Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ARALIK 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Erendiz Atasü'nün yeni öykü kitabı 'Uçu', Bilgi Yaymevi'nden okurlara sunuldu
basamak lıayatm kendisidir'FECİR ALPTEKlN
Şıir gibi akan öyküler... Kadın ve er-
kek, aşk ve hüzün. dün ve bugün... Ya-
şamın buruk anlan, yutkunmakta güçlük
çektiğimiz... Hepsi, 'Uçu'nun sayfalan
arasında. _
Dağın Öteki Yüzü adlı çalışmasıyla
1996 Orhan Kemal Roman Ödülü, Taş
Üstüne Gül Oyması ıle 1997 Yunus Na-
di Öykü Ödülü ve 1997 Haldun Taner Öy-
kü Ödülü'nün sahibi olan Erendiz Ata-
sü'nün yeni kitabı Uçu, Bilgi Yayme-
vi'nden çıktı. Uçu, Atasü'nün bir kez
okumakla kahnmayacak 7 öyküsünden
oluşuyor.Atasü'yle, yeni kitabı üzerine
konuştuk.
Öykülerinizdeki kişL mekân ve olayla-
nn tümüyle imgelem ürünü olduğunu
beürtiyorsunuz. Peki imgeleminiz neyle
bestenhor. neler esio kaynağı oluyor size
yaratı sürecinizde?
ERENDtZATASÜ - Düş gücümü uya-
ran güçlü bir izlenımdir. Bir görüntü, bir
mekân, bir ezgi, bir insan olabilir bu uya-
ncı, bir koku bıle ya da anlatılan kimi şey-
ler. Yani ilk basamak, hayatın kendisıdir.
Izlenimler yazınsal metinler halinde dı-
şavurulmadan ya da vurulurken yazann
organizmasından süzülüyor. Varlıldan-
mız etten kemikten altyapılanyla, bı-
linç, bellek ve düş gücüyle hem diğer in-
san kardeşlerimizle pek çok ortak yan ta-
şır hem de dünya yüzünde biricıktir! Iş-
te söz sanatları yazann, şairin tekil pnz-
masından yansır. o nedenle nesnel ger-
çekliktense imgeleme yakındır. Bunu
vurgulamakta yarar görüyorum. çünkü
okur olarak hepimiz elimizdeki yazınsal
anlatıyı gerçeklikle özdeşleştırmeye yat-
• Dağın Öteki Yüzü adlı çalışmasıyla' 1996 Orhan Kemal
Roman Ödülü, Taş Üstüne Gül Oyması ile 1997 Yunus
Nadi Öykü Ödülü ve 1997 Haldun Taner Öykü
Ödülü'nün sahibi olan Erendiz Atasü yeni kitabı Uçu
için, " '40'larda olgun gençliğini ya da olgunluk çağını
yaşayan ve Cumhuriyet'in kültürel değerlerini yaratma
kavgasını canla başla veren kuşağa bir saygı
göndermesidir. O insanlann, örneğin dil üstüne, çok
hararetli tartışmalar yaşadıklanndan eminim. O ateşli
aydmlan zihnimde adeta üç boyutlu görebiliyorum.
Görebildiğimi okurum da görsün istedim" diyor.
kınızdır. Elbette "Ada" öyküsünü oku-
yan, gönderme yapılan coğrafyayı kes-
tırebilir, "Uçu"nun okurunun gözlerin-
de '40'lann, '50'lerin kımi edebıyatçı ay-
dmlan canlanacaktır. Sonuncu öykünün,
"Giselle'in Delirmis Ayaklan"nın okuru
-eğer bir baleseverse- belli bir balerini
anımsayacaktır. Sonuçta bunlar gene de
berum hayallerimdir. "Gerçekliktir" de-
mek gerçekliğe de bir ucuyla fevkalade
kışisel bir şey olan edebiyata da haksı-
zılık olur.
- Baa öykülerinizde uzun diyaloglar
yer alryor. Nedir sizin için diyaloglann
öyküdeki işlevi?
Sanınm "Ada" ve "Uçu"da diyalog söz
konusu. "Ada"daki diyalog, öykünün
entrikasının çözüldüğü kısımdır. Burayı
okur bir tıyatro sahnesi ya da bir fılm ka-
resi gıbi canlandırabilsin istedim. Diya-
loğa başvurmamın nedenı budur."Uçu"
ıse '40'larda olgun gençliğini ya da ol-
gunluk çağını yaşayan ve Cumhuriyet'in
kültürel değerlenni yaratma kavgasını
canla başla veren kuşağa bir saygı gön-
dermesıdir. O insanlann, örneğin dil üs-
tüne, çok hararetli tartışmalar yaşadık-
lanndan eminim. O ateşli aydınlan zih-
nimde adeta üç boyutlu görebiliyorum.
Görebildiğimi okurum da görsün istedim.
"Uçu"daki yeni sözcükler yaratma tar-
tışması böylece girdi hikâyeye.
- Öykülerinizde sizi şiirsel bir anlan-
ma yönelten nedenlerden söz eder misi-
nizbiraz?
Dilin güzellıği -tek başına- yazınsal bir
yapıtın başansını güvenceye alamaz. Ter-
sine, kimi kezkonu-biçem bütünselliği-
nin iç dengesi öyle gerektiriyorsa, sav-
ruk, özensiz bir dil bile kullanılabilir.
Ancak ben, okur olarak dilin tadını al-
mak istiyorum, sözcüklerin özenle -ki-
mi kez sıradışı biçimlerde- seçıldiği, di-
zildiği metinleri yeğliyorum. Kişisel ya-
zın zevkim bu doğrultuda, diyelim. Ka-
lemimi imgelere iten, dil becerimi ser-
gileme tutkusu değildir. Yazınsal türleri
sınırlayan tanımlar hıçbir zaman fazla
ilgimi çekmemıştir. Ancak bu yalınlık,
buanlık çok güzel. Böylesi ömekleri ki-
mi kez hayranlık duyarak okuyorum.
Ancak kalemı elıme alınca, yaşamı böy-
lesi aynştırmak beni tatmin etmiyor. An
beni büyülüyor. Nedir an'da beni büyü-
leyen? Hayatı dokuyan bütün çeşitli, de-
ğişken süreçlerin kesitı olması! An'ın
yalın bir şey, tek \e sınırlı olduğu bir ya-
nılsamadan ibarettir. An karmaşıktır! Ör-
neğin "Uçu"dakı tartışma anı! Bu kar-
maşıklığı basıtleştirmek değil, berrak-
lastırmak gerektiğine inanıyorum. Bu da
ancak, öykünün göreli dar uzamında,
okurun zihninde çağnşımlar uyandır-
makla mümkün. Çağnşımlan harekete ge-
çirmenin bir yolu da metinde "imge"
kullanımı.
- Taribe, tarihi ola>1ara yapuan gönder-
meier öykünüzde nasıl bir işlev üstieni-
vorsizce?
"Tarih" ya da "geçmiş''— Bugünden
kopuk değıl ki... Keşke öyle olsaydı...
Örneğin bugün biz, Türkiye olarak ya-
nm yüzyıl öncesinin "Ada"da dokun-
durulan kimi olaylannın hâlâ devamını
yaşamıyor muyuz? Ya da benzeri olay-
lar farklı coğrafyalarda yinelenmıyor
mu? Daha gelişmiş teknolojilerle. kuş-
kusuz.
- 'Uçu'da 'koku' öğesi özel bir yer tu-
tuyor» Nedir kokulann yaşamımızdaki
tanımı?
Koku müthiş bir çağnşım uyancısı.
Marcel Proust'un "Geçmiş Zamanlar
Peşinde"sini anımsayın. Kurgu bir koku-
tat imgesine dayanır. Çocuklukta tadıl-
mış tarçınlı çöreğin kokusuna ve damak-
taki Iezzetine!
Koku, elbette müthiş bir erotik uyan-
cı da olabilir.
- 'Uçup giden yaşam'_ Yaşamın 'Lçu-
cuiuğu— 'Uçu' sözcüğünü türetmeye na-
sd karar verdiniz?
"Uçu" öyküsü maziyi ve teni uyandı-
ran akasya kokusu etrafında dönüp do-
laşır. Çocukluğumda Ankara'nın güzel
caddeleri akasya ağaçlanyla bezeliydi.
Buram buram savrulurdu akasya koku-
su. Sonra aklı evvel belediyelerden biri
tarafından kıyıma uğratıldı akasya ağaç-
lan. Koku fiziksel olarak nedir? Uçucu
bir kimyasal madde ya da kimyasal mad-
deler topluluğu. Öykü yukanda da vur-
gulaSdığım gibi yanm yüzyıl öncenin
dil üstünde uzmanlaşan aydınlanna. sa-
natçılanna bir saygı göndermesidir. Ar-
tık aramızda olmayanlann ruhlan şadol-
sun diye, bir sözcük de ben yaratayım.
dedim. Haddım olmayarak. "Kokmak"tan
"koku", "uçmak"tan "Uçu".
Can Dündar ve Bülent Çaplı'nın hazırladığı 'İnönü Belgeseli' 1999 yılının Mart ayında tamamlanıyor
Bir insanla bir devletin öyküsüKültür Servisi - İnönü Vakfı ve TÜRSAK işbirliğiyle hazırlanan
'tnönü Belgeseli'. 1. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşmas
etkinlikleri kapsamında düzenlenen söyleşiyle basına
tanıtıldı. Belgeselin hazırlık ve yapım sürecini konu alan
söyleşiye. belgeseli hazırlayan Doç. Dr. Bülent Çaplı
ve Can Dündar ile belgeselin yapımcılığını
üstlenen Doç. Dr. Ahmet Tohıngüç katıldılar.
Çalışmalan 1998 Mayıs'ından bu yana
sürmekte olan tnönü Belgeseli. 1999'un
Mart ayında tamamlanacak. 30'ar _
dakikalık 3 bölüm halinde
hazırlanan belgeselin
yönetmenliğıni Nihat Özcan.
yönetmen yardımcılığını Bülent
Ozkam, metın araştırmalannı
Gönül Akpınar üstleniyor.
tsmet Inönü'nün yaşarrunı
konu alan belgesel, milli
mücadelenin başlangıcından
1973 Türkiye'sine dek
uzanan tarihsel sürecı
kapsamakta. Ismet Paşa,
Türkiye Cumhuriyeti'ne
komutan, devlet adamı,
dışişleri bakanı, başbakan ve
cumhurbaşkanı olarak
damgasını vurduğundan, inönü
Belgeseli de bir insanla bir
devletin birlikte akan öyküsünü
anlatmayı amaçlıyor izleyiciye.
Belgeseli Dündar'la birlikte
hazırlayan Çaplı, izleyiciye
televizyonda sunulan *şov'un ardında
ciddi bir çalışmanın ve uyumlu ekip
üretiminin şart olduğunu ve belgeseli bir
mozaik gıbi hazırladıklannı belirtiyor. Çaplı.
'Toplumun kuraltan. tarihin kendine özgü yapısu
belgeselin kendine özgü yapısı' gibi kesişme noktalanyla
smırlan çizilen çok problemli bir alanda çalıştıklannı söylüyor:
"Cumhuriyet ile özdeşleşmiş çok önemli bir insanın portresini
çizmeye, bu portre üzerinden Türkiye'nin geçirdiği önemli bir
süreci anlatmaya çakşıyonız, Belgesel sadece siyah beyaz görüntü
ve müzik değildir. Türk siyasal tarihinin 2. Adam'ını anlanrken
büyük bir sorumluluk üstlendiğimizin bilincindeyiz."
TÜRSAK ve İnönü Vakfi'nın, Ismet Paşa'yı tarihsel gerçeklik
içinde anlatmak ve nesnellikten ödün vermemek konusunda
kararlı olduklannı dile getiren Çaplı, Türkiye'de belgesel
hazırlarken en büyük zorluğun, belgelere ulaşabilmek noktasında
yaşandığını belirtiyor: "Türkiye'de belgeler ya iyi tasnif edilmemis
ya da ulaşılamıyor. Biz bu çahşmayı yaparken özeOikle Ismet
Paşa'nın 1903-1939 yıllan arasında yazdığı hatıra defterinden
yararlandık. Gerçi bir devlet adamı ve tarihçi titizliğiyle
yazdığuıdan, insan kimliğini bulmakta zoriandık ama
yine de önemli ipuçlan >akaladık. tsmet Pasa'mn
kendi kalemi. \ol gösterici oldu bize."
Belgeseli Çaplı'yla birlikte hazırlayan
Dündar da üzerlenne büyük sorumluluk
yükleyen bir çalışma içinde olduklannı
belirtiyor. Dündar, belgeselin zaten
sorunlu bir çalışma alanı olduğunu,
konu bir de Ismet Paşa olunca
işlerin iyice ciddileştiğıni dile
getiriyor:
"Hayatuun her günü. ülkemizin
kaderini beluiemiş bir insan»
tnsanlann en büyük bilgi
kavnağmın televiryon olduğu
bir dönemde tsmet tnönü
üzerine belgesel hazuiamak
gerçekten büyük sorumluluk
gerektiriyor. Belki birçok genç
insan İsmet Paşa'yı bu
belgeseUe tanıyacak."
Dündar, bu noktada da en büyük
kaygılannın, belgeseli, küp
izlemeye alışmış bir kuşak için cazip
kılma gerekliliği olduğunu dile
getiriyor: "Tarihe sadık kalmak ve
ürünü popülerize ermek en zor paradoksu
» oluşturuyor. tşte bu, tarihçiyle belgeselcinin
arasındaki uzlaşmazuk noktasL"
Dündar da beigelere ulaşmak ve 75 yıllık bir
olayın tanıklannı bulmak noktasında güçlük
çektilderini belirtirken Çaplı. yasadıklan bir dığer
sorunun da canlandırmalar konusuna ilişkin olduğuna
değiniyor. Canlandırmanın, tarihi manipüle etmek gibi bir
tehlike yarattığını belirten Çaplı, belgeselde dramaya girmemeye
özen gösterdiklerinin altını
çiziyor. İnönü Belgeseli için 20 ülkede 50'ye yakın arşivden ve
Türkiye'de 30 kurumsal arşivden yararlanılmış. Yunanistan Kültür
Bakanı ve Stelyo Berberakis'in katkılanyla. önümüzdeki günlerde
de Yunan arşivleri, inönü Belgeseli ekibine açılacak.
Nedim Hazar, WDR'deDJ'lik yapıyor, televizyona belgeseller hazırhyor
Almanya'dayeşeren Türk mü
NURDAN CİHANŞÜMUL
Istanbul Müzik Şenliği'nin konuk-
lanndan bıri de. yaşamını 1980 yılın-
dan bu yana Köln'de sürdüren Nedim
Hazar oldu. Hazar, şenlik kapsamında
Istanbul Köln Buluşması etkinlikleri
çerçevesinde gerçekleştirilen 'Dünya
Müziği, Almanya ve Aimanya'da Yeşe-
renTürkMüziği' başlıklı bir söyleşi ger-
çekleştirdi. Tiyatro. televizyon ve sine-
ma oyunculuğu yapan Nedim Hazar,
dört albüm çıkaran Yannistan adlı et-
no-rock grubunda şarkı söyledi. Al-
manya'nın en büyük radyolanndan bi-
ri olan VVDR'de DJ'lik yapan Hazar. dört
yıldır televızyonlar için belgeseller ya-
pıyor. Hazar şu günlerde, Nazi döne-
minde Türkiye'de yaşayan Alman ka-
çaklar hakkında bir belgesel hazırlığı
yapıyor.
WDR, şenlik sürecince 11 konserin
kaydını yapacak ve Aimanya'da ya-
yımlayacak. Geçen yıl düzenlenen 1.
Istanbul Müzik Şenliği'ni çok başan-
lı bulduklannı belirten Nedim Hazar.
"Birçok alandan gruplann ve sanatçı-
lann bir araya gekttği şenlik çok ilgimi
çekmişti. VV'DR olarak 2. şenliği de iz-
lemek istedik" diyor.
Belediyeler arasında başlatılan Is-
tanbul-Köln kardeş şehir projesinın
Köln'de kurulan bir dernek aracılığıy-
la da sürdüğünü belirtiyor Nedim Ha-
zar: "Belediyenin de yardımlany la ku-
rulan bu dernekte İstanbul-Köln ara-
sındaki kültürel ilişkileri ayarlamakla
görcv li kişi benim."
Hazar 2. Istanbul Müzik Şenliği'ni
değerlendirirken "Değisik dallardan
insanian bir araya getiriyor ve Türk
müziğini tanıuyor" diyor.
Tiyatro eğitimi alan Nedim Hazar.
1983-1986 yıllan arasında Aimanya'da
bir tiyatroda oyunculuk yaptı. Alman-
ya "dan Türkiye'ye gelen profesörler
hakkında bir belgesel film hazırlayan
Hazar. önümüzdeki günlerde Türki-
ye'de unurulmaya yüz tutan. Aiman-
ya'da ise hakkında çok az şey bilinen
bir konuyu -Nazi döneminde Türki-
ye'de yaşayan Almanlan- ele alan bir
belgesel hazırlayacak. Üç bölümden
oluşacak olan belgeselin ilk bölümü
sınema filmı olarak hazırlanacak. Ne-
dim Hazar konuyla ılgılı şunlan söy-
lüyor: "Belgeseli hazırlarken o dönemi
yaşayan insanlarla konuşacagu. yazdan
biyografiler var. AyTica o dönemde Na-
ziler Türkiye'de de etkin olduklan için
onlann belgelerinden de faydalanaca-
ğu.»
Nedim Hazar'ın. farklı kültürlerden
insanlann aynı TIR içinde saklanarak
Almanya'ya kaçışlannı ele alan kome-
di niteliğındeki senaryosu da beyaz-
perdeye aktanlacak.
1981-1994 yıllan arasında Yannis-
tan adlı etno-rock gnıbuyla müzikse-
\ erlenn karşısına çıkan Nedim Hazar,
bu toplulukla bazı kabareler sahnele-
di. Topluluk kısa bir süre içinde Avru-
pa'da da tanınmaya başladı.
Aimanya'da yaşayan Türklerin ya da
Sezen Aksu, Tarkangibi Türk sanatçı-
lann Aimanya'da fazla tanınmadığını
belirtiyor Hazar "Bu insanlar genel
bir popülerttkekfc edemryoriar. >alnız-
ca oradaki Türklere hitap ediyorlar.
Kasetleri Aimanya'da 15 marktan sa-
ülrvor. Alman piyasası ise 30 marktan
gidivor. Alman şirketierL aynı ülkede a>-
m sanatçı ucuza satıldığı için bu ise gir-
mek Lstenıhoriar. \lnıan\a'dan çıkan
Türk gruplar burada daha çok tanını-
yor. Halbuki hedefkhleieri Almajıya'da-
ki Türkler oünaİL"
Almanya'dakı Türklerin yaptığı mü-
ziğin başanya ulaşamamasımn diğer
nedenlerini ise şöyle sıralıyor Hazar:
"Alman toplumunun yabanalara abşık
olup olmamasının yanı sıra başka ne-
denkr de >ar. Türkler Alman toplu-
muyia>an yana başka birtophım ve Tür-
kiye'den çıkan ürünlerin tanıülmasını
etİdnvor."
Ağaoğlu'na fahri doktora unvanı
• Kültür Servisi-
Adalet Ağaoğlu'na
Ohio State
Üniversitesi'nden
Edebiyat Fahri
Doktora unvanı
verildi. Üniversite,
Ağaoğlu'na unvanını
11 Aralıktaki
sonbahar dönemi
diploma töreninde
verecek. Törenden
sonra iki gün süreyle
Adalet Ağaoğlu'nun
yazarlığı, edebiyat,
tarih. toplum ilişkileri
üstüne sempozyum da
düzenlenecek.
Sempozyumda çeşitli üniversitelerden
araştırmacılar, edebiyat incelemecileri Türkçe-
Ingilizce bildiriler sunacaklar. Adalet Ağaoğlu ile
'Darbe Romanı' çerçevesinde yapılacak söyleşi de
programda yer alıyor. Bu unvan Türk edebiyatından
bir yazara ilk defa veriliyor. Çağdaş Türk
edebiyatının önemini vurgulamaya bir ışaret
sayılabilecek bu unvanın venlmesınin ardından
yapılacak sempozyumda Türkiye'den Jale Parla,
Sevda Şener, Semih Gümüş, ABD'den ve başka
değişik üniversitelerden Sarah Atış, Aron Aji,
Cemal Kafadar, Walter Andrew, Hülya Adak gibi
araştırmacılar da bildin sunacaklar.
Masumiyere Bpüksel'den ödül
• BRÜKSEL (AA)-Zeki Demirbukuz'un yönettiği
Güven Kıraç, Derya Alabora ve Haluk Bilginer'in
başrollerini paylaştığı Masumiyet, Brüksel'de
yapılan Akdeniz Filmleri Şenliği'nde Jüri Özel
Ödülü'nü kazandı. Iki yılda bir gerçekleşen, bu yıl
beşıncisi yapılan Akdeniz Filmleri Şenliği'nde
20 ülkeden 40 kadar fılm gösterildi. Yanşmayı,
Madalya adlı Italyan filmi kazanırken jüri üyeleri
arasındaki uzun tartışmalar sonunda, festival
ödülünü alamayan Masumiyet için özel ödül
öngörüldü. Bir hafta süren festival çerçevesinde
Kasaba, Usta Beni Öldürsene, Tabutta Rövaşata adlı
Türk filmlen ile Toprak adlı Türk belgeseli de
gösterildi.
Coşkusu ve hüznüyte yaşam
• Kültür Servisi - Türkiye lş Bankası Parmakkapı
Sanat Galerisi, yılın son sergisinde ressam Resul
Aytemür'ün yapıtlannı bugün Istanbullu
sanatseverlerle buluşturuyor. Aytemür'ün tuval ve
desen çalışmalanndan oluşan sergi 28 Aralık'a dek
görülebilecek. 1951 doğumlu sanatçı. resim
eğitimini Istanbul Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi'nde tamamladı.
1989 yılından bu yana kişisel sergiler açan Aytemür,
bugüne dek pek çok karma sergiye katıldı.
Gündelik yaşamın rutin bir şekilde aktığı mekânlar
ve bu mekânlan dolduran insanian resim diline
doken sanatçı. yaşamın sonsuz akışından çeşitli
kesitler sunarken sokağın gündelik kaygılannı, acı
ve hüzünlerini dile getiriyor. Balıkçılar, gece
hayatından insan manzaralan, sıradışı portreler
Aytemür'ün yapıtlannın ana temalannı
oluşturuyor. (244 20 21)
BUGÜN
• AKSANAT'ta saat 11 00'de 'Uluslararası Belgesel
Yanşması Filmleri (5)', 13.00'te 'Bir Yolculuğun
Güncesi' ve 'Yavuz Zırhusı' adlı fılmler, 15.00'te
'Uluslararası Belgesel Filmleri Yanşması (6)' ve
17.00'de 'Belgesel Sinema Tarihi Sorguluyor' başlıklı
panel ızlenebilir. (245 12 28)
• BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
19.00'da Ali Ekber Çiçek'in 'Afcvi Bektaşi Deyişleri
ve Semahlan' adlı mistik müzik dinletisi yer alıyor.
(252 45 91)
• CRR'de saat 19.30'da 4. Uluslararası CRR Piyano
Festivali kapsamında VerdaErmaıı'ın 'Açılış
Konseri" yer alıyor. (232 98 30)
• BELGESEL SİNEMACILAR BİRLİĞ1
kapsamında Belgesel Evi'nde saat 13.00'ten 19.00'a
dek her saat başı 'Horses Under The Sun' isimli fılm
gösteriliyor. (292 39 84)
• FUJİ FtLM - FOTOĞRAF EVİ'nde Akgün
Akova'nın 'Kara Pelerinli' Kentler' isimli dia
gösterisi sergileniyor. (251 05 66)
• BEKSAVda saat 15.30-18. 30'da Bisiklet
Hırsızlan' isimli fılm izlenebilir. (349 91 55)
• BİLGİ ÜNİV.'de saat 18.00'de 'Ghost In The
Shell' isimli fılm gösterime sunuluyor. (216 00 00)
SİBM-TAraHBULUŞMASnUABUGUN
• ALKAZAR SİNEMASI'nda saat 12.00'de
Yasasın Meksika. 14.30'da Rothchüd'ın Kemam,
16.45'te Dörtnala, 19.00'da BarutFıçısı, 21.30'da
Umut adlı fılmler gösterime sunuluyor. (293 24 66)
• BEYOĞLU SİNEMASI'nda saat 12.00'de 2000
Yıunda 25 Yasına Basacak Olan Jonas, 14.30'da Son
ÜçGün, 16.45'te Nasır, 19.00'da Cesaret Ana,
21.30'da Göğün Adı Kırmızı adlı filmler izlenebilir.
(251 32 40)
• AKADEMİ İSTANBUL'da saat 10.00'da Kurt
Kanunu, 12.00'de Sis. 15.00'te Ateskes, 18.00'de Ay
Carmela, 21.00'de Teneke Trampet adlı filmler
izlenebilir. (251 74 84)
• AKSANAT'da saat 11 00'de Saygon'lu Bayan ve
Karaborsa Yıllan, 13.00'te Scorsese ile Kundun'u
Ararken ve Kahramamn Sonu, 15.00'te Yasasın
Tina ve Franco Yahudileri Kurtardı mı? adlı filmler
ve 17.00'de 'Belgesel Sinema, Tarihini Sorguluyor'
başlıklı panel izlenebilir. (252 35 00)
• BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
11 30'da 'Bir Roman Üç Yorum; Vürun Kahpeye'
başlıklı seminerve 14.00'te Demokrasi Günleri.
15.30'da Güneş Turulması. 16XK)da İlkTaşıKim
Atacak adlı filmler yer alıyor. (292 06 55)
r