18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1998 PAZAR HABERLER KUTLU İÂVAŞ'IN HAZIRLADICI SUSURLUK RAPORU'NUN TAM METNİ - 5 MtT devletayıbınıniçinde Mehmct Eymür - Ha/jrladığı rapor basına sızdırıldı. usurluk olayındaMİT'in deyeral- dığı görüşü \e iddiası teşkilat üsl yönetimini ciddi olarak mcitmekte- dir. Teşkilat mensuplan da haklı bir alınganlıkveüzüntüizharetmekte- dırler. Ancak kamuoyunda bu yönde oluşan kanaatın de MİT tarafından ciddiye alınmadı- ğı görülmektedir. Çünkü bu kanaatin oluşma sebebı yine MİTtir. Susurluk kazasmdan 15 dakika sonra TV'le- rin Mehmet Özbay kımlığıyle ölen şahsın Ab- dullah Çatlıolduğunu açıklaması, MİT'in ver- dıği bir haber olarak söylenmiş. yazılmış, ku- laktan kulağa fısıldanmıştır. Daha sonraki gelışmelerde MİT'in Mehmet Özbay'ın gerçek hüviyetini çok uzun süreden beri bildiği ıspatlanmıştır. Hatta Temmuz 1996'da MehmetEymiir'ün, hazıriadığı birra- pordan gazetecılerin not almasına ızin verdiği de tespit edilmiştir. Yine Mehmet Eymür'ün Yeşflkodadlı Mah- mut Yıldınm'la yaptığı görüşmelerde: Çat- lı'dan bahsettikleri, Çatlı'nın Baysa şirketinin yapacağı "petrolişi" ıçın HadiÖzean'la görüş- tüğü. Kocaelı çetesi lideri olan Hadi Özcan'ın belediye başkanını öldürmeye karar verdiği, Emniyet Müdürü Affan Bey'in Hadi Özcan'ın artık teslim olması gerektiğini söylediginı ve karşıhkh bılgilendirme için sayısız görüşme- ler yaptıklan bılinmektedir. MİT Müsteşan'nın bilgisine ancak Aralık 1997'de sunulan Ekim 1996 tarihli bir görüş- me notunda. MİT elemanlarından Duran FV rat'ın Fatih Bucak'la yaptığı bir görüşmede. Ömer Liitfü Topal'ı polislerin öldürdüğünün ıddıa edildiği kayıtlidır. Yine Mehmet Eymür ve grubu. Mehmet Ali Yaprak'ın kaçınlışında araçta parmak izi bu- JITEM unutulmaz bir gerçek" • ^ ^ ^ oğu ve Güneydoğu Ana- m ^ dolu. Asayiş Kolordu- m I su'nun kontrolündedir. m M Tetörün askeri mücadele • * ^ yönü ilgi, bilgi ve yetki alanımız dışındadır. Ama bölgede cere- yan eden olayian da jandarmadan ba- ğımsız bir şekilde ele almanın mümkün olmadığı bir gerçektir. Susurluk olayı bir trafık kazası olmadığı, Ankara mer- kezli bir dizi oluşturduğu cihetle. kan- şıklığın had safhada olduğu OHAL yö- resi ve yörede bulunan görevlilerin dik- kate alınmaması ciddi bir eksıklik olur- du. Jandarma Genel Komutanhğı reddet- se de JÎTEM'in varlığı unutulabilir bir gerçek değildir. JÎTEM kaldınlmış, tasfiye edilmiş, personeli başka birimlerde görevlendi- rilmiş, evraklan arşive gönderilmiş ola- bilir. Ama JtTEM'de görev yapan pek çok görevli hayattadır. Aynca JlTEM'in mevcudiyeti bir kusur da oluşturma- maktadır. Aslında JİTEM bir ihtiyaçtan doğmuştur. Korucular ve itirafçılar, PKK ile mü- cadelede ilk dönemde güvenlik kuvvet- lerine büyük kolaylıklar sağlayarak et- kili görev yapmışlardır. Bu durum gü-K "veıdik kuvvetlertrmr ^emfıatrilrn'İrttK' mıştır. >«''.=) >•»• ^ Özel timlerin kjrsal kesımde yetkili. etkili ve serbestçe hareket edebilmeleri giderek görev dışı davranışlara yönel- melerini ve içlerinde suç işleyenleri hoş- görii ile karşılama egilimlerinı artırmış- tır. JlTEM'in çalısmaları Özel timlerin sevk ve idaresini koor- dine etmek için Jandarma içmde JİTEM olarak adlandınlan grubun faaliyete ge- çirildiği görülmüştür. JtTEM bölgede etkili çalışmalar yap- mıştır. Bunlann çoğundan da mahalli jandarma birliklerinin dahi haberi oî- mamıştır. Zaman içinde, JtTEM bünyesinde gö- rev alan sivil ve askeri şahıslann faali- yetleri yörede dikkati çekeThale gelmiş- tir. Bünyesinde çok miktarda korucu ve itirafçı bulunması sebebiyle ferdi suç oranı yükselmiştir. Bölgeden zaman içinde aynlanbu un- surlar, faaliyetlerine uygun ortamlarda devam etmişlerdir. Bu gruptan iki kişi kamuoyunda ola- ğanüstü tamnmıştır. Birisi, Binbaşı A. Cem Ersever, diğen Mahmut Yıldınm -Yeşil-'dir. Cem Ersever Cem E^ever, kısaca JtTEM olarak anılan Jandarnta Genel Komutanlığı'nın Güneydoğu Anadolu'daki istihbarat bi- riminin kurucusu ve uzun süre yöneti- cisi olan bir jandarma subayıdır. Mart 1993'te istifa etmiştir. Ersever, Güneydoğu Anadolu'da uzun süren görevi esnasında PKK ile yapılan gerilla ve istihbarat çalışmalâ- nnm tümünde yer almıştır. Silahlı çatış- malara bizzat girmiş, tüm faaliyetleri yönetmış. PKK'ye karşı ve yandaş olan kişi ve gnıplarla irtibatlar kurmuş. bü- tün bunlan tam yetkiyle ve komutanlı- ğa doğrudan bağlı olarak yürütmüştür. Subay ve istihbarat sorumlusu olarak bölgedeki tüm faaliyetlerin ya içinde bulunmuş ya da içeriği hakkmda bilgi sahibi olmuştur. Ersever, önceleri norrnal birjandarma subayı olarak görev yapmış. sonralan çok önemli yetkilerle donarıldığı için tüm kuruluşlar ve yöredeki gayri kanu- ni gruplarla ilişkiler geliştirmiştir. tliş- kilen sınır ötesine de taşmış. IKDP li- deri Barzani ve KYB lideri Talabani arasında sürekli olarak Barzani'ye yakın olmuş, ancak her ikisinin Ankara'yla ilişki kurnıasında etkili rol oynamıştır. Emekli oldulctan sonra Kerküklü olması sebebiyle Iraklı Türkmenlerle de yakın ilişkiîeri vardır. farak istihbarat servisi ile de irtibat icin- de olrhuştuı'. Bti illşfcnin bölgede görev 1976 yıllanndan itibaren başla- dığını kendisi de reddetmemiş, irtibatı PKK ile mücadeleye bağlamıştır. Sık sık gittiği Kuzey Irak'ta îngiîiz ve ABD is- tihbarat gruplany la da irtibatı hep düşü- nülmüştür. Emekli olduktan sonra bir tepki içine girmiş, PKK ile mücadelede aksakhk. eksikUk ve yetersizlik olarak belirledi- ği hususlarda kamuoyu oluşturma faali- yetlerine başlamışbr. Tempo deTgisi. Aydınhk, Tercüman ve Daily News ga- zetelerinde röportajlan ve açtklamalan yayımlanmıştır. Bu arada, IKDP'nin Ankara temsilci- si Hayrullah Salih ten partinin büro ola- rak kullandığı daireyi kiralamış (veya kullanmış) ve bir siyasi dergi çıkarma hazırhklanna başlamış, Ahmet Aydın adıyla iki kitap yazmış, Tempo dergisin- deki açıklamaları sebebiyle aleyhinde askeri mahkemede dava açılmıştiT. Er- sever bölgeye ve Kürt problemine iliş- kin çeşitli görüşleri yanında Jandarma Genel Komutanlığı'nm ve Asayiş Ko- lordu Komutanlığı'nın atama, çalışma tarzı ve icraatlann] aynntılı şekilde eleş- tiren açıklamalarda bulunmuştur. Ancak gelişmelerbekledigi yönde ol- mamış, destek görmemiş, Silahlı Kuv- vetler tepki göstermiş, mali yönden ve güvenlik açısından sıkıntıya girmişttr. Cem Ersever'in öldürülmesi ise halen Öldürükn Binbaşı Cem Ersever JİTEM'i Güneydoğu'da örgürlemişti. faili meçhul olaylar arasındadır. MÎT'e göre: Hanefi Ava. •'Mahmut Yüdınm'ı çağırarak gerekli yerlerle görüştüğünü söyle>< erek son dönemdeki faaliyerJerin- d«ı ötürü Cem Ersever'in ortadan kal- dıruması gerektiğini bildirraiş, dahason- ra Mustafa Deniz ve Neval Boz'a (sev- gilisi, kansı) yöneterek onlann işbiriiği- ni sağlamış. onlar da Avcı'mn talimatıy- laCem Ersever'iinfazgnıbuna teslim et- mişlerdir." Aydınlık dergisi Ersever'in öldürülü- şünü kendi mantığı içinde bir yere yer- leştirmekte ve "Kasım 1994'te, uyuş^u- rucu trafiğinin elemam ve tanığı olması sebebîyle, Abdullah Çadı ve ekibi tara- fından Başbakanlıkpoligonundasorgu- landı \e arkadaşlan Mustafa Deniz ve Neval Boz ik birlikte öldürüldü" şeklin- de açıklamalaryapmaktadu. MİT'in açıklamaları gerçeklerden uzaktir. Mantıklı ve tutarlı açıklamayı ise -ne- dense MÎT'in sürekli olarak itham etti- ği- Hanefı A\cı yapmıştır. Avcı. TBMM Susurluk Komisyo- nu'na 4.2.1997 tarihinde yaptığı açıkla- mada, "Gümriik Müdürü Ali Balkan Metel'inşoförü (jandarma elemanrtKe- mal Uzuner'in evinde Ctm'in arşivinm muhafa/a edikJigini. jandarmanın Ke- mal'in evindeki malzemelcri, arşM aldı- ğını, Kcmal'le randevulaşan ErseverM >akaladığını,eve geJenMustafa Denizve Neval Boz'u da ele geçirdiğini" anlat- maktadır. Sorgulamayı yapanlar arasında Mah- mut Yıldmm'ın (Yeşil) olduğu iddiası yaygındır. MlT de sonunda mantıklı bir izah yapmakta ve "Ersev'er ve arkadaşlarının teröristkrin hareket tarzı konusunda çok tecrübeu, kendi güveıtlikleri > önün- den de çok dikkatti okluklan biHnmek- tedir. Buna rağmen herhangi bir müca- dek emaresi olmadan cina>eti işleyen- lerce ele geçirUmiş olmalan dikkati çek- mektedir. Bu durum Erse\er ve arka- daşlaruun kendikri açısından güveni- lır" sa>dıklan kişikrce ve\a bunlann ara- cuığı Üeyakalarumş olduklan ihtimaline kuvv'et kazandırmaktadır* demektedır. Eylemin gerçekleşme biçimi, her üçünün fiziki bir zorlanmaya maruz kal- mamalan, cinayette PKK ihtimalini yok etmektedir. PKK'nin çok şey bilen bu kişileri "konuşturroadanv öldürmesi beklenemez. Basının, devlet içinde bir hesaplaşma olduğu veyadevletin çok etkili görevler- de bulunanlan dahi koruyamadığı veya kolayca feda ettiği kanaatine yol açan yaymlannı dabu vesileyle doğrulukpa- yı olan yorumlar olarak kabul etmek ya- nıltıcı değildir. Bırçok polıs gorevlisi "Cemv ın öldürülmesim değiU son za- manlardaki faaliyetleri dolayısnla sor- gulanacağmı, korkutulacağını tahmin ediyorduk" ifadesiyle olaya işık tutmuş- lardır. lunan (Drej AH grubundan) Müfit Sement'in kurtanlması için Yaprak grubuşla görüşmek- te, hatta Müfit Sement MÎT'te EymüT'ün tele- fonuyla Yaprak'ın yetkili adamıyla müzakere ve pazarlık yürütmektedir. Görüşmenin deta- yı ülke için hüzün vencıdir. Yaprak çetesinm yetkilisi. "mütecaviz ve tehditkâr bir edayla, Eymür'esöz\erdiklerini polisvs'nin işiolama- yacağuu, kendilerinin sö/Jerini tutacaklan. ken- dibölgelerînde sadecekendilerininhâkimoldu- gunu" belirtir bir tarzda konuşmaktadır. MİT yetkilileri bu rezalete katlanmakta. Yaprak'ın telefonlannı dinleyen polis ise ses çı- karmamakla bu devlet ayıbının içinde yer al- maktadır. Yeşil'in nasıl birkişilik olduğu: etrafinatop- ladığı itirafçılarla haraç, gasp. haneye tecavüz, ırza tecavüz, soygun. öldürme. işkence. adam kaçırma vb. gibi çeşitli olaylann faili olduğu bilinırken. kamu otoritele- rinin kendisiyle işbirliği yapmaya devam etmesini izah etmek güçleşmektedir. MlT gibı saygınbirkuru- luşun. saygın olmayan kişi- leri de kullanmasını anla- mak elbette mümkündür. Ancak samimiyet ve işbirli- ğine varan yakınlığın izahı gerekir. MİT'in hangi yurtdışı proje veya eylem olursa ol- sun Yeşil'i birkaç defa kul- lanması kabul edilebilir ni- telikte bir uygulama ola- maz. Çünkü Yeşil'in Özel İstihbarat Dairesi'yle ilişki- si teşkilata saygı, k'orku. bo- yun eğme ölçeğinde değıl, samimiyet noktasındadır. OHAL bölgesınde Asa- yiş Kolordusu'nun gözü önünde akla gelebilecek her türlü rezaletin yapılması ne kadar vahimse. merkezi hü- kümette Yeşirin Ziraat Bankası Heykel Şubesi'nde Ahmet Demir adına açtırdı- ğı hesabı haraç toplamak için kullanması da o kadar vahimdır. Bu hesabın mevcudiyeti, devlet arşivindekı bilgiler- den öğrenilmiştir. Eroın ka- çakçılannın dahi bu hesaba para yatırması, Yeşil'in "ytİHH yememek'' mantığı ile birlikte değerlendirildi- ğinde akla bir tek sual gel- mektedir; Yeşil kimlerle or- taktı? Kimlerle paylaşıyor- du? Cevap mantıklı ve kısa olacaktır. kendisini kimler koruyor. kimler kolluyor ise... Antalya'daMeonGü- neş (Sakalh Hacı), Anka- ra'da Yletin Atmaca. Ahmet Demir adıyla icrayı faaliyet eden Yeşil hem polısin hem MtT'in; varhğını, faaliyet- lerini bildiği birkişidir. Her iki taraf Yeşil'i takip eder, telefonlannı dinlerken kar- şı tarafın irtibatlannı -iste- mese de- tespit etmiş ol- maktadır. Devletin güvenlik teşkilatian. olayian ve irti- batlan bümekte. TCK'ye göre suç teşkil eden fiüleri tespit etmekte ve... susmak- tadır. Susurluk olayı da işte budur. Devlet sustuğu için de meydan çetelere terk edil- mektedir. Her şeyden haberdar olan MİT'e, 150 bin kişilik ve asayişten sorumlu polise rağmen. etrafma 15-20 kişi toplamış kabadayılara yap- tıklannın hesabını sormak mümkün olamamıştır. Kurumlar kendilerini in- kâr ederek sonunda bir kamyona çarpmışlardır. SÜRECEK WFI$NOKTAS11 ORAL ÇALIŞLAR Susurtuk üzerine rapor yazan ve yazdıranlara soruyoruz: Abdi Ipek- çi'nin katillen nerede? Uğur Mum- cu, çok önceden katilleri ortaya çı- karmış ve adresi göstermişti. Susurluk kazasıyla, Uğur'un yaz- dıkları iyice ete kemiğe büründü ve netlik kazandı. Sonra ne oldu? Ipekçi'nin öldü- rülmesi, hükümet raporiarına bile girmeyen tarihi bir olay haline dö- nüştürüldü. Bugün Abdi Ipekçi'nin öldürül- mesinin 19. yıldönümü. Türkiye'yi yıllardır yönetenler ülkemizin en önemli gazetecilerinden birinin ka- tillerini bulmak gayreti içinde değil- ler. Aslında katillerin kimler olduğu- nu herkes biliyor. Mesut Yılmaz da biliyor, raporu yazan Kutlu Savaş da... Katiller de, kendilerinin bilindiği- ni biliyorlar. Rahat rahat, Merce- desler içinde, "vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü"nün kahra- manlan olarak ortahkta dolaşıyoriar. Bütün sorun, onlan bu cinayete Abdi Ipekçi'nin Katilleri Nerede? sevk eden güçlerin, hâlâ işbaşında olmasından kaynaklanıyor. ipekçi'nin öldürüldüğü koşulları yeniden gözden geçirdiğimizde şu manzara ile karşılaşıyoruz: Türkiye, bir iç savaş zorlamasıy- la bir askeri darbeye adım adım iti- liyordu. Sokaklardaki kanlı çatışmalar, yurttaşlar arasında "Biran önce as- ker gelsin de kurtulalım" dedirte- cek bir hava yaratıyordu. Ülkemizin önde gelen aydınlan, ülkücü katiller tarafından sokakor- talannda birer birer öldürülüyordu. Kahramanmaraş ve Çorum'da kit- le kırımları yaşanıyordu. ipekçi, iç çatışmaya karşı iç uz- laşmayı savunuyor, o günün iki bü- yük partisi CHP ile AP arasında bir işbirliğiyle bu sürecin önüne geçi- leceğini vurguluyordu. Onun öldürülmesi, bu tür umut- ların toptan yitirileceği bir zemin ya- rattı. ipekçi öldürüldüğünde, her- kes artık ok yaydan çıktı diye dü- şündü. Büyük bir umutsuzluk bü- tün topluma yayıldı. Cinayeti işle- yenler amaçlanna ulaşmış oldular. Peki Abdi İpekçi neden öldürül- dü? Bu cinayeti örgütleyenlerin te- mel hedefleri nelerdi? • •• Bu sorunun cevabı Susurluk ka- zasıyla birlikte büyük ölçüde orta- ya çıktı. 12 Eylül'ün hemen ardın- dan ipekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca o koşullarda Maitepe Askeri Cezaevi'nden elini kolunu sallaya- rak çıktı. Suç ortakları onu aldılar, sakladılar ve Avrupa'ya yolladılar. Ardından kendileri de devletin sağ- ladığı yeşil pasaportlarla yurtdışına çıktılar. Gelin dendiğinde yeniden geldiler ve cinayet işlemeye devam ettiler. MİT'çi Korkut Eken, Abdullah Çatlı ve arkadaşlannı 12 Eylül'den önce de kullandıklarını Susurluk Komisyonu'na açıkladı. Eken, İpekçi cinayetinin örgütçü- sü Çatlı'yı MİT'in kullandığını itiraf etti. O zaman "Ipekçi'yi kim öldürttü" sorusunun cevabı da açık: Türki- ye'yi askeri darbeye sürüklemek is- teyen devlet içindeki güçler. Bunu Korkut Eken'e sormak ve cevabını buradan yürüyerek bul- mak gerek. Peki Türkiye neden askeri dar- beye sürüklenmek istendi? Bunun cevabmın da, 1977 seçimlerinin so- nuçları oldugunu düşünüyorum. CHP'nin 1977'de yüzde 41.8 oy almasının bir dönüm noktası oldu- ğu, o zamanki olaylara uzaktan ba- kınca daha iyi anlaşılıyor. CHP'nin oylannı bu kadar yük- seltmesi devletin geleneksel bütün kurumlarını sarsmış, esen sol rüz- gâr Türkiye'nin Batı kampı içinde- ki yerini tarttşılır hale getirmişti. ABD'nin o dönemde büyük bir gerileme içine girmesi ve Sovyetler Birliği'nin yaptığı ataklar, "Acaba Türkiye de mi kamp değişiirecek" sorusunu gündeme getirmişti. Türkiye'nin henüz ortaya çıkanla- mayan "G/adVo"su harekete geçti. Ülkücüleri iç gerilimi arttıracak ci- nayet ve katliamlar için seferber et- ti. Onları korudu, kolladı, pasaport- lar verdi. Türkiye 12 Eylül'e bu şekilde adım adım götürüldü. Gladio görevini yapmış, solu eze- rek bir daha uzun süre kendisine gelemeyeceği darbeleri indirmişti. İpekçi'nin katillerini kimler yön- lendirdi? Bu sorunun cevabı 12 Eylül as- keri darbesinin nasıl ve kimler tara- fından adım adım hazırlandığı so- rusuna verilecek cevapta aranma- lı. Katiller ve darbeciler aynı senar- yonun bir parçasıydılar. İpekçi cinayetinin izleri, bugünü aydmlatacak bütün ilişkiîeri içinde taşıyor. Öldürüluşünün 8. yıtı Aksoy, aradan geçen yıllara karşın unutulmadı. ^Devlet Aksoy 9 a sahip çıkmadı' (Cumhuri- yet Bürosu) - Uğradığı si- lahlı saldın sonucu 8 \ıl önce öldürülen demokrasi şehidi Prof Dr. Muam- mer Akso>. mezarı başın- da karanfillerle anıldı. Aradan geçen 8 yılboyun- ca katilleri bulunamayan Aksoy. "En bü>ük ölüm unutulmaknr'' sloganıyla anılırken. Türkiye'nin ka- ranlık bir kadere sürüklen- memesı için devletin tüm faili meçhul cinayetleri aydınlatması istendi. Ulusal petrol davasımn ödünsüz sa\unucusu. ay- dmlanmacı yazar .\ksoy çeşitli tarihlerde görev yaptığı sıvil toplum örgüt- lerinin temsilcileri tarafın- dan mezan başında yapı- lan konuşmalarla anıldı. Mezannda mumlar yakı- lan Aksoy'un anma töre- nıne eşı UlkeAkso> veço- cuklan Işık Aksoy. Bann Aksoy da kattldı. 'Onu unutmadık' CHP Grup Başkanveki- li Önder Sa>. laık-de\ rim- ci, coşkulu-ödünsüz Ata- rürkçü Aksoy'un uğradığı alçakça saldınnın acısmın hâlâ yüreklerde oldugunu vurguladı. Çok uzun yıl- lar dostluğunu paylaştığı Aksoy "u mezan başında anmanm kendisine derin acı verdiğini söyleyen Sav, "Onu unurmadık" dedi. Sav. 1961 Anayasası'nın oluşumunda bü\ük uğraş veren, yabancı petrol şir- ketlerine karşı savaşan. öğretmen hareketinin ön- cüsü Muammer Aksoy'un arkasında lekesiz bir mi- ras bıraktığına işaret etti. Aksoy'un tek suçunun ödünsüz bir Atatürkçü v e laik devrimci olmasından kaynaklandığını belirten Sav, "Ne var ki devleti için yaşamını orta>a kovan \k- soy'a, devlet sahip çıkma- dı.Bu nedenledeacinuz\e öfkemiz dinmiyor" dedı Sa\, Aksoy'un Türki- ye'de kolay yetişmeyecek aydmlardan biri oldugunu belirtirken "Ancak bilek- lerinde faili meçhul cina- \«tkrin kan izleri olanlar, onu aramudan çekip aldı. Fakat biz Akso\'u öldüren ya da öldürenlerden hic a- ma hiç korkmuyoruz. Çagdaş laik de\let'ilkele- rinden hiç taviz \-ermeye- ceğimize onun mezan ba- şında yemin ederinT diye konuşru Çahşmaktan yılmavan Aksoy'un laik-demokra- tik devletin yılmaz sa\u- mıcusu olduğuna dıkkat çeken Sa\. "Acımız bü- yük. Muammer Aksoy 'un katilleri hâlâ bulunamadı. Ancak bu cinayet aydın- landığında rahat edebili- riz. Asıl ölüm unutulmak- ûr. Ancak bizler Aksoy'u unutmadık" dedı. Mülkiyelikr Birliği Başkanı Alper Aktan. Atatürk'ü en iyi anlayan yurtseverlerin başında ge- len ve gerçek Kemalıst vo- rumlarla Türkıye'yı ay- dınlatan Muammer Ak- sov'un katillennın hâlâ bulunamamasına tepki gösterdi. Akso\ un "insanımsı yarahklarca" öldürüldü- ğünü belirten Aktan. "On- lan insan olarak tanımla- yamıyorum" diye konuş- tu. Aktan. Türkiye'nin dev let içinde anayasal çer- çeve dışında oluşmuş. atanmış güçlerce çizılen karanhk bir kadere sürük- lendiğıhi vurgulayarak "Ancak bu karanhğı boğ- mak için çaba harcayaca- ğız* dedi. Öte vandan yazarımız Uğur Mumcu "Adalet >e Demokrasi Haftasrnın son gününde Batıkcnt'te düzenlenen törenlerle anıldı. Batıkent Demokra- si Platformu'nca düzenle- nen etkınlık kapsamında, Mumcu"nun dostları Ve- dat Daloka> Parkı'nda bir .ataya^jeldi^Ugur Mumcu Anıtı"na vürüyen toplu- luk. "Lğurlar ölmez" "tnadına hepimu birer Uğuruz" sloganları attı. ADD Batıkent Şube Başkanı Aydemir Ceylao, anıtta yaptığı konuşmada. Atatürk dc%rimlerını bir bayrak ve meşale yapan Mumcu"nun düşüncelen- nin ölmedığını v urgulay a- rak "Mumcu bir kere öl- dü. Oysa düşünceleri her 24 Ocak'ta onu kaneden sistcmi vetenkçileri sorgu- layacak" dedı. Mumcu gı- bı düşünmemn b\raynca- lık olmaması gerektiğini belirten Ceylan. "Toplu- mumu/un çoğunluğu için kabul edilebilir. gözle gö- rülür başanlara ulaştığı- muda Uğur Mumcu'nun ölünıü, ölümsüzlüğünün aynntısı olacaktır" diye konuştu. Batıkent'tekı anma tö- renı Kent-Koop Kültür Merkezi'ndeki şıir \ e mü- zik dınletisının ardından L'ğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Yakfı (um:ag) tarafından düzenlenen si- nev ızyon göstensıyle so- naerdı. Katledilişinin 19. yıiı Gazeteci Abdi ipekçi anılıyor İstanbul Haber Servisi - Milliyet Gazetesı Genel Yayın Yönetmeni ve Baş- yazan Abdi İpekçi öldü- rüluşünün 19. yılında çe- şitli etkınliklerle anılıyor. 1 Şubat 1979"da gaze- teden ev ine giderken ara- basının içinde uğradığı silahlı saldın sonucu öl- dürülen Abdi tpekçi bu- gün anılıyor. İpekçi için bugün ilkönce Zıncırli- kuyu'dakı mezan başın- da bir anma törenı yapı- lacak. Türkiye Gazeteci- ler Cemıyetı Başkanı Na- U Güreli'nın de katılaca- ğı tören saat 11 .OO'de baş- layacak. Banş Partisi İs- tanbul tl Örgütü de saat 14.00'te Abdi İpekçi'nin öldürüldüğü \erde bir tö- ren düzenleyecek. İpekçi suikastının sanı- ğı olarak Mehmet Ali Ağca olaydan 5 ay sonra yakalanmıştı. Yaklaşık 4 ay sonra Maitepe Askeri Cezaevi'nden kaçınlan Ağca, 1981 yılında Papa II. Jean Paul'e suikast dü- zenlediği için ömürboyu hapse mahkûm oldu. Abdi İpekçi kimdir? 1929 vılında İstan- bul'da dogan Abdi İpek- çi, Galatasaray Lısesi'ni bitirdi. Yeni Sabah v e Ye- ni İstanbul gazetelerinde muhabirlık \e sekreter- lik, İstanbul Ekspres ga- zetesınde ise yazı işlen müdürlüğâ yaptı. 1954 yılından ıtıbaren Milliyet gazetesinde genel yayın yönetmeni ve başyazar olarak çalışmay a başladı. Gazeteciler Cemiyeti ve Gazeteciler Sendika- sı'ndan ödülleri bulunan İpekçi. İsıanbul Gazete- ciler Cemyetı ve Ulusla- rarası Basın Enstitüsü İkınci Baskanlığı, Basın Şeref Divinı Genel Sek- reterligi görevlerinde bu- lundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle