Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1998 PAZAR
HABERLER
KUTLU İÂVAŞ'IN HAZIRLADICI SUSURLUK RAPORU'NUN TAM METNİ - 5
MtT devletayıbınıniçinde
Mehmct Eymür - Ha/jrladığı rapor basına sızdırıldı.
usurluk olayındaMİT'in deyeral-
dığı görüşü \e iddiası teşkilat üsl
yönetimini ciddi olarak mcitmekte-
dir. Teşkilat mensuplan da haklı bir
alınganlıkveüzüntüizharetmekte-
dırler. Ancak kamuoyunda bu yönde oluşan
kanaatın de MİT tarafından ciddiye alınmadı-
ğı görülmektedir. Çünkü bu kanaatin oluşma
sebebı yine MİTtir.
Susurluk kazasmdan 15 dakika sonra TV'le-
rin Mehmet Özbay kımlığıyle ölen şahsın Ab-
dullah Çatlıolduğunu açıklaması, MİT'in ver-
dıği bir haber olarak söylenmiş. yazılmış, ku-
laktan kulağa fısıldanmıştır.
Daha sonraki gelışmelerde MİT'in Mehmet
Özbay'ın gerçek hüviyetini çok uzun süreden
beri bildiği ıspatlanmıştır. Hatta Temmuz
1996'da MehmetEymiir'ün, hazıriadığı birra-
pordan gazetecılerin not almasına ızin verdiği
de tespit edilmiştir.
Yine Mehmet Eymür'ün Yeşflkodadlı Mah-
mut Yıldınm'la yaptığı görüşmelerde: Çat-
lı'dan bahsettikleri, Çatlı'nın Baysa şirketinin
yapacağı "petrolişi" ıçın HadiÖzean'la görüş-
tüğü. Kocaelı çetesi lideri olan Hadi Özcan'ın
belediye başkanını öldürmeye karar verdiği,
Emniyet Müdürü Affan Bey'in Hadi Özcan'ın
artık teslim olması gerektiğini söylediginı ve
karşıhkh bılgilendirme için sayısız görüşme-
ler yaptıklan bılinmektedir.
MİT Müsteşan'nın bilgisine ancak Aralık
1997'de sunulan Ekim 1996 tarihli bir görüş-
me notunda. MİT elemanlarından Duran FV
rat'ın Fatih Bucak'la yaptığı bir görüşmede.
Ömer Liitfü Topal'ı polislerin öldürdüğünün
ıddıa edildiği kayıtlidır.
Yine Mehmet Eymür ve grubu. Mehmet Ali
Yaprak'ın kaçınlışında araçta parmak izi bu-
JITEM unutulmaz bir gerçek" • ^ ^ ^ oğu ve Güneydoğu Ana-
m ^ dolu. Asayiş Kolordu-
m I su'nun kontrolündedir.
m M Tetörün askeri mücadele
• * ^ yönü ilgi, bilgi ve yetki
alanımız dışındadır. Ama bölgede cere-
yan eden olayian da jandarmadan ba-
ğımsız bir şekilde ele almanın mümkün
olmadığı bir gerçektir. Susurluk olayı
bir trafık kazası olmadığı, Ankara mer-
kezli bir dizi oluşturduğu cihetle. kan-
şıklığın had safhada olduğu OHAL yö-
resi ve yörede bulunan görevlilerin dik-
kate alınmaması ciddi bir eksıklik olur-
du.
Jandarma Genel Komutanhğı reddet-
se de JÎTEM'in varlığı unutulabilir bir
gerçek değildir.
JÎTEM kaldınlmış, tasfiye edilmiş,
personeli başka birimlerde görevlendi-
rilmiş, evraklan arşive gönderilmiş ola-
bilir. Ama JtTEM'de görev yapan pek
çok görevli hayattadır. Aynca JlTEM'in
mevcudiyeti bir kusur da oluşturma-
maktadır. Aslında JİTEM bir ihtiyaçtan
doğmuştur.
Korucular ve itirafçılar, PKK ile mü-
cadelede ilk dönemde güvenlik kuvvet-
lerine büyük kolaylıklar sağlayarak et-
kili görev yapmışlardır. Bu durum gü-K
"veıdik kuvvetlertrmr ^emfıatrilrn'İrttK'
mıştır. >«''.=) >•»• ^
Özel timlerin kjrsal kesımde yetkili.
etkili ve serbestçe hareket edebilmeleri
giderek görev dışı davranışlara yönel-
melerini ve içlerinde suç işleyenleri hoş-
görii ile karşılama egilimlerinı artırmış-
tır.
JlTEM'in çalısmaları
Özel timlerin sevk ve idaresini koor-
dine etmek için Jandarma içmde JİTEM
olarak adlandınlan grubun faaliyete ge-
çirildiği görülmüştür.
JtTEM bölgede etkili çalışmalar yap-
mıştır. Bunlann çoğundan da mahalli
jandarma birliklerinin dahi haberi oî-
mamıştır.
Zaman içinde, JtTEM bünyesinde gö-
rev alan sivil ve askeri şahıslann faali-
yetleri yörede dikkati çekeThale gelmiş-
tir. Bünyesinde çok miktarda korucu ve
itirafçı bulunması sebebiyle ferdi suç
oranı yükselmiştir.
Bölgeden zaman içinde aynlanbu un-
surlar, faaliyetlerine uygun ortamlarda
devam etmişlerdir.
Bu gruptan iki kişi kamuoyunda ola-
ğanüstü tamnmıştır. Birisi, Binbaşı A.
Cem Ersever, diğen Mahmut Yıldınm
-Yeşil-'dir.
Cem Ersever
Cem E^ever, kısaca JtTEM olarak
anılan Jandarnta Genel Komutanlığı'nın
Güneydoğu Anadolu'daki istihbarat bi-
riminin kurucusu ve uzun süre yöneti-
cisi olan bir jandarma subayıdır. Mart
1993'te istifa etmiştir.
Ersever, Güneydoğu Anadolu'da
uzun süren görevi esnasında PKK ile
yapılan gerilla ve istihbarat çalışmalâ-
nnm tümünde yer almıştır. Silahlı çatış-
malara bizzat girmiş, tüm faaliyetleri
yönetmış. PKK'ye karşı ve yandaş olan
kişi ve gnıplarla irtibatlar kurmuş. bü-
tün bunlan tam yetkiyle ve komutanlı-
ğa doğrudan bağlı olarak yürütmüştür.
Subay ve istihbarat sorumlusu olarak
bölgedeki tüm faaliyetlerin ya içinde
bulunmuş ya da içeriği hakkmda bilgi
sahibi olmuştur.
Ersever, önceleri norrnal birjandarma
subayı olarak görev yapmış. sonralan
çok önemli yetkilerle donarıldığı için
tüm kuruluşlar ve yöredeki gayri kanu-
ni gruplarla ilişkiler geliştirmiştir. tliş-
kilen sınır ötesine de taşmış. IKDP li-
deri Barzani ve KYB lideri Talabani
arasında sürekli olarak Barzani'ye yakın
olmuş, ancak her ikisinin Ankara'yla
ilişki kurnıasında etkili rol oynamıştır.
Emekli oldulctan sonra
Kerküklü olması sebebiyle Iraklı
Türkmenlerle de yakın ilişkiîeri vardır.
farak istihbarat servisi ile de irtibat icin-
de olrhuştuı'. Bti illşfcnin bölgede görev
1976 yıllanndan itibaren başla-
dığını kendisi de reddetmemiş, irtibatı
PKK ile mücadeleye bağlamıştır. Sık sık
gittiği Kuzey Irak'ta îngiîiz ve ABD is-
tihbarat gruplany la da irtibatı hep düşü-
nülmüştür.
Emekli olduktan sonra bir tepki içine
girmiş, PKK ile mücadelede aksakhk.
eksikUk ve yetersizlik olarak belirledi-
ği hususlarda kamuoyu oluşturma faali-
yetlerine başlamışbr. Tempo deTgisi.
Aydınhk, Tercüman ve Daily News ga-
zetelerinde röportajlan ve açtklamalan
yayımlanmıştır.
Bu arada, IKDP'nin Ankara temsilci-
si Hayrullah Salih ten partinin büro ola-
rak kullandığı daireyi kiralamış (veya
kullanmış) ve bir siyasi dergi çıkarma
hazırhklanna başlamış, Ahmet Aydın
adıyla iki kitap yazmış, Tempo dergisin-
deki açıklamaları sebebiyle aleyhinde
askeri mahkemede dava açılmıştiT. Er-
sever bölgeye ve Kürt problemine iliş-
kin çeşitli görüşleri yanında Jandarma
Genel Komutanlığı'nm ve Asayiş Ko-
lordu Komutanlığı'nın atama, çalışma
tarzı ve icraatlann] aynntılı şekilde eleş-
tiren açıklamalarda bulunmuştur.
Ancak gelişmelerbekledigi yönde ol-
mamış, destek görmemiş, Silahlı Kuv-
vetler tepki göstermiş, mali yönden ve
güvenlik açısından sıkıntıya girmişttr.
Cem Ersever'in öldürülmesi ise halen
Öldürükn Binbaşı Cem Ersever JİTEM'i Güneydoğu'da örgürlemişti.
faili meçhul olaylar arasındadır. MÎT'e
göre: Hanefi Ava. •'Mahmut Yüdınm'ı
çağırarak gerekli yerlerle görüştüğünü
söyle><
erek son dönemdeki faaliyerJerin-
d«ı ötürü Cem Ersever'in ortadan kal-
dıruması gerektiğini bildirraiş, dahason-
ra Mustafa Deniz ve Neval Boz'a (sev-
gilisi, kansı) yöneterek onlann işbiriiği-
ni sağlamış. onlar da Avcı'mn talimatıy-
laCem Ersever'iinfazgnıbuna teslim et-
mişlerdir."
Aydınlık dergisi Ersever'in öldürülü-
şünü kendi mantığı içinde bir yere yer-
leştirmekte ve "Kasım 1994'te, uyuş^u-
rucu trafiğinin elemam ve tanığı olması
sebebîyle, Abdullah Çadı ve ekibi tara-
fından Başbakanlıkpoligonundasorgu-
landı \e arkadaşlan Mustafa Deniz ve
Neval Boz ik birlikte öldürüldü" şeklin-
de açıklamalaryapmaktadu.
MİT'in açıklamaları gerçeklerden
uzaktir.
Mantıklı ve tutarlı açıklamayı ise -ne-
dense MÎT'in sürekli olarak itham etti-
ği- Hanefı A\cı yapmıştır.
Avcı. TBMM Susurluk Komisyo-
nu'na 4.2.1997 tarihinde yaptığı açıkla-
mada, "Gümriik Müdürü Ali Balkan
Metel'inşoförü (jandarma elemanrtKe-
mal Uzuner'in evinde Ctm'in arşivinm
muhafa/a edikJigini. jandarmanın Ke-
mal'in evindeki malzemelcri, arşM aldı-
ğını, Kcmal'le randevulaşan ErseverM
>akaladığını,eve geJenMustafa Denizve
Neval Boz'u da ele geçirdiğini" anlat-
maktadır.
Sorgulamayı yapanlar arasında Mah-
mut Yıldmm'ın (Yeşil) olduğu iddiası
yaygındır.
MlT de sonunda mantıklı bir izah
yapmakta ve "Ersev'er ve arkadaşlarının
teröristkrin hareket tarzı konusunda
çok tecrübeu, kendi güveıtlikleri > önün-
den de çok dikkatti okluklan biHnmek-
tedir. Buna rağmen herhangi bir müca-
dek emaresi olmadan cina>eti işleyen-
lerce ele geçirUmiş olmalan dikkati çek-
mektedir. Bu durum Erse\er ve arka-
daşlaruun kendikri açısından güveni-
lır" sa>dıklan kişikrce ve\a bunlann ara-
cuığı Üeyakalarumş olduklan ihtimaline
kuvv'et kazandırmaktadır* demektedır.
Eylemin gerçekleşme biçimi, her
üçünün fiziki bir zorlanmaya maruz kal-
mamalan, cinayette PKK ihtimalini yok
etmektedir. PKK'nin çok şey bilen bu
kişileri "konuşturroadanv
öldürmesi
beklenemez.
Basının, devlet içinde bir hesaplaşma
olduğu veyadevletin çok etkili görevler-
de bulunanlan dahi koruyamadığı veya
kolayca feda ettiği kanaatine yol açan
yaymlannı dabu vesileyle doğrulukpa-
yı olan yorumlar olarak kabul etmek ya-
nıltıcı değildir. Bırçok polıs gorevlisi
"Cemv
ın öldürülmesim değiU son za-
manlardaki faaliyetleri dolayısnla sor-
gulanacağmı, korkutulacağını tahmin
ediyorduk" ifadesiyle olaya işık tutmuş-
lardır.
lunan (Drej AH grubundan) Müfit Sement'in
kurtanlması için Yaprak grubuşla görüşmek-
te, hatta Müfit Sement MÎT'te EymüT'ün tele-
fonuyla Yaprak'ın yetkili adamıyla müzakere
ve pazarlık yürütmektedir. Görüşmenin deta-
yı ülke için hüzün vencıdir. Yaprak çetesinm
yetkilisi. "mütecaviz ve tehditkâr bir edayla,
Eymür'esöz\erdiklerini polisvs'nin işiolama-
yacağuu, kendilerinin sö/Jerini tutacaklan. ken-
dibölgelerînde sadecekendilerininhâkimoldu-
gunu" belirtir bir tarzda konuşmaktadır.
MİT yetkilileri bu rezalete katlanmakta.
Yaprak'ın telefonlannı dinleyen polis ise ses çı-
karmamakla bu devlet ayıbının içinde yer al-
maktadır.
Yeşil'in nasıl birkişilik olduğu: etrafinatop-
ladığı itirafçılarla haraç, gasp. haneye tecavüz,
ırza tecavüz, soygun. öldürme. işkence. adam
kaçırma vb. gibi çeşitli olaylann faili olduğu
bilinırken. kamu otoritele-
rinin kendisiyle işbirliği
yapmaya devam etmesini
izah etmek güçleşmektedir.
MlT gibı saygınbirkuru-
luşun. saygın olmayan kişi-
leri de kullanmasını anla-
mak elbette mümkündür.
Ancak samimiyet ve işbirli-
ğine varan yakınlığın izahı
gerekir.
MİT'in hangi yurtdışı
proje veya eylem olursa ol-
sun Yeşil'i birkaç defa kul-
lanması kabul edilebilir ni-
telikte bir uygulama ola-
maz. Çünkü Yeşil'in Özel
İstihbarat Dairesi'yle ilişki-
si teşkilata saygı, k'orku. bo-
yun eğme ölçeğinde değıl,
samimiyet noktasındadır.
OHAL bölgesınde Asa-
yiş Kolordusu'nun gözü
önünde akla gelebilecek her
türlü rezaletin yapılması ne
kadar vahimse. merkezi hü-
kümette Yeşirin Ziraat
Bankası Heykel Şubesi'nde
Ahmet Demir adına açtırdı-
ğı hesabı haraç toplamak
için kullanması da o kadar
vahimdır.
Bu hesabın mevcudiyeti,
devlet arşivindekı bilgiler-
den öğrenilmiştir. Eroın ka-
çakçılannın dahi bu hesaba
para yatırması, Yeşil'in
"ytİHH yememek'' mantığı
ile birlikte değerlendirildi-
ğinde akla bir tek sual gel-
mektedir; Yeşil kimlerle or-
taktı? Kimlerle paylaşıyor-
du?
Cevap mantıklı ve kısa
olacaktır. kendisini kimler
koruyor. kimler kolluyor
ise... Antalya'daMeonGü-
neş (Sakalh Hacı), Anka-
ra'da Yletin Atmaca. Ahmet
Demir adıyla icrayı faaliyet
eden Yeşil hem polısin hem
MtT'in; varhğını, faaliyet-
lerini bildiği birkişidir. Her
iki taraf Yeşil'i takip eder,
telefonlannı dinlerken kar-
şı tarafın irtibatlannı -iste-
mese de- tespit etmiş ol-
maktadır. Devletin güvenlik
teşkilatian. olayian ve irti-
batlan bümekte. TCK'ye
göre suç teşkil eden fiüleri
tespit etmekte ve... susmak-
tadır. Susurluk olayı da işte
budur.
Devlet sustuğu için de
meydan çetelere terk edil-
mektedir.
Her şeyden haberdar olan
MİT'e, 150 bin kişilik ve
asayişten sorumlu polise
rağmen. etrafma 15-20 kişi
toplamış kabadayılara yap-
tıklannın hesabını sormak
mümkün olamamıştır.
Kurumlar kendilerini in-
kâr ederek sonunda bir
kamyona çarpmışlardır.
SÜRECEK
WFI$NOKTAS11 ORAL ÇALIŞLAR
Susurtuk üzerine rapor yazan ve
yazdıranlara soruyoruz: Abdi Ipek-
çi'nin katillen nerede? Uğur Mum-
cu, çok önceden katilleri ortaya çı-
karmış ve adresi göstermişti.
Susurluk kazasıyla, Uğur'un yaz-
dıkları iyice ete kemiğe büründü ve
netlik kazandı.
Sonra ne oldu? Ipekçi'nin öldü-
rülmesi, hükümet raporiarına bile
girmeyen tarihi bir olay haline dö-
nüştürüldü.
Bugün Abdi Ipekçi'nin öldürül-
mesinin 19. yıldönümü. Türkiye'yi
yıllardır yönetenler ülkemizin en
önemli gazetecilerinden birinin ka-
tillerini bulmak gayreti içinde değil-
ler.
Aslında katillerin kimler olduğu-
nu herkes biliyor. Mesut Yılmaz da
biliyor, raporu yazan Kutlu Savaş
da...
Katiller de, kendilerinin bilindiği-
ni biliyorlar. Rahat rahat, Merce-
desler içinde, "vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğü"nün kahra-
manlan olarak ortahkta dolaşıyoriar.
Bütün sorun, onlan bu cinayete
Abdi Ipekçi'nin Katilleri Nerede?
sevk eden güçlerin, hâlâ işbaşında
olmasından kaynaklanıyor.
ipekçi'nin öldürüldüğü koşulları
yeniden gözden geçirdiğimizde şu
manzara ile karşılaşıyoruz:
Türkiye, bir iç savaş zorlamasıy-
la bir askeri darbeye adım adım iti-
liyordu.
Sokaklardaki kanlı çatışmalar,
yurttaşlar arasında "Biran önce as-
ker gelsin de kurtulalım" dedirte-
cek bir hava yaratıyordu.
Ülkemizin önde gelen aydınlan,
ülkücü katiller tarafından sokakor-
talannda birer birer öldürülüyordu.
Kahramanmaraş ve Çorum'da kit-
le kırımları yaşanıyordu.
ipekçi, iç çatışmaya karşı iç uz-
laşmayı savunuyor, o günün iki bü-
yük partisi CHP ile AP arasında bir
işbirliğiyle bu sürecin önüne geçi-
leceğini vurguluyordu.
Onun öldürülmesi, bu tür umut-
ların toptan yitirileceği bir zemin ya-
rattı. ipekçi öldürüldüğünde, her-
kes artık ok yaydan çıktı diye dü-
şündü. Büyük bir umutsuzluk bü-
tün topluma yayıldı. Cinayeti işle-
yenler amaçlanna ulaşmış oldular.
Peki Abdi İpekçi neden öldürül-
dü? Bu cinayeti örgütleyenlerin te-
mel hedefleri nelerdi?
• ••
Bu sorunun cevabı Susurluk ka-
zasıyla birlikte büyük ölçüde orta-
ya çıktı. 12 Eylül'ün hemen ardın-
dan ipekçi'nin katili Mehmet Ali
Ağca o koşullarda Maitepe Askeri
Cezaevi'nden elini kolunu sallaya-
rak çıktı. Suç ortakları onu aldılar,
sakladılar ve Avrupa'ya yolladılar.
Ardından kendileri de devletin sağ-
ladığı yeşil pasaportlarla yurtdışına
çıktılar. Gelin dendiğinde yeniden
geldiler ve cinayet işlemeye devam
ettiler.
MİT'çi Korkut Eken, Abdullah
Çatlı ve arkadaşlannı 12 Eylül'den
önce de kullandıklarını Susurluk
Komisyonu'na açıkladı.
Eken, İpekçi cinayetinin örgütçü-
sü Çatlı'yı MİT'in kullandığını itiraf
etti.
O zaman "Ipekçi'yi kim öldürttü"
sorusunun cevabı da açık: Türki-
ye'yi askeri darbeye sürüklemek is-
teyen devlet içindeki güçler.
Bunu Korkut Eken'e sormak ve
cevabını buradan yürüyerek bul-
mak gerek.
Peki Türkiye neden askeri dar-
beye sürüklenmek istendi? Bunun
cevabmın da, 1977 seçimlerinin so-
nuçları oldugunu düşünüyorum.
CHP'nin 1977'de yüzde 41.8 oy
almasının bir dönüm noktası oldu-
ğu, o zamanki olaylara uzaktan ba-
kınca daha iyi anlaşılıyor.
CHP'nin oylannı bu kadar yük-
seltmesi devletin geleneksel bütün
kurumlarını sarsmış, esen sol rüz-
gâr Türkiye'nin Batı kampı içinde-
ki yerini tarttşılır hale getirmişti.
ABD'nin o dönemde büyük bir
gerileme içine girmesi ve Sovyetler
Birliği'nin yaptığı ataklar, "Acaba
Türkiye de mi kamp değişiirecek"
sorusunu gündeme getirmişti.
Türkiye'nin henüz ortaya çıkanla-
mayan "G/adVo"su harekete geçti.
Ülkücüleri iç gerilimi arttıracak ci-
nayet ve katliamlar için seferber et-
ti. Onları korudu, kolladı, pasaport-
lar verdi.
Türkiye 12 Eylül'e bu şekilde
adım adım götürüldü.
Gladio görevini yapmış, solu eze-
rek bir daha uzun süre kendisine
gelemeyeceği darbeleri indirmişti.
İpekçi'nin katillerini kimler yön-
lendirdi?
Bu sorunun cevabı 12 Eylül as-
keri darbesinin nasıl ve kimler tara-
fından adım adım hazırlandığı so-
rusuna verilecek cevapta aranma-
lı. Katiller ve darbeciler aynı senar-
yonun bir parçasıydılar.
İpekçi cinayetinin izleri, bugünü
aydmlatacak bütün ilişkiîeri içinde
taşıyor.
Öldürüluşünün 8. yıtı
Aksoy, aradan geçen yıllara karşın unutulmadı.
^Devlet Aksoy
9
a
sahip çıkmadı'
(Cumhuri-
yet Bürosu) - Uğradığı si-
lahlı saldın sonucu 8 \ıl
önce öldürülen demokrasi
şehidi Prof Dr. Muam-
mer Akso>. mezarı başın-
da karanfillerle anıldı.
Aradan geçen 8 yılboyun-
ca katilleri bulunamayan
Aksoy. "En bü>ük ölüm
unutulmaknr'' sloganıyla
anılırken. Türkiye'nin ka-
ranlık bir kadere sürüklen-
memesı için devletin tüm
faili meçhul cinayetleri
aydınlatması istendi.
Ulusal petrol davasımn
ödünsüz sa\unucusu. ay-
dmlanmacı yazar .\ksoy
çeşitli tarihlerde görev
yaptığı sıvil toplum örgüt-
lerinin temsilcileri tarafın-
dan mezan başında yapı-
lan konuşmalarla anıldı.
Mezannda mumlar yakı-
lan Aksoy'un anma töre-
nıne eşı UlkeAkso> veço-
cuklan Işık Aksoy. Bann
Aksoy da kattldı.
'Onu unutmadık'
CHP Grup Başkanveki-
li Önder Sa>. laık-de\ rim-
ci, coşkulu-ödünsüz Ata-
rürkçü Aksoy'un uğradığı
alçakça saldınnın acısmın
hâlâ yüreklerde oldugunu
vurguladı. Çok uzun yıl-
lar dostluğunu paylaştığı
Aksoy "u mezan başında
anmanm kendisine derin
acı verdiğini söyleyen Sav,
"Onu unurmadık" dedi.
Sav. 1961 Anayasası'nın
oluşumunda bü\ük uğraş
veren, yabancı petrol şir-
ketlerine karşı savaşan.
öğretmen hareketinin ön-
cüsü Muammer Aksoy'un
arkasında lekesiz bir mi-
ras bıraktığına işaret etti.
Aksoy'un tek suçunun
ödünsüz bir Atatürkçü v e
laik devrimci olmasından
kaynaklandığını belirten
Sav, "Ne var ki devleti için
yaşamını orta>a kovan \k-
soy'a, devlet sahip çıkma-
dı.Bu nedenledeacinuz\e
öfkemiz dinmiyor" dedı
Sa\, Aksoy'un Türki-
ye'de kolay yetişmeyecek
aydmlardan biri oldugunu
belirtirken "Ancak bilek-
lerinde faili meçhul cina-
\«tkrin kan izleri olanlar,
onu aramudan çekip aldı.
Fakat biz Akso\'u öldüren
ya da öldürenlerden hic a-
ma hiç korkmuyoruz.
Çagdaş laik de\let'ilkele-
rinden hiç taviz \-ermeye-
ceğimize onun mezan ba-
şında yemin ederinT diye
konuşru
Çahşmaktan yılmavan
Aksoy'un laik-demokra-
tik devletin yılmaz sa\u-
mıcusu olduğuna dıkkat
çeken Sa\. "Acımız bü-
yük. Muammer Aksoy 'un
katilleri hâlâ bulunamadı.
Ancak bu cinayet aydın-
landığında rahat edebili-
riz. Asıl ölüm unutulmak-
ûr. Ancak bizler Aksoy'u
unutmadık" dedı.
Mülkiyelikr Birliği
Başkanı Alper Aktan.
Atatürk'ü en iyi anlayan
yurtseverlerin başında ge-
len ve gerçek Kemalıst vo-
rumlarla Türkıye'yı ay-
dınlatan Muammer Ak-
sov'un katillennın hâlâ
bulunamamasına tepki
gösterdi.
Akso\ un "insanımsı
yarahklarca" öldürüldü-
ğünü belirten Aktan. "On-
lan insan olarak tanımla-
yamıyorum" diye konuş-
tu. Aktan. Türkiye'nin
dev let içinde anayasal çer-
çeve dışında oluşmuş.
atanmış güçlerce çizılen
karanhk bir kadere sürük-
lendiğıhi vurgulayarak
"Ancak bu karanhğı boğ-
mak için çaba harcayaca-
ğız* dedi.
Öte vandan yazarımız
Uğur Mumcu "Adalet >e
Demokrasi Haftasrnın
son gününde Batıkcnt'te
düzenlenen törenlerle
anıldı. Batıkent Demokra-
si Platformu'nca düzenle-
nen etkınlık kapsamında,
Mumcu"nun dostları Ve-
dat Daloka> Parkı'nda bir
.ataya^jeldi^Ugur Mumcu
Anıtı"na vürüyen toplu-
luk. "Lğurlar ölmez"
"tnadına hepimu birer
Uğuruz" sloganları attı.
ADD Batıkent Şube
Başkanı Aydemir Ceylao,
anıtta yaptığı konuşmada.
Atatürk dc%rimlerını bir
bayrak ve meşale yapan
Mumcu"nun düşüncelen-
nin ölmedığını v urgulay a-
rak "Mumcu bir kere öl-
dü. Oysa düşünceleri her
24 Ocak'ta onu kaneden
sistcmi vetenkçileri sorgu-
layacak" dedı. Mumcu gı-
bı düşünmemn b\raynca-
lık olmaması gerektiğini
belirten Ceylan. "Toplu-
mumu/un çoğunluğu için
kabul edilebilir. gözle gö-
rülür başanlara ulaştığı-
muda Uğur Mumcu'nun
ölünıü, ölümsüzlüğünün
aynntısı olacaktır" diye
konuştu.
Batıkent'tekı anma tö-
renı Kent-Koop Kültür
Merkezi'ndeki şıir \ e mü-
zik dınletisının ardından
L'ğur Mumcu Araştırmacı
Gazetecilik Yakfı (um:ag)
tarafından düzenlenen si-
nev ızyon göstensıyle so-
naerdı.
Katledilişinin 19. yıiı
Gazeteci Abdi
ipekçi anılıyor
İstanbul Haber Servisi
- Milliyet Gazetesı Genel
Yayın Yönetmeni ve Baş-
yazan Abdi İpekçi öldü-
rüluşünün 19. yılında çe-
şitli etkınliklerle anılıyor.
1 Şubat 1979"da gaze-
teden ev ine giderken ara-
basının içinde uğradığı
silahlı saldın sonucu öl-
dürülen Abdi tpekçi bu-
gün anılıyor. İpekçi için
bugün ilkönce Zıncırli-
kuyu'dakı mezan başın-
da bir anma törenı yapı-
lacak. Türkiye Gazeteci-
ler Cemıyetı Başkanı Na-
U Güreli'nın de katılaca-
ğı tören saat 11 .OO'de baş-
layacak. Banş Partisi İs-
tanbul tl Örgütü de saat
14.00'te Abdi İpekçi'nin
öldürüldüğü \erde bir tö-
ren düzenleyecek.
İpekçi suikastının sanı-
ğı olarak Mehmet Ali
Ağca olaydan 5 ay sonra
yakalanmıştı. Yaklaşık 4
ay sonra Maitepe Askeri
Cezaevi'nden kaçınlan
Ağca, 1981 yılında Papa
II. Jean Paul'e suikast dü-
zenlediği için ömürboyu
hapse mahkûm oldu.
Abdi İpekçi
kimdir?
1929 vılında İstan-
bul'da dogan Abdi İpek-
çi, Galatasaray Lısesi'ni
bitirdi. Yeni Sabah v e Ye-
ni İstanbul gazetelerinde
muhabirlık \e sekreter-
lik, İstanbul Ekspres ga-
zetesınde ise yazı işlen
müdürlüğâ yaptı. 1954
yılından ıtıbaren Milliyet
gazetesinde genel yayın
yönetmeni ve başyazar
olarak çalışmay a başladı.
Gazeteciler Cemiyeti ve
Gazeteciler Sendika-
sı'ndan ödülleri bulunan
İpekçi. İsıanbul Gazete-
ciler Cemyetı ve Ulusla-
rarası Basın Enstitüsü
İkınci Baskanlığı, Basın
Şeref Divinı Genel Sek-
reterligi görevlerinde bu-
lundu.