27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
fâfc T U R K I Y E TOPLUMSAL BARIŞ PROJESI *£' YENİDEN YAPILANMA PROGRAMI TOPLUMSAL BARIŞ PROJEMİZ Barış Partimizin siyasal, sosyal ve ikti- sadi yeniden yapılanma programı, Türkiye için bir toplumsal barış projesidir. Türkiyelilik teme- linde toplumsal uzlaşmayı sağlamanın, toplu- mu barıştırmanın, çağımızla buluşturmanın projesidir. Biz temel sorunlarını çözmüş, uygar bir dünya devleti Türkiye'yi yaratmak için yola çık- tık. Ülkemizi ve bölgemizi dünya uluslar aile- sinin barış ve istikrar adası yapacağız. Kalkınmış bir ekonomi, güçlü bir sa- vunma, tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir demokrasi yaratarak Türkiye'nin bölge- de ve dünyada hak ettiği yeri almasını sağ- layacağız. Barış tek taraflı değildir, tarafları olur. Barış bir uzlaşmadır. Bu uzlaşmanın ön şartı, ilk önce insanların barışı özlemesi, barış için- de yaşamaya karar vermiş olmasıdır. Bu ne- denle diyoruz ki, barış herşeyden önce bir yaşam biçimidir, bir zihniyettir, bir fikri ye- nilenmedir. Barış Partimiz, Türkiye insanının sesidir, kendisidir ve bu özelliği ile bir halk hareketidir. Biz fikri yenilenme hareketiyiz. Fikri ye- nilenmenin esası, kendimize, bölgemize, tari- himize, bugünümüze ve yarınımıza başka bir gözle bakmak, kendimizle, tarihimizle ve coğ- rafyamızla barışmaktır. Bireyteri, sosyal sınıfları, etnik-kültür- inanç kümelerini birbirleriyle, toplumu devletle, devleti toplumla barıştırmaktır. Bunun için ön- ce kendimizi tüm çıplaklığıyla aynada görme- miz ve bir sorgulama sürecini başlatmamız gerekir. Barış Partimiz, tüm bireyleri, kümeleri, kesimleri, sınıfları ve devlet yöneticilerini, ken- disine eleştirel bir gözle bakmaya davet eder. Eğer bugün ticaret kirlenmişse, adalet iş- levini yapamaz duruma gelmişse, siyaset tü- kenmişse, deyim ye?incteyöö yönetmY ve yöhe- 5 ticiler dibe vurmuşsa bunun temel nedeni her- kesin kabahati başkasında aramasıdır. Biz di- yoruz ki, artık kusurlu, suçlu aramaktan vaz- geçelim. Sorunlarımızı hep birlikte çözelim. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu bir kav- gayla başlar. Mustafa Kemal Atatürk, arka- daşları ve Türkiye insanı bu kavganın sonu- cunda Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular, bize emanet ettiler. Çağdaş uygarlık düzeyini bize hedef gösterdiler. Bizler, bu hedefe ulaşmak için uğraşmak yerine; bir başka biçimiyle an- lamsız, amaçsız ve sonuçsuz bir başka çatış- mabaşlattık. Sadece son 30 yılı değerlendirdiğimizde, görüyoruz ki; kimimiz Türkçülük kimimiz Kürt- çülük yaptık, kimimiz sağcılık, kimimiz solculuk yaptık, kimimiz sünnilik, kimimiz alevilik dedik. Kimimiz sadece sahip olduğumuz sınıfın, ke- simin çıkarlarını öne çıkartarak, karşımızda- kileri düşman gördük. Devletimizi yönetenler ise, kendilerini tek bir inancın, tek bir etnik kimliğin, tek bir sınıfın temsilcisi görerek, buna dahil olmayan, küme, kesim ve sınıfları dışlayarak sorunları çözme- ye çalıştılar. Peki, Türkçülük dedik Türklerin sorunu- nu, Kürtçülük dedik Kürtlerin sorununu çözdük mü? Sünnilik dedik, Sünnilerin, Alevilik dedik Alevilerin sorunlarını çözdük mü? Solculuk de- dik solcuların, sağcılık dedik sağcıların soru- nunu çözdük mü? İşçi dedik işçilerin, işveren dedik işverenlerin sorununu çözdük mü? Ke- malizm dedik devletin ve Türkiye insanının sorunlarını çözdük mü? HAYIR! Siyasal sorunlarımız çözülmedi, sosyal sorunlarımız çözülmedi, iktisadi sorun- larımız çözülmedi. Tam aksine bu sorunlar çığ gibi büyüdü, bizi altına aldı. Üstelik bu çatış- manın sonucu son 30 yılda 50 bini aşkın in- sanımızöldü. Şimdi soruyoruz: Haklı olan kimdi, haksız olan kimdi? Suçlu olan kimdi, suç- suz olan kimdi? Ölen 50 bin insanımız mı, öldürenler mi, seyirci kalanlar mı, devleti yöneterek öyle veya böyle taraf olanlar mı? Sağcısı-Solcusu, Alevisi-Sünnisi, Sürya- nisi-Musevisi, Hristiyanı-Müslümanı, Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkezi, Abhazası, Gürcü- sü, Çeçeni, Ermenisi, Türkmeni, Rumu, Ace- mi, Göçmenleri, Arnavutu, Boşnağı, Romanı; işçi ve işvereni, devlet yöneticilerimiz dahil her Türkiye yurttaşı kendisini sorumlu hissederek bu soruyu kendisine sormak zorundadır. Bizler taraf olurken, şu veya bu şekilde, bu kavgada yer alırken, insanlarımız ölürken, demokrasi sorunumuz mu çözüldü, adalet, eğitim, sağlık, işsizlik sorunumuz mu çözüldü? HAYIR! Üstelik bugün hâlâ iller arası, bölgeler arası, ülkeler arası sürgünümüz var, göçerimiz var, göçmenimiz var; 65 milyondan 20 milyonu açlıfc sınırına dayanan insanımız var. Barış Partimizin kuruluşundan bu yana 3 yıldır söylediği, altını çizerek vurgulandığı gibi devletimizin üstünde de bir sis perdesi var. Işte bu nedenle tekrar ediyoruz ve di- yoruz ki: Toplumsal barış için ilk önce yapıl- ması gereken, kendimize ve bugüne kadar yaptıklarımıza eleştirel bir gözle bakmaktır. Biz diyoruz ve ısrar ediyoruz ki; devletin üzerinden sis perdesi kalkmadıkça, devleti yö- netenlere egemen olan, halkı teba olarak gö- ren zihniyet değişmedikçe, Türk'ü Türkçü'- den, Kürd'ü Kürtçü'den, inançlı insanları- mızı kökten dincilikten kurtarmadıkça yani bugüne kadar bizlere egemen olan zihniyeti değiştırmedikçe hiçbir sorunumuz çözülemez, hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Elbette, her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizin tarihi de beyaz bir sayfa değildir. Ancak yaşananların hiçbir koşulda bir daha yaşanmasını istemiyorsak beyaz bir sayfa ol- mayan kendi tarihimizden de dersler çıkarmak zorundayız. Biz diyoruz ki; etnik-kültürel-inançsal farklılıklarımızı birbirimize karşı bir üstünlük ve silah olarak kullanmaktan vazgeçelim. Zenginliğimiz olan farklılıklarımıza saygı göstererek, sahip çıkarak, insan olarak, in- sanca bir arada yaşamayı öğrenelim. Türki- yelilik bilinci ile yurttaşlığı esas alalım, etnik- kültürel-inançsal kimliklerimizi Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün önüne çıkartmayalım. İşte bu anlamda diyoruz ki; BİZ TÜRKİYE'YİZ, ADLARIMIZ FARK- U SÖYİADÎMIZ TÖRKÎYE'dir. İçınde bulunduğumuz koşulları Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç yıllarıyla kıyaslamak mümkündür. Mustafa Kemal Atatürk, Kurtu- luş Savaşı'na "Bu böyle olmaz, vatanı baş- tan başa değiştirmek lazım, yenileştirmek lazım" sözleriyle başlamıştı. Bizim de şimdi söylediğimiz