18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ŞUBAT 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mecls yolsuztıığu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -TBMM'de genel kurul salonu yenileme inşaatıyla ilgili yolsuzluklan araştırmak, incelemek üzere komisyon üstüne komisyon kurulurken Başkan Hikmet Çetin'in, dönemin bürokratlannı açığa almak yerine müşavir kadrolanna alması tepkilere neden oldu. Geçen hafta genel kurulda üyeleri reddedilen TBMM Genel Kurul Salonu Yolsuzluğunu Araştırma Komisyonu'nun yeni üyeleri de bugün belirlenecek. Pmıf. Alptekin toprağa verildi • tstanbul Haber Servisi - Geçirdiğı rahatsızlık sonucu ölen Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Alptekin, dün törenle toprağa verildi. Prof. Dr. Alptekin için, uzun yıllar görev yaptığı Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu'nda bir tören düzenlendi. Marmara Üniversitesi Rektörû Prof. Dr. ömer Faruk Batırel, burada yaptığı konuşmada, Coşkun Alptekin'i ebediyete uğurlamanm üzüntüsünü yaşadıklannı söyledi. Saftye Ayla'nm mrası • tstanbul Haber Servisi - Böbrek yetmezliği nedeniyle 27 gün önce yaşamını yitiren ünlü ses sanatçısı Safiye Ayla'nın Etiler'deki villasıyla Suadiye'deki evinde, 4 milyar 651 milyon liralık özel eşyasının olduğu belirlendi. Ayla, tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfi'na bağışlamıştı. Stajeğitini merhezi • tstanbul Haber Servisi - tstanbul Barosu Staj Eğitim ve Kültür Merkezi bugün saat I8.00'deaçı!ıyor. tstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada. General Yazgan Sokak No: 19 Tünel'de bulunan bina önünde yapılacak törende protokol konuşmalannın olmayacağı müzik ve dansa yer verileceği belirtildi. Demiryolu eylemi • ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) - Demiryollannm özelleştirilmesi girişimlerine karşı 4 Aralık'ta Edirne'den yürüyüş başlatan Hilmi Çamurdan, 14 Şubat Cumartesi günü Adana Gan'nda eylemini tamamlayacağını belirtti. "Mutluyum, demiryolcuyum" diyerek Edirne'den başlattığı 1600 kilometrelik özelleştirme karşıtı yürüyüşte Ulukışla'ya ulaşan Çamurdan, "Yurdu savunmaktan ibaret olan temel görevi yerine getirmek. doğrudan doğruya ulusun kendisine, yani bizlere kaldığı için 14 Şubat'ta Adana Tren Gan'ndayız. Saat 11.30'da Türkiye'deki tüm rren istasyonlan insan zinciriyle kilitlenecek ve bir dakika tüm trenler düdük çalacak. Herkesi Adana Garfna bekliyoruz" dedi. Tf Yılmaz yanlış bilgilerle yarulbldı. Yurt Haberteri Servisi - Başbakan Me- sutYılmaz ve bazı hükümet üyelerinin "K- ziın dönemimizdefaiü meçhul cinayet yok" şeklindekı açıklamalan ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın ha- zırladığı Susurluk raporundaki, "3 Kasım 1996'dan itibaren faili meçhul cinayerJerbı- çak gibi kesfldi" sözlen gerçeği yansıtmı- yor. ANASOL-D hükümetinin göreve gel- diği 30 Haziran 1997 tarihinden bu yana Htikümetm faili meçhıdyamlgısı Başbakan'ın 'Bizim dönemimizde hiç faili meçhul olmadı' açıklamasını rakamlar yalanlıyor. ANASOL-D döneminde 21 kişi öldü, 4 kişi kayboldu başta Diyarbakır, Tunceli ve Şanlıurfa ol- mak üzere yurdun çeşitli bölgelerinde 21 faili meçhul cinayet işlenirken, kaçınlan dört kişiden de bugüne kadar haber alına- mıyor. Aynı dönemde failî meçhul saldın- larda 2 kişi de yaralandı. Cumhuriyet muhabirlerinin belirlemele- rine göre ANASOL-D hükümetinin göre- ve geldiği 30 Haziran 1997 tarihinden bu yana yurdun bazı bölgelerinde meydana gelen faili meçhul cinayetler, saldınlar ve kaçırma olaylan şöyle: 8 Temmuz 1997: Siirt'in Kurtalan ilçe- sinde kaçınlan Mecit Şengül (45) Batman Barajı yakınlannda kurşunlanmış olarak bulundu. 10 Temmuz 1997: Batman'ın Sason il- çesi Hever Köyü'nde Ahmet Arjpş'in (22) cesedi bulundu. 17Temmuz 1997: Kaleşnikoflu ve telsiz- li kışilerce kaçınlan Abdülrezzak Rinzat işkence yapılarak öldürülmüş şekilde Şır- Erbakan AlHM'ye gitmiyor ANKARA (UBA) - Ka- patılan RP'nin Genel Baş- kanı Necmettin Erbakan, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kapatma karan ile il- gili Avrupa İnsan Haklan Mahkemesı'ne (AİHM) yapmayı kararlaştırdığı başvuruyu bir süre askıya aldı. Anayasa Mahkeme- si'nin kapatma karannı açıklamasının ardından yaptığı açıklama ile dava- yı kısa süre içinde Avru- pa'ya taşıyacağını söyle- yen Erbakan, bu karannı yeniden gözden geçırdı. Bu arada RP'nin kapatıl- ması ile sonuçlanan dava- yı ortadan kaldırmak için anayasanın ve Siyasi Partı- ler Yasası'nın (SPY) bazı maddelerinin değiştirilme- sine ilişkin öneri hazırlaya- rak TBMM'de grubu bulu- nan siyasi partilere ilettı. DeğişiklikJer ile ilgili ola- rak DYP ve BBP'nin des- teğini alan Erbakan'ın ya- sa değişikliklerinin sonu- cunu gördükten sonra da- vayı Avrupa'ya taşıyacağı bildirildi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART CHP'de kurultay mücadelesi Karayalçın'm Ankara belediye başkan adaylığı gündemde; PM üyesi H. Fehmi Güneş muhalefeti birleştirme çabasmda TÜREY KÖSE ANKARA- CHP'de mart ayında başlayacak il kongreleri öncesinde parti içi mücadele büyürken: yönetime karşı muhalefet yürüten kesimlerin bütünleştirilmesi arayışlan da yoğunlaştı. Parti Meclisi (PM) üyelerinden Hasan Fehmi Güneş bu doğrultuda Samsun Milletvekili Murat Karayalçın ve lzmir Milletvekilı Aydm Girven Gürkan ile bir araya geldi, ancak bu aşamada bir sonuç alınamadı. Güneş, "Hedefûniz jerel başkaldınian Örgütieyebilmek. Yönetime karşı tHvır alînış gruplan bir araya getirmek. tl kongreleri sürecinde tekrar bir çaüşma vapmak njyetindeyiz" dedi. Bu yıl yapılacak kurultayda genel başkanlığa aday olmayı düşünmeyen Karayalçın"ın, yerel seçimlerde Ankara anakent belediye başkanlığına aday gösterileceği haberleri de kulislerde yaygınlaştı. CHP ılçe kongreleri sürerken; özellikle Adana, lzmir başta olmak üzere bazı yerlerde ciddı sorunlar yaşandı. Muhalifler yönetimin "bizipçi'' anlayışını sürdürerek kongrelere müdahale ettiğini savladılar. Mart ayında il kongrelerinin gerçekleştirilmesinirrardından, kurultay toplanacak. Kurultay tarihi henüz belirlenmedi. Kurultay tarihinin olası bir erken seçım takvimıne göre netleşeceği bildinldı. CHP kulislerinde seçim senaryolanna endeksli hesaplar yapılırken, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yerel seçimlerde Ankara anakent belediye başkanlığına aday gösterilebıleceği haberlen yaygınlaştı. Son yerel seçimlerde aday olmaması nedeniyle RP'li MeBh Gökçek'in seçildiğıni savunan bazı çevreler, Karayalçın'ın adaylığı için çaba gösteriyor. Sosyal demokrat düşünce atölyeleriyle yeni bir örgütlenme modeli uygulayan ve uzun vadeli hesaplar yapan Karayalçuı'm ise, "parti görev verirse" adaylık önerisini reddetmeyeceğı bildirildi. CHP kulislerinde, genel merkez yöneriminın "harcamak içnT Karayalçın'a tstanbul anakent belediye başkan adaylığı da önerebileceğı söylentileri yayıldı. Parti ıçi muhalefet temsilcilerinden PM üyesi Hasan Fehmi Güneş, ilçe kongrelerini değerlendirirken, "Yerel duyarbhklardan da kaynaklanan bir karşı ohışum var. Bu kcndiliğinden oluşan bir karşı tovır. Hizipci, hakstz, parti içi kuraftan çiğneyen. insanlara eşit yanşma koşullan tanımayan, sandık hileleri ile masa haşında detege saptama gibi yollara başvuran yönetimden şikâyetçüer" dedi. CHP lstanbul Milletvekili Ercan Karakaş da. ilçe kongrelerinde yönetimin tabana danışmadan kararlar almasının eleştiri konusu olduğunu söyledi. Karakaş. "Karadeniz otoyoliı konusunda eleştiriler var. İzlenen politikalar eleştirfliyor, vhrinden rahatsızlık var. Birçok ilçe kongresinde önsecim yapılması için karar tasanlan alındı. Önseçünin zonınlu oJrnası için tüzük degişikliği gerçekleştirtunesi istenrvor" dedi. nak'ın Silopi ilçesi yakınlannda bulundu. 19Temmuz 1997: Batman'ın Yakıtlı Kö- yü'nden alışveriş için Gercüş'e giden AB Uçar'ın cesedi 13 Ağustos tarihinde Mid- yat ilçesi Tafo Köyü yakınlannda bulun- du. 23 Temmuz 1997: Hakkâri'nin Şemdin- li ilçesi Bereyamı mezrasmda tarlalannda çalışan FarizArra(l 8) ile hayvanlannı ot- latan Nusret Ana (17) kimliği belirlene- meyen kişilerce silahla taranarak öldürül- dü. 30 Temmuz 1997: Diyar- bakır'ın Bağlar 5 Nisan Mahallesi'nde Halis Gü- neyü (24) uğradığı silahlı saldın sonucu öldürüldü. 31 Temmuz 1997: Van'ın Gürpınar ılçesine bağlı Sa- kallı Köyü'nde Muzaffer Sürikü (35) kimliği belir- siz kişilerce taranarak öldü- rüldü. 12 Ağustos 1997: Mar- din'e bağlı Mensuriye bel- desine bağlı Zinarsayfa Kö- yü'ne giden IVlehmet Aydın adlı taksici kimliği belirsiz kişilerce taranarak öldürül- dü. 12 Ağustos 1997: Ağ- n'nın Patnos ve Van mer- kezde kimliği belirsiz kişi- lertarafından kaçınlan K«- dir Tekel (35) ile Gani Uçar'dan bir daha haber alınamadı. 20 Ağustos 1997: Şanlı- urfa'nın Siverek ilçesi Ka- racadağ Beldesi Büyükça- vuşlu Köyü'nde hayvan ot- latan Mehmet Al (30) tara- narak öldürüldü. 20 Ektaı 1997: tstanbul Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi'nde bir kahveye yapılan saldında HA- DEP'liAKTakakiIetsma- flÇevik öldürüldü. 23 Eldm 1997: Tunce- li'nin Mazgirt ilçesinde evi taranan hemşire Alan Do- gan öldü, kızı Ezgi ile kar- deşi Orium Doğan yaralan- dı. 20 Ekfan 1997: Muğ- la'nın Bodrum ilçesinde, tdil nüfusuna kayıtli Tayyip Uzun'un cesedi bulundu. 5Arahkl997:Siirt'tegö- zaltına alındığı öne sürülen Mahmut Yıkhz'ın cesedi 5 Aralık 1997 tarihinde aile- sine teslim edıldi. 6 Ocak 1998: Diyarba- kır'ın Bağlar Beldesi Kay- nartepe Mahallesi'nde Su- at Erciyes (24) kafasına sı- kılan tek kurşunla öldürül- dü. 20 Temmuz ile 25 Ağus- tos 1997 tarihleri arasında meydana gelen olaylarda Kemal Torun Tunceli mer- kez Kopuzlar Köyü'nde, Hıdır Ulak Tunceli Çiçekli Köyü'nde, Hıdır Tekiıı Çi- çekli Köyü'nde, HıdırUçar Tunceli Aktuluk Köyü'nde ve Madum Şahin de Elma- kaşı Köyü'nde kafalanna kurşun sıkılarak öldürüldü- ler. Faüleri yakalanamadı. PKK itirafçısı Aziz Bû- yükkesmez tarafından Di- yarbakır'a çağnlan Viran- şehirli Fadıl ülukesmez ile oğlu Seyit Ulukesmez'den de üç aydır haber alınamı- yor. POLİTİKA GÜ1NLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA faıcirlik Üssü...Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. önceki ak- şam TRT-1 'de Kurtul Altuğ'un sorulannı yanrtlar- ken 'Körfez krizi' konusunda şöyle diyordu: "Saddam Hüseyin, halkını düşünse BM'ye de- netleme izni verir..." Saddam Hüseyin, gerçekten Irak halkını düşünü- yor mu? Sanınz Saddam Hüseyin, halkından çok kendisi- ni düşünüyor. Çünkü ABD, Saddam'ı devirmek is- tiyor... Budadoğaldır... ABD'nin bir planı var, onu yaşama geçirmek ama- cında. Bizce Saddam Hüseyin de bu planı az çok biliyor... ABD, Ortadoğu'da yeni bir yapılanmanın mı pe- şinde? Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, dün gaze- telerde yer alan açıklamalannda ilginç bir noktaya değinirken şöyle diyordu: "1991 'de Irak'ın bölünmesi ve Kuzey'de ABD ile Ingiltere kontrolünde bir Kürt devleti planı vardı. Olmadı. Bu amaç bugün değişmiş değil. ABD'nin binlerce ajan yetiştirmesi, daha sonra bunlan böl- geden tahliye etmesi ilginçtir. Belki Irak'ı üçe böle- cekier. Inciriik'teki keşif uçaklanndan biri 'Mecbur kaldım, silah kullandım' derse kendimizi istemeden savaşın içinde bulabilihz..." Ecevit bu düşüncelerinde haksız mı? Haklı! ABD, Incirlik Üssü'nü kullanma izni isteyecek mi yoksa istemeyecek mi? Bu sorunun da açık yanıtı şudur: "ABD, ağır bombardıman uçaklarının buradan kalkıp Irak'ı bombalamasını istemeyecektir." Bu ne demektir? Yanrt verelim: "ABD, yalnızca Incihik'ten bombardıman uçak- lan kaldınp Irak'ı bombalamayacak. Bunun için TBMM'nın izni gerekir. Ama Incin'ik'ten keşif uçak- lan kalkabilecek. Bu keşif uçaklarının tiplerine ise sı- nırlama getirilmemiş. Çatışma kurallarına ilişkin maddeler belirsiz. Aynca Incirlik, ABD için gönne, keşif, haber alma, operasyon olanaklanna sahip." ••• Prof. Dr. Erol Manisalı, "Amerika, neden Irak'ı vurmak istiyor" sorusunu yöneltirken kimi gerçek- lerin de altını çiziyor... Diyor ki: "1991-1998 döneminde Saddam, 'kuluçka dö- nemini' tamamladı, artıkonagerekyok. BirdeArap dünyasında, Amerika'ya kafa tutan adam olarak saygınlık kazanmaya başladı. Araplar, onun kuluç- kaya yatan bir tavuk olduğunu göremediler, kükre- yen biraslan sanmaya başladılar, aynen Peter Sel- lers'/n 'Kükreyen Fare' filmindeki gibi. Kuzey Irak'taki iki grup üzerinde Bağdat'ın dene- timi, son yedi yıl içinde tamamen kayboldu. Bağ- dat'tan kopup, K. Irak'ı 'Sen mi yöneteceksin yok- sa ben mi' kavgasına düştüler. Artık durum yeteri kadar olgunlaşmıştır, tabii ABD için. Saddam, saf- dışı bırakıldığında durum bugün, 1991 'den çok fark- lıdır. YaJna, bu hesaplan bozabilecek başka geliş- meler de var: Almanya, Fransa, Japonya ve ileride Çin cephesi de pek küçümsenemez. Rusya şimdi- lik ABD'ye yakın. Amerika, Saddam'ı devirirse bu tokataslında Bağdat'a değil, Avrupa veJaponya'ya atılmış bir tokat olacaktır, esas adres orasıdır." • • • Tüm bu gelişmeler olurken Milliyet gazetesinin VVashington muhabıri Yasemin Çongar'ın dünkü yazısında ABD-lrak çekişmesini irdelerken Fethul- lah Gülen'in Papa 2. Jean Paul'le Vatikan'da bu- luşması öncesi aşağıdakı cümlelere yer vermesine ne denir "ABD'de ülkenin en büyük siyasi partisini kapat- tınp, 'Şimdi sıra Nurcularda' diye sûrekli 'iç operas- yon' planlan yapan, koltuklanna halk oyuyla otur- mamış iktidar sahipleri de yok. ABD ordusu siya- setin bir numaralı aktörü değil. Devlet hem yangın çıkaran, hem su sıkan 'sahte itfaiyeciler' gibi dav- ranmıyor..." Acaba Milliyet'in muhabiri CIA'nin sesi midir ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ismail Hakkı Ka- radayı ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çe- vik Bir'e VVashington'dan 'Fethullahçılara dokun- mayın' diye mesaj gönderiyor? Yasemin Hanım, ABD'de ordunun ne yaptığını, devletin nasıl 'sahte itfaiyeci' olmadığını anlatsa, biz de aydınlanmış olacağız... Yıne Yasemin Çongar, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın sözcüsü müdür çok merak ediyoruz!.. ABD, Bülent Ecevit'in belirttiği gibi yeni bir 'Kürt devleti' peşindedir... Bu, birilkadımdır... Yani bölge haritalarının, sınırlann değiştirilmesi planının işaretidir... ABD'nin bu hesaplan ileride "Bağdat'tan döneceği" için şimdiden uygulamaya geçmek istemektedir... Gerçek bu!.. E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (cı raksnetcom Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 ÜZ YAZIIORHAN BİRGtT Bülent Ecevit'in, dört büyük gazete- nin başkent temsilcileriyle yaptığı söyle- şiyi okurken, ülkesıni Ikinci DünyaSava- sı'na sokmamak için büyük uğraş veren Ismet Inönü için söylenenleri anımsa- dım. Ingiltere, bizi rnüttefiklerie birliktecep- heye sürmek istiyordu. Başbakan Çör- çM, bu amaçla Türkiye Cumhurbaşkanı ile Mersin'in Yenice kasabasmda bir tren vagonu içinde baş başa görüşürken, karşı yönde bir istek, HrUer Almanya- sı'nın Ankara Büyükelçisi Von Papen'in bitmez tükenmez kulislerinin konusuy- du. Böyle bir savaşta kimi Türk yurttaşla- n, Oniki Ada ve Musul'u ganimet olarak görüyor, kimisi de Sovyet emperyalizmi- ni yerle bir edecek Alman ordulannın ya- nında yer alırsak "Kızılelma" yolunun açı- lacağmı söylüyordu. Yanm yüzy1 ! geçrniş olsa da zaman zaman rahmetlilnönü'nün, ülkesinı sa- vaşa sokmamakla Türkiye'ye neler kay- bettirdiğini söyteyerek suçlamalannı sür- dürenlere rastlıyoruz. Ismet Paşa, faşistlerin yenilgisini isti- yordu, ama tek bir Türk'ün bumunun ka- naması ile sonuçlanacak bir kumann oy- nanmasına da yanaşmıyordu. Bülent Ecevit, önceki günkü söyleşi- sinde, Irak'ta oynanmak istenen senar- yonun yazılı olan ve olmayan bütün yön- lerini anlatırken, bu senaryonun bizimle Havada Şahinler Dolaşırken... birlikte sahneye konmasına rıza göster- mediğı için, bazı kimseterin kendısini "Saddamcılık"\a suçlamasından da şi- kâyetçıdır. Tıpkı Mustafa Kemal ve Ismet paşa- ların Istiklal Savaşı'nda Akdeniz'in bir adırn ötesine geçmeyişlennden ve Mu- sul'u Lozan'da pazarlık konusu yapma- yışlanndan dolayı ödüncülük ile suçlan- malan gibi. Kıbns Banş Harekâtı, Ecevit'i bazı çevrelerde "şahin" olarak tanıttı. Aslın- da o olay için tam da yanlış olmayan bir tanımlamaydı bu. O günün başbakanı Ecevit olmasaydı; bu görevi yapan her kimse, başta Amerika Birteşik Devletle- ri, yedi düvele kafa tutmayı göze alacak bir denizaşın savaşı göze alabilir miydi? O günleri hükümet sözcüsü olarak ya- şamış bir politikacı olarak, ben bu soru- ya "hayır" yanıtını venrken, TBMM'nin gizli bırleşim tutanaklanna geçen kimi li- der konuşmalanna egemen olan "ABD ne diyecek" kuşkusunu da çok iyi hatır- lıyorum. Arna Kıbns'ta, Kıbnslı Türklerin soykı- nmı söz konusuydu. Ve Türkiye'nin gü- ney sahillerinin güvenliğı... Öyle bir olay- da "şahin" olmazsanız sizi avlarlar. Oysa Irak'ta oldurulmak ıstenilenlerin ilk vizyonunda, görev başında bulunan Necip Torumtay ile Kemal Yavuz pa- şalar, Turgut Özal'a nasıl bir şahinlik gö- revi ile Çankaya tepelennde kanat çırp- tınlmak istendiğini, Kanal D'nin geçen cuma günkü "Dunım" programında Gü- neri Cıvaoğlu'na anlattılar. Amerika, 1991'de Kuveyt saldırısını ileri sürerek Irak'a karşı "koalisyon güç- leri" adı altında savaş açarken de aslın- da bu ülkenin toprak bütünlüğünü par- çalamayı amaçlıyordu. O savaş sırasın- da yine Cıyaoğlu, o zaman Sabah gaze- tesinde, bir ABD'Iİ yarbaya atfen geri çe- kilecek askerlerin bırakacağı silahlann Kürtlere verileceğini yazmıştı. Irak'ın parçalanmasına, hem halkın Saddam'a karşı anlaşılmaz korkusu ya da sevgisi engef oldu, hem de kuzeyde- ki Kürtlerin, kurulacak bir devlete kimin baş olacagı yolundaki tartışmalan. Ve en başta da Silahlı Kuvvetler'imizin PKK karşısında başan sağlarken, Kuzey I- rak'ta varlıklannı duyurmalan. Ecevtt, bugün de yapılacak bir ABD saldınsının arkasında, Irak'ın toprak bü- tünlüğünün üç yeni devlet ile parçalan- ma amacının yattığını ısrarla söylüyor. Amerika kontrolünde bir Kürt devletinin oluşturulmasının ipuçlannı veriyor. Benzer ipuçlan, hareket için ABD'ye arka çıkan Almanya'nın yöneticilerinin de demeçlerinde yok mu? PKK'yı bir te- rör örgütü olarak tanımadıgını başsavcı- sına söyieten Bonn'un ikı yetkili ağzı, da- ha geçen hafta 3 Şubat'ta bırbirı ardına Türkiye'nin Kürt sorununu ve Irak ile sı- nır sorununu çözmesinı istedıler. Bu ıki yetkili ağız, Almanya Cumhurbaşkanı rterzog ve Başbakanı Kohl'den başka- sı değildir. Medyamız, resmı bir zıyaret için geçen hafta Bişkek'te bulunan Al- man Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ile ilgi- li münasebetsız sözlennedeAlman şan- sölyesi ile Ingiliz Dışişleri Bakanı'nın ay- nı yöndeki demeçlenne de gereken dik- katı ne yazık ki göstermedi. Ama kimi çevreler istedıgi kadar Ece- vit'i Saddamcı olarak nitelendırerek sin- dirmeye kalkışsınlar, o gerçeklerın altını çizmeye, hem de bu çizgilen görmek ıs- temeyenler için alabildiğınce kalınlaştır- maya devam ediyor. Dün bir bakan arkadaşı söylüyordu: "Ben bu tehlikeler karşısında kendi öz- güriüğümü kullanarak tüm düşündükle- rimi söylemek durumundayım" demiş, DSP'li kabıne arkadaşlanna. Yani, ABD'nin Türkiye'ye danışmadan sınırlanmızın hemen ötesınde ateşle oy- namasını içine sindiremedığinı. Yani, sa- vaşı ABD'liler televizyonlardan izlerken bizim canevimizden duyacağımızı. Yani Saddam geri adım atsa bile ABD'nin mutlaka vuracak kadar paranoya içinde olduğunu ve o zaman çevre kırlenmesi- nın bölgeyı Halepçe'ye döndürebilece- ğını. Ve bölgede bir Kürt devleti oluşturma hazırlıklannı. Ünlü bir sözle anlatılır, ABD ile Alman- ya'nın dış politikada işbirlığı; "ABDhap- şınrsa Almanya nezle olur" diye. ABD'nin nelere hazırlandığının ipuçla- n; geçen hafta Bişkek'in soğuk havasın- da agzını açan Almanya Cumhurbaşka- nı'nın ağzından çıkıyordu. • • • ABD saldın için tam bir ortam hazırlı- ğında. Batılı müttefikler halkası genişle- tilirken, bizim kimi devlet adamımıza Tür- kiye'nin hangı kentlerinin füze tehlikesi altında olduğunu içeren talihsiz demeç- ler verdirtiliyor. Kimi "büyüğümüz" de şahinlik görevini üstlenip savaş senaryo- lan yazıyor. Her olanakta çok konuşmayı seven kimi politikacımız da bu olay karşısında, Deniz Baykal mısali "dut yemiş bülbûl" görevini üstlenmiş. Acaba CHP Genel Başkanı böylesine önemli bir konuda ne düşünüyor? Suudi Arabıstan liderteri gibi, ABD'ye direnip üs vermeyeceğimizi mı söylesek? Yoksa, "Amerika bu, isteğini alır. Yiğit- lık bizde kalmalı" diyen şahinterimiz gi- bi teslim mi olsak? Kadın avukata küfre cezaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sıvas'ta 2 Temmuz 1993 günü 37 kişinin yakılarak öldürülmesi olayma kanşan ve idam cezasına mahkûm olan 33 sanık arasında bulunan Mevlüt Atalay, bu davanın bir oturumunda müdahil avukatlardan Şenal Sanhan'a ^ahişe" diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl hapis cezasına mahkûm oldu. Sıvas katliamı sırasında yazar Aziz Nesin' in Müslümanlan tahrik ettiği gerekçesini öne süren diğer şeriatçılar gibi Atalay da Sanhan'ın duruşma sırasında kendini "müniklerryle tahrik ettiğmT iddıa ettı. Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı Sabri Eyüp Yağa tarafından yazılan gerekçelı kararda, sanık Atalay hakkında Sıvas katliamı davasının görüldüğü duruşmada, müdahil avukatlardan Sanhan'a "fahişe" diyerek hakaret ettiği suçlamasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca dava açıldığı anımsatıldı. Duruşma savcısı Mehmet Bozkurt ile Sanhan'ın avukatı Hayriye Özdemir Ertekin. sanığin cezalandınlmasmı ıstediler. Mahkeme yargıcı 3 Şubat'taki duruşmada, suçun unsurlannın oluştuğunu belirterek. sanık Atalay 'ın 12 ay hapis cezasına çarptınlmasma karar verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle