayı kararlaş- tırdı. Turizm Bakanı İbrahim GürdaL 3 büyük dinın bu- luştuğu kent olan tstan- bul'un şu ankı yatak ka- pasıtesının 2000 yılında artması beklenen turist sa- yısma yetmeyeceğini söy- ledi. Turizm merkezlenn- de gereksinimi karşılama- ya yönelik tesisler yapıla- cağını anlatan Gürdal, ka- muoyunda turizm merke- zi ilanlannm "SİTalanla- n ve doğal çevrenin katle- dilmesi" olarak algılanma- sından yakındı. Gürdal, tu- nzm merkez alanlannı ye- niden gözden geçirerek. tstanbul Beşiktaş Kuruçeş- me, Serencebey Yokuşu, Sanyer Mavramoloz tu- rizm merkezi ilanlan ile Sanyer Istinye turizm mer- kezinin genişletilmesi yö- nündeki karan iptal ettik- lerini bildirdi. Gürdal, Be- şiktaş Atik Ali Paşa Yalı- sı, Şişli Bomonti turizm merkezleri ile Ataköy'ün ve Istinye merkezlerinin genişletilmesi yönündekı kararın da. bölgelerdeki StT alanlan park, bahçe \ e doğal çevrenin noktala- ma dışına çıkartılarak Ba- kanlar Kurulu'na sunula- cağını kaydettı. CHPhderiDenizBaykal da. partisınin grup toplan- tısında yaptığı konuşma- da, turizm merkezlerinin ıptal edilmesi karannın Tu- rizm TeşvikYasası'na bağ- lı olarak alınacak kararla- nn uygun olacağı anlamı- na gelmediğini \ urguladı. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Ne 'Alaturka', Ne 'Alafranga'L Ogenç kız, ne kadar da 'havalı!' Nasıl olmasın ca- nım, 'alafrangalık' standartlanmıza göre, neresın- den baksanız, 'kusursuz' yetiştirilmış: kolejı de, fakül- teyi de, 'ingilizce'ckumuştur, Londra'da New-York'da (bir teşehhüt miktan da olsa) bulunmuş; halen ünlü birAmerikan dergisinin, Türkçe 'kopyasını 'çıkanyor; Houston'da (Texas), Türk asıllı Amerikan bir de 'sev- gilisi' var. İyi de, niye mutsuz? Ne vakrt iki satır konuşacak olsak, yakınır: şikâyet- leri uzun, özetlersek, sanınm şunu demeye getiriyor: "...biz, ne yeteneksiz bir halkız, bir türlü posf modem çağın gereklerine uyamryoruz!" Bir akşam, mahzun sonbahar, uzak yıldızlardan gızli ışık tozlan üstümüze başımıza dökülüyor; yakın evlerden birin- den, dokunaklı bir piyano, galiba Chopin; o Bo- ğaz'da, lâcivert yaldızlı karanîığın içinden, süzülerek Marmara'ya geçen, dev bir tankere dalarak demiş- ti ki: "...daha ryisi, onlar yapryorsa, biz de onlar gi- bi yapmalıyız!" İyi de, sizce bu, 'ulusal kimlik' iddiası bizim neyi- mize, kimin borusu ötüyorsa, onun davuluna oyna- yalım, anlamına gelmez mi? O genç adam, başka bir 'havadan' çafıyor: kişiliği- ni, 'alaturka' standartlanmıza uygun geliştirmiş; şöy- le bakıyorsun, konfeksiyon sanayiimizin 'batılı' kılık- lan içinde, ama üzerinden 'kırsallık' akmaktadır; bı- yıklannı, 'sünnet-i şerif üzere kırkmış; kravatı, kravat değil panayır; ağzını açmasın, iki lafının birisi, ya 'ham- dolsun!' ya da 'Allahın nzası!' Müslümanlığından ge- çilmiyor, burası doğru. Namazını niyâzını yerine ge- tirdiği belli, Müslümanlığın XX. yüzyıl dini olacağına inancı tam, gel gör ki, Müslümanlann bu işi ancak yer- yüzüne egemen tek 'süper güç'ün 'nzasıyla', yapa- bileceğini savunur; ona karşı çıkılarak 'muvaffakiyet' mümkün olabilirmiymiş? Dümen suyundan gidilirse, bundan Türklük de kârlı çıkarmış, Müslümanlık da! İyi de, sizce bu, bizim 'ulusal' bir dini bir 'kimliği- miz' yoktur, kim nasıl isterse dini hüviyetimizi ona göre değiştiririz, anlamına gelmez mi? Media'nın hergünkü curcunası içinde, karşılık- lı dudak büküp, burun kıvırarak birbirine atıp tu- tan, bu sözde 'karşrt' iki tipin ikisi de, cumnuri- yette birliktetasfıye ettiğimizi sandığımız, 'komp- rador1 , dolayısıyla 'teslimiyetçi' Meşrutiyet aydı- nı, tipinin ta kendisidir; yâni aynı kumaşın, tersi ve yüzü! Birisini 'alafranga' diye, 'ilerici'; ötekisi- ni 'alaturka' diye 'gerici' saymak kadar, vahim bir yanlış olamaz! Tezylf sath-ı mâilinde ... l A /afranga'ketimesini, tezyrfsath-ı mâilinde' kul- f\ landığım doğrudur. Alafranga, bildiğiniz üzere Italyanca (alla franca/ frenk usülü), Osmanlı'nın yan- lış ve karanlık yıllarından kalma bir deyim, aslında 'komprador batıcılığını' ifade ediyor: yânı hem 'ma- son' hem 'bektâşî', -ya da 'halvetî'- devlet 'ricâlini'; 'halife' olmalanna rağmen, 'hristiyan' tebaaya 'ayn- calıklar' tanıyan, 'padişahlan' filan! Devlet-i Aliyye yi, bunlar batırmıştır: Abdülhamid dahil (tamburî Cemil bey'den nefret ediyor, buna mukabil, sarayında La Tosca ya da La Traviata din- lemeyi marifet sayıyordu) bütün o 'alafranga' padi- şahlar; 'Koca' Reşit Paşa, Mithat Paşa, dahil, 'alaf- ranga' Tanzimat sadrazamalan; Talât Paşa, Enver Paşa dahil, 'terakkiperver' Meşrutiyet paşalan ve ben- zerieri! 'Alaturka' kelimesini de, 'tezyifsath-ı mâilinde' kul- lanıyorum; bildiğiniz üzere aslı italyancadır (alla tur- ca/ Türk usülü), o da Osmanlı'nın yanlış ve karanlık yıllarından kalma bir deyim; zira ifade ettiği, gerçek anlamda Türklük ya da onun temsil ettiği kimlik de- ğil, Devlet-i Aliyye'nin 'gızli' -ya da yan- sömürge dö- nemindeki 'komprador' Şarklılığı! Devlet-i Aliyye'yi bu 'alaturkalar' batırmıştır: çün- kü, Dın-Î mübin'e, Şeriat'a ve Hilâfet'e ağırlık vermiş görünür; ham sofuluğu kimselere vermez, mahalle- de hovarda basar; ama öbür taraftan ekonomisi, hukuku, ahlâkı ve kültürüyle, koskoca Selçuk- lu/Osmanlı Sentezi'ni 'gâvura' peşkeş çekeıier; tek ama okkalı bir örnek vereceğim: Mütareke yılla- rında. Mehmet Vahdertin, 'halifeliğinin bütün Is- lâm âlemi üzerinde 'manevi nüfuzunu' kabul et- mesi şartıyla, Ingiltere Devlet-i fehimesine, Os- manlı 'mülkünü', on beş yıl müddetle müstemle- ke olarak vermeyi' teklif etmıştir! Maliye, iktisat, ta- mamıyle onlara teslim edilecekti; 'manevi nüfuzun' ne olduğu da, meçhul! (Sinâ Akşin, 'Istanbul Hükü- metleri ve Milli Mücadele, s. 234, Cem Yayınevi, 1976) Peki, bu hengâmede, 'Kemalist' nerededir? çağdaş 1 ve ulusal' bir sentez! f zmir'in 'istirdadını' müteâkip, Uşakizâde Muam- I mer bey'in Göztepe dekı köşkünde, Lâtrfe Hanım bir 'kurtuluş' daveti verir; o davette, Gazi Mustafa Kemal Paşa, 'harmandalı zeybeği' oynamıştır, hem de güzel oynamıştır! Falih Rıfkı bey, diyor ki: "...iyi vals ettiğini sonralan gördüm. O akşam zeybek oynadı. Oyunu efekâri ve kibardı. Bazı jestleri hiç yapmazdı. Bu bir 'alafranga' değil bir 'garplı', bir 'alaturka' değil bir 'Türk' idi." (Çanka- ya, 1. cilt, s. 210. Dünya Yayınlan, 1960) Bakar mısınız, ne diyor? 'Garplı' ve 'Türk', bu Os- manlı'nın mezcetmeyi asla düşünemediği iki ke- limedir ki, başka türlü söylenirse, 'çağdaş' ve 'ulusal' anlamına gelir. Cumhuriyetin 'Kemalist' ay- dını, sonradan bir kısım şaşkınların sandığı gibi, 'alaf- ranga' değıldi; asla, olmadı, çünkü 'alafranga'olmak, 'Koca' Reşit Paşa, değilse, Keçecizade Fuat Pa- şa, değilse 'Damat' Ferid Paşa olmaktı! Oysa 'Ke- malizm', 'çağdaş' bir ulusallık' sentezidir, Levanten 'alafrangalığına' özenmek değil! Bunu bir kenara ya- zınız. Bir de şunu: Inönü Cumhuriyeti'nden itibaren, ay- dınlarımızın önemli bir kısmı, Cumhuriyet modem- liğini 'alafrangalık' sanmışlardır ne vahim birya- nılgı! Bu yanılgı, tepki olarak, o dönemin 'alaturkalı- ğını' hortlatacaktı: üç çeyrek yüzyıl sonra, Türkiye Cumhuriyeti, yeniden 'komprador', alafrangalığı ile 'tanzimat' alaturkalığı arasına sıkıştınlmıştın çünkü -dikkat isterım- ne 'lâiklik' diye kıçını yırtan 'alafrangamız', 'çağdaş bir ulusal sentez' peşinde- dir, ne de 'şeriat' diye yırtınan. 'muhafazakânmız'; baksanıza, kavgalarıyla sadece birbirleriyle, iki taraf da, Düvel-i Muazzama'nın ('Sistem'in) kuyruğuna takılmış, 'karşılıklı' bağımlı, 'özelleştirilmiş' dolayı- sıyla 'küreselleştirilmiş' 'gizli' sömürge bir 'Türki- ye'den rahatsızlık duymuyorlar. Oysa, başlangıçta o vardı, 'Hürriyet ve Istiklâl benim karakterim' demişti: 'hür ve müstakil' bir kimlik, 'alafrangalığa' ya da 'alaturkalığa' sığar mı? http:// www. prizma.net. tr/ AILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle