23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1998 PAZAR 12 KULTUR 'Hayatırn okurnak, çizmek veyaşamakla geçti'Meslekte 50 yılı geride bıraktık. Ankara'da onur gecesi yapıldı. Fakat isterdim ki mesleğimin 5. ya da 10. yılmda da böyle bir ilgiyle çevrelenseydim... Çok hoşuma giderdi. Sanki hayatın sonuna gelindi de onun için böyle konuşmalar yapılıyormuş gıbi bir hisse kapılıyorum. Kendi kendime sorduğum soru şu benim: Başlangıçta düşündügüm şeyleri elde ettim mi acaba? Daha karikatürcülük mesleğine girmeden evvel. kendime bir gelecek çizdim. Cemal Nadir "i tanımıştım vaktiyle. O, hayatımın sanki enşılmez bir ustasıydı. Kendi kendime bir gün Cemal Nadir gibı. günliik bir gazetede karikatür çizmek isterdim. Cemal Nadir öldü. aradan zaman geçtı. Ve ben kendi kafamda hep Cumhuriyet'e geçmeyi düşünüyorum. Bir de okumaya çok meraklı bir insanım. Değişik konularda okurum ve beni forme eden de bu oldu diyebilirim. Ilgi alanıma her şey girer. Moleküler biyolojiye de, atom fiziğine de, fotoğrafçılığa da meraklıyım. tlgimi çekmeyen bir konu pek yok. Hayatımı bu ışlere avırdığımı düşünüyorum. BirindSt okumak. İnsanın kafasının gelişmesine çok yardım ediyor. Ikincisi çizmek. üçüncüsü de hayatını yaşamak, en geniş anlamıyla. Benim hayatım bu üçlü arasında geçti. Içlerinde en çok rolü hangisi aldı diye düşünürsek; okumak derim. Doğrudan doğruya hayatı yaşarken de bir şey öğreniyorsun, çizerken de... Hiçbir zaman servetın peşinde koşmadım Hiç! Biryazar, "Eğer zengin olmak istiyorsanız, olursunuz" diyor. Ama sahiden istiyorsaruz... Yanm yüzyıl gündemde kalan Ali Ulvi Ersoy sadece karikatürist değil, gerçek bir entelektüeldi Yaptığı kaldı.Kültür Servisi - "Hayannda en çok ga- zetesini sevdi" diyor eşi Alev Ersoy. Ger- çekten de AHLlviErsoy"un üç tutkusu var- dı; okumak, karikatür çizmek ve hayatı- nı yaşamak, en geniş anlamıyla. En çok rolü de 'okumak' almıştı. Yaşama ve her seye hep sorgulayan gözlerle, hiç tüken- meyen merakla bakıyordu. Ona göre. "Karikatür, insanın sahip okluğu boyut- lar kadar çok boyutMiydu". Durmadan okur, tartışırdı, geceler boyu. Gerçek bir entelektüeldi, müthiş bir belleği vardı. Son derece dikkatle ve titiz biçimde. gün- demi, dunyayı izleyip sanatın her alanı- na ilgi gösterirdi. Edebiyat. felsefe, plas- tik sanatlar, müzik. sinema... Gülmecenin de tıpkı şiir gibi çağnşım yasalanna da- yandığına inanırdı. Karikatür, benzetme- lerden. karşıtlıklardan yola çıkan bir sa- nat dalıydı. Bu yüzden karikatürlerini ya- ratırken hep okuyor, araştınyor ve ilgisı- ni çeken konularda hep eksiği, hatayı an- yordu. Çünkü gülmeceyı bu eksikler ve hatalar yaratıyordu. Olağanüstü bilgi birikimi, zekâsı, esp- risi. duyarlılığıyla yaşamı boyunca dü- şüncesini söylemekten, eleştırmekten hiç kaçınmadı. "Öyle çizeceksin ki, halk an- layacak. Ama açıkça itham edecek bir suç unsuru da olmayacak. Vani, yargıç anla- sın ama yasa anlamasın." Zaman zaman müthiş zengin gözlem gücü ve yaratıcı kişiliğiyle; yapılanlara ya da yapnklanmıza ılişkin övgülerinı de, uya- nlarını da hiç sakınmazdı. Yasama ilgi- sinı hiç eksiltmemişti. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra hastanedeki odasında yi- ne gündemdeki konularla ılgili görüşle- rinı söylemış, okudugu kitaplarda ilgisi- nı çeken konulan da tartışmaya açmıştı. Hep düsünce üretmell Gazete okurunun, bütün dünyayı san- ki siyasal ve sosyal olaylardan ibaretmiş gibı algılamasından yakınırdı. Gündemı takip etmek gerekti ve aktüalitenin içine bir kıtap. bir şiır. bir fılm de girebılirdi. Ama bunlann karikatürünü yaptığında gazete okurunun itibar etmediği düşün- cesindeydi. Böyle bir alışkanlığın insanı kısırlaştırdığını anlatıp, sanatsal anlam- da karikatür çizmek ve ona zaman ayır- mayı çok ısterdi. "Karikatürcü, bütün sanat dallann- dan etki alır. Bu bib'nçli de olabilir. bilinç- siz de olabilir. karşılıklı bir etki söz konu- su. .Ama şiirle karikatür arasında çok bü- yük bir yakınlık var. Temelde şair de, ka- rikatürist de metaforlardan vararlanrvor. >enim yapmak istediğim karikatüre kalıcı bir şey yüklemek. Mizah ve resim sanatının getirdiği ilkelerle geleceğe kalacak bir mizah yapmak. B.>ana çızeceğım karikatür heyecan veriyor, daha önce çizdiğim değil. Çizdiklerimi toplayıp sergi açmak ilginç gelmiyor. »ugunarzu ettiğim şeyi söyleyeyim size: Ressam olmak isteniim, Resimlfe.:.: daha içli dışlı olmak, yeni biçimler geliştirmek ve resim sanatında geleceğe kalmak. Şair, metaforlan sözcük olarak; karikatü- rist görsel olarak eie alryor." Adeta bir müzeyı andıran evinde, üze- rine notlar düşülmüş kitaplarla, üstü çi- zilmiş gazetelerle. ona çok yakjşan çalış- ma mekânında çalışırken, televizyon iz- lerken, dostlanyla o doyumsuz, müthiş ke- yıfli sohbetlerini yaparken; mesleğinın yaşam bıçimıne dönüştüğünü görmemek olanaksızdı. Her gün üreten yanm yüzyıllık mizah emekçısı. 'Türk mizahının önde gelen maratoncusu'. bir 'karikatür filozofu'ydu. Kulaktan dolma bılgilerle yaşamayı hiç bağışlamazdı. Bilgisizliği aş- manın tek çıkış yolu da ilgi duymak ve öğrenmeye istekli olmaktı. "Düşüneenin 'düşünce üretmek' okhığumı kavramak gerekti." Gazete çizeri olmak. onun için gelece- ğe kalmaktan özvende bulunmak anlamı- na geliyordu. Yaptığı gazete kankatürii- nü: bir olayı mizah \e çizgi boyutu kata- rak yorumlamak olarak tanımlıyor, sa- natsal karikatür olarak nitelendirmiyor- du: "Türkiye'de karikatür denince akla gazete karikatürü geliyor. Bence bu. ka- rikatürün en kuır dallanndan biri. Asiın- da. karikatür insanın değişmeyen sorun- lannı anlatan, insanı ele alan, zamanın ya da coğrafyanın herhangi biryerindeki ki- şiye insanı aniatabilecek bir sanatdandır. Buna 'kalıcı' karikatür diyoruz. Sa- natsal anlamda karikatür budur ve yaa- sızofanak zorundadır. Bizimyapagnnız ka- rikatür bir gazetecilik görevi. Sosyal ve si- yasal olaylan halka ulaşüran, Banhlann 'edıtonal cartoon' dedikleri şey. Bu tarz karikatür, hangi olayı ete almışsa, o olay geçmişte kaldığı zaman anlamsı/ bir unu- tuluşa gömülür. Çünkü gazete karikatü- ründe anlam, olay la biıiikte vardır. Ashn- da bir karikatürist bütün zamamnı gaze- te karikatürü çizmek için harcryorsa, o ileriye kalmaktan bir fedakârhk yapıyor demektnf 'Karikatür, grafik sanatadır 9 "-. Hem çizgimi hem karika- tür anlayışımı değiştirdim 70'li yıllarda. Bu, agır ağır oldu. Ka- rikatüre doğrudan gelmedim ben. Öncesinde bir resim geç- mişim VHT. Daha sonra karika- türe gectim. Zaten içimde bir şakacılık var. Fakat bu geçişte çizgimi değiştirdim. Yapay bir değişmeydi bu. Benûn gerçek çizgün değildi. Karikatür yapı- yorsam karikatür böyle olma- b şeklinde bir zorlamanın so- nucuvdu. Uzunyıllar böyle çiz- dim. Iki ayn çizgim oluştu. Res- me özgü olan çizgi ve karika- türe özgü olan çizgi. Bir gün Tonguç, karaladığım bir dese- ne bakarken,' Yahu' dedi,' Se- nin bu çizgin çok güzel. Kari- katürdeki çizgin böyle iyi de- ğil. Niye bu çizgınle çizmiyor- sun? Senin doğal çizgin bu. Üstelik çok daha güzel'. Bir- denbire kafamda bir ışık yan- dı. Tonguç doğru söy lüyordu. O çizgi daha güzeldi. Asıl çiz- gime döndüm. Batı'da karikatür 1945'te Steinberg'in etkisiyle yazısıza dönüştü. Bu etki, bir-iki yüda dünyaya yayıkü. Orhan Vel i' nin bir yazısı çıkmıştı Varlık'ta. Türkiye'de hiç kimse yazısız karikatür yapmıyor daha. 1947'de Varllk Dergfei'nde Or- han Veli, Bızdekı kankatürist- ler karikatürden anlamıyorlar' diyor, 'İki adam yapıyorlar. al- tına da iki laf yazıyorlar. Çiz- giye hiç ihtiyaç yok. Bütün espri yazıda. Halbuki karika- tür, esprisi çizgisinde saklı mi- Ali Ulvi ve eşi Alev Ersoy Adalet Ağaoglu ile birlikte. zahtır. Karikatür çizecekseniz, mizah çizgide olacak'. Çokgö- nendim bunu duyunca. Çok sevindim. Ve karikatüre bilinç- U olarak bu sekilde başladım. Uzun zaman sonra şunu fark ettim. Çizdiğim karikatürün içinde yazı yok. Altında da yok. Ama yine de karikatür y azısız değil. Fakat Batı'da yazısız ka- rikatürü başlatan çizerler, her- hangi bir siyasalya da sosyal ob- yı yorumlamryorlar. Biz. yön- temi siyasi ve sosyal karikatü- re ahruşız. Ama. siyasal karika- türün yaslandığı. ilham aldığı olayia birtikte okunduğunu fark ettim. Karikatür. o günün gün- celliğinde anlamlı. Demek ki karikatür yazısız değil. Yazısı okuyucunun kafasındaki gün- cel bilgi. Hem esprimin hem çizgimin değişmesi. bu gerçeği kavradıktan sonradır. Güncel bilgiye dayanarak karikatür yapıyorum ve o karikatür ya- zısız değil. O zaman ben açık- ça yazıyı yazanm. Bu. karika- türcülük mesleğmin gereğidir. Ama ben karikatür sanatn la il- gili bir şey yapmak istersem ya- zı kullanmam. O zaman çiz- giyle anlatınm mizahı. Kari- katür sanatı da başka türiü ol- maz." "Şiirden çok yararlanır ka- rikarürcü. Bunu sadece kafayı dinlendirme anlamında söyle- miyorum. 'Şiir. bilinen söz- cüklerle bılınmeyen sözleryap- ma sanatıdır" der Melıh Cev- det Anday. O sö/Jeri başka tür- lü kullanınz günlük konuşma- larda_. Ya romanda, hikây ede. Şair alır başka türiü istif eder, kurgular. Başka bir şey çıkar ortaya. Karikatürde de böyle- dir bu. Sanat. doğanın kanun- lanna u> duğu zaman değil, sa- natın kânunlanna uyulduğu r ençler. karikatürün konusal hudutlannı genişlettiler. Ama katiyen çizgilerine itina etmiyorlar. Karikatür sanatı, bir grafik sanatıdır. zaman ortaya çıkar." u Yeni karikatürcüler kuşa- ğı geldi \e çizgilerini dergiler- de yay ımlnoriar. Şimdi biz bu olay a nasıl bakıyoruz? Kari- katür sanatı açısından mu yok- sa karikatürün vakit geçiren bir türü olarak mı? Bu, diğer sanatlarda da var. Oyalanma. Vakit geçirme yanL Ben bunla- n karikatür sanatının içinde görmüyorum. Ama bunu söy- lerken ben de karikatür sana- tının içindeyim, demiyorum. Çünkü kendi yaprığımın da ka- rikatür sanatı içinde olmadı- gının bilincindeyim. Ne zaman sanat olur bir sanat türü: Ken- disini anlatoğızaman. Baska bir şeyi anlattığı zaman değil. Ya- zısız karikatürierin hepsinde bu unsuru görüyoruz. Onun için benim bir siyasi-sosyal ola- yı anlatırken yaptiğım karika- tür kuşkusuz sanat değil. Ga- zetecilik olayı. Bunun gibi. ar- kadaşlann çizdiği karikatür- ler de bir sanat olayı değil, der- gicilik olayı. Olay lan alıyorlar, eğlendirici tarafından okura sunuyoriar. Bazılan hiç komik ohnuy<or. Bazılan ise oluyor. Va- kit geçiriyorsun. tşte o kadar. Ama bunlann bazılan kendi- lerine müthiş felsefi anlaklar yüklüyorlar. Onlara diyecek la- ftm yok.' Herkes kaç okka çek- riğıni bılmelı' den başka. Bu dergilerin, daha önceki Türk karikarüninden farklı olanyön- leri var. Önceki nestin karika- tür konulan daha sınırlı. Bu arkadaşlar günlük olaylarm, insanlann meselelerinin kari- katüre girmesine neden oklu- lar. Karikatürün konusal hu- dutlannı genişlettiler. Bu genç- lerde begendiğim bu. Beğen- mediğim,katiyen çizgilerine iti- na etmivoriar. Karikatür sana- tı, bir grafik sanatıdır. O itina- lı çizgiyi, kurguyu göremiyo- rum. Birbirine benzeyen şab- Jon çizgiler. Bir kompozjsyon en- dişesi yok. Sanat demek kurgu demektir. Bazılan kurgular- ken hiçbir zaman leke düzeni- ne bakmıyor. Gelişigüzel bir kurgulama. Bunlara üzülüyo- rum. çünkü içlerinde gerçekten çok yetenekli ve gelecek vaat eden karikarürcüJer var. Ve bir de çok milii olmak kldiasmda- lar. Halbuki çizgilerinin köke- ninde \Valt Disney \ar. Bana göre bu dergilerin başansı tica- ri bir başandır, sanatsal değiL O açıdan çok tebrik ederim." "Gazete karikatüıieri arasmda sanat- sal nitelik taşıvan yapıtlar yok mudur? Olmaz olur mu? Ama o. karikatürün sa- natsal niteüği konusundaki olaydan de- ğil, biçiminden gelir yine de. Sanatsal ni- teüği olmayan karikatürde,o olay lar uçup grrtiğinde karikatür de >ok olur. Bu anla- mıyla biraz nankördür gazete karikarür- cüİüğü_. Ben karikatürü sadece bir iletişim ara- cı olarak görmüyorum. Karikatür. önce- likk tekbaşuıa, bağunsız olarak var olmak zorundadır.Sanatsal karikatürdesiyasal- güncel karikatürde ilctisimeyardım eder, ama birincil işlevi kendi nitetikleri Ue var olmakür. Benim yapmak istediğim. kari- katüre kahcı bir şey yüklemek. Yani mi- zah ve resim sanatınıngetirdiği ilkelerle ge- leceğe kalacak bir mizah yapmak—*' Başlangıçta da ressam olmak istiyor- du. Ama gençliğınde resim para etmiyor- du. Öncelen dergilere resim çizerken son- ra siyasi gazetelere resim yapmaya baş- lamıştı. Hem hayatını kazanmak istiyor- du hem de mizahayatkındı, tkisini bir ara- da yürütebilmek için gazetede karikatür çızmeye başlamıştı. Resim, ona kurguyu, kompozisyonu sağlamıştı, karikatür ya- parken bunun çok büyük faydasını gör- müştü. Sergi yerlne kitap okurum Karikatürdeki sanatsal ıkı unsuru; esp- ri ve çizgiyi 'ciddiye almak' gerektiğini savundu hep. HitÂısl 'Af güzel« yetn • • olmalıydı. Alışılmış formüllenn dışında espriler üretilmeli ve çizgilerde aşama yapılmalıydı.Karikatür sanatını.dünyanın herhangi bir yerindeki insana seslenen ve kalıcı, evrensel değerler taşıyan bir rür olarak tanımlıyordu. Ona göre mizahm for- mülü, psikolojinin insan zıhninin anali- zinde kullanılan çağnşım kanunlanyla ilişkiliydi. "Karikatür sanafçılan ve mi- zahçılar, bu çağnşım formüllerini kulla- nır, benzeyiş ve zrtlıklardan yararlanırlar. Bazen birâeriçıkarveformüfleriahüsteder. Gençlik yıllanmda ben de bu formüfleri değiştJrmeye çalışbm. Ama bunu sürdü- remedim. Çünkü bir. üç, beş ya da yirmi yapıünızı bu yeni anla> ısınr/a göre çizmek yeterli değil. o günden sonra tüm yapıtla- nnızı bu yeni anlayışa göre gerçekleştire- ceksiniz. Tabü karikatürü müthiş gelişti- ren Steinberg gibi karikatürcüier de var dünyada. Bizim çapımız o kadar büyük değümiş." 1995'te Karikatürcüler Derneği 50.sa- nat yılı dolayısıyla Ali Ulvi Ersoy 'un onu- runa birgece düzenlemıştı. Ali Ulvi'nin 50. sanat yılında hâlâ bir karikatür albü- mü yoktu ve sergi de açmamıştı. "Ben vak- tinü birkaç seye ayırdım. Birisi okumak, birisi çizmek, birisi de yaşamak. Bunlar- dan vaktt bulup da albüme, sergiye za- man ayıramadım. Bana cizeceğim karika- tür heyecan veriyor.dahaönceçizdiğim de- ğfl. Çizdiklerimi toplayıp sergi açmak il- ginç gelmiyor. Yaşım geldi 71 "e. biraz ge- dktiğimi htssediy orum.Aslında bir albüm sahibi olmak gereldr. Birçok yayınevin- den 'Albüm çıkaralım. karikatürleri biz se- çeriz; sizın zaman ayırmanıza gerek yok' gibi teklifler de geldi. Başkasmın da seç- mesine nza göstermiyonım. Çünkü ben iyi şeyler de vaptım. kötü şey ler de. Kötü şeyierin beni temsil etmesini istemem. Ken- di kendime, 'Henüz gencim; yaşlanırsam. artık yüzyaşıma gelirsem mi... biralbüm yapanm' diyedüşünüyorum. Tek başıma sergi de açmadun. En azmdan sergiye ayı- racağun zamanda iki kitap okurum." Ressam olmak isterdim : İki yıl önce 1996 yılında mesleğinde 50 yılı geride bırakmış. Kankatürcüler Vak- fı tarafından 'Yıhn Karikatürcüsü' seçil- miş. 'Onur ÖdühV sahibi olmuş ve çalış- malannı ilk kez 'Karikatürler' adlı albü- mündetoplamıştı Ali Ulvi. "Herinsaaya- şamının başında 50 yıl sonra nerede ola- cağını düşünür. Ben çok zoıiuklar içinde büyüdüm. Babam. ben bir yaşındayken öl- müş. Annem bid konu komşuya dikiş di- kerek büyüttü. Çoğu zaman mısır koça- nını ha\anda dö\ er. şekerle kanşonr, yer- dik. Böyle bir yaşamdan sonra bugün gel- diğûn konumu düşünemezdim bile. Ama mesleğin başında ideallerim \-ardi. Fakat görüyorum ki.o günlerde daha geniş kap- samlı düşünmemişim. BeJki de hayal gü- cüm biraz darmış. Bugün arzu ettiğim şe- yi söyleyeyim size: Ressam olmak isterdim. Resimle daha içli dışlı olmak. yeni biçim- ler geliştirmek ve resim sanatmda gelece- ğe kalmak. Ama yine de gerçekçi olmak gerek. Şimdi sadece yapabildikJerimk ye- timyorum." KÖŞEBENT ENtS BATUR Octavio Paz 5 Durup dururken ölüm haberini yayımlayan ga- zetelere 'ölümümü biraz abartılı biçimde vermiş- siniz' mesajını ileten Mark Tvvain ile geçen hafta AFP'nin yanlışlıkla öldüğünü duyurmasına içerle- yen Octavio Paz'ın farkı yalnızca duyarlıklarında belirmiyor bana kalırsa. Durum 'ları da, tavırları ko- nusunda bir o kadar belirleyici: Tvvain turp gibiy- miş haber yayımlandığında, Paz'ın kanseri iyice- ne ilerlemiş bir evresinde, hastanede, deyim ye- rindeyse, ölümle pençeleşiyor. O haldeyken, 'ölüm' kelimesiy'e şakalaşmaya gel- mez. Günlerinin sayılı olduğunu biliyor Meksikalı şair; dehşet acı veren tedavisinden ve yorgunlu- ğundan kalan vakti 'yapıt'ına son biçimini verme- ye ayırıyormuş. Ürkütücü uzay geometrisi. Ölümün söz konusu edilişi mi incitiyor Paz'ı? Bi- razı, bundan: "Bu kadar da acele etmeyin" deyi- şinde bir tutam baharat, bir tutam da ekşilik sezi- liyor. Bana öyle geliyor ki, durumun bir başka boyu- tu daha var: Gövdesi hızla ölüme yaklaşırken bey- ninin dipdiri kalması bir tür haksızlığa öfke duyma olarak da yorumlanabilir. Bazı organizmalarda gövdeyie bilinç koşut bir ha- ztrtıktan geçer belli yaş kümelerinde. Beynin göv- deden önce iflas etmesi ne denli hazinse, gövde- nin beyin tıkır tıkır işlerken sönmeye yüz tutması o denli isyan fitili. Yaşlanmaktan, çok yaşlanmış olmaktan hareket ediyorum burada - erken gelen ölüm başka. Uyumlu yaşlanma, gövdenin ve zihnin birlikte yor- gun düşmeleri anlaşılan ülküsel koşul. Zihin apa- çıksa, eriyen gövde havlu attınyorona: G. B. Shaw 'artık' ölmek istiyor, çöken mihrabına bakıp. Sön- müş zihniyle upuzun yaşayan Hölderlin'in ruhuyıl- laryılıcançekişmiş. Kestirilmesigüçson'lardaol- muş: Işte Heine, on beş yıla yakın ölüm döşeğin- de bekleyen adam. Gene de en acımasız saatlerden biri Paz'ınki: Bu- gün yann. Üstelik yarına duyduğu açlık sürüyor bugün. Ona daha vakitler gerekmiş. Öyle düşünüyor şim- di. Ağnsından, açısından yorgun düşmûş olması- na karşın hayata tırnaklannı geçirmeyi sürdürüyor. Keşke zaman üzerine onca akıl yürütmemiş, onu bunca farketmemiş olsaydı, diye düşünüyor insan. Ama başka türiü Paz, Paz olabilir miydi? 'Güzergâh'ı, yaşamının ilk yansını konu edinen otobiyografik kitabını okurken şaşırmıştım: Kitap- larından tanıdığım, kişiliğine saygıyla bağlandığım adamın bir eylemci de sayılabılecegini orada gör- düm, anladım. Şüphesiz, siyasal tavırları bunu ba- na düşündürmüştü. Bir de serüvenci yanı okunu- yordu satır aralarında: Belli kı, gerillaya içinde ra- mak kalmıştı. Ne tür bir eylem zincirinden söz edıyorum, Oc- tavio Paz'a bakarken? Şair, denemeci, kültürada- mı büyük bir odak seçmişti kendisine: İçinde ya- şadığı çağa, ıliğini kat ettiği 'asrizamanlar'a bakış biçiminde etkin bir tanık yetişmişti. Yüzyılımızda, uzun bir ömür ile seyahat eden pek çok insan olduğunu biliyoruz. Kaçı, Paz ölçüsün- de, uyanık kalmış.'ölüp bttenleViijdtcvakındarriz- leyip yorumlama cüretini kendisinde toplayabilmiş- ti? Konumunu değerlendirirken Türkiye'de, çok nesnel davranmıyor olabiliriz. Meksikalılığı, onu bize komşu, hısım, kardeş kılıyor belki de. Gelge- lelim, Octavio Paz'ın ayrıcalığı, Meksikalılığı ile kozmopolitlığıni elde edilmesi hayli güç biralaşırn- da denk kılmasında değil midir? Kronometresinın ne zaman duracağını bilmtyor, gecinden vermesinı diliyorum elbette. Ne ki, kur- duğu saatin tiktaklannın ömrünün çizgisini uzun bir geleceğe uzatacağından en ufak şüphe de duy- muyoaım. Hem, ölüm kim ki? Sarkoohi serbest bırakıldı • Kühür Servisi - Almanya"da yaşarken ülkesını ziyaret ettiği sırada Iran'da gözaltına alınan yazar ve yayıncı Faraj Sarkoohi. çarşamba günü biryıllık hapis cezasını tamamladıktan sonra serbest bırakıldı. Öte yandan. Sarkoohı"nın kimlığıne ve pasaportuna el konulduğu ıçın Berlin'dekı eşine ve çocuklarına ne zaman kavuşacağı belli değil. Faraj Sarkoohi, önce casuslukla sonra da Jran lslam CumhunyetTne hakaretle suçlanmıştı. 1 yıl hapis cezasının ilk bölümünü güvenlik bakanlığının mahzenindekı bir hücrede geçirdikten sonra. koşullannın çok kötü olması>la tanınan Tahran'daki Evin Hapishanesi'ne nakledılmıştı. Sarkoohi, geçen yıl Isveç PEN'ın yıllık Tucholsk) Ödülü"ne layık görüldüğünü günler sonra hapishaneye bir gazete . kupürü sokan başka mahkûmdan öğrendiğini de açıkladı. lran'da basına ve yayıncılara baskı tüm hızıyla sürüyor. Aralık ayında bir derginın redaktörü AkhbarGanjı gözaltına alındı. Son olarak da lran'da çıkan lngılizce günlük gazete Iran News'un redaktörü Morteza Firoozi, casusluk suçundan ölüm cezasma çarptınldı. ADT, şubat ayında 3 oyun sahneleyecek • Kühür Servisi - Antalya De\let Tiyatrosu (ADT) şubatta "Mısafir". 'Eskı Fotoğraflar' ve 'Hüznün Coşkusu' isimli oyunlan sahneleyecek. Antalya Devlet Tiyatrosu 3-19 Şubat tarihleri arasında Bilgesu Erenus'un yazdığı. Gürol Tombul'un yönettiği 'Misafir" isimli oyunu sahneleyecek. ADT oyoınculan 20-26 Şubat tarihlerinde Dinçer Sümer'ın yazdığı, Ferdı Merter'in yönettiği 'Eski Fotoğraflar' adlı oyunu sahneleyecek. ADT. aynca 27-28 Şubat tarihleri arasında da Yaşar Seyman'ın yazdığı, Zafer Karaokay'ın yönettiği 'Hüznün Coşkusu' isimli oyunu yönetecek. Fınli mimar Alyar Aalto'nun 100. doğum günü kutlamyor • Kültür Servisi - Finlandiya'nın ünlü miman Alvar Aalto. salı günü 100 yaşını dolduruyor. Bu olay Finlandiya'da geniş bir programla kutlamyor. Bu programın en büyük yatınmı Helsinki Sanatevi'ndekı "7 Ev' isimli sergi. Sanatçının doğum gününde açılacak olan sergide. ürünlerindeki ışık \ e materyal öğeleri 7 toplu yapıtta sergilenıyor. Aalto. New \brk'ta Çağdaş Sanatlar Müzesi'nde 19 Şubat-18 Mayıs tarihleri arasında sürecek bir sergiyle de anılacak. Stockholm'de oturmakta olan tngiliz yazar ve mimar RogerConnah'ın 'Aalto'nun9 Yaşamı' isimli yazı dizisi hem bir ts\eç gazetesinde hem de Amerika'da yayımlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle