19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Erendiz Atasü'nün yeni öykü kitabı 'Uçu', Bilgi Yaymevi'nden okurlara sunuldu basamak lıayatm kendisidir'FECİR ALPTEKlN Şıir gibi akan öyküler... Kadın ve er- kek, aşk ve hüzün. dün ve bugün... Ya- şamın buruk anlan, yutkunmakta güçlük çektiğimiz... Hepsi, 'Uçu'nun sayfalan arasında. _ Dağın Öteki Yüzü adlı çalışmasıyla 1996 Orhan Kemal Roman Ödülü, Taş Üstüne Gül Oyması ıle 1997 Yunus Na- di Öykü Ödülü ve 1997 Haldun Taner Öy- kü Ödülü'nün sahibi olan Erendiz Ata- sü'nün yeni kitabı Uçu, Bilgi Yayme- vi'nden çıktı. Uçu, Atasü'nün bir kez okumakla kahnmayacak 7 öyküsünden oluşuyor.Atasü'yle, yeni kitabı üzerine konuştuk. Öykülerinizdeki kişL mekân ve olayla- nn tümüyle imgelem ürünü olduğunu beürtiyorsunuz. Peki imgeleminiz neyle bestenhor. neler esio kaynağı oluyor size yaratı sürecinizde? ERENDtZATASÜ - Düş gücümü uya- ran güçlü bir izlenımdir. Bir görüntü, bir mekân, bir ezgi, bir insan olabilir bu uya- ncı, bir koku bıle ya da anlatılan kimi şey- ler. Yani ilk basamak, hayatın kendisıdir. Izlenimler yazınsal metinler halinde dı- şavurulmadan ya da vurulurken yazann organizmasından süzülüyor. Varlıldan- mız etten kemikten altyapılanyla, bı- linç, bellek ve düş gücüyle hem diğer in- san kardeşlerimizle pek çok ortak yan ta- şır hem de dünya yüzünde biricıktir! Iş- te söz sanatları yazann, şairin tekil pnz- masından yansır. o nedenle nesnel ger- çekliktense imgeleme yakındır. Bunu vurgulamakta yarar görüyorum. çünkü okur olarak hepimiz elimizdeki yazınsal anlatıyı gerçeklikle özdeşleştırmeye yat- • Dağın Öteki Yüzü adlı çalışmasıyla' 1996 Orhan Kemal Roman Ödülü, Taş Üstüne Gül Oyması ile 1997 Yunus Nadi Öykü Ödülü ve 1997 Haldun Taner Öykü Ödülü'nün sahibi olan Erendiz Atasü yeni kitabı Uçu için, " '40'larda olgun gençliğini ya da olgunluk çağını yaşayan ve Cumhuriyet'in kültürel değerlerini yaratma kavgasını canla başla veren kuşağa bir saygı göndermesidir. O insanlann, örneğin dil üstüne, çok hararetli tartışmalar yaşadıklanndan eminim. O ateşli aydmlan zihnimde adeta üç boyutlu görebiliyorum. Görebildiğimi okurum da görsün istedim" diyor. kınızdır. Elbette "Ada" öyküsünü oku- yan, gönderme yapılan coğrafyayı kes- tırebilir, "Uçu"nun okurunun gözlerin- de '40'lann, '50'lerin kımi edebıyatçı ay- dmlan canlanacaktır. Sonuncu öykünün, "Giselle'in Delirmis Ayaklan"nın okuru -eğer bir baleseverse- belli bir balerini anımsayacaktır. Sonuçta bunlar gene de berum hayallerimdir. "Gerçekliktir" de- mek gerçekliğe de bir ucuyla fevkalade kışisel bir şey olan edebiyata da haksı- zılık olur. - Baa öykülerinizde uzun diyaloglar yer alryor. Nedir sizin için diyaloglann öyküdeki işlevi? Sanınm "Ada" ve "Uçu"da diyalog söz konusu. "Ada"daki diyalog, öykünün entrikasının çözüldüğü kısımdır. Burayı okur bir tıyatro sahnesi ya da bir fılm ka- resi gıbi canlandırabilsin istedim. Diya- loğa başvurmamın nedenı budur."Uçu" ıse '40'larda olgun gençliğini ya da ol- gunluk çağını yaşayan ve Cumhuriyet'in kültürel değerlenni yaratma kavgasını canla başla veren kuşağa bir saygı gön- dermesıdir. O insanlann, örneğin dil üs- tüne, çok hararetli tartışmalar yaşadık- lanndan eminim. O ateşli aydınlan zih- nimde adeta üç boyutlu görebiliyorum. Görebildiğimi okurum da görsün istedim. "Uçu"daki yeni sözcükler yaratma tar- tışması böylece girdi hikâyeye. - Öykülerinizde sizi şiirsel bir anlan- ma yönelten nedenlerden söz eder misi- nizbiraz? Dilin güzellıği -tek başına- yazınsal bir yapıtın başansını güvenceye alamaz. Ter- sine, kimi kezkonu-biçem bütünselliği- nin iç dengesi öyle gerektiriyorsa, sav- ruk, özensiz bir dil bile kullanılabilir. Ancak ben, okur olarak dilin tadını al- mak istiyorum, sözcüklerin özenle -ki- mi kez sıradışı biçimlerde- seçıldiği, di- zildiği metinleri yeğliyorum. Kişisel ya- zın zevkim bu doğrultuda, diyelim. Ka- lemimi imgelere iten, dil becerimi ser- gileme tutkusu değildir. Yazınsal türleri sınırlayan tanımlar hıçbir zaman fazla ilgimi çekmemıştir. Ancak bu yalınlık, buanlık çok güzel. Böylesi ömekleri ki- mi kez hayranlık duyarak okuyorum. Ancak kalemı elıme alınca, yaşamı böy- lesi aynştırmak beni tatmin etmiyor. An beni büyülüyor. Nedir an'da beni büyü- leyen? Hayatı dokuyan bütün çeşitli, de- ğişken süreçlerin kesitı olması! An'ın yalın bir şey, tek \e sınırlı olduğu bir ya- nılsamadan ibarettir. An karmaşıktır! Ör- neğin "Uçu"dakı tartışma anı! Bu kar- maşıklığı basıtleştirmek değil, berrak- lastırmak gerektiğine inanıyorum. Bu da ancak, öykünün göreli dar uzamında, okurun zihninde çağnşımlar uyandır- makla mümkün. Çağnşımlan harekete ge- çirmenin bir yolu da metinde "imge" kullanımı. - Taribe, tarihi ola>1ara yapuan gönder- meier öykünüzde nasıl bir işlev üstieni- vorsizce? "Tarih" ya da "geçmiş''— Bugünden kopuk değıl ki... Keşke öyle olsaydı... Örneğin bugün biz, Türkiye olarak ya- nm yüzyıl öncesinin "Ada"da dokun- durulan kimi olaylannın hâlâ devamını yaşamıyor muyuz? Ya da benzeri olay- lar farklı coğrafyalarda yinelenmıyor mu? Daha gelişmiş teknolojilerle. kuş- kusuz. - 'Uçu'da 'koku' öğesi özel bir yer tu- tuyor» Nedir kokulann yaşamımızdaki tanımı? Koku müthiş bir çağnşım uyancısı. Marcel Proust'un "Geçmiş Zamanlar Peşinde"sini anımsayın. Kurgu bir koku- tat imgesine dayanır. Çocuklukta tadıl- mış tarçınlı çöreğin kokusuna ve damak- taki Iezzetine! Koku, elbette müthiş bir erotik uyan- cı da olabilir. - 'Uçup giden yaşam'_ Yaşamın 'Lçu- cuiuğu— 'Uçu' sözcüğünü türetmeye na- sd karar verdiniz? "Uçu" öyküsü maziyi ve teni uyandı- ran akasya kokusu etrafında dönüp do- laşır. Çocukluğumda Ankara'nın güzel caddeleri akasya ağaçlanyla bezeliydi. Buram buram savrulurdu akasya koku- su. Sonra aklı evvel belediyelerden biri tarafından kıyıma uğratıldı akasya ağaç- lan. Koku fiziksel olarak nedir? Uçucu bir kimyasal madde ya da kimyasal mad- deler topluluğu. Öykü yukanda da vur- gulaSdığım gibi yanm yüzyıl öncenin dil üstünde uzmanlaşan aydınlanna. sa- natçılanna bir saygı göndermesidir. Ar- tık aramızda olmayanlann ruhlan şadol- sun diye, bir sözcük de ben yaratayım. dedim. Haddım olmayarak. "Kokmak"tan "koku", "uçmak"tan "Uçu". Can Dündar ve Bülent Çaplı'nın hazırladığı 'İnönü Belgeseli' 1999 yılının Mart ayında tamamlanıyor Bir insanla bir devletin öyküsüKültür Servisi - İnönü Vakfı ve TÜRSAK işbirliğiyle hazırlanan 'tnönü Belgeseli'. 1. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşmas etkinlikleri kapsamında düzenlenen söyleşiyle basına tanıtıldı. Belgeselin hazırlık ve yapım sürecini konu alan söyleşiye. belgeseli hazırlayan Doç. Dr. Bülent Çaplı ve Can Dündar ile belgeselin yapımcılığını üstlenen Doç. Dr. Ahmet Tohıngüç katıldılar. Çalışmalan 1998 Mayıs'ından bu yana sürmekte olan tnönü Belgeseli. 1999'un Mart ayında tamamlanacak. 30'ar _ dakikalık 3 bölüm halinde hazırlanan belgeselin yönetmenliğıni Nihat Özcan. yönetmen yardımcılığını Bülent Ozkam, metın araştırmalannı Gönül Akpınar üstleniyor. tsmet Inönü'nün yaşarrunı konu alan belgesel, milli mücadelenin başlangıcından 1973 Türkiye'sine dek uzanan tarihsel sürecı kapsamakta. Ismet Paşa, Türkiye Cumhuriyeti'ne komutan, devlet adamı, dışişleri bakanı, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak damgasını vurduğundan, inönü Belgeseli de bir insanla bir devletin birlikte akan öyküsünü anlatmayı amaçlıyor izleyiciye. Belgeseli Dündar'la birlikte hazırlayan Çaplı, izleyiciye televizyonda sunulan *şov'un ardında ciddi bir çalışmanın ve uyumlu ekip üretiminin şart olduğunu ve belgeseli bir mozaik gıbi hazırladıklannı belirtiyor. Çaplı. 'Toplumun kuraltan. tarihin kendine özgü yapısu belgeselin kendine özgü yapısı' gibi kesişme noktalanyla smırlan çizilen çok problemli bir alanda çalıştıklannı söylüyor: "Cumhuriyet ile özdeşleşmiş çok önemli bir insanın portresini çizmeye, bu portre üzerinden Türkiye'nin geçirdiği önemli bir süreci anlatmaya çakşıyonız, Belgesel sadece siyah beyaz görüntü ve müzik değildir. Türk siyasal tarihinin 2. Adam'ını anlanrken büyük bir sorumluluk üstlendiğimizin bilincindeyiz." TÜRSAK ve İnönü Vakfi'nın, Ismet Paşa'yı tarihsel gerçeklik içinde anlatmak ve nesnellikten ödün vermemek konusunda kararlı olduklannı dile getiren Çaplı, Türkiye'de belgesel hazırlarken en büyük zorluğun, belgelere ulaşabilmek noktasında yaşandığını belirtiyor: "Türkiye'de belgeler ya iyi tasnif edilmemis ya da ulaşılamıyor. Biz bu çahşmayı yaparken özeOikle Ismet Paşa'nın 1903-1939 yıllan arasında yazdığı hatıra defterinden yararlandık. Gerçi bir devlet adamı ve tarihçi titizliğiyle yazdığuıdan, insan kimliğini bulmakta zoriandık ama yine de önemli ipuçlan >akaladık. tsmet Pasa'mn kendi kalemi. \ol gösterici oldu bize." Belgeseli Çaplı'yla birlikte hazırlayan Dündar da üzerlenne büyük sorumluluk yükleyen bir çalışma içinde olduklannı belirtiyor. Dündar, belgeselin zaten sorunlu bir çalışma alanı olduğunu, konu bir de Ismet Paşa olunca işlerin iyice ciddileştiğıni dile getiriyor: "Hayatuun her günü. ülkemizin kaderini beluiemiş bir insan» tnsanlann en büyük bilgi kavnağmın televiryon olduğu bir dönemde tsmet tnönü üzerine belgesel hazuiamak gerçekten büyük sorumluluk gerektiriyor. Belki birçok genç insan İsmet Paşa'yı bu belgeseUe tanıyacak." Dündar, bu noktada da en büyük kaygılannın, belgeseli, küp izlemeye alışmış bir kuşak için cazip kılma gerekliliği olduğunu dile getiriyor: "Tarihe sadık kalmak ve ürünü popülerize ermek en zor paradoksu » oluşturuyor. tşte bu, tarihçiyle belgeselcinin arasındaki uzlaşmazuk noktasL" Dündar da beigelere ulaşmak ve 75 yıllık bir olayın tanıklannı bulmak noktasında güçlük çektilderini belirtirken Çaplı. yasadıklan bir dığer sorunun da canlandırmalar konusuna ilişkin olduğuna değiniyor. Canlandırmanın, tarihi manipüle etmek gibi bir tehlike yarattığını belirten Çaplı, belgeselde dramaya girmemeye özen gösterdiklerinin altını çiziyor. İnönü Belgeseli için 20 ülkede 50'ye yakın arşivden ve Türkiye'de 30 kurumsal arşivden yararlanılmış. Yunanistan Kültür Bakanı ve Stelyo Berberakis'in katkılanyla. önümüzdeki günlerde de Yunan arşivleri, inönü Belgeseli ekibine açılacak. Nedim Hazar, WDR'deDJ'lik yapıyor, televizyona belgeseller hazırhyor Almanya'dayeşeren Türk mü NURDAN CİHANŞÜMUL Istanbul Müzik Şenliği'nin konuk- lanndan bıri de. yaşamını 1980 yılın- dan bu yana Köln'de sürdüren Nedim Hazar oldu. Hazar, şenlik kapsamında Istanbul Köln Buluşması etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen 'Dünya Müziği, Almanya ve Aimanya'da Yeşe- renTürkMüziği' başlıklı bir söyleşi ger- çekleştirdi. Tiyatro. televizyon ve sine- ma oyunculuğu yapan Nedim Hazar, dört albüm çıkaran Yannistan adlı et- no-rock grubunda şarkı söyledi. Al- manya'nın en büyük radyolanndan bi- ri olan VVDR'de DJ'lik yapan Hazar. dört yıldır televızyonlar için belgeseller ya- pıyor. Hazar şu günlerde, Nazi döne- minde Türkiye'de yaşayan Alman ka- çaklar hakkında bir belgesel hazırlığı yapıyor. WDR, şenlik sürecince 11 konserin kaydını yapacak ve Aimanya'da ya- yımlayacak. Geçen yıl düzenlenen 1. Istanbul Müzik Şenliği'ni çok başan- lı bulduklannı belirten Nedim Hazar. "Birçok alandan gruplann ve sanatçı- lann bir araya gekttği şenlik çok ilgimi çekmişti. VV'DR olarak 2. şenliği de iz- lemek istedik" diyor. Belediyeler arasında başlatılan Is- tanbul-Köln kardeş şehir projesinın Köln'de kurulan bir dernek aracılığıy- la da sürdüğünü belirtiyor Nedim Ha- zar: "Belediyenin de yardımlany la ku- rulan bu dernekte İstanbul-Köln ara- sındaki kültürel ilişkileri ayarlamakla görcv li kişi benim." Hazar 2. Istanbul Müzik Şenliği'ni değerlendirirken "Değisik dallardan insanian bir araya getiriyor ve Türk müziğini tanıuyor" diyor. Tiyatro eğitimi alan Nedim Hazar. 1983-1986 yıllan arasında Aimanya'da bir tiyatroda oyunculuk yaptı. Alman- ya "dan Türkiye'ye gelen profesörler hakkında bir belgesel film hazırlayan Hazar. önümüzdeki günlerde Türki- ye'de unurulmaya yüz tutan. Aiman- ya'da ise hakkında çok az şey bilinen bir konuyu -Nazi döneminde Türki- ye'de yaşayan Almanlan- ele alan bir belgesel hazırlayacak. Üç bölümden oluşacak olan belgeselin ilk bölümü sınema filmı olarak hazırlanacak. Ne- dim Hazar konuyla ılgılı şunlan söy- lüyor: "Belgeseli hazırlarken o dönemi yaşayan insanlarla konuşacagu. yazdan biyografiler var. AyTica o dönemde Na- ziler Türkiye'de de etkin olduklan için onlann belgelerinden de faydalanaca- ğu.» Nedim Hazar'ın. farklı kültürlerden insanlann aynı TIR içinde saklanarak Almanya'ya kaçışlannı ele alan kome- di niteliğındeki senaryosu da beyaz- perdeye aktanlacak. 1981-1994 yıllan arasında Yannis- tan adlı etno-rock gnıbuyla müzikse- \ erlenn karşısına çıkan Nedim Hazar, bu toplulukla bazı kabareler sahnele- di. Topluluk kısa bir süre içinde Avru- pa'da da tanınmaya başladı. Aimanya'da yaşayan Türklerin ya da Sezen Aksu, Tarkangibi Türk sanatçı- lann Aimanya'da fazla tanınmadığını belirtiyor Hazar "Bu insanlar genel bir popülerttkekfc edemryoriar. >alnız- ca oradaki Türklere hitap ediyorlar. Kasetleri Aimanya'da 15 marktan sa- ülrvor. Alman piyasası ise 30 marktan gidivor. Alman şirketierL aynı ülkede a>- m sanatçı ucuza satıldığı için bu ise gir- mek Lstenıhoriar. \lnıan\a'dan çıkan Türk gruplar burada daha çok tanını- yor. Halbuki hedefkhleieri Almajıya'da- ki Türkler oünaİL" Almanya'dakı Türklerin yaptığı mü- ziğin başanya ulaşamamasımn diğer nedenlerini ise şöyle sıralıyor Hazar: "Alman toplumunun yabanalara abşık olup olmamasının yanı sıra başka ne- denkr de >ar. Türkler Alman toplu- muyia>an yana başka birtophım ve Tür- kiye'den çıkan ürünlerin tanıülmasını etİdnvor." Ağaoğlu'na fahri doktora unvanı • Kültür Servisi- Adalet Ağaoğlu'na Ohio State Üniversitesi'nden Edebiyat Fahri Doktora unvanı verildi. Üniversite, Ağaoğlu'na unvanını 11 Aralıktaki sonbahar dönemi diploma töreninde verecek. Törenden sonra iki gün süreyle Adalet Ağaoğlu'nun yazarlığı, edebiyat, tarih. toplum ilişkileri üstüne sempozyum da düzenlenecek. Sempozyumda çeşitli üniversitelerden araştırmacılar, edebiyat incelemecileri Türkçe- Ingilizce bildiriler sunacaklar. Adalet Ağaoğlu ile 'Darbe Romanı' çerçevesinde yapılacak söyleşi de programda yer alıyor. Bu unvan Türk edebiyatından bir yazara ilk defa veriliyor. Çağdaş Türk edebiyatının önemini vurgulamaya bir ışaret sayılabilecek bu unvanın venlmesınin ardından yapılacak sempozyumda Türkiye'den Jale Parla, Sevda Şener, Semih Gümüş, ABD'den ve başka değişik üniversitelerden Sarah Atış, Aron Aji, Cemal Kafadar, Walter Andrew, Hülya Adak gibi araştırmacılar da bildin sunacaklar. Masumiyere Bpüksel'den ödül • BRÜKSEL (AA)-Zeki Demirbukuz'un yönettiği Güven Kıraç, Derya Alabora ve Haluk Bilginer'in başrollerini paylaştığı Masumiyet, Brüksel'de yapılan Akdeniz Filmleri Şenliği'nde Jüri Özel Ödülü'nü kazandı. Iki yılda bir gerçekleşen, bu yıl beşıncisi yapılan Akdeniz Filmleri Şenliği'nde 20 ülkeden 40 kadar fılm gösterildi. Yanşmayı, Madalya adlı Italyan filmi kazanırken jüri üyeleri arasındaki uzun tartışmalar sonunda, festival ödülünü alamayan Masumiyet için özel ödül öngörüldü. Bir hafta süren festival çerçevesinde Kasaba, Usta Beni Öldürsene, Tabutta Rövaşata adlı Türk filmlen ile Toprak adlı Türk belgeseli de gösterildi. Coşkusu ve hüznüyte yaşam • Kültür Servisi - Türkiye lş Bankası Parmakkapı Sanat Galerisi, yılın son sergisinde ressam Resul Aytemür'ün yapıtlannı bugün Istanbullu sanatseverlerle buluşturuyor. Aytemür'ün tuval ve desen çalışmalanndan oluşan sergi 28 Aralık'a dek görülebilecek. 1951 doğumlu sanatçı. resim eğitimini Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde tamamladı. 1989 yılından bu yana kişisel sergiler açan Aytemür, bugüne dek pek çok karma sergiye katıldı. Gündelik yaşamın rutin bir şekilde aktığı mekânlar ve bu mekânlan dolduran insanian resim diline doken sanatçı. yaşamın sonsuz akışından çeşitli kesitler sunarken sokağın gündelik kaygılannı, acı ve hüzünlerini dile getiriyor. Balıkçılar, gece hayatından insan manzaralan, sıradışı portreler Aytemür'ün yapıtlannın ana temalannı oluşturuyor. (244 20 21) BUGÜN • AKSANAT'ta saat 11 00'de 'Uluslararası Belgesel Yanşması Filmleri (5)', 13.00'te 'Bir Yolculuğun Güncesi' ve 'Yavuz Zırhusı' adlı fılmler, 15.00'te 'Uluslararası Belgesel Filmleri Yanşması (6)' ve 17.00'de 'Belgesel Sinema Tarihi Sorguluyor' başlıklı panel ızlenebilir. (245 12 28) • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 19.00'da Ali Ekber Çiçek'in 'Afcvi Bektaşi Deyişleri ve Semahlan' adlı mistik müzik dinletisi yer alıyor. (252 45 91) • CRR'de saat 19.30'da 4. Uluslararası CRR Piyano Festivali kapsamında VerdaErmaıı'ın 'Açılış Konseri" yer alıyor. (232 98 30) • BELGESEL SİNEMACILAR BİRLİĞ1 kapsamında Belgesel Evi'nde saat 13.00'ten 19.00'a dek her saat başı 'Horses Under The Sun' isimli fılm gösteriliyor. (292 39 84) • FUJİ FtLM - FOTOĞRAF EVİ'nde Akgün Akova'nın 'Kara Pelerinli' Kentler' isimli dia gösterisi sergileniyor. (251 05 66) • BEKSAVda saat 15.30-18. 30'da Bisiklet Hırsızlan' isimli fılm izlenebilir. (349 91 55) • BİLGİ ÜNİV.'de saat 18.00'de 'Ghost In The Shell' isimli fılm gösterime sunuluyor. (216 00 00) SİBM-TAraHBULUŞMASnUABUGUN • ALKAZAR SİNEMASI'nda saat 12.00'de Yasasın Meksika. 14.30'da Rothchüd'ın Kemam, 16.45'te Dörtnala, 19.00'da BarutFıçısı, 21.30'da Umut adlı fılmler gösterime sunuluyor. (293 24 66) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda saat 12.00'de 2000 Yıunda 25 Yasına Basacak Olan Jonas, 14.30'da Son ÜçGün, 16.45'te Nasır, 19.00'da Cesaret Ana, 21.30'da Göğün Adı Kırmızı adlı filmler izlenebilir. (251 32 40) • AKADEMİ İSTANBUL'da saat 10.00'da Kurt Kanunu, 12.00'de Sis. 15.00'te Ateskes, 18.00'de Ay Carmela, 21.00'de Teneke Trampet adlı filmler izlenebilir. (251 74 84) • AKSANAT'da saat 11 00'de Saygon'lu Bayan ve Karaborsa Yıllan, 13.00'te Scorsese ile Kundun'u Ararken ve Kahramamn Sonu, 15.00'te Yasasın Tina ve Franco Yahudileri Kurtardı mı? adlı filmler ve 17.00'de 'Belgesel Sinema, Tarihini Sorguluyor' başlıklı panel izlenebilir. (252 35 00) • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 11 30'da 'Bir Roman Üç Yorum; Vürun Kahpeye' başlıklı seminerve 14.00'te Demokrasi Günleri. 15.30'da Güneş Turulması. 16XK)da İlkTaşıKim Atacak adlı filmler yer alıyor. (292 06 55) r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle