25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17ŞUBAT1998SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Zorunluya para yok • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Flash TV'nin zorunlu tasarruf fonuyla ilgili başlattığı "Hakkımızı istiyoruz" kampanyası çercevesinde topladığı imzalar, Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan'a iletildi. Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çağan, zorunlu tasarruf uygulamasının sürdürülemez bir noktaya geldiğini bildirdi. Para bulunmayan fonun bütçe yoluyla tasfiyesinin de olanaksız oldugunu anlatan Çağan, zorunlu tasarruf birikimlerinin borsada kote ettirilecek Türk Telekom hisseleriyle dağıtılabileceğini vurguladı. İlaç sektöpünde taptışma • tZMm (AA) - îzmir Eczacı Odası Başkanı Mustafa Sezen. 1999 yılı başında yüriirlüğe girecek olan patent anlaşmasının, Türkiye'de ilaç sanayii ve halka büyük darbe vuracağını savundu. Sezen, Türk ilaç sanayiinin, hammaddesinin tamamını ithal ederek, lisans anlaşmasıyla üretim yaptığına işaret ederek, 1999 yıh başında hammadde üreten orijin firmalann, Türkiye'de yatınm hazırhğında oldugunu belirtti. SEKA'mn özelleştipilmesi • Ekonomi Servisi - Selüloz-tş Sendikası Genel Başkanı Davut Bozkan, özelleştirme kapsamına alman SEKA'da genel müdür dışındaki tüm personelin atama ve yer değiştirme işletnleriyle ilgili tüm yetkinin Özelleştirme ldaresi Başkanhğı'na devTedilmesini eleştirdi. Bozkan yaptığı yazılı açıklamada, KTT'lerin önce misyonlanndan uzaİclaştınldığını sonra da halka düşman olarak gösterildiğini belirtti. Toyota'dan 4.5 milyon araç • ANKARA (AA)- Japonya'nın ünlü otomobil fırması Toyota'nm, geçen yıl, çeşitli tipte 4 milyon 297 bin 955 adet araç ürettiği bildirildi. Firmanm Japonya'da geçen yıl ürettiği otomobil miktan, önceki yıla göre yüzde 4 artarken kamyon ve otobüs üretimi yüzde 3.5 geriledi. Erdem, Telekom sektörüne girdi • Ekonomi Servisi - Telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren Erdem Holding bünyesinde açılan Ertel Erdem Telekomünikasyon Elektronik ve Bilgi lşlem AŞ, GSM ve elektronik sektöründe faaliyet gösterecek. Maliye Bakanı Temizel, faiz gelirleri de dahil her türlü gelirin vergilendirileceğini söyledi 'Herkes beyannaıne verecek'Ekonomi Servisi - Maliye Bakanı Zekeri- ya Temizel, hazırlanan vergi yasa tasansıyla vergisini verip "çatır çaür hesabınT sora- cak bir ortam yarattıklannı söyledi. Temizel, menkul sermaye iratlarının vergilendirilme- si için elde edilen faiz kazançlan için beyan- name verilmesi konusundaki itirazları eleş- tirerek "Beyanname veriyorum diye utana- cak korkacak ne var? Herkesin de beyanna- me verdiğini göreceksiniz. L tanmak yertae öviinç duvulmalT dedi. 'Dünya Globus Sohbetleri 98/Fe katılan Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, vergi ko- nusundaki sorulan yanıtladı. Türk vergi sis- temini içinde yaşanabilir hale getirecek dü- zenlemeleri yaptıklannı belirten Temizel, vergi tasansında her türlü kazancın vergi- lendirilmesi ve vergi numarası uygulaması- nın reform niteliği taşıdığını. diğerlerinin •*teknik düzenleme'1 olarak nitelendirilece- ğini söyledi. 1998 bütçesinde faiz ödeme- leri için 5.9 katrilyon lira aynldığını, bu ra- kamın önümüzdeki yıllarda 11-12 katrilyon liraya çıkabileceğini kaydeden Temizel, "Ka- ra bir tabk) olan bu durum vergi düzenleme- si vereformlanzorunlu kıldı* dedi. Vergi oranlannın ekonomik faaliyetlerde bulunmamayı teşvık eder hale geldiğini, el- de edilmeyen gelirleri vergilendirirken kaza- nılan gelirlerin de vergisinin alınmadığını • Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, vergi tasansında her türlü kazancın vergilendirilmesi ve vergi numarası uygulamasının reform niteliği taşıdığını, diğerlerinin 'teknik düzenleme' olarak nitelendirileceğini söyledi. Temizel, faiz gelirlerinin vergilendirilmesinde stopaj yolunda ısrar edilmesini anlamadığını söyledi. vurgulayan Temizel, "Ceza sistemi caydmcı değil. biz cezalan basite indirdik. Vergi taba- nını genişletmek için her türlü kazancın ver- gilendirilmesini getirdik. Götürii vergikndir- me, vergi sisteminden çıkanldı. Zirai kazanç- lannvergüendirilmesinde her ürün için müs- tahsfl makbuzu aunacak" diye konuştu. Her türlü gelirin vergilendirileceğinin al- tını çizen Temizel, vergi kapsamının dışın- da kalan toplumu rahatsız eder hale gelen kâr rantlannın vergilendirilmesi için emlak be- yannamelerinde gayrimenkullerin gerçek be- delleriyle beyan edilme olanağı getirildiği- ni söyledi. 'Utanacaknevar?.•>' Temizel, faiz gelirlerinin vergilendirme ye- rine. stopaj yoluyla vergilendirilmesi konu- sundaki ısrarlan anlamadığını belirterek, " Beyannamevermekte nevar, utanacak kor- kacak ne var, devletine niye güvenmiyor? Herkesin beyanname verdiğini göreceksiniz. Vergisini verip çaûr çaür hesap soracak or- tam yaraüyoruz. Vergi veriyorum diye utan- mayagerekyok" dedi. Temizel. İstanbul Def- terdarlığı döneminde isim vermeden Matfld Manukyan'ın gelir vergisi şampiyonu oldu- gunu anımsatarak "Bir bayanıttanederdik. Gazeteierde çarşafçarşafgeçerdi. sonra sis- tem değişti. başkalan vergi mükeUefı oluyor. Beyannameverüince yeni bir sistem gündem- de olacak. Herkes de beyannamesini vere- cek" şeklinde konuştu. Temizel, stopaj ora- nı yüzde 2 iken vergi yükünün yüzde 37 ol- dugunu, yüzde 20'ye çıkanlması durumun- da yüzde 62 olacağına dikkat çekti. Temizel. servet beyanının tasanda yer al- madığını belirterek "devlet taranndan ka- yıtlan tutulan ya da devlet güvencesinde yer alan" kazançlann \ ergi kapsamına gırmedi- ğini bildirdi. Vergi mükellefleri için mevcut düzenlemeden farklı olarak vergi yükünü Cumhur Ersümer, santral ihalelerinin işlemlerinin sürdüğünü söyledi Bakan yargıyı diıdemiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer. yargının iptal kararının santral ihalelerini etkilemeyeceğini iddia ederek ihale işlemlerinin sürdüğünü açıkladı. Bakan Ersümer. Ankara 1. İdare Mahkemesi"nin 12 santralın özelleştirilmesine ilişkin işlemi iptal eden karanna karşı Danıştay'a temyiz başvurusu yapacaklannı söyledi. Santral ihalelerinin iptal edilmesi istemiyle açılan davalarda • Santral ihalelerinin iptal edilmesi istemiyle açılan davalarda idare mahkemelerinin 29 ret karan verdiğini kaydeden Ersümer, bakanlığın ihale duyurusunun kesin ve uygulanabilir nitelikte olmadığı, dolayısıyla aleyhinde iptal davası açılamayacağı savunmasını yaptı. idare mahkemelerinin 29 ret kararı verdiğini kaydeden Ersümer. bakanlığın ihale duyurusunun kesin ve uygulanabilir nitelikte olmadığı, dolayısıyla aleyhinde iptal davası açılamayacağı savunmasını yaptı. Cumhur Ersümer, Bakanlar Kurulu'nun onayınm daha sonra alınacağını bildirdi. Kamu lşletmeciliğini Geliştırme Merkezi (KJGEM) Genel Sekreteri Üter Ertuğrul. idari yargıda temyiz başvurusunda bulunulmasının iptal karannın uygulanmasım geciktirmeyeceğini ve iptal karannın hemen uygulanması gerektiğini belirtti. Mahkeme karannın ihalelerle ilgili olarak bugüne kadar yapılan bütün işlemleri hükümsüz bıraktığını vurgulayan Ertuğrul. bakanlığın yargı karannı uygulamaması durumunda suç duyurusunda bulunacaklannı söyledi. Mahkemelerin davalan usul yönünden reddettiğine ve iptal karan veren Ankara 1. tdare Mahkemesi'nin esası ele alarak bu karara vardığına dikkat çeken Ertuğrul, Danıştay'ın içtihatlannın da aynı yönde olduğuna dikkat çekti. arttıncı hiçbir hüküm bulunmadığını vurgu- layan Zekeriya Temizel. "5.9 katrilyon lira faizyükü.3.4 katrilyon personel gideri 1.4 kat- rüyon lira sosyal güvenlik kuruluşlannın açık- lan var. Bu koşullaralnndaistediginizdüzen- lemeleri yapamazsınız. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, enflas- yon muhasebesi sisteminin uygulanmasının söz konusu ohnadığını, tasanda 16 değişik maddenin mükellefi enflasyona karşı koru- duğunu söyledi. Temizel. "97 ve öncesi için enflasyon muhasebesi uygularsak vergi gelir- lerinin üzerine bir bardak su içeriz. Türk ver- gi sisteminde yapılacak düzenleme kalmadı diyemiyorum. 3 adım atiyoruz. geri kalan 7 adım içinde inşallah enflasyon muhasebesi olmaz. MaByeBakanıolarakben direnişgös- teriyorum" dedi. Faiz vergisine eleştirüer Temizel. bir soru üzerine yastık altındaki mücevher, altın. antika eşya gibi kıymetler için beyanname verilmeyeceğini, satış esna- sında belge alınması halinde vergilendirilme- yeceğini söyledi. Temizel, 8 milyar lira mev- duat faizi elde eden bir kişinin 98 milyon li- ra iade alacağını. buna karşılık aynı miktar- da repo geliri elde edenin 861 milyon lira ver- gi vereceğini belirtti. Temizel 50 milyar lira faiz geliri olan dev- let tahvili ve Hazine bonosu elde eden bir kişinin 1 milyar 335 mil- yon lira vergi ödeyeceğini, aynı miktarda repo geliri elde eden ve- ya aynı miktarda off-shore banka- lannda mevduatı olanlann ise 7 milyar 335 milyon lira vergi öde- yeceğini söyledi. Maliye Bakanlı- gı'nın faiz gelirlerinin vergilendi- rilmesiyle ayn bir vergi koyduğu yolundaki eleştirileri yamtlayan Temizel, "Vergi ödememişlerin karşı koyması doğal. Piyasalar al- tüst olmaz. Çünkü geçmiş gelirle- ri vergüendiriyor. Borsanın vergi- lendirilmesi de piyasalan etkile- mez. Bankalardan para yasük al- üna kaçar denildi. Vergi almak is- tiyoruz. Hakkaniyedivergi almak, vergi gelirierini enflasyona karşı korumakistiyoruz. Enflasyonu bu sayedeortadan kaldıracagrz. 98'de 9J& katrilyon vergi öngörüyoruz. Hakkaniyetlitoplarsak 15katrilyon olacak veTürkiye'nin hiçbirsoru- nu kalmavacak" dedi. Güneydoğulu sanayici ve esnaf, Irak -ABD savaşı olasılığmdan son derece rahatsız 'Savâş, G. Doğu için felç dem ENVERSEVIŞ DtYARBAKlR - Güneydoğu Sanayici ve Işadamlan Derneği (GÜNSİAD) tara- fından hazırlanan "Körfez SavaşıveGüney- doğu Ekonomisi'" konulu raporda, olası bir savaşta HaburGümrük K.apısı'nın kapatıl- ması halinde, Güneydoğu ekonomisinin 1991 yılında olduğu gibi felce uğrayacağı belirtildi. Raporda, Irakaticaretindurma- sı halinde, Güneydoğu esnafının günde 3 milyon dolar kayba uğrayacağına dikkat çekildi. GÜNSİAD İdare Müdürii Celal Balık tarafından hazırlanan rapor4a. 1989 ve 1990 yıllannda Irak'la yapılan ihracatın 1 milyar dolar olduğu. bu rakamın 1991 yı- Iından sonra 839 milyon dolara düştüğü belirtildi. Raporda. 1991 yılında Körfez savaşmın başlamasıyla Güneydoğu ticare- tinin felce uğradığı, bölgede 45 bin tanke- rin kontak, 3 bine yakın esnafın da kepenk kapattığına yer verildi. Başta Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak. Hakkâri ve Şanlıur- fa illerinin göç verdiği de \urgulanan ra- porda, lCörfez savaşının etkileriyle ilgili şu görüşlere yer verildi: **Körfez savaşı nede- niyle ihracatı düşen ve BM kararlanna say- Savaşın Güneydoğu esnafını günde 3 mihon dolar kayba uğratacağı iddia edilivor. gı gösteren Türkive'nin zaran 28 milyar 324 mihon dolardır." Göçler sebebiyle uğranan görünmeyen zarann önemine değinilen raporda. 'Tür- kiye'nin bu zaran telafi edemediği gibi' mevcut pazannı da başka ülkelere kaptırdığı vurgulandı. Bu olumsuzluklann tekrannın olmama- sı için gerekli tüm tedbirleri alınmaması ha- linde, Güneydoğu esnafının sınırticaretin- den ekonomik kaybı günde 3 milyon dolar olacağı kaydedildi. Türk-ABD iş Konseyi Işadamlannın kriz endişesi Ekonomi Servisi- Türk- Amerikan İş Konseyi Başkanı Mustafa Koç. 1991 yı- lında yaşanan Körfez Savaşf nda Ameri- ka'ya en yakın ülke olan Türkiye'nin Kör- fez krizinden en çok zarar gören ülke ol- dugunu söyledi. Türk- Amerikan İş Konseyi ile Ameri- can-Turkish Council'in birliİcte 25-28 Şu- bat tarihleri arasında Washington'a dü- zenleyeceği resmi olmayan ziyarette, ABD hükürneti yetkilileri ve Kongre üyeleriy- le yapacaklan görüşmeleTde. 'muhtemel bir Irak müdahalesinden Türkiye'nin en azzararlaçıkması' gibi çeşitli beklentile- rin de aktanlacağı belirtildi. Mustafa Koç. "Türtdye en çok Ameri- ka'nın yanında olup en çok kaybeden ül- ke oldu. Amerika, Arap ülkelerinin bfle krizde uğradığı zaran karşıladı" dedi. İŞÇİNİN EYRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İlişkiler ABD'nin jandarmalığında yeni dünya sömürü dü- zeninin ne menem birşey oldugunu sergilemede Kör- fez krizinin ortaya çıkardıklan yetmiyormuş gibi.. Irak'a ambargonun kalkmaması, Irak petrolünün dünya piyasasına girmemesi, petrol fıyatlannın düş- mesinin engellenmesi ya da silah piyasasının canlan- dınlması, yeni silah üretimlerinin pazarlanması öyle- sine önemli ki Irak ödün verdikçe, ABD'nin müdaha- le gerekçelerinin haksızlığı giderek daha çok açığa çı- kıyor, ama hâlâ savaş tehdidi ortadan kalkmış gözük- müyor. Ergin Yıldızoğlu dün yine birinci sayfadaki "Dün- yanın hâkimi çokuluslu şirketler", ekonomi köşesin- deki "Yeni Feodaller" başlıklı yazılan ile bir yerlerimi- ze iğneler batırdı... Şirketler arasındaki küresel birieş- meler, üretimden koparak rant gelirine yönelme, asa- laklaşma, serbest rekabet söylemi altında, mali ve sa- nayi piyasalann dev şirketlerin egemenligine girme- si, dünya ölçeginde çokuluslu tekellerin çıkartannı kollayacak, egemenliklerini pekiştirecek anlaşmalar. Büyük bir gizlilik içinde kotarılıp, uygulandıktan son- ra ancak, insanlığa ağır bedelleri ortaya çıkmaya baş- lıyor. Insanhğın büyük acılar, bedeller karşılığında ka- zandığı sosyal hak ve güvenceler, başta sendikal hak- lar, sağlık ve çalışma koşullan olmak üzere, sosyal dev- let kapsamına giren bütün insan haklan, bir bir geri ahnıyor. Yıldızoğlu'nun sözünü ettiği 29 OECD ülkesi ara- sında Türkiye de var mı? Bunu bilerniyoruz. Ama ge- rek Amerikan Tıcaret Bakanı'nın gerekse IMF heye- tinin Türkiye'yi ziyaretlerinde, çokuluslu ticari şirket- lerin güvencelerine ilişkin birtakım anlaşmalar için Türkiye'nin zorlandığını, Türkiye'nin istediği destek- lerin bu koşullan kabul etmesine bağlandığtnı, satır arası söylemlerden biliyoruz. Gazetemizde bugün yer alacak habere göre kapalı kapılar arkasında enerji alanına yönelik bu türden bir anlaşma kotanlma aşa- masına gelmiş bile. Aynntılannı bilemiyoruz ancak Güney Kore'de bü- yük krizin arkasından, hükümete IMF'nin yapacağı ma- li desteğin karşılığı bu türden anlaşmalara imza attı- nldığını biliyoruz. Güney Kore'de zaten çok olumsuz koşullarda gerçek sendikal haklardan uzakta çalış- tınlan işçilerden, sosyal damping niteliğindeyeni çok büyük ödünler alındığını, sendikal hareketin de buna teslim oldugunu da uzaktan izliyoruz. Her ikisi de yakışıkh, uygarlığın simgesi demokrat (!) Cinton ile sosyaiist (!) Blair'in karşısında, diktatör Sad- dam'la dünya medyasında yaratılan görüntülerle sa- vaş için gösterilen gerekçeler ile gerçek nedenler ne kadar çok çelişikiliyse, serbest piyasa ekonomisi adı- na teorik söylemde söylenenlerle uygulama o ölçü- de çatışıyor. Giderek daha acımasız bir sömürü ile at- başı kitleleri aptallaştıran görüntüler, karmaşık ilişki- ler ağı oluşuyor. • • • Hafta sonu herkes gibi ben de Goran Begoviç'in müziğini dinlemek üzere, NTV'ye zapping yapmıştım. Bir süre tabii ki müziğin büyüsü egemen oldu. Son- ra da birlikte gördüklerime kafam takılmaya başladı: Cavit Çağlar'ın sahibi olduğu özel TV kanalı, birçok alanında emegi ile hak etmiş sanatçılarla birlikte Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel ile birlikte Azarbey- can Başkanı Haydar Aliyev e ödül veriyordu. Onlann ödül almalannın gerekçelerini anlamamız ge- rekmiyordu. Ancak Susurtuk rapoaı ile bağlantılı Ali- yev'eözürturunda Demirel'in görev üstlendiği, Me- sut Yılmaz'la Aliyev'i bir anlamda banştırdığı ve sa- dık dostu Çağlar'ın da üzerine düşen görevi yerine getirdiği anlaşılıyordu. Dikkatli okurlanmız anımsariar. Ben.nedenşe hep Demirel'in kızı Tansu Çiller'in Turgırt Özal'a, Özal'ın velihat Yılmaz'ın da Demirel'e daha yakın düştükle- rini savunmuşumdur. Bu karmaşık ilişkiler ağı içinde galiba çeteler hesaplaşmasında azıcık karşı karşıya gelen emniyetçilerden, Mehmet Ağar, Çiller tarafın- da, Necdet Menzir, Çağlar ile yakınlığı ile de pekiş- miş olarak bu tarafta kalıyohar. Tabii Yazıcıoğlu da ortam uygun düşse yeniden Emniyet Genel Müdür- lüğü ile ödüllendirilecek. Yılmaz'a yumaık gibi gündeme gelen Alaattin Ça- kıa'nın timinin Çağlar'ı vurmak üzere hedef alması da birtür hesaplaşmanın uzantısı olabilir mi? Malum ya Çakıcı, Özal cephesinin mafya uzantısı olarak ta- nınıyor. Tanınmaktan öte Özal ailesi ile ilişkileri vıcık vıcık sergilenmiş bulunuyor. Eh Aliyev'e düzenlenen yanm kalmış suikast girişiminde bizimkilerin bulaşık- lığı, Susurluk raporlan ile ayyuka çıkmış ve de Çiller ile de bağlantılar kurulmuş bulunuyor. Aynı zaman dilimi içinde MİT, Jandarma, Milli Gü- venlik kurullannda en üst görevlerde bulunmuş Te- oman Koman, emeklilik sonrası Çağlar'ın şirketle- rinde önemli göreve geliyor. NTTV'de gazetecilerin kar- şısına çıktığında çetelere ilişkin hem hiçbir şey hem de çok şey söylemiş bulunuyor. Devlet yönetiminde yol yordam bilenler ile sınır tanımayanlar arasında üs- lup farkı daha bir iyice açığa çıkıyor. ÇIFTÇI DOSTU /SADULLAH usuMt TEKEL Genel Müdürü Mehmet Akbay "Yeni ortaklıklar kump yeniden yapılan- mazsa, kendiniyenilemezse, birsüre son- ra TEKEL batar" demiş. Devlet Bakanı Eyüp Aşık da sık sık aynı görüşü tekraıiı- yor. Zaten, baştan beri satış veya ortaklı- ğın tek gerekçesi "oafar/z"dan ibaret... Genel Müdür, TEKEL'in batacak nokta- ya neden geldiğini de şöyle açıklıyor: "TEKEL'in yeniden yapılanması gerek. Devlet, kamu kuruluşlanna yatınm yaptır- mıyor. Yatınm yapılmayınca, daha başlan- gıçta teknolojik açıdan geri kalıyorsunuz. Aynca kamu işletmeciliğinin güçlükleri var. Politik tayinler, torpilliler, bir yumurtanın 9 kişiye taşıttınlması... Güçlü ve etkili reklam vepromosyonyapamamakgibi birçok fak- tör." Aynı genel müdür aynca, TEKEL'in yıllık cirosunun 430 trilyon lirayı bulduğunu, 1997 yılı kânnın da 19 trilyon 200 milyar li- raya ulaştığını söylüyor. Genel müdürün verdiği bilgiye göre çalışan sayısı da 38 bin... Demek ki Devlet Bakanı Eyüp Aşık ile ge- nel müdürün "batacak" dediği TEKEL, as- lında tam bir "altın yumurtlayan tavuk..." Hem kendi trilyonlar kazanıyor, hem de devlete oluk gibi gelir sağlıyor. Bu arada ge- çimini tütünden sağlayan üç buçuk mil- yon insanımızı da sömürüye karşı koruyor. Dahası var... TEKEL'de çalışan 38 bin işçi ve memurun ekmek teknesi. 38 bin kişinin baktığı insan sayısı da 250 bin civannda... Işte... TEKEL Genel Müdürü Mehmet Akbay, böylesine dev bir kuruluşu yıkma- ya çalışan suçlunun devlet ve hükümetler oldugunu açıklamaya çalışıyor. Kaderi bir tek bakanın iki dudağı arasında olan bir ge- nel müdür daha başka ne diyebilirdi ki?.. Kafcpda TUyut özal, MesutYılmaz, Sü- Hükümetlerin Ayıbı!.. leyman Demirel, Tansu Çiller, Necmet- tin Erbakan hükümetleri TEKEL'e bir tek çivi çaktırmadılar, yatınm yaptırmadılar, teknolojiyiyenilettirmediler. Amaçlan, TE- KEL'in ekonomisini çıkmaza sokup satılma- sını sağlamaktı" diyemezdi ki... Dediği an- daişinıbitiriveriıierdi... Günah çıkarma Genel müdürün konuşması, aslındatam bir "itirafname" ve günah çıkarmadır. TE- KEL'in satılmasına karşı çıkanlarda bugü- ne kadar aynı şeyleri söylediler. Ama kim- se bu yakınmalara aldırmadı bile... 1980 yı- lından sonra işbaşına gelenler, TEKEL'İ ba- tırmak için ne gerekiyorsa yaptılar. Genel müdürün dediği gibi yatınm yapmadılar, teknolojiyi geliştirmediler. Politik tayinler yapıldı. Torpilliler korundu ve önemli ma- kamlara getirildiler. Hükümetler, TEKEL gibi "altın yumurt- layan tavuğu" neden batırmak isterler? İn- sanın inanası gelmiyor. Tüyleri diken diken oluyor. Ama gerçeklerde ortada. Eğer TE- KEL'in yaşaması ve ülke ekonomisine kat- kısı olması istenseydi, yatırımlar engellen- mezdi, teknoloji geliştirilirdi. Bugünkünden en az beş veya on kat daha fazla para ka- zanması sağlanabilirdi. Ancak o zaman TEKEL i parçalayarak yabancılaştırmak için gerekçe kalmazdı... TEKEL Genel Müdürü "Böyle giderse batar" demiş de "böyle gitmezse ne ola- cağını" söylememiş. Gerçekten bu gıdiş- le TEKEL satılsa da ortaklığa devredilse de belli bir zaman içinde batacak... Yok olup gidecek... Ancak yeni yatırımlar yapılırsa, teknoloji geliştirilirse, torpillilerin ve yar- dakçıların yerine değerii yöneticiler atanır- sa, kafa yapılan değiştirilirse TEKEL bugün- künden çok daha fazla güçlenir. Üstelik, TE- KEL'in gerekli yatınmlan yapacak gücü hâ- lâ var. 18 yıldan beri hükümetlerin bile ba- tıramadığı TEKEL, köstek yerine biraz des- tek görse, hâlâ dünyaya meydan okuya- bilir... 18 yıldan beri, iç ve dış çevrelerin çıka- nna uygun politikalan yürüten hükümetler, ama bunun ağır faturasını ödeyen ise hal- kımız... 62 miiyon insanımız... Ozal'ın, Ak- bulut'un Yılmaz'ın, Demirel'in, Çiller'in, Erbakan'ın özelleştirme adı altında devle- tin ve milletin dev kuruluşlannı satıp-sav- ma üzerine kurulan politikalan, ekonomi- mizi allak bullak etti. Ortadirek tamamen çöktü. Işsizliktehlikeli boyutlara ulaştı. Aç- lık başladı... Eski hamam, eski tas Türkiye'nin fotoğrafı doğru çekildiği za- man dehşet verici. işin daha da acı yanı, Türkiye'yi bu hale getirenlerin bir kısmı hâ- lâ işbaşında. Bir kısmı da "Onlargitsin, biz düzeltiriz" iddiasında. Türk halkı sanki de- neme tahtası. tşbaşına gelenler değişiyor ama, sistemler ve uygulamalardeğişmiyor... Eski hamam, eski tas... Hepsinin uygula- maları iç ve dış çıkar çevrelerinden yana. ANAP gidiyor, DYP ve Refah geliyor. Re- fah ve DYP gidiyor, ANAP, DSP ve DTP ge- liyor. Ama hepsinin aklı fıkri çarpık özelieş- tirmede... Özelleştirme bahanesiyle Türk ekonomisinin ve halkının canına okundu. Üreticileri ve tüketiciteri, özel sektörün sö- mürüsüne karşı koruyan dev milli kuruluş- larımız yok pahasına haraç-mezat satıldı. Devletimiz trilyonlarca lira zarara sokuldu. Nesillerimızin geleceği yabancı şirketlerin insafınaterkedildi. Herözelleştirmeninar- dından "Ekonomi düzelecek, enflasyon düşecek" dendi... Ama buna rağmen en son ay enflasyon yüzde 101 'e fırladı. Önümüz- deki aylarda daha da yükseleceği, geliş- melerden anlaşılıyor. Artık herkes kendine bir çekidüzen ver- sin... Milletin bundan sonra dayanacak gü- cü kalmadı. Masal dınlemekten de bıktı. Sa- tıp savarak özelleştirme olmaz... Daha ön- ceki yıllarda satabilmek için büyük zarar- lar ettiği ileri sürülen KlT'ler, 1997 yılında tam 500 trilyon lira kazandı. 1998 yılı prog- ramında da bir katrilyon liraya yakın kâr bek- leniyor. Demek ki KlT'lerin "kara delik" ol- duğu yolundaki iddiaların hepsi gerçek dı- şıymış... Bu nedenleelimizde kalan KlTle- ri, TEKEL'in sigara fabrikalannı ve sigara markalannı satmaktan vazgeçmeliyiz. Ye- ni yatınmlar yapılmalı ve teknoloji gelişti- rilmeli. Birkaç yıl içinde TEKEL'in de Ktrie- rin de kârlan katlanarak artacaktır. Böyle- ce Türk ekonomisi düzelecek ve insanla- rımız rahat bir nefes alacaktır. Başbakanlar, bakanlar veya genel mü- dürier ikide bir çıkıp devlet kuruluşları için "Kadrolan şişirmişler, torpilliler önemli gö- revlere atanmışlar. Bir kişilik isi 9 kişiyapı- yor. Devlet bu işi beceremez. Satmaktan başka çare yok" gibi gerekçeler ileri sür- mesinler...Çokayıp, hemdebinlereayıp... Kurumu iyi yönetemeyenler de becereme- yenler de kendileridir... Beceremediklerini itiraf ettiklerine göre, yerierini bu işleri iyi bilenlere bırakabilirier... Devletin, milletin dev kuruluşlannın ne günahı var? Şemsettin Günaltay Şubeşi hizmetinizde! Şemsettin Günaltay Şubemiz bugün açılıyor. Nesrin Ataç ve ekibi tüm bankacılık işlemleriniz için sizinie görüşmeye hazır. İKTİSAT BAIKASI Mem nuniyetle Şemsettin Günaltay Cad. Osmanlı Sitesi No: 213/1 Erenköy-lstanbul Tel: (0216) 478 40 70 Gad (2U) Î741 i u • Mnbc (İ1J) 274 T) 30 • 4>alır <212) 676 « ?3 • &ApfapL U12) 51Î 01 «0 • Birtftr (JU) 5« 5S » 012) m 14 30 • Ekud* (21Z) 238 W 18 • EralW>- (216) 368 26 82 • Bfcr (212) 7X111 5« • Sfct»»: (212) 655 8! 22 (212) 251 72 38 • laznalt (216) 467 04 10 • Mattr (212) 637 44 00 • «tac (322) 363 24 01 • AataE (312) 4P 99 80 «12) 447 58 B • .(uuhı (0242) 243 69 81 • Bom. (224) 255 70 80 • Çori* (282) 653 «3 33 • Datt: (25») 265 20 41 (122) 220 î- 80 • Gui«raq> (342) 220 7« 50 • Gdsc (262) 643 »4 20 • tanr (232) 4fc « W • k M k : (232) 330 12 00 (262) 323 1100 • lahnmnaBng: (344) 221 15 30 • JflSOt 0521222 23 00 . (aqc O32) 236 V 7» • MMMC 052) 413 T. 80
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle