Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1998 PAZAR
12 KULTUR
'Hayatırn okurnak, çizmek veyaşamakla geçti'Meslekte 50 yılı geride
bıraktık. Ankara'da onur gecesi
yapıldı. Fakat isterdim ki
mesleğimin 5. ya da 10.
yılmda da böyle bir ilgiyle
çevrelenseydim... Çok hoşuma
giderdi. Sanki hayatın sonuna
gelindi de onun için böyle
konuşmalar yapılıyormuş gıbi
bir hisse kapılıyorum. Kendi
kendime sorduğum soru şu
benim: Başlangıçta
düşündügüm şeyleri elde ettim
mi acaba? Daha karikatürcülük
mesleğine girmeden evvel.
kendime bir gelecek çizdim.
Cemal Nadir "i tanımıştım
vaktiyle. O, hayatımın sanki
enşılmez bir ustasıydı. Kendi
kendime bir gün Cemal Nadir
gibı. günliik bir gazetede
karikatür çizmek isterdim.
Cemal Nadir öldü. aradan
zaman geçtı. Ve ben kendi
kafamda hep Cumhuriyet'e
geçmeyi düşünüyorum. Bir de
okumaya çok meraklı bir
insanım. Değişik konularda
okurum ve beni forme eden de
bu oldu diyebilirim. Ilgi
alanıma her şey girer.
Moleküler biyolojiye de, atom
fiziğine de, fotoğrafçılığa da
meraklıyım. tlgimi çekmeyen
bir konu pek yok. Hayatımı bu
ışlere avırdığımı
düşünüyorum. BirindSt
okumak. İnsanın kafasının
gelişmesine çok yardım ediyor.
Ikincisi çizmek. üçüncüsü de
hayatını yaşamak, en geniş
anlamıyla.
Benim hayatım bu üçlü
arasında geçti. Içlerinde en çok
rolü hangisi aldı diye
düşünürsek; okumak derim.
Doğrudan doğruya hayatı
yaşarken de bir şey
öğreniyorsun, çizerken de...
Hiçbir zaman servetın peşinde
koşmadım Hiç! Biryazar,
"Eğer zengin olmak
istiyorsanız, olursunuz" diyor.
Ama sahiden istiyorsaruz...
Yanm yüzyıl gündemde kalan Ali Ulvi Ersoy sadece karikatürist değil, gerçek bir entelektüeldi
Yaptığı kaldı.Kültür Servisi - "Hayannda en çok ga-
zetesini sevdi" diyor eşi Alev Ersoy. Ger-
çekten de AHLlviErsoy"un üç tutkusu var-
dı; okumak, karikatür çizmek ve hayatı-
nı yaşamak, en geniş anlamıyla. En çok
rolü de 'okumak' almıştı. Yaşama ve her
seye hep sorgulayan gözlerle, hiç tüken-
meyen merakla bakıyordu. Ona göre.
"Karikatür, insanın sahip okluğu boyut-
lar kadar çok boyutMiydu". Durmadan
okur, tartışırdı, geceler boyu. Gerçek bir
entelektüeldi, müthiş bir belleği vardı.
Son derece dikkatle ve titiz biçimde. gün-
demi, dunyayı izleyip sanatın her alanı-
na ilgi gösterirdi. Edebiyat. felsefe, plas-
tik sanatlar, müzik. sinema... Gülmecenin
de tıpkı şiir gibi çağnşım yasalanna da-
yandığına inanırdı. Karikatür, benzetme-
lerden. karşıtlıklardan yola çıkan bir sa-
nat dalıydı. Bu yüzden karikatürlerini ya-
ratırken hep okuyor, araştınyor ve ilgisı-
ni çeken konularda hep eksiği, hatayı an-
yordu. Çünkü gülmeceyı bu eksikler ve
hatalar yaratıyordu.
Olağanüstü bilgi birikimi, zekâsı, esp-
risi. duyarlılığıyla yaşamı boyunca dü-
şüncesini söylemekten, eleştırmekten hiç
kaçınmadı. "Öyle çizeceksin ki, halk an-
layacak. Ama açıkça itham edecek bir suç
unsuru da olmayacak. Vani, yargıç anla-
sın ama yasa anlamasın."
Zaman zaman müthiş zengin gözlem
gücü ve yaratıcı kişiliğiyle; yapılanlara ya
da yapnklanmıza ılişkin övgülerinı de, uya-
nlarını da hiç sakınmazdı. Yasama ilgi-
sinı hiç eksiltmemişti. Yoğun bakımdan
çıktıktan sonra hastanedeki odasında yi-
ne gündemdeki konularla ılgili görüşle-
rinı söylemış, okudugu kitaplarda ilgisi-
nı çeken konulan da tartışmaya açmıştı.
Hep düsünce üretmell
Gazete okurunun, bütün dünyayı san-
ki siyasal ve sosyal olaylardan ibaretmiş
gibı algılamasından yakınırdı. Gündemı
takip etmek gerekti ve aktüalitenin içine
bir kıtap. bir şiır. bir fılm de girebılirdi.
Ama bunlann karikatürünü yaptığında
gazete okurunun itibar etmediği düşün-
cesindeydi. Böyle bir alışkanlığın insanı
kısırlaştırdığını anlatıp, sanatsal anlam-
da karikatür çizmek ve ona zaman ayır-
mayı çok ısterdi.
"Karikatürcü, bütün sanat dallann-
dan etki alır. Bu bib'nçli de olabilir. bilinç-
siz de olabilir. karşılıklı bir etki söz konu-
su. .Ama şiirle karikatür arasında çok bü-
yük bir yakınlık var. Temelde şair de, ka-
rikatürist de metaforlardan vararlanrvor.
>enim yapmak
istediğim
karikatüre kalıcı
bir şey yüklemek.
Mizah ve resim
sanatının getirdiği
ilkelerle geleceğe
kalacak bir mizah
yapmak.
B.>ana çızeceğım
karikatür heyecan
veriyor, daha önce
çizdiğim değil.
Çizdiklerimi
toplayıp sergi
açmak ilginç
gelmiyor.
»ugunarzu
ettiğim şeyi
söyleyeyim size:
Ressam olmak
isteniim, Resimlfe.:.:
daha içli dışlı
olmak, yeni
biçimler geliştirmek
ve resim sanatında
geleceğe kalmak.
Şair, metaforlan sözcük olarak; karikatü-
rist görsel olarak eie alryor."
Adeta bir müzeyı andıran evinde, üze-
rine notlar düşülmüş kitaplarla, üstü çi-
zilmiş gazetelerle. ona çok yakjşan çalış-
ma mekânında çalışırken, televizyon iz-
lerken, dostlanyla o doyumsuz, müthiş ke-
yıfli sohbetlerini yaparken; mesleğinın
yaşam bıçimıne dönüştüğünü görmemek
olanaksızdı. Her gün üreten yanm yüzyıllık
mizah emekçısı. 'Türk mizahının önde
gelen maratoncusu'. bir 'karikatür
filozofu'ydu. Kulaktan dolma bılgilerle
yaşamayı hiç bağışlamazdı. Bilgisizliği aş-
manın tek çıkış yolu da ilgi duymak ve
öğrenmeye istekli olmaktı. "Düşüneenin
'düşünce üretmek' okhığumı kavramak
gerekti."
Gazete çizeri olmak. onun için gelece-
ğe kalmaktan özvende bulunmak anlamı-
na geliyordu. Yaptığı gazete kankatürii-
nü: bir olayı mizah \e çizgi boyutu kata-
rak yorumlamak olarak tanımlıyor, sa-
natsal karikatür olarak nitelendirmiyor-
du: "Türkiye'de karikatür denince akla
gazete karikatürü geliyor. Bence bu. ka-
rikatürün en kuır dallanndan biri. Asiın-
da. karikatür insanın değişmeyen sorun-
lannı anlatan, insanı ele alan, zamanın ya
da coğrafyanın herhangi biryerindeki ki-
şiye insanı aniatabilecek bir sanatdandır.
Buna 'kalıcı' karikatür diyoruz. Sa-
natsal anlamda karikatür budur ve yaa-
sızofanak zorundadır. Bizimyapagnnız ka-
rikatür bir gazetecilik görevi. Sosyal ve si-
yasal olaylan halka ulaşüran, Banhlann
'edıtonal cartoon' dedikleri şey. Bu tarz
karikatür, hangi olayı ete almışsa, o olay
geçmişte kaldığı zaman anlamsı/ bir unu-
tuluşa gömülür. Çünkü gazete karikatü-
ründe anlam, olay la biıiikte vardır. Ashn-
da bir karikatürist bütün zamamnı gaze-
te karikatürü çizmek için harcryorsa, o
ileriye kalmaktan bir fedakârhk yapıyor
demektnf
'Karikatür, grafik sanatadır
9
"-. Hem çizgimi hem karika-
tür anlayışımı değiştirdim 70'li
yıllarda. Bu, agır ağır oldu. Ka-
rikatüre doğrudan gelmedim
ben. Öncesinde bir resim geç-
mişim VHT. Daha sonra karika-
türe gectim. Zaten içimde bir
şakacılık var. Fakat bu geçişte
çizgimi değiştirdim. Yapay bir
değişmeydi bu. Benûn gerçek
çizgün değildi. Karikatür yapı-
yorsam karikatür böyle olma-
b şeklinde bir zorlamanın so-
nucuvdu. Uzunyıllar böyle çiz-
dim. Iki ayn çizgim oluştu. Res-
me özgü olan çizgi ve karika-
türe özgü olan çizgi. Bir gün
Tonguç, karaladığım bir dese-
ne bakarken,' Yahu' dedi,' Se-
nin bu çizgin çok güzel. Kari-
katürdeki çizgin böyle iyi de-
ğil. Niye bu çizgınle çizmiyor-
sun? Senin doğal çizgin bu.
Üstelik çok daha güzel'. Bir-
denbire kafamda bir ışık yan-
dı. Tonguç doğru söy lüyordu.
O çizgi daha güzeldi. Asıl çiz-
gime döndüm.
Batı'da karikatür 1945'te
Steinberg'in etkisiyle yazısıza
dönüştü. Bu etki, bir-iki yüda
dünyaya yayıkü. Orhan Vel i' nin
bir yazısı çıkmıştı Varlık'ta.
Türkiye'de hiç kimse yazısız
karikatür yapmıyor daha.
1947'de Varllk Dergfei'nde Or-
han Veli, Bızdekı kankatürist-
ler karikatürden anlamıyorlar'
diyor, 'İki adam yapıyorlar. al-
tına da iki laf yazıyorlar. Çiz-
giye hiç ihtiyaç yok. Bütün
espri yazıda. Halbuki karika-
tür, esprisi çizgisinde saklı mi-
Ali Ulvi ve eşi Alev Ersoy Adalet Ağaoglu ile birlikte.
zahtır. Karikatür çizecekseniz,
mizah çizgide olacak'. Çokgö-
nendim bunu duyunca. Çok
sevindim. Ve karikatüre bilinç-
U olarak bu sekilde başladım.
Uzun zaman sonra şunu fark
ettim. Çizdiğim karikatürün
içinde yazı yok. Altında da yok.
Ama yine de karikatür y azısız
değil. Fakat Batı'da yazısız ka-
rikatürü başlatan çizerler, her-
hangi bir siyasalya da sosyal ob-
yı yorumlamryorlar. Biz. yön-
temi siyasi ve sosyal karikatü-
re ahruşız. Ama. siyasal karika-
türün yaslandığı. ilham aldığı
olayia birtikte okunduğunu fark
ettim. Karikatür. o günün gün-
celliğinde anlamlı. Demek ki
karikatür yazısız değil. Yazısı
okuyucunun kafasındaki gün-
cel bilgi. Hem esprimin hem
çizgimin değişmesi. bu gerçeği
kavradıktan sonradır. Güncel
bilgiye dayanarak karikatür
yapıyorum ve o karikatür ya-
zısız değil. O zaman ben açık-
ça yazıyı yazanm. Bu. karika-
türcülük mesleğmin gereğidir.
Ama ben karikatür sanatn la il-
gili bir şey yapmak istersem ya-
zı kullanmam. O zaman çiz-
giyle anlatınm mizahı. Kari-
katür sanatı da başka türiü ol-
maz."
"Şiirden çok yararlanır ka-
rikarürcü. Bunu sadece kafayı
dinlendirme anlamında söyle-
miyorum. 'Şiir. bilinen söz-
cüklerle bılınmeyen sözleryap-
ma sanatıdır" der Melıh Cev-
det Anday. O sö/Jeri başka tür-
lü kullanınz günlük konuşma-
larda_. Ya romanda, hikây ede.
Şair alır başka türiü istif eder,
kurgular. Başka bir şey çıkar
ortaya. Karikatürde de böyle-
dir bu. Sanat. doğanın kanun-
lanna u> duğu zaman değil, sa-
natın kânunlanna uyulduğu
r
ençler.
karikatürün
konusal
hudutlannı
genişlettiler.
Ama katiyen
çizgilerine
itina
etmiyorlar.
Karikatür
sanatı, bir
grafik
sanatıdır.
zaman ortaya çıkar."
u
Yeni karikatürcüler kuşa-
ğı geldi \e çizgilerini dergiler-
de yay ımlnoriar. Şimdi biz bu
olay a nasıl bakıyoruz? Kari-
katür sanatı açısından mu yok-
sa karikatürün vakit geçiren
bir türü olarak mı? Bu, diğer
sanatlarda da var. Oyalanma.
Vakit geçirme yanL Ben bunla-
n karikatür sanatının içinde
görmüyorum. Ama bunu söy-
lerken ben de karikatür sana-
tının içindeyim, demiyorum.
Çünkü kendi yaprığımın da ka-
rikatür sanatı içinde olmadı-
gının bilincindeyim. Ne zaman
sanat olur bir sanat türü: Ken-
disini anlatoğızaman. Baska bir
şeyi anlattığı zaman değil. Ya-
zısız karikatürierin hepsinde
bu unsuru görüyoruz. Onun
için benim bir siyasi-sosyal ola-
yı anlatırken yaptiğım karika-
tür kuşkusuz sanat değil. Ga-
zetecilik olayı. Bunun gibi. ar-
kadaşlann çizdiği karikatür-
ler de bir sanat olayı değil, der-
gicilik olayı. Olay lan alıyorlar,
eğlendirici tarafından okura
sunuyoriar. Bazılan hiç komik
ohnuy<or. Bazılan ise oluyor. Va-
kit geçiriyorsun. tşte o kadar.
Ama bunlann bazılan kendi-
lerine müthiş felsefi anlaklar
yüklüyorlar. Onlara diyecek la-
ftm yok.' Herkes kaç okka çek-
riğıni bılmelı' den başka. Bu
dergilerin, daha önceki Türk
karikarüninden farklı olanyön-
leri var. Önceki nestin karika-
tür konulan daha sınırlı. Bu
arkadaşlar günlük olaylarm,
insanlann meselelerinin kari-
katüre girmesine neden oklu-
lar. Karikatürün konusal hu-
dutlannı genişlettiler. Bu genç-
lerde begendiğim bu. Beğen-
mediğim,katiyen çizgilerine iti-
na etmivoriar. Karikatür sana-
tı, bir grafik sanatıdır. O itina-
lı çizgiyi, kurguyu göremiyo-
rum. Birbirine benzeyen şab-
Jon çizgiler. Bir kompozjsyon en-
dişesi yok. Sanat demek kurgu
demektir. Bazılan kurgular-
ken hiçbir zaman leke düzeni-
ne bakmıyor. Gelişigüzel bir
kurgulama. Bunlara üzülüyo-
rum. çünkü içlerinde gerçekten
çok yetenekli ve gelecek vaat
eden karikarürcüJer var. Ve bir
de çok milii olmak kldiasmda-
lar. Halbuki çizgilerinin köke-
ninde \Valt Disney \ar. Bana
göre bu dergilerin başansı tica-
ri bir başandır, sanatsal değiL
O açıdan çok tebrik ederim."
"Gazete karikatüıieri arasmda sanat-
sal nitelik taşıvan yapıtlar yok mudur?
Olmaz olur mu? Ama o. karikatürün sa-
natsal niteüği konusundaki olaydan de-
ğil, biçiminden gelir yine de. Sanatsal ni-
teüği olmayan karikatürde,o olay lar uçup
grrtiğinde karikatür de >ok olur. Bu anla-
mıyla biraz nankördür gazete karikarür-
cüİüğü_.
Ben karikatürü sadece bir iletişim ara-
cı olarak görmüyorum. Karikatür. önce-
likk tekbaşuıa, bağunsız olarak var olmak
zorundadır.Sanatsal karikatürdesiyasal-
güncel karikatürde ilctisimeyardım eder,
ama birincil işlevi kendi nitetikleri Ue var
olmakür. Benim yapmak istediğim. kari-
katüre kahcı bir şey yüklemek. Yani mi-
zah ve resim sanatınıngetirdiği ilkelerle ge-
leceğe kalacak bir mizah yapmak—*'
Başlangıçta da ressam olmak istiyor-
du. Ama gençliğınde resim para etmiyor-
du. Öncelen dergilere resim çizerken son-
ra siyasi gazetelere resim yapmaya baş-
lamıştı. Hem hayatını kazanmak istiyor-
du hem de mizahayatkındı, tkisini bir ara-
da yürütebilmek için gazetede karikatür
çızmeye başlamıştı. Resim, ona kurguyu,
kompozisyonu sağlamıştı, karikatür ya-
parken bunun çok büyük faydasını gör-
müştü.
Sergi yerlne kitap okurum
Karikatürdeki sanatsal ıkı unsuru; esp-
ri ve çizgiyi 'ciddiye almak' gerektiğini
savundu hep. HitÂısl 'Af güzel« yetn • •
olmalıydı. Alışılmış formüllenn dışında
espriler üretilmeli ve çizgilerde aşama
yapılmalıydı.Karikatür sanatını.dünyanın
herhangi bir yerindeki insana seslenen ve
kalıcı, evrensel değerler taşıyan bir rür
olarak tanımlıyordu. Ona göre mizahm for-
mülü, psikolojinin insan zıhninin anali-
zinde kullanılan çağnşım kanunlanyla
ilişkiliydi. "Karikatür sanafçılan ve mi-
zahçılar, bu çağnşım formüllerini kulla-
nır, benzeyiş ve zrtlıklardan yararlanırlar.
Bazen birâeriçıkarveformüfleriahüsteder.
Gençlik yıllanmda ben de bu formüfleri
değiştJrmeye çalışbm. Ama bunu sürdü-
remedim. Çünkü bir. üç, beş ya da yirmi
yapıünızı bu yeni anla> ısınr/a göre çizmek
yeterli değil. o günden sonra tüm yapıtla-
nnızı bu yeni anlayışa göre gerçekleştire-
ceksiniz. Tabü karikatürü müthiş gelişti-
ren Steinberg gibi karikatürcüier de var
dünyada. Bizim çapımız o kadar büyük
değümiş."
1995'te Karikatürcüler Derneği 50.sa-
nat yılı dolayısıyla Ali Ulvi Ersoy 'un onu-
runa birgece düzenlemıştı. Ali Ulvi'nin
50. sanat yılında hâlâ bir karikatür albü-
mü yoktu ve sergi de açmamıştı. "Ben vak-
tinü birkaç seye ayırdım. Birisi okumak,
birisi çizmek, birisi de yaşamak. Bunlar-
dan vaktt bulup da albüme, sergiye za-
man ayıramadım. Bana cizeceğim karika-
tür heyecan veriyor.dahaönceçizdiğim de-
ğfl. Çizdiklerimi toplayıp sergi açmak il-
ginç gelmiyor. Yaşım geldi 71 "e. biraz ge-
dktiğimi htssediy orum.Aslında bir albüm
sahibi olmak gereldr. Birçok yayınevin-
den 'Albüm çıkaralım. karikatürleri biz se-
çeriz; sizın zaman ayırmanıza gerek yok'
gibi teklifler de geldi. Başkasmın da seç-
mesine nza göstermiyonım. Çünkü ben
iyi şeyler de vaptım. kötü şey ler de. Kötü
şeyierin beni temsil etmesini istemem. Ken-
di kendime, 'Henüz gencim; yaşlanırsam.
artık yüzyaşıma gelirsem mi... biralbüm
yapanm' diyedüşünüyorum. Tek başıma
sergi de açmadun. En azmdan sergiye ayı-
racağun zamanda iki kitap okurum."
Ressam olmak isterdim :
İki yıl önce 1996 yılında mesleğinde 50
yılı geride bırakmış. Kankatürcüler Vak-
fı tarafından 'Yıhn Karikatürcüsü' seçil-
miş. 'Onur ÖdühV sahibi olmuş ve çalış-
malannı ilk kez 'Karikatürler' adlı albü-
mündetoplamıştı Ali Ulvi. "Herinsaaya-
şamının başında 50 yıl sonra nerede ola-
cağını düşünür. Ben çok zoıiuklar içinde
büyüdüm. Babam. ben bir yaşındayken öl-
müş. Annem bid konu komşuya dikiş di-
kerek büyüttü. Çoğu zaman mısır koça-
nını ha\anda dö\ er. şekerle kanşonr, yer-
dik. Böyle bir yaşamdan sonra bugün gel-
diğûn konumu düşünemezdim bile. Ama
mesleğin başında ideallerim \-ardi. Fakat
görüyorum ki.o günlerde daha geniş kap-
samlı düşünmemişim. BeJki de hayal gü-
cüm biraz darmış. Bugün arzu ettiğim şe-
yi söyleyeyim size: Ressam olmak isterdim.
Resimle daha içli dışlı olmak. yeni biçim-
ler geliştirmek ve resim sanatmda gelece-
ğe kalmak. Ama yine de gerçekçi olmak
gerek. Şimdi sadece yapabildikJerimk ye-
timyorum."
KÖŞEBENT
ENtS BATUR
Octavio Paz
5 Durup dururken ölüm haberini yayımlayan ga-
zetelere 'ölümümü biraz abartılı biçimde vermiş-
siniz' mesajını ileten Mark Tvvain ile geçen hafta
AFP'nin yanlışlıkla öldüğünü duyurmasına içerle-
yen Octavio Paz'ın farkı yalnızca duyarlıklarında
belirmiyor bana kalırsa. Durum 'ları da, tavırları ko-
nusunda bir o kadar belirleyici: Tvvain turp gibiy-
miş haber yayımlandığında, Paz'ın kanseri iyice-
ne ilerlemiş bir evresinde, hastanede, deyim ye-
rindeyse, ölümle pençeleşiyor.
O haldeyken, 'ölüm' kelimesiy'e şakalaşmaya gel-
mez. Günlerinin sayılı olduğunu biliyor Meksikalı
şair; dehşet acı veren tedavisinden ve yorgunlu-
ğundan kalan vakti 'yapıt'ına son biçimini verme-
ye ayırıyormuş. Ürkütücü uzay geometrisi.
Ölümün söz konusu edilişi mi incitiyor Paz'ı? Bi-
razı, bundan: "Bu kadar da acele etmeyin" deyi-
şinde bir tutam baharat, bir tutam da ekşilik sezi-
liyor.
Bana öyle geliyor ki, durumun bir başka boyu-
tu daha var: Gövdesi hızla ölüme yaklaşırken bey-
ninin dipdiri kalması bir tür haksızlığa öfke duyma
olarak da yorumlanabilir.
Bazı organizmalarda gövdeyie bilinç koşut bir ha-
ztrtıktan geçer belli yaş kümelerinde. Beynin göv-
deden önce iflas etmesi ne denli hazinse, gövde-
nin beyin tıkır tıkır işlerken sönmeye yüz tutması
o denli isyan fitili.
Yaşlanmaktan, çok yaşlanmış olmaktan hareket
ediyorum burada - erken gelen ölüm başka.
Uyumlu yaşlanma, gövdenin ve zihnin birlikte yor-
gun düşmeleri anlaşılan ülküsel koşul. Zihin apa-
çıksa, eriyen gövde havlu attınyorona: G. B. Shaw
'artık' ölmek istiyor, çöken mihrabına bakıp. Sön-
müş zihniyle upuzun yaşayan Hölderlin'in ruhuyıl-
laryılıcançekişmiş. Kestirilmesigüçson'lardaol-
muş: Işte Heine, on beş yıla yakın ölüm döşeğin-
de bekleyen adam.
Gene de en acımasız saatlerden biri Paz'ınki: Bu-
gün yann.
Üstelik yarına duyduğu açlık sürüyor bugün.
Ona daha vakitler gerekmiş. Öyle düşünüyor şim-
di. Ağnsından, açısından yorgun düşmûş olması-
na karşın hayata tırnaklannı geçirmeyi sürdürüyor.
Keşke zaman üzerine onca akıl yürütmemiş,
onu bunca farketmemiş olsaydı, diye düşünüyor
insan. Ama başka türiü Paz, Paz olabilir miydi?
'Güzergâh'ı, yaşamının ilk yansını konu edinen
otobiyografik kitabını okurken şaşırmıştım: Kitap-
larından tanıdığım, kişiliğine saygıyla bağlandığım
adamın bir eylemci de sayılabılecegini orada gör-
düm, anladım. Şüphesiz, siyasal tavırları bunu ba-
na düşündürmüştü. Bir de serüvenci yanı okunu-
yordu satır aralarında: Belli kı, gerillaya içinde ra-
mak kalmıştı.
Ne tür bir eylem zincirinden söz edıyorum, Oc-
tavio Paz'a bakarken? Şair, denemeci, kültürada-
mı büyük bir odak seçmişti kendisine: İçinde ya-
şadığı çağa, ıliğini kat ettiği 'asrizamanlar'a bakış
biçiminde etkin bir tanık yetişmişti.
Yüzyılımızda, uzun bir ömür ile seyahat eden pek
çok insan olduğunu biliyoruz. Kaçı, Paz ölçüsün-
de, uyanık kalmış.'ölüp bttenleViijdtcvakındarriz-
leyip yorumlama cüretini kendisinde toplayabilmiş-
ti?
Konumunu değerlendirirken Türkiye'de, çok
nesnel davranmıyor olabiliriz. Meksikalılığı, onu
bize komşu, hısım, kardeş kılıyor belki de. Gelge-
lelim, Octavio Paz'ın ayrıcalığı, Meksikalılığı ile
kozmopolitlığıni elde edilmesi hayli güç biralaşırn-
da denk kılmasında değil midir?
Kronometresinın ne zaman duracağını bilmtyor,
gecinden vermesinı diliyorum elbette. Ne ki, kur-
duğu saatin tiktaklannın ömrünün çizgisini uzun bir
geleceğe uzatacağından en ufak şüphe de duy-
muyoaım.
Hem, ölüm kim ki?
Sarkoohi serbest bırakıldı
• Kühür Servisi - Almanya"da yaşarken ülkesını
ziyaret ettiği sırada Iran'da gözaltına alınan yazar ve
yayıncı Faraj Sarkoohi. çarşamba günü biryıllık
hapis cezasını tamamladıktan sonra serbest
bırakıldı. Öte yandan. Sarkoohı"nın kimlığıne ve
pasaportuna el konulduğu ıçın Berlin'dekı eşine ve
çocuklarına ne zaman kavuşacağı belli değil. Faraj
Sarkoohi, önce casuslukla sonra da Jran lslam
CumhunyetTne hakaretle suçlanmıştı. 1 yıl hapis
cezasının ilk bölümünü güvenlik bakanlığının
mahzenindekı bir hücrede geçirdikten sonra.
koşullannın çok kötü olması>la tanınan Tahran'daki
Evin Hapishanesi'ne nakledılmıştı. Sarkoohi, geçen
yıl Isveç PEN'ın yıllık Tucholsk) Ödülü"ne layık
görüldüğünü günler sonra hapishaneye bir gazete .
kupürü sokan başka mahkûmdan öğrendiğini de
açıkladı. lran'da basına ve yayıncılara baskı tüm
hızıyla sürüyor. Aralık ayında bir derginın redaktörü
AkhbarGanjı gözaltına alındı. Son olarak da lran'da
çıkan lngılizce günlük gazete Iran News'un
redaktörü Morteza Firoozi, casusluk suçundan ölüm
cezasma çarptınldı.
ADT, şubat ayında 3 oyun
sahneleyecek
• Kühür Servisi - Antalya De\let Tiyatrosu (ADT)
şubatta "Mısafir". 'Eskı Fotoğraflar' ve 'Hüznün
Coşkusu' isimli oyunlan sahneleyecek. Antalya
Devlet Tiyatrosu 3-19 Şubat tarihleri arasında
Bilgesu Erenus'un yazdığı. Gürol Tombul'un
yönettiği 'Misafir" isimli oyunu sahneleyecek. ADT
oyoınculan 20-26 Şubat tarihlerinde Dinçer
Sümer'ın yazdığı, Ferdı Merter'in yönettiği 'Eski
Fotoğraflar' adlı oyunu sahneleyecek. ADT. aynca
27-28 Şubat tarihleri arasında da Yaşar Seyman'ın
yazdığı, Zafer Karaokay'ın yönettiği 'Hüznün
Coşkusu' isimli oyunu yönetecek.
Fınli mimar Alyar Aalto'nun
100. doğum günü kutlamyor
• Kültür Servisi - Finlandiya'nın ünlü miman
Alvar Aalto. salı günü 100 yaşını dolduruyor. Bu
olay Finlandiya'da geniş bir programla kutlamyor.
Bu programın en büyük yatınmı Helsinki
Sanatevi'ndekı "7 Ev' isimli sergi. Sanatçının
doğum gününde açılacak olan sergide.
ürünlerindeki ışık \ e materyal öğeleri 7 toplu
yapıtta sergilenıyor. Aalto. New \brk'ta Çağdaş
Sanatlar Müzesi'nde 19 Şubat-18 Mayıs tarihleri
arasında sürecek bir sergiyle de anılacak.
Stockholm'de oturmakta olan tngiliz yazar ve
mimar RogerConnah'ın 'Aalto'nun9 Yaşamı'
isimli yazı dizisi hem bir ts\eç gazetesinde hem de
Amerika'da yayımlanacak.