budur: Türkiye'yi içinde bulun- duğu çıkmaz sokaktan kurtarmak için ülke- yi baştan başa yapılandırmak, yeniden kur- mak şarttır. Biz Barış Partisi olarak, ülkemizin ve in- sanlarımızın sorunlarını biliyoruz; çözüm yolla- rını biliyoruz, sorunları çözmeye talibiz. İşte bu anlamda, temel sorunlarını çöz- müş, uygar bir dünya devleti Türkiye için siz- lere Toplumsal Barış Projemizin ana hatlarını suhuyoruz. I. SİYASAL BARIŞ Barış Partimiz; demokratik, laik, sos- yal, çoğulcu ve insan haklarını merkezine alan bir hukuk devleti inşa edecektir. • ANAYASA Barış Partimizin Anayasa anlayışı, Anayasayı toplumla devlet arasındaki bir "Ba- rış ve Uzlaşma Belgesi" olarak görür. Özlemini duyduğumuz siyasal barış için her şeyden önce; olağanüstü dönemlerin damgasını taşıyan, ülke insanına dar gelen ve antidemokratik hükümler taşıyan, bugünkü Anayasa'nın yerine, tüm toplum kesimlerinin katıiımıyla hazırlanacak sivil ve demokratik bir Anayasa hazırlanarak, yürürlüğe konulacaktır. Bu Anayasa ile, devletin düşman gibi gördüğü birey ve topluluklara karşı kendini koruma ve güçlendirme anlayışına son verile- cektir. Bireyin temel hak ve özgürlüklerini, si- yasi otoriteye karşı koruyan bir anlayış esas alınacaktır. Yapılacak yeni Anayasa ile devletin üç temei erki olan; yasama, yürütme ve yargı birbirlerinden ayrılacaktır. Bağımsız bir yargı ve bağımsız bir yar- gıç, devletin temel fonksiyonlarının yerine geti- rilebilmesinin ön şartıdır. Bu nedenle yargının yeniden yapılandırılması; yürütme ve yasama- dan öncelikli olarak ele alınacak, yargının üs- tünlüğü sağlanacaktır. Bu yeni Anayasamız, insan haklarına ilişkin uluslararası hukuk belgelerini, bağlayıcı ve iç hukukta doğrudan uygulanabilir güçte metinler olarak görecektir. Düşünce suç ve yasakları kaldmla- cak; ülke insanlarının; fikri, kültürel ve sanat- sal yaratıcılığını kısıtlayan her türlü hukuksal engel ortadan kaldırılacak, özgürlükler Anaya- sal teminata kavuşturulacaktır. • YASAMA Siyasal barış, siyasal katılımla gerçek- leşir. Toplumsal barışı sağlayacak yeniden ya- pılanmanın esasını, parlamentonun üstünlüğü ilkesi oluşturur. Oysa bugünkü parlamento- muz, Seçim ve Siyasi Partiler Yasası gibi ya- salar nedeniyle, üzerine düşen görevleri ye- rine getiremez bir hale getirilmiştir. Toplumsal Barış Projemiz, barajlı se- çim sistemlerıni, siyasal katılımın önündeki en ciddi engel olarak görür. Bu nedenle Barış Partimiz, en küçük siyasal örgütlenmelerin ve programların parlamentoda temsil edilmelerini sağlayacak nisbi temsil sisteminin ülkemiz için en uygun seçim modeli olduğunu savunur. Seçim ve Siyasal Partiler Kanunu, de- mokratik bir anlayışla yeniden düzenlene- cektir. Siyasi partilerdeki lider sultasına ve de- lege tekeline son verilerek, sınırlı kontenjanlar dışında milletvekili adaylarının, parti üyeleri tarafından seçilmeleri esası kabul edilecektir. Parlamentonun hak ettiği saygınlığı ka- zanabilmesinin önündeki önemli engellerden biri de siyasetçilerin dokunulmazlık zırhıdır. Parlamenterlerimizin siyasi söylem ve ey- lemleri dışındaki adi suç teşkil eden her türlü işlem ve eylemlerinden dolayı sahip oldukları dokunulmazlık statüsü kaldırıla- caktır. Barış Partimiz, önereceği yeni Anayasa tasarısı ile üyumlu Meclis İçtüzüğü'nü, bugüne kadar edihilen deneyim ve birikimlerin ışığı al- tında yeniden düzenleyecektir. Bu sayede parlamentomuzu, bu ülkenin bütün sorun- larının gerçek anlamda tartışıldığı ve çözül- düğü bir kurum haline getireceğiz. Barış Partimiz bu anlayışıyla, kamuoyu- muzda son zamanlarda sıkça tartışılan baş- kanlık ve yarı-başkanlık sistemlerine karşılık, güçlendirilmiş fonksiyonel parlamenter demok- ratik rejimi savunur. Milletvekili olarak seçmenlerini temsilde ve parlamenterliğinin gerektirdiği nitelikleri ko- rumakta başarısız olduğu, seçim bölgesindeki seçmenlerinin en az % 10'u tarafından iddia edilen ve yine aynı seçmenlerin % 50'yi aşan bir oranı tarafından kabul edilen milletvekilinin bu sıfatının düşmesi esası yeni anayasa ile kabul edilecektir. Sözkonusu milletvekilinin ye- rine, içinde bulunulan yasama döneminin so- nuna kadar görev yapmak üzere, milletveki- linin seçildiği partinin aynı seçim bölgesindeki izleyen sırada yer alan adayı geçecektir. • YARGI Yargı erki, devletin yürütme ve yasama fonksiyonlarından öncelikli olarak ele alınacak ve yargının bağımsızlığı ve üstünlüğü kayıtsız ve şartsız sağlanacaktır. Yürütmenin ve yasa- manın yargıya müdahaleleri önlenecektir. Yargının özerkliği sağlanacak; bu çerçe- vede Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müs- teşarının, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliklerine son verilecektir. "Doğal Yargıç" ilkesi geçerli kılınacak- tır. Sivillerin askeri mahkemelerde yargılan- masına son verilerek yargının birliği ilkesi sağ- lanacaktır. Askeri mahkemeler, sadece as- kerlik görevi ve asker kişilerle ilgili suç ve uyuşmazlıklara bakacaktır. Askeri Yüksek İda- re Mahkemesi kaldırılacaktır. Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırılacaktır. Sıkıyönetim ha- linde, yargı yetkisi olağan ve mevcut sivil mah- kemelere bırakılacaktır. 12 Eylül 1 9 8 0 - 7 Aralık 1983 tarihleri arasında çıkarılmış kanunlar ve her türlü idari düzenleyici işlemlerin yargı denetimine tabi ol- maları sağlanacaktır. Yüksek Askeri Şura kararları da dahil, tüm yargı bağışıklıkları kal- dırılarak idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açık tutulacaktır. Mahkeme binalarımız, tüm donanımları dahil yargının kutsallığına uygun ve yurttaşla- rımızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir du- ruma getirilecektir. Bütün yargı organlarının arşivleri, kulla- nılan makina ve teçhizat, yeni teknolojinin ge- reklerine uygun hale getirilecek; devletin gü- venliği ile ilgili stratejik kararlar hariç, bütün yargı kararları şeffaf hale getirilerek kamuo- yunun bilgisine sunulacaktır. Yargı teşkila- tımızın yeniden organizasyonunun gerektirdiği donanımların sağlanması için beş yıllık dö- nemde yaklaşık 5 milyar dolar karşılığı TL ilave harcama yapılacaktır. Yargının kendi adli kolluk kuvvetini kurması fçin gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır. "Adil Yargılanma" nın sağlanabilmesi için gerekli bütün hukuki ve idari düzenlemeler yapı-lacaktır. Hukuk kuralları, toplumsal ilişkilerin sos- yal ve ekonomik freni olmaktan çıkarılacak, bu ilişkileri geliştirici ve koruyucu bir hukuk an- layışı egemen kılınacaktır. Zaman zaman kamuoyu vicdanında da kabul görmeyen kararları almak zorunda bıra- kılan hakimlerimizi zor duruma düşüren anti- demokratik ve çağdışı mevzuat hükümleri de- ğiştirilecektir. İdarenin keyfi ve otoriter olmasını ve idari ihtilafların uzamasını önlemek maksa- dıyla; idarenin yargısal denetiminin hızlandırıl- ması için her türlü tedbirler alınacaktır. Ceza ve infaz sistemi; çağdaş insan hakları ilke ve kurallarına uygun olarak yeniden düzenlenecek, ceza ve tutukevlerin- de insanca yaşam koşulları sağlanacaktır. AVUKATLARIMIZ Yargının yeniden yapılanması sürecin- de, yargının vazgeçilmez unsurlarından biri olan avukatlarımızın yargılama işlevinin ayrıl- maz parçasını oluşturdukları kabul edilerek, mesleki saygınlıklarını zedeleyen müdahaleler önlerçecşk; pnların. .pojiş,, hakim ve savcılar karşısındaki konumu güçlendirilecektir. Ayrıca, avukatlarımızın çoğunluğunun, mesleğin başlangıcında karşılaştıkları yüksek vergi yükü ve maddi imkansızlıklar nedeniyle tek başlarına avukatlık mesleğini yürüteme- meleri gerçeği karşısında, avukatlarımızın hu- kuk şirketleri kurarak, mesleklerini birlikte icra etmelerini sağlamak için gerekli mevzuat de- ğişiklikleri yapılacaktır. • YÜRÜTME Gerçekleştireceğimiz Toplumsal Barış Projesi'nde yürütme bir yetki değil, görev ola- caktır. Mevcut Anayasa'ya göre, yasama ve yargı erklerini etkisi altında tutan yürütme or- ganı bu konumundan çıkarılarak, yasama or- ganının içinden çıkan ve ona tabi bir icra organı haline getirilecektir. Barış Partimiz, yürütmenin, yasama ve yargının denetiminden kurtarılarak tamamen bağımsızlaştırılması amacına yönelik olarak tartışmaya sokulan başkanlık ve yarı baş- kanlık sistemlerine karşıdır. Çünkü biz Barış Partisi olarak, siyasi çoğulculuğu savundu- ğumuz için; başkanlık sisteminde, toplumsal kesimlerden birinin diğer toplumsal kesimler üzerindeki hakimiyetini mutlaklaştıracağını ve bu nedenle toplumsal barışı tehdit edeceğini düşünüyoruz. Yürütme organını yeniden yapılandırma- nın en önemli unsurtarından birisi idari yaplya egemen olan merkeziyetçi ve tek yanlı örgüt- lenmenin ve anlayışın değiştirilmesidir. Hantal ve ağır işleyen merkeziyetçi devl- et yapısının yerine, yerinden yönetim organla- rına ve merkezi idarenin taşra teşkilatı birim- lerine yetki devrini esas alan adem-i merke- ziyetçi bir idare anlayışı yerleştirilecektir. Mevcut 37 bakanlık sayısı azaltılacak; Başbakan ve Devlet Bakanı statüsünde iki Başbakan Yardımcısı dahil, Bakanlar Kuru- lu'nun üye sayısı 20 üye ile sınırlandırılarak aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenecektir: 1. Başbakan, 2. Siyasi işlerden sorumlu Devlet Bakanı statüsünde Başbakan Yardımcısı, 3. Ekonomik işlerden sorumlu Devlet Bakanı sta- tüsünde Başbakan Yardımcısı, 4. Adalet Ba- kanı, 5. İçişleri Bakanı, 6. Dışişleri Bakanı, 7. Maliye Bakanı, 8. Sağlık Bakanı, 9. Milli Eğitim Bakanı, 10. Sanayi ve Ticaret Bakanı, 11. Bayındırlık ve İskan Bakanı, 12. Enerji Baka- nı, 13. Tarım-Orman ve Köyişleri Bakanı, SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle