Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17ŞUBAT1998SALI
HABERLER
Celal Cankoru
Antalya'da anılch
• ANTALYA
(Cumhuriyet)- Aydmlık
Için Bir Dakika Karanlık
Eylemleri sırasında
gözaltına alındıktan sonra
yaşamını yitiren Celal
Cankoru, Antalya'da
anıldı. ÖDP tarafından
Cumhuriyet Alanı'nda
düzenlenen anma
etkinlığinde Cankoru'nun
gözaltına alındığı yere
karanfiller bırakıldı.
ÖDP'den yapılan
açıklamada, sorumlulann
cezalandınlması için
Cankoru ailesinin ve
ÖDP'nin her türlü
hukuksal mücadeleyi
sürdürdüğü ve sürdürmeye
devam edeceği bildirildi.
ÖDP II Başkaru Sabri
Tanyeri de, "Buolay
göstermiştir ki,
yurttaşlann yapılan
haksızlıklar karşısında
susmaması gerekir" dedi.
Kaynar
ailesine dayak
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) -
Nevşehır'ın Göre
beldesinde kimliği belirsiz
kişilerce dövülen üç
kişiden biri öldü. Önceki
gece Kaynar ailesinin
evine giren kimliği
belirsiz kişiler Adnan
Kaynar ile 13 yaşlanndaki
çocukları Hülya ve Murat
Kaynar'ı feci şekilde
dövdüler. Yakınlan
tarafından bulunarak
Nevşehir Devlet
Hastanesi'ne kaldınlan
yaralılardan Hülya Kaynar
kurtanlamadı. Geçimini
çobanhk yaparak sağlayan
Adnan Kaynar'ın 15 gün
önce eşini dövdüğü ve
çiftin aynldığı öğrenildi.
Gözaltma
ppotesto
• tstanbul Haber Servisi -
Kurtuluş gazetesine
yönelik polis baskısını
protesto etmek için basın
açıklaması yapmak isteyen
aralannda Haklar ve
Özgürlükler Platformu
Sözcüsü Oya
Gökbayrak'ın da
bulunduğu 8 kişilik bir
grup dün gözaltına alındı.
Aralannda Kurtuluş
gazetesi muhabirlerinin de
bulunduğu grup. basın
açıklaması yapmak üzere
Cağaloğlu'ndaki
Gazeteciler Cemiyeti
önünde toplanmaya
çalışırken. Çevik Kuvvet'e
bağlı polisler tarafından
engellendi.
Demirel'ln
Fransa gezisi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in 19-20 Şubat
günlerinde
gerçekleştireceği Fransa
ziyaretinde, iki ülkenin
ekonomik. sosyal ve
kültürel ilişkilerinin
geleceğini belirleyen bir
belge imzalanacak.
Dışişleri BakanlığVndan
yapılan açıklamada,
Demirel'in Fransa'ya
Cumhurbaşkanı Jacques
Chirac'ın daveti üzerine
gittiği belirtilerek,
görüşmeler sırasında ikili
ilişkiler. bölgesel ve
uluslararası konulann
aynntıh olarak ele
alınacağı bildirildi.
Kalkınma
Odası açıldı
•NEVŞEHtR
(Cumhuriyet) - Türkiye
Kalkınma Bankası
tarafından kurulan
Kalkınma Odası
Nevşehir'de Devlet Bakanı
Salih Yıldınm tarafından
hizmete sokuldu. Yıldınm
açılışta yaptığı
konuşmada, iilkede
yaşayan herkesin
devletine, vicdanına karşı
sorumluluğu olduğunu
belirterek "bu
sorumluluklann gereğinin
yerine getirilmesi ile
dünya toplumlan
içerisinde hak edılen
konuma kısa sürede
gelinebileceğinr'söyledi.
Ödenek sorunu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecevit,
ödenek sorununa çözüm
düşünülmesi gerektiğini,
bu yıl vergıden elde edilen
gelirin yandan fazlasıyla
borç faizlerinin
kapatılacağını belirterek
"O yüzden bu yıl biraz
sıkıntılıyız" dedi.
1980'den bu yana kararlar hep güvenlik güçleri lehine alındı
1991'densonra işkence. yargısızinfazve gözaltındaölümlerin bilançosu
Yıl Yargtsız infaz Gözaltı / Toplu gösterilerde işkence
sonucu Cezaevınde açtlan ateş sonucu görenter
ötenlef ölenler ötentef
1991
1992
1993
1994
1995
1996
22
63
57
32
21
138
23
17
29
/£\34 t\
101
32
118
; > • -
36
552
594
827
1128
1412
346
1997 87
Tabloda 1997 yılı Ağustos ayın
211
1980'den 1989 yılına kadar binlerce
insanın işkence gördüğü, 297
tutuklunun gözaltında öldüğü ve
yüzü aşkın kişinin gözaltında
kaybolduğu belgelerle saptandığı
halde 9 yılda sadece 371 güvenlik
görevlisi yargılandı.
1996 yılı içinde sadece
îstanbul'daki Ağır Ceza
Mahkemeleri'nde 86 dava açıldı ve
bunlardan ikisi hariç diğerleri
beraatla sonuçlandı.
Darbe sonrası işkence bilançosu
Yıl Gözato/
Cezaevinde
öienier
Yıl Gözaltı /
Cezaevinde
| 1980 43 1988 14
£Î98İ 73 Î989 ÎT"
1982 49 Î99Ö Üf
1983 20 1991 21
1984 23 1992 17
1985 27 1993 29~
1986 19 1994 34
T987 18 1995 9~
Dava rekortmeni polisler
Yargılanan
polis
Murat Aydilek
j ömer Duran
| Mehmet Durmuş
| Halit Kahveci
| Dursun Ali Öztürk
| Nihat Çulhaoğlu
| MahirSeçer
İ Mehmet Menteşe
3 VolkanBalkan
13
12
12
9
8
7
6
9
4
Mahir Katırcı
Yargı polise dokunamıyorMİYASEİLKNUR
rürkiye, 1997 yılında önce
"Susurluk", ardından da
"yargı skandalT ile sarsıldı.
Susurluk kazası. devletin çe-
teler tarafından kuşatıldığını belgeler-
ken güvenlik güçleri ve çete bağlantıh
mafya üyelerinin yargılandığı davalar-
dan hâkimlerin birbiri ardınca çekilme-
leri ile de yargının bazı güç odaklan
karşısındaki aczıni gözler önüne serdi.
Önce Manisalı gençler, ardından Metin
Göktege ve Gazi Davası. son olarak da
Yaşar Oz'ün yargılandığı davalann hâ-
kimleri çekıldiklerini açıkladılar. Bu
durum karşısında Adalet Bakanı Mah-
mut Oitan Sunguıiu bıle şaşkına dön-
dü ve bazı hâkimlenn çekilme taleple-
rini reddederek tepkilen yumuşatmaya
çalıştı. Ancak vahim olan hâkimlerin
davalardan çekilmesinden çok. 1980'-
den bu yana bu tür davalarda güvenlik
güçleri lehine venlen kararlardı. Gü-
venlik güçleri hakkmda sûç duyurusun-
da bulanan mağdurlardan başka bunun
üzerinde duran yoktu. •
Binlerce insanın işkenceden geçiril-
diği, 553'ünün gözaltında can verdıği.
birokadannm yargısız infazlarda öldü-
rüldüğü ve yüzü aşkın kişinin de halen
kayıp olduğu 1980'den bu yana yargı-
lanan ve yargılama sonucunda ceza alan
güvenlik görevlisi sayısı bir elin par-
maklannı geçmiyor. Güvenlik görevli-
leri aleyhine yapılan suç duyurulannın
büyük bir kısmı dikkate alınmıyor. Dik-
kate alınıp açılan davalar yıllarca sürü-
yor ve sonuçta zamanaşımma uğradığı
için düşüyor. Yargısız infaz ve işkence
davalannın çoğunda Adli Tıp Kuru-
mu'mm, mağdurlar aleyhine verdiği ra-
poriar sanıklan kurtardı. Samklann ce-
za aldığı davalarda ise genellikle dava-
lar TCK'nin en hafifletici maddelerin-
den açıldığı için ya para ya da kısa bir
süre meslekten men cezası verildi.
Yargısız infaz, gözaltında ölüm ve iş-
kence olaylannın en yoğun yaşandığı
1980-1990 yıllan arasında sadece 371
güvenlik görevlisi yargılandı. Oysa ay-
nı süre içinde yalnızca gözaltında ve
hapıshanede ölenlerin sayısı 297. Yapı-
lan araştırmalarda 1980'le 1995 yılla-
nnı kapsayan 15 yıllık süre içinde iş-
kencede ölenlenn sayısı 445 olarak be-
lirlendi. 1984 yılında TBMM'de oluş-
turulan Ceza ve Tutukevlen Araştırma
Komisyonu'nun 22 Kasım 1985 tarih-
li raporuna göre, Eylül 1985'e kadar
2120 işkence davası açılmış. Zanlı po-
lis sayısı 4623 olarak belirlenmiş. Açı-
lan davalarda 2052 tanesinde polis suç-
suz bulunurken, yalnızca 439 tanesi
suçlu bulunmuş. 410 dava delıl yetersiz-
liğinden düşmüş. Bunlara ek olarak sı-
kıyönetım yetkılilenne yönelik 941 da-
va açılmış, bu davalardan 624'ü düş-
müş. 265 tanesinde sanıklar suçsuz bu-
lunmuş ve sadece 105'inde ceza almış-
lar.
'Kamu yaranna işkence'
Türkiye'de bir yurttaş dığerinı "kas-
ten" öldürürse TCK'nin 448 maddesı-
ne göre 24 seneden 30 seneye kadar ağır
hapis cezasına mahkûm olur. Eğer öl-
dürmede "kasrt" yoksa TCK'nin 452.
maddesi uygulanır ve 8 yıl ağır hapisle
cezalandmlır.
Şimdıye kadar gerek yargısız infaz,
gerekse işkence ile adam öldürmek su-
çundan hâkim önüne çıkan hiç bir po-
lise "kasten adam öldürmek" suçun-
dan dava açümadı. TCK'de 450. mad-
deye göre.u
cana\arca bir hisse\ ki ileve-
ya işkence ve tazip ile ika" edılmesı ha-
İınde faıhn ıdamla yargılanacağı belır-
riliyor. Ancak bu madde de işkence sa-
nıklannabugüne kadarhiç uygulanma-
dı. Genellikle bu tür davalarda yargıla-
nan güvenlik görevlileri için 59.madde
gibi hafiftettci nedenlen göz önüne alan
maddelerden dava açıldı
Mahkemelerin verdiği bu hafif ceza-
lar bile Yargıtay Ceza Genel Kurulu ta-
rafından çok bulundu. 1996Mayısı'nda
Yargıtay Ceza Genel Kurulu işkence sa-
nığı Bolvadin Karakol Komutan Yar-
dımcısı Hasan Benek'le ılgılı yerel
mahkemenın verdiği karan kısmen boz-
du. Yargıtay'a göre. işkence v aptığı bel-
gelenen sanığa ceza venlirken. "işken-
ceyi kişesel ııeden ve çıkan için yapma-
dığı'' gerekçesi göz önüne alınarak ya-
sada öngörülen en alt sınırdan belirlen-
mesını istedi. Kurulun karan "işkence
kamu yaranna bir suç mu?" sorusunu
gündeme getirdi.
Bu arada 1980'den sonra Türkiye de
"akutböbrekyetmezliği''nde büv ük bir
artış gözlendi. Bir başka artış da kafa-
smı duvara çarpma. merdivenden veya
camdan atlama olaylannda görüldü.
Gözaltına alınanlar eğer "akut böbrek
yetmezliği''nden ölmüyorsa mutlaka ya
kafasmı duvara çanyor. ya camdan at-
lıyor ya da kalonfer borusuna kendini
asarak öldürüyordu.
17 yd sûren dava
1980 darbesınden sonra gözaltında
ölüm olaylanndan yargılanan bazı jan-
darma ve polıslerin davası yıllarca sür-
düğü için zamanaşımma uğradı. Bin-
göl'ün Genç ilçesi Suveren Köyü Ka-
rakolunda gözaltına alman öğretmen
Sıddık Bflgiıı'in işkence sonucu öldü-
rülmesi olayından yargılanan Bınbaşı
AB Şahin'in davası Ankara ile Dıyarba-
kır mahkemeleri arasında gını geldi ve
tam 9 yıl sürdü. Sonuçta Binbaşı Alı
Şahin'in "görev gereğT öldürme emri
verdiği kanaatıne vanldı ve beraat ettı-
rildi.
Yıne 1985 yılında Yozgat'ta "v'asadı-
şı örgüt üyesi olduklan" gerekçesıyle
Av.Şakir keçeii. Naci \ ıldınm. Tahsin
İpek, Mustafa Gök ve Zafer Turgut gö-
zaltına alındı ve işkence sonucunda
Tahsin lpek'ın kangren olan olan aya-
ğı kesildı. Sanıklara işkence >aptıklan
gerekçesıyle 5 emnıyet görevlisi hak-
kında dava açıldı. Ancak bu dava da 9
yıl sürdü ve zamanaşımma uğradığı için
sanık polisler ceza almaktan kurtuldu.
Cünkü dava düşmüştü
Uzun süren davalar konusunda bır
ömek var ki. herhalde Türk vargı tan-
hinde bir benzeri yoktur 2 Ağustos
1980'de gözaltına alman ve işkence so-
nucu öldürülen FarukTuna'nın davası
tam 18 yıldırsürüyor.
Ünlü işkencecüer
Kemal YazKio^u: 1980'de Ankara
Emnıyet Müdürlüğü DAL Grubunda
görev yaptı ve Dev-Yol'culann sorgu-
lamalarında bulundu. İşkence merkezi
olarak ünlenen DAÜda birçok Dev-
Yol'cu, Yazıcıoğlu'nun kendisine iş-
kence yaptığmı açıkladı. Behçet Dinle-
rer, Zevnel Abidin Çe> lan. AK Adil Yü-
maz, Hasan AskerOzmen, Metin Sarp-
bulut, Hüsevin Çolak, Kenan Küçük.
Asker Demir. Satılmış Şahin Dokuyucu
ve Vedat Aldoğan işkence sonucu
DALdacan verdi.
Dev-Yol sanıklanndanRızaÖdemiş.
Yazıcıoğlu'nun kendisıne nasıl işkence
yaptığını aynntılanyla açıkladı. Ancak
o tarihte Başkomıser olan Yazıcıoğlu.
mesleğınde süreklı yükseldı. Izmır ve
tstanbul Emnıyet Müdürü oldu. Şimdı
Ordu Valısı olan Yazıcıoğlu, Yılmazta-
rafından Emnıyet Genel Müdürlüğü'ne
getırlmek ıstenıyor. Tûrkeş öldüğünde
-Nei)grendiysemsendenöğrenuim"dı-
ye yazan Yazıcıoğlu, ülkücü polıslerin
en ünlüsü olarak bılınıyor.
Mehmethan Tokuş: Görev yaptığı
tüm bırımlerde "işkence yapma ve
adam öldürme" suçlamalanyla yargı-
landı ve soruşturmaya uğradı. Kırşe-
hır'de görev yaptığı sırada 25 Ağutos
1975 tarihinde Kemal Köksal ve Meh-
met Karakava adlı kışılere işkence ya-
pan Tokuş, Kırşehır Aslıye Ceza Mah-
kemesi'nde 2 Kasım 1982 tarihinde 2
ay 15 gün hapis cezasına mahkûm ol-
du. 1989 yılında da "hırsızlık vapüğT
ıddiasıyla gözaltına alınan Neriman Pa-
piş adlı kadını "işkence ile öldürmek"
suçundan vargılandı \e delil yetersizli-
ğınden beraat ettı. Görev yaptığı Vi-
ze'de Se>'fi Meriç adlı solcu öğrenciyi
arkadan vurarak yaraladığı. Çorlu'da
Vefalı Hikmet ısimli kişiyi polis otosuy-
la çarparak öldürdüğü için soruşturma-
ya uğradı. Kazayı yaptığı sırada "sar-
hoş" olduğu ıçm kıdem indiıme cezası
Binbaşı Cafer Ta>y ar Çağla\an: Ocak 1989'da Cizre'nin YeşiKurt köyün-
de köylülere dışlo \edirmekk suçlandı. Önce Cizre, ardından da Ankara
3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Dava, TCK'nin 243. maddesi ye-
rine Asliye Ceza'nın alanına giren 245. maddeden açıldı ve 13 Haziran
1990'da "kötü muamele" suçundan 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptmldı.
Ceza önce 375 bin lira para cezasına çevrildi. sonrasında da tecil edildi. Mehmethan Tokuş
aldı. Mehmethan Tokuş'un adı Gazı Po-
lis Karakolu'nda simitçi Bayram Du-
ran'ın ışkencede öldürüldüğü iddasıy-
la gündeme geldi. Tokuş. 17 kişinin öl-
düğü Gazi olaylan sırasında görevden
alındı.
Yüzbaşı Esat Oktay Yıkhran: 1981
yılı şubat ayında Diyarbakır Cezaevi lç-
güvenlik Amiri Mevtöt Akkoyun'un ye-
rine atandı. Diyarbakır Cezaevı'ndeki
en korkunç işkence yöntemlen ve ölüm
olaylannın büyük çoğunluğu onun dö-
nemınde oldu. Tutuklulara dışkı, bit ve
fare yedirme, makatlara cop sokma, ko-
ğuşlara sis bombası atma, kaba dayak
ve hücre cezası onun döneminde siste-
matik hale getirildi.
Görev yaptığı süre içinde 30'un üze-
rinde ölüm olayının meydana geldiğı
Diyarbakır Cezaevi'nde 1981 yılında
Mazhım Doğan kendini asarak, Ferhat
Kutay, NecmiÖner, EşrefAyıkve Mah-
mut Zengin kendini yakarak ölümü ış-
kenceye yeğledi. 1982 yılında başlayan
ölüm orucunda Kemal Pir, M.Hayri
Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek ya-
şamını yitirdı. Aynı dönemde Cemal
Kıhçve AzizOzbay gördüklen ışkence-
ye dayanamayarak öldüler. Esat Oktay
Yıldıran yaptığı insanlık dışı uygula-
malardan hiçbir ceza almadı. 1987 yı-
lında bindiği otobüse açılan ateş sonu-
cunda öldü.
Naci Parmaksız: Adana Emniyet
Müdürü olduğu 1987 yılında Mehmet
Erdalgözadlı gürnrukmemuruna işken-
ce yaptığı savıyla hakkmda suç duyu-
rusunda bulunuldu. Suç duyusurundan
sonra Parmaksız hakkında hiç bir işlem
yapılmadığı için Türkiye Avrupa İnsan
Haklan KoTmsyonu'ndayargtlandı. tş-
kence gördûğünü doktorraporuylabel-
geleyen Mehmet Erdalgöz'ün suç du-
yurusu üzerine soruşturma engellendi.
Dönemın tçışlen Bakanı Abdulkadir
Aksu'nun verdiği soruşturma emri de
evrak üzerinde tahnfat yapılarak yeri-
ne getınlmedi. Parmaksız, 1993 yılın-
da Adana'ya vali olarak atandı.
Reşat Altay: tstanbul'da Emniyet
Müdür Yardımcısı olduğu sürede birçok
yargısız infaz olayının planlayıcısı ve
emır veren kışı olarak biliniyor. Siyasi
§ube Müdürü olarak görev yaptığı sı-
rada 17 Nisan 1992 tarihinde Çıfteha-
vuzlar baskınmdan dolayı hakkmda Ka-
dıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde da-
va açıldı. Geçen yıl Tokat'a Emniyet
Müdürü olarak atandı.
HaBl İbrahim Şahin: Özel Harekât
Dairesi Başkanı olarak uzun süre görev
yapan Şahin, Çiftehavuzlar baskının-
dan dolayı Reşat Altay'la birlikte yar-
gılanıyor. Şahin aynca Susurluk çetesı
ve Ömer l.ütfü Topal'm öldürülmesı
olayından dolayı da yargılanıyor.
ŞefıkKul: tstanbul'daki birçok yar-
gısız infaz olayında adı geçti. Önce 12
Temmuz 1991 tarihinde Nişantaşı, Di-
kilitaş, Levent ve Balmumcu semtlenn-
de üç ev ve bır işyeri baskını, ardından
28 Eylül 1994 tarihinde Beşiktaş-El-
mas Kafeterya baskmmda görev aldı.
Kul, son olarak da 27 Ocak 1992'de
Mahmutbey'de üç kişinin öldüğü bas-
kında yer aldı. Her üç baskın ıçın de
hakkında davalar açıldı. Davalan halen
sürüyor.
Ayhan Çarkuı: Susurluk çetesi ve To-
pal'ın öldürülmesınde adı geçen ve yar-
gılanan Çarkm, Perpa ve Kartal'da Bed-
ri Yağan'ın öldüğü baskınlara görev al-
dı. Çarkın hakkında "yargısıztnfaz" su-
çundan davalar açıldı.
IFIRNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(S raksnet.com
'Kaniı Pazar'tn üzerinden 29 yıl
geçmiş, bugünden itibaren 30.
yılına girmiş bulunuyoruz. Genç-
ler ve hatta orta yaşlılar bile 'Kan-
lı Pazar'\ hatırlamazlar. Şubat
1969'daABD 6. Filosu istanbul lı-
manlanna demirlemiştı. 1968
gençliği, her 6.Filo'nun gelişınde
otduğu gibı bu kez de çeşitli gös-
teriler yaptı. Bu gösterilerden en
büyuğü 16 Şubat'ta Istanbul'da
düzenlenmişti.
Gösterinin adı "Emperya/ızrne
Karşı Mustafa Kemal Yürûyüşü"
idi. Bu yürüyüş hazırlanırken,
sağcılar da çeşitli tertıplere giriş-
mişlerdi. O zaman Islamcı-Türk-
çü çizgı Milli Türk Talebe Birliği
(MTTB) içindeörgütlüydü. Demi-
rel başkanlığındaki hükümetin ve
polislerm desteği ve korumasın-
dakı MTTB, salciın karargâhı gi-
biydi.
Mitingden iki gün önce MTTB,
Beyazıt Meydanı'nda bir toplan-
tı düzenlemiş ve ABD aleyhtarı
gösterilere karşı saldırıya girişe-
ceğini açıklamıştı. Bu hazırlığın
ardından 16 Şubat sabahı, Dol-
mabahçe, Unkapanı ve Beyazıt
Camii'nde namaz kılanlar, yürü-
30 Yıl Sonra 'Kanlı Pazar'
yüşü basmak üzere bellı merkez-
lerde toplanarak Taksım'e dogru
harekete geçtiler.
ABD'yı protesto eden gençler,
Beyazıt'tan Dolmabahçe yoluyla
Taksim'e doğru geliyoriardı. ıs-
lamcı-Türkçü kırması saldırgan
topluluk ıse yürüyüş kolları mey-
dana gırmeden polısın gözlerı
önünde Taksım'e yerteştıler. Yü-
rüyüş kolunun ılkı alana gırer gir-
mez saldırı başlatıldı. Bıçak ve
sopalaria savunmasız insanlann
üzerine yürüyen ve polısın deste-
ğıni alan gerıcıler, ıkı kişiyi öldür-
düler, çok sayıda gencı de yara-
layıp hastanelık ettıler. Katıllerın
fotograflan ertesı gün yayımlanan
gazetelerde yer aldı. Isimlen bel-
li oldu.
Bu saldın önceden bilinmesi-
ne, Islamcı gazetelerde günlerce
cihat çağrıları yapılmasına rağ-
men polis. hiçbir önlem almadığı
gibı, saldırganlara yardımcı oldu.
O günleri bır gazeteci olarak ya-
şayan Şükran Soner'e. adı sanı
belli saldırganlara ne yapıldığını
sordum. Hiçbirinm yargı önüne
çıkanlmadığını ve cezalandırılma-
dığını anlattı.
'Kanlı Pazar'm olduğu günler-
de, babamı yıtırmıştım ve Tar-
sus'taydım. Bizler de Adana'da
benzer bir protesto gösterisı yap-
mayı kararlaştırmıştık. istan-
bul'da saldırının olduğu saatlerde
aynı saldınlara biz de uğradık.
Selahattin Uyar ve şımdı Sabah
gazetesi yazan olan Necati Doğ-
ru da yaralananlar arasmdaydı.
Saldınyı o zaman Süleyman De-
mirel'in Genel Başkanı olduğu
AP'lıler düzenlemişti. Ülkenin
dört bır yanında önceden plan-
lanmış bır toplu saldırıyla yüz yü-
ze olduğumuz ortaya çıktı.
Necati Doğru'yla 30 yıl sonra o
günkü olaylan konuştuk. O yıllar-
da İstanbul Üniversitesi Sosyolo-
ji-Psikoloji Bölümü öğrencısi olan
Adanalı Doğru, şunlan söyledi:
"Dayak yıyen ve mitıngı dağıtılan
bizdık. Yasal mitingimiz saldınya
uğramıştı ve saldırganlarbizi has-
tanelik etmişlerdı. Işin ılginç yanı
polis bizleri sanık olarak sorgu-
ladı. Sorgu sırasında da 'Bir da-
ha boyle işlere kanşmayın, başı-
nıza daha çok belalar açılır' diye-
rek bizleri tehdit etti. Saldtrgan-
lar ise hiç ortaya çıkmadı. Dava
da açılmadı. Türkiye, Susuhuk'a
bu anlayışlann sonucu olarak
geldi. O günlerde bu saldınlan
organıze edenler Süleyman De-
mırel'in AP'lilenydı. Demirel oza-
man Başbakan'dı, şımdi de
Cumhurbaşkanı. Ne değişti ki?"
'Kanlı Pazar' öncesi ve sonra-
sı, devletin başında bulunanlann
sol düşmanlığı, demokrasi düş-
manlığı hiç değişmedı. işin ılginç
yönlerınden birisi o dönemde Is-
lamcılar. AP tarafından kullanılı-
yorlar ve komünizm düşmanlığı-
nın ve ABD savunuculuğunun
militanlığını yapıyorlar, camilerı bu
amaçla örgüt merkezleri olarak
kullanıyorlardı. Çok sayıda dev-
nmcı ve solcu genç, daha sonra-
ki olaylarda polisin koruması al-
tındaki sağcıların saldırılarında
yaşamlarını yitırdiler. O cinayet-
lere kanşan ve birçoğunun suçu
sabit olanlar, polisin, yargının
'hoşgörüsüyie' davalardan sıyn-
lıp, aklandılar.
O dönemin dosyalannı kanştı-
rın, birçok cinayette adı geçen
sağcılan, milletvekıli, bakan, ge-
nel müdür olarak görebilirsiniz.
Onlar, yaptıklannın karşılığı ola-
rak ödüllendirildiler, devtetın iltifa-
tına mazhar oldular.
Türkiye bugünlere nasıl geldi
diye merak ediyorsanız, 'Kanlı
Pazar' cınayetlerinden itibaren
yaşanan süreci gazete sayfala-
rından izleyın, gerçeği görürsü-
nüz. Solu ezıp yok etmek ama-
cıyla, saldırılar düzenlendı, cına-
yetler işlendi. Türkiye'yi yöneten-
ler ise hep saldırganlan korudu-
lar. Yalnızca korudular mı? Yoksa
bizzat bu saldınlan organıze mi
ettiler? Bu sorunun cevabı orta-
ya çıkanlabildiği zaman, devlet
içinde cinayetleri organize eden
odak hesap verdiği zaman, Tür-
kiye'dekı demokratikleşmenin
önü açılacaktır.
'Kanlı Pazar'tn üzerinden 30 yıl
geçtı? Acaba gerçekten ne de-
ğışti?
Kcıclın
koUannın
Güneydoğu
atağı
• Yerel kadın kurultaylan
21 Şubat'ta Siirt'te
başlayacak."Etkin Çözüm
İçin Kadmlar Konuşuyor"
sloganının kullanıldığı
projenin ilk kurultayma
ÇHP Genel Başkanı
Deniz Baykal da
katılacak.
İSTANBUL/ANKARA (Cum-
huriyet)-CHP Kadın Kollan'nca
başlatılan yerel kadın kurultaylan
21 Şubat'ta başlıyor. CHP Kadın
Kollan Genel Başkanı Güldal
Okuducu, acil sorunlara, somut
önerilerle lyi, doğru ve yeni bir ba-
kış açısı getirmeye çalıştıklannı
belirterek "Amacmuz sayılan 100
binlerle ifade edilebiiecek kadınla-
ruı görüşlerini alarak,CHP'nin ka-
dın politikalannın temeüni oluştur-
mak" dedi.
CHP Kadın Kollan'nca Türki-
ye'nin değişik coğrafi bölgelerin-
deki 6 ilde yapılacak olan yerel ka-
dın kurultaylan 21 Şubat"ta Siirt'te
başlayacak. "Etkin Çözüm İçin
Kadınlar Konuşuyor" sloganının
kullanıldığı projenin ılk kurultayı-
na CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal da katılacak. Toplantıda "•Gü-
neydoğu'da kadın olmak" konusu
başta olmak üzere ülkenin ve ka-
dınlann diğer sorunlan tartışılacak
ve kadınlar namus anlayışından
töre baskısına. eşlenyle olan ilışkı-
lennden bannma sorununa kadar
pek çok konuda fikirlerini açıkla-
yacaklar. Çalışmalan yürüten CHP
Kadın Kollan Genel Başkanı Gül-
dal Okuducu, amaçlannın her coğ-
rafi bölgeden bır ılde, bırer gün sü-
recek toplantılar yaparak, elde et-
tikleri sonuçlan somut önerilere ve
CHP'nin kadın polıtikalanna dö-
nüştürmek olduğunu söyledi. Oku-
ducu, Siirt'e ansiklopedi, kitap,
giysi ve ilaç konvoyuyla gidecek-
lerini ve köy okullan da dahil ol-
mak üzere tüm okullan ziyaret
edeceklerinı vurgulayarak "100
kadar CHP'li kadın tüm mahalie
ve sokaklantrtrayacağtz. Siz-bizay-
nmınıortadan kaldırmak, 1 hafta-
da 50 ev toplannsı yapmak istiyo-
ruz." diye konuştu. Yardım malze-
meleri yann CHP Beyoğlu llçe
Başkanlığı önünden yola çıkanla-
cak. 8 Mart'ta Ankara'da, 22
Mart'ta Denizlı'de, 18 Nisan'da
Konya'da, 2 Mayıs'ta Tekirdağ'da,
28 Şubat ve 17 Mayıs'ta ise Istan-
bul'da toplantılann yapilacağinı
belirten Okuducu, 28 Şubat'taki
toplantıya toplumun aydın kesim-
lerinden, gazeteci. yazar, öğretim
üyesi 80 kadının katılacağını kay-
detti. Okuducu. yerel kadın kurul-
taylannm, o bölgenin tüm sorunla-
nnın kadın gözüyle tartışıldığı bir
serbest kürsüye dönüşeceğini ve
toplantılara katılan kadınlann ko-
nuya hazırlanıp geleceklerini de
ifade ederek şöyle devam etti:
"Bu toplantılar, Açık Mikrofon
ve Kadın Danış Merkezleri proje-
lerimizle birbirini tamamlayan
projeler. Kadro eğitiminin önemi-
ni göz önünde tutarak parti içi eği-
tün seferberüği başlattık. Burada,
politikanın yanında güzel konuş-
madan, ilk temasın nasıl sağlanaca-
ğına kadar pek çok konuda kendi-
mizi eğitiyoruz. 5 bin kadının ko-
nuşması 50 bin kadının konuşma-
sı anlamına geliyor. Tüm bu çauş-
malar sonrasında Türkiye Kadın
Raporu ortaya çıkacak ve bu çalış-
malar CHP iktidannda kadın po-
litikalannın temelini oluşturacak.
KendUeriyle ilgili poütikalarda sö-
zü kadmlar söylevecek."
Devlet Bakanı Gürel
4
Aynmcı politika
fle diyalog olmaz'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Devlet Ba-
kanı Şükrü Sina Gürel,
Avrupa Birliği (AB) ile
yeni bir görüşme süreci
için oluşturulan Koordı-
nasyon Kurulu'nu ikinci
kez topladı. Gürel.
AB'nin Türkıye'ye karşı
aynmcı tutumunu değiş-
tirmediği sürece diyalo-
ğun mümkün olmadığını
söyledi. Avnıpa Birliği
Koordinasyon Kurulu,
Şükrü Sina Gürel başkan-
lıgındadüntoplandı. Gü-
rel. 9 Ekim'deki ilk top-
lantıda oluşturulan 14 alt
komitenin çalışmalannı
tamamladığını ve ana ra-
porlannı bakanlığa sun-
duklannı belirterek ıkin-
ci toplantıdada raporlann
komıte temsılcılerinden
dınlenerek değerlendır-
me yapılacağını bildırdı.
Gürel, şunlan söyledi:
"AB'ıün Lüksemburg
dorukkaranyla ilgili. hü-
kümetimiz değerlendir-
me yapmış, AB ile kap-
samlı ve çok yönlü siyasi
(fiyaloğun.AvrupaBiriiğû
Türkiye'yç karşı aynmcı
tutumunu değiştirmediği
sürece mümkün olmadı-
ğını açıklamıştı. Bu çerçe-
vedeki tutumumuz eibet-
teki devam etmektedir.
İlişkilerin geüştirilmesi
büyük öiçüde AB'nin
üzerine düsen ve şimdiye
kadar yerine geurmediği
esaslı yükümlülükleri ye-
rine getirmesine bağlıdır.
Türkiy^'nin kendi üzeri-
ne düşen yükümlülükleri
nasıl yerine getirileceği
konusunun da toplanüda
ele alınacak"